R
l
KINR
i ...L
BIR MILLETIN YENIDEN
DOGUSU
r.
r
TÜRKÇESI: .
Necdet SANDER ri
.I
r-
CHRISTOPHER SYKES'e Lord Kinross
LI
L
. .L
r.
.
.
.
A
L
I
lÇlNDEKILER
Te ekk ü rler On soz
11 14
......................................................................
BÍRINCi KESIM L
-
OSMANLI IMPARATORLUGUNUN GERiLEYlS VE ÇÔKÜ$Û 1 Bir Makedonyahnin Doëu;u 2 Bir Subayin E itimi · a iZ rn i 4 'J õnT ü rk' Devrimi 5 Kargi Devrim i I r lagr as i 6 Bir Kurmay Su 7 Bat! Trab lus Savag i 8 BaIkan Savag lan 9 Sofya'da Görev 10 Birinci Dü nya Savag i C4tct i 11 G IIb UU Türk Zaferi 12 Bir 13 Dog u Cep h eleri 14 Bir Alman y a Ziy areti Urk 05€nl ISI 1915YT
.
19
...........................................
Ir
......................................................................
...........................................................
...
........................
...
..........................................................
82 93
............................................................
........................................................
A
i
r
'
I
I
AB"
45 53 60 70 76
...............................................................
i
I
GI
............,............................................
nommaammuum...........
..........................
................................................................
.........................................................
i
31
..........................................................
..
,
a ma
nam.m.
nu
a assu
s..
110
126 141 1
16 17 18 19 T
-
Mü tareke Su Itan Meclisi Daèttiyor ÌmparatorlugunPaylagilmasi Direnig Hazirfrklan
159
..........................................................................
169 175 186
...................................................
..........................................
.............................................................
I
\KINClKESIM
"
SAVA$l KURTULUS 20 Savagimin BagIangici 21 Erzu rum Kong res i 22 Sivas Kongresi 23 Darnat Ferid'in Istifas t
201 213
.......................................................
............................................................
224 232
.................................................................
25
26 27 28
29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44
I
.......................................................
Müttefikler Meclisi Baslyor Ka nryla An ad olu a Geçig Ank ara'd a Mec iis Toplan ly or lç Sava; Yunan istilâsi Tü rk-Sovy et An tia; mas i Bagibozuklann Sonu Birinci inõ n ü Savagi Londra Konferanst Es kigeh ir'in Dü gü gû Sakarya Sava;i Tü rk-Fran s tz Antlagmas t Doëu'nun Yardimi Savaga Hazirkk Niha"iZafer izmirYan gir i ÇanakkaleBunahmi Saltanatin Sonu Lozan Gö rü gme leri Lozan Antlagmasinin imzalanmasi
245 254 260
...............................................
'y
.............................................
..........................................
269
............................................................................
....................................................................
..................................................
.......................................................
.........................................................
...........................................................
........................................................
.......:........................................................
.................................................
...........................................................
.................................................................
.
....
...
.
.
.........................................................
..........................................................
.................................
..
..
276 286 293 301 307 317 326 336 343 356 364 378 389 401 416 427
KESiM ÜÇÜNCÜ TURKiYE CUMHURIYETININ DOGUSU VE YUKSELigi
Cumhu riyet' in Ilâni
...........................................................
Halifeli"in Kaldinlmasi
Terakkiperver Firka Seyh Sait Isyan i Musul So rununun Çöz ü m ü $apk a Devrimi Kadin Iann Özgûrlüè ü Su ikast Du rug malan istan bu l'a Dö n ü g Harf Devrimi Demokrasi Den emeleri Tü rkiye'n in Dü ny adaki Yeri.............................................. Yeni Bir Ditve Tarih Türklerin Babasi C. Ataturk'un Olumu S Z S öO|50 Haritalar Kayna kça ..........................................................
...............................................................
............................................
..................................................................
.......................................................
........................................................
.............................................................
......................................................................
....................................................
..........................................................
...............................................................
443 451 455 465 473 479 487 494
505 510
515 528 536
545
.
4-2-
mmmanaggmaramagesp-----A-i-@iBUM-A-h
..........................................................................
IBBBUp-
y
----upsp
Empg-ym--Mene-----w--a
sm@pg-g--wg
Ed-U------Basspi-----h-
NOT¥-mi--miBB
565 75 577
.
585
r
.
r.
i.
r-
r
..
I
I .]
.
L
rr
.
--
TESEKKÜRLER
En ba§ta, Çankaya'dakiCumhurbagkanhgi argivlerinden yararlanmaverdikleri ve aragttrmalarima yardimci olduklan için Sayin Cemal izin na 3ûrsel'le Türkiye Cumburiyeti Hûkümetine tegekkürlerimi sunmak isteim. Atatürk'ün savag alanlarryla ülkenin diger bölgelerini gezmemi kolay.agttran ve gerekIi fotograflari saglayan Turizm ve Tamtma Bakanhšma la ayrica tegekkûrederim. Yine bilgi ve resim saglamak ve çal1§malanmi :egvik etmek suretiyle yardimda bulunan Ankara Universitesi Inkilâp Tariú Bölümü Bagkam Profesär Enver Ziya Karal'a da tegekkûr borçluyum. Ïngiltere'de tegekkür etmem gerekenler: 1920 - 24 yillarmda istanaul'da Bûyükelçilik ve Yüksek Komiserlik görevlerinde buluumusolan ba müteveffa Sir Horace Rumbold'un dosyalarindan beni yararlandiran aasi Sir Anthony Rumbold, Bt, CB, CMG; yaymlanmam1§ olan Naval Memories-Bahriye Amlan'm bana okutturan Amiral Sir Bertram Thesiger, KBE, CB, CGM; Atatürk'ün yaymlanmam1§ Gelibolu notlanm veren Alan Moorehead; Ali Fuat Cebesoy'un Moskova Amlart'mn henüz yaymlanmamig alan Ingilizce çevirisini veren Manchester Universitesinden J. D. Latliam'dir.
için Aynca Amiral Bristol'ün belgelerini okumama izin verdikleri Washington'daki, Kongre Kitaphg1'na; bazi resmî kayitlan okiimami sagladiklan için yine Washington'da Millî Argiv Dairesi Di§i§leri Bölümüne; Büyükelçi GreWun belgelerinden yararlanmami saglayan Harvard Universitesi Widener Kitaphšma; Louis E. Browne'un belgelerinden yararlanmami saglayan Kaliforniya'daki Stanford Universitesi Hoover Kitaphgi'na; Kemalist hükümetle Bombay'daki Hilâfet Firkasi'mn ili§kilerini belirten belgeleri okumama izin veren istanbul'daki Pakistan Basin Atagesi S. Hasan'a tegekkürlerimi bildiririm. Konumla ilgili säzlü bilgileri sagladiklan için apagidaki kimselere tegekkûr borçluyum. Türkiye'de, Ísmet inõng merhiim Rauf Orbay (Hüseyin Rauf,) mer-
12
TESEKKURLER
hum General.Refet Bele (Refet Paga), General Ali Fual Cebesoy (Ali Fuad), Tevfik Rügtü Aras, Bayan Fethi Okyar, Osman Okyar, merhum Halide Edip Adivar, Falih Rifki Atay, Kihç Ali, Hasan Riza Soyak, Yakup Kadri Karaosmanoglu. Bayan Rugen Egref Ünaydm,Dr. ÂfetÍnan, Bayan Sabiha Gäkçen, Hamdullah Suphi Tanriöver, merhum Hasan Âli Yücel, Bebiç Erkin, Fuat Bulca, Tevfik Biy1koglu, Îsmail Hakla, Kâzun Özalp, Fuat Köprûlü, SakirZümre, Yusuf Kemal Tengirgenk, Dr. Hüseyin Pektag, Ahmet Adnan Saygun, Ului Iñdemir, Cevat Dursunogin, Ahmet Emin Yalman, SevketSüreyya Aydemir, Kadri Cenani, Ahmet ve Abbas Celâl, Behçet Kemal Çaglar,Dr. Akdes Nimet Kurat, Bayan Esma Nayman, Ba,
yan Leylâ Çambel,Bayan SefikaUrgan ve Bayan Süreyya Agaoglu. Aynca te§ekkür etmeyi istediklerim: HRH Windsor Dûkü, Türkiye' deki eski Ïngiliz Büyükelçilerinden miiteveffa Sir Percy Loraine ve Sir Knox Helm, eski Fransiz Büynkelçisi Mösyö Ponsot, Eski Ïran Büyükeiçisi General Hasan Arfa, eski Polonya Büyükelçisi Mõsyö Sokolnicki, General Rangabe, ve Atina'dan A.A. Pallis, Sofya'dan Madam Dayanova ve Simeon Radev Îstanbul'dan Yüzbagi Weeb Trammel, Edward Whittall ve Sami Günzberg; Lady (Charles) Townshend, Mrs. Ethel McLeod-Smith, müteveffa Sir Clifford Heathcote-Smith, Albay J.C. Petherick, J.G. Wilson-Heathcote, J.G. Bennett ve Mrs. S.F. Newvombe. Bundan baska yardimlanns gördäklerim: Ne§at Sönmez, Yusuf Mardin, Sofya'dan L.T. Naslednikov ve N. Todorov, Paris'ten B.T. Naslednikov, Dr. Tayyip Gökbilgin, Kemal H. Karpat, Satve t Lütfi Tozan, Regit Saffet Atabinen, ÖzcanErgüder, Yüzbasi ÏrfanOrga ve egi, müteveffa Dr. Ernest AJtunyan, Albert Hurani, Münster'den Dr. Gotthard Jaeschke, Harvard
Sir Ûniversitesinden
Hamilton
Gibb, Princeton
ÜniversitesindenDr.
L.V. Thomas, New York'taki Columbia ÜniversitesindenDr. Dankwarkt A. Rustow ve Dr. J.C. Hurewitz; Salt Lake City Üniversitesinden Dr. Frederick P. Latimer, Rutgers ÜniversitesindenDr. Walter F. Weiker, Ankara'dan Lawrence Moore, New York'tan Mrs. John Earl Davis, Türkiye'deki eski Fransiz ElçHerinden M. Gaston Bergery,. eski ingiliz Büyükelçilerinden Sir James Bowker ve Sir Bernard Burrows, Mr. ve Mrs. Geoffrey Lewis'le Îstanbul'dakiÏngiftere Baskonsoloslugundan John Hyde. Kitabin metnine gelince, üzerindeki bûtün yapici elestirmeleri için Miss Adele Dogan'la Robert Rhodes James'e ve Andrew Mango'ya, daha önceki safhalarda verdigi ögütler için W.E.D. Allen'e ve benim adima ki-
TEbEKK tbm
ayrintilari
ve
Ü RLER
bütünü üzerinde dikkal
ve
13
yardimlarun esirgememig
lan Mrs. Jasper Streater'e tegekkür ederim. Mrs. St. George Saunders Ïngiliz basin kaynaklan alaninda yapttgi ragtirmalarla bana degerli yardimlarda bulunmustur. Ankara'dan Bayan ;ten Erkin ve Bilge Karasu da Tûrk kaynaklarm sabirla okuyup ingilizcee çevirerek bana yardim ettiler. Hepsinden üstün olarak. benim adima zun süre cania, bagla çali§ip ara§tirma, okuma ve çeviriler yapan istanbul Jniversitesi Ingiliz Edebiyati Profesörû Dr. Mina Urgan'a sonsuz tegekürlerimi sunarim. Onun yorulmak bilmez ve bilgili igbirligi olmasaydi bu
itap bu gekli alamazdi.
ÖNSÖZ
MUSTAFA
KEMAL, sonraki adlyla Kemal Atatürk, yirminci yüzvihn ilk yarisim olaganüstä ki igiyle etkilemig büyük bir asker ve devlet adamtydi. Onu çagimn diktatärlerinden ayiran iki önemli nokta vardi: Dig politikasi, smarlara geni§letmek yerine daraltmak esasma; iç politikasi ise kendi ölümünden sonra da ayakta kalabilecek bir siyasal sistem kurmak dügüncesine dayarnyordu. Bu gerçekçi ruhladtr ki, memlekelini yeniden canlandirmayi ve ylkik, dagimk Osmanh imparatorlugundanyeni, kataksiz bir Türkiye Cumhuriyeti yaratmaya bagarabildi. Atatürk'ün dig görünügü alisilmig Türk tipine uymaz. Çogu Türklerden daha sart§m bir rengi, çikik elmacik kemikleri ve çelik mavisi ayrik gözleri vardi. Yapist incé, hareketleri ölçülüydü. Vücudundan dinlenme halindeyken bile enerji figkor; sanki her geyi gören ve çeligik ruh halleriyle 1;Ildayan canli, keskin gäzleri bu enerjiyle panldardi. Bazen dügüncelerini büyük bir açakhkla anlatir, bazen çok az konusurde. içindeki gerilim arada bir hirçm bir öfke balinde patlak verir, arkasindan nazik ve sevimli bir ifade içinde yatigardi. Dig görûnügünden övûnç duyar, tiliz bir zevkle giyinir, ka§lanm kivinr, ellerinin ve ayaklarimn biçimli oluguyla övûnür; battâ çok yakm dostlanmn yamnda, serinlemek bahanesiyle, bahçedeki havoza yalmayak girmekten çekinmezdi. Halkin alkiglanndan kendisine agin bir gurur payi çikarmazdi. Yüklendigi görevi yerine getirmek için bu gösterilere ihtiyaci oldugunu bilir, ama bunlari çok kez halife ahr ve pek seyrek kanardi. Dostlarmdan biri, bir gñn halkm hoguna gidecek bir davramsta bulunmasim söyleyince o küçümsemeyle: 'Ben yaptigimi gösterig için degil,. milletimi ve kendimi tatmin için yapanm,' diye kargihk vermigti. Bu iki amaç birbirine uygundu. Atatürk, yurdunu sahip oldugu bûtûn sevgi gücüyle severdi. Iktidan, hayal gücünûn tutusturdugu, üstün yarad11tgimnve bûkülmeziradesinin sürükledigi bir lursla isterdi: Ama, yalmzca, milletine en yararh olan geyi, kendi zihninde tasarlayip kararlagtigt biçimde saglayabilmek için.
ÖNSÕZ
15
Huzursuz bir zihindi bu. Bau uygarligrun, on dokuzuncu yüzyildan beTürk liberal dügününü etkilernig olan ilkeleriyle beslenmisti. Boyuna. kalarinm dügûncelerini alir, kendine nydurur, benimser; ama hiçbir zan sagduyudan uzakla§maz ve teorilere kargi §ûpheci davramrdi. Deneci yöntemle hareket eder;. 'Ìstenilenamaca degru adun adim' ilerlek için-yaradthymdaki sabirsizhgi frenlemesini bilirdi. Bu adimlan yine hizh atar; çok kere dügmanlarma oldugu kadar dostlarma kargi da sert vranarak, liberal amaçlara liberal olmayan yollardan ulagirdi. Atatürk, zaman zaman insan hayatim önemsememekle beraber, gadr degildi. Însanlann karakterlerini kavramakta, nasil davranacaklarm ceden görmekte yamlmaz bir sezgisi vardi. Onlara kargi davramplarmda esnekti. Ne zaman inandirmak, ne zaman okgamak, ne zaman korku> emretmek gerektigini tam olarak kestirmekte büyük bir siyasi incelik sterirdi. Yagamaktan ve insanlarla birarada bulunmaktan zevk ahr, söyiden hoglamrdi. Ülkeninyõnetimi üzerine katarlan sofra bagmda aldigi irdu. Bir Sarah Bernhardt'mkine benzeyen o berrak, çmlayici secûmleleriyle her zaman açik açik, çok kere uzun kuruluglu keskin ve igneli ve nükteli gekilde konu§mayi severdi. Uzun y11un, zaman zaman süresince Bagbakanhh görevinde bulunan Ismet Înönü için bir defasm: 'Onun kafasinda elli tilki birbirini kovalar, ama hiçbiri ötekinin kuyrunu yakalayamaz,' demisti. .Atatürk, çevresindeki hayati zenginlegtiren bir insandi. Kadmlann ndisini begenmelerinden hoglamr ve buna aç2kça kargihk verirdi. Ölüinü izleyen rnhsal çöküntü döneminde, yerine daha gelenekçi bir insan hayranlanndan bir kadm, 'Tûrkiye, in Înönü geçtigi vakit, Atatürk'ün vgilisini kaybetti,' demisti. ¶imdi artik usly uslu kocasiyla oturmasi gere'eskek
cek.'
Bu, Türklerin çogunun paylagtigi bir duyguydu.
l
.
r
L.
.....-I . i
I
I-
-.
L
i_,T
I
-
BIRIN CI KE SIM
Osmanh Ímparatorlugunun Gerileyi; ve Çökügü
l
I
I
.-
;
I I
I
.I
BÍRÍNCÍBÖLÜM .
Bir Makedonyahnm Dogugu
'
LP DAÖLARI,
sel. gibi akan lunaklariyla Makedonya, Osmanh Împaiçindeki çegitli minetlerin bir yandan rastlagip kangtiklan, bir dan da kendilerine özgü farkh ya§aylglanm sürdürdükleri bir yerdi. Buirki birarada tutx, Türklerin, be yüzyildan beri Dogulu, Batih bir sürü için uyguladiklan gevgek, fakat etkili organizmamn kûçük bir örnegi c ebilirdi. Makedonya, Osmanhlarm 'Rumeli' diye adlandirdiklan, Bish Rumlarnsa eskiden 'Romaldann diyan' dedikleri Avrupa Türkiyein tam ortasmdaydi. Makedonyahlar, Müslüman, Hiristiyan ya da Mu; Türk, Yunan, Slav, Ulah ya da Arnavut, hepsi ülkelerinin toprak yapia ve en soguktan en sicaga kadar degigen ikliminin gerektirdigi disip: sertlegmig, saglam, dayamkh insanlardi. Bati uygarhgi burlann üzeiçten ve distan yumugatici bir etki yapabilmig; ama, Makedonyahlar bu birbirine kargit unsurlardan dolay1, kisisel özgürlüklerine simsiki trlugu
.e
,
li kalmiglardi. Mustafa Kemal bir Makedonyahydi. Dogum yeri, vilâyetin denize digi kozmopolit bir liman olan Selânik, dogum tarihi ise 1881'di. Hirisulann Müslümanlara ve Yunanhlara, Slavlann Türklere ve birbirleri:argi ayaklandiklan, Rumeli'nin tümünü olugturan çegilli unsurlann biraden kopup dagildiklan bir tedirginlik çagt. Milli duygulari kabarmig i bu topluluklar, Imparatorluktan silkinip kurtulmaya ve ülkeyi YunaIn, Bulgaristan ve Sirbistan yaranna olarak kesip biçmeye çaligiyorlarYay11ma istegi peginde kogan Büyük Devletler, birbirlerine rakip Rusre Avusturya Macaristan imparatorluklari, bitigik simrlan arkasmda -
ikalar çeviriyor, uydulanm
ayaklandinyor,
vakti
gelince harekete
ge-
bölgeyi istilâ için hazirhk yapiyorlardi. Ïngiltere toprak kazanmak için ilse bile, daha dogudaki sömûrgeleriyle olan ulagim yollarm koruyabil-
.
20
iMPARATORLIJÖUN
GERÏLEYÌSVE ÇÖKÙSÜ.
icin bir kuvvet dengesi kurmak çabasm.daydi. Böyloce MUSLafa'n dogdugu siralarda, bir zamanlar Bati nasil Dogu'nun önünde dize gelmi
mek
se, Dogu da Bati'mn önünde dize geliyor ve Osmanh imparatorlugu, ger leyië ve çõkügüne dogru luzla kaylyordu. O zamana kadar Ímparatorlugunkarylagtigi baski kendi sinirlana içinden gelmigi. Ama Mustafa'mn dogugundan dört yll önce, 1877'de t baski digandan kendini gösterdi. Akdeniz'e dogru yayilmak konusunda Pan-Slav rüyalarimn peginde kogan Ruslar, sinm aparak ÎstanbuPun d mahallelerine kadar ilerlediler. Burada onlan ancak Ingiliz donanma b durdurabilmigti. Büvük devlederin ige kangmasi sonucu Ayastafanos'ta olara anla§ma imzalandi. Bu, ashnda en basta Bulgaristan'in yararma bölünmesi demeki topraklarirun Avrupa'daki parçalara Türkiye'nia Ama, bu da, 'Düveli Muazzama'run2 igine gelmedi. ingiltere ile Avustu ya, Rusya'mn Avrupa'ya bu kadar yayilrnasindan telâga dügtiller. 1878'd4 ki Berlin Kongresinde, en çok Disraeli'nin etkisi iie, karar degigtirildi a buna karg2hk Rusya'ya Dogu'da birtakim haklar tamadi. Böylece Rume; yeni bir yagama hakki kazamyordu, ancak temeli çürük bir hak. Çünküy m bagmda komgu olarak daha kücük, ama daha samatacibir Bulgarisu ve henüz Osmanh imparatorlugu içinde olmasma ragmen her an patlam ya hazir bir Makedonya vardi. Mustafa, böylece içeride kargasaliklar ve diganda yabanci tehdille ile kugatilmig tedirgin bir dünyaya gözlerini açtt. Türk soyundan, küçük b orta simf aileden, Müslüman bir Osmanh olarak dogmustu. Makedonyal da Arnavut- kangir lann birçogu gibi kamnda bir parçacik Slav olup olmadigi hiçbir kamta dayanmayan bir varsaytmdan öteye. geçeme Ama, büyüdükçe renk ve tip bakimmdao bagkalarina pek benzemedigi e gözle görülüyordu. Zaten bu kadar kariyk bir ortamda dogan bir çocugu irklarla iligkisi oldugunu aragtirmak bl ana babasmdan daha geride hangi unadir. Mustafa'nin babasi Ali Riza Efendi, anasi da Zübeyde Hammdi. Z beyde Hanim, Bulgar simnmn ötesindeki Slavlar kadar sarigndi; düzgü beyaz bir teni, derin ama betrak, açik mavi gözleri vardi. Ailesi Selânik' batisinda, Arnavutluk'a dogru, sert ve çiplak daglann genig, donuk sula gömúldügü göller bölgesinden geliyordu. Eurasi, Türklerin Makedonya' ve Tesalya'yi almalanndan sonra Anadolu'nun göbeginden gelen köylüll rin yerlestikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hamm, damarlarint -ya
1 Yeglköy 2 Büyük devletler.
BÏR MAKEDONYALININ DOGUSU
21
göçebe Türk kabilelerinin torunlari olan ve bâlã Toros daglannda üzyagamlanm sürdüren sarigin Yörüklerin kanira tapdigun dugünmekten lanirdt. Mustafa da annesine çekmisti; saçlan onun gibi san, gözlen üzerindeki etkisi büyük oldu. Mustafa bu etn gibi maviydi. Annesinin, : zaman zaman sayglyla. zaman zaman da bagkaldirarak karghk verdi. halk kadim olan ve bundan bagka Lürlü görünmek de istemeyen ZübeyRamm güçlü bir iradeye ve saglam bir köylü güzelligine sahipti. Dogugakdli bir kadinda, yalruz yeteri kadar egitim görmemis, okuma yazmancak ogrenebilmisti.
Karisindan yirmi yag daba büyük olan Ali Riza Efendi'nin daî1a silik kipiligi vardi. Ancak, bir Ilkokul ögretmeninin oglu oldugu için biraz :im görmú§ ve bu yüzden küçük bir devlet memuru olabilmisti. Gümrükle ve Evkaf Ïdaresinde çahsti. Mesleginde hiçbir zaman fazla yüksele11. Zübeyde Hanun'la evlenmeye talip oldugu sirada, ailesinin istedigi cligi bile verememisti. Neyse ki Zübeyde'nin agabeyisi Hüseyin onun ifitu tuttu da Selânik'te evlendiler. Bundan sonra Ali Riza Efendi'nin Olimpos dagt eteklerinde görev ali bir köye yerlestiler. Gümrükten aldigi azicik ayhkla zor geçinen Ali a Efendi, bu zengin ormanlik bölgede birçok kisinin keresteden bol paazandigun göruyordu. Ticaret konusunda hiç tecrübesi olmadigt halde, murluktan ayrihp kereste i i yapmaya karar verdi. Tekrar Selânik'e döek Cafer Efendi adinda birisiyle ortak oldu ve elindeki birikmi§ parayi §e yattrdt. Bagta, igler lyi gitmigti. Ali Riza Efendi bundan cesaret alaailesine daha buyük bir ev yaptirdi. Bu,.iki kath, genig odali bir evdi. tavut
kaldirimi dögeli bir sokaga bakiyordt. Arkada bakimsizbir bahçekomgulara kargi kafesle örtülmüg cumbalan
kizgm gûnese ve merakli
Ancak Ali Riza Efendi, ige atumak için tarihin kötü bir amru seçmig3u daglar, çok eskiden beri Türk Beylerinin baskismdan kaçan ve ken.rine yerli Hiristiyanlann koruyucusu'süsü veren Rum çetecilerle doluySimdi,Türklerin Ruslara yenilmesi ve vilâyetteki hükümet otoritesinin Eflamast
üzerine igi bûsbütün azitml§lar, açikça bagkaldirip çapulculuga gmislerdiAli Riza Efendi de bu e§klyalarm sûrekli saldinlanmn kurbam oldu. restelerini yakanz' tehdidiyle ondan para sizdmyor, parayi aldiklari yaktyorlardi. le yine de 4çilerinin gözlerini korkutup ayartlyorlar, kü.erin kiytya ta§inmasma engel oluyorlardi. Ali Riza Efendi ormanda egdarla çarpigmak zorunda kallyordu. En sonunda, görevi çapulculan te-
22
IMPARATORLUÖUN
GERILEYISVE ÇOKUSU,
jandarmakomutanmm sözimü dinledi ve zarar dönülse kârdir, diye bu i§ten vazgeçti. Makedonya vilâyetint Türk kanun ve düzeni bu kadar zaylflami§ti. Zübeyde Hamm'm Ali Riza Efendi'den be§ çocugu olmustu. An bunlardan yalruz ikisi, Mustafa ile Makbule yagadi. Ali Riza Efendi, gör nege uyarak, Mustafa'mn adim dogdugu zaman kulagma fisildarngti. B kendisinin küçükken kaza ile begiginden dügürüp ölümüne sebep oldui bir karde§inin adlydi. Atalari köle olan bir Arap dadi, Mustafa'ya bakiyc beyigini sallarken Bizans, Slav ve Türk melodilerinin bir kan§um olan e ki Rumeli türkülerini söylüyordu. Bu türküler ömrü boyunca Mustafa'n mizlemek
olan Selânik
neresinden
kulagmdan gitmeyecekti. Zübeyde Hanim, atalarimn geleneksel inançlarina körükörüne bag sofu bir kadmdt. Gerek kendi ailesi, gerek kocasin bes vakit namazmda ailesi içinde hacilar bulunmasiyla övünürdü. Mustafa'nm da onlarm yolui izlemesini, hafiz, hattä hoca olmasim istiyordu. Bunun için de gimdid< mahalle mektebine gidip, dini bûtün Müslüman çocuklan gibi, Kur'an.ilk lerine uygun bir egitim görmeliydi. Ali Riza Efendi'nin bu konuda ogluna bir yardimi oldu. Kendisi eš lim bahmmdan softaliga karp, açik görügluydü. Batidan özellikle Mak denya=ya sizmakta olan yeni dügüncelere saygi besledigi için, oglunun Sel a te ilk açilan ve çagdag egitim uygulayan bir okula, SemsiEfendi öz etti. Epey tartigmadan sonra bir uzlagmaya var< okuluna gitmesi için israr iar. Ali Riza Efendi, karis2mn istegini yerine getirmeye razi olur gibi ya¡ ve Mustafa, görenege uygun dini tõrenlerle, Fatma Molla Kadm okului gönderildi. Sonradan bunu Mustafa §öyle anlatir: 'Okula gidecegim sabah annem bana beyaz bir entari giydirmig, ba da sirma iglemeli bir sank sararak süslemigti. Elimde valdizh bir d ma vards. Sonra hoca efendi, yanmda blitün okul çocuklanyla, evimizin yes liklerle bezenmig kapisma geldi. Duadan sonra anneme, babama ve hoc Ardmdan yeni arkada§1anmm alkigh ya temenna ederek ellerini öptüm. arasmda, sevinçli bir alay halinde gehrin sokaklarmdan geçerek, camir yanmdaki okula gittik. Oraya vangimizda hep bir ag2zdan yeniden dual okundu, sonra hoca beni elimden tutarak, çiplak ve kemerli bir odaya g türdü, Kur'an'm kutsal kelâmim orada bana açiklamaya ba§1adi.' Zübeyde Hamm'm gönlü yapdmig, konukomgunun gõzünde itiban l< runmustu. Mustafa da okula pek ses çikarmadi. Ama, Türkler arasmda la lâ çok yaygm olan ve annesinin de gänülden katddigi Müslüman görene lerine ve bunlann uygulamp gekillerine kar§1,.içinde gimdiden bir çegit : I
BÏR MAKEDONYALINTN
DOÖUSU
23
dogmaya ba lamisti. Böylece Arapça güzelyazi derslerinden ve sinifa çocuklann bagdag kurup yere oturarak dizlerinin üstände yazrnalarmlan hiç hogianmadi. Yabanci çocuklann bu biçimde oturmadiklanna, yazii da böyle yazmadiklarma dikkat etmisti. Günün birinde kalkip .ayakta durdu. Hoca oturmasim emredince de lizlerinin tutuidugunu ileri särerek sözünn dinlemedi. kary mi geliyorsun? 'Ne,' dedi hoca, "Evet, kargi geliyorum,' diye cevap verdi Mustafa. :ilme
'bana
Bunun üzerine öteki çocuklar da ayaga kalkarak, 'Biz de hepimiz sikargi geliyoruz,' dediler. Hoca, çocuklarla uzlagmak zorunda kaldi. e Bundan biraz sonra Ali Riza Efendi, Mustafa'yi mahalle mektebinten alarak SemsiEfendi okuluna gönderdi. Zübeyde Hanim·1n bagta isteligi yerine getirilmigti, onun için bu ige artik ses çikarmadi. Mustafa, yeni ikulunda egitimini oldukça baçanh bir §ekilde ilerletti. Mustafa, açik renk saçlan, yüzünün daha düzgün çizgileriyle öteki ço:uklardan hemen aynliyorde. Onlar sokakta apk atar, meyva çekirdekleseyrederiyle oynarken o, kendilerini büyük bir insan gibi, agirbaghhkla li. Aralarma hiç kangmazdi. Bir gün onu da birdirbir oynamaya çagirdiar; kambura yatmayi kabul etmedi. Ayakta dururken üzerinden atlasmlar liye çocuklara meydan okudu. Ötekilerdenuzak durur, magrur davramr, istünlük taslardi. Ufacik bir hakaret belirtisine kargi hemen tepki gösterir-
Simdiarok daha iyi tammaya bagladigi i lek bir ticaret gehri olan Seãnik, Mustafa'nm çocuklugu, delikanhhgi ve daha sonra da gençligi üzeinde biçimlendirici bir etki yapacakti. Dag eteklerinden yukanya dogru irmanan, büyük, durgun körfezinin sulanna yayllan Selânik, çevresindeki loma, Bizans ve Türk surlanmn simrlanm çoktan agmig, çagda§ Bati ölçûundekinhtim ve bulvarlan boyunca geligmeye baglarmgti. Cografya durunu ve bundan dogan tarihi, ona kozmopolit bir gehir niteligi vermisti. Yi:Ik istihkâmlanmn üzerindeki karmakarisik çatilann arasmdan minareler çan kuleleri yükselirdi. Halki, kat kat yagar gibiydi. Müslüman mahalle.i en yukardan, tepeyi çevreleyen Ortaçag surlarndan baglar, Arnavut kallinm11, dik, dolambaçh sokaklardan meydana gelen bir labirent halinde t§aip.ya dogru inerdi. Bunun altmda ve limamn çevresinde, nüfusun apagi olugturan Museviler Bimlardan 'Dönme' deniotururlardi. yansmi aan en bir kismi Müslinnanhgx kabul etmiglerdi. Rum mahallesi, ikisi arasmla, gehrin merkezini kaplar; çevresinde de denizle dag arasmda çegitli yönere dogru Bulgar, Ermeni, Ulah ya da Çingenelerinve en önemlisi her 'e
-
iMPARATORLUÜUN
24 milletten Almanya,
'Frenkler'in Avusturya,
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ
mahalleleri
uzamrdi. 'Frenkler,' Insiltere, Fransa. zengin tüccarlarlyla güçlü konsoPorrekiz'in italya ve
loslanydt Tepenin eteklerinde, Rum kiliselerinin çan seslerini duyabilecek kadar yakunnda oturan Mustafa, böylece yabancilarm yagama tarzina abgarak, onlari nyamk ve ihtiyath bir gekilde degerlendirmesini ögrenerek büyüdit On sekizine gelmeden, Selânik'e trenin ilk kez girigini görecek ve bu burnundan solmyan çelik canavarm yarattigt heyecam paylapcakti. Sehrin yerlilerinden biri, 'Yûzyil sona ermekteydi,' diye yazar, 'Ban, usui usel içeri sokularak, harikalarlyla Dogu'yu ayartmaya çahí yordu... Kamagnug gözlerimizin önüne, bilimin büyüsünü ve buluglanmn mucizesini seriyorde. Igdtismi bir an için gözlerimizle görmüg, bizi kendine çagiran sesini ürkek kulaklanmizla igitmigtik. Kendimizi, büyük bir ziyafetteki köyläler gibi, küçük ve yabani görûyorduk. Ama yine de bu parlakhktaki soguklugu ve bu yakinlagmamn bize ne kadar pahabya mal olacag1m içimizden sezmiyor
degildik.
Bu arada Mustafa bir süre için, Selânik'ten aynlacakti. Ali Riza Efendi, sermayesinin geri kalamm da tuz ticaretinde ylyip bitirmigti. Yenideri memurluga dõnmek için bagvurdu; almadilar. Kendini içkiye verdi, barsak veremine yakalandt ve üç yil süren bir hastaliktan sonra öldü. Zûbeyde Hamm çok zor durumda kalmisti. Mustafa'vi okuldan aldi; kizkardesi Makbule ile beraber, Selänik'in otuz kilometre kadar ötesinde Dangaza yakinlannda bir çiftlik igleten agabeysi Hüseyin'in yamna götûrdû. Burada, ovamn yazm kurak, kipn batak olan kirmizi topragmda çe§itli ekinler yetigiyor ve hasattan sonra ekin diplerinde hayvantar otluyordu. Mandalarla çift sürûlürken peglerinden giden uzun bacakli leylekler sapan izlerini gagahyor ve gicirtih kagmlar ürünleri pazara tagiyordu. Yegilligin,
topragm, suyun ve gübrenin kokusunu içine çeken Mustafa, ömründe belki ilk kez topraga ve dogaya kargi bir sevgi duymaya baglada. Açik havada yagamaktan ho§1aniyor, çiftlik iglerinin kolayca üstesinden geliyordu. En yakm arkadagi, tombul, dikkafah, sözünü sakinmaz ve agabeysinden daha iri bir kiz olan Makbule'ydi. Ïki kardes sik sik kavga ederlerdi. Gündüzleri, iki çocuk tarlada bir kulübede oturarak fasulyelere dadanan kargalari gözJeyip kovarlar; ki§ geceleri de ocak bagmda, ate§in yamndaki bir çuvaldan aldiklan kestaneleri kavururlardi. Bu saghkli çiftlik hayati Mustafa'ya yarlyordu. Kaslari geli§mig, güçlenmi§ti. Yemek boldu. Dayisi Hüseyin de iyi bir insandi. Ama Mustafa, çok geçmeden sikilmaya ba§1ad1. Bu köylü yagamuidan hoglammyordu. 3
Leon Sciaky, Farewell
to Salonika (Selânik'e Veda).
BÏR MAKEDONYALININ DOÖUSU
25
uvanmaya baglanusu. Artik bir gevler ögrenmek istivordu. Ovsa, geri kalmaktaydi. Käyde ögretmen olarak yalmz Mü'slübüsbülün litimi tan hoca ile Rum papazi vardi ki, bunlann arasmda da büyük bir fark yoki. Mustafa'ya strayla ikisine de gönderdiler. Ama, Mustafa kendisine yasoguk davramslan da çocuklanma sevmedi, olan Haristiyan Rumcayi anct inciiLi. Kisa bir süre de hocaya gittikten arurunu sonra: 'Een medresede Zübeyde özel bir Hamm diretti. ögretmen buldu, ama, kumam,' diye ona adamm ileri Mustafa, oldugunu sürerek ondan ders bilgisiz ; gün sonra imays reddetti. Arkasmdan kadm komgu ders bir verme önerisinde bulunMustafa almak Ama, kadmdan ders istemiyordu. bir u. Zübeyde Harum, artik oglunun dogru dürüst bir egitim görmesi gerekgini iyice anlamigti. Mustafa'yi yine Selânik'e, teyzesinin yamna gönderi. Mustafa, Selânik Mülkiye Rügtiyesine devam etmeye basladi ama, buida da uzun sûre kalmadi. Bir gün çocuklar, aralarmda kavgaya tutuynu ardi; Arapça ögretmeni Kayrnak Hafiz, onu elebagt yerine koyarak fena alde dövdü ve yara bere içinde birakti. Mustafa buna adamakilli içerledi. ikula gitmeyi reddetti. Büyükannesi de onun tarafmi tutarak, Mustafa'yi aldi. kuldan Mustafa bu arada, ne olmak istedigini yavag yavag kestirmeye bagla,ekäsi
dig görünügüne dügkündü; girndi giyinigine ve üsdaha da önem veriyordu. Ôgrencileringiymek runda olduklari galvarh, ku akh geleneksel giysi sinirine dokunmaya bagOysa sokaklarda biyik yordu. Bu, artik modasi geçmi§ bir uniformayd1. azametli bir kihçlarim kaldirim tavirla satmak, caka taglarna vurup urup ikirdatarak geçerlerken kendilerini saygiyla izledigi askerlerin eniformabana hiç benzemiyordu. Mustafa onlann sorguçlanna, güvenlerine, üsIn durumlarma, yabancdarla dolu bir gehirde, Türklüklerini ortaya koyugbakiyordu. trma özenerek En çok imrendigi, Askerî Rügtiye'ye giden ve üniformasiyla caka saadindaki komgu çocuguydu. Bu arada annesi de Selânik'e dönAhmet m Iñ§Lû. Mustafa, askerî okula gitmek için ona yalvardi. Ama Zübeyde Haizinden giLmesini yürekten istetra kabul etmedi. Oglunun, Peygamber'in ligi. Ama Mustafa bunu yapmayacaksa, hiç olmazsa babasuunbapramatgi igi baprmala tüccar olmaltydi. Zübeyde Hamm da her ana gibi savasm, ölümden ve her Osmanh askerinin bagma gelen bitmez tükenmez sürürderden korknyordu. Hele, olur a, bir de rütbe alamazsa... Ama, Mustafa'ya söz dinletmek kolay degildi. isteginikomgu çocugu dunet'in binbagi olan babasma gizlice anlatti ve onun yardumyla, annesiupti. inün
beri Çocuklugundan
bapmn temizligine
lMFARATORLUÖUN
26
GERiLEYÏSVE CÖKÜSÜ
Askeri Rügiye'nin girig smavlarma katilmayi bagardi. çabyrnste Girdi, kazandi ve bõylece Zübeyde Harum'i bir Sinava çok sik i olupbitti ile kargi kargiya birakti. Ama yine de okula yazilabilmesi için annesinin imzah iznini almasi gerekiyordu. Mustafa aklini kullanarak, annesirie, babasimn dogumunda ona bir kihç armagan etmig ve bu kihei, besiginin basucuna, duvara asmq oldugunu hatirlatti. Bunun tek bir anlami olabilirdi. Babasi, onun bir asker olmasim istemigti. Mustafa bir kahraman tavolarak öleri takmarak annesine, 'Ben asker olarak dogduin,' dedi, ne haber vermeden,
'asker
cegim.'
Hanim yumutamaya baglamisti. En sonunda ona kararuu tam zamanmda gördügü bir rüya oldu. Rüyasmda oglunun bir mitepesinde, altin bir tepsi içinde oturdugunu görmügtü. Minareye dogra kogarken, kulagma bir ses geldi: 'Oglunun asker okuluna gitmesine izin verirsen, liep böyle yüksekte·kalacak. Vermezsen yere atilacak,' diyordu. Oglunu askerlikte parlak bir gelecegin bekledigi anaya malûm olmugtu. Ïstegini yerine getirdi, gerekli kâgidt imzalada, Mustafa saygi ile onun elini ·öptü, annesi de ona hakkiru helâl etti. Böylece Selânik Askeri RügliZübeyde
verdiren, narenin
yesine girmi§ oldu. Mustafa, gimdi on ikisine gelmigti. Ailesinin elinde alti ylldir geçirdiçegilli ögrenimlerden sonra, meslegini kendi seçmigti. Bu seçimde de yagi Inlmannäti. Subay simfi, ü.lkenin seçkin tabakasi sayihyordu. Õdenekleri padigah tarafindan saglanan askerlik akademileri, ögrencilerine yalmz askerlik konusunda degil, tarih, iktisat ve felsefe konulannda da temel bilgiler veren egitim.yuvalariydi. Bunlar, toplumun bûtün simílarmi içine alan demokratik kuruluglardi. Ögrencilerancak yetenek ve degerleriyle yükselebilirlerdi. Bundan bagka okulu bitirenler orduya girdikleri vakit seyahal etmek, dünyay! görmek ve yaygm Osmanh Ïmparatorlugununücra kögelerindeki insanlarm nasil yagadiklarim ögrenmek olanagim da buluyoriardi ki, bu, sivillerin kolay kolay elde edemedikleri bir firsatti. Mustafa, derslerini çok kolay buldu ve çabuk kavradi. En sevdigi ve en lyi bagardigi ders, matematikti. Simf arkadaylari henüz basit aritmetil< konulariyla ugraprlarken o, cebir problemlerini bile çözmeye baglamisti. Kendi adi da Mustafa olan matematik ögretmeni, onu, bu alanda kendisisone e it sayacak kadar takdir edlyordu. Küçãk Mustafa, güç matematik rulari bulup büyügüne verirdi. Bir gün õgretmen, adlari birbirinden ayiri edilsin diye, eski bir Türk görenegine uyarak, ögrencisine ikinci bir ad takeksiksizlik' demek olan 'Kemal' adim seçti. ti. Genig anlamiyla ad, ölünceye kadar kalacakti. onda Bazen ögretmeni, dersleri lyi bildikBu 'olgunluk,
BÍR MAKEDONYALININ
DOGUSU
27
lerini öne süren çocuklan, ötekilerin önünde sinava çagirirdi. Içlerinde bu cesareti gösterebilen pek azdi. Yalmz, ögretmenlerinin bile kendinden üstün olabilecegini kabul etmeyen Mustafa, hemen kalkar ve smifm en iyi
ögrencisi oldugunu ispadardi. Mustafa Kemal, çabucak çavus rütbesine yükseldi. Artik, ögretmenin yoklugunda onun yerine geçiyor, karatahtanm önünde arkada§lanna ders veriyordu. Ögretici yaradihita oldugu için, ögretmen rolünde hiç yabancilik çekmiyordu. Olgun davramgi onu arkadaylarmdan ayiriyor, ötekiler gisimflardaki oluyordu. çocuklann arkadagçocuk olmadigi Büyük belli bi bir häirn yegledigi için, kendi yagitlan arasinda pek az arkadas edindi. Renginin o aligilmamig sangmligi, yalmzligi, o mavi gözlerindeki agir, gururlu, hatta küçümseyici bakig, ona, sanki apayri bir yaratik niteligi veriyordu. Otoriteye içgüdüsüyle kargi geliyor; ögretmenleri ona söz geçirmekte güçlük çekiyorlardi. Evde de Zübeyde Hamm'la olan iligkileri çogu zaman firtmaltydi. Kadinlarla dolu bir evde tek erkek olarak, onlarm davramplarim küçümsüyor ve kendisini aralarmda yagamaya zorlayan babasizhgica kiziyordu. Arkadan Zübeyde Hamm yeniden evlendi. Ïkinci kocasi, Ragip Efendi admda. oldukça varhkh, dul bir adamdi. Ïki oglu, iki de kizi vardi. Mustafa, anasinm hayatina giren bu ikinci adami, bir ânik gibi kiskandi. Annesinin, para sikmtisi yûzünden evlenmek zorunda kahgi agnna gitmigti. Ama Ragip Efendi'nin, annesi için iyi bir koca oldugunu görünce, onunla iyi geçinmeye bagladi. Subay olan ve ona iyi ögütler.veren bir üvey.agabesiyle de dostluk kurdu. Genç adam, çocuga, haysiyet ve gerefin önemini anlatti. Mustafa kimseden dayak yememeliydi, hiçbir hakaretin altmda kalmamahydi. Serefinekargi girigilecek herhangi bir davram§a kargi koymahydi. Ona, kendini savunmasi için bir de biçak verdi, ama bunu hiçbir zaman dügüncesizce kullanmamasivu da sõyledi. Bundan sonra, Mustafa, evden uzun süre ayri kalacakti. Çünküon dört ya§mdayken Rü§tiye'yi bitirmi ve yatili olarak, Manastir Askerî Idadisine yazilmisti. Siradaglar arasmda geniëleyen ovamn yüksek bir yerinde kurulmuy olan Manastir. yakmdaki Arnavutluk ve Yunanistan simrlanyla daha uzaktaki Sirbistan ve Bulgaristan simrlarina hâkim bir durumdaydi. Bu yüzden büyük bir stratejik önemi vardi. Makedonya'mn ba§11caaskeri merkeziydi ve bir tagra gehri olmasma kargm, Selânik'in kozmopolit havasim ve zarifliginitaklide özenirdi. Oldukça gösteri§li ve sûslü bir yap1 olan Ask eri Ïdadi, Manastir'm biraz digina dûgüyordu ve kargismda zarif görünüglü bir dag yûkseliyordu ki, bu daga Rumlar, kigm kar tabakastyla örtülen zirvesinin
·
.'J
J
.TJ
28
ÌMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÕKD¶Ü
yumusak]iihadan
ötürü 'Pelister', yani Rüvercin derlerdi. Barada Mustafa Kemal ilk olarak kendini bir çatigma ortasmda buldu. Makedonva'daki Türk otoritesi. Yunan ve Slav karsisinda cittikce zavifiavip dauilmaktavd2. Bu hava, subav adavi öërenciler arasmda dogmasma yol a'çiyordu. Okul apari yön tutmalann ve ategli rakipliklerin içinde de kargit görügler çarpiglyor, cesitli entrikalar dönüyor, çok kere kan dökülmesine kadar varan iç çete savaglan oluyordu. En güçlü çete. Selânikli ögrencilerin kurduguydu. Mustafa Kemal bu çetenin önderlerinden biri olmakla beraber, ak21h davranarak geride kahyor, kavgalara hiç kangmiyardu. Bu dönemdeki bir arusitu, yillar sonra bile unutmannstir: Bir gece yatakhanede gözlerini açrug ve bir çocugun, elinde bir biçakla, kendi çctesinden olan backa bir çocugun yatagimn üzerine egilmig oldugunu görmügtü. Neyse ki, yataktaki tam zamanmda saldirgamn nyanarak, elinden biçagi çekip almigti. Mustafa Kemal, gimdi okul digindaki genig dünyada ne olup bittigini ilk olarak farketmeye baghyordu. Çocuklanniçi Osmanhlann Makedonya'yi fethin.i anlatan kahramanhk hikâyeleri, türküler ve efsanelerle doluydu. Simdiise ortahkta, isyan ve bu topraklann elden çikmasi tehditleri dolagiyordu. Mustafa Kemal, Rumlann, Bulgarlann ve Sirplarm Türk topraklarim ele geçirmek için butün Rumeli'de casil çalignklano ögrenmigti, 1897'de Yunanlilar, Girit'te bir bagimsizhk savagi açt21ar, Türkler de Rumell'de onlara kargi yürüyüge geçti. Manastir tam bir seferberlik halindeydi. Sokaklar adam almaz oldu. Erkekler, davul zurna sesleri arasmda askere çagnhyor; sokaklarda ögrenciler, ellerinde bayraklarla yürüyüg yaplyorlardi. Yakm daglardaki Türk çeteleri Ruralarla kiyasiya dövägmekteydi. Bir gece Mustafa Kemal'le bir arkadagi, gönüllü olarak askere gitmek amac1yla okuldan kaçtilar. Ne var ki, ögrenci olduklan anla§11mca, yaka paça okula geri gönderildiler. Arna, genç Mustafa KemaPin gönlünde, yurtseverlik alevi mtusmug ve vatamna karsi, koruma istegiyle kangik, giddedi bir sevgi uyanmisti Genç adam, Imparatorlugun her yamadan gönüllülerin akm ettigini gördükçe, onlara katilamadigi için yakimyordu. Manastir'dayken Ömei· Naci adinda genç bir gairle arkadas olmustu. Bog zamanlarinda, beraberce Selânik tren islasyonuna giderek, askerlerin cepheye hareketlerini izliyorlardi. Bir akgam, istasyondaki kalabahgm arasmda uzun, bol cüppeleri ve sivn kü1ahlanyla bir dervig grubu gördüler. Dervigler, çaldiklan davul zurna ve neylerin tiz sesleri arasmda kendilerinden geçmig gibi görünüyorlardi. Çevrelerindekiler de onlann bu cogkusuna uyarak isteri nöbetine tutul-eteleri
BIR MAKEDONYALININ
DOÜUSL
29
dugüp bayiliyorlardi. Mustafa, bu-sahneyi somu§çasina baginp çagiriyor, äuk bir tiksinti ile sevretti. Ömer Naci've utancindan yüzünün kizardinini açikladi. lçinde, bu çegit yoba2hklara karst büyök bir lepki dogmu§1u. Oku] hayatmm seli kogullan, Mustafa Kemal'in vücutça gücünü arturprogramdaki jimnastik dersleri dipinda herhangi bir spora merak sarmadi. Bütän dikkatiniçalismaya vermeyi daha uygan buluyordu.En sevAma bunun yamnda, bagka konulara da ilgi digi ders hain matematikti. duymaya baglamt§ti. Ömer Naci, yazdiäl siirleri yüksek sesle okumaktan boglanirdi. Mustafa Kemal burlan dinliyar ve kelimelerin ahengi, ona çocuklugunda ögrendigi Rumeli rürküleri gibi zevk veriyardu. Ömer Naci edebiyaL okumak vermig, için kitaplar Mustafa Kemal de böylece, diona, varligun ögrenmisti. kendi Hatta geyin ilgilenmeye bir bagladi, ye Siirle de biraz yazmayi denedt ama, matematik õšretmeni one be hevesten vazgcçirdi. Mustafa Kemal, bagka bir arkadagi sayesinde diye bir de gey'in varhšmin farkma vardi. Eu arkadagi, kendisi gibi Makedonyali olan Ali Fethi=ydi. Fethi rahat, çekici bir davramila, kivrak ve esnek bir zekäyi kondinde birlegtirmigli. Mustafa Kemarin epey geri oldugu Fransizcayi üzülen Mustafa çok iyi bilirdi. Fransizca ögretmeninden igittigi azarlara Kemal, tatilde, kendi kendine Fransizca çahgmaya baglamisti. Simdiige daha siki sanldt. Dil bilgisi ilerledikçe, Fethi, ona Rousseau, Voltaire, Auguste Comte, Desmoulins, Mont.esquieu gibi Fransiz Ïilozoflarmm eserlerini tan.itti. Çokgeçmeden iki ögrenci, bu üstadlann kendi üIkelerinin sorunlarim ilgif endiren dügünceleri üzerinde, heyecanh tartigmalar yapmaya bagladilar. Artik çocuk1uktan çikmig olan Mustafa Kemal, Selanik'e döndükço, bu degisik ve serbest yagayish gehrin zevklerini tatmaya baglami ti. Çogu zaman, ùve y babasimn yakmlarmdan olan gene bir arkadagiyla" nhumdaki clörtyol agzmi çeviren ve çogn Rumlar tarafmdan igletilen Olimpos, Krislal, Yonyo gibi gazinolara giderlerdi. En çok Yonyo'dan ho§lamyorlardi. Orada bira ile beraber o kadar bol meze verirlerdi ki, aynca para barcaismarlamaya ihtlyaç kalmazdi. Daha kuvvelli içkileri tatuklan yip, yemek õteki gazinolarda, ancak gezici saticilardan en ucuz yiyecek olan kebap kestane al maya güçleri ye tiyordu. Oyle ki bir gün Omer Naci, 'Hayat kuru bir kestaneden baska nedir ki?' diye saircebir lâf etmek zorunda kalmisti. Ama, ne de olsa bu alafranga hayatti ve gençler bunu alaturka çalgih birtakim kahvelerdeki hayata tercih ediyorlarda.
de
Ama,
'siyaset
I
4
Fuat Bu-ca.
30
1MPARATORLUÖUN
GERÏLEYͧVE ÇÖKÜSÜ
,
Alafranga hayati daha yakindan tammak isteyen iki genci Fransiz ögretmenleri, gayrimüslimlerin devam ettigi bir dans dersanesine götürdü. Delikanblar burada vals ve polka yapmasim ögrendiler. Ama danslara kizlar katilmadigi için, erkek erkege dans ediyorlardi. Bununla beraber gehrin öbür ucundaki kafegantanlarda kizlar da bulunuyordu.Bunlari Fuad'm agabeyi tamtm1§tt.Bu gazinolarda orkestra çahyor, kizlar §arki söyleyip oynuyorlardi: Napoli §arkilan okuyan tombul Î talyan kadmlan, ellerinde tefler ve ayak bileklerinde ziller1e gikir gikir göbek atan Ermeni kizlar. Sonradan kizlar mû§terilerin masasma gelip içki içiyorlardi. Aralarmda hiç Müslüman yoktu. Sadece Hiristiyan ve Yahudi kizian; peçesiz, elde edilmesi kolay kizlar. Sarigm Mustafa Kemal o kadar begeniliyordu ki, çok zaoluyordu. Böylece kadmlarla man, kadinlarin ondan para bile almadiklar çok olan iliskilerinin ana çizgisi belirmeye ba§lannyti; daima durumunda olacak, ama pesinde koganlara, o da, istekle kar§ilik verecekti. çok bir insandi. Hele Duygu bakimmdan da siralarda, tatillerde özel dersler verdigi iyi bir aile kizimn ategli ilgisi, su onan gururunu iyice okgamaktaydi. Yaptlanmn çogunlugundan hâlâ kendini ayri tutuyordu. Onu konugturmak, içinden geçenleri ve amaçlanm ögrenmek istedikleri vakit, onlara sadece 'Önemlibir insan olacag1m' demekle yetiniyordu. Bir geyler olmak lursi, henûz tam yönünü bulamamig olsa bile, içinde tutugmaya baglannsti. Bitirme sinavlarim bagariyla verdi ve 13 Mart 1899'da Istanbul HarbiOkulu'nun piyade suulina girmeye hak kazandi. ye 'isteyen'den
'istenen'
'seven'den
'sevilen'
IKINCI BOLUM Bir Subaym Egitimi TANBUL, yüzyihn dönümünde, birbirinden ayn iki §ehir halindeydi. Haç'in kuzeyinde Pera, yani Beyoglu yükseliyordu; Hiristiyanlann §ehri. Gü:yindeyse istanbul taraft; Müslümanlarm gehri. Lirnamn üstündeki Galageçmek, bir dünyadan bir baska dünyaya, bir tarih çagmköprüsûnden . geçmek demekti. öbürüne m istanbul, sira sira kubbe ve minareleri, Sarayburnu'nun üstünde saf haade dizilmig kasirlanyla, on altmci yüzyllda mimari bir rönesansla geliglig bir Ortaçag gehriydi. Simdiise, pitoresk bir çöküntü içinde çürümeye agru gidiyordu. Însanlan hâlâ yüzyillarca öncesi gibi yapyor ve gitgide çoslarak sokaklari bir ari kovamna döndürüyorlardi. Labirenti andiran yolrda ve kapah çargilarda igleriyle me§gul oluyor, sonra o genig, ferah cai ve türbelerde huzur anyorlardi. Ama §ehrin güzel giinieri çoktan sona oi§, eski görkemi erimig, gösterigi, parlakligi tarihten bir yaprak olmugi. Duvarlar yrkiliyor, boyalar dökülûyor, avlulann tag dögemeleri çathyor, a yollan otlar bürüyordu. Sehrinkadmlan kara çargafh, peçeli hayaletr halinde, karanlik basmadan evlerine varmak için duvar diplerinden sü1erek kaldomlarda telâgla yürärler, erkekler kahvelerin derme çatma ykelerl üzerinde, asnia çardaklanmn, ya da çmar agaçlannm gölgesinsessizce otururlar ve yalmz gimde beg kez namaza çagiran müezzinin siyle yerlerinden kinuldarlardi. Geceleyin Îstanbul, Haliç'in ötesinde
ibaret kahr ve bumin ardada Türkler, Dogu'nun sonsuz bürünmüg olarak uyurlardi. bir deniz kizi gibi, Oysa, bugünün gelui Beyoglu, pml piril igiklarlyla bür kiyidan insam çekerdi. Tavernalarm stralandigi kalabahk nhtimlarman ba§layan bag dõndûrücü yokuglar, Italyan stilini andiran dar ve yûksek inalarin uçurumlar arastadan yukanlara dogru tirmamrdi. Yer yer, çift kaLübir
:ssizligine
siluetten
ÌMPARATORLUÕUN
32
GERÍLEYiSVE ÇÖKÜSÜ .-
natli, gösterigli bahçe kapilari ya bir konsolosluk avlusuna, ya da zengin bir tüccarin güzel konagma açihrdi. Bu konaklarm bahçeleri çogu zaman kat kat, Bogaz kiydarma kadar inerdi. Säzde Bati zarifligi ve havasi ile Levantenhgin bayagiligim birlestirmigolan Beyoglu, kenanu çagdaghgm ornegi sayarak böbürlenirdi. Saray gibi otellerinin palmiyeli salonlarmda son moda giyinmig madam ve mösyöler, kibar orkestra muzigini dinlerdi. Sokaklar §ik faytonlardan geçilemezdi. Magazalan Viyana ve Paris'ten çegidi oradaydi: tiyatrogelme en yeni mallarla doluydu. Eglencelerinse las, müzikholler, kabareler ve yüksek tabakamn poker oynadigt, piyasa ve saray dedikodulanmn edildigi Fransiz özentisi kulüpler. Beyoglu, yabancilarm §ehriydi ve Ïmparatorlugunbütün serveti yabancilarin elindeydi. Yabancilar sirtlanin kapitülasyonlara dayanu§iardi. Kapitülasyonlar, yabanclyi vergi d1§1sayan, merkezi Türk hükümetine önom vermeden kendi dinini ve kendi kanimlarrn uygulamakta serbest birakan birtaktm ayncaliklardi. ilk sultanlar, bu ayr2cahklan, kendi çikarlari için bagislamislardi. Ïmparatorlugungenigledigi strada, Bati pazarlarima kapi suu açacak yabanci saticilar, Türkler için yararh ve gerekliydi. Ama sonradan Bati dünyasi geli§ip, Türkler gerilemeye bagladikça bu ayncahk bütünilyle yabancilarm yararma dönmügtü. Artik, Türklerin yoksua oldugu özgürlüklerden, yabancdar yararlamyordu. Böylece devlet içinde güçlü yabanci devletler dogmus, Osmanh imparatorlugu üzerindeki yabanc1 baskisi ki, Türklere, kendi vatanlannda kendileri esir, yao kadar siddellenmi§ti bancuar ise efendiymig gibi gelmeye baglamigti. Böylece modern Beyoglu, eski Ìstanbul'u iyiden lyiye egemenligi altma alnusti. Siradion sekizinde canh bir delikanh olan Mustafa Kemal buyük bagkentin yagayipna kendini birakiverdi. Uzerinde henüz az çok bir tasrahhk cimakla beraber, ya§ama istegiyle dopdoluydu ve görgüsünü artirmak için can atiyordu. Yeni Istanbul, onu, eskisinden daha çok ilgilendirmisti. Kozmopolit Beyoglu çevresinde her türlü eglence vardi; genç adam hepsinin cadmabakiyor, hiçbir istegine gem vurmuyordu. Sezig ve kavrayisi eskiden beri güçlü oldugu için istanbul adh bu facire-i dehr'ini gerçek karakterini degerlendirmekte gecikmemisti. Okul arkadaglarmdan Ali Fuad'a bir gün bu konudaki dugüncelerini anlatti. Osmanh hanedammn ilk padigahlarunn memleketi dürüst ve iyi gekilde yönetmig olmalarma hiç gagmlyordu. Çünküonlarm merkezieri Bursa ve Edirne gibi küçük ve katiksiz Türk gehirieriydi. Oysa köhne gelenekleri, yozlagtinci etkilerlyle bu karisik ve için için kaynayan Konstantiniye'de ergeç çürü1
Fãoire-i dehr
=
Dünyarun koca kahpesi
(Tevfik Fikret'in Sie giirinden)
BÏR SUBAYIN
EÖÍTÌMÏ
33
füp gitmeye mahkûmdular.
Keyif sürälecek bir yerdi burasi, devlet yönetdegilAli Fuad, Mustafa Kemal'in hayatinda bir boglugu dolduracakt1. ÎstanJul'da ilk g än ve geceleri, her türlü eglenceye ragmen yalmzlik içinde geçnig, yabanci bir ilde essiz, dostsuz, kimsesiz kalmigt1. Selânik'te, gösterigiz ve dar da olsa kendine göre bir çevresi varken, gimdi onu âdeta yutmus alan büyük gehir ortammda, silik bir tagrahdan bagka bir gey olmadigun mek
içm
m.lam1§ti. Sonra Ali Fuad'la dost oldu. Fuad ondan küçük olmakla beraber yagila göre olgundu. Dogrna büyüme Ïstanbullu oldugu için üzerinde, kendini :vinde hissetmenin verdigi bir rahathk ve güven vardi. Íyi bir ailenin çocuoldugunu Mustafa Kemal hemen anlamisti. Saraydaki bol bol zâdegân u oylanmn digmda yüksek tabaka yerini tutan eski asker ailelerinden biriyli bu. Onlara kiyasla Mustafa Kemal kendi ailesini gösterigsiz ve sönük buuyordu. Fuad'in babasi ismail Fazil hatin sayilir bir emekli pagaydi. Oglu mndan hep sevgi ve övünçle söz ederdi. Mustafa Kemal ona biraz hüzüne, baba sevgisi nedir hiç bilmemig oldugunu açakIadi. Ali Fnadlar, Bogaziçi'nin Anadolu yakasmda Osmanli soylularmm yalar ve korular içinde yagadtklari Kuzguncuk'ta oturuyorlardt. Fuad bir ün yeni arkadagi Mustafa Kemal'i aldi, evine götürdü. Îsmail Fazil Paga, u. sirun gibi, uyamk, san§m gençteki üstün yetenekleri he men sezmig, nun Selâniklilere özgü terbiyesini begenmigti. Burasim kendi evi saymasi1 söyledi. Mustafa da Paga'yl bir bakima çocak yagta kaybettigi kendi öz abasimn yerine koymaya baglada. Artik hafta soulanm Fuadlarla birlikte eçiriyor ve orada kendini gerçekten kendi evindeymig gibi görüyordu. Mustafa Kemal'le Fuad, bo§ vakitlerinin çogunu birlikte geçiriyor ve genis, degi§ik gehrin her yerini geziyorlardi. Ïstanbul'u her yönüyle kega :tmeye kararhydilar. Îsmail Fazil Pa§a'nm §ehrin tam bir haritasim çikarIalan için verdigi ögüt, onlan büsbûtim kamçilannätt. Kayikla Bogaziçi'ni : Marmara kiyilarim geziyorlard2. Yarm, bir hafta sonunu Büyükada'da eçirmeye karar verdiler. Oteller pahahydi. Onun için, kumsal kiyilara kaar inen ve bu adalara bir Akdeniz görünügü veren çamhklarda kamp kuicaklardi. Yaolarma kap kaçak, çira, yiyecek ve en önemlisi, içecek geyalmalan gerekiyordu. Mustafa, her zamanki içkisi olan biray1 öne sürd. Ama, Fuad kasayla bira tagimarun agir olacagim söyleyerek, onun yeria bir gige raki almayi önerdi. Mustafa Kemal, bu anason kokulu, keskin ürk içkisini henüz tatrm; degildi. Ama içer içmez hoglands ve ondan sona raki içmeyi ahgkanhk edindi. ,r
Atatürk
/ F:
3
34
ÍMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏSVE
ÇÖKÜSÜ
Mehtaph bir geceydi. Yemegin ve rakimn verdigi hararetli, romantik dogal güzellik, mis gibi kokan çamlar, duygulara dalddar. Çevrelerindeki kendilerinden geçirmigti onlari. Heyecanpanltth deniz, yildizli gökyüzü Birbirlerine sevgi üzerinde hayallerini anlatmaya, dan uykulan kaçmi§ti. iirler okumaya bagladilar. Bir ara Mustafa Kemal, 'Fuad, dedi, eger matematigin üzerinde durdugum kadar giir ve resim üzerinde de dursaydim, Harbiye'de, dört duvar arasmda, kapamp kalmazdam. Mehtaph gecelerde, okuldan kaçip buraya gelir ve §iir yazardim. Sabahleyin ortahk aydmlamr aydmlanmaz da resim yapmaya baglardim.' Bunlar geçici hayallerdi. Harbiye'nin ilk yilmda gençlik hülyalan ve çegitli eglenceler yüzünden, kendini derslerine tam olarak veremeyen Mustafa, ikinci yllda canla, bagla çahsmaya bagladi Zihnini geligtirmeye ve kafasun dolduran dügünceleri düzenlemeye çahgiyordu. Baghca ilgilendigi, hâlâ askeri sorimlardi. Ama bir yandan da, bilgi alamm genigletmeye baglanugt1. Fransizcasim ilerletmeye çahg1yor ve artik Fransizca gazeteleri okuyabiliyordu. Manastir'da Fethi'nin tamtmig oldugu Fransiz yazarlarmi da gimdi daha iyi anlayarak ve daha derinine inerek inceleyebiliyordu. Bu çe§it bozguncu kitaplar ögrencilere yasak oldugu için, Mustafa Kemal bunlari geceleyin gizlice okurdu. Bunlarla beraber yakm bir ihtilâlin öncüleri olan Namik Kemal'i ve diger aydm dügünceli gairleri de okuyordu ki, o devirde, bunlarm adlartm agza almak bile büyük suç saydirdi. Okul digmda, Harbiye ögrencileri açak tarti§malar düzenler ve halk içinde konugmay1talim ederlerdi. Kemal'in önerisi üzerine güzel konugma yangmalari da dûzenlemeye bagladilar. O bir konu seçiyor, konugma süresini simrliyor ve sonra saat tutuyordu. Kendisi daha gimdiden, dinleyicilerini etkileyip sözlerine inandirmakta büyük bir beceri göstermeye baglaungti. Fakat siyaset dünyasunn daha epiginde sayilirdi. Zihni, henüz tam olarak kavrayamadigt bir sürü duygu ve, dügûnceyle ugragmaktaydi. Bunlar, sancilanydt. Bu bilinç geligtikgenç bir adamm politik bilinciain geligme Kemal'in kisisel tutkusuyla Mustafa yurt sevgisi, mem1eketi kurtarip çe, yükseltmek ugrunda kendisinin bir geyler yapabilecegi dügüncesinde birlegti. Mustafa Kemal, memlekette, geligmekte olan bir özgürlük .hareketinin zorbahgm tepkisiyle bastmldigt bir devirde.dogmustu. Üzerindegimdi bilgi ediameye bagladigi Fransiz Íhtilâli'nden beri Osmanh imparatorlugu, ruhani bir Ortaçag devletinden çagdag bir anayasa devleti olmaya dogru, agir ve inigli çikigli da olsa, sûrekli bir geligim göstermekteydi. On dokuzuncu yuzyilda bu egilim, zaman zaman gözle görülür bir hal aldi. Bu '
.
BÍR SUBAYIN E ÕÍTÏMÏ
35
kismen, aydin bir sultan olan genç Abdûlmecid'in inisiyatifiyle 1839'da halkin haklanyla hükümdarm sornmluluklarini belirten Tan2at Fermam ve onu izleyen Bati usulü reformlarla; kismen de, 1876'da, ma az ilerici bir sultan olan Abdülhamit'in, azmliklann çikarlarmi korn.k amaciyla hareket eden Batili devletlerin baskisi altmda parlamenter kabul etmesiyle oldu. anayasayi Sultan Abdülhamit, reform ve yenilegme harekederini sosyal hayatin :I yönlerinde särdûrüyordu. Ama, siyaset yönünden demokratik bir düzeuzun süre göz yummasma olanak yoktu. ÇünküÏmparatorlugunuher dan tehdit eden yllaci güçlere kar§1 bazen delilik derecesine varan bir ku besliyordu. 1877'de Rus Savagim bahane ederek Meclis'i dagitung ilkeyi baskiyla yönetmeye koyulmugtu. Bir çegit polis devleti kurmug buuyordu. Kigi, söz ve basm özgürlüklerini kökünden kazmus, geni§ bir ca.uk örgûtü kurmuy ve atalarma Dolmabahçe'yi birakarak saray1 rin oldukça digmda kalan Yildiz Sarayf nm yedi, sekiz metre yükseklileki duvarlantun güvenligi içinde hüküm sürmeye baglamistr. Bu çegit bir baski ve onun yanisira geligen ablâk bozuklugu kargismda ulan öfke, güphesiz ergeç bir ayaklanma geklinde patlak verecekti. a baglarda Türk devrimcileri ya bagka ülkelere kaçayor, ya da yeralti iyetlerine girigiyorlardi. Eskiden beri hürriyetin begigi sayilan Paris ve tevre gibi gehirlerde komiteler kuruyor, Bati dünyasun kendi davalarlygilendirmeye çahgiyor, propaganda yazdan yanpbastyor ve bunlan yaci posta kamilanyla gizlice ülkeye sokuyorlardi. Artak onlara sadece rm da yetmez olmustu. Amaçlanna ancak ihtilâlle, Sultan'i devirmekn olunan ve
.olan
rigebileceklerdi. Istanbul'daki bûrriyet taraftarlan, çabgmalanm gizli yürütmek zorunhlar. Onlar da, aym ihtilâlci izde yûrûyorlardi. Tuhaftir ki, kendisini rmek için ilk faaliyete geçenler, bizzat Abdülhamit'in yetigtirmig oldueçkinler, yani rejimi kornmak ve güçlendirmek için geligtirdigi askeri larda okuyan genç ögrencilerdi. Osmanh Tmparatorlugunda hükûmeti rmek amaci güden ilk cemiyet, Askeri Tibbiye-i ögrenciSahane tarafindan, Fransiz Ihtilâli'nin yüzûncü yildönûmûnde, 1889'da kurulu. 1896'da --Mustafa Kemal'in henüz Manastar'da ögrenci oldugu
gizÌi
-
stbu ihtilâlciler, bir hükümet darbesi yapmaya kalkigtdarsa da, bagan-
.agamadalar. Elebaglannm hepsi tutuklamp yargilandi ve Ìmparatorluwak kögelerine sûrgûne gönderildi. Abdülhamit böylece, Tûrkiye'de.çunimaz
ihtilâl hareketini daha on küsur yll için erteleyebilmisti. Mmtafa Kemal, 1902'de tegmen olarak Kurmay Okulu'na geçtigin-
ÍMPARATORLUÖUN
36
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ--
Bir z de, politik dügünceleri, hizla, daha belirli bir biçim almaya bailadi. manlar matematik ve giire kar§1duydugu hevesle simdikendini tarih kon yönle: okuyor ve onu suna vermigti. Napolyon üzerine ne buluyorsa MilPi okuyorc Stuart John bekeniyordu. çok elestirmelde beraber ni kapilmaktan, o da kendini alamamisti. Birk Çagm gizli kurup elyazisiyla bir gazete çikarma komite bir arkadagiyla birlikte alamndaki kötülükleri açaga vurmak amaci g siyaset bagladilar. Idare ve -bazi
-
'halkçi'dügimcelerine
den yazilann çogunu, Mustafa Kemal yaziyordu. Sonunda bu i§ler Saray'in kulagma kadar gitti. Okul müdürü kwar cezalandirmasi bildirildi. Müdür, Mustafa Kemal ve kendisine suç1ulan veteriner bölümünün bir okuma odasmda gazetelerinin ge, arkadaglanni cek sayismi hazirlarken yakaladi. Ama hoggörü sahibi bir adam oldugu ordudaki birçok kidemli subaylar gibi o da Sultan'1 pek sevmedigi iç ihmal ettikl gençlerin yaptigim gönnerlikten geldi. Sadece derslerini uygulamadi. sonunda bile bunu verdi için hafif bir ceza ve Mustafa Kemal, siyasete kar§1uyanan bu yeni merakrun meslekî e adayunn 1 timine zarar vermesini istemiyordu. Kafasi, bir kurmay subay mesi gereken daha büyûk strateji ve taktik problemleriyle ugragmak zori gözlerini kapamaz daydi. Gece, yatakhanede, arkadaglan nyurken o, uyuyabilirdi. ( sabaha Ancak, kar§1 dururdu. dügünür geç saatlere kadar subayi onu uyandi le ki sabahleyin kalk borusu çaldigi zaman, nöbetçi uykuda lmek için dürtmek zorunda kahrdi. Arkada§lari onu hep yari ol uyamk nirlardi. Sonra anstzm derste, Mustafa, hepsinden iki kat daha dügül bir soru sorar, hepsini uñu ortaya koyardi: Ogretmene çapragik gerilla konusuna .çok mer zorunda birakirdi. Özellikle, patlatmak kafa A liydi. Bir gün,.keramete yakla§an bir õngörüyle simfta, ba§kente kargi hareketini varsayan bir s dolu yakasindan girigilebilecek bir ayaklanma sormustu.
bitirip yüzbasi çiktigmda, yirmi « yagmdaydi. Beyazit'ta oturuyordu; birkaç arkadagiyla beraber, komgu sürdürüyor Ermeni evinde bir oda kiralamisti. Siyasal eylemlerini orada kötüleyip, i di. Aslmda bu, dertlegmekten ve âdet olduga üzere Sultan'i i kitaplan okumaktan çogalau kadar dolduracak di bir kitaphg1 geçmiyordu. Aralannda Harbiye'den kovulmuy ve gidecek yeri olma vard2. Bu genç, onlari Saray'a için yanlannda barndirdiklari bir genç düzmece bir mektupla yakindaki kahvelerden birine ç nal etti 1905 yihnda Kurmay Okulu'nu
'yasak'
ve sonra np orada yakalatti. Mustafa Kemal, Ali Fuad ve yeni yüzbasi çikm y olan iki arkadagi
BÏR SUBAYlN
EÖÍTÏMÏ
37
atildilar ve teker teker sorguya çekildiler. Mustafa bu sorgu siraepey lurpalandt. Protokol bilen bir insan olan Ali Fuad ise, Sulm üniformasini giyen bir subaya, Sultan'dan daha agagi rütbeli birinin .aldiramayacagmi ileri sürerek ucuz kurtuldu. Sonra Mustafa Kemal, idaginm duyunca kendi tecrübesizligine aci bu diplomalça manevrasun gülecekti. Tutuklu kaldigi sirada, annesi onun basina kötü bir §eyler nesinden çok korktugu halde, kendisi o kadar tasalanmamisti. Sur yazikaçak olarak edindigi kitaplan okuyor ve serbest kahnca neler yapacalapse _a,
Lasarhyordu.
Tutuklular, sorusturma sona erinceye kadar, birkaç ay hapiste kaldiOkul rnüdürü, iglenen suçun bir gençlik yanhgmdan ileri geçmedigi tesavunuyor ve tutuklulara yumugak davram1masmi istiyordu. Sonunda n görügü ajbr basti ve genç1er bagkentten sürülmek koguluyla serbest biildilar. Edirne ve Selânik'teki ikinci ve Üçûncü Ordulara atanmalan hangisinin nerearlagttrildi. Kendi aralannda bir karara varamazlarsa, r,idecegini çekilecekti. Kemal'in bir i areti üzerine, heptayin için kur'a bildirdiler. Bu kadar çabuk karar vermeleri, önceuna razi olduklarim hazirlannug bir tertip güphesi yaratti. yerlere sükolay dönemeyecekleri' Böylece subaylann birçogu Ali Beginci Fuad da Sam'daki Ordu'ya atanlüler. Mustafa KemaPle lardi. Mustafa, kaderine raziydi. 'Pekâlâ,' dedi. 'Biz bu çöle gider ve da yeni bir devlet kuranz,' Remen vapurla yola ç1ktilar ve iki ay kadar ta Beyrut limamna vardilar. 'kolay
BÖLÜM ÜÇÜNCÜ .
Kita Hizmeti
MUSTAFA KEMAL, böylece, subayhk mesleginin ilk dönemine baglann oldu. Bir süvari alaymda yüzbagi olarak baghca görevi, katasmda bulunan fakat onun modern askeri okullarda gördügn egitimi paylagmam1§ olan öteki subaylara, kendi askeri bilgilerini aktarmakn. Bu ige ciddiyetle sarild ve ögretmenlik konusundaki sevgi ve yetenegi sayesinde, kolayca ba§ar saglads. Ali Fuad'la Mustafa Kemal, bir süre birlikte bulundular. Socra Fuad özel bir görevle, o siralarda Türk egemenligi altinda pek adt sani amlmayan, Güney Arabistanh bir kabile geyhi olan ÍbniSuud'un yamna gönderildi. Mustafa Kemal'i de yamna almak için bagvuruda bulundu,fakat bu istegi kabul edilmedi. Tarih böylece bir firsat kaçirmig oluyordu. Birbirini andiran yollarda yükselmeleri almlannda yazih olan bu iki insan, hiçbir za-
man kargilaçamayacaklardi. Beginci Ordu'nun görevlerinden biri de, Dûrzîleri denetim altmda bulundurmakti. Kökenleri bilinmeyen ve kendi1erine õzgü gizli bir dialeri olan, bu bagma buyruk, özgür kavim, §am'mgüneyindeki daghk Havrar bölgesinde yaglyordu. Uzun süre Türk egemenligine kargi koymuglar, fakat on yll kadar önce dize gelerek, Osmanh ordusundaki askerlik görevlerini, yalmz kendi bölgeleri içinde yapmalarma izin verilmesi ko§uluyla yerine getinneye ve vergi ödemeye razi olmuglardi. Çikankangtkliklari bastirmak için, arada, Havran'a asker göndermek zorunlulugu beliriyor, be da, Osmanh subaylari için bir yagma vesilesi oluyordu. Mustafa Kemal bir gün, alayi Havran'a gitmek ûzere emir aldigi halde kendisine böyle bir emir gelmedigini görunce hayret etti ve ortada bir geyler döndügûnû ilk olarak sezinledi. Amirine, bölûk komutam olarak birliginin bagmda gitmesi gerektigini sõyleyerek itirazda buluádu. Ama komu-
KITA HIZMETI
39
am kaçamakh cevap verdi: Kemal henüz staj dönemindeydi, karargâhtan dogru olmazdi. Mustafa Kemal'in tepesi atti. Besbelli igin içinde :ski subaylarm, Kurmay Okulu'ndan yeni çikmagsubaylardan gizli tutmak stedikleri bir geyler vardi. Kendisi gibi, bu harekâta katilmaktan ahkonnug Müfiti admda bir subay arkadagiyla beraber aldigi emre karsi geldi re bir Çerkesköyünûn yakmlannda konaklami§ olan birligine gitti. Çadirar1 olmadigi için, o gece er çadirlannda yattilar. Mustafa Kemal, ertesi gün, kendi yerine geçirilmig olan subay1 görfü. Bu subay ona, önceki tecrübelerinden ötürä kendisinin buraya, gönderilmig oldugunu anlatti. Bunimla beraber, Kemal sonradan :imseye bir gey söylememeye söz verirse, onlarla birlikte gelmesine izin verebilirdi. Neler olup bittigini anlamak isteyen Mustafa Kemal, adama öz verdi. Ogrendigi de su oldu: Askerler, ödenmesi gecikmig vergileri topamak bahanesiyle, lÍalktanpara sizdirmaya çahg1yor, olmazsa evleri ve öyleri yagma ediyorlardi. Mustafa Kemal, böyle bir ige kangmay1 redde tti. Vicdanh bir genç suay olarak, Dürzîleri güzellikle idare etmeyi daha uygun buluyordu. Bir öyde, halki, kendisiyle arkadagima oraya yagma için degil, yardim için elmig bulunduklarma inandirmayi bagardi. Köyün ileri gelenlerinden biriiyle derhal bir anlagmaya vardi. Adam, Mustafa Kemal'in dediklerini yapaaya raziydi. Ama, ûzerlerine zulüm ve yagma için asker yollayan OsmaniStedigini L ÜCVÎClinin yapmayi reddetti. Bir bagka köyde ise, bir Osmanh inbagismi tehlikeli bir durumda buldu ve tam vaktinde yetisti. Uzun bir onugmadan sonra köylüler onun iyi niyetine inanarak binbagiyi sahvermee razi oldular. Mustafa Kemal bu çe§it olaylarla dikkati üzerine çekiyor, yeni yetigii§ subaylarda kendisine karg1saygi, eskilerdeyse kugku uyandinyordu. Es.i tip bir Osmanh subayi, Sultan'm kendisinden bekledigini yerine getir·1ek koguluyla, kendi ç1karlanm gözetmekte serbest oldugunu dügünür ve Askerligin egitim, taktik ve modern esap vermek zorunlulugu.duymazdi. kaikler konusunda ilerleyebilmek amaciyla, bilime dayanan bir meslek larak ele ahamasi gerektigine kafas1 pek yatmazdi. Bu çegit bir subaym özünde, bu Harbiye mezunu gençler, kugku ile bakilmasi gereken birer apç1kti sayihyorlardi. Mustafa Kemal, Ïstanbul'a gönderilmek üzere hazirlanan gigirilmig raorlara itiraz etmeye bagladi. 'Zafer' diye nitelendirilmig bir hareketin asuda hiç de öyle olmadigma dikkati çekti. Dügman kendi istegiyle geri
.
tyrilmasi
'özel
,õrev'le
.
I i.
Sonradan Ankara'da minetvekili olan Mütit Özdeg.
40
IMPARATORLUÖUN
GERILEYISVE
ÇOKUSU
,
çekilmi§ti. Komutan, onun safhgtyla.alay etti: 'Sen henüz cahilsin. Sultan Efendimizin ne istedigini anlayamiyorsun.' Mustafa Kemal: 'Ben cahil olabilitim,' diye cevap verdi. 'Ama PadiSalumiz cahil olmamahdir ve sizin gibilerin ne olduklarim anlayabilmelidir.' "Elbette Dûrzî köylerinden yagma edilen ganknetlerin bõlügülmesinesira gelince, yagh subaylar, Mustafa KemaPle Müfit'e de pay ay1rdalar. Müfit'in tereddût ettigini görerek ona döndû ve sordu: 'Sen bugünün adami m2 olmak istiyorsun, yoksa yanmn adami mi? ki yarimn adami. sen de benim gibi bu parayi kabul etmeyeceksin.' Kemal bu sõzlerle, dü§ûncelerini açiklamig oluyordu. KendiMustafa ni de bu açidan görmeye baglann ti. O, çevresindeki bu içi geçmig yaratiklar gibi, eski devir adarn degil, gelecegin insamydi. 'Zamane adami,' çöküg halindeki bu Împaratorlugun beceriksizligini, ve ablâk bozuklugunu benliginde canlandiran insandi. Bu gibilerin davramplari kargismda Mustaolarak irkiliyordu. Bunlar sadan çok, bir fa Kemal, bir ahlâk artik degil, kötüsü, dig ige daha dece yaramaz hale gelmig usullerdi. Dürzîler'i yola getirmek, Ímparatorlugukurtarmak gibi igler, bugün giddet, baski ve rüsvetle ba anlamazdi artik. Daha bilimsel bir.yoldan. ustahk, diplomasi ve akil kullanarak çözmek gerekti bu sorunlan. Sam,bu 'Yaritan Ïnsam' üzerinde bir bagka yönden de derin bir e tki birakacakte Mustafa Kemal, ömründe ilk olarak hälä Ortaçag karanhginda yagamakta olan bir ehir görüyordu. Simdiyekadar tamdigi Selânik, Îstanbul ve son olarak Beyrut, hep kozmopolit yerlerdi; çagdag bir uygarliginçe§itli konEorve eglenceleriyle canh gehirler. Oysa kutsal bir Arap kenti olan bam, bir ahret sehriydi.Karanhk bastiktan sonra dolagtigi sokaklar, bombog ve sessizdi. Evlerin ynkset duvarlarmdan ve kafesli pencerelerinden digari ne ses, ne soluk sizardi. Soara bir gece Mustafa Kemal, bir kahveden çalgt sesleri tastigun duyarak sagt1. Kapidan bakinca içerisinin Hicaz demiryolunda çabgan Italyanlarla dolu oldugunu gördü. Mandolin çadans ediyorlard2 Mustahp garki söyleyerek, kanlan ve kiz arkadaglaryla fa Kemal oraya. strtmdaki ùniformasiyla .giremezdi. Ama, içinden gelen davramga uyarak, hemen eve döndü, üstünü degigtirip geri geldi v'e Ïtalyanlarm sevinçli ve suursiz eglencelerine katildi. Bunun dipinda her gey karanlik içinde ve hava, gericilik, baski ve derinden derine ikiyüzlülükle doluydu. Mustafa Kemal, milletinin gerçek dügartik an11yordu. Türklerin, bütün sadece yabancilar olmadigmi mammn, saldirganhklarma rašmen, yabancilardan ögrenecekleri bir geylor vardi.
"Öyleyse 'ahlâkçf
'gerçekçi'
KITA
HÏZMETÎ
41
dügman kendi aralarindaydi: Onlari, baska milletlerin yürüdügü Il yoldan ahkoyan, geligmeleri önleyen, baski altmda tutan softalik ve azlik, Mustafa KemaPin görü§üne göre Osmanli Ímparatorlugu,Müslûnimetlerinden yararlandiklari, Müslün olmayanlarm cennetin biltün nlarm ise cehennem azabi'çekmeye zorlandiklan bir yerdi. Burada, Sam'da,Mustafa Kemal kendini zindanda gibi göri.lyor, önüset çeken parmakliklari yakip, bu ölü topluluga hayat vermek istiyordu. cmn tek yolu siyasal eyleme girismekti. Bir gün iki subay arkadapyla gida dolagiyordu. Bir dükkâmn önünde bir masa ve birkaç sandalye göolarak selâme oturdular. Dükkân sahibi, onlari Arapça degil de Türkçe üzerinde felsefe, ngti Mustafa Kemal meraklands. Içeri girdi. Bir masa yoloji ve tip konusunda Fransizca kitaplar gördu. Dükkänc1ya, 'Siz esfilozof mu?' mismiz,' diye sordu, rçek
'yoksa
Adam, 'Esnafun
ama okumayi severim,' dedi,
'hele
özgürlük
edebiya-
Sonra Istanbul'da, ihtilãlci harekellerin begigi sayilan Askeri Tibbide okudugu sirada bozguncu girisimlerinden ötürü hapse atildigim, arimdan da sürgüne gönderildigini açakladi. Adi Haci Mustafa'ydt. MustaKemal'le arkadaylartm, birkaç gece sonras2 için evine çagirdi. Mustafa Kemal yaruna Müfit'i ve kendi siyasî dügüncelerine katilan subay arkadagim daha alarak gilti. Ev dar, karanhk bir sokaktaydi.-HaMustafa kaplyi sakinarak açti. Gelenleri içeri almadan, kim olduklarim :e görmek için elindeki gaz lambasim kaldmp bakti. Ïçeride, hepsi de cinmeden konugmaya baglad11ar.Haci Mustafa çoktandir gizli bir siyasî rnek kurmak istemig, ama güvenecek arkada§ bulamamgt1. Mustafa Kemal'le arkadaylarindan ikisi ona yardim etmeye söz verdiiSe, ÜçüncLÏSÜ'Kalbim sizinie beraber, ama ben çoluk çocuk sahibi üzeriamun, benden fa'al yardim beklemeyin,' dedi. Õtekilerinde istegi onlardan ayrddi. Kalanlar geç saatlere kadar konustular. Genç subay'Ïhtilâl ugruna can vermëk' gibi isteklerle coëmaya baglamiglardi. Gerçi Mustafa Kemal, onlan bu rüyadan uyandirds. Sert bir çikigla, 'Amaulagtirmak ve degüncelerimizi gerçekz ölmek degil, ibtilâli baganya lmek benimse için de, yagamak zorundayiz,' detirmektir. Bunlan halka .
Böylece, 1906 yihmn güzünde, Vatan adinda gizli bir cemiyet kurduBunun önemi, bundan sonra kna hizmetindeki subaylar arasmda kuru:ak olan segitliihtilâl hücrelerinin öncüsü olugudur. Îhtiläl, artik istan-
42
ÏMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ -
bul da Padigah'm casusluk aglart arasmda degil, ancal burada, kitada geli§ebilirdi. Mustafa Kemal, sözde askeri görevle gittigi Yafa, Kudüs ve Beyruf ta cemiyetin gubelerini kurdu. Ama bu §ehirler anavatandan çok uzaktaydi. Buralari, genel akigm digmda kalmig bir yer, üstelik bir Arap diyartydi ki, bir Türk ihtilâlinin bu topraklar halkmdan toplu destek görmesine olanak yoktu. Bu hareketler subiylar arasinda kalmayá mahkûmdu. Íhtilâl için era belirl merkez yine Makedonya'ydi. Dig dünyaya daha yakm oldugu için, yeni dügüncelere de daha açik olan Makedonya'da yabancilann her yerde hazir ve nazir oluglan, bir yandan milliyetçilik duygulanm kärüklüyor, bir yandan da bu duygulann daha rabathkla yayilmasun sagliyordu. Saray otoritesinin zayiflamig olugu, bareket serbestligini kolaylagtirmaktaydi. Üç yll önce bu vilâyete birtakim reformlar sokmak isteyen Avusturya ve Rusya, Rumeli'de yabanci subaylann yänetimi altmda bir jandarma tegkilâti kurulmasim Türklere kabul ettirmiglerdi. Bu yüzden Sultan'in gizli polisi, Selânik'te, istanbul'daki kadar etkili olamiyordu. Mustafa Kemal ne yapip yapip Selânik'e gitmeyi kafasma koymustu. Yafa komutam, onun sözde izinli olarak aynlmasma göz yumdu. Yoklugu dikkati çekerse, komutan, ona hemen haber uçuracakti. Mustafa Kemal, Misir üzerinden Pire'ye ve oradan da bir Yunan gemisiyle Selãnik'e gitti. Sivil giyinmisti. Dikkati çekmeden karaya çikabildi. Kendisini bir arkadagi kargilamigti. Dogruca annesinin evine gitti. Zübeyde Hamm onu görünce, hem çok sevinmig, hem de telâglanmignasil olur da Padigah Efendimizin emirlerine aykiri olarak buMustafa ti. gelmeye cesaret ederdi? Mustafa Kemal, 'Gelmem gerekiyordu, gelraya dim,' diye cevap verdi. 'Padigah Efendimizin aslmda ne denli güçsüz oIduunu da sana gösterecegim, ama daha sonra,' O gün evden hiç di ari çikmadi. Akgam olunca, kendisini Selânik'e gelmeye tegvik etmis olan Sükrü admda ileri dugünceli bir topçu pagasimn evine gitti. Papa onu kargismda görüverince gagirdi ve mevkii dolayisiyla kendisine liili bir yardimda bulunamayacagmi bildirdi. Ancak, ona engel de olmayacak ve girigecegi igleri boggörüyle kar§dayacakt1. Sadece, kendisini igin içine kar1§tirmamasim diliyordu. Mustafa Kemal istenilen sözü verdi ve yine annesinin evine döndü. Paganm tutumuna çok cam sikilmisti. Gece geç vakitlere kadar uyuyamadi. Ne yapacagma, nereye gidecegine, ige nereden baglayacagma karar veremiyordu. giyerek.karargâha Sabahleyin üniformamn gitti. Burada Askerî Rügti-
KITA
HÍZMETÍ
43
Ve'den
tamdigt bir kurmay albaya gördü. Kim oldugunu hatirlattiktan sonyurtsever bir adam olduguna inandigi albaya, içinde bulundugu durumu inlatti. Albay, ona yaram etmek için bir yol dügündü. Ïstanbul'a yazmasix ve birliginin adim bildirmeden, sadece Genelkurmay kadrosundan bir dizbagt gibi, hastalik izni istemesini söyledi. Bu iglemin yüriimesine kendi 3e yardim etti. Bu hile, umduklari sonucu verdi ve Mustafa Kemal, dört ay_ ik bir hastahk izni.kopardi. BöyIece Selânik'te kahp serbestçe dolagabile-a,
:ekti.
Yine de, basta kargilagtigi aksiliklere cani sikilmig ve kendi gibi diigüsubaylar arasinda bile, plânlarina pek uymayan akimlar sezmig oldugu .çin ihtiyati elden birakmiyordu. Bununla beraber, dõrt ay içinde, Selâiik'te, §am'dakiVatan Cerniyetinin bir kolunu kurmayi ba§ardi. Cemiyein adt simdiVatan ve Hürriyet olarak genigletilmisti. Yanm düzineyi buan üyeleri arasmda eski okul arkadagi sair ÕmerNaci'yle askerî okul ögetmenlerinden iki subay vardi. Toplantilar bunlardan birinin evinde yapihordu. Bu, müzik seven, flüt çalan, arkadaglarini sirtmda Japon pijamasiya kargdayan bir adamdi. En sonunda bir gece, hürriyet davasma ilk baghlik yeminini etmek izere burada toplandilar. Duruma uygun birkaç kahramanhk söylevinden onra Mustafa Kemal bir kartm ûzerine not ettigi, cemiyetin üç ilkesini akudu. Arkadan bir tabanca çikanhp ortadaki masamn üzerine kondu. Osmanh gelenegindeki gibi, Kur'an ya da subaylik gereli ûzerine degil, bu ta>anca üzerine yemin edilecekti. Bu, onlann Ïhtilâle baghhklarim ve gereirse silâha sanlmak kararlarun belirtiyordu. Teker teker tabancay1 öpeek and içtiler. Sonra Mustafa Kemal, 'Bu silah kutsal oldu artik,' dedi. 'Ïri saklaym. Bir gün bana verirsiniz. Bu arada Mustafa Kemal'in Yafa'daki görevinin bagmdan aynIrms ollugu istanbul'a duyurulmug, yakalanmasi için Selânik'e emir verilmisti. 3ir arkadagmm nyarisi üzerine, Selânik'ten ayrdarak Yafa'ya döndü. Kaçnasmda yardimci olan komutan onu kargiladi ve hemen Birü§§aba gehrine rolladi. Buraya, Ïngiliz-Misir hükümetiyle Akabe limani konusunda çikan iir anlagmazhk üzerine, Türk haklanm koriimak amaayla bir smtr kuvveti ;önderilmig bulunuyordu. istanbul'un, Mustafa Kemal'in hareketleri konuunda açtigi bir sorusturmaya cevap olarak düzenlenen raporda, Yüzbagi VIustafa'mn aylardir Akabe bölgesinde oldugu belirtildi. Selânik'teki su>ay. bir bagka Mustafa olsa gerekti. Osmanh kirtasiyeciliginin labirenti çinde, dosyalar rasgele tutulur ve birbirinin aym olan isimler de ayirt ediemezdi. Su kargaphk içinde böyle bir hikâye rahatça yutturulabilirdi. 1en
I
ÍMPARATORLUÖUN
44
GERiLEYÎ$VE ÇÖKÜSÜ
,
Türklerin elinde kaldi. Mustafa Kemal de §am'a döndü. Simdi, cezasinm kaldmlmasim saglamak için gayet akilh uslu harerütbesine yükselket etmeye baglanngti. Zamam gelince kolagasi (yüzbag1) di ve Sam'dakiKurmay Heyetine gönderildi. 1907 yihnm güzünde de, umdugu gibi, Rumeli'deki ÜçüncûOrdu emrine verildi. Ama oraya geldikten sonra kitaya degil, Selânik'teki Genelkurmaya atandi. Akabe,
'sûrgûn'
L
BÖI,ÜM DÖRDÜNCÜ 'Jön Türk' Devrimi için için kaymyordu. Kafasi igleyen herhangi bir Türkün, Împaratorlugun parçalanmak üzere oldugunu sezmemesine imkân yoktu. MAKEDONYA
bagngmalan yükseliyorHer yerden 'Makedonya, Makedonyaldanndir,' Bulgarlar ashnda teddoluydu. casuslanyla du. Ortahk, Rus ve Avusturya devlet içinde ordusuyla olmayan bir gey higçi çetelerden baska olaylarlyla örgütû bombalar terör ve bir kurmus, yeralti devlet gibi güçlü kalmanugti. güvenlik bir diye saçiyorlardi. Simrlarda gey her yana dehget Rum, Bulgar, Sirp ve Arnavut çeteleri birbirleriyle ve Türk makamlanyla Büyük devletler ise, cesedi didikleyip bölmek durmadan çat1§maktaydi. gittikçe yaklagarak dönûp duruyorlardi. Bu les kargalari göçevresinde içia 'davetsiz misafir' daha katilmisti: Drang nach Osten sonradan lenine bir Alman Împaratorlugu.Bismarck, Ínolan gütmekte (Dogu'ya bask2) amaci Yunan dostu, Türk dügmam yerine Disraeli'nin dügmesinden ve giltere'de Abdülhamit'e, Maregal Von der yararlanarak, geçmesinden Gladstone'un arkadan göndermig da Kayzer, Sulaskeri bagkanhginda heyet bir Goltz ziyarette resmî bir bulunmustu. koparlan tan'a, çok gürältü Dogru dürüst bir siyaset güdecek yerde, hileye ba§vuran Abdülhamit, bütün kozlari birbirine karsi oynuyor, yabanclyi yabanclya, Tûrk'ü Türk'e kargi kullaniyordu. Rumeli'deki haflyelerinin sayisim artirmisti. SimdiSelânik'Le, bunlann kirk bini buldugu söyleniyordu, H1ristiydn azinliklar, hiç olmazsa, yabanci devletler tarafindan korunuyordu. Türkler ise, kendi sibir kurtumrlari içindebasklya ugrayan bir azinhk giblydiler. Çevrelerinde ordusunun Türk tek ariyorlardi. göre, genç suGörünüge çaresi umut, lug 'komitact
baylanndaydi.
güçlenmekte ve htzla geniglemekteydi. Împayerinde kuruluyor, özgürlûk ve kurtulus dügüncelerini kollar ratorlugun her
Îhtilill hareketi'böylece
.I
46
iMPARATORLUÖUN GERÊLEYÍSVE
ÇÖKÛ$Ü
bütûn halk tabakalan arasma yaymakla görevli propagandacilar yetigtiriliÌhtilâl hareketi, 1907 sonunda, Mustafa Kemal'i geride birakang bulunuyordu.Selânik'e dönünce, Suriye'deki kendisini hareketin liderleri arasina katilmaktan ahkoymuy oldugunu act aci farketti. Kendi dar çerçeveli Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, Îttihat ve Terakki Komitesi diye amlacak olan daha genig bir örgütün geligmesiyle, gölgede ve geride kalmisti. Lider adayi üyeler arasmda, o zaman postanede çah§an Talât ve albay olan Cemal vardi ki, ikisi de sonradan iktidann üst basamaklanna kadar yükseleceklerdi. Bu cemiyette, Mustafa Kemal'in Ali Fethi'den bagka pek arkadagi yoktu. Talât'm girigimiyle, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, bu kendinden büyük grupla birlegti ve adi artik tarihe karsmq oldu. Selänik'in ötedenberi gizli cemiyetler dogurmaya uygun bir siyasi havardi. vasi Çokeskiden de burada Aziz Paul'un ardmdan Hiristiyanhgi kabul edenler, Neron'un zulmünden kaçmak için gizli olarak örgûtlenmislerdi. Ittihat ve Terakki Cemiyeti de, Farmasonlann binalanndan ve tekniklerinden bol -bol yararlanlyordu. Girig töreninde aday üye, gözleri baglanarak pelerinli ve maskeli üç kipinin huzuruna ahmyor ve memleketi kurtaracagina, cemiyetin emirlerini tutacagma -ki bimlann arasmda, verdigi õlüm cezalanm yerine getirmek de vardi-- sirlano ele vermeyecegine hem Kur'an, hem de lohç üstüne yemin ediyordu. Bu çegit maskarahklar, Mustafa Kemal'in yarad111pmaaykinydi. Zaten önceden sadece tabanca üstüne and içmigken, bu yeminin içine din karigtinlmasi sinirine dokunuyordu. Ama su strada Ïhtilâlcilerle iyi kötü geçinmekten bagka yapacak gey yoktu. Onlarsa Mustafa Kemal'i inatçi, kendini begenmig atilgan ve bulduklan için pek sevmiyorlardi. Makedonya demiryollanmn denetlenmesi igi de, Mustafa Kemal'in kurmayhk görevleri arasindaydi. ittihatçilar bu görevin, Selânik digindaki propaganda çaligmalan için yararh olacagi bahanesiyle, onu yanlanndan uzakla§tirdilar. Strbistan ovasunn kenannda Üsküp'e kadar Vardar boyu Mustafa Kemal'in bölgesi haline geldi. istedigini yapamamano azabt içinde kivranmakla beraber, kendi önderlik yeteneŠinegün geçtikçe daha çok inanmaya ve çevresine kûçükbir grup toplamaya baglamigt1.Arkadaglanyla kahvelerde ya da annesinin evinde bulugarak gece geç saatlere kadar oturuyor ve konugup planlar kuruyorlardt. ikinci kez dul kalung olan Zübeyde Harum, kiza Makbule'yle birlikte oturmaktaydi. Ana kiz, Mustafa'mn bozguncu çaligmalanna artik boyun egmislerdi ve bu gece toplantilaranda ihtilâlcif ere kendi elleriyle kahve pigiriyorlardi. Ïhtilâl hareketi gitgide geligmekteydi ama henûz tam anlannyla oIgunyordu.
'sürgün'.cezasimn
JÕN TÜRK
DEVRÏMÏ
Olaylarm vakitsiz pallak vermesine
.gmarupti.
uluslararasi
47
durum
neden
Ingiltere Krali Yedinci Edward'la Çar Îkinci Nikola, Baltik denizinbirtakim nezaket görügmeleri yaprm§lardi. Ïttihatçilar bunu, Îngiltere'
.du. :
Türkiye'ye kargi siyasetinde kötü bir degigme oldugu geklinde yorumlaHenüz Trakya ve Anadolu'daki subaylan kendilerinden tarafa çeke.lmelt için zamana ihtiyaçlan olmakla beraber, artik ellerini çabuk tutma.n Abdülhamit de uyanmaya baglamisti. Açikça faaligerekiyordu. Çiinkü :te girigerek Selânik'e sorusturma heyetieri gönderdi. ittihatçilar ilk heyea baskamm vurup yaraladilar. Ikincisi, rü vet ve wlagma yolunu daha uy.n
.lar.
in
.
buldu.
bazi üyeleri, birtakim ödül ve terfi vaatleriyle Îstanbul'a Bunlann arasmda, Cemiyetteki durumu pek o kadar önemolmayan Enver adinda bir genç binbag vardi. Enver, çagny1 dialemeye:k daga ç1kti ve bir direnme hareketi hazirlamaya bagladi. 4 Temmuz 202'de Arnavut asilh, tecrübeli bir çeteci olan Ahmet Niyazi admda bir izbagi, yamna Manastir karargâhmdaki taraftarlanm da katarak onn izleL Cemiyet igleri için o dolaylarda bulunan Ali Fuad, yamna bir müfreze r alarak Niyazi'nin yardinuna kogtu ve ona, amacim açikça ilân etmesini Syledi. Niyazi, isyan halinde oldugunu Sultan'a bir telgrafla bildirdi. CeLiyet de 1876 Anayasasimn geri getirilmesini isteyen bir bildiriyle ortaya .hti. Padigah hemen Anadolu'dan Rumeli'ye asker gönderdiyse de, bunlasubaylar da isyancilar
iginlmiglardi.
itt1.
Niyazi askerleriyle beraber, 'Hürriyet, Uhuvvet, Müsavat,
Adalet'
.11 sancaklarla
ya-
süslenmig olan Manastir'a girdi. Ama siyasetten pek hogmmadigt için çok geçmeden memleketi olan Arnavutluk daglanna çekilL.Beri yandan genç ve gösteri§li Enver, Selânik'teki Olimpos Otelinin alkonundan muzaffer bir tavirla halki selâmhyor ve müthis bir kalabahk trafwdan gûnûn politik kahramam olarak alkiglamyordu. Halka keyfi idamin artik sona ordigi ve bundan sonra din ve irklari ne olursa olsun, büin vatandaylann Osmanh olmaktan geref duyarak, birarada karde; gibi
bildirdi.
1;ayacaklanm
.
.
I
-
48
ÍMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏQ VE
ÇÖKÜSÜ ,
Enver'in dedikleri, sevinç sarhogluguyla dolu ilk günlerde gerçeklegi gibi oldu. Müslüman hocalar, Hiristiyan papazlar, Musevi hahamlar, yol larda kucaklapp, kolkola geziyorlardi. Türk kadmlan peçelerini yirtip atti lar. Hapishane kapilan ardma kadar açildi. Íçerideyaglanip gitmig siyase suçlulan, günese kargi gözlerini kirpigtirarak dt§ari çiktilar ve artik yüzleri ni bile unutmus olduklan lusim akrabalanyla kucakla§tilar. Aubrey Her bert'in deyisine göre Ïstanbul, gül gibi panldlyor ve heyecandan titri yordu.' Halka durmadan söylevler'veriliyor, demokrasi ilkeleri açiklaruyor du. Henüz ne oldugu pek bilinmeyenbüyülü 'Megrutiyet' kelimesi herke sin agzmda dolagiyor ve sanki cennet vaat ediyordu. Böylece yeni bir çaj 'bir
a çilmigt1. Mustafa KemaPin bu çok önemli olaylarda bir rolü olmamigt1. Selâ nik'teki okul balkonunda, Enver'in arkasmda silik bir siluet gibi duruyor du. Enver'inse hürriyet kahramam olarak sivrilmesi az çok rastlantlydi. Eu nunla birlikte o da bu role yaraµyordu. Üniformasiiçinde tig gibi narin zarif ve pml pml, o bakimh biyiklan ve keskin selâm ahylanyla halkm gõ zünde, yakisikli genç Türk subayinin tam bir örnegini canlandinyordu. Yü rekliligine diyecek yokta. Dügman ategi altmda bile istifini bozmadan as kerlerinin önûnde yürürdü. Kendini begenmig oldugu için halkin o hayran hk gösterilerinden bûyük.haz duyar, bir aynanm önänden geçerken gö: ucuyla kendine bakmadan edemezdi. Dindardi, savaga girerken koynun· dan Kur'an'i eksik etmezdi. lçkisi, sigarasi yoktu. Özel yagay141da lekesiz· di. Saraym ahlâksizhk ve dügüklûgüne karsi yönelmig olan bir ihtilâl hareketinin burjuva duygularmi tam okgayacak bir gey. Ama bu, aym.zamanda romantik bir ihtilâldi ve Enver de onun istedigi gösterigli romantik hayal canlandmyordu.
Karakterinin hemen her yönûyle Enver'in tam kargiti olan Mustan Kemal ise, onu. gans eseri kahraman rolüne firlatilmq bir kukla olarak gör ü.yordu.
Olimpus Otelinin balkonundaki gösteriden sonra Kristal gazinosu gitti. Orada, Ìhtilâlserefine kadeh kaldmp Enver'i göklere çikaran subay arkadaglarim buldu. Sinirlenerek, 'Ne bu, hep Enver'i övüyorsunuz! diye söylendi. 'Enver de Enver; Enver'den bagka bildiginiz yok. Onn bt kadar yûceltmek iyi bir gey degil Subaylardan biri, 'Enver'i kiskanma,' dedi. 'Hürriyet için daga çikt o. Elbe tre' överim. "Niçin kiskanmayayim? Ben de orta halli bir ailenin evlâdlyim. Anlana
JÕN TÜRK miyor musunuz?
DEVRÏMÏ
49
Bütün bu övgü ve söylevler sonunda öyle gimaracak,
ken-
dini öyle begenmeye baslayacak ki, ülkenin bagina belä kesilecek,' Evet. Mustafa Kemal, Enver'i kiskamyordu, ama kendi yeteneklerine, ondan üstün olduguna sarsilmaz bir inanci oldugu için. Yoksa onun askerlik bakimmdan degerini övmekten geri kalmazdi. Ama, Enver'in kendinden bekler2ecek igieri yapabilecek kiratta bir adam olmadigira ilk bastan görmügtü. Gerçekten de.çok geçmeden güçlükler birbirini kovalarnaya ba§ladi. Jún Türkler diye amlan subaylann yurtseverlikleri tartigilamazdi, ama siyaset bakimmdan tecrübeleri, daha dognisu belirli bir siyasetleri yoktu. Îbtilâlin tek amact Abdülhamit'i dize getirmek ve her derde deva sayilan o ilâei, yani megrutiyeti
elde etmekten
ibaret kalmisti. Bunun digmda onlaan yapligt ashnda tutucu bir devrimden bagka bir gey degildi. Ardinda herhanrgi bir ideoloji ya da program yoktu. Osmanh Ïmparatorlugununkarsi kargiya bulundugu temel sorunlar anlay1hp incelenmig degildi. Çagdagdünyay1 etkileyen milliyetçi akimlari göremeyen ve ruhça emperyalist olan Jön Tarklerin istedigi, sadece atalarmm Irnparatorlugunu daha liberal bir biçimde
särdürebilmekti.
Ïttihatçilarn getirdikleri rejimi bundan öncekilerden ayiran en önemnokta, Anayasa güvenligi altmda olmasiydi; halka Ïttihat (Birlik) ve Teli rakki (ilerleme)vaat edlyordu. Birlik; yani hangi irk ve dinden olursa ol-
sun, bütün vatanda§lara aym hak ve görevlerin tamnmasi. Ilerleme; yani egitim, ögrenim ve ekonomi alanlarmda geligneler. Ve Fransiz Ïhtiläli'nin ilkeleri olan 'Özgürlûk,Egitlik ve Kardeglik' slogamna eklenmig olan A.dalet. Ama, Türkler yine Osmanh kalacaklardi. Bagimsizlik için sabirsizsunulan tek gey, bir Türk devleti içiride ayri lanan Hiristiyan azinhklanna vatandag olabilme iinden özgür birer hakkiydi. Buna karsi gösterilen tepki hizh oldu. ihtilâl, Jön Türklerin umdugu ibi, Imparatorlugun çözülmesini õnleyecegi yerde, luzlandirmaya yaradi. Bu tepki, aslmda bir Balkan kargi-devrimi niteligindeydi. Megrutiyetin üzeinden daha üç ay bile gegmeden, Bulgaristan, bagimsizligim ilân edecek; lyns hafta içinde Avusturya, el koyacak ve Girit, YunanisBosna-Hersek'e an'la bislegmeye karar verecekti. Avusturya'mn Berlin Antlagmasini hiçe hareketi, uluslararasi kurallarm tek tarafh bozulmastyda ki, Sir sayan bu Edward Grey, bunu izieyen 'Avrupa'mn anarsi çagi'm bu olaya baglamakMustafa Kemal, olaylardaki karigikhgi bütün ç1plakhgiyla görebiliyorYeni Ja. idareyi açikça elestiriyordu. Hemen her gece, çocuklugundan beri ahgik oldugu Selânik kahvelerinde subay arkada§lanyla oturuyor, içip Atatürk
|F:
4
-
50
I
r
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYͧVE ÇÖKÜ§Ü ,
konuguyordu. Îhtilâlden sonra bütûn yasaklardan kurtulmog olan Olimpus kaldinmlara, hattâ caddelere dogru tagrug ve masave Kristal gazinolar, raylanna lari tramvay kadar yaklagmisti. Deniz kiyisimn öbür ucunda, bütün koyu tepeden gären ve aksam rûzgânm alan yuvarlak Ortaçag kulesinin dibinde de Beyaz Kule diye yeni bir gazino açãmisti. Burada konugma sesleri, sokak saticilarimn yaygarasma ve kalabahk mermer masalardar yükselen domino ve tavla §akirtilanna kangirdi. Mustafa Kemal'in keskin sesi, bunlann arasmdan yükselerek, çevresine açikhkla yanstrdi. Güçlû bir gekilde tartigir, kendine kargi çikanlan mat ederdi. Ïttihatçilari açakça ve sözünü sakimnadan yeriyordu. Ihtilâl yapilmig ve megrutiyet ilân edilmig olduguna göre, Ittihat ve Terakki Komitesine artik ne gerek vardi? Bu Mustafa Kemal de can sikiyordu artik. Bir görev nydurup Selânik'ten uzaklagtmlmasi gerekiyordu hem de bu sefer Usküp'ten filân daha da uzaklara. Bu sirada bir firsat çikti. Trablus'taki Cemiyet temsilcisi oradan aynldiktan sonra kangikliklar olmustu. Kendisinin bulunmadtgi.bir toplantida, durumu gözden geçirmek, Ittihat ve Terakki adma gereken önlemleri almak üzere Trablus'a gönderilmesi kararlagtirildi. Mustafa Kemal.bu karari duyunca ardmdaki nedenleri hemen sezdi. Anlagihyordu ki, dägmanlari Trablus'u onun gerçek olmasa bile, siyasî mezari olarak seçmiglerdi. Buna ragmen o, âdeta bir meydan okuyug olan bu öneriyi kabul etmeyi uygun buldu ve gereken parayi aldiktan sonra, Kuzey Afrika'ya giden bir gemiyle yola çikti. Yolda gemi Sicilya'da bir limana ugradi. Mustafa Kemal bir yol arkadagiyla beraber kiyiya çikti ve arabayla bir gezinti yapti. Yolda çocuklar, baglanndaki fesleri alaya alarak üzerlerine limon kabugu auilar. Mustafa KemaPio milli gururunun incinecegi umulabilirdi. Ama öyle olmad1. Aksihakarete kizacagi yerde, o andan sonra bagudaki festen ne, o agradigi --Osmanh itibanmn bu sokak çocuklarma bile maskara olan sembolünden nefret etmeye bagladi. Ïttihat ve TerakkPnin, henüz Araplar ve daha da gerici olan Türkler üzerinde tam otorite saglayamamig oldugu Trablus'ta, Mustafa Kemal dügmanca bir hava ile kargilagti. Cemiyet temsilcisi olarak, önce bölge komutam olan pa amn dostlugunu kazanmasi gerekiyordu. Bu igi, pagayla kahve içtikleri sirada, tehditle diplomasiyi birarada kullanarak bagardi. Birtakim Arap isyancilarimn kendisini ele geçirmeyi tasarladiklarim ögrenince, hiç çekinmeden, isyancilarm karargâln olan camiye gitti. Elebaglarma, hükümetin gikâyetlerini dikkate alacagma söz verdikten sonra avludaki kalaba-
JON TURK DEVRIMI
51
gm õnünde
säz aldi. Onlan, din kardeglerim diye selâmlayarak, uzun, tegli bir konusma yapti ve yeni rejimin gücünû övmekle beraber bu gücün adece onlari korumak ugruna kullanilacagim Israrla belirtti. Bu sözler inleyenleri etkilemige benziyordu. Ama kurnaz bir adam olan Arap geyhi onu çagirtti ve: 'Sen kimsin, e gibi yetkilerin var?' diye sordu. Mustafa Kemal cebinden, Cemiyetin rmi§ oldugu yetki. mektubunn çikarinca geyh güldû ve kendi cebinden, una benzer üç belge çikanp gösterdi: bimlar daha önce gelen ve gelir geltez hapse atilan temsilcilerin itimat mektuplarydi. Mustafa Kemal, taktigini hemen degigtirdi. 'Istersen bu kâgidi al, .rt,' dedi. 'Benim kâgida ihtiyacim yok. Dogrudan dogruya seninle komlytaya gelmig bir adam say beni.' Seyh, 'Öyleyseseninle konugabilirim,' dedi. Ve sonunda öteki üç tuilunun da serbest birakilmasi komusunda anlagtilar. Selânik'e dönmeden önce Mustafa Kemal, Bingazi'ye de ugradi. BuIda Mansur admda güçlä bir Arap geyhinin, Türk yönetimine kafa tuttugu1 gördü. Mansur, idarecileri kukla gibi oynatlyor, onlara her istedigini tpbuyordu. Mustafa Kemal, bu sefer, daha sert hareket etmek gerektigi: karar verdi. Seyhkendilerini ziyarete geldigi zaman, hemen saldinya :çerek onu tehditle karigik olarak azarladi. Sonra da, bölgenin komutamt, bütün askerleri bir denetleme için kiglada toplamasim söyledi. ÕtekisubayIar, bu denetlemeyi kusur bulma bahanesi sanarak, itiraz lecek oldular. Mustafa Kemal, övgü sözleriyle onlann güphelerini yatig·di. Sonra kendilerine ufak bir piyade talimi yaptiracagim söyledi. Subayr buna razi oldular. Mustafa Kemal onlara talimat verdi: Bingazi dogrundaki bir piyade alayi soldan gelen bir dûgmana karsi yürûyor; o strada, g taraftan yaklagan daha güçlü bir dügmana kargi koymak için dönüg yapa emri aliyor.
hareket, kimsenin güphesini çekmeden yapildi ve son hedefin §eyh ansur'un evi oldugu ortaya çikti. Ev bir anda sanlmigti. Íçerden eli bez bayrakh bir adam çikarak teslim olduklarim söyledi. Mustafa Kemal, ansur'un gelip kendisiyle görügmesi koguluyla kugatmay1kaldirmaya raoldu. Bu görügmede de yeni rejimin niyederini ve devrim programim yh'e anlatti. Seyh,koynundan bir Kur'an çikararak: 'Halife Efendimize ¡meyeceginize dair bu kitap üstüne yemin eder misiniz?' diye sordu. Mustafa Kemal, Kur'an'1 alip öperek: 'Bu Kitabi kutsal sayarim,' de'Onun ve kendi gerefim ûstüne yemin ederim ki, bu Kitabm içinde yazii ilkeler geregince Halife denilen adama ilismeyecegim.' Böylece dini Bu
52
ÏMPARATORLUÖUN
GE RiLE
YÏS VE ÇÕKÜ$Ü
-
kuruntulan yatigan ve gerefi kurtulan $eyh,siyasal yenilgiyi kabul etti. Ya pilan anlasma sonunda, hükiimet ve ordunun otoritesi teltrar tanituyor vi akilei bir güç dengesi kurulmu.) oluyordu.
Mustafa Kemal, görevinin sonucundan memnun olarak Selânik'e dön Askerlikle diplomasiyi birarada yürütmekteki ustahgim kendi kendini dü. ondan bagka degerlendirecek kimse olmasa bile. bunu kanitlamisti;
I
BE$INCI BOLUM Kary Devrim I
yurda dönûnce siyasal bir huzurUSTAFA KEMAL, Kuzey Afrika'dan izlukla tepkiler Kaçmilmaz ba§göstermigti. ittihat ve Teolan karsilagti. .kki daha basta yabancilarm hizla kargi koymalan yüzünden güçlüge ugkar§ilagmaktaydi. .m2gti. Simdi de içeride gitgide artan bir muhalefetle evrimeilerin. gerekii gücü kendilerinde bulamadiklan için deviremedikri Abdülhamit, hâlâ tahtmda oturuyor ve zamanm kendi lehine igledigini liyordu. Tahtta kaldigi sürece henüz ayakta duran gerici çevrelerin gõzü xian aynlmayacakti. Egitimsiz halk yagmlan kendisine hâlâ bagh kahyor onu yalmz Halife degil, Taurf mn yeryúzündeki gölgesi saylyorlardi. · Hem sonra devrim Selânik'ten çikm16th Selânik ise imparatorlugun istanbul da durumu tam olarak ellerine alamadegildi..Íttihalçdar oglardi. Zaten baglangiçtan beri Jön Türkler, iki kargit egilimli kûmeye ynlm1§ durumdaydilar. Sagda asd 'Merkez-i Umumî' bulunuyordu. Ïttiit'i, yani birligi, merkeziyetçi bir bükümet biçiminde görüyor ve otoriter i.r ruh tagiyordu. Sol kanatta ise, birçok küçük gruplara aynlmig liberaller irdi ki, bunlar daha demokratik ilkeler üzerinde kurulup azmhklara acrklik haklari taruyan merkeziyetçi' hir rejimden yanaydilar. çak bir güç denemesinde a§inlar agir basarak, liberal bir sadrazam olan ämil Paga'yi dügürüp, yeri=nekendi seçtikleri birini geçirdiler. Bu, sadece unhlari öfkelendirmekle kalmadi, gizli gerici güçlere de kaplyi açmig ol-
--
,erkezi
'aderni
Gerginlik gittikçe artlyordu. Durumdan hognut olmayan çegitli unsuralevlendirmek için ufacA bir olay yetecekti. Bu da bir gece Galata öprüsünde liberal bir gazetenin önemsiz bagyazarmin sözde Ittihatçilar liyle öldûrûlmesi §eklinde ortaya çakti. Gazeteci, basm özgürlügünün bir obidi clarak, iyi bir mizansenle topraga verildi. Sonuç olarak gerlat ve in
.
I
i.I
-
54
-
ÏMPARATORLUÖUN
onun temsil ettigi
di.
'üstûn
GERÌLEYÌSVE ÇÖKÜSÜ
Islâm otoritesi' adma, bir kargi devrim patlak ver-
12 Nisan 1909 (31Mart 1325) günimün gecesinde, Birinci Ordu'nun birçok birlikleri k261alarmdabagkaldirdilar. Subaylardan bazilanm hapsederek, bazilanni da vurup öldürerek Galata Köprüsüne indifer, §afak sökünce de Ayasofya meydamndaki Meclisi Mebusan binasi önünde toplandilar. Yolda aralarma ba§ka birlikIer de kardmig, hattâ Firka'nm Selânik' ten gelmig olan kendi birlikleri bile taraf degigtirerek isyancilarla birleymiëlerdi. Medrese ögrencileriyle, erlere nutuk çeken beyaz sarikli hocalarm araya karismalari, kesik kesik, 'Seriatisteriz!' diye bagiranlari büsbütün azdirmigti. Bäylece isyancilar, Meclisi Mebusan binasim bastilar Meclis bagkamnm çekilmesini, Firka'mn kapatilmasim, hükümetin istifasim, yeni bir hükümet kurulmasim istiyorIardi. ittihatçilar, Meclis'ten kaçip saklanmiglardi. Ïsyancilar,Meclis'te dinleyicilere ayrilmig yerlere oturarak sabirs2zhkla ve arada bir de alayli gekilde lâfa karigarak tartigmalarda hazir bulundular. Sonunda isteklerini Sultan'a bildirme karari almdi. Abdülhamit ancak, akgam üzeri yeni bir sadrazam tayin etmeye karar verebildL Orta derecede bir megrutiyet taraflisi sayllan Tevfik Paga'yi seçti. Haberi isyanci askerlere bir süre õnce hafif bir felç geçirmig olan yeni Harbiye Nazo boguk ç2kan bir sesle bildirdi. Askerler, sevinçten, tüfekleriyle havaya ate: ederek dagildilar. îstanbul'u bütün bir gün ellerinde tutmuglardi ya, idi.
ye re
Ne var ki bu, Abdülhamit'in tahtmi kurtaramayacakti. Selânik'in tepkisi çabuk ve sert oldu. Merkez-i Umumi toplanarak, derhal askerle müdahale karari aldi ve bilgili bir komutan olan Mahmut SevketPa§a'run emrine bu is için önemli bir kuvvet verdi. Mustafa Kemal, toplantly1, asik suratla ve ses çikarmadan izlemigti. Trablus'daki bagarilari, kendisine Merkez-i Umumi'de pek az bir itibar saglarms, terfi bile etmernigti. Hâlâ ada sam pek azulmayan bir kolagastydi. Atagemiliter olarak bulundugu Berlin' den, harekâtta üzerine dügen rolü oynamak için aceleyle dönen Enver'in bu olaylardan kendisine çikaracagi zafer paymi, gimdiden kestiriyor ve buna cam sikihyordu.
Bununla birlikte, Mustafa Kemal'e ilk olarak kurmayhk yetenegini göstermek firsati verildi. Mahmut SevketPapa omrindeki bir tümene aslmda bütün orduya- kurmay bagkam atands Hareket plânlanm hazirlamak için büyäk bir dikkat ve çaba gösterdi. Kuvvete, Hareket Ordusu adi-ki
mn takilmasi, ral ve
biraz da onun dügüncesiydi.Bu ordu, yönetim, disiplin, mohareket çabuklugu bakimmdan, genç Türk subaylarlyla onlano egiti-
KARSI DEVRÍM
55
yardimci olan Alman heyetinin ö¾ebilecegi bir eserdi. Ordu, bir aftaya varmadan, Ïstanbul'ukaradan kugarmigve karargâlum surlann he1en digmdaki Ayastefanos'ta kurmuy bulunuyordu. Denizde ise, müretteati, Firka tarafim tutan savag gemileri, kugatma zincirini tamamlamaktayi. Mahmut Sevlet Pa§a'ya, zahmetinin boguna oldugunu söylemeye gelen ir Meclis heyeti, nazik bir red cevabiyla geri çevrildi. Merkez-i Umiimi'nin ileri gelenlerinden çogu ve bu arada bir hafta nceki olaylardan beri gizlenmekte olan bazi mebuslar da orduya katilmigBunlar gehre girmeden önce, komutanlarla bagbaça verip, Padigah'i ne apacaklarim kararlagtirmak için bir Mil1î Divan kurdular. Hepsi onu tah.ndan indirmek dügüncesinde birlegiyor, kafasi çok kizanlar ise, idammi is.yorlardi. Sonunda, Padigah'm tahttan indirilip yerine veliaht olan kardegiin geçirilmesine karar verildi. Ancak, subaylar, Ïstanbul halkmi teläglanirmaktan, hattâ kendi askerleri arasmda hognutsuzluk çikarmaktan kork2klar için, bu karan açiklamadilar. Mahmut SevketPa§a, §ehir halkim yatistirmak amacim güden bir biliri yayinladi. Ïsyancilarcezalandir11acak, sivil halk korunacakt1. Görevleinden biri de Mahmut Sevket'intelgraflanni kaleme almak olan Mustafa lemal, bildirinin yazilmasma yardim etmigti. Hüseyin Rauf admda genç ir deniz subayi onu telgrafhanede gördü. Soluk benizli, yorgun ve sessiz uran Mustafa Kemal, omzuna bir pelerin atmig, koltukta oturan Mahmut evket Paga'mn emirlerini not etmekteydi. Deniz Kuvvetlerinin ortak hareâtml planlamakta olan Bahriye Nazm Cemal Paga, Hüseyin Rauf'la Musifa Kemal'i tamstirdi. Bu önemli bir kargila§maydi, çñnkü Rauf, sonradan fustafa Kemal'in en yakm arkadagi ve yardimcilanndan biri olacakti. Geceleyin kurtulug kuvvetleri sessizce §ehre s17maya bagladi. Õgleye adar sûren sokak çarpigmalarindan ve bellibagh iki kiglamn kugatumasm. an sonra, Îstanbul'u ele geçirdiler. Ísyamneleba§lanndan birkaçi, Galata öprüsünde, halkm gözü önünde asaldi. Mahmut SevketPapa gerçekten söEmde durmug ve sivil halke iligmemigti. Ama yine de bir Rum vatandag, gazetesinin muhabirine, bir çukur içindeki cesedi göstererek, buuun muhabiri oldugunu söylemekten geri kalmadt.2 Firka, Sultan'm tahttan indirilmesinin, yasal kogullar içinde ve gerlat urallarina göre yapilmasim kararla§tirmigti.. Meclis toplandi. Seyhûlislâm istemeye Padigah'm tahttan indirilmesi için fetva vermeye razi line
.
'imes
'imes'm
,temeye
Yegiiköy.
Phing Graves, Briton and Turk.
56
TMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE CÖKÜSÜ
edildi.
Böylece Abdülhamit oybirligiyle tahttan indirildi ve kendisine bú gekilde haberi uygun bildirmek için Yddiz Sarayi'na bir heye t gönderildi. Sultan, 'Kismet böyleymi ,' dedi. Sonra hayatimn bagglamp bagiglanmayacaşm sordo. Heyetin bõyle bir soruyu cevaplandirma yetkisi yoktu. Padi§ah öfkeden titreyen bir sesle, 'Bu felâkete sebep olanlan Allah kahretsin!' dive haylordi. Yamnda bulunan küçük torunu aglamaya ba§ladt; heyet de bu arada saraydan ayn1di. Akyam üzeri Radigah'i istasyona götürmek üzere bir subay heyeti geldi. Kendisi için özel bir tren hazirlanmisti. Sürgün edilecegi yerin, basma bütün bu felâketleri açan Selânik oldugunu ogrenince, Abdülhamit, bag haremagasmm kollan arasina dü§üp bay11di Bu strada Abdülhamit'in küçük kardegi Mehmet Regat, tahta geçirilmek ûzere, agabeysinin kendisini otuz yildir hapsetmig oldugu saraydan çikanldi. Utangaç, nazik bir ihtiyar olan Mehmet Re§at cülus töreni için kayilda Bogaz'dan geçerken top seslerini duyunca, korkudan benzi atti. Bunun, §erefine atilan yüz bir parça top oldugunu söylediler ama, rengi ancak karaya çikip da 'Padigahim çok yaga!' seslerini duyunca yerine gelebin di_ Beginci Mehmet adiyla Padigah ve Halife ilân edildi. isyan bastmlmi§, Ïttihat ve Terakki tehlikeyi atlatmigti. Ama igleri lyi yönetemedigi de açikça ortadaydi. Diganda, giddetini artiran dig baskilara kary koymay1 bagaramam1§, içerideyse saglam, temelli bir politik bünye kuramamigti. Mustafa Kemal'le Mahmut SevketPaga'mn maiyetindeki arkadaglanndan birkaç subay, bu ba§ansizhim nedenini, ordunun siyasete karigmasmda buluyorlardi. Hüseyin Rauf da aym dügüncedeydi. Karargâhta tekrar bulugmuyve durum hakkinda uzun uzadiya konugmuglardi. Rauf, görevli olarak Îngiltere'de bulundugu sirada, orada gördügü demokratik kuruluglara derin bir saygi ile baglanmigti. O da, Kemal gibi ittihatçaliderlerin, serbest seçimle baça gelmig bir parlamentoya degil de, kuvvete, yani ordunun destegine dayandiklanm ileri sürüyordu. Bu, degil yalmz amac: ülkeyi kalkmdirmak olan megrutiyet rejimi için, vatam korumakla görevli olan ordu için de tehlikeli ve zarash bir yoldu. Resmi raporlar da bu görüun dogrulugunu belittecekti. Îsyamnnedenlerini aragtirmakla görevlendirilen kurul, kary devrimin, önemIi mevkilerdeki bazi subaylann askerlik görevlerini ihmal ederek, siyasetle ugragmalan sonucu ortaya çikmt§ oldu-
guna karar vermisti. KemaPle Rauf un dügüncelerini, Kâzim Karabekir adinda genç bir sobay daha paylagmaktaydi. O, bu dügünceleri 1908 Îhtilâli henuz patlama-
KARSI DEVRÏM
57
Ìnöne särmü§tü. Aym tezi destekleyenlerden biri de Ismet'ti (Ïsmet O da ölekiler gibi askeri okullardan yetigmi§, oldukça kültürlü bir sudi. Mustafa Kemal kendinden iki yag küçük olan bu subaym kipiligini eniyor ve meslekteki ilerleyisini sayglyla izliyordu. Mustafa Kemal, Seik'teki ÜçüncüOrdu'da ihtilâl için çahgirken, Ïsmet de Edirne'deki aci Ordu'da ayru amaç için çaba göstermigti. Bir yandan Selânik'teki hi Bey'le öte vandan Ìzmir'deki subaylart ibtilâle haz2rlavan Dr. NaHareket la baglanti Ordusu'nun demiryolu ulagimlyla göli olan Refet admda enesjik bir subay da Ismet'i destekliyordu. Orduda lece, rejimin özünü degilse bile, yöntemlerini açikça elestiren, yurtsesubaylardan kurulu küçük ama etkili bir grup dogdu: Mustafa Kemal, hi, Rauf, ÏSmeE, Kâzim Karabekir, Refet, Ali Fuat ve bir askeri doktor n Tevfik Rügtü ile birkaç kigi daha. Enver ve Merkez-i Umumi'deki hatçilar, bu gruba gitgide artan bir kusku ile bakmaya bagla
kuŠulmustu.
ÎmpÃratorlugun
I I
I
.
58
IMPARATORLUÖUN
GERILEYISVE
ÇOKUbU
,
yasî kargagahklara ve genel hognutsuzluga sebep olurdu. Bundan da zarar görecek ülkeydi. Subaylar ya partide kahp ordudan aynlmah, ya da orduda kahp partiden çekilmeliydiler. Sonra da askerlerin siyasal kuruluglara girmesini önleyen bir kanun çikarilmaliydi. Mustafa KemaPin tezindeki güçlü ifade ve mantik, ora kongrede birtaraftar sagladi. Ama bu konuda bagarabildigi tek is, Edirne'deki Ïkinkaç ci Ordu'nun dügüncesini ägrenmek üzere oraya iki delegenin gönderilmesi oldu. Mustafa Kemal'in tezi, Ismet tarafmdan siddetledesteklenmesine ragmen çogunluk saglayamadi. Birkaç subay bu dügünceye uyarak ordudan, birkaçi da partiden aynldilar. Ancak, orduyla parti birbirine o kadar kaynagrmgti ki, onlan ayirmaya imkân yoktu. Bu kaynagma, özellikle yüksek kademelerde inatla sürdürûlûyordu. Gerçi, bir yll önce Enver, politikadan çekilir gibi yapmig ve Berlin'e atagemiliter olmustu. Ama, tam bir kargi devrimin arkasindan böyle bir jesti tekrarlamaıa niyeti yoktu. Simdionu ürkütmeye baglayan halk yiginlarm denetleyebilmek için askerî ve siyasî iktidarin bir elde toplaumasim gerekli görüyordu. Mustafa Kemal'in hakli oldugunu, ancak zaman ortaya ç1karacak ve 'Teklifim kabul olunsaydi, ilerideki birçok felâketler önlenebilirdi,' sözünü dogrulayacakti. Parti liderleri Mustafa Kemal'i simdiyekadar sadece can sikici bir adam saydiklari halde, artik tehlikeli bir kisi olarak görmeye baglamiglardi. Komitacilari ige karigttrdilar. Parti üyelerinden biri Mustafa KemaPi ortadan kaldirmakla göreivlendirildi ve sõzde, onun kongrede ortaya attigt sorunu konugmak üzere bürosuna geldi. Mustafa Kemal onun davranglarmdan kugkulanmisti; bir yandan hiçbir gey belli etmeksizin konugurken, çekmecesinden bir tabanca çikararak önüne öte yandan yazi masasimn koydu. Sonra genç subaym sordugu sorulari yine hiç istifini bozmadan cevaplandirdi. Mustafa KemaPin güçlü konugmasiyla, tabancamn gücü biraüzere geldigini, raya gelince genç adam dayanamayarak onu öldürmek ama gimdi dügüncesini degigtirmig oldugunu açikladi. Mustafa Kemal, bundan ve daha sonra ona kargi girigilen iki öldürme tegebbüsünden söz ederken, 'Ben kendi kendimin koruyncusuynm,' diye äv¯ñnürdü. Ikinci sefer, ona koruyuculuk eden, ashnda, onu öldürmekle görevlendirilmig biri oldu. Bu, eskiden Firka için birkaç kez buna benzer igleri görmüg olan, ama her nasilsa Mustafa Kemal'e kargi büyük saygi besleyen Yakup Cemil admda biriydi. Yakup Cernil, bu seferki görevini yalmzca reddetmekle kalmayip, gizlice Kemal'i uyardt. O da geceleyin sokaga çik-
r.
I'
KARSI DEVRÏM
59
Bir gece, arkasindan bizaman, çok daha dikkatli davranmaya bagladL geldigini sezerek, hemen bir kapi aralig2na sokuldu ve sirtini duvara yayarak elinde tabanca, adamin saldirisim bekledi. Ama, Enver'in akralarmdan biri oldugunu anladigt adam, onu görmemig gibi yaparak, önünn geçip gitti. Mustafa Kernal de ona ilismedi. ;I
lin
.I
It
-
L
i
I
--
I
I
i
L
.
.a
AT-TINCI BÖLÜM Bir Kurmay Subaym Olgunlagmasi MUSTAFA KEMAL, davramplatim inançlanna uydurarak politikadan çekilmig ve kendini askerlik görevlerine vermisti. Hükämet, orduda yeniukler yapmaya giri§misti. Dügman digtan kaplya dayanun§, ayrica içerden de askerî sartmg oldugu için yapilacak çok is vardi. Ïlk ba§ta, çogu henüz yeni okullarda ögretilen komuta prensiplerinden ve modem savag tekniklerinden habersiz olan subaylarn ešitimi geliyordu. Mustafa Kemal, Üçüncü Ordu'nun egitim koluna aynlrugt1. Kendine dügen dersleri enerjiyle ver-modasi geçmig egitim yöntemmeye koyuldu. Orduda hälâ pürürlükte olan, lerini açikça yerdigi için ya§h subaylardan çogunu kizdirm1§ti. Bunlar simdi bu geveze, kendini begenmig gencin is bagmda neler yapacagmi merakla bekliyorlardi.1 Mustafa Kemal, ögreticilikteki yetenekleri sayesinde çok geçmeden kendi subaylanmn saygisun kazandi. Bir yandan da ona gasiyorlardi: geç vakte kadar oturup konugarak içki içtigi halde, her sabah kararmâha ilk gelen yine o olurdu. Türk ordusunu yetistirmek için getirtMustafa E emal, Abdûlhamit'in subaylanm, Alman mig oldugu bir yurtsever olarak hiç çekemiyordu. Ama degerierini de takdir ediyordn..Çûnkü asker onlann olarak meslekten bir askerlige bilim olarak sayg1 uygulansin, tarafmdan dügman ister dost, ister eski müdürlerinden General duvardi. Hattâ Berlin Askeri Akademisinin Tûrkçeye biLitzmann'm tahm ve bölük talimleri konusundaki bir kÌtabim Egitimi El Tùrk Piyade çikan yeni çevirmigti. bsnnm Bunun bit le 1 Mustafa Kernal, arkadaglari arasinda bu üst kademedeki subaylari ço§u zaman küümser ve yeni orduda, binbagidan yüksek rütbelllerin komuta etmesinin yasaklankada< kalsa, sadece binbayya mast gerektigini, yan paka olarak ileri sûrerdi. Ona olan subaylarin dosyalarini tutup, ötekiieri ortadan kaldirirdi. Yarbaylarla daha yükbaginda manglartni almaya geldikleri zaman kendiierine, sek rütbedeki subaylar
'Efendim, defterde
ay
sizin adimz yok, siti tanrrniyoruz,' denird:.
BiR KURMAY SUBAYIN OLGUNLASMASI
61
ek olarak yayinladt Hizla degigmesi gereken eski tablye sisterniyerine yenisi uygulandigi zaman, askerlerin kargdagacagi sorunlan da razdigt önsözde belirtli. Abdülhamit'in bir zarnanlar durdurmug oldugu orde manovralanna imdi yoniden baglanmigti. 1909 ydimn Agustos aymda Mustafa Kemal, denetiemnesiyle görevli olaöprülü yakimadaki egitim manevralanmn verildi. Bu, yillardir benzeri görniemrine ak, Ordu Kurmay.Bagkanhgi nernig bir askeri harekâtu. Bütün bir silvari tagay1, ordu komutanlan ve kurmay bagkanlanmn önünde manevralar yapmak üzere topianmisti. MusLafa Kemal, bunn, çoktandir özledigi asl<erlik hayatimn gercek baglangici bagkam Maregal saytyordu. Bir gün Alman Askerî Heyetinin saygideger ögren gelecegini Selânik'e yönetmek için Von. der Goltz'un bir manevrayi karar verd haziriamaya di ve onun icin daha önceden bir manevra plani Yüksek rätbeli subaylarm, bu küstahhk kargisinda tepeleri atrugt3. dedile 'Maregal Hazretleri buraya bizlere ders vermeye gellyor 'Bizden ders alrnaya degil? Mustafa Kemal askerlik sanaamn bûyük ûstadrun bilgisinden yararlanmak gerektigini kabul ediyordu. Ama Türk Genelkurmayimn da, kendi ülkesinin nasil savunulacant konusimda birtakim dügünceleri oldug¯unu, Maregale göstermesi de avm derecede önemliydi. Hem Maregali plan hazirlamak zahmetinden kurtarmak da bir nezaket geregiydi. Soara, isterse plam begenmeyip kendininkini uygulamakta serbestti. Maregal geldiginde, Mustafa Kemal'in hazirladigi plani görünce buseçilen araziye yabannu uygulamaya karar verdi. Kendisi, manevra için çok lyi tayolculuklanndan demiryolu c1ydi, oysa Mustafa Kemal burasim, yamndan Türk subayru myordu. Maregal, bütün manevra boyunca genç elestirilerini de dinleGoltz'un ayirmayarak ona akil damsti. Von der son sevinçten Mareagagi gõgsü kabararak, en dikten sonra Mustafa Kemal, çegit manevralar daha gitgide gal kadar usta bir asker olduguna inandi. Bu saflarda ön görünûr Kemal ok yapilmaya baglandikça Mustafa her zaman oldu. Be manevralar bir yandan ona degerli bir tecrübe sašlanns, bir yandan da kolagasi rütbesini a§an bir askerî ûn kazandirnugti. Taktikçi olarak savag kendisi idare edlyormug gibi davramr, kendi baverilen sonradan gna bir plan yapar, verecegi emirleri önceden yazarak gözde bir planlar asil komutlarla kiyaslardi. Strateji yönünden de yapar ve cevaplana in-dikkatle sunardi. Alman subayi olan General Rabe'ye Onun olasevinirdi. Bir ögretmen celer ve diigünceleri birbirine nydugu zamaa rak, manevra sonuçlarim özetledigi zaman açik seçi¾ uyarict, incelemele(itabi'na
iin
62
IMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ -
rinde kesindi. Astlarma kargi sertti, aynntilara dikkat etmedikleri, örne gin, haritaya yanh; okuduklan, saate bakmadiklan zaman onlar azarlar böyle küçük yanh; ve ihmallerin savagta felâketlere yol açabilecegini söy lerdi. Onlara, her zaman 'en iyi'nin peginde kogmak istegini agilamig vi hepsinin saygtsim kazanmigti. Buna kargihk bâlâ egitim ve manevra konulannda sõzlü ya da yazil olarak sundugu toksözlü raporlarla üst kademedeki subaylan sinirlendiriyordu. Bunlar onu, savag alamnda kita bigmda bagarisizhga mahkûm bil nazariyeci olarak görüyorlardi. Sonunda alarak, bir piyade ögretmenlÍkten alayi komutanhšma atadilar. Böyle bir komuta için rütbesi henüz küçüktü. Besbelli onu kendi kazdigi kuyuya dügürmek amacmi gütmüglerdi. Ama o, kitadaki askerleri yönetmekte de, karargâhtaki subaylara egitmekte gösterdigi kadar baçanli oldu. Osmanh ÏmparatorlugununRumeli'deki çözülmesi sürüp giderken, Arnavutluk'ta bir isyan patlak vermisti. Bunun bastinlmasma Mustafa Kemal de katildt. Komutay1 alan Mahmut SevketPaga, Hareket Ordusu'ndaki hizmetlerinden ätürú begenmig oldugu Mustafa Kemal'i Kurmay Bagkanligma seçti. Mustafa Kemal, sonradan taraftarlan grubuna katilacak seçkin subaylardan biri olan Albay Fevzi Bey'Je bu sefer sirasmda tamsmigtar. Durmnu dikkatte tarttiktan sonra, hayati önemi olan bir geçidi ele geçirmek amaclyla bir tabiye plam çizdi. SevketPapa bunu kabul etti. Plan o kadar baçanli oldu ki, geçit, Mustafa KemaPin sonradan övünerek söyledi'tek Türk askerinin burnu bile kanamadan' zaptedildi. Böylece isgi gibi yan bastinlmig ve Mustafa Kemarin §öhreti yine parlannsti. Ama, bu ona terfi saglayacak yerde, ancak onu çekemeyenlerin kiskançhgun arttirdi. . Osmanli Ordusunun gizli kirtasiyecilik sisteminde kipisel dügmanhklar bürol yûk oynardi. Mustafa Kemal yine kolagasi olarak kaldi. Seferin bagarisim kutlamak üzere, Selânik'te verilen bir aksam yemeginden sonra, Alman Albayi Von Anderten, isyam bastirmig olan Osmanli ordusa serefinekadeh kaldirdi. Serefe içildikten sonra, Mustafa Kemai ayaga kalkarak, ortadaki kahramanhk havasim söndürmek için, alayci ve uzun bir konugma yapti. Bir Tûrk subayi olarak, ûlke mmrlan içinde olan Arnavutluk gibi bir yerin dize getirilmesi cinsinden ufak bir olay gerefine kadeh kaldirmay1 kendine yakigtiramiyordu. 'Ama,' dedi, 'Zamam gelince Osmanli degil, Türk ordusu, Türk milletinin bagimsizhguu kurtaracaktir.' Sonradan Alman albays ile konugurken Mustafa Kemal, Türk ordusuûlkeyi yalmzca dügmandan degil, aym zamanda yobazhktan ve dügünnun ce üzerindeki baskilardan da kurtardigi zaman görevini ba§armig sayllaca-
BÍR KURMAY
SUBAYIN OLGUNLASMASI
63
RDÏ<l.Türkiye'nin ana sorunu, Bati dünyasmdan geri kalmi§ olmasi Türkleri 'muastr medeniyet seviyesine' ulagtirmak zorunluluguydu. O yilm sorbahannda Mustafa Kemal, Fransiz ordusunun Picardie'de görmek için Fransa'ya gidecek olan Türk heyetine apacagi manevralari ye seçildi. Bu onun Bati Avrupa'ya yapacagi ilk yolculuktu. Selânik'ten :ndine Avrupa kiligt sandigi bir takim elbiseyle, simn a§mca giymek üze: bir de gapka aldt. Yamndaki subay, fesini bagmdan çikarmadi, çimkü buun hâlâ Türk sayginhšmin bir sembolü oldugunu santyordu. Ama Belgit'ta vagon penceresinden digan baktigi zaman, yemig satmakta olan küik bir Sirp çocugu ona hakaret dolu bir sesle 'Tuh! Turkos!' diye bagirdi. acak, Mustafa Kemal'in Bati kihgi pek bir geye benzememigti. Paris'te :agemiliter olan Fethi onu görünce, 'Bu ne biçim kihk?' diye kahkahayla imeye bagladi. Mustafa Kemal'in kostümü koyu yegildi, kafasinda da rollülerin giydigi gibi acayip bir gapka vardi. Fethi'nin ögüdü üzerine gapiyi da, kostümü de bir kenara atip Paris modasma daha uygun bir kiyafet LHI :
:çtiler.
Mustafa Kemal ve arkadaglari,_ ûniformah olduklan zaman kalpak giyorlardi. Bu, Türk subaylanmn kullandig1 resmi bagliktL Ama onlan he.en öteki subaylardan ayirt ediyor ve hele Fransizlann gözünde, onlara amik bir Opera bouffe oyuncusu havasi veriyordu. Manevralann yamstra irütülen elegtiri konferanslannda yabancilarm Türk subaylarm ciddiye al.adiklanni, Mustafa Kemal, kolayca farketti. Ama, onlarm bu gik kiyafetri altinda, askerlik bilgiIerinde birtakim eksiklikler oldugunu anlamamig :gildi. Kendini hiçbir Avrupahdan agagi görmedigi için, onlarm kendisi: böyle yan bakmalari; yalmz bagmdaki kalpak yüzünden degil, bozuk yüzûnden de küçãk görmeleri onu üzüyordu. Genellikle, agzmi açmadan duruyor, ilk olarak gördügü bu modern Bati ordusunu dikkatç kendi içinde degerlendirmekle yetiniyordu. Ara sira bu sessizligi bozak, kargisindakilerden nstürbuldugu kendi dügüncelerini ortaya· vurmak -ansizcasi
,
:egini
dayuyordu.
Bir gün kendine cesaret vermek için konyak içti ve harita baginda ersi günkü manevra planlan tartyihrken uluorta läfa kan§arak, büsbütün Lyka bir plan te,klif etti. Hazir bulunan kurmay subaylara, kararlagtirmy duklari saldm noktasmi degigtirmeleri gerektigini söyledi. Silbaylar lun bu iddiah, küstah konugmasmi, küçiimsemeyle kan§ik bir sinirlilikle trgiladilar. Ama, ertesi gûnkü manevrada, onun hakli oldugu meydana kti. Yüksek rütbeli yabanci subaylardan biri bunu onun yüzüne kargi itif ederek, 'Sizin görügünüz, herkesin görügûnden daha dogruymug,' dedi.
64
iMPARATORLUÖUN
GERlLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ
Sonra pakayla, 'Ama bagimza bu tuhaf geyi neden giyiyorsunuz?' diye.ekk di. "Bunu giydiginiz sürece kimse sizin görüglerinize deger vermeyecekrir Mustafa Kemal hiç olmazsa kendi heyet bagkam üzerinde olumlu o etki birakmisti.Bagkan, onun kafast igleyen bir subay olduguna gerüyor i planianm dikkatle dinliyordu. Ama Selânik'e döndükten sonra Mustad Kemal yine zaman zaman umutsuzluk nöbetlerine kapilmaya bagladi. Çñi kü hâlä terñinden söz edi1miyordu. Bir aksam onu bürosundan almaya ge len bir arkadagina, 'Ordudan istifaya karar verdim,' dedi. Beyaz Kule gaz nosona dogru yarürlerken öfkeyle, 'Bu adamlarla daha fazla çabgamam diye tekrarladi. 'Geçinemiyorum onlarla.' Ama, bir saat kadar içip konu tuktan sonra, fikrini degigtirdi. Siyasal alandaki hevesleri de içinde kalmaktaydi. Gerçi Firka i§lcrin faal olarak katamaktan vazgeçmigti ama, asil amacmm siyasal iktidar o dugu artik belirmeye baghyordu. Gazinolardaki gece âlemlerinde içerket nerelere atayacagmi anla iktidara geçtigi zaman yamndaki arkadaglarmi F ethi'yi Büyükelçi, Vekili,Tevfik Rügtü'yü Kf baglamigt1.Hariclye maya zim'i Harbiye Vekili ve Nuri admda baska bir arkadagmi da Ba§vekil yap: caku. Bütür arkadaglarma birer yer veriyordu. 'Peki ya sen, sen ne olacaksin?' Mustafa Kemal bu soruya esrarh bir tavirla cevap veriyordu: 'Ben d¢ sizi hu yerlere atamaya yetkili adam olacagun.' Fethi gülerek, ona Bek Sultan Mustafa diye takilmaya baglaangti.
Mustafa Kemal, bûyük bir adam.olacagim tâ içinde duyuyordu. Ge
I
çek büyüklügün ne oldugunu da lyi biliyordu. Hareket Ordusu'una Istar buPa yü.ruyügünden az sonra, bir gece, Kristal gazinosuna gitmig ve salor da ver olmadigim görunce vukarida sisara dumam dolu bir odava eikmt raki arkadagi Burada birkaç ve bira içerek, Îhtilâl hakkmda büyük lâ a. lar ediyor ve ba§ariya ulagmasi için bü.yükadamlara ihtiyaç oldugunu söyli yorlardi. Mustafa Kemal, onlari dialedi. Biliyordu ki her biri kendini, ülke nin muhtaç oldugu büynk adam olarak görmektedir.. Sóz, bùyük adam o mak için, ne gibi nitelikier gerektigine geldi. Içlerinden biri, Enver ve Talât'la birlikte Firka'mn bagmda buluna binbagiyt kastederek, 'Ben Cemal gibi olmak isterdim,' dedi. Ötekilerde böyle dügünüyorlardi. Mustafa KemaPe de dügüncesia sessiz, soguk bir bakig] sordular, ama o lâfa karismayarak arkadaglanna karghk yerdi. Oniar bunu, biraz da hakli olarak, onan kendi üstünlügür olan inancimn bir ifadesi olarak gördü.ler. Bundan sonraki tartigmalar sir; smda iki ayr1 görüg ortaya ç:ku. Birisine göre, vatani kurtaracak insan de
BÍR KURMAY SUBAYIN OLGUNLASMASI
65
büyük adam olmallydi. ikincisine göre ise, büyüklük ancak yapuaigle õlçülebilirdi. Bu ikinci fikir, Mustafa Kemal'indi. Birkaç gün sonra Cemal'le birlikte igten çikmig, tramvayla Olimpos teline gidiyorlardi. Cemal ona Selânik gazetelerinden birinde çikan imEsiz bir yaziyi gösterdi. Mustafa Kemal, makaleyi okudu ve rasgele bir tzeteci karalamasi diyerek önem vermedi. Cemal o zaman, yaziyi kendikoaçikladi. Bunun üzerine Mustafa Kemal ona, yazdigmi n isunda verdi. yigmlarina Kendini begendirmeyi ögüt halk bir amaç uzun iinmek lasa gõrüglü bir politikaydi. Mustafa Kemal, 'Büyüklük, memle:tin mutlulugu için ne gerektigini kestirmek ve dogruca bu amaca dogru degil, küçük ve irûmekten bagka bir seydegildir... Kendi kendinin büpäk tyif oldtiguna, sonunda yardim ummadan hiçbir yerden bütûn engelama ri a§acagma inanacak ve arkadan biri çikip da sana «Büyük Adam» dergüläp geçeceksin,' dedi. Bunlar, Cemal'in dinlemeye ahgik oldugu türden sözler degildi. Ama lustafa Kemal'in parlak lâflara kargi besledigi güvensizligi yansitlyordu. bir gerçekçi olarak görünüge degil, ama dügünerek tasarlanmig, bilim aluyla planlammg ve sistematik olarak gerçeklestirilmig ige önem veriyori Çevresinde, sözümona ülkeyi yönetmekte olan1ardan birçogu gevezekten baska bir §ey bilmeyen, duygulan ham, dügünceleri belirsiz birtakun .gilerdi. 'Bugünün adamlari'mn Dogulu kafalan, soyut dügünceler ve bunistan ik
'büyüklük'
,
irin in
duygular üzerinde uyandirdigi etkilerle geligirdi. 'Yarmn adamlan'Batili kafal.an ise, pratik kavramlara ve bunlann eyleme dönügtürlilme-
ne dayamrdi. Mustafa KemaPin Dogu'nun yalmzca zihniyetine degil, yöntemlerine yoktu. Ïttihat ve Terakki Cemiyetinin Avrupa anlammda bir pargüveni e olmadigmi görebiliyordu. Bu parti, arcak, Împaratorlugunçe§itli eyaletrine dagilmig, merkezi bir yönetimden oldugu kadar kendi aralannda da lu bir anla giadan yoksun, bir heyetler topluluguydu. Belli bir lideri Üstelik, Fir= yokta. Yalmzca durmadan degigen birçok liderleri vardi. a'nm içini, Dogu biçimi bir gizlilik ve entrika havas2 kaplamisti. Hâlâ bir izli cemiyet gibi çaligiyor, kararlanm, kapali kapilar ardinda, gizli tören:rinin maskaraligt arasmda aliyordu. Tegkilât içinde entrikalar, çekemezlder, birbirinden öç almalar alrug yüriimügtü. Jurnalcilarm, fesatçilarm a katillerin hâlã gözde olmasi yüzûnden, yetkiler kõtüye kullamliyordu. Bûtün burlar Mustafa Kemal'in yaradih§iyla hiç bagdagmayan geyleri. 'Sokak baglarinda iglenen siyasi cinayetler'den ötedenberi nefret ederi. Dogugu ya da yetigmesi yüzünden degil, ama kendi içgüdüsüyle, dügünAtatürk
|
F: 5
ÏMPARATORLUÖUN
66
GERÌLEYlS
VE
ce ve yöntem bakimindan tam anlamlyla Batiliydi. na biçim verebilecek yapici ruhun ancak Balida
ÇÖKÜSÜ. Gelecegin
toplumlan,
bulundugunu anlamisti Dogu politikasinm dalaverelerinden, kaçamaklarindan, dügünce ve sözle_ rindeki kaypakhk ve örtülülükten nefret edlyordu. Kendisi, içinden geçen· oldugu gibi açiklamaya, aka ak, karaya kara demesini severdi. O kadar ki. bu açiksõzlülû(,rû dügmanlarim çileden çakarmakla kalmaz, çok vakit dostlarim bile zor durumda biralardi. Mustafa Kemal'i, kendinden önce gelmig olan reformculardan ayirar nokta, Tanzimat bareketi gibi yalmzca yasalar ve yönetim alamnda kalmayip bütün politikayi içine alan bir degigiklik istemesiydi. Ülkenin siyasi yapistni degigtirmek, halki uyandinp onun Fransiz Ïhtiläli ile dogan ve gimdi Bati Avrupa'nin birçok ülkesinde geligen millî egemenlik kavramtyla ilgilenmesini saglamak istlyordu. Böyle bir degi§ikligin pek çabuk olamayacagmi Mustafa Kemal de biliyordo: Nedeni islâm diniydi. Dini güçler, demokrasinin yerlegmesine kargi koyacaklardi. Müslämanhk, gücanü tartigmadan degil, baskidan; dügünce özgär1ügünden degil, kayttsiz gartsiz itaatten ahrdi. Mustafa Kemal'in nefret ettigi dolambaçh dügünce ve yäntem aliskanhklari, Ïsläm zihniyetinin yapismda vardi. Onun için, Mustafa Kemal, siyasi reformu her §eyden önce dini reform olarak görüyordu. beri annesinin kör inançIanna ve tapmma âdellerine Çocuklugundan meydan okuyan tepkisi, onun bilinçaltinda, evren sirlanmn çäzülemeyecegi dil;üncesine yol açuu§ti. Simdibu dügüncelerini, kendi agnosticisme'ini2 Farmasonlara katilmaklagöstermig olan Fethi de paylagmaktaydi. Ama bunu kendiferinden bagka pek kimse bilmeyecekti. Mustafa Kemal hâlâ ihtiyath davraniyor, 1slâm âdetlerini uyguluyor ve ancak çok yakmlarma açuabiliyordu. Çünkûkargismdakiler, yalnizca agin gericiler ve cahil halk ynginlari degildi. Aydin ve seçkin kisiler olan kendi arkadaglanmn çogu da hâlâ, din bakimmdan gelenekçi kimselerdi ve Îhtilâli de, Müslümanlik çerçevesi içinde gerçelde§tirmiglerdi. Bazi gericiler, her ne kadar subaylar aleyhinde, yaygaralan kopanyorlarsa da, aslinda bunlar dine bagli insanlardi ve onlann gözünde de Mustafa Kemal'den-bagkasi degildi. Çünkü,içki içiyor, densizlik ediyor, kadinlarla dügüp kalkiyor ve ahlâk kurallarin: hiçe saylyordu. Kendileri, orta simftan uslu akilli bir Müslüman olarak geçiniyor, bundan hognut görünüyorlardi. Oysa Mustafa Kemal, bu göreneklere kargi gelmeye kalkiyordu. Politik görüglerinden 'imansiz'
'imansiz'olan
2
Binnemezcilik: Tanrr nm ve evrenin nereden türediginin blinemedigini ileri süren ögreti.
yecegini
ve bilineme-
BÏR KURMAY SUBAYIN OLGUNLASMASI
askerlikteki
67
hirsindan çok, bu tutumundan dolays ona l<arsi cephe along-
Yine de yeni yetigen bazi gençler, Müslümanliktan din olarak degil bir güç olarak uzaklagmaya baglamislardi. Onun yerinde dine , siyasal Irka öncelik tamyan, Türkleri ilk olarak Türk diye niteteyen yeni Vasla milliyetçilik kavrami dogmaktaydi. Bu zamana kadar Türk adi, Türkr r arasmda bile ancak Anadolu köylüsänün en apagi tabakasi için kullambilecek küçültücü bir sözdü. Yillar sonra, Mustafa Kemal'in bir vecize arak ortaya attig1 bir yurtseverlik sözünde bile bilinçli bir kinaye vardr de mutlu Türküm diyene!» Ama artik Türk adi, yeni ve daha soylu bir irklarimn tlam kazanmaktaydi. Taze kökler arayan Jön Türkler, Orta AsTürkler, Burada OsUzanmaya geçmi steplerindeki baglamiglardi. ine , olarak ya§amislardi. Türk Yeyalmzca olmadan anh ve Müslüman önce, bir gelecegin kurulmasi için gerekli olan ortak sosyal ve kültûrel kökler rhalde
burada bulunabilirdi.
Böyle dügüncelerin istegine kargihk veren bir dügünür de ortaya çiki§ bulunnyordu. Bu, Selânik Rügtiyesinde felsefe ve yeni bir bilim olan syoloji ögretmenligi yapan Ziya Gökalp'ti. Îttihat ve Terakki'nin gözde relerinden biriydi ve o da, Mustafa Kemal'in ilk olarak kendini gösterdi1909'daki Firka kongresinde, bir eylem adammdan çok, bir entelektüel arak dikkati çekmigti. Gökalp'in milliyetçi dügünceleri önce Turancihk Junu izliyordu. Rusya'daki Türk asilh azmhklar arasinda Pan-Slavizme r kargihk olarak baglayan Turancihk, Tûrkiye simrlan içinde olsun alma1, dünyadaki bütün Türkleri birlestirmek hülyasim güdüyordu. Kafasi, bûn insanlann dinsel ve sosyal bakundan birlegmesigibi, mistik dügüncelern hoglanan Enver de bu teze. katddi. Ama, zamanla bunun bo§ bir hayal dugu ortaya çikti ve Ziya Gökalp, dügüncelerini yalmzca Ïmparatorluksirian.içindeki Türkleri kapsayan bir Pan-Türkizme yöneltti. Bu utangaç tavirli, tuhaf görunüglü, ufak tefek, dalgm bakigh adam, delikanhhgmda, bir mma orta yerindeki istavrozu andiran yara iziyle nutsuzluk amnda kendini mirmaya kalkigmigti-- Selânik gazinolarmdaki gikh genç subaylar arasmda biraz yadirgamyordu. Ama, Gökalp'in düocelerine karg; saygi besliyorlardi. Ïçlerinde,onun etkisiyle yeni bir lirklük duygusu geligmeye ba§lamisti. Eununla birlikte Müslûmanliktan iceki Türk törelerine dönülmesini isteyen Ziya Gökalp'le, Bati gelenekrini yegleyen Mustafa Kemal arasmda bir görûg ayrthgi vardi. Mustafa emal, bu bakimdanbagka bir entelektüel olan ve Türk okuyucusuna AvLpa'mn ve özellikle Fransa'mn sosyal ve kültürel yagayigim tamtmak iste,
-
.
68
ÌMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏS VE
ÇÖKÜSÜ
yen gair Tevfik Fikret'e ve daha sonralan, 'Ïkinci bir uygarhk daha yoktm uygarlik demek Bati uygarhgi demektir ve gülüyle, dikeniyle kabul edilme . lidir,' dügüncesini savunan Abdullah Cevdet'e daha yakm bir ilgi gösteri yordu. Mustafa Kemal'in politik adan uzak kalmasma olanak yoktu. Çevresin deki arkadag topMugu, zamanla siyasal bir grup niteligi almi§ti. Simditü menindeki subaylarla sik sik bulugarakstrateji konusundakonnamalar yap maya ba§lannäti. Amirleri, bunun altmda da siyasî bir amaç sezdiler. Fir ka'nm hafiyeleri onu Istanbul'a jurnal ettiler. Harbiye Nazirhgma getiril mig olan Mahmut Sevket Paga'mn talimati üzerine Måstafa Kemal kita· dan almdi ve bagkente atandi. Burada Genelkurmay bürolannda gözaltmda bu]undurulabilecekti. Ama, Mustafa Kemal Ïstanbul'da fazla kalmadi. Çünkt 1911 yihnu yazmda dünya durumu yepyeni bir geligme gösternisti. Dikkatler artù Rusya ve Avusturya'mn Balkanlar üzerindeki emperyalist faaliyetlerine de2, Almanya ile, onu hizla kovalayan Ïngiltere ve Fransa'mn Afrika kitasmdaki emellerine çevrilmisti. Almanlann yaptiklar: Fas'taki Agadir'e siçrayigi' orada bir savag tehHkesi yaratmigt1. Bunun sonucunda dogan Fransiz-Alman anlagmasi ile Fas, Fransa'ya, Kongo'aun ufak bir kesimi de Almanya'ya verildi. Bu olay emperyalizm sahnesinde Italya'mn da görûnmesine yol açti. Kuzey Afrika yagma edilecekse, bundan ona da pa) ,mlmahydt Ïtalya böylece Türklerin ihmal ettikleri Bati Trablus ve Bingazi mutasarnfhklarmi kendine katmaya karar verdi: Türkiye'ye savag açarak Trablus'la Bingazi'yi ingal etti. SimdiEnver'e kendine çok yara§an kahraman §övalye rolünü oynamak için yeni bir firsat çiknugti; hem de bu sefer bir islâm mûcahidi kihgina girerek. Bir sürü Balkan eyaletleri ve Girit gibi, Bat: Trablus'un da ihmal yûzünden elden gitmesine gäz yumulamazdi. Yoksa Müslüman âlemine kargi çok küçûk dügülürdü. Böılece Enver, birtakim ate§li genç subaylarla birlikte, bir savimma kuvveti kurmak üzere Kuzey Afrika'ya gitti. Mustafa Kemal, bu seferin akilhca bir is olduguna inanmiyordu. Asil tehlikelerin Balkanlardari gelecegini pek iyi bilmekteydi. Arkadaglari, onun aksine, her geyi oldugu gibi kabul ediyor, Bati Trablus'un iggalinin OsmanL împaratorlugunun tasflyesi yolunda atilun§ bir adim daha oldugunu ve bu gidigin ancak Anavatan dolaylarmda önlenebilecegini kavrayamiyorlard1. Ama o da, kamu isteklerinin akultisma karsi gelemezdi. Savag alamadaki- bagarilari, parti içindeki durumunu saglamlagtirmaya da yardim edebilirdi. Hem zaten nasilsa burada, Istanbul'da, Mahmut §evketPa'panter
BÍR KURMAY
ona göz açurmiyordu.
:zd
Ayrica
SUBAYIN
Enver'den
OLGUNLASMASI
69
geri kalmayi da kendine yedire-
.öylece
Enver'e katilmak üzere gemiyle yola ç1kti. Sözde sivil bir gabelgelerle seyahat ediyordu. §imdi,Firka'mn gözbir hatibi olan sair arkadagi Omer Naci'yi de yamna alrusti. Son dakida iki parti üyesinin daha yanlanna katilmasi, Mustafa KemaPin oldukcanim sikti. Çünkübunlardan biri, bir zamanlar onu öldürmekle görev·1dirilrnig olan Yakup Cemil'di ki, kendisine kalsa, böyle bir iste, yol ardagligi için herhalde onu seçmezdi. Yola çikmadan önce buradaki iglerini, sonradan yaveri olacak olan ya·1 arkadagi Salih'e (Bozok) emanet etti. Ona, annesine verilmek üzere ra birakti, ama gimdilik gittigi yeri Zübeyde Hamm'a bildirmemesini yledi. Gemiden Salih'e yazdigi mektupta, 'Alaydaki arkadaglara selâm le,' diyordu. 'Birlikte hazirlamig oldugumuz manevra programi çok güYine eskisi gibi, tembelI sonuçlar verdi. Sakm sikilip vazgeçmesinler. : ederlerse, hiçbir gey bagaramayiz.' teci olarak,'uydurma
I. -1.
BÖLÜM YEDÍNCÍ Bati Trablus Savagi KUZEY AFRIKA CEPHESI iki kesime ayr1Lyordu: Bab'da Trablus, Do gif da Bingazi. Fethi Simdi Paris'ten kalkung, aceleyle Trablus'a yetigrueyc çabylyor, Mustafa Kemal de Bingazi'ye gidiyordu. Buraya varmak için Mi sir'dan geçmesi gerekiyordu. Misir ise, ingilizlerin elinde oldugu için taraf sizdi. Savaga katilmaya giden Türk subay ve erlerinin ülkeden geçmesim izin verilmiyordu. BU yüzden, Enver ve ötekiler tamnmamak için çok dik kalli davranmak zorundaydilar. Bir giin Selânik givesiyle konu§an bir dük· känci, 'Olmayasm sakm sen Enver? diye sordu. Enver buna sogukkanhhkla, 'Keske olabilseydim!' diye cevap verdi ve bagka bir soruyla kargilagmadan ahäverigini bilirdi. Mustafa Kemal'e gelince, Kahire sokaklarmda hepsinden çok göze çarpiyordu. Gözalic1 açik rengi, askerce durugu ve yürüyü.güyle onun bli Türk subayi oldugunu kestirmek güç olmasa gerekti. Misir Hidivi Abbas Hilmi Paga'mn huzuruna çika. Hidiv, onun girigtigi igle yalandan ilgilendi ve mânen destekleyecegine söz verdi. Mustafa Kemal bundan sonra Ïstanbul'dan ek ödenek ve subay istedi ve Bingazi'ye göndermek üzere oradaki Sûnusilerden de gönüllüler topladi. Sonra Arap kihšma bürünerek ilk firsatla Bati Sahra'ya dogru yola çikti. istegi ûzerine, Selânik'ten iki dosto daha kendilerine hukuk ögrencisi süsü vererek Îskenderiye'deona katilmig-
lardi.
Çöldekison tren istasyonuna yanlarmda üç kisi daba oldugu halde ulagtdar. Bir Türk topçusu, bir Arap çevirmen, bir de Misirh kdavuz. Yolcular arasmda bulunan be Tûrk subaymi tutuklamak üzere emir aldigmi açaklayan Misirli bir subay trende arastarma yapti. Sadece Arap kihšma girmig olmakla bu subayi atlatamayacaklarmi anlayan Mustafa Kemal, kimliklerini açiga vurdu ve Misirh subaym dinsel duygularina hitap ederek
BATI TROLUS nunla 'ihad'di.
iklarma
SAVASI
71
.
konu§tu. Su savag, Hiristiyan gãvurlarina kargi açilmig bir Kutsal O da, iyi bir Müslümansa, Peygamberimizin ve Kur"an'm buykargi gelmeye, Tann iradesini engellemeye kalki§mazdt herhal-
konugmasimn etkisi altinda kalan suserbest birakacak, yalay, sonunda uzlagmaya razi oldu. Üç Türk subayim iz yanlarindaki üç kisiyi ahkoyarak âmirlerinden talimat isteyecekti. Ïçleinden birini, üstlerine herhalde Mustafa Kemal diye yutturabilirdi. Ertesi ün Türk topçusu digmda hepsi serbest birakildi. Misir'daki yeralti örgütünün, tren hattmm gerisinde oldukça ustahkla oldugu bir kampa dogru yol alddar. Burada at, deve, ylyecek, su .urmu§ :irbasi gibi kendilerine gerekli her geyi sagladilar. Yalmz bir ilâç sandigt .ksikti. getirmiglerdi. Çölüngöbeginde bir Onu da zaten beraberlerinde iafta kadar deve sirtmda yol aldiktan sonra bir gece nihayet simr sandiklaIslak agtzlanna bez i bir yere vardilar. Sesleri duyulmasm diye develerin üniformalangiysilerinin yerine sagladilar. Çadirkurup sirtlarmdaki Arap çikarddar. Ama baglannu giyerek, silâhlanm gizlemig olduklari yerden asker gelip yollarini kesmüfreze bir la Ïngiliz ve Misir subaylari bulunan Mustafa Kemal'in güzel
ve akici
Sözcülügü yine Mustafa Kemal yapt1. Tehdit edici bir tavirla burasisöyledi,- ötekilerin buraya girmeye yetkileri un Osmanli topragt oldugunu degigtirildigini ve gimdi burasimn voktu. Onlarsa simnn yakm zamanda viisir topragi oldugunu ileri sürdüler. Mustafa Kemal yine kafa lutarak onverdi. Yoksa ateg açtiracakti. Ïnara derhal çekilmeleri için bir ültimatom ;ilizler aradaki sayi farkma gülmekle beraber sonunda bogvererek çekildier. Iki gün sonra Mustafa Kemal ve arkadaglari Tobruk digmdaki Türk orJugâluna varm1§ bulunuyorlardt. Ìtalyanlar Trablus'u, Bingazi'yi ve Libya'ma diger limanlarun çabuak ele geçirmisler, Tobruk'la çevresindeki yliksek tepelerde saglam bir avunma durumti alm1§lardi. Türklerin karargâln §ehrin batisma dügnyorJu. Ellerinde ancak küçük bir garnizon kuvveti vardi. Daha çok Sünusi kaailelerinin yardimma bel Baglamiglardi ki, Enver'in gösterdigi bütün çabaLararagmen, onlara da tam olarak güvenemiyorlardi. Enver bir geyh kiyaEetinebürümnüs olarak gösterigli bir çadirda Araplari kabul ediyor ve onlara altm dagitiyordu. Araplar yine de dövügmeye yanagmlyorlardi. Enver'den geri kalmayi kendine yediremeyen Mustafa Kemal de heçok yakigtigim rnen onunki gibi bir kihga girdi. Seyhkiyafetinin kendine gõrdü. Sonradan bu kihg1yla Kahire sokaklarinda dolagip gösteri§ yapacak- . ti. Ama Mustafa Kemal, askerlik bakimmdan Enver'den daha gerçekçi
.?
72
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLE YÍSVE ÇÖKÜ$Ü ,
davramyordu. Siperleri at üstünde denetlediklen sonra geyhleri ve kabile bir toplantlya çagirdi. Düzensiz bir kalabahkla kargilagti. Çogunun elinde modasi geçmig tüfeklerden ve sopalardan bagka silâh yoktu. Mustafa Kemal hepsinin önderi durumun.da olan SeyhMebre3yi huzuruna getirtti, ona kardesim' diye hitap ederek islâm illerini iggale gelen kâfirlere kargi bir kutsal savag açmaya çagirdi. Tobruk'un dogusunda, savunma bakimmdan zayif olan bir kesime geceleyin saldirmayi teklif etti. Ama Seyh bu kadar kolay harekete geçecek adamlardan degildi. Sopadan bagka silahlan pek bulunmayan adamlarimn dövügemeyeceklerini ileri sürdü. Bunun üzerine Mustafa Kemal de cebinden bir defter çikardi ve içinden bir geyler okur gibi yapti. Sonra, 'Senin kim oldugunu gimdi anladim, Seyh Mebre,' dedi. 'Misir'dayken senden bana söz etmiglerdi. Italyanlarin hesabina çahgan bellibagh casuslardan biriymissin. Ben buraya Ítalyan casuslanyla degil, ülkeleri ugruna dövüge hazir olan Araplarla görügmeye geldim. Daha fazla konusmakta fayda yok. Ben daha hazirlikh ve daha iyi donarrns olan öteki kabileleri destekleyecegirn Bu manevra baganh oldu. Ertesi gun Seyh,öbürlerinin yardunina tenezzül etmeyerek sadece kendi kabilesiyle saldmya geçecegini bildirdi. reislerini
.
'din
'
Araplara birkaç tüfek dagttip, nasil kullanacaklan da ögretildikten sonra, saldin sabaha kar§i yapildi ve baçanyla sonuç1andi. Yetmig kadar top ele geçirilmig ya da yok edilmig ve iki yliz Italyan esir aluirmäti. Bu Italyan as-kerleri --bundan sonraki çöl seferlerinde de görülecegi gibi- artik sava a devam etmeyecekleri için sevinçliydiler. Türkler bu esirleri, Sahra'dan ya da Misir ûzerinden, nasil yolunu bulurlarsa, ülkelerine dönmek üzere sah-
verdiler.
Bununia birlikte, Tobruk'u ele ge çirmek olanaksizdi. Kiyi boyundaki öteki kalelerde oldugu gibi, burada da Türklerin elinden gel.en tek gey, sadece italyanlarm surlardan digari çikmasim önfeyebilmekti. Bu savasta Türklerin tek basansi, Italyanlari yardimei birlikler getirmek zorunda birakmalan oldu ki, deniz yoluyla geldigi için bunu da önlemeye olanak yoktu. Bu savag, böylelikle Mustafa KemaPe sonradan Gelibolu savagnda çok igine yarayacak olan bir askerlik dersi verdi: Deniz üstünlügünün önemini ve denizden topçu atesiyle desteklenen bir dügmamn, karaya çikarma yapolanaksizhèmi anlamig oldu. Türk deniz kuvvetleriyse masmi önlemenin bu arada varla yok arasinda bir durumdaydi. Abdülhamit sürekli olarak Haliç'te demir atmig duran donanmasom çürüyüp gitmesine bile bile göz yummustu. Bu arada Türk silah ve donanimi, Trablus'a türlü tehlikeli yollardan sokuluyordu. Bu ip de Hüseyin Rauf a dügüyordu,
BATl TRABLUS SAVASI
.
73
RauPun elinde, Çanakkaledigmdaki biricik Türk savag gemisi olan amidiye kruvazörú vardi. Hamidiye, Amerikahlardan almrngh ve aslmI Bucknam Pasa diye amlan tuhaf bir Amerikah maceracimn kumandasi tindaydi. Amerika, gemiye Atlantik'i geçmek için bir deniz subay! vereyi reddedince, bu igi, eski gilep kaptam olan Bucknam üzerine almigti. mdi de tagidigt her gemi yükü silah için, kargihginda makbuz göstere.k, uygun bir yüzde almaya yetkisi vardi. Silahlar Suriye'ye gõtürülür ve Kuzey Afrika kiyisina gidecek gemilere aktanlirdi. 1912 ilkbaharmi Italyanlar Rodos'u ve On iki Ada'yi iggal edince, Bucknam Paga'mn igi ·ada
:
güçle§ti.
Bu arada Mustafa Kemal, kendisinin Derne'deki Türk karargähma 1912 yih sonbaharina dek Tobruk'la Derne arasmanmasun saglannyti. a gidip geldi. Enver'in yakmmda ilk olarak kita bizmeti görtlyor ve rakinin askerlikteki bilgi ve degerini ölçme firsatun buluyordu. Enver'in zaE tarallarmi hemen sezmisti. Cesurluguna her zaman saygt duymustu, gücü bakimmdan §a§ilacak derecena gimdi, onun mantik ve muhakeme saf oldugunu görüyordu. Enver, kuruntu' sahibi bir insandi. Sadegörmel istedigi §eyleri görûyor ve taktik ya da strateji gerçekleriyle k ilgisi olmayan düglerle kendi kendini kandiriyordu. Mustafa Kemal açik görüglü asker mantigiyla, bu seferin çapima dar ddguno çabuk anladi. Türklerin halyanJari kiyidaki mevzilerden söküp malarma olanak yoktu. Öte yandan Ïtalyaniar da, kendi yönlerine çekelinde bulunan susuz iç bölgelere dogru syi bagaramadiklan Araplann .ha fa21a ilerleyemezdi. Sonuç bir çtkmazdan ibaretti. Kafasi isleyen her.ngi bir kurmay subay1, burada Italyan1arinilerlemesini önlemeye yetek kadardan fazla bir kowet bulundermanm Türklerin baska cephelerde ldelle muhtaç olduklan asker ve malzemeyi yok yere harcamak oldugugörürdü. Ne var'ki, Enver durumu bagka türlü görüyor, daha dogrusu seordu. Romantik hülyalarla kendini, büyüdükçe büyüyen topraklar üzerinTrablus Araplarmm sultam olarak düglüyordu. .Böylece Ïtalyanlann rne'den abhp seferin ganh bir zaferle bitecegine hem kendini inandirsIstanbuPu kandirmaya çalistr, hem de düzenledigi toz pembe raporlarla rdu. Derne'yi ele geçirmek için boguna bir çabayla, Derne vadisindeki kurlar cesetlerle doluncaya kadar çok pahahya mal olan bir süru. harekägirigi. Subaylarmdan. bir kisun bu taktigi yerinde bulmuyorlardi ama, rumu açikça elestirmeyi göze alamtyorlardi. Bakglarim daha àstün nitete bir komutan olerak gördükleri Mustafa Kemal e çevirmiglerdi. 'hüsnu
iMPARATORLUÖUN
74
GERILEYÍSVE ÇÖKÜSÜ ,
Ama, Mustafa Kemal de güç bir durumdaydi. Bo kadar küçük bir kuvvet toplulogu içinde çikacak bir ikiligin, hem burada, hem de anavatanda felliketli sonuçlar dagerabilecegini biliyordu. Onun için, ne olursa olsun,
Enver'le kendi arasmdaki anlagmazhgi açiga surmak istemiyordu. Eu yüzden sabirsizligina gem vurup sesini çLkarmiyor ve Enver'e kargi resmî, nazik elinden saçmahklarmi geldigi kadar önlemedavranarak onun ama ye çahylyordu. En sonunda binbasi olabilmi§t'r. Terfi haberi ki§m geldi. Cepheye gönüllü olarak katilmasi, hiç olmazsa bu kadarcik bir takdir görmügtü. Bu arada Derne vadilerinde, Ïnkilâb'a yeni bir ruh getirmek azmiykurulu bir topluluk dogmustu ki, burlar zale, yurtsever genç subaylardan manla Mustant Kemal'in çevresinde birlegmeye baglayacaklardi. çarpigmalariyla Derne seferini Mustafa Kemal, bir sonnca varmayan arkada§i Salih'e, çok can sikici bulmakla birlikte, yine de Ïstanbul'daki mektup yazdi: kahramanLk havasiyla dolu bir arkadaylarmdan bazilarmm, donanmasma sartml dayamig bir dügmana kargt çikmak için Akdeniz'i ve uzak çölleri agmig olkucaklagtzktan sonra, dügduklarmi ve buralardaki yurtta§larlyla bagardiklarmi kesimlerinde billaymm durdurmays bazi mam, mek herhalde seni memnun etmigtir... bilirsin ki, benim askerlik mesleginin en çok sevdigim tarafi ustaligidir. Burada bu sanatan bütiin gereklerini yerine getirmek için firsat ve zaman bulursak, iilkenin yüzünii güldürecek igler yapabilecegiz. Ah, Salih, Tanri ahidim elsun ki, hayatta tek istedigim orduya yararli bir eleman mutluluga kavugolabilmektir. Ulkeyi koruyup vntandaylarmuzi turmak için her geyden önce, ordumuzun yine eski Türk ordusu oldugunu diinyaya ispat etmek gerektigine ötedenberi inanmakta-
Silah
cephedeki subaylar, biraz sonra anavatandaki iglerin kötü gittialmaya Firkasi Terakki güçlukler dair bagladdar. ittihat ve haberler gine millete çalkalanlyordu. yük Uzadikça Bali Trablus olan içinde uzayan ve muhalefeti ro1ü vardi. amactyla, susturmak Mecda bunda Firka, savagmm Us'i dagitmig ve oydurina bir seçim yaparak kendi taraftarlarimn büyük çounlugu olusturdugu yeni bir Meclis toplamisti. Böylelikle perde gerisine itilen muhalefet, askeri bir kihga büründû. Tarih bu sefer tersine tekrarlan di ve bir avuç genç subay Rumeli daglarma çikarak demokrasi adina, Firka'mn zorbahšma karsi bagkaldirdilar; nasil ki dört yd önce Ittihatç1 subaylar da Sultana hagkaldirnuglardi. Rumeli'deki subaylar, 1stanbul'daki'HaAma,
BATI TRU3tUS
SAVAS1
75
askâr Subaylar'(I) grubuyla igbirligi yaparak yeni hükümetin çekilmesini re Meclis'in serbest bir gekilde yeniden seçilmesini istediler. Ayra zamanla bir zamanlar Mustafa KemaPin söyleyip dinletemedigi geyi, yani orduLun Siyasetten el çekmesini de istiyorlardi. Arnavutluk'ta çikan bir isyanlan sonra hükümeti devimieyi ve daha liberal bir kabineyi igbagma getirtieyi bagardilar. Bütün subaylar derhal ya da açik hiçbir siyasi cemiete girmeyeceklerine ve ülkenin iç ve dig iglerine hiçbir surette karigmaacaklanna' dair and içmek zorunda kaldilar. Mustafa Kemal, Derne'den elânik'teki eski silah arkadagi Behiç'e (Erkin) Firka'nm çökûçü kargismlaki üzüntüsünü belirten bir mektup yazdt ve vaktiyle kimsenin alding etaedigi öngörüleri hatirlatarak, 'Zaman ve olaylarin akagi bütün gerçeklori trtaya çakarir ve gösterir,' diye ekledi. Ne var ki. çok geçmeden, içteki bu sarsintiyi felaketlerle dolu dig buhanlar izleyecekti. 1912 ylhmn ilkbaharmda Rusya'mn kigkirtmasi ve Avusurya'mn politik bir bozguna ugramast sonucu, Balkan milletleri, tarihlerinLeilk ve son kez, aralannöa anlagip Türklere kargi bir askeri anla§ma imaladilar. Ïki ay sonra Yunanistan da bu ittifaka katildi. Böylece Ïstanul'un çevresindeki demir çember tamamlanmisti. Avrupa'daki Osmanh Ïmparatorlugunaöldürücü darbeyi indirmek zaaam artik gelmisti. Viyana Borsasmda bir kumara girigen Karadag Krah, lini herkesten çabuk tuttu ve 8 Ekim 1912'de Türkiye'ye savag ilân etti. lirkaç gûn sonra Sirbistan, Bulgaristan ve Yunanistan da ona katildilar. kym zamanda Türkler de Ïtalya'yIa barig imzalayarak Batt Trablus'u bo'gizli
altmaya
ba ladalar.
Mustafa Kemal, hemen anavatan yolunu tuttu. Bu sefer Misir simrinherhangi bir güçlükle karsila§madi. Bir Ingiliz subayi ona, 'Sizi taniyoa am,¯ dedi, 'Mustafa Kemal'siniz siz. Bu Tanrima belâsi ulkedeistediginiz ere gitmekte serbestsiniz.' Mustafa Kemal, Sirplarm Manastir'i, Yunanlimn da kendi dogdugu yer olan Selânik'i ele geçirdiklerini Kahire'de duyu. Avusturya, Macaristan ve Romanya. üzerioden dolamba çli bir yol izleerek Ístanbul'ageldi.
Halaskâri-Kurtartci.
I
.
BÖLÜM SEKÍZÍNCÍ Balkan Savaglan MUSTAFA KEMAL istanbul a varda gi zaman, Birinci Balkan Savagt bitmig gibi bir geydi..Bütün Rumeli elden gitmisti. Bir ay bile sürmeyen bir Yenilgiyildirim savagiada Türkler, iki cephede de bozguna ugramiglardi. azhgindan denecek ikmal yok kaçok, örgütünün nedeni, lerinin daha sayi verdigi subaylarin, erlerin, Almanlarm gerek yetersizligi gerek dar meve
dern donamun kullanmaktaki acemilikleriydi. Makedonya elden gitmisti. Mustafa Kemarin annesiyle kizkardesi de evlerini birakmiglar, Selänik'ten aynlarak, dügmandan kaçan Müslüman göçmenlerle, yarah askerlerden olugan sele kaulmiglardi. Bu insanlardan binlercesine Ïstan'ouPa varmak nasip olmayacakti. Eski Sultan Abdülhamit, hemen bir Ahnen sava§ gemisine konularak, maiyeti ve on üç karistyla birlikte Bogaziçi'nin Anadolu Yakasmdaki Beylerbeyi Sarayina getirilmisti. Burada gehri göräp de üzulmesin diye, arkada bir odaya yerlesti ve alti yi! sonra orada öldü. Eteklikf i bir Efzun müfrezesi ardmdan, Selänik= c giren Yunan ordusuZito!' diye haykiran ve gül yagmuruna tutaa çugin bir kalabahk 'Zito! nu, Yunan bayragi dalgalankaryladi. Pencerelerde, damlarda mavili-beyazli dirihyordu. Ay-yildiz bäsbütün ortadan kalkmigti. Oularm arkasinda da bir Bulgar LEimeni,gehrin bir kesimini isgal etti ve evlerle kiliselere el koydu. Bu, ittifakla ortaya. çikan ve Ikinci Balkan Savagina yol açacak olan çatlagin ilk belirtisiydi. Ömrünün çogunu geçirdigi yerin dügman eline dügmesi, Mustafa Ke. mal'e çok dokunmustu. IstanbuPdaki bir gazinoda bazi subay arkadaglarum isteksiz!ikle görunce, bastan savma bir selâm vererek, sesini çikarmadan, yaniarma gitti. Sonra birden parlad1: 'Nasd yapabildiniz bunu? O guzelim Selänik'i diamana nasd teslim edebildiniz? O kedar ucuza casil sata-
i i
, BALKAN SAVASLARI
77
iildiniz?'
Binlerce Selânikli Mûslümam cami avlularma yigilrm§, perigan, sefil bir halde, kisin insafsiz sogugunda, ölüp giderlerken gördü. En sotunda annesiyle kizkardegini buldu. Evinden olmamn acisiyla birden çöknüg olan Zübeyde Hamm oturdugu yerde bir ileri, bir geri sallarup duraaktaydi. Yamnda ölmüg kocasima yegeni olan Fikriye de vardi. Mustafa Eemal'in çocuk olarak biraktigt Fikriye, artik yetigkin bir kiz olmus, daha la olgunlagacagi simdidengörülmeye baglanusti. Mustafa Kemal onlara lir bulduktan ev sonra, Genelkurmaydaki görevinin bagma döndü. Görevi, 3elibola yarirnadasima nasil savunulacagmi aragtirmakti. Anadolu'dan gelen askerlerle Bati Trablus'tan dönen subaylar, Ïstanönundeki Çatalca hattini takviye etmig olduklari için, Bulgarlarin ileremesi durmustu. Edirne, açhga y11ma.ve bombardunanlara aldirmayarak, .an dügmana karsi koyuyordu. Ama Türklerin moralini asil yükselten §ey famidiye kruvazörünün kahramankklanydi. Savagin baginda Varna'yi ombardiman ettigi strada yan tarafmdan kruvazör, Rayara alan f un idaresiyle zar zor Haliç'e gelebilmisti, ama bir daha denize açilabileegini kimse ummuyordu. Derken ÇanakkaleBogazi'1u geçip Yunan doanmasmi atlatarak Ege denizine çiktigi duyuldu. Emekli kruvazör §imdi ski zamanlardaki korsan gemileri gibi, Ege ve Adriyalik denizlerinde kol eziyor, kiyi gehirleriyle adalari topa tutup, Yunan nakliye gemilerini bat2.yordu. Ama, yine eski zaman gövalyeleri gibi, yolcularla tayfalarm hayattrun kurtanyor ve onlari issiz kiyalara çikarip birakiyordu. Alçakgönüllü, fendi bir adam olan Rauf, bu kahramanhklardan bir pay çikarmiyor, her :yi emrindeki denizcilere borçlu oldugunu israrla ileri sürüyordu. Halk a onlan, birer ulusal kahraman gibi degerlendiriyordu. Savagi önleyememi§ olan Büyük Devletler, gimdi barigi saglama çabana girigmislerdi. Yeniden sadrazam olan Kâmil. Pa§a, Trakya'mn büyük .r bölümüyIe Edirne'yi gäzden çikarmigti. Eu olursa, Türkiye'ain Avrus'daki topraklari, ÏstanbuPla arkasindaki küçük bir toprak parçasmdan laret kalacakti. Ama o sitada Enver Bey, Afrika'dan döndü ve Genel ferkezi Edirne'nin dügmana veriimesine kuvvetle kargi koy*maya ikna etti. abine, Bablâli'nin sirmah ve yaldizli Meclis salonunda barig ko§ullanm .rtagirken, elleri bayrakli bir kalabahk, binamn änüne geldi. Kalabahgtn témda olan Enver, arkasmda Talât ve õbürleri oldugu halde, luzla merçikti, merdivenleri genig holü geçerek salonun kapisma geldi. Kaplyi, er arbiye Nazin Nazim Papa açti. Türk yenilgisinia baghca sornmlusu olan azim Paga, heyeti, agzmda sigara, teklifsiz bir gekilde kargilad1. Ìçleiç,
lul
'hayalet'
78
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ ,
biri onu vorop öldürdü. Pa§a. 'Köpekler, kiydimz camma! diyerek ylgaldi. yere Sadrazam, sogukkanhhkla, 'Zanmmca Mühr-n Sadareti istiyorsunux dedi. Mührü uzattiktan sonra istifa mektobuna yazdi. Padigah, Mahmut SevketPaga'mn sadrazamitga getirilmesini kabul etti. Mahmut Sevket,Bablâli'ye gelerek tayin emrini halka okudu. Bir hoca bularak, zorla dua ettirdiler. Sonra kalababk dagudi, nazarlar serbest barakildi. Enver, artik iktidarm esinine ulagml§b. Mustafa Kemal, bu hükämet darbesini ve özellikle vapilig geklini biç begenmemisti. lleride görälecegi gibi, kanuna uygon idamlara itirazi olmamakla birlikte, siyasi cinayetierden nefret ederdi. Bir gerçekçi olarak, ban§m elde edilebilecek en iyi kosullarla imzalanmasi gerektigini biliyorhükümeti, önce Anayasaya uygun yollardu. Ama partideki arkadaglarma Israrla söylemigti. Ancak, hükümet bu istegi zorlamalarrn la çekilmeye reddeder ve serbest seçimlere gitmekten kaçmirsa, bir darbe drigünülebilirdi. O zaman da bu darbe, ne olursa olsun kan dökülmeden yapumahydi. Bu çegit bunaltralari ileriyi görerek, uygarca çözmenin yolu buydu. Ama Mustafa Kemal'in bu dügüncelerine Fethi'den ve birkaç yakm arkadagindan bagka kulak asan olmamisti. Bu arada halk, gonellikle linkümet darbesini tutmustu. ÛlkeningereG siz bir teslimden son anda kurlanldigina inamyorlardi. Yeni rejim, gimdi Sirplardan da yardim gören Bulgarlarm büsbütün giddelle dügürmeye çabyuklari Edirne'yi kurtarmaya umuyordu. Genelkurmay, barekâta yeniden bad amadan önce bir süre dikkatle hazirlanmayi gerekli görüyordu. Ama Enver gözahci bir manevrayla Edirne'yi kurtarmak hülyasmdaydi. Marmara kiyismdan baglayan bir saldinyla Çatalca hattima dagmdan dolanacak ve böylece Bulgar ordusunu ku§atacakb. Komuta kendisinde almadigt halde bu yeni saldirimn ilham kaynagi Enver oldu. Mustala Kemal, Gelibolu'daki kolordunun harekât dairesi bagkanhgina atanmisti. Fethi de kolordu kurmay bagkamydi. Herhangi bir Bulgar saldirisma kar§i ÇanakkaleBogazi'm ve dolayistyla Ístanbul'u savunmak onlara dügliyordu. Bu lehlikeli saldirinin sivri ucunn olusturuyorlardi. Oysa böyle ciddi bir durumda bu kadar genig bir harekete girigmenin giddelle kargismdaydilar. Gerçekten de saldiri ilk andaki bir baçandan sonra feci bir yenilgiyle sonuçlandi. Yiyecekleri bol Bulgar ve Yunanlilardan kurulu bir Beginci Kol, aç Türk Garnizonunun direnigini içerden torpilleyerek, Edirne'nin dä§man eline dügmesini çabuklagtarmigti. rinden
BALKAN SAVASLARI
79
Londra'da toplanan bir bang konferansmda Mahmut SevketPaga, önkücültücü bularak geri çevirmig oldugu kogullan oldugu gibi kabul etLek ZOrunda kaldr. Kamuoyunu yat1§tirmak icin onnn Edirne'yi ancak dügtkten sonra dûçmana verdigi söylendi: Oysa eski hükümet, kenti, daha smanakar§i direnirken teslim elmeye kalkigmisti. Aradan daha on be angeçmemisti ki, Mahmut ,SevketPaga arabasiyla Harbiye Nezarctinden abiâIi'ye giderken yamna bir ba§ka araba yaklagti ve içindeki adam ates ti. Sadrazam yanagmdan vurulmustu. Kendini kaybetmi§ halde Babii'ye götûrüldü ve yarim saat sonra öldü. Bu, Nazim Paga'nm öldürülmesikargi bir misilleme hareketivdi. Bu olay, Enver'e ve Íttihatç11araAnayasayi bir yana itip diktatörce yönetim kurmak firsatim verdi. Muhalefetin baghca liderleri asildi ve r aver, Cemal ve Talât'tan kurulu bir bundan sonra iktidarm :
'triumvira'
k yöneticisi durumana geldi. Amaci kigisel yönetimi yikmak olan Jön Ïhlilâli, böylelikle, hemen hemen padigalun yönetimi kadar zorba bir Irti oligargisine dönügmüg oluyordu. Tam o sirada dig olaylar oligarginin itibar kazanmasim sagladi. Balsavag amac2yla kurduklar igreti birlik, savastan sonra m devleLlerinin, igilmaya mahkiim, uydurma bir birlegmeydi. Ganimeti paylagirlarken tvgaya tutugacaklar bastan belliydi. Sonunda, bu sefer Bulgarlarla ötekir arasinda ikinci Balkan Savasi patlak verdi. Türkler batiya dogru yürü:rek Edirne'yi ve Dogu Trakya'mn önemli bir parçasuu yeniden ele gerdiler. Plan geregince, Türk kuwetleri Edirne'ye hep birarada girmeye tzirlanirken, Enver, onlan geride birakarak bir süvari müfrezesinin basini herkesten önce gehre girdi ve bir kez daha, bir zafer kahramam olarak ki lanmayi sagladi. Savag plamm hazirlamakla görev almig olan ve aralarinda Mustafa smal'le Fethi'nin bulundugu bazi subaylar onun bu aceleci davranigma zmi§lardi. Edirné valisi onlarin Enver'le aralanm bulmak için gehir egraidan birinin evinde hepsini biraraya getirdi. Orada gazeteci olarak hazir Llunan Falih Rifki, sahneyi göyle anlatir: 'Fahri Papa ve Fethi Bey sedirÏyice sarigin, genç bir zabit, bu sedirin kar§1smdaki duvarin dibin:oturdu. iskemleye bir Yakisikh, temiz giyinmig, keskin bakigh, gururlu, . itün dikkatleri üzerine çeken bu zabitin pek söze karistigi yoktu. Ama seiyordu ki, bu olup bitenlerde onun, rätbesinden üstün bir õnemi vardir.' I, Mustafa Kemal'in, kendisini Birinci Dûnya Savagamn karanhk günlerikadar bir daha göremeyecek olan Falih Rifkt da uyandirdigt ilk izlenimFalih Rifki, onun kûlâhh, gögsü figekli, tüfekli fedai komitaärk
.ydi1er.
'bagi
omzu
80
i
.
iMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÌSVE ÇÖKÜSÜ
cilar kilinda bir zabit olmadig2ni ve itibanmn, olsa olsa baska degerlerden ileri gelmesi gerektigini' görmûg ve sezmigti. ÎkinciBalkan Savasi böylece sona erdi. Srbistan'la Yunanistan, Bükreg'te imzalanan bir antlasma geregince Bulgaristan'in kaybettigi topraklarin çogunu payla§tilar, Edirne de kesin olarak Türkiye'de kaldi. Enver yükseldikçe yükseldi. Harbiye Nazirhšma getirildi; paga oldu; Osmanli prenseslerinden biriyle evlendi ve Bogaziçi'ndeki bir.sarayda prensler gibi yagamaya koyuldu. O yumugak bagh 'Hürriyet Kahramam' böylece tam bir askeri diktatör olunca herkes, 'Enver Paga, Enver Beyi öldürdü,' demeye bagladi. Cemal, iktidar üçlüsünün ikinci adamiydi. Distan bakildigmda zarif tavirlan, vahgi bir çekiciligi vardi. Ama bunun altmda yatan sert ve acimazekâslyla birlegince ona çogu zaman insafsiz ama siz enerjisi, sogukkanli niteligi veriyordu. Üçüncü adam, Talât, aralanndaki becerikli bir yönetici tek sivildi. Ïri yar1 bir Trakya köylüsüydü. Kirmizi yanaklan ve çingene gibi kapkara, parlak gozleri vardi. Egitimini, bir Musevi okulunda tek Müslüman olarak yapmig ve sonradan postanede memurluk etmigti. Kurnaz ve esnek zekâsim maskeleyen babacan halleriyle herkesin güven ve sempatisini kazamrdi. Hükümette•yalmzca iki kigi daha önemli bir rol oynuyordu. Bunlardan biri, hükümetin sözde bagmda olan Prens Salt Halim, centilmen tavirb, liberal dü§ünceli zengin bir Misirh pa§aydi. Yagça kendilerinden büyük oldugu için onu gimdilik sadrazamhga uygun bulmugCavit Hükümetin admda, serçe gibi ufak ve nazik bir habis'i ise, tu. çekici, iyi konu§an ve mali i§leri çaCavit, Yahudi Selânikli (dönme)idi. 'triumvira'
'ruh-u
buk kavrayan bir adamdi. 1913'te Balkan Savagimn alanlanni gezen Îngiliz generali Sir Henry Wilson, Ïstanbul'da Enver ve Cemal'le tamáti. Ne bunlar, ne de gördügl öteki subaylar, Îngiliz generalinin üzerinde yetenekli birer asker izlenimi birakabilmi§lerdi. Yalniz, bir subay onlardan aynhyordu. General, 'Mustabir kurmay. yarbay. Ona dikkal fa Kemal diye bir adam var.' dedi, O sirada ortada henüz böyle bit belirti yoktu. edin. Çok yükselecektir? Türkiye'nin yönetimini ellerinde bulunduranlar ingiliz generalinin.bu ileri göri¼ünü paylagmiyorlardi. Yagi otuz ikiyi bulan Mustafa Kemal, Enver'den pek de genç olmadigi halde askerlik ve siyaset alanlannda fazla ilerlemig degildi. Akip geçer önemli olaylara hep seyirci kaliyordu. Sava§ alamadan bagka her yerde 'genç
1 2
Çankaya,Dünya Yaymlari, Times g azetesi, 11 Kasim 1938. Falih Rifki Atay,
istanbul, 1958 Citt
1, s. 57,
DALKAN SAVASLART emli olaylara
hep
81
seyirci kahyordu.
Savag alanmdan baska her yerde sasiz olan bir insandi. Kigisel iktidara dayanan bir rejimde. kendisine yava da zarari dokunabilecek kimselere yaranmaya tenezzül etmivordu. ndi kendini denetlemeyi henüz õgrenmemigti. Ìkiyüzlülükten, evet eienacilikten ardamiyor; baga geçmek istedigini kimseden saklamadigt gibi, zoda p kendisinin hakh, berkesin haksiz olduguno da çevresindekilere bul ettirmeye çaligtyordu. Bu öfkeli genç adam, böylece yakinindakileri cendirip kuskulandinyor, vataruna kargi olan büyük baglihgina ragmen, cerlik ve siyaset alanmda ilerlemesi bu yüzdera gecikiyordu. En arada siyaset alamnda Mustafa Kemal'in önüne bir firsat çakti. FirTalât'tan sonra Fethi getirilmigti. Mustafa Kemn genel sekreterligine il bir süre için Fe thi'nin evine yerlesti ve ne yapmak gerektigine dair uzla§mazhk, son harem tarta§malara giri§tiler. Enver'le aralarindaki siraswda iyice artmisti. Kendisini hem açakça ele;tiriyor, hem de aley.LÖC imZ3SIZ ÖfOgüder yayinlayarak suç1uyorlardi. Mustafa Kemal gibi thi de, partiyi komitacilardan, bu Balkan tedhigçilerinden temizlemek nanuun geldigine kuvvelle inaniyordu. Ama komitacilarin udeneklerini mek için bütçede kisinti yapilmasini öne sürmek1e fazla ileri gitmig olMustafa Kemal onu, bu çesit taktiklerin komitaclari dägmanlarlyla le vermeye kiskarlacagmi söyleyerek uyardi. Bu dägüncesinde hakh olaleyhinde gittikçe u da çok geçmeden anlagildi. Yeni genel sekreterin wetIenen bir cereyan nyanmaya baglamigti. Bir gün Fethi, evinde Mustafa KemaPle birlikte otururken Talãt'm digini bildirdiler. Talãt, Fethi'yi bir bagka odaya aldi ve ona Sofya Elçini teklif etti. Fethi de bu görevi kabul etmenin, akillica bir hareket ola;1m anlamisti. Çok geçmeden Cemal de Mustafa Kemaf i çagirtti ve nezdinde t da bütän Balkan ülkeleri atagemiliterlik göreviyle Sofya'ya neyi önerdL Mustafa Kemal, önce buna äiddetle kargi koydu. Ama için:i butün kirgmliga ragmen; bu görevi kabul etmekten baska çaresi olmami hiliyordu. 1905'tc, Harbiye'den çiktigi zaman Sam'a gönderiligi gibu da, gerek kendisi, gerek Fethi için bir surgün cezasindan bagka bir degildi. Ancak,
Mustafa Kemal'in hayati, belki de bu sürgün yüzünden kurtuloldu. i Çúnkûparti ile arasinda çikan ilk anlagmazlik sirasinda oldugu i, komitacilar, yine camna kiymaya hazirlarnyorlardi. Üzerlerinealdikeinayet görevini,belki bu sefer bagarryla yerine getirebileceklerdi. Atat.ürk
/
F: 6 i
-·
\
DOKUZUNCU ROLUM Sofya'da Görev KEMAL'in Sofya'daki yagantisi onun için yeni ve yararh bi oldu. Eu onun Batih bir toplum içinde ilk yagaylgiydi. Paris't! deneme hem az kalmig, hem de zamammn çogunu askerlik görevleriyle harcamq ti. §imdi ilk olarak, bir Avrupa baskentindeki toplum hayatimn incelikleri) le karplapyordu. Sofya, aslma bakihrsa, pek önemli olmayan, orta bir Bal kan kentinden bagka bir gey degildi. Ama, 1913 siralannda üzerinde kus vetli bir Bati cilâsi tagiyor ve bu da, Mustafa KemaPin gözüne, Orta Avrà pa'nm büyük gehirlerinden taçan tath yagam havasun yansitir gibi görüni.1 yordu. Ashnda bir Coburg prensi olan Bulgar Krah Ferdinand, Avrupahlai diye amlan, gõzü yükseklerde bir adamdi. Ondan önceki kral, o ca dokuzuncu yüzyil sonlannda, girintili çikmtih eski Türk tarzmdaki Sofyal kökünden kazzyarak yerine uzun, düz sokaklari ve genig bulvarlanyla, As parl< rupa stiHndebir gehir kurdurmu§tu. Romantik bir zevkle düzenlenmig lari, korulari, l<üçük bir Alman bagkentini andinyordu. San alçi ve mel rokc mer kangimi kabartma süslü yapilari, tagra çapmda da olsa yine Sir Viyana= dan giyinir ve opere ko inceligi tagiyordo. Sofya'mn kibar kadinlari da Viyana müzigi dinlerlerdi. ata3emiliter olarak Sofya'y Mustafa Kemal, Fethi Bey'in arkasmdan Savaglar esiyordu. Balkan geldigi zaman gehirde bir savag sonrasi havasi çayla mn acisi, bir sürú eglence arasmda unutulmaya çaligihyor, dansli alinmadig kimsenin yemekler, kabuller, balolar birbirini izliyor; digandan subaylar, kt subay kulübûnün haí¯tahk dansh toplantilannda gik uniformah Bulgarla: çekiyorlardi. dmlari bile gölgede birakarak ilgileri üzerlerine Fethi Be: dünkü dügmanlari Türklerle kaynagmaya istekli görünüyorlardi. herkese karsi uysal ve nazik davraniglanyla, onlarm gözünde Avrupabla;
MUSTAFA
'tilki'
SOFYA'DA
GÖREV
83
Türk tipini canlandirtyordu. Az zamanda Bulgar sosyetesinin sevgisini anm1§ti. Mustafa Kemal de onun yamndan hiç ayninnyordu. Ïkisi de bekâr ollarmdan çogunlukla her yere birlikte çagnliyorlardi. Eski Osmanh zaorinin palabiyigi yerine, Jön Türklerde yeni moda olan kirpik biyiklartyasker deruglu, ince, göz ahci genç atagemiliter, iyi giyiniyor, düzgün ramyordu. Yine de, pigkin ve yontulmug arkadagmdan ayn bir yaradiligldugu kolayca anlagihyordu. Ïçkiyi fazlaca seviyor, salonlarda pek egiJükülmüyordu. Îçine kapanik durusu, az konugmasi yüzünden Bulgarlar 'Türk gibi bir Türk' damgasim vurmakta gecikmediler. Mustafa Keetkisi altmda kaldigt sosyete hayatma daha tam olarak ahémamigti. ,
,
den çekingen davramyordu. Balkanlardaki görevi sirasinda ögrendilulgarcayi henüz dürgün konugamiyordu. Ama Bulgar çevrelerine girip ikça onu da ilerletmeye bagladt. Çocuklugundaki Rumeli türkülerinkalma bir ritm duygusuna sahip ve ayaklarina hâkim oldugu için iyi s ediyordu. Birkaç dersten sonra, vals ve tangoyu da ögrendi. Bu yüzher hafta subay kulübünde verilen dansh toplantilarda, hammlar araa sukse yapmaya bagladi. Kadmlar onun ilginç görünügünün etkisinde yor ve havadan sudan konugmayi bilmemesine, biraz da sallapati davnasina kar§in onda esrarli bir havamn varhgim seziyorlardi. Bir gece, Bulgar Türklerinden Sakir Zümre admda bir arkadagiyla ada verilen bir galaya gitti. Bu çok gik bir toplantiydi. Seyircilerin parL I, zarifligi, Mustafa Kemal'in üzerinde derin bir etki yapti. Perde inda Kral Ferdinand'la tamstirildi. Kral ona izlenimlerini sordu. MusKemal sadece: 'Fevkalâde!' diyebildi. Operadan sonra iki arkadagi, tarndiklanm Grand Hotel de Bulgarie'de yemege götürdûler. Misafir;ittikten sonra Mustafa Kemal, daydugu heyecam Sakir2'ümre'ye açikBati uygarhgi buydu iste. Türkiye'de böyle §eyler yoktu. istanbul'da ·a göyle dursun, adamakilh bir tiyatrobile yok sayihrdi. Türkiye, yakin ;elecekte bu gibi geylere ·kavugmahydi Türkler, Avrupa'daki toplum etion inceliklerini, güzelliklerini ögrenmeliydiler. Gecenin eglencele:n yorgun dügmüg olan Sakir Zümre, onu gidip yatmaya giiçlükle kan,
alldi.
Bununla birlikte, Mustafa Kemal, Sofya'ya gitrneden önce de sosyete bûsbütün yabanci sayilmazdi. Ïstanbul'dayken,Õmer Lütfü adinwir subay arkada§indan dul kaltm§ olan Corinne'le bir baglanti kur.tina
beg yil sonra Ankara için hazirlanan ipimina yer verilecekti. ,
I-
planlarda büyük ve rnodem bir opera binasi
-I
IMPARATORLUÖUN
84
GERÏLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ,
istidatli bir kadm olan Corinne, Beyoglu'l daki evinde gece toplantilan düzenler, çegirli kimseleri çagirirdt. Musta Kemal de bu toplantilara sik sik gitmeye baglamig; Corinne onun sosye hayatim ögrenmesine, Avrupa edebiyatim tatmasma ve özellikle Fransize Sofya'da nasil.v yi ilerletmesine yardimci olmustu. Mustafa Kemal simdi, olan imlâsi Fransizcasty uydurma da bozuk biraz hälâ geçirdigiru, kit ve Corinne'e anlatiyor, arada sirada da Latin ha-rfleriyl.eTürkçe yaziyordu:
Îtalyan asilh
mustu.
ve müzige
ögrenmi Son mektubunn aldim. Her gün beni düsündügünüzü bildirdi; beni çok sevindirdi. Afrika savagmdan ne kazandignmzi niz için de tegekkür ederim... Sofya'ya geldigim zaman inmig old gum Bulgaria otelinden çiktigimi biliyorsonuz. Simdi,yeni yapI kahyorum. Gerçekten konforlo mig olan Splendide Palace'ta otel. Banyolan, fam dögambrlari, kisacasi istediginiz her gey n Oteldeki eglenceler de ayri. Be yüzden kaimaya degiyor. Ama h kadm görmenin imkä ytr, Corinne, hayir! Sofya'da bir tek gü zei için otelde kahyorum. Cevdet Be yok. Uygun bir ev bulamadigam kader çok iyi. Onun bu le dostlugumuz caea yakm ve iyi bir de Madam Denigi adi beni. olacagmi hiç sanmazdim. Onceki gece gätärdü. Orai hammm evine Parisli eskiden bir da, tamdigi vanlarmdaki baka nazarla de kimseler önemli biri vardi. Birka oynuyorlardi. Ben oynan adigun i in onlarla selâmlagip bir iki 1 ettiklen sonra ayrddun. Sunu söyleyeyim ki, Parisli hamm1 güs Cevdet Beye beni getirmesini e söylem bulmadim. Samnm ki, akgam evimde p Ayrrhrken bana, 'Mon Commandant,' dedi, sizi mernnun i olunuz gelecek sefere ki eglenemediniz, ama emin emin pek degilim. Yalniz, ben bund.an meye çahµcagsm Arkadan Novia Amerika admdaki çalgzh kahveye gittik. Bir så Alman, Fransiz v.b. sarkiet kadm vardi, davet edilrnek umedu: çevresinde dolagip duruyorlardi. Cevdet Bey iki Mac localarm Daha kiiçük olan öte biliyordu. kiza cagirdi. Bir tanesi Almanca hic eglei bilmem, bilmiyordu. Neden bagka dil si, Macarcadan birakarak gazir Arkadan, locada kizian medim. Canim sikildi. yattigim ayrildik. yarismi gi Otele dönüp zaman, saat gece dan mi ti. Bana sik sik yazin. Sizi bütün kalbimle kucaklanm. 'bu
Corinne'nin yazde
mektup
bu
mektuba
verdigi
cevap
üzerine,
ögreacisi
yeni
-I
SOFYA¯DA GÕREV
Son
85
beklediginizden daha az imlä yanligt bulundubagka birisinin kaleminden çakmig olabilecegini Bunu ben bir çegit iltifat olarak kabut ediyorum.
mektubumda
gunu
ve... bunun
yaziyorsunuz. Arkadan.
daha içten,
ama
daha agirbagh bir ifade tapyan mektuplar
Bütüu o güksek mevkili dostlarmiza ragmen beni hatirdan çikarmadigimzi ve bu hapmet!û, devletlû2 kipilerle sürdürdügünü z bilarasmda ahbaplik benimle ugragacak bir an bulabildiginizi mek beni öyle sevindiriyor ki... Birtalam tasarilarim, hattâ büväk tasanlanm var. Ama buniar yüksek bir mevki elde etmek ya da geyler degiL Bu tasanlarimm zengin olmak gibi maddi cinsten gerçeklegmesini, hem iilkemin yararma olacak, hem de bana görevimi yapmig olmaktan dolayi zevk verecek büyiik bir likri bagariya Bütün ömrümce tek ilkem bu olmugtu. ulagtirmak için istiyorum. Daha çok gençken edindigim bu ilkeden, son nefesime kadar vazgeçmeyecegim. Bir süre sonra Mustafa Kemal, arkadagi §akir'lebirlikte, Elçilige yabir ev bulup tagindi. Evin dö§enmesi tamam olunca, iki arkadag, BulAdliye Nazirina bir ziyafet verdiler. Yemekte havyar, Tiirkiye'den :1 olarak gerirtilmig en iyi cins raki, en sonunda da §ampanya vardi. Ye.gin gitzelligi ve gecenin çok baçanli geçtigi, ikinci Balkan Savagmda istafa Kemal'e kargi sava§rug olan Harbiye Naziri General Kovaçev'in .agina gitú. General daha. önce, Makedonyali olan karisiyla birlikte, rk atagemiliterini evinde agirlamisti. Kendisi de ailesiyle birlikte, Musa Kemal'in evine davet edilmek istedigini bildirdi. Ïkinci bir zivaret dü11endi ve Mustafa KemaPle Kovaçev ailesi arasada, derin bir dostlugun aeli bõylece atiltm§ oldu. Mustafa Kemal, gimdi sik sik Kovaçev'lere gidiyor, Generalle oturakonuguyor, sava§ sanati gibi savag amlanadan : iki eski siläh arkadagi :rinde malara sevimli, terbigirigiyordu. Baglarda Generalin uzun tarti vñcudu, koetmemigli. ince Dimitrina'ya Sonradan bu dikkat pek i kizi renk saçlan bukleli geriç kizla, yavag yavag ilgilenmeye ba§iadi. Simdi Emla çekinerek, saygryla konuguyor; rastla§tiklan toplantilarda dansa kal.
-
.
lyordu.
Fransizca olan bu mektupta Mustafa Kernal, 'Gros bonnets, grosses legumes' notu.) deki kelime oyununu kullanmig olacaktir. (Çevirenin
geklin-
i.
-I I
I
I
ÏMPARATORLUÖUN
86
GERJLEYÍSVE ÇÕKÜ$Ü
Mustafa Kemal, kisa bir süre sonra her yere çagrilmaya baglandi. Bir gi ceral karasi olan ve sosyetede sözü çok geçen Sultana Ratcho Petrova, or tanitmakta ön ayak olmustu. Mustafa Kemal, sosycte hayatindaki en bi yük bagarisun, sarayda verilen bir maskeli baloda elde etti. Istanbul'a b emir eri göndererek Müze'den kavugu ve mücevher kakmah kihciyla tai getirtmisti. Bu parlak kihk içinde büyfik b takun bir yeniçeri uniformasi heyecan yaratti ve gece yarisi, davetliler maskelerini çikardiklan zamai Kral Ferdinand kendisini çagirarak tebrik etti. Hediye olarak gumüg bir s gara tabakasi verdi. Yillar sonra, Kral Ferdinand sûrgüne gönderildigi a man, Mustafa Kemal de onun devlet adamligma kargi besledigi saygiyi be lirtmek için kendisine altin bir tabaka gönderecekti. Sofya'da hayat güzel geçiyordu. Mustafa Kemal in kültürü de geli mekteydi. Bu strada bir yerde, su eski Fransiz sözlerine rastladi ve bunk n, bir dostuna yazdigt mektupta tekrarladi: La vie est br^eve Un peu de reve. Un peu d'amour Et puis bonjour.
La vie est vaine
Un peu de peine, Un peu d'espoir, Et puis bonsoir.3
Ama Sofya'da sevismekten,
gülüp oynamaktan baska yapacak igler d Mustafa Kemal gõrevlerine ciddi olarak sarilungti. Fethi Bey'le ker disinin dü§üncesi de, bu görevin askeri oldugu kadar siyasi oldugu yolur daydi. Memleketi yakindan tanunak ve özellikle nüfuzlu Türk azmligiyl daha yakm iligki kurmak çabasina girigti. Sakir'lebirlikte Türklerin oturdt gu bölgeleri dolagti. Soydaglanmn bu yabanci ülkede çok iyi bir hayat sür düklerini görerek hayret etti. Bulgaristan Türkleri rabatça ticaret yapiyo] bunda da bagari gösteriyorlardi. Oysa, Türkiye'de aligverig, sadece yabar c11arm clindeydi. Türkler, Plevne'de ve daha baska yerlerde endüstri kui muglardi. lçlerinde birçogu büyük para kazanmisti. Kadmlari da anayurtte çogunlukla peçesiz dolagiyorlardi. He ki kadmlara göre daha serbeSLtiler, Musta yerde, daha Türkiye'de benzeri görälmeyen güzel okullar açalmigtL fa Kemal, kendi ülkesinde de kendi milletinin nasil bir yagam düzeyine eri ebilecegi ve eri mesi gerektigi üzerinde belirli bir dügünce edinmeye ba; ordi.
ladi. 3
Hayat kisacik
Hayat antamsiz
hayal Sevgi, azicik
Biraz
Azicik
Derken merhaba..
ishrap
Ve umut, yalritz
Derken elvedâ.
-
SOFYA'DA
GOREV
87 L
Bu geziler sirasmda, köylülerde gördügü saglamhgi da takdir etmeye aglamisti. Bir gün dansh çay saatinde, Sofya'da sik bir gazinoda oturmus, rkestrayi dinliyordu. O sirada köylû kihšmda bir Bulgar girip, yamndaki iasaya oturdu. Garsonu üst üste çagirdi; garson onu önce önemsemedi, mra da servis yapmayi redde tti. Arkadan da gazinanun sahibi, köylüye çiLp gitmesini söyledi. Köylü, 'Beni buradan atmaya nasil cesaret edersireddetti. 'Bulgaristan'i benim çahymam yasanyor. Bultz?' diye kalkmay1 aristan'i benim tüfegim koruyor.' Bunun üzerine polis çagirdilar. O da ylüde.n yana ç1kti. Köylüye çay ve pasta getirmek zorunda kaldilar, o da tiolarin parasmi t1kir tikir ödedi. Mustafa Kemal sonra, bu olayi arkadagtrma anlatirken, 'Ïgte ben Türk köylüsünün de böyle olmasim istiyorum,' efendisi durumuna gelmedikçe, Tûrkiye'de edi. 'Köylü memleketin ger:k bir ilerlemeden söz edilemez.' Kafasinda, ilerideki Kemalist slogan yle filizlenmi§ti: 'Köylü, memleketin efendisidir.' Bundan baska bir parlamento rejiminin nasil igledigini de gözüyle göBir sürü ap ögrenecekti. $akirZümre, Bulgar Meclisinde milletvekiliydi. artilerden olugan bu mecliste, Türk milletvekillerinden kurulu on yecE kilik küçük grup, sayistyla ölçûlmeyecek bir önem tagirdi. Karyk tarti madengeyi korur, arada bir de oylanyla bir tarafin agir basmasitr arasmda L saglardi.. Mustafa Kemal geceler gecesi, meclisin balkonunda oturur, rügmeleri dikkatle izler, ileride yararlanmak üzere parlamento taktikleni derinlemesine incelerdi; tipk1 bir savag alanmda askeri taktikleri incedigi gibi. Üstelik, burada daha elle tutulur bir amaç da güdüyordu. Türk vmhgi eliyle, politika mekanizmasim kendi ülkesi yaranna igletmenin tümkün oldugu kamsmdaydi. Bulgaristan Türklerinde, ilk önce, milliyetçi bir bilinç uyandirmak ge:kiyordu. Mustafa Kemal bunun için, elçilik yoluyla, iki Türkçe gazeteyi enetimi altmda bulunduruyor, haber ve yorumlarma istedigi gibi yön veriardu. Türk azmhgi içindeki hocalan ve öteki nüfuzlu kipileri etkilemek in ajanlar yolladi ve örtülü ödenekten hesapli gekilde para dagitti. Eu çapnalari sirasmda, gerici unsurlarla çati§mak zorunda kaldi. Bunlar, MusEfa Kemal'le Fethi Bey'in Sofya sokaklarmda fesle degil de, papkayla dotgmas2m bir türlû hazmedemiyorlardi. Bir Türk elçisinin, bu biçimde davçok uta'ndirici bir hal olarak görüyorlardi. Bu da Mustafa Keimgim, taPe, õteden beri merakh oldugu bir konuda, gapka ile fesin kiyaslanma-
konusunda, birtakim konugma ve tart1§malara girigmek firsatim verdi. Bulgaristan'da Türklerden yana çekilebilecek bagka bir unsur daha irdi. Bu da, Îkinci Balkan Savagmdan sonra buraya göçmüg olan Make-
ÍM.PARATORLUÖUN
88
GERiLEYÍ';iVE
CÖKÜSU
donvalilardi. Mustafa Kemal, Makedonvahlar komitesivie yakm iliskiler kurdu. Onlara para yardiminda bulundu.'Dostu, Bulgar Harbiye Naz-mmn karisi, Madam Kovaçeva, Makedonyabydi. Yerli dedikoducular, ktzi Dimitrina ile Mustafa Kemal arasmda geligen arkadagligin altmda siyasi bir koku seziyorlardi. Oysa bu arkadaghkta daha çok romantik bir çegni vardi. Mustafa Kemal, Bati inceligiyle yetigmig, iyi aileden bir genç kizla ilk olarak tarugt Aralanndaki Dimitrina ile asil yüzden ilgileniyordu. flört bir masbu yor, keli baloda iyice ilerledi. Mustafa Kemal, boyuna Dimitrina'yla dans etti. Îlk önce müzikten konastular. Genç kiz müzigi çok seviyordu. Az sonra siyasetten söz etmeye bagladilar. Mustafa Kemal, heyecanh bir ciddilikle, Türkiye'yi batililagtirmak ve özellikle kadmlan özgürlüge kavusturmak yolandaki tasanlarm anlatmaya baglada. Onlar da peçelerini çakanp atmali, bu balodaki kadinlar gibi, erkeklerle konusup kendilerini bagladigi kölelik zincirlerinden kurtulmaliydilar. Dimitrina, Mustafa Kemal'in bu güçlü, akaci konugmasi kargismda, kendinden geçmig gibiydi. Avrupah eg olarak görüyorO da, Dimitrina'yi kafasmda tasarladigi du. Ama, bunun için genç kizi babasmdan istemesi gerekliydi. O zaman da bir red cevabiyla kargilagmak tehlikesi vardi. Hiristiyan olan General, kizimn bir Müslinnanla evlenmesine razi olur muydu? Kendi de bagka bir Bulgar kizina, General Ratcho Petrov'un kizma tutulmug olan FethPye danign. Birtakim aracilar yoluyla kiz babalannm agzim arattilar, ama sonuç cesaret kinct oldu. General Petrov hic dügünmeden'kargihk vermigti. 'Kizimi bir Türk'e vermektense kafarn keserim, daba iyi: General Kovaçev de, arkadagi gibi dügünüyordu. Türk eleiliginde verilen bir balo çagnsim kendisi ve ailesi adma nezaketle reddetti. Mustafa Kemal'le Dimitrina birbirlerini bir daha öremediler? Bu arada Enver ve üçlüsü, 1914 baglarinda, bir sürû hizh ve yapici reform bareketine girismiglerdi. Balkan Sava§lan en sonunda Tûrklerde bir milliyetçilik ruhu dogurmu§tu. Ba§larmda da, bütün keyfi davramglanna ragmen, bu ruhu milli bir birlik biçimine sokabilecek 'yeterlikte bir hükümet vardi. 4
Dimitrina, Mustafa Kemal'i hiç unutmadi çünkü o da genç kt2m allesiyle temasi kesmemigti. Dört yll sonra, Birinci Dünya Savaginm sonianna doëru, Dimitrina babastyla Ístanbul'a gitmeye kalkti. Orada Mustafa Kemal'i görmeyi umuyordu. Ancak Bulgar cephesinin çäkmesi, bu yolculugu engelledi. Sonralan bir Bulgar mebusuyla evlendi, ondan dul kaldi. (Dimittina Kovaçev, 9 Agustos 1966 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Yakmiarmm aniattigma göre, son gúnlerde bile Mustafa Kemal'den söz etmekteymig.) (Çevirenin notu.)
.I
SOFYA'DA
GÖREV
89
Yöneti min bircok alaniarmda, özellikle silahli kuvvellerde, bu reformdaba hizh gelstirilmekteydi. Enver orduya, Cema! de deniz kuvvetleri1 yeru bastan örgütleme igine girigmislerdi. Enver, enerjik ve verimli bir
.it
'a,
-
yeni yetigmig subaylari
eski subay smihm temizieyip yerlerine etismeye bagladi. Bõylece yeni bir un daha kazanmig oluyordu. Artik y'alruzca yigit bir . ava çi degil, ayra zamanda keskin görüglü, becerikli bir genç tegkilâteiy1. Yapltklarim Mustafa Kemal bile begeniyardu. Sofya'dan Enver'e bir ektup yazarak onen Harbiye Nazirligmdaki baçanlarim kutladi. Tevfik de bu yolda bir mettop yazd2, ama Enver'in kurmay bagkammn ügt¯Œye Igisizligini elestirerek onun yerine kendisinin, rakibinin emri altmda çamaya hazir oldugunu bildirdi. Ancak, onun bu göreve atanmasi, gerçekymesi pek kolay olmayan bir isti. Ashnda Tùrk ordusunun bu yenilestirilinesi kargliginda ódenecek bir edel vardi: Be da, Almanlarm Türk ordusunu gittikçe denetimleri altma Imalarlydi. Ordudaki reformlari, Alman askeri misyonu dilzenliyordu. Heetin simdikibaskam, güvenilir, akilh bir kumandan olan General Liman on Sanders'e Türk ordusu üzerinde genig bir yöne tim yetkisi verilmisti. Alöteki ordu birliklerini zaten doldurmu§\artian subaylan, Genelkurmayla LI. 1914 yllmda burlarm sayisi luzla kabardi. Artik en yliksek noktasma ilagan bu 'Alman yardmu' politikasi, Enver'in elinde, Osmanh Ïmparatorugu için büyük felâketier doguracakti. Çúnkü,savag çok yakindi. Avusturya veliahti Argidük Franz FerdiLand, 28 Haziran 1914'te Saraybosna'da tedhigçi bir Sirp örgütünce tutosilahlandir11an. up genç bir ögrenci tarafindan öldürüldû. Bir ay sonra, kvusturyablar, Sirbistan'a savag açtilar; Kayzer de onlari destekledi ve BiDünya inci Savagi baglamig oldu. Bundan iki gün önce, Türkiye ile AlmanBundan, kabine Rusya'ya yönelmig gizli bij anlagmaya varmiglardi. tyelerinden yalnaca dört kisinin bilgisi vardi. Anlagrna, 2 Agustos'ta imzaandi. Bununla birlikte, bu henüz Türkiye'nin savaga katilacagi anIamina elmiyordu. Talât Paga, ittifaki, Türkiye'nin buyük devletlerden birinin lestegine ihtiyact olduguna inandigt ve yalmz kalmasmdan korktugu için steriligti. Geleneksel dügman Rusya'ya kary ingiltere ve Fransa'dan yeteri garantiler elde etmek yolundaki ugragmalari boga çikmisti. Ancak, Enver'in girigtigi reformlara ragmen, Türk ordusunun toparlarup güçlenmesi gerektigini çin daha zaman bilen Talât Paga, Türkiye'nin mümkün oldusavunmaktaydi. unca tarafsizhgim korumasi dügüncesini abymayla,
L
.
90
iMPARATORLUÖUN
GERÌLEYISVE ÇÖKÜşÜ
Sofya'da Mustafa Kemal, Türkiye'nin Almanya yamnda sava§a kanl§iddetle kargisindaydi. Almanya savagt kazamrsa, Türkiye'yi bir uydu haline getirecek, kaybederse Türkiye de çok gey kaybetmig olacakti. Mustafa Kemal, Enver'in aksine, yalmz Almanlan sevmemekle ve onlara güvenmemekle kalmiyor; onlann savasi kazanacak yetenekte olduklarma da inanmiyordu. Paris'i ziyareti ona askeri durumun, hesaplaumasi güç birtakun faktörlere bagli oldugunu ägretmi§ti. Gerçi, Alman ordusu Paris'e došru hizla ilerliyordu ama, asker Mustafa Kemal, arkadagi Salih'e yazdimektupta söyledigi gibi, 'Almanlarm, çegitli faktörlerin etkisi altmda gi zikzakII sekilde ilerlemek zorunda kalacagmi ve bunun da onlar için zararh sonuçlar dogurabilecegini' görüyordu. 'Biz, amacimizm ne oldugunu belirtmeden seferberlik ilân ettik. Bizim için büyük bir silahh kuvveti uzun zaman ayakta tutmak zararh olacaktar. Bunun, kendimiz ya da müttefikimiz için ne gibi bir sonuç verecegi kestirilemez.' Öte yandan, savag daha yayilacak olursa, Türkiye'nin uzun süre tarafda biliyordu. Bu durumda, savaga Almanya'mn kargismsiz kalamayacagru da katumasim uygun bulmaktaydi. 16 Temmuz 1914'te Harbiye Nazm Enver Pa§a'ya gönderdigi bir raporda, Sofya'daki gözlemlerine dayanarak, Bulgarlann Büyük Bulgaristan tasanlanm gerçeklegtirmek umuduyla, gittikçe Avusturya'ya yaklagmakta oldughnu bildirmigti. Mustafa Kemal, onlanu bununla yetinmeyeceklerini de ileri sürüyordu. Doguya dogru da geniglemek isteyeceklerdi ki, bu da ancak Tûrkiye'nin zaranna olarak gerçekleebilecek bir geydi. Onun için Mustafa Kemal, Türkiye'nin hareketsiz durmasmi tehlikeli baluyordu. Bulgarlarm, çegitli yollarla, Türklerin gûvenini kazanmaya çahgacaklan belli bir geydi. Bu arada herbangi bir Batih grup. la baglantisi olmayan Türkiye'nin, Bulgaristan'la dost geçinir görünmesi kendi yararma olurdu. Ama, Mustafa Kemal'in önceden gördügü gibi, Türkiye sava§a katilmak zorunda kalacak olursa o zaman da 'Bizim için yapilacak gey, bir bahane uydurup Bulgaristan'i iggal etmekti.' Bu çegit bir siyaset, Türkiye'nin Yunanistan'daki çikarlan açismdan da yararh olurdu? Bu arada, ÍslanbuPdaki dostlarma da israrla mektuplar yagdinyor, uluslararasi gerçekler üzerinde ne kadar uzak görüglü oldugunu gösteren dügüncelerini onlara açikhyordu. Daha o zamandan, Amerika'nm ergeç sava§a katilmak zorunda kalabilecegini ve buuun da aslmda Birinci Dünya Savagi demek olacagmi görmügtü. SimdilikTürkiye'nin yaranna olan tqk gey, tarafsiz kahp askeri gücûnü artirmaya bakmak, olaylarm geligmesini masinin
5
Cumhurbagkanii i
argivleri,
Ankara. Çankaya,
SOFYA'DA
GÕREV
91
izleyerek, karar almak zamam gelinceye kadar, iki taraf arasinda bir den-ge kurmak olmahydi. Savaga katilip katilmamak ya da hangi taraha katilmak soara dügünillecek bir geydi. Aceleye gerek yoktu. Çünkübu uzun bir sava§ olacakti. Mustafa Kemal bunn çok iyi biliyordu. Öte yandan, Enver Paga, sava§m kisa sürecegine ve Türkiye bundan bir gey koparmak istiyorsa, bir av önee savaga katilmasi gerektigine inamyordu. Durumun onun istedigi yönde geligmesini saglayan iki olay oldu. Bunlardan birincisi Türkiye için Armstrong Whitworth tezgâhlarmda yapilmi§. ve par asi ödenmig olan iki kruvazöre, Ingiliz Bahriye Nazirliginin yürür el koymus olmas1ydi. Kontra tta, savag çiktigi takdirde. anlagmamn karém, madde bu davramp bulunmasma lüklen kalkacagi konusunda bir Ïtilâf Devletlerinden yana olan çevrelerde bile öfkeli bir tepki yaratti. Ïkinci olay da, Göben ve Breslau adindaki Alman zirhhlarimn tam bu strada, Enver'in de bilgisi altmda, Akdeniz'deki Ïngiliz filosunn atlatarak Bogaziçi'ude boy göstermeleriydi. Eu gemilerin silahtan armmalari gerekirken, Türk hükümeti onlan satm alarak Yavuz ve Midilli diye adlandirdi. Gemilerdeki Alman deniz subay ve erleri, halkin ho§una gidecek bir jestle, baglarmdan kasketleri çikarip fes giyerek yerlerinde kaldilar. Türkiye'nin sava§a katilmasi için gimdi tek eksik, Ruslarla bir çati§maydi. Kabine üyelerinden çogunun buna karst olmalarma ragmen, Enver için boyle bir olay1 yaratmak igten bile degildi. Göben ve Breslau'1, bir çatigma çikar umuduyla, sõzde manevra için, sik sik Karadeniz'e göndermeye baglamisti. Ekim sonunda Yavuz, yanmda emektar Hamidiye ve bagka gemiler de oldugu halde denize açildt ve ortada hiçbir neden yokken, ihtarda bile buhmmadan, Ruslarm, Karadeniz'deki Odesa, Sivastopol ve Novorosisk limanlarim bombardiman etmeye bagladt. Alman amiralinin cebinde, Enver Paga'mn gizli bir emri bulunuyordu: 'Tûrk donanmasi Karadeniz'e zorla hâkim olmahdir. Rus filosunu araymiz ve nerede rastlarsamz, sava§ ilân e,tmeyi beklemeden, saldmya geçiniz." Ç1kançarp1§mada birkaç Rus gemisi batti. Bu bir savag durumuydu. Enver Paga, sözde, bu saldm haklanda bilgisi olmadigim ileri sürdü. Talât Pa§a her §eyi, ancak olduktan sonra ögrendi. 'Ke§ke ben ölmüg olsaydim da, memleket sag kalsaydi,' dedi. Ama yine i§bagmda kaldi. demal Paga, haberi, Cercle d'Orient Kulübünde kâgit oynarken ögrendi. Büyük bir gaskmhk geçirdi, yüzü bembeyaz oldu ve kizimn bagi üstüne, hiç --
I-
6
Bu savag gemilerinin satm almmasi için halk arasinda acilan kampanyaya mücevherlerini ve de erli egyalarmi vererek katilmiglardt. Ernest Jaeckh, The Rising Crescent (Yükselen Hilâl).
dmlan 7
Türk ka-
iMPARATORLUOUN
92
GERÏLEY̶VE ÇÖK.ÜSÜ ,
bir seyden haberi olmadigma yemin etti. Ama o da çekilmedi." Sadrazam Sait Halim Paga, Padisah'a istifasuu sundu. _Padigah, ona kucaklayarak, kendini tek güvendigi dayanaktan yoksun birakmarnasi ve beceriksiz adamlarm ellerine atmamasi için yalvardi. Papa da yerinde kalmaya razi oldu. Fransiz ve .Ïngilizelçileri, pasaportlarim istemeye geldikleri'zaman, Sadrazarmn gözleriraden yaglar akiyoidu. Yalmzca Cavit, önemsiz üç naziría birlikte istifa edecekti. 'Sava§i kazansak bile, mahvolacag1z,' demisti. Osmanh Ïœparatorlugunungerileyis ve çökägündeki son dönem, böylece baglamm oldu.
..I
r
-
-I
8
Sonradan sefil bir gekilde Rus boyundurugu iyi oldugunu ileri sürecekti.
daha
altma girmektense,
savasa kahlmano
ONUNCU BÖLÜM Birinci Dûnya Savay MUSTAFA lŒMAL, Türkiye'nin savaga girmesine kary gelmi§ti. Ama bu ig artik olup bittikten sonra bütün enerjisi ve yurtseverligi ile kendini sahalde, imdi müttefik olduklarma vqa verecekti. Almanlan hiç sevmedigi göre, sabri yettigi kadar onlarla birarada çahsmaya hazirdi. Sofya'daki ilk i Bulgarlara savaga girmeleri için basia yapalak oldu. Her yoidan be da Ruslar amaca varmak için çah§arak Fethi'ye yardim etti. Kargnarmda yogun bir propaganda baraji kurmuy bulunuyorlardi Türk ordulan Mustafa Kemal'in bir bagka görevi de, Bulgarlardan pegin para kargihgi büyúk için silâh ve yiyecek saglamaku.'Bulgarlardan miktarda un vereceklerine dair söz alda ve bu is için SakirZümre'yi istanbul a gönderdi. Sakir Zümre, o sirada Maliye Nazm olan Talat Pa§a'yl gördü. Ama, Talât·onu, istifa etmekle birlikte perde arkasmda çah§an ve milli politika konusunda hükümete ögütler veren Cavit'e gönderdi. Cavit, be paramn verilmesini uyguo görmedi. Elde böyle bir is için para olmada.galiba!' diye säyledi ve, 'Bu savagm yillar ylh sürecegini samyorsunuz
,
gun
ekledi.
I-
beklemekte olan Mustafa Kemal, Sakir Ïgin sonucuou Zümre'yi Sofya istasyonunda Itargilade Cavicin red cevabmi ögrenince öfkeyle, 'Böyle adam asilmayi hak etmigir!' diye bagirarak bir öngörüde dasabirsizbkla
ba bulundu.2 1
2
Madam Petrova'nm anlattik.larina bakihrsa, bir akyam evlerinde içkiyi biraz fazla kaBulgarlara bol keseçiran Mustafa Kemal, bu gibi kargi etkileri önlemek için olacak, icin araya giren önlemek Bir bagiamig. antamayi bulunmaya vaatterde yanlig den lek Onemil nokta, Fethi Bey de igi çakaya bogmug. Bu anida üzerinde durulacak hükümet merkezi Anadolu'da bir bir Türklye için yine Kemaf'in Mustafa öngÖrüyle gerekti ¡nden säz etmesidir. Cavit 1_926'daki suikast dãvalarinin sonunda Ankara'da asilmigtir,
--
"
94
iMFARATORLUÖUN
VE CÕKOSÜ GERÍLEYͧ --
Savag sürüp gitiikçe Mustafa Kemal de sabtrsizhkla kivranmaya bagladi. Artik yarbay oldugu için tümen komutanhšma hak kazanmisti. Enver Paga'ya yazarak rûtbesine uygun bir görev istedi. Ancak Enver, 'Orduda size her zaman görev bulunabilir ama Sofya'da atasemiliter olarak kalmamz üzellikle gerekli görüldägünden sizi orada biraklyoruz,' diye cevap verdi. Mustafa Kemal, kendini daha kutsal bir görevin cepheye çagirmakta oldugunu ileri sürerek, 'Eger beni yü.ksek rütbede bir subay olmaya lâyik görmüyorsaruz açikça söyleyin,' diye yazdi, Enver Paga buna cevap vermeBununla birlikte, Îstanbul'dangelen bir haberci, Enver Paga'am bir tasarisi üzerinde Mustafa Kemal'in agzuu arad1: iran üzerinden Hindislan'a üç alayhk bir kuvvet göndererek Hint Müslümanlanni Ïngilizlere kar§1 ayaklandarmak. Mustafa Kemal böyle bir kuvvetin komutasini kabul eder miydi? Mustafa Kemal'e göre, Enver'in saçma hülyalarindan biri olan bu öneri, daha savag baglangicmda onun zihninin nasil igledigini gösteren endi§e verici bir belirtiydi. Teklifl aci bir alayla, 'Ben o kadar kahraman degilim,' diyerek kargdadi. Ardindan böyle bir is için üç alaym fazla oldugimu da ekledi. Yo! üzerinde gönüllü toplayabilecek tek bir subay yeter de artardi bile. Ama, böyle bir Seye olanak yoktu tabii. Mustafa Kemal, 'Ïmkân alsaydi, ben kimseden emir beklemezdim. Bagum ahp gider ve asker toplardim. Sonra da Hindistan'2 fetheder ve Ïmparator olurdum,' dedi. Kendi ulkesinincephelerinde çarpigmak niyetinde oldugunu ekledi. Sava§m ilk aylari Tûrkiye için çok felâketli olmustu. Bagtakilerde akil olsayd2, bu süreyi bir savunma stratejisi kurmaya ayirirlar, askeri güçlerini harcamayarak kuvvellerinin egitimini tamamlar, önceden hazirlanmig planlara göre yerlestirir ve itiläf Devletlerinin hangi yönden saldiriya girigecek1erini tahmine çabgarak beklerlerdi. Ancak, Enver bunlarm hiçbirine yanagruyor, büyük ve romantik serüven1eri yegliyordu. Kendini Asya'da yeni bir Türk Ïmparatorlugu kurmak için ingilizlerin üzerine yûräyen Müs10man bir Ïskender rolünde görüyordu. Onun bu hayalleri de, Almanya'mn dünyayi fethetmek plamna uygun dügmekteydi. Enver, hayallerini gerçeklegtirmek için, derhal iki hücum emri verdi: Birincisi kuzeyde Rusya'ya, ikincisi de güneyde Misir'a dogru. Kafkaslardaki Rus kuvverlerini çember içine kistirmak amacim güden ve Alman komularn General Liman von Sanders'in ögütlerine ragmen girigilen ilk saldg1 tam bir bozgunla sonuçlandi. Korkunç kig kogullari allmda Türkler hemen hemen bütün bir orduyu yilirdiler; oysa bn önemlikuvvetin dogu cephesinin savunmasi için, yedek olarak tutulmasi gerekirdi.
I
BÏRÌNCÏDÜNYA
SAVASI
95
Mustafa Kemal, ancak Enver'in bu felâketli sefere çikmasmdan songöreve çagmld1. Zaten izinsiz de olsa Sofya'dan aynlmaya kararhydt ve alta gönüllü er olarak cepheye gitmekten bile säz edlyordu. Tam Sofya' vekili olan an ayrilmak üzereyken, Enver'in yoklugunda Harbiye Nazir igiden, On dokuzuncu Tümen komulanhšma atandigun ve hemen Istanul'a dõnmesini bildiren bir telgraf aldi. Genel karargâha gelince, onu, dogudan henüz dönmüg olan Enver'in amna götürdüler. Zay1f ve solgun görünüyordu. Mustafa Kemal: "Ne 'Biraz yorgunsunuz galiba,' dedi. 'Yok, o kadar degil. oldu? "Simdiki o kadar.
"Çarpigtik, vaziyet
nedir?
'Çok iyidir...' diye cevap verdi. Mustafa Kemal onu daha fazla sikistirmak istemeyerek, sözü, kendi19 olan tümenin komutanligma te verilen göreve getirdi: 'Beni numaras1 ayin etmek lûtfunu gösterdiginiz için tegekkür ederim. Bu tümen hangi orluda ya da kolorduda bulunuyor?' Enver, belirsiz bir gekilde, 'Haa, evet,' dedi. 'Herhalde Genelkurnaydan daha kesin biIgi edinebilirsiniz.' Mustafa Kemal bunun üzerine, Genelkurmayda oda oda dolagarak tünenini aramaya bagladi, ama bog yere! Sonunda birisi ona, bürolan HarbiNezareti binasma tagmnns olan Liman von Sanders ordusuna bir sormaögütledi. Mustafa Kemal buradaki kurmay baskamna gitti. O da, 'Bi:im kurulu lanmiz arasinda böyle bir tümen yok,' diye cevap verdi. 'Ama, 3elibolu'daki Üçüncü kolordunun böyle bir birlik kurmayi tasarlamig olOraya gitmek zahmetine kallamrsamz, herhalde genasi pek mümkündür. edinebilirsiniz.' ekli bilgiyi Mustafa Kemal ayrilmadan önce General von Sanders'in kargisma Enver,
te .ini
pkti. Henüz tampmamiglar,di ama, Mustafa Kemal'in açikça ortaya koyduu Alman aleyhtari duygulardan dolayi birbirlerini tamyorlardi. Alman Geierali one dostça bir nezaketle kargiladi. Sol'ya'dan ne zaman döndügünü mi acaba?' diordu. Sonra, 'Bulgarlar sava a katilmaya karar verebilecek re bilei istedi. ustafa Kemal kendi görügüne göre, onlarm henüz böyle bir karar rermeyeceklerini söyledi. Bulgarlar iki geyden birini bekliyorlardi: ya Alnaniarin göz ahci bir baçansim, ya. da savagm kendi topraklanna siçramanasmi. Bu cevap kargismda, von Sanders sinirli bir hareket yapmaktan
.
I
-L-
.
96
GERiLEYÍS iMPARATORLU¯ÖĞ
r..
kendini ajamada ve alayla, na inannuyorlar,' dedi.
I
I I
ÇÖKÙ·SÜ
'Demek -Bulgarlar. Alman
,
ordusunun basarm-
Mustafa Kemal sükûnetle, 'Hayir,' diye cevap verdi. Bunun úzerine von Sanders ku kulu bir §ekilde, 'Ya sizin görügünüz nedir?' diye sordu. Mustafa Kemal bir an durdu. Henüz daha ortada bile olmayan bir tümenin komutamyken, nasil olur da fikir yüretebilirdi? Öte yandan, görüglerini çoktan beri yazih olarak belirtmig bolunuyordu. Simdibandan geri dönemezdi. Bundan baska, herkesin içinde söylediki.eri bir yana, Bulgarlarm ihtiyath siyasetini dogru ve hakli bulmaktan da kendini alamiyordu. Açik konugmaya karar verdi ve kisaca, 'Bence Bulgarlarm hakka var,' dedi. Liman von Sanders tek kelime söylemeden ayaga kalkti. Mustafa Kemal de oradan aynidi. Tümeninin henüz kurulus halinde bulundugu Gelibolu Yanmadasina gitti. Bu strada Enver, yine Liman von Sanders'in ögütlerine kulak asmadan ikinci göz abe sakiirisma hazirlanmaktavdi. Süvevs Kanalma doëru luzla inecek ve Incilizieri Misir'dan kovacakti. Alman Albayi von Kress'in komutasmda çölü Türk kuvveti, SüveyssKanalina tam yedi günde varabildi. Ama, geccleyin yürüdükleri için ingilizleri gafil avlamiglardi. Bir kismi kanahn öbür hyisma ayak basti. Fakat bati kiyisi iyice tutulmustu ve ok geçmeden Ïngiliz kara ve deniz bataryalanyla daha da takviye edildi. Böylece Türk kuvveti gerilemek zorunda kaldi. Türkena bu baskmi, In.giEzleri uyarmaya yaramisti. Kanal böigesinin savunmasim öylesine sa amla tird11arki, Türklerin bundan böyle Misir'a saldirmalanm tümüyle önlemis oldular. Yaptiklan iki saldirda da basansizhga ugrayan Türkler simdi itilâî D evle tlerinin bir saldinsiyla kargi karplyayd11ar. 1915 yihmn bagmdan beri dügmanin kara ve deniz harekellerine iligkin elde edilen istihbarat raporlanndan dügmanlann Çanakkaleõnündeki adalara y1ginak yapmahta olduklan ve ÇanakkaleBogaziyla Marmara üzerinden Ïstanbul'a kargi bir IngiHz - Frans2z saldmsmm her an beklenebilecegi belli olmustu. Kafkas ve Masir seferlerinin yenilgiyle bitmesi, maneviyati çökertmig ve Ïstanbullular, ummsuziek içinde gehrin dügman eline geçmesinden, olmuy bir gey gibi söz etmeye baglamislari Ruslann çikip geliverecegi korkusuyla sinirleri bozulan Almanlarsa, ayri bir banstan söz eder oldular. Türk aii.eleri Anadolu'ya göç etmeye bagladt Hükümet Anadolu yakasinda bir saat içinde harekete hazir iki özel tren bekieliyordu: biri Sultanla maiyeti, öbürü de kordiplomatik için. Beylerbeyi Saraymda sürgünf ügünü çeken Abdülha-geçen
.
VE
·
BíRiNCÏDÜNYA
SAVASI
97
t'e ailesiyle birlikte gitmesi teklif edildi. Ama o, yerinden kimildamay: ide tti ve gimdi Padigah olan kardegine, yerinde bir gör ägle, n bir kere aynhrsan bir daha dönemezsin,'dedi. Hükümet Eski§ehir'e tagmmayi tasarhyordu. Babiâli argivleriyle banlardaki altmlar daha simdidenoraya gönderilmisti. istanbul'un polis kacollarmda, gehri tutusturmak üzere teneke teneke petrol hazirlanml§ti. saklanmig ve Ayasofya da içinde olnat eserleri müze mahzenlerinde ik resmî binalann dinamitle uçurulmasi kararla§tinlmigüzere, birtakim Amerikan Büyûke]çisi, Ayasofya'ya dokunulmamasun isteyince Talât, tihat ve Terakki içerisinde eski §eylere merakli olanlar parmakla sayi'istanbuf
diye cevap-verdi.
'Biz hepimiz yeni geyleri severiz.' ve periçanlik tablosu' halindeydi. Binlerce Türk, giz.en gizliye, savagt Ìtilâf Devletlerinin kazanmasi için dra ediyor, emnit müdürü ise bir ihtilâl korkusuyla, ipsiz güçsüzleri gehirden sürmeye barordu. 1915 yilimn Subatayinda Ingiliz donanmasi ÇanakkaleBogazi' i agzmdaki kaleleri tahrip edince halk arasinda, kocaman iki tepenin rle bir olduguna dair söylentiler yaylliverdi. Ístanbullulartop sesleri duluyor mu, diye kulak kabartmaya ve dügman denizaltilarmin periskoplaMarmara'daki adalara akm etmeye baglad11ar. a görmek merakiyla, Yalnizca Enver Paga, Kafkas yenilgisinden sonra pek ortalarda görün:mekle birlikte, hâlâ sogukkanli ve sakin duruyordu. Enver'in seçkin niiklerinden biri de buydu. Hiçbir zaman telâgh ya da heyecanh görün:z, bir odaya girdigi vakit beraberinde bir sükûnet havasi getirirdi. Simde lngilizlerin Çanakkale Bogazi'ndan asia geçemeyeceklerinden yüzyüz emin oldugunu söylüyordu. Herkes, bir panige' kapilmig Çanakkaleistihkâmlan aplamazdi. Agilacak olsa bile, IstanbuPu Türkson damla kanlanna kadar savunurlar ve dü§mana asia teslim etmezlerEnver yeni bir hülya pegindeydi; ne Almanya'mn, ne de ba§ka herhanbir ulusun ba§arabilecegi geyi yapmak: Ingiliz donanmasimn yenilmezefsanesini yakan insan olarak tarihe geçmek. Enver Paga, olaylarm sonucunda hakli çikti ama ters nedenler ydzûna. 18 Marttaki ingiliz saldmsi Bogaz'i zorlamakta basan kazanamadi. kadan ba ka bir saldm da olmadi. Ingilizler birçok kangik nedenler yüaden, donanmays karadan bir ilerlemeyle destekleyinceye kadar, seferi rdurmays uygun bulmuslardi. (Liman von Sanders onlann böyle yapmak unda kalacaklanni önceden tahmin etmisti.) ÍstanbuPda hükümetin emle bayraklar asildi. Ama Tûrklerin arasmda bunun nihai bir zafer luguna inananlar pek azdi. Önlerinde daha bir sürû çetin sava§ vardi. '
Schirbir
.
'yenilgi
'budalaca
Atatürk
/ F: 7 -L
98
1MPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜ¶Ü ,
Enver, Çanakkale'ninsavunulmasi için, Beginci Ordu adlyla ayri b ordu kurmayi kararlastirdi ve komutasim Liman von Sanders'e verdi. Saa ders, yeni kurulmus olan On Dokuzunce Tümenin de kendi emrine veri mesini istedi. Yarbay Mustafa Kemal, igte bu Lümenin bagma atanmg i karargãh.im Maydos'ta kurmustu. Dü§man saldirist baglamadan, birlikler ni örgütlemek için, önünde ancak iki aylik bir zaman vardi.
-
I
ON BIRINCI BOLUM Gelibolu
Ç1karmalan
Gelibolu bölgesini, Balkan Sava§i sirasmda Bulgarharekâttan tamyordu. Karargâlu, o zaman da, O zaman yanmadamn savunulmasma dair keedinmigti. Bunlar öteki kurmaylarm dügünceleriyle çeligiyorgörügler . Onlar kiyada yeterli bir tel örgü tahkimati yapmakla dügmançikarmasi.1önlenebilecegini, Mustafa Kemal, tersine, denizden topçu ate§iyle desdenen herhangi bir dügmamn, karaya çikabilecegini ve savunmanm göhareketle dügmam püskürtànin bundan sonra içerideki mevzilerinden kten ibaret oldugunu ileri sürüyordu. Bir gün, deniz subay1 ol arak, aym görûëü savunan Rauf la tartigirken, LJSTAFA KEMAL,
a karµ yûrütmûg oldugu adiki gibi Maydos'daydi.
koyarale 'Siz istediginiz kadar tel örgü tahkimati bunlari kolayhkla yanp karaya çikabilirim. Ve eger rada benim ilerlememi durduracak ûstün bir kuvvetle kargilagmazsam, Mustafa Kemal, bu askerlik dersini rimadayi pekâlâ iggal edebilirim.' .ti Trab1us seferi s1rasmda, Ïtalyanlar deniz topçusunun ategine sigmarak olanakstz hale getirdikleri raya çiktiklan ve Türklerin kiyi savimmasun cnan ögrenmi§ti. Böylece denizden yapuan bombardunanlarm taktik yönden etkisini anlanns bulunuyordu. Oysa, öteki Türk kurmaylan deniz-ra i§birligi konusuna yabaiici olduklan için bu dersi gimdi ilk olarak, aci nemelerle ögreneceklerdi. Alman kometanhgt da, Mustafa Kemal gibi, Türk savimmasmm, yaaadamn belkemigi demek olan yalçm tepeleri tutmak prensibine dayanist gerektigini dügünüyordu. Dügmam, karaya ç1ktiktan sonra, bu tepelesaldirmak zorunda birakacaklardi. Emrindeki alti tümenin, kiyi boyuna çük birlikler halinde serpildigini gõren Liman von Sanders, onlari içerdaha yogun ve büyük gruplar halinde topladt. Kiyida ise, gayet küçük ndini dügman
-yerine
pm,' demi§ti,
'ben
I
100
iMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ,
bir örtücü kuvvet biraktt. Ama, asil sorun, düsmanm nereden ç1karma y
pacag1m kestirmekteydi. Mustafa Kemal, araziyi yakmdan tamdigi içi bunun iki bellibagh noktadan yapilacagma inanmigti: Birincisi, yarimad mn gûney ucundaki Helles Burnu (Seddülbahir) ki, dugman burada den topçusuyla iki yandaki kiyiyi kontrol edebilir, ikincisi d'e bati kiyismda Kaba Tepe, ki bogazm dogu kiy1sina en kolay buradan inebilirdi. Ancak, Liman von Sanders'in tahminleri bambagkaydi. Onun dü§ünc sinde çikarma iki noktadan yapilabilirdi: Biri, ÇanakkaleBogazinm As3 kiyilan, ki elindeki tümenlerin ikisini bu dûsünceyle: Truva dolaylant gönderdi; biri de kuzeydeki dar Bolayir geçidi, ki buraya da iki tümen ayi di. Elinde kalan iki tümenden birini, Helles Burnu'na yolladi. Dogruda dogruya kendi denetiminde olan, fakat gerçekte Mustafa Kemal'in komi yani On Dokuzuncu Tümeni, yedek kuvv tasmda bulunan sonuncusunu, olarak Maydos yakmlannda birakti. Bu tümen, saldmma gelecegi yöne gi re, kuzeye, güneye ya da batiya gônderilmek üzere hazir tutulacakti. Mu tafa Kemal kendine verilen rolden memnun kaldi ve karargâh olarak bog zm kuzeyine dugen ve her iki kiy1ya da yakm olan küçük Bogah köyin SCSEi- Buraya yerlegerek, çikarmayi beklemeye ve tepelerin savunmasi iç
hazirlanmaya bagladi. 25 Nisan sabalu, dügman kuvvetleri, Mustafa Kemal'in önceden tal min emiis oldugu iki kumluga ç1karma yapmaya bagladilar: Ingilizler He les Burnu'udan, Avustralyahlarla Yeni Zelandahlar da Kaba Tepe'nin k' zeyinden. Aym zamanda da girigildi: Fransizl; iki oyalama manevrasma Asya yakasma baskm yaparken, Kraliyet Bahriye Tûmeni de Bolayir'( bir gösteriye kalkiglyordt. Von Sanders, bu ikinci oyalama manevrasu kandi. Itilâf Devletleri kuvvetlerinin, yanmadayi en dar yerinden kesert ordusunu çevirraek istediklerini sandi. Bu yüzden tümenlerden birini kuzi ye, Bolayir'a gönderdi. Kendi de maiyetiyle birlikte oraya gitti. Böylelik kuvvetlerini asil savag yerinden uzaklagtirmig oldu. Sonradan, kolordu k mutam Esat Paga'yi güneyden gelebilecek saldiriyi karplamaya gönderdi se de, takviyesiz birakti, Oysa, az sonra Esat Paga'mn buna çok .ihtlya olacakti.
Beri yandan Mustafa Kemal, o sabah Bogal1'da deniz toplarmm sesi zaman, kendini savagm tam agirlik noktasmda buldu. Top se leri, Saribayir sirtlannm ardmdan geliyordu. Sanbayir, bati kiyisina par lel uzanan, üç noktada üçer yüz metrelik zirveler halinde yükselen ve so: ra uçurumlar ve sarp kayahklarla dolu küçûk tepeler geklinde denize int bir silsileydi. Mustafa Kemal hemen durumun kegfi için dogu sirtmdan y le uyandigi
GELÍBOLU
101
ÇIKARMALARI
ya, l
.
'küçük
,
Avustraly'aldarla Yeni Zelandalilar ise kendilerinin tasarlamig oldugu sklerin de bekledigi gibi Kaba Tepe'ye degil, bir buçuk kilometre kaçikabilmi§lerdi. kuzeyde, daha sarp bir yer olan Anburnu'na (Burasi adan Anzak Koyu olarak_adlandirdacaktir.) Türkler hazirhksiz oldukiçin, Anzaklar arazinin oldukça çetin olan engellerine ragmen, ancak f bir direnmeyle karplaçarak, dagm bati yamaçlarma dogru ilerlemeapladdar.
Dogudaki yamaçiarda,
Mustafa Kemal ve yanmdaki alay subaylarlyla
ortasmdan geçen ve r, kaya parçalarlyla dolu, kurumu§ su yataklarrun aliliklar arasmda yükselen yllankavi patikayi güçlükle izliyorlardi. Ön:ikanlan iki rehber, asil birlikte baglantiyi kaybetmislerdi. En sonunda stafa Kemal,
kendisi, bir bölûšür bagmda atuu ileri sürerek,
pusula ve
102
iMPARATORLUÖUN
GERiLEYÍSVE ÇÖKÜ§Ü --
harita yardamtyla yolu buldu. Kocaçimen Tepe'den asagi bakmca 1511111: de nizin üzerine serpilmig duran dügman gemilerini gördü. Ama agagidaki tt peler ilerleyigi görmesine engel oluyordu. Erlerin dik bayiri tirmanmakta yorulmuy olduklanin görerek, subaylara, on ãakikalik bir mola vermeler ni emretti. Sonra kendisi, yamnda snaiyetinden birkaç ki§iyle birlikte Conl ästünde gidiyorlardi, yol aldt. fakat arazi çok er bavin'na dogru Õnce at olarak gebeli oldugu için indifer ve yollarma yaya devam ettiler. Tepe) SITada, yaldagÊLki3D ricat Slrttan agagi kogarak inen tam halinde bir bölf askerle karglagtdar. Bu, dügman çikarmasini gözetlemek için gönderilm ileri karakol birligiydi ve üç saattir
dü§mana kargi koymakta olan tek km
vetti.
Mustafa Kemal onlan
durdurarak 'Ne oluyor?' dire sordu, 'Nede
kaclyorsunuz? 'Geliyorlar! geliyorlar' cevabam aldL 'Kim geliyor? "Dagman eeliyor, efendim. Ïngiliz, Ìnziliz Askerler, yamacin allmda fundahk bir arazi parçasun gösterdiier. 8 dizi Avustralvah burada sorbestçe ilerliyordu. Mustafa Kemal'e diniensir veride ler dive O at birakmig oldugu kendi askerlerinden daha vakmddar. sonridan manukla, belki de iç'güdüsüyle,' ric: söyledigi gibi da, eden askeslere: 'Dügmandan kaç:Imaz!' dedi. Erler, 'Cephanemiz kalmada,' diye itiraz ettiler. Mustafa Kemai, 'Sünzüleriniz var ya!' dedi. Sün2ü takm yere vatme mür larma emretú. Gerive bir subay göndererek kenöi pi ade erÏerlyle, söyled gelmesini kadar çok kün oldugu sayida dag topçosunun son hizia kkadan, kendi ardattigt gibi, 'Bizimkiler yere yatmea dügman da yere ya ti. Böylece bir anhk bir zaman kazaamig olduk.' Bu bir anl:k zamanda Anzaklañn geçirdikkri duraksaraa belki de y; pmadanm kaderini tayin etti. Ordann bu duraksamasi sirasoda Elli Yedh ci Alay yaldagnaktaydi. Mustafa Kemal alaya dogreca savaga surdn. Kend si ati ria en önde aidivor ve askerleri sarsilmaz bir enerië·le sirtin vakans toplann yerierin sirta yerleptirisker na gönderiyordu. Dag batarvalarmi kendi güvenligine etti. Harekût hiç konmasma yardim önem vermedea çizgisinin emirde: yönellyordu. Verdigi günkk 'Size be ufuk bir ustünde emrediyorum... emretmiyorum; ölmeyi Biz ölünceye kadar taarruz gegt cek zaman içinde yerimizi bagka kuvvetler ve bagka kumandanlar alab lir...' diyordu. Gerçekten de o çarp ymanm sonunda Elli Yedinci Alayi hemen hernen biltün erleri ölmüs balunnyordu. Dü.yman tûleklerinin açtri 'belki
G ELÏBOLU ÇIKARMALARI
l.03 I
a perdesi arasmdan. õlmezlige cristiler.
durmadan hücum ederek, Türk
ordusunun
tarihin-
Türklerin açt1ş aleg de bunun kadar öldürücüydü. Anzaklar zaman bir sirtm ardindan görünecek otsalar bu ategle kar§ila arak durik zorunda kallyorlardi. Dag bataryasi da bir yandan onlan korkunç bir capnel yagmuruna tutuyor, dagilmak, bodur çalilann arasina saklanmak runda b.rakiyordu. Ate§e karghk verecek durumda degillerdi. Çünkü 31ari henüz iglemeye baglamamisti; deniz bataryalan bile bu kadar kanüzerine ate§ yagdirmaktan çekinerek su: bir cephede kendi askerlerinin Ancak,
Gogus goguse karsilagmalar ve mevzi degistirmeierle savag o dört dar kangik duruma gelmigti ki, gerek Türkler, gerekse Anzaklar yandan yagan kurgun yagmuru altmda kimin dost. kimin dü man oldu au kosuremez olmuslardi. Bu arada Mustafa Kemal yine yetkisi olman bir emir verdi ve Arap askerlerinden kurulu bu ikinci alayi, birincisini
ErW-.
Ögeden
V=
pmum
sonra Anzaidar
gerilemeye
bagladdar;
=
ama
1
Mustafa
Ke-
istedi i gibi denize kadar degil, sadece sabahleyin k2ylda iggal eiçuanidara eldeklen 4 ve tepelere kadar. Gece olunca sava biraz yausAncak, resmi tarih yazarmm dedigi gibi, 'O gece, bu sarp bayu-larda enin gözüne nyku girmedi. Ïki taraf da yorguelutan halsiz duimüg, pa.rgalaam4ti. Herbangi bir ilerleme kaydetmelerine olanak yokcak, savag güridtüleri dinralyordu. Ïailâya kalkarlar da, ugrayanlar ulerini sadece dügman tüfekler-inden çakan panlttya göre ayarlayaate i arahksz iol arak sürdûrdüler.' Mustafa Kemal de o geceyi uykusuz geçirdi. At üstüñde bütür ce phein
,
dela pp bügi edireneye gähgo, ertesi gür için emirier verdi. Bu strada da gece karanhimdan yararlanarak k:ytya takviye birEkleri çikanrdu. Ancak, ahyk olmadiklari garapnel ategi, arazinin önceden kestire:mig olduklan sarphgt ve birliklerin dagdarak bagsiz kalan yüzlerce erin nya dogra kaçoasi Anzaklarirt moralini bozmustu. Gece yansina dogru, Ïngiliz Bagkomutam Sir Ian Hamilton'u Queen izabeth gemisinde nykudan kaldirarak, kendisine Amk komutam GeneBisdwood'un mesajim verdile.r. yenilgiyi kabul ediyor ve Komutan i bir .gman
-
IMPARATORLUÖUN
104
GERÌLEYÍ VE CÖKÜ Ü
hemen tahliyeye girigilmesini öneriyordu. Hamilton, Birdwood'a acele ceher ne pahasma olursa olsun dayanmasim söyledi. Güneydeki kuvvetler Helles (Seddülbahir) çevresinde bir köprübagi tutmus bulunuyorladi. Ertesi gün harekete geçerek Anburnu üzerindeki baskiyi hafifleteceklerdi. Sonunda, 'Ígin zor kismim atlattimz, gimdi tek yapacagimz §ey, selâmete erinceye kadar kazmak, kazmak, kazmaktir.' diye ekledi. Sonradan
vap yazarak
hatira defterine, 'Maraton bozgunundakomsalda koyunlar gibi bogazlanmig olan Perslerin durumuna dügmektense, dügman topragmda kahrarnancasina ölmek daha iyidir,' diye yazdi. Igte o õlum kalim gûründe Türk kuv-
vetlerinin
ba§mda Mustafa Kemal'in
m saglamigti. Avustralyahlar
bulunmasi, bu sonucun elde edilmesi-
kendilerini biraz toparlayarak siper kazmaya bagladiiar. Kazma, kürek sesleri tepeden duyuluyordu. Mustafa Kemal o sabah savunma durumunda kaldi. Savagm bagmda agir kayiplar vermisti. Hem ashnda tehlikenin bu sefer güneydeki Seddülbahir'den gelecegini ve bütün yedek kuvvetlerin orada kullamlmas2 gerekecegini biliyordu. Ancak BolayW den takviye geldikten sonra yeniden saldmya geçti. Dügman bu sefer denizden ve karadan kuvvetli §arapnel ategiyle cevap veriyordu. Harekäti gemisinden izleyen Hamilton, sonradan Gelibolu Hattralarl'nda gualan yazacakte
Índirdigimiz onca vahsi darbeye
ragmen, gebe daglar hâlâ Türk dogurmaktaydi. Yer yer ilerleyen çizgiler; yegil çimenlerin üzerinde kimildavan noktalar: Saribavir sirtmda, yara izine benzeven genig bir kirmiz: toprak üzerinde birbirini izleyen noktalar... igte yeni bir nekta dizisi... ve yine bir tane daha... Yaklapyor, gözden kaybolayor, yine ortaya çakiyorlar... mevzimizia en yüksek ve en orta yerine, birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar. Bü· yük toplarm gümbürtüsünün yanisara, makinelilerir. Ve tüfeklerin arasmda gökgürültüleri bir limonlugun datakirdisi duyalayor inen çakardigi sesler gibi... Sonra ateg halifledi... dolunun runa SaldLrl püsltürtälinügtü. Bi.zirnidler olduldari yerde tutunabilmigçimenliklerin Yegil lerdi. üzerinden geriye az, çok az nokta döni<aranliklar âlemine dá. Ötekiler, göçmiislerdi. -
Mustafa Kemal'in elinde kalan erler yorgunluktan bitkin haldeydif er. Yeni gelenler ise araziyi tammtyoriardi. Deniz toplanno ategi hepsinin gözünä ylldu·mmti. Mustafa Kemal, elindeki kuvveti harcamm, ama dügmam, deniz kiyismda dar ve suurh bir toprak parçasma kadar sürmügtü. Burasi,
GELIBOLU
ÇIKARMALARI
105
bir yerdi ve ancak hem degi§ik rüzgärlara, beslenebiliyordu. Üstelik, em de dü§man ategine açik olan bir kumsaldan gerçek ve psikolojik üstünlûgû altmdaydi. ÇúnküTürkler, dügiana görünmeden onu görebilecek durumdaydilar. Mustafa Kemal, yariladanm kilit noktasi olarak gördugü tepeleri tutabilmisti. Istilãnm nereen baglayacagmi önceden kestirerek daha ilk anlarmda; kesin görüg ve seigi, yerinde kararlari ve õnderlikteki azmi sayesinde Türkleri, dügmana isolan bir yenilgiden kurtarmgnbul yolumm açilmasiyla sonuçlanabilecek avresi
zor savunulabilecek
·ürklerin
gibi, gimdi Türkler de siper kazmaya bagladilar. Iki tarahn avlamaya galil dayanan ilk hizi kesilmigti. Ama, Mustafa Kedügmarn dügmanm kaaal 30 Nisaada yapt küçük çapta bir saldmnm arkasmdan, meydan üçuncu çikarmasma bir kar i salbirakmadan, aya yeniden kuvvet komuta gucünü subaylarm verdi. moralini Erlerin karar ve nya geçmeye üksek tutmak gerektigini biliyordu. §imdiKemalyeri denilen mevkide, su-topladi. Çadirm icinde, yere bagdag ¯kurup oturdular ve aylar: çevresine Ilerindeki defterlere not aldilar. Mustafa Kemal, 'Karsumzdaki dügmaru epimizin ölümü pahasma da olsa denize dökmek zorundayiz,' dedi. 'Dügmaneviyati tamamen nana kiyasla durumumuz zayif degildir. Dü§manm inlmyt2r. Sigmacak bir yer bulmak için darmadan siper kazmaktadir. Sierinin yasuna birkaç mermi discr dügmez nasil kaçttklanm gördünüz... birliklerde, Balkanlar'daki felâuna inamyorum ki, komutamiz altmdaki etimizin tekrano görmektense ölmeye razi almayacak tek bir er bile yokbuyle adamlar oldugunn santyorsamz, buñ1an kendi elimizur. Araruzda Anzaklar
.a
e vurahm Aske rlere
de §u
'eünliik
emsi'
verdi:
Bura.da benimle heraber dövügen her asker bilmelidir ki, tek bir adun dahi gerilememek namus borcudur. Hepinize gunu hatirlatiyurdumuz hiçbir zaman hurim ki, siz yimdi dialenmek isterseniz arkadaglarimizm bu dügüncede olzara kavusamaz. Riitän silab helirtisi yorgunluk duguna ve dügmani denize dökünceye kadar göstermeyecegine inamyorum. erlerinin süngüsünden bagka hiçbir geye gü Erler, ilerleme sirasmda dügman siperlerine bildirilmigti. elmeden durmayacak ve karanhk basar basmaz dü mana saldiracaklardi. Saldiridan bir gün önce, Alman Albayi Kannengiesser su sirada Musafa Kemal'in tümeniyle karismq olan bir bagka tümenin kornutasun al-
Manga komutanlarma
.enmemeleri
da
-
-
-_r_I
.J
ÏMPARATORLUÖUN
306 trak
GERÌLEYÌSVE ÇÕKÜSÜ
karargãha geldi. Eu ne istedigini bilere çakykan ve zeki adam' onu çok etkilemi§Li. 'Bagkasmdan ne yardun, ne de destek bekleyerek, her meseleyi kendine ölçüye vuruyor ve kendi bagma karar veriyordu. Yerinde, ama az konusuyordu. Soguk olmamakla birlikte her zaman uzak ve içine kapamk bir hali vardi. Vücut yapisi pek kuvvetli degilse bile, ince ve cevikti. Ìnatcl enerjisi savesinde hem emrindekilere, hem de kendine tamamivle hâkim oldunu belliydi S-a!dm lyi bagladi. Karsida tek bir k2yibataryasi vardL Yalraz, Mustafa Kemal hesabmda bir yanhghk yapmigti. Deniz topçusunun korumasi altakdir ettigi halde, ayunda yaplan bir çikarmaya engel olunamayacagmi ayal kiytya yapabilece topçunun kuvvellere basmig i yarduni küçümsem mi ti. Ingiliz zirhhlariyla kiyidaki agir batoryalar Türklerin sadece köhne mermi yagdirmaya baglatii ve hücam dag toplanyla korunan mevzilerine heir:en yava ladt. Tusklerin birbirl ardmdan yaptigt saldirilar, dügman:n ezici topça üstünlügü karpsmda eriyip gidlyordu. Sonunda baza bölükler pae ugräyip kagmaya ha laddar. Mustafa Kemal dügman hallanm gecelon varabilmek umudoyla butün vedek!crini savaga soktu. Ama movzilete ll-k olarak, t'aktik bir yeniigiye ugrami: a _ Not deh eriyi bayraraadi, f irmi don sa a suren savag, askenmm yorgan dryarrnog olonguamn. verdim,¯ dormasi diye yazdi. n:n n. kin emir Soaraden ommia gazeteci afatlyla konu§maya gelen Rosen E c?e sabir tra ancak on mcEre k dar ätede 010.6 dDgman hatandac sivasm eg,le, nasn biçüdig. Di ardan Uk sigerdeki Lütün Türk askederinie an a üzere
'sakin,
'
,
cookie loi bilivor, uma blmeveder'da±:Klai-
vdme cri ud-. Okuma blenler
el!erinde Kar=an' 03dunu Laude ad¯ Hensi de nnn n oldúler. ·:k e_s rieri.ema! ise cancie giõeceklorine gnvenlyod:u:dr. Mesafa inanivora Ama ougini bon bi: s ui, encu savesinde zalero origoccuine r.
La
S'·:DJJGaf
UÏú
ada
070.0.500010
KΞ],iCO.
túd!T3R11:ySCG|1
. ag,12 K2.y:>aia
as
K derda i¿umam.ian! Esat Pagi, Heles Burmfadaki sa!±nya kerLovahünack i in clindeki kuwederi ida:e etmek zorundavdi. Enndan doyi Musu.:faKemale ledde bir çosit harekâttan kaçmnias ni bildirdi. Emtu½ Yine de 18 Mav:ssa Türkler, Anzaklaan köprübagna 60 äk saldu,da niaa- ciBu. Liman daba buierdular. General Sanders'in r von akta bei-aber, isin içinde Enver'in gösterig merab sezilmiyor degild¯. Mustafa Kemal, sadece bir tümen komutam olduga için, bu saldmma tasarienmasmBahiçbir rol oynamamgt1 Strateji bajam:ndan büyük hir inceni olmayan bu plan, .Sedd ü.lbahir'den ve Asya yakasmdan desteklenen asordu.
GELIBOLU
CIKARMALARI ..I
107
bir kuvvetle Ariburnu'na ynklenerek Anzakl.ari yok etmek, ya da oldugüçlendirmek gugibi denize dökmek amaci güdüyordu. Anzaklar Helles'i asker çekmig olduklarindan, Türkler dügnandan sayica lçin Anburnu'ndan Ama gimdi Anzaklarm üstünde ve ancak birkaç metre bire üç üstündùler. tclerinde olduklan için, toplara açik hedef oluyorlardi. Dügmanm önceSonuç âdeta bir kalliam den hazirladigi siperlere saldirmak zorundaydilar. .ün
oldu.
iki tarafin da ugradigt agir kay1plar, onlan, älülerini gömmek igin
bir ate§-kes anlagmasi yapmaya zorladi. Anlagmayi görügmek için dügna.n mevziine gideri Türk subaylan arasinda Mustafa Kemal de vardi. Anzaklar onlann gözlerini bagladilar ve siperlerini geni; göstermek :nagaraya gölçin var.olmayan tel örgülerin üstünden atlatarak kiyidaki bir nagtydi. Burada dokaz saadik tardüler. Burast, General Birdwood'un s vanidt. Anlagma yapumcaya kadar Aubrey Herbir atey-kes enlasmasma bed de Turk kesimindeki dostlan yamada gerem bir rehirm clarak ahkon:augtu ve halinden pel: itàyeogi aid go söylenemeza Liman von Sanders Haziranda Mustafa Kemal albayhga yliseldi. olarak yetekomutam birlikte, bulmakia buyruk birat basma mmen onu neklerini begeniyordu. Euca karso Eaver Paga, hâlâ orAan kught-lamyer 21için nrsatkollayordu. Ay sanunda cepheye yapt ve yanhgan pkarmak ale.·mdaki uvegnazhä s:casmda aradg & ziyaret bulde. bahaneyi s; th:olan secka¯ bir alave. eidii gekilde vadsk verdi. Kcmuí.asna verü;ni EsaE aden nevriler Avustra!ya biP4a'dan aan ki 1-men I-/iustafa Kemai, Gü§marca .z-n yarcandacan çe almi§u; ou meva düs se arte sa_dtr::çin inamyordu. Arna.. En--or Faga buna kary g.: reek zorunda kalabilecegine di ve Mus:afa Kernali, belki de biraz hakk olarak, cok can telef e mekle suçhe:l:. Von Sanders aralarim boldo -ve sa!din yaps i Fäkat, 51,-yaadan zakiaña Türkien gasttmak igin a taklan havai figek ve me a eiere L¯aa'nitmaam . kopmasi, bir yañdan da alay komataamte daba pn giddelli bir saannya geçmeden a mest yuzunden caµnoznala sonaçìandt ige Kan§masma y,a.wieMus ata Kemal aqans=zugm saçunu, caver'm askerlerin kalr¯amani o överken onun komaîasic_ikü.çilmsedi. Enves de Enver'in Istaayen sözler söyl:edi. Mustafa Kemal derhal istifa citi. Fakst. buPa dönügünde.n sonra Lunan von Sanders'in yatgarmas:yla yine Lümeni-:nn bagna geçõeye razi oldu. Ann, durumundan memrun degildi Gerçi Gelibolu savaamm ilk :·asöz sabibi uñdunn milletine kazand2rm1§ti ama, savagin genel yöñetiminde kuvvetleri-olamam1§tt Aynca, kolorde merkezi ile yetkilerizin derecesi, aralarinda
la
GI
ur
.
108
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE CÖKÜSÜ
nin yetersizligi ve simdiyamna verilen.Alman subayimn yetkilerinin belirtilmesi konularinda boyuna çatipyordu. Kolordu komutam Esat Paga'nin bu Arburnu mevkiine yeteri kadar önem vermedigine inamyor ve ona durmadan, burasuu savuruna sorunlan üzerinde uzun_ve aynntih raporlar gönderiyordu. Kafast, Saribay2r'in ötesindeki Conkbaytri ve Kocaçimen tepelerine takihp kalnugt1. Dügman, birliklerini güçIendirdikten sonra yeniden saldinya geçmek niyetinde oldugunu belE etmisti, Mustafa Kemal saldinmn bu sefer de Saribay1r'a yöneltilecegini iyi biliyordu. Bu yerin önemine daha önce de inannng ve hakli ç11emitt; hâlä da inarayordu. Esat Paga'yi da buna inandirmaya çabéti ama bagaramadi. Tepelerin savunulmasmda Mustafa Kemal'in kilit noktasi olarak gördugü bir yer vardi: dogrudan degruya Conkbayin'na çikan Sazhdere atagt Dagin eteklerinden yukan tirmanacak bir dügnan, bu kayahk dere yatagtmn içinden kendini göstermeksizin ilerleyebilirdi. Baglangiçta kendi komutasmda olan bu yer gimdi iki komuta arasinda bir simr çizgisi haline gelmig gibiydi. Bu önemli bölge kimin idaresi altmdayda? Mustafa Kemai'in mi, yoksa Als mi? Eu noktamn açiklaamas2 gereklyordu. man Binbasi Wilmer'in Esat Pa§a, durumu kendi gözüyle görmek için, kurmay bagkaniyia birlikte tümen karargâhina geldi. Mustafa Kemal onlari zirreye ç1kardi ve durumn tepeden gösterdi. A.sagida, çepeçevre yayilan ve Sazhdere'yi iki yandan saran kayahk, sarp arazi, alttaki kumsal, .SuviaKörfezi ve daha geride kalan Tuz Gölü'yle 'Kocaçimen doreguna dogru kuzeydogu yönürade yükseTen sira tepeler. Bulunduklan yerden, göge yükselen bu sira tepeler a§ilmasi imkânsiz gibi görünüyordu. Kurmay bagkam bu sarp araziden ancak küçük baskm grupianmn ilerleyebilecegini söyledi. Esat Papa da Mustafa Kemal e, 'Dügman nereden gelebliir?' diye sot du. Mustafa Kemal eliyIe, Ariburno yönünden Suvla'ya kadar uzanan kiy.dan igaret ederek, 'Buradan, diye cevap verdi. Paga, 'Pekâlâ,' dedi. 'Buradan geldiäirà farzedelim, sonra nasd ilerle-
vecek?'
KemaÏ yme Anburnu nu gösterdi ve Kocaçimen'e run yuvarlak çizerek, 'I§te böyle ilerier dedi.
dog;¯u genig bir ya-
Papa gülumseyerek ortun omzunu sivazladi. 'Merak etmeyin, beyefendi. Bunu yapamarlar.' Mustafa Kemal tartymayi uzatmamn bir ige yaramayacagmi görerek, 'Ingallab.' dedi. 'Umana ki siz hakh çikarsiruz.' Hatira defterine bu konugmayi not etti. Soaradan geligen olaylar üzerine bu satiriana altun kirmizi mürekkeple çizerek yan tarafa da kendi dü--
GELÏBOLU ÇIKARMALARI
109
durumu ve ulkenin gelecegini büyük bir üncesini kabul etmeyerek ehlikeye atanlar' hakkmda pek yerinde olan bazi yorumlarda bulundu. ûnkü ikinci kez olarak, Mustafa Kemal iddiasinda hakh çikacakti. Bu arada seferin baglangicindan beri mektuplagmakta oldugu Corinie'e gunlan yaziyordu: 'askerî
hayat o kadar sâkin degil. Gece, gündüz durmakstzin bagarapneller ve türlii rnermiler pathyor. Kurgunishk çalarak geçiyor ve bombalarla toplarm gümbürtüsü birbilar gibiyiz. Neyse ki, askerlerine kanglyor. Gerçekten, cehennemde dayamkh. Öte yandan, içlerinrim dügmandan çok daha cesur ve etmelerini canlarini gerektiren emirfeda deki inanç, çogu zaman lerimin yerine getirilmesini çok kolaylagtirlyor. Çückü, onlara bakilirsa, bu igin yalmz iki yüksek sonucu vardir; ya gazi, muzaffer ofmak ya da gehit. Bu sonuncusu ne demektir, biliyor musunuz? gitmek. Orada Tanrmm en güzel kaDogrudan dogruya cennete kargilayacaklar ve ebediyen emirlerine dmlari, hurileri onlart âmâde olacaklar. Ne biiyük mutluluk!
Burada
gumzm üzerinde
sertlestirdigi karakterini biraz yumugatKemal, zevk yardim etmak ve hayatm güzel, tatli taraflanndan rnek için' biraz roman okumak istedigini mektubuna eklemigti. Corinne'den bir roman listesi çikarip Istanbul'da ikisinin de tanidigt bir arkadagma vermesini rica ediyordu. O, kendisine gönderirdi. Bunlar Corinne'in o herkesi büyüleyen tatli ve zeki konugmalarium bog biraktigi yeri belki birazcik doldurabilirdi. Mustafa
'olaylarin
'duyabilmesine
I-
·.
I
ON
ÍKÍNCÍBÖLÜM Bir Tûrk Zaferi
SEFERÏN bagmdan beri ikinci kez olarak Mustafa Kemal'in görü§ü dogru, ûstlerininki ise yanhg çikti. 6 Agustosta dügman, tam Esat Pasa'ya söylemig oldugu çizgi üzeriride saldiriya gcçti. Gerçekten de bu sefer Britanyablarm niyeti, saldirimn agirhäim, Seddülbahir'den Anburnu cephesine tullugu köprübagna, gizlice 25.000 asker daha çakaydirmakti. Anzaklann önden saldirmayi tasarliyorlardi. Bir kol tam SazhdeSartbayir'a kardilar.
I
Conkbaytri batisina dogru ilerleyecek, ikinci bir kol daba re çukurundan kuzeyden dolambaçh bir rotayla vadi ve sirtlari agarak Kocaçimen'e ve . Conkbayiri'yla Kocaçimen'in arkasmdaki tepelere ç2kacakti. Bo çifte ilerleyisi desteklemek için Suvla Körfezi'ne yeniden, çogu Kitchener'in 'Yeni Ordu'suna bagh 20.000 askerin çikarslmasi öngörülmügtil Bunlar da Ana-da katildigi farta'nin kuzey sirtma tirmanacaklar ve böylece Anzaklar'in bir kugatina hareketiyle bogaza dogru ilerleyerek yarimadayi ikiye bölecek; Türk ordusunun büyuk kismim üst yamndan ay1rm1§ olacaklardi. Daha ilk baraj ateginin gümbürtüsü, sirtlart sarsmaya bagladigt anda Mustafa Kemal, saldirimn önceden tahmin ettigi gibi, tam merkezde geligmesini bekliyordu. Oysa Liman von Sanders, saldirmin ya lam sag kanada ya da hemen sol kanada, Bolay1r'a karst yapdacagini samms ve bu kesimlerdeki birlikiere telikte bulunmalan içiu emir vermisti. Dügmanm Saribada saldirabilecegini dügünüyordu. Gerçekten de o yar'm güriey sirtlarina aksam Anzaklar, Saribayir'in güney sirtlarmda bir oyalama hareketine girigtiler ve Esat Paga'nin yedek kuvvetlerinin önemli kismim ortaya çektiler. Böylelikle, Mustafa Kemal'in bile tahmin etmemig oldugu bir saatte, geceleyin baglayacak olan saldiri için meydan bog kalmi§ oldu. Bu saldirida tepeleriti gün dogmadan önce ele geçirilmesi tasarlanmisti. Saldinya, karanhk bastiktan sonra, birkaç gûn önceden prova etmig
BIR TURK 2' AFERI
111
bagarih bir hileyle, Türk siperlerinin denizden bombardimamvla irigtiler. Yine gecenin tam o saatinde mermiler yagmaya ve projektör'ler artlan taramaya baglamisti.Türkler de aym saatte, bir önceki gibi siperleyararlaini barakip bagkayerde mevzi almiglardi. Bu sefer dügman igiktan 1arak onlann izinden gitti ve böylelikle Türklerin ilk mevzileri ele geçmig aldu. Çarpigma, Sazlidere boyunca devam etti. Türkler, Mustafa Kemal'in lyarmalanna elverigli bir savunma durumuna geçirilmemig olan ragmen zorunda kaldilar. Türk ileri karakollarindan çogu saçekilmek yerden au Jece örtücü kuvvetler tarafmdan savunulmaktaydi. Tepelere yapilacak alduklan
ana saldirl için yol açik birakilmigti. Durum, Anzaklar için çok umutgörünüyordu. u Mustafa Kemal'in tûmeni, sürekli ates altmda olmakla beraber, basta arp1§maya dogrudan dogruya katilmadi. Çünküdügmamn Sazhdere çukuunun kuzeyindeki tepelere dogruizledigi asil çatalh yol, zirveler de içinJe olarak, yandaki birliklerin Zirhh Tepesi diye adlandarmig olduklari bir :epedeki gözetleme yerinden, çarpigmamn yapildigt kesimle telefonlagiyordaha kuzeydeki Agildere taradu. Sadece tam sagmdaki Conkbaym'ndan, Emdan da sûrekli olarak piyade ateginin gürültüsünü duyuyordu. Ergeç, be1ki de sabaha dogro, kendi cephesine de bir saldm bekliyordu. Bunun için, uk sik kisa emider ç1kararak birliklerinin tetikte bulunmasim sagladt. Sabaha kary 3.30'da talimati verdi: >lan
su
sabahleyin bizim cephemize saldmda boluumasi muhAramizdaki mesafe çok azdtr. Herhangi bir anî saldirlyx temeldir. geri püskürtebilmek uyamk ve silah kullanmaya için, askerimizin hazir buluumasi gereklidir. Subaylara, askerlerini nyamk tutmalagekilde, her an hazirrmi ve nazik tabiye durunmnnu gerektirdigi likh bulundurmalarmi bildiririm. Dügmanm
birlikte bagladi. Bu saldm, Oonkbaym'mn ahnmasiyl.a aym zamana rastlamak ve i§gal kuvvetlerinin sag kanadim, Mustafa Kemal'in tümeninden gelecek yan ategine kary kotumak amaclyla tasarlanmigtL Zirveden inen bir kol, Zirhh Tepe'ye yüklenecek, bir bagka kol da apagidan yukanya akm edecekti. Ancak, gece. iyi baglayan dügman saldmsi çok geçmeden güçlükle kargilagti. Anzaklan yenen karanhk olmugtu. Birinci kolun bir bölügû öncülerin.yanhghšma kurban olarak yolunu kaybetti ve boguna bir sûrü inig çikigkendini yine ba§ladigi yerde buldn. Ikinci böluk bir sirta kadar tan sonra, tirmandiysa da, öbürleri olmadan daha ileri gidemedi. Kuzeydeki AgildeSaldiri, bir saat sonra, gafagm ilk
igigiyla
I
-
EL
L
1
i
IL
..._
112
ÍMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ ,
re çukuruna sapmig olan ikinci kolun sonu ise, daha da kätü oldu. Karanhkta yollanm kaybeden askerler, uzun zaman nereye gittiklerini bilmeden yürüdiikten sonra, yorgun ve peri§an bir halde sirtlara yayalip kalmislardi. Müttefikler Sanbayir'1 gafaktan önce, dogru dürüst savunulmad2gi bir strada ve ani bir baskom pagkmligmdan yararlanarak ele geçirmek f2rsattni
kaçimnglardi. Buna kargm, apagidaki kuvvetler, artik yukandan desteklenmekimkâim kalmadi Türklerin en ni ve Mustafa Kemal'in savunma mevzilerinin kuvvetli hatti olduguau bile bile, saldirlya geçtiler. Bu da felâketle sonuçMustafa Kemal'in nyalandi. Yürekli, ama tecrübesiz olan Avustralyalilar, tuk ve hazirhkh erlerinin üzerine, intihar edercesine dalga dalga atilarak, eriyip gittiler. Bu sirada Îngilizlerin'Yeni Ordu'sunun askerleri kuzeyde, Suvla Körfezi kiydanna çikarma yapmaktaydilar. Kar§11armdakiTürk kuvveti Binba1 Willmer'in komutasinda, hafif silahli üç tabordan ibaret oldugu için fazla direnmeyle kargilagmadilar. Buna ragmen ilerlemekten çekinir gibi bir ha lleri vard.i.-Liman von Sanders ise asil saldinnin burada, merkezde oldugunu en sonunda anlanusti. Bolay1r'dan, Asya yakasmdan ve yardimci Ingiliz saldinsmin çökmüg oldugu Helles Burnu'ndan, Suv1a'ya ve Anzak koyuna takviye istedi. Ama bunlann gelmesi için geçecek yirmi dört saatlik sûre boyunca T ürklerin ve Saribay1r'in durumu çok tehlikeliydi. Mustafa Kemal tehlikeyi oldugu gibi görüyordu. Bu kadar az direnigle kargilagan bir dügman kuvveti, kuzeydogudan gelerek kendi tümenini kuatabilir ve bu da Türklerin bütùn Arburnu cephesinden çekilmesine yol açabilirdi. Mustafa Kemal kugku içerisinde, gözlerini kendi komutasmda olmayan Conkbayiri ndan ayiramiyordu. Sabalun erken saatlerinde kendi tümeninin girigtigi çarpigmay1 kazandiktan soura tümen yedek birligini Conkbaym aganismdaki çikmtiya ileri karakol olarak gönderdi. Az sonra Albay Kannengiesser de güneyden iki alay askerle gelerek zirveyi tuttu ve sabahleyin, üç ay siper içinde kalmaktan yorgua dügmü.5AnzakIarm sagdan girigtigi saldmya karsi, gögsünden agir yaralanmak pahasma burasmi elinden birakmamayt basardi. Ertesi gün gafakla birlikte Anzaklar, Mustafa Kemal'in edilemeyecek vah§ette' diye nitelendirdigi yeni bir saldmya girigtiler. Bir gün önceki gibi agir kayiplar vereceklerini samyorlardi ama, korkuyla çiktiklari teperin ardmdan hiç ateg gelmeyince gaçardilar. Zirveye vardiklan zaman sabaguda uynyakalmig bir avuç asker buldular. dece bir Türk makinelisinin 'tarif
BIR TÜRK
ZAFERÍ
133
de erleri,
anlagilmaz bir nedenden õtùrú doruktan çekilmisti.. Conkbaböylece ele geçirilmig oldu. Ama, Anzaklar da tehlikeli bir durumda kalmiglardi. Gün dogar dogz, iki yandan birden giddelli bir yaylan ate§ine futuldular. Ateg, sagda Listafa Kemal'in Zirhli Tepesi'ndeki mevziinden ve solda, saldirunn püsrtülmü§ oldugu tepelerden gellyordu. Toprak çok sert oldugu için dogru rûst siper kazmalanna imkän yoktu. Askerlerin çogn öldü. Yine de, sa Lanlar, komutanlannin.yürekliligi yüzünden tepeyi tutabilmiglerdi. Kaihk hasmca takviye birlikleri yeti§ti. Böyiece ertesi sabaha kadar biraz dendiler. Türklerin kendileri kadar tehlikeli bir durumda oldugunu nereden bieklerdi? Mustafa Kemal için bu, sinir, kugku ve çaresizlik içinde geçen gün olmu§Lu. Saginda Türk savunma hadar2mn kaosa yaklagan bir kanhk ¡çinde bulundugunu daba sabahm erken saallerinde anlamisti. Kararha gelen haberler ortada bellibagh bir komata bulunmadigirnapaçik be:dlyordu. Örnegin,bir subaydan göyle bir mesaj ahnmytr Conkbayin'na hücum edilmesi için emir geldi. Bu emri kime ileteTabur komutanlarmi Her arlyorum, ama bularuyorum. Durum ciddi. Hiç olmazsa araziyi bilen bir kosey karmakarigik. mutan tayin edilse. Ne rapor, ne de bilgi alabiliyoruz. Ne yapacagimi sagirmig haldeyim. Bü tün birlilder birbirine karigmig durumda. Ortada bir tek subay yok. Oldugum yerdeki eski alay komutani vurulmug. Ne olup bittigine dair bir bilgi veren olmadi. Subaylarm hepsi ya ölmiig ya da yaralanmig. Bulundugum yerir; admi bile bilmiyorum. Gözcü yerinden hiçbir gey göremiyorum. Milletimizin selâmeti adina, bölgeyi yalandan tamyan bir subaym atanmasmi dilerim. cegim?
Sagkmadönmüg
olan bir bagka subay da sunu bildiriyordu: 'Safakla Conkbayiri'na dogru çekildikleri birtakim askerlerin şahinsirt'tan ·üldü. Ancak bu askerlerin düssiper Conkbayiri'nda kaziyorlar. Simdi n mi, yoksa bizimkiler mi oldugu bilinmiyor.' Mustafa Kemal bordarm dügman askeri oldugunu tahmin ederek, keiçin tümen emir subayi ile yaverini oraya gönderdi. Yaver vurulup öldü. sefer tümen kurmay baskanru gönderdi. Onun raporu kendi gözlemleriuyuyordu. Eu arada Nuri admda bir alay komutam (ki sonradan MustaKemal'in yaveri olacaktir) grup harargãlundan telefon açti. Dedigine yürüyûp oradaki dügmana saldir e, grup límnutam ona Conkbaym'na ·aber
Atatürk
/ F:
8
i
-
I.
..r
-
-. .-i . 114
IMPARATORLUGUN
GERILEYISVE COKUbU
omrelmisli. Nuri, Conkbaviri'ndaki birlikler ve komuta hakkind bilgi istemis, ama çok sinirli görünen komutanla kurmay bagkani bu bilgi vermekten. çokinmislerdi, ya da bilgi verecek durumda degillerdi. sSimc Nuri, Mustafa Kemal'e, 'Lülfen durum hakkmda beni aydmlatiruz,' diy y Wanyordu. 'Orlahkla konnilan diye bir gey yok!' Mustafa Kemal, ona hemen Corikbaym'na yürämesini emretti ve 'Kr dive ekledi. mutam olavlar tavin edecektir,' lepe'yi Ashnda tulmakta olan tümenin iki komutam birbiri ardma n nilmus ve yerlerine hemen baskalan geçirilmigti. Simdikikomutan, Istar huPdan yeni gelma olan bir yarbaydi ve cephe harekâtmdan çok, ceph gerisindeki demiryolu ulagumin yönetmekte recrübesi vardi. Ustelik ker dinden daha vüksek rütbedeki kurmavlara emir vermek gibi haur kina bl durumda bulunuyordu. Tchlikeyi önlemek için dügünebildigi tek çare, eli yollamai ne geçen bülün askerleri, plana filân bakmaksizm Conkbayin'na telefon ederck bu dun tan ibaretti. Mustafa Kemal, grup komulanhšma ve hemen önlem ahnmasim istedi. Ama 'Elimizden geleni yt mu elegirdi plyoruz'dan baska cevap alamadt Bu telefon konugmasindan ve okudug kunnaylar ne yapr emirierden gu sonuce çikardi: Grup komutanhšmdaki birbirlerinin üstúne atmaya baglami caklarmi sastrmiglar ve sorumlulogu lardi. Eu darum üzerine o akgam hatira defterine, 'Sorumluluk yükü ölun den de agir,' diye yazdi. Çokgeçmeden, durum daha da gerginlesti. Anafartalar Gruba Komt Albay Fevzi Bey, Von Sanders'in istedigi takviye tümenleriyle birlikt tam Bolayar'den gelmisti. Mustafa Kemal ona hemen bir mesaj göndererel kendisinden milletin selameti adina, Conkbavin'ndaki nazik duruma Vc sonr'a kurmay bagkara, Von Sai Sanders'in dikkatini çokmesini istedi. Az üzerindeki ederek alma kendisine telefon durum ders görii ünu sordi .bildirdi. Dügman genel bir said Mustafa Kemai dügüneesini.kesin bir dille üstün bir darumdaydt Bü.ti Yapligi çikannalar sonucu, çok nya geçoisi. geçmek gereki elden harekete gitmesini istemiyorsa, hemen dag dizisinin dakikamiz 'O dakikayi da kaç kaldi,' dedi. dL Mustafa Kemal, 'Tek bir nrsak genel bir felnkede kargi karg1ya gelecegiz.' Elma kary ne duçündügü sorulunca, 'Birlegik bir komuta diye ceve verdi. Sonra daba da ileri viderek. 'Tek çare, bütün birlikleri benim emr dedi. me vermektir Kurmay bagkam biraz alayla, 'Çok gelmez mi?' diye sordu. Mustafa Kemid, 'Az gelir!' diye cevap verdi. Felâket sadece Sanbayirt degil, kuzeyindeki Suvia cephesinde bub masmi
'
BIR TURK ZAFEIU
115
Binbati Willmer'in m Arafarta strtru da tehdit edlyordu. Anafartalar'da nrindeki ü.çtabur, kirk sekiz saate yakmdir tepeyi tutmaktaydi. Bu askerr hayatlanm sadece ingilizierinkararsizhšma borçluydular. Ìngiliz askerri o günü tepelere tirmanacak verde, Kolordu Komutanlari General Stoprd'un sayesinde kurnsallarda girmekle geçirmiglerdi. Ama bu el:tte böyle sürüp gidecek degildi. Ingiliz]er her an saldinya kalkabillrler-
Ëenize
Fevzi Bey, Bolayar'den gelen askerlerinin hemen. o gün, yani 8 AgusÏngilizlere kargi harekete geçmoye hazir olacaklanna dair Von .nders'e dü§ûnmeden söz vermisti. Ama simdi o da kararsizhk içindeydi. kit ögleyi geçtigi halde askerler hâlâ hazir degildiler. Fevzi Bey onlarm
s sabahi
tesi sabah gafaktan önce saldmya hazir olamayacaklarim ileri sürüvor-Von Sanders ölkeyle o akgam saldinya girigilmesinin gerekli oldugun1srar etti. Fevzi, tümen komutanlanmn dügüncesine göre bunun müm. in olmadigini söyledi. Askerler yorgun ve açtilar. Araziyi tammiyorlardi. :teri kadar toplan yoktu. Von Sanders: 'Grup komutaru sizsiniz, siz ne diyorsuntz?' diye sordu. :vzi Bey, 'Ben de onlar gibi dügünüyorum,' diye cevap verdi. Liman von aders hemen o an Fevzi'yi komutanhktan aldi. Sonradan, 'O ak§am Anartalar kesimindeki bütün kitalann komutasim On Doktzuncu Tümen Koutani Mustafa Kemal Beye verdim,' diye yazacakt2. 'Kendisi sorumlulusevinçle kargilayan bir önderdir... Enerjisine tam güvenim vardir.' Mus. a Kernal de o aksam kendi kendini kutlayan bir ruh durumu içinde hatidefterine gu felsefi dû ünceleri not odlyordu: 'Tarih ne güzel bir aynal sanlar, özellikle ahlâkça geri kalmig soylardan gelenler, kutsal davalar rysinda bile kötü duygularun açiklamaktan kendilerini alamazlar. Bük tarih olaylarina katlanlann davrarug vc tutumlari, ahlaklanmn gerçek :ehgira ortaya çikarirMustafa Kemal en sonra bütün cephenin denetimini ele almisti. SükûLle, Once sabahleyin Conkbaym'na yapilacagmdan emin oldugu saldinkargt gerekli önlemleri ahh. Sonra tümen komutanhgim bagkasma dev¯ .ti. Tümene, askerlere cesaret veren ve fedakârhklanm öven bir aynkk :saji yazdi. Gece yansmdan az önce de atma binerek kuzeye, Anafarta danna dogru yola çikti. Asd tehlike simdiburadaydi. Anafartalar henüz lag görmemigti. Mustafa Kemal hattra defterine, 'Dört aydir ilk olarak, çok te mir bir havayi içime sindiriyorum,' diye yazdi. 'Ç ünkü Arburnu dolaylannda teneffüs ettigimiz hava çürämü§ insan cesederinia. kokusuyze hirle nmig ti.' i.
"¯'
ÏMPARATORLUÕUN
116
GERÍLEYÌS VE
ÇÖKÜ$Ü
Hem kendine bakmasi, hem de kayiplann agir olacagim sandgi Ana fartalar cephesinde bir revir kurmasi için, tümen doktorunu da yamria al nusti. Mustafa Kemal, kaç gecedir uyku uyumamig, sadece yorgunluktal degil, aym zamanda bir türlü silkip atamadigt sürekli bak2m isteyen sitm: nöbetlerinden ötürü. halsiz dügmü§tü. Avurdu avurduna yapiqung, benzi sa rarmq; çukura batik gõzlerine dalgm bir ifade gelmigti. Ozellikle su andi elinde ne kendinin, ne de dügmammn kuvvetine dair kesin bilgi olmaylyn dan çok tasalamyordu. Ama bu dig gerginligin ötesinde, içi güven doluydu Sorumluluk ona uyanci bir ilâç etkisi yapiyordu. Kendinden apagi gördügi birtakim kisilerin yanhylanna ve yarattiklan karigkhklara kary bir gey ya pamamaktan cakti artik.
dogan bir öfke içinde, eli kolu bagh olarak seyirci kalmaya
istedigi gibi hareket etmekte serbestti ve askeri duruma keski
ve hesaph bir gekilde kavradigi için, yapilmasi gereken igi, henüz ayrmtila riyla degilse bile, genel çizgileriyle biliyordu. Aldatici bir lyimserlige ka pilmig degildi, Bagka komutanlana, hayatlan ya da meslekleri pahasina kaybetmig olduklari bir savag devralau oldugunun farhodaydi. Ke ndis de bagarisizhga ugrayabilirdi. Ama bûtúa iradesi, bütun yurtseverligi m kendi yetenegine olan bütün inancryla zafere ulagmak istegindeydi. ileridt o geceki duygularim söyle anlatacakti: 'Böyle bir sorumlulugu yüklenmel kolay is degildi; ama zaten vatamm mahvolduktan sonra ben de ya§ama maya karar vermig oldugum için, bu sorumlulugu lâyik oldugu gururla üze rime
aldim.'
Mustafa Kemal, cephedeki karga ahgin izlerini hemen gördü. 'B1ça gin kemige dayanmig oldugu gu sirada,' askerlerinin çarp1§tigi yerden çol rastladi. uzaklarda bombog duran bir tümen komutamyla maiyetine He men cepheye gitmelerini emretti. Bir bagka karargâhi zifiri karanhk için de buldu. Ne bir igik vardi, ne de bir ses. Herkes uykudaydi Mustafa Ke maPle yamadakiler onlara sesleadiler. Eu sahneyi hattra defterinde göyk anlatir: 'Çadirlarm birinden bagmylarimiza cevap olarak gecelikli bi adam çikti. 'Burasi neresif diye sordum. 'Binbag Willmer'in karargalu, dedi. Ama pek bir geyden haberi yok gibiydi. Beni komutana götürmesin söyledim. Fakat adam komutam tammadigi için dedigimi yapmak isteme di. Sadece eliyle karanhkta bir yeri gösterdi. Bizi oraya götürmesi için zor ladim. Willmer'in yattigi kulübeye götürdü. Willmer uyuyordu. Maiyetin deki subaylardan biri olan Haydar Bey'le görügtüm. Anafart.alar grubu ka rargâhimn nerede oldugunu sordum. 'Bugûn buradaydi, ama sonra,' le kuzeyi 'göstererektaraflara bir yere kaldmldi,' diye cevap verdi. Su bay, Mustafa KemaPin bilmedigi bir yer a di söylemigti. -eliy
'gu
-L
BÏR TURK ZAFERI
117
Vakit kavbetrnek istemeven Mustafa Kemal, karanhkta atim o vöne gru särdu. Gece yansmdan sonra, saat 1.30'da, grup karargâhim buldu. Irmay baskam, subaylarla beraber kendisini bekliyordu. Mustafa Keil'in ilk igi, dügmarun yerini ve kuvvetini sormak oldu. Kendi emrindeki tümen neredeydi, durumlan neydi? Grup komutanhgimn onlara vermig Jugu.son emirler nelerdi? Kurmay baskani burlara kesin bir yamt verely ordu. O zaman Mustafa Kemal kendinden önceki komutam Fevzi Benerede oldugunu sordu. Çadiri'ndauyuyor, dediler. Uyandmimast ve a verdigi emri kendi önünde -dognúamasi gerektigini söyledi. Kurmay skam,imzasiz bir emir kägidi gösterdi. Mustafa Kemal, 'Bu emri Fevzi Bey verdiyse altml imzalasm,' diye is-
I
Kurmay bagkani, Mustafa Kemal'le Fevzi arasinda birkaç kere gitti, Mustafa Kemal en sonunda ldi. Ama, Fevzi imza atmayi reddediyordu. izadan vazgeçti. Kurmay subaylarim toplayarak tümenlerin nerede oldusordu. Subaylar bildikleri kadarmi nu ve hücum için ne emir aldiklanni ylediler. Íçlerinden biri, cepheyi biraz görmüg olan bir kurye, ötekileroln biraz daha açiklay2ci bilgi verdi. Ama durum yine de aydialanmg ady. Neredeyse sabah olacakti; fazla sorusturma yapacak zaman yoktu. ustafa Kemal hemen bir emir yazarak komutamn kendine geçtigini bilodi ve bir sirttan öbürüne kadar bütün cephe boyunca. genel bir saldiri 1ri verdi. Subaylardan mevzilerini ve almig olduklan önlemleri hemen ndisine bildirmelerini istedi. Emrin birer örnegini iki subay eliyle tün komutanlarma gönderdi. Saghk hizmetleri kumanya ve öteki levan konusunda hiçbir hazirhk yapilmaml§ oldugunu görerek, bu konuda da reken önlemleri aldi. Sonra sabaha karsi saat 4.30'da atma bindi ve yaidaki bir gözetleme yerine gitti. Yakmda baglayacak olan çarpigmayi bulan izleyecek ve.yönetecekti. sonucu, Türklerle Ingilizlerin Anafartalar s:rti doruklaÇarpigmarun da ve özellikle Tekke Tepe'ye ulasmak için yapacaklari yariga baghydi. taraf da -özellikle, Türklerden çok, Ingilizler- iki günlerini boga geçir.glerdi. Simdikaybettikleri zamam kazanmak için acele ediyorlardi. Lian von Sanders, .acimaksizin grup komutanlarim degigtirisken, daha a; rt bir kumandan olan Ian Hamilton en sonunda Suvla önüne gelmig buluyor ve isteksiz fümen komutanlanna, Tekke Tepe'yi gafakla beraber alslari için söz dinletmeye çahyyordu. Tepede, Türkleri engelleyecek tek taburun bile, geriden gelen orduya hesapsiz yardimi dokunabilirdi. Ne var-ki, bu bir tek tabur da kisa zamanda güçlüklerle kargilagti. Ko-
I¯
l.
ÌMPARATORLUÖUN
118
GERÍLEYÌSVE ÇÖKÜbÜ --
askerlerini
toplamak için fazla vakit harcannsti. Erler yorgunluktar giblydiler; yola koyulmadan bir gecikme daha oldu. Bir bölük, ötesersem arkadan kilerin gelmesini sõyleyerek änden gitti. Bu arada Türkler de baöbür yarundan tepeye dogru urmanmaklayddar. Fundahk arasindar ytrm zordo ilerlemek Gün dogal ve ingiliz bölügü dagimk gruplara ayrilmigtL önden dogmaz Sonunda ve yandan Türklerin sürekli ategiyle karglagtdar. lepeye varan bir avuç [ngiliz, kargi yamaçtan gelmig olan bir Türk müfrezesini kargismda bulda. Tekke Tepe yarigtm tam yarim saat farkla Türklet mutan
kazanmisti.
Mustafa Kemal'in askerleri yokus aga i, dügman kuvvellerinin arasigüverna öläm ve feläket saçarak iniyorlardi. Sir Ian Hamilton, zirhhsmm tesinden teleskopla iziedigi sahneyi sonradan pöyle anlatir.
Çok geçmeden garapneller
solumuzdaki siperlerin üzerine diisme· güneye panik halinde kaçmaya bagladilar. bakmca, dügmanm kendi attigt garapnellerin ardmd an ilerlemekte ve bizim hatti soldan merkeze dogru püskürtmek· te oldugunu görebiliyorduk... Bizim merkez kesimi, dormadan iler· için son bir gayretle leyen Türkleri geri puskärtmek silkinir gibi oldu... Sonra sabah saat 6 siralarmda bätün kesimler, sag kanal da içinde clarak, ansizm çöküverdi. Bizimkiler sadece gerilemekle kalmaditar, bazilart hemen hemen denize kadar kaçap geldiler. ye ve askerier Daha dildaitli
kuzeyden
Bütün strtlarda Türkler üzerimizde!'
görnriü§ aymydi. Kitchener ordusundaki askerier, feryadlyla darmadagm olmustu. Türklerin ategi o kadar siddetliydi ki, fundalar tutusuyor ve Ingilizler canfarm kurtarmak içir çil yavrusu gibi kaçiglyorlardi. Õgle olunca, Mustafa Kemal, Suvla sava§isiper kazmalarim emretti. Tam mevmn kazamldigma inandi. Askerlerine cutlu bile almayan tek bir tümenle, çok daha güçlü bir dügmam yerinder söküp atabilmigli. Sonradan, bu zaferin dügmam gafil avlamak sayesinde kazamlmi oldugunu söyledi. Küçûk kümeler halinde ilerleyen dü§man çarpigmalarm halif olacagun sanmi§ti. Oysa, komutanlari taraftadan lyi örgütlenen ve ni§ancihk bakmundan daha üstün olan Türk askerleri voku apagt daha da etki kazanan auglariyla dägmamn maneviyalim kirm1§1ardi. Mustafa Kemal, orada bulundugu halde, emirlerinin uygulanmasmi saglayamayan Hamilton'un tereddüdü kargismda pagip kaldigim belirtmekt.er kendini alamadi. Hamilton'un komutanlarimn zamamnda karar almaktald yetersizlikleri ve yol açan bir sorumluluk korkusu' içinde olduk'yenilgiye
larim
sezmi§Li.
Öyleki, General Stopford'un nazikliginden
savaga bir türlt
BAR TÜRK ZAFEIG
119 L-
glamaysp kondisinin gelmesini bekler gibi bir hali oldugunu alayci bir lle belirtti. Anafartalar. böylece güven altina abndi. Suvla saldirisi püskürtühnüy Ama diigmarun, Sanbayir'dan da atilmasi gerekiyordo.. Conkbaym'nda daha korkuluydu. Anzaklaim geceleyin yaptiklarmn, her zamankinden yeni bir saldiri, tam baganya u1a§mamig da olsa, siraaki yerlerini ha saglamlagtirmaya yararmgu. Conkbayiri'm hâlê bütün sava§m mihveolarak gören Mustafa Kernal, Suvia ovasmdaki ilerleyigi durdurdu ve en iki alayi sirta dogru bir karsi saldmyla göreviendirdi. Erler geceyansodan beri savagmaktaydilar a ve dinlenmeye hak kazannuglardi. tümenin Mustafa komutan vekillerine su talimal verKemaL iki aun icin askerlerimizden : 'Bu buvuk fedakârhklar isteyeConkbay1ri'ndaki acce olan arada Bu bölgede katilacak iki piyade alayma sicak gim. savaga 'oiraz
,vendigi
rba saglamanm
bildiririm
Sonra Liman von Sanders'le hücum plam üzerinde gërügmeye gitti. man, Kocaçimen tepesinin altmdaki Agildere bölgesinde, dügmanm sol madma dogru bir saldmyi uygun buluyordu. Mustafa KemaPse dogrudan roya tehLkenin kaynagi olan Conkbaym'na cepheden saldirmayt tereih dügman kendiliginden ilyordu. Orast tekrar ele geçirilirse, Agildere'deki kilmek zorunda kalacakti. Liman, Mustafa Kemal'i karar vermekte sersiz üzerinize aldimz. Planlanmst birakti: 'Bu harekâtm sorumlulugunn kangmak istemem,' dedi. 'Sadece akhmdan geçeni, bir düsünce olarak ylemek istedim.' Mustafa Kemal, savagi cephe üzerinde bizzat yönetmek niyetindeydi. kgam üzeri atma binerek maiyetiyle birlikte sitt boyunca Conkbaym'na ru gitti. Bir dügman uçagi alçalarak tepelerine doji;rugelmeye baglach. Ibaylar kaçigtilar; Mustafa Kemal yamnda bir tek subayla patikanin ortaadan ilerlemeye devam etti. Uçak da, onlari bir süre izlediyse de, saldingeçmedi. Zirvenin arkasindaki tûmen karargâluna gelince, atiyla siper. r arasinda dolagti ve birlik, komutanlariyla ayn ayn görüstü. Komutanlara,askerlerini toplayarak onlara, taze bir ruhla dövü§meleiçin cesaret vermelerini bildirdi. Komutanin zaylflamasi crlerin de ma:viyatim sarsmigti. Bütün sikintilar bundandi. Ïnsiyatifik.it, egitirn ve ögremden yoksun olan Osmanli askeri, yönetimsiz de kahnca ne yapacagini lemezdi. Bu yönetimi yeniden kurmak görevi Mestafa KemaPe dügüyori. Sekizinci Türnene gafakta saldmya geçmek üzere hazirlik emri verdi. olda olan iki alay da bu tümeni.takviye edecektL Biraz sonra tümen koutam, yaranda Galip admda bir kurmay subayi oldugu halde onu görme-
.
120
iMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍS VE
ÇÕKܧÜ
ye geldi. Galip, maiyetindeki bazi subaylann gõrüglerini belirtmek. içir izin istedi. iki gündür Conkbaym'na saldirmaktaydilar. Agir kayiplar vermig, fakar hiç bagar saglayamamiglardi. Cesaretleri iyiden iyice k1nimi: durumdaydi ve yeni bir saldirirun, digandan gelen iki alaym yardimiyla bile, baçanya ulagabilecegine inanmiyoriardi. Ustelik alaylardan biri de henüz gelmemi§ti. Onsuz baglanacak bir saldiri bozgimla sona erebilirdi. Mustafa Kemal bu subayi tamr ve sayardi. Onun ate; altinda ne kadar yürekli oldugunu görmügtü. Ba§ta onun bu disipline aykin davramgina cam sikilroakia beraber, içinden, dügüncelerinin akla uygun oldugunu kabul ediyordu. Ancak, sonradan hattra defterine yazdigi gibi, inançlat mantik ve muhakeme kurallanvla ac1klanamaz'di; ve en kanh ve atesli arunda içimizde duydugumuz inançlar da böyledir. Galip'in söyledikleri durumu çok iyi açikhyordu. Ama yine de görü§leri benim kararimi deistiremezdi. Dügmam apansiz bir baskmla gafil avlayarak yenebilecegimiz sonucuna varmigtim. Bunn bagarabilmemiz için bize sayi üstünlügünden daha çok, sogukkanhhk ve cesur bir komuta gerekiyordu.' Böylece, Mustafa Kemal tümen komutamna, karann kesin oldugunu ikinci alay gelse de, gelmese de uygulanacagun bildirdi. O geceyi tuve men karargâhinda, her geyi kendisi denetleyerek geçirdi. Bu, uykusuz kaldigt dördüncü. gece oluyordu; sitmadan son derece rahatsizd2; ategi yüksekti. Ama, dinlenmesine olanak yoktu. Bir yandan saldin düzenlerken, bir yandan da Anafartalar cephesini yõnetmek zorundaydi. Bu cepheden gelen haberler ya eksik ya da yanhg oluyordu. Aynca, buradaki kuvvetlerin içindeki kangikhgi bir düzene sokmaya çahyyor, fakat ya kayip birliklerini ya da komutanlarm arayan subaylar çadinna girip çikarak kendisini boyuna tedirgin ediyorlardi. Safaktanõnce Mustafa Kemal, çadinnm önüne çikti ve her geyin hazir olup olmadigim görmek için çevresine bakmdi. Dügmana ancak yirmi metre kadar uzakhkta olan gözetleme mevzilerine bir alay yerleptirmi§ti. Bunun otuz metre kadar gerisindeki bir bagka hatta da, karanhgtn da yardimiyla sessizce, iki alay daha sürmügtú. Sonuncu alay da vaktinde yetigirse, durumun gerektirdigi gekilde savaga sokulacakti. Ilk saldin tam bir sessizlik içinde yapilacakti. Ne top, ne de tüfek atilmamasi için kesin emir vermigti. Süngüden bagka hiçbir silah kullamimayacakti. Her iki hattaki askerler de karanhkta hiç ses çikarmadan, luzla dügmamn üzerine at11acaklardi. Savagm kaderi bu ilk iki dakika içinde sürprize baghydi. Ondan sonra ne olacagun olaylar gästerecekti. Mustafa Kemal saatine bakti ve hemen hemen dört buguk oldugunu gördü. Birkaç dakika sonra ortahk aydmlanacak ve dügman birbirine yakm 'bazi
'sava§in
DÍR TÜRK
ZAFERÌ
121
duran Türk askerlerini görebilecekti. Eger görür ve ate§ açarsaldiri suya dügerdi. Mustafa Kemal ileriye dogru kogtu. Tümen komuani da yaruna geldi. Õteki subaylarla birarada erlerin önünde durdular, Austafa Kemal, siperler boyunca ilerleyerek alçak sesle erlere talimat verli: 'Askerlerim, ka.rgmizdaki dügmam mutlaka yenecegiz. Yalmz acele etneyin. Ben änden gidecegim. Kirbacimi kaldint kaldirmaz hepiniz ileri ttum.' Oteki subaylara da erlere aym igareti vermelerini söyledi. Sonra, >irkaç adun ilerledi ve karbacim kaldirdi. Bir an içinde, erler süngû taksúbaylar kaliçlarmi çekmig olarak, sonradan kendi aniattigma göre, m§, aslaniar gibi' karanhšm içine atildilar. Bir an sonra dügman siperlerinden talniz 'Allah!' sesleri duy iluyordy. Ìngiliz askerleri, silaha davranmaya bile vakit bulamamiglardi. Sipererdekiler, ezici bir sayi üstünlügü altmda can vermig, açiktakiler de çabu:ak yok edihniglerdi. Hamilton'un cephe batti yiki]migti. Kendi anlau§1yla, ezici dügman y1m' tepeden, bayirlardan a§agi sel gibi inerek sag kanadin sarmig ve agagidaki hatlari yanp geçerek, birliklerini tepeden apagi siip slipùrmügtü. 'Generallerin er sahnda dövügtügü ve erlerin ellerindeki siahlan atip girtlak girtlaga bogustugu bir çarpigmaydi bu... Türkler tekrar ekrar saldarlyor, Tannmn admi anarak gahane bir gekilde dövügüyorlardi. 3izimkiler de bu saldinya gögns geriyor ve irklanmn geleneklerine yakigir ekilde kahramanhk gösteriyorlarda. Korkup kaçmak yoktu. Saflannda, geilemeden can verdiler.' Ama Ingiliz toplari da, Türklere tam bir kargilik verdi. Gün agardikçevian sonra, Mustafa Kernal'in yazdigt gibi, Conkbayin'ni en' bir mermi yagmuruna tuttular. 'Gökten garapnel ve demir saganaklan aglyordu. Deniz toplannin agir gülleleri topraga gömülüyor, sonra çevrenizde kocaman çukurlar açarak palhyordu. Bütün Conkbayin koyu bir dunan ve ates tabakasiyla örtülüydü. Herkes kadere boyun egmi§, bagma geecegi beldiyordu.' O ilk hücumun kahramanlartadan pek azi sag kald2. ostlarceset doluydu. Birçogu, hâlâ hecum emri beklercesine tüfeklerine amsiki sanimig olarak ölmüglerdi. Yüksek komutanlardan biri, Mustafa (emal'e '¯Kuvvetleriniz nerede? diye sorunca, 'Kuvvetlerim mi? igte bu ratan öläler!' diye cevap verdi. Mustafa Kemal korkusuzca ate; altinda durarak emirler verivor ve ascerlerini cesaretiendiriyordu. Bir ara bir garapnel parçasi tam gögsäne isa>et.etti. Yaverlerinden biri dehget içinde, 'Vuruldunuz efendim!' diye başrdi. Mustafa Kemal bagkalan daymasm diye eliyle yaverinin agzim kapatarak 'Yok öyle gey!' diye cevap verdi. Sarapnelparçasi, gögüs cebine ¯ümelenmi§ ,a,
'echenneme
.
iMPARATORLUÖUN
122 arparak
GERÏLEYÌ$VE
ÖKÚSÜ
cebin
içindeki saati parçalam1§ ve gögsünde yalmz büyükce.bir Sonradan, Harblye'deki günlerinden beri kullandigi saati kardi ve, bir saat ki bir b.ayat deger!' diye felsefe yi.)rüttü. Çarpigman sommda .Liman von Sanders'in istegi üzerine bu saati, bir hatira olarak etti. Liman von Sanders de kargihginda, üzerinde alle armaona armagan verdi.I islenmis of si an enze! bir kronometre Eomt ardim n Türklere agir kaylp verdirmekte birlikte, Anzaklann Suribayir'da tutuomalarim sagiayamadt Bazi inatça dügman birlikleri yer yer aksama kadar çarpigmaya devam ettler. Fakat Anzaklarin ana kuvvesabah ona dogru buyinn eleklerine kiylya kadar püsve daha aµgidaki rillmüs bulunuyordu. Cephe saldinsi sonucu yanlan açik kalan sag kaanaki üstün dügman kuvveti de geri çekilmek zorenda kalmigtL Böylece, Mustafa KemaPin Liman von Sanders'e kargi, saldmmn yandan degil, cepheden yapumasim ileri sürmekte bakh oÏdugu ortaya çikmiqu. Sir Ian Hamikon hûlò iyimserlik içinde §öyle yaziyordu: 'Corkbaym'm hemen hetuttuk. Simdiyekadar Türkler biraz sik:ca men iki gün, iki gece elimizde yerlestigimiz mevzileri bir daha ele geçirmeyi bagaramamigiardi. Eu sefer basardilar m2 acaba? Pek sanmryorum... Tü.rk komutasi çok iyiydi: Bunu iraf ederim. Generalleri bizi hemen Conkbayin'ndan sökup atmazsa ba 1biliyordu. Onun için ilk i§1eri bu oldu, Ama ziyam yok, na ne gelecegini aaha son sözümüzü söylemig degliz.' Her geye ragmen, Ìngilizler için, tek bir cihz umut daha vardi. Gerçi Conkbaym bi.isbütün elden gilmigli ama Suvla'da durumu kurtarabilmeleri henüz mEunkimdü. Tekke Tepe'yi almak için girigilen yeni bir saldin da borguna ugradi. Ancak Türkler, Anafastalar cephesinin kuzeyindeki IGraz Tepe'de oldukça zayiftdar. Liman von Sanders kuvvetlerini toplayamadan, buraya yapdacak bir dugman saldmston, sag yam da sanp bütün ordusunu kup tmasmdan ciddi olarak korkuyordu. Onun için, ertesi gün de Türkler zaferi henüz tam kazamlmig saymiyorlardi. Sinirleri iyice gergin olan Mustafa Kemal, yorgun erlerini durmadan dövügtürüyor ve onlara hâlâ cephe battmda, bizzat kumanda ediyordu. Simdiartik hiç yaralanmayacagina güvenerek dü§man ate§i altinda sanki kendini kornyan bir büyü varmig gibi dolaniyor ve askerlerinin gözunde bir masal kahramam niteligine bûrünüyordu. Komutanlan bilgiliydi, yürekliydi. Ama, her geyden çok, ganshydi da. rük barakmisti. 'iste
§
.
1 Sonradan Türk hükürneti, saati bir müzeye koymak üzere Afmanya¯dan istedigi zaman, Alman hükümeti, saatin çalinmig oldugunu bildirdi
geri almak
BIR TURK· ZAFERI
323
I
göre, bir çarpi§ma strasmda Mustafa KemaPin dügman bataryas2 ates açar. Menzili tam olarak besapla-
Bir gün, söylendigine alundugu
sipere
biri siperin ilerisine düger; ikincisi yirmi metre kadaha da yirmi metre yakma... Dördüncu merminin edecegi keun siperin kenarma, Mustafa KemaPin oturdugu yere isabet in ekilde belidir. Subaylardan biri kaçmass için yaivanrsa da o, 'Aruk ok geç,' der. 'Askerlerime kötä örnek olamam.' Ve sigarasun igmeye deam eder. Siperdekiler dehgetten dona kalm2s bir halde dörduncü mermiin dü;mesini beklerler. Fakat hiçbir gey olmaz. Dügman üç mermi atm1§, ati§i yapmarugtir. Kireç Tepe savagmda takviye birlikleri gedrmek için cephe gerisinde .t üzerindedir. Gecebilecekleri tek vol deniz1e sul arasmda, dü§man filoAskerler açakar. ategine bu bogaza gelinee cluru:-lar. Mustafa Keunun aal'e, 'Dügman ölüm saçiyor, ku§ bile geçirmiyor,' derler. O hemen, 'Böyo geçebilirsiniz,' diyerek kurrnay bagkam ve yaveriyle Beri došru auhr ve stekilere de pe§inden zelmelerini emreder. Askerler tek sira halinde onun eginden kopriar ve çok kaylp vermekle beraber, mevzii yeriden ole geçinglardir, mermilerden .ar
vakma
ve üçüncüsü
.ördüncu
Kendisinin hei- an camm vermeye hazir olu3u, emrindekileri de övie zorluyordu. Birkaç Eu da ona büsbütün efsanelestiriyordu. iki tepesini almak için yapilan bir çarp1§ma sira;ün sonra Anafartalar'm maa, yedek piyade kuvvetlerinia yetigebilmesi için biraz zaman kazanAsya klyismda, piyadenak gerekmi§ti. Mustafa Kemal, Fransiz athlanrna erinin ilerleyigini korumak için, ölume gittiklerini bile bile gövalyelere ya:qir bir saldmya girigtiklerini duymustu. Bunu hatirladi va sert bir karara, ayni geyi tekrarlayarak, atlilarm komutamna saldm emri verdi. Komudedi, sonra bir duraklama geçirdi. Mustafa Kemal an önce, 'Bagüstüne' >riu geri çagirdi: 'Ne dedigimi anladimz, degil mi? 'Evet, efendim. Ölmemizi emrettiniz.' Athlardan çogu öldü. Ama onlann saldmsi, dügman akmim geciktirnig ve böylece o öremli zirvenin kurtulmasmi saglam1§tl. Anafartalar'daki bu son, kanh çarpismalar, aslmda Gelibolu seferinin çalkantilanydi. Conkbaym'mn Türklere geçmesinden hemen bir hafta on Sir Hamilton Ian telgrafla Kitchener'e baçansizhklanm bildirmisti. onra fürkler gimdi sadece sayica degil, moral bakimmdan da üstünlük kazanm§Iardi. Artik sürprizden de yararlanamayacak olan Hamilton'un saldmra tekrar baglayabilmesi için yeniden yüz bine yakm asker getirmesi gereknekteydi.,.Hamilton, raporunu: 'Kargimizdaki ordu, kahramanca dövügen
lavranmaya
.I
ÏMPARATORLUÖUN
124
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜ$Ü --
ve mükemmel
yörretilen gerçek Türk ordusudur,' diye bitiriyordu. silahim kullanmaya kalkymiglar, ancak arazinin sarphgi, planlanum yanhghgi ve komutanlannm kararsizhgi yüzünden baçansizhga ugramiglardi. Üstelik,·õnceden hor gördükleri Türkler, bu silahi kendilerine kargi çevirmiglerdi. Ïngilizleri gaprtan ilk §ey, savagm tam canahci arunda ve yerinde, askerlikteki ustahgi kendilerine yalniz egit degil, üstün bile olan bir Türk komutamma ortaya çikisiydi. Îkincisürpriz de, asil Türk askeri olmustu. Mustafa Kemal strateji bilgisinin temellerini kavradigi kadar askerlerinin ruhunu da anlanusti. Türk psikolojisini ve Türk'un bir kere bagmdakilere güvenip de kam kizigtiktan sonra, nasil azimle, kiyasiya dövûgebile·ceginibiliyor, bundan yararlanmayi da iyi bagar1yordu. Böylece, Mustafa KemaPle, Mehmetçik biraraya gelerek Gelibolu yanmadasim kurtarruglardi. Îngiliz resmi tarihçisinin deyigiyle: 'Tek bir tumen komutanamn üç ayn seferde kazandigi baçanlarn, sadece bir savam gidigi üzerinde degil, bütün bir seferin akibeti ve hattä bir milletin kaderi üzerinde bu dårece derin bir etki birakmasi, tarihte e§i çok az görül-
Ïngilizleriki kez
müs
bir
'sürpriz'
olaydir.'
Mustafa Kemal sonradan Conkbaym ve Anafartalar çarpigmalarm tarihin en çetin savag alanlari olarak niteledi. Yillar sonra Çanakkale'deki gezerken söyledigi sözde hiç yapmacik yoktur. Yamadakisavag alanlarim 1erden biri buraya neden büynk bir amt dikilmedigini sordugu zaman, 'En büyük anit Mehmetçigin kendisidir,' diye cevap verdi. 'Bu yerlerin Türkiye simrlari içinde kalmasi onun sayesindedir.' Mustafa Kemal gimdi artik dinlenip kendine bakabilirdi. Savag sarasinda bile rahatim saglamasim bildigi için, çadmndan ç1karak agaç kütüklerinden yapiima rahat bir kulübeye yerle§ti. istanbul'dan gelen bir heyetin üyeleri burasim, için degil de, huzur içinde denizi seyretmek için yapiluus' bir yere benzettiler, derli toplulugun ve kendilerine sunulau dört tûrlü yemegin kargismda agmp kald11ar. Alman bir dostu2 sitmamn Mustafa KemaPi çok zaylf dügürmüg oldugunu gördû ve onun çõkmüg hali kargismda dehgete dü§tü. Ama, Mustafa Kemal'in kafasi her zamanki gibi igliyordu. Arkadaµyla hemen askerlik konularmda konugmaya bagladi. Kazanmig oldugu zaferin kesinligine inanmak kendi kendini aldatmak olurdu. Deniz kuvvetlerinin canalici önemine hâlâ eskisi gibi inamyordu. 'Karada kistmim2g durumdayiz, tipki Ruslar gibi, diyordu. Bogazlan ve Çanakkale'yitikamakla Ruslari Karadeniz'in içine kapamig oldum ve eninde sonunda çökmeye mahknm ettim. Çnnkü 'savagmak
2
Emst Jaeckh.
.I
BÌR TÜRK ZAFERl
125
öylece müttelikleriyle baglanm kesmig oldum. Ama biz de çökmeye mahûrnuz, hem de ayni nedenden. Gerçi Akdeniz'in, Kizddeniz in ve Hint )kyanusu'non eteklerindeyiz ama herhangi bir okyannsa açuamryoruz. Deiz kuvvetinden voksun bir kara kuvveti olarak yarimadamizi, kara kuvvetrini çekinmeden getirebilecek olan bir deniz kuvvetine kargi hiçbir zasavanamayiz. geçtikçe savas durguniasti ve yeniden siper çarpigmasma dönü. Mustafa Kemal dùçmanm yarimadayi bogaltmaya hazarlandéma inanaava baglamisti. Buna firsat vermeden oru yok etmek icia son bir Türk aldarismin tam zamamdir diyordu. Ama, vine üstlerine söz dialetemedi, aldm için istedigi izin, kuvvetimiz, hattâ bir tek erimiz bile göreok,' diye geri çevrildi. Bunun üzerine, Mustafa Kemal yanmadadaki inden ahamasina istedi; von Sanders de onu bagka bir goreve atamay1 kaul etti. Zaten saghk durumu kötûlegmi§ti; cephede kalacak hali yoktu. Buada yapabilecogi bir is de kalmamisti. Bu arada Selânik'ten arkada i Tevfik Rùstú, doktor olarak Gelibo/ya gelmi.iti. Mustafa Kemal o anda aldigi bir kararla, 'Ben de seninle Ïstanbul'a gelecogim,' dedi. Çoktandirayhk almadigi için bir sürü birikmisti. Buna birliki.e barcayacaklardi. Mustafa Kemal böylece lelibolu yarimadasindan ayrd di, Ba kente vangmdan on gün sonra Mûttelik Kuvvetlerin belli etmeden yarunadadan çekilip gitmig olduklanm haber ale hiçbir kaytp vermeden 1. Sonuna kadar, her dediginde hakh çakangti. lan
Aylar
'lÌarcanacak
leraber
-arasi
I¯-.
h
i
.
ON
ÜCÜNCÜ BÖlÜM
r..
Dogu Cepheleri
.
INGILIZLERIN Çanakkale'dekiyenilgisi, geçici de olsa, Türklerin iç g üç1erini yükseltti. Yakm tarihlerde ilk ol arak, bir Avrupa devletine kargi zafer kazanmiglard2. Gerçi böylelikle yabanci baskisam kalkacagma ve imparatorlugunkendini toparlayip yeniden dirilebileceñine inanan pek azdt. Ama ne de olsa kötümser ve karanhk ufkun üstünde bir umut qi belirmigú. Eski Türk ruhu hâlâ ayaktaydi demek! Milletin ganh gcçmigindeki nitelikler, azim, cesaret ve gurur, Gelibolu sirtiarmda bir kez daha kendini göstermigti. Türkler kaluamanhk pe inde kogan bir irkur; gimdi ortaya onlan kurtaracak yeni bir kabraman çikmigtL Gerçi, Mustafa Kemal, Ïstanbul'a dönu undebir zafer alayr ile kargilanmig degildi. O zarnana kadar pek kimsenin tammadi genç albaym basanlarma basmda da çok yer verilmedi. Adi az aneldi, resmi az basildi. Gelibolu savasi üzerine bir gazeteye verdigi demecira yayinlanmasina da Enver Pasa engel olde. Bunuala birlikte, agtzdan agiza yayilan bütun efsaneler gibi onun da adr ve bagardan halk arasmda duyulmaya baglamigtL Korku necur bilmeöh.ime vücuduna gerbetli oklugu için kurgun iglemeyen, baginm üstünyen. den ingü:z snermileri kus gibi uçup giderken yayhm ate.gleri arasmda yürüyüp gccen Türk savasçisi, masal gibi dillerde geziyordu. Özellikle arak, bulamami§ olañ genç kugagm seçkin3ön Türk yönetici1erinde aradiklanm Jeri için, lyiden lyiye baglandiklan bir sembol·olmustu. Herkesin özleyip bekledigi milii kahraman bu Mustafa Kemal miyd acaba? Gerçi onun askerlik dehasma deger veren Enver Pa§a'mn kendisingeçebilecek tek adam diye söz ettigi duyulmugtu. Ama, Enden ver Pasa bu igi çabuldattirmak için ortada bir neden görmi¯iyordu. Yüksek bir askeri rütbenin ve paga unvansmn sadece orduda degil, ordu digmda da 'yerime
I
ĞOÖU
CEPHELERI
127
tibar ve utorite demek oldugunu pek iyi biliyordu. Bunu Mustafa Kemal le biliyordu. Gelibola'dayken albayhga yùkselmisti. Enver de omm gimdiik albay olarak kalmasmi uygun buluyordu.
Böylece istanbuP a dönügünde Mustafa Kemal kendini yinc eli kolu ve huzursuzluk içinde- buldu. Saglik durumu düzelinceye kadar anneiyle kizkarde§inin yamnda, Selânik'ten kaçtiklan zaman onlara tutmus ollugu Begiktaf taki evde kahyordu. Ama buradaki kadmca hava sinirine doonmaktaydl. Gerçi úvey babasinm yegeni olan Fikriyc'nin gitgide olgunlaan güzelligi, sdantistm az çok halifletiyordu, ama ne de oisa artik kendi agma bir ev bulmamn zamam gelmigti. Eu arada, daha algun ve daha moaradt. Cocrn bir hava özledigi Ëçinyine Corinne Lütfü'nün arkadaghgun inne'le bütün Gelibolu savag bovunca mektuolagmig Mustafa Kemal'in eleceginin parlakligma inanan C'orinne, ona hep cesaret vermigti. Bir aksam bir muzikli toplantida Corinne, piyano bagindayken, MustaKemafin gitmesi gerekti ve ayaklanrun ucana basarak sessizce odadan a tkti. Gittigini farkeden Corirme, çaldigt parçamn yansmda duruverdi. Daetlilerden biri, bir Türk gairi, hastalandi sanarak telâgla yamna kogtu. Faat o, salondakilere dönerek, Ayaklanmn ucuna basarak digan çtkan seoldugunu musunuz?' billyor dedi. 'Mustafa Kemal. Bir gün o-daym kim k bir adam olacak ve sadece Türkiye'ye degil, bätün dimyaya ür salaak. · Ne var ki, Mustafa Kemal'in bMikte çahitigt insaniar pek böyle dünmüyorf ardi. Yine vluorta säyledigi dügünceleri ve insam gagirtan hoyrat avranislanyla baglanna dert olmustu. Íçin için sabirsizlikla kaymyor ve endini dialemek sabnm gösteren ese dosta. görüglerini zorf a kabu.\ ettirneye ugraë2yordu, Gelibolu zaferi gözlerini kamastirmis degil.di. Savagin Eurkleri felâkete surakledigini ve Alman askerî misyonunun igieri gitgide laha kötü yönettigim açikça goruyordu. Sadrazama, one surdugu geylen elgelede destekleyerek, ayrmtih raporlar yazdi. Asker ve donatun bog yeharcanmaktaydi. Yanhy kararlar ahmyordu. Mustafa Kemal, Bahrlye e ezaretindeki arkada.gi Rauf a yarup yakimyordu. Bütün. suç Almanlann linde oyuncak olan Enver'deydi. çikarlan ugruna, Türkleri kazanamayacaklan Almaniar, ;batidaki bir mahva sürüklemekteydiler. Enver Papa da bütun bunlara göz yumeavasta or, ses çikarunyordu. Ülkeye daha çok gerekli olan silahlarla donatumig Dogu Avrupa'daki savaglanna gönderiliyordu, n lyi hirlikler Almanlann 3eriye kalan birlikler ya adi var, kendi yok cinstendi; ya da on alta on yeSi ya§mdaki acemi erlerden kuruluydu, Ennlann egitirai subaylann bütür >agh
I
.L
r
128
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ
ahyor, baska iglerle ugragmalanna engel oluyordu. Silah azdi; sekiz bin ki§ilik bir birlige sadece bin tüfek dügüyordu. Alman subaylan ise, Türkiye'nin kaynaklarunn sonsuz ve askerî durumunun her zamandan daha iyi oldugunu söyleyerek, kendi bagkomutanhklarim kandiriyorlarda. Mustafa Kemal görüglerinden ve içine dogan feläket korkulanndan hükümeti haberdar etmek icin Hariciye Nazmndan bir randevu sagladi. Nazir, genel durumdan büyih
I
ceklerdi.
Mustafa Kemal, kendisine sorumlulugu agir bir komuta verilmesine karém, henüz albayhktan generailige yükselmis degildi. Bunda da, Ïttihat ve Terakki'nin eskilerinden olan ve Mustafa KemaPin hareketlerini daima kuskuyla izleyen Dr. Nazim'm biraz rolü vardi. Dr. Nazun, Gelibolu savapadan sonra Mustafa KemaFe 'Napolyonluk tasiamamast için nyan-
DOÖU
CEPHELERÍ
129
görmüglü. Mustafa Kemal de bir gür §akir Zümiçin söyledigi gibi- 'Böyle adami asmak gerek." deönce Cavit ye isti. Dr. Nazim, Enver Paga'ya, Kafkas cephesine gitmeye pek istekli rmedigi Mustafa Kemal'in, ancak yola çiktiktan sonra terfi ettirilmesini lik vermisti. Terfi haberi Mustafa Kemal oraya vardiktan birkaç hafta ra geldi. Bõylece, en sonunda pa§a olabilmi§ti. ulagtiktan sonDiyarbakir yakmlarmda Silvan'da bulunaakarargâluna göyle yazacakti: i Corinne'e a bulunmays gerekli -daha
Ïnsan uzun ve yorucu bir yolda, batidan doguya iki ay süren bir yolculuktan sonra bir an olsun dinlenmeye hak kazanir, derdiniz, degil mi? Ne gezer! Dinlenmek galiba ancak öldükten sonra nasip olacak. Ama, bu hayal rahata erigmek için bile olsa, sizin Bon Dien'nüzün (Tann) cennetine gitmeye pek öyle kolay kolay razi olmayacagim.
Kitap okumayi elden birakmadigim Corinne'e göstermek için olacak, ir Fransaz askedik tarihinden aldigi parçayi da ekledi ve mektubunu Cha:aubriand'm hiç dogbir vecizesiyle bitirdi: 'Büsbütün unutulmaktansa iami.) olmay1 yeglerim.' Mustafa Kemal, karargâha geldigi zaman, büyük bir karigiklikla karElagti. Buradaki birlikler, yorgun, morali bozuk, hastahktan kirilmig, silahdökiintülerinden bagka bir gey degildi. Vicdantz, cephanesiz bir ordunun iz subaylar, ahlâksiz müteahhitlerle birlik olmug, askerleri sömürüyorlarçekerek silah, yedek kuvvet ve saghk malzemesi iste2. ÍstanbuPa telgraf i. Ama cevap alamaymca da pek gagmadi. Kolorduyu az çok dövügebileek bir biçime sokmak için tek bagina ugragmasi gerekiyordu. Ïyi bir gans seri olarak, burada akh bagmda, çaliskan bir komutan yardimcist buldn. Lu, Selânik=te, onun orduyu siyasetten ayirmak yolundaki çabalarmi deseklemig olan Kâzim Karabekir'di. -Yalmilk aylarinda Ruslar, Enver'in ugradigi bozgundan, geç de olsa ararlanmaya karar vererek Anadolu'ya yürümüg ve önemli Erzurum müs1hkem mevkiini aldiktan sonra, Karadeniz'deki baghca Türk limam olan i§gal etmiglerdi. Türkler Erzurum'u almak için temmuz ayinda ir kargi saldirlya geçmeyi tasarbyorlardi. Ancak, Ikinci Ordu henüz hazir legildi. ÜçüncûOrdu'yla tam bir baglanti da kumlamamisti. Böylece, 'rabzon'u
Nazim da Cavit gibi 1926'da
Ankara'daki suikast durugmalarindan
sonra asildt. Atatürk
/ F:
9
I
IJ-
130
IMPARATORLUÖUN
GERILEYlSVE ÇOKUSU'
.
Ruslar Türklerden çabuk davranarak, bütün cephe boyunca bir kere daha saldirdilar. Türkler de kanh çarpigmalardan sonra daha gerilere çekilmek zorunda kaldilar. Kendi kolordusayla ÎkinciOrdu'nun sag yamnda dövügen Mustafa Kemal, çarpigmanin en hareketli yerindeydi. Bir ara, askerleriyle beraber, çevrelerini neredeyse büsbütün kugatan bir ormaru' arasmda, büyük bir piyade kuvvetiyle gögûs gögüse dövügmek zorunda kaldt. Ancak, sogukkanliligi ve kendi sûngüsänü bütün gücüyle kulÏanmasi sayesinde, bu çarpigmadan stynldt ve böylelikle muhtemel bir ölümden ya da esirlikten kur_ tulmug oldu. Sonra sorumlulugu üzerine alarak genel bir çekilme emri verdi. Ruslarin, arkadan gelmeyeceklerine güveniyordu. Gerçekten de öyle oldu. Emir digt hareketiyle tehlikeye atrug oldugu meslek hayati, böylece kurtuldu. Geri çekili§ strasmda yambagmda bir erin, 'Su bizim komutanlar da amma korkak yahu! Ruslari öldürüp duruyordum. Bizi ne diye geri çekerler? diye söylendigini duydu. 'Pekâlâ,' diye cevap verdi. 'Ama savag bir tek senin Ruslan öldürmenle kazarulmaz. Kocaman bir ordu bu. Geri çekilmesinin belki de, senin anlayamadgm bir nedeni vardir. "Senkim oluyorsun ki? "Ben senin komutammm.' Askerin yüzünde bir §agkolik belirdi. Sonra yumugayarak, 'O zaman bagka,' dedi. Subaylarmm, her zamanki gibi, en önden kaçtigim sanmigti. Türkler ellerindeki kuvveti yeniden toparladilar. Mustafa Kemal, ordu komutan yard2mcisiydi, komutan da izzet Paga. Eski okuldan, liberal siyasi dügiinceli bir general olan izzet Pa§a önce Abdülhamit'e muhalefet etmig, arkadan bir sûre ItLihat ve Terakki'nin Harbiye Naztrhgim yapmig, ama sonunda onlarla da geçinememisti. Mustafa Kemal gibi o da, Türkiye'nin savaga katdmasma kargi gelmigti. 1914'ten beri boylma, Kayzer'in hem ülke, hem de ordu yönetecek kiratta bir adam olmadigi dûgüncesine dayanarak, Ahnaniarm mutlaka yenilecegini söyleyip duruyordu. Tath yüzlû, iri yapih, kararsiz yarad1hyta bir adamdt. Ìkinci Ordu, agustos baglarmda kargi saldinya geçti. Mustafa Kemal, yenilgiden sonra birliklerinin moralini öyle yükseltmigti ki, komutasmdaki iki tümen beg gûn içinde yalmz Bitlis'i degil, onun kadar õnemli olan Mu¢u da ele geçirerek Ruslann hesaplaram altûst etti. Îzzet Paga, Íkinci Ordu'nun üst yamyla cephenin öteki kesimlerinde aym bagarly1göstereme'süngü
. --.
-
--DOÖU
I
CEPHELERI
131
ince, saldiri pek bir sonuca baglanmadan sona erdi. Böylece birbirini izieen yenilgiler arasmda, tek Tûrk zaferini Mustafa Kemal kazanmig oldu. kargihk kendisine 'Altm Kihç' madalyasi verildi. Corinne Lütiye Diyarbalar'dan, 'Insamn deger verdigi kimseler arasmda aleg ve ölü1e gögüs germesi ne büyük zevk!' diye yazdi. Mektup, zamanlarda det edindigi gibi, Fransizca bir deyigle sona eriyordu. Simdibogzamanlaokumakia geçiriyordu. Hatira defterine 'Est-il possible de renier le lieu? kitabim okumaya devam ediyorum,' diye not aldi. Birlikler çetin ve sert geçecek bir kiga kargi hazirhgi tamamlami§lar1. Uzun ve yetersiz ulagtirma hatlarna bagli olan izzet Paga'mn ordulan idece silah degil, ylyecek bakimmdan da sikmti içindeydiler. Böyle bir orde bir orduyu uzun süre beslemek de çok zordu. Ermeniler göçmüg oluklanndan, ne ürûn yetistirecek köylü, ne de is görecek zanaatkâr kalangTümenlerden birinde adam ba§ma ûçte bir taym dûçüyordu; yûk hayvanm için yem hiç yok gibiydi. Erlerden birçogununsirtmda sadece yazhk 'ararhgma
_son
.m
.
niformalari vardi. Ayaklarma postal yerine paçavralar sanyorlardi. Sidetli tipilerden sonra magaralarda soguk ve açhktan ölüp kalang müfrezeolagandi. re rastlamak O kig, Mustafa Kemal i§te bu mevcudu azalnug ordunun komutanligia terfi ettirildi. Simdihem Îkinci, hem de ÜçüncüOrdulann bagma geçi1migolan Îzzet Paga'nm yerini aldi. Neyse ki, ilkbaharda sava§mak zoruna kalmadilar. Çünkü1917 Martmda dünya çapmda önemli bir olay -Rus itilâlipallak vermigti. Kafkas cephesi gimdi az çok sakindi. Erlerin, suaylann rätbe igaretini sökûp, kurmaylara komuta etmeleri yuzünden düzei bozulan Rus Ordusu, yava; yavag parça'lanarak en sonunda Tiflis'e dog1 çekildi. Bu arada Mustafa Kemal'in bu ilk ordu komutanligsmn baghca önemyam, sonradan en yakm i§birligi yapacagi kisiyle arkadaghk kurmasiydi. u. tipk2 Kâzim Karabekir gibi, Selânik'teki parti çatigmasmda one desklemi§ olan Albay îsmet'ti. Ísmet Bey, ynmugak bakieli, gözlerinin içi 11dayan, kulagi biraz agir igiten, ufak tefek, sessiz bir adamdi Ašlr, faat saglam igleyen bir kafast vard1; görevine dugkimdü. Ïkisinin de ögremleri ve sonra meslekte geligmeleri birbirine agagi yukari paralel olmugL
Mustafa Kemal, Trablus'ta italyanlarla dövûgûrken, Ismet, Yemen'de
r Arap isyamyla ugragmig ve o da Mustafa Kemal gibi, Balkanlar tehlikeyken, ordulari bu uzak Arap ülkelerine baglayan Pan-Îslâm politikasmi eûntûyle
kargilann§ti. Orada, sikmti içindeyken tek avuntusu izzet Paga I
..I.".-
L JIA••|
r
132
ÏMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÖKOSÜ
ile ya satranç ya da briç oynamakti.2 Ïsmet Bey
simdiyine Ïzzet Paga'nin
maiye tine verilmig ve Mustafa Kemal'in arkasmdan misti. Yolda, iki gün durarak, babasmm isranyla,
Kafkas cephesine zelyuzünü bile görmedigi bir kompu kiziyla evlenmisti. Egini, dügünden sonra da pek görememigti. Askerlik mesleginin gerekleri yüzünden, ancak alti yil sonra uzun, mutln ve düzenli bir aile hayatma baglayabilecekti. Ïsmet, okumayi, dügünmeyi seven bir adamd1. Mustafa Kemal'le aym radikal düsünceleri paylagiyor, görügleri birçok noktalarda birbirine uyuyordu. Savagm felâketli gidigini, Batt'daki siper savagmm Almanlan y2prattigim, Türklye'yi kurtarmak için bir an önce bariga gidilmesinin gart oldugung Türk askerlerinin Avrupa'ya gönderilmesine yol açan politikano ikisi de açikça göyanhghgim, Asya'daki Türk ordularimn acikh dur imunu rayorlardi. Ïsmet Bey, pratik, modern bir asker olarak, özellikle Ïkinci Ordu'nun bagma is açung olan levazim sorunlanmn üzerinde duruyordu. 'Yahayati önemini kavrarngti. Ruslar, bu nmn adami' olarak demiryollanmn bakimdan Türklerden ilerdeydiler. Erzurum'u alir almaz gehre ve gehrin ötesine dar bir demiryolu dögeyerek kendi iç ikmal hatlariyla birlestirmigIerdi. Türklerse, Toroslarm dogusunda demiryolu bulimmadigt için, ikmal . bakimmdan kötürüm gibiydiler. Mustafa Kemal'le Ïsmet Bey aym görüg ve amaçlan beslemekle berayaradih§ bakimmdan o kadar aynydilar ki, sanki birbirlerini tamamhber yorlardi. Mustafa Kemal'in kafast genig çözüm yollanna, ahgdmamig tepkilere açik, cesaretli yargilara varmaya hazir, çabuk ve esnek çahgirdi. Ismet'in dügünceleriyse, daha dar bir çerçeve içinde daha agir, daha temkinli igler ve aynntilar üzerinde titizlikle dururdu. Mustafa Kemal'in macerakesin .kararhydi. ci bir ruhu, bagimsiz. bir karakteri vardi; hareketlerinde Ïsmet Bey ise ihtiyath, bagkalanmn görügüne bagh, insiyatifi az, karar vermekte acele etmeyen bir insandi. Mustafa Kemal, insan karakterini ve davramami içinden gelen bir seziyle anladigi halde, Ïsmet, insanlar üzerinde pek kesin yargida bulunmaz ve herkese karsi çekinden, hattâ biraz güpheci dururdu. Kemal ne derece içi içine sigmaz, çabuk kizan, ruh halleri sik sik degigen, içki ve kadma dügkün bir erkekse, Ïsmet o kadar sâkin, sabirh, agirbagh, içkiye dügkünlügû olmayan bir adam, örnek bir aile babasiydi. Kisacasi, Mustafa Kemal'in tam kargiti ve bu yüzden de tam ona 2
Yeni bir byun olan brici, subaylara ÍzzetPapa ö retmigti. Ama, ismet Beyi asti avutan, ingüizsubaylatiridan kalma bir ylgin gramafon plâgiyd1. Bunlar ona, õmrünce súrecek bir klasik müzik sevgisi agiladt.
DOÖU
CEPHELERÎ
133
ereken yardimelydi. Daha dogrusu Ïsmet, tam bir kurmay bagkani olarak iratilmisti; dûrüst ve õzenli. Mustafa Kemal ona planlanm not ettirdigi yorumlayacagina ve etkinlikle uyguaman, ismet'in bunlari dogru olarak
güvenebilirdi. ismet böylece Mustafa Kemal'in vazgeçilmez ölge'si haline geldi. Mustafa Kemal, Ïmparatorlugunbu uzak, vahgi kögesinde bile komuisrarla isterdi. Subaylar yeinbk sofrasmda uygar bir görünüge uyulmasim kalpaklarim bagYemek ahâmislardi. yerken vakitsiz vakitli gelmeye ·1ege dhšmelerini de çözüyorlardi. ceketlerinin gibi, mudan çikarmadiklart Giyinig koverdi. ah§kanhklara derhal son dustafa Kemal bu görgüsüzee giyinmesubaylara biçimde oldugu bir için, uygun usunda her zaman titiz subayAvrupah Sofraya, etmelerini bildirdi. orini ve davrani§lanna dikkat tyacagina
kantininde, hele sava§ aralacridaki ar gibi-bagaçik oturmahydilar. Subay Bati'daki gibi, az çok üslup gözetilmellyeçici durgunluk zamanlannda, li. Nitekim, Mustafa Kemal istedigini de yaptirdi. Masa bagmda oturur, ynalara Legvik eder ve bu çeçer ve konusurdu. Subaylanni ilgi çekici tart konymalarda kendini göstermekten hoglarurdi. Bir gün, karargâha ye11 gelmi olan bir telsizciye, Ïstanbul'da neler olup bittikini sormustu. diye anlatmaya bagladi. 'Eski göreAdam, 'Çok üzücü geyler, efendim,' 1ekler gelen yerde peçelerini açmaya Kadinlarimiz önüne unctuluyor. hep .it
3a§llyorlar
Mustafa Kemal, meydan okurcasma, bu gibi geylerin burada, Dogu ilerinde de olmasi gerektigini ileri sürdü. Hemen, 'Zabitan Mahfeli'nde air dansh toplanti düzenledi ve dolaylardaki birkaç Ermeni haninum da, dansta eglik etsirder diye çagirdt Túrk subaylarma durmus oldugu gu sirada, Mustafa Kemal'i, kiAncak, çarpqmalarin vardt Aki yal önce Setap okuyup dans etmek diginda ugra§taran seylerde «örevlendirilmis, ama sonradan onun en saiñnik'te kendisini öldürmekle Yakup Cemil, istatibnPda tutuklanmigdik yandag: kesilmi olan tasarlamakti. Yakup Ceti. Suçu, hükümeLi deviriti bagtakileri õldürmeyi rail, savagm daha §imdiden kaybedildigini ve ülkenin artik ayakta duracak hali kahnadigun ileri säräyordu. Yeni bir hükümet kuru1mah ve Mustafa Kemal Harbiye Nazm olmahydi. Aym zamanda Enver'in yerine bagkomualarak'ayri bit bang için görügmelere baglamahydi tan vekilligini üzerine Yakup Cemil, Mustafa KemaPin bu dügünceleri destekledigini biliyordu. gekilde, be ige Yakup CemiPin yargilanmasi sirasmda, üstü kapah bakihrsa, DiSöylentilere söylendi. Mustafa Kemal'in de karigmig oldugu
komiSaci
.
.
(
134
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏSVE ÇÖKÛ$Ü --
yarbakir'dan öleki ordu komulanlarma birer telgraf göndererek savagm yönetiligini ve hiikümetin kararsizhgim yermig ve ahnacak önlemleri görügmek üzere bir toplanti yapilmasim öne surmügtû. Bunlari, Enver'e,
Mustafa Kemal'in dü§mam olan bir paga anlatun§ti. Ondan sonra.gifreli yazigmalari gizlice incelenmeye baglandi. Yakup Cemil ölüm cezasma çarptinidi, suç ortaklan da hapsedildi. Mustafa Kemal sonradan, Rauf la konugurken, komutanlara telgraf çektigi söylentisini yalanladt ve bunu bir dügmamn kiisel garazi olarak niteledi. Komploya gelince, darbe baçanya ula§1p da kendisine Enver'in yerine geçmesi teldif edilmig olsaydi, bunu kabul edebilecegini saklamada. Ancak o zaman ilk igi, su Yakup Cemil denilen adami
asmak olurdu. Bu arada ne Mustafa Kemal, ne de Ismet, dagilmakta olan Rus cephesinde fazla kalmadilar. Bagha yerlerde, özellikle güneydeki Suriye cephesinde, yapilmasi gereken daha acele igler vards. Önceismet Bey, kolordu komutanlini ile .Suriye'ye gönderildi. Biraz sonra da Mustafa Kemal, basta hâlâ Ikinci Ordu'nun, arkadan da Halep'te kurulmakta olan önemli Yedinci Ordu'nun komutam olarak onu izledi.
Ingiliz ordusu hem Suriye'de, hem de Mezopotamya'da baskisini artirmigti. 1917 ylluun Martmda Almanlar, bu cephelerdeki askerleri serbest birakabilmek için, Enver Pa§a'yi Medine'deki kolordu garnizonunu geri çekmeye razi ettiler. Medine gimdi, savunulmasi güç olan uzun Hicaz demiryolunun ucunda, çevresi dûçmanla kugat21migbir yer durumuna gelmigti. Kutsal Mekke gehri, Emir Faysal'm ayaklanmasi sonucunda zaten Araplarm eline geçmig bulunuyordo. ingilizler simdiAlbay Lawrence ve ba§ka subaylar eliyle Faysal'a yardim ediyorlards. Enver Pa§a, Medine'nin bo§altilmasun saglayacak olan kuvvete komuolarak Mustafa Kemal'i seçti. Medine Müslümanlar için Mekke'den tan sonra ikinci kutsal gehir olduguna göre bu bogaltma igini üzerine alan subay, milletçe lânellenmeyi de göze almahydi. Üstelik,bu is askerlik açisindan da çok tehlikeliydi ve Arap baskisi karaismda bütün Türk kuvvetinin esir ya da yok edilmesiyle sonuçlanabilirdi. Mustafa Kemal bu görevi kesinlikle reddetti. Zaten garnizonun dinine bagh komntam Fahri de gehri birakmaya razi olmuyordu. Böylece Enver'in plamndan vazgeçildi. Yoksa, Mustafa Kemal'in Lawrence'e esir dügmesi bile akla gelebilirdi. Medine imdilik Türklerin elinde kalmisti. Lawrence'in deyisiyle Türkler, 'siperlerde oturuyor ve artik besleme gücûnde olmadiklar hayvanlan kesip yiye-
DOÖU
CEPHELERi
ek, kendi hareket imkânlarun ortadan kaldinyorlardi. Bu sirada Medine'yi ikinci plana atan daha büyük bir felâketle
135
kargt-
asildi. Ingilizlerle Hintlif er Bagdat'i ele geçirmiglerdi. Bagdat'm kaybi ülcede geni§ üzüntü ve ölke.yaratti ve ilk olarak halk arasmda, Enver Paa'ya kargi belirli bir hognutsuzluk ba§gösterdi. Enver, Bagdat'i geri almak çin hemen harekete geçti. Buldugu çare her zamanki gösterigli stratejik asardardan biriydi ve bu sefer, hemen hemen yaltur Almanlar tarafindan rürütülecekti. Saldiri için 'YildirLm Ordulan Grubu' diye adlandmlan bir zuvvet kuruldu/ Bu ordunun amaci, en agagisindan gösterigli bir yürüyügle ölü yanp geçerek Bagdat'i ingilizler'in elinden almakti. Bagdat'in ötesinle de Ïran ve Hindistan uzanmaktaydt ki, bu da, Alman imparatorlugunun mcak doguda büyük topraklar ele geçirmekle kurtulabilecegine inanmaya Jaglayan von Ludendorff'a pek çekici geliyordu. Almanlar, Türk ordusuna sadece egitmenlik ve danigmanlik ettikleri ddiasini artik birakmak zorundaydilar. Bu seferki grup, kurmay heyetiyle comutam Alman olan, tam bir Alman ordusuydu. Kómutam General von Falkenhayn'di. ÖnceleriAlman Genelkurmaym bagkam olan von Falkenaayn, bir yll änce Verdün'ä dügüremedigi için bu görevden alinmig ve yerile von Hindenburg getirilmigti. Bu yüzden von Falkenhayn gimdi parlak air Dogu seferiyle itibarun yeniden kazanmak istegindeydi. Ylldinm Ordu.an Grubu'nun çekirdegi, Türklerin Yedinci Ordusuydu ve bunun komuta,1 da, bagkasi yokmug gibi, Mustafa Kemal'e verildi. Yaver bu aEanmayi aildiren telgrafi getirdigi zaman Mustafa Kemal uykudaydi. Yataginda logrularak telgrafi okudu ve sonra yaverinin sorusuna kargihk: 'Evet' deJi, 'Elbette kabul edlyorum; ama sizin dügûndügûnüz sebeplerden degil, adece bu Alman generalinin Bagdat'a kary kanli bir saldinya girismesini inlemek için.' Mustafa Kemal, Bagdat'in geri almmasimn, dügman eline gecmesi 1asd önlenememisse, aynenedenlerden dolayi mümkün olmadigru billyorin; çöldeki ulagtirma sisteminin kötülügü, demiryolundaki kesintiler, 3 Seven Pillars of Wisdom kitabmdan, Fahri, Muhammed'in mezarmi savunmayl, mütarekeden sonraya kadar inatia sürdürdü. Sonunda Istanbul'dan üst üste gelen emirler ve kendi kurmay subaylannin yapti§i bir topianti karpsinda istemeye istemeye gehri teslirn etti. Bu yü2den bütün Müslûman Türkiere kendini sevdirmig oldu. Bununkestirmig oldugu \çin ona kizanfar da yok la birlikte, türbeyi gölgeleyen palmlyeleri degildi. ‡ Bu, Napolyon'un Misir seferine Türklerin vermig olduklan addi. I
-
136
ÌMPARATORLUOUN
GERÌLEYÏS VE
ÇÕKÜ$Ü ,
trenf er için yakit bulunamamasi, Firat nehri üzerinde tagit olmayi§i." Von Falkenhayn'm ne ülkenin iklim ve kogullari, ne de halki hakkanda bilgisi vardi. Buralari daha iyi bilen yurttaglarma, yani Alman askeri heyetindeki subaylara da akil darugmiyordu. Zorbalik taslayan, inatçi, patavatsiz bir adamdi ve çok geçmeden çevresinde herkesi aleyhine döndürmagtü. Yalniz Enver Paga, burlarin digmdaydt. Alman Maregali her nedense, bütun Türklerin salm alinabilecegini saniyordu. Mustafa KemaPe de rügvet teklif etmek akilsizligim gästerdi. Subaylarmdan biriyle ona hediye olarak küçük kutular' yolladi. Kutular açilmca içinden altin çikti. Bu komik mizanseule için için alay eden Mustaordu giderlerine kargilik gõnderildigini fa Kemal, altinlarin sanmis gibi davrandi ve ordu mutemetligine yatirilmasini söyledi. Alman subayi, sikila sikila amacunn bu olmadigim anlatti. O zaman Mustafa Kemal ona parayi saydirtti, kargihšmda bir de makbuz yazd2. Subay bunu istemeye istemeye aldi. Mustafa Kemal de altmlan yine makbuz kargiliginda veznedara teslim etti. Mustafa Kemai daha bastan beri von Falkenhayn'1 açik açik elestirmekteydi. Sert ve alayci bakiglarun MaregaPe dikerek, AJman subaylanyererdi. Suriye'de tipki bir kral debdebemn gözü önünde onun planlanm slyle hüküm súren ve son zamanlara kadar sözü kanun yerine geçon Cemal Papa da Mustafa Kemal'i destekliyordu. Filistia cephesi komutam alarak Cemai de tipki onun gõsterdigi nedenf erden dolay1 Bagdat projesine siddellekargiydi. Eldeki kuvvetleri Halep'le Samarasmda toplamak ve duruma göre, nereye gerekirse oraya gundermek istlyordu. Enver Paga, Halep'te Mustafa Kemal'in de katildigi bir ordu komutarlan toplantismda buna cevap olarak sadece seferin kararlastmlmig ve eldeki en iyi Alman generalinin basa getirilmig oldugunu söyledi. 'Rica ederim' diye ekledi, ni fikrimden caydirmaya çah§arak zaman kaybetmeyin.' Neyse ki, Maregal, önemli kurmay subaylanndan biri olan Binbagi Franz von Papen¯in yerinde ögntleri sayesinde, fikrini degigtirmeye ba§iamigu. Filistin cephesinde von Papen'le yaptigi bir gezi strasmda tehlikeyi gördü. ingliz!er hücuma kalkarlarsa Türk rnevzilerini yanp Filistin ve Suriye'ye geçerek Bagdat'la büiün ulagtirma yollanm kesebilirdi. Böylece än pesinde kogmak yerine ibtiyath davranmayi daha nyvon Falkenhayn, karar verdi. gun gördû ve Bagdat saldmsirn gimdilik ertelemeye Boyuna itibarna korumak sevdasmda olan Enver Papa da yine o eski 'zarif
'be-
5
Trenieri igletmek icin yakit oiarak pamuk tohumu, zeytin dah, asma kütügü, käkü, hattå deve teze i kußandiyordu.
meyan
DOÖU
CEPHELERÌ
137
Ingilizleri Misir'dan kovmak! Sina cölü üzerinden bir Ïngilizieri, girigilirse karp saldiriya geçmelerine Ersat vermeden, hriya sürmek mümkün olabilirdi. Cemal Pa§a'nm §idSüveys kanalina kadar
lvasma dönmügtü:
plan kabul edildi. Zaten Simdi Cemal her verildišini görmekteyEnver'in yen.i planina Mustafa Kemal de giddelle itiraz ediyordu. Von pen ona ordusuyla birlikte Nablus'a giderken rastladi ve ahnacak önlemkonusunda von Falkenhayn'la anla§amadigim ve müthis bir öfke içinde derece üzücü' bir durumdu lugunn' gördü. Bu, istifa etmeve nivetlerimisMustafa Kemal o sirada zaten Rörevinden Bundan önce, Osmanh Ïmparatorlugunun1917 yihtun EylûI ayindaki uzun ve rumunu nasil mördüãünü, Talät ve Enver Paga'lara gönderdini rintill bir raporda belirlii. Raporun kaleme alinmasmda, Ismet Bey de ndisico yardim etmigi. Ïsmet Bey, Ïstanbufa ugradiktan sonra, yeni bir -Je grubunun bagma geçmek nzere Haleb'e gelmig bulunuyordu. Ke§i§ man' sifala strtlannda bir haftalik, gecikmig bir balayi geçirmek ona sbutün zindelestirmig gibiydi. Mustafa Kemal raporunun bagmda, Türk ileri surüyordu: Iknun savastan b2kip usannug oldugLmu L]i
karsi koymalarina
ragmen
nuda von Falkenhayn'a
kendinden üstür yetkiler
'son
Zaarasmda hiçbir bag kalmamigttr. çocuklardan hemen hemen sadece kadmlardan, ibaret. Herkesin gözünde de hükümet kendilerini ve sakatlardan Israrla Devlet teskilût otoriteaçlaga ve ölüme süren bir kuvvettir. den yoksunder. Îdare anargi içindedir. Atilan her adim hallen hüBütun memurkümete kargt doydugu derin nefreti arurmaktadir, lar rüsvet almakta, görevierini kötäye kullanmakta, her türf ü ych
SimdikiTürk
häkümetlyle
ten 'mHletimiz',
suzluge
yapmaktadirlar.
Adalet
mekanizmass
iglemez
hoe
gelmig
Ekonomik havat korkunc bir tir. Emnivet kuvvetleri veleceae Ne hal" ne de devlet memurlan hizla cökmektedir. rüvei i nehiki ektedir. Hayatta kalabilme çabast yüzünden en en dürüst kigiler bile. her türlü kutsal duyguyu unntryoriar. Sava§ çökmeye yuz tutmas daha uzun sûrerse, hükümet ve hanedamn olabilir. olan yapis: birdenbire paramparça Bundan sonra Mustafa Kemal, Türk ordusunun za:pf durumuna synnartyla açikhyordu. Birliklerin çogu gereken kuvvetlerinin beste birine inti. Yedinci Ordu'nun Ïstanbul dan gönderilmig olan bir tümeni, yañsi akta bile duramayacak kadar zayif erlerden kuruluydu. En iyi örgütcalmamivor.
Franz von Papen'in Uludag. ---
Hattralar'indan.
138
ÏMPARATORLUÖUN
VE CÖKÜ¾Ü GERÏLEYÍ$
lenmis tümenier bile, erlerin kaçmasi ya da hastalanmasi yüzünden, dah, cepheye varmadan yari yanya azahyordu. Mustafa Kemal bu durumu düzellmek için gerekli askeri stratejiyi §öy Ic anlatiyordu: ,I
I
.
Bu topyekûn bir savunma stratejisi olmah ve askerlerin havatm . oldugu kadar ölümden koruruayi öngörmelidir. Yabanc depletlerin çakarlars için tek bir er bile vermemeliyiz. Türkiye'nir hizmetinde hiçbir Alman çaisymamalldir. Türk ordusunun eldi kalant du bir von Falkenhayn'an kigisel hirsluri yüründen çilgmc; Almanlarin, bu savagi, Türkiye'yi el altm tehlikeye atilmamalldIr. sömürge da bir durumuna dügärünceye kadar, uzatmalarma fir sat verilmemelidir. M
mümkün
Mustafa Kemal, komutanm yeniden Cemal Pa§a'ya verilmesini isti· yordu. Avrupa'daki bütiin Türk kuvvetleri geri almmall ve ingilizlerin hazirladiklan saldinya kar§i Suriye'yi savunmaliydi. Sonra biltün cephe bii 'Müslüman Osmanh komutammn' emrine verilmeli ve von Falkenhayn kullamlmasi kaçimlmazsa, onun emrinde çahämahydi. Kendisi de, rütbe kaybmi bile göze alara1<, kurulacak böyle bir komuta sistemi içinde görei almaya hazirdi. Bu dedikleri kabul edilmedigi takdirde Yedinci Ordu komutanliúmdan affmi rica ediyordu. Enver ve von Falkenhayn, Kemal'i düsüncesinden vazgeçirmeye çahgtilar. Ama o, caymada. Enver de istifayi kabul etmekten baska çare bulamadi. Bu onun için, can siklet bir durumde. ÇünküMustafa Kemal'in dilini tutmayacagi belli bir §eydi; bu yüzden istanbul'da durumu karistirabilirdi. Von Falkenhayn disiplin cezasmdan söz ediyordu. Görünü§ü kurtarmals için Mustafa Kemal'i yine Diyarbakir'daki ikinci Ordu komutanhšma tayin ettiler, ama o bunu kabul etmedi. Genelkurmay sonunda, uzlagma yolt olarak ona bir aylik izin verdi. Mustafa Kemal, bu mücadeleyi Cemal adma vermi§ ve kaybetmig oldugu için, onun da istifa etmesi gerektigine inamyordu. Cemal istifayi dü§ündügünä, yalmz yakmda Sam'agelecek olan Enver'i beklemeyi tercih ettigini söyledi. Ancak Enver geldigi zaman, hem onun, hem de kendi maiyetindeki memurlann yalvarmalarma dayanamayarak, görevinde kalmaya karar verdi. Mustafa Kemal, görevinden ayrilmadan önce, Alman Maregalinin ona rügvet niyetine göndermig oldugu altm kutularam hatirladi. Bu kutulan bir makbuz kar§ihšmda kendi yerine gelen komutana teslim etti. Sonra bu makbuzun Falkenhayn'a ilk verilmi§ oldugu makbuzla degi§tiril-
DOÖU
CEPHELERÏ
139
:sini
istedi. Yaverlerinden ikisini bir mesajla Falkenhayn'a gönderdi: araniz buraya yatinlmigttr, ama Mustafa Kemarin bu paradan çok daha .gerli olan imzasi sizde kalamaz.' Von Falkenhayn önce böyle bir paran haberi olmadigiru ve makbuzun dosyalarinda bulunmadigmi söyledi. icak, Mustafa Kemal i§in ashm ortaya çikaracagina dair üstü örtülü teh-
lerde bulunarak israr edince, makbuzu geri verdi. Mustafa Kemal simdiistanbul'a dönmek için tren parast bile olmadia görmügtü. Yaverine, kendi mah olan bir düzine au satmasim söyledidu el koyar korkusuyla atlart kimse almak istemiyordu. En sonra, atlaa cins olduklarim bilen Cemal Papa bunlan satm aldi. Mustafa Kemal Îstanbul trenine binebildi. Yine de, kendisiyle birlikte istifa etmedigi n Cemal'e kirgiudi. Onlari sonunda barigtiran Rauf oldu. Cemal'in Isabul'a bir gelisi sirasmda ikisini de Pera Palas'ta yemego çagirdi. Ceil'in bir bagka hareketi, Mustafa Kemal'i daha da yumu atmaya yaradi. :mal ona gönderdigi bir haberle atlari aldigi flyatm iki katma satmi§ olgunu söylüyor ve aradaki farki nereye yatirabilecegini soruyordu. Oysa, ari kesin olarak satm aldigi için böyle bir flyat farkt ödemek zorunda dedi. Mustafa Kemal bu jest kargismda memnunlugunu gizlemedi. istanl'daki issiz ve gözden dügmügdurumunda, bu para çok igine yarayasu kti. .Bis säredir
yapmak istedigi gibi, annesinin evinden ayrildt ve daha best olabilecegi Pera Palas oteline tagmdi. Yapilmasi gereken iglere ait gli inançlar içinde, sabirsizliktan yerinde duramiyordu. Ne pahasma rsa oisun, ülkenin
nüfuzlu
insanlarim
savagm kaybedilmig olduguna ve
bir barigla sona erdirilmesi gerektigine inamhrmak zorundaydi. Muhaetin liderlerinden olan Fethi ve daha birkaç dostu onun bu görügünü desliyorlardi. Bu dostlardan biri de Rauf tu. Rauf, Mustafa Kemal'e göz lak oluyor ve bagim derde sokabilecek siyasi entrikalardan uzak tutmaçabylyordu. Mustafa Kemal'e durmadan ihtiyath, sabirh ve sogukkanli vranmast için karde§çe ögütler veriyordu. i
Bu genel hognutsuzluk ortami, entrika için gerçekten uygundu.. Musta-
Kemal'le Fethi yüksek görevdekiler arasmda kendileri gibi savaga son mek isteyen kimseler buldular. Hattâ Harbiye Nazirhšmdaki bir dostu Istafa KemaPin agzmi arayarak barig yapmak için yeni bir askeri kabine ulacak olursa burada görev ahp almayacagun sordu ve Enver Paga'mn Vle .bir hareketi engelleyip bastirmak amactyla, is arkadaglarina bildir.den gizli bir silahh kuvvet toplamq oldugunu da haber verdi. Mustafa mal'le Fethi, bu haberi gizlice Talât'a bildirdiler. Olaylarm gidiginden
l_40
.
iMPARATORLUÖUN
GERÌLEYÍSVE ÇÕKÜ$Ü .
zaten memnun olmayan Talät, Enver'e böyle bir kuvvetin varhgim zork itiraf etti. Ama, Enver bu kuvvetin Talât'm içinde görev aldigi herhang bir kabineye kargi kullanilmayacagi konusunda teminat yerdi. Bu arada Enver, Mustafa Kemal'den hâlâ kugkulamyordu. Bu kugku yat1§tirmak için, Rauf Bey yine arabuluculuk yaparak ikisini Pera Pa yu las'ta bir ögle yemeginde bulugturdu. Mustafa Kemal, yemek sûresince ga yet iyi davranmigti. Bunu, yemekten sonra Rauf Bey'le konusurken, Enve de itiraf etti. Sadece, onun yedi yd önceki itiraziru bilinçalti bir alayla tek 'Ancak orduya siyaset karistirmasina izin vermeyecegim!' rarlayarak: diyt ekledi. Bir gün Mustafa Kemal'i çagirdi ve onu kendi kazdigi kuyuya dü gürmek istercesine, ordudan çekilip Meclis'e girmeye davet etti. O da mil le Evekili olmak istemedigini, ordadan çekilmeye de niyeti olmadigmi söyle di. O dänemde milletvekillerinin sadece bir memur, ordununsa tok iktida kaynagi oldugunu çok iyi biliyordu. Bu arada Suriye'deki olaylar da çok geçmeden onun bell bagh iddia etmig oldugu gibi, meg sini hakh çikarmaya baglamisti. Õnceden tahmin sadece Mustafa Kemal buna içinde: läfta hur 'Yaldirim' harekâti kalmisti. kuvvetleri Sina cep sevindi. Daha Türkler harekete geçmeden Allenby'nin geçmek göyle dursun, bi saldinya Falkenhayn, Von saldirmmlardi. hesine cephesini önieyecek Kiytdaki hazirhkh degildi. Gazze kadar bile sakunyt yöneltilecegini tahmin ettikleri saldiri, içerdeki Birüs eba cephesine yapil di ve savunma hatti az zamanda yarildi. Türkler, ingilizlerin bir bilesins aldanm2§1ari görevli bir Îngiliz kurmay subay, Türk nöbet Sözde çisinin kovalamaswdan kaçarken evrak torbasim
.
MekkË
I
ON
BÖI DÖRDÜNCÜ
ÜM I
Bir Almanya
Ziyareti
içinde bulundugu duruU ARADA, Mustafa Kemal'in eline Almanya'mn Arahk ayinda Kayydunn geçti. 1917 tu, kendi gözleriyle görmek firsati ziyarete Karargâlum davet etmigti. Pa:r, Padigahi Alman Ïmparatorluk Egah, olmadigmdan, yerine kardurumda çikabilecek yolculuga böyle bir :gi Veliaht verildi. Enver gitmesine Efendinin Vahdettin karar Sehzade için, olsa firsatbu kurtulmak Mustafa süre bile Kemal'den kisa bir a§a, maiyetifideki heyetle berain yararlanmak Kendisine istedi. Sehzadenin etti. dedi. da çagriya teklif bu gitmeyi O er, Almanya'ya Ïsyanci,cumhuriyetçi Mustafa Kemal öteden beri Saraya ve onun tem. 1 ettigi geylere deger vermezdi. Ama Saraydan kendi dü.yünceleri için yatrlanmakta da bir sakmca görmüyordu. Ïleride tahta geçecek olan Velilit ile bu çegit bir iligki kurmak pekâlâ igine yarayabilirdi. Birlikte yapaIklan içyüzünü bûtün çiplakhglyla görmek bu yolculuk, ona Almanya'mn saglayacakti. Enver Papa, herhalde bunun tam tersini Oysa, da lanagru 'peki'
tnuyordu.
Sehzade,yola çikmadan önce kendisini kabul etti. Görügme, jaketabir sürü. adamm bulundugu bir kabul resmi sirasmda oldu. O sigiymig ty ida yine jaketatayh bir adam gelmis, sedi.rin en ucuna oturmustu. MustaElli yaglanada, zaylf, i Kemal, bunun Veliaht oldugunu souradan anladi. ügûk omuzlu, yüzü uzur ve kemikli, karga burunlu bir adam. Mustafa Kemal, bundan sonra geçenleri dikkatle ve alayci bir gözle 'adam, ilk önce, sanki derin bir dügüncededi. Sonradan anlattigma göre, Bir kaparmyti. süre sonra, göz kapaklanm kaldirae dalmig gibi gözlerini Ik lütfunda sözleri söylemek bulundu: «Sizinle tamstigima sevindim.» gu nazik gözlerini yine lâflara bu karg1hkvermeye hakapadi. Ben ukadan Irlamrken,
-I
-
adamm bir kere daha rüya âlemine dalung oldugunu farket-
.
142
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYiS VE
ÇÖKܶÜ
tim. Cevap vereyim mi, vermeyeyim mi diye dügunürken, konugma gücüni Lekrar elde etmesini beklemeyi daha uygun buldum. Biraz sonra gözlerin bir daha açti ve: «Yolculuga birlikte çikacakmigiz, öyle mi?» dedi.' Musta fa Kemal de öyle oldugunu söyledi. Saray'dan ayrilirken, arabadaki arka
dagryla ileride bagma hükümdar diye böyle bir yaratik gegecek olan ülke nin gelecegi üzerinde aci aci konugtular. Bu ziyaret askeri bir nitelik tagidigt için, Mustafa Kemal Saray erkâ mndan birine Sebzadenin iiniforma giymesi gerektigini hatirlatmigtt. Oysa islasyona geldikleri zaman, sivil giyinmig oldugunu gördü. Sehzade,veliaht olarak, rütbesinin feriklikten mirlivaligai indirilmi olmasma alinmi ve yolculuga sivil kihkla çakmayi daha elverigli bulmustu. Mustafa Kemal'in sonradan söyledigine göre, hiçbir asker rätbe tagamaya lâyrk degildi.' Velfaht, istasyondaki geref kitasini, hiç yakisik almayacak gekilde, iki elini almaa götüräp alaturka selâmlayarak teftig etti. Tren kalkacagi strada, Mustafa Kemal, pencereden halki selâmlamasinin uygun olacagim söyledi. Sebzade,'Gerçekten gerekli mi?' diye sordu. Evet, cevabi'aslmda
m ahnca razi oldu. Tren, Trakya ovalari arasmdan geçerken Vahdettin, Mustafa Kemal'i kompartimana çagirtti. Bu sefer onu, gözleri açik olarak kargilamigtl. Kisa bir nutuk çekerek, onun kim oldugunu¯ancak yeni ögrenmig oldugundan dolayi özür diledi. Kendisini Gelibolu'daki bagarilarmdan dolayi iyi tamdigiru, yol arkadagligmdan onur ve kivanç duydugunu da ekledi. 'Sizin en büyûk hayranlarimzdan biriyim,' dedi. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Veliahtin o kadar akilsiz bir adam olmadigina karar verdi. Saraydaki garip davranigi, herhalde üzerindeki baskilardan ileri geliyordu. Simdibu baskilar kalkmig oldugu için, Sehzadeniniyi yönleri ortaya çikabilirdi. Mustafa Kemal gimdi onu, hem kendisinin, hem de ülkenin iyiligi için harekete geçirebilecek bir adam olarak gärmeye baglanugti. Bundan-sonraki konugmalarinda durmadan veliahta olaylar üzerindeki kendi özel görüglerini agilamaya çalgtt. Heyet, Kayzer'in genel karargâlum kurmus oldugu küçük gehre vards. Heybetli bir salonun acundaki platformda duran Kayzer, yamnda von Hindenburg, von Ludendorff ve bûtün Genelkurmay üyeIeriyle birlikte, Veliahti kargilamak için bekliyordu. Willhem'le Vahdettin birbiriyle kucaklagarak kargihkli birkaç nezaket sözû söylediler. Sonra Veliaht maiyetindekileri tamtmaya bagladi. Bir elini Napolyon pozuyla ceket dügmelerinin 1 TümgeneraiHkten tuggeneradige.
. .....- --BÏR ALMANYA
I
ZÌYARETÍ
143
arasma sokmus olan Kayzer, sira Mustafa Kemal'e gelince öbür elini uzatarak, yûksek sesle, 'On Altmci Kolordu! Anafartal' diye bagardi.Hazir bulunanlar, o anda sesini çikarmadan duran Mustafa Kemal'e dogru döndüler. Kayzer, Almanca olarak, 'Siz o, On Altmci Kolorduya komuta eden dügmana .vermeyen ve Anafartalar'i Mustafa Kemal degil misiniz?' diye sordu..O da buna, en düzgün Fransizcasiyla, öyle oldugunu söyleyerek vap verdi.
ce-
Ïmparatorlukkarargâlu olarak kullamlan otele rahalça yerlegen Veliaht, yarana Mustafa KemaPi alarak von Hindenburg'la Ludendorff von a resmi ziyaretler yapti. Hindenburg'un odasinda olduklan sirada, Maregal au derece resmi bir görügmenin protokolunu agarak, Veliahta, dolayisiyla fürk milletine, savag durumu üzerinde iyimser bir yorumlamada bulundu. Sehzade,bu avutucu bildiriye tesekkür etti. Savag durumu üzerindeki düünceleri çok daha az iyimser olan Mustafa Kemal ise, Maregalin bu sözleini sadece bir nezaket gösterisi gibi gördü. Von Ludendorff da ayru derecede nazik ve iyimserdi. Zafere olan güreninin nedenlerini açikladi ve özellikle bati cephesinde Îtilâf Devletlerile kargi girigilmig olan parlak saldari üzerinde durdu. Mustafa Kema1, ik arkendini tutamadi. Saldin hakkmda az çok bilgisi vardi. Von. Ludenlorff un bunu, Alman milletiyle savag ortaklarima moralini düzeltmek için :ullanmakta oldugunun da farkindaydi. Lâfmi esirgemeden, 'Bu saldiri sotunda hangi hatta kadar ulagabiliriz?' diye sordu. Eu kadar aç1k bir sore karysmda ga§alayan von Ludendorff bir an dülindü, sonra ona dönerek kaçamakla bir cevap verdi: 'Biz kendi açimizdan aldmyi bagarlyla yürütmekteyiz. Olaylarm nasil geligecegini zaman göste:cek.' Mustafa Kemal bemen kargthk verdi: 'Bence, bu saldirnun etkilerini egerlendirmek için ne olaylann geligmesini, ne de sonucu beklemek gereir. Çünküashnda bu yeni saldm ancak bölgesel bir saldmdir.' Von Luandorff ona lyice bir bakti, ama cevap
vermedi. Mustafa Kemal bu arada, konusmalari dikkatle dinleyen ve dügüncerini paylagar gibi görünen Vahdettin'le oldukça samimi bir fligki kurmuge Ïttihat ve Terakki Firkasi'm hiçbir zaman turmamig olan Veliaht, Tat'la Enver'den'ho§1anmadigim ve onlann ülkeye zarar verdiklerine inangimMustafa KemaPe aç1kladt. Bir gün Veliahtm oteldeki odasmda koIguyorlardi. Mustafa Kemal ona, Türk halkim, Bagkomutanhšm yaptagi bi, katlandigi fedakârhklann Alman ordulan sayesinde zaferle ödenecene inandirmaya çahymamn faydasiz oldugunu anlatmak istiyordu. Von
L
.
Ludendorff
bile savagm kaderinin
miydi? sozlerine onan
mamig
GERÏLEYÌ$VE ÇÖKÜSÜ
ÍMPARATORLUÖUN
144
Allaha
Mustafa Kemal inandirici
kaldigim ima eder yollu konu§gekilde konuguyor, Veliaht da
hak verir görünüyordu. Tam o sirada otelin içinde bir patire koptu ve 'Kayzer! Kayzer!' diye bagngmalar duyuldu. Kayzer, Veliahd-1 Sâhâne'yesaygt ziyaretinde bulunrnaya gelmigti. Bütün centilmenligini takmmig olan Ïmparator, Osmanh devletinin güvenilir ve yakm dostlugundan ve müttefik olarak Almanlarm gözündeki degerinden hararetle söz etti. Enver Paga'mn, görevini iki devlet arasmdaki birligin önemini kavramig olarak yürüttügünü belirtti ve AlGenelkurmayimn bu degerli subaya sonsuz güvenman Bagkomutanhilyla leri oldugunu da sözlerine ekledi. Veliaht ise bu demece. duruma uygun gördügü dolambaçh bir üslûpla
ve cevirmen aracihgiyla göyle cevap verdi:
Türk milletinin Almanya'ya kary duydugu dostMajestelerinin, pek yaluk ve baghlik üzerindeki sözleri ve savag ortaklarimizm konusunda kmda dileklerine kavugacaklari besledikleri umut, gögelecegini dügünmek olan bendenize sevinç ve teselrevi ülkesinin Ancak, genel· durumun- incelenmesinden li vermig bulunuyorlar. dogabilecek bazi dügünceleri de bir. yana barakarak, bir nokta üzerinde aydmlatalmak ihtiyacml duyuyorum:· Împaratorlugumuzun bagrma indirilen darbelerin arkasi alinung degildir, aksine bu Bu böyle devam ederse. darbeler gittikçe daha piddetlenmektedir. yok olacaktir. Demecinizde bana bu darOsmanli imparatorlugu umudunu verebilecek herhangi bir teminata belerin önlenecegi biraz aydmlatmals raslamak mutluluguna erigemedim; bu noktayI suretiyle endigelerimi bir parça giderebileceginizi umarim.
Birtakim kimselerin Veliahtm zihnini buKayzer dimdik ayaga kalktL landirmaya çabstiklanmn farkma vardigim söyledi. 'Ama gimdi ben, bizzat Almanya Ïmparatorn size gelecekten ve yakinda kazanacagmiz basandan söz ettikten sonra hâlâ güpheniz var mi, olabilir mi?' Veliaht korkulanmn büsbütün giderilmedigi cevabim verdi. Kayzer tekrar oturmayip ayakta durarak artik gitmek istedigini belirtti. . Kayzer'in verdigi bir yemekte Mustafa Kemal, von Ludendorff un sagma dügmügtü. Bu gösterigli Alman komutamyla, kafasmdaki baglica konu, yani sava§m aldig1 yön ûzerinde konugup tartigmak için can atiyordu. Ancak, von Ludendorff buna yanagmadL Yemekten sonra, von Hindenburg daha konugkan çikti. Suriye'deki durumun düzelmig oldugunu, sor günlerde cepheye yeni bir süvari tümeninin- gönderildigini söyledi. Musta-
BÍR ALMANYA
ZiYARETÍ generallerinden
145
aldigi rapor-
Suriye'deki Alman kendisinin aymaPse onun sadece Sözu geçen tümen, biliyordu. oldugunu oldugu türnendi. O ekrar etmekte takviyesi içln istemig Ordularsmn getirmek için önce önce Yddmm ige yarar duruma tümenin hazir olup bir haldeydi ki, atlanm bitkin e gerekmigli. Bir süre sonra sahp besiye çekmek beklenmemesi gerektigi cebu tümenden hiçbir gey
,a
sormuy ve alm1§t1. m idigmi
anlattiktan sonayrmtili bilgileri von Hindenburg'a uymuyor,' bu Kemal raporlara Mustafa size gelen benim söylediklerim Surisizi temin ederim; sözüne: 'Korkanm olduguna sözlerimin gerçek 'Ama etti. ;ampanbol devam Yemekte içtigi degildir, inamn bana.' ekledi. 'Bunun digmda, leki durum düzelmig diye alarak, 'Maregal hazretteri,' cesaret ben buna pek an da giri§mis bulunuyorsunuz. Ama saldmya önemli bir verirsem, arada bana bu salkalacagma sõz
Aramizda sannuyorum. güttügünnzü söyler misiniz?' hedef ve ida gibi amaç bir beklemiyordu. Sonradan von ne tabii cevap degerini soruya bu Kemal Mustafa 'gözleri inen, dili ise susmamn 'Siher geyin derinine Sadece, .ndenburg'u, Maregal ayaga kalkrmyn. niteleyecekti. olarak adam' len bir Ekselans? dedi. edebilir miyim, birakmak ve üzerlerinde lyi etki bir sigara ikram cephesinin, maiyeti, ban MustaAma, ile Veliaht kesimlerini gezdiler. . amac1yla seçilmig birçok incelemeler vermek wen uymayarak, kendi ba§ma pek Kemal'in düzenlenen programa yüzünden bu gezintiler sorguya çekrnesi subaylan gittiler ve kitadaki Berlin'e apmasi ve fabrikasun da gördükten sonra, Veliahtm yamadaki ayanh olmadi. Krupp kalddar. Adion otelinde layzer'in konugu olarak Mustafa Kemal gehrin kabare ve sonra yagaygtan gerici tzun ve sinir avuttu. Mustafa 4achtlokaPlerinde2 eglenerek biraz kendini bir sirada Veliaht olduklan otelinde valmz wün Adlon Bir gerekiyor? diye sordu. verdi. 'Osmanh Kemal'e dönerek, 'Ne yapmam biliyorsunuz,' diye cevap 'TarÏhimizi Kemal, olaylann benzerleriyle Mustafa endigeye dügüren korku ve olarak ederseeiz hayatum sitarihi, sizi hakh ,rendigiaizi
teklifte
.
bulunacaşm. Kabul
doludur. Simdi'sizebir Ïzin verir misiniz? baglayacag1ma sõz verlyorum. zin hayatunza veliah"Buyrun. Almanya'da, Imparatorun, degilsiniz. Ama häkümdar Siz niye devlet "Henüz oldugunu gördünüz. prenslerin birer görevi
to 2
ve
bütün
Gece kuf übü.
Atatürk
/ F:
10
-.6
146
iMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÌSVE ÇÕKÚSÜ
i§lerinden uzak kaliyorsunuz? 'Ne yapabilirim ki? döner dönmez bir ordu komutanhgi isteyin. Ben sizin kur may baskammz olurum. "Hangi ordunun komutanhgi? 'Beginci Ordu'aun.' Bu, Bogazlan savunmakla görevli olan orduydu. Vahdettin itiraz etti: 'Vermezier ki. "Sizvine de iste in.' Sehzadeihtiyat a, 'Îstanbul'a dönügümüzde dügünärüz,' diye
verdi.
"Ï cevap
Dönügte, Sofya'dan geçerlerken, SakirZümre ile bazi diger dostlan Mustafa KemaPi istasyonda karguaddar. Onlara, 'Almanya savagi kaybetmigtir,' dedi. istanbuPa döndügü zaman da, Osmanli imparatorlugunun tek bagma barig imzalamasi için eskisinden daha äiddetle bir mücadeleye giri§Li. Ama yeniden hasta dùçünce bu çabasi yarida kaldi. Birkaç ylldir kasmi birakmayan ve bir gençlik hastahšma yakangarak siddellenmig olan3 böbrek hastahgi ona iyice sanci baglanugti. Doktorlari kendisini Viyanah bir uzmana gönderdiler. vermeye Uzman onu gehir digmdaki özel bir hastanede bir ay tedavi etti. Sonra kendisini toplasm diye Karlsbad'a gönderdi. Sofya'dan ayni trene binmig olan SakirZümre de yanmdan aynlmamigBu zoraki dinlenig Mustafa KemaPc yeniden kitap okumak ve ülkesinin gelecegi ûzerinde dnglincelerini bir düzene sokmak firsatim verdi. Franstzca olarak luttugu hatira defterinde siyasal görüglerini açikhga kavusturuyordu. Bu arada Avusturyah bir kizia flört etti. Kendisine gönül vesen ya da sonradan arkadaglarina övünmek için böyle anlatan genç kiz, onunla evlenmek istiyordu. Mustafa Kemal ona umut vermemek için, úlkesinde bir niganhst oldugunu söyledi. Kiz üzüldû ve ni§anhsuun kim oldugunu sordu. Mustafa Kemal gülerek, 'Valamm' diye cevap verdi. Kizm yüzünde bir sa kmhk ifadesi belirmisti. Mustafa Kemal, sözüne, 'Ben askerim,' diye devam etti. 'Ömriimünsonuna kadar vatammi sevmek ve onunla ya§amak zorundayim.' 1918 Temmuzunun baglarmda bir gün Mustafa KemaPi görmeye len bir arkadagi, Sultamn öldügünü geve tahla Vahdettin'in geçtigini haber 3
Mustafa Kemal genç\iginde lyi tedavi edilmeyen ve sontadan tepen bir belsogukluçikard söyjentilerin aksine, frenglye yakalanmg oldu§u düpedüz yalandir.
§una tutulmugtu. Dügmanlannm
BÏR ALMANYÁZÏYARETÍ
147
rdi.
Bunu duyar duymaz, §u anda 1stanbuPda bulunmadigina çok cam sidi. Eu durumda yeni Padigaha bir tebrik telgraft göndermekten bagka pacak bir gey yoktu. Bu telgranna, ahyddik biçimde bir tegekkürle kargiverildi.
Vahdettin tahta kugku içinde çikti. Seyhülislâma bu makama geçmek n hazir olmadigtm açtkladi. 'Ne yapacagimi bilemiyorum,benden duameksik etmeyin,' dedi. Enver'le .birlikte arabasina binip törene giderken, natizmalarindan yakmdi. Arabadan inince bastonunu istedi, ama alma§lardi. Vahdettin, 'Ne felâket,' diye sizlandi. Saraya ilk ayak basarken andan çikan bu sõzler, saltanatmm gelecegi için hiç de ugurlu say11a-
d Mustafa Kemal, Karlsbad'da, dogu cephesinde beraber bulunmus olgu Ïzzet Paga'nm zat igleri reisligine getirildigini, yani aslmda PadigaI askeri damsmani ve kurmay bagkani oldugunu haber ahnca, yeni bir tuda kapddi. izzet Pagarnn Îttihat ve Terakki'yle arast iyi olmadtgi için, atama Enver'in yetki alanimn daraltilmasi anlamma gelebilirdi. Bu da aret verici bir geydi. Yaverinin hemen Ïstanbul'a dönmesini tavsiye an telgraflari üzerine Mustafa Kemal temmuz sonunda Karlsbad'dan ayL, ama Viyana'da bir süreden beri Avrupa'yi kinp geçirmekte olan Is1yol nezlesine yakalanmast onu geciktirdi. Istanbul'a dönünce Izzet Paonu görmeye Pera Palas'a geldi ve simdiAltmci Sultan Mehmet adlyla .ta çikmig olan Vahdettin'le yeniden iligki kurmasim ögüt verdi. Kendilein savag durumunun ciddiyeti yolundaki dügüncelerine, Padigaln nasd çe3ileceklerini tart1§t11ar. Îzzet Paga'run da uygun görmesiyle, Mustafa Ke1, Sultan'm huzuruna çikmak isteginde bulundu. Bu istegi kabul edildi. Yeni Padi§ah, onu dostça kar§iladt ve eskiden nasilsa yine öyle davragibi göründü. Mustafa Kemal, onun izniyle, her zamanki dügüncelerini rarladi ve Padigalun artik bagkomutanhgr kendi eline almasun ve kendide kurmay baskanhšma getirmesini diledi. Ama, Vahdettin ilk kargdagtiklart günkü haline dönmügtü. Gözlerini adi. Bir süre sonra açarak, 'Sizin dügüncelerinizi payla§an bagka komular da var un? diye sordu. LZ I.
'Var Efendimiz. "Buhususu dügünürüz.' Görügme sona ermigti. Birkaç gûn sonra Îzzet a ile beraber tekrar huzura çagrildi. Ama, Padigah bu sefer, daha ihti.! davrand1. Ancak genel konular konuguldu. Mustafa Kemal yilmayabir üçûncü görügme isteginde bulundu. Vahdettin bu sefer ondan önce ,
randi:
.
148
iMPARATORLUÖUN
VE ÇÖKÜbÜ GERÏLEYTS
"Paga,' dedi, her seyden önce Istanbul halkina yiyecek saglamal zorundayun. Millet aç. Bu duruma çare bulunmadikça baska ne yapsal 'ben
bostur.' Mustafa Kemal, 'Dügünceleriniz
çok yerinde diye :cevap verdi. 'A ülkenin kurtarilmast içii ma Istanbul halkim doyurmak için yapdacak isler gerekli olan çabuk ve kesin önlemleri almaktan Zatt Sâhâneleriniai.ikoy için girigilecek her çaba, bütül maz. Kamu güvenliginin saglanabilmesi mekanizmamn iyi iglemesini gerektirir. Bütünü iglemedikçe mekanizma dan yanm yamalak da otsa bir sonuç almamaz. Söylediklerimin dogru ol dugundan eminim. Belki Zati Sâhâneleri benim bu harekerimi yerinde bul mayacaklardir ama, yeni Sultan'in yapacagi ilk igin otoritesini göstermel gü oldugunu söylemek zorundayim. Vatarun, milletin ve müttefiklerimizin venliginin bekçisi olan bu kuvvet, bagkalarimn elinde bulundukça, siz de is men
Sultan olursunuz
'
Mustafa Kemal fazla ileri gitmig oldugunu farketti. Padigah ona verdi Hazretleriy gi cevapta, 'Yapilmasi gereken geyleri Talât ve Enver Pagalar le görügtüm,' cümlesini kullandi. Bir kere daha gözlerini kapadt ve Musta fa Kemal'e elini, hiçbir gey söylemeden, uzatti. Mustafa Kemal, dügnanlaruun, Padigahi elde etmig olduklanm anla magti. Buna ragmen, bir ordu komutam olarak, her hafta Yildiz Sarayind. yapilan Selâmhk törenlerinde görnmneye devam etti. Bir cuma günü, bek leme salonunda Enver, Ïzzet ve Balkan Savaglanndan kalma birkaç h' pagayla karsdagti. Namazdan sonra Padigalun, Mustafa KemaPi kabt Mustafa Kemal, 'Yalmz mt?' diy salonunda görmek istedigini söylediler. 'ala)
sordu. 'Hay1r. Yamnda bir iki Alman generali var Vahdettin, generallere, Mustafa KemaPi, 'Çok deger verdigim v çok güvendigim bir komutandir,' diye tamtti. Oturduklan zaman, 'Sizi Suriyc=de Ordu Komutanhšma atadim,' diy ekledi. 'Oradaki harekât büyük önem kazanmi§ bulunuyor. Sizin oraya gi meniz gerekti. Sizden istegim gn: Bu yerlerin, dügman eline dügmesin meydan vermeyin. Size güvenerek verdigim bu görevde, parlak bagarik kazanacagmizdan hiç güphem yok. Goreve derhal baglamahsiruz.' Atam emriniimzaladiktan soara, Alman generallerine döndüve: 'Bu zat beali söyledigim igi bagaracaktir,' dedi. Görknürde, Mustafa Kemal'e büynk bir §eref verilmi§ti. Ama o, bö: le dügünmüyordu.Icinden Padigaha gualan söylemek geçti: 'Efendimiz, b: ki, gimdi orada bulunan birtakun genera na öyle bir görev veriyorsunuz
BÏR ALMANYA
ZÏYARETÍ
149
bu isle daha önceden görevlendiritmiglerdi. Beni onlarri bagi a komutan olarak gönderiyorsunuz, öyle mi? Eger öyleyse, benim için büik bir geref olan bu buyruga, seve seve boyun egerim. Ama acaba siz sokavramig durumda rusruz? Beni, bir süre önce komutanmu temelinden imdanistifa etmig oldugum ve dogrusunu söylemek gerekirse, o cephedebütün ordular gibi, benden sonra yenilgiye ugramig olan bir ordunun banasd bagana gõnderiyorsunuz. Bu kogullar altmda bana verdiginiz görevi r, aslmda
..bilirim?'
biliyordu. Padigahtan izin gülümseyerek mabeyne döndü. Enver Papa ona degru geldi. Musederim! Siz kazandimz!' dedi. Sonra daha cidfa Kemal 'Bravo! Tebrik ekledi; olarak: 'Dostum,' diye hiç degilse bazi temel sorunlar . Benim rerinde konusmak istiyorum. bildigim ve anladigim kadanyla, Sukuvvetimiz durumumuz sadece lâftan ibarettir. Beni ve'deki ordumuz. almig oldunuz. Aym zamanda geleneklere aykin aya göndermekle iyi öç Padi§alun yol açtiruz.' bana sahsenemir vermesine r is yaptimz. orah olmadi. Salonun pek güldüler. Ötekiler yamndaki Enver'le paga ate§li bir konugsubay kat11mig olan birkaç r kögesinde Balkan Savasma Laya dalmiglardi. Içlerinden birisi: 'Bu Türk askerleriyle hiçbir gey yapilaraz.' diyordu. Öküzgibidirler. Sadece kaçmasim bilirier. Acmm böyle be.nsiz bir sürüyü idare etmek zorunda kalanlara.' Mustafa Kemal bu sõzleri dayunca öfkeyle lâfa kangti: 'Paga,' dedi. ien de askerim. Bu orduda ben de komutanhk ettim. Türk askeri kaçKaçmak me demektir bilmez. Omm sirtim döndügünü gördünuzse, laz. tutiaka bagmdaki komutani kaçmigtir. Kendi kaçigimzm ayibun Türk aserlerine yüklemek haksizbkttr.' Mustafa Kemal'i tammayan, ya da tammazliktan gelen Paga, bir an :sini çikarmadi. Sonra arkadaylarma dönerek, 'Ki dir bu adam? diye ardu. Fisudayarak cevap verdi. Mustafa Kemal de sessizlik içinde oradan yrdde ugurlamaya geldi. Mustafa Kemal Rauf Bey, onu Haydarpaga'da anlatti çiktsmi huzuruna ve tam tren kalkacagi sirada kulana, Padigahm .bag,lantryi kesme. Durumu 'Fethi'yle yakmdan izle,'diye fisddadi. ma, Lauf Bey onu bir kez daha nyardi: 'Askerlikte kaldigim sürece, siyasî igleFethi=yi Megrutiyet'ten beri ta: karigmamaya kesin olarak karar verdim. orumla siyasi igbirlini bakimdan yapmayi dogru bulmuyorum. mm, ama istasyondan ayrildi ve güneydoguya dogru ilerlemeye bagladi. Ama
baniann hiçbirini söyleyemeyecegini
Leyerek
'sizinle
"ren,
I
ON BE
ÍNCÏBÖLÜM
Türk Yenilgisi
i
MUSTAFA tasarladigi
KEMAL,
dugmamn Türkiye'yi büsbütün savas digi e tmek için
son saldmdan bir ay önce, Yedinci Ordu'nun komutasim yeniden ele almak ûzere Filistin'e geldi. Von Falkenhayn gitmig, onun yerine ordu grubu komutanhgma Liman von Sanders getirilmigti. Mustafa Kemal, ordusunu korktugundan daha da perisan ve bitkin halde buldu. Enver ona sadece asilsiz umut vermekle kalmamig, olarak göstermigti. Batidan doguya dogru
bilgi
ve rakamlari
da yanlig boyunca üç Türk ordusu yedestirilmisti; Dördiincü Ordu da nehrin dogusunda mevzi almisti. Ama bunlar, yedekten yoksun birer ordu iskeletinden bagka bir gey degildi. Mustafa Kemal, Ïstanbul'dan ayrilmadanönce bütün bu ordu kalmtilarimn tek komuta altmda ve yogun bir kuvvet halinde toplanmast için israr etmig, ama bu öneri, yine onun ki§isel lurslarmn bir göstergesi olarak yorumlanip Nablus'taki karargâhindan, ce phenin merkez önemsenmemisti. kesimini uzun uzun ve bagtanbaça denetledikten sonra savagm daha ba§lauzanan cephe
madan
kaybedilmig oldugu sonuenna vardi. Birliklerin birçogo alti aydir hiç dinlenmemiglerdi. Türklerin o geleneksel dövügme gücü, yiyecek yoklugundan çökmûg durumdaydi. Takviye birlikleri, yolda erlerin çogunun kaçmast yüzünden, dökülerek geliyordu. Bundan sonra bu kadari bile gelmeyecekti. Çünkübir ikinci cephe daha açalmisti. Enver Pagayla Almanlar, milletin içinde bulundugu korkunç tehlikeye bakmadan Kafkaslara yeni bir ordu göndererek o eski Pan-Íslâm, Pan-Cerman hülyalari ugruna, dagilan Rus ordularun kovalamaya kalkmiglardi. Mustafa Kemal'in emrindeki tümenlerden birine gönderilen bir alay, komutanstz ve kurmaysiz olarak geldi. Bunlar kendilerine haber bile verilmeden, yerlerine yenileri de atanmadan Kafkas cephesine gönderilmiglerdi. Alaym iki taburundan biri, Türk ordularnun durumunun umutsuz
TORK
YENÏLGÏSÏ
151
dugu yolunda Ingiliz ajam Araplarm yaydigi propagandaya kannus ve olgibi kaçmists. Eylül baglannda Mustafa Kemal, bir doktor arkadagma göyle yaziyor-
igu
Suriye acmacak halde. Ne valisi var, ne de komutam. Ingiliz propagandasi alrug, yürümiig. Îngiliz gizli servisi her yanda faaliyet halinde. Halk, hükümetten nefret ediyor ve Ingilizierin gelmesini bekliyor. Dügman hem asker, hem de ulagtirma bakimmdan güçlü. Ontarm kargismda biz pamuk ipligi gibiyiz. Ingilizler artik bizi propaganda yoluyla savagtan daha kolay yenebileceklerine inamyorlar. Her gün uçaklarmdan bombadan çok, boyuna 'Enver ve Çetesi'ndensöz eden kâgitlar atiyorlar...' Bu, Türklerden iki kat kuvvetli, suvari ve uçak bakimmdan ezici bir tünlükte olan General Allenby'nin, Türk ordusunun kalmtisina indirmeyi sarladigi gaheseri'ne hazirhk olarak girigilen yipratma yöntemleiden biriydi. Allenby'n.in plam cüretli ve basitti. Öncepiyade kuvvetiyle irk cephesini yaracak, sonra da üç Türk ordusunun ikmallerini sagladik1 ûç noktaya geriden süvariyle hücum edecekti. Eu plan luzla ve bir aksiçikmadan uygulamrsa, Allenby bu ordulan sadece yenmeyi degil, bästün yok etmeyi umuyordu. ilk yarma hareketi, kiyidaki Sekizinci Orkarsi yapilacakti. Ama Ïngilizler içerdeki Yedinci Ordu'ya hücum ecekmi§ gibi davranarak Türkleri aldatmak ve gafil avlamak niyetindeyer. Bu, Allenby'nin bandan önceki seferde kullandigi taktigin tam tersiy'strateji
'ya
Bu alda tma manevras1öyle inceden inceye hazirlandi ki, örnegin Ingiler Kudüs'te bir otele el koyarak ona Genel Karargâh süsi3 verdiler; Senehrinde köprûler yaptilar; vadide yeni kamplar kurdular ve hattâ ço. idan yapilma on beg bin tane at mankeni bile hazirladdar. Arada bir, :de at1arm nelurden vermek 1çm, katirlann su içmeye g1ttigi 1zlemmim
152
IMPARATORLUÖUN
·
COKUgU
kar§i viúmaktavdilar. Vadin.in komutasi Mustafa Kemal deydi. iki gün örice Ïngiliz ordusundan kaçan bir Hintli gerçel saldm yönünü, tarihi ve saatini Türklere bildirmis, ama buna Mustafa Kemal'den baska kulak asan olmamisti. Rapore ahr almaz, nüksetmig olar böbrek sancisi yüzünden hasta yattigi yataktan firladi. Kurmay beyetini top· ladt ve dügmanm 19 Eylill sabaln saldmya geçecegi tahminine dayanas bir emir yazdirdi. Saldirmin yönü konusunda da aldanmamak için komata· saydi. Em· si ahindaki bütün birliklerin alacaklan önlemieri aynntilanyla rin bir kopyasmi da bilgi edinsin diye Liman von Sanders'e gönderdL Lidisinde bekledikleri
.I
GERILEYISVE
man,
saldiriva
Mustafa Kemal'in
saldiri tarihine dair Lahminini
ciddiye almamakh
birlikte, hazirhkh bulunmaktan zarar gelmeyecegi cevabun verdi. alnug olduklann 18 Eylül aksami Mustafa Kemal, gerekli önlemleri dan emin olmak için emrindeki iki kolorduya komuta eden arkada§lan Ís rnet ve Ali Fuat'la telefonlagti. Daha telefonu henüz kapatmisti ki, Ìngili: bü ilk gümbürtüsünü duydu. Ingilizler ellerindeki topçu bombardimanima tùn toplarla on be§ dakika süren âni ve çok §iddetli bir bombardimana gi dakikada yuz metre kadar hizla ilerleyen bi ri§tiler, bunun arkasmdan-da baraj ategi açtdar. Kendi cephesinde bir iki ufak çarpigmadan sonra asil darbenin bura merkeze degil de, kaçan Hintlinin söyledigi gibi sag kanada yöneitildi ya, belli oldu. Gerçek darbeyi yiyen Sekizinci Ordu'ydu. Türkler ga hemen gi alayip ylldinmla vurulmuga dõnmüg, kar§i koyamamiglardi. Çok geçme den darmadagm halde kuzeye, Medigo ovasma dogru çekilmeye bagladi lar. Allenby, burasmm, tarihin baglangicmdan beri, kesin sonaçlu savagla ra sahne oldugunu çok lyi biliyordu. Piyadelerini Türklerin pe§ine salar ken athlanm da ana çekilig yolunu kesmek üzere doguya yöneltti. Etkil bombardimanlar Türklerin haberle§me hatlanni kesmi§ti. Bu yüzden Li anla man von Sanders, bozgunun büyüklügünü ancak yirmi dört saat sovra ath km olan dügman yabildi. Nezaret.'deki karargâlu geceleyin yol almig vetleri tarannaan bas11di.Daha yatakta olan Liman von Sanders'le bütü kurmay heyeti az kalsin esir dügüyorlardi. Allenby'nin athlan Türk ordusunun yanlanm hizla çevirerek. çembe dag eteklerinde Wavell bu harekâti v sikistirmaktaydilar. tokmagindan agir tutup iterek as bir kapiyf tokmagi kiyida olan geni§ ve mentegelerini maya benzetir. Mustafa Kemal'in Yedinci Ordu'su kap1mn bulundugu yerdeydi. Ordunun sag kanadi dagilmig, ya da- esir diigmügti Mustafa Kemal geri kalan kuvvetini biraraya topladt ve sag kanattaki ye nilginin yayllmasim önlemek için dayanabildigi kadar dayandi. Dügmann 'mentegeleri
I
TÜRK
153
YENÍLGÏSÏ
eria nehrinin dogusuna geçmesini önlemenin sart oldugunu gärüyordu. kesmelu kesimdeki Dördüncü Ordu zaten Türklerin tek gerileme yolunu allejyonlarmin baskisi Arap komutasmdaki çabgan Faysal ve Lawrence Mustafa yararianan durdurulmasmdan olarak mdayd-. Dügmano geçici Cemal, sag ve soi kanadindaki ordu kalmtilanyla baglantisuu mümkür olverdi. lugu kadar kesmemeye çali§arak Seria yönünde çekilme emri sessiz Halk, geçtiler. ve ilgisizdi. Nablus'tan Eski karargählari.olan üzere kargdamak bayramyerlerde de Arap köylülerinin ingilizieri saska oladüzenli ad:m iklanm adim ve glymig olduklarru görmüglerdi. Türkler kargi koyuyor -ak gerilemekteydiler. Yer yer yapuan Ïngiliz hücumlanna yeniden toparlanmate sayica çok az olduklan halde onlari durdurmaya ve mevzilerini pekälâ tutabilezorluyorlardi. Yeterli yedek kuvvetleri olsa 'e
p
Ama elde yedek kuvvet diye bir gey yoktu. üzerinde yikici bir etki yapan Askerin maneviyati
:eklerdi.
hava akolan yüzünKemal azimli ve Mustafa karym ugruyoriardi. Buna kayiplara den bûyük askeriydmak bilmeyen önderligi ve güçlüklerle dolu bir haftama sonunda, geçirmig kiyisma kargi nehrinin çemberinden kurtarip ni dúgmarun Seria bulunuyordu. Kolordusuyla geriyi tutan Ïsmet Bey, hücumlarm simdigüneyIngilizler, kolorduden degil de, kuzeyden gelmeye baglad1šmi farketmigd. sarkmaktaydilar. sûratle güneye Seria nun Seria'yi geçmesini önlemek için doluydu. döküntüleriyle dagunk vadisi daha simdidenYildmm Ordularima Ïsmet Bey ta§1t araçlarim tahrip etti. Tümenlerini elden geldigi kadar duonlarzenH tutmaya çal1§arak atlari yûzdürdü, askerlerini suya daldirdi ve akmti Kuvvetli bir geçti. varla birlikte, dü.5man ategi altmda, kargi klytya Albayi, kanstydi. Yan bellerine kadar suya girmi.glerdi. Yamndaki Alman 'Ugurdur, ugurla kLZmln ÍOLO raflhTI ISlandi diye üzülüyordu. Ïsmet Bey, mi?' dur.' dedi. 'Kutsal §eria suvunda vaftiz oldular, fena Ïsmet Bey,l Mustafa Kemal'i, Aclun'da, bir zamarilar Selâhattin'in altmda, Haçhlari Seria nehrini geçmekten alikoydugu kalenin duvarlari varabilecegiigin bittigini olup nereye Ne ve hasta ve sancib olarak bindu. ikisi de kestiremiyorlardi. Dördüncü Ordu çorak çöl yollanndan ni henüz
Sam'adogru gekilmeye baglannyti bile.
Acaba
von
Sanders
Sam'i savuna-
yollandicak miydi? Bilemiyorlardi. Ertesi gün daglar arasmdan Deria'ya Türkler dönüp saldirmaya kalkistilar, ama lar. Arap köylüleri de onlara çekilmeleridogru üzerlerine yürüyûnce dagild11ar.Deria'ya vannca Sam'a ni bildiren bir emir aldilar. Mustafa Kemal, Yedinci Ordu'ya Sam'mgüneyinde Kisve'de toplanma emri verdi.
154
ÏMPARATORLUÖUN
GERiLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ ,
Mustafa Kemal gam'a maiyetinden birkaç kigiyle yalmz girdi. Askerlerini biraz dinlenip sonradan gelsinier diye geride birakmigts. Sam'aaskerliginin ilk günlerinden tarudigi için yerli hallan Türklere kargi takmdigi soguk, dügmanca tavri sezmekte gecikmedi. Pencerelerde Faysal'in bayragi asiliydi. Silahh Arap çeteleri heyecandan sarhog bir halde sokaklarda dolaiyor ve havaya ateg edip binicilik gösterileri yaparak egleniyorlardi. Sehrin elden gittigi belliydi. Kisve'ye dönünce von Sanders'in bir emrini buldu. Birliklerini Dördüncü Ordu Komutamna teslim ederek Rayak'a gitmesini ve cephenin çegilli yerlerinden kurtulmus birlikleri toparlaylp komutasi allma almasuu bildiriyordu. Von Sanders asimda Sam'isavunmayi tasarlamis, ama askerferin yorgunlugu ve düzensizligi, baglanti yoklugu ve dügmamn görü.lmedik luzi karismda plamndan vazgeçmek zorunda kalmigti. Simdiartik geri çekilen birlikleri daha kuzeydeki Humus'da yeniden toparlamak, Barada vadisinden Rayak ovasma uzanan bir savunma hatti kurmak umudundayd2. Bu hat aym zamanda Beyrut'u da koruyabilirdi. Böylece Emir Faysal zafer genlikleri içinde Sam'agirdi. Ondan bir iki gün önce de Albay Lawrence gelmigti. Sam kadmlan, onun §erefine peçeleriin y1rtip almiglar ve kafeslerden sarkip çiglik çigliga kahkahalar savurarak, sokaklarda üstü açik Rolls-Royce'uyla dolagan Lawrence'nin üzerine llamam taslarlyla esanslar serpmigleidi. Arap askerleri Sam'agirerken Mustafa Kemal Rayak yolundaydi. Liman von Sanders'i Alman Asya Kuvvetleri Karargâhinda buldu. Karargäha komuta eden Alman albayi onlara birer bardak buzlu bira sundu. Biralar içilirken albay, yeni kornutamna her geye ragmen mükemmel kuvvetlerinin mükemrnel durumunu harita üzerinde canlandirmaya çalipyordu. Albay sözlerini bilirince, Mustafa Kemal, von Sanders'e sordu: 'Bu subay benim emrimde midir? 'Evet. Albayim, bana birliklerinizin bulunduklari yerleri, sayllari
ni ve durumlarini söylemek lütfunda bulunur musunuz?' Albay §agakalmisti. 'Kesin olarak söyleyemem,'
dedi,'Birliklerin hareket halinde olugu durumu biraz kangtmyor.' Mustafa Kemal, 'Albaylm, burada benim ülkemin hayati sözkonusudur,' diye cevap verdi. 'Vatammi savunmakla gärevli olanlar tahminierle yetinemezler. Hemen §u anda birtakun kararlar almak zorundayim. Sizden ne umabilirim? Lütfen söyler misiniz?' Albay biraz dûgündükten sonra dogruyu söyledi: 'Güvenebilecek hiçI
-
TÜRK
YENÏLGÍSÏ
155 .-
ir kuvvetim olmadigmi itiraf etmek zorundayam, Komutamm. "Demek oluyor .ki, kargimda sadece bir albayla kurmaymdan baga içbir gey yok, öyle mi?
"Oyle, "Haydikarargâhmuza gidelim o halde, Mustafa Kemal'in karargâhi Rayak'da, von Sanders'inki ise Baalek'deydi. Anladigma göre buralardaki asker topluluklan, sadece birlikle.ni kaybetmig, moralleri iyice bozulmus birtakim dag1mk gruplardan bagKemal güvendigi subaylan, bu askerleri topMustafa bir degillerdi. gey a tyip birlik geklinde örgûtlemelle görevlendirdi. Birkaç yüksek rütbeli susirtmda kuzeye dogru olduklarmi ögrendi. Sam'i savunat geçmig aym takla görevlendirilen general gehirden ayrdung; kolordu kometanlarmdan iri de askerlerini dügmana teslim ederek Beyrut'a kaçmi§ti. O aksam Mustafa Kemal artik hiçbir cephede ve hiçbir birlikte otori: diye bir gey kalmanns oldugunu anladi. Durumu kendi eline almamn zaiam gelmigti. Yine yetkilerini agarak bûtün kuvvetlerine kuzeye dogru yolmmak emri verdi. Bunlar Sam bölgesinde Ísmet'in, Baalbek bölgesinde e Ali Fuat'm komutasi altmda bulunan birliklerdi. Humus'taki von Saners'e de bildirdigi bu emir yüzünden agir elestirilere ugrayabilirdi. Çünü, artik bir daha geri dönemeyecek gekilde geni§ ölçûde bir gerilemeye irigmigti. Ama Mustafa Kemal kendi görügüne güveniyor ve bu.davramgiI savunabilecegini biliyordu. Von Sanders, Rayak'm bowltilmasi için emir vermigti. Ïngilizler am'in kuzeyindeki yoldan ilerlemeye bagladiklarma göre Rayak'1 elde itmak artik olanaksizdi. Mustafa Kemal, gehir halkmm açtigi atege karn tren istasyonunu atege verdi, makine ve su tesislerini yok etti. Bütün aserleri topladiktan sonra da Baalbek'e dogru yola çikti. Burada emrini Ali uat'a tekrarlayarak geceleyin trenle Humus'a gitti. Liman von Sanders'i rerek, aldigi kararm bu kogullarm altmda almabilecek tek karar olduguisrarh bir ifadeyle anlatti. Von Sonders ona hak verdi. u 'Dedikleriniz çok dogtu. Ama ben ne olsa bir yabanczylm. Böyle bir arar alamam. Bunu ancak ülkenin sahipleri yapabilirler,' Von Sanders bum ararin, önemli Suriye eyaletinin hemen hemen tûmünü dügmana b2raktak anlanuna gelecegini biliyordu. Mustafa Kemal en etkili tavriyla cevap verdi. 'Õyleysekarar uygulaacaktir.' ikisi birarada, hasta yatan Tûrk kunnay baskammgörmeye gittiler. O a Mustafa .Kemal'e hak verdi. Ellerinde kalan kuvvetlerin hepsini .
. I
L
I.
I 156
ÏMPARATORLUÖUN
GERÌLEYISVE ÇÖKÜSÜ
200 kilometre kadar kuzeydeki Haleb'e, yani Suriye'nin en uç köpesine gönderecek ve orada toplayarak yeni bir karar alacaklardi. Son emti veren von Sanders oldu, ama artik gerçek komuta Mustafa KemaPin elindeydi. Kaderin garip bir cilvesi olasak, baglangiçta istedigi gey, yani üç ordunun aym komuta altmda toplanmasi en sonunda gerçeklegmisti ama, orduIar hemen hemen yok olduktan sonra. Böylece Allenby'nin tam anlamda bir 'Yildom harekâti' olan saldmsi bir süre için duraklamig oldt. Allenby, cüretli bir karar vererek asd kuvvetinin izleyemeyecegi ufak bir öncü kuvvetiyle yüruyü§ünli sürdürdü. Ama dügmania arasim hayli açm1§ olan Mustafa Kemal dagimk kuvvetlerini toplaylp Türk topraklanm savunmak için hazirhga girigecek kadar zaman kazanabilmisti. Halep, bunaltici bir sicak altmda cansiz bir gehir gibi görünûyor, askeri araç1ar geçtikçe havalanan san renkli kalm toz bulutlari sokaklart kaphyordu. Mustafa Kemal, kolordu komutanlan Îsmet ve Ali Fuat'm komiteler' kurmustu. Yavag yavag iki yeni tübagkanhšmda reorganizasyon getirdiler. Bunlardan biri Katina'da mevzi aldi. Kuzey ve men meydana batida iskenderun limamna dogru inen dag yollarm kontrol altmda tutuyordu. Von Sanders maiyetinin büyük losmim limamn gerisindeki Adana ehrine göndermisti. Bir säre sonra kendi de onlan izledi ve böylece heçekilmig oldu. men hemen savag sahnesinden Gerileme harekâtt strasmda yakasun birakmaang olan böbrek sancilan, Halep'e vangmdan az sonra Mustafa Kemal'i yine yataga dügürdü. Ermeni hastanesine yatti. Hastabakicilarin oturma odasmda verli idareciler ve generallerle toplantilar ymplyor ve hastahga· kargi gösterdigi dayamkhhk doktorlan gagirtiyordu. Bu arada Ìngilizlerin-ztrhh araçlardan kurulu bir ileri birligi Türk artçilariyla kûçük bir çarpigmadan sonra gehre yaklagm'3 ve Türklere te slim olmalari için haber göndermisti. Türkler teslimi kabin etmediler. Íngilizler, takviye birlikleri gelinceye kadar iki gün bekledilet ve bu arada gehrin sammma tesislerini kegfe çahstilar. Bir ara Araplar gehrin kalesiyle hükümet konagim ellerine geçirdiler. Mustafa Kemal gimdi Baron otelinde kahyordu. Sanc11an geçmemisti. Odasinda yatarken sokaktan aten sesleri duydu ve balkona çikip bakti. A§agida büyük bir kargaahk vardi. Bir sürü Arap, panige kapilmig olan Türk askerlerini yarip geele geçirmek için girmeye çal1§1yorlardi. çerek, onu ve subaylarim Mustafa Kemal agagi indi ve kamç1smi sallayarak Araplari digari kovdu. Bu strada garnizon komutam, korkusundan okuyamadigi bir raporu onun eline tutugturdu. Mustafa Kemal sükûnetle okudu. Rapor, gehrin dügman hücumuna agradigim bildiriyordu. «tele
I-.
,
157
TÜRK YENÌLGÏSi
Mustafa Kemal'in, sirtmda kusursuz üniformasi, agzinda sikorguni gõzlerinde emin bakip ile, dimdik, otelin taraçasiña çiktigi arasa, agir yüörnidü. Sakin, telâgsiz birkaç emir verdi. Sonra sokaga çikip agir Unieye bagladi. Savunmaya çahguga Halep halkmdan bazilanmn damlargülerek göräyordu. Tedbiran bagma el bombalari attigim içinden act aci davranarak yakmlara yerlestir.mig oldugu askerler stratle yetistiler, der. dagitular. Cesetter kaldinmlara .al yayilarak makineli ategiyle Araplan zamanda saglandi. kisa erilip kalmigu. Sehirdedüzen Allenby'nin yaklagan saldingelmi§ti. bogaitrna Ama, Halep'i zamam tehlikesi de vardi. Musçikarma bir armdan bagka, geriden Ískenderun'a emirleri verdi. afa Kemal otornobiline binerek gehri dola§ti ve gereken çekilme ionra oleline döndü. O gece ordunun artçúan, harekete tam bir vererek gehrin guneyini bogalttilar. Aslmda ana kuvvet sehrinkuzeyArkadan
.dsü
çekilmi§ti. ali varoglarma Mustafa Kemal'in bir süre önce yattig1 hastanede bütun savag boyunbaba günü'nü iki Ïngiliz hempiresinden biri, bondan sonraki 'an_a
a kalan öyle aniatir·
'Sabahm saat altismda silah sesleri geluin her yamm sarmi§ti. Gökçikmaya olaten sanki kur§un yagiyordu. Degil sokaga, balkona bile ediyorlardi. rasgele Evlesokaklan ateg nak yoktu. Araplar tutrnug, bulurlarsa kad.ar kap kacaga ne rin çogunu yagma eden Araplar ele ahp götürüyorlardi. Karpmizdaki bir eve saldinp girdikierini ve atlanna yükleyip gögeçirdikleri yatak, yastik gibi her tür1ü egyayi türdüklerini gözümüzle gördük. Saat sekiz olunca bizim ordunun önünden gelen Hicazh Arap birlikleri baginp garkilar söyleyerek dörtnala süri.iyor ve ttifeklerini, kihçlanm, gehre girdiler. Atlano olmadigim bayraklarmi havada salliyorlardi. Ïngilizierin de uzakta zirhh askerlerimizin arabamigferli biliyorduk. Saat dokuzda bay içimizsevindik. duygularimiz larla §ehre giri§lerini görerek §ükran alki§lan ve ya3a sesleri arasmda kenden tagiyordu. Di§ardakilerin di bayraşmizi çektik. Hastanemizin kargisma dügen tepelerden siyah bir çizginin gitgide yaklagmakta oldugu görülüyordu. En sonuñda §ehre girdi. Yanm saatlik bir moladan sonra mevda athlaruniz zi almak üzere gehrin kuzeyine geçtiler. Yazik ki Türkler orada puaskerlerimizden bir kissuya yatmiglardi. Birden hücuma kalkmca yaralandi.'l mi can verdi ve birçogu da i
Hempir~e Ethel Curry (Mrs. E. McLeod Smith), Nurses'
League
Journal.
I
158
I
IMPARATORLUÖUN
GERILEY15
VE COKUSU
--
Buno Uleyen bir sûrü artçi bareldu strasmda Mustafa KemaPin ordusu üstüste hücuma ugradigt halde hiçbir zaman yenilmeden sehrinarkasindaki Lepelere katlar çekildi. ÏngilizlerSam'dantakviye getirtmek zorunda kaldilar. Türkler gimdi ilk kez olarak Arap topraklaram degil, kendi valanlarmm topragim savunuyorlardi, çünkü burasi Türkiye'nin dogal sunnydi. Ama, Mustafa Kemal, her geyin sona ermek üzere oldugunu çok iyi biliyordu. Osmanli imparatorluguimparatorluk olmaktan çikmigts artik. Balkan Sava§lan, imparatorluguAvrupa'daki topraklarindan etmig,¯Dûnya Savaga da bútün Arap eyaletlerini elinden a imi§ti. Eu yenilgi kendisine aci gelmekle beraber, MUSLafa Kemal bn topraklarm kaybina kadar üzülmüo yorde; bir baktma bunun böyle olacagim öteden beri görmügtü. Bu onun, kanserli d4 organlarmi kesip almig, atalaruun bereketli topragmda yogun ve saglam bir beden halinde tekrar hayata kavugmugyeni bir Tûrkiye liayalini daha da elle tutulur hale getirmisti. Yabanct topragi olan Suriye elden gitmisti. Ama Türk anayurdu Anadolu henüz yaglyordu, yagamasi da gerekliydi. Ü1kenin geçoi.si ve gelecegi, igte burada, susiradaglarm ardmda yatryordu.
ON ALTINCI BÖLÜM I
Mütareke U HAYALIN GERÇEKLESMESI için vakit daha erkendi. Bu arada, noktasun yüksek Halep'e çekildikleri sirabulmustu. Humus'tan en a.ve daha sonralari. Mustafa Kemal hep çok yakm oldugunu bildigi yenilEnindoguracagt sonuçlan dügünüp durmustu. Eger Osmanh Hükümeti ge:n yll, kendisinin israrla istedigi gibi, Almanlardan ayn olarak bang yapup olsaydt, belki Ïtilâf Devletlerinden daha uygun koguHar koparilabile:k ve ülkenin gerefli bir gekilde ya§amasi saglanmig olacakti. Ama gimdi ürkiye'nin bütün varhämm tehdit altmda oldugunu görüyordu. Bu tehdide asil kargi konulabilecekti? Kabinenin her an istifast bekleniyordu. Artik barig istemekten bagka tpacak bir gey kalmamisti. Ama bu, çökmüg ve gözden dügmüg olan Tat Paga'nm yapacagt is degildi. Yeni bir hükümet kurulmahydi. Mustafa emal'e gäre bu hükûmetin bagma getirilebilecek tek adam îzzet Paga' li. O da savaga kargi gelmisti; siyasî görügleri ihmh olmakla beraber, irtsever bir adamdi. ittihat ve Terakki'ye kargi ötedenberi cephe almig, :hlike
illiyetçilere daha yakinhk göstermisti. Mustafa Kemal bu dügüncesini, ba§yaveri yoluyla Padigaha iletmek :ere bir telgraf çekti. 'Durum son derece ciddidir,' diyordu. 'Askerlerimin maneviyati gün geçtikçe' çökmektedir... Sadece ordumuzun varhgi del, devletimizin gelecegi de tehlikededir... Onun için her ne paha sma olurolsun bang yapilmasim israrla sahk veririm.' Yaverden bu görügü Sulta. i açaklamasim ve. Ïzzet Paga'yi yeni bir kabine kurmakla görevlendirmesi in Israrda bulunmasim rica etti. Mustafa Kemal, kabineye Fethi ve Rauf sylerin ve Harblye Naziri bagkumandanvekili) olarak kendi(dolayistyla iin almmasim açakça ileri sûrûyordu. Telgrafim 'Bu kabine derhal Ïtilâf evletleriyle temasa geçerek askerî harekâtm durmasmi saglayacak bir
.
I
i.
_
·J3
160
iMPARATORLUÖUN
GERiLEYÍSVE ÇÕKÜ'.)Ü --
I
imzalamahdir,' diye bitirdi. istanbuf da da olaylar zaten bu yönde geligmekteydi. Talãt Pa a Almanya'ya yaptigi bir ziyaretten dönmügtü. Sofya garindayken Bulgar cephesinin çöktügünü ve Kral Ferdinand'in tahttan çekilmeden önce bir mütareke imzalamaya çalistigun haber almigti. Böylece Osmanh Imparatorlugu hem Dogudan, hem de Batidan tehdit allma giriyardu. Selânik'e kadar sokulmu olan dügman kuvvetlerine Istanbul yolu-. açamig demekti. Istanbul sokaklannda, herkesin nefret ettigi Fransiz generali Franchet d'Espérey' mütareke
dolagmaya ba f annsti. Bu nin §ehre çok yakmda girecegine dair söylentiler gehri Frenk yapacagi ve Tü.rkleri köle durumuna generalin, Ïstanbul'u bir sokacagi soylercyordu. Talâ t Paga, döraer dönmez Padigaha istifasun sundu. O da bunu basta
red, ama sonra kabul etti. Bundan biraz sonra Enver, Cemal ve Talât bir Alman zirhhsiyla Karadeniz'e kaçt21ar.Talät, Almanya'ya gitti, üç yll sonEnver'le ra orada intikamci bir Ermeninin kurgunuyla vurulup ölecekti. onlarm olmadi. sigmdtlar daha Ittikanh da Cemal, Rusya'ya az ama sonu etti yaparak bir suç1armi kabul kenTerakki Firkasi hat ve toplanti ve son
di kendini daştmaya karar verdi. Eskiden beri yasak savmak için kendisine bagvurulan ibtiyar Tevfik Pa§a, yeni bir hükümet kurmay: bagaramayinca, bu görev Ïzzet Paga'ya 2srari kargismda Îzzet Paga teklif edildi. Mustafa Kemal'le arkadaglarimn görevi, bagkomutanm emnne boyun egen bir asker olarak, kabul etti. Güdecegi siyaset, Wilson ilkelerine uygun bir bang saglamak olacakti. Rauf Bey, Ïzzet Paga'mn, Mustafa KemaPi ya Harbiye Naz:n ya da Genelkurmay Bagkani yapmasi için çok çall ti, Ama Papa gimdilik bu görevlerin ikisinin de kendi elinde bulunmasun daha nygun görüyordu. Mustafa KemaPin cephedeki iginin henüz bitmedigini ileri sürerek, banga ula11diktan soara Harbiye Nazirhšma geçebilecogini söyledi. Bu arada Ísmet Rauf Bevi Bahrive Nazirligma ve Bevi Harbiye Nazareti Müsteparhšma. Fethi Beyi de Dahiliye Nazirhšma geLirdi. Mustafa KemaPin eksikligine ra men bu, içinde milliyetçilerin yer aldigt ilk kabineydi. Ïlk igi de mütareke vallarmi aragtirmak olacaka. Daha önee Îngilizler, Lawrence'nin subaylanndan Albay S.F. Newcombe ellyle Talat'a gayri resmi görü.5me teklifinde bulunmuglardi. Newcombe, Filistin'de esir dügerek Bursa'ya getirilmig ve buradan, sonradan evlenecogi Bursah bir kizm yarduntyla Istanbul'a kaçmisti. Bir ingiliz kurumdugu kopullan Türklere bilmayi olarak Íngilizlerce kabul edilecegini teklifi, Izzet Papa hükümetiönerisinde bulunmustu. Bu aracihk dirmig ve
MÜTAREKE
161
de tekrarladi, ama daha yüksek rütbeli bir subaym bu igi daha iyi yapalecegini ileri sürdû. Bu da, Bagdat seferi sirasmda bagarisiz Kut savun.asma komuta eden ve gimdi de gözde bir esir olarak Büyükada'da bulu-
General Sir Charles Townshend'di. General, bunun arkasmdan Ïzzet a§a'ya, Rauf Beyle haber göndererek Ingiliz makamlarlyla bang görügeieri için aracihkta bulimmayi teklif etti. Ïzzet Paga, nasd olsa bir mütake yolu aradigina göre, bu kendi gelen teklifi kabul etmekte sakinca görin
edi. Böylece Îngiliz generalini çagirarak serbest birakti. Britanya'ya kargi sledigi saygi ve dostluk drygularmi belirttikten sonra ülkesinin bu savakarsi taraftan girmig olmasiru bir suç olarak uiteledi. Ïngiltere askeri ha¯ anda îtilâf Devletlerinin elinde olan kâti derhal durdurursa, Türkiye tün Arap eyaletlerine özerklik vermeye hazirdi. Yalmz iggal altinda ülkenin geri kalan kismmda Türklerin siyasal baan bagka topraklarla msizligi tanmmahydi. Bu görügmenin ardmdan Rauf Bey de, Generali, lyükada'da ziyaret etti. Mütareke kogullarmda Türkiye'nin askeri gerefisaygi gösterilecegini umdugunu belirtti. 'Biz Bulgarlara benzemeyiz' di. 'Ïngiltere'nin sorunu sessizce çöznmlemesi ve Türkiye'nin centilmenine güvenmesi iyi' olur.' General Townshend, Bozcaada'ya ve oradan da r Türk bahriye romorkörûyle Midilli'ye götürûldü. Onu burada bir Ingi5 deniz subayi karyladi. Aralarmda gu konugma geçti: .gu
'Kimsiniz? "General Townshend.
"Ne diyorsunuz? Sizi gördügüme çok sevindim, generalim. "Yine Ïngiliz bayragt altmdayim. 24 Ekim 1918'de Ïzzet Paga'yla Ïngiliz hükñmetinin mûtareke görügelerine hazir oldugu ve bu is için Amiral Calthorpe'u görevlendirdigi bilrildi. Townshend daha õnce äzel olarak Türk heyetine Rauf Bey'in de ttilmasim öne sürmügtü. Ìzzet Paga kabineyi topladi, sonra durumu Padiha anlatmaya gitti. Padigah, heyete, enigtesi Damat Ferit'in bagkanhk etesini istedigini söyledi.
Îzzet Pa§a, Padigahm, hükûmdarhk otoritesini belittir bir tonla yapti-
bu olmayacak teklif kargismda gagirip kaldt. Öncehiç sesini çakarmadi. biridir!' diye bagirdi. Damat Ferit, Padigalun mra, 'Iyi ama, o mecuunun zkardegi Mediha Sultanla evli olmaktan bagka hiçbir degeri olmayan bir lamdi. Mediha'mn ilk kocast ölünce Abdûlhamit, prenses için otuz, Gen. Sir Charles Townshenci: My Mesopatamian
Canpaign. Atat ürk
|
F: 11
A
ÌMPARATORLUÖUN
162
GERÏLEYÌSVE ÇÖKÜSÜ --
kirk yaglan arasmda, lyi aileden gelme, hiç kadin yüzü görmemig bir koce buluomasim emretmigti. Londra'daki Türk Elçiliginde silik bir birinci kâMediha Sul· tip olan Ferit bu nitelikleri tagidigi için IstanbuP a getirilmig, Abdülhamit'e göndererel tanla evlendirilmigti. Sonradan Ferit kansim Londra Elçiligini istetmisti. Ancak Padi§ah, 'Hemgire, Londra okul degil dir, gayet önemli bir elçiliktir. Oraya ancak siyasi yetenek ve tecrübesi bu lunanlar atanabilir,' diye cevap vermisti. Böyl'e terslenen Ferit evine ka
.
panmig ve otuz yil digari çiktigira gören olmamisti. kardesi §imdi bu adami mütareke kogullanm görü ÍgteAbdülhamit'in ecek heyete bagkan yapmak istiyordu.2 Ïzzet Papa, kabinesine damsmas gerekligini söyledi. Sultan buna razi olduysa da, Dama t Ferit'in kabinedei talimat beklemek üzere kendisiyle beraber Babiâli'ye gitmesini istedi. Iz salonuna gir zet Paga, Damat Ferit'i bekleme odasinda birakarak toplanti di ve durumu kabine arkadaglanna bildirdi. Ònce kimse agzim açmada Sonra Rauf Bey birden patlayarak sessiz1igi bozdu. Ona kahrsa, Sultan, Iti lâf Devletleri'nin kendisini tahttan çekilmeye zorlayacaklarmdan korkuyor du. Ïngilizlerce tamnan ve begenildigi söylenen enigtesinin bagdelege. ol kendi tahtim kurtarmak masi böyle bir hareketi önleyebilirdi. Rauf Bey, normal görä tan bagka dügüncesi olmayan bir adamm bu yolda davramgim yordu. Ancak acaba Sultan, gerçekten, ülke tarihinin su tehlikeli amada bir yanm akillimn Türk haklanm hükümet üyelerinden daha lyi koruyabi lecegini mi sanlyordu? îzzet Paga'yla öteki kabine üyeleri kendisini destel lediler. Digarya bir haber gönderilerek Damat Ferit'e daha fazla bekle zorund mesinin gerekli olmadigt bildirildi. Sultaa karara boyun egmek ötel Heyetteki seçildi. kaldi. Damat Ferit'in yerine delegelige Rauf Bey Agamen amiral gemisi üyelerle beraber, Amiral Calthorpe'un geçici non'un Mondros önlerinde demir atmig oldugu Limni adasma gitti. Görügmeler gemide, centilmence bir hava içinde yapildi. Tam otuz a Rauf Bey, büyük bir di ti saat sürdû ve sadece askeri kogullari kapsadi. iki deniz subayi art Amiral Calthorpe, rüstlükle her §arti tek tek tartisti. gekilde davramyordu. Ilk yirmi dört sa; sindaki bu konugmalarda uzlagici genel bir anla§maya vard olarak, içinde, Ïstanbul'un onaylamasina bagh
lar. Íngilizlerin öne sürdügü baglica kogullar Çanakkaleve Ïstanbul Boga: an Müttefikler tarafmde lanmn açalmasi; bütun änemli stratejik nok .amak için gerekli birlikli düzeni sa i§gali; smirlarda güvenlik ve ·iç
2
ügmeye ve Türi Damat Ferit'in gerekirse Londra'ya gidip Kral Beginci George'la gör ha; 1914'ten beri kaybetti i topraklarirl, hatir \çin, geri verilmesini istemeye edilir. söy1ed1§i rivayet oldu§unu
ye'nin
MÜTAREKE
163
bütün Türk ordusunun terhisi; iggal altmdaki topraklarda bulunan garnizonlanmn teslim olmasiydi. Yalmz bu garnizonlardaki silahla.eslim edilecegi aynca belirtilmig degildi. Türkler iç iglerine herhangi önerisi kargisinda duyarh davranlyor, özellikle bu kogullardan carisma ·1bul'un i§gali anlami çikac.ak diye kuskulamyorlard1. Ama kendilerine e bir geyin sözkonusu olmadigma dair güvence verildi. Ancak, Türkler ida
saglayamayacak olursa, Ïtilâf Devletleri kendi vatandaglarim koak geregini duyabilirlerdi. Görügmelerin yari yerinde Fransizlar, amiralleri Amet'nin de görügere katilmasim isteyen sert bir nota göndermiglerdi. Bu istek,. Türkletalmz Ïngiliz heyetiyle görügmeye yetkili oldugu gerekçesiyle reddedilion zamanlarda Fransizlar Îngilizlere damsmaksizm Bulgarlarla müteahnmamalarrnn bag : imzalanuglardi.' Bummla birlikte, görügmelere uzatmalari sni, boyuna Paris'e damgmak isteyerek konferansi korkusuyBunu önlemek için Clemenceau ile dogrudan dogruya yüksek kademeemasa geçildi. Clemenceau, Îngilizlerin varacagi anlagma kogullanm stanbul Bogazimn bir Îngiliz amiralinin komutasma verilmesini bagtan :nligi
til etti.
Mütareke, böylece 30 Ekimde kargilikh kutlamalar arasmda imzalanCalthorpe buna iligkin olarak kogullardan bazilarm yorumlayip layan bir de gayri resmi mektup hazirladi. Imzadan soara Calthorpe, mütarekeyi imzalamakla yillardir sürüp giden kan dökûlmesini durduL 1W1Zl umuyorum.' dedi. Rauf'un elini sikti ve Türk-Ingiliz iligkileriistegi' belirterek Ïngiltere'nin verdidostça olmaSL için besledigi Sze her zaman bagh kaldigim, tamklar õnünde yineledi. Bütün maddeoldugu gibi, titizlikle uygulanacakt1. Rauf Bey verdigi cevapta, Îngillein Tûrkiye'ye en yüksek degerde bir temsilci göndermesi dileginde bulu. ÇünküBüyük Britanya'mn bundan böyle Türkiye'de bir ski' i§gal etmesini istiyordu. Mustafa Kemal mûtareke haberini ve ateg-kes emrini aldigi strada hâ-lalep'in arkasmdaki daglarda dûgmana kargi direnmekteydi. Liman Sanders, 'Bu son günlerdeki çarpigmalarda ordu, silahlarmm yüksek -tmiral
'derin
'rakipsiz
:fini
an
kornmasim bildi,' diye yazar. Böylece uzun ve felâketli dört savag kanh bogwmalanadan, hiç yenilgiye ugramadan çikan tek Türk ko-
am, Mustafa Kemal'di. Mütareke, Mustafa Kemal için bir son degil, bir baglangiçti. Savasta ye1emig oldugu gibi, ruhça da hiç yenilmig degildi. Simdibir çegit barig yacakti. Azna âdil bir bangm ancak savagamla kazamlabilecegini ve sava-
·
l•
ÍMPARATORLUÖUN
164
GERÍLEYÍS
VE
CÖKÜSÜ'
gimm uzun ve çetin olacagim biliyordu. Kendini bu savagmun
rak gõrmeye
önderi ol,
bagladi.
Bunun nasil alacag1m gimdiden pek kestiremiyordu. O siralar yine ki gmhk içinde bulunmaktaydi. Izzet Paga'nm Harbiye Nazirhgim ona vermi mig olmasi çok agnna gitmi§ ve Pagamn sonra' elele çahuacakl: nazik ve önen olmasi da vermig söz Önlerinde yumugatmamisti. nna onu bir geçig dönemi vardir ki, Mustafa Kemal asil bu sirada, ülkesine yarai hizmetlerde bulunabilecegineinanmaktaydi. Bunu izleyecek olan döner lerde ise Harbiye Nazirhgma kendinden daha uygun kimseler bulunabili vazgeçmiyordu. di. Bu makam için isrardan Rauf Beye birisiyle haber göl 'bangtan
dererek,
Îzzet Paga'y1
yapilacak hiçbir gey
razi etmesi için ricada bulundu. Ama, Rauf gn ant olmadigim söylemek zorunda kalda. .Mustafa Kema
Izzet Paga'ya disiplin digi telgraflar gönderiyordu. Sadrazam yeni bir Ga yeni bagkaran sözünü dia
nelkurmay baskani seçince bunu protesto ederek emeyecegini bildirdi.
Bu arada, ordt grup komutanhgim Liman von Sanders'ten devralma bildirilmigti. Hemen Adana'daki karargâha gitti. Alman Generali onu hi zamanki resmi nezaketiyle kar§·dadi. Ancak, aynhk sözlerini söylerken, si sirA: icten bir üzüntü ifadesi vardi. Anburnu ve Anafartalar cephelerine kumand E selans,' dedi, ettiginiz günlerde yakmdan tamdim. Dogrusunu isterseniz, aramizda ba r omsiz olaylar geçmedi degil; ama sonuç bakmundan bimlar ancak bizi: frbirimizi daha iyi tammamiza yarad1. Arttk samimi iki dost oldugumus aynlmak zorunda oldugum gu and Bugün, memleketinizden amyorum. emrimdeki ordulan, bu ülkeye ilk geligimden beri takdir ettigim bir aski re emanet etmekteyim. Bu genel felâket içinde büylik bir üzüntü yükü a trida ezilmemek elde mi? Beni tek avutan gey, komutayi sizin elinize b rakmamdir. Suandan itibaren âmir sizsiniz; ben sizin misafirinizim.' Bu sözler kargismda heyecanlanan Mustafa Kemal sadece, 'Otur; hm,' dedi. Birer sigara yaktdar. Mustafa Kemal'in istegi üzerine von Sai ders, iki kahve ismarladi. Kahvelerini kargihkh, geçmige ve gelecege da dügüncelere dalmig bir halde, sessizlik içinde içtiler. O gece Adana.gökle ri, Almanlann mühimmat depolanmn alevleriyle aydmlaa ate e verdikleri misti. Alman ve Tûrk subaylarunn aynha toplantisinda bir Alman genera geçmigteki silah arkadaghklarim öven konugmasmi,'Yenildik' diye bitird 'Bizim igin her gey bitti artik.' Mustafa Kemal ise _demecine, 'Savag, mütti fiklerimiz için bitmig olabilir. Ama bizi ilgilendiren savag, Ístiklâl Sava; miz, ancak gimdi bagliyor,' diye son verdi. 'sizi
M ÜTAREKE
165
Izzet Pa§a'dan aldigt red cevaplanna cam s11almaklaberaber, MustaCemal, G üney Anadolu'daki bütün ordularin komutasim üzerine aldiş ian, ne de olsa bir sevinç duyda Bu görev, savag bittigi için, ona büyûk çabyma alam veriyor sayilmazdi. Mütareke kogullarma göre, terhis neeyse baglayacakti. Ama öte yandan bu görev ona siyasi bir avantaj saghJ.u. ilk kez ÌstanbuPdaki häkümetle dogrudan dogruya temas edebileti. Hükümet de ashnda onu tuttuguna göre, hiç olmazsa artik sesini duabilir, belki de siyasete etki yapabilirdi. Dügmanlari gitmig, iktidara Llari gelmi§ti. En sonunda on ylldir hep elinden kaçmi olan siyasal :llerini gerçeklestirebilmek için bir umut kapisi açilmisti. Askerlik alamnda da yapilabilecek birtalam §eyler vards. Simdilikelialtmda hiç olmazsa iki ordu bulunuyordu: Íkinci ve Yedinci Ordular. tarekeye göre bunlarm görevi sadece simr bekçiligi etmekti. Ama, stafa Kemal bunlarin sembolik birer yerel ordu olarak kalmasun istemilu. Yerine geçici olarak Ali Fuat3 birakarak, ordulanm gerçek bir milavunma kuvveti haline getirmek için çabgmaya koyuldu. Birlikleri yeni tan toplayip düzenledi, yurt içindeki merkezlere dagitti; elindeki silah, bane ve malzemeyi güvenli yerlere göndertti ve ilgili komutanlara geLiemirleri verdi. Komutanlarm da dikkatle aymp seçiyordu. Onun müeleci görühlerini paylagmayan bazi subaylari bagka yerlere nakletti. Keiz bir savimma hatti kurabilmek için yararlanmayi nmdugu Musul' daki giinlerde ne olursa mei Ordu'yla siki bir baglanti sagladi. Öniimüzdeki m, hiç olmazsa kendi kendine yeterli bir asker kuvvet çekirdegini elde .bilirdi. Daha sonradan bu kuvvetin sadece Güney Anadolu' nun degil, .in memleketin savimrnasmda rol oynamasi pekâlâ mnmkündü. Zihninde Elizlenmekte olan tasarilardan bazilan daha gimdiden kenbelli etmeye baghyordu. Mütarekeden önce Ïstanbul'danAntep'e aile. görmeye gelen Ali Cenani adinda birine rastlamigt1. Ali Cenani, gehdaha gimdiden dügman tarafmdan yagma edildigini ve hele Türk ordukdana'ya çekilirse, halkm büsbütün dügman elinde kalacagim söylüyor, sini daha güvenli bir ye're götürmeyi tasarhyordu. Mustafa Kemal, hiç mi erkek kalmadi?' diye sormustu. 'Kendinizi savun, 'Ülkenizde çaresine bir bakm.' am
'Ïyi ama
nasil?
Neyle?
Millî "Örgütlenin.
bir kuvvet toplaym. Ben size gerekli silahlan
Kendilerine güvendigi subaylara .
hazirlamn,'
diye emirler
veriyordu.
veri-
da, 'Gruplar halinde, çete savagi Dügmamn anavatan topraklanna
m:
i.
R. .
ÍMPARATORLUÖUN
166
GERILEYISVE
ÇOKUSU
.
sokulmasuu önlemek için çeteler kurmak gerekecekti. Mustafa Kemal, ge lecegi gözönünde tutarak Ïç Anadolu'da direnig merkezleri olabilecek An kullamlmak ûze tep ve Marag gibi yerlere silah daştti. Bunlar, gereginde
edilecekti. re gizlice depo Simdikendine dagen görev, mûtareke kogullarma kargi yilmadan mü cadele etmekti. Mütarekeyi kay1tsiz gartsiz bir teslimden de daha kötü bi ülkeyi ele geçirmesint §ey olarak görüyordu. Türkler, neredeyse dügmamn yardima söz vermiglerdi. Mustafa Kemal, Itilâf Devletleri'nin her istedig kabul edilirse memleketin boydan boya iggal edilecegini ve sonunda hükü meti de dügmanlarm kuracagmi kabineye anlatmak istiyordu. Sonradan 'Bunu görebilmek için falci olmaya- gerek yoktu!' diyecekti. Böylece Mustafa Kemal, izzet Paga'ya üst üste telgraflar göndermeyi bagladi. Bu telgraflann birçok yerinde soruna deginiyordu. Özellikle,mü maddes tarekenin Tiirk garnizonlanmn Suriye'den çekilmesini isteyen neredeydi ona kugku vermekteydi. Bu anlagmaya göre Suriye'nin simn ardmdaki siradag Osmanhlarm eskiden beri kabul ettikleri gibi, Halep'in alarak içine tâ Kilikya içleri lardan mi geçiyordu; yoksa Ïskenderun'u da Yedir gimdi garnizonundaki Iskenderun ne kadar ru uzayacakti? Dügman istemekteydi. teslimini sürerek, ci Ordu'nun, Suriye'de bulundugunn öne Mustafa KemaPe göre, Ìngilizler terimlerdeki bu belirsizlikten bil bile yararlanmak istiyorlardi. Ístanbul'a telgraf çekerek, 'Açik ve samir yanlig anlagilip yorumlanmasim önle kamm gudur ki,' dedi, dagitir ve Îngilizlerin her dedigin ordulanmizi yecek tedbirleri almadan emellerine hiçbir §ekilde set çekmemiz mür boyun egersek, onlarin haris kün olmayacaktir.' iggal e Izzet Paga, cevabmda, mütareke'nin Ingilizlere Iskenderun'u sirad çekildikleri geri Ancak, vermedigini Türkler mek hakkim bildirdi. malzem olduklaradan, yarah ve yrkmig güney demiryoluyla köprûleri nakli için limam ve Halep yolunu kullanabileceklerine dair, ingilizlerl anla§masi' yapilmisti. Benunla birlikte, Îskendert sòzlü bir Türk kalacakti. Mustafa Kemal'in bunlari Il yõnetiminde gehri limam 'mütarekenin
'centilmenlik
ve
giliz komutamna da bildirmesi isteniyordu. cezalandmha ölümle Mustafa Kernal buna, üzerinde ingiliz o tekrarlayarak dügûncelerini verdigi acele kargi cevapta, kaydi ile , bulundugunu bol malzeme depolari dolaylarmda dulanmn Halep ve asil amaçlanmn Ïskenderun'uiggal ederek yollan kesmek, böylece Yedi. centilmenlik a: ci Ordu'yu teslime zorlamak oldugunu ileri sürdü. Eu çegit Paga'n Îzzet saklamiyordu. icin Onun lagmalarm dogru bulmadgim da 'geciktirme
..T
L
MÜTAREKE
167
.
Íngiliz komutamna bildirmek niyetinde degildi. Daha da ilegiderek, 'Ïngilizlerin, her ne bahane ile alursa olsun, iskenderun'a asemrini er çikarmak için yapacaklan bir te§ebbüse kuvvetle kar§1 koymak verdim,'diyor, arkadan da, davramplarm bagkomutanligm resmi görügleriolanak olmadigi için, en kisa zamanda görevinden geri ahn1e uydurmaya rica ediyordu. nasun Izzet Paga sert bir kargihk vererek Mustafa Kemal'in bu emrinin devetin çikarlarna ve politikasma büsbütün aylon oldugunu bildirdi ve healmmasim istedi. Mütareke kogullanmn yorumlamp uygulanmanen geri mda gerçekten birtakim yanhgliklar olmustu. 'Ama, her geye kargin diye levam edlyordu, uygunsuz gartlan, ileri- görü lü olmadigimiz için deyenilgimizin sonucu olarak kabul ettik. Devlet, durumu düzelttoptan til, reek için diplomatik te§ebbüslere girismigtir ve burlann basanya ulaçacagidevletimizin gelecegi için son derecu ummaktadir. Bu zor zamammizda, De önemli olan bu görügme ve önlemleri yönetme konusunda size güvenebilecegimizden eminim. Ama, durum herhangi bir tart1§ma ve gecikmeyi kaldirmayacak kadar tehlikeli oldugu için ordularm1za verdigimiz talimatm harfi harfine yerine getirilmesi garttir.' Izzet Paga bundan sonra Mustafa Kemal'in komutasmdaki ordu grubunun dagitildigim ve sadece Yedinci ,öylediklerini
·i
'
'bu
Ordu'ya indirildigini bildiriyordu. Sadrazama kafa tutup içini bogalttmg olan Mustafa Kemal, bu sefer uzlagici bir yazi hazirladt. Ulu Tannmn Izzet Pa§a'mn politik çabalanna yardimci olmasim umdugunu bildirdi ve hem kendisine, hem de ülkesine olan baghhgim tekrarladi. Buna ragmen, olaylar onun kugkularim yerden göge kadar hakh ç1karmaktaydi. Ingiliz1er,Izzet Pa§a'ya fena halde baski yaplyorlardi. Rauf, Ïngilizlerin imzalarim tanlyacaklanna dair vermig olduklari geref sözünü Calthorpe'a hatirlatiyor, Calthorpe da verilen sözü protestolarda bulunuyordu. Londra, Agememunutmadigi için Londra'ya iki kidemli deniz subayi arasinda dogan d'cengüvertesinde zarhhsimn non tilmence havayi hemen dagitmaya baglam1§ti. Uzun bir süre için olmasa bianla§an eski askerlerle eski politikacdar, le, bir kerecik olsun aralarmda mütarekeyi daha sert bir gekilde yorumluyorlar, iglerine geleni alip, gelmeyeni birakiyorlardi. istedikleri stratejik yerlerden biri iskendenm, öteki de MusuPdu ki, MustafaKemal bunu bir telgrafindan çoktan belirtmisti. Dicle boyanca Türkleri izlemekte olan ingiliz birlikleri, mütarekenin imzasi sirasmda, MusuPun 60 kilometre kadar güneyinde bulunuyordu. Savag kabinesinin talimati üzerine daha ilerleyerek üç gün sonra Musul'a girmiglerdi. Ba§lanndaki general, gehrin ve içindeki Altmci Ordu'aun teslimi-
168
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ
ni istedi. Rauf Bey bu iggal hareketinin, mütarekenin Calthorpe tarafmdan yorumlanmig olan kogullanna aykm oldugunu söyleyerek itirazda bulundu sözünde duracagma güvenmekteve 'Türk hükümeti, Baskometammzm dir,' diye ekledi. Amiral Calthorpe ise buna o kadar güveamiyordu. Londra'ya telgraf çekerek Rauf Bey'in görügünün kendi görügüne uydugunu bildirdi.Ama ingiltere Harbiye Nazirhgt, uzlagma tanumyor ve Türk Genelkurmay haritasinda Musul'un Osmanh Ïmparatorlugundadegit Irak'ta gõsterildigini belirtiyordu. Calthorpe, boyun egmek zorunda kaldi. Böylece Musul'un bogaltihp, silahlann teslimi emredildi. Emri alan Îzzet Papa, biraz dalkavukça bir telâgla Amirale, telgrafi sabah saat sekizde aldigim ve yukari aym saatte' kendinin de MusuPa emir verdigini bildirdi. Ïskenderun'unbagma da aym gey geldi. Ne Londra Calthorpe'un läfina kulak asangti, ne de Ïzzet Paga Mustafa Kemal'in, ingiltere hûkümeti, Îskenderun'un belirli bir zaman içinde General Allenby3ye verilmesini, yoksa kuvvete bagvurulacagun bildirdi. izzet Paga bir kez daha bag egdi ve Yedinci Ordu·çekilmek zorunda kaldi. Ïzzet Papa, Ïngilizlerin bu insafsiz davrampmdaki suçun, kendi emirlerine kargi sert ve nezaketsiz gekilde davranan Türk komutamna yüklendigini imâ ederek, 'ÜIkenin yüksek menfaatleri adma, ne derece zayif durumda oldugumuzu unutmamamiz ve kendimizi çok fazla apagilatmarnakla birlikte, sözlerimizde ve hareketlerimizde ölçülü olmamiz çok önemlidir,' diye talimat verdi. Mustafa Kemal, Sadrazamm imâlarim giddetle reddederek israrla: 'Ne kadar zaylf ve güçsüz oldugumuzu çok iyi biliyorum,' dedi. 'Ama buna ragmen devletimizin kabul etmek zorunda oldugu fedekärhklarin bir simn olmasi gerektigine inanmaktayim. Yoksa Almanlann yamstra son yenilgiye kadar dövügen bizier, ingilizlerin bize sormadan almaya çahstiklan geyleri kendi elimizle onlara verirsek genellikle Osmanhlann ve özellikle imdiki hükümetin tarihine çok karanhk bir sayfa eklemi§ oluruz.' Ama Yedinci Ordu her geye kargm Iâgvedilmig ve Mustafa KemaPin elinde yalmz bir kolordu kalnn.iti; milli bir savimma gucü kurmak yolunda bütün umutlanm bagladigi tek bir kolordu. 'agagi
I
ON
YEDÍNCÍBÖLÜM
Sultan Meclisi Dagitiyor TANBUL,
Ïtilâf Devletlerinin
'himayesi'
altinda ûzgün, umutsuz ve felâ-
a duygusunun agirligi altmda ezilmig gibiydi. Herkes, 'Simdiartik bize tediklerini ya parlar,' korkusu içindeydi. Soguk, karanhk bir kig baglarmsKömür yoktu. Tramvaylar iglemiyordu. Bogaz vapurlar1 az Ve seyrekti. nacaddeler yari aydmhk, yan sokaklarsa kapkaranhk oldugu için lursizlai, soygunculara gün dogmug, hava karardiktan sonra kimse tabancasiz diiçin kimseen çikmaz olmustu. Polis azdi; onlara da, yolsuzluk yaptiklan n güveni yoktu. Vurgunculuk alnug yürümügtü; para degerini kaybetmig, yecek flyatlan agiri derecede yükselmi§ti. Türkler evlerine kapanm1§, :ndi kendilerinin gölgesi gibi, ancak -o da ateg pahasma- ekmek almak in digari çikiyorlardi.* Bazilari gehre girmig olan Îtilâf Devletleri l
.
suruyoriarai.
Beri yandan Rumlar, sokaklarda caka satarak dolasiyor ve rastladiklaTürkleri, itip kakarak duvar kenanna säräyorlar, geleni geçeni Yunan trargâlonda zorluyorlardi. dalgalanan mavi beyaz bayrap selâmlamaya ärkler bu agagdamaya için, arka yollardan dolasmak zoboyun egmemek ada kahyorlardi sokaklarinda panik yaratan bir söylenBir gün Ïstanbul 'Ayasofya'ya Bir Müslüman kalababgi çigduyuldu: çan takiyorlarmig tidan çikmig bir halde Ayasofya'ya kogtu. Ama Türk askerlerinin hâlâ avda nöbet tulmakta oldugunu görünce rahat nefes aldilar. Kasimin ortalarina dogru Ïtilâf Devletleri ordulan gehre girdi, Ami.1 Calthorpe, ingilizlerle öteki müttefik savan gemilerinden meydana gelmil uzunluganda is 16 bir konvoyun bagmda gösterigli bir tõrenle ÇaArkadaglar birbirine, maz, diyorlardi.
'Beni karanlikta
görecek olursan selârn verme; ne olur, ne ol-
I
--.
L
-·
i
iMPARATORLUÖUN
170
GERÍLEYÍSVE ÇÕKÜSÜ
nakkale'den
geçerek Bogaziçi'ne geldi. Burada Haliç önlerinde demir atti lar. Limam öylesine doldurmuglardi ki, gemilerin arasindan deniz zor gö rülüyordu. Tiirkler için bagka bir kara gün de, General Franchet d'Espé rey'nin askerlerinin bagmda muzaffer bir tavirla istanbul'a girdigi gündü Dizginsiz, beyaz bir ata binmig olan Fransiz generali, Bizans'a aym gekil de giren Fatih Sultan Mehmet'in hayalini belleklerden silmek istemigti Çokgeçmeden Fransizlar eski istanbul semtine, ingilizler Beyoglu yakast na, Ìtalyanlar da Bogaz sirtlanna yerlegmig bulunuyorlardi. Siyasi ve idar denetim hâlâ Türklerin elinde. oldugu için, gehri bakimdan i§ga etmig sayilmazlardi. Ama, Türkler bunun, admdan ba§ka her geyiyle, igga demek oldugunu biliyorlardi. Siyasi durum çok kangikti. Enver, Cemal ve Talât üçlüsunün kaçmaMeclis'te bunahm yaratimsti. Ìttihat ve Terakki milletvekilleri kend si, canlarun kurtarmak telâglyla, Osmanh imparatorlugu'nunsava§a giriginde· unutuvermi§ler ki kipisel sorumluluklarim ve eski nazirlara kargi cephe ala· rak mahkeme edilmelerini istemeye kalkigmi§lardi. Izzet Paga kabinesin· deki nazirlardan üçü de, bu arada hücuma ugramaktaydilar. Bunlar, sava. üzerine vermig olan Maliye Naziri Cavit'le savagi uygui ilâni istifasim m bulmus olan Seyhülislâm, bir de 1913'te Parti'nin genel sekreterligini yap· 'teknik'
Fethi Bey'di. Sultan, gimdi bu durumdan kendine güç saglamak için yararlanmaya
mig olan ¯~
e
bakiyordu. ÂyanReisi2 Ahmet Riza'yi Ïzzet Paga'ya göndererek adi geçei üç nazirm istifasmi istedi. Ya da kabine toptan istifa etmeli ve bu üç kig digarida birakilarak yeni bir hükümet kurulmahydi. Izzet Paga, Fethi vt Rauf an da destegiyle buau reddetti ve aaayasa geregince Sultan'in emia vermeye degil, ancal< görü ünü bildirmeye hakki oldugunu, kisisel sorumlu· luguna saygt göstermek durumunda bulundugunu ileri sürdü. Rauf Bey de mütareke ko ullari ve Calthorpe'un gayri resmi rnektubt hakkmda bilgi vermek uzere huzura çiktigi zaman, her zamanki açrk säzlü· Jügüyle Sultan¾ oyarmisti. Calthorpe, asayig bozulmadigt ve müttefik uyruklarimn ya§ami tehlikeye girmedigi sûrece istanbuPun iggal altma alm· mayacagma söz vermisti. Oysa, Simdi bu çegit kangikhklarm çikmasmdai korkuyordu. Çünkü;Sultan'm yakun olmaktan bagka bir ünü bulunmayal Damat Ferit, hukumete zarar verecek ili§kilere girigmig, hükümetin Rum· lari kesmeye hazirlandagim söyleyerek ortahkta ikilik ve geçimsizlik yarat· maya baglamisti. Rauf Bey, mütarekeden sonra karisikhk içine dügmü 2
Senato Bagkani.
SULTAN
MECLÍSÍDAÖlTIYOR
171
bu durumdan en çok zararh çikanlann o olan Bulgaristan ve Avusturya'da ba§mdakiler oldugunu da sözlerinde belirtti. Bunu duyan Sultan heyecanlanmig, elleri titremeye baglami ti. Sigaraahp bir tablaya koyagizhgmdan si yere dügtü. Mabeyincisi sigarayi yerden söyleyerek ayaga kalkeni§tesinin katilrnadigmi dügüncelerine dt. Padigah, anlamRauf Padi§ah, Bey'e erdigini gösteriyordu. görügmenin sona ti. Bu, millet gisertlikle, bizim sürüsü anlamh koyun 'Beyefendi, h bakti ve biraz çoban da çoban ister. benim. 'Bagmda înte bir bidir,' dedi. o Sag eliyle isteksiz bir selâm vererek huRauf Bey bir gey söylemedi. zurdan aynldi. Besbelli Sultan, çoban rolünde, sürüsünü toplayip, dogruca Ìtilâf Devletlerinin agilma sürmek niyetindeydi. Rauf Bey ertesi gün kabineye bilgi verdi. Izzet Papa hastaydi. Ustelik asker olarak, savag alanlarmda dövügmeye ahgik olsa bile siyaset alamadaki savagçiliga belli bir smirdan öteye geçmlyordu. Hele, megrû hilkümdarlanna karsi bir sava§a girmeye ne karakteri, ne de görenegi elveri§liydi. Müttefik donanmasimo Bogaz'da demirli oidugu gu sirada siyasi bir bunalim yaratip birlisi bozmaktan özellikle çekiniyordu. Padigah bu seferlik bag esse bile, ileride bu türlü pürüzler eksik olmayacakt1. Izzet Paga'ya yapacak bir gey kahyordu: O da, Padigalun anayasaya aykm davrandigun ileri sürüp çekilmek. Oteki nazirlar da, ellerinden baska bir gey gelmedigi için, buna razi oldular. Padigah, hükümetin istifasim kabul etti. Izzet Paga'ya veda ederken, 'Fena oluyorum,' dedi. 'Pencereden digan bakamaz oldum. Bunlan görmeülkenin ye dayanamiyorum.' Bogaz'daki gemileri gösteriyordu. Böylece, gerçek çikarlari ugruna, demokratik ve liberal bir rejim kurnaya çaligan son Osmanh hükümeti de, bir ayi biraz agan bir görev sürosinden sonra, iktidardan aynlung oldu. Durumu kurtarmak için son bir tegebbüs daha yapildi. Buna da en ruhuyla, Adana'dan hemen trene atlayip Îstaubul'a gelen çok, mücadeleci Mustafa Kemal önayak oldu. Onun bu geli§i Ïngiliz donanmas2yla aym zaBu görûnü onu ilk önce kizdirdi, sonra da filozofça bir mana rastlarn§ti. dü§ünce yürütmesine yol' açti: 'Gelirler, ve bir gün, geldikleri gibi gider-
ülkelerin
Ier.
,
Rauf la beraber dogruca Ízzet Paga'ya giderek onu karanndan caydirTev6k Paga, maya çah§tt Sultan, Sadrazamhga Tevfik Pa;a'yi atamigt1. kendisinin hep bagkalannin bozdugu i§1eri düzeltmek için Sadrazamliga getirildiginden yakinarak görevi kabul etmek istememi§, ama sonr adan Padigabm iradesine boyun egmisti. Ancak bu atamamn daha Meclisten geçmesi gerekiyordu. Bundan dolayi Mustafa Kemal, Izzet Paga'yi, tekrar
172
ÍMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ
Sadrazamhgi kabul etmeye ve daha güçlii, daha milliyetçi bir kabine kurmaya razi etti. Rauf Bey de, biraz durup dügündükten sonra, onu destekledi. Bir arada, içinde en sonunda Mustafa Kemal'in adimn da yer aldigi bir kabine listesi hazirladilar. Arkadan da, bütün gûçleriyle milletvekilleri arasinda bir kulis çahsmasma girigerek, Tevfik Paga'mn Meclisten güvenoyu almasim önlemeye çahytilar. Mustafa Kemal, parlamento ve parlamenter usullerle ilk olarak karp karplya geliyordu. Sivil giyinerek kulislerde ve grùp odalarmda enerjik bir çah§maya koyuldu. Milletvekillerinden çogunun Tevfik Paga'ya kargi olduklanni, ama Meclisin dagitilmasi korkusundan ona oy vermeye uygun bulduklarim gördû. Böylece zaman kazanmayi umuyorlarda. Kendisi daha gerçekçi görügüyle kime oy verirlerse versinIer, Meclisin dagitilmasima kaç1mlmaz bir gey oldugunu, ama Ïzzet Paga'ya zaman kazandirabileceklerini ileri sürdü. Fethi Bey'in aracihgiyla milletvekillerin bir toplantismda kendisine söz verilmisti. Dügüncelerini güçfü ve etkili bir gekilde onlara açiklayarak, arkasi ne olursa oisun, Tevfik Paga'ya guvenoyu vermemeleri için israr etti. Hepsi bu keskin baki§h, düzgün sivil kiyafetli, muzaffer genç generali ilgi ve sempatiyle dialediler. Sesinde kendine güven vardi. Ïçten ve kesin konuguyordu. Eazilart ona kesin olarak söz verdiler ve güven- oyu için toplanti zili çaldigi zaman, baçanh bir sonuç almayi umduklanm sövlediler. Mustafa Kemal balkonda bir yer bularak, oylamayi seyretti. Oylar atudi, sayildi ve ba kan sonucu bildirildi. Tevfik Paga kabinesi büyük çounlukla güvenoyu almisti. Mustafa Kemal, gagkinhşm gizleyemedi. Milletvekillerin önemli bir bölümü onun önerisini kabul eder görünmüglerdi. Meclis havasma yabanci bir asker olarak milletvekillerinin dönekligi karysinda gagirmisti. Kendi durumlarma güvenemeyen, askerlere de inanmayan milletvekilleri. mücadeleye girmekten kaçmmislardt. Mustafa Kemal bu oylamayi, millet iradesinin bir yenilgisi saydi. .5mdi artik yalmzca Sultan'm iradesi hüküm sürûyordu. Bunu son umut olarak gördü. Almasi gereken önlemleri açikça anlatmak için Sultan'dan bir görügme rica etti. Birkaç günlük bir bekleyigten sonra Selämhga çagrddi. Vahdettin ondan önce davrandi: 'Ordu komutanlanyla subaylarunn size bûyük saygi beslediklerinden eminim,' dedi. 'Onlarm bana karsi bir harekete geçmeyeceklerine dair garanti verebilir misiniz?' Böyle tepeden inme sorulan bir sora, Mustafa Kemari gagirtmisti. Biraz dügündükten sonra, 'Efendimizin orde tarafindan tahta kargi girigilmig herhangi bir askeri harekete dair kesin bir bildikleri var mi?' diye sordu.
I
|
SULTAN MECI
ÏSÏ DAÖITIŸOR
173
Sultan, gözlerini kapadi. Sonra sorusunu tekrarladi. Mustafa Kemal, 'istanbuPa ancak birkaç gûn önce gelmig bulunduguzorundayim,' söylemek diye cevap verdi. 'Onun için durumu pek yakmmu dan bilmiyorum. Ancak ordudaki komutan ve subaylarm Zâti Sahaneye cephe almalari için ortada herhangi bir neden oldugunu sammyoriim. Bu bakundan korkulacak bir ley olmadiguia sizi temin edebilirim.' Vahdettin gayet ciddi bir tavirla: 'Sadece bugünü degil, yarmi da kastediyorum,' dedi. Padisah, herhalde ordunun hoguna gitmeyecek bir siyaset gütmeye karar vermi.S ve Mustafa Kemal'in, buna kargi nasil bir tepki gösterecegini anlamak istemisti. Bu durumda o da görü§ ve önerilerini açiklarsa hem kendini, hem de savundugu davayi tehlikeye atmi§ olacakti. Vahdettin gerçokten onun agzim kapamigti. Mustafa Kemal biçbir §ey söylemedi. Sultan da tekrar gözlerini a çarak, 'Siz akilh bir subaysimz, eminim ki, arkadaglanuizi nasil aydmlatip yatigtirmak gerektigini de biliyorsunuzdur,' diye sözlerini bilirdL Gärügme, pek bir sonuca var11madig1 halde, bir saat sürmügtü. Tekrar bekleme odasma döndügü zaman Mustafa Kemal, anlamh bir soru dolu bakiglarla kar§ilagti. Nedense, herkes onun, kendini ve asker arkadaglarini baga getirecek bir rejime hazirhk olarak, Padigaha, Meclisin dagitilmasi konusunda ordunun destegini vaat etmig oldugunu samyordu. Mustafa Kemal'e kalsa, buna çoktan raziydi. Ancak Sultan'in tasarisi bamba§kaydi. Meclisi dagitmaya gerçekten kararhydi. Ne var ki amaci, orduyu degil. Ïtilâf Devletlerini hognut etmekti. Sultan, kaderini, iggal kuvvetleriyle birlegtirmeye karar vermi§ti. Mustafa Kemal, Meclisin bu gekilde dagit11masi kendi igine yaramayacagi için, buna §iddetle kargi koymaya ba§1adi. Fethi Bey'in çikardigi Minber adh gazetede bir kögesi vardi. Burada megrutiyet ilkelerini savunuyor, yurttaglarmi kendilerini bekleyen tehlikelere kargi uyarlyordu. Meclisin dagitilmasi, hükinneti diledigi gibi hareketle serbest b2rakacakti, onun istegi de, di4manla isbirligi yapmakti. 'Meclisin, bugün Osmanla milletinin anayasasmm simgesi oldugunu unu'tmamallyiz. SimdikiMeclis üyelerinin seçim bölgelerinde, darum yeni bir seçim yapumasma imkân vermeyen, olaganüstü hükäm sürmektedir. Sadece be bile bize Meclisi dagitmanm nasd bir çugmhk eldugunu göstermeye yeter. Barig kogullarma karar lagtaracak olan bagtaki häkümetin, milletvekillerin destegine sahip olmass parttir.'
I
174
ÌMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍSVE CÖKÜSÛ
.
Ama, Sultan "SuAllah'in belâsi Meclis"ten kurtuImayi aklma koymugtu. Tevfik Paga'ya ve özel hukukçularina damsarak, anayasamn birbiriyle çeligen bir sürú maddesi arasmda aradigt bahaneyi buldu.. Yedinci ma dde geregince çikanian fesih fermam Dahiliye Naziri tarafindan Mecliste okundu. Ferman epeyi gürültü kopardi. Milletvekilleri baginp çagirarak protesto etmeye ve hep bir agtzdan birbirini tutmayan sözler söylemeye bagladilar. Sultan'm davramgina kargi koyan çok oldu. Ama, Tevfik Paa'ya çogunlukla güvenoyu vermig olduklan için, bu itirazlari saglam bir temele dayanmiyordu. Ferman böylece uygulandi. Milletvekilleri dagud11ar. Agabeyi Abdülhamit'in gelenegine, kendine özgü silik biçimde de olsa bagh kalan Padisah, demokratik güçleri yenmeyi gimdilik bagarmisti.
I
L
,
ON
BÖLÜM SEKÍZÍNCÍ
Împaratorlugun Paylaplmasi i .L
Padi§alun elindeki Osmanh Ímparatorlugununkahntilari ABA SÏMDÎ, 1919 yihmn Ocak aymda Paris'te toplanan Bang Konferansi, olacakti? üzerinde bir karara varmak amacmi güdüyorL Ïmparatorlugungelecegi mütareke isterlerken, Bagkan Wilson'a, kendisinin On Dört Ili. Türkler, sine determination self (kendikaderini tayin) ilkesine- uygun bir olduklarm bildirmiglerdi. Îngiltere hazir ing üzerinde görügmeye 1sigleri kabinesine Lord Bakam Curzon, Ingiliz simdi,kendi anlayi§ma Böylece, yalmz Osmanh smamustu. yolu >re bu ilkeye uygun bir çözüm aparatorlugundaki Ermeniler ve Araplar gibi Türk uyruklu etnik topluklara degil, Türklere de kendi kaderini seçme hakki tammyordu. Bagimbaska, bir de bagunsiz Tûrk devleti a bir Arabistan ve Ermenistan'dan 1rulmahydi. Bu devlet, geçmiste oldugu gibi, Anadolu yarimadasimn sirlan içinde kalmah ve bagkenti de ya Bursa ya da Ankara olmahydi. ord Curzon, Türkleri ancak bu gekilde tatmin edebileceklerini ve milli:tçi bir ayaklanmamn, ancak bu §ekilde önlenebilecegini ileri sûrüyordu. Curzon, bir yandan da 3411ardan beri herkesi ugragtiran, bagina beaçan... bir entrika ve fesat kaynagi olan' Türkleri Avrupa'dan büsbütûn . karip atmak istiyordu. Böylece Ístanbul ve Bogazlar Türklerin elinden Butürlübir çözümyoilmp Cemiyet-iAkvansini'yönetimineverilmeliydi. l, belki psikolojik anda, zaylf bir Tûrk hükûmeti tarafindan kabul edile-yani
su
Ama bunu, Ingiliz hükümeti kabul etmedi. ÇünküLord Curzon'la sükli çatigma halinde olan Lloyd George'un bambagka dügûnceleri vardi. unlar, öteki müttefiklerle, Fransa ve Ïtalya ile daha õnemli sorunlar üze.ndeki gerekçesine dayamyordu. Ortadogu bozulmamasi uyumun Birinci Dünya Savapndan
sonra Cenevre'de kurulan Milletier Cemiyeti.
LL
ÍMPARATORLUÖUN
176
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ '
sorunlanna
karsi bilgisiz ve ilgisiz olan Lloyd George, Osmanh Ïmparatorgeçmigi, lugunu bugünû ve geIecege yönelik istekleri olan canh bir varhk gabi degil, harita üstündehir gekil olarak gärüyor; birtakim çikarlar karyhtoda, öteki ortaklarma pegkeg çekebilecek bir ambar samyordu. Íngilizhükümeti, savag sirasmda müttefiklerinin savaga girmesine karihk bagig ya da rügvet diye girigmig oldugu dört gizli anlagmayla baglanBalkan Savaginda, Orta Avr=upa devletleriyle nydulan, mig durumdaydt Avrupa Türkiye'sini nasil paylagmiglarsa, gimdi de itilâf Devletleri bu anlagmalar geregince, ÎmparatorlugunAsya k1tasmdaki topraklanm da bölügmeyi tasarliyorlardi. Ririnci anlagma, ingilizlerinÏran'da.bir nüfuz bölgesi saglamalanna kargihk, Ïstanbul'u, Dogu Trakya'yi ve Bogazlari Ruslara veriyordu. Ama yeni Sovyet hükümeti bu çegit Çarhk hirslarmdan vazgeçtiini ileri sürdûgü için, bu anlagma artik yürürlükten dügmügtû.Íkinci anlagma, yani Sykes-Picot anlagmasi, Arap dünyasuun büyük bir kismun Fransa'yla Ingiltere arasinda pay ederek Mezopotamya'yi Íngiltere'ye ve Suriye ile Kilikya'yi Fransizlara bagighyordu. Uçüncü ve Dördüncü anlagmalar ise, Îtalyanlara Anadolu'da oldukça genig topraklar saghyordu. Antalya bölgesi, Oniki Adalar, Izmir limam ve iç kesimi gibi. Böylece Anadolu'nun bütün Akdeniz ve Ege kiyilan ile iç taraftaki geni§ bir toprak parçasi, Fransa ile Italya'an eline geçiyordu. Türk devleti Íç Anadolu'daki birkaç vilâyete inecek, Karadeniz k1yilanm elinde tutmasma karg1hk, Ege'de sadece bir tek limani bulunabilecekti. Ancak, bu bölûgme tasansmda en
önemli -ve sonunda en tehlikeliunYunanhlarm gitgide ihtiraslanydi. artan sur, 1915 yihmn baglannda Sir Edward Grey, Yunanhlara savaga katilmalarim tegvik için 'Anadolu kiyilanada geni§ imtiyazlar' vaat etmigti. Bu vaadler, Yunan Bagvekili Venizelos tarafindan kabul edilmi§ti ve Venizelos, Yunanh1ann geleneksel 'Megalo Îdea'sim, Tani 'Heleninnin çaglar boyu hûküm sürdügü topraklan kapsayacak gerçokten büyûk bir Yunanistan' emelini beslemeye baglanu§ti. Ama o strada tarafsizhk politikast üstûn gelmig, Venizelos istifa ermig ve ancak 1917'de Kral Constantine, Ïtilâf Devletlerince tahttan indirilip, Venizelos yeniden iktidara geçtikten souradir ki, Yunanistan savaga katdmigti.
Sava§ biter bitmez Ve-nizelos, Amdolu'nun
bütün Ege kiyis1ylaiç kesiistegiyle Lloyd George'a bagvurdu. Oysa bu topraklar, Îtalyanlarasöz veritmig bulunuyordu. Venizelos bu bölgede Yunanhlarin çogunlukta olduguou ileri sürerek tezini etkin bir temele dayiyordu. Karadeniz daglanndaki Pontus Riimlan için de durum aymydi. Veminin Yunanistan'a
verilmesi
l'
iM PARATORLUÖUN PAYTASILMASI
177
kaderini tayin' ilkesibarism temelini olusturmasi gereken bir istiyordu. Nitekim iki ay sonra bu tezi n gerçeklestirilmesini iksözllilük maskesi altmda' ve düzgün bir Fransizcayla Paris'teki Bang onferansmd a Yüksek Konsey önünde savunmak tan geri kalma di. Yunanistan'm-yetistirdigi Venizelos'u, 'Perikles'ten en büylik sonra :vlet.adaru' sayan Lloyd George, bu istegi hem hakh, hem de elverigli .duyordu. Hindistan'la Ingiltere arasmdaki ulagtirma yollarm koruma kozelos
'kendi
'tath
asunda Yunanlilann Türklerin yerini almasi, Ïngiltere'nin daha i§ine geliL ord Curzon ve Ingiliz Digi§ieri, Yimanhlara Trakya'da toprak vegirebilmeimesini daha nygun gõrmekte; generaller onlarm Anadolu'ya rini askeri yönden güphe ile kar§ilamakta; Ïtalyanlar bir yana itildiklerinEagkan Wilson, Yunanhlann ileri sürdügü kendi n dolayi yakmmakta; :rdu.
belirleme savun yersiz bulmaktaydi. >Wa Lloyd George, bu güçnedeniere karsin, yine
Igte, Itilâf Devletleri, Türkleri, Sultan'm da yardimiyla, bu çegit bir mia zorlamayi tasarliyorlardi. Mustafa Kemal,_igsiz bir general olarak, .dana'dan istanbul'a dönügûnde be durumla karylagmigti. Annesinin evinki baskilardan sikildigi için Siglisemtinde, dar, uzun, büyneek bir ev tutisranyla evlendigi bir Misirhdan bogannug olan kur. Du arada, ailesinin .nl Fikriye de bu evde kendisini ziyarete gelebiliyordu. Mustafa KemaPin genç kadinm açiga vurdugu duygularm büca kary ilgisinin uyanmasinda, ik paya vardi. Fikriye'nin onun kahrarnanhgina karsi besledigi taparcasisevgiye döomüg, giradi Sigli'dekievde, Zübeyde Hani1 saygi, zamania Em baskismdan da kurtidan genç kadm. çekingenligini búsbütün atmig ve lustafa KemaPle aralannda çok yakin bir bag kurulmu§tu. Meclisin dagitilmasindan sonra, Mustafa Kemarle arkadaylarunn sirna, bir yenilgi duygusunun agirhgi çökmüglü. Kötümserlik içlerini sarmig, r gey yapamamak duygusu ellerini, kollarim baglamigti. Ïngiliz dostlario centilmenlige sigmayan bareketleri kargisinda üzülen ve düg kirikhgia ugrayan Rauf Bey, onlaia kargi daha sert bir tutum takmmigt1. Fethi gazetesinde Tevlik Paga'ya kary bir kampanyaey, çikardigt muhalefet a girigmisti ve kuvvetli bir hükümetin gerekli oldugu gu sirada. Tevfik Pasessiz bir seyirci olarak kalI kabinesinin, millî felâket kar§ismda sadece, igun elindeki sürüyordu. Mustafa Kemai öne paramn bir kismim bu gazetye- yatirdi ve Fethi'yle birlikte gazete idarehanesinde çahamaya bagladt. ¯azdigi imzasiz yazilarla halk oyunu etkileyebilecegini ummaktaydi. Üç arka dag, Sigli'dekievin ilk katmdaki buyük odada ülkeyi kurtarmaAtatürk
/ F:
12
178
iMPARATORLUÖUN
GERiLEYÍSVE ÇÖKÜ$Ü--
bir yolunu bulmak için bagbasa verip planlar yaplyorladi. Ashnda, am ci hükümeti istifaya zorlamak, yeni bir kabine kurmak ve gerekirse St tan'i tahtmdan indirmek olan bir ihtilâl komitesi kurmuglardi. Ama içleri den en az bir tanesi, Mustafa Kemal'in fazla ileri gittigini di¼ünüyor, ka gilagacaklar tehlikelerden korkuyordu. Komite, bu yüzden dagildi. Zate belki de ihtiläl bu is için çikar yol degildi. Çünküböyle bir te§ebbüsün Ît lâf Devletlerince o anda bastmlacagt kesindi nm
Mustafa Kemal
-
I
simdide, belki müttefikler
yoluyla bir is bagarilabil
diye dügünmeye baglamisti. Pera Palas'in iggal kuvvetlerine ve müttefil lerarasi Yüksek Komisyona bagh subaylarla dolu, gark taklidi mermer si lonlarmda, üzerinde madalyalar ve Hünkâr Yaveri igaretiyle süslü tem üniformasi ve farkli duruguyla zaten göze çarpmaktaydt. Anafartalar kahra main oldugu ögrenilince büsbütün ilgi topladi. Ama o, baglarda uzak du mayi daha uygun bulmustu. Ancak, §imdi kargi tarafla ili ki kurmanm kendi amaçlarma yarayab lecegini dügünmeye baghyordu. Ne de olsa, älkenin kaderini ellerinde tt tan onlardi. Fransizlar, Ïskenderun'a çikmig, Kilikya'ya dogru ilerliyorlai di. Antalya'ya çakmak üzere olan Ïtalyanlarin daha da içeriye sokulmalal mümkündü. ingilizler, Trakya'dan Kafkasya'ya kadar Împaratorlegunhe yerinde, ordunun terhisini ve silahtan arinmasim denetim altinda bulunduz mak için kontrol subaylari yerlegtirmiglerdi. iktidari elinde tutan Padi§a lun, Mustafa KemaPi, kadrosu gitgide daralmakta olan Türk ordusund nemli bir göreve atamasi sözkonusu degildi. Oysa, onun yetkisiz olmal< tansa herhangi bir yetkili görevde buhmmasi, isteklerini, yani Lord Cur zon'un çekindigi milli ayaklanmayi gerçeklegtirebilmesi için gartti Acaba Itilâf Devletlerinden, hele Osmanh Imparatorlugundan toprak istegiudi bulunmamq olan Îngilizlerden bir mevki koparamaz miydi? Onlar bura dayken elde edilecek bir yetkinin, çekilip gitmelerinden sonra memleketi daha yararh bagka yollarda kullamlabilmesi pekâlâ mämkündü. Mustafa Kemal, ingilizlerin agzuu dolayh yoldan aratmaya karar ver di ve aracihga, tamnmig bir gazeteci olan Daily Mail gazetesinin muhabir G. Ward Price'i seçti. Pera Palas otelinin müdüräyle haber göndererek ga zeteciyi kahve içmeye çagirdi. Ward Price de Genelkurmaym istihbara servisindeki albaya dangtiktan sonra çagriyi kabul etti. Mustafa Kema degil de, sirtmda jaketatay ve ba§mda fesle kargiladi onu üniformasiyla Ward Piice, Mustafa Kemal'i yakigikh ve erkek tipli buldu. Elini kolum oynatmadan, sâkin ve õlçûlü bir sesle konusuyordu. Yamnda arkadagi Refet Bev vardi.
'¯
ÍMPARATORLUÖUN PAYLASILMASI
179
Mustafa Kemal, gazeteciye, ülkesinin. savaga yan11§safta Ëatilrmsolugunu itiraf etti. Türklerin Ìngilizlerle hiç çatigmamalan gerekirdi. Bunu trf Enver'in baskisiyla yapnnglardi. Savagi kaybetmi§1erdi. Simdibunu çok ahali ödeyeceklerdi. Anadolu bölünecekti. Mustafa Kemal, Fransizlarin lke içine sokulmalanna karglydi. Halk, belki bir Îngiliz yönetimini daha z güçlükle hazmedebilirdi. 'Eger IngilizlerAnadola'da sorumlulugu üzerlerine almak niyetindeyler tecrubeli valilere ihtiyaçlari olacaktir,' dedi. 'Bu sifatla yardimi arzeebilecegim bir makamla temasa geçmek isterdim.' Ward Price, gizli servisteki albaya bu konusmayi anlatti. Albay bunun zerinde durmayarak, 'Yakmda is isteyen daha bir sürú Türk generali çika-ak,' dedi.
Italyanlar kendileri girigime geçarek Mustafa Kemal'e dogrudan dogöneride bulundular. Ïtalyan Yüksek Komiseri Kont Sforza, Lloyd Gerge'un Yunanhlan desteklemesire giddetle kargiyi. Her ne kadar Türkis'nin bölänmesi konusanda müttefikleriyle igbirligini kabul etmisse de, erhangi bir bagarisizlik olasiligina karp milliyetçilik hareketinin liderleyle bir bag kuracak kadar kurnazdi. Bu liderlerin kuvvetlerine gerskten güvendiklerini' görüyordu. Kont Sforza'mn aracdarmdan biri, milliyetçi bir hükümet kurmak koasunda Mustafa Kemal'le Fethi'nin agzim aradi. Ayrica iki araci da ÎtalyanIari tutmakta olan iki Türk gazetecisi- Ïzmir gerisinde Yunanlilai karsi Mustafa Kemal'in komutasmda girigilecek bir askeri direnmeyi alvanlarm silahla destekleyeceëine söz verdiler. Gerekli ortam hazirlanSf-orza'yla ktan sonra, Mustafa Kemal, tamitirildi. Kont ona, bûtün giri.cegi iglerde Italya'run destegine güvenebilecegini açikça belirtti. =Eger sikigacak olursa, bu elçiligin her zaman emrinize igmiz âmade olduguna ivenebilirsiniz' dedi. Mustafa Kemal verdigi cevaplarda fazla açilmadi. ma tasarilan daha geligtigi takdirde, Ïtalyanlann desteginden yararlana1ecegirn anlamigti. Bu arada Allenby, Filistin'den gelerek Ïstanbul'a kisa ama firtina gibi ziyarette bulunmustu. Bazi Türk generalleri onun mütareke kogullan r :erindeki görügüne aykiri olarak, askerlerini terhis etmekte zorluk çikanrlardi. Allenby, Harbiye ve Hariciye Nazirlarini çagirtarak agizlanm açaya bile firsat vermeden onlara isteklerinin listesini okudu. Bunlann ara2da, ön planda suçlu gördügü Musul cephesindeki Altmci Ordu komutanialinmast da vardi. Ïstediklerini be§ dakika içinde elde eden Algeri a aby, vakit kaybetmeden Filistin'e döndü. Suçlu görülen Altmei Ordu kolya
'kendi
.
t..
I
iMPARATORLUÖUN
180 mutantysa,
GERILEYÍSVE ÇÖKÜSÜ
Ístanbul'a gelir gelmez Ïngiliz makamlari
tarafmdan tutuklai
di. Allenby'nin
ziyaretinden az sonra ona kahrsa·bu ziyaretin bir si Harbiye Nezareti, Mustafa KemaPe ordu komutam rütbes nin indirildigini bildirdi. Hünkâr Yaveri olarak sahip bulundugu imtiyazh -ve
nucu olarak-
kaldirilmig, emrindeki makam otomobili geri ahnmig ve maa§i azaltilmr ti. Kendisine yine de, komutammn geri çagmimasindan sonra terhis edik cek olan Altinci Ordunun komutanhgi teklif edildi. Mustafa Kemal but derhal reddetti. Böylece, büsbütün açikta kalm1§ oluyordu. 1919 Subattransonunda Padigali, hükümeti degigtirdi. Ötedenberia sarladigi bir geyi gerçeklegtirmenin sirasi gelmisti. Zaten kaç keredir çeki mek isteginde bulunan Tevfik Pa a yi görevinden affetti. Yerine, kimseni adam yerine koymad1 enigtesi Damat Ferit'i getirdi. Ferit, otuz yll önc: ki Hariciye memurlugundan görev almig bulura sonra, ilk olarak rosmi yordu. Yurtsever Tü.rkierin gözünde zerre kadar itiban olmayan, ige yan maz bir adamdi. Ama Ingilizler onu, güven verici Batih görünügü, pas b yiklan ve ûzerinde o Avrupa kültürü cilâstyla bir Türk efendisi say yorlardi. Damat Ferit aradiklan kuldamn ta kendisiydi. Muhalefeti ortadan kaldirmaya kararli olan Damat Ferit Paga'nm 0 igi, bir sürü yeni tutuklamalara girismek olde. Kugkulandaklari asker ve pc litikacilan Malta'ya sürmeye baglamig olan Ïngilizier de onun bu hareke lerini desteklemekteydiler. Daha önce de, Tevfik Paga, Müttefiklerin z< ruyla, eski Ïttihatçi nazirlari hapse attirmista. Simdide Damat Ferit'in D: hiliye Nezareti, 'Divan-1 Harp' yoluyla kestirme mahkeme yöntemleri u: gulayarak yeni bir temizleme hareketine koyuldu. Fethi Bey de seçile kurbanlar arasindaydi. Savastan önce Parti'nin genel sekreterliginde ve s. vastan sonra ve Dahiliye Nazirhšmda bulundugu için, dügmanlan taren: dan haksiz olarak Enver, Cemal ve Talät üçlüsünün kaçmasma göz y,n makla suçlanmaktaydi. Mustafa Kemal onun tutuklanmak üzere oldugm haber aunca gece eve gitmemesini söyledi. Fethi Bey, her zamanki uma samazhgiyla, durumu hañfe aldi. Damat Ferit in ona tehlikede olmad na dair teminat verdigini söylùyordu. Ama daha o gece, evine doner döl mez tutuklandi. Mustafa Kemal bir yoluna bularak Harbiye Nezareti hapishanesinc arkadagm görmeye gitti. Bu ugursuz yere sanki kendi de mahpustnug gi geldi. Merdivende rastladigi jandarmalann, ne olur ne olmaz diye elleri: sikti. Çunküaci aci içinden geçirdigi gibi, kendi de tutuklanacak olursa i adamlar onun igine yarayabilirdi. Arkadaglanm üst katta, dar ve karanl: 'oir
'tam
ÏMPA RATO RLUÖUN PAYLASILM AS I
181
koridorun iki yamndaki karglikh hücrelerde buldu. Burasi nazirlar, siset adamlari, gazeteciler, önem1i ve tamurug kipilerle doluydu. Hepsi savag suçlusu gibi i lem görüyorlard2. Hücrenin kapisi açdmca çevresini Konusmaya can a tiyorlardi. Aralannda savagm ilk yillarimn sadravardi. Kemal, Fethi Bey'le Mustafa tni olan Prens Sait Halim Paga da kugkulandigi gõzetlendiklerinden u katma çikarak dolagip konuptu. Ama bulmadi. n, fazia kalmayi dogru Artik kendi güvenliginden de güphelenmeye, gece geç vakit kapi çalilea irkilmeye baglamigtt. Bir gazete, lttihatçuar yakaland gi halde, Musà Kemal'le Rauf'un niçin hâlâ 'Beyoglu'nda, ellerini kollarmi sallaya -dilar.
Mustafa Kemal, Ítalyanlarla olan temasladolastiklanm'soruyordu. Sforza'nm himayesi altinda oldušu bilinirse, logia daba çogaltti. Kont dügünûyordu. Son tutuklaçekinebileceklerini lerin onu yakalatmaktan millî yaradi. Libecanlandirmaya duygulari alar kar§ismda duyulan öfke, programlart polikesin birtakim buhmmayan l egilimli olmak1a beraber, kurmak 'Millî Kongre' evde, çegit bir : gruplar, istanbul tarafindaki bir laclyla toplandilar. Ama yaptiklan is, konugmaktan pek ileri gitmedi. aha kesin görüs ve planlari bulunan Mustafa Kemal ve Rauf, bunlann asmda ihtiyati elden barakmiyorlardi. Bu toplantida bol miktarda iyi nit buldular. Ama içlerinde kendi taraftarlar dahil, bu iyi niyeti elle tutuvardi. Iggalin c bir dügünce ya da hareket biçimine sokacak pek az kisi çok kendi kisiyllmig olan kafasi da, daha kogullanndan birçoklarmin tin kalmisti. çekemezliklere takilip ve-birtakun I çikarlanna yolunu bagka yerde aramak gerektigi belliydi. Bu yollardan biLlaya
Çözüm
dönen onlara, ordunun terhisinden sonra hastalik izniyie Adana'dan li Fuat gösterdi. Ï stanbul'a ge lir gelmez Mustafa Kemal'in Sigli'dekievigitti ve geceyi orada geçirdi. Bundan sonraki haftalarda birçok geceleribu evde geçirecekti. Kulagmdan rahatsiz olan Mustafa Kemal, Ali Fu'I kargiladi. Yattigi odaya alarak koltukta yer gössirtmda robdögambrla rdi. Kendisi de bagucunda gazeteler ylgili duran yatagimn üzerine oturii,
,
Gece yarisma kadar konustular. Ali Fuat, ona, Anadolu'nun ac1kla durumii ûzerine bilgi verdi. Idare ekanizmasi felce ugramis, güvensizlik her yana yayilmigti. Yerel idare etsiz ve yetersizdi. Partilerin tagra örgütleri arasmda birlik yoktu. Mustafa emal'in surati asilmisti. 'Çok kötü,' dedi. Ïkisi de, itilâf Devletlerinin ül:nin çogunu iggal etmeye kararh olduklarim, hükümetime bima kargi koicak yetenekten yoksun bulundugunu anhyorlardt. Iggal kuvvetleistek ve Igordunun terhisi ve silahlarm toplanmasi igini holandarmaktaydalar. L
,
,
182
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏSVE ÇÖKÛ$Ü
ten anlayan görevliler, Îttihatçalantuttuklan bahanesiyleidareden-ve ordudan uzaklagtiriliyor; yerlerine, iggalcilere boyun egmeye hazir efendimciler' geçiriliyordu. Tek çözüm yolu, bir milli direnme hareketiydi. Bu'evet
nun.için
bir program hazirladilar.
Bu, yalniz iki yoldan biriyle gerçeklegebilirdi: ya digandan, hükümeti istifaya zorlayarak. ya da içerden, Harbiye ve Dahiliye Nazirhklanna milliyetçi unsurlar sizdirarak. Birinci yolu bagaramamigolduklanna göre, gimdi ikinci yolu denemenin sirasi gelmisti. En iyisi,¯Mustafa Kemal in Harbiye Naziri olmas1ydi. Dahiliye Nazirligi için uygun bir aday da Fuat'in aile dostu ve Damat Ferit koalisyonunun etkili üyesi Mehmet Ali Bey'di. Onun gibi bir kimsenin yardimi olursa, amaç1arma ihtilâlle degil de, bir içeri sizma yoluyla eri§ebiHrlerdi. Ali Fuat, Mehmet Ali Bey'e Mustafa Kemal'den söz etti. O da Mustafa Kemal'in akilli, enerjik, yurtsever bir genç subay oldugunu zaten duymustu. Ïttihatçaolmadigma da inandiktan soara kendisiyle tanigmaktan geref duyacagmi bildirdi. Ail Fuat'm, Bogaz'm Anadolu yakasindaki evinde bir ak§am yemegi düzenlendi. Mehmet Ali, kendi çevresindeki grubun gitgide nüfuz kazandigim ve bu grubun önemli rol oynayacagi bir hükümet kurmak taraftari oldugunu belirtti. Bununla birlikte Harbiye ve D ahiliye gibi änemli nazirliklarin Damat Ferit'in kendi güvendigi kimselere verileceinden korkuluyordu. Yani, rejime faze milliyetçi kam agilamak pek öyk kolay bir I; degildi. Mustafa Kemal kabinedeki nazirlarla gizlice iligkiler kurmaya bagladi içlerinden bazilari, Enver'le Talât'a cephe almig oldugunu bildikleri için onu kendi yönlerine çekmek istediIer. Enn1ardan biri Bahriye Nazir1 Avni Paga'yda; ama o da bir hükümet darbesine istekli görünmüyordu. Bir tanesi de Padi§ah üzerindeki etkisine gûvenerek Dama t Ferit'in yerine gcçmeyi uman Ayan Reisi Ahmet Riza'ydi. Gizli bir bulugmada bir milli cephe kurmak dugüncesini öne sürdü. Mustafa Kemal ihtiyati elden birakmamayi ve fazla aç11mamayi daha uygun buldu. Nitekim, Ahmet Riza'mn çevirdigi manevra bir sonuç vermedi. Damat Ferit iktidarda kaldt. Hükiimeti içten yikmamn kolay olmadigi artik anlagilmisti. Durum ancak Anadolu'da çözümlenebilecekti. Ama sorun oraya gidebilmekti. Ali Fuat'm izni bitmig ve Mustafa KemaPin eski ordusundan kalan tek birlik olan kolordusuna dönme zamam gelmigti. Mustafa KemaPe hâlâ komutan gözüyle bakan Ali Fuat, karargâlum kuzeye, bir direnme hareketi için merkezi durumda olan Ankara'ya nakletmeye razz oldu. Demiryolu, ItalyanIarin denetimi altmda bulundugu için bu igi yapmak gimdilik zordu. Fa-
ÍMPARATORLUÖUN.PAYLASILMASI
183
gerekirse askerlerini yaya olarak götürecelti. Mustafa Kemal'den de ip kendisini orada bulmasim istedi. Sigli'dekievde Rauf la beraber son bir akgam yemegi yediler. Ayakma hareketinden belirsiz bir hayal degil, kesin bir gerçek gibi söz ettiRauf Bey'in, bir deniz subayi olarak Anadolu'ya geçmesi kolay degilAma o, bu ugurda görevinden istifa etmeye bile hazirdi. Mustafa KeI de Anadolu'da genig yetkili bir görev ele geçirmek için ne mnmkünse lacak, bunu bagaramazsa kendi bagma Anadolu'ya geçecekti. Rauf, görevinden alinmasi için Babriye Nezaretine bagvurdu. Damat ·it kendisini çagirtti. Rauf Bey sirtmda sivil elbiseyle gitti. Ferit Paya onvazgeçmesini 1, karanndan istedi. Rauf da açik konugarak, hükümet bu da devam ederse ordunun üzerinde Israrla durdu. Hükümet bunlari mieketlerine göndermeye söz vermig, ama bu sözünde durmamigti. As1er ortahkta aç ve periçan serilip kalruglardi. Sokaklarda yabanalara Eç aç1yorlardi. Kan ve ates arasmda ülkeleri için dövügmügolan bu ergimdi ölümden daha kötü bir sefalet içindeydiler. Bütün bunlar isyana açacak geylerdi. Gerçeklerle böyle yüz yüze gelmeye aligik olmayan Ferit Pa§a, 'Ne nek? Bu da nesi?' diye minldamyordu. Rauf Bey sözüne devamla, 'Size sadece kendi gözümle görmüg olduk.m1 söylüyorum,' dedi. 'Megrutiyetten önce ve sonra bu ülkede yapilan ün ihtilâlleri gördiim... Bu igleri bilen bir insan olarak size, er geç bir in ç1kacag1m söylüyorum. Bu isyanda asker olarak rol oynamak istemium. Kendi sorumlulugum altmda hareket edebilmek için bütûn resmî ran ve ayricahklardan kurtulmak istiyorum. Ferit Pa§a §agkmhk içinde ona bakakalmisti. Sadece, 'Pekâlâ efen1,' diyebildi. Rauf Bey'in Bahriyeden istifasi bu gekilde gerçeklesti. Mustafa Kemal, Sigli'dekievine Ïsmet Bey'i de çagirang ve eski bir t gibi karguamigti. Îsmet, Harbiye Nazirhšmda müstepardi. Paris'te yaicak olan Barig Konfe.ransi için gerekli belgeleri hazirhyor ve buraya aderilecek Türk heyetine üye seçilmeyi umuyordu. Merhabalagrken, :leri parlayarak, 'Ne haber? Bir geyler var galiba? diye sordu. Mustafa Kemal, cevap olarak, ortaya bir Tûrkiye haritasi koydu. Teceli kurmay subay1 ismet, hemen cebinden bir pergel çikardi. Mustafa taal ondan Amadolu'ya gitmek için en iyi yolun hangisi oldugunu sordu. direnig hareketine girismek için en elveri§li bõlge hangisiydi? Ísmet, onun ne dügündügünû sezerek sevinç1e bakti: 'Demek kararun'erdiniz?'
r
.
rr
.I
184
iMPARATORLUÖUN
.
GERÍLEYÌSVE ÇÕKܶÜ
Mustafa Kemal, 'Henüz bundan söz etmenin strasi degil,' dedi. Ïsmet, ses çikarmadan, dikkatie haritayi incelemeye bagladi. Sonra ayaga kalkarak ihtiyatla, ½nadolu'ya gitmek için bir sûrü yol var,' dedi, sürü de yer.' Arkadan, güliimseyerek, 'Ne yapacagimizi bana ne zaman söyleyeceksiniz?' diye sordu. Mustafa Kemal, 'Strasi gelince,' diye cevap verdi. Mustafa Kemal, böyle bir karari aceleyle verecek adam degildi. Tehlikeli bir oyuna girigecekti. Durumu her açidari, her geyi tartarak incelemek gerekiyordu. Planim yapmak, arkadaglanm kendi görügüne inandmp kararlarun saglamlagtonak ve direnmenin dayanaca ,1 ideolojik temele hem kendi, hem de onlann kafasmda belirli bir biçim vermek için daha za'bir
man gerekiyordu.
Hâlâ Padigahtan,
Ítilaf Devletlerinden,
Taarf
dan, ya da
buna benzer bagka bir kaynaktan bir geyler uman kisiler çoktu. Dügmana kuvvetle kargi koymaktan bagka çikar yol olmadigimn anlagilmasi için olaylann ve kafalann daha geli§mesi gerekiyordu. Bu sirada, Trakya'da bir kolordu kalmtisina komutanhk etmekte olan Kâzim Karabekir Paya Istanbul'a gelmisti. Gösterigli, agir, saglam Karabekir, askerlik bakmundan tipik bir eski Türk savaççisiydt, ama siyasi görügü bakunmdan demokrasiye içten ve inatla inanan bir insandi. Kafkas gehrinde Mustafa Kemal'in komutan yardimcihšmda bubmmustu. Simdio cey hedeki ordudan artakalan tek birlik olan On Beginci Kolordunun komutasim devralmaya giderken, Sigli'dekendisini görmeye gelmi§ti. Mustafa Kemal'e, Türkiye'nin kurtulus umudunun orada, doku bölgesinde olduguna inandigim israrla belirtti. Savag hinnetinin çogunu yapang oldugu bu bölgelerde, halk kendisini sever ve sayard1. Ordusu kuvvetliydi. Halk da bu orduyu tutnyordu. Tek bir eksik vardi: gercek ve azimli bir önder. Mustafa Kemal ne yap1p yapip Ana dolu'da bir komutanhk bulmanm çaresine bakmahydt Öteki yurtsever subaylar da ister görevli olarak, ister kendiliklerinden onun peginden gitmeliydiler. Mustafa Kemal Amadolu'ya geçince hemen doguya gelmeliydi. Orada bir milli hükûmetin temelini attiktan sonra bunu Erzurum'da Kâzim Karabekir'e teslim ederek batiya gidebilirdi. Eger, Mustafa Kemal, Anadolu'ya gelemeyecekse, Kâzun Karabekir kendi bagma harekete geçecekti. Mustafa Kemal, onun dûgüncelerini yerinde buldu ve Erzurum'da onunla temasa geçmeye çahyacagma söz verdi. Kânm Paga o gelinceye kadar gerekli ortamt hazirlamayi vaat etti. Gerçekten de bir ihtilâlci gözüyle Anadolu'daki durum, umut verici görünmeye baglanugti. Oradaki kargi koyma isteginin ÍstanbuPdakinden
ÍMPAFATORLUÖUNPAYLASILMAS1
185
1918 yiluun aralik ayindan beri A daba olumlu ofdugu onlaphyordu. yer yer milliyetçi gruplar ortaya çikmiga. Burdar kendiferine Eu füdafaa-i Hukuk ve Reddi-Ilhak Cemiyeti gibi adlar vermislerdi. ·uplarm en kuwedi olduklan yerier, yabanci tehdidine eo çok açik olan bleelerdi. Yeaanlilara kar§i Trakva ve Ìzmir'de güclüydüler. Fransiziann keyi g ale yardimci olmasi için' bir Ermeni Lejyonu kurduklan KiliktasariadLkt'da ve itilâf Devletlerinia uydurma bir Ermenistan yaratmayt n, savaçç> ve örgürlûk duygusuna bagli bir halkm yagadigi dogu illerinde Karabekir. Mustafa Kemal'in de ona a ile dodurum 1:,övlevdi.KâZLm daki bu çegitti gruplan biraraya toplayarak ruiliiyetçi hükümetin temellalmayi tasarhyordu. kalKäzim Karabekir'in ziyareti Mustafa KemaPi yüreklendinnekle amm, kesin kararun vermesine yardimci olmu§tu. Mustafa Kemal simdi nadolu"da, biri ortada, biri de doguda olmak üzere iki ordunun destegi: güvenebilirdi. bir soru vardi: Anadolu'ya Ama cevabi hâlâ verilemeyen umulmadigt asil gidecekti? Bu sorunun yamtmi, hiç halde iggal kuvvetleri nadolu'da
:mdneri
verdiler.
L.
ON DOKUZUNCU BOLUM Direnig Hazirliklan ÏTÏLÂF
DEVLETLERÏ, Anadolu'da iggalleri digmda kalan bölgelerin dogru yuvarlandigmi görüyorlardi. Birçok yerde kanun, düzen diye bir gey kalmamisti. Eskiya çeteleri, Balkan Savagindan önce Makedonya'da oldugu gibi, ülkeyi haraca kesmeye baglannslardi. Halk dehget içindeydi. E§kiyalar yolculari pusuya dügürüp soyuyor, igkence ediyor, adam ölanargiye
dürüyorlardi.
Türkler, Îtilâf Devletlerinin ülkenin tümünü iggal altina almalanndan çekiniyorlardi. Oysa, onlann bunu yapmaya ne istekleri, ne de olanaklar vardi; durumu düzeltmek için de Türk makamlanmn igbirligine güvenmek zorundaydilar. Fakat, Türklere çok agir gelecegi kesin olan bang kogullan açikland2gt vakit, by igbirligini kaybedeceklerini de anliyorlardi. Öyle ki Türklerin, Anadolu'daki Hiristiyanlar ûzerinde bir misillemeye girismeleri bile akla gelebilirdi.
Ïtalyanlann, kendi toprak istekleri ugruna, Türkleri Yunanhlara kargi kigkirttiklari Ïzmir dolaylarmda, durumun daha da alevlenmesini, ancak limandaki iki Ingiliz savag gemisi önleyebiliyordu. Samsun'da görevli Ingiliz komutam, Yunanlilarm bagimsiz bir Pontus kralhät kurmak hülyasmi güttükleri bu bölgedeki durumu açiklayan bir rapor göndermi§ti. Yûksek . Mütareke Komisyonu bu raporu, Damat Ferit Paga'ya ileterek hükümetin Rum köylerini Türk tecavüzünden korumak, kanun ve düzeni yeniden.kurmak için derhal önlem almasi dileginde bulundu. Komisyonun dügüncesine göre bu bir insanlik göreviydi. Hukämet bunu yapmazsa, iggal kuvvetleri duruma el atmak zorunda kalacaklardi. Damat Ferit Paga telaglandi, ilk is olarak Dahiliye Nazir vekilini çagirtti. Ïyi bir rastlantlyla bu zat, Mustafa KemaPle Ali Fuat'1n daha önce görügmüg olduklari Mehmet Ali Bey'di. Mustafa KemaPin istediklerini yerine getirmek için firsat kollayan Meh-
DÍRENÍSHAZIRLIKLARI
187
et Ali Bey3in eline böylece bir gans geçois oldu. Damat Ferit, ne yapmak gerektigi üzerinde dûsüncesini sordu. Mehit Ali Bey, Îngilizlerin raporundan durnmun artik ÎstanbuPdan denetimiolanak kalmadigi gibi, yerel makamlann da bununIa basa çikacak güçolmadiklanmn anlagildigmi söyledi. Ona kahrsa, tek çözüm yolu, hükü:tin kendisine güvenebilecegi genç ve enerjik bir subayi Samsun'a gönrmekti. Görevi, askeri ve idari imsurlan, kanun ve düzeni saglayabilek güçlü bir yönetim altmda toplamak ve bõylece ingilizlere güvenlik ver:k olacakti. Ferit Pa§a bu igi yapabilecek bir subay göstermesini isteyinMehmet Ali Bey, Mustafa KemaPi öne surdü. Damat Ferit birden karar veremedi. Mustafa Kemal'den biraz kuskunrdi. Ote yandan bu, onu uzakla§tirmak için iyi bir firsat sayilabilirdi. ice sicilini incelemek, ardadan da ne çe§it bir adam olduguru kendi göyle görmek istedigini söyledi. Mehmet Ali Bey, ikisirti. Cercle d'Orit'de bir akgam yemeginde kargi kargiya getirdi. Mustafa Kemal de iyi e'tbirakacak §ekilde davranmaya dikkat etti. Kisa bir süre sonra Harbiye Nazm Sakir Papa kendisini çagirtarak, drazarran dü§üncesini açikiadi. Damat Ferit, Mustafa Kemal'in Anadoya gidip Türklerle Rumlar arasmdaki durum hakkinda bir rapor hazirlaisim uygun görmügtü. Kemal, tereddüt etmeden cevap verdi: 'Sevinerek lerim. Fakat, görevim yalniz bundan mi ibaret olacak? "Evet, öyle karar verildi. "Pekâlâ! Yalmz, müsaade buyurursamz tayinim usulü dairesinde yapilZât1âlinizi bununla fazla meggul etmeyeyim. Bu konuda Genelkurmay skamylagörügsem olur mu?' Nazir, 'TabiP dedi. 'Öyleyaparsiniz.' O sirada Genelkurmay Bagkam, Yedinci Ordu komutanhšmda önce adi yerine geçen, sonra da kendisinin yerine geçmig oldugu eski dostu vzi Paga'ydi. Ancak kendisi hasta oldugu için Mustafa Kemal, onun yerivekiline bagvurdu. Burada da gansi ona yardimci oldu. ÇiinküFevzi Pamn yerine bakan Diyarbakirli Kâzim Pagal da hem dostu, hem Sigli'den tagusuydu. Mustafa Kemal, ona dûçûncelerini çok kez açiklamiga. ,
..
Kâzim Paga'mn Mustafa Kemal odasmdan içeri girinceye kadar, böybir görevden haberi bile yoktu. Gözlerindeki ifadeyi görûnce gülerek, a oluyorf diye sordu. Kemal, Kâzim'm âmirlerinin, kendisini baglanna atmak lçin bir görev uydurmug oldoklarm1 söyledi. Bu da onun igine Emigti. Simdi Kânm Paga'mn, Naarm kendisinden tam olarak ne Kâzim Inanç.
T:,"-.I
188
iMPAPATORLUÖUN
GERÍLEYÏS
VE
ÇÖKܶÜ
istedigini ögrenmesi gerekiyordu. Soara birlikte aynntilar üzerinde çah§abilirlerdi. Kâzim Paça direktif ahp döndü. Mustafa Kemal, sadece Samsun doJaylañnda Rumlara kargi koyan Türkleri cezalandmnakla kalwayacak, yakialañnda bulunan çegitii milliyetçi kuruluglan da dagitmakia görevlendirilecekti. Kemal, 'Mükemmel!' dedi, 'Haydi gimdi kâgit kalem alahm...' Bagbaça, Mustafa Kemal e genis bir çahäma alam saglayacak birtakun yetkiler uydurmaya koyuldular. Bu bir triglik'görevi olacakti. Asä önemli nokta, kendisine genis bir yetki saglayabilmekti. Bütün Anadolu'va emir verebilecek durumda olmahydi. Iki madde daha eklemek eerekiyordu: Samsun'un dogusundaki birliklere de komuta edebilmesi ve tagradaki valilere duyuruda bulunabilmesi için. Kânm Papa kaslarmi kaldirdi, sonra gülerek, 'Vazifemiz,' dedi, 'Elimizden geleni yapmaya çahgacag1z.' Bir tasiak hazirladi, ertesi gün bir daha okuyup üzerinde düzeltmeler ve eklemeler yaptilar. Kânm Paga, biraz güpheyle, 'Bu yetkiler biraz farla olmadi mi, Paa?' dedi. 'Karkanm Nazir bunu kabul etmeyecek. 'Pekâlâ... eger kâgidiimzalamak istemezse, hiç olmazsa mühûrletme'niüfe
ye
çalism.'
Kâzim Paga, taslagi ahp gitti. Nazir, biraz rahatsizdi. 'Siz yüksek ses-le okuyun, ben dinlerim,' dedi. Kâzim Paga okudugu sirada Nazir: 'Siz Uçimcü Ordu müfettigligi deAnadolu'nun tûmüne yaygm bir müfettiglik kurmussunuz,' dedi. 'Bu da gil, ne demek?
Kâzim Paga, bunun normal bir usul oldugunu söyledi. Kendi alam dimdaki mülkî idare ile baglanti halinde bubmmak da bir ordu müfettiginin gõrevleri arasinda sayihrdi. (Anadolu Müfettig-i Umumisi) unvam ilk kez kullamhyor degildi ki. Nazirm, imzasim atmaktan çekindigi belliydi. En sonunda Kâzim Paga'ya basun kaldmp gülûmseyerek bakti ve mnbrünü ahp önüne atarak, 'Eenim imzam §art degil,' dedi, alm, kendiniz mühürlersiniz.' Mustafa Kemal bunu duyunca, belgeye birkaç gey daha eklemek istedi. Kâz2m Papa, Nazira bildirmedigini söyleyerek gakadan itiraz ettikten sonra bimlari da yazdi. Sonra iki nûsha olarak temize çektiler. Kânm Paga ikisini de mühürledi ve bir tanesini: 'Pa§a, ingallah baptmiza bir is açmazlarf diyerek Mustafa Kemal'e uzatti. Mustafa Kemal'in aldigi talimat, asayigin yeniden saglaamasim ve gimdiki kangikhklarm nedenleri üzerinde bir sorupturma a çñmastm; bütün 'gunu
·
I
DÏRErdSHAZIRLIKLARI
189
toplanip depo edilmesini, bagbozuk birliklerin silahbandan sonra her türlü asker topl.amanm ve silah dagitan armmasim -aanm ördenmesini kapsiyordu. Bu is için kendisine beg viläyet üzerinde Beg dogrudan dogruya yetki tanmtyor, emrine de iki kolordu verillyordu. isteklerinin üzerinde dikBuralara dolayh de yetkisi olacakti. vilâyet tyn
ve cephanenin ve
Mustafa Kemal bu belgeyi cebine s:kica yerlestinnig, Harbly: Nezaregans; kargismda heyecandan dudaklarm isa-iayñLrken yordu. Dügman sandigi adamlar, ruhlan bile duymadan. ona yardimci olmuglardi. Sonradan bu halini, 'Kafes açamig, öñümde genig bir âlem vardi. Kanatlanni çirparak uçmaya hazirlanan bis ku§ gibiydim,' diye anlatir Haberi bildirmek için, Rauf Bey'le beraber hemers hâlä hapiste olan Fethi Bey'i görmeye gini. Hapishare raüdürü onu büyäk saygi göstere-ek karidadi. Mustafa Kemal bir zamanier or.a ouyük bir lyilikte bulunmugm. gidiyarmussunuz. Ne zaman doyduk. Anadolu'ya Pagam,' dedi, emrederseniz istedi.giniz kisileri serbest birakir ve kendim de onlarla beraber crada size katihrim.' Mustafa Kemal, be sefer Fethi Bey'le yalmz kalabilmisti. Eskisirden daha rahat konugarak kafasmda dönüp duran ve nihayet simdigerçekigme yoluna giren planlanm aç kladi. Kendi komutasmaa millî bir ihtilâl ordusu kuracak, A nadolu'da balk iradesine dayanan bir meelis toplayacakta. Amacina ulagmadaa da istanbul'a dönmevecekti. kesinlegmesi daha kabinenin onayma baghydi. NazirkAtanmasmm dan bazilannin kendisine verilen yetkileri agm bulmalan tehlikesi vara yolunu buldu. Damat Ferit'i Cercie Melunet Ali Bey bunu da önlemenin d'Orient'da kâgt oynarken geviek bir âmnda yakaladi ve atama emnne imzasim attr-dt. Öteki nazirlann bu imzayi gördukten sorsa itiraz odemeyeAralannda ceklerini hessplamiyi Musbir tek §üpheli olan Seyhülislâmdi. tafa Kemal için, ·Bu adarun hilâfeti de, geriati da yikmak istedigi gözlerinden okunuyor dedigi söylenirdi. Nihayet atama emri hükümetço anaylandi ve 1919 yili Nisan avmin son günü de Padigalun onaymdan geçti. Damat Ferit, altin çerçeveli gözlü.klerinin arkasmda inik kapakli gözlerlyle Mus:afa KemaPi kabul etti. Kendisine tam yetki vermig olduguna 'Bir isteginiz olursa, dogrudan dogruya bana bir kere daha tekrarlayarak, bikiirin,' dedi. 'Hiç gecikmeden yerine getirilecetinden emin alabilirsiniz.' Mustafa Kemal, yaptigt seçimden dolayi Harbiye Nazinm tebriktea Linden
'inamlmaz
'haberi
190
iMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏSVE
' ÇÕKÜSÜ
dönen Mehmet Ali Bey'i de gördü. O da dogrudan dogreya kendisi ile te mas etmesini söylüyordu. Haberle§me zinciri böylece tamamlanrugti. Mustafa Kemal gimdi apagi yukan yirmi subaydan kurulacak maiyeti ni seçme igine giri§ti. Ïsmet Bey'i görerek emrindeki iki kolordudan biri
nin komutanhšmi önerdi. Bu, Ali Fuat'in Ankara'da buluvan Yirminci Ko lordusuna kar Ilik, Sivas'ta kurulan Üçünch Kolorduydu. Ancak, Ísmet
kendisi için
vakti
biraz erken buluyordu.Kemif in istedigi igin ne gibi bi; hattâ daha Anadola'ya gidinceye kadar, nasil bir geligsonuç verecegini, me gösterecegini bile pek kestiremiyordu. Bütün yurtseverligine ragmen, bu derece riskli bir girigime atilacak karakterde bir insan degildi. Dogugtan temkinliydi. Üsteliksmarlari açikça belirlenmig durumlara ahgik, asker kafah bir adamdi. Mustafa Kemal'in ilk kar§ilagacagi mesele siyasi nitelikte olacak ve kaypak bir durumla ugragmak zorunda kalacaktL Ïsmet, Harbiye Nezaretinde emniyetli bir yerde bulunuyordu. Sarayda da tamdiklan vardi. istanbuPda kalip olup bitenlere gözkulak olmass daha ige yarayacakt1; ya da kendisi böyle dügünüyordu. Sonra Paris'teki, Barig Konferansma delege olarak gönderilmesi hâlâ mümkündü. Orada milliyetçiler hesaboa çabgabilir, Ïtilâf Devletlerinin durumunu kollayabilir ve diplomatik oyunlardan bazilarmi ögrenmeye firsat bulabilirdi. Arkadan da Mustafa Kemal'e katshrdi. Mustafa Kernal onun yerine kolordu komutanhšma Albay Refet Bey'i seçti. Refet de öteki beg yigit gibi Kemal'in dügüncelerini eskiden beri paylaganlardan birlydi. Selânik'teki ilk ihtilâl günlerinden beri tamgiyorlardt Refet Bey, son zamanlarda istanbul'da jandarma komutanligi yapnny ve Mustafa Kemal ona rejimi burada, yerinde devirmek yolundaki tasanlanm açiklamisti. Refet, ufak tefek, hareketli, gikhk meraklisi bir adamdi. Fransiz kültürünün elkisiyle kati inançlan alaya alan kivrak bir zekâsi vardi. Süvari subayligiran parlak görimügüne pek uygun dügen rahat, kaystsiz halleri birçok zor durumlardan siynlmasim saglamigt1. Sonra sara Rauf a, bu yurtseverligi tartigilmaz, dürüst denizciye geldi. O Rauf ki, Bati dünyasimn liberal ilkelerine simsiki bagh ve ingilizlerin görenek ve geleneklerine hayran oldugu halde, bugûn onlarm, kargisma d ägman olarak dikildikierini görûyordu. Onun da sivil kiyafetle Bati Anadolu'ya geçmesi, yolculuga Ïzmir dolaylarinda baglamasi ve oralardaki durum ve çegidi milliyetçi gruplar konusunda bilgi ediamesi kararla tmldt. Ali Fuat'm karargâluna gidecek Sonra Ankara'da ve oradan Mustafa Kemal'le iligki kuracakti. Mustafa Kemal, Samsun için planlarmi yaparken, Lloyd George'la
DÏRENÍSHAZIRLIKLARI
191
Venizelos da Ízmir'le Bati Anadolu'da girigecekleri harekâti tasariamaktaydilar. O sirada Mr. Balfour'un yerine Ïngiliz Di§iglerine bakan Lord Curzon, Türkiye'deki durumu artan bir endigeyle izliyordu. Mart sonlarma dogru kabineye verdigi muhtirada barig konferansimo gecikmesi ve mütteliklerdeki galibiyet azminin azalmasi yäzünden, Türklerde direnme duygusunun canlanmasi tehlikesine iµret etmigti. 'Eski rejimi hortlatmay1 uman ihtiyar Türkle, mümkür olsa zaferimizin ganimetlerini elimizden kapip kaçmak isteyen genç Türk, Ïstanbul'un harap yangin kulelerinin tepesinden' müttefiklerin ne derece kararsizhk ve hayal kmkligi içine dügtükleririi seyrediyorlardi. Lord Curzon'un bu sözlerine, Ïngiliz Digiglerindeki bir avuç taraftanndan bagka kimse kulak vermedi. Müttefik Yüksek Konseyi gimdi Ïzmir ve dalaylarmi Yunanistan'a vermeye niyetleniyordu. Lord Curzon bir muhtira daha yazdi: 'Selânik'in iki adim d1§ansmda bile düzen saglamayi becererneyen Yunan111arm,Anadolu'aun böyle önemli bir kesimini yönetebileceklerine nasil güvenilirdi? Yunan iggali gerçeklesince de göçmenlerin ülkede çikaracaklari karisikhk sonucu, degil yalmz Osmanli Ímparatorluguileri sûrdü. Müslüriun, hattâ balifeligin bile bilfiil ortadan kalkacagmf man bagnazhgima bütün Bati dünyasim kapsayacak bir öfke' halinde patlak vermesinden korkuluyordu. Bütün burlar Lloyd George üzerinde hiçbir etki yapmadi. Ïtalya, Fiume soruma yüzünden Yüksek Konseyden çekilince, Yunan planlanz gerçeklestirmek için bekledigi firsat eline geçmig oldu. Türkiye masasi uzraanlanmn uyarmalanna kargm, Bagkan Wilson'u da Yunanhlarm tarafma ekmeyi bagardt. Ρi bagmdan askm olan Clemenceau da itirazda bulimmapaca, Üç Büyükler mayis bagmdaYunanh.lann Ïzmir'i ingallerine izin verJieyi kararlagtirdilar. Italyanlar, Konseye tekrar döndükleri vakit, bu karaistemeye istemeye de olsa resmen katildilar. Venizelos, böylece dört büra adma devlet hareket ettigini ileri sürebilecekti. Ancak, Churchill'in 4 ledigi gibi bu ige pek kara' gingmigti. 15 Mayis günn bütün kargi koymalara ve uyarmalara kargm, Yunan 20 bin kipilik bir kuvvet halinde Îzmir'de karaya çiktilar. Yine hurchilPin deyi§iyle 'Küçük Asya'yi istilâ ve fetih yolunda bayraklanm falgalandirarak' .demiryolu boyunca ilerlemeye bagladilar. Bir koordinasmüttefiklerarast fon yanh§i yüzünden Istanbul'daki Yüksek Komisyonun çikarmadan yoktu. haberi Rapor kendilerine bir toplanti strasmresmen au la verildi ve bir hükümet darbesi kadar gagkmhk yaratti. Kont Sforza agEmdan agu· bir lâf çikmasm diye kendini zor tuttu ve kaplyi vurarak oda'ç11gm
'bagtan
,irlikleri
192
..
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍS VE
ÇÖKObÜ --
dan digan firladi. italyanlar hemen güney bölgesine asker çikarmak yoluy. l a misillemeye girigti. Burasi gizli bir aniasma ile kendlerine verilmisti. valisi Ïzmir iggal haberini Ïtilâf Devletlerinin deniz kuvvetierinden ög renmigti. Silâhlanm henüz teslim etmemig olan birkaç biriikle karp keyKaranm ÏstanbuPa telledi. Genelkurmay Bagkam Fevz maya niyetlendi. Paya daha önce bu çegit bir istilâya kuvvetle kar§: konulmasmi bildirmisti Geigelelim gimdi Harbiye Nazm, ona daragmadan, iggalin mütareke kogul lanna rygun olarak yapddigi nedeniyle, direnme gösteriimemesini emredecekti. Fevzi Papa, braun ilzerine Naztra istifasim verdi. Yunanhlar böyle izmir'e, geçit töreni yapar gibi, 'Ya;asm VenizeJos!' diye bagirarak girdiler. Silanlanz çatip çevresinde sevinçten dans ettiler, Sehirdeki büUm sivil Romlar sokaga dökülmüg, Müslümanlara küfûi yagdinyorlardi. O strada bir kaza kurgunu padadt Arkasmdan da silablæ atilmaya ve kan dökülmeye bagladt. Türk birlikleri beyaz bayrak çekerei bir nakliye gemisine bindirilmek ûzere elleri baglanmn üstünde rihtuna yürätüidüler. Rumlar särü halinde arkalanndan giderek erlere >±a çekiyor, sopalarla vuruyor, baglarmdaki fesleri parahyoriardi Fesini bagodan çakap çignemeyi reddeden bir Türk albayun varup öldürdüler. Vali de tutuklanmy, evierinden çekilip ahnan gehir esranyla beraber, sirtma siegn dayatilarak nhtimda yürümeye zorlanm1§tt Bunun arkasadan büsbütün azgma dönen Yunan askerleri yüzlerce Amiral Türkü gebit attiler. Cesetlenni degruca denize firlaap anyorlari neredeyse verircesine. Calthorpe, emir Yunanh amirale duruma häkim olYahudi mezarhrñasm bildirdi. Bazi Türk subaylan, sehrin merkezindeki glada bir miting yaparak Wilson prensiplerini ileri sürdüler ve her çegit 10 haka kary protestoda bulundular, Ancak Türk makamlanndan hiçbir yardun görmedikleri için dagdddar ve birçokien direnme yuvalan kumai a-aacayla ülkenin içerilerine yayúd.dar. Bu arada Yunan kuvvetleri geni; Meñieres ve Gediz vadnerinden içeriye, Aydm ve Manisa'ya dogru ilerliyarlard . istanbul halki, Izmir'in iggal haberi kargsmda taskmhktan donup kalméti. Ama gaskmhk duygasu, derin bir ölkeyle kansip settlegerek birdenbire milliyetçi hareketin canlanmasma yol açtt Yurdun Îtilâf Devletlerince iggali, nihayet öntine geçilmesi olanaksiz bir feläket olarak kabul edilebilirdi. Ancak, yüzlerce yddan beri küstah ve hain bir cyruk olarak biliner Yuñanldanñ iggaline ugramak, hiçbir prtsever Türkün sindiremeyeceg Türkün bir hareketti. Eu tam, sava;çi ruhunu bir kere daha ateslemek içit meydanda gereken kmieimä elL Sultanahmet Camiinin önündeki ,
DIRENÏ$ HAZIRLIKLARI
193
toplandi. Çogununellerinde siyah bayraklar vardi. Konugmacilarm kasma ayyildizli kirmizi beyaz bayragi sembolik bir gekilde kapatan sih bir örtü asilmisti. Karalar giymig, yüzü peçesiz bir kadm, ategli bir ko'Gecenin en karanhk olyma yapt1. 'Kardeglerim, yurttaglanm'diyordu. dogugunun hiç samldigi bitmeyecek gûn en yakm oldugu zaman, gu ve ir. d man Bu kadm Halide Edip'ti. Kendisi politikaya atilnug sayih Türk kadmrmdan bir tanesiydi ve ileride yeni ihtilâlin saflarmda güçhi bir rol oynacakti. Sonradan gunlan yazmistir: 'Ïzmir iggaline dair aynntilari ögrendikten sonra, girismemiz gereken LËSal SaVastan bagka hiçbir geyden söz edemez oldum. Türkiye, bu katillemedeni Yunan ordulanndan temizlenmeliydi. Ar1 elinden, bu sözümona millî cezbe içinde bir varligimi sadece bu olaganüstü kisisel unutmus, c rim olarak çaligiyor, yazlyor ve yagiyorum,' Lord Curzon'un hakh oldugu >ylece ispa tlanmigt1. Ïëgal haberi Sultanm da gözlerini yagartmigti. Bir di.n toplantismdan çikarken amcazadesi Abdulmecit Efendi'nin koluna yasnarak: 'Bak, kadmlar gibi agliyorum,' dedi. Mustafa Kemal, haberi, hakotinden bir gün önce Bab2âli'de Mehmet Ali Bey ve daha birkaç nazirgörü meye gittigi zaman duydu. Mehmet Ali Bey: 'Yarabbim, ne küstahlik? diye haykirdi. 'Duydunuz u? Yunanlilar Ï zmir'i iggale baglamiglar.' Mustafa Kemal: 'Bu da mi oldu?"diye sordu. Heyecanlanmig, fakat z1a pagirmamisti. Birkaç giinden beri basmda, bu çe§it bir harekete dair iberler nazirlann telâgli, gaskm yüzlerine bakgörülmügtü. Çevresindeki Sonra sükûnetle sordu: 'Ne yapmayi dûgünûyorsunuz?' Aldigt umetsuz 'Protesto edecegiz'den ibaret kaldi. vap,"Ne 'Pek güzel. Ancak Yunanhlarm ya da Ingilizlerin bu protestoyla geri ri·kisi
-
,
kile ceklerini mi sa myorsunuz? Omuzlarun kaldirarak: 'Elimizden bagka ne gelir?' dëdiler. 'Belki de ahnacak daha kesin önlemler bulunabilir! gibi örnegin?' Dügüncelerini açiklamadi, yalmz imâ yollu, 'Benimle beraber gelebicsiniz,' dedi. Sonra Bahriye Nazinna, 'Beni Anadolu'ya götürecek gemi mr mi? diye sordu. 'Birkaç günden beri... Bandirma vapuru emrinize âmadedir.' Ertesi gün yola çikacakti. Yaveri, gemi sûvarisine hitaben bir kâgit tzdi, Nazar da imzaladi. Mustafa Kemal, nazirlan §agkmliklanyla bagbai birakarak çikti. '
Atatürk
/ F:
13
194
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÕKÜSÜ '
Bir akgam önce, dalla i§gal haberi duyulmadan, Damat Ferit Pa§a'yla beraber yemek yemigti. Fevzi Pa§a'nm yerine Genelkurmay Bagkani olari Cevat Pa§a da oradaydi. Ferit Paga tasali görünüyordu. Hakki da yok degildi.ÇünkûÎngilizler Mustafa Kemal'in a
yordu. Yemekten sonra Cevat Paga: 'Bir gey mi yapacaksm Kemal?' diye sor-
du.
'Evet pagam. Bir §ey yapacagim.' . Ertesi gün Yddiz Sarayma gitti. Vahdettin kendisini huzura kabul etti. 'Pagam,' dedi. 'Simdiyekadar devlete büyük hizmetlerde bulundunuz. Artik bunlar tarihe karigti. Unutun onlari. §imdiyapacagunz hizmet hepsinden daha önemlidir. Pagam, isterseriiz ülkeyi kurtarabilirsiniz.' Mustafa Kemal, Padigahm sözlerinden, 'Güenmûzü, kuvvetimizi kaybettik. Ü1keyikurtarmamn tek yolu, 1stanbuPu elinde bulunduranlarn istegineboyun egmektir,' sonucunu çikarrupti. Padigaha: 'Merak buyurmaym,' dedi. 'Zâti Sâhänelerinin noktai nazarlarm pek iyi anladim. Emirlerinizi bir an bile aklimdan çikarmam.' Sultan kendisine bagarilar diledi. Üzerindekendi turasi iglenmig bir de altm saat armagan etti.· Artik her yolundaydi. Mustafa Kemal, Harbiye Nezaretine geldigi zaman Fevzi Paga, gãrevini Cevat Paga'ya devretmekle ugragiyordu. Onun da aym ruhla çahgacagina inamyordu. Masamn üzerindeki haritaya egilerek Ïstanbul'u gösterdi. 'Anlayannyorum,' diye kükredi. 'Surac1kta rahatimiza iligmesinler diye bütûn yurdu dügmana teslim ediyoruz. Delilik 'gey
bu, delilik.'
Cevat Paga da aym dügûncede görünüyordu. Mustafa Kemal, Fevzi Pa§a'ya: 'Haklmmz,' dedi. 'Anadolu'ya hakli oldugunuzu ispat etmek için
gidiyorum. Uzun uzadlya konugmamaza gerek yok. Sizden bir tek §ey bekliyorum. Bana yardim edeceksiniz.' 2 Sonradan Sir Andrew Ryan, KBE, CMG.
DIRENISHAZIRLIKLARI Cevat Paga'ya döndü: 'Siz de, özellikle iulunnyorsunuz.
Birlikte çali§abilecek
siz.
miyiz?
195
Çünküsorumlu bir mevki-
"$üphesiz
Mustafa Kemal bunun ûzerine: Timdi Ulukigla'da bulunan Yirminci orduya hemen Ankara'ya hareket emri verebilir misiniz?' diye sordu. lmz, trenle degil, yürüyerek gitsinler.' Cevat Paga: 'Gereken emri veririm,' dedi. Dogrudan dogruya haber1ek için özel gizli gifresini de Mustafa Kemal'e verdi. Artik Mustafa Kemal'in gidigine yalmz bir tek gey engel olabilirdi. O ngilizlerin son anda girigecekleri bir hareket. Kendisi ve kalabahk maE için gerekli vize bir hafta önceden, Harbiye Nazirhšmda irtibat subalarak bulunan Bennett adh genç bir Ingiliz yüzbagsi eliyle Ïngilizleristenmi ti. Yüzbagi listeyi okurken, askerlik yetenegi yüksek elemanan kurulmu§ oldugu gözünden kaçoadi. Kendi üstleri o sirada orada adigindan talimat istemek için listeyi Genel Karargâha götürdû. Ora[ nöbetçi kurmay subaya, bunun bir barig misyonundan daha çok bir sakomitesine benzedigini söyledi. Kendisine biraz beklemesi bildirdi. tefik Yüksek Komisyonuna sormak gerekiyordu. Bir saat sonra Yüzbaennett'i çagirdilar, kendisine: 'Vizeleri verebilirsiniz,' dediler, 'Padigah'in Mustafa Kemal Pa§a'ya ni tamdir.' Böylece Mustafa Kemal, Íngiliz yüksek makamlarmdan imzali vizeyi geçirmig oldu.3 e Hapisbaneye giderek Fethi Bey'i son bir kez daha ziyaret etti. Vedaaynldiktan sonra, Fethi'nin hapishane arkadaglar ortada bir geyler fügünü anladilar. Fethi Bey sinirli ve dügûnceli görünûyor, sorulara ne:de kaçamakh cevaplar veriyordu. Bir gey söylernemeyi tercih ederek ima uzanda, yüzûnü duvara dänerek uyur gibi yapt1. Ama sonra dayanamayarak kom§usu Yunus Nadi'ye, Mustafa Keertesi'gün yöla çikacagim ve onun gidecegi yere sagsalim vardigim :ninceye kadar, üç gûn gözüne uyku girmeyecegini açiklad1. Gerçi Îngi'in
.r
durumdan habersiz görûnüyorlardi. Ama içlerinden bu iglere akh
adigah'in bazi yakiniari onun o sirada iki tarafli bir politika iziedigini ileri sürerler. yandan diganya kargt Ferit Paga'yi ti,darken, bir yandan da g1zlice milliyetçileri qvikten geri kalmazmig. Bu konuda kencline Dig Papa diye lakap taktigi Sami ünzberg'e açiiirmig. l½,rstafa Kemal'in baçansmdan sonra, bir gün, daha sonralan adrazarn olan Ali Riza Paga'nin da önünde, artik yapacak híçbir gey kalmayinca, ç olmazsa yurdun canevini kunarsin diye onu Anadolu'ya sözde kendisinin yolladtni söylemig. 'r
-
-l
196
ÍMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ·-
bir iki subay pekâlâ onun vapura binmesine engel olabilirler, gittikten sonra arkasindan kovalayabilirlerdi. eren
ya
(
Fethi Bey: 'Dogum sancisi çekecegiz,' dedi. 'Aman ötekilere bir gi sezdirmeyelim. Hattà bundan burada konugmasak daha iyi.' Mustafa Kemal, Ístanbul'daki son gecesini Begiktaytaki evde anne kizkardesiyle beraber geçirdi. Zübeyde Hanimm yataginm bagueunt ve bir sininin çevresinde bagdagkurup oturdular.-.Kendilerine, nereye oldugl önemli bir görevle' derhal yola çikmak üzere oldug nu bildirmeden söyledi. Haber alrnalanna kadar birkaç gün geçecekti. ϧi bagarabilmi nu si için kafasmira rahat olmast gerekiyordu. Ne onlar kendisi için üzülmel kendisine tasa etmeliydi. Bankaya para biral ne de o, onlarm üzüntülerini misti, ihtiyaçlar oldukça ya kendi mühürleriyle ya da onun mührüyle çekt bilirlerdi. Zübeyde Hanun haberi duytmca fenahk geçirdi. Sonra saghgma a gizleyemedi. Eskiden savaga g bagansina dua etti. Makbule, saglanhgim derdi, çarpistigim bilirlerdi. Ancak bu sefer nereye, ne yapmaya gittigi kestirmek zordu. Kemal, son kez vedalagmak için Sigli'yegeldi. Kemal gi ikten soara da Makbule'yi teselli ederek bir asker kardesi olarak hiçb önünde kederini ortaya vurm; ra n gözya i dökmemesini, yabancilarm fembih etti. oturarak, Socra belki de günlerce, onun sag salim gida arm egi yere vardigun kendif erine bildirecek olan telefonun çalmasim bekla moye bagladilar. Bir Yunanhdan satm almmis Ingiliz yapisi küçük bir gilep olan Bai dirma, rihtuna yanagmig bekliyordu. Rauf Bey Mustafa Kemal'i nhtm kadar gecirdi, ama ugurlamaya gelecek olan Mehmet Ali Bey, ikisini bir; rada görmesin. diye, çabuk aynldi. Kendisi de bir hafta sonra birkaç ark dagiyla birlikte gizlice yola çikacakti. Kafileye son dakikada katilan Ref Bey'in vizesi yoktu. Ancak o böyle geylere aldirmayacak kadar beceril bir subaydi. Agabeysinin kendisi için satm almig oldugu bir düzine ati, v pura yüklemek bahanesiyle, rütbe igaretlerini çikararak içeriye girdi. V pur Bogaz'dan çikmcaya kadar atlann arasinda sakh kald2. Bandirma, 16 Mayis ak§ami yola çikti. Mustafa Kemal, Ingilizlerin v puru yolda batirmaya, ya da kendisini yakalamaya kalkigmalarmdan çekin yordu. Rauf bu dü§üncede olmadigim sõylemisti. Ingilizlerinböyle bir niy! ti olsa kendisini yola çakmadan ahkoyarlardi. Refet Bey de korkusunun bl oldugunn söylilyordu. Ancak, Mustafa Kemal igi rastlantiya birakmak niyl tinde degildi. Eindikleri vapur, açik denize dayanacak bir tekneye benzi 'çok
4
Fethi Ny sonradan Malta'ya sürülmügtür.
DIRENISHAZIRLIKLARI
197
ordu, pusulasi bozuktu, süvarisi de pek usta görünmüyordu. Mustafa nal ona rotasmi degi§tirmesini ve kiyiya yakm gitmesini emretti. Böyle>ir dügman gemisi yollanm kesecek olursa kendilerini çabucak karaya ailirlerdi. Bu arada Ïngilizler, Mustafa Kemal'in bu yakin zamanda yola çikigiarkasindan neler gelebilecegini nihayet anlar gibi olmuglardi. Yuksek nisyonda atagerniliter olarak bulunan Wyndham Deedes,6 geceyansi nâli'ye, Sadrazami uyarmaya kogtu. Ancak, Ferit Papa koltugunun arkaL yaslandi. Iki parmagimn ucunu gaklatarak yava§ça, 'Çok geç kaldimz, elans,' dedi. 'Kug uçtu bile.' Buna ragmen Ïngilizler, vapuru yakalamaya kalki§mad11ar. Bandir19 Mayis 1919'da firtma11bir havada Samsun limamna demir atti.6 Yeni genel müfettigi ve maiyetini karaya çikarmak için kiyidan kaylkgeldi. Mustafa Kemal, kûçûk limanda rihtim igi gören derme çatma ta iskelelerden birine çikti. Küçük bir birligin baginda üç subay ile gehileri gelenlerinden iki kisi tarafmdan kargilandi. Kendisini bir Rum evigótürdüler. Karargâhmi burada kurdu. Evin bulundugu tozlu caddenin yerel banka binasmda da bir Fransiz ve iki
Okuyucula
.
I
-
I
-i.. -i.
r
.
rL
T
rÏ
I
.
--
.r
-
ÎKÍNCÍKESÌM Kurtulug Savaµ I.
L
I
.
i.
T..k
. I
r.
I
-L
.
I
I
,I
h
AmN MR WINEV1
KITMIN
ORißNAL
ADI ATATÜRK: THE R.EBlRTH OF A NATION Bu kirabin relif haklarr Ïneilreie°de Literary Agency'den
Inlemational
Akcair Ajans aracd; ;yla
YAYIN
alinmrµrr.
Hamiu LORD KlN ILOSS© ALTIN K.!TAPLAR YAYlN
VE TICARET
EVI
A.S.©
19. BASIM / KASIM 2007 AKDENIZ YAYlNCILlK A.S.
Göztepe Mah. Kazim Kambekir Cad. Bagellar / isianbul No: 32 Mahmutbey -
BU KlTABIN HER TURLU YAYlN HAKLARL . YASASI GERECINCE ESER.LERÍ VE T1CARET A.S.'YE AlTTilt ALTIN KlTAPLAR.YAYlNEVI I¯iKIR VE SANAT
.·I
ISBN 975
-
405
-
035
-
X
ALTl N K.iTAPlAR YAYlN EVi Celät Ferdi Gökçay Sk. Nebioglu Cajaloghi istanbul
Ígham
-
.
· -
I
0.2.12.513 63 65 / 526 80 L2
Tel:
. 0.212.520 62 46 / 513 65
Faks:
0.212.526 80 11
http://www.aliinkilaplar.com.tr [email protected]
ALTIN
KITAPLAR
18
BÖLÜM YÍRMÍNCÍ Savapmm
Baglangici
(USTAFA KEMAL, hem kendisi, hem de yurdu için bûyük önem tagiyan u döneme, kirkina yaklagnug, olgun ve kendine güvenen bir savançi olaak bagltyordu. Geride biraktigi on dört çetin savag yllmda askerlik alaninaki degerini ortaya koymugtu. Simdi,siyaset ve devlet adami olarak da endini göstermesi gerekiyordu. Îçin için kaynadigi halde istedigini yapmaatilganlik isteyen i§, a olanak bulamadigi yillardan sonra, aradigi zor ve imdi kargisma çakm1§ti. väcudu geligmi§, yüzü toplamig ve Mustafa Kemal'in son zamanlarda zerinde çizgiler belirmeye baglarmiti. Saçlanmn, biy1klanmn rengi doLuklagmisti. Ama teninin açikligi, bakiglanmn canhhgi, tepkilerinin çabukugu one oldugundan daha genç gösteriyordu. Dik durugu, yüzünün keskin izgileri ona tam bir asker hali veriyordu. Ancak kendisinde, çevresindeki .rkadaglarim, älçüsü, ritmi, temposuyla çok gerilerde birakan gizli ve baga tür1û bir ústünlük vardi. Vûcut yapisi daha inceyken onlardan daha iri brünür, adimlari agir oldugu halde daha luzh yürüyor samlirda. Solgun tegenig çikik elmacik kemikleri, ince parmakli uzun elleri ve süratli hare, etleri bile onu, ötekilerden ayirmaya yeterdi. Ancak Mustafa Kemal'deki diger farkli unsuru asil yansitan §ey, o çik renkli, sert ve kirpilmayan gözleriydi. Bu gözler, geni§ alm ve yukartmeydan okur gibi sabit, soguk bir igikla paa dogru kivnk kaglari altinda, ildar; her an bir geyi görär, saptar, yansitir; bundan baska, akil ermez bir ekilde, sanki aym zamanda her tarafa birden bakiyor gibi görünärdü. Bu özleri, bûyük bagi ve saglam, çevik bacaklarlyla huzursuz bir kaplana benerdi. Askerce bir deyimle, çelige özgü sertlik ve esnekligi kendinde biregtirir, yûksek sinirsel gerilimi ile, her an bo§alwaya hazir bir yayi andirirHepsinin içten arzuladiklari
milli savagm bu ilk döneminde arkadagla-
I
202
KURTULUSSAVASI '
gereksinme duyduklAn gey, Mustafa Kemal'de gördükleri bu ola Onun dûgünceleri ötekilerden her zaman bir adim dah; ileride, harekelleri bir derece dalla kesin olmustu. Ötekilerinçogunda eksik olan önderlik uiteligi onda vardi. Rauf Bey, prensip sahibi, ama kisir görfiglü; Kâzim Karabekir, dürüst, ama esneklikten yoksundu. Re, fet, atilgan, ancak ihtiyatsizdi. Ali Fuat'in elinden is gelir, ama zekâs fazla iglek degildi. Hepsi yurtlanm seven, kafalari çahgan sagduyu sahi· bi, usta askerlerdi. Ancak aralarmda iç ve dig etrafh biçimde kavrayan, özel bir akil ve içduyu kariginuna sahip olan tek insan, Musrmm
ganüstühaldi.
-sorimlara
tafa Kemal'di. Üstelik,böyle tehlikeli bir igi baçanli bir sonuca ula§L1rmak için gerekli olan irade yalniz onda vardi. Erismeyi tasarladigi son amaci ve geçmesi gereken yollan, neredeyse gaipten haber almaya varan bir açikhkla, önceden görûyordu. Dost, dügman lierkesin ruhunu okuyan görügüyle, yohmun üzerine dikilecek olan askeri ve siyasi nitelikteki engelleri seziyor, bunlan yenmek için kullanacagi çareleri aragtiriyordu. Gerçekçi tabiati ile mücadelenin uzun sürecegini ve sabirla, adim adini hazirlanacagun biliyor, dügüncelerini birdenbire açiklamaylp zamanm kogullanna ve duygusal havaya göre hesaplamasi gerektigini anliyordu. Aydm kafasiyla, sava§m yalmz silahlarla degil, ama insan.larm zihnine ekilip geligtirilecek dügüncelerle kazamlabilecegini görüyordu. Bütün bunlarm baçanya erdirilmesi, ancak zorlu bir beyin çaligmasi ve insanüstü bir irade gücüyle olabilirdi ki, bu dogal sürükleyici güç, yalmz Mustafa Kemal'de bulunuyordu. Bu kuvvetin kaynagi, her geyin üstünde olan giddetli bir tutkuydu: bir yurtseverin, ülkeye yararh olduguna inandig1 geylerle kayna§m1§tutkusu. Mustafa Kemal kendi adma iktidar ya da gan ve geref peginde kogmuyordu. Ennu sadece, yanmn Türkiyesi üzerinde besledigi yapici dügimceleri gerçeklestirmek için istiyordu. Mustafa Kemal, insan iligkileri açismdan, içinde sevgiye en son yer ayiran bir kimseydi. Kadmlara, pek az zaman . ayirirdi. Eski silah arkada§lanyla, maiyetindeki subaylann dostluklanndan hoglanir ve kendisiyle yan§maya l
Kendisine egit olan ya da olabilecek kimseler kargismda daha ilitiyath bir tavir takimrdi. Bu hali, gimdiki is arkadaglan kargismda daha da kesinle§migti. Çünküonlarm da kendisine kiyasla bir çegit üstünlükleri oldugunu hissediyordu. ArkadaçIan türlü sosyal tabakalardan gelme kimselerdi. Rauf Bey Kafkas soyundan, Ali Fuat ise birkaç kugak äncesinden beri saygt duyulan bir asker ailesinden geliyordu. Refet'in atalan Tuna ovala-
SAVASIMIN BASIANGICI rmda ya§amig äzgür
203
toprak beyleriydi. Hepsi, Îngilizcedekianlam1yla, soy-
larina kargi duyulan saygidan ötürú kendilerine güvenen, dürüst davranolan birer güçlük çekmeyen, önderlige dogu§tan aliskanhklar sayihrlardi. tilmen' Mustafa Kemal, sert yönlerini yiimu§atmig olan bütûn inceliklerine ragmen, orta tabakaya mensup bir aileden geldigini biliyordu. Bunu bagka türlü göstermek göyle dursun, kendi kisiligini ve gûcünü daha da belli etmek için, bir imik çocugu oldugunu ileri sûrmekten ve soyca kendisine üstün olanlarm göreneklerine kary gelmekten çekinmiyordu. Ötekileregelince, onlar da ona sevgiden çok, saygiyla bakardi. ÎdeaRauf list onn bugün için yararli bir adam olarak görüyor, ama gelecekte gerekliligine pek inanmlyordu. Daha kati ve politikadan daha uzak bir inediyor, aynca essan olan Ali Fuat ise, onu bir eylem adami olarak kabul ki bir arkada§ gözüyle görüyordu. Refet'e gelince, o Mustafa Kemal'in yekugkulamyor ve kendisiteneklerine deger vermekle beraber, niyetlerinden Bunimla gösteriyordu. birlikte, hepsinin ortak ötekilerden daha az sayg1 ne ülkelerine uitelikleri, kar§i besledikleri kõklü ve derin sevgiydi. Yurt sevgisi, Mustafa KemaP e iki kaynaktan geliyordu: bir yandan gençliginden beri ülkesinin kaderi kargismda duydugu övûnç, bir yandan da yurdun, yabancilar ve beceriksiz yöneticiler elinde gitgide çökmesinden dogan bir utanç duygusu. Eu sevgi, ugruna çarpigtigi ve daha da çarpigacagi vatan topragina, Rumeli'nin ova ve daglarma, Anadoln'nun genig düzlüklerine kargi besledigi baghhkla daha derinlegmigti. Kendisiyle birarada vardi. sava§mig olan insanlari yakindan tammasmin da bunda õnemli pay: Mustafa Kemal, Türk halla ûzerinde hayale kapilmiyordu. Onun kati, tutucu, kadere inamr, zekâ ve inisiyatif bakimmdan agir davramglioldugunu bilmiyor degildi. Ama aym zamanda inatçi, sabirli, dayamkh, savagçi, üstlerine bagli ve gerekirse aldigi emre uyarak camm vermeye hazir oldugunu da biliyordu. Osmanh hükümdarlan, Anadolu köyläsünü her zaman a§agt görmüg, ihmal etmiglerdi. Simdiise Imparatorlugun belkemigini olusturan bu köylüydü ve Mustafa Kemal'le arkadaglari, Ïmparatorluktan geri kalam kurtarmak için onlara güveniyorlardi. Derinden gelen bir duygu ona, atalarmdan kalan ve kutsal bir nitelik kazanan bu topragin savunnlmasi ugruna, içlerindeki kivileimin tutusturulabilecegini söylüyordu. Uzun savaglar, köylüyü bezdirmig, maneviyatim çökertmigti. Yine de, vatamn kurtulugu dügúncesi, alti yüz yilhk bir imparatorluktan sonra, onlarda bir övûnç ve özgûrlük duygusu uyandirabilirdi. Anadolu köylüsünü yeniden sava§a atumaya makta
'cen-
i I,i
204
KURTULUSSAVASI
,
razi etmeye Tann'mn bile gücü yetmeyecegi söyleniyordu. Ama bir Mustafa Kemal, Her SeyeKadir Tann'mn bile gücünü agan bir igte bagari göste-
rebilecek miydi? Ige elverigli bir durumda bagladi. Izmir'in Itilâf DevletIerince i§gali, eline rahatça kullanabilecegi umulmadik bir koz vermisti. Ancak, Anadolu halkm: bu iggalin niteligi ve dogurabilecegi sonuçlar konusunda uyarmasi gerekiyordu. Samsunlulann çikarma haklanda· pek az bilgi edinmig olduklanm gördû. Ïlk yaptigi iglerden biri, Abdülhamit'in kendi casusluk sisteminin iyi iglemesini saglamak için kurdugu mükemmel telgraf gebekesinden yararlanarak, yetkisi altmdaki idari ve askeri makamlara haber salmak oldu. Her yerde protesto mitingleri düzenlenmesini ve Babiâli ile yabanci devlet temsilcilerine, Türk milletine karg2 iglenen hakstzligm onardmasim isteyen telgraflar yazdmlmasim bildirdi. Samsun'un içinde de, halkta bir direnme duygusu uyandirmak amactyla, Bûyûk Cami'de mitingler düzenledi. Askeri alanda, Anadolu ve Trakya'da kalmig birliklerle hemen iligki kurdu; siyaset alamndaysa, çegitli Müdafaa-i Hukuk gruplan arasinda baglanti saglamaya giri§ti ve kendisine verilen emre nyup da bunlan daitacak yerde, yenilerini kurmaya koyuldu. Bir yandan da, mütareke strasinda Adana'da yaptig1 gibi, Harbiye Nezaretine, Îngilizlerden gikâyetle dolu telgraflar yagdirmay1 sürdürüyordu. haber vermeden bölgedeki kuvvetlerini çogaltmmlardi. Türk makamlarma Ïngilizler,mütareke kogullarma aykm olarak daha içerilere girmeye hazirlamyor, iggalin daha da yayilmasim ve bir Pontus devleti kurulmasim isteyen Rum çetecilere gõz yumuyor, yardim ediyorlardi. Îstanbul'da îngilizler telãsa dügmüglerdi. Mustafa Kemal'in Anadolu'ya geçiginden tehlikeyi çok geç sezdigi için yola çikigmi önleyememig olan Bagkomutanlari Sir George Milne, gimdi onu geri çagirsmlar diye Harbiye Nezaretini zorluyordu. Kendisine önce, Mustafa Kemal'in Anadolu'da bulumnasima huzur bozucu degil, yatistiria bir etki yaptigi cevabi verildi. Kabi.ne, Kemal'in yetkilerini kisitlamak yoluyla uzla§mayi öngören bir teklifi görügmek üzere toplandi. Nazirlardan birkaçi, Îngiliz komutamsanki onlamn kugkularmi paylagmaktaydilar. Kemal'in telgraflarindaki, durum ûzerindeki bilgisizliklerini yüzlerine vuran ve iglerm Anadolu'daki ri diledigi gibi yönetmek karar1m belirten, horlayici, saygisiz ifade onlari gittikçe dûgündürmeye baglanusti.Mustafa Kemal, yapacag1 igler için önceden izin almay1 gerekli görmüyor, sadece sonunda onlara bilgi vermekle yetiniyordu. Bu telgraflar, nazirlara okundugunda, içlerinde hâlâ Ittihatçi-
205
SAVA§IMIN BASLANGICI
tutanlar, 'Biz demedik mi?' gibilerden gülümseyerek Damat Ferit'e dedi. aaktilar. Sadrazam, 'Müfettig Paga bizi boyuna azarliyor âdeta, gibi.' Bunun Sanki, ben yapacagmu bilirim, siz kendi iginize balan, der azerinekabine, Mustafa Kemal'in geri çagrilmasim kararlagtirdi. Sonuç, .an
'
lngiliz
Baskomutamna bildirildi.
Bu arada Mûfettig Papa -Gelibolu kahramam oldugunu açiklamayi heriüz uygun görmedigi için Samsun halki onu böyle tamyordu- burada kendiba§lamigtL ingiliz denetim subaylariai yeteri kadar serbest hissetmemeye ediyordu. Zaten Refet Bey tun bu kadar yakmda bulunmalari onu tedirgia kargismda teçahsmalari de onun verdigi demeçIer ve girittigi propaganda serbestçe çah§abilmek lâga kapilmi§ görünüyordu. Mustafa Kemal, daha kilometre seksen karargâlum için, Samsun'da bir hafta kaldiktan sonra, geldiginden olarak, Samsuif a içerideki Havza'ya tagidi. Buna da bahane karsi, Havza kaphcalarmberi yeniden ba§lami§ olan böbrek sancilarina dan yararlarmak istedigini ileri sürdü. Küçük subay grubu böylece, arizah, ve dönemeçli bir yoldan, genig Anadolu yaylasina dogru turmanmaya bagladi. Denizden 1200 metre yukseklikteki bu yayla, doguda iran ve Rusya simrlan ile Agn dagindan ba lakiyilarmdaki daglara kadar yip, batida Eskigehir'e, ve Ege ile Marmara KemaPin eski otomobiMustafa uzamyordu. bin beg yüz kilometre boyanca bugday tarlalan ve yeni yegeren orliyle, olgunla§maya baglayan nusir ve apagida Yegihrmak çakarlarken, arasmda yükseklere dogru man kümeleri mi, Ruirdara nu Türklere akmaktaydt. kiyilara dogra kivrilip bükülerek kulelerinden olan, kerpiç dubelli minarelerinden da olduklan air çar ya sirasmda, Yolculuk köylerden geçtiler. varh evleri çökmeye yüz tutmug arabadan Kemal indi ve sonunda Mustafa bozuldu. En araba birkaç kez Daglann etti. temiz havasiolarak devam yola iki arkadagiyla birlikte yaya kokusunu kokluyorlardi Çevm cigerlerine dolduruyor, bereketli topragm ba§lagarki mmldanmaya subaylar bir relerindeki özgürlük havasma uyan kuglardan, agaçlardan, gümüs daglardan, miglardi. 'Bapm duman almig derelerden' söz eden roniantik bir isveç çarkisi. 'Yürüyelim, arkadaglar! Sesimizi yer, gök, su dinlesin, Sert adimlarla her yer inlesin, inlesin!' 'arkada¢
Bu §arki, sonradan geniëleyerek bütûn Anadolu'yu kaplayan gruplarigun agzmda ihtilâl garkisi olacak ve sonralari -yabanci bir kay-
206
KURTULUSSAVASI
'
nak
tan ge ldigi bile unutulup- genç-Cumhuriyet çocuklarunn okul ma rgi olakutsal bir emanet gibi saklanacakti. Havza, Yunan çetecilerinin en çok faaliyet gösterdikleri bölgeydi. Hükumet, Birinci Dünya Savagi strasmda kargagalik çakaran Rumlan doguya sürmüg, onlar da mütarekeye kadar orada uslu durmuglardi. Simdi,Pontus devleti ugt una kurulmug bir siyasi örgüt, bir Rum patriginiti önderligi altmda Rumlari tekrar ayaklanmaya zorluyordu. Musfafa Kemal, gençliginde Makedonya'da oldugu gibi- bellerine figeklikler dolaml§, karalar giymig Rum çetecilerinin Tûrklere korku saçt2klarm, soyup öldüryolcuÏan düklerini, Türk köylerini yaktiklarim, ileri gelenleri daga kaldirdiklanm, Türk askerlerini pusuya dügürdüklerini duymugtu. Buna kargi Türklerin elinden pek bir gey gelmiyordu. ÇünküIngilizler, bir yandan kangikhga onlarm sebep oldugunu ileri sürerek, mütareke hükümlerine göre ellerinden silahlartni abrken, öte yandan Rumlann elindeki silahlan birakmakrak
1&
-tipki
taydilar. Böylece Havza ve dolaylanndaki köyler, bir direnme hareketinin baglangici için elverigli bir ortam yarattyordu. Gelibolu kahramam oldugu artik ögrenilmig olan Mustafa Kemal, gehrin egrafun karargâha toplayarak: 'Dügman bizi öldürmek isteginde degildir,' dedi. 'Dügmamn niyeti bizi mezarmiza diri diri gömmektir. Simdiçukurun tam kenarmda bulunuyoruz. Fakat son bir gayretle toparlamrsak, kendimizi kurtarmamiz mûmkündür. Sonra onlan kendi aralarmda konugmaya birakti. Belediye Ba§katuna, kendi askerce usullerine göre, uzun bir soru listesi verdi. Bu bölgedeki Müslüman ve Haristiyan halkm ne oranda oldugunu, ne gibi siyasi egilimler beslediklerini, aradaki anlagmazhgm nedenlerini ve buna bir çözüm yolu bulmak için almacak önlemleri ögrenmek istiyordu. Türklerden ileri gelenlerin adlarm, davramp ve karakterlerini gösteren bir de dosya istedi. Halkm vergi borcu var miydi, varsa ne kadardi? Mustafa Kemal gimdi nereye gitse, bu çegit pratik ve dikkatli aragtirmalarla, ihtilâl amaciyla, ülkenin durumu üzerinde bilgi toplamaya çahgiyordu. Bu arada §ehrin ileri gelenleri, kendisinin isteyerek katilmadigi iki toplanti sonunda, direnig konusunda görüg birligine varnuglar, bunun temelini olugturmak üzere Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir gubesini kurmuglardi. Camide büyük bir kalabalik toplanda, dualar edildi. Arkasmdan gehrin küçük meydamnda bir toplanti dûzenlendi. Hâlâ dogrudan dogruya ige kangmig göriinmek istemeyen Mustafa Kemal, halkm tepkisini ölçmek için subaylarun kalabahšm arasma göndererek, toplantlyi karargâhm penceresinden izledi. Konusmacilar, yurdun tehlikede oldugu ve dügnan çiz-
SAVASIMIN
BASIANGICI
207
esi altmda can vermek istemiyorlarsa, bütün Müslümanlarm silaha sanlalari gerektigi üzerinde durdular. Din kurallanna uygun §ekilde and içilMustafa Kemal, bunu izleyen aylar içinde yurdun çegitli yerlerinden birik benzeri kurulacak olan direnig yuvalarmdan birincisinin temelini atmig.
Ïzmir bölgesinde direnig çabuk baglamigti. Bunda tek baglanna ige gibüyük payi vardi. Tûrkler basta, çegitli direnig gruplanm baglayan gevgek bir cephe kurmuglar, ama sonradan iggal kuvvetrinin istanbul Harbiye Nezareti kanahyla kendilerine gösterdikleri, Milzorunda kalnuglardi. Bununla beraber, i hatti denilen bir hatta çekilmek Lglarda çete savagi yapan bagka gruplar da vardi. Rauf Bey Istanbul'dan i dolaylara geldigi zaman, halki tam anlamiyla ayaklanmig buldu. Daha gen subaylarn
rbirine
va; öncesinden beri Osma nh hükümetine bagkaldirmig olan efeler, kensini görmeye geldiler. Simdidügmanlari Yunanlilara kargi çarpigacaklan in daha sevinçli görünnyorlardi. îçlerinden bir tanesi, Demirci Mehmet fe, kizanlarimn gibi ivi niyetli' Rauf un emri altma girdiklerini, ne bizi bugün için dogurdu,' dedi. rse yapacaldanm söyledi ve 'Analarmuz Simdi Mustafa Kemal'in Havza'dan da aynlmasi gerekiyordu. Topu pu otuz kilometre ötede, Merzifon yolu üzerinde konaklam2golan ingilizr, açik hava toplantisimn haberini alm1§lardi. Bundan bagka, Havzahlar igilizlerin dogudaki Tûrk kuvvetlerinden ahp hayvan sirtmda Samsun liele geçirmigler, anma gönderdikleri on bin kadar tûfek mekanizmasim 11ari gülünç duruma dûgürmüglerdi. Yurtsever Türklerden kurulu bir çepuhuya dügürerek ele geçirdigi silahlart bir depoda sak, ta§it konvoyunu mig, hayvanlari da direnig hareketine para saglamak için satmisti. AmasLlilar, Mustafa Kemal'e baghhklarru bildirmek içia bir heyet göndermig Ilunuyorlardi. Ingilizlerin daha sert davranmaya baglayacaklarmi sezen lustafa Kemal, daha uzak ve daba önemli bir gehir olan Amasya'ya giteyi uygun buldu. Havza hallona sivil giyinmig olarak veda etti. Böylece artik yalmz asri degil, sivil bir direnmenin de söz konusu oldugunu göstermek istemigSehrindigmdaki köprüde kendisini bekleyen arabasma kadar, halkla beber yürüyerek gitti. Belediye Bagkanma son talimatun bildirirken, MerziKolejindeki Amerikahlan tayyan iki otomobil yanlannda n Amerikan Irdu. Bagkan sesini alçaltti. Kemal'e de yavag sesle konugmasim söyledi. ma o, inadma, meydan okur gibi daha yûksek sesle: 'Saklayacak bir geyiiz yok,' dedi. 'Varsm duysunlar. Bu igte o kadar ileri gittik ki, arak geri Sneme 'kuzu
°z;
208
KURTULUSSA VASI
.
Mustafa KemaPin kafasi da gözleri gibi, aym zamanda iki ayn yönû görebilecek uitelikteydi. Içeride Ana dolu'ya baktigi gibi, digarida dünyay! gözünden kaçirmlyordu. Miitarekeden beri, Tûrkiye'nin tek umudu, Bagkan Wilson'un On Dört Ïlkesi'nedayamp kalmi§ti. Aydmlann kurdugu bir Wilsoncular Dernegi, Türkiye kendine gelinceye kadar, Amerika'an garantisini ve yardimmi saglamak için bir tasari hazirlamisti. Simdi,yurdun bölünmesi tehdidi kargismda Paris'te dogan buna benzer baska bir görüg, Îstanbul'da taraftar kazanmaya baghyordu: Türkiye'nin bütününün ya da bir parçasuun bir Amerikan, Ïngiliz ya da herhangi bir büyük devlet mandasi altma verilmesi. Bagkan Wilson, Mayism 17'sinde, Müttefikleraras1 Yüksek Kurulca Izmir'in ingaline karar verildigi toplantida, Ermenistan, Ïstanbulve Bogazsöylemisti. lar üzerinde böyle bir mandayi kabul edebilecegini 26 Mayista da Damat Ferit Papa, 'Türkiye'yi, büytk devletlerden birinin koruyucu yardmn altma koymak' için aldigi karan açiklad2. Mustafa Kemal bu karan derhal protesto etti. Haziran baglannda Ferit Paga'ya ülkesinin durumunu bani konferansmda tarti mak ñrsati verildi. Türk Delegasyonu bir-Fransiz kruvazörü ile Marsilya'ya ve oradan Paris'e gitti. Ismet Bey, o kadar istemesine ragmen, bu heyete almmannst1. Mustafa Kemal, daha heyetin gidecegini duydugu anda, buna kary tepki gösterdi. Emri altmdaki grup komutanlanyla valilere, milli haklarin önemini belirten, sert ifadeli bir genelge yelladi. Damat Ferit'in Ermenilere özerklik verilmesi ilkesini kabul edigine ve bir ingiliz himayesi önerisine giddetle çatiyor, Türklerin çogunlukta olduklari Türk topraklarmda hallanmn koronmasi ve kendilerine tam bir özgürlük tamnmasi üzerinde israr ediyordu. Ïki gün sonra Harbiye Nezaretinden Ïstanbul'a dönmesinibildiren emri ala Ne bung ne de bundan sonra gelecek emirleri dialeyecekti. Arkadaslarmi toplamamn ve harekete geçmenin zamam gelmi§ti. Yirminci Kolordu ile Ankara'ya varmig olan Ali Fuat'tan bir telgraf aldi. Kendisinden esrarh bir §ekilde bir kimse' diye sõz ettigi Rauf Bey'in Güneygezisinden döndügünü bildiriyor ve iki karargâh arasmbati Anadolu'daki da bir yerde bulugmay1öneriyordu. Mustafa Kemal, benzin azhämdan dolayi, Havza bölgesinden ayrilamayacagmi bildirdi. Kendi yerine onlarm, kiyafet degigtirerek ve kimliklerini gizleyerek Havza'ya gelmelerini istedi. Ali Fuat ile Rauf, at arabasiyla bozuk yollar üzerinde, elden geldigi kadar az mola vererek ve üzerlerine güphe çeimemeye çah§arak, alti günlük bir yolculuktari sonra Havza'ya geldiler. Sonra Mustafa Kemal'le beraber Amasya'ya geçtiler. 'bildiginiz
-
209
SAVASIMIN BASLANGICI
Amasya, milli bir ayaklanmamn begigi olmaya elverigli bir yerdi. cun ve seçkin tarihi boyunca hep özgürlük ruhuna bagh kalmisti. Mogol bagenti olmu§ilâsmdan kurtularak bir siire Osmanh Ïmparatorlugunun Amasya'da egiIstanbul'un ahnmasmdan sonra da Veliaht Sehzadenin a görmesi ve gehirde valilik. yapmasi gelenek haline gelmisti. Bu yüzden nasya, ayncallkh durumunu koruyor .ve sanki Istanbul'a ders veriyormu.
bir duygubesliyordu. Mustafa Kemal, Amasya'ya yaklagirken önüne yüksek daglar dikildi. iha ileride, Sam'mkilerkadar yegil, verimli ve sicak meyva bahçeleri Ismdan geçerken bu yamaç1ann, Ye§ihrmak'm daralan vadisini kugattikgõrdü. Eski Pontus krallarimn mezarlariyla delik degik olmug sarp magrur sirtlar, gehri yemye§il akan nehrin kiyisma sikigtiran, dar bir boz olugturuyordu. Tepede eski kale görünüyordu. Amasya dig dünyayla ilsi olmayan, kendi havasmda yagayan bir yerdi. Ama kendi dünyasunn a merkezi durumundaydi. Camilerin, tûrbelerinin, dinsel yapilanmn bolgu ile Bursa'yi andiran bir görünügü vardi. Yalmz, Amasya, padigahlarm rarh gerici etkilerinden uzak kalmig, saf Islâm geleneklerini oldugu gibi ruyabilmig, özgür bir §ehirdi. Mustafa Kemal, burasimn geriye degil, ilere bakan bir yer oldugunu umuyordu. Yamlmayacakti. Ortodoks papazima emrindeki Rum çetecilere karsi koymak için irk gönûllüleri de bir Musluman hocamn çevresinde toplanmiglardi. Hohemen Mustafa Kemal hesabma çahgmaya koyularak camide bir vaaz rdi. Kemal de söz alarak, millî direni§ hareketinin üç ayri cephede bagaug oldugunu halka bildirdi: Batida, Yunanhlara kargi Îzmir'de; güneyFransizlara ve Ermeni yardakçilarma kargi Adana'da; doguda, Ermenidedi, ce kargi Erzurum'da, 'Amasyahlar,' ne bekliyorsunuz?. Dü§an, Samsun'a ayak basacak olursa, ayagumza çanklanunzi giyip daglara (mamiz, vatan topragim son kaya parçasma kadar savimmamiz gerekek. Eger, Taurunn iradesi bizim yenilmemizi uygun görmüsse, yapacagi-
-
Ji
·un
,
'daha
gey evimizi, barkimizi 4tege vererek, yurdu harabeye çevirdikten sonhepimiz bunu yapacagimiza yebir çöle çekilmektir. Amasyahlar, 'Ln tmeliyiz.' Amasya halki, Mustafa Kemal'in emirlerini yerine ge tire eye hazir olduklarmi bildirdiler. Mustafa Kemal, en güçlü taraftarlarru din adamlan arasmda buldu. insel gûç1erden ilk olarak açikça ve resmen yardim görüyordu. Sivil halka olup da, kendisini tutanlar ise daha güpheli bir kökene sahiptiler; çûnLbunlar oradaki Ïttihat ve Terakki üyeleriydi. Mustafa Kemal, bütün MilMücadele boyunca, kendilerine kargi her zaman biraz güvensizlik tz
issiz
Atatürk
/ F: 14
.
210
KURTULUSSAVASI
-
besiedigi Ittihatçilarla igbirligini fazla ileri götürmekten çekinmigtir. Ancak, bu igbirligini büsbütûn reddetmesi de mümkün degildi. Çünküçok yerde, direnië yuvalarunn çekirdegini Î ttihatçuar kurmuglardi. Öte yandan, aralannda gerçek yurtseverIerin de bulundugu inkâr edilemezdi. Kemalist Devrim böylece dogmug oluyordu. Ïstanbul'da bunu tasarlaolan dört arkadag simdiAmasya'da bir 'Bagimsizhk Bildirisi' kaleme mig almak için bulugmuglardi, ilk olarak Ali Fuat Paga ile Rauf Bey geldiler. Refet Bey ertesi gün kendilerine katilacakti. Geliglerini Kâzim Karabekir Paga'ya telgrafla bil-
-
dirdiler. Kemal artik niyetlerini açaklayacakti. Arkadaglarina, gerek askerî ve idarî makamlarla, gerekse Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleriyle siki bir bag kurmug oldugunu anlatti. Direnig dügüncesi, cesaret verici bir gekilde, her tarafta geligmisti. Simdibuna birlegik bir cephe niteligi vermek gerekiyordu. Bunun için Sivas'ta hemen milli bir kongre toplamaya karar verdi. Burasi cografi bakimdan 'en güvenli yer' olarak gözüküyordu. Ïki yuz kilometre kadar daha doguda, denizden de aym uzakitktaydi. Anadolu yaylasom kenannda, yüksekte kurulmustu. Bütün vilâyellere bir genelge göndererek temsilcilerin, gerekirse kimliklerini saklayarak, Sivas'a gelmelerini bildirdi. Arkada§lars bu genelgeyi uygun buldular. Kemal onlara birarada, Dogu vilâyetleri temsileilerinin daha önce Erzurum'da toplanacaklarim bildirdi. Aslmda bu toplanti, kendisi daha Anadolu'ya gelmeden önce, Kâzim Karabekir Papa tarafmdan düzenlenmi§ti. Ertesi gûn arkadaglari Ali Fuat, Rauf ve Refet'e onaylaylp imzalamalan için bir bildiri verdi. Bu bildiride, älkenin bagimsizhgimn tehlikede oldugu açaklamyordu. Bagkent,' yabanci iggalindeydi. Hükümet, yabanci kontrolu altmda bulunuyordu. Dolayislyla, ülkeyi yönetecek durumu kalmamig-
to Milletin kendisini, kendi iradesini kullanarak, kurtarmasi gerekiyordu. Kurulan çegitli savunma gruplari, milletin yabanc1 baskisma kargi direnmek kararmi açikça belli etmig bulunnyorlardi. Simdibimlarm, digandan gelecek etki ve baskilardan armarak, halkin isteklerini duçünüp dile getirecek düzenli bir milli kurulug halinde birle§tirilmesi gerekliydi. Sivas Kongresi bu amaçla toplanacakti. Ancak kongrenin yeri ve toplanti tarihi gimdilik gizli tutulacakti. Eu bildirinin, yalruzca ülkenin savimmasmi örgütlemekten daha öteye gittigi belliydi. Sivas Kongresi tarafindan, istanbul'dan ayn olarak, bir milli hükümet kurulmasun da öngörüyordu. Ali Fuat bunu hiç dügünmeden kabul ederek imzasmi atti. Rauf Bey de kisa bir duraksamadan soura imzaladi. Geç geldigi için ilk konugmalara katilmamig olan Refet Bey ise bu ka-
SAVASIMIN BA§LANGICI
211
ileri gitmekten çekiniyordu. Ancak Ali Fuat Paga onun tereddûtlerini ordi ve Refet Bey de kâgidm altma gösterigli imzasim basti. Böylece t arkadagi Türkiye'nin kurtulug savagmda ilk dûzenli tasanyi olugturan hi bir anlagmaya varung oldular. Ïmzadan sonra, anlagma metnini Kâzim Karabekir Paga'ya ve Kon3a ordu komutam olarak bulunan Mersinli Cemal Paga'ya tellediler. i de verdikleri cevaplarda bunu onayladiklanm bildiriyorlardi. Böylece a§ma kuzeyden doguya ve güneye kadar olan bölgeyi kapsamig oluyorCuma namazmdan sonra, halkm silah altma çagnldigi ilan edildi. Ïstanbul'da Mustafa Kemal'in dostu Mehmet Ali Bey Dahiliye Nazirndan aynlunsti. Yerine geçen Ali Kemal, vilayetlere bir genelge gönerek, Mustafa Kemal, ÏstanbuPa dönme emrini dinlemedigi için, artik Edisiyle bütün resmi iligkilerin kesilmesini ve emirlerinin dinlenmemesiiildirdi. Böylece, Mustafa Kemal artik Babiâli'nin her an kendisini yaatmak ya da büsbütün ortadan kaldirmak için tegebbüse geçmesini bekabilirdi. Erzuriim Kongresine giderken ugramaya niyetli oldugu Sivas'ta birtai güçlüklerle karplagabilecegini haber alnugti. Amasya'dan bir sabah ice, yamna yalmz Rauf Bey'le yaverlerini alarak ayrildi. Ancak, bir asi birlige de kendisini izlemesi ve baglantiyi kesmemesi için talimat verAmasya bogazmdan çikip, köylülerin ekinlerini biçmeye bagladiklar ihrmak vadisinden Tokat'a dogru yollandi. Tokat da Amasya gibi, üzele eski bir kale bulunan bir dag etegindeydi. Buraya gelince telgrafhae el koydu, yola çiktigimn Sivas'a henüz bildirilmemigoldugunu ögrenSehrinileri gelenlerinden bazilarm toplayarak kendilerine heyecanh demeç verdi. «Savagmak için topumuz, tüfegimiz olmayabilir, bu takdirdigimiz ve urnagimizla dövügürüz..» Alti saat uzakta olan Sivas'a gitk için yola çikmadan önce, valiye geldigini bildiren bir telgraf yazdi, a bunun, liareketinden alti saat sonra çekilmesini söyledi. Böylece valinin kendisinden erken davranmasini önlemek istiyordu. kü 1stanbul hükûmetiniti emriyle, Sivas'ta onu tutuklamak için bir aplo hazirlammsti. Böylece kongrenin yapilmasi önlenecek, milli haredaha dogmadan bogulmuy olacakti. Îstanbul bu maksatla, Ali Galip valiligine atayav admda eski bir kurmay subayi, sözde Mâmuretülâzizi Sivas'a göndermisti. Ali Galip, gehrin duvarlanna kâgitlar astirmig, 'hain, asi, tehlikeli adam' ilân etmisti. Vali Regit Pastafa Kemal'i, ri, Dahiliye Nezaretinin emrine uyarak, Kemal'i tevkife zorluyordu. ,
-
..
I
KURTULUSSAVASI
212
. .
Vali ve çevresindekiler bu i§e pek yanapnaml§lardi. Mustafa Kemal, gehstralarda hâlâ aralannda tarti§maktaydilar. re yaklagti Yol, yaylaya varmadan önce iki- dag engelini dolagiyordu.Çamlibel denilen ikinci geçidin tepesine geldikleri zaman, Mustafa,Kemal, bir kaynak bagmda durarak biraz su içmek istedi. Yamadaki sürücülerden biri ona vermek için bir tasa su doldurmaya bagladi. Kemal, ona: 'Dur Baba,' 'ben elimle içerim.' Adamm adt bundan sonra Dur Baba kaldi. dedi, Son sirti da geçtikten sonra Mustafa Kemal nibayet yaylamn kuru havasim içine çekebildi. Õnündeve çevresinde, tâ ufuktaki puslu tepelere kadar, kil renginde bir düzlük uzamyordu. Kemal'in sava; alam burast olacakt1. Yüzlerce yil önce Orta Asya steplerinden buraya göç etmig olan dami'nda kararlagtmlacakti. Bu Türklerin yeni kaderi, i§te bu kez bagka bir bûyük nehrin, Kizihrmak'm kiyilarm izleyerek gehrin dig mahallelerine vardi. Vali Paga kogarak kendisini kargilamaya gelmig, §ehre giri§ini erteleValiyi, Rauf meye çaliglyordu Mustafa Kemal nazik bir manevrayla Bey'in yerine, üstü açik arabasma aldi, yaruna oturtarak gehre dogru hareket etti. Bu kez gelisi duyiilmustu. Sehrinkapismda selamlama töreni için dizilmig askeri bir birlikte, yolun iki yamm dolduran cogkun bir halk toplulugu tarafwdan kargilandi. Bu karg11ams,kendisini tutuklamak için girigilecek herhangi bir tegebbüsü önlemig ve Regit Paga'am, pek içten olmamakla birlikte, bundan sonrasi için kendisine baglanmasim saglammti. Roller degigince Mustafa Kemal, Ali Galip'i yakalattirdi. Kargasma ekerek iyice azarlad2, uzun bir sõylevle direnig hareketinin ilkelerini açiklayarak, kendisini vatan hainligiyle damgaladi. Geceleyin Ali Galip, Mustafa Kemal'i bir kez daha ziyaret etmenin kendi hayrma olacagmi dügündü. Bu sefer iyi niyetinden söz etmeye bagladi. Mustafa Kemal'in dedigine türlü delille' kendisini görünü§e aldanmamasi gerektigine inangöre, dirmaya çaligti. Ali Galip sözde Sivas'ta Mustafa Kemal'i görüp emri altina girmek için geldigini ileri sürüyordu. Mustafa Kemal: 'Beni sabaha kadar meggul etmeyi bagarm y oldugunu itiraf etmeliyim,' der. Ertesi sabah yine eski arabasma atlayarak, doguya dogru yola çikti. Yayla üzerinden Erzurum'a dogru, yolda bilgi toplamak ve talimat vermek için durarak, bir hafta sürecek uzun ve yorucu bir yolculuktu bu. .
'dünyamn
'bin
.
I
-
I
YÍRMÍBÍRÍNCÍBÖLÜM Erzurum Kongresi lOÖU ANADOLU'NUN bagkenti "sayilan Erzurum, koyu renkli, sert yüzi bir §ehirdi. Yaylamn Ìran ve Kafkas simrlarma dogru koi attigi yerde ku11mustu. Seiçuk Türkleri, ülkeye geldiklerinde burasun kendilerine kale uygarca inceligi kendinde birlestiren apmig ve sehri,askerce saglamlikla apilarla suslemiglerdi. Erzurum hep müstahkem mevki olarak kalmig ve Türk sammmasma taban yüzyillar boyunca sürekli Rus istilâlarna kar§i a görevi görmügtü. olan Kazim Karabekir, burada, EnIhtilâli hazirlayanlann.begincisi yurdun öte kesimleer Paga'mn son Kafkasya Ordusunun kalmtilanndan, ayakta tutmay1 baaskeri güçlä kuvveti kurtanp bir inde kalanlardan daha olan äzgürgahlanmig altmda Ernenistan tehdidi Bûyük armigt1. Halkm, Karabekir, Dogu'da tathlikla yöneten ik duygularam besleyerek, bölgeyi yerlerden diger sevilirdi. Bu bütùn sayihr bölge, savastan ve baba gibi Whaçok zarar görmügtü. Ruslann denizin yûkselip alçaimalan gibi ilerleip çekilmesi, yörenin ytkilmasma, halkm dagilmasma yol açmig, Ermenidûgmamn orin Türkleri, Tûrklerin de Ermenileri kovalamasi ve mahvetmig, ekinleri sûrûleri siyaseti, gine yarayacak bir gey birakmamak' tiçe indirmigti. Nüfus, Hastaöncesine onda oranla, dûgmügtü. bire savag iklar ekmekten bir yiıecek kara bagka diye yumurta ve salgm halindeydi; ortadan gige dipleriyle içiyorlardu böldükleri ey buhmmuyordu. Çaylanni, 3ardak bile kahnannsti. Kâzim Karabekir Paga, içinden gelen babahk ve sevgi duygusuyla, >inden fazla öksûz çocugu kendine evlât edinmisti. Dörtle on dõrt yas aramdaki bu çocuklara üniformaya benzer elbiseler giydirmig, subaylanm da mlara bir çegit asker egitimi vermekle gõrevlendirmisti. Çocuklarailk õgetimi ve yararh bilgileri vermek için okullar kurmugtu. Kâzun Pa§a müzilir
'geride
214
KURTULUSSAVASI
ge merakliydi, bo§zamanlannda biraz da keman çalardi. Bu yüzden çocult lara, sanat ve elisi bilgileri yamsira müzik egitim de veriyordu. Küçükle ora 'Pa§a Baba' der ve kendisini äylesine sever ve sayarlardi ki, Karabe kir, hemen hemen hiç ceza vermeden onlara sözünü dinletir; özgür bire insan olarak yetigmelerini tegvik ederdi. Ïtiläf Devletleri, Rawlinson adh bir albayi resmi bir görevle Erzu rum'a göndermislerdi. Rawlinson, bagimsiz bir Ermenistan kurulmasi ola naklarim ara§tirmak ve Türklerin.silahlanm teslim etmelerini saglamakl; görevliydi. Karabekir'in egitim faaliyetinin o derece etkisinde kaldi ki 'Bu is bütün ülkede böyle devam edecek olursa, zaten dogustan yürekli vi dayamkh olan Türkler, yalmz Dogu'da degil, belki Bati'da da büyük bi güç haline geleceklerdir. Bu, Batih devletlerin savastan sonraki barig kon feranslarmda gimdiye kadar tuttuklari yoldan ayn olarak, önemle gözänün de bulundormalari gereken bir leydir,' diye yazdi. Paga'mn zekâsma, dü rüstlügüne, mesleginin her kolunu kapsayan bilgisine hayran kalmi§ti imdiye kadar rastlamak mutluluguna erigtigim birinci sunf Türk subay1 mn tam bir örnegi,' diyordu. Albay Rawlinson da, Kâzim Karabekir'in sözde igbirligiyle, görevin aym dikkat ve dürüstlükle yapmaya çahgiyordu. Silahlan, malzeme depola nm, cephanelikleri, tahkimati, celp kâştlarm ve ayhk bordrolarm dikkatle inceliyor, asker mevcudunu ve silah miktanni, mütarekenin izin verdig simra indirmek istiyordu. Ba§lica i§i, top kamalanyla tüfek mekanizmalanna ei koyup bunlan trenle ingiliz tümenlerinin konakladigi Transkafkasya'ya yollamakti. Ancak bu is, uyandiracak kadar çok olan tren kazalan' yüzijn. den pek agir gidiyordu. Trenleri igletenler Kâzun Karabekir'in adamlanydi. Bunlann bagka bir âdeti de vardi; trenleri basip içindekileri ahyor, katirlara, arabalara yükleyerek kaçayorlardi. Trenler bazen hiç iglemez hale geliyordu. Bir defasmda bu anza aylarca sürmüglü. Albay Rawlinson by gibi hallerde, deve kervanlan düzenlemek ve bunlan dag yollanndan Trabzon limanina yollamak zorunda kaliyordu. Bir gün albayin adamlari yepyeni toplar ve cephanelerle dolu gizli bir silah deposu kegfettiler. Tûrkler bu'unutmuglardi.' Oysa, Rus Ïhtilâli patlak verdigi sirada nu bildirmeyi Çar'a bagh kalan Ruslann sakladildan da hesaba katihrsa, Ïngilizlerinbulamadiklan daha bir sürü gizli depo olmasi gerekirdi. Albay Rawlinson, Kâzim Paga'mn silahlanm teslime niyetli olmadig:m anlamakta gecikmedi. Karabekir, bütün sorulanna dolambaçli cevaplar vererek onu nazikçe atlattyordu. Îki asker, karghkh, dostça catmaktayda'güphe
ERZURUM KONGRESI
-
.
215
-.
ar. Günün birinde Rawlinson, Kâzim Karabekir'e gözdagi vermek ister gi'Ingilizlerin elinde kaç zirhh var, biliyor musunuz?' diye sordu. Kâzim 'aga: 'Türk yilmaz!' diye cevap verdi. Bu, sözlerini ve müzigini kendi yazhgi heyecanh bir parçamn adiydi ki sonralari Kurtulu§ Savagimn marglaindan biri olmustu. 'Türkün her biri bir zirhlidir,' diye sözünü sürdürdü. Milyonlarca zirhliyi emri altina almaya kimin gücû yeter? Rawlinson, Kahveniz pek nefis olmus,' diye cevap verdi. 'Bir fincan daha lütfeder miJi
iniz?' Yalmz
'aga,
müzik
degil, tiyatro konusunda
Izmir'in iggalini haber ahuca hemen
nenlerden
ve subaylardan
da yetenekli
olan Karabekir
milli
bir trajedi yazarak, ögretkurulu bir grupla halka gösterdi. Îtilâf Devlelle-
kalkigmalari olasiligma kary la, Erzururn'da bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Kongresi toplamak için aligmaya gmgti. Kâzim Pa§a, kongreyi hazirlarken belirli bir amaç gûdüyordu. Gele·1eklerine saglam bir görev bagli bir subay olarak, ûstündeki makamlara Juygusu ve derin bir sayglyla baghydi. Bölgedeki milli hareket öncûleri, <endisine, Erzurum'u bogaltmak emri verilirse ne yapacag1m sorduklari zanan, bir asker olarak emirlere boyun egmek zorunda oldugunu söylemis, irkasmdan da, 'Ancak hükümetin emirlerinin üstünde ba§ka bir irade, mil.etin iradesi vardir,' diye eklemigti. 'Millet, temsileilerinin aracihgiyla, baaa emir verirse, onu dinler ve istilâya karsi koyanm.' Erzurum Kongresi pöylece ona diledigi gibi davranmak için gereken kanuni yetkiyi saglamig alacakti. Kâzim Karabekir, Mustafa Kemal'i bu Dogu vilâyetinin kendisine
·inin
bu bölgede buna benzer bir barekete
belirtenbir törenle kargiladi. KemaPin buna ihtiyaci vardi. Çün-
Jaghhgim
durumunu pek saglam görmüyordu. Yolda gelirken ugradigi bir yerde, EIarbiye Nezaretinden ve Saray'dan gönderilen ve hemen istifa edip Istanaul'a dönmesini bildiren bir telgraf yagmuruna tutulmustu. ÇünkûDahiligönderdigi genelgeye ragmen, henüz görevinden fe Nazinnm vilâyetlere resmen ahnmig degildi. Ingilizleringirigtigi faaliyetlerden fazlasiyla kugkuLandiklankendisine bildiriliyor ve bang imzalaylp da durum açikliga kavu¡uncaya kadar bagka bir görevi kabul etmesi isteniyordu. Mustafa Kemal, du emirlere red cevabi vermisti. Bu tel yagmuru, Erzurum'da telgraf makinesi bagmda Padigalun Bag Mabeyinciyle kar§1hkl1bir konugma geklini aldi. Bag Mabeyinci· neredeyse yalvanyordu. Padigalun Mustafa Kemaf e kargi besledigi büyük sevgiyi kendisinin bile laskandigitu söylüyor, Ístanbul'a dönecek olursa hayatima <ü
. -•
-
L
I
216
KURTULUSSAVASI
ve geleceginin güven altma ahuacagim bildiriyordu. Ïlle gelmek istemiyorsa, izinli olarak Anadolu'da kalabilirdi. Padigah böyle arzu ediyordu. Mustafa Kemal, Zâti Sâhâneyeolan baghhäm2ve saygisim bir kere daha bildirerek nazikçe cevap verdi, fakat görevini birakmaya razi olmadi. Ama artik iginden çok kisa zamanda atilacag1 belli olmustu. Rauf Bey ve Kâzim Karabekir Paga, bu durumu önlemek için kendiliginden istifa etmesmi söylediler. Hattâ degil yalmz görevinden, ordudan da çekilmeliydi. Bu, halkm üzerinde daha iyi bir étki yapahakti. Sivas'ta bulunan Refet Bey de benzer dügûncedeydi. Ordudan aynhrsa, artik Istanbul'a geri çagnlamayacagim Paga, kendi hesabma onu, ordu ileri sûrüyordu. KA71m müfettigi degil de, herhangi bir vatandag olarak daha fazla sayacagim söy-
lüyordu. Mustafa Kemal, karanm veremiyordu. Tasarladigi igi yapabiliçin, bir sifat tagimasom önemli oldugunu biliyordu. 'Halkm, sadece bir lideri besledigi idealden dolayi sevdigini dügimmek saçmadir,' diye cevap verdi. 'Aksine, onu kudret ve kuvvetini aç1ga vuracak gekilde, gösterigli bir kihkta görmek ister.' Askerlikteki rütbesi, tâ çocukken. Selänik'teki askerî okula girmeyi bagardigmdan beri, onun için her geyi ifade ediyordu. Silik bir ailenin çocugu olmaktan dogan güvensizlik duygusuna bu sayede yenebilmig, yagami bu sayede bir anlam kazanmigti. Simdisinirleri bozulmaya baglanusti. Ruhsal bir çöküntû içindeydi. Rütbesi elinden gittikten soara, çevresindekilerin kendini hâlâ sayip saymayacagi, tutup tutmayacagi dügüncesi onu tedirgin ediyordu. Kendi benligine olan güveni birdenbire gevgemig gibiydi. Ama en sonunda arkadaglanmn istifamn kaçim1maz bir gey oldugu yolundaki dûgûncelerine katilmak zorunda kaldi. Biri Harbiye Nezaretine, biri de Padigaha iki telgraf çekerek hem gõrevinden, hem de ordu hizmetinden aynldigim bildirdi. Bu telgraflari, Istanbul'dan gönderilen ve iki iginden de almdigmi bildiren bir tel yazisi ile kargilagnugti. Mustafa Kemal, istifastru Erzurum halkina bildirirken, bundan sonra 'Kutsal millî ülkümüzün bagariya ulagmasi için' bir vatandag olarak savagmaya devam edecegini söylüyordu. Rauf Bey ise daha simrh bir gekilde, 'Hilâfet ve Saltanatm güvenligi tamamen elde edilinceye kadar' onun yaninda savagacagim açikhyordu. Ertesi gim, Kurmay Bagkam Albay Kâzim Bey'lel oturmu§, resmi telgraflan elden geçiriyorlardi. ϧbitip de Mustafa Kemal kahve 1smarladigi sirada, Kâzim Bey ayaga kalkarak sükûnetle: 'Pagam,' dedi, 'Ordudan istifa etmig bulunuyorsunuz, artik sizin yammzda göreve devam Ama,
mek
resmi
ERZURUM K.ONGRESI
'
217
lemem. Ïzninizle, Kâzim Karabekir Paga'ya, bana bagka bir askeri görev rmesini rica edecegim. Bu kâgttlari kime devredebilirim? Mustafa Kemal'in yüzu bembeyaz oldu. Kâzun Beyin bu davramgi 'Pekâlâ, Beu öyle sarsmigti ki sadece: 'Öyle mi, Beyefendi!' diyebildi. gidebilecegini ç1kip Sonra, fendi, evraki Hûsrev Beye devredebilirsiniz.' yledi. Kâzim Bey, bir kabadayi davramilyla, rap rap yürüyerek kapidan çikMustafa Kemal, büyük bir üzûntü içerisinde koltuguna çökmügtü. Rauf ey'e dönerek, 'Görüyor musun, Rauf?' dedi. 'Hakkim yok muymug? Mevve rütbe sabibi olmamn ne kadar önemli oldugunu gösteriyor... KendisiHiç bu kadar endi§euzun zamandan beri gayet yakmdan tamrmgimdir. görmemigtim.' : kapildigun Rauf Bey onu yatigtirmaya çah§ti. Ordudan ayrdmig olmasi, ne kendigi'Mücadelemize ne kargi duyulan saygiyi, ne de etkisini azaltabilirdi. ymeden önce bu çegit zaylf unsurlardan kurtulmamiz daha iyi olur,' dedi. Mustafa Kemal, 'Duygu bakimmdan belki haklism,' diye cevap verdi. kma pratik noktadan degil. Îngallahbu, buna benzer hareketlere bir bagekledi: 'Seninle LHglç tegkil etmez.' Hiç âdeti olmayan bir umutsuzlukla için güayaklar ezilmemek altmda ana, yapilacak bir tek is kaliyor. O da :nilir bir yere çekilip saklanmak.' Rauf Bey böyle dügimmüyordu.Ordudan istifasi, Mustafa Kemal'in iti. artirabilirdi. Kâzun Karabekir Paga ona, kendilerine önderanni daha da k edebilecek tek adam olarak bakiyor, gimdiye kadar oldugundan daha izla sevgi ve sayg1 gösteriyordu. Ama, Mustafa Kemal derin bir umutsuziga kapilmisti. 'Ingallah öyledir,' diye cevap verdi. Sonra birden patlayaik: Allalun belâsi Amerikan mandasi nudir, nedir, varsm bir an änce
'Su
abul edilsin de ülke bu karisikhktan kurtulsun!' dedi. Yaveri içeri girerek Kâzim Karabekir Paga'mn kendisini görmek isteigini söyledi. Mustafa Kemal'in gözlerinde endigeli bir balag belirdi. Hariye Nezaretinin kendinden bogalan yeri Kâzim Pa§a'ya teklif ermig olduunu biliyor ve gimdi bunu kabul etmig olmasmdan çekiniyordu. Act act gûimseyerek Rauf Bey'e: 'Görüyor musun, hakkun varnny,' dedi. Yavere Pagayi içeri almasmi söyledi. Kâzim Karabekir, odaya ûstûnün kargisma çikan bir subay tavriyla gir6. Mustafa Kemal.'i hartrol vaziyeti alarak, resmi gekilde selâmladt. Sonmaiyetimizdeki subay ve erlerin sayg11arim iletmeye geldim,' dea: 'Size gimdi de saygideger komutamunzstmz. Size magibi, oldugu 'Geçmigte li. ,e,
218
KURTULUSSAVASI
kam arabamzi Pa§am!'
ve süvari muhafiz
-
kitamzi getirdim. Hepimiz emrinizdeyi2
Kemal, bir an heyecandan oldugu yerde _sendeledi. Bir rüyadan uya
mr gibi gözlerini ovusturdu. Sonra gidip Kâzim Paga'yi kucakladi, iki ya naklanndan öptü, üst üste tegekküretti. Rauf Bey de onu, hiç bu kadar he yecanh halde görmemigti. Yalmz bir kez, o da Anafarta savagindan sonr. kendisine: 'Hamdolsun, Istanbul'u kurtardik,' yledigi zaman böylesine he yecanlanmisti. Simdidurumu saglamlagmig, kendisine güveni geri gelmi§ ti. Dogudaki kuvvedere, iyice güvenerek dayanabilirdi. Îki kat çogalan bi enerjiyle, yurdun her yamna telgraflar göndermeye bagladi. Kâzim Kara bekir Paga, bunlara sadece usule uysun diye imza atmakla yetinlyordu. Mustafa Kemal, birkaç gün sonra, kendisini uniformaile degil de, kä lot pantolon ve sade bir ceketle görerek emrini dinlemekten çekinen bil bagka subayla alay edebilecek kadar eski halini bulmustu. Subayi sertçe azarlayarak: 'Size emri veren, apoletli ve yddizh üniforma degil, Mustaf: Kemal'di,' dedi. 'Ïçte kargimzda yine Mustafa Kemal var. Onun için emr alacak ve geregini derhal yapacaksimz.' Subay ba§ egdi. Mustafa Kemal sonradan hikâyeyi anlatirken: 'Kendi kendime dugünüyordum,'dedi. 'Ya zile basip da iki asker çagirsa ve beni yakalatsaydi, halim nice olurdu?' Îstifasi duyulduktan hemen sonra, Mustafa Kemal, Müdafaa-i Hukui Cemiyeli Erzurum Subesi Heyeti Temsiliye Bagkanhgma seçilmig, Raul Bey de ba§kan yardimcisi olmustu. Ancak, toplanacak olan kongreye katilabilmesi için daha bazi engelleri yenmek gerekiyordu. Kongreye geler temsilciler, Dogu illerindeki tüccar, çiftçi, avukat, gazeteci, hoca gibi çegitli meslek adamlanyla Kürt geyhlerinden ve Laz reislerinden kurulu karma bir topluluk oluituruyorlardi. Bunlar kongreye bölge içi bir sorun gözüyle bakmaktaydilar. Bu kongrede, sivil ve askeri idareyi daha iyi igler hale getirmek, silahlarm gizlice depo edilmesini ve ingiliz kontrol subaylanndan geri ahnmasim saglamak, Ermeni tehdidine kargi evlerini, barklanm korumak gibi konulan görügeceklerdi. Bu Bati'dan gelme Paga'mn da bir Ermeni devleti kurulmasma kargi oldugu biliniyordu. Ancak ne de olsa, içlerinden biri degildi. Onu sadece admdan tamyorlar; bu da kugkularun gidermeye yetunyordu. Aralannda bazi eski îttihatçdar da vardi ki, bunlar Mustafa Kemal'e dügman gözüyle balayorlardi.îstifasmdansonra bile hâlâ üniforma ve Hünkâr yaverikordonlanyla dolagtigun görenler olmustu. Kemal'i tutanlar, yayeteri sivil elbise almadigt için, böyle gezdigini söylemekteydikadar nma
ERZURUM
KONGRESÍ
219
er. Ama bazi kimseler de bunu, üstünlük Inrsimn belirtisi olarak gösteriorlardi. Kimileri saltanat konusundaki tasarilanndan güphekniyorlardi. kynca, içkiye dügkün oldugu da duyulmustu. Yine de, en sonunda, Käzim Karabekir'in itibar ve etkisi kendisini Kâzim Pa§a, §üphesi olanlara, Mustafa KemaPin milliyetçilik ül:üsüne her geyini feda etmekle gûvenlerine hak kazandtämi sõyledi ve simkendilerini inandirdi. KongreE de onu desteklemek zorunda olduklanna e temsilci olarak ahnmakla kalmamah, bagkan seçilmeliydi. Böylece delegeler arasmda iki kisi kendi yerlerini Mustafa Kemal'le tauf Bey'e biraktilar. Kongre on bey gün gecikmeyle, 1908 Hürriyet Bayanumn on birinci ylldönümünde açildi. Kâzim Karabekir Pasa, büyük bir çocuklarm katildigt heyecanli tiar yemegi düzenlemigti. Subaylarla öksüz açilmasina rastlayan bu tarihte Damat gösterileri yap11di. Kongrenin 2erit, bir meclis toplantisi havabütün ülkede bir emir çikartung ve °önüne geçilmesini istemisti. Bir Era verilmek istenilen' bu gibi geylerin neni okulunda toplanan kongre on beg gün sûrdü. Îlk oturumda, üyeler birtaç muhalife kargm, Mustafa Kemal'i ba§kanhga seçtiler. §imdiyine resnî bir sifati vardi, ama sivil olarak. Üstüne, bunu belirtmek için, Erzurum talisinden ödünç aldigi bir redingot giymigti. Yillar sonra, kongredekiler cendisini bagkan seçmemig olsalardi ne yapacagim soranlara, hiç tereddütüz, 'Gider bagka bir kongre toplardim,' diyebilecekti. Mustafa Kemal, Havza ve Amasya'da, askeri direnigin temelini atmigKongreyi açië 1; gimdi de Erzurum'da bunun siyasi kargiligmi kuracakti. öylevin g, devrimin iki temel ilkesini ortaya atti: Bimlardan biri milletin laklan, öteki, halkm iradesiydi. Ïlki, ikincisine dayamlarak yeni bir hûkü,österdi.
'atro
'sözde
ve korkunç tehnet kurulmastyla gerçeklegecekti. Çevrelerinisaran ike'den, harekete ilham veren ve bir elektrik akimi gibi ülkenin en kögelerine kadar yayilan yenilmez ruh gücünden' söz etti. Türk milleicra inin kendi kaderine sahip ç1kma karan ancak Anadolu'dan dogabilirdi. 'kara
'milli
Una
bu, yalna halkm iradesine dayanarak olmahydi.
Mustafa KemaPin önderligindeki hareket, Jön Türklerinki gibi tepe3en inen ve iktidann birkaç kisinin elinde toplanmastyla sonuçlanan, sirf askeri bir hareket olmayacakti. Alesine, gimdiye kadar ne Tûrkiye'de, ne le bagka bir Dogu ûlkesinde uygulanmamp biçimde, milletin bagrmdan ;1kmigbir çognaluk idaresi hareketi olacakta. Tûrkiye'nin, Türk halkimn Jütûnû tarafmdan seçilmig ve tutulmug bir rejimi, gücünü halk çogunlugumun dilek ve kararlanndan alan bir hükûmeti olmahydi. Yäneticilik yerin-
.
-a
220
.
KURTULU§ SAVASI
deki kimse, kendi ad2na degil, herkesin adma hareket etmeliydi. Mustafa Kemal'in, Erzurum'dan sonra bütün Anadolu'da durmadan yineleyecegi mesaj igte buydu. Bu, Osmanh ÏmparatorlugununBatili unsurlarlyla birarada yagamig,Eati demokrasisi prensiplerini incelemig ve demokrasinin,Türsidürebilmesi kiye'nin bugünkü dünya içerisinde varhgun için gereken tek siyasi temel oldugunu anlamig bir insamn mesajiydi. Kongre sirasinda kendisine, 'Yoksa Cumhuriyete dogru mu gidiyoruz?'. diye soran bir arkadagma: 'Hâlâ güphen mi var?'diye cevap verdi. Ama bu henüz gizli tutulacakti. Bu dönemde, girigilen hareketin padigahliga ya da halifelige kargi olmadigim belirtmeye dikkat ediyordu. Sadece bunlarm arkasmdaki yabanci tehdidine yöreltilmisti. Õte yandan, hareketinin, kanun çerçevesi digma çakmadigun belirtmeye de önem veriyor, yapilan iglerin yürürlükteki Osmanh kurallarma uygun olarak, tagradaki valiliklerce resmen kayit ve tescil edilmesini saghyordu. · Bu çerçeve içinde, kongre sonucunda elde edilen baghca is, sonradan Misak-1 Millî dive tanmacak olan bir bildirinin kaleme ahnmast oldu. Bu bildiri, bang konferansinda karara baglanan ve sõzde uygulanan self-determination (kendikaderini tayin).ilkesini esas olarak kabul ediyorAnadili du. Türkçe olan halkm çogunlukta bulundugu Türkiye smirlanmn, oldugu gibi kalmasinda israr ediyor, buralara kargi girigilecek her türlû te§ebbüsün direnmeyle kargilaçacagim belirtiyordu. Geçici bir hükümet seçilmesi, Türk olmayan unsurlara hiçbir ayncahk tamumamasi öngörülmügtü. Ancak kongre, böyle geçici bir hükümet kurulacak olursa, merkezi hükümetin uyguladigi kanunlan izleyecegini ve 'Misak-i Millî'yi gerçeklestirdikten sonra dagilacagim da karar altma almigt1. Misak, bir bildiri geklinde bütün yurda ve yabanci devlet temsilcilerine dagitildi. Mustafa Kemal, oldukça hakh olarak, 'Kongrenin ciddi kararlar almig ve bütün dünyaya kargi milletin varhgim ve birligini dile getirmig oldugunu söyledi. 'Tarih, bu kongrenin çaligmalarim, benzerine az rastlatur bir bagari olarak uiteleyecektir,' dedi. Kongre sona erdigi sirada, Harbiye Nazirhšmdan kolordu karargâlnna bir telgraf geldi: Bablâli häkümetinin
emirlerine bagkaldErmnian nedeniyle, Mustafa Kemal Paga ile Refet Bey'in tutuldanarak Ïstanbul'a gönderilmesini karar altma ahmytar. Yerel makamlara gerekli emirler verilniig oldugundan, Komutanhguuzm bu emri derhal yerine getirmesi ve sonucunu bildirmesi teblig olanur.
ERZURUM
KONGRESÏ
221
Kemal kisaca, 'Kolordu Komutam gereken cevabi verdi.' Karabekir Pa§a, bu yamtta, bu iki aydm ve degerli vatandagm r. Kâzim Idun söyleyerek itirazda bulundu. Daha sonra, çahgttklanm yaranna verdigi raporda, bu toplantimn milhükämete üzerinde çahgmalan >ngre sürerek: bareketi sadece iki kipiye yükleileri tagidigim 'Bu bir nitelik halkm içinden gelen duydedi. oluyorsunuz,' Kongre, küçültmüg ekle.onu onlann üzerinde çok kögenelgesi ise I ve isteklerden dogmug; bükümet bir etki yapru§t1. Erzurum Kongresi, Kâzim Karabekir Pa§a'mn durumunu öylesine avvetlendirmisti ki, artik silahlann teslimi konusunda, ne mütareke kogulemirlerini dinliyornm, ne ingiliz subaylanni, ne de kendi hükümetinin çikanlülkeden aldigmi silalun kendi eline hiçbir ve 1. Simdi halkm igleri Albay Rawsürüyordu. verilmedigini Bandan biraz sonra .astaa ileri izin sayilan Sasimrlan Ermenistan içinde aynhp, Lomira'dan durumu, ason, mevcutkanu§ ve Kars'tan izlemek emrini aldi. Ïngilizler, Anadolu'daki trim azaltmaya baglamiglardi. Batum limamma bogaltilmasi da dü ünülüMustafa
ardu.
'Misak-1 Millî'nin bir örnegi Albay Rawlinson'a gönderildi. Albay, ongrenin açalmasmdan önce Mustafa Kemal'le yaptigi uzun bir konusmagiderek o da Amiral Calthorpe Ln etkisinde kalmigti. Arkadan Londra'ya ibi, milliyetçi hareketin ileride gösterebilecegi geligmeler üzerinde Ingikulak z húkümetini bog yere nyarnaya çah§ti. Sözlerine, yalmz Curzon orir gibi oldu. Mustafa Kemal'in ne gibi barig ko§ullan umdugunu ve kaul edebilecegini ögrenmek istiyor, ama Misak-2 Millf yi, ûzerinde konugBu yüzden, Albay Rawliniaya bile degmeyen.bir gey gibi reddediyordu. an'u Mustafa Kemal'in agzim aramak için yeniden Türkiye'ye yolladi. ocal Rawlinson Erzurum'a gelinceye kadar kig bastirrus Kemal, batiya eçmigti: Olaylarm bundan sonraki akigt, ikisi arasmda böyle bir bulugmaa firsat vermedi.
Bu arada, Damat Feri in Barig Konferansmdaki górevi bir flyasko ile anuç1anmigti. Ulkesi adina, bir yandan, olanlan hakh göstermek isteyen, ir yandan, kendisini alçaltan, bir yandan da akil almaz istekler öne süren vicdanim dehTürkiye'nin, zun bir savimma yapti. Savag süresince, etti. Ancak 'Osoldugunu' itiraf suçlar iglemig birakan birtakim et içinde 2anh milletini en kötü gekilde gõründügü kisa bir dönem içinde degil, bûilean tarihi boyunca yargtya vurmanm daha insafh bir bareket' olacagmi edilerek suçlu bulunmu§ olan Îttii sürdü. Bütün bunlar, gimdi mubakeme latçilarm igiydi. Onlann cezaya çarptinlmasi, Türkiye'nin uygar dünyamn 'insan
222
KURTULUSSAVASI
-
gözünde tekrar itibar kazanmasim saglamisti. Türkiye, bundan sonra kendini bir ekonomik ve kültürel çahymaya' verebilirdi. Damat Ferit Paga, bütim bu hafifletici nedenler gõzönünde tutularak. status quo ante önceki durum) temeline göre, son kirk yll içinde kendilibellum (savastan olan Osmanh Imparatorlugu simrlanmn oldugu gibi inmig en ginden azma tutulmasun diliyordu. Bu görügünú de, mütarekede tamnan Wilsoa Îlkelerini de agarak, Pan-islamizm tezine dayanmaktaydi. Ona kalirsa Osmanh Imparatorlugu bälünmez bir bûtündü. Parçalanmasi, 'Dogudaki bari§ ve huzunin zararma' olurdu. Sadrazamin uzun savunmasi, Konsey üyelerini hiç etkilememigti. Bir·kaç gün sonra kendisine aci bir cevap göndererek, sadece, Türk hûkümetinin savag suçlarndan sorumlu oldugu üzerindeki dügüncesine katildiklarim bildirdiler. Ancak Türkiye'nin tarihinin bir döneminde, insanca duygu ve prensiplerden tümüyle yoksun olan bagarsiz kigilerin eline dügmüg olmasi,'onu bu suçlarm cezasim çekmekten kartaramazdi. Konsey, Türk milletinin nitelikleri ne -kadar yüksek olursa olsun, bunIar arasmda irklari yönetmek gibi bir yetenegin bulunduguna' inanmiyordu. 'Ekonoci mik ve kültürel alandaki dilekleri'ne gelince, böyIe temelli bir degisme, dognisu çok §agilacak bir geydi ve yararh olacagmdan kimsenin güphesi yoktu! Arkadan Türk beyetine konferanstan ayrilmak izni veriliyordu. Mr. Balfour, bu sorunlann Tlirkiye'den bagka devletlerin çikarlarim da ilgilendirdigini ve hemen bir çözüm yolu bulunmastnm sözkonusu olmadigim açaklamigtL Amerika, mandaterligi kabul edip etmemek konusunda bir karar almcaya kadar, görûgmelere ara vermek gerekiyordu. Ancak kötü bir rastlantlyla, birkaç gün sonra Bagkan Wilson felç olunca, bu i§ daha aylar'yogun
'kritik
'yaban-
ca geri atdmig oldu. Böylece Ferit Pa§a, 1stanbul'a elleri bog döndü. Veliabt Abdûlmecit Efendi, zamam uygun bularak, milletin durumunu anlatan bir muhtira yazdi. Bu, Mustafa Kemal'in bile daha iyisini yapamayacagi, devlet adamlartna yakigir bir belgeydi. Hükümet ülkeyi parçalamaktadar, diyordu. Saltanat kurumu, parti politikalanmn üstünde kalmah ve tarafsiz bir denge kurmaliydi. Hemen seçimlere gidilmesini ve milliyetçilerin de temsil edilecegi bir koalisyon kabinesi kurulmasim istiyordu. Ancak ne Padigah, ne Sadrazam, bu ileri görüglü äneriyi dikkate aldilar. Kemal bu arada, Damat Ferit'in Paris'teki yenilgisinden yararlanarak, kendisine bir geçmig olsun telgraft gönderdi. Içerisinebir iki tehdit kanyt1rmay1 da uniitmarmp:
ERZURUM
KONGRESI
223
'Dokuz aydan beri iq bagma gelen kabinelerin, hep, birbirinden daha çok güçsüzlüge ugramasi ve en sonunda, ne yazik ki, arttk felçIi bir hale dügmesi, milletin yüksek haysiyeti kargisinda gerçekten çok üzücü oluyor... Yagama hakla ve bagimstzligi için çaligan milletin maksadmdaki temizlik ve ciddilige karg1hk, merkezi hükümet dügmanca bir tutum takmmaya daha uygun buluyor. Bu türlü bir davramp çok ilzüntü vericidir. Milleti, merkezi hükümete kargi, arzu edilmeyen hareketlere itebilecek niteliktedir. Çok açak yüreklilikle arzederim ki, millet her türfü istegini elde edebilecek öniine hiçbir kuvvet geçemez... Herkes, giiçtedir. Tegebbüslerinin hükiimetin, megrû olan millî alama karga koymaktan vazgeçerek Kuvaya Milliye'ye güvenmesini ve girigtigi her türlü igte millî istek, leri gözönünde tutmasmi dilemektedir. Bunun için de millî varlik topve iradeyi temsil edecek olan Meclis'in en kisa bir zamanda lanmasi saglanmalldir.' ruh hali içinde Sivas'a gitti. çegitli yerlerinden gelen delegelerin de yolda olduklarm ögren§ti. Türk direnig hareketiain kurulugundaki ikinci ve en önemli dönem, ylece baghyordu.
Mustafa Kemal, agustos sonlarinda, bu
trdun
.I
I
..
.1
-
r
I
YÌRMÍÍKÍNCÍBÖLÜM
.
Sivas Kongresi 'TÜRK, badalahklann yükü altmda ezilmig, suçlarla lekelenmig, kötü yöyüzünden çûrümüg, savasta yenilmig, bitmez tûkenmez felâketler, savaglarla çökmüg, çevresinde Imparatorlugu paramparça olmu.stu. Ama O hâlâ canhydi. Gögsünde dünyaya meydan okumu§ ve yüzyillar boyuncabütün istilâctlara kary bagarryla savag vermig bir irkm kalbi çarplyordu. Elinde yine modern bir ordunun donammt ve bagmda, kendisi hakkmda bildigimiz kadariyla, kiyametin därt ya da beg olaganüstü insamyla boy ölçügebilecek kiratta bir Bagkumandan vardi. Dünya yasasma düzen verecek adamlar Paris'in duvarlan kumag kapli, yaldizh salonlannda toplanmiglardi. ÏstanbuPda Müttelik filolannm toplan altinda çahgan bir kukla hükümet bulunuyordu. Ancak Türkün anayurdu Anadolu'nun sarp tepeleri üzerinde bir avuç yoksul insan, kaderlerinin bu gekilde tayin edilmesini kabul etmiyorlardi. Se anda, bir açik ordugâb ategi önünde, bir mültecinin eski püskü elbiseleri altmda oturan, yüce bir §övalyelik ruhuydu.' Winston Churchill, Mustafa Kemal için burlan yazmigti örSu sirada girigtigi hareket, yerinde bir deyimle, henüz gütlü ayaklanma, çete savasi ve açik savag hali arasmda alacakaranhk bir dönem" denilen geyin egiginde bulunuyordu. Çevresindekilere henüz tam olarak güvenemiyordu, modem ordusu ile donammina güveni ise daha azdi. Erzurum'da çogu bagibozuk olan Kuvayi Milliye birliklerinin, Ïtilâf Devletlerinin düzenli ordulan kargsmda ne ige yarayabilecegini soran kötümser bir dostima pu cevabi vermisti: 'Bu milli kuvvetler, namuslu bir adanun yastigimn altmdaki tabancaya benzer. Namusunu kurtarmak umunetim
'diplomasi,
1
-
2
Churchill:The World Crisis: The Aftermath. Dankwart A. Rustow• The Army and the_ Founding
.
of the Turkish Republic.
SÏVAS
KONGRESÏ
225 L.
büsbüti¯myitirdigi zaman, hiç olmazsa tabancasiru çekip kendini õldübilir
mu
Mustafa
Kemal, Erzurum'da,
siyasi çahgmalannm
yarustra, kongre-
ile Kuvayi Milliye'nin kurulmasi igiyle ugragmak zorunda kalisti. Îlk önce kendine bagli komutanlari hem birbirleriyle, hem de sivil eticilerle biraraya getirmesi, sonra da içlerinden tutumu güpheli görübazi n bazilarini se çip. ayiklamasi gerekmisti. Harbiye Nezarelindeki stlar, özellikle gimdi Genelkurmay Bagkani olan Cevat Papa bu igte kensine yardimci olmuglardi. Ama, bir yandan da dügmanlan, Anadolu'ya idigaha bagh subaylari atayarak igini bozmaya çalig1yorlardi. ¶imdi elinde birlegik ve kay1tsiz gartsiz yardimlarina güvenebilecesi n sorunlari
i ordu vardi: Daguda Kâzim Karabekir'in ve Batida Ali Fuat'mki. AnkaAli Fuat düzene uygun birliklerine ek olarak saglam bir de düzen didöndükten sonra savunma kuvveti kurmustu. Bandan bagka, Amasya'dan lgraf merkezlerine el koymug ve Orta Anadolu'nun bütün sivil yönetim ekenizmasini kontrolu altina almigtt. Ancak, bagka yerlerde milliyetçilerin durumu bu kadar saglam degilAmasya konferansmdan beri, kumandanlara, yerlerini birakip Ïstanal'a dönmeleri için boyuna baski yapillyordu. Amasya Beyannamesini deskleyenierden, Konya'daki ordu komutam Mersinli Cemal Papa, bu baskirin altmda ezilenler arasinda bulunuyordu. Eu yûzden Mustafa Kemal, itün kumandanlara bir genelge gönderek görevlerinden ayrilrnak zoruni kalsalar bile olduklan yerden uzakla§mamalarm ve birliklerini dagitemrine uymamalanni hiçbir gekilde subay istodi. Hiçbir Tstanbul'adöna evecekti. Samsun'da, Mustafa KemaPin ÜçüncüKolordusuna komuta eden Ret Bey gu anda tehlikeli bir durumda bulunuyordu. Îngilizlere karsi lânm istemigler ve Dakumadigi için, onlar da Ïstanbul'a geri çagnlmasmi at Ferit'in orraylyla kendisini getirmek için bir muhrip göndermiglerdi. arbiye Nazirligmca Refet in yerine atanan Albay Selâhattin Bey, yanmi bit ingiliz kurmay binbadlyla, aym gemide bulunuyordu. Refet Bey alaybir gekilde, deniz tutmasindan çekindigi için binemeyecegini söyledi. inbasi kendisine bu kadar sudan bir mazeret gösterdigi için çik2ginca, )ogrusunu isterseniz, beni Malta'ya götürürsimüz diye korkuyorum,' yamverdi. Bir Îngiliz sava§ gemisiyle dönmek, onuruyla bagda§amazdi. n gün raa birkaç sonra kendiliginden gelecegine söz verdi: Böylece kolorIsunu, ileride milli. kuvvetlere katilacagmi nodugu Selâhattin Bey'e tesn eui. Sonra, Harbiye Nezaretine istifasim göndererek, öteki delegele'da,
.
Atatürk
|
F: 15
I
.
226
KURTULUSSAVASI
-
rin de
-
toplanmakta oldugli Sivas Kongre sine gitmek üzere hazirhga girigti. Sivas Kongresi, milliyetçi dernekleri birer bölgesel kurulus olmaktan çikan p milli plana yükselecekti. Ama Kongreye katilan temsilcilerin sayisi ve geldikleri yerler yüzünden bu yapilamadi. Çagnlaniki yüzden çok kisiden, yalmz doksan dokuzu gelmigti; bunlann da on ikisi, Mustafa Kemal'in yamndaki subaylar ve arkadaglarydi. Yunan tehdidi altmda buluönceden yapilan uyanlara ragmen kimse gelmemigti. Yinan Trakya'dan, Îzmir'in ardmdaki dag ve ne Yunanidarm, Türkleri içerilere sürdäkleri ovalardan ancak birkaç kisi vardi. Ne Konya'mn çevresindeki Tuzgölü yaylasmdan; ne de gûneyde. italyan i§galindeki Antalya kiyilanndan kimse gelmemigti. Fransiz iggali altmda bulunan Toroslar ardmdaki sicak ve zengin Adana ovalarmdan, Ïngiliz1erinbulundugu Mezopotamya ve KürdisÇOrak tan'LB çöllerinden, dag eteklerinden de gelen çikmamigti. En tuhafi, çekilip Îngilizlerin gitmeye hazirlandiklan Karadeniz kiyilan ile daglannmevkii ve iggal dan kimsenin gelmeyigiydi. Padigalun gerici müstahkem kuvvetlerinin kalesi durumunda olan istanbul bir tek ûye gönderni§ti. Bir de Tibbiye Okulu temsilcisi oldugunu ileri süren bir genç vardi.3 Bu ylizden Mustafa Kemal, ige, küçük ölçüde baglamak zorunda kaldi. Kendisini destekleyenler, sayica, ûlke nüfusunun ancak dörtte birini temsil ediyor; ancak toprak ölçüsü bakimmdan daha genig bir alam kapsiyordu. Erzurum'un batismdaki daghk bölgeye kadar Anadolu yaylasuun buyük kesimi kendisiyle beraberdi. Bastan beri istedigi geyi, Türkiye'nin yüregini eline geçirmi bulunuyordu. Buradan yeni bir yurt geli§ip büyûyebilirdi artik. Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919'da, duvarlan beyaz badanah klasik bir lise binasmda toplandt. Bahçeye, yeni Kolordu Komutam Selâhattin Bey'in askerlerinin kullandigt bir tek koruyucu sahra topu yerlegtirilmi§ti. Okulun çevresinde, on üçüncü yüzyil Selçuk Türklerinden kalma zarif yapilar vardi. Sivas eski bir Selçuk kalesiydi. Yüzyillarmasaf Türk gelenekleri ve özgürlük duygusu, Amasyahlar gibi, Sivashlarm da içine iglemig ve bugelme köylügüne kadar gelmisti. Burasi simdi,saglam Anadolu irkmdan lerin yerlegmig oldugu bir hayvan yetigtirme merkeziydi. Toplantilar, tagra zevkine göre süslenmig, uzmi dikdörtgen biçimindeki bir sunfta yapihyordu. Sivashlar, dögemeyle duvarlan, getirdikleri halllarla süslemisledi. Odamn bir ucuna bir namaz seccadesi serilmisti. Temsilciler, üstüne mürekkep hokkasi koymak için delikler olan yanm düzine kadar kaba okul stralanna oturmuglardi. Mustafa Kemal'e ayn bir masa 3
Hakkân
temsilcisi oldug¡unusöyleyen bu üye, aslinda Erzurum'dan gelmigti.
SÍVAS
KOÑGRESÍ
227
rilmig,
arkasmdaki duvara da üzerinde 'Padigalum çok yaga' yaz1h bir h asdmigti. Ancak o, bu hahyt, havi dökülmüg koltuguna örterek üzerine muayi daha uygun buldu. Bununla birlikte, çogunlukla öteki üyelerle birada oturuyordu. Yanda, onun için hazirlanmig olan yatak odasmda ge¡ bir demir karyola, yaldiz taklidi pirinçten lâmbalar ve özel toplant1Iar n birkaç sandalye bulunuyordu. Yatagin üstünde, fiyonglarla, çiçek moleriyle ince ince iglenmig ipek bir örtü seriliydi. Eu örtüyü, Sivash bir çikararak, Mustafa Kemal Pa§a'ya armagan etnç kiz, çeyiz sandigmdan
Kongre üyeleri,
en çok fasulye, pilavdan ibaret okul yemegiyle kanndoyuruyor ve gehirdeki evlerde misafir kahyorlardi. Aksamlari, kahde domino oynayarak, ya da Kizihrmak üzerindeki bir köprüye dogru zmeye çikarak vakit geçiriyorlard1. Sivas111arburada onlarla konugup ngreden haber sorarlardi. Rauf Bey'e yaklag1p görü§mek kolaydi. Ancak ustafa Kemal uzak duruyor, kongre binasmdan digan çikmlyordu. Orada Imz temsilciler ve kentin ileri gelenleriyle toplantdar yapiyor; onlan mdirmak, aydinlatmak, yola getirmek, anlagtmp birlestirmek için duridan konuguyordu. Sivas'a geligi, halkta büyük bir ilgi uyandirmig, yaki11 halini gören önemli bir hoca efendi bile yüksek sesle, 'Tann nazarn saklasm, magallah!' demekten kendini alamamqti. Bu emredici gözleL arkaSinda korkulup sayilmaya deger bir gef vardi. Degersiz kisiler yamyaklagmaktan çekiniyorlardi. Çückübu adamm bir bakigta kendilerinin oldugunu anlayacagmi, gerçegi görüp sezecegini ve üzerlerinde igreti, lanci ne varsa soyup, asillarim bütün çiplakhg1yla ortaya çikaracagini bi-un
orlardi. Mustafa Kemal kendisini hâlâ hilâfet adma hareket ediyor gibi gösterk zorundaydi. Bu yüzden temsileiler, Kur'an'a el basarak agagidaki bitide yemin ediyorlardi: 'Yurdumun ve milletimin kurtulup bariga kavngmasi digmda herhangi bir kigisel hirs ya da çakar peginde kogmayacagama, Ïttihat ve Terakki Firkasms tekrar canlandarmaya kalkt;mayacagima, hiçbir siyasi partinin çakarma hizmet etmeyecegime Tanrs'nm ada üzerine yemin ederim.2
Bu sefer Mustafa Kemal'in kongreye bagkan seçilmesine ilk itiraz n Rauf Bey'in kendisi olmugtu. Demokrasi geleneklerine bagh olan ve rekerin milliyetçi ve toplumsal karakteri üzerinde Israrla duran Rauf daha KemaFin bagkanhgmm bastan, çok kigisel y, ve istabdata kaçan
.
I I
228
KURTULUSSAVASI
,
bir durum yaratmasmdan korkuyordu. Yine de o, üç muhalif oya karsi, ço· gualuklabaskan seçildi. Arkadan kongre çahgmaya bagladi: Mustafa Kemal, kendilerini tehdit eden tehlikenin, ötekilerden daha çok farkmda oldugu için süratle ice girigti;.öyle ki, kongre igini bir haftada bitirmig oldu. Kongre, ilkönce, Erzurum Kongresinde ahnan kararlari anaylada, bunun yaninda da Misaki Millî'nin metrani daha güçlü biçime sokan degigiklikleri kabu.I etti. Eu kararlan uygulamak üzere bir 'Heyeti Temsiliye' seülkenin ileriçildi. Buraya kadar bir anlagmazhk çikmammti. Anlagmazhk, deki hukukî durumu konusunda ba gösterdi. Bütün yurtseverliklerine kargtn, Sivas Kongresi üyeleri arasmda ülkenin tam bir bagunsizhga kavugabilecogine caudan inanan pek az kisi vardi, Bu, büyük bir inanç ve irade gûcü isteyen bir geydi ki, o da ancak Mustafa KemaPle kendi gibi bir avuç insanda bulunnyordu. Ust tarafi, önlerine sürülen hazir lokmayl, yani Amerikan Mandasim yutmaya hazir görünüyorlardi. Bu yeni ve «saygideger» söz, durnmu kollamak için kendini de buna taraftamus gibi gösteren Ismel Bey'in deyimiyle yaldizh hapi', bütûn agizlarda dolasiyor, o tiksindirici sözünün yerini almig bulunuyordu. Yurtseverler bile bunL hig olroazsa §er'gibilerden, haysiyet kinc1 bir bangin yerini alabilecek bir çözüm yolu olarak görmeye baglamiglardi. Mustafa Kemal, Erzurum Kongresinde havayi yoklamak içirs Türkie'den toprak istekleri buhmmayan bir büyük_ devletten yardim istemek sounarou estaya armig, ama akilhca bir davrampla, Amerika'nm adim anak:an kaçmmigt1. Çünkübu ad, doguda o herkeste nefret nyandiran imsiz Ermenistan' projesi ile kayna§m1§ gibiydi. Ne var ki, burada, Sivas'ta, durum degigikti. Ulkenin bagka kesimlerinden gelmi§ olan bu temsilcilerin gözlerinde Amerika adi bu derece ugursuz bir anlam tagmuyordu. Bu yüzden Amerikan Mandast sorunu, Sivas Kongresinde, önceden zaten onaylanmg olan Millî Misak'a kiyasla, daha ön plâna geçmigti. Amerikan Mandasmm Ïstanbul'daki uyamk taraftarlanndan biri de .Halide Edip'ti. Uluslararasi politika i§lerine akh eren, zeki bir kadm olan Halide 'zamama
'ilhak'
'ehveni
'ba-
.
Edip, Paris'te Dört Büyükler tarafmdan kurulan King-Crane komisyonunun baglarmdan Charles R. Crane'i- yakmdan tamyordu. Eu komisyonun görevi daha çok Arap eyaletleriyle ilgili bir manda sorununu incelemekti. Ancak aym komisyon, dogrudan dogruya, Türkiye için de bir rapor hazirlakamqti. Bu raporda biri Ermenistan, biri îstanbul, biri de Anadolu'aun lan kesimi üzerinde olmak üzere üç manda kurulmasi öngörülmekteydi.' Halide Edip, Mustafa Kemal'e gönderdigi nzun bir mektupta, Ïtilâf 4
Bu rapor, Amerika
Digiglerince
dikkate
almrnamigtir.
S1VAS
KONGRESÏ
229
üzerindeki düguncelerini özetleyerek Ïstanbul'da tehlikeli çözüm yolu' olarak görüldügüne igaMandasimn en isteklerine kargi t etmisti. Böyle bir gey Türkiye'yi yabanci azinhklarm ruyacak, Türk köylüsünün çagdag bir millet haline gelmesini saglayacak ki Tärkiye bunu yapacak deneyimdenve malî kaynaklardan yoksundu-Avrupa emperyalizmine kargi savunmasim güven altma alacakti. HaliHamm, Birl.egik Devletlerin Filipinler'de elde ettigi bagariyi örnek gõstiyor ve yilhk bir süre içinde yeni bir Türkiye kurabilecek siyasal tenegin, yalmz Amerika'da bulundugunu'ileri sûrüyordu. Halide Edip'in tavsiyesi ûzerine, Sivas Kongresine, bir Amerikan gateci gönderildi. Louis E. Browne adh bu gazeteci, gärünügte Chicago Æy News gazetesinin muhabiri, ashnda ise Mr. Crane'in özel temsileisiyMustafa Kemal kongrede tek Hiristiyan olarak hazir bulunan Mr. lyi kar§11adi. Aralannda geçen bir dizi konugma sirasinda Mustakelimesi yerine Türk izzeti nefsine daha uygun dûKemal, hep a 'Amerikan yardmn' deyimini kullanda. Bu yardimin siyasal degil, sos1 ve ekonomik bir nitelik tagunasi gerekiyordu. Sivas Kongresinin, Ameca'yi bu çegit bir mandayi kabule çagiran bir karar ahp almayacagi soruligu vakit Kemal, 'Evet'! dedi. Arkasindan bir gart ileri sûrdü: 'Ancak siz buna kabul edecegine bana, böyle bir gey istenecek olursa Amerika'mn tir.garanti vermelisiniz.' ülkesinin Browne, bunu kabul edecegine pek günmedigini söyledi. Kemal de bunun fizerine, elinden böyle bir garanti oladan, Türkiye'nin bir yabanci yardimi istedigini resmen açiklamak somluIugunu üzerine alamayacagim bildirdi. Manda sorununun tartigilmasi kongrenin iki uzun ve kangik oturumu tyunca sürdü. Mustafa Kemal ihtiyath bir tutum izliyorde. En sonunda, luf Bey'le birlikte, kongrenin de kabul ettigi uzlagtmci bir çözûm yolu ildu. Amerikan Kongresi'nden, ülkeyi incelemek ve gerçek durnmu üzeide bir rapor hazirlamak ù.zere, bir heyet gönderilmesi istenecekti. Bu isk ve Sivas Kongresi hakkinda gereken bilgi, Mustafa Kemal, Rauf ve dabirkaç kisinin imzasim tapyan bir telgrafla Amerikan Senatosu'ca iletilavletlerinin
Türkiye
tnerikan
'az
1
'yirmi
.
-owne'u
'manda'
.
sorumluluk Bu yazimn gönderilmesi, Mustafa Kemal ve arkada§lanz mandadan olanlan yaradi; yatigtirmaya tina sokmalda beraber, aynyana milliyetçi hareketin varligim diinyaya duyurmus oldu. Kemal, Genebir . l J.G. Harbord baskanhgindabir Amerikan heyetinin manda konusunda tuerika'yt.ilgileadiren sorunlan incelemek üzere, Bagkan Wilson'un emtle Ermenistan'a gitmek üzere yolda oldugunu biliyordu. Senatoya gön-
.
230
KURTULUSSAVASI
derilen telgraf, bu heyet üzerinde de olumlu bir etki yapabilirdi. Sonuç ole rak bu, Kemal'in diplomatik saldinst içinde taktik bir hareketti ki, yaral zaranndan çok olabilecekti. General Harbord ve heyeti, kongrenin bitiminden bir hafta kadar sor Sivas'a geldiler. Harbord, Mustafa Kemal'i aç1k renk haçlarina ve çiki ra elmacik kemiklerine bakarak, Çerkesya da bagka bir sar §i çok zeki adam' olarak gördü. Kemal, sil kan bulunan, güçlü ve bir genç madan rahatsiz bulunuyor ve yorgun görünüyordu. Ama iki buçuk saatli bir görügme süresince kolayhk ve rahathkla konu§arak, dügûncelerini bi mantik düzeni içinde öne sûrdû. Amerika ile bir iligkisi' kurma) yadirgamtyor gibiydi; ancak bo iligkinin, yalmz bir ögüt ve yardim temeli ne dayanmasms istiyordu. Amerika'nin otoritesini fazla duyurmasim,. hel. Türkiye'nin iç iglerine kangmasim kabul etmiyordu. Harbord, Türkiye'ni geçmigteki siciline deginerek, kendi kendisine saygisi olan hiçbir milletir elinde tam bir otorite bulundurmadan mandaterlik sorumlulugunu alama yacagi cevabim verdi. Ve Ermeni kiyimmdan söz etti. Mustafa Kemal, ba ymda bulundugu hareketin her irk ve dinden insanlann haklanna sayg1 gös termek isteginde bulundugunu ve gerekirse bir açaklama yaparak Hiristi yanlarin bu konudaki korkularmi gidermeye hazir oldugunu bildirdi. Harbord, 'Simdine yapmak niyetindesiniz?' diye sordu. Konugmalan sirasmda Mustafa Kemal, ince parmaklan arasada çe virdigi bir tespihle oynamaktaydi. Bu anda, sinirli bir hareketle tespihizi si cimini koparmisti. Taneler yere dügüp dagudi. Kemal, taneleri teker teke topladi ve bunun Generalin sorusuna cevap oldugunu söyledi. Böylece, ül kenin dagilm1§ parçalanm biraraya getirmek, çegitli dügmanlardan temiz lemek, başmsiz ve uygar bir devlet yaratmak istegini belirtmek oluyordt Harbord, bu türlü bir umndun ne mantiga, ne de askeri gerçeklere uydugu kiydiklarmi biliyortu nu söyledi. 'Birtakim insanlardan kendi canlarma milletin intiharma tanik olacagiz? mi Simdide bir Mustafa Kemal, 'Söylediginiz dogrudur, General,' dedi. bulun dugumuz durumda yapmak istedigimiz gey, ne askerlik açismdan,. ne d ba§ka bir açidan açiklanabilir. Ancak, her §eye ragmen, yurdumuzu kurtar mak, özgür ve uygar bir Türk devleti kurmak,·insan gibi yagayabilmek içi: 'atalannda
'agabey
'îçinde
yapacagiz bunu. Avucunu yukanya dogru dönük olarak, elini masamn üzerine koydt 'Bagaramazsak,' diye devam etti, kug gibi dügmamn avucu içine dûçe cek ve agir ve gerefsiz bir ölûme katlanacak yerde' sirada par maklanm yavag yavag kapatlyordu- 'atalarumzin çocuklan olarak, dövüge 'bir
-konustugu
SÍVAS
KONGRESÏ
231
ek ölmeyi tercih ederiz'. Yumrugu tamamen kapanmigtt. Mustafa Kemal'in kararliligi, y11mazhgi, Harbord'u etkilemigti. 'Her eyi hesaba katmigtim, ama bunu degil,' dedi, 'Sizin yerinizde olsaydik, iz de aym §eyi yapardik Ancak, Kemal, Harbord'un yamada bulunanlardan bir Türke, kendi evresindeki adamlan göstererek, 'Ïstanbul'a dõndügünûz zaman,' demigduamzi eksik etmeyin.' i, 'bizden
I
I
: .I
I I
Ir
i
1r
RÖLÜM YÍRMÍÜÇÜNCÜ Damat Ferit'in
Ístifasi
SÏVAS KONGRESí sona ermek üzereydi. Mustafa Kemal, bazi nedenlerden dolayi, konugmalan kisa kesmek istlyordu. Gerçi, Refet Bey'in kendisine bildirdigi gibi, Íngilizlerinkongreyi engellemek için Sivas'a yürümeleri, ya da Fransizlarm bütün bölgeyi iggal etmeleri için tehdidere kulak astigi yoktu. Hiçbir devletin, bu derece pahahya mal olacak bir ige girigemeyecegini biliyordu. Ancak simdieline geçen telgraflardan, Padigahla hüktmetin kongreyi dagitmaya ve kendisini ve diger temsilcileri yakalatmaya ögrenmigti. hazirlandiklarun Bu igle Erzincan valisi Ali Galip görevlendirilmig ve kendisine, yanma ath Kürtlerden muhafizlar alarak, gizlice Sivas'a gitmesi bildirihni ti. Erzurum Kongresinin dwarda biraktigi kötü etkiden epeyi ku§kulannus olan Istanbul, 'Bu gehirde haydi haydi beg on kisinin katilacagt mitinglerden, önemli hiçbir gey çikmayacagim, hiikümet pekâlâ bilmektedir, ama bonu Avrupa'ya anlatmak güç oluyor,' diye tellemigMustafa Kemal hemen harekete geçerek Ali Galip'in üzerine asker gönderdi. AJi Galip, Malatya'da, yamnda E.W.C. Noel admda bir ingiliz binbagiyla beraber Kürtlerden bir kuvvet topluyordu. Bu subay, Musul'un i§galinden sonra, Irak'in kuzeyindeki Kürtlerin, birtakun yan-özerk vilûyetler halinde örgütlenmelerine yardun için Süleymaniye'ye gönderilmig; gimdi de Osmanh hükûmetinin de onay ve destegiyle, ÎngiHz makamlari tarafindan, simnn ötesindeki Kûrt agiretlerinin durumunu incelemek üzere Malatya'ya yollannn§ti. Siyasi bir subay olan Noel'in kural digi iligki ve çah§malan sadece Türkleri kugkul4ndirmakla kalmaz, çok kere Allenby ordusundaki kendi arkadaglarma bile utanç verirdi. Simdide yamna eskiden bu bölgeleri haraca kesmi§ olan Bedirhan adh Kürt agiretinden iki kisiyi alm14t1.
-
1. Celâdet ve Kâmuran Beyler.
notu). (Çevirenin
DAMAT FERÍTAN
ÌSTÏFASI
233
Mustafa Kemal, hem Ali Galip'in, hem de Noel in tutuklanmalari in emir verdi. Ali Galip, bir gûn önce Sivas'a gitmek için emir aldi halbu ige harcanacak para konusunda hâlâ pazarhkta oldigu için hareketigeciktirmisti. Biraz fazla gecikmig olmah ki, milliyetçilere yakalanmaak için, yuz kizartici bir gekilde, Malatya daglanna kaçoak zorunda kalGeride suçuna ostaya veran birtalam kâgillarla önemii bir para birakisti. Bunlarin yamada, amacimn 'Mustafa Kemal Papa ve avenesinin tenli' oldub3unu belirten bir de makbuz bulundu. Kilrtler dagitildt. Binbagi Noel de simra kadar gönderildi. Eu arada kentanbul'a biraz da safhkla, gifresiz bir telgraf çekerek milliyetçilerin sine kar§i kötü davrandaklarmdan yakmm1§ti. Böylece, Ryan'in telgrafi ir almaz dügündügü gibi, igler km§maya bashyordu. Mustafa Kemal'in ine, kendisine kargi sadece Damat Ferit tarahndan degil, Ingilizler taratidan da alçakça bir tertip hazirlandiguu belirten kamtlar geçmisti. Bun.rdan bol bol yararlanacagt belli bir §eydi. Ali Galip ici, omm için her bakimdan bir bigari olmustu. Bu arada sakargi harekete lerce telgraf bagmda durmag, resmi bir devlet memuruna çmekten korkan, aynca ellerinde yeterli kuvvet de bulimrnayan komurdan yari zorla, yan tathhkla yola getirmeye çaligungti. istanbul'dan getelgrafçilara n haberleri kopya ederek kendisine veren milli ülküye bagh için, dayanamadt ögrenmig oldugu geyi ve çok gey borç1uydu. Artik her ahillye Naziri Adil Bey'e, kendisini alçaklik ve vatana ihanetle suçlayan akaret dola bir telgraf gönderdi. Käzim Karabekir Paga bu telgrah hos mevki sahibi' bir arsdamadi; ifadesini kongre bagkanhgi gibi .
'toplumda
i§iyeyakigtiramamigt1. Ali Galip olayi ve kongrenin kapaamasi, aym zamana rastladi. Üyelebo yere telãsa dügürmek istemeyen Mustafa Kemal bu olaydan kendileele geçen belgene çok az söz etmigti. Ama gimdi bundan ve hükümetin, yararlanmak isortakligindan gekilde genig çukung rle ortaya olan suç en verildikten üzerinde öteki sorunlar karar yecekG. Misaki Millî ve son üzerindeki gitti. Bu telgrafhaneve alarak, bir dükkânin mra, bu karan gitBuradan, di§aridakilerin olacakti. da, birkaç gün için onun karargâln aradaki bagsonunda h ükümetiyle arasmda, Ístanbul kçe büyüyen meraki trm kopmasma varacak olan bir telgraf savagma girigti. Ïlk önce Ïstanbul'da Dahiliye Nazirim makine bagma çagirtarak kongistedi. Nazir reddetti. : kararim bildirdi ve bunun Sultan'a arzedilmesini anlattigiunun üzerine, orada hep hazir buhmmuy olan Louis Browne'un küfürlerle titredi. Natelleri birkaç dakika süre ile Türkçe a göre, 'telgraf
-
234
KURTULUSSAVASI
zir, Mustafa
KemaPe Rauf Bey'in canî, vatan haini ve daha bilmem ne oJ dugunu söylüyordu. Onlar da kendisini bir lokma ekmek pahasma Ïngilizle re sa tilmig olmakla suçluyorlar di.' Mustafa Kemal, tam havasim bulmustu. Yapacag1 her §eyi bir sava yänetir gibi tasarhyor, telgraflara hemen kargilik veriyor, aldigi cevaplai kisaca yorumluyor, bir. apagi bir yukan dolagarak, sigarasim içiyor, Rat Bey'le ötekilere dampiyor, konuguyordu. Digarida balk, olup bitenleri ög . renmek için beklegmekteydi. Bu dönemde, Sultan'a kargi dogrudan dogruya hücuma geçmekten ka 'Tegebbüs gü ç2nmamn daha uygun bir taktik olacagma karar vermiglerdi: cünû, çegitli hedeflere yöneltmekten kaçinarak bir noktada toplamak,. ihti yata daha uygundu. Biz de saldin hedefi olaralt, yalmz Ferit Paga kabinesi ni aldsk ve Padigalun bu iglere kargmig oldugunu bilmezlikten geldik. Fe rit Papa kabinesinin, Padigaha gerçekleri bildirmeyip, kandirmakta oldugi tezini tuttuk.2 Bunun úzerine Padigaha bir telgraf çekilerek, gerektirdig birçok göstermelik lâf içinde, hükümetin savag yoluyla kongreyi basmak su retiyle Müslümanlar arasmda kan dõkülmesine kalkigtiş ve millet paras1· m harcayarak, Kürdistan'1 ayaklandirmakla vatani parçalamak istedigi' bil· dirildi. Telgraf, 'Mille t, namuslu kigilerden yeni bir kabine kurularak bi casus §ebekesi hakkmda sorupturma açilmasmi ve adaletin en kisa zaman· da yerine getirilmesini istemektedir,' diye devam ediyordu. Mustafa Kemal çok geçmeden Anadolu'nun geri kalamyla baglant kurdu. Browne, Chicago Daily News'a gönderdigi bir telgrafta göyle .diyordu: 'Bu gece gördügüm kadar iyi igleyen bir telgraf §ebekesini ömrümde görmedim. Yanm saat içinde Erzurum, Erzincan, Musul, Diyarbakir, SamMalatya, Harput, Konya ve Bursa hepsi birbiriyle sun, Trabzon, Ankara, haberle§me halindeydiler. Bütün bu yerlere ulagan telin bir ucunda Mustafa Kemal oturuvor, õbür ucunda da bu gehir ve kasabalann askeri komumülki' tanlaryla idare âmirleri bulunuyorlardi. Durum, oldugu gibi kendilerine anlat21di ve bir tek istisnayla, bütün Anadolu, Mustafa Kemal'e kendi diledigi gibi hareket etmesini ve igin sonuna kadar gitmesini emretti. Yalniz Konya, gebirde Ïtalyan birlikleri bulundugundan tarafsiz kalmak zorunda oldugu cevaban verdi.' O gün ve ertesi gece süresince bütün telgrai merkezleri kolordu komutanlari tarafmdan iggal edilmigti. Mustafa Kemal, 'Fakat Sadrazam ortadan -kaybolmug gibiydi, cevaç vermiyordu,' der. En sonunda, mesajm, telefonla kendisine bildirildigi 'zamamn
. -
2
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
DAMAT
FERÍT'ÏN ÏSTiFASI
235 I
evabi almdi. Ferit Pa§a, 'Bu gibi maruzat, usulû dairesinde telgrafla arzdemi§ti. Sadrazamm bu yamti, kongre imzastyla bir ültimaom gönderilmesine yol açti: ilunmahdir,'
bagka hiçbirinize güveni kalmamigttr. 'Milletin Padigahimizdan bildirmek Bu yürden durum ve dileklerini ancak kendiferine engel arasmda oluyor. Padigah Heyetiniz millet ile zorundadtriar. artik kendisini millet her türBu inadmiz bir saat daha sürerse, lü hareket ve icraatmda serbest saymakta mazur görülecektir ve kaybeden heyetinizie, kesin olarak, bütiin vatanm, megrulugunu iligigini ve baglantismi kesecektir. Bu son ihtiramizdir? bu mesaji kabul etmek istemeyince, bir saate olursa, hükiimet tuerkezi ile Anadolu arasmdaki >ütün telgraf hatlannm kesilecegi konusunda uyanda bulunuldu. Bu sava§ sürüp gittigi strada, Sivas'ta onun hakkmda acayip söylentiHalk, 'Kahrolsun Damat Ferit!' diye baginyordu. 'Yudolagmaktaydi. er ianhlan denize dökecegiz. Ïngilizler YunanIilan tutarsa, onlan da ezeit.' Etrafta, Ìngiltere ve Yunanistan'a kargi sava§ .ilän edildigi söylentisi tayilmca, kalabahkta bir sevinç baggösterdi. Ellerinde yagli bezlerden rapilmigmegaleler tastyan göstericiler, yan sokaklardan çikarak caddeleri ioldurmaya ve telgrafhanenin önünde toplanmaya bagladilar. Mustafa Kemal, çilgmca alkiglar arasinda balkonda göründü. Sonra bir ölüm sessiz.igi içinde, kongre karan yüksek sesle okundu. Halk bir an sesini çikaranadt, arkadan bagnçarak karan benimsemig oldugunu bildirdi. Mustafa Kemal'le danigmanlari bütün gece telgrafhane.de uyumadan aturdular; ülkenin bûtün telgraf merkezlerinde de kendisine bagh subaylar gekilde bekliyorlardi. 12 Eylül sabahi saat beste, Îstanbul telgrafhanelyni üzerine bütün mersinin hâlâ Saray'la olan baglantlyi açmay1 reddetmesi bir hükümet igbagma geçinkezlerden bir genelge çikarildi. Bunda, ceye kadar,' Ístanbul hükümetiyle bütün resmi baglann ve posta, telgraf baberlegmesinin kesildigi¯ bildiriliyordu. Ali Fuat Pa§a'ya, Ïngilizlerle için, birliklerini Eskigehir hükümet kuvvetlerinin takviye almamalan demiryolu kavpginda mevzilendirilmesi ve hükümet tarafmdan yurt içine yakalanmast emredildi. gönderilmek istenecek memurlann Bundan sonra yapilacak gey, hükümeti istifaya zorlamakti, Bunun için de Sivas Kongresinin Genel Kurulu, 'Heyeti Temsiliye'nin geçici hükü-
Ïstanbul telgraf
adar
merkezi
kabul etmeyecek
'megrû
3
Bu telgraf 11/12 EylüF 1919 gecesi saat 4'te çekilmigtir.
(Çevireninnotu.)
-
.
236
KURTULUSSAVASI
,
met gibi çahsacagun ilân etti ve halkm güvenini kazanmig bir milli hükümet kuruluncaya kadar milletin iglerini kanunlara uygun olarak ve Padigah adma yürütecegine söz verdi. Ülkedekanun ve düzen saglanacakti. Aslmda Mustafa Kemar e ve milliyetçilere Anadoluinun bûyük bir k1smi üzerinde yönetme yetkisi verilmig oluyordu. Böylece Anayasaya uygun ve yasal bir temele dayandiklarm ileri sürebileceklerdi. Gescekten 'Heyeti Temsi-
liye', ilk ihtilâl hükümeti olmustu. Ancak, heyet hiçbir za man toplanmadigi için, igleri yürüten Mustafa Kemal'den bagkasi degildi. Yalniz, bunu heyet adma yaptigi izlenimini vermek için, kâgitlara heyet miihränü basiyordu. Heyetin istegine uyularak, Anadolu'nun her taran ndan hükümegru mete, çekilmesini isteyen binierce telgraf yagdmhyordu. Bu arada Mustafa Kemal, dostlariyla dü§manlarm ayiklamaya baglanagu. Davastna katamakta geciken bölgeleri ya inandirma ya da tehdit yoluyla elde etmeye çahgiyor, baghligma güvenmedigi subaylari ya boyun egmeye zorluyor ya da yerlerinden atiyordu. Bütür ülkeyi Padigahla milliyetçiler arasinda bir seçim yapmaya zorlamamn strasi gelmigti. Ancak, bunu yaparken, Sultan'a Halife olarak hücum etmekten ve böylece dini duygulan incitmekten dikkatie kaçimyordu. Telgraf bagmda Selânik'ten beri yakm dostu olan, eski okuldan yetigme kurmay subaylardan Abdulkerim admda bir pagayla agdah bir Müslüman üslûbuyla _sekiz saat sûren bir konugma yapt1. Abdülkerim Pa§a, Ferit Paga'mn istegi üzerine, Mustafa KemaPe, Padigahm temsilcileriyle kendi temsileileri arasmda ortak bir toplanti yapumasim kabul ettirmek istiyordu. Basindan sonuna kadar Tann'ya dualar ve Kur'an sureleriyle dolu olan bu telgrafla§ma sirasmda Mustafa Kemal, Kerim Paga'yi 'Hazreti evvel Büyü.k Hazret' diye çagmyor, 'KutbüP da aktap= Kutuplar o ona kutbu' diye hitap ediyordu. ÇünküKerim Paga, daha Selânik'teyken, çevresindeki dostlanna Hazret, Kutup ve benzerleri gibi -kendisince kargismdaki insanda gördûgü yetenege göre - makamlar verirdi. Mustafa Kemal'e de 'Kutuplar kutbu'derdi.' Mustafa Kemal, muhterem ve temiz kalpli kardegine,'üzülerek, Damat Ferit'in uyugma teklifini kabul edemeyecegini bildirdi. 'Evet, ya da hayir suretinde cevap verilmesini diledigimiz sorular, ne yazik ki cevapsiz kalmistir... Azizim Yedullahi fevka eydihim? Fakat, bunim1a birlikte sorunlañ ve güçlükleri çäzmek için bir yol aralayanlann belirli bir amaca yöoelmeleri gerekir; Ibtiyar Paga. yorulmustu. Telgrafla, 'Son iki sözüm =
'pek
4
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
5. AllaWm eli her elin üstündedir.
DAMAT FERÌT'ÍN
ÏSTÏFASI
tuim,' dedi. Ancak Mustafa Kemal, son sörü kendi söylemel< için
237 israr
.erek, milletin gücünü bir daha belirtti ve 'Yûce hükùmdann lütfen bir .rara varip sorunu çözmeleri zamamdir,' dedi. tutunmak yolunda gösterdiÏngiliz Yüksek Komisyonu, onun sagilacakustahga' her ne kadar güvense de, Damat Ferit, artik daba da dayan.amayacakti. Önceleri,Ïstanbul'da 'Kuvayi Milliye'ye deger rilmiyordu. Bunlar, ordudan kovulmug olan, su halde ne dûzenli birlikler ûzerinde tam otoritesi bulunan bir .erinde yetkisi, ne de bagbozuklar lamm yönettigi çapulculardan bagka ne olabilirdi ki? Ancak haberlegme dlarma zorla el konulmasi hem Ïtilâf Devletlerini, hem de Ferit Pa§a abinesini tehlike ile yûz yüze getirmigti. Bunun, merkezi hükümete karp ilâm' oldugunu anladilar. Mustafa Kemal, ortami iyi hazirlamigr geride Ordu Komatanian ve idari Sivas 'Heyeti Temsiliye'sinin, akamlarca desteklenen güç1ü bir kurulug oldugu ve artik hesaba katilma'yerinde
'savag
.gerektigi belli olmu tu. Uyugma yolunda bagan gösteremeyen Damat Ferit, yine bir kuvvet asilere kargi yardim isterisi dugüncesine dönerek, Ìtilâf Devletlerinden teginde bulundu. Milliyetçilere karsi, Eskigehir'e büyük bir kuvvet göndeImesini istedi. Ancak onlar ne bimo kabule, ne de askervermeye yanage.r. Milliyetçilerin tehdidi, kendilerini zor durumda biraknusti. Milliyetçiancak Yunanhlarla italyanlarinÏzmir dolaylanndan çekilmesiyle yatigrdabilecekti, ki buna da imkân yoktu. Öte yandan onlara kargi koymak. tütarekenin bozulup savagm yeniden baglamasi dernekti; hem de bu sefer, olmayan bir iç savag. munun ne olacagt belli tehlikeli Bunun üzerine ingilizler, kalan kuvvetlerini de Anadolu'aun çekildiler, Samsun'dan bu oktalanndan çekme karan ald11ar. Ïlk önce, lay Sivas'ta fener alaylari ve 'Kahrolsun iggal' sesleriyle kutlandi. iki gün demiryolunu korumak için bir kuvvet mra Ali Fuat Pa§a, Ïngilizlerin uluodurduklari Eski§ehir kav§agma yürudü. Ancak Ingilizler, daha önce Anadolu yaylasom bati kenan simdilyice milliyetçileria eliskilmiglerdi. e geçaug oluyordu. israriyla, istifasim verdi. Hariciye En sommda Damat Ferit, Sultan'm cevabi ahh. laziri olarak kabinede kalmak istedi yse de kesin bir red rahat bir konagi laten, Ferit Paga buuu, nazir sifatiyla yerlegmig oldugu linden kaçirmamak için istemisti. Yerine, Tevfik Papa kabinesinde de 'bir uzlagma kabinesi' kurmakla görevlendirilahgmig olan Ali Riza Paga .i. Milliyetçilerin dileklerine uymus gäränmek için kendisine kisa zamanverildi. Ali Riza Paga, halka biraz a seçimlere gitmek ûzere talimat .r,
,
L
LL
238 --i
KURTULUSSAVASI
--
güven vermi§ti. Önce sansür gevgetildi. Basm, degil yalmz Damat Ferit Pa§a'ya hücum edecek, daha ötesi ilk olarak Mustafa Kemal'in dûgiincelerine yer verecek hareket ûzerinde haberler yayacak kadar ve milliyetçi özgürlüge kavugtu. Mustafa Kemal, dostu Rugen Egref'e verdigi bir demeçte; limdi birinci agama sona ermig bulunuyor,' demekte hakhydi. Samsun'a ayak bastigmdan beri geçen dört aydan biraz uzun bir zaman içinde, kendisin.i ordudan atmig olan hükümeti ve Ítilâf Devletlerine u§aklik eden Sadrazami dü§ürmügtü. Saglam ve alallica politikast, gittikçe geligtirdigi örgütü ve açik seçik prograruyla, kargilannda bundan böyle sirti egik bir kukla hükümet degil, haklanna ve isteklerine güvenen ve Osmanh Împaratorlugunun küllerinden silkinip kurtulmaya çahgan güçlü bir rnilli kuvvet bulacaklarini itiläf Devletlerine göstermigti.
I
BÖLÜM YÍRMÍDÖRDÜNCÜ Ankara'ya Í
RIZA
PASA, Mustafa
n, kabinesindeki
nazirlardan
Kemal'in Ahmet
Gidig niyetlerinden
kugkulamyordu.
Bir
Îzzet Pa§a'yla konugurken, 'Cumhu-
et yapacaklar, Cumhuriyet!' diye bagirnnsti. Ama, yine de milliyetçileruyugmaktan bagka yapilacak bir gey yoktu. Îktidara geldikten sonra, araIsrarla öne sürmekte geçen telgraflagmalarda, Mustafa KemaPin rar gördügü isteklere tathlikla cevap verdi. O da, sert görünügü altmda kabine tarafmdan milli ha uzla§ict bir tutumla kendi yanda§lanna, 2açlarimizm yasalhäi ve Kuvayi Milliye'nin egemenligi esaslari kabul ilerek milletle hûkümet arasmda tam bir anlagma' oldugunu bildirdi. icak yeni seçirnlere gitmek konusunda verilen söz yerine getirilinceye dar, Sivas'taki 'Heyeti Temsiliye'yi dagitmayi kesinlikle reddetti. Ali Riza Paga'mn ilk iglerinden biri Anadolu'ya temsileiler gönderk oldu. Bunlar çegitli bölgelerdeki durumu kendisine bildireceklerdi. thriye Naziri Salih Paga'yi ·'Heyeti Temsiliye'yle görügmelerde bulunsk için, Amasya'ya .yolladi. Mustafa Kemal, daha birkaç ay önce, reye racagi kestirilemeyen bu hareketin dogugunu görmüg olan halkin allaglaarasmda Salih Pa§a'yi bizzat kargiladi. Amasyahlar simdionun Ístanbul .kümeti tarafindan resmen tanmmig oldugunu görüyorlardi. Tartigmalar nunda her noktada anlagmaya vanldi ve bari§ konferansina yalmz millitçilerin güvenini kazanmig kimselerin gönderilmesi ilke olarak kabul ·mda
'yeni
ildi.
Arkadan, yeni seçilecek olan Meclis'in Îstanbul'da mi, yoksa Anadomi toplanacagi sorunu ortaya çikti. Mustafa Kemal, Ïstanbul'a ve oraci havasina kargi içinde derin bir güvensizlik besliyordu. Ötedenberi siyatin agirlik merkezini Anadolu'ya çekmek istegindeydi; gimdi, belki, bua s1rasi gelmisti. Bunun için yabanct iggali altmda bulunan Îstanbul'un 'da
I
-i.&
240
KURTULUSSAVASI
'mebuslana
yasama görevlerini hakkiyla yerine getirmelerine pek uyguz bir yer olamayacagi' konusunda diretti. Barig imzalaymcaya kadar Meclis'in Anadolu'da toplanmasi için örnek olarak, 1870'den sonra Franso Parlamentosunun Bordeaux'da ve Almanlann da son zamanlarda Wei· mar'da toplannus olduklanni ileri sürdü. Salih Papa da tartigmalar sonunda bu düêünceyi benimsemisti. Ama kabine adma bir baglantrya girigeraiyordu. Bununla birlikte, bu görügü, öteki nyelerade kabul ettirmek için çah§acagina söz verdi. Ne var ki, onlar bunu kabul etmediler. Mustafa Kemal, IstanbuF daki kendi örgütünden de destek görmedi. Onlar da, rinden bazilan milliyetçi mebuslann Meclis'teki yerlerini almalanran ihtiyatsiz bir hareket olacagim dügünmekle birlikte - parlamentonun pekâlâ tchlikesizce Ïstanbul'da toplanabileceginde israr ettiler. Mustafa Kemal bunun üzerine, sorunu görügmek üzere, kolordu komutanlanm Sivas'ta bir toplantiya çagirdi. ' Burada, faallyet merkezinin Anadolu olarak kalmasi gerektigini savondu; yoksa milli hareket luzirn kaybedecek ve balk da yine eski durgualugu içine dügecekti.Eu yüzden Meclis'in ya Ankara, ya da Eskigehir'de toplanmasi ve 'Heyeti Temsiliye'nin fiilen bu Meclis'in hükümeti durnmuna gelmesi üzerinde israr etti. Anayasa ilkelerine her zaman bagh olan Kâzim Karabekir Papa, ige pek kargmak istemiyordu. Baglarda kararyz olan Rauf Bey, sonradan Ali Fuat Paga'nm dügüncesine katilarak Sultan'm nasil olsa parlamentoye dagitacagim ve bäy1ece Anadolu'da yeni bir Meclis toplanmasma yol açacag1m söyledi. Ïtilâf Devletlerinin haksiz davramplarmi ortaya çikaracak bir durum, milliyetçilerin öteki yabanci devletler gözünde itibanm daha da yük-içle-
seltmeye
yarayabilirdi.
Mustafa Kemal,_arkadaglarw.m
görüsüne katilmasi gerektigini anladi. Bir Anadolu arlamentosu icin vakit henüz erkendi. Bövlece Meclis'in ÍstanbuPda toplanmasinda anlasmaya varddi. Yalmz, mebuslar daha önceden 'Heyeti Temsiliye' ile görügerek kentte almalan gereken korunma önlemlerini ve güdülecek ortak politikayi kararlagtiracaklardi. Kemal, kendi dostlanmn -bu arada da yaverlerinin- mebus seçilmesi için çahgmaya koyuldu. Davasma en lyi §ekilde onlar yardirnci olabilirlerdi. Eu toplanti sirasinda neredeyse uynmu bozucu bir imsur olarak Fevzi Paça çikageldi. Yanmda Ali Riza Paga tarafmdan gönderilen bir aragtirma heyeti vardt Îzmir'in iggalinde, Genelkurmay Bagkanhšmdan istifa ermig, Anadolu'ya geçigi sirasmda Mustafa KemaPe gayret vermi§ olan Fevzi Paa, milliyeiçilere dost biliniyordu. Ama gimdi hem kendisinin, hem de yaumdakilerin tutumu, kugku vericiydi. Fevzi Paga milliyetçileri daha ymnu-
ANKARA'YA
241
GID1S
bir yola sokmaya çaligiyor, hükümete karµ fazla sivri davramplardan ögüt veriyordu. Fevzi Paga, o sirada Sivas'ta rastladigi Kâzim Karabekir'in i§birligine :nmig, halla ona, Mustafa Kemarle Ali Fuat Pa§a'yl tutuklamak gibi _ lügünceden bile söz etmi§ti. Sert ve gösterige duskün bir adam olan KâPaga ile Mustafa Kemal arasmda zaman zaman sûrtügmeler eksik oldt. Bu da Kemal'in ona karsi biraz teklifsiz davranma egiliminde olmdan;. girigtigi igleri kendisine bildirmeyi gerekli görmedikten bagka, kere onu hesaba katmadan kendi ba§ma emirler verip atamalar yapmdan ileri geliyordu. Karabekir, aynca milli hareketin Kemal'in elinFazla ki§isel bir yolda geli§Ligini görüyordu. Doguda, çevresindekiler aal'in tutkulanndan kugku duyuyor ve keyfi davramglanm bogenmiyorFevzi L Bu duygulann bir kisrum o da, paylagmaktaydi. Ama yine de, §imdilik Mustafa Kedavranarak akilli dürüst verdigi ve f ya yamtta desteklemenin part oldugu ûzerindeki dugüncesinden caymadt. Kemilletin amacmi gerçeklettirebilecek tek gefti; aksi halde Ïtilâf Devbagka yapilacak bir rinin kontrolu altindaki hükümete ba§ eşnekten katildi; Mustafa bu dügünceye da süre Fevzi bir Pa§a kalmazdi. sonra nal ise, baglangiçta onu tutuklamaktan söz etmisken, Ïstanbul'a dönerFevzi Paga'ya biraz soguk da olsa, nezakelle iyi yolculuklar diler. Mustafa Kemal'le 'Heyeti Temsiliye' Sivas'ta dört ay kaldilar. Ama di, seçimler yaklagtigi için, daha batiya gitmek zamam gelmisti. Kâzim kangikliga dügmesinden a, Dogunun tek bagma kalmasindan ve yine kuyor, bunu pek istemiyordu. Mustafa Kemal, karargäh olarak, Ankai seçti. Ankara, Istanbul'a trenle bagh olan, aynca Kuvayi Milliye koasinda, ya da kendi ba§lanna hareket eden çetelerin Yunan, Fransiz talyan iggal kuvvetleriyle çarpigtigt bati ve güney cepheleriyle baglantiulunan merkezilbir yerdi. Bundan dolayi, milliyetçi mebuslara, Ïstan"Yogirnig almak için Ankara'ya gelmeleri bildirildi. a gitmeden önce talimat AralLk 1919'da Aukara'ya dogru yoMustafa Kemal ve arkadaglari 18 pktilar. Her yerde çok iyi kargilamyorlardi. Kirgehir'e geldikleri vakit k, kemlilerini içten sevgi gösterileriyle selâmladi. Mustafa Kemal, kenileri gelenleriyle konugtu, .genç1ere bir söylev verdi. Serefinebir fener milletin bagnndan . yi düzenlenmigti. Mustafa Kemal, beyecaulanarak, misralarmi Kemal'in Namik okudu. KemaPin, bir tmg gu nmalarmi
'i
,
,
'Vatanm
bagrma dügman dayamig hançerjni, kurtaracak bahti kara maderini! Atati3rk
|
F: 16
242
KURTULUSSAVASI Buna, yine milletin
gögsünden fiskirmig bagka bir Kemal göyle kargi
hk veriyordu: 'Vatamn bagnna dügman dayanug hançerini, "Bulunur kurtaracak bahti kara maderini.' Ertesi sabah Ankara'ya gitmek için Kirgehir'den ayrildi. Burayi il. olarak görecekti. Mustafa Kemal, Ankara'yi, ve dolaylarmdaki hal kin milli davaya kargi gösterdikleri olaganüstü baghhk yüzünden, kendini merkez olarak seçmigti. Ankara, Jön Türk devrimi zamamnda da, halk çok daha tutacu olan Konya'dan ve -KemaFin merker olarak ilk dügündü gü, ama Ístanbul'a ve Bati etkisine çok yakm olmasmdan dolay1 vazgeçti gi- Eskigehir'den daha üstün bir yurtseverlik göstermi ti. Halki bakmnn dan, Ankara, Anadolu'aun en güvenilecek yerlerinden biriydi. Ankaralilarin heyecanh kargilaylgi, Mustafa Kemal'in bu seçimi yap makta hakh oldugunn gösterdi. 'Mustafa Kemal ve ye§il ordusunun' gelig sokaklarda tellâIlarla ilân edilmigi. Padigah rejiminin Ingmma ugrayip da ga kaçanlar, onu selâmlamak için gizlendikleri yerlerden çikip geldiler halk kendisini Kirgehir yolunda kargilamak için, kent digmdaki yollara dä· küldü; dervigler, bu geli§i dualarla kutlamak için caddelerde siralandilar. Mustafa Kemal, eskimig lâstiklerinin içine bez doldurarak gigirildigiñ söyledigi, külüstür açik Benz otomobiliyle göründü. Arkadaglarlyla birliktc kente yaklagirken, kendilerini bir gönûllû ordusu kargiladi. Yüzlerce all ve yaya, yerel giysileri içinde, eski biçim kocaman tüfekleriyle gösterile; yapiyor, bayraklarru salhyor, arada bir siradan ayrilarak havaya s1çrayi; yerli oyunlar oynuyorlardi. Kaleye çikan dar ve dik sokaklar davuI zurne sesleriyle çmlamaktaydi. Arkadan, daha agirba§li bir yürüyügle çegitli esnaf loncalarimn adamlari geliyordu. Ankaralilar, gimdiye kadar böyle büyük bir toplanti görmemiglerdi Kentte bulunan birkaç yabana, bu hali ga§kmhkla seyrediyorlardi. Topluluk, milli duygulannm ço kunlugunu gõstermek için, ol degigtirerek, birkaç gün önce Ïngilizlerin iggal ettigi istasyondan geçti. O sirada daha üzerinde Fransiz bayragi dalgalanan, sonraki Meclis binasinm çevresinde. Fransizlarla Tunuslu askerleri duvarlann üstüne tünemig bakiyorlardi. Mustafa Kemal, Haci Bayram Veli Camii ve türbesine kisa bir ziyarette bulunmayi ihmal etmedi. Sonra hükümet konag1mn balkonundan a§agidaki halka bir tegekkür söylevi verdi. O akgam her yere genelge geklinde bir telgraf gönderek, 'Sivas'tan Kayseri yoluyla Ankara'ya hareket eden Heyeti Temsiliye'nin, bütün yol boyunca ve Ankara'da büyük milletimizin sicalt 'kent
ANKARA'YA :andan
yurtseverlik gösterileri içinde,
GÍDϧ
243
bugün Ankara'ya varmig oldugu-
bildirdi.
geldikten biraz sonra, Ismet Bey nihayet gelip kendisini lu. istanbul'da, Ismet Bey, Harbiye Nezaretinde Fevzi Paga ile birlikte imigti. Harekete katilmakta gecikmesi, §imdi de ancak ortami yokla: için gelmig olmasi çekimserlikle kargilanmasina yol açti. En basta stafa Kemal ona her zamankinden daha az sicak davrand1. Direnig ha:ti ugruna ilk andan beri her geyi göze almig olan Ali Fuat Pa§a ve ötere gelince, aç1kça soguk durdular. Böylece, Kemal'e bagli olanlar içinihtilâlin kuruculariyla, sonradan katilanlar arasinda bir anlagmazhk östermi§ti. Bu anlagmazlik gittikçe daha giddetlenecek ve aslmda hiçraman büsbütün yattymayacakt1. Artik mebuslar teker teker ya da küçük gruplar halinde gelmeye bagglardi. Mustafa Kemal, onlann dügüncelerine aç1khk verebilme ve birk.bir tutum uygulamalan gerektigini anlatmak için günlerce, sabirla çaAncak Meclis'te, Türk görüg birligini saglamak kolay bir i; degildi. buslar çegitli akimlan temsil ediyorlar, bazilanysa yalmz kendi çtkarladügünûyorlardi. Kigisel ç1karlar üstûndeki milli bir amaç çevresinde egmek dügüncesi henûz olgimlagmig degildi. Mebuslardan bazisi MustaCemal'den kugkulamyor; birçogu da kararsiz halde bulunuyorlardi. Bir da, artik kanun digi durámdan kurtularak, Istanbul'a milletvekilligi gerefli bir unvanla dömnek olanagim kazanmig olduklari için, bundan . samyorlardt. Çogu,lâfru dinlemita Kemal'e ihtiyaçlan kalmadigun .ardi. Dinleyenler içinde de, daha sonradan milliyetçi harekete yeteri inanmadiklan, ya da bu inançlarmi açakça belirtip, ûzerinde israr etiten çekindikleri için, Kemal'in sert elestirilerine ugrayacak olanlar i Bunlar, savagimlarmda gevgek davranan, Tûrk milletinin tarih içerile bir ölûm kalim savagma girismig oldugunu bir türlü kavrayamayan Ankara'ya
.
_mt
.ar
tselerdi.
Mustafa Kemal'in korktugu gibi, Ïstanbul'un çegitli etkileri altmda, buslarin inançlari sönüvermig ve üzerinde önemle durmus oldugu birlebir parti dügûncesi, gimdilik gerçeklegememigti. Daha ötesi, Meclis top:liktan sonra mebuslar, Kemal'in Anayasa geleneklerine uymak kaygiMeclis bagkanhgma koydugu adayligi da desteklememiglerdi. Mustaa, (emal, Meclis'in ergeç dagitilacagma inamyordu. Meclis bagkani olurbu unvan, durnmunu güçlendirebilecek ve kendisine yeni bir Meclis lama imkâm verecekti. Ancak mebuslar, onun 'Meclis arkasi bir güç' rak kalmasim daha uygun görerek kendisini bagkanhga seçmediIer.
L
.r
.
244
KURTULU§
SAVASI
Harbiy Bu arada Ïsmet Bey, direnig konusuuda almacak önlemleri Nezaretinde Fevzi Pa§a ve öteki arkadaglanyla görügmek üzere, geçici ola rak Ïstanbul'adönmügtü.Mustafa Kemal'in su anda Ankara'da durumun saglamlagttrmaktan ve Îstanbul'da nasil olsa patlak verecek olan olaylal beklemekten baska yapacak bir geyi yoktu. Bu bekleme, çok sürmeyecels
rl
..
I
I
YÍRMÍBE ÍNCÍBÖLÜM Müttefikler
Meclisi Basi or
SMANLI MEBUSAN MECLISI, 16 ·Ocak 1920'de Ïstanbul'da toplandi. :malist bir çogunlugu kapsayan bu ilk Meclis, ancak iki ay yagayabildi. Inkü Itilâf Devlelleri ige hemen el atruglardi. Harblye Nazm Cemal PaI ile Genelkurmay Bagkam Cevdet Paga'mn istifasmi istediler. Ali Riza toptan çekilmektense, bunu kabul etmeyi uygun gördü. ma,kabinesiyle I§gal Kuvvetleri, belki de yine Damat Ferit'in ba§kanhgi endi çekilirse, tmda, bir kukla bükümet kurarlardi. Ancak Itilâf Devletlerinin bu zorbaş, hiç olmazsa Mustafa Kemal'in hazirladigi 'Misak-1 Millî'nin Mecyaramig ve ona resmi bir unvan kazandirmi§ oldu. çe onaylanmasma çözümlenmesi en çok Londra ve Paris'in elindeydi. durumun Simdi Igkan Wilson'un hastahgi ve Amerika'mn igi ele almast umudu, Türkleryol açmisti. Mustabang anlasmasi görügmelerirún alti ay ertelenmesine Kemal'e de, Lord Curzon'uil ötedenberi sezinledigi gibi, gerçek milli renig yaratabilmesi için bu kadar bir zaman gerekiyordu. Lloyd Geor:'un Snandigirn savimmak için tek parmagim bile oynatamayan gagkm ve .kat peygamber' dedigi Bagkan WHson, birkaç ay sonra Amerikan sahneaden büsbütün çekildi. Bundan sonra da, Ortadogu'ya bir Amerikan müthalesinden artik sõz edilmez oldu. Lord Curzon Türkiye için bir bang anlagmasi taslag1 hazirlamak za_ammn geldigine karar vermigú. Anadolu'da bagimsiz bir Türkiye plam'bohçalanni ellerine verip' AvruI hâlâ bagli bulunuyor, ama Türkleri idan atmayi tasarhyordu. Lloyd George'la hiç olmazsa bu noktada bir Buna ragmen, kabinede Hindistan igleri Nazibrüg birligine varruglardi. Mr. Edwin Montagu onlara giddetle kargi koydu. Halifenin Istanbul' in atilmast bütün Îslam âlemini gücendirecek ve Îngilizlerin Hindistan' MersinN Cemal Paga.
'
246
KURTULUSSAVASI
daki durumunu sarsacakti. Íngiliz Harbiye Nezareti de, çegitli nedenlt den dolay1, bu görügü destekleyince, kabine en sonunda, Türklerin Ïsta bul'da kalmalanna büyük bir çogunlukla karar verdi. Yalmz bu, bogazl; dan geçigin serbest olmasi konusunda varilacak uluslararasi bir anlagma bagh olacakti, Karar, Fransa yoluyla Türklere
bu
'yaldizh
iletildi. Ankara'da
Mustafa Kem;
pek inanmamigti: kaldt ki bunun yamnda, Yunanhl da içinde olarak Iggal Kuvvetlerine kargi girigilmig olan hareketlerin de hal durdurulmasi da isteniyordu. Mustafa Kemal'e gõre bu, hükümetin m vaade'
li kuvvetleri kontrol altma alamadtg1m bahane ederek, Istanbul'u iggal te didinden bagka bir gey degildi. Bu arada Fransizlar, milli harekete kargi daha uzlagici bir tutum b nimsemiglerdi. Fransa'mn Suriye Yüksek Komiseri Georges Picot, Sive Mustafa Kemal'i ziyarete gelmisti. Bu gezisi, ne Beyrut'un, ne i tayken, Ìstanbul'un resmen onaymdan geçmi§ olmasma ragmen, Picot kendisii 'Fransa Hükümetinin Temsilcisi' olarak tamtrug, Kemal de onu öylc k bul e tmigti. T ürk-Fransiz dos tlugunun geligmesi konusund a uzun uzun k nustular. Adana bölgesindeki karigik durumdan özellikle tedirgin olan I cot, ourada barism korunmasi için Kemal'in yardimci olmasim istedi. I zivareti, ilk olarak yabanci bir devlet tarafadan tamnma anlarmna al. Kemal, kendini güçlü hissediyordu. Fransiza, yüksekten atarak, emrinde ordular'dan söz etti. Bu tutumu, bu ordulann birkaç bagibozuk birli ten ba ka bir gey olmadigun bilen Rauf Bey'le arkadaglarim bile agirtmi ti. Mustafa Kemal, Fransizlar Kilikya'da gözleri olmadigini ispat edince kadar, Türklerin bagtmsizliklarmi korumak için çarpigmaya devam edece lerini söyledi. Picot, bu kararh tutumun etkisi altrida kaldi ve Îstanbul h kümetine kiyasla Kemal'e daha iyi bir not verdi. Biraz sonra Paris gazet lerinde milli harekete kargi sempati besleyen yazilar çikmaya bagladi. Mustafa Kemal bu gibi belirtilerden, Kilikya'da Fransizlara kargi h rekete geçmek zamam geldigi sonucunu çikardi; 'Yüzyillardan beri Fra sa'ya kargi besledigimiz dostinga dayanarak, Urfa, Marag ve Antep'in m tarekeye aykm olan iggalini, Heyeti Temsiliye adma protesto etti ve hall bu i§ga.le karp koymaya çagirdi. Ilk önce Maraf a hücum etti. Fransizlar, buradaki durumlari zay1f c dugu için çekilmek zorunda kald11ar. Mustafa KemaPin silahh çetelea daglardan inerek jandarmalara yardimci olmuglardi. Mütarekede kurm, oldugu gizli depolardan yararlanan bu kuvvetler, oldukça iyi silahlanrn 'milli
IL
I
MUTTEFIKLER MECLISI
BASIYOR
247 i
...
Türkler, Fransizlarla birlik olan Ermeniler üzerine, evleripencerelerinden ateg açm1§1ardi. Ermeniler kaçigmaya damlarmdan, n igladilar. Bir yandan da gehirde yangm çikmigti. Sehirdigmdaki bazi yerrde koyu Müslümanlarla Hiristiyanlar arasmda kanli çarp1§malar oldu. Fransizlar, ancak üç hafta süresince kan döküldäkten sonradir ki, Ma.g'i tekrar ele geçirmek için oldukça güç1ü bir birlik gönderebildiler. ma bu kuvvet tam gehre yaklagirken kökeni belli olmayan bir kaynaktan, :ri çekilme emri aldi. Fransizlardan yardim uman Ermeniler de panige ipildilar. Fransiz askerleri, kutuplardaki kadar sert bir iklimde, dag yollaadan kendilerini Suriye sminna ulagtiracak bir geçit bulmaya çahgiyorlarArkalarina da binlerce Ermeni takilmigti. Yolun kenanndaki karlarm erine dü§üp ölenler oldu. Îki yüz Fransiz askeri, sadece donma sonucun1 kollanm, bacaklarim kaybettiler. Bazilanmn elleri, ayaklan birden andu. Bütün bu harekât sirasmda, yedi, sekiz bin kisi can verdi. Bu olay, irumdaydilar.
.
için üzücü olmustu. Mara; çekilisi, Fransiz politikasinda Kilikya'mn büsbütün bogaltilmana kadar gidecek olan bir degigikligin baglangiciydi. Ïyice kugatilan Urfa :hri, cephanesi tükenince teslim oldu. Bagka yerler de, Fransizlardan daa iyi silahlanmig olan ve dolaylardaki köylerden asker toplayan Türk gellacilanmn eline geçti.. Antep biraz daha uzunca dayandi. Ancak Türk:r, daglik bölgelerde üstünlük kurmus ve genig Kilikya ovasma dogru sik k öldürücü çikiglar yaparak, Tarsus, Adana ve Mersin gibi önemli mer:zleri tehdit etmeye baglamiglard1. Böylece ateg-kes istemek zorunda kain Fransizlar, 1920 Mayismo sonunda, Ankara'ya bir heyet gönderdiler. u ateg-kes her ne-kadar daha sonra bozulduysa da, Mustafa KemaPe, güevdeki kuvvetlerini toplama firsatim kazandirdi. Ama bundan daha önemnokta, bir büyük devlet kargismda zafer elde ederek, prestijini yük:ltmig ve rejiminin tamnmasim saglamig olmasiydi. Mustafa Kemal'in bu bagarisi, Ingilizlerin öteden beri dügündükleri Ërtasanyi uygulamalarim luzlandirdi: Milliyetçi hareketini büsbütün ortasilah kaçmlmasi, Ïngilizleri, artik iyice tasaan kaldirmak... Anadolu'ya mdirmaya bag1amisti.Bu kaçirma igi, baglannda çok kez eski Türk subayinmn bulundugu yeralti örgütleri tarafmdan bagariyla yürütülmekteydi. pek zorlukla kargilagtiklari söylenemezdi. Bir kere, depolarm ço'Tûrktü; somra çalman silablan Îngiliz devriyeleriyle Yubekçileri unun çetecilerinin burnunun dibinden Anadolu'ya geçirmeye gönüllû sürü an sandalci hamal, ve sûrücü vardi. Bunlari käylü arabalarma, saman ve e ömür ylgmlarmm altma sakhyorlar, yalmz geceleyin yol ahyor, gün dogiadan önce topraga gömülüyorlar; gece olunca tekrar yükleyip, bundan srupa
Alan
lunlarm
.
248
KURTULUSSAVASI
sonra varacaklart yere kadar yeniden uzun ve agir yolculuklarma deva ediyorlardi. Harbiye Nezareti bile, mütarekenin silahsizlanma ile ilgili kl §ullanm uygulamaktan sistemli §ekilde kaçunyordu. O strada yine Harbi: Nazirl olan Fevri Pa§a gibi yurtsever subaylann da bu igde rolleri vardi. SimdiFramizlar da silah hirsizhšma gäz yummaya baglamiglardi.Mi liyetçiler, Gelibolu'da Fransizlann korumakta olduklan bir silah deposa dan büynk ölçüde silah yagma etmi§lerdi. Fransizlar buna karsi, sadec saldirganlann kendi nõbetçilerinden sayica üstün oldugunu söylemekle yi tindiler. Yunanhlarla çekigme halinde olan Italyanlar, daha bagtan be milliyetçileri tutmakta ve gimdi de, birliklerini çekmeye hazirlandiklari ; sirada onlara silah satmaktaydilar. Üstelikta§iyicilara kendi müttefikler nin kontrolundan siynlmak için yardim bile ediyorlardi. Îngilizlere gelia ce, onlar da bagtan beri silahlarm toplamp saklanmasi igini pek siki tutm: nuglardi. Bir ingiliz kurmay1, genel karargâhta, yalniz Türklerin silahlar ni alip da Rumlannkini birakmamn hakh bir gey olmadigun söylemigtl Milliyetçi kuvvetlerin silahlanmasi böylece sürüp gidiyordu. Fransizlann Kilikya'daki yenilgisini ve bunu izleyen temizleme hari kâtim ögrenen Paris'teki delegeler, bir milliyetçi tehlikenin varhgim anl: maya bagladilar. Lloyd George, Mustafa Kemal'den söz ederken; istihbaratimiz hiçbir zaman zekâdan bu derece yoksun olmarmiti,' deme zorunda kaldi. Simdibile Kemal'in kendi adma mi, yoksa Ìstanbul hûki metinin emriyle mi davrandigun daha kestirememiglerdi. Lord Curzon b arasinda bu kadar yakm bir iligkinin varhšmi ancak gimdi anl: le, 'aske
'ikisi
mig oldugunu' açikladi. Bunu son aldigi raporlardan
ögreamisti.
Musta.
Kemal, kuralmasi tasarlanan Ermenistan Devleti içinde bir gehir olan E zurum valiligine atannugti! Arna, onun resmi durumu ne olursa alsun, be ng anlagmas2m hazirlarken bunu uygulamak yo11arim da aragtirmak gerek yordu. Bu konuda dügüncesi sorulan Yüksek Komiser Amiral de Robeck, y: pilacak sert bir anlagmamn, pyüzde yüz direnigle kar§ilanacagim, Itil 2 Bu konuda komik bir olay gudur: itilât Devletlerinin Haliç kiyllanna yakin bir yerde kapisina her gece balmumu silah depolannm mühürler konutuyer, ama sabahley bu mühüder parçalanmig olarak bulunuyordu. Nöbetçiierin hiçbir geyden habe yoktu. Bir gece binays gözetlemek igin nöbet tutan bir Ïngilizsubayi, yan babge3 bir keçi sürüsü sokulmug oldugunu gördü. Bu sakalli yaratiklar, kaplya yaklagara iki tutam ot arasanda b1r de mühür ylyoriards. - Harold Armstrong: Türkey in Trav il (Türkiye'nin Do§umu). 3 Sonradan Filo Amirali Sir Jon de R>beck.
MÜTTEFÍKLER
MECLÍSÌBASIYOR
249
Devletlerinin bunu hesaplayarak Ïstanbul'daki durumlarini güç1endirmeleri gerektigini bildirdi. Bunun üzerine Yüksek Kurul, Türkleri yola getirmel< için, bu kuvvet gösterisine girismeyi tasarladi. Bu da, Mustafa Komal'in önceden sezmig oldugu gibi, Isgal Kuvvetterinin gimdlye kadar sadeolduklari' ÌstanbuPun busbütür ve sikica iggali biçiminde olacakti. ce yine kan§ilmayacak, ama Harbiye Nezareti kontrol altma yönetime Sivil almacak ve askeri bir sansür kurulacakti. Yüksek Kural, gerçege pek de uygun olmayan bir teklif yap1yor, 'Mustafa Kemal'in Erzurum'dan azlini' (aynen) istiyordu. iggal, ban§ anlagmasi kogullanmn uygulanmasma kadar 'var
surecekti.
Mustafa Kemal, Ístanbul'un yakm zamanda iggal edilecegini Fransizlardan ögrenmigi. Haberi, Rauf Bey'e ulagtirarak, Milliyetçiliderlerin §ehirden avrilmava hazir olmalanm bildirdi. Meclis, ne olursa olsun, Ítilâf sürdùrmeliydi. dialememeli Devletterinin kararlarrn ve çaligmalarim Ama milliyetçilerden yeteri kadanmn, Istanbul'dakinin yerini alacak bir gelmeleri gerekliydi. Bunlarm kaçahükümet kurabilmek için, Anadolu'ya Bankasina kolayla§tirmak Osmanh için para da yollamisti. sim 16 Mart 1920 sabahi erken saatlerde, ingiliz savas gemileri karanhkGalata köprüsü yakmlarma geldiler. Ïngiliz tanklan ÏstanTan yararlanarak -bul ve Beyoglu sokaklarmda dolagmaya bagladi. îngiliz askerleri, karakollari, inzibat noktalarm ve baghca resmi binalari iggal ettiler. Haber, Ankara'ya railliyetçilere bagh bir telgrafçi tarafmdan ulagtirilmisti: 'Bu sabah,
SehzadebagtadakiMuzika.karakolunu,
ingilizler basip
ederek neticede Istanbul'u ingilizler müsadame iggal altma ahyorlar... Simdide Harbiye'nin iggalini haber aldik. önünde Ingiliz askeri oldoku, fakat Haltâ Beyoglu telgralianesinin meçhuldür edip etmeyecegi telgrafhancyi ingal oradaki
askerlerle
oturmus, telgraflari okugöndermelekornutanlara yor, kâtiplerine buniarx azellemelerinive bütun rini söylüyordu. Harbiye Nezaretinden de bir mesaj gelmisti: Mustafa Kemal, Aukara
telgraf merkezinde
'Sabah Îngilizler basarak ahi kisi gehit ve on beg kadar da mecruh oldu. SimdiIngiliz askerleri dolagiyor. Simdiiçeriye giriyorlar. Nizamiye kapisma. Teli kes. ingilizler buradadir.'
Ïstanbul Merkez telgrafhanesi de olaylan dogruluyordu: 4
Bir tarih belgesi de§erindeki bu telgrafiarin dili ve ifadeleri notu). tiri1meden birakilmigtir. Kaynak: Nutuk. (Çevirenin
uygun olarak. hiç deël§ I
I
KURTULUSSAVASI
250
'Paga Hazretleri, Harbiye telgrafhanesini de Ïngiliz Bahriye askeri iggal edip teli katettigi gibi bir taraftan Tophane'yi iggal ediyorlar. Bir taraftan zirhhlardan asker ihraç olunuyor. Vaziyet vehamet kesbediyor. Sabahki müsademede 6 gehit, 15 mecruhumuz vardir... Sabahki bizim asker uykuda iken Ïngiliz Bahriye efradi karakola gelip uykudan gagkm kalkmca, müsadei§gal elmekte iken, askerlerimiz meye baglaruyor... Ïgte Beyoglu telgrafhanesi de yok. Orasim da iggal ettiler galiba. Allah muhafaza buyursun, burasun da i§gal etmesinier.. Ïçte Beyogmûdûrleri lu telgraf memurlan, geldiler. Kovmuglar. Bir saate kadar burast da iggal olunacaktir. Simdihaber aldim Efendim.' Mustafa Kemal, 'Mebusan için bir haber aldimz mi? Mebusan teIgrafediyor mur diye sordu. 'Evet, yapiyor,' yanitim aldi. O hanesi muhabere anda haberlegme kesildi. Ïngilizler Merkezi iggal etmig1erdi.6 Fransiz ve Ítalyan birlikleri bagka harekâta girigmig degillerdi, ama ehrin ingilizlerin eline geçtigi iyice anlagildiktan sonra, onlar da katildilar. Çokölen olmanugti. Yalmz Ìngilizlerin bir askeri bandonun mizikactlarim silahh asker sarup öldürmeleri, Türklere çok aci gelmisti. Iggal sabahi, Nazir Fevzi Pa§a da aralannda olmak üzere, bütûn Harbiye Nezareti Kurmay Heyeti, binamn õnändeki meydanda durup beklediler. Ïngiliz subaylari içeride arama yapiyorlardi. Ingilizler §ehirdeki bûtün evleri aragtirkabirleri degerek içinde silah sakh olup olmadigina dilar, mezarhklardaki
baktilar. Gazete idarehanelerine girerek müdürlere, yazacaklan §eyleri dikte ettiriyorlardi. Sikt bir sansür kurulmustu. Íggalin nedenlerini açiklayan ve yükleyen Türklere gazetelerde harfi harfine bir bildirinin yaymlansuçunu emir, tendi. çünkü Bu müdür yardimcismm is bir hoguna gitti, gazete masi . içindeki harf kelimesi, Erraeni söyleyisine göre, yanlig imlâ ile yazilmigti. Böylece çevirinin bir Türk tarafmdan yapilmadigi okuyucularm da gözünden kaçmayacakti. 'ϧgal Ordusu' imzall bu bildiri, Ïttihat ve Terakki'nin suçlarmi tekrarliyor, _sonra 'Milli Hareket' içindeki Íttihatçilarmyeni suçlarim ortaya vuruyordu. Itilâf Devletleri, bang peginde kogarken, yeni bir savag dönemine girmig olnyorlardi. Böylece gebir, geçici olarak i§gal ,
5
Mustafa Efendi
Kemal,
sonra haberleri kendisine ulagtirmig olan Manastirh Hamdi telgraf memuruna tegekkürlerini açakça belirtmig ve Ankara'ya getirterek Karargâh Telgraf Memuriuguna atamigtir. daha
adÍndakibu
MÜITEFÍKLER
MECLÏSÏBASIYOR
251 i
edilecek, 1stanbulhenüz Türklerin elinden ahnmayacakti. Ancak, genel bir kargaçahk ve misilleme hareketleri görülecek olursa, bu kararm degigmesi de olasiydi. Bir gazete, güzel bir bulugla, sansürün emrine uyarak, iggali yorumlayacak yerde, bagyazdanni eski 'istanbul çegmelerine ayirmig ve böylece, bütün bu olup bitenleri protesto ettigini hallon gözü önüne ser-
Îggal strasmda seksen beg kadar mebus tutuklandi. Evlerinde bulunmayanlar ilk agizda kurtulabilmislerdi. Bimlardan biri de Rauf Bey'di. Sivas'ta almig oldugu karara uygun olarak, ingilizlerin kendisini Meclis'te haksizligim ortaya sermeyi istiyor, böylece yabancilann yakalamalarmi umuyordu. Rauf Bey'in bu görügüne bagka katilanlar da vardi. Bunlardan biri Halide Edip'in kocasi Doktor Adnan Bey'di. Dr. Adnan, karanni o gece esine bildirdi. 'Sen kendin, 11ükümetier dügmanimiz, milletler dostiimuz, demedin mi? Ïngiliz milleti ve parlamenter hükümetin en eskisi, milli bir cemiyete böyle bir gey yapilmasma engel olurlar.' Daha kadmca ve gerçekçi bir görü§e sahip olan Halide Edip, 'Birdenbire, bayalimde Roma Senatörlerinin, Roma aharken sükünla, olduklan yerde oturduklarm gözlerimin önüne getirdim,' diyor. Anadolu'ya ne kadar çok kisi kaçabilirse o kadar iyi olurdu. Rauf Bey'in bir Ortaçag kahramam gibi egilmez olan karakterini bildigi için tutumunu iyi anhyordu. Fakat, 'Avrupa'da birbiriyle ne kadar uyugmaz ve feci gekilde ayri iki cins insanhk standardi bulundugunu da, açikça görmeye' baglaru§ti. Böylece bagkalanyla birlikte, kocasim da yamna alarak gizlendi. Arkadan, yeralti örgütlerinin yardimiyla Anadolu'ya geçi§ hazirhklarma girigti. Meclis binasmda, Rauf Bey'in dostlan kendisini bog yere kaçoaya zorluyorlardi. Kara Vasif Bey'le Rauf Bey'in kilik degistirerek kaçmalan Rauf için iki de er elbisesi bulup getirmlylerdi. Bunu ikisi de reddettiler. ne§eli alçaklar,' diyordu. gelsin 'BuraBey, görimmeye çal1§arak, 'Birakm dayiz igte.' Aym zamanda, parlamentonun kendi kendine dagilmasi degil, ÏggalKuvvetlerince dagitumasi gerektigini ileri sürüyordu. Padigah, Rauf Bey'in bagkanhginda bir Meclis heyetini Saraya çagirm1§ti. Iki yamada süngü takmq Îngiliz erlerinin siralandigi sokaklardan geçerek Yildiz Sarayma gittiler. Sultan, kendilerine yabancilann çok güçlü olduklanndan söz ederek, Meclis'teki konugmalarm tartarak yapmalarim önerdi. 'her geyi yapabilirler; bu kadarim yaptiktan sonra 'Bu adamlar,' dedi, durmazlar artik.' Mebuslardan birçogu yurtlarma olan baghhklanm belir-
-
.
"I
252
KURTULUSSAVASI
terek karsi koymaya girigtiler. Ïçlerindeki biri parmagi ile bogazdaki müttefik filolanz göstererek, 'Hagmetmaap,' dedi, sular bu kâfirlerin gelebilecekleri en son yerdir. Bundan öteye gidemezler. Anadolu çelik gibidir. Mücadelesinde baçanya ulagacak.' Padigah onlara bir kere daha dikkatli davranmalanm ögüt verdi. 'Isterlerse,' dedi, Ankara'da olurlar.' Bunun üzerine Rauf Bey söz aldi: 'Misak-1 Millî'de belirtildigi gibi sorun, Saltanati, Hilâfeti ve vatam nasil kurtarabitecegimizdir. Milletin duygularim dile getirerek sizden, Meclis'in onayi liiçbir uluslararasi anlagmaya imza koymamamzi rica edebilir miyiz? Padi§ah kizgmhgim ayaga kalkarak belirtti. Bu, ötekilerin de kalkmalan için bir igaretti. Sul'gu
'yann
almadan
tan mebuslarla soguk bir gekilde vedalagti. Heyet, Meclis'e döndü. Görügmeler bagladi. Bir Îngiliz müfrezesi koridora girmig, Meclis muhafizlanmn Rauf Bey'le Kara Vasif Bey'i yakalamalanm istiyordu. Salon bir anda karigt1. Rauf Bey, muhanzlann Meclis'e yöneitilen bu saldmya karsi koymalan gerektigini ileri sürüp duruyordu. A ma Meclis Bagkam muhafiz komutamna silah kullamlmamasmi emretti. Ïki milliyetçi gef böylece tutuklanarak, bir Îngiliz zirhhsma, oradan da daha yüz elli kigiyle birlikte Malta'ya sürgüne gönderildiler. Aralannda mebuslar ve çegitli suçlarla tutuklannus olanlar vardi. Mustafa Kemal, bu tutuklanmalara kargi misilleme olarak, Anadolu'da kalmig olan bütün ingiliz subaylarunn tutuklanmasun emretti. Erzurum'da bulunan Rawlinson
da, bunlarm
arasmdaydi.
Meclis iki gim soara tekrar toplandi. Çogunluk,yabanc1 birliklerin saldirist ve bazi üyelerin zor kullamlarak tutuklanmasi kargismda, mebuslaimkân kalmadignia karar rin görevlerini serbestçe yerine getirmelerine verdi. BöyIece, Meclis'in, çahgmalarim süresiz olarak durdurmasi kabul edildi. Ali Riza Paga'an yerine Sadrazamhga gelmig bulunan Salih Paga, Ïtilâf Devletlerinin bir notasma verdigi cevapta, Mustafa Kemal'le milliyetçi gefleri suçlamay1 reddederek çekildi. Hükümet Bagkanhgi bir kere daha Tevfik Pa§a'ya teklif olundu. O da reddetti. Sonradan hem kendisi, hem de çok kisi bundan pigmanhk duyacakti; çünkü Tevfik Paga'am reddetmesi, Padiµha, Damat Ferit'i bir daha hükiimet basina geçirmek firsatim vermigti. Ferit Paga, Churchill'in dedigi gibi, derecede çürük bir hükümet kurmayi bagardi.' Îlk igi Parlamentoyu -son Osmanh Meclisi Mebusammdagitmak oldu. Arkadan, milliyetçilere karsi bir iç savag niteligi alacak olan hareket hazirhklanna girigti. Ingiliz Yüksek Komisyonu, iggali .bir bagari olarak kabul ediyordu. Amiral de Robeck, Lord Curzon'a gönderdigi iyimmerlik dolu bir raporda, 'görülmemig
i
MUTTEFIKLER
MEÇLISI
BASIYOR
253
kargi öldùrücü olmasa bile, a(pr bir darbe oldugunu unun milliyerçilere Sylûyordu. Genelkurmay Bagkam Sir Henry Wilson, bu dügüncede degili. Hatiralarmda: 'Bu uzun kuyruklulann gerçeklere hiç akh ermez,' diye aziyordu. 'Samslar ki, Anadolu'da onlann fermamm okuyan vardir. Biz
içbir zaman, hattâ mütarekeden sonra bile, daha içerilere sokulmayi deemedik. Gerçekten de, Anadolu'daki Ingiliz iggali, gimdi bogaltumig olan irkaç noktayla suurlamp kalangti. Igin ashna bakilirsa, Itilâf Devletleri, Yunanhlann Anadolu'ya irbirl arkasindan yarattiklari iki olayla önderitmesi, öteki de on ay sonra Istanbul'un i§gali- Anadolu'da oldugu adar Avrupa Türkiyesinde de en geçerli termamn, Mustafa Kemal'in fer-biri
2am
olmasini saglamislardi.
Ir
I
YÍRMÍALTINCI Kagmyla Anadolu'ya
BÖLÜM Geçig
ÏNGÏLÏZLER, Mustafa Kemal'e bir kez daha, buyük bir siyasi bagista bulunmu§lardi. O da bundan yararlanmakta gecikmedi. Hemen bir bildiri yayinlayarak 'Ïstanbul'un zorla i§galiyle Osmanh Devletinin yedi yüz yillik hayat ve egemenligine son verilmig' oldugunu açikladi. Duruma böyle göräyordu. Her zaman oldugu gibi, bundan sonra da Türk milletinin yagamasi için yaptigt savasta Müslümanhia siginmayi elden birakmayacakti. Millete, 'Girigtigimiz kutsal bagimsizhk ve vatan savagmda Tann'run yardimi
bizimledir,' diyordu. Iyi bir kurmay ve akilh bir politikact olan Mustafa Kemal hiçbir seyi unutmuyordu.
Türkiye digmdaki Müslümanlari
hatirlayarak,
onlara da bu-
na benzer bir bildiri yolladi. Yabanci devletleri de unutmuy degildi. Ama Avrupa ve Amerika'mn degil, ilim, irfan ve medeniyet Avrupa ve Amerikasima vicdanma' seslenerek, bugüne kadar yazmadigt bir 'resmi
'tarihin
smkast
milleteykil eden ve Wilson prensiplerine dayanan bir mütarekenin araçlanndan yoksun birakmasmdan dogan ve hileye dayanmasi ti savunma yüzünden, ait olduklan milletlerin geref ve haysiyetleriyle de bagdagamabirakti.I yan bu hareketin takdirini'kendilerine Hiristiyan azmliklan da hatirlayarak, çegitli yerlerdeki komatanlara gönderdigi bir genelgeyle Türkiye'yle dig dünya arasmdaki baglantimn geçici olarak kesilmesi yüzünden bu azmliklarin artik yabanci korumasmdan yararlanamayacaklari, bundan dolayi 'Hiristiyan ahalinin tam bir huzur ve 2rkmuzm sükûnet içinde hayatlanm sürdürmelerinin, dogustan sahip olduuygarliga edecegi üzerinde kesin bir belge' tegkil durdu. Bütün bu iggu
ler, ingali izteyen birkaç saat içinde olmustu. 1 Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
KAÖNIYLA
ANADOLU'YA
GEÇÍS
255
Mustafa Kemal bundan sonra, en büyük ige, Ankara'da kendi girigiriiyle yeni bir Meclis toplama igine girigti. îki gûn süreyle, telgraf bagma turarak, bu sorunu bütün komutanlarla konustu, tartisti: Sonunda, ga.üstü yetkiye sahip' bir Meclis toplanmasi için bir bildiri yaymladi. Aslm.a bu, sistemini degistirecek olan bir Kurucu Meclis'ti. Bundan Parlemento üyelerinden kurtulabilenler bu Meclis'e katilabilecek:rdi. Ust tar afi için.de belirli bir tarihte çegitli yerlerde seçim yapilacakti. Bu arada iggal ordusundan siyrilarak Îstanbul'dan Anadolu'ya geç2ek her yurtsever için, her eli ayag1 tutan asker için bir görev olmustu. Ïnmilliyetçileilirler, kentin bütün duvarlarna bagkomutanlarmmimzasiyla, [ gizleyen herkesi, büyük harflerle ÖLÜM'le tehdit eden Türkçe ve ingi.zce ilânlar asmiglardi. Ama iggalden bir gün önce, milliyetçileri tutukla1ak için, saklandiklan yerleri bilen sivil ajanlar yerine üniformali asker milliyetçilerin ullandiklanndan, çogu, kiyafet degigtirerek bogazm kargi ry1sina, oradan da gizli yollarla yurdun içlerine kaçmigt1. Halide Edip de, kocasi Doktor Adnan'i hoca kibšma soktu, kendi de agh kansi rolûne girdi. Geceleyin kargiya geçtiler. 'Bogaziçi, harp gemiipklanyla :rinin pml pinl. Toplar kiyilara çevrilmi§. Bahriyeliler a§agi ukan dolagiyorlardi.' Usküdar'da bir tekkeye gittiler. Burada derviglere aisafir olabileceklerini biliyorlardi. Tekkede, kendileri gibi kaçan dõrt aebusa daha rastladilar. Halide Edip'e bamlardan biri: 'Bize simdilâzim lan gey, adamakilh bir harita, bir de kilavuz,' deyince, içinden, igte akh apada bir adam, diye geçirdi. ikincisiyse:'Bende be§ bomba, üç tabanca ar; çantamm içinde, korkmaym, harbe haziriz,' diye böbürleniyordu. Halie Hanim, berikinin hiç de alolh olmadigma karar verdi. Adnan Bey'le birlikteAnkara'ya gidigleri, buna benzer sayisiz kaçiglaAnadoLa bir örnegidir. Halide Edip'in tanimlamalar da o zamanlardaki J'nun kogullarmi yansitir. Usküdar'dan baglaylp iggal altindaki Izmit yaEmadasmdan doguya giden yol, Îngiliz ath ve piyadeleri tarafmdan iyice itulmustu. Dag yollari da Ïtilâf Devletlerinin silahlandirdiklan Rum çeteilerinin sürekli saldinlanna ugruyordu. Az sayida Türk çeteleri de millietçi göçmenlere yol açabilmek için, bunlara kary mertçe dövügüyorlardi. Lütün yol boyux1ca, cesur ve fedakâr telgrafçdarm kurmug olduklan gizli ir telefon sisteminden de çok yararlanddar. Bu telgrafçilar, her milliyetçi rubun bir yere ne zaman gelip, ne zaman aynldigun ve kendilerine engel lmaya çahgan iggal kuvvetlerinin hareketlerini bir merkezden ötekine giz'ola-
'hükümet
.nceki
.ce '
bildiriyorlardi. Yolculugun baglannda Halide Edip, arabayla gidiyor, tamnmalan da-
256
KURTULUSSAVASI
'
dolambaçh yollardan yaya yürüyorlardi. Bir akha kolay olan erkeklerse, amüstü bir köye geligini ve orada bir Ïngiliz müfrezesiyle kargilagmasmi öyle anlatir: 'Birdenbire bir çift yorgun mavi göz, bagim arabaya uzatti. Araba cmm bagirmasmdan korktum. Fakat, a damca giz bagini çevirip yürü2
dü gitti.' Geceleyin, gidecegi yere vardi. Geligini hemen telefonla Merkeze bilHalid Hamm Sama-ndira'ya sag salim geldi. dirdi: 'Alo, alo, Alemdar!. Adnan Bey'le Cami Bey daha sonra gelecekler, onlar yürüyorlarmig,' Gece geç vakit onlar da sag salim geldiler, ama hiç durmadan yeniden yola koyulmalan gerekti. Bu sefer bir kagmya binerek karanhkta arka yollara saptilar. ÇünküÏngilizler, geleceklerini ögrenmig ve çetecilerin meleri için projektõrleriyle çayirlan taramaya baglammlardi.
onlari gör-
Halide Edip, yolculuk sirasmda direnigin hammaddesini olugturan çeitli savagçi tiplerini incelemek firsatim buldu. Bimlann arasmda, irklaro mn gelenegine uyarak, baslaya kargi dogu.stanbaskaldiran, basa geçtikleri zaman da despot l<esilen heyecanli, çogkun, vahgi tabiath Makedonyah jandarmalar vardi. 'Hepsi belirsiz bir gekilde, yeni bir Türkiye hayal ediyor ve bunu yaratacak bir kahraman dügünüyordu.' Söylentilere göre, eskiden, gimdi Hayber geçidinde Íngilizlerle dövü.sen Enver Paga'mn yamnda daglarda savagunglardi. Enver Pa§a yürekli adamdi. Padi§ah da hainin biri. 'Evet, Osmanh Hanedamadan birinin ülkeyi yabanc11ara satmasi affedilmez bir ayipti! Kumandanlari lâfi, Enver Pa§a'dan Mustafa Kemal Pa§a'ya getirdi. 'Ne kadar büyük bir asker oldugunu ve Yunanhlan Atina'ya defedecegini söyledi. Sonra gördügü yavag hareketli, daha gerçekçi, uzun boylu, kara sakalh, tath yüzlû, bir Anadolulu onlardan baska bir tipti. 'Bu adam sâkin, içinden alayci, becerikli görünüyordu. O ne Enver Paga'mn ingilizlerle kavgasma, ne de Mustafa Kemal Pa§a'nm Yunanhlan Atina'ya sürecegine inantyordu. Padigalun ihanetini hissetmekle birlikte, ona sövmüyordu. Kendisi için-bizim bagarimiz güpheli görünmekle birlikte, gene. de sadakalla hizmet ediyordu.'
Ïlerledikçe, bûtün yollarm Ïngiliz athlan tarafmdan tutulmug oldugu anlag1hyordu. Sarp dag yollarmdan gitmek zorundaydilar. Oralardaki bagbozuk çeteciler, kendilerine muhafizhk ediyorlardi. Bu çetecilerin 'Çok dikkate deger psikolojileri vardi. Bir taraftan çok giddetli ve kanh, bir taraftan da çok insan hisliydiler. Hele verdikleri sözden hiç dänmüyorlardi. 2
Haiide Edip Adivar; Türk'ün Ategle Imtiham.
3
Tirnak içirideki cümleler Halide Edip Adivar'mdir.
notu). (Çevirenin
KAÖNIYLA
ANADOLU'YA
GEçi§
257
denilen geye kargi büyük bir nefretleri vardi. Çünkühükümetin adma diye her türlü geyi yaptigma emindiler. Fakat, Türkiye'nin da-
Lkümet
aun
a sadik evlâtlanydilar.' gitmekte olan bir subay grubu da kendilerine kaArkadan, Ankara'ya li. 'Bu muntazam giyinmig, eski Istanbul tavirh zabitlerle, kaplana benren õrnekler arasmda nasil bir tezat vardi!' Simdibu iki tip -çetecilerle :erler-arasinda savag geligtikçe daha da büyüyecek olan bir çatigmamn ölçüde ;ük bir örnegi bag göstermisti. Komutayi kim eline alacakti? Ro.ntik çete bagi, bütün atilganligina ve cakasma ragmen, ciddî tehlikelekoymak için gerekli olan plan kargi ve örgütü kurmak yeteneginden yokidu. geçecek Baglanna insanm bir kurmay olmasi gerekliydi. Yeni geJerin en yüksek rütbelisi olan Albay Kâzim'i seçtiler. Kâzun Bey içinInunasebetsiz çetelert' 1, 'Ah gu diye dügünüyordu. Fakat durumu idare :rek reisinin elini sikti karismayacagmi söyledi. çete ve onun maiyetine ndisi yalmz subaylarla me§gul olacakti. Halide Edip'in sadik yardimeisi :hmet gerçek bir asker olmasmdan gurur duyuyo.rÇavug, "Askerlere çeteler hükmedemez," diyordu.' Hayvan sirtinda, böyle bir sürü olaydan ve birçok da yolu dolandiktan Ira, Marmara deniziyle Ïzmit Körfezinin son olarak görüldügü .tepeye dilar. 'Bütün atlar durdu ve bütün gözler yegilimtrak mavi su parçasma rildi. Hiç kimse yamndakine bakmiyordu. Herkesin gözü belki de ebeHerkes kendi içine en terkedecegi hayatmm bu parçasina çevrilmigti. dimig gibiydi. Herkesten önce atimi tepeden agagi sürdüm. Deniz artik ünmüyordu.'" Õnlerinde yalmz Anadolu'nun genig çorak düzlükleri uza'kumandamn
ordu artik.
Böyloce agir agir ve güçlükle bir dünyadan bir baskasma, Istanbul'un ungesindenAnkara'mn yörüngesine geçiyorlardi. Mustafa Kernãl'in idisinden bir telgraf aldilar. 'Yürek hoplatacak haberler veriyorda.' Ali çekilmeye zorlamig oldugu için demirat Paga, ÏngilizleriEskigehir'den u açikti. Hemen en yakm-istasyona giderek yolculuklanmn son kismim ule yapacaklardi. Burada, Îstanbul'dan bagka bir yolla gelmig olan tamnm1§ gazeteci gitti. Yaklagirnus Nadi ile bulugtular. Tren, Eski§ehir'den Ankara'ya 1, Yunus Nadi, 'Halide Hamm, istasyon lunca hmç dolu. Orada birkaç söylemek gerekecek. Bizim adimiza konugur musunuz?' dedi. Halide Edip: 'Merak etmeyin, konugurum,' diye cevap verdi. .
Timak içind-eki yazrlar, yine Halide Edip Adivar'mdir. .
Atatiirk
/ F:
17
KURTULU§ SAVASI
258
--
'Gün karanyor, istasyonda toplannus olan kalabahk farkedilmiyordu.'An larmdan aynlan ince, gri bir siluet, luzh adimlarla, eldivenlerini çakarara trene dogru geldi. Karanhkta, genig kö§eli kalpagimn altmda yüzünûn biç mi ve rengi pek seçilmiyordu. 'Trenin kapisi a çilmca, Mustafa Kemal Pa inerken yardim etti. Bu elin çavik hare a yaklagti. Bana merdivenlerden keti ve kudreti, bana Mehmet ÇavuglaMillî Mücadelenin, yolda arkada; hk etmig oldugum gahsiyetlerini hatirlatti. Fakat bu kiidretli el, gekil itiba riyle ötekilerden koca bambagkaydt. Anadolululann elleri nmnmiyelle man, genig ve zalimleri girtlagmdan yakalamaya kadir görünür. Mustaf Kemal'in gergin derili, uzun parmakh beyaz eli, Türk'ün bütûn hususiye1 lerlyle birlikte aym zamanda hâkim bir vasfa da sahipti.'6 Yavag sesle: 'Sefa geldiniz, hanimefendi,' dedi. Ïgte Ankara burastydt. Halide Edip'in içinden dûçûndügü gibi, 'Mil Hareketin Kâbesi!.' O stralarda Ankara, Anadolu yaylasimn gögsünde iki meme gibi yül selmig bir çift tepeden bagka bir gey degildi. Tepelerden birinin üstünde Türklerin saylli çarp1§malarma sahne olmng eski Ankara kalesinin yiki duvarlari yükseliyordu. Kalenin sirtlanyla çevresi ve içi, zikzakl1 yokush ve gübre y1gmlari arasmda tavgan yuvasina benzeyen, ama içinde insanla: yagadigt dam dama, kafes kafese yikik dökük kerpiç evlerle doluydu. O s: ralarda Ankara'da, gicirtili kagnalar digmda tek tapt arac1 olan köhne i arabalan, yagmurun bol oldugu bu mevsimde, ta§lan çamurla kaph yokun lara güçlükle tirmanabiliyorlardi. Milliyetçilerin Karadeniz'deki limam Inebolu'dan daglar arasmda y< rucu bir yoleuluk yapatak gelmig bir Tûrk savag muhabiri, burasim 6 Hancilar kendisini alayh bir güliimseyi§1eselâml bir çukura'benzetmigti k alabahk yorlardi. Schirdeki o dereceydi ki, oturacak yerler adam bagit Yatabilmek için birkaç merdiven basamaj hesaplamyordu. metre kareyle mutlu. sonunda, En bir elbise dolabmda geceledi. bulursa ne Ashnda Ankara gimdi büyûcek bir kasabadan bagka bir gey degild Savag sirasmda bütün bir kesimini yoll eden bûynk bir yangmdan sonra ni fusu yirmi bine inmigti. Bo yangmdan kalan kara lekeler, kalenin eteklc rinde birer yara izi gibi duruyordu. Kaledeu çepeçevre çaplak ve agaçs bir ova görülüyordu. Burasi kigm kar altmda kalir, yazm da güne; altmi kavrulurdu. Tek tük bir iki kuyu.ve yagmur yagdigt günler digmda, su yüs 'berb:
görmezdi. 5 Halide 6
ra'da.
Türk'ün Ategie Ímtihani. Haydar: A Angara auprees de Mustafa Kemal
ϯdipAdivar:
AIâeddin
-
Mustafa Kemarle
Ank
KAÖNIYLA
ANADOLU'YA
GEÇÍS
259
Biraz uzaklardaki alçak, sarp, dalgah, renksiz siradaglar bu yöreyi Kent -ki kent deÇünkü,Ankara henüz gerçekten bir :ye daha vakit isterdi- yaylaya dogru uzanmaya baghyordu. Sonralar dada uzanacakti. Ama gimdilik, kigin batakhk haline gelen, genig, boz bir aziden öteye geçememigti. Jön Türklerin, Osmanhiann ihmalini kapatik için diktikleri birkaç resmî yapi ve istasyon binast buradayd1. Bir de kimsiz Belediye Bahçesi vardi. Bu 'Îhtilâl Kâbesi'nde zariflik de, rahathk da pek kolay bulunur geydegildi. Ancak starsiz gök kubbesinde, açik ve saydam semasmda, mzarasinda, agirbaghhginda ve buna kargilik sabahlarmi ve aksamlarim aklendiren kirmizi ve erguvanî igiklannda öyle saf bir hava vardi ki, Anaymrdi. ra'yi bagka yerlerden Yerlileri bile, kendilerine özgü sessiz ceretleri, topraga bagli insanlarda görälen gurarlan, Ïstanbullularinkolay layamadigt giveleriyle apayri kimselerdi. Çevrelerinikugatan dügman bir dünya içinde, kaderlerini Mustafa Ke11'e baglamig bir avuç yurtseverde, tipla çöldeki insanlar gibi, o garip ardaglik ve sevinç duygusunu cantandiran gey, igte bu yalmzhk, bu hkti. Gerçekten de burasi bir çöldü. Bu çöle can vermek ve aynca Türki'nin Asya'da kalbinin tekrar çarpmasim saglamak için, dagimk ve sakh surlan biraraya getirerek oliimlu ve gerçek bir kuvvet halinde toplaik, bir düzene sokmak gerekiyordu. Bu an için ezici bir ûstûnlûkte gibi irünen bütün güçlüklere ragmen, gözlerini bu amaçtan ayirmlyorlardt. 'yöre'ydi.
vrelerdi.
'apay-
I
--
I•
I
.-
BÖLÜM YÍRMÍYEDÍNCÏ Ankara'da
Meclis Toplamyor
BA¶LANGIÇTA yabancilara kargi açilmig olan Kurtuin§ Savagi, gimdi bi yandan da kendi aralannda bir iç savag, hattâ bir kutsal sava§ biçimindi ge!igmeye baglamigti. Padigah, milliyetçilere kargi dügmanhgru açikça or Seyhislâm, koymus; 'Padigaha karp ayaklanma' baglikh. bir fetvayli taya sözler1e sona eriyordu: onlan asi ilân etmigti. Fetva, 'Bu asileri öldür su mek caiz midir? Elcevap: Bunlan öldürmek vaciptir Fetva, yurdun her ye rina dagdmig, bazi yerlere de iggal kuvvetlerinin uçaklanyla havadan atil sahte temsilei o- u. Damat Ferit, Sadrazam olarak milliyetçileri ieri' diye suçluyor, bunlann kendi kisisel Inrslan için ülkeyi harcamaya ka rarh, birtakim sanlmi§ kisiler oldugunu ileri sürüyordu. Anadolu'ya, halki, Sultan ve Halife adma, milliyetçilere kargi savag Imk2rtmak için din adamlan gönderilmigti. Kuvayi Milliye askerleri subay lanna karp ayaklanmaya ya da kaçip köylerine dõnmeye zorlamyordu. Ço gunu istanbul'dan toplanmg ipsiz güçsüz ayak takimmm olusturdugu bir Hi lâfet Ordusu kurulmu§tu. Bunlara iyi para veriliyordu. Çarçabuk baglanna getirilen subaylar, burlan izmit'teki karargâha göndermekle görevlendiril di. Kisa zamanda bu orduyla ona bagh çeteciler, Kuzeybati Anadolu'yu de netimleri altma alacak duruma geldi. Mustafa Kemal bu çe§it bir savagl: ve ora bagh olarak da ordusuna düzen vennek sorunuyla kar§dagmca, ill yap21acak igin bir Millet Meclisi toplamak oldugunu anladt Direnig hare keti için .gerekli olan halk destegi ancak bu yoldan elde edilebilirdi. Yu her geyin megru ve ka nus Nadi ile konustuklan bir sirada, 'Zamammizda nuna uygun olmasi gerekir,' demigti. 'Giri§ilecek her hareketin halkm ka rarma dayanmasi ve halkm istegini belirtmesi garttir.' Bundan dolayi, aske rî harekederin kanun çerçevesinde seçilecek bir meclisin onaymdan geç mesi gerekiyordu. "milletin
i
.. . - - .. .
I
,l
I
I
ANKARA'DA
ME CLIS TOPLANIYOR
261
Mustafa Kemal meclisi kurarken 1stanbul'unislâmei bildirilerine aykargthk vermek zorundaydi. Bu yüzden hâlâ Hilâfet adma i§ gögibi davramyordu. Oysa, güttügü amaç, Halifelige son vermekti. ormus kendilerine saygi gösterilerinde bulunarak seferkara'daki etti; onlar da Ístanbul'dakinekar§1bir fetva çakardilar. Dûçman baskiilmda verilen bir fetvarun hükümsüz oldugunu söyleyerek Müslümanla'Halifelerini esirlikten kurtarmaya' çaginyorlardi. Sonradan hainlikle olan Halifenin, gimdilik, sanki dügman elinde tutuk1uymus ngalanacak i gösterilmesi gerekliydi. Mustafa Kemal, kendi taraftarlarindan birçogunun, hâlâ kararsizhk ide bulunduklarini biliyordu. Asi diye kanún digi ilân edildikleri halde, i dügüncelerine ve geleneksel yörelere hâlä siki sikiya bagh bulundukla.giri§mi§ olmaktan çekiniyorlardi. Mustafa Keçin açik bir ayaklaumaya 1kendilerine guven vermek ve yeni seçilen meclise gelmekten çekinebicesaretlendirmek ek olan mebuslari için, Halifeninkinden daha çok durla dolu bir bildiri yayinlayarak her yere dagitti. Meclisin aç1h§mm cu>içimde
'ulema'yi,
y
.i
ya rastlayacagmi, daha önce Hacibayram Camiinde topluca namaz kihKur'an'm nurdua edilecegini bildirdi. 'Bütün saygideger mebuslarm, Egiginm bütün müminlcr üzerine nazil olacagi bu dini dua törenine katiaklarmf söyledi. Günän kutsal önemini belirtmek için hatim indirilecek ve iki gün önbaglayarak her yerde buharî-i perif okunarak 'Zat-i Âli-iHazreti digahi ve Halifenin' dügman elinden kurtulmasi niyaz edilecekti. Milli- . arkadan Meclisin .çi hareketin kutsal anlami üzerinde vaizler verilecek, hgim kutlamak için törenler düzenlenecek ve mevlut okunacakti. Ìlk Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü, bu dini tõrenler içeride, kapilarim açti. ÎngilizlerinÎstanbul'u iggali üstünden beg hafta kabir zaman geçmig bulunuyordu. Mustafa Kemal'in askerleri, Sultan'm ecilerinin girigebilecekleri bir saldiriya karsi, yakmdaki tepelerde mevalmiglardi. Ankara ve dolaylarmdan gelen halk, sittlarinda en iyi çullaberi sokaklari doldurmu§tu. ÖgleLa daha sabalun erken saatlerinden açihg törenine yakm, Hacibayram Camiinin içi öylesine dolmustu ki, buslar bile girèbilmekte zorluk çektiler. Mustafa KemaPle yamndakiler, halkm itig kakiglan arasmda, Meelise ru yürüdüler. Burasi eskiden Ittihat ve Terakki binasi olan, Sarközentioturakli bir yaplydi. Ellerinde Peygamberin ye§il sancagim tagiyan üç am, heyetin bagmda gidiyorlardi. Sancagm iç tarafi, üzerine bir Kur'an suiglenrúg bir kumagla kaphydi. Binamn üstünde kirmizi beyaz Türk I
.inden
.,
,i
I
262
KURTULUSSAVASI
-
bayragi dalgalamıordu. Bir çift koç kurban edildikten sonra Mustafa Ke
mal ilerledi ve Meclis salonunun kapisodaki kurdeleyi kesti. Yüz elli ka dar mebus, çift sira halinde, Saltanati, Hilâfeti, milleti ve üIkeyi koruya caklarma yemin etmek üzere içeri girdiler. Herkes yerini aldiktan sonr üç yûz altmig dokuz kisi olduklari görüldül Meclis, dikdörtgen biçimde, uzun, balkonlu bir salonda toplammgt Mebuslar, cilâli okul stralarma oturmuglar, bagkanve katipler için de up durma bir kürsû kurulmustu. Mebuslarm altmig beginin baglarmda fes y da sarik varda. Ellisinin bagmda da gimdi daha ilerici bir anlam tagiyan kal pak bulunuyordu. Böylece gericilerin çogunlukta oldugu ilk bakigta anlag! liyordu. Yandaki odalardan biri küçûk bir mescit haline sokulmus, rahlele dögenmigti. Elektrik olmadigi için mebuslar, bi ve namaz seccadeleriyle kahveden ödünç ahnan tek bir gaz lambasima istgi altmda görügmeler bagladilar. Birkaç gûn sonra duvarlara Meclis binasi içinde tavla ve he türlü kumarm yasak oldugunu bildiren ilânlar asildi. Alkollû içkiler de ke ancak komgu tütünc sin gekilde yasakti. Daha liberal kafah mebuslar, islatabiliyorlardi. arkasmdaki ag1zlanm dükkâmmn log odaya kapanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi adim alacak olan bu kurul, Mustafa Ke mal'le yakin arkadaglart arasmda günler ve gecelerce süren yorucu tartig malar sonucunda dogmustu. Kemal, çaligma yerini, arkadaglarmdan birka çiyla birlikte, §ehre alti kilometre uzakhktaki Ziraat MektebPne tagimigt] Burasi Îttihatçilarmyaptirmig oldugu saglam, kullampli bir yap1ydi. Bu ke rak ve agaçsiz yaylada bir gibi, yüksekçe bir yerde kurulmus örne ortasmda Burada simdiakasyalar çiçek açmakte çiftligin bulunuyordu. bir çayirlarmda ye§illikler filizlenmekteydi. Yeni Anadolu.Ajansi'm kurmakl ugragan Halide Edip'le kocasi Doktor Adnan Bey ve Yunus Nadi de orad kahyorlardt. Ismet Bey de onlardan biraz sonra, birtakim mebuslar ve ba; dönmügtü. Asker elbisesi içerisinde kir ka kimselerle beraber Ankara'ya oldugu belli olmadan, kalabahšm arasada bir kenarda sessizce sigarasir içerken, Mustafa Kemal onu görmügve bu sefer daha sicak ve caudan se kilde kucaklamisti. Yapilacak çok is vardi. Yunus Nadi sahneyi göyle anlatlyor: 'Mustaf Kemal sabah kalkmca kâtibi Hayati'yi çagirirdi: "Gel oglum, ne varmly gu dosyalarda? Oku bakahm." Fransizlara kargi çarpigmalarin süräp gittigi Antep'ten bir rapc 'vaba'
1
Mebuslänn at üstünde gelip, hayvanianni asagidaki parmakliga bagladiklan b Meclis toplantilan, Kuzey Amerika çiftçiierinin, Bagimsi2Iik Bildi.risinden sonra ya; tiklari ilk toplantilari andinrdi. (vonMikush: Mustafa Kemal.)
ANKARA'DA
MECLÍS
TOPLANIYOR
263
lmigtir. "Yeni bir gey var mi?" Fransizlar püskürtülmügler, fakat dügman "Amerikan mektebindeki rgi hûcuma geçerek gehre ates açmig, zarar varung." Mustafa Kemal emreder: "Not al. Bu durumda tek çözûm yolu Anle Urfa arasmda dogrudan.dogruya baglanti kurmaktir." Bagka bir dosya açilir:'Suruç'taki milli kuvvetler Fransizlan püskûrtäyler. Fakat silah ve cephane yoklugundan gikâyet ediyorlar. Mardin'de
dolaylarmda varmig.
Ïstiyorlar."
"Mardin'e söyleyin, versinler." "Urfa hâlâ çevrilmig durumda." "Garnizona yardim göndermeli. Söyle yapsmlar. Sonucu bana bildir." "Adana'da milli kuvvetler kiy1yayakm bir Fransiz sava§ gemisini ate-
tutmuglar."
"En iyi savag yolu budur. Dûgmam boyuna hirpalamak. "Demirei Mehmet Efe size selam yollamig." "Bana hâlâ Mustafa Kemal Pa§a Kardesim diyor mu?"
Îyi ermigler."
"Evet." "Aferin ona."'
Karargâhtaki yagayi§lan gayet sadeydi. Halide Edip; 'Âdetabir maastir hayatimn riyazeti2 içinde yapyorduk... Mustafa Kemal Paya âdeta ra.p gibi yagiyordu. Fakat bazi akgamlar öbür taraftaki bir eve gider, bagka muhitte bulunurdu,' der. Ògleyemekleri çarçabuk yenir, biterdi. Yalmz akgamlan hepsi kocaetrafmda biraz dinlenecek vakit bulurlartan at nah biçiminde bir masa L. Bu, Mustafa Kemal'in hoglandigi bir orta mdi. Daha önceleri subay kannlerinde oldugu gibi, yemegini Avrupa standartlarma uygun olarak yetek isterdi. Oysa, sofraya gelen yemekler ne pek boldu, ne de pek lezzetKonugmasiyla sofraya egemen olurdu. Ba§kalanyla geçmig olaylan harlarken kinayeli lâflar eder, hikâyelerinde hep igneli bir yön bulunurdu. ûëmanlanm oldugu gibi, dostlanm da açik bir gekilde degerlendirirdi. îsLet Bey, ince davramplan ve dügünceli büyük gözleriyle Mustafa KekaPin tam aksiydi. Agir igitmesi yüzünden, söylenenleri duymak için biraz ue egilir, daha·yavag sesle konusurdu, yornmlamalannda daha yumugak, nâlannda daha ihtiyathydi. Mustafa Kemal, tartigmalar sirasmda öyle geyler ileri sûrerdi ki, duolan dinleyicileri gagrir, bozulurlardi. inceleri daha tutucu nitelikte .r
.
Riyazet
Nefsine hükmetmek
264
KURTULUSSAVASI
biraz soara ortaya ilk söylediklerine aykiri ve kendi isteklerine daha uygun dûgûnceler de atardi. Halide Edip'in yazdigma göre, 'hiçbir geye körü körûne inanmazdi. Herhangi bir ülkûye tamamen baglammg olanlar kullanmay1 da iyi bilirdi. Kendi gayesine varabilmek için sira ile birbirine zit görûnen herhangi bir ülkûyü ele ahrdi. Hülãsa, varmak istedigi neticeden kendini ahkoyabilecek hiçbir duyguya bagh kalmazdi.' Mustafa Kemal, öncelikle erigmek istedigi amact gõzönünde tutardL Ama, kahpla§mig dügünceleri küçük görmesi, ülkenin yararina olan bii amaç gütmesine engel olmazdi. Olumsuz bir alaycihkla degil, pratik çözümler arayan bir gerçekçilikle dügünürdü. Bu çözümlere varmak için eline geçen ñrsatlardan yararlanmayi ihmal etmez, ancak bir is bagarildiktail sonra iyice yerlegmesini, iglemesini isterdi: Tûrkiye onun koruyucu varhgi altmda yeni bastan kurulacakti. Yemekten sonra karargâhta ciddî ak§am çahämalari baglardi. Büyük orta salona geçerler, orada bazen sabalun begine kadar, kargilagttklari çegitli sorunlar üzerinde konugup çahgirlardi. Sorunlann en önemlisi, ilerideki hükümete ne gekil verilecegiydi. Mustafa Kemal'le bir avuç arkadagi, Türkiye'nin, tarihinin bir dönüm noktasma gelmi§ oldugunu biliyorlardi. 'Hakikat, Osmanli Saltanatmm ve Hilâfetin yikilmig ve yok olmus oldugunu dûgünerek, yeni temellere dayanan, yeni bir devlet kurmaktan ibaretti.'3 Ne var ki, burada da, Erzurum ve Sivas'ta oldugu gibi, bu amaci açikça ortaya atabilmek güç bir geydi. Konu§malar sirasinda bir kere Yunus Nadi Bey, asil görevlerinin Anadolu'da yeni bir devlet kurmak oldugunu söyleyecek olmug; ama bu, çevrede öyle bir gaskinhk yaratmi ta ki, Mustafa, hazir bulunaniarm sadece yeni Meclisin niteligi üzerinde dügünceleri soruldugunu belirtmi§ti. Bu konudaki tarti malar uzaylp gidiyordu. Ortaya zaman zaman ukalâ· ca, kati görügler atiliyor, zaman zaman ipe sapa gelmez belirsiz dügünceler äne sûrülüyordu. Dagilmi§ Osmanh Meclisinden gelen mebuslar, yerii meclisin sadece geçici bir meclis oldugunu, bu yüzden de eskisinin bir kopyasi olmasi gerektigini samyorlar, Padigahlik rejiminin ilkelerinden ayrilmayi akillarmdan bile geçirmiyorlardi. Eski Meclis Reisi Celâlettin Arif Bey, kendisini yeni meclisin de bagkam saniyordu. Geceleri uzaylp giden tartigmalar sirasmda uyuklayip kahyor, arada bir gözlerini açarak, 'Devamhhk, devamhlik,' diye sayikhyordu. Anayasa Hukuku profesörü olan Celâlettin Arif ßey'in kafasi, yasalara simsiki baghydi. Yeni hükümeti, yasama Ancak
3
.
I
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
ANKARA'DA
MECLÍS TOPLANIYOR
265
e yürütme yetkisini elinde tutan, ama krah geçici olarak basinda bulunma181 için, bir naip tarafmdan temsil edilen, Bati modeli megrutî bir krallik ükinneti olarak yorumluyor, nalpligi de Millet Meclisinin tarafsiz baskania yakigtirlyorde. Mustafa Kemafle yakm arkada§lari ise, bambagka bir çahgmaktaydilar. Mustafa Kemal, her ne kadar yasal biçim ey üzerinde e görünü§lere bagh kalmaya dikkat edlyorsa da, aslmda hiç de siyasî süklilik yanlisi degildi. Anadolu'nun, IstanbuPun bütün gelenekleriyle, gönekleriyle baglanm koparmasi §artti. Ona yeni bir ruh, dolayisiyla yeni ir hükümet gekli gerekiyordu. Ince bir oyunla, kendi asil dügüncesinin umhuriyet oldugunu gizleyerek, Celâlettin Arif Bey'in kullandigt silahi endine çevirdi. 'Sizin istediginiz gey tipki cumhuriyete benziyor. Cumhuriet, halki ürküten bir gekildir. Hem ne diye herkesçe bilinen eski bir §ekil Mustafa Kelalim? Biz, kendimize daha uygun bir gey yaratabiliriz.' aal'in yaratmayi öne sürdügü gey, gençliginde ezberlemig oldugu Jeanacques Rousseau'nun nazariyelerine kelimesi kelimesine uyuyor ve iktidain, gerek yasama, gerek yürütme yetkisinin bölünemeyecegi ve kayitsiz milletin elinde oldugu ilkesine dayamyordu. artsiz Mustafa Kemal'in zihni, kendi sezgileriyle bu biçim bilinen ögretilefenerlerini in bir karigimiydi. Halide Edip'e göre Mustafa Kemal, latirlatiyordu. Igik saçtigt zaman göz kamagtiracak kadar parlak, fakat i§ik öndügü zaman bir §ey görmek ihtimali yok'tu.. Simdiorijinal bir dügünce ;ibi israrla ileri sürdügü hükûmet geklinin arkasmda da böyle karigik bir vardt. Halide Edip'le ötekiler bunu bir çegit Convertion gekline lügünce erzetiyorlardt. Bu, sosyal ve ekonomik yönlerden ayri olmakla birlikte, siasi anlamda, Sovyet sistemini an
gn
266
KURTULUSSAVASI
va§ ülküsù olmahydi. Slogan olarak 'Hakimiyet Milletindir'den daha iyisi bulunamazdi. Yeni Mecliste Sultan'm istibdadi ve Jön Türklerin zümre saltanati yerlerini bir çegit Halk Demokrasisine birakacak; millet, hûkümet nyelerinikendi seçmek derecesine kadar giden tam bir egemenlik kazanacakti. Mustafa KemaPin ikirici dügüncesi bir taktik zorunluluguna dayamyordu. Ne yapip yapip Meclisin denetimini elinde tutmasi gerekliydi. Ama üyeleri idare etmenin kolay bir gey olmayacagmfbiliyordu. Bunlar, meslekleri ve sosyal durumlan bakimmdan karisik bir topluluk olugturuyor, içlerinden birçogu, Kemal'in diktatörce heveslerinden kugkulamyordu. Bu akimi etkisiz hale Roymak gereklyordu. Onun için vekillerin hükümet bagkam tarafindan seçilmesi yohmdaki, gelenege daha uygun görügû derhal reddetti. Böyle bir meclisi denetleyebilmenin tek yolu, ona kendi kendini denetledigi duquncesun vermekti. Bundan dolayi Mustafa Kemal yalmz kendi arkadaglanmn degil, mebuslann da oylarun kazanmaya çahäti. Mebuslar, Muallim Mektebinde, kamp hayati yagar gibi fasulye, pilav yiyerek, yatakhanelerde kahyorlardif Merdivenin tepesinden günde beg vakit ezan okunur, mebuslar namaza giderlerdi. Yastiklanmn altinda da birer tabanca bulunurdu. Mustafa Kemal, yataklanna oturuyor, sorulanm cevaplandinyor, uzun ve sabirli aç1klamalar yapiyordu. Çogu,hükümet nazariyelerine pek akillan ermeyen halis Anadolu çocuklan oldugu için, söylediklerinin dogruluguna pek güç1ük çikarmadan inaruyorlardi. En sonunda Celâlettin Arif Bey'le arkada§lar da zorunda kaldilar. Arif Bey, pek içinden gelmemekle itirazdan vazgeçmek beraber, Meclis Bagkanligmi Mustafa Kemal'e birakmaya ve kendisi de ikinci bagkanLk ya da ba§ka bir görev almaya razi oldu. Mustafa Kemal'in açihy nutku bir önerge niteligindeydi. Ancak, mebuslardan çogunun dügüncesi ve §üpheleri gözönünde tutularak bu önergeaçtga vurmayan' bir gekil verilmisti. ye Önerdigihükümet, ne geçici olacak, ne de bagmda bir Padigah Naibî bulunacakti. Büyäk Millet Meclisinin listünde hiçbir kuvvet olmayacakti. Meclis, yasama ve yürütme görevlerini kendinde birlestirecek ve hükümet iglerini görmek için, Bagkaum idaresinde bir heyet seçecekti. Buna parantez içinde bir not eklenmigti: 'Padigah ve Halife, lier türlü zor ve baskidan kurtuldugu zaman Mecliaçe kararlagtirilacak yasal ilke içerisinde yerini alacakti.' Böylece Mustafa Kemal, Saltanata ve Hilâfete dair biricik sõzü, çapragik anlamh bir dipnot haline getirmeyi bagarmigti. 'maksadmi
4
Sonradan, Hazineye para girince mebuslara
da yüzer lira ayhk verilmig, ama yemek ve yatak paralarmi kendlierinin ödemesi istenmifi.
ANKARA'DA
MECLÏS
TOPLANIYOR
267
Meclis, bu kararlari cogkunlukla kargiladi ve kisa.bir tartigmadan sonetti. Mustafa Kemal, Meclis adina yaymladigt bir bildiriyle bunu kabul a n.illete açikladi. Meclis, kendisini bagkanhga seçmi§ti. Arkadan vekiller eçildi. Ashnda bunlardan yedisi daha önceden Kemal'le yakinlari tarafmlan seçilmig ve mebuslann oylan çoktaa elde edilmisti. Yine Mustafa Kenal'in istegiyle, ek ûye olarak, Erkâni Harbiye'yi Umumiye Vekilligine isnet Bey getirildi. Hükümet Konaginda, ne herkesi barmdiracak kadar vardi. Ïlk Vekiller ida, ne de yerlegmeye yetecek kadar masa ve sandalye çahgmaya bagladi. içinde bu kogullar -Ieyeti Ashada Büyük Millet Meclisi, bir bakuna, gelecekteki Carnhuriyetin :emelini atmig bulunuyordu. Meclisle hûkümete yasal bir görünüg vermek çin, Meclis içinde seçilen bir komisyon, yeni Anayasayi hazirlamakla göAncak bo is dokuz ayda bitebildi. Çünkü,sistemin içindeki çe.igkiler arada sert tartigmalara kadar giden tzun incelemeleri gerekli kih¡ordu. Hâkimiyet, bir yandan milletin ve dolayistyla Meclisin, öte yandan la Meclisçe kaldirilmasi degil, kurtanlmasi garanti edilen hanedamn elinde bulunuyordu. Ama en sonunda Mustafa Kemal, Saltanat konusundaki kay1tsiz gartsiz bâkimiyetini kabul tartigmalari bir kenara iterek, milletin oden, yani padigahligin devam2yla bagdagmayan bir tasaryi zorla Meclis·evlendirildi.
ten kopardi. Mustafa Kemal bu arada, Padigaha özel bir mesaj göndererek. ona, atasi Sultan Osman'm gördügü bir rüyayi hatirlatrmäti. Halk dilinde anlatilan bu rüyaya göre, hanedanimn kurucusu Sultan Osman, üç kitaya gölge dallanmn kesilveren ve yüz milyon Müslñmam barndiran kutsal agacm Padigaha Kemal, mig ve sadece gövdesinin kalmig oldugunu görmügtü.. Meclisin diyordu. ilk ve son kutsal agacm kökleri kalbimizde gömülüdür' sözü, Padigah ve Halifeye baghhänn belirtmek olmustu. Bu çegit duygular, Anadolu'nun daha geri kalmig kesimleri için degerli bir propaganda oluyordu. Onun için, yerinde bir dûëünü§1e, basihp dagitildi. silah kaçiran ve haber getiren Bu giin1erde, Îstanbul'dan Anadolu'ya milliyetçi geflerden yedisinin, gelerek, bir emekli subay, Ziraat mahkeme tarafmdan ölüme mahkûm edilözel bir Padigah adma kurulan kendisi ve Ïsmet Kemal'in diklerini haber verdi. Buniar arasmda Mustafa vardi. Haberi getiren Bey'le Ali Fuat Papa, Dok.cor Adnan ve Halide Edip Türk kazanan ilk gerefi tarihinde bu subayin, elini öperken söyledigi gibi, kesinlesmig, her fetvasiyla daha da Türk kadim. Bu hüküm, $eyhülislâmin öldürmesi olmustu. Bunu rastladigt dini bir görev yerde Müslumamn onlan bagarabilen, dogruca Cennete gitmeye hak kazanacakti. 'bu
nektebine
.
268
KURTULUSSAVASI
-
Bu haberi aldiklari strada, Mustafa Kemal'le Doktor Adnan, aksam karanhginda, büyúk salonda pencereye yalan bir yerde oturmaktaydilar. Is-
met Bey yazihaneye dayanmig, ayakta duruyordu. Karann üzerlerinde ne etki yaptigim merak eden Halide Edip, kocasma alayh bir, tonla, bu geref hakkmda ne dügündügünii sordu. Mustafa Kemal Paga, Adnan'a dönerek: "Bizi mahkûm edenlerin hiçbir siyasî kiymeti yok. Ídama mahkûm olmak hoguma gitmedi. Sen ne dügünüyorsun?"diye sordu. Adnan Bey de: "Benim de hoguma gitmedi," dedi. Ben tekrar: "Bu karar bizim göhretimizi arttiracaktir." dedim Daha tedbirli ve pratik olan Miralay Ísmet Bey dedi ki: "Aksine onlarm ülkede siyasi degerleri vardir. istanbul ve Ïzmir gibi viläyetlerde bize kargi sevgi artarsa da, henüz kararlanm vermemi§ olan halk arasinda kötü etki yapar. Ozellikle ihtilâl halinde olan yerlerde Padialun ve Ïngilizleria gözüne girmek isteyenler hücuma geçeceklerdir. Biz Ïstanbulgazetelerinin bugünlerde Anadolu'ya girmesine engel olmahyiz." Birkaç gün soara, Millet Meclisi, misilleme olarak, Istanbul'daki mahkeme üyeleriyle Damat Ferit'i ölüm cezasina çarptirdi. Bu hükûm, Ankara'daki büyük din adamlarimn fetvalariyla onaylararak bã tün Anadolu'ya dagitildi. Böylece Ankara Hükümeti, Padigalun bir yumruguna bagka bir yumrukla kargilik vermisti. Büyük Millet Meclisi, bundan sonra, bölünmü§ bir ülkeyi, hiç olmazsa kuramsal olarak yönetmek çabasma girigti. Bir yandan da sayilan günden güne artan iç ve dig dügmanlarla savagmak zorundaydi.
L
5
Halide
Edip Adivar: Türk'ün Ategle Imtihani.
I
YÍRMÍSEKÍZÍNCÍBÖLÜM Îc Sava gimdi bütün gücünü milliyetçileri bekleyen çok üzerinde toplayabilecekti. Önce Kurrnay Heyeini seçmesi gerekiyordu. Ïsmet Bey, Ali Fuat Paga, Kâzim Karabekir Paa ve Refet Bey kendilerine güvenebilecegi olgun komutanlardi. Onemli, mcak hâlä biraz güpheli bir varlik da Fevzi Pa§a'ydt Fevzi Pa§a'mu kimlen yana oldugu pek belli olmayan tuturau, isyan halindeki bölgelerde mili amaci gözden dügürmek için kullamlmaktaydi. Durum böyleyken ve hiç beklenilmedigi halde, bir gün Fevzi Paga, Ali Fuat Paga'mn karagâhma çikageldi. Yolculugu gizli ve zor olmustn. Ali Fuat'a: 'Dag daga kavu§maz, insan insana kavuçur,' dedi. Olurduktan sonra, 'Biz de kavustuk ama samrim biraz geç oldu,' diye vlUSTAFA memli
KEMAL,
savaglarm
hazirligi
:kledi.
geldigini, Mustafa KemaPe telgraf1a 'Fevzi oldu: Paga'yi geldigi yere geri göndeFakat aldigi cevap gu -in.' Bununla beraber birkaç kargilikh telgraftan sonra, Mustafa Kemal, _ Fevzi Paga'yi hemen trenle Ankara'ya yollaym. Kendisine sezdirmeden Jegine muhafiz takin diye telledi. Ashnda Mustafa Kemal, Fevzi Pa§a kiratmdaki bir askerin degerini :ok iyi anhyordu. Eski ustil bir subay olan Fevzi Paga, Balkan Savaglarm-la ve arkadan da Dünya Savaymda kendine saglam bir ün yapmig; sonraJan da, Harbiye Nezaretinde çegitli görevleri, ona siyasî bir itibar kazanhrrmiti. Saglam, agir ve çah§kan karakteri, düzgün ya§ayisi, orta halli bir nsan gibi davranigi halkta kendisine kar§i saygi uyandirmisti. Her §eyden ince dinine simsikt bagh, koyu bir Mûslümandi. Agzma içki koymaz, savam orta yerinde askerlerine Kur'an okurdu. Dolayisiyla, gu siralarda millî ilküye çok yarari dokunacak bir kimseydi. Ali Fual Paga, Fevzi Paga'mn
Jildirdi.
270
KURTULUSSAVASI
.
Ankara'ya geli&i buynk gürültä koparan Fevzi Pa§a, Büyük Millet Meclisi'nde heyecanh bir konusma yapti. Milli Mûdafaa Vekili ve daha sonra Ìcra Vekilleri Heyeti Reisi, yani Bagbakan oldu. Onun agirhgi, Mustafa Kemal'in birbirlerine rakip komutanlar arasinda dengeyi kurmasma yardim etti. M. Kemal, Ïsmet Bey'i Genelkurmay Bagkani yapmisti. Bagtan apagi yeniden kurulacak bir ordunun tasarlanmasim, örgütlenmesini gerektiren bir dänemde, ustasimn çahyma yöntemlerine alismi§, çekirdekten yetisme bir kurmay subay olan Ìsniet Bey'in bu göreve seçilmesi çok dogaldi. Ancak yaradihylan ondan çok farkh olan Ali Fuat Pa§a ile Refet Bey'in Ïsmet Bey'le aralari açikti. Kendileri tä bastan beri Mustafa Kemal'in yarustra Anadolu'ya geçtikleri halde, bu göreve onun atanmasina, aralarina sonradan katumig oldugunu ileri sürerek, giddelle karp koydular. Ama Mustafa Kemal bu atamada israr etti ve onIar da, bu zor anlarda becerikli birer eylem adami olarak daha yararh olabilecekleri kita hizmetinde kaldilar. Ali Fuat Paga, yine de Ïsmet Bey'i bir türlü hazmedemiyordu. Õyleki, bir gün gerefine verilen bir ziyafette, misafirlerden biri kendisini öven sözler söyleyince fena halde kizarak yumrugunu piyanonun kapagma indirdi. Az kalsm kiracakti. Refet Bey son zamanlarda Konya'da ortaya çikan can sikici bir duruçözümlenmesini ustalikla bagarmigti. îzmir cephesinde çeteler kurmun mus, Aydin Efe takma adiyla, çevresinde atilgan, ele geçmez bir kahrabirlikte dügüp kalkar; arada bir büman efsanesi yaratmyti. Çetebaglariyla yûk tehlikeleri göze alarak, Istanbul'daki ihtilâl gruplarlyla baglantlyi sûrdûrmek için allar, oraya giderdi. Halide Edip, kendisini ilk olarak, Nisanda, Ankara'ya geldigi vakit gärmügtü. Ona, 'Sade sinir ve adaleden ibaret, ipince bir adam' gibi görûnmügtü. 'O da, ötekiler gibi pin1 pml yanan üniformassyla görünüyordu. Yûzünden, gözlerinden, hareketlerinden az görülen bir enerji Egkmyordu. Bagt, saçlari, aym zamanda dramatik hareketler-
le konuguyordu.' Ïki yüz kilometre kadar ötede Ankara'nin güneyinde uzanan tuzlu yayladaki sofu Konya §ehrinde huzursuziuk belirtileri ba§göstermi§ti. Sehrin ileri gelenleri tarafindan desteklenen askeû komutamn baglihgi gev§emiizSe benziyordu.Kendisine seçim yapildigt bildirildigi zaman, ni olmadan bõyle bir gey nasd yapilabilir?' diye sormustu. Konya, Anadolu'da hatm saydir durumu olan belliba§li kentlerden biriydi. Buramn kaybt, milli ûlkûye bir darbe olacakti. Hemen önlem almak gerekiyordú. Refet Bey durumu yakmdan görmek ve bildirmek için Konya'ya yollandi. Trenini gehre yakm bir istasyonda durdurarak komutanla eg'istanbul'un
I
-
IÇ SAVAS
271
afa gelip kendisiyle görügmeleri için nazik bir çagnda bulundu. Sonra o izi bile bulunmäyan ordulara, §ehre yüritmeleri için telgrafla bir talimat yolladi. Blöf, baçanh olmustu. Ertesi sabah erkenden delegeer istasyona geldiler. Refet Bey hemen onlann trenini kendisininkine bagatti ve onlarla birlikte dogtuca Ankara'ya yollandi. Burada Mustafa Kemal'in heyecanh bir konugmasadan sonra, hemen iemen kaçmlung olan Konya egrafi, milliyetçilere katilmaktan bagka yol >lmadigmi gördüler. Komutan da IstanbuPla baglanm kesmeye ve milliretçilere katumaya razi oldu. Bunun sonucunda Italyanlar da Antalya bölgesindenKonya'ya göndermig olduklan birlikleri geri çekmek zorunda kal>ölgede ,ürü
hlar.
Böylece Konya -her ne kadar ileride daha iki kere bagkaldiracaksa 3a- gimdilik yatigm1§ oldu. Ancak, Ankara, diger her yönden dügmanlarla sarilmisti. Bütün ilkbaharla yaz ba§1annda, Mustafa Kemal yalmz dügman :ehdidine degil, ama ya birbiri arkasma ya da aym zamanda, tam otuz lört bölgede baggösteren ayaklanmalara da kargi koymak zorunda kaldi. Söyledigi gibi bu bölgelerde alevlenen karigtkhk ategleri, bütün ülkeyi yakiyor; ihanet, bilgisizlik, kin ve bagnazhk dumanlari, bütûn vatan semasim koyu karanhklar içinde biraklyordu. Ayaklanmalar gehrin dogusunda olduMustafa Kegu kadar batisinda ve kuzeyinde de salgm halindeydi. Õyle ki, mal, bir yandan Yunan cephesini tutarken, bir yandan da zayif kuvvetlerini boyuna bir noktadan bagka bir noktaya aktarmak zorunda kahyordu. Ïngilizler, asileri hem kigkirtmakta, hem de silahla beslemekteydiler. Bu Hilâfet Ordularmm önde gelen baglanndan biri de, Izmir'in kuzeyindeki bölgede faaliyet gõsteren Çerkezasdh, okumasi yazmasi olmayan Anzavur admda ihtiyar bir çeteciydi. Koyu .bir Mûslüman olan Anzavur, Peygamberin -bayragi altinda, koynundan Kur'an'i eksik etmeden savagir olan dügmanlarim diri diri incir agaçIanna asYe kendisi gibi Mûslüman maktan çekinmezdi. Îstanbul Hûkümetinden bol bol yardim görüyordu. kargi, kendisiyle aym irktan, ama daha genç, Mustafa Kemal, Anzavur's daha kafah olan ve biraz da okumasi yazmasi bulunan ÇerkezEthem'i ileri sürdû. Ethem, Anzavur'a baslan çtkt1. Ancak, ashna bakihrsa, milliyetçilerin de ondan. çekinmesi gerekecekti. ÇünküEthem'in kipisel nüfuzu çœ gahyordu.Böylece, güneybati bölgesi, asilerden gimdilik temizlenmig oldu.
kuzeybati bölgesindeyine ÇerkezlertarafmBu sefer de milliyetçiler, dan düzenlenen daha ciddi isyanlarla ugra§mak zorunda kalddar. isyan, oldukça uzak olan daglarda baggöstermisti.Arkadan Ankara çevresindeki
,
272
KURTULUSSAVASI
ovalara yayildi ve katdanlarla büyüyerek, gehre yirmi be§ kilometre uzakhkta bir kasabaya kadar geldi. Mustafa Kemal, kasaba halkiyla konugmak için iki mebus gönderdi. Asiler bmalar yakalayarak, türlü igkenceler etti-
ler az kalsm öldürecelderdi.I Milliyetçiler, yer yer baggösteren bu gibi olaylari bastirmak için, Fransiz Ïhtilâlindeki'Terör' mahkemelerine benzeyen olaganüstü mahkemeler kurdular. Bunlar adale ti en kisa zamanda vei he men oracikta yerine ge tirecekti. Bunlara 'Istiklâl Mahkemeleri' adt verildi. Bulunduklari yerin görevlilerine degil, dogrudan dogruya Meclise karg2 sorumluydular. Böylece Meclisin egemenligini belirtmig oluyorlardi. Bu mahkemeler daha sonra siyasi amaç1ar için kullamlmig ve yetkilerinden digar2 çikmiglardir. Ama, bu dönemde daha çok askeri bir unsur olarak, ilkel bir adalet orgam gibi çalqtilar; bagkalanna gözdagi vermek için asi elebaglari hemen ipe çektiler. Isyan, bir orman yangim gibi kivilcimlan, çayirlar üzerinde siçraylp birbirinden ayn bölgeleri apansiz tutu§turarak her yana yayihyordu. Bunn, savastan yorgun dügmüg olan ve kendi yurttaglanna kargi çarpigmak istemeyen ordu birlikleriyle bast2rmaya olanak yoktu. Mustafa Kemal daha çok, s2ki bir düzen alt2nda tutulmasi gùç birtakim elebasilar komutasindaki disiplinsiz çetelere bel baghyordu. Çerkes Ethem önernli bir merkez olan Bolu'yu alwayi bagarmi§ti. Bunun üzerine, bazi asî geflerin idamim istedi. Oysa Ankara, daha önce o bölgeye gönderilmi olan iki mebusu geri verirlerse canlanmn bagiglanacagmi kendilerine vaat etmi§ti. Ölüm cezalan Mustafa Kemal'in onayma sunuldu. Onun bunlari imzalamaya kararh olduarkadaglan arasmda gergin bir gununanla§ilmasi, Zitaat Mektebindeki
.
hava
yaratti.
Kendisi karar vermig de alsa, bunu bildirmeden önce herkesin ayn ayn düsùncesini sormak âdeti vardi. Yine öyle yapti. Hepsinin bu ölüm cezalarma karp oldugu belliydi. Õzellikle Halide Edip, hükümetin sözünden dömnesi anlamma gelecek ve milli harekete leke sürecek böyle bir geyin karpsmdaydi. Ancak sözlerinin etkisiz kaldigim görüyordu: 'Biraz sonra Mustafa Kemal Pa§a'mn karanndan caymaya niyelli olmadignu anlami§tim. Gözleri bazen parliyor, sonra soguk ve donuk bir ifadeye bürünüyordu. Yüzünün çizgileri deiinle§iyor, kaëlan kahnlapyor bu haliyle çok tehlikeli görünüyordu. Bizim durumumuzdaki adamlarm merhamet göstermesinin zayiflik tegkil edecegini ileri sürüyordu. Dügman ele geçtigi zaman, ne vaat edilmig olursa olsun, mutlak öldürülmeIiydi 1 Olay
Gerede'de geçrnigtir. Mebuslar, Binbag Hüsrev (Hüsrev Gerede)
Beylerdi. I
notu.) (Çevirenin
ve Osman
273
iÇSAVAS
Olaylan bu gekilde acunasiz bir mantikla ele ali§i çevresindekileri teirgin etmigti. Yaliuz, Mustafa Kemal konugurken dûgünceli dügünceli bir oltukta oturan Ïsmet Bey, ayaga kalkti. Mustafa Kemal Paga'mn kargisikudrea gelerek yazibanesine dayandi ve konusmaya bagladi... Bir tabiat Mirakarpsmda kalpakli Mustafa Kemal Paga'mn kurgunî gibi görünen kadar Türkçesi bu bana Hiçbir konuguyordu. saonun zaman ty ismet Bey verdihükümetin makul bir dolu gelmedi... O, ve insaniyetle e, bu kadar i sözde daima durmasi gerektigini ve ancak bu sayede halkm güvenini kaanabilecegini iddia ediyordu. Fakat uzun bir münakaga aldu. Ertesi güne 2 Irakmaya En sonra Mustafa Kemal kalkti. Yazthanesikarar verdiler in üstündeki çingtragi çalarak kâtibini çagardi. Sonra Halide Edip'in ankâgida, Ethem'e hitaben Sefer'i ve arkadaylanm affetattigma göre, Seyi yazdi. Ïsmet Paga'mn vaat ettigimizi, onun için onlari öldürmemesini 'bir
ir çocuk gibi gözlerinin parladigim gördüm.' Ne var ki, bu emir yerine çok geç ulagmi§ti. Ethem daha emri almalan, esirleri öldürtmügtü. Ziraat Mektebinin bürolarmda sûrekli bir kaygi havasi esiyordu. Miliyetçilerin kaderi kötü bir yola girmigti. Mustafa Kemal bile, birbiri üstüaçmadan pencereden Ankara'mn çiplak ve donuk le kahve içerek agzim enkli görünügünü seyrediyor, ve bazen de umutsuz'görünüyordu. günlerde, bütün enerjisiyle, maksat ugruna çah§an dagimk kuvfine de retleri idare etmeye çahgiyordu. Kâtibi elinde telgraflarla gelirdi: 'Orasi Ankara mi? Burasi filânca gelir. Ben valiyim. Hilâfet Ordusunun yakla§tigim gõrüyorum. Halkm onla·a katilmasmdan korkuyorum. Onlar gelip telgraf tellerini kesmeden önce :mirlerinizi selâm vererek: Hayati Bey, askerce bekliyorum.'Arkadan 'yorgun
'o
Teller kesilmigtir,' diyordu. Bir telgraf daha: 'Orasi Ankara mi? Ben filân sehrintelgrafçisiyirn. Ratlar kesik, ama ben kasabanmiki saat digmda bir merkez kurdum, gececri haberlegebiliyarum. Filân kasabarm kaymakamiyla Hiläfetçiler arasmlaki konugmaya duydum. Anlagmak üzereler. Simdi de konugtuklanm size ildiriyorum. Kaymakam vatan hainidir.' de baglantilarimn kesilmig ve daha Her gece daha ba§ka merkezlerle sabaha, gaz lambasimn alevi tanyerialmz kalmig olduklanm göräyor, tâ lyklanyla bitkin hale geliyorgunluktan çaligarak sönüklesinceye kadar n uyumak da rahat yorlar; sonra birkaç saatlik uykuya daliyorlardi. 'Fakat 2 Halide
Edip Adivar: Türk'iin
Ategie
imtihani. Atatürk
/ F:
18
274
KURTULUSSAVASI
pek mümkün olmazdi.' Çünküdügmanm burasim da basmasindan korkùyorlardi. Meclisin morali de çok bozulmustu.Birtakim mebuslar, Mustafa KemaPin isyam bastarmaktaki beceriksizligine kargi homurdanmaya baglamiglardi. Bir sabah Meclis binasmda, kendi de sinirli olan Mustafa Kernal, arkadagi Kihç Ali'yi yanina çagirdi ve pencereye götürerek kargi tepelerden gehre dogru inen bir kalabaligt gösterdi. Bir süvari zabiti olan Kihç Ali'ye mebuslann telâglanmamalar için kimseye görûnmeden, yamna bir grup atli alarak kegfe çikmasim söyledi. Sonra pencereden bir kez daha baktilar ve bu bir hayvan sürüsù oldugunu gördüler. En sonunda bir gece hemen hemen bütün hatlann kesilmesi ve silah seslerinin çok yaklagmasi üzerine, bir çekilme plam hazirlama zamammn 'kalabahgin'
geldigi anlagildi. Gerekirse Ankara'dan aynlip Sivas'a gideceklerdi. Bunun için yeteri kadar hayvan saglandi. Zaman ilerledikçe, bu plani uygulamak gerekecegi daha çok belli oluyordu. Doktor Adnan, her ihtimale kari yamnda bir zehir ta§imaya bagladi. Mustafa Kemal bile artik gitmek zamam geldiguu soyl.nyordu. Refet Bey güneybatidan Ankara'ya geldigi vakit bir panik havas2yla degilse bile, gidderli bir bezginlik havasiyla kargilagti. Güç durumlardan sonra hemen kendini toparlamasim bilen, iyimser bir adam oldugu için Sivas'a çekilmek konusunda alman kararlarla alay etti. Bir kere o, buradan ayrilmaya niyetli degildi. Mustafa Kemal ille gitmek istiyorsa, diye gaka etti, o zaman da çekip kendisinä vururdu. Savagm baglangicitida ya bagarmak ya da ölmek için ettikleri yemini unutmug muydu? Üstelik,Sivas yolu dügman tehdidi altmdaydi. Sonra, yola çikmalanna büyük bir engel daha vardi. Kendisi atlarin bütün eyerlerini saklam1§ti. Oturup da askeri durumu nasil düzeltecelderini konussalar daha iyi olurdu. Daha bagvurabilecekleri bazi kaynaklar vardi. Örnegin, Ïzmir daglanndan toplaylp getirdigi üç yüz zeybekten kurulu sadik çetesi. Bir süre sonra bu kabadayilar, süslä cepkenleri ve gicir g1cir silahlaryla, Ankara çevresinde boy göstermeye bagladilar. Garip ve ele avuca sigmaz davramplanyla gehir halkim ürkütüyorlardi. Kaldiklan yerin apagismdaki Kalaba köyündeki kadinlar gikâyete baglamiglardi. Zeybekler kizlara baksyor, onlan korkutuyordu. Bir aksam, Mustafa KemaPin kâtibi büyük salona girerek bütün tellerin kesildigini söyledi. Ayni anda digardan tüfek sesleri gelmeye bagladi. Bazen tek tûk, bazen de sürekli yayhm ategi halinde... Halide Edip, 'Önceherkes heyecaulandi,' diyor, 'Mustafa Kemal Paa ayakta dola§arak emirler veriyor, hemen herkes ämrünün son dakikast-
-mi.
ÏÇSAVAS
275
ya§adigma inamyordu.' Halide Edip, bu yakin tehlike kargisinda iki adain birbirinden bagka gekilde davrandiklanna dikkat etmisti: 'Garip olak, o dakika bende büynk bir merak uyandi. Siviller beni ilgilendirmiyorÇünkühepsinin korktugu belliydi. iki büyükasker, Kemal Paga ile Miley Refet Bey'di. Miralay Refet Bey, yerinden kimildamadi. Sakin sakin mizaçh ve refleksleri da;arasim içmeye devam etti.' Fakat daha gergin göstermig Gelibolu'da Inzh olan Mustafa Kemal, sinirli -görünüyordu. .:lugn gibi, kendi güvenini hiç umursamadan askerlerinin önünde tek bagiate§e gögüs gerecek kadar cesur oldugu lialde, bir eylem adami olarak, . Linçsiz bir kalabalik karpsmda sâkin davranmak elinden gelmiyordu. Bu, Lu herhangi bir harekete geçmekten alikoyan yepyeni bir durumdu.ve tu.ga yakalanmig yirtici bir kaplan gibi öfke ve dehget içinde görünüyordu. erken telefon çaldi ve Refet Bey'in belki de önceden bildigi gibi, bu güItüyü çikaranlann onun öfkeli zeybekleri oldugu anla§dd1. ayrildt. MustaRefet Bey, ertesi gûn zeybeklerini alarak A nkara'dan gelenek digi bir diplomatik KemaPe damgmadan gansmi denemek ya da iner göstermek istemisti. Geceleyin, hesapli bir riskle asilerle görügmek :ere bir çikig yapt1. Mustafa Kemal kendisini telgrafla adamakilh payladiye haber verdi. GerçekFakat Refet Bey geri dönerek: 'Ïg halloldu Ankara bir kere dahafiflemisti. n de bu cephe üzerinde asilerin baskisi kimse nefes söz etmez oldu. alabilecekti. Simdilik,Sivas'a gitmekten i milliyetçiler, Ordusuyla Hilâfet boggurBu arada, 1920 Mayismda, .rken, Itilâf Devletleri, Osmanh Imparatorluguna dikte etmeyi tasarladikvardilar. Bu anlagmayi 'Sevres n bir bari§ projesi üzerinde anlagmaya sokacaklardi. Churcbelge hàline utlaymast adlandinlacak olan bir diye Türkiye'deki 1Pin dedigi gibi, 'Bati dünyasom tutumu sonucunda yaratate§i üzerine dökülen bu taze akaryakit,'milliyetis oldugu kin ve neftet lerin davalannda ne kadar bakh olduklarim ispata yaradi. Artik Mustafa .emal, yalmz bir: avuç yurtseverin degil, bütün Türk milletinin destegini ..
.
de edecekti.
.
-l -.
YÍRMi DOKUZUNCU BÖLÜM Yunan Ïstilâsi SEVRES ANTLASMASI, Versailles Antlagmasimn imzasindan sonra ardi arasi kesilmemig eglenceler içinde geçen müttefiklerarasi konferanslai erken dogmug bir çocuguydu. Türklerle yapdacak bang anlagmasmin son gekli, San Remo'daki Yüksek Konsey toplantismda kabul edildi. Konferansm toplandigigösterigli villa, Hindu dinine göre ruhlann, yûz1erce yil süren keyifli bir tembellik içinde, yeniden madde haline gelmeyi bekledikleri cennetin adun tagiyordu.' Lloyd George, buna bakarak: 'Burada üçümüz de Cennetteyiz. Bakalim Seytanhangimiz olacak?' demigti.2 Yunanlilan sevmeyen, Türkleri de fazla kûçümsemek egiliminde olmayan Fransizlarla Îtalyanlar, bu konuda onunla aym düguncede degillerdi. Yunanhlann Anadolu'ya saldirmasma sonuna kadar kargi koymu olan Lord Curzon da öyle. Curzon, San Remo'dan önce, kabine üyelerine Amiral de Robeck'in bir telgrafim göndermigti. Amiralin damsmaalan, Izmir'in iggalini ve bu iggalin sürüp gitmesini uzun yillar için bir çeit kanser, Küçük Asya'da kugaklar boyunca kan dökülmesine yol açacak bir çiban bagt gibi görûyorlardi. Amiral sornyordu: 'Acaba Îngiliz milleti, Osmanh împaratorlugunun Yunauhlar yaranna parçalanmasom,. kalan Tiirkleri Bolgeviklerin kucagina atacagru aklma getiriyor mu?' Bütün bu görügler ortaya bog yere at11tyordu. Konferansm sonunda Lloyd George, Digigleri Bakanhšmda genç bir memur olan Vansittart'a: 'Ne istedikse aldik,' dedi. Vansittart: 'Evet efendim, aldiniz!' diye cevap verdi. Bagbakan bu cevaptaki inceligi herhalde pek kavrayamamigti.3 Bütün isteyip de aldigi §ey, Keynes'in 'Kartaca örnegi' diye niteledigi 'turne'sinin
'gelecek
i 2 3
Nirvana.
natu.) (Çevirenin
naklen şazetesinden
Le Matin Sir Robret Vansittart:
The Times'den, The Mist Procession.
20 Nisan 1920.
I
YUNAN ISTILASI
277
bang anlagmasiydi. Bu da, Mustafa Kemal'in öteden beri söyledigi giOsmanh imparatorlugununyikthp bir sürä küçûk devletlere ve yabanci fuz bölgelerine bölünmesi sonucuna yarlyordu. Türkiye diye birakilacak noktalarunn çogu yabancilar taray, Anadolu'nun ortasmda, denize çiki§ .dan tutulmus, egemenligi sadece sözde kalmig bir toprak parçasmdan ·
tretti.
Ashada Arabistan'daki topraklan Tûrkiye'nin elinden ahmyordu. irkler buna önceden razi olmuglardi. Ama ayrica, Trakya'run tamami da veriliyordu. Lrklerin o kadar nefret ettigi ve agagi gördügü Yunauhlara anbul, çevresinde birkaç kilometrelik bir Avrupa topragi ile, ku§atilmig Yunanhlar r yer gibi kalacakti. Ïzmir ve iç kesimi de elden gidiyordu. ahyorlar, Ada sekiz adasim italyanlara Türk Oniki da Denizi'adeki e riliyordu. Doguda bagimsiz bir Ermenistan ve özerk bir Kürdistan yarati:akti. Üç Bûyük Devlet arasmda, asil gizli anlagmaya ek olarak, Anadogeri kalamndan büyük bir kesiminin de Fransiz ve Ïtalyan bölgeleri getmimesi ongorulmügtü. irumuna denetim altma ahmyordu. Daba yakinlarda, bogazlar, milletlerarasi irk maliyesini bagtan baga Ítilâf Devlet.leri yönetecek; o igrenç kapitülasnlar oldugu gibi kalacak, hattâ daha genigletilecekti. Türk ordusu Îëgal uvvetlerinin denetimi altmda sembolik bir kuvvete indiriliyor; sayilari sirlandirilan jandarma birlikleri de yabanci subaylar komutasma veriliyorTürk delegasyonuna cevap vermek için bir ay vakit birakilmig olmasiniteligindeki ragmen, burlarm bir barig anlasmasi kogullari oldu'oun
.
'dikta'
besbelliydi. Venizelos, bu kogullan Atina'da kendi bagma açiklayiverdi. Bu erken iklamanin, hazirhksiz bulunan Türk kamuoyu üzerinde yaptigi tepki, ustafa Kemal'in i§ine yaram1§ti. Îstanbul basim gerçekten de Türkiye' kar§1, oybirligi ile n haritadan silinmesi anlamina gelen bu anlagmaya
büyuk çogunlugu, en sonunda gerçegi görmeye ve lustafa Kemal'in bir yil öncesinden herkese a§11amaya çahytigt milli düneeyi anlamaya baglamigti. Anadolu'ya geçi§ gimdiye kadar damla damakan bir suya benzerken, artik agir ve sürekli bir akig haline gelmisti. Mustafa Keinal bu durumdan yararlandt ve Bolu isyamnin bastirilmig dugu §u strada, Hilâfet Ordusu üzerine bir kuvvet yolladi. Bu kuvvetler, .ilâfetçileri izmit'ten söküp. atarak Ïstanbul õnimde bir ingiliz taburunun .ttugu son ileri karakola kadar ilerlediler. Bu kritik bir andi. Îngiliz orduçekilme hazirhšma girigti. Ne var ki, L cephane depolanni atege vererek ärkler Marmara'dan açdan deniz topçu ate§i altmda sarsildilar ve dagla-
skaldirdi. Milletin
I
278
KURTULUSSAVASI
-
rm arkasma
çekildiler. Yine de Mustafa Kemal, Ïtilâf Devletlerine bir ke daha meydan okumustu. ChurchilPin görügü göyleydi: 'Bir kez daha, bu se fer zay1f bir kuvvetle, dü§manla kargilagmigtik.' Ingilizler, hemen Istanbul'un bogaltilmasiiçin hazirliga girigtiler. Ge neral Milne, takviye istedi. Elinde ciddi bir milliyetçi saldmsma karp Íz mit yanmadasuu ve îstanbul'u korumaya yetecek kadar kuvvet yoktu. Sim di Venizelos'a gün dogmustu. Lloyd George kendisini bir kabine toplantisi da, Churchill'in deyimiyle, 'Hizir gibi'yetisti. Ïz na çagirdi. Venizelos mir'deki beg tümeninden ikisi, kuzeye yûrüyerek izmit Yarimadasim teh dit eden Türklerin üzerine saldiracak ve onlari püskûrteceklerdi. Dogi Trakya'dan da aynca bir Yunan tümeni gönderebilirdi. Hintli bilgiçler,' bu sefer özel olarak Lympne'ae Sir Philips Sasso,
on'un ince yapili Îtalianete villasmda milletlerarasi bir toplanti yaptilar Venizelos, önerisini sâkin, iyimser ve inandirici bir biçimde yineledi. Maregal Foch, General Weygand'in da destegiyle, askeri nedenlerden dolayi bu teklife giddelle kargi duruyordu. Ona göre Tûrkler, ba§larda savag alaronda yenilseler bile, çeteleri ternizlemek ve bütün Bati Anadolu'yu bask: alunda lucarak denizie baglantlyi korumak zorimlugu ortaya çikacakti. Yar:si Izmir'i savunmaya ayrilmig olan Yunan kuvvetleri, bu geniglikteki bii harekät için ye tersizdi. Îngiliz Genelkurmayi da Fransizlarm dügüncesinAncak, bir yandan Yunanlilarm Akdeniz'in gelecekteki büyük devlet] oldugunu dügünen Lloyd George, öte yandan uzmanlarm bu görüglerinir Yunan dü§mam önyargilardan ileri geldigine inanan Venizelos, bu maceraya atilmak istegindeydiler. Harold Nicolson'un dedigi gibi: 'Atinalilara yaigigi kargismda müttefik devlet adamlan ragir rahathginin Venizelos'un iyimserligine kapildilar.' Bõylece hepsi Mangi geçerek Boulogne'daki girin Belle villasmda daha resmi bir toplanti yaptilar. Yüksek Konsey, Pré Catalan'daki çay ziyafetleri ve Casino'daki gece eglenceleri arasinda, Yunanlilarin izmir'den ileri geçmelerine izin verdi. Yiman saldmsi 22 .Haziranda bagladi ve Paris'te Türklerle Yunanhlar arasmda simr çizgisi olaral< belirtilmig olag Milne ha ttmi dört noktadan geçti. Bu da mütarekenin bir kez daha çignenmesi demekti. Mustafa Kemal, bunu, Almanlarm Belçi. ka'yi istilâlarma benzetmigti. Sayica üstûn ve donammlari da modern olan Yunanblar, kisa bir 4
Bu deyimle San Remo'daki Nirvana villasinda toplanan diplomattar kastedilmektedir. (Çevirenin notu.)
279
YUNAN ISTILASI
savagla Ali Fuat Paga'nm dagmik ve kötü donammh kuvvetlerini parçalaharekât sirasinda, gibi, nay1 umuyorlardi. Mustafa Kemal'in dedigi gibi, takviyelerine olduklan f ürk firkalan iskelet halinde ve mühimmatsiz Kekargila§madilar. le henüz imkân yoktu.' Yunanhlar güçlü bir direni§le tabiyeciydi. Churccnal onlara böyle bir gans vermeyecek kadar kurnaz bir Eill saldiriyi göyle anlatir: 'Yunan askeri kollan uzay1p giden yollar üzerin:le ilerleyerek bir sürü teblikeli bogazdan harekete geçtiler. Onlar yakla§Anadolu'nun kötikça, güçlü ve ustaca bir gekilde yönetilen Türkler sanki Anadolu'nun dogal kaylplara karigiyoriardi.' Çünküburada se bucagmda iki nehir vadisinin baglangicmda, dik kayahklann üzerinyayla, olan simn de, stradaglardan kurulu bir duvar halinde yükseliyordu. Burasi denize 'bu
dört yüz kilorietre uzakhktaydi. Türkler düzen içinde Bursa'ya çekildiler. Kegi§ dagmm eteklerindeki çagnldi. Ama bu kutsal gehri savunmak için eli silah tutan herkes askere kuvvetlerinin, Izmit'i tekBursa'mn almmasi, Yunan gehir kurtanlamadi. izleyerek ilerleyen ba§ka bir kolla rar ele geçirmek için Marmara kiyisuu arkasmda bir çogunlugu, birlegmesini saglamisti. Türk birliklerinin büyük Kemal, hemen burada sürü göçmenle, Eskigebir'e kadar çekildi. Mustafa kuvvetlerini toplayip düzenlemeye bagladi. Çñnküarkadan Afyonkarahisar'm yüzde yüz saldiriya ugrayacagim biliyordu. Bu sirada bagka bir YuEdirne'yi ele geçirmi§ti. Churchill, nan kuvveti Dogu Trakya'ya girmig ve
devlet adamla'Yunan gücünün bu büyük ve umulmadik bagarisi, gözlerine inanageneralleri 'Müttefik n tarafmdan alkigla karplandi,' der. askerler hakli, sevinçliydi. çok kez daha Bir o miyorlardi; Lloyd George haksiz çikmiga benziyordu. Bu sefer Spa'da toplanan konferansta: 'Yenilditoplayip Mekke'ye dogru kaçiyorlar.' ler,' diye övimdü, Lord Curzon sinirlenerek, 'Ankara'ya,' diye düzeltti. Lloyd George, 'Lord Curzon, benim öremsiz yanhalarima bile dikkat edecek kadar naziktir,' diye devam etti. 'Ancak...' Ígte Damat Ferit ve (yineChurchill'in deyimiyle) be is için kurmus olhükümeti Sèvres Antlagmasim bu hava içinde imzaladi. dugu 'Daha dogmadan ölen bir belge... En sonunda Türkiye ile barig yapilm1§ti girilmigti! Ancak bu kez, buyük ve bunu imzalamak için Türkiye ile savaga mildevletler sava§i yürütmek için kendilerine bir vekil tutmuglardi. Büyük vekilleri çogunlulda tehlikeli için letler hesabma girigilen bu gibi sava§lar müttefik
'askerlerini
'kuklalar
sonuçlar verir.'
Meclis, tarih ve din Bursa'mn Yunan iggali altma girdibakumndan Türk ruhunun simgesi olan
Su strada tehlikede gözüken milliyetçilerdi. Millî
280
-
KURTULUSSAVASI
-
gini görünce donup kalmi§ti. Burasi nasil olur da böyle kolayca dûgmana kaptirlirdi? Mtstafa Kemal, geçeniki ay içinde, bu kangik topluluga biraz çekidüzen vermek için çok zaman ve çaba harcamigt1. Bu konuda: 'Anadolu'yu dûzene sokmadan önce, halktm elime almam gerekiyordu,' demigtir. Îlk önce bu halkin seçtigi temsilcilerin inatçi ve kavgaci kafasim yenmek zorundaydi. Meclis, bütün yeni dogmuy topInm kuruluglan gibi kendi önemini kendi gözûnde pek bûyütüyor ve her geyi mesele yaplyordu. Mustafa Kemal, yalmz bir azinhšm destegine güvenebiliyordu: Yakin arkadaglan, birka ç aydm, bir de subaylarla sivil memurlann önemli bir böliimü. Ama çogunlukona hâlâ elestirici gözlerle bakiyor; ya bir gafmi ya da kigisel kudretini artirmak yolunda bir hareketini pusuya yatmig gibi bekliyordu. Bunlann çogu, bölgesel iktidardan daha genig bir iktidar ilk olarak tadan ve bunu olanca genigligiyle kullanmaya heveslenen Anadoln egraflydi. Bir de geri kafah din adamlan grubu vardi ki, isterlerse oy dengesini ya bu ya da a taraf yaranna bozabilecek durumdaydilar. Bu yüzden, Mustafa Kemal her gün Meclise gidiyordu. Biraz uzak durugn, hafif alaycihgi, genç görünügü, kendine yaki§an jaketatay ve kalpagi ile, hizh adimlarla Meclis binasma dogru yürür, yerine oturup notlar ahr, sonra söz istedigini bildirmek için kalemiyle sirasmm üzerine vururdu. Keskin bakigh gözlerini üzerlerine diker, açik ve seçik konusmasiyla onlan gagrtirdl. Ona karg1 agm bir sayg1 göstermeyi dogru bulmayan mebuslar, Müslümanligin cevaz verdigi resmiyetten uzak bir tutum içinde, boyuna sözûnü keser, bir geyler sorarlardi. Mustafa Kemal, kendine tamamen hâkim, birkaç kisa sözle cevap verir, mmldananlan susturur; aym zamanda da hem inandirici hem emredici olan o berrak, çinlayan sesiyle dü§üncelerini, görüglerini, isteklerini ileri sûrmeye devam ederdi. En sonunda büyü kendini gösterir, mebuslar onu alkiglamaya baglarlar; oylama lehine . sonuçJamrdt. Ancak bu kez, topluca tart1§mayave demokratik kurallara ahgik olmad1klan için, disiplin digi davrandiklar da olurdu. Her mebus, surf kendi lurs ve istegine kapilarak arkadaglanm iter, kürsüye firlar, dinleyenlerin üzerine kucak dolusu konu digi lâflar yagdirirdt. Salonga, agultunun arkasi kesilmez ve toplanti bagkam elinde çmgirakla bog yere bimlan susturmaya ugraprdi. Çokkez kavga çikar ve mebuslann birbirlerine girip yüz göz dagitmalari,silaha sanlmalari, ancak daha sözü geçen üyelerin araya girmesiyle önlenebilirdi. Daha önemli durumlarda ise, sükûnet, en sonunda Mustafa KemaPin kendi adamlanum, her yana korkunç bakiglar atarak, ellerini tabanca kiliflanna götürmeleriyle saglanabilirdi. Yillardan sonra Mec-
YUNAN Í.STÍLÂSI
281
daha derli toplu bir hal almisti. Ankara'yi gezmeye gelen bir Amerikab Meclisi çaligir balde göremedigi için üzüntüsänü bildirince MustaKemal, yamndaki rehbere döndü ve 'Bizim hayvanat bahçesini niye gös-
·1atör,
mediriz?'
dedi. Mustafa Kemal,
gimdi cepheden
dönmüg ve bir Meclis bunalimi ile Bursa felâketi yüzünden kürsüyü siyah örtälerle plamiglar ve nihâî zafere kadar böylece birakmaya and içmislerdi. Hepaol bol yakinip daruyorlardi. Ye§il Camiin minarelerinden ezan sesi du.muyordu artik. Mübarek Bursa, hunhar dügmanlarimiz'm eline dügigtü. Bu arada Padigalun hükümetiyle Seyhislâma da beddua etmekten ri kalimyorlardt: 'Dinimizi Yunan süngüleriyle mi koruyacaklar?' Mebuslardan biri söz alarak ayaga kalkti; ama Inçkiriklarim tutamaak tekrar oturmak zorunda kaldi. Bir bagkasi söz alarak aglanacak zain cebinize olmadigmi söyledi: 'Efendiler, rica ederim, mendillerinizi Aglamayin, aglamak ancak kadinlara yakl§ir. erkekseniz cun. Siz bu fakargismda aslanlar gibi kükremeniz gerekir. Müslümanligin yücelile yakigir biçimde davranin.' Hiläfeti kurtarmak için, gösterigli nutuklar <mek yetmezdi: 'El ele verip gece gündüz çalismallyiz. Züppeligi, sar¡lugu, çapkinhgi bir yana birakahm artik!' Bunun arkasindan, savunma lemlerini tartigmak için Meclis gizli bir toplantiya çagrildi. Bu oturumda mebuslar, bir yandan Bursa'mn kaybodan sorumlu olan rnutanlarm Harp Divanma verilmesini, bir yandan da her ne pahasma trsa olsun, gehri dügmandan geri almak için hemen harekete geçilmesiistediler. Genelkurmay Bagkam bir rapor hazirlamaya söz vererek bir; haftalik bir vakit kazandi. Mustafa Kemal, öfkelerinin yatigmasim bekli, sonra siyah örtülü kürsüye çikti. Sabirla ve kavrayabilecekleri bir khkla mebuslara durumu anlatmaya bagladi. Çünkümebuslar, gerçek. uma oldugu kadar askerlik sorunlarma da yabanclydilar. Eldeki bütün tvetlerin Bursa'yi geri alroak için biraraya toplanmasmi istafa Kemal, böyle bir hareketin gerçekten yapilabilecegini kabul etti. _cak, ne sonuç verecegi pek kestirilemerdi. Sehriherhangi bir sñre elde tnak güç olurdu. Deniz üstünlügü olan dügman, Mudanya'ya asker çikavilir ve gehri kugatirdi. Türklerin geri çekilme yollarim kesebilir, üstelik 1eyden ilerleyerek, hayatî önemi olan Eskigehir - Afyon demiryoluna dirabilir; Türkler de ellerinde kuvvet olmadigi için buray1 savunamazlarAsil önemli olan §ey, Bursa'nm geri ahnmast degil, bütün Anadolu' 1 savunulmastydi. Bunun için de gerçekçi bir kafayla dügünmek, heyeilari yatistirmak, tedbirli davranmak ve dûgmamn bundan sonraki saldirgilagmisti.
Mebuslar,
'en
.mn
,istiyorlardi.
282
KURTULUSSAVASI
risi nereden
gelirse gelsiti, kargilayabilmek için hazirlanarak olaylarm ge lismesini beklemek gerekirdi. Mustafa Kemal sözü ülkenin içinde bulundugu kangikhga getird Bunlarla ugragmak için Bursa'dan dört önemli.birlik çekilmig, bu da §üphe siz Yunanlilann ilerleyi§ini kolaylagtirmigti. Her geyden önce milli birlig saglamak gerekiyordu. Demek ki su anda ülke içindeki isyanlan bastu mak, Yunan saldirisma kargi koymaktan daha-önemliydi. Mebuslara Tür Ordusunun güçsüzlügünü anlatmaya çahgt1 ki bu da iki aydan beri iktidar da bulunan bir hükümetin degil, ama istanbuPdaki Padigah hükümetini suçuydu. Filân noktada, filân derede, filân köydeki kuvvetimiz, ya da orade ki subay veya komutanimiz, dügmanin geçmesine izin vermeseyd bu felâket bagumza gelmezdi diye feryat etmenin anlarn yoktui Tarihte yarilmamig veya yarilmayan cephe yoktur.. Cepheler dell nebilir, buna kargi tedbir, delinen kismr derhal kapatmaktan iba rettir. Bu ise, cephe üzerindeki kuvvetlerden bagka, geride, yedels olur. Yunan ordusu kargi te, kuvvetli kademeler bulundurmakla smdaki millî cephemiz bu durumda ve bu kuvvetle miydi? Bütül Bat: Anadolu vilâyetlerimiz, Ankara ve dolaylari da dahil oldugi halde, daha dogrusu biltün ülkede, kuvvet denilebilecek bir toplu luk birakildt nuydt? -
'hayir'di.
Bu sorunun cevabi Mustafa Kemal, 'Gerçekler, ne kada aci olursa o1sun, daima gözönünde tutulmalidir,' dü§üncesini mebuslarm inatç1 kafalarma iyice yerlegtirdikten sonra, sõzlerini daha iyimser gekild, bitirdi. Durumun yakm bir zamanda düzelecegini ve millete umut ve gü ven verecek çarelerin bulunacagan söyledi. Bu arada bûkümetin her smi askeri silâh altma çagirmasi gerekiyordu. Meclis böylece, gimdilik, rahat lamig ol d u. Ama Mustafa Kemal için rahat, huzur yoktu. Pek bir ige yara
YUNAN ÍSTÌLÂSI .
283
mal Paga, fikrini yûrütmek için her nevi sistemi kullamyor, zaman zaman George Washington tavri ahyor, bazen de bir Napolyon havasi yaratiyordu. Fakat ilim sahasmda çok yüksek olanlar bile onun Ínsan tabiatino en zeki bir temsilcisi kudretine yaklaçamazlardi. olan Mustafa Kemal Paga, daima mevkiini koruyabildi.'
.
Bu kritik dönemde, Mustafa Kemal'in, çevresindekileri inandirmaya, damsmaya, igbirliklerinisaglamaya ihtiyact vardi. Yalmz arada bir ilzündeki maske dûçüyor ve bir üstünlûk istegini ortaya çikariyordu. Halile Edip anlatiyor: mlara
'O günlerde bir aksam, Mustafa Kemal Paga, çifdige geldi. Uzun uzun konustuk. Ne demek istedigini pek anlayamadim. Bana sordu:
«Dogru degil mi, Hammefendi?» «Dediginizi pek anlayamadim, Pagam.» «Yamma gehmz, anlatayim.» Yanmdaki sandalyeye oturdum. O da bu kez fikrini çok açik olarak anlatti ve bunu gu kelimelerle ifade etti: «Sunudemek istedim: Herkes benim verdigim emri yapmahdir.» kadar Türkiye'nin selâmeti ve hayati için böy1e yapmamig«Simdiye lar mi?» «Ben hiçbir tenkit, hiçbir fikir istemiyorum. Yalmz emirlerimin ifa-
.
sim.»
«Benden mi Pa§am?» «Sizden de.» Çokaçik bir gekilde cevap verdim: «Millî maksada hizmet ettiginiz müddetçe size itaat edecegim.» ' «Benim emrime daima itaat edeceksiniz!»
.
Ben yine açik cevap verdim: «Bu bir tehdit mi, Pagam?» Birden tavnm degigtirdi: «Teessüf ederim,» dedi. «Ben sizi hiçbir zaman tehdit etmem.» Yazm sonlarma dogru, Yunan cephesi sâkin oldugu bir sirada, Mustadogusunda, yayEaKemal, yine önemli bir iç isyanla kargilagt1.Ankara'an ailesinin Padigah ötesinde, eski tarafhsi derebeylerinden Çapanoglu Lamn çikan bu isyan, bagimsiz bir hükümet kurmak hevesine kapildigi Yozgat'ta tengin Kayseri gehrini ele geçirmek amacun güdûyordu. Bastmlamayacak doalursa, Orta Anadolu'nun elden gitmesi ve Ankara'daki milliyetçilerin, I.. l
.-
·.
284
KURTULUSSAVASI
-
kesilmesi sonucunu dogurabilirdi. Mustafa Kemal, Eskigehir'deki Yunan cephesinden, çete ba§lanmn en kendini begenmigiolan ÇerkesEthem'i çagirtti. Ethem, karargâha kabadayilik satarak geldi: 'Bu isyan,beni ilgilendirmez,' diyordu. Bununla da Mustafa KemaPin. Papalan bagetsinlerdi. Çerkes, onlan küçümsedigini de gizlemiyordu. Ne var ki, olinde yeterli kuvvet olmayan Mustafa Kemal, Ethem'i idare etmek zorundaydi. Kendisini Millet Meclisini resmen ziyarete çagirdi; bütün mebuslar kalkarak, Ethem'i ayakta selâmladilar. Gördügü itibardan koltuklan kabaran ÇerkesEthem, Ankara'ya yardimda bulunmaya razi oldu. -Ethem'in Eskigehir' den getirmek için özel bir tren gönderildi. Ankara, çe§itli bölgelerden gelen uniformalan degigik, kihklan acaylp Kuvayi Milliyecilerle dolunca, silahh bir ordugâh halini aldi. Yozgat'a dogre yola çikan, gerçekten önemli bir kuvvetti. Ankara gu an için savunmasiz kalmigti. Bu kuvvetler sabah olmadan Yozgat'a varddar. Bütün gün ehri kugattilar ve gece, bir 'kara bulut' gibi içeri daldilar. Sokak sokak ev ev, yirtici ve kiyastya bir çarpigmaydi bu. Çapanogullan, gehre girenlerin üzerine damlardan ate ler yagdirarak kendilerini siddetle savundular. Ethem'in askerleri de evleri bombardimana tutup atege verdiler; kentin büyük bir kesimi yanmaya baglad1. Top sesleri, korkunç alevler, yaralananlann haykinglan geceyi cehenneme çevirmisti; bogugsabaha Sabahleyin Kuvayi Milliyeciler gehre hâkim olsûrdü. kadar ma, muslardi. Asilerden yakalananlar olduklan yerde yargilamp idam edildiler. Kaçmig olanlar geri dönüp tekrar dövügmeye kalktilarsa da, onlar da
gudakikuvvetleriyle baglarimn
'ordu'sunu
bozguna
ugradi.
Milliyetçilere kar§1 girigilen ayaklanmalann en sonuncusu ve en kanhde en önemlisi olan Yozgat Îsyamböylece bastinldi. Mustafa Kebelki si, maPin gansi vardi. Eger Hilâfet kuvvetleri, hareketlerirú, birbirlerine göre . ayarlayabilselerdi, Ashnda üç büyük isyanm birbiri onu yenebileceklerdi. arkasma ayri zamanlarda çikmig olmasi ona zay1f kuvvetlerini toparlamak ve bir yerden bir yere kaydirmak için vakit b1rakmigti. O da böylece, bu isyanlan kil paylyla bastirabilmi§ti. Tam da zamamydi. ÇiinküYunanhlar neredeyse sonbahar saldirisma girigeceklerdi. Her gey, Türklerin kuzeyden güneye, Eskigehir'den Afyon'a uzanan ve buradan dogudaki Ankara ve Konya gibi önemli stratejik noktalarla baglantisi buliman tren yolunu tutup tutamayacaklarma baghydi. Bu elden giderse, bütür Orta Ana dolu ile gûneyin büyük bir parçasi dügmana açilun§ olacakti. Yunanhlar, .dûzenli ordularlyla, üstün durumday-
YUNAN ÍSTÏLÂSI
285
dar. Türklerse en çok bagibozukkuvvetlere bel baglamiglardi. Mustafa emal yine -Perslerin Roma istilâsi kargismda yaptiklan gibi- dügmamn nünü bo§altip ikmal yollarmi uzatmak suretiyle stratejik bir geri çekilme yaseti güdüyordu. Yunanlilann girigecekleri saldmyi önceden kestirerek, Alâeddin Hayar admdaki gazeteciye göyle demigti:
Yarm, Venizelos, Efendisi Lloyd George'un emrine nyup da yarrm milyonluk bir orduyu feda etmek hevesine kapilirsa, güç de olsa, belki Ankara'yi, hattâ Konya'yl iggal edebilir. Biz Sivas'a çekilirsek, gerilla savagirmz iki kat kuvvet kazanacak ve ordumuz dokuz cephelerini yüz kilometre uzunlugundaki kolaylikla yarabilecekbaµnin belâsmi bulacak ve Yutir. Mösyö Venizelos Anadolu'da altmda binlerce ölü Inrakaraknan ordulari en sonunda kendilerinin olmayan bu ülkeden atilacaktir.' -toprak
Yunan saldinsi,
demiryoluna' yöneltilmigti. Milliyetçiler, bagta bütün ugradilar. Lloyd George, Avam Kamarasmda, ürkler öylesine parçalandilar ki, artik toparlanamazlar,' diye böbürleniardu. Oysa, Fransa ve Îtalya telâglanmislardi. Yunanhlarm yakm bir gele. :kte Anadolu'yu istilâ etmeleri iglerine gelmiyordu. Yunanhlann Marmai klyislyla bagaz bõlgesini Türklerden kurtarmakla, istediklerini elde et.ig olduklanm ileri sürdûler. Artik onlan frenlemek zamani gelmigti. loyd George ve Venizelos'a kar§in, Yüksek Konseyi kendi görüglerine çermeyi bagarddar. Konsey, Yunanillara daha fazia ilerlememelerini bildin bir telgraf yolladi. Yunanhlar, varmig olduklari bütün noktalarda durup mevziye girmek irunda kaldilar. Demiryolu ile yaylamn asil bagladigi yerde, sarp daglar Slgesinde bulunuyorlardt Cephe liallari üç kat uzamisti. Ïkmalleri için ardannda yeterli demir ve kara yolu yoktu. Yeni cepheleri, tehlikeli dere:de geni§ bir düzeye dagilmig cepheler seklindeydi; bu cepheyi tutmak, uksekKonseyin te§vikiyle birakmig olduklan düzlük arazideki kesintisiz tutmaktan güçtü. Belki izin verilip de daha ileriye gidebilmig olsard2, yine bundan daha uygun bir hatta varabilirierdi. Fransizlarla Ìtalyanr bu ige sevindiler. Mustafa Kemal de Yunanlilan denize kadar sürmek in kendisine gerekli olan düzenli ordayu kurabilecek kadar zaman kazanit
boyunca yenilglye
.pheyi
Bu amaca varmak için de, Robeck'in Lord Curzon'a, Lord Curzon'un
i ,
ingiliz Kabinesine bog yere yapmig olduklan uyanlarda belirttikleri giRusya ile ciddi diplomatik iligkiler kurmaya baglamisti.
OTUZUNCU BÖLÜM Türk
-
Sovyet Antiagmasi
aylya dayi demeli.' Bu, ünlü bir Türk atasöbu yana, her kugak, züdilr. Deli Petro'dan ve onan genigleme siyasetinden altmdaki Kematehdidi olmustur. Bati bir Türk-Rus savagina tamk Simdi, noktasmda yakbirbirlerine lisderle Bolgevikler de, tarihlerinin bu dönüm zorundaydilar. geçmek lagmak için, ihtiyath adimlarla, bazi köprülerden Mustafa Kemal de, Anadolu'ya ayak bastigmdan beri, sirf itilâf Devletlerianlagmayi cidne kargi koz olarak kullanmak için bile olsa, Sovyetlerle bir baglarm§L1. di §ekilde dügünmeye Ruslar, Türk Devrimine karsi ilk ba§ta olumlu bir tepki göstermiglerdi. Bunu resmen kendi devrimlerinin bir benzeri ve 'Müslüman dünyasma yayilgi' geklinde yornmlamiglar; Îzvestiya da 'Asya'da ilk Sovyet ihtilâli' diye müjdelemisti. Birbiri ardmdan Denikin ve Vrangel ordulariyla Avrutehdidi altmda bulunan Bol§evikler için Türkiye'nin strapa müdahalesinin tejik bakimdan önemi büyüktü. itilâf devletleri, Tûrkleri oldugu kadar Ruslan da ilgilendiren Kafkasya bölgesine, iki taraf arasmda bir mendirek gibi kendi birliklerini yerlestirmig bulunuyorlardi. Devrimci bir Türkiye, Ruslarm açik olan yanlanni koruyabilirdi. Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal, Sovyet Rusya'ya gayri resmi bir temsilcinin gönderilmesini ve Sovyetierden para ve silah yardimi almak olanaklanmn aragtinlmasiru uygun görmügtü. Bu is için eski Íttihatç1lardan, Enver Paga'mn amcasi Halil Paga seçildi. Bir parça da onun çabasiyla, 1920 ylhmn ilk aylarmda, Anadolu'ya, Ruslardan, az da olsa bir yardim gelmeye bagladi. Ancak ingilizier,.1920 bahannda girigtikleri saldin hareketiyle, Mustafa Kemal'in Sovyetlere ilk olarak resmi ve ciddi görügme teklifinde buInnmasma yol açnug oldular. Ïstanbul'un iggali, Sevres Antlasmasi kogulla-
'KÖPRÜYÜgeçinceye kadar
i
TURK - SOVYET ANTLASMASI un açiga vurulmasi ve bunun rdim almayi gerektirlyordu.
287
dogurdugu savag, Sovyetlerden bir
an önce
Kâzim Karabekir Papa bagkanhšmdaki bir heyetin, Bakû'ya gönderilolumsuz bir gekilde sonuçlanmigti. Büyük Millet Meclisinin kurulmug masi Mustafa Kemal'e, Moskova'ya resmî bir diplomatik heyet göndersk gibi daha kesin bir adim atmak firsatim verdi. Bu heyete, Hariciye :kill Bekir Sami ba kanhk ediyordu. Bekir Sami, Çerkezsoyundandi. Basi da, Rus Ordusunda generalken, Çarhk rejimiyle bozugmus ve Türkisigmmisti. Mustafa Kemal ayrica Lenin'e bir mesaj yollayarak, dipnatik iligkilerin kurulmasini önermi ve emperyalizme kargi mücadeleide, Türkiye'ye yardim edilmesini istemigti. Bir süre soura, Çiçerin'inimzasiyla bir cevap geldi. Çiçerinbu mektunda, Misaki Milli'yi tamdiklarim ve Millet Meclisince hümetlere karp sizin girigtiginiz askeri harekâtla bizim çabalarmuzm bir¡tirilmesi' yolunda alman karan kabul ettiklerini bildiriyor; diplomatik skilerinve konsolosluklarn hemen kurulmasim öneriyordu. Toprak konucida iki tarafi da ilgilendiren bölgelerde bir referandum yapumasim ve :si
'ye
'emperyalist
trkiye
ile Ermenistan
Ïran
arasmdaki
çözümünde simr sorimlanmn buluumasim da ileri sûrüyordu. Bu önerileri, ilke ola¯ k kabul eden Mustafa Kemal, bir karsi öneride bulunarak, dogudaki irk vilâyetlerini Ermenilerden geri almak için giri§ilecek askeri harekâAzerbaycan üzerindeki Rusya'mn haklarim tamyacagmi bildirkargihk, olarak, mücadelemiz Sonuç ugruna kuvvetlerimizin düzenlenme·Lçin para ve silah yardimi' istedi. Bu arada, Kâzim Karabekir'in Ermeni i§galindeki bölgelere kargi sagirismek istedigi, Mustafa Kemal'in de haziran sonunda baglatsru uygun gördügü harekät, bu karghkh pazarhk yûzünden geri birakilSti. Böylece yine bir süre daha bir gey yapmadan bekIemek zorunda kai Karabekir Paga gittikçe sabirsizlamyor, sinirleniyor ve gimdi meveudualaya yükselttigi çocuk ordusuyla kendini avutuyordu. Moralleri on yedi rulmasin diye, ipsiz duran askerleri arasmda çiçek düzenleme yanglari türlü reakte çiçek bukederiyle süslemeye aiyor, onlari yemek masalarim vik ediyordu. 'Çiçeklerleugragmak insanlar üzerinde çok iyi etki yapar, :llikle sert ve sinirli olanlan yatigt1rmaya yarar,' diyordu. Böyle bir kenarda kalmig olmak Kâzim Paga'mn sinirlerini germigti. udi boyuna Mustafa Kemal'in ülkeyi yönetigini elegtiren sayisiz telgrafçekiyordu. Aslmda zaman Mustafa Kemal'in lehine igliyordu ama, Kâ2 Paga bunu anlayamiyordu. O, Erzurum'da ordusunun böyle is gör1sya'mn
ve
aracihkta
'ortak
·sizlilda
I-.
I.
288
KURTULUSSAVASI
-
mez durumda birakilmasma ates püskürürken, Yüksek Konsey Paris'te geh rin ve vilâyetin, ve bagimsiz bir devlet' kurmalari için Ermenilert tartigiyordu. Ancak, bu bagigt askeri bir hareketh verip verilmeyecegini desteklemeye hazir olmadiklari da ortaya çikungti. Bagkan Wilson'dan Er menistan similanmn saptanmasinda hakem olmasi rica edildi. Ancak onui neden sonra bildirdigi kararin artik gerçekle hiçbir ilgisi kalmarmiti. Ke malistlerle Bolgevikler, el ele, bundan böyle Asya haritasi üzerinde bagim Ermenistan diye bir yer olmayacagru çokran kararlagtirm1§ bulunuyor siz 'özgûr
lardi.
-
·
,
Türk siyasi heyeti, Karadeniz'de
ve Ruslann
savag ve ihtilâl yüzündei
bozulmug demiryollannda yetmig gün1ük dolambaçli bir yolculuktan sonra temmuzda Moskova'ya varmigti. Biraz da bu yolculugun güçlügünden ve is lerini bordugundan yakmarak, Anadolu'ya silah göndetilmesi için derhal 'bagimsiz'
-
Gürcistan ve Ermenistan
Cumhuriyetlerinden
geçit verilmesin
istediler. Sözlerine, buraya sadece yardim almak için degil, bir ittifak an lagmasi yapmak için gelmig olduklarun da- eklediler. Ruslar igi savsakh _ yor, kaçamakli cevap veriyorlardi. Çiçerin'ebakihrsa, Ruslar, Türkiye'nii
savimmasina yardima kararhydilar; ancak, su sirada, bir yandan Vrange ordusunun, bir yandan da Polonya'da Ítilâf Devletlerinin yarattiklar tehli ke kesin bir anlasmaya varmayi geciktirebilirdi. Çok geçmeden Ruslann Türkiye'ye yardimi, Türk topraklanndan bir parçasimn Ermenistan'a veril mesi için pazarlik konusu yaptiklari açikça anlagildi. Tabii sonradan bi topraklari kendilerine maletmek niyetindeydiler. Heyet, Lenin tarafmdan birkaç haftahk bir gecikmeyle kabul edildi Lenin, ulagim yollarimn açilmasi ve genellikle Türkiye'ye yardim konusun da daha anlaylgh davrandt. Ancak, Rusya'am Ermenistan ve Gürcistai üzerinde yakin gelecekteki niyetlerini de gizlemedi. Türkler, Sovyet Rus ya'run, eski Çarhk siyasetini, be sefer sava la degil de bariçça yollardai sürdürmek istedigini anlamiglardi. Bekir Sami Bey, Ankara'ya gönderdig bir raporda, Ruslarin her an için Ermenistan hükümetini devirebilecekleri ni bildirdi. Bu yüzden Anadolu'dan girigilecek harekâta hemen ba§lanma hydi. Mustafa Kemal, bunun üzerine, Mecliste, bir açiklama yaptL Kend görügüne göre, bugünkü Rus siyaseti, Ïslâm âlemini lyi niyetleriyle kandi rarak Türk etki alammn yayllmasmi engellemek, Batiya kary Türk devri mini kendi eseriymig gibi göstermek ve sonunda komünizmi, Türkiye'yt yerlestirerek uydu devlet durumuna getirmek amacmi güdüyordu. Öte yandan, hem Batidan, hem de Müslüman devletlerdeki Bolgevil
TÜRK
-
289
SOVYET ANTLASMASI
zorundaydilar. Bu manligmdan çekinen Ruslar, Tûrklerle lyi geçinmek Kemal, Mustafa 'yanagacaklardi. anlagmaya amdan, eninde sonunda bir tek kurug ve bir tanecik mermi geklinde de olsa, yardimin hemen baglagönderilmesi gerektigini bildirdi. Ruslar, bol .si ve Karadeniz yolundan verecek alahane yardmn yapacak durumda olmasalar bile, hiç olmazsa Ermenisda,' olsa olmasa da, lan vardi. Bundan bagka 'Moskova razi Ja kargi kesin bir harekete girigmek gartti. Bu arada Ruslar, Müslüman komgularma bir yandan yaramp bir yanniyetiyle, Dogu devletlerini eylûl ayinda Bakû'da a da gözdagt vermek kongreye çagirmiglardi. Mustafa Kemal buraya.kalabahk bir heyet gönrdi. Ruslar da, eskiden Enver Paga'nm yaptigi gibi, Hindistan simrlankadar uzanan bir Müsluman birligi dusüncesini koz olarak kullanmakid11ar. Enver Papa da dogal olarak bu i§te bir rol oynamaya can atiyorAlmanya'dan, Cemal Paga ile birlikte Moskova'ya geçmigti. Enver, bo. siyah bir fesle, Moskonun losahšmi örtmek için bagma giydigi upuzur Bakû'da, çogu çekiyordu. sokaklarmda ve hükümet dairelerinde dikkati istegingeyler koparmak ondan bir güvenmemekle birlikte, asya'ya pek vardi. arasmda Enver de olan Müslüman liderler girigEnver Paga, daha önceden Mustafa Kemal'le mektuplagmaya ülkemizi kurtarmak için' örgütlemek çave dünyasim i§, kendisine 'ben' kullanakelimesini Bol bol bildirmisti. oldugunu maya baglarug .k Mustafa Kemal'e Sovyet liderleriyle içli digh oldugu izleniinini ver'Buraek istiyordu. Yalmz silah degil, asker yardimi da saglayabilecekti. õgrenmig bulunuzorluklarla karplagtigim arkada§lardan birtakim i gelen >rum,' diyordu. 'Bunu zaten tahmin etmigtim.' Bununla birlikte Ruslarönemli olacagmi sammyor; akil ögretircesine, m ahnacak yardtmm pek anlagmazliklari ülkedeki yatistirmaya çahnsan daha iyi )nun için, sen 'islâm
Jersin,' diyordu.
oldukça nazik cevap verdi, Bazi igler Mustafa Kemal, bu mektuplara yararlanabilirdi. §imdiyekadar oldugu gibi, Hilâfet Enver Paga'dan yenmek, hem de Ruslara kargi bir ederek, hem Îngilizleri ima hareket âleminden yararlanmayi dûgünûyordu. Bu basaglamak için Ïslâm ange Lmdan, Dogudaki milliyetçilik hareketlerini birlegçegitli Enver Pa§a'mn Ancak, ona, Rusya'mn güpbulmugtu. rmek yolundaki dügüncesini uygun olan bir Pan-Îslamizm yaramayacak esini uyandirmaktan bagka bir geye önerdi. olarak kaçmmasim atilmaktan kesin iacerasma Mustafa Kemal, Cemal Paga'nm mektubuna da ayni terimlerle, ama vardairaz daha teklifsiz bir tonia cevap vermigti. Ikisine de Moskova ile .in
Atatürk
|
F: 19 i
290
KURTULUSSAVASI
cak anla§mamn daha fazla gecikmeyecegini umdugunu bildiriyordu. Ge çekten Moskova'da bir dostluk anlagmasi parafe edildi. Yusuf Kemal Be bunu alarak Türkiye'ye döndû.' Moskova'dan ayrilarken bindigi trene, I milyon altm ruble ile (ki bunun çogu Ankara'daki memur maa§1ann ödenmesine harcanacakti) yarduno sembolik nitelikte ilk taksiti olarak : lah, cephane ve donamm yüklenmisti. Bunlar Karadeniz'den motörler Türkiye'ye tagmacakti. Ne var ki, birkaç gün sonra Çiçerin,Bekir Sami Bey'le konugurken a mr meselesini ortaya atarak, Van ve Bitlis vilâyetlerinin Ermenistan'a vi rilmesini istedi. 'Türkiye'ye yapd'acak yardim, bu ilkenin kabulûne bagl dir,' diyordu. Mustafa Kernal buna duyunca, kaybedecek vakit olmadigt anlads. Çiçerin'inönerilerini kesin olarak geri çevirdikten sonra ordu) Ermenistan üzerine ylirümek emrini verdi. Böylece, Kâzim Karabeki?in sabrim tagran uzun bekleyigin sonu ge misti. Saldirisuun amaci, 1877 sava§1nda Ruslara birakilip 1918'de Enve Pa§a tarafmdan geri ahnmig, fakat mütarekede Îtilâf Devletlerinin zoruyl yine kaybedilmig olan Tûrkiye'nin 'Ermeni' vilâyetlerini; Kars, Ardaha ve Batum'u tekrar ele geçirmekti. Karabekir, ordusuyla 20 Eylülde saldmya geçerek Sarikanug'i zapte ti. Biraz moladan sonra Kars'a yürüdû ve orayi da bir direnmeyle kargila maksizm aldi. Ermeni-Rus komutam bu strada uykudaydr. Yaveri, dügma gehre girip de karargâlu basmcaya ve binlerce esir ahncaya kadar, kendisi ni uyandirmaya cesaret edememigti. Kâzim Paga'nin ordusuyla baça çika . cak durumda olmayan Ermeni ordusu, darmadagm bir halde Arpa Çayi'n dogru çekildi. Türklerin misillemeye girigmelerinden korkan sivil halk de panik halinde arkasma takilmigti. Kars'in ele geçtigi haberi, Ankara'da büyük bir sevinç yaratti. Musta fa Kemal, karargâluni, gar yakmmdaki bir binaya tagtmig,Ziraat Mekte bindeki büyûk salon da, gittikçe artan maiyetini için bölmele re ayrtlmisti. Halide Edip, geçirdigi bir hastahktan sonra buraya gittigi za man gözlúklü, gigman bir adam kargasma çikarak: 'Sefa geldinir, ugur ge tirdiniz. Sarktan gimdi aldigumz bir telgrafa göre, Kâzim Karabekir Kars'a girmig,' dedi. 'Bundan sonra küçûk bölmelerde oturan subaylar, seslenerek: «Sarkkismmaidare edenler bu aksam tatli yiyecekler, garp kas mmda olanlar parasa ylyecekler,» dedi. Etrafim yirmi kadar kurmay suba yr alds... Negeli, §i§man subay, Mustafa Kemal Paga'nm yamnda hizme
yerlegtÌrmek
1 Yusuf Kemal Terigirçek.
TÜRK
-
SOVYET ANTLASMASI
291
eden Yüzbasi Tev6k'ti2 Kars'in i§gali bizim umutsuz durumumuzda tek .gik olmustu. Miralay Ïsmet Bey de çok sevinmigti. Geldi, hemen oturup, 'Kâzim Karabekir'i tebrik edelim," dedi. Derhal bir kutlama telgrafi yaz-lik.'
Ermenilerin, Çiçerin'e bagvurmalarmdan bir gey çikmadi. Bagkan çörnmü' yolunda aracihga hazir olWilson'dan da ancak üzerine mütareke istemek zorunBunun aldilar. dair bo§ Juguna bir cevap ja kaldilar. Eylül baglarmda Gümrü'de Türklerle Ruslar arasinda bir anlagma imzalandi. Türkiye, Millî Hükümetin imzaladigi bu ilk uluslararasi anlagmayla, Aras ve Arpa Çayiboyundaki eski simrlarma kavugmu§tu. Bu arada Ruslar, Vrangel ordusuno yenmislerdi. Rus göçmenleri IstanbuPa akm ettiler. Getirdikleri mücevherleri yok pahasma satarak açikgözleri zengin ediyor, gazinolan canlandmyor ve yeni ÍngilizYüksek Koiniseri Sir Horace Rumbold'un dedigi gibi.'ashnda bir sefahat merkezi olan' Îstanbul'u büsbûtän sefahate boguyorlardi.Böylece Ruslar da Ermeuistan'm geri kalamm ele geçirmekte serbesttiler. Suvarileri, karli sokaklarda at oynatarak Erivan'a girdikleri vakit ne bir tek silah patlamig, ne de halk arasandan bir ses duyulmugtu. Parlamento binasimn balkonundan 'uzlagmazliklann
verilen nutuklarda Marx ve Lenin'den heyecanh pasajlar okunuyor, 'Yagasm Sovyet Ermenistan! Ya§asm Sovyet Azerbaycan! Yagasm Sovyet Rusyal Yakinda Gürcistan da Sovyet olacak, arkasmdan da Tûrkiye. K1zilordunamuz bûtün Avrupa'ya yayilacak... YaSasin ÜçûncüEnternasyonal!'-diye ralar atihyordu. Caddedeki halktan bir ses çikmiyordu. Bir Ermeni, 'Quelle blague!' diye mmldandi? Ülkesi,böylece Birlegik Sovyet Sosyalist Ermenistan Cumhuriyeti olmustu Bunu izleyen aylarda, Türklerle Ruslar, Transkafkasya'mn geri kalan kesimini aralannda bölûçtûler. Ruslar, Gürcistan'a girerek orada da bir Sovyet Cumhuriyeti kurdular. Türkler .Ardahan'la Artvin'i aldilar. Batum yarigim Kizilordu kazanmisti. Simdibu askeri kazançlari, siyasi bir kahba uydurmak igi kallyordu. Mustafa Kemal, Moskova'ya, Yusuf Kemal Bey bask*anhšmda yine bir temsilei heyeti gönderdi. Heyet bu sefer, çok dola§madan dogruca Gürcistan üzerinden geçti, yolda bir Gürcü ki§izadesinden uygun fiyatla beg on gige de içki satin aldalar. Moskova'da dostça kargilanunglardi. Bu Tevfik Biyikoglu. 3 Atma! 4 Oliver Baldwin: Six Prisons and Two Revolutions. 2
292
KURTULU§
SAVASI
,
seferki konugmalarm diplomat Çiçerin'ledegil, daha makul oldugu görülen gerçekçi Stalin'le yapiyorlardi. Yusuf Kemal Bey'in bundan daha memnun kald1šxmgöstermesi üzerine, Stalin de iki parmagim bagima ûzerinde kaldinp oynatarak, Çiçeriniçim 'Ne olacak, diplomat iste!' demisti. Kemalist hükûmetle, Sovyetler Birligi arasindaki Moskova Antlagma16 Mart 1921'de imzalandi. Eu da, daha önce parafe edilmig olan ilk ansi lagmamn genel çizgileri içinde kaliyor; yalmz bazi eklemeler yapiliyordu. Taraffar, ile Rus yagayan halklann mil1î kurtulus hareketleri emekçilerinin yeni bir toplum dûzeni kurmak ugruna girigtikleri savag sirasmda ortak noktalar bulundugunu' gözönünde tutuyor ve bagimsizhkve özgürlük haklanm' tamyarak diledikleri hükümet geklini seçmek konusunda özgür olduklarm kabul ediyorlardi. Her iki taraf da birbir-lerinin topraklañnda bozguncu çahymalarda bulunmamaya söz veriyorlar'doşda
'milletlerin
Böylece Mustafa Kemal= le Stalin, birbirleriyle anla§arak, harita üzebütün sorunlan degilse bile, smir sorununu, iki geleneksel dügman Türkiye ve Rusya arasinda bugün bile kavgasiz sürüp giden bir çöziime baglamislardi rinde bir çizgi çekmi§ler ve aralarmdaki
I
I
:I.
OTUZ
BÍRÍNCÍBÖLÜM
Bagbozuklann
Sonu
-
sürüp giderken, Mustafa KemaPle arkadaglan çabg1° .a yurt içinde bimlarla ilgili dügûnce akimlarma bir dûzen vermeye Mustafa Keolan orlardi. GençIiginden beri Bati dügüncesiyle yogrulmug Rusaal, Bolgevik degildi. Komünizme kesin olarak kargiydi. Türk heyeti arla görü§tûgü sirada o: 'Bizim Bolgevik olmamiz sözkonusu degildir,' diordu. 'Biz, millet olarak kendi ilkelerimize ve geleneklerimize bagliyizfir... Sovyetler bize yardim edebilecek durumda ve dügmanlanmizm düg(OSKOVA
görügmeleri
Ancak bizim, kendi amaçlanmm bir yana itip de Sovyet uylusu olmamiz gibi bir gey asia dü§ünülemez.' Ne var ki, §u anda, politik nedenler yûzünden, Sovyetlerle dostluk kurnak gerekiyordu. Mustafa Kemal, Rusya ile hem iyi geçinmek, hem de yuulmamak için fazla sarmag dolag olmamak zonmdaydt. Bu da kendisini, legil yalmz Moskova'da, yurt içinde de birtakim gûç sorunlarla kargi kargimilliyetçiler arasmda birbiriyle çatigan akimlan ustara getirmisti. Burada ikla yönetmesi, Rusya'yi tutanlari bir yandan harekete getirirken, öte yanfazla ileri gitmemelerini saglamak için tedbirler almasi gerekiyornamdirlar...
Jan da
Jön Türkler devriminden bu yana, Türkiye'nin izleyecegi yön konusunia iki dû.yünceakmn belirmig ve gimdi de daha kesialikle ortaya çikmyti: ahyordu.1 Bati ülküsünü tutanlar sagda, Dogn ülküsünü tutanlar solda yer olBati ülküsü, on dokuzuncu yüzyildan beri Türk liberallerinin tasarlamig duklan gibi, 'Batuun sosyal ve ekonomik yapuana uygun bir hükümet §ekliAncal bu strada, Ankara'da, millet Avrupa'ya dûgman keni öngörüyordu. silmigken, bu dû§ünceleri savunmak için cesaret isterdi. Onun için 'Bati1
O
2aman
Garp Mefk0resi,
notu.) §arkMefk0resi terirnieri kullanilirdi. (Çevirenin
I
294
KURTULU$
SAVASI
cilar= da ister istemez 'Dogucular'la bir çizgiye girmiglerdi. Ancak hem gelenek, hem de duygu akimindan bagdagmadiklari Sovyet yönetiminin karpsmdavdilar. Dogu ülküsünü tammlamak biraz daha zordu. Bu, Bau uygarligimn ämr¯nü tamamlamig oldugu inanemdan hareket ederek, açik seçik olmayan, zihinlerde tam belirginlegmemig, yeni bir sistem arayigmdan kaynaklamyordu. Önce, insanlik için çok dayanan bir çözüm yolu bulmak peginde ko§an idealist Ittihatçilar arasmda dogmug, Rus îhtilãlinin çikmasi üzerine birdenbire güç kazanmigtt. Bunlarm basinda, Maliye Vekili Hakki Behiç Bey bulunnyordu. Meclisin ufak degigikliklerie onayladigt hükümet plani da ashnda, Marksist felsefeyi benimsemig olan Hakki Behiç'in eseriydi. Simdi,ne oldugu pek anlagilamamakla beraber, komünizm üzerinde açakça konugmalar yapilan Mecliste de Doga ülküsûne bagli olanlar vardi. Gariptir ki, bazi din adamlari da bu dûënnceleri hog kargihyor ve Halide Edip'in dedigi gibi, 'Bunlar da Sark Mefkûresini eski Ïslâm demokrasisi halinde diriltmek istiyorlardi.' Yine gariptir ki, çete baglart arasinda da güçlü bir komünizm akimi baggöstermigti. Bunlar komünizmi, en çok, cahil çeteciler üzerindeki durumlarun saglamla§tirmak için istlyorlard2. Bu yüzden de Yegil Ordu admdaki örgütten gittikçe daha fazla yararlanmak yolunu tutmuglardi. Yegil Ordu, isyanlar sirasmda, Mustafa Kemal'in de onaylamasi üzerine kurulan gizli bir örgüttü. Genel Sekreteri de Hakki Behiç Bey'di. Bu, ordu içindeki çözulmeler kargismda, millî kuvvetlere yeni bir ruh agdamak amac1yla kurulmu.5 olan ve milliyetçi ülkülerle beslenen düzenli bir askeri güçtü.2 Mustafa Kemal bunu, durumun gerektirdigi ivedi bir önlem olarak kabul etmisti. Ancak Yegil Ordu biraz sonra iki zararh akunm kaynagi halini aldi. Bir yandan, mili hareketin ergeç dayanmasi gereken düzenli ordu zararma çeteler kurmaya bagladi; öte yandan da isteyerek ya da istemeyerek komünistlerin ve Szellikle ÇerkezEthem'in elinde bir araç haline geldi. Kazandigi birkaç bagari ile koltuklan kabaran Ethem, ' Mustafa Kemal'e açiktan açaga kafa tutacak kadar küstahlagmisti. Yegil Ordu kendini Kizilordu'aun Türkiye'deki kargihgi olarak görmeye ve Yeni Dünya adindaki bozguncu bir gazete ile etkisini yaymaya bagliyordu. Önceleri Moskova ve Bakû'da çikan bn gazete, gimdi yaymlarun Eskigehir'de sürdürmektey'eylem'den
'digùnce'ye
di. Rus ajanlari da, Türk köylüsünün hognutsuzlugunu sömürerek, bagi2
I
r
Yegil Ordu, Rusya'da ihtilâl öncesinde Müslüman vilâyetlerindeki kornünist asiterin kurdugu örgütûn adlydi. Türkler de oniardan alrnglardi.
BASIBOZUKLARIN SONU
295
doktrini agilamak için Yegil Ordu saflannda uybir ortam bulmuslardi.
uk askerlere komünist
Yunan istilâsi sirasinda, Yegil Ordunun, Mustafa Kemal'i arkadan vugösteren, birçok belirtiler ortaya çakmigti. Bir an geldi ki, stafa Kemal kendi güvendigi adamlan bile bu örgütün saflanna sokaoldu. Yegil Orduya kendi onays olmadan atamalar yapibyor, örgiltün malan denetiminin digma çiktyordu. Yaverlerinden birinin kendisine artik Ye§il Orduyu daögrenince, er bile verilmeden örgüte almdigun verdi. tiak Yegil liderleriyle komutanOrdu geldigine karar zamamnm kadar süren bir toplanti Ankara'ya çagirdi. saallere Orada gece geç m dileklerini Kemal, Mustafa bagkaetmeyi elde bagardi. istedigini unda etmig olduklan elde ettirirken kendi izleisteklerini onlara da na kabul tini verirdi. Bu toplanti da, onun bu ustaligimn tipik bir örnegidir. SoEda alman kararlar bir liste halinde yazilmig ve imzalanmigti. Herkes ;ddiktan sonra Mustafa Kemal, yamadaki arkadagt Tevlik Rügtü'ye dönve, ¶u saksima içine bak dedi. Tevfik Rügtü Bey elini soktu ve bir kâ-
Elecegini
çikardi. . 'Oka!' dedi Mustafa Kemal. Tevfik Rügtü okudu. Kâgitta yazilanlar, konferansa katilanlarin kendi gibi kabul etmig olduklan kararlann ayntydi. Mustafa Kemal sabahleyin, kurmay bagkam ile beraber hazirlamigti. tu Sonuç olarak Yegil Ordu dagitihyor, bu ige kangm1§olan ve aralarinüzere istiklâl Mahmebuslar da bulunan bazi kimseler, cezalandartlmak veriliyordu. Yegil Orduya oldukça bel baglanng olan Ruslar, nelerine baçansizhklanm 'Proletarya liderligi yokluguna' yüklediler. Bu olaydan ve komimist yeralti çahsmalanmn gittikçe geni§lemesin1 kugkulanan Mustafa Kemal, Yegil Ordunun yerini almak üzere kendivir komünist partisi kurmaya karar verdi. Bu kurnazça davrampla, komütieri bir düzene sokup, kendi denetimi altma almayi umuyordu. Yeni etkin nya idarehanesi, Eskigehir'den Ankarä'ya getirildi. Burada daha gekilde denetlenebilecekt'i. Bir yandan da Sovyet ajanlan arasmda faztehlikeli olanlann ayiklanmasi yoluna gidildi. Mustafa Kemal, Hakki Behiç Bey'i Partinin bagma getirdi. Hakki Bederhal bellibagh milliyetçi liderlere 'Sevgili Yoldag' diye baglayan bir 1elge gönderdi. Bunda, Partinin ÜçüncüEnternasyonalin ilkelerine da1digim ve dogrudan dogruya ona bagh oldugunu aç1khyordu. Dahiliye.ünceleri
,
kâleti de gerekli izni vermisti. 'Parti progranu, Komünist Partinin
önümüzdeki
genel kongresine su-
i
296
.
--
nulacakt1. Gizli Yegil Ordu örgütü de Partiye katalmig olduguna gäre a tik, Bolgevizm, Komünizm dügünce ve temelleri üzerinde hiçbir cemiyetil heyetin faaliyette bulunmasi...dogru degil." Ötekiordu komutanlanna o dugu gibi Ali Fuat Paga'ya da bir mektup gönderen Hakki Behiç: 'Aske: lik igleri subesi,siz yoldaymm da, üyeleri arasmda görmekle övünmekt ve orduyl-a ilgili bütün iglerde degerli görüglerinize ve devrimci ruhunu2 dayanmaktadir,' diyordu. Ali Fuat Paga, millisamaci sarsmaktan baska b ige yaramayacagma inandigi bu hareket kargismda §agmp kalmig, anca Hakki Behiç'in genelgesinin arkasindan Mustafa KemaPden açiklay1ci b telgraf ahp da igin ashm anlaymca içi rahat etmigti. Mustafa Kemal, Komünist Partisini, ortadaki.bunahrm geçigtirme için bir çözüm olarak kurmak istemigti. Millî hareket baganya UIagirsa, kc layca dagitilabilirdi. Yok, baçanlamaz da Yunanhlarm ya da bagkalanni baskisi karpsmda merkezini Sivas'a ya da daha doguya çekmek zorund kahrsa, Anadolu'nun Ruslarm nüfuzu altma girecegi belli bir geydi. O za milli Komünist Partisi bir kurulug olarak Ruslann kargismda Tûrki man ye'nin bagimsizhgim korumak ve bir hükümet kurmak için araç gibi kulla mIabilirdi. Bu arada, Partinin destegini saglayan Mustafa Kemal, Türki ye'deki Sovyet ajanlanmn en tehlikelisi olan, Türk sosyalisti Mustafa Sup hi'yi tasflye edecek kadar kendini kuvvetli hissediyordu. Mustafa Suphi il on alti arkaday yakalandt; Trabzon'da bir takaya bindirilip denize sahve rildi. Çiçerin,Mustafa Suphi'ain nerelerde oldugunn sorunca da, kendisi ne nezaketle, arkadaglariyla beraber Karadeniz'de bir kazaya ugrarms ola bilecegi bildirildi. 1920 sonbaharmda Ruslar, Ankara'ya kalabalik bir elçilik heyeti gön derdiler. Buna kargihk Mustafa Kemal'in de Moskova'ya, bir daimi elç göndermesi gerekiyordu. Kendi yakmlan arasmda çikmig olan bir anlag mazhgi çözmek için bu firsattan yararlandi. Anlagmazlik, Ali Fuat Papa mn çevresinde dönüyordu; temeli de Yegil Ordu olayi ile ortaya çikan, dü. zenli ordu ile ba§ibozuk kuvvetler arasmdaki ayrthga dayamyordu. Yunai saldinsi, dûgmana ancak kendisininkiyle boy ölçügebilecek düzenli bir or du ile karp konulabilecegini göstermi§ti. Anc.ak bu ordu kuruluncaya ka dar, bagibozuklann dagit1Imasi elde olmadigi için, bunlar da gittikçe daha güçIü bir durnma geliyorlardi. Mustafa Kemal, Ali Fuat Paga'mn bu bagbozuklan tuttugundangüpheleniyordu. Ali Fuat, Çerkes Ethem'in baskisiyla, Yunanhlann büyül 3
I
KURTULUSSAVASI
Hakki Behiç'in
20.10.1920
tarihii genelgesi.
notu.) (Çevireniri
BASIBOZUKIARIN
SONU
297
marruzundan önce, Genelkurmaym uygun görmedigi bir saldmya kalknug e basansizhga ugrayarak kötü bir not almisti. Arkasmdan, Ankara'dan irlikleri için takviye ve donamm istemisti. Mustafa Kemal, Vekiller Heyei toplantismda bu istegi elestirmig ve bunlann yerine getirilmesini kabul agm' oldugunu da zapta geçirtmigti. Bu olay, tmekle birlikte, :endisine güçlûk çikarildigmdan yakman Ali Fuat Papa ile Ankara Hükü1eti arasmda gittikçe büyüyen gerginligin bir belirtisiydi. Ali Fuat'la Ankara Hükümeti arasmdaki anlagmazhk, ilkelerle oldu:u kadar kigilerle de ilgiliydi. Ali Fuat Paga, Mustafa Kemal'in bastan bei kendisiyle beraber bulunanlara kiyasla, sonradan gelen Îsmet Bey'i daLa el üstünde tutmasuu çekemiyordu. Ismet de Ali Fuat'i çekemezdi. Bu ki insan dig görünüglerinde oldugu kadar, yaradilig bakmundan da birbirleinden aynydilar.. Simdide iktidar için çekisiyorlardi. Mustafa Kemal altan alta, Ali Fua t Pa§a'mn yetersizligini ileri sürmeye baglamigti. Bir yanlan elinin altindaki Ismet'i, savagm yakmda baglayacak olan yeni dänemi çin vazgeçilmez bir eleman olarak görüyor, öte yandan, gözû yükseklerde çetebagma lan bir kargt fazla yakmhk gösteren Ali Fuat Paga'nm, böylee elinde bulundurdugu düzensiz kuvvederle bagma buyruk kesilmesini, orlu hiyerargisinde agin bir gûç kazanmasim önlemek istiyordu. Bu yuzden, onu, gõrevinden uzaklagtirmak gerekiyordu. Ruslarla olan çagnldi. lurum ona aradigi bahaneyi saglamisti. Ali Fuat Pasa, Ankara'ya önemli zamankinden daha bir törenle kar§ilandigim stasyona gelince, her ve ortahkta bir seylerdöndügünü anladi. Mustafa Kemal, çepeçevre luran Vekiller Heyeti ile geref kitasi arasmdan ayrilarak kendisini selâmamak ve bagbaça konugmak için onn yeniden kompartimamna sokmugtu. Joskova'ya bir elçilik heyeti gönderilecekti, bunun bagma yüksek degerde ririsini koymak gerekiyordu. Mustafa Kemal, eski arkadagmdan, Sovyetler 3irligi Elçiligini kabul etmesini rica ediyordu. Ali Fuat Paga, askerlik hayatmm sözkonusu oldugunu anlayarak biraz :aman kazanmayi denedi.._Ama, Mustafa Kemal karanm hemen vermesiti istiyordu. Ali Fuat Paga gelip kendisini görmeye söz verdi, cevabi da >lumlu olacakti. Mustafa Kemal'in yüzu gûlmü§tü. Hareretle el sikigarak 'oldukça
,ördü
tyrddilar.
oturmus, bu degigikligin nedenlerini kulagma, Ankara'da baska türlü bir lava estigine dair tedirgin edici söylentiler gelmigti. Bimlara bakihrsa, v1ustafaKemaPin kipisel yönetim yolunu tuttugu anlagihyordu. Çevresine, aa§ta ismet olmak üzere, kendi görügüne uyan insanlan toplamigt1.BirbiriAli Fuat Paga, kompartimanda testirmeye çahâtyordu. Cephedeyken
I
298
KURTULUSSAVASI
-
ne bagli bes silali arkadagmm kargilikli güven havasi içinde milli mücadeleye girigtikleri günler çok geride kalmisti. Rauf Bey sürgündeydi; Kâzim Karabekir, Refet, Ali Fuat kitada bulunuyorlardi. Mustafa Kemal, Ankara'yi, her istedigini yapan bir Meclise dayanarak. Ismet ve Fevzi Papa gibi yarduncilarla idare edlyordu. Ali Fuat'la bir yakmhgi kalmami§ti artik. Ama onun Mustafa Kemal'le bir kavgaya giri§mesi, milli hareketi ikiye bölebilirdi, Böylece Moskova Elçiligini kabul etmekten bagka yapilacak bir gey yoktu. Bundan bir süre sonra Ali Fual Paga, yamnda kalabalik bir elçilik kadrosuyla birlikte, Moskova'ya dogru yola çikti. Ali Fuat Paga uzaldagttrildiktan sonra stra, asi çeteci Ethem'e geldi. ÇerkezEthem, Kütahya dolaylarmdaki daglarda neredeyse küçük bagimsiz derebeylik kurmustu. Halktan kendi adma vergi topluyor, kendi bagma däzenli ordudaki erlerden keyfi bir adalet sistemi uyguluyor, adamlarma üç kat daha fazla para veriyor, askerleri ordudan kaçmaya higkirtlyordu. Ïsmet Bey bir gün Meclis bahçesinde otururken Ethem'in askerlerinden bir müfrezenin geçigini görmüg ve onlara bakarak içinde aci aci: 'Bindikleri allar benim, ellerindeki silâblar benim, askerlerin kendisi benim ama, komutalart bende degil,' diye dügünmügtü. Mustafa Kemal'le Ismet, ÇerkezEthem çetesini, bütün öteki bagibozuk kuvvetlerle birlikte, düzenli ordu örgütleri içine sokmaya karar verdiJer. Bu karar Mustafa Kemal'le, Ethem ve iki kardesi bunlardan biri de mebustu- arasmda bir kuvvet denemesine yol act1. Ïsmet Bey, Ethem'in askerlerinin bir tümen haline getirilerek denetim ve disiplin kurallanna baglanacagim açaklamigt1. Ethem'in kardegi Tevfik: 'Bu serserilerin bagma ne subay koyabilirsiniz, ne mutemet,' diye itiraz etti. 'Böyle seyler kabul etmez1er, subay görünce Azrail görmü§ gibi çileden çakarlar Bagabozuklar da Ankara'da söylenmeye baglamiglardi: 'Mustafa Kemal Paga bize dügmeli, ilikli kaput giydirecekmig, istemeyiz. sirtimizdan Ethem'in üniformasini Tevfik de bir yandan Elçikarmayiz hem'in, Eskigehir yönünde Ïsmet'in ordusuna kargi saldirlya geçecegi söyEthem'in mebus olan kardegi Re§it ve 1entisini yaymaktaydi. Ankara'da Meclisteki arkadaylarlyla birlikte hükümet aleyhine bir ayaklanmaya giri§ecegi anlagilmisti. Mustafa Kemal buna kargi koyacak durumdaydr. Fizikî yapilarmm dgmda birbirlerine çok benzeyen bu iki rakip, insan zekâsiyla bilenmig bir tilki kurnazligiyla, açik renk gözlerinin delici bakiëlariyla birbirlerini kolluyor, tartlyorlardi. Bir gün Mustafa Kemal, hasta, yatagmda yatarken, ÇerkezEthem teklifsizce odaya daldo Mustafa Kemal elini sâkin sâkin yastigimn altma soktu. Ethem'e de belli ederek tabancasmi kav-ki
BASIBOZUKLAfuN SONU
299
E. Ethem'in de eli, üzerinde õldürdûgn her adam için bir çetele açalmig n kakmall tabancasmdaydi. Tepeden tirnaga silahli adamlan da merdiilerle sahanhgi doldurmuglardi. Mustafa Kemal'in yaverlerinden biri koak, digandaki birliklerden birinin komutam Ïsmail Hakla Bey'e, binayi atmasim ve gerekirse Ethem'in askerlerine ates açmasim sõyledi. Etn, Îsmet Bey'in görevinden almmasim istiyordu. Mustafa Kemal, bu isi sakin bir §ekilde reddetti. Ethem, diganda doldunilup kapatilan tüfekin sesini duymustu. Muhafizlardan biri Çerkezceseslendi: 'Durum teblii, vazgeçelim bu igten.' Ethem biraz sonra sadece hatir sormak için ug11; oldugunu söyleyerek çikip gitti. Arkadan, yaverlerinin olay1 tartigmasim dinleyen Mustafa Kemal, iden güldü. Ethem'le aralarmda bir kurgunluk mesafe kalm1§ti. aci aci udisinin de özel muhafizlari olmasi gerektigini anlayarak hemen Ìsmail kki Bey'i çagirtti ve bir muhafiz birligi kurmasim söyledi. Muhafizlar, esun'dan, Karadeniz daglanum savagçi Lazlarindan seçildi. Ba§tan agasiyah elbiseleri, siyah külâhlanyla yirtici bir kartala benzeyen bu Lazlar :isin Muhafizlari' olarak Meclis binasi önünde nöbet tutmaya, o nereye erse birlikte gitmeye bagladilar. Biraz sonra Ankara'mn özelliklerinden i haline gelmiglerdi. Ethem'in gücunü gözden uzak tutmayan Mustafa Kemal, adamlanm düzene sokmak için sabirla son bir çaba gösterdi. Çerkez'e,Ïsmet'le .larmdaki anlagmazligi yatigttrmak için beraberce Eskigehir'e gitmeyi lif etti. Ne var ki, tren istasyona geldigi zaman Ethem, ortahktan yok Mustafa Kemal, Ankara'ya döndü. Ethem'in kardegi Regit'i bir VekilHeyeti toplantisma çagirdi. Ü1keyi savunabilmek için disiplinli bir ordui gerekli oldugunu bir kere daha anlatti. Regit, 'Bir silah sesi duyar duyz tavian gibi kaçan' düzenli ordu askerlerine atip tuttuktan sonra, 'Bu an dediginiz de ne oluyormug? dedi. 'Ben istedigim yerde rahat rahat arm. Camm isterse Venizelos'la bile.' Mustafa Kemal, Regit'in bu buaca görûgüyle, nezakelle alay etti. Arkadan, Ethem'in sagduyusuna son : bagvurarak, Kütahya'ya bir Meclis heyeti yolladi. Ethem, bu heyetin hemen tutuklatarak, rehine gibi kullanmak istedi. Ama onlar bu aki konukluktan kurtularak Ankara'ya döndüler. Ethem bunun arkasmdan Meclise bir telgraf gundererek, onun yasalli2 tartuma konusu yapmak istedi. Ulkenin savaga devam edemeyecek kabitkin ileri dügmanla bang oldugunu sürüyor, görü.ymelerine ve yorgun Egilmesinde israr ediyordu. Telgrafma 'Umum Kuvayi Milliye Kumanda,lerini
·
.,
i
300
KURTULUSSAVASI
diye imza atml§ti. Istanbul'un kendisini destekleyecegini umarak, bi örnegini de Sadrazama göndermi§, bana ekledigi açiklayict bir mesajd: da Meelis kuvvetlerine kargi saldmya geçmek niyetinde oldugunu ve bu ko nuda Yunanlilarla da anlagun§ bulundugunu bildirmisti. Mebuslar büyük bir öfke içinde, gizli bir toplanti yaptilar. Daha sonra açik oturumda Mustafa Kemal, Ethem'le kardeglerinin hem Yunanlilar ki hem Ruslarla girigtikleri entrikalan açikladt. Onlardan söz ederken hâlí nezaketle 'Bey' unvamns kullamyardu. Mebuslar 'Kahrolsunlar!' diye ba ni'
_
girmaya bagladdar. Bir mebus, kizginlikla: 'Papa Hazretleri, artik Bey de meyiniz, Hain deyiniz!' diye bagirdi. Mustafa Kemal, Re§it'in mebusluk tan atilmasmi önerdi. Bu öneri mebuslarm alkiglan arasmda kabul olundu Mustafa Kemal'in birlikleri Kütahya'ya yürüyüp, kenti herhangi bir di renmeyle kargilagmadan iggal ettiler. Arkadan Çerkez Ethem'i, güneybat yönünde takibe bagladilar. Can kaygusuna dügen çeteciler, dûzenli ordi kuvvetlerine hemen hemen hiç kargi koymammlardi. Kisa bir sûre sonra Mustafa Kemal'in kendi sözüyle: 'Ethem ve kardegleri, kuvvetleriyle bir likte, dügman safiarmdan lâyik olduk1an yeri aldilar."
I
4
pek yararlanrnamm ve ontan ken Tuhafttr kl Yunanblar da, Ethern'in kuwetterinden di düzenli ordu saflanna katmak yolunu seçmigierdi.
OTUZ
ÍKÍNCÍBÖLÜM
Birinci
Ïnönü Savagi
SIRADA., Avrupa'mn ve ÍstanbuPun siyasî havasmda birtakim degigikler oluyordu. Önce Venizelos, sonra da Damat Ferit sahmeden çekildidogmustu. 1920 Ekim ayi r. Yunanistan'daki degigiklik bir rastlantidan .glannda, genç kral Alexandre, bir çift maymun yav· bahçesinde, saraym istrdi. seyrederken, maskaraliklanm Kral kisa kendisini bir tanesi sunun isirmasiyla çeyrek öldü. olay1, Churchill 'Bir süre bu sonra maymunun r ilyon insan can verdi demek, fazla bir abartma sayilmaz.» diye yorumla-
Son iki yihn1 agag: yukari sùrekli olarak ülkesinin dignda, Paris ve andra'da geçirmig olan Venizelos, kendini bir halk kahramam gibi görür, yurttaglanmn minnet duygulanm gözünde fazlaca büyütüyordu. Bu yüzn genel seçimlere gitmekten çekinmedi. Hattâ kralcilarm oylanm seri§birligi ettigi stçe kullanmalanna ve istiyorlarsa, 1917'de Almanlarla gönderilmig olan tekrar Kral Constantine'i sürgüne dûgerek gözden n hta geçirmelerine izin verdi. Yunanhlar bunu bekliyorlarmig gibi, oylançogunlukla Krala verdi1er. Venizelos ve partisi seçimleri kaybermisti. oyd George kötü haberi duydugu zaman, §öyle bir toparlanarak aci acidmüg, Timdi bir tek ben.kaldun,' demigti. Venizelos'a: 'Bu âdeta insaverdigi n demokrasiye olan güvenini yok ediyor,' diye yazdi. Venizelos vapta daha gerçekçi bir dille, yenilgisinin Yunan halkuun savastan bezis olmasmdan ve sürekli bir seferberligin yarattigi hognutsuzluktan ileri
ldigini bildirdi. Kendileri de savagtan bezmig olan Fransiziar, Paris'teki Yüksek Kony'de, Yunanhlara kargi olan taahbütlerinigeri almak için bu firsattan ya.rland11ar. Îtalyanlarda onlan izledi. Ingilizierinde eline, hiç kazançh oladigt anlaglan bir siyasetten yüz akiyla stynlmak için bir firsat geçmigti.
302
KURTULUSSAVASI
Ancak
Lloyd George, rùyasindan vazgeçmiyordu. Kralm geri dönmesini bu kösesi için hayali bir övem tastyan' ingiliz Yunan dostlagm da hiçbir degisiklik yapmayacagim ilân etti. Ama o bile, artik Sevres An lagmasi partlarrun tam olarak uygulanmasina olanak kalmadigim anlaru ya baghyordu. Ïstanbul'da da Padigah, Damat Ferit'i daha fazla iktidarda tutamaya cakti. Bir yandan bang anlagmastmn milletçe topyekfin reddi, bir yanda iç sava; siyasetinde ugradigi baçansizhk, Sadrazami gözden dügürmügti Halk, kendisine zerre kadar deger vermiyor, durumunu bir trajedideki so3 tan rolüne benzeuyordu. Söylendigine göre, kabine toplantilarmda ayukh 'dünyarnn
-
yor, emrinde çabgacak nazir bulmakta güçlük çekiyordu.1 En sonurada, ker di partisi. bile aleyhine dönünce, Padigah artik bu igi biraktp çekilmesix emretti. Damat Ferit Paga istifasim verip uzen bir tedavi için Karlsbad' gitti. Hük metin bagina bir kere daha Tevfik Paga getirildi. Yeni Sadre yakmligi ölan iki naziri kabineye almakl zam ilk olarak, milliyetçilerle i§e bagladi, Bunlar, Dahiliye'ye getirilen Izzet ve Bahriye'ye getirilen Se lih Pagalardi. Bu yenilik, Ïngiliz yüksek görevlileri arasmda yapilan bir degigiklikl rastlamisti. Onlar da General Milne'in yerine General Si ayru zamana Cluirles Harington'u ve Amiral de Robeck'in yerine de meslekten yetigm bir diplomat olan Sir Horace Rumbold'u getirmislerdi. IstanbuPdaki Türls ler bunua ingiliz politikasmda bir degigiklige yol açacagim samyorlard [tilâf Devletleri en sonunda, Sevres Antlagmasimn Lygulanabilecek bir Se olmadigun anlamig olsalar gerekti. Fransizlar bu antlasmamn ortaya çikar digt daha güçlü Türkiye ile anlasmamn zamam geldigini kabul etmislerd ingilizler de buna yanagacaklar miydi acaba? izzet Paga bu umutla, Ankara'yla tekrar iliski kurmaya karar verd Iki häkümet, resmen anlagmazhk içinde görünseler bile, gayn resmi ola rak barigi saglamak için el ele çahgabileceklerdi. Ïzzet Paga, Mustafa Ke mal'e bir haberci gönderdi. Ïngilizlerinbir çözüm yolu bulmaya niyetli ol duklarim hissettigi ve (ikiside eski sadrazam olan) kendisiyle Salih Pay gelebileceklerini bildirdi. mn bunu görügmek üzere Ankara'ya Mustafa Komal bu ziyaret teklifini ihtiyatla kargilamigti. Ingilizler den, milliyetçilerin kabul edebilecegi bir bar y teklifi gelebilecegin 1
Darnat Ferit Papa, yeni bir hükümet kuraca(p vakit, emekliye ayrilmig eski pagalai çagirir kargisma tek sira halinde dizer, buntara dig görünüglerine göre nazirlik dagi tirmig. Ornegin, dik ve sert duruglu olanint Harbiye, zaylf ve okumug gärünenini Adli ye, sakalli ve dindar suratlisini Evkaf Nazrrliklarina getirir; Ticaret Naztrhétni da içIe rinde en avam kilikli ve göbekli kim varsa ona verirmig.
B1RÌNCÏÏNÖNÜSAVAS1
303
Öte yandan, savistan bikmis usanm1§ olan Ankada, bang lehine güçlä bir akim vardi. Bu hava içinde, ÎstanbuPdan görügme önerileri almdmm açiga vurulmas2, direnme ruhunu torpilleyebilir, yeni bir ordu kurma çabalarim gev etebilirdL Böy1ece yeni liükümetin dostlegu, milliyetçilere eski hükümetin dügmanhgindan daba tehlikeli olabilecek nitelikteydi. Ama, yine de bu öneriyi kabul etmek gerekiyordu. Yalmz, görü§menin gizlilik içinde olmasmi ve Ankara'da degil de, Ïstanbul'la Eskigehir arasinda ücra bir istasyon olan Bilecek'te yapilmasmi §art kogtu. Kar ilama, istasyonun bek1eme salonunda oldu. Ïzzet Paga siyasetin acemisiydi, Ankara'daki gerçek durumdan da haberi yoklu. Bu yüzden, Mustafa KemaPie yüz yüze gelince, iki eski silah arkadagi gibi oturup, bag ba a sobbet edeceklerini sanmi ti. Oysa durum bekledigi gibi ç2kmadi. Mustafa Kemal daha bagta.kendisini Büyük Minet Meelisi ve Hükümc Bagkam diye tamtarak toplantlya resmi bir hava vermisti. Kimlerle mü erref oluyordu? Salih Paga kendinin Ïstanbul Hükümelinde Bahriye Nazm, Ïzzet Paga'mu da Dahiliye Nazin oldugunu anlatmaya kalkigti. Mustafa Kemal, nezakelle, ama gayet kesin, böylebir hükümeti tammadigi, bu yüz:1en kendileri nazir sifatiyla degil, fakat ancak gayn resmi olarak iki özel kisi gibi kabul edebilecegi cevabru verdi. Bu gekilde birkaç saat konustular. Ïzzet Paga Mustafa Kemal'e açik:an açiga bir direnige geçmekten olumln bir sonuç elde edilemeyecegini mlatmaya çahgiyordu. Akla uygun bir bang saglamamn zamam gelmisti artik. Mustafa Kemal'in anladigma göre, ÎzzetPaga'mn kafasmdaki dügün:e, Ankara Hükümetini Îstanbul'a bagimh olmaya razi etmek ve Ïtilâf ¯)evletlerine or tak bir ba§vuruda bulunmakti. Böyle bir gey sözkonusu ol anazdi. Bu gekilde bir anlagmaya girdigi anda ortadan silinecegini biliyorlu. Îzzet Paga'nm överisini büsbütûn reddetmek de siyasete uygun dügmezli. Bunun için, Pagalara, milliyetçilerin havasirn azicik tattirmaya karar verdi. Tart1§mayi keserek; heyet üyelerini trene götürdü. Biner binme; Ankara'ya ren hareket etti. Pagalar oldukça gagirmig ve tasalaamiglardi. Anstafa Kemal, gözleri parlayarak, Ïstanbul'a dönmelerine izin vermeye:egini bildirdi. Konugmalanm trende ve daha ciddi olarak, Ankara'da sür\ûreceklerdi. 'Bir sûre için, biz Anadolululann misaEri olacaksunz,' dedi. Pagalar böylece zararse hale getirildikten sonra, geliglerini bütän dolu'ya bildirdi. Yalmz, bang için görügmeye geldiklerinden hiç söz etmedi. Bu ziyareti, milli direnigi zaysflatici degil, gûçIendirici bir yolda kulpek ihtimal vermiyordu.
ra'da
KURTULUSSAVASI
304
lanmak gerekiyordu. Bu dügünce ile çok akillica kaleme alinm1§ bir bildiri yaymladi ve Pagalann, kendi istekleriyle, Büyük Millet Meclisi Hükümetiyle baglanti kurmak ve ülke davast ugruna çahämak için gelmi§ olduklanm ilân etti. Ízzet Paga bu oldu-bitti kargisinda §agmp kalungti. Kendisini, herkes dûrüst, açik is gören bir adam olarak tanirdi. Simdiise, hükûmetinin gäbir duruma sokulmuy oluyordu. O zünde gerefsizlikle suçlandinlabilecegi zamana kadar milli hareketin, sadece dügmana kar§i girigilmigbir savag olduguna, amacima Sultan Halifeyi Batimn baskisodan kurtarmaktan ba§ka bir gey olmadigma, biraz da safl.ikla, inanrngti. Sultan Halife'nin hükümetine kargi açilun§ bir savag oldugunu ancak gimdi anhyordu. Buna tazi olamazdi.
ve Vahdettin'e kar§i cephe alolarak önem yasallrga veren bir adamdi. Ülke için en iyi missa da, prensip rejiminin milliyetçilerle i§birligi yaparak sûrüp gitmeçöziimün, padi§ahhk si olduguna içten inamyordu. Mustafa Kemal ise, umudun yalmzca Büyük
Izzet Paga, her ne kadar Abdülhamit'e
Millet Meclisi hükümetinde oldugunu ve bu hükümet resmen tamnmadikgiri§menin sözkonusu edilemeyecegini biliyordu. ça bang müzakerelerine Kendi görügüne göre, bir yurtsever olan 177et Paga'ya dügen görev, Istan-
birlikte Ankara'da kalmaktL bulunabi'Bu arada iki §erefli fakat zoraki misafir' Paga, Ankara'da yerlegtirilmigleriyi konfor içinde yine ilkel bulunabilen iyi len en en eve, di. Ankara'ya van§lanma ertesi günü Halide Edip'i ziyaret ettiler. Kendisi bu ziyareti, §öyle anlatir:
bul'u birakip
.
onunla
'Bilhassa iki kez Sadrazamhk etmig ve daima bir Nezaret iggal etmig olan çok uzun boylu ve son derece itina ile giyinmig olan bu adamm benim dar merdivenlerimden çikarken çok müteessir oldudigerleri sûkûn ve vakarla benim kügunu biliyorum. Ïzzet Papa ve odarun kapismdan girerken, alçak iki kat olduktan sonra içleçük rinde bana kary uyanan merhameti: «Zavalh Hammefendi, ah zavalh Hammefendi!» diye izhar ettiler. Seslerindeki bu acima, bana biraz fena geldi, çünkû benim Anadolu'ya gelisim ve bu harekete katiligim, mukaddes bir gaye için ategle yanmaya razi olanlann zihniyetine uyuyordu. Benim için, içinde bulundugumuz tehlikeler ve çektigimiz zahmetler acmacak degil, geref verecek bir vaziyetti. Fakat samimiyetlerine inandigim için, hislerimi beni etmeden: «Lüt-
fen bana
acimayunz,
bu hayati kendim seçtim,» dedim.'
305
BÏRÍNCÍÍNÕNÜSAVASI
Be§ alts hafta kadar soura, gider gitmez hükümetteki görevlerinden ilmeleri gartlyla, Pagalarm Istanbul'a dönmelerine izin verildi..Nitekim ekildiler. Daha sonra ba§ka görevler aldilar. Ama hâlâ bir isbirligi peYunanhlarJe olan ÍzzetPaga, milli amaç ugnma gerefle çahgmaya ve bundan sonraki dönemi için Mustafa KemaPin kuvvetlerine si-
avagin yardiminda bulunmaya devam etti. Venizelos iktidardan dügünce, güttügü siyasetin de bir yana birakilmaLkla yakm gelirdi. Ama kral taraftarlari, bu konuda, Venizelos'tan çok nizelos'çu çiktilar. Gerçi, ordudaki Venizelosçu subaylari siki bir temiz. kary yeniden saldmtâbi tutmuglardi. Ama arkasmdan Ankara'ya leye akli bagma gelen Lloyd Georkalkigtilar. Bunu, is inten geçtikten sonra niteler. Artik itilâf Devolarak gösterisi' 'Krallik cakasmin delice bir Venizelos'un llerleonlarin, lerinden yardim görmüyorlardi, dolayisiyla Bundan yaçizdikleri kurtulmu§lardir. smirdan da sini durdurmak için dûzeltme çabasma girigtiler. lanarak askerî mevzilerini uzak ve Ïzmir'le de yeterli bir ulagtiracayip birbirinden hat, Simdiki Bu cepheler, i sisteminden yoksun üç ayn cepheden meydana geliyordu. güçlüklerle k yerde tehlikelere açik ve Yunan birliklerini lo.gm bog yere dogru ilerlemeragttracak biçimdeydi. Bu yuzden kraleilar, demiiyoluna tasarladilar. ele geçirmeyi Afyon'u noktasi Eskigebir'le kilit iki olan ve ylece kuvvetlerini biraraya toplayacak ve Türklerin ula§tirma yollanm serek onlari Ankara ve Konya yönünde gerilemeye zorlayacaklardi. Dageni§ çapta bir taarruz için bahan ve havalann düzelmesini bekliyorlarAncak 10 Ocak 1921'de bir çegit kesif niteliginde, orta çapta bir hareta girigtiler.2 Mustafa Kemal bu haberi Meclise bildirdi. Herkes ordunun ba§ansi oldugu kimsenin gözünden kaçmam2gti. n dua ediyordu. Durumun ciddi olmak mebuslar bir sürü yüzü asil, ûzüntülû insan, üzere basta r gün, ustafa Kemal'in Meclis'teki odasim agindmyor, haber soruyorlardi. Musfa Kemal, burada, cepheden gelen günlük raporlan kendilerine harita açikliyordu. Duruindan emin, hattâ neseli göränmeye çahyyor vermekten indeki tespihle oynayarak, sorularini dinliyor: kesin cevaplar .erinde
tabiye üzerinde açiklamalar yapiyor; sabirh olmalarm söylüTürk ileri mevzilerinin bo§altilmast karysmda duyulan kizgmhá yatig-
Eçmarak, Ir;
-maya
çabgiyordu.
Yunan saldirisi,
cephenin
gûney ve kuzey kesimleri
Nutuk'ta Yunan taarruzunun tarihi 6 Ocak 1921 olarak gösteriur.
arasmda
dört
notu.) (Çevirenin Atatürk | F: 20
306
KURTULUSSAVASI
noktaya yöneltilmigti. Bunun agirlik merkezi kureyde olacakti. Mustal Kemal de, asil kuvvellerini burada toplamisti. Baglica saldiri, Bursa yönüi den geldi. Eski§ehir'e dogru sarp, ama arahkli siradaglan bedef olarak a misti. Nitekim önündeki yaylaya kadar geli§ti. Îsmet Bey, Yunanhlan, vi dide, Eskigehir'i savunmak için yer yer güçlendirilmig bir mevki olan Ïn< nü'nde kargilad2. Yunanhlar, Ïsmet Bey'in komutasmdaki birliklerin gösterdigi dayar ma kargisinda §agirip bocaladilar. Daha önceki çarp1§malarda oldugu gib bu sefer de, kötü donammli, disiplinsiz askerler kargismda, rahat rahat ilei leyeceklerini sanmiglardi. Bunun yerine, önlerine, ilk kez olarak, karar ve disiplinli bir kuvvet çikangti. Türkler say1 ve silah bakimindan kendile rinden çok zayifti; ama buna kargthk, gimdi çogu teerübesiz ve yaban< olan kralci subaylar komutasmdaki Yunan birliklerine kiyasla daha üstü bir komuta altmda ve daha azimle dövügüyorlardi. Türklerin diz boyu ka ve çamur içinde savunduklari yerler, kendi vatanIarmm topraklanydi. BD tün gün süren bir savastan sonra bagarih bir kargi saldirlya kalklilar. Ertes gim, bir tuzaga dügürüldüklerini sanan Yunanlilar, yenilgiyi kabul ederel< geldikleri gibi luzla Bursa yolundan geri kaçular. Orada, almig olduklar dersten yararlanarak, baharda daha büyûk bir saldtri için hazirhga koyul
dular.
Milliyetçiler, Birinci inönû savagindan hem yurt içinde morali yükselt mek, hem de Ruslan etkilemek için yararlanacaklardi. Dügmana kar§3 ka zamlan bu ilk büyük zafer, Ankara'da simrsiz bir sevinçle kutlandi. Mec lis, orduya gükranlarim bildirdi. Mustafa Kemal, tehlike kargismdaki tu tumlanndan dolayi mebuslan övdü. Onlarm gösterdigi sogukkanhhk asker lere de guven vermigti. Halide Edip, sava§tan sonra hastanedeki yarahlan ziyaret etmek içii Eskigehir'e gönderilmisti. Yol boyunca giderken farkettigi degigiklik kargr smda gaginp kaldi:
.·
Simenduferindurumu dokuz ay öncekinden çok bagkaydi. Artil bagibozuklar pencerelerden ates etmiyor, bagira bagira garki söyle· miyorlardi. Her §ey disiplin içine girmisti. Eski zamanlarda, öndc bagibozuklar görünürdü. Simdiise, makineli tüfekleriyle, mahmuzlarmi gakirdatarak muntazam ordu fertleriyle kargi kargiyaydim." Ïçte Yunanhlar, bu ruhta bir ordu ile çarpigmak zorunda Bunu, kendileri de, yavag yava§ anlamaya ba§llyorlardi. 3 Halide Edip Adivar: Türk'ün Ategle Imtihani.
kalacaklardi.
\ I I
OTUZ
BÖLÜM ÜÇÜNCÜ
Londra Konferansi îLLÌYETÇÎLERÎN örgûtleri geniëledikçe, Ankara'mn havasi da degigEski içtenliginden çok gey kaybetti. Küçük toplulugu' koca bir nelkurmay haline gelmig, iç içe bir sürü gubelere ve kisimlara bölänistü. Bundan bagka, Mustafa Kemal, eskisine göre daha uzaklagmigti. gamlaruu, karargâhta ötekilerle oturup konugarak, çahgarak, çegidi soulan tart1§arakgeçirmiyordu artik. Îlk önce, çabgma yerini, telgraf merzine daha yakm olmak için istasyon tarafmda bir binaya tagimigtt. Çünbu bir telgraf savagiydi ve Mustafa Kemal de, modern görügü ile, haber. rnenin önemini çok iyi biliyordu. Sonra oturdugu yeri de degigtirip, Çankaya'yageçmigti. Burada, §ehyedi, sekiz kilometre uzakhkta bir tepenin yamacmda büyük bir kâgir e yerlegti. Levanten bir tüccann yaptirdigt bu binamn üstünde küçúk ku:ikler, bir de beg kögeli daha büyûk bir kule vardi. Îçerisi de öyle süslü slüydü. Ancak Mustafa Kemal, evin genig ve aydmlik odalarmdan hogmusti. Pencerelerinden bakinca, bûtün ova ve sehrinötesindeki ikiz teler görillüyordu. Simdiburada bir çegit evlilik hayatt yagamaktaydi. Geçen sonbaharm yorgunluklari saghgina dokunmustu. Doktor Adn Bey, bir kadm tarafindan bakilmasi gerektigini dügünüyordu. Tam bu ada, Fikriye, sanki içine dogmu§ gibi, çok yakmda Ankara'ya gelecegini dirdi. Ne Zübeyde Hanmun, ne de ablast saydigi Makbule'nin kar§i koy11arma kulak asmig; Mustafa Kemal'in arkasmdan Anadolu'ya geçmeyi garmisti. Tek bagma, Karadeniz kiyilarmda çah§an o zamamn dilenci varlanndan birine atlamis, sessiz ve adsiz birtakim erkeklerle birarada yoletmigti. luk Eu adamlar, vapur, küçük Înebolu limanma gelince, baglanhemen Kemalistlerin giydigi kalpag1 geçiriyorlar; o zaman Milli Harete katilmak için gelmig subaylar ya da bagka kimseler olduklari anlagih'arkadas
. .
308
KURTULUSSAVASI
.I.
· -
yordu. Vapur açikta demirlemisti. Fikriye, küçük bir sandalla karaya çakti. Her zamanki yolcular arasmda genç ve güzel bir kiz görmeye alisik olmayan Ínebolu Posta ve Telgraf Müdürü onu çok candan kargiladi, ama bira2 bogbogazlik ederek Posta Mûdûrüne, Mustafa Kemal'le evlenmeye geldigtm agzmdan kaçirdi. O zamanlar muliyetçilerin tek ikmal hatti olan sarp dag yollarmda, ötekilerle beraber, arabayla yoluna devam edi. Bu arabalarda, insan ya bagdag kurup oturur ya da yere uzanabilirdi. Fikriye, yolun arizali olmasina kargm yolculuktan çok rahatsiz olmadt. Ankara'ya gelince, Çankaya'ya yerlesti. Mustafa Kemal, hayatim meslegine, yurduna vermig ve kendi tabiatmda olanlarla birlegtirmig bir adamdi. Kadmlara kargi ilgisi, erkeklik gururunu kamç11amaktan ileri geçmezdi. Bûtün inceligine ragmen, bu konuda oldukça kaba davramrdi. Bir kere kendisine, bir kadmda en çok neyi be'el gendiginisorouglar, o da altmda olmasim' diye cevap vermisti. Fikriye hem bu tamma uyuyor, hem de ora daha bagka bir geyler veriyordu. Mustafa Kemal, yillar boyu sadece garnizon gehirlerinde rastlanan eglencelerle yerinmek zorunda kalmign. Fikriye'nin geligi ona, içine biraz da içtenlik ve tath bir sevgi karigan bir rahatlama imkâm kazandirdi. Ondan hoglamyor ve sevgisinden gurur duyuyordu. Kadmca davramplan zevkini okguyordu. Fikriye, hayation bu döneminde ona tam uygun bir esti. Fikriye, esmer, zarif, anlayigh, nazik tavirh bir kadmdi. Dogustan akilliydi. Mustafa Kemal'in dügüncelerini anlayip cevaplandiracak kadai da egitim görmûgtü. Nasil davramlacagim bilir, üstüne vazife olmayan geye karismaz; ama Mustafa Kemal'in sofrasim zarif varhgiyla süsleyerek kendine dügeni yapardi. Arkadaglanna sikinti vermez, onlarla aym dili konu§urdu. Çok geçmeden hepsi, Fikriye'nin eve getirdigi aile havasini beenmiglerdi. Kargismda içki içebiliyorlardi; ama Fikriye sirasi gelince, daha rahat içmeleri için çekilip gitmeyi de bilirdi. Aralannda evlilik bagi olmasa bile, Mustafa Kemal'e evliligin sicakhgim tattmyordu. Ne var ki o, Fikriye'yi almay1 dügünmüyordu. Evlenecek olursa, Batih bir eg gibi, yamnda yer alacak bir kadmla evlenirdi. Her geye ragmen alaturka bir kado olan Fikriye'nin yeri ise, her zaman Mustafa KemaPin arkasmda olacakti.
Ankaralilar, bu yüzü peçesiz genç kadma çabuk alistilar. Mustafa KemaPin açik arabasiyla sokaklarda geziyor, gehrin üstündeki sirtlarda atla dolagiyordu. Fikriye, çitkirildim bir kiz degildi. Yalmz ata binmekle kalmaz, silali kullanmasim da bilirdi. Halide Edip, Fikriye'yle ilk görügmesini göyle anlatiyor: 'Beni bir hammin görmek istedigini haber verdiler. Pen-
LONDRA
KONFERANSI.
309
altmda güzel ve ince ynzlû bir kadmla karplastim. Bunun, bir arabasmda gördûgüm yegeni Fikriye Hamm sz Mustafa Kemal Paga'mn vardi... Gözlerinin ve ag.dugunu anladim... Çoktath ve mahzim bir sesi Doktor Adnan, Fikriye'nin yüzünmn garip cazibesi hâlâ hayalimdedir söylemisti. ki solgimlugun, bir tûberkuloz baglangia belirtisi oldugunn sezinleevlenmeyecegini züntûsä, daha çok Mustafa Kemal'in kendisiyle gününe yagamasi geesinden ileri geliyordu. Gelecegi dügünmeden günü rahat edebikiyor ve bu gûnlerini, Mustafa Kemal'e sinirlerini yat1§tmp barciyordu. cegi bir ortam yaratmak ugruna yol Mustafa Kemal'in sinirlerini yatistirmak için bagvurdugu bir baska vermek, bagkalarunn kargismda si a içkiydi. Genç1iginde, kendine güven ilmadan davranabilmek için içmigti. Zihni geniëledikçe, onu frenlemek rahatim kaçiriyor, in içmeye devani etti. Kafasindaki dügûnceler gece güne; battikündûz üzerinde dinamo gibi etki yaplyordu. Ak§amlari, o da Kemal Mustafa içerdi. gerginligi yatistirmak için an sonra, sinirlerindeki Alkol gider hoguna ve ona iyi rade zayifhgiyla degil, isteyerek içiyordu. bilherkesin davranmaktansa, ;elirdi. içtigini kimseden gizlemez, ikiyüzlü nesini daha dogru bulurdu. üzerinde yazilar çaktigt vakit Yabanci gazetelerde, içkiye dügkünlûgû olsa, halk beni anlayazilmayacak azacak yerde memnun olur, 'Bunlar yedikleri lokantamn perdeleriyemek Valisi, naz,' derdi. Bir akgam, Izmit kapaii kapattirmak istemi§ti. Mustafa Kemal: 'Sakin ha,' dedi. 'Perdeyi sade1rsamz bizim kadm oynattigimizi zanneder, gimdi hiç olmazsa :renin
igigi
herkes
goruyorlar. gazeteci, Türkiye'nin bir sarhos, bir sagir ve üç yûz saFransiz Bir Kemal, 'Yanhg,' diye gir-dilsiztarafindan yönetildigini yazmigti. Mustafaeder.' sarhog idare oevap verdi, 'Türkiye'yi yalmz bir tek Mustafa Kemal ciddi durumlarda ve hareket halinde hemen hemen kahveden bagka bir gey biç içmezdi. Erzurum Kongresi sirasmda agzma ordulanmn tehdidi altmda koymanu§tt. Ziraat Mektebinde, Hilâfet etkisiylearkadagiarimo çahgma gibi Edip de Doktor Adnan ve Halide beklemekle yapmadan gemerak bir içinde, gey çok az içmigti. Azna gimdi bagladi. tekrar içmeye çen bir dönem yagtyordu. Bu yûzden pek ho§ kargdamlyorKoyu Mûslüman mebuslar onun bu ahgkanhgun ithalini içki biri, ve satigim yasaklakararlardan lardi. Meclisin aldigi ilk mak olmustu. Içki Müslümankkia bagdagmadiktan baska, onlara göre, orkemiriyor, halk arasinda hastahklarm yaydmasma yol aça:e
açtigimizi
-belki
dunun gûcûnû
ülkeyi uçuruma sürüklüyordu. içki içenler için, dayak, hapis ve agir yor, Ancak Mustafa Kemal'e, içkiden vazgeçmesi para cezalan öngörälmügtü.
310
KURTULUSSAVASI
-
için gönderilen bir ricaci, ters yüzü geri döndü. Mustafa Kemal, herhangi bir içki masasuun çevresinde oturup konugmaktan her zaman hoglannugti: Selânik'te, gerçeklestirmeye bir türlû olanak bulamadigi à üncelerini sayip döktügü kahve masalari, bulundugu çegitli karargâhlarda çevresinde savag tarti§malan yapilan yemek masalan... Simdide, Çankaya'dakiraki masasmm çevresinde, meslektaglarlyla arkada§lanna, bu sefer gerçeklegecek olan dügüncelerini geceler boyunca anlatip duruyordu. Bu toplantilarda çogu kez birkaç yakin arkada§i bulunur ve arada bir, sabaha kadar süren bir poker partisiyle sonuçlanird2. Ama zamania daha yapici bir nitelik kazanmaya bagladi. Mustafa Kemal'in ra'si nerdeyse milli bir kurulug haline gelmigti. ÜIkenin siyaseti, Mecliste ve Vehiller Heyetinde oldugu kadar bu sofrada kararlagtmhyordu. Yemek sofrasi, Mustafa Kemal için ikinci bir yönetim orgam olmug; aym zamanda, bir çegit okul halini alnusti. Mustafa Kemal burada ilerisi için, kendi görü§üne uygun ye:ni bir yönetici smifi yeti§tiriyordu. Bu görüge göre ülke, ragmen halk için' çal1§an bir hükümetle idare edilmeliydi. Toplantilarda, tabii, devlet sirlan açiklamyor degildi. Tartigmalar, çogu kez tek yõnlü ofarak, siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda devletin dayanacagi temei 'sof-
'halka
ilkele
üzerinde yogunlagirdi. hiç kimse bu yemekli toplantilara gitmezlik edemezdi. Yalmz bazilari, geç vakitlere kadar süren içki âlemleri yüzünden, sekreterden, adlariru listeden silmesini rica ederlerdi. Ismet Paga gibi içki ile bagi hos olmayan, evcimen kimseler de mümkün oldugu kadar az giderlerdi.' Bir yandan da çagnlmak için can atan ve dileklerine erigince de yüzsüz birer dalkavuk kesilenler vardi. Sofranin her zamaaki çagnhlan, Mustafa Kemal'in yardimcilanadan, eski silah arkadaglarmdan ve yaverlerinden olugurdu. Simdibunlara bir de, genç gazeteci-aydin grubu katilmt§ti. Bunlar, kendi dügüncelerini savunmakla birlikte, Mustafa KemaPe her zaman bir kahraman gözüyle bakarlardi. Bunlardan biri, bir övgü giiri ûslübuyla yazdigi bir yazida, 'Gim1ük yagaylgirmzin can sikmtisi içinde ölen geyler, birbiri arkasmdan, derece derece tekrar hayata kavugurdu burada... Inanml§ bir insamn ne gibi mucizeler yaratabilecegini her zarnankinden daha kuvvetli olarak anhyorduk,' der. Ancak yaratilacak mucizeler bunimia bitmiyordu. Çünkü,ufukta yeni bir Yunan saldms: belirmisti. Itilâf Devletleri bundan önce, bir bang toplantisi yaptilar. Yüksek Konsey, 1921 Subarmda Türk ve Yunan hükümetleAnkara'da
rini, 1
Londra'da Lloyd George'un bagkanhšmda toplanacak bir konfe-
Ismet Bey, Birinci Inönü zaferinden sonra Paça olmuytu. notu.) (Çevirenin
LONDRA
311
KONFERANSI
dogrusu Sevres Antlagmasi- teknsa çagirdi. Burada Dogu Sorunu Hükümeti temsileilerinin de konAnkara Konsey, geçirilecekti. gözden r öneri, Tevfik Paga tarafmSadrazam Bu kogtu. katilmalanm part ransa açúan Ankara En, dokuz aydan için yeniden konugma ilk kez bu sonra :anbul.telgraf hattiyla, Mustafa Kemal'e bildirildi. Mustafa Kemal, hükümetinin fiilen tammnasi demek olan bu çagnEn derhal yararlanacakt1 tabii. Îlerideki stratejik durumunu güçlendirmek megru nactyla, bir taktik kullandi. Çagnmn,kendi §ahsmi degil, mûstakil hâkim kuvvet' olan ve yakin zamanlarda Anayasaya uygun bir kil kazanmig bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisini ilgilendirdigi cevam verdi. Bundan dolayi hûkümet, yalmz Ïtilâf Devletleri tarafmdan del, Padigah tarafmdan da resmen tamnmahydi. Tevfik Paga bunun bir nayasa igi, dolayis1yla ülkenin bir iç igleri sorunu oldugunn, onun için Itif Devletleriyle vanlacak bir anla§madan sonraya birakilmasi gerektigini ri sürdü. Igin bu döneminde bu nokta üzerinde takihp kalmak, TürkiKonferans'ta hiç temsil edilememesi sonucunu dogurabilirdi. Mustafa Kemal, Padigaha kar§1 durumunu böylece belirttikten sonra, evfik Paga'ya verilecek cevabi kararlagtirmak için Meclisi topladi. Bu cememlekette pta, uzun bir baglangiçtan sonra Ístanbul Hükümeti, .çbir hak ve selâhiyet temsil etmeyen dügük bir kuvvet' olarak nitelendirilMeclis Istanbul'da kurulacak herbangi bir heyete katilmayacagim bilBunun yerine, kendi içinden seçecegi ve Türk milletinin tek temolacak Icisi bir beyeti, Tevfik Paga'nin heyetinden ayri olarak, Londra'ya änderecekti. Heyete, Rusya dönügimden sonra tekrar görevine baglarug tan Hariciye Vekili Bekir Sami Bey bagkanhk edecekti. Türkiye Büyük lillet Meclisi heyeti, istanbul'dan degil, Antalya ve Roma'dan geçerek -daha
'yegâne
'ain
'bütün
..
L
.
ondra'ya gitti ve Roma'da Konferanstaki Îtalyan bag delegesi ve DigigleBakana Kont Sforza tarafmdan kargilandt. Her iki heyot de Savoy Otelinde kahyorlardi. Yalmz katlari ayriydi. birbirlerine açikça uzak durdular. The Times gazetesine göre, Sami Bey, T'evfik Papa ile pek görügmek istemiyordu. Kargismda bir -Iaydutlar Hükumeti' temsilcisi bekleyen gazete muhabiri, hayal kmkhätgibiya ugramigti. 'Bekir Sami Bey'in elbiseleri, Bont Street'de yapdmig duruyordu. Kafasmda gik Sirtmdaki çizgili pantolonla bonjur ve gayet i. üstûnde bir örtüyle oturan :s bile yoktu.'Rahatsiz görünen ve dizierinin çözerek, Ankara Hükümetiçirpida Pua, bütün anlasmazhklari bir sözcülük göreviBöylece Milletinin yasal temsilcileri olarak i Türk tamtti. Türk Bekir Sami görûgünü tek Bey, bütûn Konferans boyunca i yûklene11 .aglarda
.ekir
'evfik
312
KURTULUSSAVASI
bagma savundu. Yalmz, asil istediginin ne oldugunu açikça anlatamadig için Lloyd George'n sinirlendirmekten de geri kalmad1. Aubrey Herbert, The Times gazetesinde, 'Konferansm Sevres porsele nini ille de parçalamasi gart degildir.' diye yazlyordu. 'Üzerineyeni bi . vernik vurulursa pekâlâ kullamlacak hale gelebilir.' Ancak böyle bir onari ma firsat olmadi. Türkler, konugmalara, Türkgye'nin Avrupa'da 1913'tek simrlarmn geri verilmesi istegiyle bagladdar. Bu öneriyi, Ïtilâf Devletler diplomatlan gülümseyerek karg21adilar. Íçlerindenbirisi de 'C'est ridicu le!'2 diye nunldammsti. Bundan bagka, izmir'in bogaltilmasim, bogazlarn yalmz Türk denetiminde olmasim, yabanci kuvvetlerin ÎstanbuPdan çekil mesini istiyorlardi. Times, 'Bunlar o derece aµri istekler ki, bir parçacagim kabul etmek, Sevres Antlagmasim büsbütûnparçalamak demek olur,' diye yazzyordu. Yunanlilar, Ankara'nm temsileileriyle birarada Konferansa katilmay: kabul etmemiglerdi. Onlar da ayrica dinlendi. Daha önceki konferanslarda Venizelos'un ileriye sürmüg oldugu istekleri, bn sefer birtakur nûfus istatistikleriyle §igirilmig olarak, tekrarlamakla yetindiler. Müttefikler bu istekleri dinledikten sonra, Dogu Trakya ile izmir'de nüfus dagihmimyerindeincelemek ûzere·bir komisyonkunilmasim teklil ettiler. Bu hakem komisyonunun varacagi sonucun iki tarafça da kabul edilmesini ön kogul olarak ileri sûrüyorlardi. Îstatistiksonuçlann kendi lehlerine çikacagindan emin olan Türkler, bunu bazi kogullarla kabul ettiler. Yunanhlarsa, tabii bunu kendileri de bildikleri için kabule yanagmadilar. Arkadan, Türk ve Yunan temsileileri dostluk' havasi içerisinde, beraberce çay içtiler. Îtilâf Devletleri, bir kez daha dügûnerek, 'Sevres Antlagmasmda birtakim degigiklikler yapmay1 önerdiler. Türklere, bogazlar, Ïstanbul ve Kürdistan konularmda bazi ödünler verecellerdi. Artik yalmzca kâgit üstünde bir sorun durnmuna gelmig olan Ermenistan konusu da, bir Milletler Cemiyeti Komisyonunca incelenecekti. Trakya'da nüfus sayrmmdan bir daha söz edilmedi. Îzmir'e gelince, uygun bir uzlagma' yap11abilirdi. Bu da, bir çegit bir Rum yönetimi' biçiminde olacakti. Ancak, Türkler, geçmigteki denemelerden, bunun zamanla bu vilâyetin Tûrkiye'den kopanhp ahnmasi anlamma gelece ,ini çok iyi biliyorlardi. Bekir Sami Bey böyle bir çözûmün bang getirecek yerde bir anlagmazhk kaynagi' olacaginda israr etti. Bununla beraber, öteki önerilerin, tam olmasa bile birtakun partlarla, kabul edilebilecegini bildirdi ve hükümetine danigmak 'sözde
'adalete
'özerk
'sürekli
2
Gülünç bir gey!
• LONDRA
KONFERANSI
.
313
zere Ankara' a döndü. Yunanblar da Atina' a ittiler. Yunanhlar Londra'dan, Fransizlarla Îtalyanlarm tutumu ne olursa olayrilmig un, Lloyd George'un hâlâ onlann tarafun tuttugu kanisi içinde ir, ama basta istediklerini degigtirmesinden pek de memnun kalmannglar1. Terazinin bir kefesine bu õnerilere evet demeyi, öbür kefesine de, yenien bir saldmya girigmeyi koydular. Böyle bir saldm baçanyla sonuçlamrHükümetia, pazarhk için daha elveri§li bir duruma geçebilirlerdi. Íngiliz in resmi tutumuna aykm bile olsa, Lloyd George'un bunu fena kargdamaacagindan emindiler. 'Büyük Adam bizimle beraberdir, cam isterse, ne dûgünüyorlarapar yapar, yine bir kurnazhk bulur, bize yardim eder,' diye
Bu dügünceleri pek de yanh; deıldi. Lord Curzon karisma, 'Bagbaan, eskiden ne kadarsa gimdi de o kadar Venizelosçu ve Yunan dostulur,' diye yaziyordu, 'Hükümet Bagkam olmamn verdigi büynk avantajlari la bu ugurda kullanmaktadir.' Lloyd George'un Harbiye NaZLH Ve rakibi ilan Türkiye ile bari§ Churchill de, kendisine gönderdigi bir muhtirada rapmak için israr ediyordu: 'Savagin yeniden baglamasi ihtimali beni çok :ugkulandmyor. Varsayaltm ki, Yunanhlar milliyetçi Türkleri gimdiki cepdaha içerilere sokuldular. Ne kadar fazle batti üzerinde yenilgiye ugratip eder orada fazla kahrlarsa, bu onlara o kadar iggal kadar toprak ve ne a Jahallya mal olacaktir...' Bäyle bir hareketin kötü sonuçlanm saylp dökükten sonra, 'Bu kogullar içerisinde Yunanhlann yeniden saldmya geçmeerine izin vermek, büyûk bir sorumluluk olacakttr, samnm,' diyordu. Ancak Lloyd George, bu tùrlü uyanlara kulak verecek halde degildi.
Bursa ve Ugak'tan saldiriya geçtiler. Lloyd bir kabine toplantismda sõylendigine göre Türkler, Yunan cepbir yigmak' yapmiglardi! Yasal savunma durumunda olan bu y1gmaga saldirmaktan kimse alikoyamazdi. Sir Henry WilHarbiye Nezaretinin elinde, 'Türklerin bu demiryolu boyunca yapmig olduklanna dair' hiçbir bilgi yoktu. 'Dolayislyla, bu salkigkirtmaya dayanmayan, büsbütün baksiz bir, saldiridir. Bunu
Wartm 23'ünde
3eorge'un 1esinde
'büyük
funanhlan on'a gõre, air yigmak
hri hiçbir
.
Yunanhlar,
Lloyd George da bilir. Bütün hikâye bir dalavereden, igrenç bir dalaverelen ba§ka bir gey degildir. ÇünküYunanblar, Türkler gu anda daba on rg gün önce Londra'da kendilerine bildirilen kogullari görügmekteyken, Lloyd George'un tam bilgisi altmda, onlara hûcum etmislerdir.' Londra görûëmeleri, Tûrklere, hiç olmazsa kuwetlerini toparlamak, silablarim artirmak ve Eskigebir'in savimmasim güçlendirmek için zaman kazandirringtt. Yunanhlann çatal taarruzunun amact, kuzeyde Eskigehir ve
..
I
314
KURTULU§ SAVA§I
'
Afyon'u fazla bir güçlüge agramadan ele geçirgü.neyde Afyonkarahisar'di. arkadan, gehrin dogusundaki Konya yoluna yerlestiler. Mustafa Kediler, . mal onlari tutmak için kuzeyden kuvvet getirmek zorunda kaldt. Sonradan Yunanblarm bu hücumunu bir strateji yanhgi olarak nitelemistir. Böyle yapacak yerde, kuvvetlerini kuzeye dogru kaydmp, Eskigehir'e yönelttikleri hücumu desteklemeleri ve baçansun saglamalan gerekirdi. Her ne ise, yine eskiden izledikleri yol ûzerinde ilerledikleri sirada güçlü bir Tiirk direnigiyle kargilagtilar. Türkler Eskigebir önimde dik kayaliklarda mevzilenmig, etkili bir topçu kuvveti de yerle§tirmiglerdi. Yunanhlar, ancak sekiz gun süren bir savastan sonra, Ïnönü'deki Türk mevzilerini yarabildiler. Eskigehir'in önündeki ova bir kere daha ayaklannin altmda görûndü. Ancak Türkler, takviye almiglardl, bu karsi saldmya kalkarak Yunanhlan bir daha kayaliklara püskürttüler. Yunanhlarla beraber bulunan Ernest Hemingway adli bir sava; muhabiri: 'Yunan topçusu, yeni gelmig, hiçbir gey bilmeyen Constantine subaylan komutasinda hücuma geçtikleri sirada, kendi asd kuvvetleri üzerine ate; açmigi,' gözlemcisi çocuk gibi agliyordu.' Hayatmda diye anlat2r. ilk olarak, pomponlu sivri papuç1ari havaya dikilmig, beyaz bale eleklikli ölülere' rastliyordu. 'Türkler, simsiki, yläm halinde kogarak geliyorlardi. Kendisi ve Ìngiliz gözlemcisi, cigerleri patlaymcaya ve agizlarma act bir tad doluncaya kadar kogtular, kayalann arkasmda durdular, ama Tûrkler de'durmadan üstlerine geliyorlardi, daha büyük bir yigm halinde,'-" Bunun sonucunda, güneydeki Yunan kuvvetleri de, Afyon'dan çekilmek zorunda kaldilar. Mustafa Kemal, bu ilerlemenin yanhg bir strateji oldugu konusundaki elestirisinde hakh çiknugti. Yunanhlar agir kaytplar verdiler, ama kuvvetieri yok olmaktan yakay! siytrdi. 'Çökmügbir yol boyunca sonu gelmez bir asker, katir, öküz arabasi ve kamyon dizisi halinde' Bursa'ya dogru çekilen bir Yunan tümeniyle birarada bulunan Profesör Toynbee, güney yönündeki daglardan hiçbir dügman kuvvetinin üzerlerine saldirmadgmi görerek hayret etmisti." Ashnda Tûrkler, eldeki bütür kuvvetlerini güneydeki Yunanhlarm çekilig yolunu kesmek için, tren ha tti üzerire sûrmüglerdi. Ne var ki, bu igte bagari saglayamadilar. . Mustafa Kemal bu bagarisizhäm nedenini, Refet Pa§a'mn görü§ünün ve kullandig1 taktigin yanhghgmda buldu. Fevzi Paga'yla birlikte Refet Paa'Inn karargâhma giderek durumu yerinde inceledikten sonra, kendisini 'ingiliz
'burunlari
3 Kilimanjaro'nun Karlan. The Westem Question in Greece and Turkey.
4
LONDRA KONFERANSI
315 |
nkara'ya gönderdi ve Milli Müdafaa Vekilligini teklif etti. Bati cephesinki ordulana ikisini de Îsmet Paga'mn komutasma verdi. Refet Pa§a, ustafa KemaPe kargi dikbagh davramyor, savag alamnda ise bazen somsuzluga kadar varan bir bayma bayruklukla hareket edlyordu. Mustafa :mal, onun bu gekildeki davramplarmdan usannugti. Ankara= da olursa, ptiklanm daha dikkatle denetleyebilirdi. Öte yandan, Ïsmet Pa§a'mn, phede kendisine verilecek planlari tam olarak uygulayacagina güveni
-
rdi.
Ïçte Íkinci Ïnönü Savagi böyle olmugtu. Daha sonralan, Ïsmet Paga, yerin ismini kendisine soyadi olarak aldi. Mustafa Kemal, Millet Mecliiden ona gu telgafi çekmi§ti: i
'Bütün dünya tarihinde, sizin Inönü meydan muharebesinde aidigmiz vazife kadar agar bir ödevi yüklenmig kumandaniar çok azdir. Milletimizin istikläl ve hayatt, dâhiyane idareniz altinda geref1e vazifelerini gören kumandan ve silâh arkadaglarmizm kalp ve hamiyetine büyük emniyetle istinad ediyordu. Siz orada yalmz diigmani degil, milletin makûs talihini de yendiniz. Ïstilâ altmdaki bedbaht topraklarmuzla beraber bütün vatan, bugün en uzak kögelerine kadar zaferinizi kuttuyor. Dügmanm istilâ hirsi, azim ve hakimiyetinizin yalçm kayalarma bagmi çarparak paramparça oldu.
.
üzerinize
Evet, bu zafer, nihaî bir zafer olmaktan uzakti. Ama Mustafa Keal'in söyledigi gibi, 'Milletin maküs talihinde' bir dönûm noktasi olmugMilliyetçiler, henüz say1 ve silah balammdan zayif olmakla beraber, manhlara kargi kurmay çahämalarmda ve stratejide üstûnlüklerini gäsYunanlilar bunu kolay ha7medemiyorlardi. Daha önce yaptikri denemeye ragmen, Türklerin, dûzensiz ordudan düzenli orduya geçi ri onlari yine sürprizle kar§ilagtirrmgti. Ancak Türklere karsi duymalari reken sayg1yi bir tärlû açiga vuramadiklart için, yenilgilerinin nedenini, ofesör Toynbee'nin söyledigi gibi, bir el' efsanesiyle açiklamaya hyyorlardi: 'Türk topçusu bu kadar iyi atig yapabildigine göre, kesinlikya Rus ya da Ahnan topçu subaylarunn komutasmdayd1; siperler içinde ykusuz Ítalyan istihkâmcdan varda, piyade erleri ise Fransiz subaylannin 1rindeydi! En sonunda kendim, gözlerimle görerek bütün bunlarm hayal linü oldugunu anla
-miglerdi.
'gizli
¯
I
KURTULUSSAVASI
316
-
sava; yöntemlerini iyi bilen genç subaylar geçmig ti. Simdidensoara, daha henûz urak ve belli belirsiz de olsa, önünde, zafe rin yaklagan 1§igim görebilecekti Mustafa KemaL mus ve
bagma,
modern
OTUZ
BÖLÜM DÖRDÜNCÜ Eskigehir'in
ITILAF DEVLETLERI,
Dügügü
Londra Konferanstmn ba.yansizhkla sonuç.
ettiamasmdan sonra, Türk-Yunan uzlagmazhämda tarafsizhklanm ilân yenilgileri, Kral Consr. Ancak ne bu, ne de Yunanhlann inönü'ndeki utine üzerinde bir etki yapti. O hâlâ, Îngiliz hükümetinin degilse bile,
inanmak istiyor ve eski adagi giKonstantinapolis'de hükümdarhk tahtma oturmayi hayal ediyordu. 1921 Hazirani baglarinda kendi kendisini Yiman ordulan Bagkomuberi Anadolu topragma ayak atadi. Arkasandan da Haçhlardan nhšma Aslan Yütsan ilk Hiristiyan Kral olarak Ïzmir'e gitti. Söylentiye göre, Constantine de kli Richard, körfezin kargi yakasmda karaya çikmyti. verdigibir girituizleyerek demeçte yakmda aym kiyada oturdu. Times'a .cegi saldmdan ve Yunanhlann Kemalistlerin kuvvetini çökerteceklerine saldm tarihini kaan inancmdan söz etti. Sonra cephevi denetlemek ve .rlagtirmak için izmir'den ayrildi. gelebilecek durumlann en kötüBu, ChurchilPin söyledigi gibi, Yunanhlarm ya tam görüg birligi halindeki bir ingiliz hükümetinin ali, siyasi ve manevi destegini elde- etmeleri, ya da tâ iliklerine igleyinceItadar buz gibi bir suyla.islatumalari gerekirdi.' Lord Curzon, bir kere tha bir çözüm denemesine girigti. Paris'te, Briand'i da razi ettikten sonkuvvetlerit, eski 'Özerk tzmir'önerisini yineledi; ancak bu kez Yunan ederlerse, Mûttede çekilmesini gart koguyordu. Yunauldar bunu kabul geçeceklerdi. kler de çatigmamn durdurulmasi için, Türklerle temasa hiçbir geyin sözkonusu olrua Yimanldar bu öneriyi, artak savastan bagka Ladigmi ileri sürerek, geri çevirdiler. Böylece biraz sonra Yunan ordusu yine Churchill'in sözleriyle, 'Eski beri ilk kez bu büyüklükte bir sefere kalkigarak sert ve en.oyd George'un kendisini destekledigine
'akla
'ydû.
.n
'unanhlardan
,.
318
KURTULUSSAVASI
gebeli bir ûlkede ilerlemeye bagladi.' Silah, hava gûcü ve donamm bakt mmdan halif bir üstün1ûgû vardi. ilk hedef yine tren yoluydu. Yalmz bi kez asil saldiri kuzeyden degil, güneyden geliyor ve Eskigehir yerine Kütahya ve Afyonkarahisar'a yönelmig bulunuyordu. Bati Anadolu'nun kilii noktasi olan Eskigehir'i, cepheden degil, güneyden kugatici bir saldinyle ele geçirmek üzere tasarlanmigti. Bil plan bagarih oldt. Yunanhlar, kuzeydeki Türk kuvvetlerini tutmal için Bursa'dan doguya dogru bir kuvvet çikardilar. Bagka bir kolu da, Kü-
tahya'ya hücum için daghk bõlgeden güneydoguya dogru gönderdiler.
Üçimcü ve daha kuvvetli bir kol da izmir'le direkt baglantisi olan U§ak'
kargi hücuma geçti. Afyou'a aldiktan sonra tan kalkarak Afyonkarahisar'a tren yolu boyunca kuzeye ilerleyerek ikinci kolla birlegtiler ve Kütahya'yi da ele geçirdiler. Eskigehir ve Ankara ile olan ulagim yollari böylece çember içine ahnma durumuna dügtü. Karargâhim Eskigehir dolaylarmda bir kasabada kurmus olan Ismet Pa§a, gehri bogaltma sorumlulugu ile kargi kargiya kalmigti. Cesareti kmlmig, endigeli ve kararsizdi. Bir yarah kafilesiyle geri çekilmekte olan Halide Edip, onu alçak tavanli bir Anadolu odasinda buldu. 'Egyasi, bir portatif kaxyola, bir tahta masa, bir tek sandalyeden ibaretti. Papa bir nefer gibi giyinmigti. Her zamanki nazik tavri altmda, benzi solmus, gözleri çakmak çakmak olmug, dudaklanmn ve gäzkapaklanmn kenarlarmdaki çizgiler daha derinlegmigti, Burada, hayatmda ilk kez olarak, felâket halini alabilecek bir buhranla kargilaglyordu.' Geri çekilme hareketinin, hesaplanmasi güç sonaçlar doguracagi ve milli bir baçansizhk olarak elestiriye ugrayaca-
gi kesindi.
Halide Edip ora
insanûstü gayret ve kahramanhgimn, herdaha büyük oldugunu' söylemeye çaligt1. 'Fakat dünya, bitmezse, hiçbir fedakârligi dikkate almaz. Ïsmet Papa da bunu ifade etti.' Ancak daha sonra, sicak yaz gecesinde, açik havada, kizarmig domatesten ibaret yemeklerini yerlerken biraz ferahlam1§ bir hab de 'Pa§a geliyor,' dedi. Karan Mustafa Kemal vercekti. Halide Edip yolculuguna devam etti. Eskigehir istasyonundaki izlenimlerini gövle anlatlyor: 'ordunun
hangi bir zaferden eger savag zaferle
-
'Saat on buçukta, tren hâlâ istasyondaydi. Kadmlar kamyonlann üzerinde çocuklanm emziriyor1ardi. 'Etraflan egya ve çocukla doluydu, Hepsinin ellerinde bir tava bulundugunu gõrdüm. Ömri¯imde insanlann bu kadar tava kullandiklanm ilk kez görüyordum.
ESKÏSEHÍR'îN
DÜSÜSÜ
319
.
Mustafa Kemal Paga, sapsan, platformda, askerlerle konuguyordu. Hepsi sâkindi. Kargilarmda kadmlar... Bu kadmlann gòzleri çok aci bir gekilde askerlere çevrilmisti.'
Mustafa Kemal, donuk görünügünün altada, azminden hiçbir §ey kayetmemi§ti. Bu olaylardan hiçbirisi, beklenmedikbir gey degildi. Üç ay önYunanhlann stratejisini elestiren, Eskigehir'e güneyden ve yandan saltracaklan yerde, batidan ve cepheden saldinya geçmelerinin yanlig oldusöyleyen kendisi degil miydi? Bu sefer Yunanhlar, onun elestirilerini mu inlemig gibi, öyle yapmiglar ve Eskigehir'e yaklagnuglardi. Artik gehrin aybmin önüne geçilemezdi. Mustafa Kemal, Ismet Paga'mn aksine, sert : halkm hoguna gitmeyecek kararlar vermekten çekinmezdi. Askerlik haitmda bunun bagka örneklerini de vermigti. Ïsmet Paga'nm karargâluna :lir gelmez, haritaya ve elindeki raporlara bakti; soara hiç çekinmeden, lükümet Bagkam olarak sorumlulugu üzerine aldi ve genel bir çekilme turi verdi. Çekilisimaskelemek, kentteki tahkimati sökmek, cephane dealarim ve egitim kamplanm bagka yere götürmek için vakit kazanmak tractyla ardçi savaglan yapilacakti. Özellikle saglam ve dayarukh yapdolan mutlaka yok edilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal, tahkimatm og cesaretli oldugu kadar giddetli kararlan verdikten sonra, trenle Ankaa 0ya döndü. Orada, Genel Karargâhtan, geri çekiligi izlemeye bagladi. Halide dip onu, sa psan ve iç ayaklanmamn en kötü günlerindeki kadar enige içinde' gördü. Ísmet Paga hâlâ Eskigehir önünde dövügmekteydi. Mus.fa Kemal oturup haberleri beklemesini söyledi. Kahvelerini içtikleri sira1, boyuna kurmaymdan haber soruyordu.
.
,
'yüzü
Yaveri durmadan haber getirirken, Mustafa Kemal Paga, hepsine sövüyordu. Nihayet sabah oldu. Mustafa Kemal Paga, 'Îsmet, Eski§ehir savagmi kaybetti; haydi, bir fincan kahve daha içelim,' dedi. Doktor Adnan, bir süre ortadan kaybolduktan sonra odaya geri döndügünde, az önce kötümser görûnen yüzü gülüyor ve sevinçli görü-
nüyordu. Mustafa Kemal Paga: 'Neredeydin, Adnan? diye sordu. O da Fevzi Paga ile konugtugunu, onun çok iyimser oldugunu, Yunanhlari yenecegimizi söyledigini ifade etti. Mustafa Kemal Paga da gûldü ve Fevzi Paga'yla epeyce alay etti. Ama, yine de memnun görünüyordu. Çünküböyle anlarda o da fala ve räyaya çok inamrdi.
-
320
KURTULUSSAVASI
Halide Edip ve çok yakin bazi arkadaglari, Mustafa Kemal'i o andaki gerçek yüzüyle görebiliyorlardi. Ancak o, morallerini yükseltmek istedigi önünde bagka bir maske takiyor ve kendini degigik bir ruh hali - kimseler içinde gösteriyordu. Dostlanndan bir gazeteciye, sanki bütün dünyaya meydan okur gibi, göyle diyordu: 'Ne olursa olsun, bu ülkede kalacagiz. Vatammizm her zerresini savimacagiz. En uzak simrlanna kadar, çarpigarak, topragtmizm altuida can verecegiz.' Birlikte, mehtaph agustos gecesinde Dügman simdi,yaylabatiya dogru uzanan çorak yaylayi.seyrediyorlardi. gelecegi, karanhk subaylanndan Karargâh erismigti. kenarlanna çogu, mn görüyorlardt. Ancak, Mustafa Kemal, olagan bir manevrayi inceler gibi sogukkanhliklakonuguyordu. 'sanki yalmz en ince sanat eserlerini tutmak Haritayi önüne setmig, için yaratilmit gibi görûnen, uzun parmaklariyla savagi izliyordu. Parmagimn ucuyla bir çizgi çizerek, 'Iste simdiburadayiz,' dedi. 'Kuvvetlerimiz Eskigehir'in güney ve kuzeyinden bir yanm yuvarlak geklinde çekiliyorlar. Geceleyin hava serin ve yürüyüge elveriglidir. Yalniz, günün yorgunlugundan ve sicagmdan sonra insana bu havada uyku basar. Yürürken uyuyan çok asker gördüm, hele at üstünde olursa. Bir subay tamnm, süvaridir, en söylerdi. Yataga yatmca uykusu kaçarmig.' iyi at sirtmda uynyabildigini Ay iggi, perdesiz pencerelerden içeri doluyor ve biricik petrol lambarengi verisimn çig aydmhšma kangarak Mustafa Kemal'in yüzüne bir ölû yordu. Ancak, dügünürken de, Saka ederken de her yana kudret ve canhhk igmlan dagitlyor gibi görünüyordu. çki 'Î için, insanlarn mihenk tagidir, derler' diye devam etti. 'Ben de derim ki asil mihenk tagi savag alamdir. ¶imdi arkada§lardan her birinin ne yaptigmi gözü kapali söyleyebilirim. Örnegin,biliyorum ki falan tümenin komutam -parmaglyla haritada bir yer gösterdi- gu kasabaya varmistir. Kasabamn en rahat evini seçmig ve §imdi, her §eyi unutup, portatif karyolasinin üzerinde derin bir uykuya dalnnstir. Ïster misiniz, bunun böyle olduunu size gimdi ispat edeyim? Zile basip nöbetçi subaymi çagirarak talimat verdi: 'Çocugum,. bana hemen filân tümenin komutanim bulur musun?' Agagidan telgraf makinesinin sesi duyulmaya bagladi. Mustafa Kemal devam etti: 'Yarm sabaha kadar dügmanla aramizi en azmdan yüz elli kilometre açmanuz lâzim. Durulacak en iyi yer burada, Sakarya'an kuzeyindedir. Ancak buraya vardiktan sonra, büynk bir çarpigmayi kabul edebiliriz. Yunan ordusu, dogal ola-
9
9.
I
I
1
Bk. Yakup Kadri Karaosmano§lu: Vatan Yolunda.
Selek Yayinlari,
istanbul.
ESKISEHIR'IN
DUgUSU
321
bizim pegimizden gelecektir. Bu noktada.ovayi geçecek ve guraya dogilerleyecek. Bu demektir ki...' Bu sirada nöbetçi subayi tekrar içeri girdi. Selâm aldiktan sonra: 'Endim,' dedi. 'Tümen Komutam, S... käyünde istirahatteymig. Uyandira-
.k, L
n mi?'
Mustafa Kemal, kendi psikolojik sezgisine·gûldü: 'Ben size demedim Simdiötekine bakm.' Subaya: 'Bana falanca tümen komut.amm bun,' diye emir verdi. Sonra yamndakilere dönerek göz etti: 'Bulamayaek, çünkü, gidecegi yere bir an õnce varmak için doludizgin ilerliyordur.' :1grafçi biraz sonra gelerek, tümen komutammn bulunamadigmi söyledi. Mustafa Kemal, ses tonunu degistirdi: 'Asil önemli olan §ey, dügmabilmektir. $1mdibiz böyle dilzenli n ne yapacagim ve nasil yapacagru i?
r gekilde
çekilisken arkamizdan gelecek mi, gelmeyecek mi?' Konugtukdinleyenlere güven veriyordu. Fevzi Paga'mn da söylediši gibi, ortada imser olmak için sebepler bulundugunu kendi de biliyordu. Dügmamn sihça üstün oldugunu da biliyordu. Türk ordusu henüz tam kivamma gelemig bir savag kuvveti halindeiydi. Tagit yoklugu hareket gücünü aksati>r, Rusya'dan henüz yeterli bir silah yardimi ahnannyordu. Ankara'mn :risinde, Adana gölgesindeki ve Amasya dolaylarmdaki yedek kuvveller, igit üzerinde Yunanlilara kargi bir sayi ästünlügü saghyorsa da, bunlari radilik savaga sürmek sözkonusu olamazdi. Mustafa Kemal, kafasinda bu :git faktörleri birlestirince, Yunan saldirisma kargi koymamn, yerinde bir treket olmayacagina karar vermigti. Zaman kazanabilmek için toprak tybetmek gerekiyordu. Savag plâm, Îsmet Paga'ya, karargâhim ziyaretten verdigi genel direktifte belirttigi gibi, göyleydi: nra e,
'Ordayu, Eskigehir kuzey ve güneyinde topladiktan sonra, dügman ordusuyla araya büyük bir mesafe koymak gerektir ki, ordunun düzenlenmesi, toparlaumasi ve yeniden güç kazanmast mümkün olabilsin.
Bunun için Sakarya
dogusuna
kadar çekiimek bile
gelirse, hareket üsdogrudur. Dügman, durmaksizm arkamizdan lerinden uzaklagacak ve yeniden menzil hatlarl kurmaya mecbur olacak; herhalde beklemedigi birçok güçlüklerle kargilagacak; buna kargthk bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha uygun partlara sahip olacaktir. Bu türlü davramgamizm en büyük sakmcasi, Eskigehir gibi .önemti yerlerimizi ve çok. araziyi dügmana birakmaktan dolaya halk üzerinde dogabilecek manevi sarsmtidar. Fakat az zamanda, elde edebilecegimiz bagarah sonuçlarla, bu -sakmAtatürk
/ F:
21
.
IL
.
322
KURTULUSSAVASI
.
calar kendiliginden giderilmig olacaktar. Askerligin gereklerini te reddütsñz uygulayahm. Öteki türlü sakmcalara nasil olsa kary koyabiliriz.'
Churchill durumu göyle äzetler: 'Yunanhlar strateji ve taktik bakimm dan basan kazanmiglar; tren yolunu da ele geçirmiglerdi. Bu da daha son raki ilerlemeleri için yarayacakti. Fakat Türk ordusunun ne tümü nü, ne de bir parçasim yok edebihniglerdi.' Bu ordu çabucak gözden kay bolmustu. Yaylanin uzur ve yorucu yollarmda Ankara3ya, yurdun canevint dogru çekillyordu. Biraz sonra, Yunanlilardan daha çok kayip vermedei hemen hemen tümüyle, Ankara'mn seksen kilometre kadar önüne, Sakar ya dirsegine varmigti. Burasi, Mustafa Kemal'in durmaya karar verdigi yer di. Butün bunlari, Türk halkma inandirici gekilde anlatmak gerekiyordu Mustafa Kemal'in bekledigi sarsinti' gimdi olanca gücüyle üzeri· ne çukmügtü. Meclis, bu felâket kargismda dehgete kapilmigti. Mebusla: bir yandan da Mustafa Kemal'in, Ba§komutanhgi kendi üzerine almasm istiyorlardi. Bunlardan birtakimi, ordunun ugradigt yenilginin bir daha dü· zelemeyecegini ve milliyetçi ülkünim busbütün çõktügünü sanlyor ve bunun sorumlulugunu Mustafa Kemal'in sirtina yüklemek istiyorlardi Dahr dürüst ve daha az kötümser olanlar ise onun hâlâ durumu düzeltebilecegine inamyorlardt. Daha baskalan da, bundan sonraki bir çekilmeye Mustafa Kemal bizzat karigmig olursa bunun milli amaci kökünden sarsacagut ileri sürerek, Bagkomutanhga atanmasma kargi geliyorlardi. O, en son bagvurulacak kaynak olarak, bir yanda durmaliydi. Buna da henüz sira gelme-
i§Ïèrine
'manevi
Hayatm garip bir cilvesi olarak, bu buhran sirasinda Mustafa Kemal ilk kez bülün Meclisin destegini elde etti. Dostlari kendisiyle birlikte 01duklari, dügmanlan da ona kargi olduklari için... Ba§komutanliga atanacagi anlayhyordu. Ancak bu atanmamn, kendi istegine uygun olmasi gerekmekteydi. Meclis içinde ve digmda bütün bu kaynagmalar olurken, o ihtiyath bir gekilde, hiç sesini çikarmadan duruyor, Bagkomutanhgi kabule his hevesli görûnmüyordu. O böyle davrandigma göre, demek ki, felâkel, artak yalmz bir tehlike olmaktan çikung, kaçimlmaz bir §ey olmugtu. Bu dü§üncenin iyice yaygin hale geldigi kamsma varinca, Meclisi girli bir toplantrya çagirdi ve kürsûye çikti. Baskomutanhšr kabul edecekti, ancak Meclisin bütün yetkilerinin kendisine verilmesi gartiyla. Orduyu, sava§m bundan sonraki dönemi için ancak bu gekilde, gereken hizla hazirlayabilirdi. Fa-
ESKÍSEHÍR'ÏN
DܶÜ$Ü
323
nilli egemenlik ilkesine besledigi saygidan dolayl, bu yetkilerin üç ayir süre ile simrlandartlrnasim istiyordu. Kendisine karsi olan]ar, bunun üzerine, açiga çikmi oldular. Bazilari adar genig yetki almasina itiraz etti; bazilan da Bagkomutanhk unvam lise ait oldugu için kendisine verilemeyecegini ileri sürdü.- Mustafa tal, olaganüstü olaganüstü kogullarm hareket ve kararlan gerektirdi§ekilde Israr enerjik davranabilmesi garttr kabinenin etti. e Çabukve Meclisin vakit kaybetmesi bekleyerek dogru olmazdi. Emira onaymi in kayitsiz gartsiz yerine getirilmesi, bunun için de bütün yetkileri elinitmasi merekiyordu. En sonunda, itirazlan yenerek onlara Baskomutanorduõrevini kendisine veren bir kanun taslagi sundu: 'Bagkomandan, maddi ve manevi gücünü azami surette çogaltmak ve yönetimini bir konusunda Türkiye Eüyük Millet Meclisinin bu Jaha saglamlagtirmak aki yetkisini Meclis adma fiilen kullanmaya izinlidir.'Kanun kabul likten sonra, Mustafa Kemal, 'Meclisin bana kar§i besledigi güvene lâ>ldugumu dedi. az zamanda göstermeye muvaffak olacagim,' Böylece, Mustafa Kemal üç ayhk bir sûre için askeri diktatör oluyorfetkilerini derhal kullanarak orduya donanim saglamak üzere bazi ib: maddelerine el koydu. Parasi sonradan ödenmek koguluyla kuma§, yiyecek, akaryakit ve daha çegitli egya stoklarimn, yüzde kirkimn oremretti. Halka, orduda kullamlabilecek bütün silah ve doi verilmesini ru teslim etmesini bildirdi. Õküz ve at arabalarimn yûzde onunu, bive tagit hayvanlanmn yüzde yirmisini aldi. Bütün demir ve atölyelerinçöken tehlikeyi, herkesin dalyim yapildi. Mustafa Kemal, üzerlerine akmdan duymasi için, her evden birer kat çamagir, birer çift çorap ve rordu. e da isti Bu savag, Mustafa Kemal'in öteden beri gördügü gibi topyekûn bir sa'Harp, yalmz iki ordunun degil, iki milletin bätün varhklarlyla ve indeki her geyle, bütün elde tutulur ve tutulmaz güçleriyle birbirlekargi karplya gelmesi ve birbiriyle vurugmasi demektir. Bundan dobätün Türk milletini, cephede bulunan ordu kadar fikren, hissen ve Milletin her ferdi, yalmz dügman kargismda 1 ilgifendirmeliydim. inanlar degil, köyde evinde, tarlasmda bulunan herkes, silahla vurusavagça gibi kendini ödev almly hissederek, biitiin varhgim mücadeleerecekti.' Bir Peygamber gibi su sözleri de eklemisti: 'Gelecekteki saarm yegâne bagarl garti da, en ziyade bu söyledigim hususta münde*) olacaktir.' Bu gerçegi y111arcasonra kegfetmig olan Churchill, Mustafa Kemal'in .
.
dünderiç: yer almig I
-
L
.
.
.
I
324
yeteri kadar deve ve öküz bulunmadigi için, tagit igierinde cephei ki erlerin karilarndan ve kizlanndan nasil yararlandigim anlatir. Kadm duygunun geligtirilmesinde bü)ek bir rol oy rm seferber edilmesi¯milli asker, sivil herkesin topyekün gayret göstermesi ihtiyacim iyice bel mig; misti. Sivas, Erzurum, Diyarbakir ve Trabzon gibi dagimk merkezlert toplanan silablar, saman yigmlanmn altina yüklenerek kagrularla tagimy du. Salvarh,dolakh köylü kadmlan tâ Sümerier zamamndaki gibi, gica sesler çikaran kagmlanm sürerek saatte ancak beg kilometre luzla, dag pe demeden yäzlerce kilometrelik yollan agiyor, cepheye dogru ilerliy sikica sirtlanna baglamiglardi. lard2. Çogu, emzikteki çocuklarim, mermilerini, halat kulplu cephane sandiklarim kucaklannda tagiyarak a balara yükleyip indiriyar, iki omuzlarma birer gülle yüklüyor, çok kez ta] açikta b2rahmayi t çocuklarun lan bozulmasm ya da islanmasin.diye, göze alarak, üzerlerini örtüyle kapatlyorlard2. Tekerleklerin kir2hp kan mn yolda kaldigi da oluyordu. O zaman kadmlar, içindekileri sittlar: yl.klenir ve kilometrelerce tagirlardi. Evlerinde kalanlar at. hayvan araçlara el konmug olmasma bakmadan, çapa çapahyor, tohum ekiy ekin biçiyor, orduya yiyecek yetistiriyorlardi. Refet Pa§a, Milli Müdafaa Vekilligine geçmig, bütün enerjisi ve i lug.lanyla çahämaya baglamisti. Oküz arabasiyla yapilan ta§rnayl, yeni enza sistemi kurarak daha hizh bale getirdi. Artik köylülerin ahgik duklan gibi her kasabaya gelince araba degistirecek yerde, belirli yer1 de ökûzler degigtiriliyor ve ta§itlar, dogruca savag alanma kadar geleb: yerdu. Kilimlerden askerlere kaput, gaz tenekelerinden ilâç kutusu yapi di. Un bulunmazsa,köylülere, degirmenleri tamir edilinceye kadar, buy y2 kaynatarak ya da havanda dõverek yemelerini söyledi Çorak yayle odun bulunmadigmdan, ahgap evleri yikunp, tahtalarmi lokomotiflerde : kit olarak kullandi. Sapan demirlerinden kiliç yapahyordu. Ankara'daki demiryollan at yesi süngü ve hançer fabrikasi haline sokulmustu. Bir tek bozuk silah k mamasi için her yerde tamir atölyeleri kurulmusta. Refet Pa§a yurdun ücra kögelerinden bile orduya asker topluyordu. Halk, minarelerden as] re yazilmaya çagnhyordu. Orduya katamak isteyenler çogu kez haydut rm kasip kavurdugu yerlerden geçerek, yüzlerce kilometre yaya yürürr zorundaydilar. Geldilleri zaman da·kendilerine verilecek silah buhmma gi olurdu. Bu erlere, cepheye giderken, dûgmandan ba§ka, yarah ve ölü rin silahlanm almalan söylenirdi. Bu arada askerden kaçanlar yakala; siddetli cezalara çarptmhyor, silah altma yeni sunflar.ahmyor; Adana b elinde
-
-
·
KURTULUSSAVASI
ESKÍSEHÏR'ÏN
DOSO§Ü
325
Dogu illerinden, Karadeniz'den ve daha bagka uzak yerlerden yeler getiriliyordu. Türklerin, kendilerini bekleyen önemli savaga hazirlanmak için aniç hafta kadar vakitleri vardi. Ankara, bu haftalan eridige içinde geçirvillerin morali adamakilli çökmügtü. Varhkli egraf ve tüccarlar, yanlaailelerini ve servetlerini alarak Kayseri'ye göç ettiler. Daha baska :ler de göç hazirhgma girigti, hattâ resmi görevi olanlar bile. Sehir, kaçaklarlyla, bog gezenlerie dolmustu; Yunanhlarin çok yakma gelri söyleniyordu; kimsede güven kalmamigti. Kadmlar, çargaflari sirtlayola çakmaya hazir, sabirla bekliyorlardi. Evlerini, barklanm baraöç etmek zorunda kalacaklar miydi acaba? . Mustafa Kemal de, Simdi Genelkurmay Ba§kam olan Fevzi Paya ile seksen kilometre kate cepheye hareket etti. Karargãhim Ankara'mn üneybatismda, demiryolu üzerindeki Polath'da kurmustu. Buraya vaatiyla, çevreye hâkim bir tepe olan Karadag'a çikti; attan inerek , olan hücum yönünü görmek istedi. Tekrar tamn izlemesi muhtemel binerken bir sigara yakti. Hayvan, kibritin alevinden ürkerek geri te. :, Mustafa Kemal giddetle yere dügtü. Kaburga kemiklerinden biri ktsti;bir an için, eigerlerini sikistirarak, nefes almasma ve konugmasma 1 oldu. Yamndaki doktor, kendisini ciddi gekilde uyardi: 'Devam ederhayatunz tehlikeye girer.' Mustafa Kemal: 'Savag bitsin, o zaman iyilegirim,' diye yamt verdi. Lvi döndii. Fakat yirmi dört saat sonra yine cephedeydi. için Ankara'ya .si veriyordu; güçlûkle yürüyebiliyor, çok kez bir masaya dayaona aci k dinlenmek zorunda kahyordu. Bu kaza, halk agzmda dallamp budakListi: Daha savag baglamadan Baskomutamn hareket edemez hale gelhayra alâmet degildi. Ancak bu çegit bir kazayi bile propaganda yaraAskerler arasmda Mustafa Kemafin, 'Bu, kullanmak mümkündü. nun bir igaretidir. Kemigim nasil kirildiysa, dûgmamn direnci de aym dedigi söylenti olarak dolaç2yordu. : kmlacaktir,' iden,
,
,
OTUZ BE
ÍNCÍBÖLÜM
Sakarya Savagi I
YUNANLILAR,
13 Agustos
1927de yeniden saldiriya geçtiler. Constai ne, ilän etmig ve Ïngiliz irtibat subaylar daha gimdiden, Mustafa Kemal'in sehrindeverecegi zafer yemegine çag mi.sti. Atina basuu, bu istilâmn, Büyük Iskender'in seferlerine benzedig den dem vuruyordu. Yunan ordulan, bir kez daha, onun yaptigi gibi, 'Gi dion' dûgümünü kesecek ve böylece Asya'da bir imparatorluk kuracakl; di. Gordion, tam ilerleyecekleri hat üzerindeydi. Ancak, Profesör To: bee'nin söyledigi gibi, unuttuklan bir gey vardi. iskender, eninde sonuni kâhinin partim yerine gerirememi§, dügümü çõzemeyerek kesmek zorun kalmigli. Bõylece, gimdi Constantine'in heveslendigi igi, Bati Anadolu' savag hedefini
'Ankara'ya!'diye
kralligma katmak i§ini, ba§aramamisti. Aslmda Constantine, Ankara'yt särekli olarak ingal etmek istemiy daha çok, siyasî bir amaç güdûyordu: Milli hükiimeti gehirden atarak Ka seri'ye ya da Sivas'a sürmek, sonra Konya'da ve hükûmete karsi olan çakacak isyanlarla ylpratip dügmesini saglamak. Ashnda bõlgelerde ger sefer de iki kargit dugünceden dogmug bir geydi. Çiinkü Yunan ordusu iki ayn kurrnay yönetiyordu. Biri Krahn, öteki de General Papulas'm p nelkurmayL Genelkurmaydaki subaylardan bazilari, Eskigehir'de mevzi girip Türkleri bir karsi saldinya zorlamayi daha uygun görüyorlardi.
Ancak, Kralm istegi daha üstün çikmisti. Böylece Yunan ordular gün süreyle, kargilannda bir tek dügman görmeden, sonsuz bir bozkirda ahgik olduklan deniz kiyilanndan, ynmu ak vadilerden gittikçe uzakla yorlardi. Havamn kurakh gi, sicakhgi, bundan önceki seferde kargilagtik] n dondan da, kar firtmalanndan da daha kötäydü. Beraberlerinde içme s fena M1de susuzluk çekiyorla yu tagimak için tanker getirmediklerinden, di. Modern kamyonlan, anzali yollarda parçalamyor, e§yalanm, öküz ar
SAKARYA.SAVASI
327
develerle ve sirt çantalariyla tagimak zorunda kahyorlardi. Çogu :z, kizarmig misirdan bagka yiyecek bulamiyorlardi. Daha sonraki çarpis.alarda esir dügtükleri zaman, ilk igleri, Tûrklerden ekmek dilenmek oli _Ç1plak ve yaban arazide, yegil bir gerit gibi akan Sakarya'ya dogru ilerrken askerlerin nefesi tozdan tikamyor, çogu da yaylamn amansiz sitmana tutulup saf digtkaliyordu. Anadolu yaylasim yararak Karadeniz'e dökülen üç bûyük nehirden biolan Sakarya burada, Ankara önünde bir dirsek çizer. Batidan dogru <arak gelirken, seksen kilometrelik bir dirsek boyunca kuzeye yönelir, Mustafa Kemal'le mra tekrar batiya dogru yolunu izlemeye devam eder. tarlalar ve tepegörmüg cdusu, Yunanhlari burada, ovamn yer yer hasat bir kesiminde çiplak yaban kayahklarla kesilmig ve klerle kapli, sivri . çizerek Sadirsek bir okliyorlardi. tersine Cepheleri güneyde ve kuzeyde, dayamyor, nehrin kendisi de merkezlerini koarya'ya dökülen iki irmaga Jyordu. mevsimde salari alçak olan Sakarya, sarp kenarli bir Dar ve bu akiyordu. geçerek Ïki kiyisi, biri kuzeyde, biri güneyde iki irü bogazdan Türklerin öprü ile birbirine baglammgti. savimina durumu genel olarak olmak ile bagh ve sulanm saglayabilmek già saythrdi: Geriye demiryolu 11anyla,
i üstiinlükleri vardi. Mustafa Kemal'in karargâhi ba§ta Polath'da, demi1yolu üzerinde; Burasi, yaanra da bü.tün bölgeyi görebilen Alagöz tepesinde kurulmustu. sarklyorörümcek aglari evdi; kerpiç direklerinden bir mn yarim kalmig Kemal'in Mustafa koruyuculari, Karadenizli yanmu. Karalar glyinmig katilaan ayrilmiyordu artik. Simdibunlar çogalmig ve tek basina savaga ak bir birlik haline gelmiglerdi. Mustafa Kemal, Osmanh ordusundan istiasmdan beri askeri rütbe i§aretlerini çikarrug, Meclis de kendisine resmi ir rütbe vermemig oldugu için, sirtinda sadece bir er üniformasi vardi. KiLk kaburga kemigi hâlâ sarili oldugundar savagi, at sirtinda cephenin bir ölümünden ötekine kogarak yerinde yönetemiyor, trenden sökülüp getirilmig bir koltukta oturarak idare ediyordu. Belki de böylesi kendisi için da-
a havirli di. Halide Edip bu sirada onbagi rütbesiyle orduya katilm1§ti. Cephede Justafa Kemalli ziyarete gittigi zaman, yanmda 'Miralay Arif'i gördü. Alay Arif, Mustafa Kemal'in gençlik arkadagiydi. Eskiden beraber gezerayrilmanug er, eglenirler, içerlerdi. ihtilâlin baglangicindan beri yamadan kurmaymdaki tiimen bir Jeünden zamanlarda dügkiinlügn içkiye e son ;örevinden uzaklagtirilmca, Mustafa Kemal onu yamna almigti. Arif, derecede Paga'ya benziyordu; tipki onun gibi sert ve avvur edilemeyecek 'ta-
I
328
KURTULUSSAVASI
zarif bir endami vardi; yüz çizgileriyle, ince, kapali dudaklarmdaki yan alayci, yan aci bükülüg de aymydi. Gözleri de Mustafa Kemal'inki gibi mavi renkte, yalniz biraz daha koyu ve hafifçe patlakti.' Albay Arif bu siralarda Mustafa Kemal'in en yakm sirdag olmuyu. Halide Edip, Sakarya'da Mustafa Kemal'i simdiyekadar gördügünden de, ileride göreceginden de degigik bulmustu. Bu igin kesinlikle zaferle sonuçlanacagma pek o ltadar gûvenmiyor ve pavagi kaybederse, herkesle beraber kendinin de ölecegini biliyordu.Be yüzden, eskisi gibi her geyle alay etmiyordu artik. Olüme mahkûm bir insan, kendisiyle birlikte ölecek olanlar arasmda ne hissederse, o da hemen hemen aym geyleri duyuyordu. Tahta masamn üzerindeki bir haritaya, güçlükle egilerek dört yagmdaki bir çocugun anlayabilecegi kadar açik bir ifadeyle anlattf : 'durumu,
Ï¡te Sakarya, kivrilarak gidiyor. Etrafina birtakim toplu igneler
üze-
rinde kirrnm ve mavi kâgitlar konulmug. Birer kelebege benzeyen igneler. Eger askerî durum hakkindaki duygulanmi Mustafa Xemal Paga'ya söylesem, mutlaka gülerdi. Yunan ordusu kocaman bir canavar gibi, Ankara'ya yaklagnug görünüyordu. Buna muvazi olarak Sakarya'mn dogusunda Türk ordusu da, lavnlarak bu canavann Ankara'yl yutmasma mani olmaya çahgiyordu. Siyah canavar o kadar kocamandi ki, insana yeis veriyordu. 'Eger Ankara'ya bizden önce gider de bizi geride birakirsa ne yapanz? diye sordum. Bir kaplan gibi güldü: 'Bon voyage, Messieurs,* derim. Arkalarmdan vurarak onlari Anadolu'nun boglugunda mahvederim.'2
Gerçekten de, Yunanhlann ilk saldiri plam böyleydi Niyetieri, Türklerin sol kanadim çevirmek ve böylece, güneyden Ankara'ya giden yolu açmakti. Bu amaçla, çorak, susuz ovada, uzun bir kavis çizerek yol alddar. Ancak bir yandan susuziuk, bir yandan da kullandiklan haritalarm yeterli olmayisi, yürü)©¡lerini çok agirlagtirmigti. 23 Agustosta Türklerin sag kanadma bir tûmenle saldirdilar ve bütür bir gece süren çarpigmalardan sonra, onlari Mangal Dagi'udan çekilmeye zorlad11ar. Mustafa Ke:mal, bu ilk bagarisizlik kargis:nda çok sert bir emirle, talimat almadan geri çekildigi için tümen komutamrn görevinden aldi ve ileride de bu gibi hallerin aym §iddetle cezalandir11acagmi bildirdi. Artik ordu, bir.tek Yunan askerinin bile, Türkiye'nin kalbine ayagmi basmasma göz yummayacakti. Mustafa 1 2
lyi yolouluklar,
beylerl
Halide Edip Adivar: Türk'ün Ategie
.
imtiham.
SAKARYA SAVASI
329
aldigt talimata mal, sonradan, tümen komutamrun üst makamlardan trak geri çekildigini ögrenince, onu tekrar görevinin ba§ma getirdi. Ani verdigi emir, ötekiler için bir örnek olmuy ve bundan sonraki çarpigmada daha cesaretle davraumalanm saglam1§ti. Derken, General Papulas, taktigini birdenbire degistirdi. Bir kesif 1sundan edinilen yanh§ bilgi de, bu degi§iklikte rol oynamigti. Buna göTürkler sol kanatta büyûk bir yigmak yapiyorlardz. Su halde kuvvetleribu yöne dogru aktarmaktayddar. Hareket noktasindan cok uzaklagmig in ve gerisi Türk athlanmn saldinlarma açik bulunan Papulas, kugatma Lmma tehlikeli olmaya bagladigma inandt. Bu yuzden asd kuvvetini kusaldirmaya karar verle göndererek, merkeze yakm bir yerde cepheden Oysa Türklerin asil kuvvetli olduklar1 yer, burasiydi. Papulas, yeni plaiçin, Sakarya üzerinde köprüler kurmaya bagladi. u, uygulamak Bunu izleyen savas, tam, yirmi iki gun, yirmi iki gece sûrdü. Mustafa
daha sonra bunun, yalmz bir gün farkla, dünyamn en uzun savagi lugunu ileri sürmügtür. Vah§i ve öldürücü bir çarpigmayd2 bu. Türk meveri bir dizi tepe üzerinde kurulmustu. Yunanlilar, bunlara birbiri arkaEdan hücum edip ele geçirmek zorundayd11ar. Oysa, Türk piyadesinin k iyi bagardigi inatça bir savimmayla kargilagiyorlardi. Türkler, bazi tepe·i tutuyor, bazilarim kaybediyorlardi. Bazi tepeler ise birkaç kez el degigiyor ve birbiri arkasmdan girigilen saldtrilar, Türk birliklerine insan kay:mal,
Türkler, Yunanhlann say1 üstünlügünä gözõnünidareli kullanmak zorundaydtlar. Mustafa Kemal, tutarak kuvvetlerini durumdan, yeni bir taktik dersi almigli. Burada elinde Gelibolu'da oldu. gibi, rahatça savaga sürebilecegi yeni silahlanung binlerce yedek yoktu. r iki kez baçansizlik ihtimalinden ve Sivas'a çekilmekten söz etmig, ank Miralay Arif ona alayh bir gekilde takilungti: 'Bu ülkede sebepli sepsiz ölüme gönderebilecek ye teri kadar . a dam bulabilirsin. Kimse çikip insan havatimn hesabmi sormaz!»3 Kemal, elindeki kuvvetlerin durumunu, her birligin gücünü, azi üzerinde almig oldugu yeri, bagmdaki komutamn ne kiratta bir adam iugunu en ince ayantilarma kadar ezbere bilirdi. Her aksam, savag raokurkeri, yapilm1§ en ufak bir yanhg bile gözünden kaçmazdi. Asrlik egitimini Almanya'da yapmig olan Miralay Arif de kendisine yararazinin özelliklerini, subay ve etleri iyi tamyordu. Haolurdu. O da tnci le Edip, ikisini §äyle anlatir: 'Pa§amn omuzlari üzerine egilir, ona 1a
mal oluyordu. Arna
MustaÍa
irlarmi
Arif, 1926'da
ilmir mahkemeleri
sonunda idam edilmigtir. I
330
KURTULU$
SAVASI
,
tipatip benzeyen bir ikiz kardeg gibi, alçak sesle: «Filan kasaba on kilo metre kuzeydedir, derdi, solunda iki tepecik vardir.» «Mükemmel. Ala: komutani nasil?» «Odun gibi biri. Yalmz askerligine diyecek yoktur! Son ra askerler de savag görmiig, teerübeli erlerdir. Topçu ateginden filãn korkup kaçacak cinsten degil. Cephaneleri bitse bile, süngüyle dövägürler; komutanlan da, erler de...»' Halide Edip bazen bu tóplantilarda Mustafa KemaPi bir roman yazarina benzetirdi. O da sanki heyecanh bir konu üzerinde çahgiyor gibiydi. Bu romamn ana konusu savasti, harita ästündeki igneler de kahramanlan. Her birinin özellikleri, genel plana uygun dügmeli ve hikâyenin geligmesine yardimci olmahyds. Mustafa Kemal, dügmama kuvvetini de kendi birlikleri kadar yakmdan inceliyordu. Savaµn çok önemli bir amnda alman bil istihbarat raporunda, Yunanidann kuvvetli bir ylgmak yapmig olduklari, Türklerin tuttugu mevziin savunulmasima güçle§tigi ve birakilmasi gerekecegi bildirilmisti. Mustafa Kemal hemen: 'Bana Yunan birliklerinin hareketlerine dair geçen haftaki raporlan getirin,' diye emir verdi. Bu raporlan bir dalla gözden geçirdikten sonra: 'Bizim istihbarat yamliyor,' dedi. 'Yenilen biz degiliz, dûgmandir.' Musl.afa KemaPin emri altmdaki cephe a§agi yukari yüz kilometre uzunluktaydi. Savapn kritik bir döneminde, kullamlacak taktigi, subaylara yle
bildirmisti:
'Hatti müdafaa yoktur, sathi müdafaa vardar. O satih, bütün vatandir. Vatanm her karig topragl, vatandagin kamyla Islanmadikça terkolunmaz. Onun için küçük, büyük her birlik, bulundugu mevriden atilabilir. Fakat küçük, büyük her birlik, ilk durabildigi noktada, tekrar dügmana kargi cephe kurup savagmaya devam
eder. Yanmdaki birligin çekilme zorunda oldugunu göreri birlikler, ona nymaz. Bulundugu mevzide sonuna kadar sebat ve mukavemete mecburdur."
Mustafa Kemal'in savunma hatlan, kisim kisim kirihvordu. 'Faka t dekinlan her kisim, en yakm bir mesafede yeniden tesis ettiriliyordu.' Böylece Yunanblar, her ne kadar toprak kazamyorlarsa da, ilerlemeleri gayet yavag oluyordu. On günliik bir savag sonunda, topu topu on beg kilometrelik yer kazanmglardi. Papulas'm hücumda, Mustafa KemaPin savunmada uyguladigi ilkeleri uygulamasma olanak yoktu. Türk hatlarmda bir gedik açabilen bir Yunan birligi, durup kompu birliklerin de aym hatta rekap,
4
Gazi Mustafa Kemal. Nutuk.
SAKARYA
SAVA$I
331
bekliyor, bu da Türklere takviye ahp toparlanmak için vakit kazandiriyordu. Ancak Türklerin durumu yine de tehlikellydi. Yunanhlar saldirtyi, merkeze dogru yöneltmigken, bir kere daha sola dogru kaydirdilar. Hâlä
varmalarim
dogru yürümeye ugragiyorlardi. Türk ordusunu yandan çevirip Ankara'ya Bu cephede bazi ilerlemeler kaydederek Türkleri mevzilerinden çekilmek zonmda biraktilar. Türk cephesi, gimdi kendi mihveri ùzerinde dönmügtu. Artik kuzeyden güneye degil, dogudan batiya uzamyordu. Öyle ki, dogu ucundaki Yunan kuvvetleri, Ankara'ya, batt ucundaki Türklerden daha ya-
kind11ar.
korunmasi, Savunmamn ba§arisi ve dolayisiyla Ankara'nm Çal mevzii araDag'm elde tutulmasma baghydi. Türklerin esash iki saima ulasmda, üç yüz metre yükseklikteki bu geni§ ve uzun silsile, Ankara'ya Bir bulunnyordu. alamna durumda hâkim yoluria bütün savag ve gan tren sürüngenin sirt kemikleri gibi girintili çikintih olan Çal Dag, üzerinde gizlenilmesi ve savunulmasi güç olan bir yerdi. Mustafa Kemal: 'Çal Dag'1 almadiklan sürece korkulacak bir §ey yok,' diyordu. 'Ancak, alacak olurlarsa, çok dikkatli davranmamiz gerekecek. Çúnkükolayca Havmana'yi iggal edebilir ve bizi kapana kistirabilirler.'Ankara'dakiler; Çal Dag düsse de bulundugunu kendilerini avuarkasinda dägünerek, daha bir sürü tepe onun tabiliyorlardi. lçlerinden biri: 'Biz her tepede bu kadar ölä verdirdikten sonra, dügman buraya gelinceye kadar elinde bir avuç asker kabr. Onlan da sopa ile döveriz,' demigti. Ama cephede herkes, durumun çok nazik oldugunu biliyordu. Bir gece, Çal Dag'm dügtügü ve Yunanhlann, Haymana'da ilerlemeye bagladiklari haber almdi. Halide Edip, karargâhtaki hali söyle anlatiyor:
'Korkunç bir sessizlik. Karargâhta herkes felegin en agn· tokadim yemig gibiydi. En ziyade Mustafa Kemal Papa üzgündü. Agzmda sigara, agagi yukar dolagtyor, yüksek sesle konuguyor, durumu bütim çiplakhgiyla özetliyor ve geriye çekilme emri verip vermemekte tereddüt ediyordu
Çal Dag savagimn en giddetli dönemi, dört gün sürmügtü. Ilk önce Yunanlilar Türk hatlarmdaki bir gedikten yararlanarak, dagt koruyan Türk süvarisini püskürtmügler, fakat geceleyin Türk piyadesinin saldmsi kargismda, tekrar geri çekilmigierdi. Yine bastirmaya devam iderken, bir yandan da Haymana'ya yüklendif er. Türkler burada seksen iki subay ve dokuz yüz
I
332
KURTULUSSA VASI
I
ragmen dayandilar. Oyle ki, taburlara, tegmenler koer kayip vermelerine veriyordu. Bir muta topçu tümeninin elinde sadece on yedi mermi kalmig_ti. Ertesi gûn Yunanlilar, dagi ele geçirdiler. Çarpigmalararasmda durum öylesine. kansmigti ki, bir an göyle bir gey oldu:.Iki er, bir kaynaktan su içerken birbirlerine gõzleri iligti ve ikisi de ayri yönlerde kaçmaya bagladiIar. Çünkübiri Türk, öbürü Yunanhydi. Yunanhlar tepeyi aldiktan soara ötesindeki kasabaya dogru ilerlemeye koyuldular. Ancak Mustafa Kemal'in karargâhinda, gecenin saat ikisinde telefon çaldi. Telefon eden Fevzi Paga'ydt. Bu arada hep sava§ alanmda bulunmug, karargâha pek az ugramigti. Kendisine ve yarundakilere gayret veren sakin haIini ve zafere inancini elden birakunyordu. Gözlerinde tuhaf bir igik ve büyük bir gizli inanç besleyen insanlarda bulunan bir hal vardi.- Bu belki de dini inancmdan ileri geliyordt. Cephede siper siper dolagir, erlerin morallerini yükseltmek için Kur'an okurdu. Mustafa Kemal, bir gün kendisini acele aratun§, fakat bulduramamigti. En sonunda bir subay onu, karargâhtan görünemeyecek bir yerde, bir kaya arkasmda buldu. Fevzi Paa, sakin sakin namaz kihyordu. Simdibu nazik anda telefonda Fevzi Paga ile konugan Mustafa KemaPin sesi duyuluyordu: 'Mustafa Kemal konuguyor. Siz misiniz Papa Hazretleri? Ne? Vaziyet lehimize mi dediniz? Dogru anladun ru? Haymana hemen hemen iggal edilmigtir. Ne? Yunanhlar kuvvetlerinin sonuna gel-
.
mig, ricat mi edecekler?
Sonra
'sesinde
yan alayci, yan sevinçli tuhaf bir gülügle' yanmdakilere döndü. Acaba deligi kapatmak için gönderdigi tümen, Yunanhlar bir harekâta daha girigmeden o gece yerine varabilecek miydi? Hesaplar yapiyor, yazip çiziyor, kirmizi mavi bayraklan oradan oraya oynatlyor. Gözlerinin etrafim koyu mavi çemberler çevirmig. 'Mustafa Kemal'in gözleri o gece, Dante'ain Cehennem'inde yananlann gözleri gibi, anlatilamayacak kadar ao içinde.' Halide Edip: 'Dinlenseniz, Pasam, yatmiz!' diyor. 'Yok,' diyor Mustafa Kemal, Haydi bir kahve daha içelim. Nerde o Ali olacak herif, uyuyor mu?' Simdisavag bir döaum noktasma gelmisti. Karghkh çarpigan iki dügman da bir an için duraklannglardt. Ikisi de geri çekilmek üzereydiler. Ancak, daha uzun dayanan Türkler oldu. Yunanhlar, Haymana yönündeki saldirlanm daha ileri götûremeyecek kadar bitkin haldeydiler. Türkler, hatlannda açilan gedikleri kapatmak için, yedek kuwet. getirdiIer. Yu'nyuyamam.
5 I
Halide
Edip Adivar: Türk'än
Ategle
imtihani.
-
·
SAKARYA SAVASI.
333
gücü tükenmige benziyordu. Yiyecek ve içecek kathgi kendini göstermeye baglanugti. Savagm ilk günlerinde topçulan cephaneyi hesapsiz harcadigt için, ellerinde az mermi kalungti. Öylesinebü)ek kayiplar vermiglerdi ki, Türklerin eline dügen Yunan esirlerine bakthrsa yüz elli ki§ilik bölükler otuza inmisti. SimdiTürkler, karsi saldmya geçecek durumdaydliar. Ancak önlerinde daha çok çetin savaglar vardi. Mustafa Kemal, Yunanhlarisol kanatta durdurmusve böylece Ankara'yi kurtarmisti, ama onlan daha Orla Anadolu'dan atmasi ereki ordu. Kuvvetlerini bir kar i saldin için saga ve merkeze dogru kaydirdi. Burada, kargilannda, kendilerinden sayica ve silahça ästün Yunan birlikleri bulunuyordu. Üç gün sürenanhlarm
Ancak saldmdan çok savumnada bagarih olan Türkce giddetle çarpi§tilar. ler, üç cephede de püskürtülduler. Ïki taraf da agir kayiplara ugram1§ti. Türklerin elindeki cephane de tükenmek üzereydi. Grup komutanlarmdan biri Mustafa Kemal'e ancak bir tek kargi saldiri yapabileceklerini bildirmigti. O da, saldirmin yapilacagi yeri tayin ederek, oraya yedek kuvvet getirtti. Topçu birliklerinden birine, kendisi komuta etmek istemisti. Çarp2gverdi: 'Komutama sona erince, Mustafa Kemal, selâm çakarak tekmil rum, mevzii ele geçirdik. Cephanemiz de tükendi.' yoklugundan yakimyorlardi. Her tarafta, bütün birlikler cephane Grup komutani olan Kemalettin Sami Paga bir topçu genel müfettiginden müfettigi ölumle tehdit ettop mermisi istemig, alamaymca kûplere binerek gülümsemeden ibaret kaldi. Gece yanst mi.iti. Ancak bütün aldigi, bir istegini tekrarladi, bandan da sonuç alaMustafa KemaPe telefon ederek subaylar, grubun verdigi apr kayiplardan madi. Genel karargâhtaki butün edlyorlardi. Ama komutanlarim iyi tamyan Mustafa Kemal, act aci söz için için gükiä ve 'Merak etmeyin, durum söylendigi kadar kötü degildir,'
dedi.
ragmen, Mustafa Kemal, Yunanhlann geri çeFevzi Paga'mn israrma kileceginden henüz emin degildi. Simdidurum tersine dönmüg, Yunanh"Dua dogusunda siper kazmaya baglamislardi. Arkadan, çarplylar, Sakarya'mn Sakarya vadisine hâkim bir ma yeniden alevlendi. Ifalide Edip manzarayl, duman bulutlan yükselmekteydi. tepeden seyrediyorda. Yerden toz ve geldi, suratim burusturarak, 'Sof üzenMustafa Kemal'in çavugu Ali yamna dûzelteyim diye.' Mustagönderdi, giye ayagim geçirmemissin,' dedi 'Pa§a fa Kemal,. biraz. ötede bir siperde gülerek kendisine bakiyordu. Halide Edip'e seslenerek: 'Gelin Hammefendi, harp ediyoruz...'dedi. Sesi, en sevdigi oyunu aynayan bir çocuk gibi sevinçliydi Tepe ye saldmyoruz,' diye açakladi Mustafa Kemal,.'solumuzda-
334
KURTULUSSAVASI
.
ki en yüksek tepe.' Agagidaki vadiyi çeviren tepeler, top ateginin korkunç sesleri ve makineli füfeklerin sinirli tiktaklanyla inliyordu. 'Elimdeki dürbünle savas oyununu seyrediyordum... Evet, insanlar birbirine giriyor, nihayet süngu savaglari. Âdetakocaman kanncalarin, yuvalari etrafinda kavga etmeleri giblydi.' Mustafa Kemal: ¶u sivri ehrama benzeyen lepeyi görüyor musunuz? O Karadag'd2r. Onun arkasmdan bakarsaniz Yunan gerileyisini görürsünüz,' dedi. Halide Edip bakti. G ünegli gögün altinda siyah bir toz bululu arasmda, kapkara bir insan sûrüsü gidiyordu. Mustafa Kemal devam etti. 'Yunan10ar cesaretJ.i dövügüyorlar. Kuvvetlerinin çokilisini kapalmak için topçulari kendilerini feda ediyor: Mustafa Kemal'in kaburga kemigini kirdigi Karadag, birçok kanl2 savaslardan sonra, yanm tümen asker pahasma geri ahnmigti. 9 Eylülde, Mustafa Kemal, karargâluni daha ileriye tagidi. Halide Onbagi da beraberdi. Hayvaniari kamyonlara yükleyerek, karargâh bürolarini Polath yakinlarinda bir trene geçici olarak yerlestirdiler.6 Acaba bu, genel bir çekilmeye dönecek miydi? Yoksa Yunanhlar, sirtlarini Sakarya'ya dayayarak son bir savunmayi mi göze alacaklardt? Türk Süvarisi, nehrin ötesinde, dügmamn ikmal yollarira hirpalamaya devam edlyordu. Daha uzaklarda, Yunan hatlannm gerisinde çete sava&lan yeniden baglamigti. Çeteler,daglardan inerek tagit kollarina saldirlyor, tren istasyonlarini sarlyor, raylari söküyorlardi. Yunan ordusundaki erlerden çogu, Türk nyruklu Rumlardi, bunlar esir dûgecek olurlarsa harp divanma verileceklerdi ve ihanelten dolayi ölümle cezalandmlacaklarun biliyorlardi. Bu yüzden Yunan birliklerinin cesareti, gittikçe kirilmaya baglamigti. Genç bir Yunan esiri göyle söylemisti: 'Bize her tepeye saldirdigimizda, arkasmda Ankara var diyorlardi. On alti gün geçti. Ankara görünmedi. Türklerin eline geçersek bizi öldüreceklerini söylüyorlardi. Durmadan makineli tüfeklerle bizi ileri sürüyorlarda.' SimdiTürk kiskact, Yunanhlarin Türkleri kiskaca almak istedikleri gibiydi. Bu sirada Atina'dan genel çekilme emri geldi. 12 Ey]ül'de Sakarya' mn dogusunda bir tek Yunan birligi kalmamisti. Yunanlilar, Anadolu 6 Hahde Edip, kahraman bir Türk havacisi olan yüzbagi Fazd'la burada tanigtr. Fazil, bir tek kegif uçagryla Yunanblarm yirmi uçagi kadar ig görüyordu. Fransiz kültürüyle yetigmigti. Halide Edip, bir havaciya, 'Fazil'a ne gönderelim?' diye sordugu zaman subay: 'Le Temps gazetesi gänderin. Fazil yainiz onu istiyor,' demigti. Bundan sonra yuzbay Fazzl'a Le Temps gazetesi yollandi.
SAKARYA SAVASI
.
335
dogru tersyüzü yol almaya Geçtikleri yerleri yakip yikarak Türklerden kaçmaya çaligyorrdi. Ancak Türkler de, onlan kovalamayacak kadar bitkin bir haldeydigösterigli bir sûvari akim yaptilar, o kadar. r. Sadece, Sivrihisar ûzerine nedenlerden ral Constantine, siyasi dolayi askeri gücünü agan bir ige gimig, fakat cografya onu yenmigti. Iskender'in kördügümünü çözme hayade, Sakarya üzerindeki köprü ile beraber yikünng, dügüm yine çözülemeylasimn
baslangicandakihareket
noktalarma
t§ladilar.
bu isti. Profesör Toynbee, 'Bir daha bir Yunan ordusunun Anadolu'nun Edar içerilerine girmesi herhalde sözkonusu olmayacakti,' der. vatammizi' kurtarmaMustafa Kemal, birliklerini överken, Türklerde uyanan yeni bir nnin Tannmn yardmn sayesinde oldugunu ve küye dayandigim söyledi. Eu da milli bagimsizhk duygusuydu. Sava§tan nra sivil elbiselei-ini giydi, elinde güzel süet eldivenlerle, o dökülen otoobiline binerek Ankara'ya döndü. Meclise girerken alkiglarla kar§ilandi. uzaka alkiglar üç hafta süreyle top sesleri altinda ya§aru§, sonra gittikçe Ankara alayi sirasmda da halkimn düzenledigi fener stigimduymug olan mebuslara, :vam etti. Mustafa Kemal, bir harita önûnde savagt ve bunm ahnmasi gereken dersleri açik bir ge·kilde anlatti. Bir arkadagiyla Sakagarak, 'Galiba en iyi yapabildigim is, askerlikmig,' dedi. Aym zamanda Yunanhlar da, Atina kiliselerinde gükran âyinleri dü:nliyorlardi. Her iki ordu, ileride tekrar kar§ilagmak üzere, ayakta durduma göre, bu savag berabere bitmig sayilabilirdi. Ancak Churchill'in özetdigi gibi, 'Ynn:inblar, kendilerini öyle bir siyasi ve askeri duruma sok_uglardi ki burada nihaî zaferden bagka her gey bir yenilgi demekti. Türkzafer sayilabilirdi. Tûrklerin r içinse, nihaî yenilgiden bagka her gey bir igmdaki gözünden kaçirmlyorhiçbir yönünü sava§çi bagbug, bu durumun .:.' Mustafa Kemal simdiFevzi ve Ismet Pagalann önerisi üzerine, Mecs tarafmdan Mûgirlige (Maregallige) yükseltilmig ve kendisine ayrica Ga'mübarek
unvam venlmigti.
Yillar sonra bir ressam, Mustafa KemaPe Sakarya savagini gösteren r tablo hediye etti. Kendiai. ön plânda, yaşz bir savag hayvamna binmig larak görünüyordu. Ressam, tebrik beklerken, birdenbire Mustafa KeLafin cBu tabloyu kimseye göstermeyin,' demesi üzerine gastrip kalda. .imse ne söyleyecegini bilemiyordu. Mustafa Kemal açiklad1: 'Savaga kaImagolan herkes bilir ki, hayvan1arimiz bir deri, bir kemikten ibaretti, bide onlardan arta kahr yerimiz yoktu. Hepimiz iskelet halindeydik. AtSakarya'mn degeriin da, savagçalar da böyle gûçlû kuvvetli göstermekle Ëküçültmûg oluyorsunuz, dostum.' .m
I
I
I.
OTUZ AI,TINCI BÖLÜM Türk
-
Fransiz Antlagmasi
YUNANLILARIN, Sakaiya'dan püskürtülmesi, Mustafa Kemal'in yurt di mdaki durumunun güçlenmesine yol açt:. Fransizlarla Türkler arasmd; Ankara'nm s2cak yaz günlerinden beri uzaylp giden gizli görüsmeler bi Türk-Fransiz anlagmasiyla sonuçlandi. Ïngilizler, bu anlagma kargismda fe na halde öfkelendiler. Fransizlarsa uzun zamandan beri izledikleri bir politikay1 perçinlemi oluyorlardi. Daha bagta, Yunan saldmsma kargi çikmiglar, Mustafa Ke mal'in tarafmi tutmuglardi. Eu davrang siyasi, ekonomik ve ·askeri olrnal üzere üç temel dügünceye dayamyordu. -Fransizlara, Türkiye'de oldukça genig mali ve kûltürel ayncahklar tamnmigti. Yunanhlarm Anadolu'ya faz la yaylimalan bu ayricahklan engelleyebilirdi. Sonra, Îngilizlerin Ortado u'daki siyasî nüfuzlarim k2skamyorve Lloyd George'un Yunanhlara yapty i yardimin bu nufuzu artirmak amacim güttügünü görüyorlardi. Son ola rak, Fransizlar Anadolu'daki duruma Îngilizlerden daha gerçekçi bir gözle baktyor ve Müttefiklerin Türkiye'ye insafsizca bir barig zorla kabul ettire meyeceklerini aulamig bulunuyorlardi: Türkler buna kary koymaya azim liydiler. Ole yandan Yunanblar da, Müttefiklerden yeterli bir yardim gör meden Türkleri dize getiremeyeceklerdi; oysa Müttefikler, bu yardimi sag layacak durumda degildiler. Askeri uzmanlar, Yunanhlann, Anadolu'yu istilâlarima imkânsiz bir gey oldugunu ileri sürmüslerdi. Sakarya Savay da bo görügün došrulugunu ortaya çikarnnsti. Fransizlar, Londra Konferansi sirasmda Bekir Sami Bey'le ayri bir anlagmaya varm1§lardi. Buna göre, Adana bölgesinde yerel ateykes anla§masindan beri zaman zaman alevlenen çatigmalara son verilecek; Fransizlar, bölgeyi bogaltarak Suriye simrma çekileceklerdi. Buna kargihk birtakim ekonomik ödünler elde edecekler; maden, dembyolu ve daha bazi i letme-
TORK
-
FRANSIZ
ANTLASMASI
337
Tü.rklerle yan yanya ortaklik saglayacaklardi. ÏtalyanIar da bima :nzer bir anlagmayla Güney ve Bati Anadolu'da genig ekonomik aynca klara karythk, Türkiye'nin toprak isteklerini desteklemeye söz vermi§1erBekir Sami Bey Ankara'ya dönünce, Mustafa Kemal bu anlagmalan, [eclise bile damsmadan reddetti. Çfmkübu, Anadolu'nun Müttefik nüfuz 51geleri arasmda bölänmesinden baska bir gey degildi. Adana bölgesinin mga kavu§masmi isterdi; hiç olmazsa böylece birtakim birlikler serbest Ilacak ve Bati cephesindeki boglugu doldurabilecekti. Bu bangi ancak, :ndi diledigi gartlara uygun olursa kabul edebilirdi ve gimdi Fransizlarla Egilizler arasanda gittikçe artan anlagmazhktan dolayi bunu elde edebile:gini anlamigti. Gerçekten çok beklemedi. 1921 Haziramnda Fransizlar, nkara'ya yan resmi bir temsilci gönderdiler. Bu, Franklin- Bouillon adini §igman, güleryüzlü eski bir milletvekiliydi. Resmi göreneklere pek bagdegildi. Gazetecilik ve ticaretle olan iligkileri, Ankara'ya gidigindeki al amaci gizlemek için bir mazeret olarak kullamlabilirdi. Franklin-Bouillon, Mustafa Kemal'le kisa zamanda ahbap oldu. Hedi: olarak getirdigi halis Fransiz konyagi da, ilk görügmelerin negeli bir hai içinde baglamastna yardim etmisti. Uzun uzun ve açik açik konugtular, anla§mazlik noktalarim oldugu gibi ortaya döktüler. Bir gece, rde,
.
-alanndaki
brügmeler bir yere dayamp kalnugti. Mustafa Kemal'in Digigleri damsma!Bu igin sonu gelmeyecek,' dedi, 'yarma birakalim.'.Fakat o, 'Hayir,' ye cevap verdi. 'Onlar pes diyecekler.' Gerçekten de kadehler bir iki z daha dolup bogaldiktan sonra Fransizlar, konugmayi ertesi sabaha bikmayi önerdi. Mustafa Kemal onlara peki dedirtinceye kadar konu§muy ,
iki taraf da iki ayri kutuptan hareket etmisti: Mustafa Kemal, Misakî illi, Franklin-Bouillon da Sèvres Antlagmasi üzerinde dayatiyorlardi. Angörügleri yava; yavag birbirine yaklagmaya baglad1 ve Franklin-Bouiln, Fransiz hükümetine iyimser haberler götürmek için Paris'e döndü. ustafa Kemal'in, hemen arkadan Sakarya'da gücünü kamtlamig olmasi, vagi kazanma gansi konusundaki kugkulan büsbûtim silmeye yaradi. ·anklin-Bouillon çok geçmeden Ankara'ya dõndü. Orada 20 Ekimde .ustafa Kemalle bir anlagma imzaladi. Bu, hemen hemen Türkiye ile .k
| :
ansa araswda ayri bir bang niteligindeydi. Bu anla§ma, Türklere ihtiyaçlari olan her geyi vermisti. Adana bölgeTin bo§altilmasi, Kilikya ile Suriye arasmdaki somn Türkler yaranna düve iskenderun'da Türk halkuun çakarlanm kornyan özel bir re-
.ltilmesi
rn uygulaumast bunlar arasmdaydi.
Buna karghk Fransizlar, Bagdat deAtatiirk
|
F: 22
'
338
KURTULUSSAVASI
miryolunun
.
bazi kesimleri üzerinde istedikleri ayricaliklari elde etmislerdi. Ancak anlagmaya, bunun diginda herhangi bir ekonomik ödün konuldegildi. muy Fransiziar bu anlasma ile gerçekçi bir davramsta buluumuglar, Adana bölgesinde girismig olduklari askerî müdahaleye son vererek, Ortadogu'daki çikarlarmm asil önemli noktasim olugturan Suriye'de durumlarim güçlendirmiglerdi. Bunun üzerine, içinde Cresot toşlari, cephane ve daha bagka savag malzemesi bulunan büyük bir silah stokunu milliyetçilere devrettigizlemeye de gerek duymadilar. Ier; ileride daha fazlasmi vereceklerini Bu da, Türklerie Yunanldar arasmdaki silah dengesini düzeltmekte büyüh bir rol oynadi. Mustafa Kemal'in Sakarya'daki zaferini onaylarmiëçasma, hemen arkasmdan imzalanan Ankara Antlagmasi onun itibanm bütün dünyatun gözünde saglamig oluyordu. Milliyetçi Türkiye, azimli ve sabirh politikasi sayesinde, ilk kez olarak Batih bir büyük devlet tarafmdan taninmig ve üstelik bunu, millî çakarlanna en uygun kogullan elde ederek bagarrugt1. Londra'da Lord Curzon, bu anlasma karatsinda, dehgetje karigik bir gaglanhk' duymugtu. Rumbold, Istanbul'dan kendisine, Fransizlann davramglarm Müttefiklerin durumunu kökünden sarstigim bildiriyordu. Simdi milliyetçiler, geçmigte oldugundan daha fazla böbürleneceklerdi. Curzon, Londra'da Yunan Bagvekili Gouranis'le üst uste birkaç kez görüstü. Itilâf Devlelleri digigleribakanlanm, biraraya getirip yeni barig ko§ullan üzerinde anlagtirmak, sonra Müttefik Yüksek Konseyini Ïstanbul'da toplayarak, bu kopullan savagan taraflara bildirmek istedi. Durumu, büylece düzeltmeyi umuyordu. Ancak Fransiz Ba§vekili Briand, Yüksek Konseyin 1912 Ocak ayi ba§larinda Cannes'da yaptigi bir toplantidan hernen sonra iktidardan dugtü. Yerine gelen Poincaré de böyle bir konferans dagüncesine kargi geldi. O strada Italyan hükümetinin istifasi, Poincarfnin inatçi tutumunu daha da kuvvetlendirdi. Böylece Ïtilâf Devlelleri hiçbir seyyapmadan vakit geçirirlerken, Anadolu kisi särüp gidiyor ve savag mevsimi yaklagiyordu. 1921 yllmda Türkler yalnizca Fransizlardan degil, bagka taraflardan da barig önerif eri aldilar. Ingiliz Digigleri degilse bile, Harbiye NazirLgi girismigti. Zaten daha ÏstanbuPun iagalinden bu yolda bazi yoklamalara beri, §ehirdeki ingiliz makamlari iki ayri gruba bõlümnek egilimindeydi. Bir Laraf Türkleri, öbûr taraf Yunanlilari destekliyorlardi. Genel olarak diplomatlar, Yunan taraflislydilar. Bunlar Helenizm idealleri ve Gladstone'un 'Türk'le konugulmaz' yolundaki dügünceleriyle agi'ãdeta
'serefsizce'
TÜRK - FRANSIZ
ANTLASMASI
339
aiglardi. Türkiye ve Türkler üzerinde bütün bildikleri ÏstanbuPun dar evesi içinde gördüklerinden ibaretti; asil ülke üzerinde hiçbit bilgileri .u. Askerler ise çogunlukla Türkleri tutar, Türk 'Coni'sinin savastaki hšmi begenir ve görevleri sirasmda daha yakmdan tanimak firsatim olarak görürlerdi. Bundan bagluklari Türk askerlerini bir Mustafa KemaPle ordulanmn stratejik bakimmdan degerlerini daha
"
,
'centilmen'
inlayabiliyorlardi.
Türk direnmesinin gittikçe daha gözle görülür bir
almasi üzerine, iki görüg arasmdaki uçurum büsbütün derinlegmeye ami ti. ÏstanbuPdaki Íngiliz Genel Karargâlu ile ingiliz EIçiligi birbiriit gekilde dügûnäyor ve iki ayn siyaset izliyorlardi. Genel Karargâh Bagkam Korgeneral Sir Charles Harington ayni zai§gal kuvvetleri komatamydi. Ba§arisizlikla sonuçlada Türkiye'deki Londra Konferansindan sonra Ïngiliz bagkentine çagnldi ve bir kabine antisma katildi. Bu toplantida Churchill, Mustafa Kemal'le bir anlag yapumasi üzerinde israr etmi§ti, ancak kabine üyeleri her zamanki giayn fikirlerde olduklari için bir karara vanlamamisti. Ne var ki, Îsvri lul'daki Ingiliz askeri makamlan arasmda, Ankara hükümetiyle dolay>larak iligki kurmak dügüncesi gittikçe taraftar kazaniyordu. Bu arada ya çikan belirli bir konu, uygun bir görügme kapisi açmig oldu. Milliilerin elindeki Ingiliz esirlerinin Malta'daki Türk esirleriyle degistirili için Londra Konferansinda bir prensip anlagmasma vanlmigti. Genesiya-Iarington hem bu degismeyi Inzlandirmak, hem de milliyetçilerin niyetiyle yoklamak Anadolu'ya bir heyet gönderdi. Bu is için tumunu ubay seçilmisti. Bunlardan biri Tûrkiye'de birtakun lica1î iligkileri bun Binbagi Douglas Henry, öteki de Binbasi Stourton- du. Îki Îngiliz temsilcisi haziran baglarmda, Ïnebolu'ya geldiler ve Refet mötürmek L tarafindan kargilandilar. Mustafa Kemal onlari Ankara'ya bbozulmug bir araba hazirlatmisti. Ancak son firtmalarda yollarm çok ist yüzünden bu yolculuk yapilamadi. Bu durum kargismda Mustafa KeRefet Pa§a'ya görügmelere girismek için yetki verdi ve Ïngilizesirlerithvermeye hazir oldugunu da, onun agziyla bildirdi. Binbagi Henry, Refet Paga ile konugmalanndan, Mustafa Kemal'in, eral Harington'la bulugup.daha genig konulari tartigmak istedigini anti. Refet Paga, .kendi söylediklerinin Gazi'nin dügüncelerine genel ik uydugunu ileri sürüyordu: Buna göre, Mustafa Kemal, Fransizlara aan, ingilizlere dosttu; Bolgeviklere güveni yoktu. Îzmir ve Trakya'da isit yapilmasmi kabule hazirdi. Binbagi Henry, bu dûçünceleri, bariga u atilmi§.bir adim olarak yornm1adi ve IstanbuPa dönügünde Genera-
·--
340
KURTULUSSAVASI
¯
.
le ve Genel Karargâha da böylece bildirdi. Mustafa Kemal'le ya Genea lin Bogaziçi'ndeki yahsmda ya da inebolu'da bulugmak konusu ortaya al di îngilizhükümeti bu siralarda, Yunanhlarm hälâ bir arabuluculuk tel fini kabul edeceklerini emuyor, onun için Ankara ile kesin görügmelere rigilmesini istemiyordu. Ote. yandan, Mustafa Kemal'le bir fikir ahgvei niteliginde ilk temaslann kurulmasim da uygun görmekteydi. Bõylet Fransizlarla Ítalyanlannda önceden onaylarim aldiktan sonra, Gene: Harington'un plâmm uygulamasiaa izin verdi. Binbag Henry, bu sefer yanmda Íngiliz Büyükelçiliginin bir temsil gönderildi. General bu mektupta §unn yaziyon siyle tekrar Anadolu'ya Binbagi Hem·y'nin söyledigine göre, Mustafa Kemal, General Haringtol bir askerin bir askerle görügmesi kabilinden.bazi gõrüglerini bildirmek is misti.. Bu dogruysa, Íngiliz hükümetinin izniyle Ïnebolu'da ya da Ïzmit Ajax zirhhsmda bulugabilir ve duriimu-açikça ve içtenlikle tartigabilirler General, görügmeleri, kendi adma yönetmeye yetkili degildi, fakat Mus fa Kemal'in ileri sürecegi.her türlü dügünceyi dinleyip hukümetine bild görevlendirilmisti. Harington görügmenin Íngiliz. savag gemisin yapilmasun teklif ediyor ve Mustafa Kemal'in en iyi gekilde karidanaca söz ve na ve gemide kaldigi.sürece bûtûn özgür1ügûne sahip olacagina yordu. . Harington'.un mektubu, görügmenin Mustafa Kemal. tarafindan isten gi gibi bir anlam tagimaktaydi. Mustafa Kemal, ver digi nazik fakat. ke cevapta, bunun böyle olmadigun ortaya koydu. Binbagi Henry yoluyla ¿ Mustafa Kemal, Genera rügmeyi istemig olan General Harington'du. de bildigi millî isteklerin tumü üzerinde bir görügmeye hazirdi. Bu nol mekle
ba tan kabul edildigi takdirde, Generalle Inebolu'da ve karada bulugabil lerdi. Harington,. burada gayet iyi kargilanacakti. Fakat, sadece birtak görûç ahäveriginde bulimmak istiyorsa, o zaman Mustafa Kemal kendi ye ne arkada§iarmdan birini gönderecekti. Harington bu uzlagmaz notaya : nit vermedi. Böyle· bir temel üzerinde görügmelere girigmek, sözkoni olamazdi. Binbagi Henry'nia Refet Pa§a'ya, barig gärügmelerinin ingil ler tarafmdan istendigini bildirir gibi davranmakla yetkilerini a§tigi anla; migti. Ïngiliz siyasetinin kar2gikhk içinde bulundugu bu dönemde, Gene lin istedigi gibi adam adama görügmelere yer yoktu. Mustafa Kemal de 1 nun üzerine, Harington'a bildirdigi temel üzerinde: Franklin-Bouillor görûëmeler yaprug, bundan da Ankara Anlagmasi dogmustu. Harbiye Nazirhg,mdaki ve · Îstanbul'daki. asker Ne var ki, .Îngiliz . inat ediyorlardi. Fransizlann kendilerini -atlattp bir aam ileri geçmel
TURK - FRANSIZ ANTLASMASI
341
a kizdirmqti. Bir denemede daha bulunmaya kararhydilar. Birkaç ay a General Harington, Binbasi Henry'yi tekrar Anadolu'ya gönderdi. efer Digigleri Bakanhgimn onayim almamigti. Sir Horace Rumbold, ry'nin gittigini hareketinden ancak bir gün sonra ögrendi. Bu yolculuk degistirilmesi bahanesiyle yapihyordu. Asimda ise, Engiliz esirlerinin Henry bir hafta sürece, Refet Papa ile, iki subay gibi, bambagka dari görügtü. Bu görügmeler sirasmda özellikle, Sovyet Rusya'mn Ingiraparatorlugu için yarattigi tehlike üzerinde durdu. Refet Papa da bu nceye katildi. Birinci Dünya Savagmdan önce ÇarlikRusyasima Panst genigleme emellerinin ortaya attigt tehlike yüzünden Íngiltere'nin, :iye'nin butünlügünü güven altina almak zorunda kaldigun, gimdi ise gelen tehdidin daha da i benzer bir politika izleyen Sovyet Rusya'dan tk oldugunu koymak için, Yunanldari kar§i söyledi. Ïngiltere, buna TürkTrakya'dan çekmeli geri dolu'dan ve ve bogazlarm savunmasim birakmahydi. Refet Papa, Binba§i Henry'ye Türklerin yepyeni bir milIdugu ve IngilizlerinTürklerle görügmelere baglamasi gerektigi dügünis rii agd arnigtt. Kendi hesabma, ingiliz Elçiligiyle degil, Harington'la neyi tercih ederdi. Binbasi Henry, Îngiltere'ye cebinde, Harbiye Nazirüzere, bu konugmalan tespit eden bir belgeyle döndü. ta verilmek Kemal, iki Îngiliz Bakanligimn arasma sokulabilmek umuMustafa ustahkh gekilde talimat vermisti. Ancak bu gerçekleRefet Pa§a'ya a,. edi. Digigleri Bakanligi, Savunma Bakanligimn Mustafa Kemal'in söyolundaki dügûncesini paylagmadiktan bagka, bu gibi : gavenebilecesi .t.ärce da yermekten geri kalmadi. Askerlerdiplomasi maceralanm kesin olarak, politikadan uzak durmalan istendi. Sir Horace Ruml, Binbagt Henry nin kula gunn büküldügünä igittigi zaman memnun al Ancak bunu kendisine bildiren daire bagkam, bu igin epey güráltä kolagt
sözlerine eklemigti. Binbagi Henry'nin görünärdeki
hgun da,
görevi -
ingiliz esirlerinin
.
o
sahverilme-
i- bir sonuca baglanrms, degigtirmenin nasu olacagi üzerinde de anlagvanlmisti. Esirlerden en önemlisi, on sekiz aydan beri Erzurum'da klu bulunan ve gün geçtikçe hastahktan, gidasizhktan zayiflayip saghk unu agirlagan Albay Rawlinson'du. Rawlinson, askerleriyle birlikte kikadar götürüldii. Malta'dan Rauf Bey'le öteki Türk esirierini getiren Engilizkruvazörü, Ínebolu açiklannda demir atung bekliyordu. Degigtirburada yapildt. Rawlinson'un yazdigma göre, 'Halimizi gõren Ïngiliz izeileri bûyiik bir nezaketle ve dikkatle gemiye tmnanmarmza yaram _er.' Albay Rawlinson Îstanbul'a varmca, Tûrklerin kendisine kargi dav'a
.
342
KURTULUSSAVASI
ramglarimn, basinda ve Ïngilizparlamentosunda bazi yanlig yorumlara y açtigmi dayarak üzüldü. Türk-ingiliz dostluguna hâlâ içten inandigi içi esirlikte çektiklerinin, Türkler aleyhinde bir propaganda aract olarak kt sadece bazi küçük rütbc lamlmasma kizmiqu. 'Bize yapilan muamelenin kimselerin ilgisizliklerinden ve ihmallerinden ileri geldigini biliyor, bu k ullar altmda, soruna daha genis bir açidan bakmak gerektigine inaruye
dum.'
Böylece, Rawlinson Londra'ya ve Rauf Bey de Ankara'ya dönmü§ c dular. Fethi Bey de oraya gelmigti. Hâlâ Moskova'da bulunan Ali Fuat' digmda, eski arkadaglan un§lardi.
L
dTit
i
-
Ancak
bu
sefer
bir kere daha Mustafa Kemal'in etrafmda topla: kendilerini bir sürü degisiklikler bekliyordu.
l
I
-
OTUZ YEDINCI BOLUM Dogu'nun Yardimi ETHÏ ve RAUF Beylerin sürgünde geçirdikleri on
sekiz ayhk süre içinde
Ankara'da
bir parlamento görünügû degismi§ti. Mustafa Kemal ortaya bir Anayasa koymu§; yeni bir Türk Devletinin temelini at2§ti. birligi bozmus, cesaretlerini kirrmy, YuMüttefiklerin aralanndaki nihlari ise hemen hemen yenilgiye ugratmigti. Bütûn bimlar bizzat Mütteklerin girigtikleri hareketleri çok yakmdan izlemigti: Ïzmir'in ve Îstani§gali, Sèvres Antlagmasi, iç savag, Yunan saldms1 gibi. Fakat, Mus.fa Kemal'in sarsilmaz inanci ve sürükleyici idaresi olmasaydi, bunlann çbiri yapilamayacakti. Evet, Türklerin için için yanan millî gururlanm egleyen kivilcimi siçratan Müttefikler olmustu. Ama, Mustafa Kemal' n bagka hiçbir Türk çikip da bu ategi, Müttefiklerin planlanm altüst edek §ekilde alevlendiremezdi. Öte yandan, dostlanno ilk andaki yardmu olmasaydi, o da bunu barmakta zorluk çekerdi. Daha baglang1çtan beri 'Amasya Bildirisi'ni im11ayan beg arkadas, Mustafa Kemal, Rauf, Ali Fuat, Refet ve Kâzim Kabekir, gayretlerini bu ugurda birlestirmig bulunuyorlardi.Sefdurumunda an Mustafa Kemal'di; ama bir bakima, onu bu yere getiren ötekiler olugtu. Yaptigi igler onlann-·destegine ve dü§ünce birliklerine dayamyordu. sirada onlann yardimlanna, tegviklerine, dügüncelerini açikça belirtmerine ihtiyact vardi. Karabekir'in ordusuna, Raufun akilhca ögütlerine, li Fuat ve Refet'in savag alamadaki etki ve bilgilerine muhtaçti. Amasl'dan Erzurum'a, Sivas'tan Ankara'ya adim adim bu dört arkadagima yarEmiyla ilerleyebilmisti. Simdigûçlû bir ordunun komutanligma ve dünyato tammaya bagladigi bir devletin bagkanhšma yükselmesi, Gazi unvamL kazanmasi yine onlann yardimiyla attigi temellere dayanarak olmustu. .kenin
.trrnu§,
.il'un
i.
I
-
KURTULUS SAVASI
344
Fakat Mustafa Kemal, çok zora gelmedikçe bagkalariyla igbirligini kabul edecek yaradihâta bir adam degildi. O, aslmda, bag olmak için yara-
tilmisti.
Ïhtilâlinilk kuruculari, bir yandan dürüstlükle onu izlerken, bir
yandan da bu egilimini sezdikleri için, tetikte-.duruyorlardi. Mustafa Kemal'in emri altma girmeyi kabul etmigler, ancak yurtseverligiyle birlikte yü.rüttügü ki§isel davramglan kargismda, her zaman çekingen kalm1§lardi. Bu durum, ülkenin kurtuluguna dogru atdan her adimla biraz daha geli§iyordu. Hattâ Mustafa Kemal bir defasmda, Halide E dip'in önünde bo§ bulunarak: 'Herkesin benim emrime boyun egmesini istiyorum,' dememig miydi? Acaba, bagtaki kardegler toplulugunun yerini, tek ba§ma bir Agabey mi alacakti? Askerlik alamada kendine rakip olabilecek olan Ali Fuat'1 daha gimdiden yolunun üzerinden uzakla§tirmig, Moskova'ya göndermigti. Elegtirilerini, yakmma ve kugkularim durmadan ve giddetle ileri süren Kâzim Karabekir de uygun §ekilde bir yana itilmig ve savagm çoktan kazamlmig oldugu Dogu cephesinde birakilmisti. Mustafa Kemal'in karakterini iyi bilen, açik sözlü, teklifsiz Refet Paga'mu durnmu ise, sürekli bir çatigma konusu oluyordu. Tablo degigmisti: SimdiMustafa Kemal'in yakm arkadaglari, ihtilâle sonradan katilmig olan Fevzi ve Ìsmet Pa§alardr bûtün niteliklerine ragmen, emir verecek degil, emir alacak, onun bûtà istediklerini yapacak iki adam. Bimlarin diginda da, daha az önemli ama Mustafa Kemal'e bagh kigiler, her emri tartigmasiz yerine getiren daha genç subaylar, kendisine hayran gazeteciler ve aydmlar vardi. ÖnceFethi, arkasmdan da Rauf Bey, 1921 yih sonlarma dogru bu haAnkara'ya içinde döndüler. Rauf Bey Mecliste alkiglarla kargilandi, va
kendisineNafia (') Vekilligi tellif edildi. Fakat, ne kadar tamurug olursa
olsun, Meclisteki mebuslardan çogunun yabancislydi; bu yüzden basta seçilmeye yetecek çogualugu saglayamadi. Sonunda karpsmdakilerin çekilmesi üzerine, vekilligi istemeye istemeye kabul etti. Ancak birkaç hafta sonra, hastaligun ileri sürerek, bu görevden ayrildi. Bu arada Meclisteki durudaha yararh bir rol oynayabima inceleme olanagi bulmus ve muhalefette
lecesi kamsma
varmigti.
Bu arada, aralannda hiçbir çatigma olmamakla birlikte, Mustafa Kemal'in ilk arkadaglan içinde kendisinden görüg ve kipilik açismdan en çok aynlam Rauf Bey'di. O emir alacak degil, damgilacak, görügülecek, dügüncesi sorulacak adamdi; buau da denizeiligine yaragan aç1k sözlülügüyle
DOÖU'NUN
YARDIMI
345
Kemal'e bildirmisti. Rauf Bey hem inanç, hem karakter olarak Enokratti; Mustafa Kemal ise, inanç bakunmdan demokrat, fakät karakbakunmdan otok¯ratti. Ranf Bey, hukümet yönetiminde anlagmaya dayanan liberal ilkelere siyasî denge ve uzla§ma gibi ilkeleen inamyor ve ho§görü, yumugakhk, Tûrkiye'deki tutuklulugu, Albay Rawlinson'un olarak yagiyordu. bagh Rauf Bey'in Malnasil sarsmamissa, inancim dostluguna un Türk-Ingiliz da geçirdigi surgün hayati da kendisinin ingiliz parlamento sistemine ve :grutiyetçi bir kralhga olan derin saygtsirn zedelememisti. Mustafa Kemal bu dügûnceleri, kuramsal birer ilke gibi degil, TürkiDogu biçimi bir imparatorluktan Batt biçimi bir devlet haline geç:si için pratik bir zorunluluk olarak yagamaktaydi. Davramglanm Anayaçikmamaya dikkat ediyorya uyduruyor, demokratik kurallardan di§an Arkadaglariyla açak tartigmalar yapmayi prensip ediamisti. Onlara daögrenip kullamyor, anlagmaya vardiklaµr gibi görünüyor, dügüncelerini sekilde davrandigmi ileri sûrüyordu. Gerçekte ise, genellikle kendi sözrinin agirhgiyla onlann itirazlarmt hiçe indirmekteydi. Sonunda halkin .ranna bile olsa, kendi iradesi bagkalarimnkine éstün oluyordu. Bu Dogu Bati birlegimi kendi kipiliginde de görülebilirdi. Dügünek karar vermeyi heyecandan üstün tutmast bakunmdan Batshydi; ama isyerek kabul ilkesi yerine, kendi otoritesini kullanma ahykanhgi bakumnDogulu kalmisti. Rauf Bey'in aksine, bazi otokratik kusurlart vardi; i§ kadagianyla iligkileri zaman zaman iyi bir anlagmaya dayamr, zaman zaküçümserlik dolu bir havaya bürünürdü. Çiinkü an da súpheve yan gizli de pek yanhy olmayan- derin bir itün davramglarunn kökünde lanç vardi: kendi dûgünce ve yeteneklerinin herkesinkinden üstün oldugu Milletçe vla§11masi gereken amaçlan kendisinden bagka kim daha tanci 1stafa
'nin
.
-
-belki
i gösterebilir, kim daha iyi elde edebilirdi? Meclise Bir Batdi gözüyle bakan Rauf Bey, bunun saglam bir kurulug bi igleyebilmesi için, düzenli bir muhalefetin gerekli oldugunu görüyorde Meclis Ba§kam olarak, büu. Mustafa Kemal, hem Bagkomutan hem bu denge unsuru daha da bulundurdugundan, m yetkileri birarada elinde verilmig; fakat askeri durum süreyle erekli oluyordu. Bu yetkileri üç ay mebuslann ho için, bazi âlâ güçlü bir merkezi denetimi gerekli kildigi
ragmen, yeniden uzatumigt: Mustafa Kemal, çekirdek alinde bir parti olan Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurup bagma geçerek Bagkodeclis üzerindeki nüfuzunu zaten güçlendirmig bulunuyordu. Simdi, yetkisi birlegince, 1utanhk yasasiyla kabine ilzerindeki kigisel denetimi iurdanmalanna
.
.I
346
KURTULUSSAVASI
bir kat daha artrugti. Rauf Bey kabinedekigörevinden aynlinca, Refet Paga da Millî Müda faa Vekilliginden çekildi. Sebep olarak kendi yetkilerinin, Bagkarn Fevz Pa§a olan Genelkurmaym yetkilerinden ayn olmasmi göstermigti. Fevz Paga'nm Bagkanhktan çekilmesini, Genelkurmaym Millî Müdafaaya bag, lanmasuu istiyordu. Oysa asil neden, Gazi'nin bu yetkileri gittikçe dah: fazla hendi üzerine almaslydi. Refet Pa§a, Mustafa KemaPe kargi âde edindigi gibi, yine bir siire için sahneden Ancak Rauf Ecy, MalçekÚdi. ta'daki sürgünfük arkadagi Kara Vasif Bey'le beraber, Meclis'te Mustafa KemaPin ilk grubuna kargihk bir denge kurmak için dagimk muhalefet unsurlarim biraraya getiren ikinci bir gruba önayak oldu. Bu grupta daha çols gizli çallgmayi tercih edlyor, Mustafa Kemal'le iligkilerini bozmuyor, bii araci gibi davranarak ötekiler üzerinde yatistirici ve uzlastinci bir etki yapmaya çahgiyordu.. Mustafa Kemal,
bätün bu manevralan oldukça güleryüzle kargiladi. Kuramsal olarak, bir muhalefetin varligim normal görüyordu. Batida da böyle degil miydi? Üslelik,gimdi mnhalefet liderleri kendi dostlanydi. Demek ki, onlari etkisi altinda lutabilirdi. Fakat gerçekte, muhalefetten çekiniyordu. Siyaset alaranda da, alaninda oldugu gibi komuta etmesi gesavag rekirdi. iki alanin da birdi: ülkenin kurtulmasi amaci ve yeniden yarat21masi. Mustafa Kemal'in asker kafasma gäre, savas yollan da egit olmahydi. Ancak muhalefelle savaga girismesi için vakit daha erkendi. Eu savag gizli olarak vardi gimdilik böyle kalacaku. Rauf Bey, ihmli ve ve sorumlu bir muhalefeti öne sûrerken, Gazi'nin agiri yandaylarina kargi bir denge kurmak istemigti. Gazi de bu yolda ona açikça engel olmadi. Simdi yeni bir bekleme dönemine girilmisti. Diganda sevindirici olaylarla, içeride gerginliklerle dolu bir dönem. Yunanl1Iarla yeniden çarp1§maya girigmek için daha aylar vardi. Milliyetçi kuvvetlerin bu sefer iyice silahlandirthp güçlendirilmesi için bu zamandan yararlanmak gerekirdi. Ancak, top gürültülerinin geçici olarak kesildigi su siralarda, Ankara, bntün disiplinine ve millî amaca olan bagliligma ragmen, bir rahattama ve bunun dogal sonucu olarak da bir eglence havasina dalnusti. Karadenizli muhafiziari tarafindan korunan Gazi Mustafa Kemal, imdi Çankayastrtlarmdaki genigletilmig kögkte, daha konforlu bir hayat särüyor ve gittikçe büyüyûp yayilan Ankara'yi buradan seyrediyordu. Kögkün çevresindeki baglarda küçük dag evleri ve villalar yükselmig, istenildigi zaman el altmda bulunmalan gereken kurmay subaylar buralara yerlegmiglerdi. Milliyetçilerin modamma uyarak peçelerini çikarmi§ olan eçIeriy-
347
DOÖU'NUN YARDIM1
-birlikte getirmiglerdi. Gazi, yürüyüse çiktigi zaman kendie, ailelerini de erini ziyarete gelir, merasime önem vermeyen davramglanyla onlari gagarirdi. Ögleyedogru yollar, gehirden at sirtmda ya da arabayla gelen bir stiü ziyaretçi ile dolup tagardi. Gazi, bu ziyaretçileri her zaman kabul eder, örügürdü. Mustafa Kemal kö§kün odalarmi biraz agir almakla birlikte rahat e§valarla dögemisti. Alman mall oldugu anlag11an bir sürü egya arasma maroserilmig, duvarlara, aralarmcen koltuklar komnustu. Yerlere Türk hahlan Ja SeyhSunusî'nin hediyesi mücevher kakmah bir kihç da bulunan silahçift pencereli, besken biar asilmisti. Kögkün bellibagh iki büyük odasi, Bunlardan biri Mustafa Keimde bir cumba ile daha da geniëletilmigti. yerlestirilgekilde büyük nal'in çal1§ma odasiydi. Modem ve yazi masasi o verir; baki§lanmi§ti ki, Mustafa Kemal oturdugu zaman sittim pencereye çevirecek olursa olsun gözleri ziyaretçi ise, bagim nereye cu uzerinediktigi birçok Sofrada her hissederdi. rahatsiz gün karna§tigi için kendini oldukça çinisinden Kütahya mavi misafirin bulundugu yemek odasi, masasi, merzevkini Osmanli çe§mesi yansitan bir iç avluyu ve çiçek saksilan lle, mer andiriyordu. Mustafa Kemal, diktigi fidan ve agaçlarla yegillenmeye ba§1ayan bahçelerde gezinmekten hoglamrdi. Elleri ceplerinde, baglara dogru inen küçük yollardan geçerek, yaylamn sonsuz düzlügünde oyna§an bulutlarm yarattigi gekilleri seyreder, çevredeki temiz havay1 içine çekerek dolagirdi. Cepheye silah götúrüp döndükleri zamanlarda oldugu gibi, bagmda yine l<öylû kadmlann bulundugn bir kagm dizisi, tepede, ufka dogru tozlu bir iz
halinde uzamp giderdi. Bahçenia ucunda pembe boyah küçük bir kögk vardi. Mustafa Kemal admda bir misafirlerini burada yatinrdi. Madam Berthe Georges-Gaulis onimla Mustafa kaldt. Kemal birkaç ay Fransiz kadm gazeteci de burada üzerinde Bukonugabiliyordu. plânlar kurdugu için yurdu dünya siyaseti ve Gaulis, Madam yandan yoktu. olanak Ote kadmlanyla yapmasma nu Türk Türklerin millî amacim, yeni dostlari Fransizlara anlatip tamtmak yoluyla önemli bir rol oynayabilirdi. MaBir akgam, dügmam Ïngilizlere giddetle atip tuttuktan sonra onaylaiçin dügtügü siyasi dûgúncelerine kendi de uygun onu dam Gaulis maktan geri kalmami§ti- birden sakinlepti ve cam müzik istedi. Yakmda yüzleri açik, oturan subaylarla egleri çagnldt. Kadmlar gece elbiseleriyle, Utlarim olarak geldiler. ärtû bir atung yalmzca baglarma aym kumastan üzerine, bagönce Kemal'in pesten Mustafa istegi beraber getirmi¢erdi. -ki
348
KURTULUSSAVASI
I
layarak, sevgiden, ölümden ve ganh sava lardan sözeden eski tûrküleri söylemeye koyuldular. Eu onun çocuklugundan beri sevdigi bir musikiydi; kadmlar söylerken o da, garkilann ag2r ve pogu kez melankolik olan ahengine nyarak hañfçe minldamyor, anlamlanm konuklarann dillerine çevirerek açiklamaktan haz duynyordu. Madam Gaulis daha sonra göyle yazar: 'Mustafa Kemal bir an için ilk kez olarak savagm acihgim unutup kendini koyuverdi; geçmisini hatirlamigti; çocuklugunun ilk gûrlerini, onu cam gibi seven annesini, gençligni, ilk sikumlanm, ilk baçanlanm anlatti; bütün bunlan her geye verdigi derinlik ve canhhkla bastan yagadi, kendi dogal yetilerinin bollegu kargismda paginp kalmig o ilk zamanlardaki genç adam oluvermigti.' Annesi Zübeyde Harna Simdi gelmig, Ankara'ya yerlegmisti. Artik yaglanmig, saghgi da bozulmu§tu. Romatizmadan yakmiyor, yardu Selânik'in acisini bir türli¯iunutamiyordu. Anadolu'nun, Zübeyde Hamann gözünde hiçbir degeri yoktu; ama artik günleri sayih oldugu ve oglunu merak edip görmek istedigi için, Mustafa Kemal onu Ankara'ya getirtmigti. Annesini dostlanna tamptmrken, her zaman yaptig1 gibi, elini öpmek için egildi, fakat Zübeyde Hamm onu durdurdu. Oglu da olsa, Mustafa Kemal artik Devlet Bagkamydi; onun elini öpmek kendisine dügerdi; Zübeyde Hanim da öyle yapti. Çankaya'dakendisine ayrilan ev, ahgik oldušn eski Türk düzeninde dögenmisti. Burada yere bandag kurarak, mangal ba§mda otururdu. Mustafa Kemal ona, her Türkün annesine kargi. gösterdigi sayg1 ile davramr, her gün onu resmen ziyarete gelirdi. Gelmeden önce izin ister, böylece annesine kendisini karsilamaya hazirlanmas: için zaman birakirdi. Zübeyde Hamm hastabile olsa, bima dikkat ederdi. teÇankaya'mn lâgh havasi onu yordugu için, Ziraat Mektebi yakmlarmda Sögütözü denilen gölgelikli bir su bagina dogru gezinti yapmaktan hoglamrdi. Mustafa Kemal burada annesine, agaç kütûkleriyle kaph tek odah, eski usulde kerpiçten bir köy evi tuttu. Zübeyde Hamm, Halide Edip'in söyledigi gibi, benzerdi. Yalmz yüz ifadesi daha yumugakt1; süt gibi beyaz ve pembe renkli ciIdinde tek bir buruguk yoktu. Çokçabuk öfkelenir olmasma ragmen, koyu mavi gözlerinde ve .agzmda bir gemat hissedilirdi." Bir parça kadm kiskançhälyla, biraz da ogluna lây1k bulmadigi için Fikriye'den ho§1aamazdi. Fikriye odaya girdigi zaman äfkeyle yerinde dikilir ve genel olarak gençler hakkmda.ileri geri söylenmeye baglardi, asimda '
'ogluna
1· Halide Edip Adivar:-TürkWn Ategie Imtiham.
DOÖU'NUN YARDIMI
349
bu sözler Fikriye Hanima yönelikti. Genç kadin, yagli hanimin önûnbesledigile saygt ile oturur, fakat ona soguk durur ve kendisine kargi kin li pekâlâ bilirdi. .kendisinden daha Zübeyde Hamm, Mustafa Kemal'i hâlâ azarlar, >kul siralannda bir çocukmus gibi säz eder ve onn 'Mustafacigim' diye çainrdi. Bir sünnet dügününde Azerbaycan Elçisi kendisiyle tamgmak istegetirtti ve Mustafa Kemal annesini kadmlara aynlmig olan çadirdan Zübeyde Haanlanna oturttu. Birkaç dakikahk bir konugmadan sonra, ka§1anm çatarak: 'Bak ne diyor', dedi, um, Mustafa Kemal'e döndü ve padi§ahhk yakipirmig.' Hemen arkasinolmahymigsm, sana sen padigah dan: 'Sakm padigah olmaya kalkma P diye ekledi. Mustafa Kemal onu vatistirdi: 'Merak etme. Padigah filan olacak de söylemek .Ama herhalde bu ülkenin basi olacagim. Büyükeiçi bunu
>ütün
.li.
-
gilim,
istemigtir.'
topltun hayati Batidan çok Dogu zevklerine O siralarda Ankara'daki olan yayakmdi. Bu da Sovyetler Birligi ve uyda cumhuriyetlerle kurulmus anlagmarun Afganistan'la yapilan bir km iligkilerin kaçm11mazsonucuydu. arkasmdan Moskova Antlagmasa gelmi§, bundan sonra da Ermenistan. tamamlayic1 Kars SözlegAzerbaycan ve Gürcistan'la iligkileri dûzenleyen askerî ve ekonomik bir anlagmesi imzalanmigti. Daha sonra Ukrayna ile heyeti gelmigti. Türkiye'den de, Tifma yapumig, Ankara'ya bir Ukrayna merkezi Buhara da birtakun diplis'e bir heyet gönderilmi§ti. Türkistan'm lomatik sondajlara girigmigti. Durumlari sarsmtida olan bu küçük.Türk-Slav ülkeleri,
amaçlan kenoturtmuy iyice temeline dilerininkine çok benzeyen ve artik bagimsizhgun gibi görüyorkalkan bulunan milliyetçi Türkiye'yi, Rus baskisma kargi bir elçilik henüz gönderiyor, heyetleri lardi. Bu yüzden Ankara'ya kalabalik açiyorlardi. yol Bunyeteri kadar barmacak yeri olmayan gehirde sikmtiya negeli yaratmighava bir larm geligleri, agirbagli yayla gehrinde caudan ve votka ve havyar ikram ediyorlarti. Verdikleri yemekli çagrdarda bol bol Verdikleri bir aksam Azerbaycanhlardi. çevresinde toplanyemegi sirasmda Ukraynalilarla Sovyet Ruslar bir masa de anlayaMadam Gaulis'in Aralov ayaga kalkti. dilar. O strada Rus elçisi Onlan, saldirdi. alabildigine bilmesi için Fransizca konugarak Fransizlara milletteri mazlum Sovyet Devrimi kargisinda gûttükleri siyaset yüzünden ezmekle suçladi. ustahkla çürüttü. OrGazi, verdigi Türkçe cevapta, elçinin iddialarim
lçlerinde en konukseverleri
.
350
KURTULUSSAVASI
--
tada ezenler ve ezilenler diye bir gey olamazdi. Yalniz ezilmeyi kabul edenler vardi Türkler ezilmeye razi olmamiglar, kendi iglerini kendiferi görmek yolunu seçmislerdi. Õtekimilletler de böyle yapmahydilar. Yine bir aksam Sovyet Elçiliginde -ki Ankara'da buraya Chezles Bolchéviks denirdi- Gazi'nin muzipligi tutmu§ ve elçiye takilmaya baglaungti. Elçiligin salonu pahali halilarla süslüydü; masalar yemeklerle dolup ta§iyor, yalniz üzerlerine asilmig olan Lenin'in ve. Mandm portreleri, havaya biraz sikinti veriyordu. Mustafa Kemal birkaç kadeh votka içtikten sonra ev sahibine döndü ve: 'Bu ziyafeti haztriayanlardan hiçbirini burada ga remiyorum,' dedi. 'Çagirsamzda onlar da gelip araruza katilsalar.' Büyükelçi sikintih bir duraksama am geçirdi. Sonra agçi ile öteki hizmetçileri çagirtti. Onlar da kalabahk bir grup halinde gelerek, Gazi'nin sofra' dedigi ziyafete katilddar. Birkaç kadeh sonra bu konuda dacoµrak ha da Sovyet Devrimi'nin temelini olugturan egitlik 11keleri.üzerinde bir konugmaya giristi: 'Çahymasaatleri disinda bütän insanlar esittir,'diyordu. Sizin ihtilâliniz suuÏlar arasmda ayrthk tanimaz. Müsliimanhkta da böyledir. Zenginlerle fakirler arasmda fark yoktur.' Arkadan, içkisini tek basina içen bir kapiciya döndü: 'Tevariç,' dedi. 'Õyle yalruz içmek olmaz. Gel, kadehlerimizi doldurup birlikte içelim. Türkçede bir atasözü vardir: «Biri yer, biri bakar, kiyamet bundan kopar.»' Herkes gerefe kadeh kaldirds, arkadan dans ba§ladi. Elçilikten çiktiklari zaman Mustafa Kemal arkadaglarna: 'Buna ne buyurursunuz?' dedi. 'Hem epitlikten dem vururlar, hem de sira yiyip içmeye gelince ortaya bir simf farki çikarirlar.' Sovyet yörungesindeki önemli heyetlerden biri de, Ukraynaldardi. Heyet bagkam General Frunze, önemli bir cephane yardiminda bulunmaya söz vermig, fakat biraz ileri giderek Yunanhlara kargi bir sava§ plam hazirlamayi ve harekâta Kizil Ordu subaylanm katmayi önermigti. Mustafa Kemal, Aralov'un cepheye yaptig1 bir ziyaretten de ho§nut kalmarugti. Çünkü Rus Elçisi, Türk birliklerine Bolgevik Rusya'yi ve Türklere kar§1 gösterdigi kardeççe cömertligi õven söylevier vermeye kalkrusti. Savagm her agarnasmdan sonra Kizil Ordudan yagan tebrikler de, Gazi'nin pek hoguna gitmiyordu. Öte yandan, Anadolu'yla Rusya'mn kurduklan çifte demir perde yûzünden gerçeklerden uzak kalmig olan Îstanbul'da, Mustafa KemaPin mali ve askeri sikintilar sonunda Kizd Orduyu yardima çagiracagi samhyordu. General Frunze'nin geligi, Bolgeviklerle Envercilerin idareyi ele almak yolunda bir girigimleri olarak yommlanm1§t1. Sir Horace Rumbold bi'smifsiz
DOÖU'NUN YARDIMI
351
Lord Curzorf a bildirdigi gibi, Bolgeviklerin Enver Pa§a'yi kendi 'Kral dügünmekteydi. olarak Ankara'ya yerlestirebileceklerini aleyhine geligtigi stramilliyetçiler Gerçekten de Enver Pa§a, savagm ihtilâlci gruplar kurmus ve bir Türk asilh Müslümanlar arasmda ifkas hükümet darbesiyle MustaAnadolu'ya bir yürüyüp Ordusu bagmda eliyle, ajam Trabzon'daki rejimini bir devirmeyi tasarlamigti. Kemal'in saglaniyetlerini kendi ashnda ise yard2m ade Mustafa Kemal'e etmek, muhalif mebuik için Meclisteki birkaç bir tabur kurmay1 da denemi§; Îttihatçalarm destegini elde etmisti. Ancak Mustafa Kea, özellikle IPin Sakarya'daki basansi onun bu hayal ve entrikalarirn boga çikardi. Ruswer Paga Ruslarla olan iligkilerinde de hayal kinkligina ugrami§ti. Böylece, almiyorlardi. bir ciddiye pek güvenmiyorlar r ona ya ya da onu Yamna emellerinin biryine pe§inde, Doguya döndü. e daba Turanci Irkmdan bagibogitti ve burada Türk iç taraftar toplayarak Türkistan'a Bir ara destekledi. açilmasun Bolgeviklere kuvvetlerle kary bir savag 2hara'da Emir bile oldu. Ancak Ruslar, üzerine kuvvetli bir ordu göndertibleri' ·da,
.k
ler ve Enver Pasa, 1922 yazimn bir
sabalunda
Ruslara kary dövügürken
itralyuzlerin ategi altmda can verdi. Bu arada Cemal Pa§a'mn da Ruslarla arasi bozulmustu. Ankara'ya için izin ister subay göndererek Mustafa KemaPden Türkiye'ye dönmek öldürülTiflis'te Cemal Paga, bir çevrildi. istek geri soara Bu zaman az i. Böylece, Kafkasya, Jön Türk liderleri içia bir mezar olmustu. Ankara'am yeni diplomatik toplumu içinde, Hint Müslümanlan kendi :vreierinde Slavlannkine oranla daha ciddi bir hava yaratmiglardi. Afga.stan Elçisinin cuma günkü kabul törenlerinde bol bol sanklar, genig giyler ve kürklü paltolar görûlürdü. Ankara'mn disiplini, düzeni, dimdik duaskerce bir gu elçiyi etkilemigti. Burada, sokaktaki kihksiz halkin bile Brünügü vardi. Pan-Ïslamizm'e sempatisi olan elçi, Madam Georges Gadünyasi koca bir vücut gibidir. Bay Türkiye, Lis'e §öyle diyordu: kalbi Afganistan, karni Hindistan'dir. MiAzerbaycan, Ïran, gögsû aynu ria Filistin, I.rak'la Türkistan da kollari ve bacaklandir. Bir insanm bagiolur mu? Ingiltere, batimia vurulur da vücudunun üst tarafi bunu duymaz 1 çok sert vurdugu içindir ki hepimiz buna kargi geliyoruz Gerçokten de, millî hareketlerin yeni yeni uyanmaya bagladigi Dogu ünyasi, milliyetçi Türkiye'yi bir örnek ve önder gibi görmeye baglamisti. bagkaldirmig ve onun boyimdurugunu silkip Bati emperyalizinine tmak için savasa giri§migilk Dogulu ülkeydi. Bir zamanlar Avrupa'da GabaldPnin..adi nasil yayilmissa, Mustafa Kemal'in adi da Asya'da öyle ya.
'islâm
'ürkiye,
.
352
KURTULUSSAVASI
ylhyor ve Birinci Dünya Savagi'mn kendilerinde milli bir biliaç ve özgür lük istegi uyandirmig oldugu bütûn milletlerin hayalini kamçihyordu. Güi tügû savagn haberleri Suriye'ye, Misir'a, Îran'a, Hindistan'a, hattä Çin' kadar yaylldi. Bu, hiç kugkusuz ötekilerin de izlemeleri gereken, Milliyet çi Dogu Devrimi'nin ilk örnegiydi.2 Mustafa Kemal, Asya milletlerinin gefi olmayi aklindan bile geçirmi yordu. Onun gözleri yalmz Bati'ya dönüktü. -Ancak Avrupa'mn yansun: kendisine karp cephe aldigi siralarda, Dogu'nun maddi ve manevi yar su dinuna ihtiyaci vardi. Madam Georges Gaulis onu Çankaya'da Asya biri Avrupa olan iki kutupla aym zamanda sligki halinde çaligirken' görü yordu.-.'Dogu'nun akilei ve bilinçli unsurlarim kendine baglamay1, dengey saglamak için gerekirse saga, gerekirse sola dümen kirmayi, kendini akm tiya kaptirmadan istedigini elde etmeyi büyük bir kolayhkla bagaryordu. 'biri
Verdigi açik demeçlerde Anadolu'yu 'Dogu'ya dogru yöneltilecek her çe it saldinya kargi dikilmig bir kale' gibi gösteriyordu. Bu savag, yalmz Tür kiye'ain savagi degildi. 'Türkiye, Dogu'nun davasim savunuyordu. Bi amaç gerçeklestirilinceye kadar da bütün Doguiu milletlerin kendisini des. tekleyeceklerine güveni vardi.' Para balammdan en büyük yardimi, Türkiye'ye biricik bagimsiz Müslüman devlet gibi bakan Hindistan'dan gördü. Bombay'daki Hilâfet Komi· tesi Türk Milli Mücadelesi için bir yardim kampanyasi açrmg ve Mustafa KemaPin istanbul'daki temsileisi ile temasa geçmigti. Bu temsilei, boyum cesaret verici mektuplar ahyordu:
'Mustafa Kemal Pa a harikalar yaratmigtir. Hint halkimn bu adi ne kadar sevdigini bilemezsiniz.Türk milleti bir kez daha, gerefine sü·
rülmek istenen lekenin öcünû almigtir. Ankara'mn Yunanhlara ne gibi ban gartlan teklif edecegini hepimiz merakla bekliyoruz. Hint Müslümanlan -özellikle fakir ve orta simflar- Ankara'ya pare yardimmda bulunmak için âdeta yang ediyorlar. Ulu Tann'um, Gazi Mustafa Kemal'in ordusunu zafere ulagurmasim ve Türkiye'y] kendi dügmanlanyla birlikte Müsliimanhäm da dügmanlanndan kur-
tarmasim dileriz,'
2
1920 baglarinda
Suriye'den geJen iki temsiJoi, Bati Devletlerine kargi igbirli i konuKematistlerle bir anlagmayavarmiglardi. Bu anlagma, komutantigin biriegtirilmesini äne sürüyor ve ileride bagimsiz bir Türkiye ile Suriye.arasinda, eski Avusturya Macaristarr -Imparatorlugunu andiran yakm bir.iligki sistemine varilFakat, Faysal, Suriye Krali olarak, bunu uygulamayi masini kapslycrdu. reddetti. Zeyn: Arap Ba§imsizhk Savagi. sunda Istanbul'daki -
DOÖU'NUN YARDIMI
353
Sommda 125.000 îngiliz lirasina varan Hint yardimima bir kismi, orgiderleri için kullamldi. Fakat büyükbir kisnn, ileride yeni bir meclis easi yapilmasma ve ilk millî bankanin kurulmasma harcanmak üzere sak-
Bu arada Rusya'dan rubleler gelmeye baglamigtt. Bu para, her ne kaRuslarm bagta söz verdikleri kadar bol degilse bile, parti parti geliyor yine Ruslann yeteri kadar saglayamadiklari silah açigim kapatmaya yaardu. Rublelerin bûyük kisms özellikle Ï talya'dan silah ahmma harcanFransa gibi italya da, Akdeniz'de Türkiye'yi güney limanlan yoluyla bir kaynak olmustu. Çünküartik o da Türkiye'nin müttefikiydi. lyanlar, askerlerini Anadolu'dan çekmisler ve hemen arkasmdan, Ankabarig konfeile Fransizlar gibi bir anlagma imzalayarak, milliyetçilerin tsmdaki isteklerini, kargihgmda herhangi bir ekonomik çikar gözetmekEn,desteklemeye söz vermiglerdi. Gazi, böylece güçlü bir duruma ulagnnyti. Artik mûttefikleri, silahla·
,leyen
resmen
tamumig bir hükümeti ve gûnden güne güçlenen bir ordusu var-
Fakat harekâta giri§mek için acele etmiyordu. Zaman onun yararina ig1ekteydi. Ordulart kendi vatanlanmn toprag1m savunuyordu. Moralleri csekti. Pek hevesli olmadiklari çilgmca bir maceraya katilmig olan Yu1 askerleri ise yabanci bir topraktaydi. Moralleri, yavag yava; çöküyor-
Mustafa Kemal onlara kargi, kendi kuvvetleri iyice hazir oldugu ve zai kazanacagma güven getirdigi gün saldmya geçecekti, ama bir an bile :e degil. Itilâf Devletleri, bu saldmdan önce bari§ için son bir çaba harcaddar. kaynaklan tükenmeye baglanugti.Bagbakan Gounaris, nan maliyesinin udra'dan para ve silah yardum isteyip de alamaymca, Lord Curzon'a, Bagkomutanhgunn, ordularm Anadolu'dan çekmek zorunda kalabinan egini bildirdi. Curzon, hemen büyük devletlerin bir mütareke saglamak 1 Paris'te toplanmalanm ileri sürdü; arkadan da Yunanhlar, iki tarah kogullarla, Amadolu'dan çekileceklerdi. Mustafa Kemal, buna koruyan urhk olarak Hariclye Våkili Yusuf Kemal Bey'i Îstanbul üzerinden ndra'ya gönderdi. Milliyetçilerin bagkenti ziyaret eden bu ilk bakaru, olcça merak uyandardi. Fransizlar, kendisini dostluk gösterileriyle, ingilizise resmi bir nezaketle kargiladilar. Ïstanbul Hükümeti artik basinda kukla bir Padigah buhman bir gölge sineden backa bir gey degildi. Ancak bu sefer de yine Avrupa'ya, aym ibaya kogulmuy iki geçimsiz at gibi, Mustafa Kemal'inki ile birlikte bir asilci gönderecekti. Rumbold, Mustafa Kemal'siz hiçbir anlagma yapilaAtatürk
/
F: 23
354
KURTULU§ SAVASI
mayacagru çoktan anlanug bulunuyordu; yine de iki hükümet arasmda bi çegit kaynagma saglamak için ugragiyor ve Ankara'ya oranla, Ïstanbul'ada ha ustimbir durum tamyordu. Padigaha akla uygun bir barig önerere onun mevkiini saglamla§tirmak amacmdaydi. Yusuf Kemal Bey, Padigahr talimat aldt. Fa temsilcisi Îzzet Papa ile i§birlini yapmak için Ankara'dan kat ikisi de Londra'ya ayn ayn gittiler ve Yusuf Kemal'in Israri üzerine Curzon tarafmdan ayn ayn kabul olundular. Bu görügmelerde ikisi de Mil li Misak ilkelerine sikica bagli. olduklarim'bildirmiglerdi. Fakat Cui zon'un, Dogu Trakya'mn Edirne ile birlikte Yunanhlarda kalmasi için di renigi, onlari hayal kirikhšma ugratti. Curzon onlara, Paris'te, Yunanlila bogaltmalarm saglamaya çall§acagun söyledi; ancak Türl< rm Anadolu'yu lerin de, önceden bir mütarekeyi kabul etmelerini gart koguyordu. Curzon, Paris'teki konferansi, dört yorucu gün boyunca Poincará il didigerek yönetti. Austin Chamberlain'e yazdigi mektupta: 'Getirdigim pla sanlyorum,' diyor nm eninde sonunda Türkler tarafindan reddedilecegini du. 'Ama dünya kamuoyu, bu plam adil ve cömertçe bir öneri olarak ona) iki nota ile Türldere ve Yunanlilar layacaktir.' Plan, birbiri arkasmdan bildirildi. Birinci notada hemen bir mütareke yapilmasi teklif ediliyordt yerlerinde kalacaklar ve aralannda on kilometrelik tarai iki ordu simdiki siz bir bölge bulunacakti. Ïkinci nota, barig görügmelerinin temellerini ka; s1yordu ki, bunun ilk kogulu, Ynnanhlarm Anadolu'dan çekilmeleri olacals ti. Yunanlilar mütarekeyi kabul ettiler. Fakat barig kogullari üzerinde di gimcelerini bildirmekten kaçindilar. Türkler ise, mütarekeyi Yunanhlaru bang tartigmalarim beklemeden hemen çekilmeleri koguluyla kabul ediyo] lardi. Bu part Müttefikler tarafmdan geri çevrildi. Yusuf Kemal Bey, Ankara'ya dönmek için Paris'ten geçerken, Poince ré'ye Tûrk topraklan ûzerinde bir tek Yunan askeri kalirsa, Gazi'nin Mel lis kapisinda asilmak tehlikesiyle kargilagacagim anlatmi§ti. Bu sözler PC incar€ yi gerçekten etkiledi. Ankara'ya dönünce, Gazi, Yusuf Kem: Bey'e: 'Böylece siz de istediginize kavugursunuz,' diye takildt. Bir yil önt Rusya'dan dõndügü zaman oldugu gibi, Yusuf Kemal Bey'in raporu, Mu tafa Kemal'e saldirmak için gereken serbestligi getirmig bulunuyordu. Gazi bu karan ahrken, Millî Misak'i bütünlügûyle gerçeklestirmeye cek herhangi bir çözûm yolunu kabul etmenin ölüm demek oldugunu bil yordu. Íngilizlere güveni azdt; Lloyd George'a ise hiç yoktu. Bundan doL yi Yunanhlann Anadolu'yu gerçekten bogaltacaklanna inannuyordu. Bar gartlanna gelince, burlar, çok degismig de olsa, yine Sevres Anlagmasit bagh kalmmaktaydt. Oysa milliyetçilerin inancimn bagta gelen maddes
-·
r.•
.-
L
DOCU'NUN YARDIMI
355
adm kökünden kazinmasiydi. Böylece, Anadolu'nun bogaltilmasiiçin kullamf abilecek olan dört ayzaman, ashnda iki ordunuri da kargihkli birbirlerini kollamalari ve bekteleri için harcandi. Bu arada daglardaki karlar erimekte, yayla ürünlevermeye ve güney, topragi saglamlagtirmaya baglamaktaydi. Öyle ki, liyetçilerin ba§arili ileri bareketi, artik gerçeklestirilmesi mümkün bir gim halini alungt1. II
.
.
I• 1
-
i
i
. .
1
I. h--
OTUZ
BÖLÜM SEKÏZÍNCÍ Savaga Haarhk
.
I
I
saglamlagtirm MUSTAFA KEMAL, bu aylar sûresince, iç cephesini de karysmdaki uzlagma2 önerileri zorunda Bang kaldi. için çaba göstermek bir M akilci bangi, Ankara'da, gitmemi§ti. gi, bazdanmn pek hoguna kabule kimseler hazir birtakim v oldukça Misak'a tipatip uymasa bile, yeni¿ egilim görünüyor, güvenmek bir yolunda Milttefiklere di. Ortada ileri sürûlüyora kan dökmeden bir anlasmaya varmamn mümkûn oldugu gimdiki·cephe hattim korumasi ve milli amaçlann görügme yoli
Ordunun la elde edilmesi daha dogru olmaz nuydi? Mustafa Kemal, asd böyle bir tutumun ordu üzerindeki etkilerinc yükst kugkulamyordu. Bu yüzden cepheye giderek askerlerin moralini komutanlai Kolordu gördü. olmadigim yersiz Korkulanmn mek istedi. dan birine mütarekeyi reddettigini söyledigi vakit; 'Pek yanlig bir davra] Devletleri S Böyle bir geyi nasil yapabildiniz?' cevablyla kargilagt1. Ïtilâf vazgeçtiklerine göre, sonunun ne olacagt belli olma' res Anlasmasmdan Mustafa 1 yeni fedakârhklara katlanmak için bir sebep kalmanugti.artik. göstermig oldugunu kendisine dügüncenin gezisi bu yaygm mal'in cephe Askeri konulara akillan ermeyen mebuslar, çe§itli tavirlar takmr lardi. Bir yanda da sözde kabma sigmayan, ategliler bulunuyordu. Bun ufak çapta da olsa hemen bir saldinya geçilmesini istiyorlardi. Õte ya da, ordunun hiçbir zaman saldmyi baglatabilecek durumda olmadigmi nanlar vardi. Bunlar, Mustafa Kemal'in sürekli olarak Baskomutan ] makla yalmzca millet üzerindeki ki§isel baskisim yürütmek istedigi kam dayd11ar. Mustafa Kemal'in güvenlik dügûncesiyle, ordunun bugünkü gücüni açiklayamadigi için, miktarim çogu gizli kaynaklardan gelen silahlann güç1egiyordu. daha rumu bir kat .
SAVASA HAZIRLIK
357
Meclisin gizli bir oturumanda mebuslara sabiria gunu anlatmaya çahgÎyice hazirlanmadan saldinya girigmektense, girismemek daha iyiydi. .buslann bozgunculuklarim yüzlerine vurdu. Îki cephe vardi: Bir dig cep-
bir de iç cephe, yani dügman cephesi ve yurt cephesi. Dügmana dogrudogruya kar§1koyan ordu, dg cepheden sorumluydu. Ïç cepheyi ise bümillet olusturuyordu. Meclis, dügmana cesaret verecek ve ordu.nun ceelini kiracak kötümser demeçlerden kaçmdigi sürece, bimlann her ikisii
de yok olup çökmesine olanak yoktu. Gazi'nin, Bagkomutanhk yetkileri, mebuslann nunldanmalan arasmüçer ayhk iki dönem için yenilenmi§ti. Mayis aymda Meclis, onun hasJe yatakta olmasmdan yararlanarak, ü çüncü bir uzatmay3 reddetti. Böyordu.bagsiz kalmig oluyordu.Hükümet çekilmek istedi. Ama Gazi, yae, kalk arak Meclise geldi ve kendisine yöneltilen elestirileri .cevapEdirdi. Meclise, bu gibi kurulu§lann sava§ zamamada nasil davranmalari :ektigi üzerinde bir söylev verdikten soura, iki gûnden beri bagkomutankalmig olan ordusunu birakmak isteginde olmadigim açikladi. Tartigmalazism2;t:. Öyle bir an geldi ki, Mustafa Kemal'le en sorrmsuz dügmanmdan biri olan Ziya Hur§it'in ellerini tabancalarma attiklan görüldü. teak oylama sonunda, Gazi, yine Bagkomutankkta kaldi. Ana ne de olsa Mustafa KemaPin yakin dostlanndan birçogu huzurgibi, duk içindeydiler. Ïktidarm, Güney Amerika Cumhuriyederindeki yönetikisisel rlamenter bir hükümet geklinden tek bir kuvvetli adamm ne dogru kaymasadan korkuyorlardi. Bu dügünce ile iktidar dengesini glamakiçin baska bir önleme ba vurdular. Simdikidurumda Mustafa yahuzca Meclis Ba§kam -dolayislyla gerçekte devletin bagkam- dekendisi ama aym zamanda Hükümet Bagkamydt. Ashnda vekilleri de olarak kuramsal Vekiller, ;tigi için, habineyi elinde bulunduruyordu. öneriyor, Ama aslmda bunlan bagkan Mecaclis tarafmdan seçiliyordu. de onaylamaktan bagka bir gey yaprmyordu. Mustafa Kemal böylece durumdaydi. Muhalifleri m Meclise, hem de kabineye hükmedebilecek adi, onun sorumluluguau parçalara bölmek yoluna gittiler ve Meclise, Iruzca vekillerin degil, bagvekilin de gizli oyla seçilmesini saglayan bir nun kabul ettirineyi bagarddar. Bu demekti ki, Mustafa Kemal, hem arkendi kendisinin bagvekih olarak kalmayacak, hem de kendi görügüne . rhalif olanlann vekillige seçilmesini kabul edecekti. Bu harekete, Rauf muhalefete aç1kça katil:y genig çapta önayak olmustu. Böylece kendisi, adigmdan, ba§vekillige en yaragan aday oluyordu. Rauf B_ey, Mustafa KemaPia kendisini razi etmek için harcadigi bü,indan
,mai
,
358 tün çabalara
KURTULUS SAVASI
-
ragmen,
bagta bu görevi almak istemedi. Sorulunca da açakç gu cevabi verdi: 'Ben bagvekilolursam, sen yine iglere kar1§maya devaa edeceksin. Ben de bunu kabul edemeyecegim için çekilmek zorunda kah cagim. Ben, senin, ordunun bagmda älkeyi kurtarabilecek tek adam oldt gunainamyor ve ararmzda anlasmazlik yaratacak bir duruma girmek iste miyorum.'
Mustafa Kemal içten inanarak, 'Serefimüzerine söz veriyorum,' de di. 'Hükiimetin bagma geçmeyi kabul et. Kabineyi kur. Alacagm kararla rin hiçbirine kangmayacagim.' Verdigi bu sözü de tam anlamiyla tuttu. Bundan sonra çagrilmadikç kabine toplantilanna bile katilmadi. Aslmda, önemli bir karar almak ge rektigi her seferde kendisini çagmyorlardi. Fakat kabine, ayn kipiligini vi bûtün1ügünü korudu. Bununla birlikte, Mustafa Kemal, hâlâ Mecliste ça gunluguelinde tutan Müdafaai Hukuk Grubu'nun bagkamyde Burada d ödünler verdi. Moskova'da artik bu kadar önemli bir elçi bulundurmaya ih tiyaç kalmadigi için Ali Fuat Paga'yi geri çagirdi ve onu Grubun bagna ge çirdi. Kendisi de Grubun tarafsiz koruyucusu durumunda kaldi. Aralarmda ki anlagmazhklar, hiçbir zaman kipisel nedenlerden dogmus degildi. Al Fuat simdiMustafa KemaPle birlikte Çankaya'dakahyor ve iki eski dost aksamlari rakilanm içerlerken, kendisinin yoklugu sirasmda yurtta ortay; çikmig olan sonmlar ve özellikle Mecliste geligen aynhklar üzerinde konu guyorlardi. Ali Fuat'a göre bu ayrthk, eninde sonunda, Cumhuriyetçilerlc Saltanatçalar arasmda bir çatigmaya varacakti. Mustafa Kemal de böyle dü günüyor, ancak bu igi, savagm kazamlmasmdan sonraya birakmay1 daha uy gun buluyordu. Askerlik alamndaki son savag otorite ve disiplini gerekli k1 liyordu. Mustafa Kemal'e göre asil sorun, bunu o-siradaki siyasi savagla a bagi yûrütebilmekteydi. Ali Fuat Paga, Mustafa Kemal'in siyasi alam üzerinde tarafsiz bir arabulucu durumuna yükselmesinin gart oldugunu ileri sürüyor; o da buna cevap olarak gerici güçlerden gelebilecek bir tehlikeder çekindigi ve bu çegit bir tarafsizhga olanak görmedigini söylüyordu. A arada, iç cephenin bütünlügünü korumak yolunda, Ali Fuat'm elinden gelen her geyi yapacagma güvenmekteydi. Mustafa Kemal'in Bagkomutanlik yetkilerini uzatip uzatmamak konusunda yakmda tekrar karar verilecekti. Bu belki son uzarma olacakti; çünkü son taarruzun da yaklagmakta oldugu belliydi. Türklerin zaferi kesin gibi görünûyordu. Ancak bunu bir kat daha gûven altma almak için Bagkomutanlik kanununun bu kez Meclisten hiç itirazstz çakmasi gartti. Ali Fuat Paga ile Rauf Bey, bu dügüncedeydiler. Yoksa Türkler arasinda anlagmaz-
SAVA'jA HAZIRLIK
359
oldugu izlenimi uyanabilir ve bu da Yunanhlann çökmüg olan umutlantekrar canlandirabilirdi. Bir yandan da, zafer kazamlmcaya kadar, Musfa Kemal'i yürekten desteklemekle birlikte, bundan sonrasi için endige lyuyorlard1. Gazi'ye gereken yetkiler verilmeli, ama barigtan sonra bunn hâlâ elinde tutup, sömürmeye kalkmamasi da saglanmahydi. Yeni Türye, demokratik bir Tûrkiye olmahydi. Gözü yüksekte olan dostlanmn, zari de kazandiktan sonra diktatörlük heveslerine kapilmasim önlemek ge.kiyordu. Gidip Refet Pa a'yla görügtüler. Mustafa Kemal'le çatigtp Milli Müifaa vekilliginden aynldiktan sonra Ankara'mn dig mahallelerinden Keçievine çekilip herkesten uzak yagayan Refet Pa§a da bu dügüncere katildi. Rauf Bey, üç arkadagm bunu Mustafa Kemal'e aç1kça anlatalanm öne sürdü. Refet Paga onu evinde bir aksam yemegine çagirmay1 lbul etti. Böylece, bangma yolunda ilk adum atmig olacakti. Yemegin, [eclisin bu konu ile ilgili görûgmelerinden bir akgam önee verilmesini ka<
·en'deki
Erlagtirdilar.
Refet Papa, konfor içinde yagamaktan, çevresinde güzel geyler görhoglanan bir adamdi. Evinin rahat ve sevimli bir havasi vardi. Ïhti.lin dört kurucusu, çegitli yemeklerIe donatilmig bir sofraya oturdular. Siik bir temmuz gecesiydi. Bulunduklari avludaki çegme, ginIdayarak akt>rdu. Biraz sonra bu rahat hava içinde serbestçe konugmaya koyuldular. anilardan ski söz ediyor ve gelecek üzerinde tahminler yürütüyorlardi. muhalif grup hakkmda aci konuguyordu: 'Ben nasil Kemal, Mustafa eûcadele edilecegini bilirim,' dedi. 'Fakat simdibunun ne yerl, ne sirasi.r. gerek kalmayacak.' Daha sonra ise, artik mücadeleye muhalefete Meclisteki ragmen, çogunlugunun gahsina kargi Õtekiler, Israrla ileri sûräyorlard1. Ancak, avenbesledigini ve bagarisinainandigun vardi. Acaba nokta Mustafa Kemal, zaferden kuskulandiran bir tek an niyetleri üzerinde bagibi yol izlemeyi dügünüyordu? Ïlerdeki bir mra ne söylentiler dolagmaktaydi. Kendisini destekleyealer bile bir çegit olup.tti ile iktidan eline geçirmesinden çekiniyorlar ve bu konu üzerindeki Ipheler Meclis içinde bölämnelere sebep oluyordu. Arkadaglar, Mustafa .emaPin bu kugkulan gidererek, güvenli ve birlik ruhunu yeniden kuraca.m ummaktayddar. Mustafa Kemal, arkadaglarom açik aç1k ileri sürdükleri elestirilere, ttiyat ve agirbaghhkla cevap veriyordu. Bagvekilin Meclis tarafindan seçiltesi ve kabinenin böylece kurulmasi konusundaki yeni anla§malara degiarek, Rauf Bey'in Ba§vekil olarak durumuna saygi gösterecegini bir kere tekten
'I: I
360
KURTULUS SAVASI
-
daha tekrarladi. Fakat, sonunda kendisinin iktidan ele alip almayacag üzerinde bir gey söylemekten kesialikle kaçindi. Glin agarincaya kadar konugup içtiler. Sadece Rauf Bey, zaten pel< hoglanmadigi için, az içmigti. Ne yazik ki, içkinin etkisi arttikça, Refet Paa da fazla ileri gitti. Zaten Mustafa Kemal'e kargi ötedenberi patavats12 davramr, ona çikigmadan, igneli lâflar söylemeden, takumadan edemezdi. Simdide geçmisteki kusurlarim sayip dõkmeye; Ankara'daki özel ya§ayliibaglanus, halkm onu sevmesini engelleyen birtakim gerçekna saldonaya leri ortaya atarak gururunu incitmisti. Refet Paga'ya bakihrsa, Ankara, Mustafa Kemal'in Azerbaycan Elçiligindeki hikâyeleriyle çalkalamyor; bir diplomatin e§iyle olan macerasi, cephede, Arif'in de yardimiyla genç bir hastabakiciyi elde edigi üzerinde, çegitli dedikodular ediliyordu. Mustafa Kemal, içtikçe sertlegmeye, gözleri soguk bir öfke ile parla'sefahat'
.r
maya baglamisti. Rauf Bey'le, Ali Fuat Pa§a onu yatistirmaya, Refet Paga'mn bo§bogazhkla yaptigi çikiglan gülerek geçigtirmeye çahitilar. Fakat iIerideki durum sözkonusu olunca, ona meydam bogbirakmaya da hiç niyetleri yoktu. Baghca görevini yerine getirdikten ve savag sona erdikten sonra mücadeleden çekilmesi üzerinde israr ediyorlard1. Mustafa Kemal, arabulucu ve ögüt verici bir bagkan durnmuna yukselmeyi kabul etmeli ve ülkenin demokratik ölçüler içinde yönetilmesini bagkalanna birakmahydi. Ïkisi de oldukça keylliydiler. Mustafa Kemal'e, Meclisten yüksek bir ayhk baglatmaya söz verdiler; daha da ileri giderek, vatam kurtarmasma kargdik ödül olarak yalmz kendisi için yaptirmak istedikleri bir madalyanm taslagmi bile gösterdiler. Mustafa Kemal, bütün bunlan hailfe alarak konu disma itti, fakat onlara: 'Merak etmeyin,' dedi. 'Yarm Mecliste konuprak kendimin ve ü1kerain gelecegi bakkmdaki bütün bu kaynagnalara bir son verecegim.' Arkadaglan buna sevindiklerini belirttiler. Mustafa Kemal, sagliklaridedi, 'Sabah oldu. Samnm ki hena kadet kaldirdiktan sonra: 'Dostlarim pinizi memaun ettim. Haydi simdigidip çahgmaya baglamadan önce biraz dirdenelim.' Refet Paga onlan kapiya kadar geçirdi. Mustafa KernaPle Ali Fuat Pasa, Rauf Bey'i evine biraktiktan sonra Çankayaya döndüler. Ali Fact birkaç saat nyudu. Mustafa Kemal, s:cak bir banyo yapti, tirag oldu, glyindi; sonra Meclisteki konugmasim hazirlamak için masasiran bagna geçti. Ali Puat Paga, ögle yemegine indigi zaman, onu, sirtmda bagkomutan enifor:nasi ile, ahgik oldage bir pozda, bir ei.i arkasinda, ayakta buldu, Saçla'
361
SAVASA HAZIRLIK
geçirdigi gegayet düzgün taranm1§, gözleri parlakti. Üzerinde,uykusuz yiyip birer çabucak Yemeklerini ain en ufak bir yorgunluk izi bile yoktu. çikti. Kemal kürsüye Mustafa can kahve içtikten sonra Meclise gittiler. üniformebuslar, onu Gazi'yi hep sivil kiyafetle görmeye ahgmig olan üzerinde koBagkomutanhk kanunu geçirdiler. 1 ile görünce bir sarsinti tek kisiye bu kadar genig yetki Stu: Dünyamn hiçbir parlamentosu, bir remezdi; yalniz iki hal diginda, biri ortada olaganüstü bir durum bulunkibinin gerçekten her türlü §üphenin üstünde olst öbürü de adi geçen da buna karsi, min1st. Meclis kendisine büyûk bir güven göstermisti; o yetkileri sürolaganüstü Ancak, artik bu duygularim dile getiriyordu. öylesine bir .gerek kalmann§ti. Ordunun maddi ve manevi gücü trmeye yetkiler ükemmellik derecesine erigmigti ki, milletçe girigilen çaba, bu .t
madan
da basañya
ula§abilirdi.
Gazi devam
etti.
klamutlulugerei duyacagiz. Benim bagkaca ikinci bir ra erigmekle begiadignnaz gün bulundugum oiacaktir ki o da, kutsal davamtza koyaunda serbest Milletin olanagidtr. dönebilme gum yere geri bahtiyarlik var nudir? Gerçekleri bir fert olmak kadar, dünyada manevi vicdanmda ve kutsai haziardan baglyi kavrayan, yürek ve yüksek olursa alsun, için, kadar ne ka zevk tagimayan insanlar hiçbir degeri yoktur. maddi makamlarm
O mutlu gün gelince, bü tun mille tle birlikte, en búyük
mutiala
sözlerinin Mustafa Kemarin taktigi kargismda yumupmig, Demek Gazi, unutmuslari tasalano ücü kargisinda afallamis, bütün Mebuslar,
vazgeçiyardu. Zaferi kazandiksahip oldugu ayricahklardan endiliginden, bir vatandag durumana döherhangi -m soara, mihetin iradesinc bag egen büyckluk, tecegini ne aslee davramd miydi? Ne açikça belistmig degil yetkilerini bu se er süresiz Bagkomutanhk debuslar, Mustafa Kemal¯ln
er¯ginceye kadar elinde bulunJarak yenilediler. Su yetkileri, milli amaca Mustafa geriye alabilecehi. anda -gördûgü gerekli luracak; fakat Meclis, sonraki ögleden geceden geçirdig! ve emal. kürsüden inerken, uykusuz
e'pey memeundu. Yunanhlann umutsuzTürk saldosi daba fazia geellaisilemezdi aruk. yaradi. Ankaçabuklagtumaya bunu daba da a girigikleri son bir oyun Constantine'le Gounaris, gimdi a'yl ele geçirrae planlari boga çakm1§ olan aceleyle iki tümen gekerel: Anadoiddan özlerini istanbuPa dikmislerdi. Oradaki krvvetlerini böygeçirdifer. Marmara'mn öbär layisma, Trakya'ya absmasiñdan
362
lece çogaltbktan için Mütteliklerden
:
KURTULU'j
SAVASI
'
Çatalcahattim tehdit ederek, istanbuPa girmel izin istediler. Bu tehditlerle, ÎtilâfDevletleri üzerinde bir baski yapmay1 umuyorlardi. Ôtekileregelince, onlar da anla§mazhgi kendi lehlerine çözümlemek, ya da, hiç olmazsa, görünügü kurtarmak için, bu kez Venedik'te, yine bang görügmelerine girismeyi dügünüyorlardi. Îstanbul'daki kuvvetleri öylesine azalmigt1 ki, burada Müttefik birlikleri, sandviçin içindeki reçele' benzetillyordu. iki yalilarmda iki koca dilim ekmek, Tûrkler ve Yunanhlar vardi. Sehri ele geçirmek igten bile degildi. Böyle bir hareket, Yunanistan'da Constantine'in sarsdnu§ olan prestijini saglamlastiracak, ordunun kendine gûvenini canlandiracak, pazarhga girigmek için iyi bir baglangaç noktasi olacakti. Churchill, daha sonra durumu incelerken göyle der. 'Belki de Itilâf Devletleri izin verip Yunanldar istanbul'u geçici olarak iggal etselerdi, Yunan ordulanmn Anadolu'dan kaçigi gerefli bir ban§ gärügmesi biçimine sokulabilir ve bu da daha az acikh olurdu... Müttefiklere kargi en azmdan söylenecek gey gudur: Yunanblara askeri harekâtlarmda yardimci olmasalar bile, hiç olmazsa onlari engellemekten kaçmmalan gerekirdi. Yok, birLakim genel dügüncelerle böyle davranmak zorunda kalmiglarsa, o zaman da yapacaklan gey, Yunanlilann gemilerine binip çekilmelerine gerçekten ve düpedüz yardim ermekti.' Böylece, on yil önce Balkan Savaglarmda oldogu gibi, ÏstanbuPda gözler yine Çatalcahattma çevrilmisti. Harington bu hattm savmunaslyla bir sonra,
'bir
:
Fransiz generalini
görevlendirdi.
Generalin
emrindeki
Fransiz ve
Ïngiliz
birlikleri hemen siper kazmaya koyuldular. Kendi sorumlulugu altmda bir bildiri yaymlayarak, iggal kuvvetlerine kargi girigilecek bir saldiriya iki devletin ortaklaga kary koyacaklarim açikladi. Rumbold iznini yanda birakarak Istanbul'a kogtu. Bildiri, Ingiliz Elçiliginde yaplan bir toplantida da
onaylandi. Ïngiliz savag gemileri Marmara'da bir gösteri yaptilar. Yunanhlar biraz geri çekildi. Ancak bir yandan da yigmak yapmaya devam ediyorlardt Lloyd George, IslanbuPda alinan karara katilungt1. Yunanhlar bunun üzerine, Müttefiklerin izni olmadan daha fazla ilerlememeyi kabul ettiler. Ingiliz savag gemileri, yllhk kürek yan§lan.düzenlemek gibi daha ban§çi eglencelerle ugragmaya girigtiler. Yunanhlar son ganslarim da elden kaçirruglar; bu arada bir olasihk ugruna, Anadolu'daki savunmalanni da zaylflatruglardi. Bununla birlikte Lloyd George, o bir türlû vazgeçemedigi Yunan-severligi ile onlara bir umut iggi daha göstermeye kalkti. Times'm bildirdigi gibi, Avam Kamarasadaki yorucu bir celsenin sonunda öyle bir demeç ver-
I
SAVASA HAZIRLIK
363
ki, bunun iki taraf için de tek bir anlami vardi: Yunanhlari yeniden kuvordususte ba§vurarak bir sonuç aramaya kigkirtmak. Bagbakan, Yunan övecek cüretli kahramanhgi askerî harekâttaki an girigtigi korkusuz ve ülkenin geçerek içarasmdan geçitler Yunanlilar, adar ileri gitti. üszorunda Askerî kalmislardi. yürümek yüzlerce kilometre rine dogru mlûklerini her düzenli çatigmada göstermi§1erdi. Sadece, arazinin yapisi : ula§tirma hatlanmn uzunlugu yüzünden yenilgiye ugramiglardi ki, Avruba§ka hiçbir ordu böyle riskli bir ige girismeyi göze bile onlardan a'da lamazdi.' Sonra, sözlerinin üzerine basarak göyle dedi: 'Kemalistler barigi kaul etmeyeceklerdir. Çûnkükendilerine iglerine gelen gekilde bir mütareYunanlilan bütün güçe vermedigimizi ileri sürmektedirler. Fakat biz de, :riyle Kemalistler, halki son on, on iki ylldan ahkoyuyoruz. savagmaktan eri birbirini kovalayan savaglar yüzünden silah altinda bulunan ve kaynakyorarak çõkerteceklerini umuyorlardi. m da suurh olan bu küçûk ülkeyi sürüncemede kalmasina göz yumamay1z.' u iginböylece Bu demeç, Yunanistan'da büynk sevinçle kargilandi. Gazeteler, en vücü yazilanm yayinladilar. Yunan ordusunun günlük emrine demeçten lmmig parçalar konuldu. Askerler yeniden umuda kapildilar. Anlagilan Inyenmelerini saglaya:ilizler, son dakikada yardimlanna kogarak, dü§mam .aklardi, istanbuP a yürüme manevrasi boga gitmemi§ti demek. Bunun üzeine, bang laflan yine unutuldu. Bütün bu olaylar, Mustafa Kemal'in plamna uygun dügüyordu. Yunandann Trakya'ya asker geçirdiklerini duyar duymaz, saldmya geçecegi zanam kararlagtirdi. çankü böylece Anadolu'daki Türk ve Yunan kuvvetleri Saldinmn tam siraslydi. Dahiliye Vekili lenk duruma gelmig olayorlardi. >lan Fethi Bey'i, Roma, Paris ve Londra'ya gönderdi. Fethi Bey burada, va hâlâ Yunanhlann Anadolu'dan çekilmesini gart kogan bir bang tasansi izerinde görügmeler yapacak, ya da zaferi izleyecek olan bang için temsil:ilik görevini yüklenecektL Mustafa Kemal, bundan sonra bati cephesine, genel karargähina gitti. 'a§dmaz
ugehir'deki
.
.
OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM Nihaî Zafer ÏSTANBUUDAKÏYüksek Komiserler,
gehre yönelen Yunan tehdidini tarMust.afa Kemal'le kurmay heyeti Akgehir'de bir futbol maçi seyrediyoriara Bu, Genelkurmay toplantisim gizlemek için bulunan bir bahaneydi. Toplant:da, Îzmir yönündeki Türk saldmsimn tarihi ile, son hazirl:klar kararla tmlacakti. Saldm plaru, dokuz ay öncesinden, Mustafa Kemal'le Fevzi Fa§alar arasmda tasarianmi bulunuyordu. Fevzi Paga buau harita üzerinde açtkladt. Arkadan, Mustafa Kemal, hazir bulunan pagalara dügüncelerini sordu. îç!erinden çogu birtakirn ele§tiriler ileri sürdüler. Planm ashndan çok, uygulanacagt tarihe itiraz ediyorlardi. Her zamanki gibi kararsz olan Îsmet Papa, plamn, su anda kesin bir zafere ulasacagmdan güphellydi. Ona kahrsa, saglam bir savunma sistemi nyguiayarak, Yunaaldan yipratmak, daha dogru olurdu. Yok, ine saldm isteniyorsa, kendisine hazaruklanra tamamlamak için biraz vakit birakmahvdi. Savurena drygusu sanki herkesin içine iglemisti. Ïsmet Paga'mn kuskuaan: paylasan bagkalan da çikti. Simdiellerinde bir ordu varken onu kayetmeyi göre alamiyor, ordunun hazirhgi henüz tamara degildir, diyoriarBarbiye¯de Mustafa Kemal'e hocahk etmi§ olan ikinci Ordu Komuta. ülkenin van yogu demek olan ordu tehlikeye atihrsa, asd varhgton da tehlikeye du ecegini söyleyerek itiraz etti. Mustafa Kemal, Fevzi Pagaya bunun gerçekten böyle olup olmadigim sordu, evet, cevabar ahnca kondisine döndú ve 'Pekâlâ, saym hocam,' dedi. Simdiartik Harbiye'de savas ayunu oynamiyoruz. Yurdumuz için kesin bir sonuç elde etmek ugruna Lütür vanmm yogamuzu ortaya koyacagiz.' Mustafa Kemal, pagalarm digüncesini yoklamayi nygun görmüs olmakaran zaten vermig bulunuyordu. Sezig, kararhhk, slyasal gösma ragmer, rü , dii3man psikolojisini anlayq konusunda bagkalannda bulumnayan ola-
tigirlarken,
NÏHAÎZAFER
365
zafere güveniyor, hem de tedbiri elden bianústü yetenegi sayesinde, hem olmasun emretakmiyordu. Ordunun agustos ortalarmda saldiri için hazir aldi cephe komutam olavaziyeti ve IsmetPapa ayaga kalkarak hazirol 'Biz de açikdedi. istemi§siniz,' ögrenmek ak, hepsi adma: 'Dügüncemizi emirse, boyun egeriz.' a belirttik. Ama, bu bir -muhalefet bir yanadöndü. Daha burada Ankara'ya Kemal, Mustafa gansmm Fevzi kazanma Paga, kabineyle görülecek birtakim igieri vardi. birakigidigine yirmiyi de savagm yüzde seksen oldugunu söylüyor, yüzde olkötümserligini biraz vekilinin muhalif yordu Bu sözler hükümetteki iki bozuk morali ordunun saldinyt onayladi. Geriye, sun gidermisti. Kabine, muhalefet halde oldugu yolunda propaganda yapan kipirdayamayacak ve söygizlice Pa§a'ya Fuat Ali Kemal'in kaliyordu. Bu bir yandan, Mustafa yakmhgiçünkü, dügmanm. taarruzun lendigi gibi, ige yarayacak bir Seydi; Ancak o yine de, nüfuzlu bazi kimselerin bu konuönlüyordo. sezmesini m daki kuskulanm yatistirmaktan geri durmadi. subay olarak, Mustafa KeGüvenlige önem veren modern kafah bir çok iyi anhyordu. Çünkü gerektigini mal, saldin tarihinin gizli tutulmasi dayanmaktaydi. Cepsürprize stratejik plaman bagarisi, her geyden önce hâlâ Ankara'daysanki onlara da söylenmig, heye gittigi, çok az kimseye Ali Fuat Paga, mebuslara, daha o gece mig gibi davranmalart bildirilmisti. Yabanci ajanlar arasinda, sürekli söyleyecekti. birlikte yemek yediklerini olmadigi söylentisi yaythyordu. Çanolarak, ordunun henüz saldmya hazir sokmamalari için talimat verildi. kimseyi içeriye kaya'daki nöbetçilere, bir ziyafet veGazi'nin i.si vardi. Gazeteler, onun ertesi günü Çankaya'da cepheye,. kararrecegini yaziyorlardi; oysa Mustafa Kemal daha simdiden .
gâhma gitmisti bile. bir çay ziyafetine gittigini söyleAnnesine, elini öpüp vedalagirken, çizmelerine bir göz attiktan sonmisti. Zübeyde Hanim onun üniformasma, Kemal Mustafa onu yatistirarak yanmdan ziyafeti degil,' dedi. ra: 'Bu çay ederek, nerede oldutelefon ayrildi. Annesi daha sonra bölge komutamna ziyafetinde,' diye cevap verildi. gunusordu; kendisine yine 'Çaydedi. 'Billyorum, sava§a gitti.' Ogluna bir Zübeyde Hamm: 'Hayir,' mektap yazdi,: gittigini söylemistin bana. 'Oglum, seni bekledim. Gelmedin. Çaya Senin içiu dua ettigimi bilmeni gittigini biliyorum. Ama cepheye gelme? isterim. Savaga kazanmadan geri 1
Perihan Naci Eldeniz: Belleten'de,
366
KURTULUSSA VASI _
Mustafa Kemal o gece, yakmlanndan birkaç kisiyle Ankara d1§inda bir yerde yemek yedi. Cephede bulundugu sürece, her zamanki gibi, içkiyi hemen hemen kesecegi için, ak§am bol bol içti. Aynhrken, ellerini arkao daglarmm omuzlarma atarak: dogru cepheye gidiyorum,' dedi. 'Simdi dinya baglamak için.' Ïçlerinden biri, gagkwlikla: 'Pagam, ba§aramazsamz? ya diye sordu. 'Ne demek istlyorsun? Saldmnm ba§langicindan dõrt gün on sonra Yunanblan denize dökmüg olacagim.' Trene binecek yerde, o geëe Tuz Gölä üzerinden otomobille Konya'ya gitti. Orada, geldigi bildirilmesin diye, telgrafhaneye el koydu. Fethi Bey Londra'dan, Lord Curzon'un kendisiyle görügmek istemedigini tellemigti. Saldiruun tam zamamydi. Mustafa Kemal, Konya'dan Alagehir'e gitti. Orada ordu komutanlanna 'sal-
son emirlerini verecekti. Yunan cephesi, Marmara'dan Menderes vadisine kadar agant yukan beg yüz kilome tre boyunca uzamyordu. Kuvvetli noktalan, kuzeyde Eskigehir, güneyde Afyonkarahisar'di. Iki ordu birbirine hemen hemen denk güçtcydi. Silah bakimindan Yunanhlarm, ath bakimmdan da Türklerin hafif bir üstünlügü vardi. Yunanlilar, saldinyt, Türklerin genig çapta ylgmak yaptiklan kuzeyden, Eskigehir'den bekliyorlardi. Aralarinda, meyankökü sanaylinde çabgan ingilizlerin de bulundugu ajanlar, bu bölgede Türklerin faaliyet halinde olduklarmi bildirmislerdi. Mustafa yogun Kemal, onlann böyle sanmalanm daha da körükledi. Aslinda güneyde, Ïzmir demiryoluna hâkim durumdaki Afyou'a saldirmayt tasarlam1§ti. Burasi çok daha iyi tabkim edilmig, kuvvelli bir mevziydi, õyle ki Îngiliz mühendisleri zaptedilebilecegine inanmiyor ve burayi bir çegit Verdun2 olarak görüyorlardi. Ancak, Mustafa KemaPin gözünde Afyon'un stratejik änemi büyüktü. Bu yüzden buray1 almayi
kafasma koymustu. Saldinnm temelini önce stratejik, sonra taktik sürpriz olugturuyordu. Mustafa Kemal, Filistin seferindeki dügmam Allenby'nin yönetiminden yararlanarak, bir ay süresince gerekli birlikleri gizlice kuzeyden güneye çekti. Kitalar gece yol aliyor, gündüzleri köylerde ve agaç aldarinda dialeniyorlardi. Böylece kegif uçuçu yapan dügman uçaklari onlan göremiyordu. Bir yerde yol yapilacagi vakit, dügmam aldatmak için, gereksiz olan yerlerde de aym gekilde yapuna girigiliyordu. Bu arada, Eskigehir önünde sadece küçük bir kuvvet kalang oldugu halde, sanki bir sürú tümenden kurulu 2
-II.
Birinci Dünya.Savay sarasinda 1916'da Fransiziar kargi savunmuglardi. (Çevirenin notu.)
Verdun'ü on ay süre ile Almanlara
NÍHAÎZAFER
367
taky1gmakvarmig gibi, geceleyin ategler yakihyor ve gündüzùn bunlari yollarda.toz kaldiuyandirmak için gönderiliyor samsi yeye yeni birlikler çabghyordu. Mustafa Kemal böylece, stratejik sürprizin tam olmasi için .r
Laktaydi.
Afyonkarahisar'la, doAmaci, Yunanhlann sag yanim çevirmekti. Bu etrahnbölgesi olan Dumlupinar u ve güney yönlerine kary ona dayanak Güneyini, ovamn üzerinde alti cepheydi. yogun bir kilometrelik seksen a savunuyordu. Mustafa Lizmetreye kadar yükselen kesik bir dag silsilesi salkaleye dogal bu sürpriz, emal'in taktik balammdan giri§mek istedigi asil arada pitasarliyordu; bu irmakti. Buraya Birinci Ordu ile saldirmayi sûvari, Arkadan yapacakti. ade ve topçu kuvveti dogudan ikinci bir hamle evik bir kugatma hareketi seklinde batlya dogru segirtecek ve YunanlilaAllenby'nin Filistin'de Türk ordusuna kary in yollarim kesecekti; tipki aptigi gibi. bir Mustafa Kemal, dügmam gagirtmak için, kuzeyde Bursa'ya dogru vadisinde Aydm'a dogru syalama hücumu emretti, güneyde de Menderes rir atli harekâti yaptirdi. Bundan çok çabuk sonuç almayi umuyordu. Hayranlara ileri süren bir verecek yem olmadigt için harekâtm ertelenmesini erlere de isteda, hayvanlara birligi komutanma, 'Birkaç gün sonra ki, Yuöyle Saldmyi hesaplamigti ligin kadar yiyecek bulacaksm,' demisti. olaianhlarm biçilmemig fakat henûz ektigi tarlalarda ekinler yetigmig, luzla birlikleri süvari oldugu :ak; için çekilmi§ aynca derelerin suyu da .üvari
.lerleyebilecekti.
arasmda 25 Agustos akgami Miistafa Kemal, Anadolu ile d1§dünya kasabaovadan verdi. Karargâlum Suhut haberlegmeleri kesme emri arkasindaki bir Kocatepe'nin oradan da n yakmlanndaki daghk bölgeye; gûndüzleri almak mevzilerini için yamaçlardaki kampa tagimisti. Birlikler, kesif uçaklarmdan gizIenerek, geceleri de çok kere dügmamn birkaç yüz saati yaklagrken, Mustatnetre yakimndan geçerek yol almiglardi. Saldin bir savag emri ç1hazirladigi Paga'mn fa Kemal, kitalanna, taslagim ismet Ileri!' Akdeniz'dir! diyordu. On iki 'Ordular, hedefiniz kardi. Bu emir: milletin, ilk büyük zorlanmi§ bir yndan beri savimma dummunda kalmaya saldinsi, az sonra baglayacakti. atiyla agir agir 26 Agusto's sabahl, gün dogusuna bir saat kala, Gazi, buradan yöSavasi ilerledi. zirvesine egimli dogru Kocatepe'nin yumusak bagbayirlardaki netecekti. Bir dizi er, fenerle yolu aydmlatiyor, çepeçevre igik tutuyorlardi. Mustafa Kemal ko-erler atlara ve kogum hayvanlanna ka Dügüncelerine gömülmügtü besbelli. Durmadan doguya, ufnugmuyordu. >ûtün
._ilk
368
KURTULUSSAVASI
ka bakiyordu. §imdiorada hafif bir lazil panlti belirmisti. Anadolu yaylas ûzerine günes doguyordu. Sonra birden, gürüldeyen gök gibi, topçu baraj ategi bagladt ve Yunanhlar nykularmdan uyandilar. Birçogu Afyon'da gittikleri bir balodan ancak iki saat önce dönmüglerdi. Mustafa Kemal, bûtün pagalara birliklerini cephe hattmdan yönetmelerini emretmi§ti. Kendisi simditepeden, yanmda Fevzi ve Ïsmet Pa§alar, birkaç kilometre ileride geligen büyük saldinyi izliyordu. Ufka dogru önIerinde basamak basamak, daba da sarp ve kayahk tepeler, bir atnnteatr biçiminde yükselmekteydi. Her biri bir Türk tümenine hedef olarak gösterilen bu tepelerin tâ zirveye kadar yokup yukan bir hücnmla almmasi gerekiyordu. Kavga kanh oldu, ama kisa sürdû. Sabah saat dokuz buçuktu ve iki tanesi digmda, bütün hedefler Türklerin eline geçmigti. Sürpriz tam olmuy tu. Yunanhlar, geceleyin gizlenerek kary yamaç1ardan kendilerine dogru tirmanmig olan bu kuvvetlerin varhšmi alallarmdan bile geçirmiyorlardi. Kegif uçaklari sadece üç tümen görûldügûnü bildirmigti. Eu tümenler de kolayca tutulabilirdi. Bunun yerine, bu noktada kendilerinden say1ca üç kat üstün bir kuvvet onlan silip süpürmügtä. Yine de bunun asil saldiri oldugunu epey geç anlayabildiler. Saldmnin dogudan gelecegini sanarak, burada ovada büyücek bir kuvvet birakmislar, .oysa sadece bir durdurma saldmstyla kargilagmylardi. Yaptiklar yanhghgi anladiklan zaman, savaç1 hemen hemen kaybermi§ durumdaydilar. Çünkübu arada Türk süvarileri arkalarma kadar dolammy, onlari battdan hirpalamaya baglamig ve Îzmir demiryolunu Küçükköy istasyonunda
kesmig bulunuyorlardi? Türkler yalmz, sagda ve solda olmak üzere, iki önemli noktada güç1ü bir direnme ile kargila§nns ve basta hedeflerini ele geçirememiglerdi. Solda ÇigilTepe'yi almakla görevli genç bir subay, bu igi bagaramadigt için canma kiymigti. Savag ategi içinde acimak nedir bilmeyen Mustafa Kemal, onun bog yere kendini öldürmesine fena kizdi. Aslmda bu birlik kendinden bekleneni yapmig ve mevzi aym gün ele geçirilmi§ti. Gazi ancak akgama
dogru yumu§adt ve, 'Yazik oldu çocuga,' dedi. Sagda da bunun gibi lyice tahkim edilmig bir yer vardi; uçurumIu bir bayir. Yunanlilar burada birçok Tûrk saldmsmi pûskürttüler. En sonunda Mustafa Kemal, yanmda Kolordu Komutam Kemalettin Sami Paga ile oraya geldL Kemalettin Sami Pa§a, dügman ategini hep üzerine çektigi 3
Sonradanistasyona, dügmani gözlemek için bir telgraf diregine ç:ktréi sirada gehit dügen genç bir teg meni anmak için Y:Idmm Kemal adi verilmigtir.
II
369
NIHAI LEER
diye amhrdi. Mustafa Kemal: 'Yunanlilaan kazangörmektense, gök kubbe bagmuza yikilsm, daha iyi!' dedi. Cephedebirlikler õnünde bir konugma yaparak aralarmdan gönißlü istedi, fakat . dmz ölüme hazir olanlari. Hepsi ileri atildilar. Türk askerinin duyarli yaiyi -bilen Mustafa Kemal, onlara çakigarak korkakhklanni yüzlerine Irdu. Karilarma läyik degildiler, bog düsseler yeri vardi. Erlerin te pesi atmig, öfkeleamiglerdi. Neden? diye sordular. ÖKime kamm iyi¯nüllü.çikmamiglar miydi? Mustafa Kemal böylece askerlerin emretti. agmalarru örgülerini baym ve : kaynattaktan sonra, demir tel örgülerin ölüleri önüntel unan ategi onlan at gibi biçti. Biraz sonra Türk yüzünde akan kanlardan kizd a ehramlar gibi kümelenmi§, katt topragm 1clkler meydana gelmisti. Fakat arkadan bagkalan ileri atihyor, arkaaglariam cesetlerine basarak tirmamyorlardi. Kemalettin Sami Pa§a farla akamadi, basini çevirdi, bu katliamdan ve dökülen kanlardan gön1ü bummt§ti. Sonra, tepeden bir imamm ezan sesini duydu. O zaman anladi i, mevzi ele geçirilmi tir. Yunanhlarm birinci savunma hatti bäylece çökmüg, geride yamaçlar zerinde kocaman bog karinca vuvalanm andiran zikzakh tahkimattan bagü a bir gey kannamisti. Yunanlilar, sittlano arkasmdaki ikinci ve çüncu saeliçabucak bunlar Tûrklerin doldurabildiler; da unma hatlanm güçlükle önündeki Türkler, içerisinde Dumlupinar .e düstä. Bunu izleyen iki gün Ïzmir'e dogru giden yola ulagmiglardi. Süvarileriyle bindirilmig piadeleri gimdi günde elli kilometre inzla, Yunanhlardan daha öteye bile çekilme hatlarun kesmeye çahgiyorlardi. Dogudaki durdurma kuveli de kovalamaya katilarak ilerlemeye baslamig, Yunanh1ann bir tek .urgun bile atmadan barakrnak zorunda kaldiklari Afyou'u ele geçirmi§ti. Mustafa Kemal, Afyon'un Karahisar'unn allmdaki belediye binastada in ordada
'paratoner'
.gun
.m
.vadan
,iderek
kurmug, ordusunun büyük kismi ve ülkenin geri kalamyla telgtekrar saglamigti. Nazar boucugu gibi yamna çagirttigi Haigigmda Fevzi Paga ile birorada, Edip, ide o gece bir çift lambarun onu elini oynatarak gördü. egilmig, konugurken üzerine kolunu harita ikte için.ilerlerken öyle çotkun ve sevincli bir hali vardi Lendisini selâmlamak :i, Halide E dip'in görügüne göre 'Basinda yilz gûnes birden dogmuy gibi arargihmi
af baglantisun
parliyordu. Sesirún tonu, el sikip içindeki çoskunlugu ortaya vuruyormakinesi' gibi kendi kendini besleyen sonsuz bir irade lu. Bir ;ücüne sabip bir adam. Halide Edip'in kutlamalarma, bir kaplamn sesini mdiran kecaman bir kahkahayla cevap verdi. 'Evet, nihayet bu i§i yaptik.' ùtü
'devridaim
Atatùrk
|
F: 24
I
I.
370
KURTULUSSAVASI
-
Fevzi Paga keyifli zamanlarinda da yaptigi gibi sag gögsüne vuruyor ve diglerini emiyordu. Ortada agin bir dostluk havasi vardi. Halide Edip, geçmi.) giinlerde neler çekmig olduklarm dügünerek; Mustafa Kemal Pa§a'mn negesinden ferahlik duynyordu. 'Izmir'i aldiktan sonra artik biraz dinlenirsiniz Pa§am. Çok yoruldu-
nuz.
"Dinlenmek mi? Yunanblardan sonra birbirimizle kavga edecegiz, barbinmizi yiyecegiz. "Niçin? O kadar yapilacak ig var ki! "Ya bana muhalefet etmig olan adamlar? "Bu, bir Millet Meclisinde tabii degil mi?' Sakactbir tonla konuguyor, Halide Edip'in yufka yürekliligiyle alay ediyordu. Ancak siyasi dügmanlanndan ikisinin adim anarken gözlerinde intikamci bir gik parlamisti. 'Bunlar halk tarafmdan linç edilmeye lâylktir. Hayir, dinlenecek degiliz, birbirimizi öldüreceniz... Kavga sona erince, cammiz sikilacak, bize heyecan verecek bagka bir gey bulmamiz gerekecek, hanimefendi.' 30 Agustos sabalu, genel karargalum daha öteye, Dumlopmar dolaylarma dogru ilerletti. Burada, geri çekilmeye çahgan Yunan Ordusu, etrafi çahhk tepelerle çevrili, yumurta biçiminde bir çukura sikstmlrusti; bu sirada ikinci Ordu, Birinci Ordu ile birlegmek için ilerlemekteydi. Yunanlilann batismda, hiçbir kuvvetin agamayacagt koca Murat Dagi vardi; Birinci Ordu ise, çevrelerindeki dügümü daha da siki§tirmak için güneyden ve dogudan onlara yaklagiyordu. Yunanhlar, dar Kizilcadere vadisinden batiya dogru giden tek bir yol digmda, her yandan çevrilmig dururadaydilar. O gün, ilk saldmdan dört gün sonra, ordulanmn yan mevendu yok edilmig ya da esir alinm1§ti. Savag malzemelerinin tümünü kaybetmi§lerdi. Ïçlerinde, Yunan Ordalannm Komutani General Trikopis'le maiyelinin de bulundugu büyük bir kol, girigini iki Türk tümeninin tuttugu, üçûncü bir tümenin de çi.kigim kapatmak için hizla ilerledigi bir vadide, kapana kisil-
my giblydi. Bundan sonraki sahne, Halide Edip'in Latirasinda bir korkulu rüyaya benziyordu. Terk edilmig tüfekler ve cephane yigmlari bütün vadide, günegin altinda panldlyordu. Aralannda bir sürü ölü insan ve 'ädeta
hayvan.' Bunlar, dügtükleri yerde kalini§lardi. Yunan ordusunun öteki yarisi, arkasmdakilerle arayi açaug, denize dogru kaçiyordu. Ancak kaçarken köyleri, ekinleri atege veren, erkek, kadm, çocuk herkesi kesip öldüren bu sürüye ordu denemezdi artik. Çiinkü
NIHAÏ ZAFER
Yunanhlarm aldiklar
371
-
I
-
emirlere
göre, bir 'Yoketme Savagi'ydi. îçte .zanma gerefi Mustafa Kemal'le, maiyetindeki laskanç Birinci Ordu iutam Nurettin Pa§a arasinda tarti§ma konusu olmasma ragmen- Ïsmet t'mn 'Bagkumandanlik Muharebesi' diye adlandardigi zafer böyle elde nigti.' Bu zafer, inceden inceye hesaplanmig bir plamn ve hem stratehem taktik alanda dügünülmüg bir sürprizin sonucuydu. Türkler, YuVerdun'ünü ezici bir kuvvetle, beklenmedik gekilde, tek bir noktaya enerek ve savunulmayan yanlanndan yararlanarak, çökertmislerdi. Mustafa Kemal'in çadin, savag alanria yakin, harap olmuy bir köyde, .lunn damina kurulmustu. Çevresinetoplanan köylü kadmlar ona bakikendisinden Yunanlilardan çektiklerinin öcünü almasim istiyorlard1. I negesi gitmig, yerini kara dügunceler kaplamisti. Sessizce inerek yo<enarmda bir sandalyeye oturdu; üstleri baglan paramparça, kan, toz le gelen Yunan esirlerine bakmaya ba§1adi. Savagm vahgiligine ne kaah§ik olursa olsun, bu yikinti sahnesi onu sarsmigti. Yamnda bulunan mir subayina, bundan ne kadar tiksindigini açikladi. Bütün insan topluYunanhlarin- aksak trmin -özellikle önleriüzerinde dügünce yärüttü. a yerde bir Yunan bayrap görerek, oradan kaldirilmasmi ve bir Yutüfegine sarilmasim emretti. Õnünegetirilen esir arasinda, Selânik'den tamdigi bir subay1 görmü§sir Yunan subayi, Mustafa Kemal'in omuzunda bir igaret görmeyince, sini sordu. Simdine olmustu, binbagi nu albay un, yoksa paga mi? :afa Kemal, Maregal ve Bagkomutan oldugunu söyledi. Yunanh, Türkarak: 'Bir Bagkomutammn cepheye bu kadar yakin yerde olmasi göüg gey degil,' dedi. Gazi gülerek: 'Yalanda'Selânik'i ahp bagimsiz bir
edonya kuracagiz. Seni orada kumandan yaparm,' dedi. Ashna bakihrsa, Türklerin zaferinde, Yunan generallerinin zayifligirüyük bagkomutanhga atanru§ olan Gepayi vardt Siyasi nedenlerle Hac1 Anestis, Ïzmir'de ya limandaki bir yatta yatagma uzanarak, . ya htimdaki kahvelerde oturarak vakit geçiriyor, savagi ordan yönetiyoromutanlariru Lazen korkutuyor, bazen de sorumluluktan yoksun ve i gelmeyen emirler göndererek onlari §a§kina çeviriyordu. Delilik beri göstermeye baglamista. Kendini, kâh ölmüg, kâh vücudu camdanla ayaga kalkinca lonlacakmig samyordu. General Trikopis, genel nie bir emir almqti. Buna göre Türkler, Afyon'a saldiracak olursa, oralan Nurettin Paga kendisine,
izmir Fatihî'
diye bir kartvizit bastirmigti.
..
KURTULUSSAVASI
372
Çobanlarköyüne dogru yürüyecek ve böylece dügn önleyecekti. Ancak, saldm baglaymca, çevirerek ilerlemesini ni yandan olarak emir kesin dogrulanmadigtiçin, yerine getirmekten çekinmigi. I kadar ol'dugu yerde day: nun üzerine, geri çekilmek zorunda kalincaya di. Bir kar§i saldmya girismeyi denedi, fakat askerleri arkasmdan geln· istemiyorlardi. Böylece, o ölüm vadisinde bir Türk süvari taburuna esir d tü. Haci Anestis'in görevinden atildigim ve yerine kendisinin Baskomut hga atandigim ancak çok sonra ögrenebildi. Trikopis, bir iki gün sonra, muda Korgeneral Dionisis'le, Mustafa Kemal'in bu sefer Ugak'a geç olan karargâhma getirildi. Gazi, onlan barada, Fevzi Pay ile Ísmet §a'mn arasmda, ayakta kar§iladt Halide Edip, sahneyi göyle anlatiyor: kendisi güneydoguya,
'Mustafa Kemal Paga, bu sahnenin bag oyuncusuyau. Siyasi muha lerini hiçbir yey dügünmeksizin ezen bu asker, askernk alamnda, l ynk bir sanatkär ve oyunun kurallanna uyan bir sporcuydu. O, maiyetlerinin yaptiklan kötiilül nan generallerivin kihklanna ve oyundaki raki.bi, Bu ask Trikopis, vermiyor. bu önem hiç onun re lik oyununda yere vurdugu adama kurala uygun biçimde davra sikan galip bir pehlivan yor. Sirtim yere getirdigi pehlivamn elini bi. Trikopis'in elini yakaladi, sira dan bir el sikisma süresinden a «Oturun general, yorulmus olacaksimz.» Bundan sotu·a sig
tuttu: tabakasim uzatti, kahve
ismarladi.'3
Trikopis, ona gaskmhkla bakiyordu: 'Sizin bu kadar genç oldugun bilmiyordern, gerieral,' dedi. Masamn etrafma oturdular. Mustafa Ke: çelik bakiglarun Trikopis'e dikmist.i. Savastaa konugmaya can atiyordu. nu§ma, önce bir tercûman araciligiyla Rumca olarak baglam4ti, sonra Lü bir Fransizca ile devam etti. Mustafa Kemal, Trikopis'e bir askerin askere sormasi gibi, saldirima nasil geligecegini neden önceden göre: itiraf etti. Trikopis, By mig oldugunu sordu. Trikopis, gafil avlandigim gagirdt Ona, kendis ögrenince cephe hattmdan yönettigini mutamrun Halide Edip'e bu, bagladi. ne gibi guçlüklerle kargilagtigmi aniatmaya. Trikopis, Bagkom gelmisti: gibi amatörün bir profesyonelle konugmast sõylüyor; maiyetir mma cephede olmadigun, durumu iyice bilmedigini hatlanm kesip tag ki komutanlann kendisini dinlemediklerini, telefon parçalamig olan Türk süvarileri yüzünden, Yunanhlann ulagim 5
Hal'de
Edip Adtvar: TürkWn Ategie Imtiham.
NIHAI 2AFER
393
altüsi oldugunu aniatiyor, orduda birlik ve beraberligi bozan KralVenizeloscu çekigmesinden yakimyordu. Söz taktige geldi. Mustafa Kemal, Yunan generaline neden göyle ya >öyle yapmam1§ oldugunu soruyordu. Trikopis, Afyon'u savunmak için anlar'a dogru yapmayi dügündügü hareketten söz etti. Gazi de, buna 1 kari koyacagmi anlatta. Dügmamn girigebilecegi her türlü hareketi, :den liesaplarngti. Îki Yunan generali. birbirleriyle kavgaya tutustular. der bu görgüsüzlüge, Yananhlann, kendi agirbaglihklarlyla çeligen ge:iiklerine biraz kûçümseme ile bakayordu. En sonunda Mustafa KeTrikopis'e ne gibi bir yardmn dokunabilecegini sordu. Yunan generadr dügtügünún Ïstanbul'da Büyükada'da oturan kansma bildirilmesini Enin
,
Mustafa Kemai, buna söz verdi. Trikopis'in elini sikip tutarak, içten'Sava§ bir gans oyunudur, genefakat mavi gözlerinde bir igdtiyla, yenilir. dedi. 'Bazen en ustasi da Siz, bir asker ve gerefli bir insan olageliyor. Üzülmeelinizden geleni yaptimz. Sorumluluk, gansstzhgmdan ,
Fakat Trikopis, tiyatro oypar gibi bir jestle: 'Ah, general,'diye haykirKendini óldürmek cesaretien son yapmam gereken geyi yapamadun.' österememigti. Mustafa Kemal, Trikopis'in bu heyecan gösterisi karyLakaëlarim çatarak, ona biraz alayla bakti. Sert bir sesle: 'Bu,' dedi. Inzca sizi ilgilendiren kisisel bir konudur.' Ïki ay sonra, Haci Anestis, Gournaris ve kabinesinden daha dört nabir Yunan Ihtilâl Mahkemesi tarafmdan ölüm cezasina çarptirldilar. copis, yillardan sonra, Anadolu seferinin, ülkesi adina feci bir yanhghkbagka bir gey olmadigt yolundaki dügünceye katildi. Yunanhlarm Anaida hiçbir gerçek çikarlan yokken, bu sefere, sirf Batill büyük devletugruna atilm1§lardi. Savagm nasil geligtigi üzerinde, zafer kesinlegiaceye kadar, ne Îstanpek bir gey ögrenebilmisti. Güvenlik önlemlerini hâne de Ankara'da :lden barakmayan Mustafa Kemal, yalmzca birtakim ileri harekâtlarsöz eden kisa, günlük bildirilerle yetiniyor, bunlarm kapsammi açiklaordu. 'Maksadimiz, durumu elden geldigi kadar cihandan gizlemekti,' Gerçekten de, saldm bagladiktan on gün sonra Rauf Bey, Müttefikler. eski mütareke görügmelerinibir parça daha ileri göiüren bir nota alve talimat istemek için Mustafa Kemal'e bagvurmustu. Gazi, artik oradolu sorunu diye bir gey kalmadigim ve yalmzca Trakya'yx ilgilendibir mûtarekeyi tartigmaya hazir oldugunu bildirerek karghk verdi.
•
I
-
374
KURTULUSSAVASI
Duruma, Istanbul'dan daha yakm olan Ankara, resmi bildirilerde ileri harekâtm gerçek niteligi üzerinde bir geyler sezinliyordu. Harekâ baglamig oldugu ögrenilir ögrenilmez, Milli Mudafaa Vekâleti ile Mec arasmda merakh bir kalabahk kaynagmaya bagladi. Herkes, haberleri e renmek istiyor, gizli oturumlarda mebuslara okunan kisa bildirilerden a lam çikarmaya çabylyordu. Savagm fiilen kazamlm2g oldugu ikinci gün, b diri yaymlanmarusti. Arkadan, epey gecikmig olarak Afyon'un kurtu]du
ägrenildi. Bunun üzerine halk, sokaklara dŠküldü;Türk milleti ordu G azi gerefine gösteriler yapdmaya, havaya sevinçle silahlar atilmaya be landi. Ankara bundan sonra artik her sseyin düzeldigini anlamig oldu. 1 mir'in kurtulugunu bildiren haberlerin dogrulugu ögrenildikten sonra, Me lis kürsüsunü örten siyah örtü kaldmldi. (Bu örtünün bir yas simgesi ol rak, ugruna örtülmüg oldugu Bursa da, Izmir'in ertesi günü dügmandan kl. tardmisti). Ancak Mustafa Kemal'in dügman.lari hâlä ayaktaydalar, burla dar biri: 'Nedir.bu gürültü, patirdi? Itilâf Devletleri Izmir'i bize nasil ol vereceklerdi diye homurdamyordu. Ïstanbul da ise, olaylann sonucuna pek o kadar güvenilmiyordu. Agi larda hâlä mütareke ve Venedik'te bir konferans laffari dolagiyor; göz! hâlä Çatalça hattmda gehri tehd.it eden Yunan birlikleri üzerine çevrilrr duruyordu. Orlada genel bir süphe ve karamsarhk havasi vardi. Çoklann dah da baglayan saldiri, delice bir is gibi geliyordu. Savas üzerint bilgi kaynagi, resmi Yunan bildirileriydi. Buniar da Türk baçanlan nemsiz geyler gibi gösteriyor, Türkler geri çekiliyorlarmi§ samsim venn e çab y1yordu. Yunanklar, gehrin kulüplerinde, Mustafa Kemal'in ezilm i geretine §ampanya patlatiyorlardi. Esir di¯igtügü söylentisi bile çiknu§ ollarda ve aksamlari bogaz vapuriannda, Tûrklerin surati bir kang ast '
Türk bagarisma dair güvenilir kaynaklardanhaber ahadiktan sonra t gazeteler, halk inanmayacak diye bunlan sakmarak yayinlad11ar. Son e, gerçegin, bir gün, en lyimser haberleri bile geride birakm1§ oldugu anla§i di.. Esir dügen Mustafa Kemal degil, Yunan komutamydi. Yunan ordula yonilmig, darmadagin laçoaya baglamiglardi. Gazeteci Falih Rilki o a Büyükada'ya vapurla giderken, yüzü gülüyordu. Onu her zaman as §am surath görmeye ahämig olan Rumlar, yuzüne tuhaf tuhaf bakiyor ve habe lerin kendiferi için kötü oldugunu sezinliyorlardi. Yamadaki arkadagi: 'S vagi kaybetmig gibi yapahm. Gazi de Ugak'ta esir dügmüg olsun,' dedi. A cak yuzlerindeki gülümsemeyi gizleyemiyorlardi. Ertesi gün gazeteler h beri vermeye baglaymca, kapdanmn õnünde öylesine bir kalabahk toplai .
L
NÏHAÎZAFER
375
ki, gazeteleri pencerelerden sokaga firlatmak zorunda kaldilar. Îzmir'deki Levantenler, son dakikaya kadar sorunun bir konferansla Szümlenecegi dügüncesine saplamp kalmiglar;içlerine güven verecek se.lde demirli duran Muttefik sava§ gemilerinin, Türkleän gehre girmesini 11eyecegini ummuglardi. Girseler bile, herhalde yine ahyverig eskisi gibi trüp gider, bütün Anadolu, ticarete aç1k kahrdi. ihracat mevsimi yaklagi>r; depolar kuru üzüm ve incirle dolmaya baghyordu; çuvallar dikilmekte, i
.ndiklar
çivilenmekteydi; italya'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan gemisonbahar yüklerini almak için limana gelmiglerdi bile. r, Bu yalanci iyimserlik havasim sarsmak, epey zor oldu. Ancak, yavag .vag bir güphe dogmaya baglannäti. Mûttefik gemilerinin Cercle EuropéI'e asdan radyo bültenleri gittikçe daha kötü haberler veriyordu. Limana r Yunan hastane gemisi geldi. Yarahlar ve kaçanlar azar azar gehre geleye, kanli savagiar üzerine korkunç §eyler anlatmaya ba§1amiglardi. Kahlerde tüccarlar, içerden aldiklari haberleri birbirlerine yetistiriyor; bagntilari yerine getirip getiremeyeceklerini dügünnyor; Türkler gelirse stokra el koyarlar rm acaba, diye sorup duruyorlardi. Derken Borsa, birdence duruverdi. Ïçerden, incir, üzüm yüklü vagonlar gelmez oldu. Yük geileri, ambarlari bog olarak, çabuçak, demir ahp kaçtilar. Ya1mz eglencer durmuyordu. Otel Naim'in taraçasmda, ay igiginda dansli ak§am yeokleri veriliyor; Sporting Club'de bir Italyan grubu Rigoletto ve La TraIta'yi oynuyor, kahvelerde karartma s.aatine kadar gitarlar çahnip garkisöyleniyor; garsonlar, mügteriIere gerbet, nargilelere küçük kor parçadari taglyip duruyorlardi. Ancak bütün bunlaan altmda, kötü bir geylerin Icagi duygusu, sanki herkesin içine dogmu§ giblydi. Yunan çekilisi bir hafta sürdü. Türkler, Yunanhlar bütün Bati Anadoyu kan ve atege bulamadan önlerine geçebilmek için gehre dogro luzla rif yorlardi. Türk süvarisi, dü§mam çok yakmdan izlemekteydi, fakat yayile deniz arasmda üç yüz kilometre uzunlugundaki dönemeçli yollara yami§ olan piyade kuvveti, encak kagmlara ve mekkârelere ayak uydurai yol alabiliyordu. Ordunun ana bölümü üç günde yüz elli kilometreden :la ilerlemeyi bagarmig, arna yine de dügmam yakalayamamisti. Yol üzedeki gehirlerden çogu zaten yanmig, yikilmig haldeydi. U§ak'm üçte biri < olmug, Alagehir'den dagm yamacmda bir yara gibi, yamk bir çukurdan ¡ka bir gey kalmamigti. Tarihi Manisa'mn on sekiz bia yapismdan, sadebeg yüzü ayakta duruyordu. Yunan askerleri, özellikle Anadolu asilh olanlar, aldiklan emre uya: Hiristiyan alleleri de yerferinden edip götürüyor, arkadan gelen Türk-
I.-
KURTULUSSAVASI
376
,
lerin eline tek bir saglam dam birakmamak için evlerini atege veriyor, buylece hem kendilerinin, hem de önceki kugaklarm Osmanli yönetiminden gõrdukleri baskmmInncim çikarmak istiyorlardi. Îzmir'le Aydm arasmdaki tren yolunu tahrip ettiler. Yakma, yikma, yagma, irza geçme, ne varsa hepsini yaptilar, katliâma kadar. Rumbold, Ïzmir Konsolosundan aldigi bir diye rapora dayanarak, Lord Curzon'a, 'Birbirlerini bile parçalayacaklar,' rekoru'ydu. canavarhk Hani yazdr Bu, tiksindiren bir barbarhk ve Türklere barbar denirdi? Yunanhlar bütün barbarhk ölçülerini a mislardi. Türklerin geçtikleri vadiniri havasi, yarup kavrulmuy insan ve hayvan le§leriyle, aç1ktaki ölülerden yükselen kokularla insana õgürtü veriyordu. Mustafa Kemal; karargâlum ordunun arkasmdan hemen daha ileriye, Ugak'tan Salihli'ye, oradan Ízmir yamaçlanndaki Nif e ta§imigti. Yunanhlarm gehir önünde, son bir saldmda bulunmalanna kar§i, Salihli'de gerekli hazirhklan yapt1. Ancak bu sirada Müttefiklerden, Îzmir limamndaki geldi. KonFransiz Edgar Quinetzirhhst kanahyla gönderilmig bir telgraf 'insam
kentin Türk Ordusuna teslimini görügme konusunda talimal SimdiMustafa Kemal'in kar§11agmayerini ve zamamm bildirmesini istiyorlar; Haristiyan halki koruyacagim umduklanm da ayrica ekliyorlardi. Mustafa Kemal yumrugunu masaya indirdi: 'Kimin gehrini kime veriyorlarf diye bagirdi. Ancak gimdi savagn sona ermig ve zaferin kazamlmig oldugunu biliyordu. Bundan sonra Ítilâf devletlerinin dogrudan dogruda biliyordu. Ceya kendisiyle müzakereye girismek zorunda kalacaklanz edecegini bildirdi. Birisi, ona Ïn· vap olarak, onlan 9 EylûPde Nif te kabul giliz gazetelerinden ahnan parçalan getirerek okudu. 'Zavalh Lloyd Geor ge,' dedi. 'Yarn bagma neler gelecek! Artik mahvoldu demektir.' Dah: imdiden, kasabamn digmda toplanmig olan Rum kadinlan kehanetle kan
soloslanna,
vermislerdi.
küfûrler savuruyorlardi: 'Kako krono na his Georgis!" Mustafa Kemal, Nif'e tam zamamada geldi. Arabasi, hemencecil köylüler tarafmdan sanlmigt2. Gözlüklerini çikanp bir sigara yakti. Bu sira da ona dogru agir agir ilerleyen bir adam, gözlerinin içine baku, cebinde; burugmuybir resim çikardi, resmi iyice süzdû, sonra gözlerini yine ona çe virdi. 'Tamam, sensin!' diye haykirdi. Halka dönerek: 'Bakm,' dedi. 'Ga2 Mustafa Kemal!' Gazi, kendisine hazirlanan karargâha girdi. Venize los'un duvarda asth duran resmini küçümseyerek görmezlikten geldi ik
6
George'a kätü zamanlarl
377
NIHAI 2· WER
yoluyla gönderiIzmir'e girmek üze-
Ankara ve Ïstanbul banci konsoloslar görünürde yoktu. öncüleri,
Gazi'nin mesaji vaktinde alamainiglardi. varmi§lardi. Akdeniz'e ardindan gehre girecekti. Bu akMustafa Kemal ertesi gün, ordunun rahatlamig adim alacak olan- Nif'te kendini sonra Kemal Paga n negell· hi.ssedlyordu. aksamdir bu. Eu kadar 'Nedir but diye bagirdi. 'Izmir'e girdigirniz söyleyelim bari'. asiz mi olacagiz? Kendimiz garki ve içki birarada olmaz,' deistemedi. getirmiglerdi, Bir kadeh içki içki koymarusti; amacim Saldm ba§ladigmdan beri agzina bir darnia subaylarla birlikte, yal. Yamndaki koymayacakti. de edinceye kadar da kutlamak için garçogarak, Venizelos'un resmi altinda zaferi z kahve ile i
rdiler.
-daha
'1;
söylemeve
bagladi.
Sonunda Ankara'ya döndüZaferi kazanmast için on beg gür yetmigti. bazen hesaötiir diledi: 'Kusura bakmayin. Ïnsan .! vakit arkadagianndan gün1ük bir yanlig yapangm.¯ nda yamlabilir. Tahminimde bir
I
-
I
.
KIRKINCI BÖLÜM ÎzmirYangmi AKDENIZ'e ilk ulagan Türk askeri, genç bir sùvari tegmeni olmustu. Izmir'in el ayak çekilmig rihtunmda bir Fransiz albayi tarafindan kargilandi. Albay, uzun bir nutuk çekerek, subaydan Hiristiyan halkm korunmasma dikkat edilmesini di1edi. Tegmen de asil kendisi korunmak istiyorsa; ona, nhumdan uzak durmasira ögütledi. Daha sözünü bitirmeden, bir pencereden bir Hiristiyan bombasi firlatildi, arkadan pallayan bir Hiristiyan tüfei, tegmeni yaralada. Kaçpa ayak uyduramayan.lar digmda, kirk bin kisilik son Yunan birlii de bir gün önce gehirdenayrilmigtL Yunan savag gemilerinden kurulu bir konvoyla giden bu birlige, Ïzmir'deki sivil gõreviilerie pollsler de katilmréu. Geride Türklerin elinde elli bin esir kahyordu. Müttefikler, dúzeni sagiarnak, yangin ve yagmayi önlemek, halkin korkulanm yat1§tirmak için, gemilerinden karaya silahh devriyeler çakararak Türkler gelinceye kadar, aradaki boglugu doldufmak istemiglerdi. Fransiz ve italyanlar az oldugundan, birliklerin çogu Ïngiliz denizcilerinden ve deniz plyadelerinden kurulmustu. Bu müfrezelerden birine King George V gemisinden yüzbag Bertram Thesiger komuta ediyordu. Îngiliz Konsolosluguna ve Gazhaneye nöbetçiler kondu. Ama, gimdi istasyondaki magazalañ da korumak gereklyordu. Yüzbag Thesiger, burada bazilanmn elinde silah da bulunan üç bin kadar Yunanhmn önlerine geleni-rahat rahat yagma ettiklerini görmügtü. Eu sirada birdenbire bir agizdan bir çighk duyuldu, ortahk kangmmti. Birkaç el silah patladi ve 'Türkler geliyor!' diye bagmsmalar igitildi. Tiirkler üzerlerine dogru geliyorlardi. Bir süvari birligi açik bir arazide yayilung, ilerliyordu. Yahn kihç, ortahga meydan okuyarak, dörtnala yûzbagiya yaklagtilar. Yüzbay Thesiger bog yere kan dökülmesinden çekinerek, onlan dur-
379
ÍZMÏR YANGINI
durmaya karar verdi. Riimlarla Türklerin arasma girerek kolunu havaya kaldirdi. Onun bu halini gören bagka bir Íngiliz, kendisini 'Londrah bir trafik memuruna' benzetmigti. Oysa, üzerindeki beyaz üniforma ile Yunan deniz subaylanna benzeyen yüzbagi, içinden pek kendine güvenlyor saydamazdi. Neyse ki, Türk komutam askerlerini durdurdu, kendi de atmdan indi. Yûzbag ona dogru yürüdü. Kötü Fransizcasiyla, Müttefiklerin karaya
asker çakarmig olduklanm ve Türkler ate§ açmazlarsa, kangikhk çikmasi olasihgunn az oldugunu anlatt2. Albay rütbesinde olan Türk subay1 ate§ açmak niyetinde olmadigim, yalmz §ehre girmek istedigini sõyledi ve bir yan sokaktan girmeyi önerdi. Fakat yüzba§i ona, Kordon'dan geçmesini ögütlebuldu, aym zamanda Gazhane'yle istasyona da di. Türk subayi bunu nygun atli nöbetçiler koymaya söz verdi. Türk birliklerinde gördügü disiplin, Îngiliz yüzbagsru çok etkilemisti. Yalmz bir iki asker, Yunanhlardan haraç istemig ve bir tanesi, anlagilan ters bir cevapla kargilagarak silaha davranmigti. Simdiyorgunluktan yere çökmüg sùrüyle göçmen, Türk süvari subayimn, General Trikopis'in beyaz ati üstünde gebre giri§ini izliyorlardi. Arkadan da yük tagiyan deve kervanlanmn, agir agir Kordon'dan geçtigi görüldü. Ertesi gün, Mustafa Kemal, zeytin dallanyla bezenmig bir dizi açik otomobilin bagmda, Îzmir'e geldi. Her zamanki gibi üzeriade rütbesini belirten hiçbir isaret yoktu. Eylülün 10'uydu. Hemen hemen günü gününe, Si-· Kafileyi, §ehvas Kongresinde Milli Misak'in ilâmmn üçüncü ylldönñmü. Alayla erleri, alay2 süvari kargiladi. rin kapismda korumayla görevli bir durnadan aras:nda arkasmda hatlan ve son dokuz gür, at üstünde, Yunan bol dövügmüglerdi. Mustafa Kemal, saldmma baglangiemda süvarilerine üstünde taktigiederken, dûgmamn, ta§ birakmamak' bol ylyecek vaat ni hesaplayamamisti. ve atlar hayalet Bu zafer aamda, Halide Edip'in bakig1yla, üstleri kalmami§ti; dirhem et bir gibi gärünüyorlardi. Hiçoirinin yüzünde ate§1e kemirici bir yambaglan periçandi, hayvanlann ve insanlarn baglari ekilde panldiyor; askerlerin zaylf ve gagkm yüzlerinde gözler garip bir yordu; yûrüyüge geçmek emn-verilince, bir anda askerler kihçlarini çektiler, iki tarafimizda kiliçlan güneste parlayarak yürüdüler. Kapaliçargi'dan geçerken nal sesleri,kulaklan parçahyordu. Kaldmmlarda askerler ve insanlar yürûyor, kihçlar parhyordu. Bunlann arkasmda binlerce agizdan «Yaga!» sesleri yükseliyordu.' Mustafa Kemal, böylece Akdeniz'e varmig'tag
'süvariler
Otomobille
dogru Konak'a gitti. 17mir'inam meydagndaki
bu hükü-
380
.
KURTULUSSAVASI
binasim, Yunanhlar genel karargäh olarak kullanmglardt Balkonlardan kendisini alkiglayan kalabahga ve kargida demirli duran Mûttefik zirhhlarina bakti. Üç yil önce Ïstanbul'da bu zirhblara, Müttefiklerin ne yapmak niyetinde oldugunu kestirmeye çah§arak bakmmti. ise, inisiyatif Simdi el degistirmigti. Bu kez gemilerde bulunanlar oña bakiyor v.e 'Acaba Musmet
tafa Kemal ne yapacak?'
diye dügünüp kafa yoruyorlardi.
Îzmir halka ona bir otomobil hediye ermisti. §erefinebir de öküz kur-
ban etmeye hazirlamyorlardi. Bu çegit eski ve barbarca göreneklerden tiksinen Mustafa Kemal, bandan vazgeçilmesini emretti. Ancak geç kalangts. Hayvan lazartumaya bagla myti bHe. Balkondan içeri girdi; tozlu hãkî elbise2i hayallerig sessiz sessiz oturarak kendisini bekledikleri aynait salondan geçti; daha küçük bir odada, Îzmir'e giren birliklerin komutani Nurettia Papa ile bir masaya oturdu. Simdi de düzeni saglamak gerekiyordu. Yapilacak çok is vardi. Daha sonra, en çok yabanc11ann devam ettigi bir otele gitti, salonda dolagt1.Tüccarlar, oturmus içki içiyor, acaba ne olacak diye kugkuyla dügünüp duruyorlardi. Önce,göze bu genç Türk subaylçarpan haline rayen, m tammadilar. Garson da kim oldugunu bilememig, bog masa olmadigim söylemigti. En sonunda mügterilerden biri onu tamdi ve Mustafa Kemal, kimsenin rahatsiz olmamasun söyleyerek, masasma oturdu. Bir gece önceki sözünü tutarak, yamadakilere dönüp iÏk zafer kadehini yuvarlarken, çevredeki Rumlar ona merakla bakivorlard1. Mustafa Kemal döndü ve 'Kral Constantine hiç buraya gelip bir kadeh rakt içti mir diye sordu. Hay1r, cevabim ahnca, 'Oyleyse,' dedi, kadar ne diye gelmig? O akgam karargnhun Kargiyaka'ya, bu is için seçilmig iki kögke ta§idt.I Burada iki yaglica Tûrk kadim, kendisine, bir ana gibi baktilar. Ïzmir'de durum gergindi. Yunan gemileriyle beraber binlerce göçmen de kaç1p gitmisti. Ama daha da gelenIer çoktu; bunlar, vagonlann basamaklanna asilarak, üzerlerine tirmanarak yolculuk ediyor, istasyonda da ölüleri, dirilerin basi üstünden geçirerek digan çikanyorlardi. Paket yaptiklan egyalaran yaalanndan ayirmadan, aç ve umutsuz, kaldinolarda yatiyorlardi. Ekinler yakildigmdan açhk tehlikesi ba§göstermigti. Sehirdeki Rumlar, kendilerini korayacak Yunan birlikleri kaçip gittigi için, korku içindeydiler. Üç yil önce, Yunanhlar izmir'i iggal ederken Türklere reva 'buralara
1 Gazi, oturacagi kögke girerken birdenbire
.-
durdu. Yere bir Yunan bayra§i serilmigti: 'Bu nedir?' diye sordu. Kral Constantinein de Tûrk bayragmi çignedigini söylediter. Gazi: 'Hata etmig,' dedi. 'Bayrak bir milletin gerefidir, ne olursa orsun yerfere serilemez. Kaldirinizl'.
ÍZMÍR ŸANGINI
381
pimdi kendilerine yapilmasmdan çekiniyorlari gördükleri muamelenin ilk is olarak, bir bildiri yaymladi ve sivil bal Kemal, Bunun için, Mustafa etti. ha kötú davranacak askerlerin ölüm cezasina çarpilacagim ilân gibi, Fransizlann yapagi Londra'dan, Ízmir'deki Ïngiliz temsilcisi almigti. etmemek talimat için Mustafa KemaPle dogrudan dogruya temas belirli Mustafa Kemaf in içiadera gelen bir davrams, ingiliz zirhhlaruun strada yololmusta. Eu gitmelerini istemek bir süre içinde limandan çikip onarda rastladt Lamb's ve da, Izmir'deki Ingiliz Bagkonsolosu Sir Harry gayriresmi gekilde konogarak, Türkiye'deki hükümet degisikiiginden sonsordu. Lamb'in, Ïstanbu?dati ra, Ïzmir'de ne gibi bir görevle bulundugunu ingiliz Yuksek Komiserinin temsileisi oldugunu söylemesi üzerine de. ken'Teknik badi häkümetinin böyle bir makam tammadigi kargihgim verdi. halindedir. Bu bana, Izda kimdan dedi. 'Türkiye hälä Ïngiltere ile savag Ama verir. niir'deki bütün ingiliz uyruklu kimseleri enterne etmek hakkim Anado'Yunanklari ekledi. bunu yapmak niyetinde degilim Scara gunu maglop h ya çikaran millet siz oegil misiniz? Biz de Yunan ordusunu kovup atan milletiz. Eu darumda ne yapeden ve onlan topraklanmizdan mak gerektigine karar vennek bize degil, size duger.' Duke'da Mustafa Kemal in bu davramgi, ingiliz sancal gemisi Iron kninöbetçileri, Baskomatam ingiliz kopardi. Daha önce de Türk nrtma zirhhlanral Brock'uii2 karaya ç2kmasma engel olmuslardi. Türlder, Ïngiliz görüyorlardi. Neyse ki, amimn toplarmi, gehre dogro çevirmig olduklarim rai daha sonra Nurettin Paga'yi ziyarete geldi. O da geçen olaydan dolayi özür diledi ve amiralin mütareke kogullarina göre ingilizlerin tarafsiz kalabulunm.agicaklanm tekrariamasi üzerine, arada herhangi bir savag hali m söyledi. Amiral, Mustafa Kemal'e bir nota göndererek, ba birbirini tutmaz beistedi. Kumandan Barry yaalar üzerine, resmi bir açiklama yapmasim ögrenmesini cevabim istedi. Eu gö Gazi'nia cikarak, Domvne'in karaya
.
-4
kumandan rügme içia nasal giyiranek gerektigi konusu tartipldi. Õrnegin, kiliç takmaicin adam igi kisa kesti. 'Be mi Yüzbag miydi? kihç takmah ahnm, Bir baston cakmi§un? yeter Ne münasebet. Mustata Kemal, sokakta, heyecamm yenemeyerek konugmustu. Bu scsözleri resrni nitelik Eer, Nurettia Paga'mn söylediklerini dogruladi. Kendi tagamiyordu ve bunlari Türkiye Büynk Millet Meclisi temsilcisi olarak söydipSavag hali yoktu. Õte yandan iki ùlke aras nda lemis dgidi. 2
Sonidan
Donanrna
Komutani Amiral Sir Osmond de Beauvok-Bro:U: I
. .
.-.•_-
382
KURTULUSSAVASI
lomatik iligki de yoktu. Bunlarm kuralmasi için, birtakim formaliteler gerekliydi. Kendisi, gaynresmi olarak, bu iligkilerin kurulmasim istedi. Bunun için Ankara'ya, Hariclye Vekiline bir telgraf çekti. Olay böylece kapanmig oldu. Ancak Mustafa Kemal, Halide Edip'le konosurken, gülerek: 'Hammefendi,' dedi, Yunanhlar Îngilizler tarafmdan gönderilmeselerdi, Ïzmir'e çikabilirier miydi? Yakm Dogu'da onlann eli olmayan bir hareket olabilir miydi? Evet,' dogal olarak onlarla sava§ halindeyiz.' Bu arada, Ingiliz makamlan, ne olur ne olmaz diye ihtiyath davramyorlardi. Lamb, Londra'dan aldgi talimat üzerine, gehirden aynlmak isteyen bütün Ïngilizlerin bogaltumasi igine girigti. Bunlardan bir kis. mi, zaten birkaç gün önceden gitmig bulunnyordu. .Mustafa Kemal, Fransiz ve Ítalyan temsilcilerine karp daha dostça davranlyor; ortaya bu gibi resmen tamnma sorimian çikarmlyordu. Amiral Dumesnil'le Fransizca olarak ya pligt ve Îsmet Paga'mn da bulundugu bir görügmede, Hiristlyan halkm korunacagi konusunda güvence vermisti? Türk jandarmalari yolda, gelmek ûzereydi. Yirmi dört degilse bile en geç kirk sekiz saat sonra düzen kurulmu§ olacakti. Göçmenlere yiyecek saglamak için, Ístanbufla iligki kurularak, ciddi önlemler ahnmigti. Amiral, arkadan, askerlik çagindaki Hiristiyanlann toplamp, Nurettin Pa§a'um söyledigi gibi, Anadolu içlerine gönderilmesi konusuna degindi. Samsun'daki gibi, Rumlarla Ermenileri panige dügûren bu söylenti, digarada kötü bir etki yapmigti. Mustafa Kemal, uzlagttrici bir dille cevap verdi. Nurettin Pa§a, zafer amnda, Yunanlilarm Anadolu Rumlarmdan yeniden asker toplayip Trakya'da savasi sürdürmelerini önlemek için böyle bir askeri tedbir dû§ünmügtä Gerçekte ise, Türkler bu çegit sert hareketlere gi'eger
rigecek
degillerdi Mustafa Kemal, halki bu konuda yatistirmayi üzerine aldi. Buna ragmen Izmir'den sürülenler oldu. Olaylann gidigi izlenirse, Ïzmir'in Türkler tarafmdan iggalinin can kaybi yûzünden degil, fakat yangm yûzünden bir facia niteligini aldigi görülür. Gerçi ban Türk askerleri yerli Rumlara kargi hoyrat davranmislar; ama tek tük rasdanan bu gibi olaylar çok dar bir çevrede kalmig; öyle, Hiristiyanlann korktugu gibi, katliam olmamigtir. Amerikan gazetelerinin verdigi abartilmm rakamlarm aksine, resmi bir Amerikan gözlemcisi Ïzmir'in iggali sirasmda, çegitli nedenlerden ötürü ölenlerin sayisimn, iki bini geçmedigini hesaplamigtir. Bunnnla birlikte, Türklerle Ermeniler arasmda büyük bir gerginlik
3 Benoist
-
MSchin:Mustapha Kemal ou La Mort d'un Empire.
ÏZMÏR YANGINI
383
di. Sira ile birkaç gece Ermeni mahallesinde biçak ve kama ile vuruglar oldu, kan döküldü. Türk birlikleri hainieri tutuklamak ve silahlan lamak için arama yapiyorlardi. King George V zirhlismdaki denizciler2 biri, hatira defterinde, bu çatigmalardan-birini, Ingilizlere özgü. önemnezlikle göyle anlatiyor: 'Pencereden bakarken, bir Ermeninin Türkleüzerine bir bomba attigim gördûm. Türkler kendisini kovalamaya bagmca, Ermeni suya .atladi. Onlar da bir sandala binerek Ermeniyi yakalilar ve karaya çikardilar. Sonra, pek hog olmayan bir gekilde can verBu kargihkli cana kiyma olaylan, isteyerek ya da istemeyerek, feci yangunn patlamasma yol açti. Yangunn nasil çiktigi, sonradan bile, tudmci bir gekilde açiklanamarmgtir. Mustafa Kemal, Amiral Domesyanginm kundakçi bir Ermeni örgütü tarahndan bilerek hazirlannus daha Türkler gelmeden, kiliselerde gehri atege vermenin kutsal bir gör oldugu yolunda vaizlar verilmig oldugunu ileri sürdü. Ermeni kadmlariI evlerinde bu amaç için hazirlanmig akaryakit bulundu; kundakçilardan çogu yakalandi. Bazi kimseler de, yangima, zalim ve fanatik olarak taan Nurettin Paga'mn enmyle olmasa bile, göz yummasiyla, Türkler tandan bile bile çikarldigim söylerler. Yangunn, Türklerin silah toplarken, bir Ermeni çetesinin saklandigi sardiklari sirada çiktigi da akla gelebilir. Ermenileri çikmaya zorlak için gizlendikleri yerin çevresinde ate§ yakarak, nöbetçilerle çevirmig yakalamaya kaçmaya kalkanlari ya da varmaya hazirlanmiglardi. Bu ida Ermeniler, Tûrklerin dikkatini bagka tarafa çekmek için sagda, solyangmlar ç1karmaya bagladilar. Mahalle, gehrin epey digmdaydi. Ank önceden hesaba katmami olduklan kuvvetli bir riizgâr, alevleri gehre gru götürmeye ba§1adi. Daha aksamm ilk saatlerinde, öteki mahallelera çogu ate§ almig ve bagdâdî yapih bin kadar ev, yamp kül olmuytu. Ateyayilmasmda yagmacilarm da rolü vardi. Ítfaiye bu geniglik te bir yan. ila basa çikacak güçte degildi. Türkler, Ïsmet Paga'mn oturdugu mahalle su bortilannm bilerek kesilmig oldugunu ileri sürdüler. Kendisi de, agimn Yunanhlar tarafmdan hazirlanmig oldugu kanismdaydi. Karanhk bashgi siralarda bütün gehir yanmaya ve alevler Kordon Boyönünde genigleyerek, yerli halkla göçmenleri denize dogru sürmeye glarn§ti. Biraz sonra orada kûmeler halinde, ne yapacagun §aprmig, tudunu yitirmig on binlerce iman birikti. Yaghlarla hastalar, derme çatçikarldi. Gece yansmdan sonra, Kori sedyeler üzerinde hastanelerden a'daki evlerin hemen hepsi, bir anda ateg aldi. Yüzbay Thesiger'in säy'e
9
-
384
KURTULUSSAVASI
ledigi gibi,
-
'akhn
almayacagt kadar korkunç bir çighk'duyuldu. Evlerir den tirlamig insan yigmlan, denize dogru koguyordu; birçogn kendilerir suya attilar ya da atildilar. Sogukkauhhklanm yitirnemig olsalar, böyie bi yük bir tehlikeye dügmeyeceklerdi. Çünküevier çabucak, yamp kñl olme tu. Ancak onlar panige kapilm1§lardi bir kere. Kordon boyunca yürüyü ate§ten uzaklagabilseler, kurtulacaklardi. Ama, ortaya bagtan baga nydin ma bir söylenti atilmigtt: güya yolan iki ucuna Türkler nöbetçi dikmig, elle rinde mitralyözlerle bekliyorlarmg. Böylece, kucak1armda, yanmaya bash bilemeden, bog yere saga sola kogu.gu mi§ bohçalarla, ne yapacaklano durdular. Alevlerin çakardigi çatirddar, insano kulaklarm sagir etmeye yetei di, fakat halkm çighklan bunu da bastmyordu. Biraz soura, Kordon'dal yangimn uztuilagu., iiç kilometreyi buldu. Bir Ingiliz sancak gemisinde mr habir olarak bulunan Ward Price, 'Denizin üstü kizgm bakir gibi parhyoi dg der. Oldürücü alevler, ayn ayn yirmi yanardag halinde egri bügrü dil Ierini, ot¯az kirk metre yüksege kadar uzatiyorlardi. Rum kiliselerinin ça . kuleleri, camilerin kubbeleri, evlerin yassi damlan, bu alev perdesi õeür de, birer siluet gibi görünüyordu. Savag gemilerinin komutanlan, her se) den önce kendi uyruklanadan olanlan kurtarmaya bakiyor ve tarafsiz ol duklan için, göçmenleri içeri ahnak istemiyorlardi. Buna kargin kadmla: ocuklanm kertarmak için sandallara atiyor, erkekler suya atlaylp gemile re degru yüzüyor, kalabahk aileler, kayiklann içine üst üste biniyoriard Eunla.-m çogu devrildi, içindekiler de bogaldu. Rahumda yere çömelmig insanlara, feiç gelmig gibiydi. Onlan göre yorgunluk ve µgkmhktan panige bile kapilamaz hale gel bir yazar, 1;1erdi,' diyor. Küme halinde oturuyor, alevlerin üzerlerine gelmesine b: e aldirmlyoriardt Yerlerinden kalkmalan emrediliace, hayvanlar gibi se umutsuziuklan armadan boyun egiyorlardi; ve yorgunluklan yalmz gö; erinden okunuyordu. Bir yazidan da kulaklanmn dibinde, Ïngiliz sanca gemisindeki deniz bandosunun çaldgi, alevlerin gürültüsüne ve yangm hua bardanmn çigi darma kanµa neseli müzik parçalanm duyuyorlardt He gür bu saatte konser veren bando, Ïzmir yamyor diye, bu gelenegïni ihm: 'açhk,
edemezdi
va!
a.giliË
.
amirali, sabaha kary karanm degigtirmig ve hangi millette alursa oisun yabanci sivillerden elden geldigi kadanni kurtarnak için kiy: ya sanaanar göndermigi. Öteki yabanci savag gemileri de bunu izledilea G- ründi bir anda degigi. Simdinhtimda Müttefiklerin düdükleri dayult yor, Väksek sesle buyruldar veriliyor, kaldmmlar çizme sesleriyle çmhyor
lZMÏR
385
YANGINI
Göçmenler, sandallardan kurulu küçük filoya kendilerini atlyor; subaybagirmalarina aldirmada'n dehgein, 'Yalmz kadinlar ve çocuklar!'diye capilmig bir insan y1gmihalinde sandallara doluyorlardi En sonunda ge:iler, erkekleri, yumruklanm ve sopalanm kullanarak geri atmak zorunkaldilar. Yalmz Iron Duke zirhhsma iki bine yakm insan binmi§ti. Sabahleyin rüzgâr yön degigtirdi, yangm da hafifledi. Ancak birkaç gizli cephaneliklerin1 daha, için için sürdü; arada sirada Yunanhlarin oturdugn kesimi yok yabancilann duyuluyordu. izmir'in patlamalar a de tiugtu artik. Yerli halktan on binlerce kisi de evsiz kalung, göçmenlerle suçuydu bu? Amerikali bir gözlemci, 'Yangin duruma dägmügtü. Kimin kim akardi?' sorusuna erinde bir karsilik vermisti: 'Ya San Fransisco
premini kim çikardi?' Mustafa Kemal, savag felâketlerini ve bunun kaçmilmaz bir sonucu ki, yangm kar§ismda pek fazla in kan dökülmesini öylesine kamksamisti -silmad1. Zaten bu yangm yüzünden ugramlan maddi kayip ne kadar bük olursa olsun, can kaybt o kadar çok degildi. Amiral Dumesnil'e bunu söylenince, siz bir olay olarak niteledi; kendisine igi fazla kûçümsedigi derecede önemli' geçici bir durum öteki sorunlarm yanmda, 'ikinci
nun
3ugunu belirtti. Gerçekten de, biraz sert bir tutum bile olsa, milliyetçilerin gözünde olay bir adalet semboln gibi göränüyordu. Çünkü.Izmir bir liriydi ve savastiklar bütün geyleri temsil ediyordu. Küllerinden yeniden Türk gacak olan izmir bir Bati §ehri olacakti, fakat tam anlamiyla birTürklebri. Gerek Birinci Dünya Savagt siralannda, gerekse daha sonra degil, fakat yabanci iggalinin bütün i yapliklari y1kimlar, kötülüklerinden .erini silmek isteyen bir duygudan ileri gelmisti. Böylece, Türklerin Ïzir yangmmda önemli bir rolleri olsun olmasm, bu yangm onlara Milli Zar'in eristigi en yüksek noktaya nygun bir olay gibi görünmügtür. Mustafa Kemal bütün yangm süresince, günesten yanrug sert yüzü bu karargâlunda kalimstL istanbul'dan birkaç gazeteci, 4le aydmlanarak, purla Ïzmir'e gelmigierdi bunlar daha gehrin almdigun bilmlyorlardi, tâ adifekale'de Türk bayragmm gururla dalgalandigim görunceye kadar. dib Rifki, Mustafa Kemal'i, kar§ismda hazirol durumunda iki Ingiliz dememnunlukla, bunun Ístanbul'da rastlanmaz subay1yla gördü. Ìçinden Kemal, onu nege ile kar.n bir saygi belirtisi oldugunu dûëündü. Mustafa ladi: 'Neler gördügûmüzû bilemezsiniz, tatihe geçtik artik.' Îstanbul'da zaferi kazandigmuza ger: var ne yok diye sorarken yüzü sertlesti: :kten inandilar nu? diye ekledi. Atatürk | F: 25 'yabanci'
'§imdi
I
-
386
KURTULUSSAVASI Alevler
-
-
.
yaklagmaya baglaymca, yaverleri telâglanarak onun baska t rica cltiler. Sözlerini dinledi, gitmesini yere ama hiç istilini bozmada: Açak otomobiline bindi, kalabalikta yol açmak için önden bir kamyon gid yordu. Yavag yavag ve sakin sakin, binierce üzüntülu Rum ve Ermenin: arasmdan geçti, bunlar, Ízmir Fatihi'ni görünce korkuya kapihyor ve 'Al oh..' diye inlc§iyorlardi. Gazi simdi,körfezin güneyindeki Göztepe semtine tagmmigli. Ïzmir= geliginden az sonra karargâha genç bir kadm'gelmig ve kendisini görme istemigti. Mustafa Kemal sabirsizlikla reddetmig ve emir subayina kadn kabul edemeyecegini söylemigti. Tam be sirada kadm, çalisma odasma gi: mig bulundu. Mustafa Kemal onu görünce, emir subayim digari çikardi v kadma oturmasuu söyledi. Bu bir köylä kadim degil, iyi yetigmig bir haarr di. Yüzü peçesizdi, bagun Türk kadinlart gibi sarmig; sade, ama zevkli b biçimde giyinmi§ti. Ufak tefek, kisa boylu, fakat saglam yap111ydi. Güzt bir bandaysi cildi, büyük kara gözleri, zeki bakiglan ve karakterini bel eden ince, kapali dudaklari vardi. Gençligin canhhgiyla, olgunlugun verdi gi güveni kendinde birlettirmisti. Rahat davraniç2, sözünü saktumadan konu§masi, insanm yüzüne dos dogru bakmasi, Mustafa Kemal'in ilgisini uyandirdi. Adi Latife'ydi: ticare ve gemicilikte ugragan, digariyla aligveri§ yapan Ïzmirli bir zenginin, U§a kîzade Muammer Beyin kizaydi. Avrupa= da hukuk okunnigtu. Franstzca) bir Fransiz gibi konuguyordu. Annesi babasi yazi, Biarritz'de geçiriyorlar di; fakat o, taarruzun yakm oldugunu görünce, tek bagma Ïzmir'e dónmel için tsrar etmigti. ÇünküMustafa Kemal'in yolunda çalt§maya kararhydi Onu kendine kahraman olarak seçmig ve kurtulug ordusuyla izmir'e girdi gindenberi aramaya koyulmustu. Zincirle asilmig bir madalyonun içinde Gazi'nin resmini boynunda tagidigim da açakladi. 'Kizmadimz ya?' diyt sordu. Mustafa Kemal daha sonra bu görügmeyi, okul siralannda bir delikan 11gibi sevinçle Halide Edip'e anlatirken: 'Neye kizacak migim sanki?' de di. Halide Edi p, onun Latife Hanum kendisine âgik sandigun sezinledi Oysa o günlerde izmir'de GazPrin resmini çerçeve içiude boynunda ta§1 yan daha binlerce kadin vardi. Yine de 'Pagamn bu duygulamgimn onur üzerinde iyi bir etki yapacagma inandigi için' memnun oldu. Latife Hanim, gimdi Mustafa KemaPi maiyetindekilerle birlikte geli¡ evlerinde kalmaya çagmyordu. Bu ev gehrin di§mda, gürilltû patirtidan vc hâlâ içten-içe tüten yangmdan uzakti; varhkh Levantenlerin bakimli bahçeler içinde yerlegmig olduklari Göztepe'deydi. Bûyük, rahat, hizmetçisi bol
ÍZMÍR YANGINI
387
r evdi.
Latife Hamm, Mustafa Kemal'e bakacak ve onun her .istedigini rine getirecekti. Bu. Mustafa Kemal'e huzur dolu bir Bati dekoru içinkendisini kamçIlayacak yeni bir macera gibi görünmügtü. Kabul etti. im, muzaffer bir komutana yakigacak bir ortamdi bu. Büyük ve asil Türk .,
illetime 'Milletin vicdamndan' fisk2rarak Ïzmir'i ve Bursa'yi kurtaran orJardan söz eden renkli ve zengin bir dille yazdigi raporunu burada kale:
aldi.
Sacak bir yaz gecesi, Göztepe= deki kögkte, özellikle Ïstanbul'dan gegerefine bir toplanti düzenlendi. Latife Hamm, gazeteciler a imi§ ufak tefek bir kadm', misafirleri, bagmda siyah bir bagörtü ile, kargi11.Bu mevsimde mor salkimlar, yaseminler ve alabildigine serpilmi§ gülle bezenmig verandamn ust basamaklarmda, göze hog gelen bir vakar nde duruyordu. Yanmda Mustafa Kemal vardi. Sirtmdaki belden kugakh ifkas gömlegi içinde ince ve gikti. Saçlan güzelce arkaya dogru tarang; sangin kaglan yukari kivnlrug; gözleri keyifli bir igildaylgla Latife Hamn gözlerinde dogan sevgi ategine kargthk veriyordu. Halide Edip'e ta¡tmrken, 'Ïzmir Zaferi'ni kutluyoruz.' dedi. 'Siz de benimle içersiniz.' Õmründeagzma ralo koymamig olan Halide Edip, gampanya istedi kadehini Mustafa Kemal'in mutluluguna kaldirdi. O ise, rakisma demetti ve Halide Edip'iii kargismda ilk kez raki içtigini hatirlatti. Böyle, dolamba çh bir yolla, hiç olmazsa onun bagnazhkla ilgisi olmadigim be'siyahlar
tmek istemisti.
Bütür gece konustu; geçmigten, halden söz etti: Latife Hanim gerefietmedi ve kimsenin aleyhinde bulimmadi. ittâ Milli Mücadeleye hizmeti geçmig olan ve kendisinin sevmedigi amlan bile övdü.' Gazetecileri, kendine özgü, dügûndürücü ve esprili koymasiyla etkiledi. Ardindan müzik bagladt. Çinlayansesinde uzak bir siözlemiyle, çok sevdigi Rnmeli halk tilrkülerine katildi. Bu türküler daliierde, art1k elden gitmig olan Makedonya daglannm yürek kabartan rürüglerini canlandirm1§ti. Gazi, sonra da Ege klyllarma güçlü oyunu ibege bagladi. Sirtindaki .Kaias gõmlegi, zeybek oynarken kendisine < yakiglyordu. Ïsmet Paga, büyük, yuvarlak gözleriyle toplantiya izliyordu. Latife Han, onun da, sonradan gelen Rauf Beyin de hoguna gitmisti. Ïsmet Pa§a evli bir adamdi ve evliligin genellikle herkes için, özellikle §imdi Musa Kemal için fyi bir gey oldugunu dügünüyordu. Su anda, sivri taraflarun termek, agmliklanni yumugatmak ve ulusun gözü önûne rabitah bir ,
ilk kez olarak kimse ile alay
Halide Edip Adivar: Türk'ün
Ategle
imtiham.
388
KURTULUSSAVASI
.
evlilik örnegi sermek için Mustafa Kemal'in kendisine uygun bir kadml evlenmesi gerekliydL Durup oturmasimn zamamydi artik. Hem Türk irkit dan, hem de Avrupa kültürüyle yetigmig akilh bir kadin olan Latife Hann
bu is için biçilmig kaftandi. Halide Edip'i bir tarafa çekerek, 'Latife Hamm için ne dügünüyorst nuz? diye sordu. O da, 'Çok çekici,' diye cevap verdi. Fikrye'yi ve Mustafa Kemal'i bu yeni baglantisim ögrenince du acagi üzüntilyü dügünüyordu. Latife Hamm, daha sonra Mustafa KemaPin sekreteri oldu. Bagta b le bile gölgede kalmig ve Mustafa Kemal'in istediklerini yapmakla yetir misken, simdiön plana geçmisti. Onun sagligiyla, rahatiyla yakmdan ilg: leniyordu. Fakat bunun yamnda, daha bagka bir yardinn da oluyordu. Frat sizca ve Ïngilizceyiçok iyi bildigi için, diplomatik yazigmalarinda verim bir çevirrnendi. Aldigi genig Bati kûltüründen kaynaklanan dügünceler ögütleri ve akici konugmasiyla Mustafa Kemal'in -erkeklerin çogundan daha iyi te, çevresindeki
zihnini kamçabyordu.
i;
konugabilecegi bir kadn
Gazi bu çegit bir bagi daha õnce Berthe Georges-Gaulis ve Corinne Lütl gibi Avrupali kadmlarla tatm1§, fakat Fikriye ile bunu yagamam1§ti. Latii kendi soyundandi ve ötekilerin sade yüzeyde kalan davramglarindan dal, ok kamm kaynatiyordu. Uyamk bir erkek kafasiyla çekici bir kadin vûci dunu kendisinde birlestirmigti. Mustafa Kemai, onu arzulamaya baglamig altmdaki' kadmlara alisik oldu; artik. Kendilerini çabucak birakan için, Latife Hamm'a da açik bir istekte bulimmaktan çekinmedi. Ancak Latife, Mustafa Kemal'e inatla kargi koydu. Ommla .evlenmt yi kabul ederdi, metresi olmay1 asla. Aydm kafali, modern bir kadm oh rak bu prensibi öne sûrmekteydi. Oysa, bu da Mustafa Kemal'e hiç uygt dügmüyordu. Asker adamdi o; yapacak igleri vardi; bunlan bitirmeden t evlenebilir, ne de böy1e bir gey isteyebilirdi. Dogulu erkek, böylece Bati bir kadmla dengini bulmustu. Mustafa Kemal, ilk olarak, istedigi bir kad vardi. Mustafa Kem m elde edememigti. Simdiaralannda bir kördügiim çözülmemisti. sonunda Ankara'ya dõnerken, hâlâ dûgüm Ïzmir'den ay 'el
I
KIRK
BÖLÜM BÍRÏNCÍ
ÇanakkaleBunahmi muzaffer Mustafa Kemal'in bundan sonra ne yaATILI DEVLETLER, Vansittart, 'Sanki nakavt olmug bir bekliyorlardi. kugku içinde yumruk in»ksör, ringde tekrar ayaga kalkmig, rakibine sersemletici bir der. gitmigti,' ahp rmig, hakemi iplere sürmüg ve ortadaki paray da hurchül, olay1 daha renkli bir dille anlatiyor: akilsizhgi, öte yandan Mütteliklerin igi 'Bir yandan Yunanhlann ,cagun,
dalavereler, §imdi Avagirdan almalan, aralarmdaki uyngmazhklar, zamandan beri hazirlarupa'mn üzerinde patlayan bu felâketi, uzun arkasma kalkamrun Yunan mi§ti. Sevres Antlagmasim imzalayanlar de istemi§1erdi. Simdi kalkan, saklanarak, hayallerini sürdürmek geri tepen savas arasmda bir düziutzla buz olmustu. Avrupa'yla bu Îtalyan birliginden bagka bir ne kadar dagimk ingiliz, Fransiz ve üzerlerinde Hiristiyan kam tûterek, bagigey yoktu... Türklerin daha ayak basmalan, sabog ve korkusuz bir Fatih gibi Avrupa'ya tekrar gerefsizliklerin için, Müttefikler vasta bütün olup bitenlerden sonra, yerdekinden daha kezaferleri her Türkiye'deki en büyügli demel
küstahhklariyla spiga bûyük tamya'da, Filistin Çöllerinde,Selânik batakhklarmda ve bu verdigi insano can ugrunda binlerce seferleri besleyen gemilerde, tümenler, erler, zafer taçlan -Müttefiklerin bunlar için harcadiklan meyvalanyla birbütün silälilar, paralar, bepsi- bagarili bir savagm gidiyordu.' likte, utanç içinde yok olup
ca
yapacaklardt? Mustafa Kemal, tzmir'dedurmak niyetinde olarakne eksik, ne de fazla legildi. Amaci, -Mil1î Misak'm simrlarmdan
Simdine
390
KURTULUSSAVASI
-
IstanbuPu ve Edirne'yi almakti. Izmir'de basma verdigi demeçlerde, bun lan elde etmek için bemen görûgmelere baglamayahazir oldugunu aç1kça belirtti. Bir Amerikan gazetecisine, bir haftada istanbul'da olabilecegin ve oradan da Trakya'yi iggale baglayacagirasäyledi. Musul da istlyor, fau kat Mezopotamya üzerinde bir iddiada bulunmuyordu. ingiltere'ye karga degil, Yunanhlara karp savastigmi söyläyordu. Savag için aldugu gibi, barig için de planlart vardi; bu planiar, bogazlarm güvenligi için gereken garantileri de kapsamaklaydi. Ancak, Ìtiläf Devletleri, bunlan kabul etme1< istemezlerse, Mustafa Kemal, Yunanhlan Avrupa'da da kovalamaya hazirBu arada bir yandan da, Çanakkale'yedogru asker gönderiyordu. Burasi, MütteÏiklerinÏslanbul çevresinde kurmus olduklan tarafsiz bölgenin simriyda. istanbulHüiümeti, batida Çatalcahaltindan doguda Îzmit yanmadasma, kuzeyde Karadeniz'den güneyde Çanakkale Bogazi'na uzanan bu bölgenin savunmasim, Müttefiklere birakmigti. iki ay önce, Yunanlilar, Çatalca'dasaldinya kalkigttklan zaman, Franszlarla Ïtalyanlar bölgeyi savunmak için Ïngilizlerinyanmda yer almislardi. Acaba gimdi, Mustafa Kemal'in Çanakkale'yeyönclttigi tehdit kargisinda ayra §eyi yapacaklar miy-
Ìtilâf Devlelleri, Mustafa Kemal'le ya çatigmak ya da uyu.§mak giklarindan birini seçmek zorundaydilar. Daha o Îzmir'e ayak basmadan, Lloyd George kabinesi toplanmig ve bogaziann kontrolunun ingiltere için tagidigi önem üzerinde durarak, Türkler Avrupa kiyisina geçmeye kalkarlarsa, kuvvetle kargi koymaya karar vermi§ti. Londra, Ïtalya ve Fransa'run gösterecekleri lepkiden íazia bir gey beklemiyordu. Bu úlkenin halklan,.Yunanlilarm yenilmig olmasma seviniyor ve savaga yol açacak herhangi bir girigimden çekiniyordu. ingiliz kabinesi, hiç olmazsa Avrupa kiyisun savunmak için, Fransizlarla Ïtalyanlardan yardim görmeyi umuyordu. Ama, bu yardun olmasa da, Ïngilizier tek baglanna burasirn savunacaklardi. Ancak, Asya kiyisi, bogaziarn kontrolu için daha az önemIi saylldigmdan, öteki Müttelikler yardun etmezlerse, savunulmayacakti. Nitekim Fransiriarla Italyanlann bo igte Ingiliziere yardunci olmalan pek beklenmediginden, General Harington'a birliklerini Çanakkale'dengeri çekmek için yetki ve-
rilmigti.
Ancak, Harington, dik kafah bir adamdi. ÏstanbuPdaki Yüksek Komistoplantilarindan birinde, italyan ve Fransiz meslekdaglanndan bir you yardim vaadi koparmayi bagardi. Onlar da Çanakkale'ye ve Ïzmit Körferine asker gönderecek, böylece Ìngilizlerin göstermelerine' sembolik ola'boy
I,I
ÇANAKKALE BUNAUMI
391
Ilgili hükümetler bunu onayladi. Harington da lece askerlerini çekmedi. Aksine,. Mustafa Kemal'in Ïstanbul'daki tem:isine, tarafsiz bölgeye karsi girigilecek bir harekete Ïtilâf Devlellerinin airligiyle karp koyacaklarim bildirdi. Fransiz ve Ïtalyan birlikleri, gelig-
da olsa, katilacaklardi.
:
inde, bir Ingiliz askeri bandosu taraEmdan kargilandilar. Çanakkale'de : olmazsa, o an için, üç bayrak bir arada dalgalamyordu. Müttefikler arasmdaki bu igbirligi, Yüksek Komisyonun 15 Eylülde atigi toplantida da devam etti. O tarihte Mustafa Kemal'in, bogazm karkiyisma asker geçirerek bir sonuç elde etmeye çahgacagt hesaplamyorisrarla ileBunu önlemek için, hemen bir barig konferansi toplanmasun Ingiliz Kabidrdüler. Londra bu görügü benimsedi. Aym gün toplanan si, hâlâ, Fransiz ve Îtalyan yardmuna gûvencrek, Harington'un emrine gerektigi zaman Musta· tümen daha vermeye razi oldu. Bundan bagka, Kemal'e karp koymak üzere, Dominyonlardan ve Balkan ülkelerinden rdim istedi. Böylece, bir yandan Ïngiltere Împaratorlugununigi ciddiye hšmi göstermek ve Fransizlan da, daha sert bir tutum takmmaya zorlaik; öte yandan da Venedik ya da Paris'te bir konferans toplamncaya kavermek istiyorlardi. r, Mustafa Kemal'e gözdagt .
Bu kararlarn almmasmda, ChurchilPin etkisi büyük olmustu. Çünkü yurduoun kiiçük dü§mesi kargismda, utancindan için için yamyordu. Üç süresince, Lloyd George'un, Yunanhlari destekleme siyaseti kargism. Türkleri savunmustu. Ancak gimdi bu politika iflâs edince, Churc, o da Llbunun sonuçlarma kargi koymak için Lloyd George'un yambagmda yer tmyti. Türklerin bogaz1an, Ïstanbul'u ve Trakya'yi ele geçirmeleri, hem irkiye'deki Hiristiyanlar, hem de Avrupa hesabma tehlike yarattiktan iska, utanç verici bir §ey olurdu. 'Yenilgi, çok mide bulandirici bir içkizorunda kalmalan r; savaglarm en büyügünü kazanan1arm bunu içmek durdurmak gerekiyoredilemezdi Mustafa Kemal'i kolay kolay kabul müttefiklerimiz istedikleri E. 'Varsm gazeteler istedikleri kadar bagirsm, idar basmadan banga köpürsünlerdi. Türkü, ayagini Avrupa topragina irlamak Ba§bakanla gartti.' Lloyd George'un sekreteri Miss Stevenson, hurchill'i kabinenin bu kararim tartigirlarken duyunca, aklmi kaç1racak bi oldu; çünkü bu, yeniden savaga atilmak demekti. Kabine toplanti haideyken bu korkusunu bir yaziyla üyelere bildirmeyi duçündü, sonra vaz:çti. Az payla§acakti. sonra birçok kisi Miss Stevenson.'un bu korkusunu için, siIstanbul'daki toparlanmalan da, Fransizlari SimdiHarringon, General Yüksek Pellé, Komiseri öteTam bu sirada, Framiz stmyordu. gemisiyle Nivermeden, Îzmir'e geldi. bir savag müttefiklere haber bile ,
392
KURTULUSSAVASI
·-
yeti, Mustafa Kemal'e barig konferansmda Fransa'mn kendisini destekleye cegine söz vererek, tarafsiz bölgeye kargi harekete geçmemesini saglamal ve böyleceFransa'yi içinde bulundugu kötä durumdan kurtarabilmekti. An cak Gazi de ona meydan okuyacak güçteydi. Agir bagh dervletadamlannu zaranna, muzaffer komutan rolünü güzelce kullanarak ne kendisinin, ne de hükümetinin tarafsiz bölge diye bir gey tanunadiklarm ileri sürdü. Ge neralin gunu bilmesi gerekirdi ki, askeri hareketin amaci, dügmam hizh kovalamak ve yenmektir. Eu amaci izlerken, Türk ordularm Dogu Trak· ya'nm kurtulugundan önce durdurmaya olanak yoktu. Zaten hareket halindeydiler, Ístanbul üzerine yürümeye hazirlamyorlardi. Mustafa Kemal, bia konferansa latilmaya hazirdi ama, bu arada, ki§tan önce sonuçlanmasi gereken.askeri harekâtlari durdurmayi kabul edemezdi. Bu sirada Churchill, Lloyd George'un onayim alarak, bir bildiri yaymladi. Yalmz, Digigleri Bakanhgina dam§may1unutmu§tu. Hafta sonu tatilini gehir digmda geçiren Lord Curzon, pazar gazetelerinde okudugu bu bildiriyi öfkeyle, bir manifesto' diye tammladi: Kabinenin, Dominyonlarla anla§arak, herhangi bir Türk saldinsma kuvvetle kar§1 koymak üzere aldigt karar, halkm hoguna gidecek kigkirtici bir tonla yineleniyordu. Mustafa Kemal, General Pelleye tehdiller savurdugu strada, bu sert bildiri de bütün dünyaya yayilungte Dominyon Bakanlah, daha Curzon'un resmi telgrafim almadan bunu gazetelerde gördüler. îngiltere'nin kendilerine biret sömürgeymisler gibi davranmasi, pek hoglanna gitmemigti. Askerî yardunlarim ancak birtakim kogullarla yerine getirebileceklerini bildirdiler. ingiltere, ciddi bir bunalimla karsi kargiya bulundugunu anlamaya bagliyor, halk Türklerle yeni bir savastan korkuyordu. Daily Mail: 'BU YENÏ SAVASI DURDURUN' diye koca baghklar yayinhyordu. Bildiri, Fransa'da Poincarf yi de kudurtmuy ve Fransiz politikasmda zaten baglayan degigmeyi büsbütän luzlandirmisti. Fransiz hükûmeti, kuvvetlerine Çanakkaleve Ïzmit'ten çekilmelerini emretti. Daha önce de Mustafa Kemal'e tarafs2zlik sözü vermig olan îtalyanlar Fransizlan izlediler. Çanakkale'deyalniz bir tek bayrak kalmigt1. Ancak Ïngilizleriçin artik çekilmek sözkonusu olamazdi. Buramn elde tutulmasi, Istanbul'unkinden de büyük bir anlam kazanmigti. Gerçokten de Harington, ÌngilizSavimraa Bakanligmdan, gerekirse istanbul'dan çekilmek, ama Çanakkale'yine pahas2na olursa olsun tutmak emrini almigt1. Lord Curzon, Poincar€ yle görügüp yaptigim yüzüne vurmak için, telägla Paris'e ko§tu. Quai d'Orsay'del uzun ve sert bir ça'parlak
-
tigmadan sonra, Mustafa Kemal'i i
Fransiz Digigleri Bakanl@.
-ya
da Büyük Millet Meclisinin
ÇANAKKALE
BUNALIMI
393
verdiler. Konr temsilcisini- Mudanya'da bir konferansa çagirmaya karar ilerisine geçemeyecekleri bir Türklerin daha smir çizgisikonusu, ransm Müttelik askeri §efleriyle tartigmalariydi. Bundan sonra da, Venedik'te Yunanistan ve Türkiye arasmda i da baska bir yerde Ïtiläf Devletleriyle iri§ kogullanm kararlagtiracak olan konferans toplanacakti. Mustafa Kemal, bu çagriyi önce cevapsiz birakti. Lord Curzon, Londnezaketle tegekkür ederya dönügünde kabine arkadaglarinm alkiglarina :n, Yunanistan'da bir ihtilâl padak verdi. Kral Constantine tahttan indirillig, solugu ûlke digmda almign. Iktidara geçen askeri hükümet, Venizeis'u Londra'ya elçi olarak kogturdu. Kabinedeki Yunancilar grubunun caudu yeniden canlanmisti. Lloyd George'la Venizelos ba§baça verince, alki de Yunanhlan tekrar savaga sokabilir bu da olmazsa, onlara yarayaik bir çözüm yolu bulmak için çaliprdi Mustafa Kemal, ya tehlikeyi sezdigi, ya da bunu kendi yararma kulmmak istedigi için, Fransa ile Ïtalya'nm yan çizmig olmalanndan cesaret larak, Ïngiltere'ye kargi baskisim artirmigti. Eylülün 23'ünde, Haringm'an ingilizlerin tarafsiz bölgeyi savunmaya kararh olduklan yolundaki bölge simnm agrtarak, yarmasini hiçe sayarak, bir süvari müfrezesini, anakkale'nin güneydogusuna, Ezine'ye yollad1. Sarp arazi üzerinde ilerleyen Türk kesif kollan, Yüzbay J.C. Pethetck komutasmda Uçüncü Hafif Süvari Alayina bagh Ingiliz müfrezesiyle ar§ila§tilar. Ïngiliz subaylan, Türkler kendilerine saldirmadikça, ateg aç1amak için emir almiglards. Türklerin çekingen davrampmdan, onlann da anlagildi. Bundan da, Yüzbag Petherick'in una benzer bir emir aldiklan taktikli' gülünç ve garip bir çatigma dogdu. nlattigma bakihrsa, ki taraf da kuvvellerini saklayacak yerde, ortaya koymak istiyor, lepelerin erisinde gizlenecegine, aksine ûzerlerinde dikilip duruyordu. Ïngiliz süvaböylece alay süsü vererek- Truva savas alanimn çevre[ taburu indeki mevzilere cekildi. Çanakkalekenti de, çepeçevre tel örgü.lü siper,
'tersine
-kendine
erle savunma
durumuna getirilmi§ti.
Az sonra Türkler de, Íngiliz tel örgülerinin önände göründüler. Çok erde aralarmdaki uzakhk ancak otuz metre kadardi. Birçogu, niyellerinin :ötü olmadigmi belirtmek için namlulanm tersine çevirerek yürüyorlardt ki taraf da birbirlerine kary güleryüz gösteriyor, nazik davramyordu. Mustafa Kemal ÌzLloyd Geo
394
KURTULUSSAVASI
Ïngilizsubaylari Türk subaylanmn centilmenligi üzerine duyduklarimn yan-
h§ olmadigmi görerek memnun oluyorlardi. Kargihkh birlikler de aralarmda arkadaghk kurmuglar, çanak çömlek, kamp egyas2 gibi scyleribirbirierine odünçalip vermeye baglamiglardi. . Bir gún bir Türk piyade subayi, telâgli bir halde, kargisindaki Ïngiliz birliginden ödünç tel örgh istedi. Siperleri denedemeye bir pasa gelecekti, oysa daha tel örgüler çekilmemigti. Paga gider gitmez telleri aldigi gibi geri verecekti. Ancak subay, tel örgüleri gererken epey ugra§mak zorunda kakh, Imnun üzerine, Ïngiliz askerleri kogup kendisine yardim ettiler. Bu arada Mustafa KemaPle Harington birbirlerine nazik, fakat sert telgraf gõnderiyorlardi. Ízmir'deki ingiliz amirali, Gazi'ye Harington'un birliklerini er geç harekete geçirrnek zorunda kalacagim bildirdi. O da, tarafsiz bölge diye bir sey tanimadigim ve Türk birliklerinin Yunan ordusunu kovalamakta oldugunu askerlerini çekmeyecegini,
tekrarlada. Daha sonra Ïzmir'deki Fransizlara ancak onlara Ïngilizlere karp saldmya geçmemeleri için emir verdigini söyledi. Bu iki tarafh blöf, gölgelerin dövügt gibi bir geydi. Harington, yeniden kan dökülmeden baris masasma oturabilecegi kamsma varmigti. Ole yandan, rastgele atdan bir kurgunun, ya da yanhg anlaguan bir emrin her an istek digt bir patlama dogarabilecegini de unutmamak gerekiyordu. Gerçek tehlike Londra'daydt Bir Fransiz subayi, Yüzbasi Petherick'e Lloyd George'un durumunun sallantida oldogunu söylemisti. Artik, Mustafa Kemal'in kuvvet gösterisinin önerali bir ölçüye vardig; ortaya çikmtsts Durum, Londra'ya bildirildi. Harington'un degerlendirrnesine göre, öncülerin görünmesinden bog gim sonra, Türk birlikleri Çanakkale önünde kirk bin, Ïzmit te ise elli bin kigiyi bulmustu. Bunun diginda, kirk bini Ìstanbulda, yirmi bini de Dogu Trakya'da olmak üzere altmig bin ki§ilik bir yedek kuvyeti hesaba katmak gerekirdi. Ïngiliz hukümeli, haberi ahnca, gerçekten telâglandi. Bu boyle sürüp gidemezdi aruk. Kabine, 2 Eylüldeki toplantismda, Mustafa Kemal'in, Mütte6.klerin konferans çagrisuu henüz yamtlamamig oldugunu not etti. Harington= a, Türk komntamna verilmek üzere, bir ültimatom gönderildi. ohirlarsa, Bunda, Kemalistler çekilmeyecek savapn baglayacaga bildiriliyordu. Bu ültimatom için acayip bir zaman seçilmi§ti. SimdiÇanakkale'ye Aldershot'tan, Cebelitarik'tan, Malta'dan, Misir'dan takviyeler geliyordu. Ing111zlerin durumn iyiydi. Tel örgüler içinde düzgün siperlere yerlegmiglerdi; hava üstünlügünü elde tutnyorlar, Gelibolu'daki topçulanmndestegi-
CANAKKALE BUNALIMI
395
de güveniyorlardi. Onlan buradan atmak, ancak çok genig bir askeri hakâta bagltydi. Daha zayif durumdalarken onlara bücum etmemi§ olan ustafa KemaPin, gimdi güçleri artmisken bunu yapacagi pek umulamazBu bir bakima Gelibolu savaglarima tekran gibi bir geydi, yalmz roller gigiyordu. Bu sefer Ïstanbul'a saldiran Türkler, savunanlar da Îngilizlerdonanmalan olacakti. Öte yandan, Mustafa Kemal de, ültimatom tehdikargismda geri çekilerek, küçük dügmeyi kabul edemezdi. Kabine içinde, ültimatoma kargi olanlar vardi. Özelliklede Lord Curdügünüyor ve kuvven. O, tehlikenin gerektiginden fazla önemsendigini bagvuruimadan, diplomasi yoluyla bir çözüm bulunabilecegine her zamkinden çok inamyordu. Ültimatomoyirmi dört saat geciktirmeye çalirak, bu arada Kemalistlerle baglanti kurmaya girigd. Bir ay önce görügsyi reddettigi temsileileri Fethi Bey'in Paris'ten aynlip Roma'ya gittigini yardimcisi Doktor Nihat Regat'i buldurdu. Nihat Regat, derhal chy'den Londra'ya geldi ve Lord Curzon tarafmdan bekletilmeden ka1 edildi. Curzon, ondan Mustafa Kemal'e tehlikeyi anlatmasini istedi, makkale'de durum çok gergindi, her an bir olay pallak verebilirdi. Yine sebebi' sayilmayacakti, Türkler ateg açacak olurlarsa, bu bir 'savag yeki ateg emri bizzat Mustafa Kemal tarafindan verilmig almasm. Kabine, Curzon gibi, sabirh olmayi ögütleyenlerle, artik sirunn açil.oldugunu ve Mudanya Konferansi projesinden vazgeçmek gerektigini üaenler arasmda ikiye bölünmügtü. Hattâ bazi bakanlar, gunler geçip Harington'dan bir cevap almmaymca, dogrudan dogruya Ankara'ya bir timatom gönderilmesini istediler. Bunlar, Musta fa Kemal'i hälâ palavrabir çete basi samyor ve ilk ciddi tehdit kargismda sönüverecegini umarlardi.' Onun, sorumlulugunu kavramig, hesaplamig bir millet kurucusu arak ortaya çiktigim ve arkasmda, Ïngilizleri buyük çapta bir savaga zorVacak güçte bir ordu bulundugunu bir türlü. anlamak istemiyorlardi 'gayriresmi' Bu sirada Fransizlar, Ïzmir'e, bir temsilei gönderdiler. Mustafa KemaPden temkirdi davranmasmi 1, yine Franklin-Bouillon'du. iyordu. Aslmda, Gazi'nin bu gibi ögutlere ihtiyaci yoktu. Durumunu gat akillica düzenlemisti. Çevresinde,birtakim ategli kimseler, ondan renince,
Bu tutumu ve hükümetin genel politikasmi yeren Lord Derby, Sir Austin Charnberlain=e gunu yazmigti: 'Mustafa Kemal'e âsi demek kolay. Ama, Türkiye'nin yerinde ingiltere'yi varsayin böyle bir adam âsi degil, gercek bir yurtsever olurdu: vatani \çin dövugen, onun bölünmesini ve bir irnparatorlugu ne kurrnaya, ne de yönetmeye gü-
cü yeten bu miskin Yunanlilara Churchill:-Lord
Derby.
verilmesini
kabul
etmeyen bir yurtsever.'
Randolph
KURTULUSSAVASÏ
396
--
zaferi sonuna kadar kullanmasim, Müttefiklere aldirmadan, degil yalniz kadar Makedonya'ya oradan Trakya'ya, Trakya'ya ilerlemeDogu Bati ve sini istiyorlardi. Böylece Rumeli'nin bûyükbir kesimi geri almabilirdi. Gazi, böyle konu§anlardan birine, kesin bir karghk verdi: 'Böyle gey olmaz. O zaman yine her yandan «Türkler geliyor» bagingmalari yükselecek ve bütün Balkan ülkeleri bize karsi yardim istemek için büyûk devletlere bagvuracaklardir.' Seläniifin geri almmasun isteyen bagka birini de göyle tersledi: 'Lloyd George'un iktidarda kalmasun mi saglamak istiyorsunuz?' Ankara'daki vekillerle komutanlari bir toplantlya çagirdi. Çogunluk,ii.eri hareketi sürdürmek istegindeydi. Ancak Gazi, ileride Türkiye'nin uluslararasi itiban bakimmdan, Milli Misak smirlari digmda istekler ileri sürmesine kar§iydi. Bu görûgünü, ötekilere de kabul ettirdi. Zaten Edirne ile Dogu Trakya'mn, bir kurgun bile atmadan kendisine verilmesini garantilemisti. Daha bagtan beri Ítilâf Devletleri arasindaki anlagmazliklari derhal sömürneyi bagarmig, böylece en sonunda istediklerini elde etmisti. Ïngilizlere saldirmak ona fazla bir gey kazandirmayacak; onlari misillemede bulunmaya, Churchill'in Dominyonlara yaptigi çagnda belirttigi gibi, bütün güçlerini ortaya koymaya zorlayacakti. Mustafa Keda biliyordu. Öte yandan, hem mal, bu gücün pek yabana atilmayacagim Ankara'daki denemelerinden, hem de gimdiki kargihkh yil bang önce bir Türk olmadigim Harington'un dügmam ve bang için çahstitelgraflanndan Türkler geçirilen ele anlamigti. tarafmdan bagka telgraflaGeneralin, gmi generallerin ise baTarihte, politikacilann savag, n da buau gösteriyordu. vardir. onlardan örnekler da çalistiklarmi Bu biriydi. ugrunda gösteren rig Mustafa Kemal, izmir'de kendislyle görügmeye gelen savag muhabiri ve ChurchilPin yegeni Clare Sheridan'a, Îngilizler için quelar2 söyledi: 'Ben onlara, içinde bulunduklari durnmdan gerefle kurtulmak olanagm] vermek istiyorum. Bunun için de sabirh davramyorum.' Güttûgü siyasel uydu: Son ana kadar Çanakkale üzerinde baskisim art2rmak, Istanbul çevresindeki kuvvetlerini çogaltmak ve böylece toplanacak olan konferanste en iyi sonucu elde edebilmek. Gazi'yi bu politikadan vazgeçirip savaga zorlayacak tek gey, Ïngiliz kabinesinin hazirladigi gibi bir ültimatom olabilir-
di.
Bereket, bu ültimatom kendisine gönderilmemigti. Churchill in söyledigi gibi, bir azimle ustaca bir politikamn birarada nasil kullamlacagim bilen' Harington, ültimatomu geciktirmek sabir ve cesaretini göstermig; aldig.I emirleri bilmezlikten gelmig ve su son kritik anda, barig için gerekli zamam kazanmigt1. Amiral Brock da kendisini desteklemig 'askerce
'savags
ÇANAKKALE
397
.BUNALIMI
L
bir davramstan kaçinmak gerektigine' inanan Rummilli¯gururlariald da onun yamni tutmustu. Böylece, savag, iki tarafin da i incilmeden önlennlig oldu. Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi adina, Itilâf devletlerinin bang nehrine kadar anferansi çagnsmi kabul ettigini bildirdi. 'Fakat, Meriç hazirhk ilk verilmesini' topistiyordu. geri rakya'mn derhal Türkiye'ye PaIsmet konferansta Gazi, bu Mudanya'da yapilacakti. intisi, 3 Ekimde fatih ganh bir Arkadan Orada Ankara'ya döndü. seçti. Uyt delege olarak alarak dogruca Haibi kargilandi. Birl.akim softalar, kendisini istasyondan Fakat Mustafa Keistemi§1erdi. götürmek I Bayram Veli Camiine duaya kapidan içari girdi ve gükial, ustahkla yan Meclisin önünden geçerken ölmüs bir veliye degil, Ama, getirdi. anlanm Meclisin balkonundan dile al açacak
herhangi
askerlerine olan §ükranlaniu... tegekkürlerini Meclis'te iki grubun da temsilcileri onu -kar§ilayarak kamyevlâtlanma 'Yurdumuzun; vererek, söylev sildirdiler. Heyecanli bir yakmda dogacagmi' güneginin üzerinde tatli ban§ a sulanmi§ topraklan imdugunu açikladt. Büyük bir askeri geçit resminde bulundu. Ankara gehsürekli bir telefon ve inin hemgeriligini kabul etti. Sonra, îsmet Paya ile izlemeye ve geligmelerini Konferansimn elgraf iligkisi kurarak, Mudanya toplantilarinda bulunmaya hazir kabine yaptigi vekillerinin lauf Bey'le 'ürk
Jagladi.
saglayan, Mudanya, Bursa ve Marmata'mn güney kiyisiyla baglanti sivrisinek.dolu zavalh bir lifollan Arnavut kaldinmi dögeli, evleri ah§ap, bardaktan bogamrcabinasmda, eski Konsoloslugu ruandi. Rus Konferans, geklinde bir rüzgâr altindenizlerderi bora esen una yagan bir yagmur ve asilan hada toplandi. Bu küçük evin fakirligi, beyaz badanah duvarlarma yalmz dört heyelilarla giderilmeye çahydmig1. Yer darligindan, masada çevirmenlebagkanlanyla heyetlerinin Ïtalyan tin, Türk, Fransiz, Îngilizve ri yer aliyordu. Ingiliz kurmayimn 'Freak haglamasi', Rumbold'un da 'Leolarak Franklin-Bouillon da vanten Prensi' diye adlandirdigi 'gözlemci'
dügmam gibi göruher i§e burnunu sokuyordu Ingilizler, onu, müttefiklerin geri çeyorlardi. Harington ise, yardim teklifini de, ägütlerini de kesialikle VITTHI§tl.
i
geçoi§, Konferans pek baçanya ula§acak gibi görûnmüyordu. îki gün Bunlann çogu ikindaha ortada çöznmienmemig yirmi sekiz sorun kalmigti. cesaret desteklemesindende açikça Fransiziann sorunlardi. ci derecede Yunanhlardan geri almTrakya'an Bati alan Ísmet Paga, inatla tartiglyor, istegkleri kadar Türklerin jangitmesi ve mast, müttefik heyetierinin çikip
.
I
398
KURTULUS SAVASI
darma kuvveti toplayabilmeleri üzerinde direniyordu. En sommda, baglica noklalan kapsayan bir protokol kaleme ahndt. Harington, Ïsmet Pasa'ya, bunun, hükürnetinin son sözü oldugunu bildirdi. O aksam iron Duke zirhhsiyla istanbuPa gidecek ve ertesi gün, son cevabt almak üzere geri dönecekti. istanbuPda Rumbold'a duruniun ciddi oldugunu anlatti. Sehrinsavunmasi için birtakim ledbirlere ba vurdu. Lord Curzon, durumun ancak Itilâf Devletleri arasinda anlagmamn yeniden kurulmasiyla kurtarilabilecegini görerek, hemen Paris'e ko§Lu. Poincar€ yi, Dogn Trakya'mn belirli bir sure için bir müttefik birligi tarafmdan iggal edilmesini kabule razi etti. Aynca Türkler, silah altina diledikleri kadar jaridarma alabilecekler, buna kar ihk larafsaz bölgeyi tamyacaklardi. Eu talimat, telgrafla Ïstanbul a bildirildi, oradan da bir Ingilizmuhribiyle Mudanya'ya gönderildi. Merak ve endige içinde iki gün daha geçti. Burada ismet Papa, Ankara'ya ne gibi ödünler verebilecegini sormus, Mütteliklerin sundugu anla§ma taslagi konusunda telefon ve telgralla talimal istemigti. Konferansm yeniden baglamasmdan az önce, Harington, hilkümetinden birbiri ardma iki telgraf aldt. Türkler teklili geri çevirirlerse, bir ältimatom vermek ve gerekirse askeri harekûta girismek konusunda, serbest olacakli. Harington, iki telgraft da cebine koydu. Fakat Çanakkale'deki komutanma, belirli bir saate kadar aksine emir almazsa alcy açmak için yetki verdi. Ancak, gimdi konferanstaki hava, belirli bir geklide degigmisti. Çöziimlenecek noktalar sadece altrya inmig, Ismet Pa§a da daha dostça bir tutum takinnusti. ilk dört nokta üzerinde anla§maya varddi. Begiaciye gelince, Harington, Türklerin tarafsiz bölgede iggal ettikleri bazi yerlerden cekilmeleri ve bl.iralarin ÏngslizIerde kalniasi tizerinde diretti. Daha sonra anlattigi gibi: Paça bunu kabul edemeyecogini ve görügmelerin yine çakmaza girdigini süyledi... Sahneyi bir türlü unutamam. Bir tok petrol lâmbasimn aydmlattigt o berbat oda. Ìsmet Pa§a'nm kurmay bagkam hâlâ gozümün önündedir. Bakiglarm bana dikmig, bir an bile ayirruyordu. Ben odamn bir yamm arsmliyor ve bu bölgeyimutlaka almam gerektigini, bag ka bir gey kabul edemeyecegimi söyleyip duruyordum, Ïsmet Paga, öbür yaarginliyor, rum o da boyuna kabul edemeyecegini tekrarhyordu. Sonra, birdenbire, «J'accepte!» dedi. Omrümde bu kadar sagirdigmn hatirlamiyo'ismet
4
Kabul ediyorum!
ÇANAKKALE
BUNALIMI
399
sonra, Harington bir uyu.smavarildigun güvenmedigi anladi. Türklere pek için igi askida biAncak, a akmak istemedi ve Fransizlarla italyanlarm protestolanna ragmen, anlagAltmci
nokta da kolayca çözümlendikten
o gece imzalanmasinda Israr etti. Böylece konferans, acemi daktiloulann, anlagmayi beg ayn dilde makinede yazmalarm beklerken, on bc4 aat daha uzade Türk askeri bandosu, konferanstakileri uyamk tutmak in. arada sirada marylar çabyordu. Nihayet her gey tamam oldu ve imzair atildi. sabalun soguk ve mavi aydmhämda Anlagma, basina bildirildi. HaEngton sinirli bir demeç verdi: 'Ï1k kar§ila§tigimiz zaman iki yabanciydik, imdi dost olarak ayrihyoruz.' Agir igiten Ïsmet Paga, bu iltifati pek iyi an'arasmda :imadi, ama yine de bugunün, hayatimn en sevinçli amlan yer lacagim sõyleyerek kargihk verdi. Igin ba§mdan beri Mustafa Kemal'le aglanti halinde buluomus olan Franklin-Bouillon'a, 'Bu sizin için de bir afer günü, dostum!' dedi. Baris, en sonunda saglanabilmisti. Buradaki Artik Kemalistler, Dogn Trakya'yt i§gal edebileceklerdi. funanli halk, batiya, ovalara dogru göçmeye koyuldu. Kucaklannda sanliklan, yanlarmda e§ya yüklü öküz arabalan, önlerinde sürüleri =Arüyüp ;idiyorlar; geceleyin konakladiklari yerlerde yaktiklan atesler, yeryüzünle gökteki ylldizlar gibi panldiyordu. Bu görünüg, Ward Price'a Otuz Yd avaglarf adaki göç1eri Latirlatnuati. Inte Lloyd George'un yeni bir Yunan mparatorlugu kurma yolunda girigtigi denemenin sonucu bu olmustu; öyle ir sonuç ki, kendisini de birkaç gün içinde, politika hayatma veda etmek :orunda btrakacakti. Bir yandan Lloyd George'un güttügü politika, bir yanlan da koalisyon kabinesinin baskisi, birkaç aydan beri Muhafazakârlari edirgin ediyordu. Simdide Çanakkaleiginde onun, Churchill'le birlikte, ilkeyi görüyorlardi. iç1erindenbiri: 'Lloyd savag uçurumuna sürükledigini çok pahabya maloluyor.' 3eorge'u daha fazla tutamayiz,' demisti, hilkümeti kurmasim denediler Muhafazakâr Partinin bagma tek 3u yüzden seçtiler. olarak Law, Times'e gönderdigi Bonar Law'u. bu is için lider arihi mektupla Ìngilizierin, kcudi çikarlarm Mütteliklerin yardimi olmalan kornyamayacaklarun ileri sürdü. 'Dünya jandarmahgi görevini, tek baimiza yûklenemeyip' diyordu. Kabinedeki Muhafazakâr üyeler buna kargiyda. Churchill'in evinde >ir aksam yemegi sirasmda, parlamentoya dagitmaya ve seçimlere koalisren geklinde katilmaya karar verdiler. Bu, Lloyd George'u süresiz olarak lestekleyecekleri anlannna geliyordu. O da bu sözde baçanyi d.ognm yeri >lan Manchester'de verdigi bir söylevle perçinlemek istedi. Yine, barbar ·1anm
'bize
'e
I
.i.
400
KURTULUSSAVASI
Türklere
aliglemig olduklan 'akil atip tuttu ve son yillarda Anadolu'da maz kötülükleri' son kez olarak saylp döktü. Ancak, beg gün sonra, Carlton Club'te yapilan bir toplantida Bonar Law, son anda Curzon'un da destegini elde ederek, parlamentodaki Muhafazakâr mebuslann çogunlugunu kendi tarafma çekecek ve partinin koalisyondan ayrilarak seçimlere tek bagina kaalmasim saglayacakti. Lloyd George böylece istifa etmek zorunda kaldi. Bagbakanhktan ay'ancak rdirken sekreterine, 'Bir daha buraya ayak bÃsmayacagim,'dedi, Bonar Law'la Lord Curzon'dan, Gal bölgesi okullan için bagig istemeye gelirsem, o bagka.'6 Bonar Law Ba§bakan oldu. Âsi diye küçiimsenen bir Türk, üç yllhk bir kavga sonunda, Ingiltere hükümetini ve ünlü Bagbakamm devirmeyi bagarnugti. Romantik adam, gerçekçi adarun önünde silinip gitmi§; bir Makedonyah bir Kelt'in sirtun yere getirmi§ti.
rl
-. . --, I,
T
T
5 Frarik Owen, Tempestuous
Joumey:
Uoyd George, His Life and Times.
KIRK
ÍKÍNCÍBÕLÜM Saltanatm
Sonu
oluyordu bu arada? Bang Konferansi öncesinde, budaki durum hiç de normal say11mazdi. Baskent hâlâ Itilaf Devletlerinin Tevfik Paga hûkümetinin kâgit üzerinde hâlâ yetkisi varali altmdaydi. En õnemlisi, Halife-Sultan hâlâ dinî baskan sifatim korumaktaydi. Anik, bütün imparatorlugundan elinde kalan sadece istanbul'dan ibaretti. edip, aleyhlelkenin üst yam, Padigahm, baglanm âsi diye yasa dig ilân Meclisi HüMillet Büyûk çarptirdigi ude felva çikararak, ölüm cezasma henüz hukualtmdaydi. istanbul'da ki, da Ne var onun imetinin denetimi : bir durumu yoktu. Mustafa Kemal, Îstanbulhükümetini ve saltanat sorunlarinm nasil çöïmlenecegini Îzmir'deyken de, Ankara'ya döndûkten sonra da arkadaglaçok yta uzun uzadiya görügmügtü. Zamam gelince padi§ahhgi kaldirmay1 niyetini sezmig Meclis bu teve de tasarlamig bulunuyordu. aceden onun Rauf Bey, Kemal, Mustafa kurucusu, dött islanmaya ba§lamists. ihtilâlin yiJ.i Fuat ve Refet Pagalar, bundan sonra atilacak adimi tarti§mak için, ihtiyath yaptilar. Gazi, kådar toplanti bir sabaha süren e içki sofrasmda avranarak, onlardan bu sorun üzerindeki görüglerini teker teker bildinneTANBUL'da
neler
.
:riru
istedi.
vicdan, duygu ve gelenek bakimmdan saltanata Rauf Bey, cevabada söyledi. Yalmz, vatan haini gibi davranmig olduguñu e halifelige bagh lan ve degigtirilmesi gereken Vahdettin'i tutmadigmi belirtti. Refet Pa§a, adigahligm megruti bir hükiimdarhk olmasim uygun görûyordu. Burada hü.umdann rolü sadece, Meclise kargi sorumlu bir Bagbakamn seçoi; oldusistemini begenen Rauf Bey'le, ül;u bakanlan onaylamak olacakti. Ingiliz :ede birçok kisi daha bu dû§üncedeydiler. Bunlar Ankara hükûmetinin Ìsanbul'a yerlegmesini ve Padiplun, istikran saglamak için hükümetin itiAtatürk
|F: 26
,
.
402
KURTULU§
SAVASI
I
bari bagkam olmasmi ileri sûrüyorlardi. Ama, asil iktidar, Ïtalya'da Musst lini nasilsa, Bagbakan olarak Mustafa KemaPin elinde bulunacakb. Ali FL at Paga'ya dügüncesi sorulunca, Moskova'dan yeni dändügü için henüz ha] km duygularmi incelemeye ve böylece samut bir dägünce edinmeye vaki bulamamig oldugunu söyleyerek, kaçamakII bir yamt verdi. Mustafa Kemal, bu konuyu daha fazia zorlayamayacagim an lamisti. Arkadaëlarma saltanat sorununun henüz sözkonusu olmadigim söy ledi. Meclis'te de bu yolda bir demeç vererek mebuslari yal glirdt Yim de, milliyetçilerin ÏstanbuPda bir temsilcileri olmast gerekliydi. Gazi, böy .gimdilik
lcce Dogu Trakya'ya bir askeri vali atamaya karar verdi. Karargâln geçic olarak istanbul'da bulunacak olan bu göreve Refet Paga'yi seçti. Du arada Lozan'da baglayacak olan Baris Konferansina da bir bag delege seçmek gerekiyordu. Gazi, ismet Paga'yi bu is için nygun göräyordu, Bummla birlikte, Meclis koridorlarinda Rauf Bey'in adi ileri sürülmekteydi. Mebuslar, ismet Pa§a'nin sadece bir asker oldugunu, politikadan anlamadigim ve kurnaz yabanci d¡plomallar kargismda bagarisizhga ugrayacaira söy]üyorlardi. Ïsmet Paga, Lozan'a mutlaka gitmeliydi; ama Raul Bey'e yardimci vc askerlik konulannda darn§man olarak. Gazi, buna kargihk Ïsmet Paga'mn akulihgim, uzak görüglülügünü övüyor ve uzun süredir savag alanmda bulundugu için, bu meziyetlerinin Ankara'da gerektigi gibi degeriendirilmedigini söylüyordu. Ôrnek olarak: 'Su oturdugum masayi ahn,' dedi. ¶imdi içinizden birinden bunu devirmesini istesem, bunu iki türlu ya da üç türld, bilemediniz dört türlü yaparsimz. Ama Ísmet Papa öylesine akdhdir ki, masayi sekiz, dokuz, belki de on ayn biçimde devirir.' Käzun Karabekir'in adayhgim da, konferansta bulunacak olan Ruslarm kendisini sevmedigi bahanesiyle savu§turdu. En sonunda protokol sorunu da ortaya atildi. Rauf Bey, Ba§bakandi. Öteki devletler, konferansa Digig-Jeri Bakaniarim göndereceklerdi. Turkiye'ain de buna uymasi gerekirdi. Bu tez, Gazi'nin igine geliyordu. Avrupa'yi iyi tamyan ve uzla ma egiliminde olan Rauf Bey, kendi bildigini okuyacak, kolay idare edilemeyecckú. Oysa, Ísmet Paga'yi istedigi gibi yönetebilecegini biliyordu. Böylece, Ïsmet Pa§a'yi seçtirdi. Yusuf Kemal Bey, yerini ona birakmak için Diigleri Bakan1 gmdançekildi. Ísmet Paga bir olup-bitti kargismda kalmigo. Bu görevden korkuyor, kabul elmek istemiyordu. Mebuslar gibi o da. kendi kendini bir diplomat degil, bir asker olarak görûyordu. Oyle uzun uzun görügmelere girismek, onun igi degildi. Mudanya Konferansi bile ona agir gelmisti. Ama, kabul etmemek de elinde degildi. Biraz nazlanacak oldu. Fakat Gazi, bir kere daha, kurmay ba§kamna emir veren bir komutan rolü-
SALTANATIN
SONU
403
takmarak, önerisinin emir niteliginde oldugunu kendisine açikça bildir-
i
Gazi bundan sonra, Yunanhlann eline geçmesi, Mecliste büyük üzünlere ve yakinmalara yol açmig olan Bursa'ya gitti. Kegigdagil eteklerindebu eski Osmanli kenti, cevresindeki yamp yikilmig köyler, gehirler araida, her nasùsa saglam kalabilmisti. Bursahlar, kullama törenleri arasmGazi'nin eski Osmanh Padigahlanmn türbelerini de ziyaret edecegini uuyorlardi. Ama Mustafa Kemal, §imdi sayllan 140 bine varan ve taraf: bölgeyi kugatmig olan kuvvetlerini yeniden düzenlemek tasansmdaydi. çekilmig oldugu Ça2nu da §öylece yaptu Gruplardan birini öncülerinin ikkale güneyinde, öbürünü de Ïzmit yanmadasi kargisinda birakti, yedekrini de Bursa'da topladi. Böylece bimlar, barig görugmeleri kesintiye ugyacak olursa, kanatlardan herhangi birini kuvvetlendirmek için el altm,
i
bulunacakti.
Ismet Paga'yla Fevzi Pa§a, Bursa'ya daha önce gelmi§1erdi. Simdi [illî Müdafaa Vekili olan Kâtim Karabekir'le Refet Papa da Gazi ile be.ber geldiler. Böylece bütün komutanlan yamna toplanmig-oldu. Ozgür.klerine kavu§mus olan Bursahlar, muzaffer pagalari hayran hayran seyreyorlardi. Ortada bir sevinç havast vardi. Zafer taklarimn çabucak kurulgu caddeler, pagalarm otomobilleriyle, kurmay subaylann arabalanyla almu tu. Askeri bando marglar çaltyor; bagmda kalpagiyla çok gik duran -azi, bütün bakiglan üzerinde topluyordu. Zaferi kutlamak için verilen bir yafette, 1smetPaga'mn Lozan Konferansma atandigim bildirdi. Paga sesiçikarmadi. Her zamanki gibi gülûmsüyordu. Bakiglan, sanki orada de. lmig gibi, gälgeli, dalgmdi. Mustafa Kemal, yüksek duygularla dolu, parbir söylev vererek ondan, 'Içimizde en iyi, en kusursuz olammiz - en livenilerek damgilacak, en inaralarak dayamlacak kimse, arkadaglann en mdan2, yurtseverlerin en aleglisi; yalniz Türklerin degil, §anlanm, §erefleni, raamuslanm kurtardigi Müslüman milletlerin de saygtsira kazanmig inin,' diye söz etti. milletini Avrupa'da Türk o temsil edecekti. AvruSimdi 2hlarin 'Ísmet Pa a"ya kargt davramglar2, milletimize kargi davramglan :in Millet barig istiyordu; fakat zorlanacak olursa, sobir ölçü olacaktir Lk
una kadar savagmayi da bilirdi. Gazi övgül'erinden Kâzim Karabekir Paga'ya pay çikarmayi unutmakahramanhgi, tegkilâtçihgi, askerlikteki cesurlugu... Ba§kalaAkilhligi, e kararsizken, Kâzim Papa bir ordu kurmug, bununla dogu cephelehenüz . Milli Hükümetin gücünü ilk ni güven altma alung, saglamlagtirrug,
404
KURTULUSSAVA§I
olarak ortaya koymu§tu.Gazi, geçmigi bir daha andi: îlk mücadeleleri;.hiçbir gey beklemeden, bir gey ummadan, giristikleri fedakârhgin çilgmhk oldugunu bile bile kendisine ilk kogan arkadaglarim; Anadolu'nun kurtarihgi ve haklanm, gücünû, benligini kavramig bir Türk milletinin doguguyla sonuçlanan üç uzun yih. ¶imdigeriye yapilacak iglerin en zoru kalmigti: Zaferden sonuna kadar yararlanmak. Bu yararlanmadan ne anladigim, bir aksam bir sinemada zafer §erenyapilan büyük bir toplantida belirtti. Üniformalargiymig savag öksüzlene ri yarmki kugagi, ögretmenler bugünkü kugagi simgeliyordu. Pa§alar arkasma kocaman bir Türk bayragi asumig olan platforma stralanmiglardi. Gaziden ba§ka bepsinin üstünde üniformalan vardi. Yalmz o-her zamanki gisivil elbiselerini bi yk, ba§ma astragan kalpagmi, üzerine de Ankara'daki glymigti. Toplantida kadmlar erkeklerden daha çoktu. Gazi, onlara: 'Siz bizim hesabimiza egitim savagma kazamn, memlekete bizden fazla hizmet etmig olursunuz dedi. 'Sizi bu sava§a çagmyorum.' Erkeklere de: lu andan baglayarak kadinlarimiz ülkenin toplumsal ya§amma katilmayacak olurlarsa hiçbir zaman tam anlamiyla geligemeyiz,' dedi. 'Sonuna kadar geri kahr, Bati uygarliglyla hiçbir gekilde boy ölçügemeyiz.' Sonra koluyla genig bir hareket yaparak sözlerini säyle bitirdi: 'Eger çagdas ya§ayt§a ayak uydurmak, onun yükledigi zorunluklart kabul etmek istemezseniz, bütün bu yaptiklarmaz hiçbir ige yaramayacaktir. Köhne geleneklere simsiki yapt§ip durursamz, cüzzamlilar, paryalar gibi yapayalmz kahrsimz. Kigiliginizi koruyun; ama Bati'dan da, ileri bir millete gerekli olan geyleri alm. Yagaylgimzi, bilime ve yeni dügüncelere nydurun. Siz bunu yapamazsamz, günü birinde onlar sizi yutar.' Uzun bir alkig koptu. Kadmlar heyecandan aghyorlardi. Bu, gelecein ilk belirtisiydi. Gazi, Ïzmir'in için için yanan küllerine bakarken, Falih Rifki'ya bu gelecek için: 'Samyorlar ki,' demigti, istedigimi elde ettim, her gey bitti. Oysa asil bundan sonra bir geyler yapmaya baglayacagiz. Gerçek igimiz gimdi baghyor.' Mustafa Kemal, Fikriye'yi Ankara'dan Bursa'ya getirtmigti. Halide Edip, gelirken onlarla gebir digmda, yolda kargdagti. Gazi, arabadan inerek Fikriye Hamm'1 Münih'te bir sanatorynma gönderecegini söyledi. Veremdi. Hastahgi son zamanlarda ilerlemig, Ankara'daki doktorlar, uzmanlar tarafmdan bakilmasmi gerekli görmüglerdi. Gidiginin saghk nedenlerine dayandigi kolayca söylenebilirdi, ama Mustafa Kemal'in kafasmda bagka nedenler de dolagiyordu. '
'artik
SALTANATIN
SONU
405
Fikriye, Gazi'ye Bu, baglantiya son vermek \çin uygun bir durumdu. "Benbaglam1§ti. Oysa onun, bagkalanmn hastahglyla ugragmaya ta.k olmaya sinirleniyordu. Emmülü yoktu. Fikriye Hamm'm kendisine yapigmasma "Ondan için kargdamig olan bir kadindi, o kadar. Ancak , isteklerini bir zaman Kemal hiçbir kadma uzun sûre baglanamazdi. Fikriye ise hayatiustafa "Birkaç dönemini temsil edlyordu. Ona, bundan sonran artik sona ermig olan bir veremezdi. Halide Edip, Fikriye'nin Münih'e gönya§amt için biçbir gey acele gidigte' izmir'in etkisi oldurilmesini uygun bulmakla birlikte, mu anlamigti. arka'Veda edebilir miyim? dedigim zaman Mustafa Kemal Paga, çekildi. geri Fikriye Hasmdaki otomobilin kapasim açti. Kendisi san1rug oturuyordu. Ellerimi yakaladi. Kürkünün nim, kürklere anlaghyoriçinde çok zayif görünüyordu. Degismigti. Hasta oldugu istirap maskedu. Gülümsemekte bile güçlük çekiyordu. Bu yüz bir
"Ïn 'bu
siydi.
...'Ben Avrupa'da bir sanatoryuma
gidecegim. Doktorlar iyi olursun
diyorlar.
Fikriye Hamm. Keyke bu kadar uzatmasaydiniz. gitmek istemedim. Fakat, Paga israr etti. Bir iki gün Istanbul'da kalacagim. sonra sanatoryuma degil mi? gün de Paris'te kalip, daha önce kendime giyecek birkaç
gey yaptirmak istiyorum.' Zavalh, nas11 bir endigeyle yüziimü inceliyor, Paris modeli giyeceklerle tekrar göze girecegini umuyordu. Boyauna sanldun. O kadar acidun ki, gözyaglanmi zor tutabildim. 'Ïyi olacaksunz,' dedigim zaman, 'Ïnçallah,' diye o da boynuma saaynldun. nldi, yanaklanmdan öptü. Ben de veda ederek
kaFikriye Hamm, Ìstanbul'a Refet Paga'mn yamnda gitti ve böylece, nasil zaferinin kutÍstanbul'da NIustafa Kemal'in Jerin tuhaf bir cilvesiyle, isteyeLandagmida gözleriyle gördü. Gazi, Refet Paga'ya verdigi talimati Trakya' Dogu yetki alam yalmzca olarak, rek kesin tutmannäti. Kuramsal üzerinde ydi. Gidiginden bir akgam önce, Gazi'den Ístanbul'daki tutumu begazeteciyle Bursa'da birkaç almak Ama, istedi. daha belirli bir direktif yetinip, selâmlamakla üsabbapça raber masada oturup konugan Gazi, onu Ayni beraberiz. beri bagmdan igin vaatte bulundu: 'Dostum,
tünkörn bir geyleri dügündügümûzü bilirsin.'
406
SAVASI K.URTULUS
-
Refet Paga'nm Ïstanbul'da kargilanigi çok gürältülü oldu. Bindigi geyaklagtigi strada, Bogazm iki yakasindan kopan binlerce sandal, çevresini sardi. Hepsi kirmizi beyaz Türk bayraklarlyla, yegil Müslüman sancaklanyla, renkli kurdelelerie donannusti. Galata köprüsü de baglan basa defne dallanyla bezenmisti. Her evin, her kubbenin, her minarenin üstände bayraklar dalgalamyordu. Evlerin digi hablarla bezenmigti. Bütün caddeler zafer taklanyla donatilmg, üzerlerine Gazi'nin ve öleki komutanlarin fotograflanyla, kurtulug kahramanlanm ve. Türk milletisavagi nin gücünü, kuvvelini öven yazilar asilmisti. On binierce insan, caddeleri doldurmus, bekliyordu. Köpriinün yanindaki büyäk meydanda, kadinlar ayn bir grup halinde toplarmiglardi. jçlerinden çogu peçesizdi. Evlerin damlari, camilerin kubbeleriyle minareleri, hattâ limanlardaki gemilerin direkleri bile salkim salkun seyirci doluydu. Refet PaSa'mn gernisi yaklagirken, bir yandan Bogaz ve Haliç'teki bütün gemilerden yükselen sagir edici dudúk sesleri, bir yandan kiyadaki kado, erkek, çocnk herkesin avazi çiktigt kadar bagirmasmdan kopan ugultu, havayi parçalayacakti sanki. Veliaht Abdulmecit Efendi'ain yaveri, vapura gelerek, keridisini kar§iladi; efendisinin bu mut1u zafer karsismda sevinç duydugunu ve Refet Pa§a'nin geliginin Trakya'da adaleti, güvenligi, Luzuru saglayacagmi umdugumt bildirdi. Refet Papa tegekkür için verdigi con pla, hukümetin Halifelik veliahti balunduguna degindi. Karada, aralanada Padi§ah adina 'Hog geldiniz!' diyen Hünkâr yaverinin de buÌundugu bir beyet tarafindan karsdandi. Orada anlamh bir konusma yaparak, 'Yüksel Halifelik Makainma' karp olan dini baglihk duygularim belirtti, fakat ne padigahhktan, ne de sultamn kendisinden söz etti. Oradakiler birbirlerini anlamli anlarnh süzdäler. Yaverin yuzü sararmiga benziyordu. Kargilayici heyetin öteki üyelerine de aym gekilde davrandi. Sadrazam Tevlik Paga'mn hog geldiniz dilegine tegekkür ederken, bunu sirf ona kargi duydugu kipisel saygidan dolayi yapligru açikça belirtti, yoksa Anadolu böyle bir hükümetin varhgim tammiyordu. Daha sonra, Dahiliye Naziri adma okunan bir nutka verdigi karphkta, candan tegekkürlerini dile getirdi, fakat böyle bir nazir tammadigmi da ekledi. Refet Paga parmakhktan digan çikmca, halk, polis koridorunu yararak çevresini sardi, otomobiline kadar omuzda tagidi. Bûtün geçtigi yollarda herkes ellerindeki bayraklari ve Gazi'nin defne ve çam dallanyla çerçevelenmig resimlerini salhyordu. Üstü basi tertemiz, canh, ufak tefek bir adam olan Refet Pa§a halkm çoskun alkiglanyla duygulandigim gizleyemiyordu. Dogruca Fatih'in türbesine gitti. Burada dua ettikten sonra, toplanmi, Haliç'e
SALTANATIN
SONU
407
g olan õgrencilere kisa bir söylev vererek, babalannm fedakârligi yoluykazaralan bu zaferin, aslmda gençligin iaferi oldugunu belirtti. Daha yúk bir halk kalabahgma, türbede yatam öven sözler söyledi. Bu kenti lara bu buyü.k Türk komutam vermisti, ellerinden almmasma hiçbir rk izin veremezdi. O. ana kadar yer altmda çalismig olan milliyetçi kuruluglar rneydana ap da Mil1î Ulküye baghhklaruu sevinç içerisinde ortaya atmca, üç ylln beri birikmig olan heyecan büsbütün pallak verdi. Senlikler günlerce rdü; Refet Papa, Ayasofya'daki Cuma namazmdan sonra minbere çikak camideki büyük kalabalik kargisinda konustugu zaman, en yüksek nokVa ermisti. Dinleyenlerden çogu hiçkinklanm tutamadilar. Zarif, enerolan Refet Paga'ya, bu milli c, güzel konugan, her zaman her yerde hazir öpmek, üze_hraman rolü yakigmisti. Çevresindeinsanlar, üräformasim aden hatira olarak bir geyler koparip almak için itigip kakigmca, Refet iga Öylebagirmaya ba§1adt: 'Beni öldûrecekler, parça parça edecekler. se sevivorlar beri.' Trakya'ya gitmek üzere ÏstanbuPa gelen bir milliyetçi jandarma birlisokaklardan geçerken alkiglarla karylandi. Yabancilarla Levantenler >zden uzak duruyor ve milliyetçilerin bu cakasmm bir saman alevi gibi tilaytp sönecegini, sonra her geyin yine eskisi gibi olacagim dügünerek :ndilerini avutuyorlardi. Bu sirada, Padigah unutulup gitmi§ti. Onu tek iutmayan, 'Kahrolsun Yild2z'daki alçak herif" diye bagiran bir ögrenci söz pluluguydu. Padigalun Refet Paga'mn boyuna halk egemenliginden mesinden, biraz telâga kapildigi söyleniyordu. Refet Pa§a, MütteÏiklerle derhal iligki kurdu. Kisa zamanda, kargihkviski içerken, Harington'la ahbapliga girigti.. Artik Mudanya Anla§masi azalandiktan sonra, Ïngilizlerin gehir üzerinde eskisi gibi siki bir denetianlamigti. Bu tutumdan yararlanarak, milliistemediklerini sûrdürmek i ,
tçilerin gücünä belirtecek hiçbir firsati kaçirnadi. Ïggal kuvvetlerinden zakelle birtakim isteklerde bulundu; bunlann çogunu da elde etti. Mütfikler, daha siddetlidavramglara giri§tigi hallerde.bile, tepki göstermediSubaylan, sorun çikarmamak için emir r; hafif protestolarla.yetindiler. gevgemeye baghmigt1. Eskiden o kadar güçlü olan iggal mekanizmasi,
rdu. Milliyetçiler, idare alanmda da Padigah yanldanm bir yana ittiler. Milli naca hainlik edenlerden öçlerini ahyorlardi. Dahiliye Nazinyken Mustafa emal'i ka nun digi ilân eden Ali Kemal, i§gal kuvvetlerini destelle_
408
KURTULUSSAVASI
yen ve direnig hareketini yeren dügmanca tutumunu daha sonra gazetec Milliyetçiler kurban olarak onu seçtiler. Bir ak oIarak da sûrdürnügtü. gam, milliyetçi sivil polisler, onu Beyoglu'nda bir berberde, 'Büyûk Mille Meclisi adma' tutuklayarak bir motora bindirdiler. Agzun kapadiktan son ra Müttefik devriyelerinin gözûne çarpmamak için yan sönmüg igiklarl: yol alarak, artik milli ordunun elinde bulunan Izmit'e götürdüler. Orada sabahleyin erkenden hükümet konagma getirilerek, sorgusu yapilmak üze re, komutammn kargisma çikar21di. Fakat, ögleyin, tekrar hapisaneye götü rülürken, pesine talalan büyük bir halk toplulugu, nöbetçileri dagitarak Ali KemaPi linç etti. Ali KemaPin ölümü, Yildiz Saraymda
büyük bir telâg uyandirdi. Padi-
Îzmir'in kurtulugimdan beri hangi Lutumu takmaca ma keSin OlâraÏW karar veremiyordu. Abdülhamit'in bagmagelenler bir türlû aklmdan çikmi yor; bir an Ïstanbul'dan aynlmay1 dügûnüyor, arkasmdan milliyetçilere kar§ah,
gi bir af gösterisinde bulimrnay1 tasarhyordu. Artik kendi emrindeki görevliler de çekilip gitmeye bagladigi için, Harington'dan koruyuculanm artirmasim istemisti. Böylece yabancilar tarafindan korimmakla hâlâ tahtim kurtaracagi düüncesiyle, Refet Paga'yi huzuruna kabul etti. Refet Papa, kargismda redingot giymig, yaglaurug bir adam buldu. Ni§anlarim takmamigt1. Yanmda, çökmüg Ímparatorlugunson sembolü gibi, bir tek yaver vard1. Yeni devrit genç generali Refet, ûniformasi içinde dipdiri, befinde tabancastyla karysmda durdu. Merasime önem vermeden söze girigti: 'Efendimiz,' dedi, günkü durum daha fazla sürüp gidemez. Türkiye'de, biri Ankara'da, biri Îstanbul'da iki hükümet olamaz. Olaylann gücùne boyun egerek hükümetinizi istifaya çagmp, milletin yararma olmayan bu ikilige son vermenizi dilemeye geldim.' Vahdettin, vakit kazanmak istedi. Ïki hükümetin birlegmesini dügündileklerini ögrenmek istedigini söylemeye hazir oldugunu ve Ankara'mn di. Refet Paga, bunun üzerine kendi sorumlulugu altinda konugarak, daha önce Gazi'ye de anlatung oldugu dügüncelerini Padigaha açikladi. Padigall megruti bir hükümdar olacak, Meclis'in seçtigi vekilleri atayacak, onlan onaylama haklani elinde tutacak, fakat veth hakki olmayacakti. Yine de bu arada, geçmig bir devrin adami olan ve artik milleti temsil etmeyen imdiki nazirlari igbagmdan uzaklagtirmasi §artti. Vahdettin kaçamakli bir yol tuttu. Madem ki, bu andan sonra megruti bir hükümdardi, öyleyse nazirlanm igten uzaklagtirmadan önce onlara da'bu-
SALTANATIN SONU
409
Refet Paga, Padigaha, bir karar verecekse, gu, anda verSultan tellifi kabul ediyorsa, Ankara'ya bildirecek ve hükäLetin çahgacakti. Ama Vahdettin kendini yenilmig saymak almaya onaysm temedi. Hâlâ bir gey oluverecek de tahtim kurtaracakmig gibi bir umuda ipigrug duruyordu. Görügnieyi burada kesti. Refet Paga, Gazi'ye, 'Padi§ain görügü bizimkinden çok ayri,' oldugunu bildirdi. itilâf Devletteri, tam bu kritik anda yine uygunsuz bir is yaptilar ve vermig Sylece Mustafa Kemal'e, harekete geçmek için bekledigi firsati konferanslarda olEdular. Hâlä protokola baglamp kalarak, daha önceki MecBüyük Millet agu gibi bu kez de Lozan Konferansma, hem Türkiye si Hükümetini, hem de Babiâli Hükümetini birarada çagirdilar. Mebuslar bunun üzerine fena halde öfkelendiler. Bunu, ûlkeyi yabanLlann gözünde ikiye bölmek için Padigahm yeni bir manevrasi gibi göstearkasmdan kürsäde söz aldi. Hükümetin ci:n on alti konusmaci, birbiri ayetlerini uzun uzur tekrarladilar: Istanbul'un Lozan'a temsilei gönderlesi vatana ihanet sayllacakti. Hariciye Vekill olarak ilk kez söz alan Íslet Paga, bu çifte çagnmn Mudanya Anla§mastna aykm oldugunu ileri
emasigerekirdi. .esini söyledi.
urdü.
Pratik Saltanatin kaldirilmusi için psikolojik an gelmi bulunuyordu. seçti. Paçözum yolu Jetodlanm elden birakmayan Gazi, hemen bir orta eden biligabbkla balifelik birbirinden aynlacakti. Cismani iktidari temsil incisi kaldir21acak; ruhanî iktidan temsil eden ikincisi, birakilacakti. Bu klidar, görevi dini olacak, fakat hiçbir gekilde siyasetle ugragmayacak bir ehzadeye devredilecekti. 'Osmanh imparatorlugununyikildigmi, yeni bir göre, egemenligin millete ait f ürkiye Devleti'nin dogdugunu, Anayasa'ya >ulundugunu bildiren bir önerge hazirla di.' yolumm hem Padigahi uzakla tirmaya, hem de Meclisteki çözûm Bu .
Mustafa linci unsurlart yatistirmaya yetecegi umuluyordu. Ancak bunlar, çagirma(emarin kisisel dügmanlariyla da birlegerek güçlenince, baginp muhahfleri kendi alanlarmda sikistirdi. Adliye Vekilira bagladilar. Gazi, iin de yardimiyla, Ïslâm tarihi üzerinde iyice bilgi edinerek, lialifelikle paaynlabilecogini öne 3i§ahhšm geçmigte de ayn oldugunu, gimdi de pekâla geçtikadt her nrdü.Konugmasi, Meclis'te bir firtma kopardi: 'Vahdettin' ediyorlardi. Arkagürültä diye mebuslar: 'Allah bagiriyor, kahretsin!' e görügülJan, çe§illi öneriler, birlegik olarak toplanan üçIü bir komisyonda fü;. bilgiç bir hoca kürsüye çakarak kih kirk yararcasma bitmer tükenmez dinliyordu. diller saylp dökmeye girigti: Gui, bir kägeye çekilmig, sabirla halifeligin efendiler, Kendi de-yisiyle: 'Ser'iyeEncümenine mensup hoca
-I
.
410
KURTULUSSAVASI
sullanliklan
ler.'
aynlamayacagmi,
bilinen saçmakklara
--
dayanarak
iddia etti-
Bu ige gerçekçi bir görüs getirmek partti. Gazi'nin görûçüne göre sorun, halifeligin gücûnü Meclis'inkiyle bagdagtirabilecek bir formülbulmaktaydi. Kendi taraftarlarmm bile kararsiz olduklanni görünce, artak komisyon bagkanmdan söz aldi. Õnündekisiranm. üstüne çikti. Yüksek se sle gunlan söyledi: 'Efendim, egemenlik ve sultanhk hiç kimse tarafmdan hiç kimsebilim icaindir diye, görügmeyle, tartigma ile verilemez. Egemenkuvvetle, lik, sultanhk kudretle Osmanogullan, ve zorla almtr. zorla Türk milletinin egemenlik ei sultanligma koymuglards; ve bu tasallutlarmi alti yüzylldan beri sürdiirmüglerdi. Simdi de, Tiirk milleti bu saldirganfarm hadlerini bildirerek, egemenlik ve sultaaligini. bagkaldirarak kendi eline,. bilflil alsms bulunuyor. Bu bir olup bittidir. Sözkonusu olan; millete sultanhgmi, egemenligini barakacak Imyaz, birakmayacak mayxzsorunu degildir. Mesele, zaten olap bitmig bir gerçegi açIga vurmaktan ibarettir. Bu, behemehal olacaktir. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, diigünceme göre, çok iyi olur. Aksi takdirde, gerçek vine usulü dairesinde. belirtilecektir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir? ye,
Bu, bir giddet tehdidi demekti. Gazi, arkadan uzun uzadlya birtakun 'bilimseP açiklamalarda bulundu. Bunun ûzerine Ankara mebuslarmdan bir hoca, 'Affedersiniz elendim,' dedi. 'Biz sorunu bagka bir görüg açismdan dügünüyorduk; açiklamamz bizi aydmlatrmg oldu.3 - Mustafa Kemal böylece, politika alamndaki taktigine uygun olarak, inandirma ve korkutmayt birlestirmekle dâvay! ortak komisyonda çözüme hagladi. SimdiMeclis'e verilen kanun tasarisi iki maddeden ibaretti. Birire cisi, tek kisi egemenligine dayanan Ïstanbul'daki hükümet biçiminin -Ïngilizierin gehri i§gal eLtigi- 16 Mart 1920 tarihinde sona erdigini bildiriyordu. lkincisiyse, halifeligin her ne kadar Osmanh Imparatorleguna ait ise de, Türk Devletinin mali olòugunu ve Meclisin 'Osmanh Hanedani içinden bilgi ve karakter bakimmdan en uygun gõrünen kimseyi' halife olarak se çecegini ilân ediyor; isläm tarihinde ilk olarak cismani ve ruhanî iktidan kanun yoluyla birbirinden ayiriyordu. 2 3
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk. Hoca Mustafa Efendi, Gazi Mustafa Kemal; Nutuk.
SALTANATl·N SONU
411 -I
Gazi, ad okunarak yoklama tekliÏine karsi çikarak, 'Buna hacer yokmemleket r, ve milletin bagimsizhämi sonuna kadar koruyacak temel illeri Yüksek Meclis'in oy birligiyle onaylayacagim samrun.' dedi. Ba§n, kanunu oya sundu, oy birligiyle kabul edildigini söyledi. 'Yalmz menbir ses isitildi: «Ben muhalifim!» Bu ses, «Söz yok!» sedalarlyla bogul." Toplanta, artik Arapca degil, Türkçe okunan dualarla sona erdi. çöküs ve Mustafa Kemal:.'Iste efendiler,' diyor, 'Osmanh saltanatura ahs tõreninin son safbasi böyle geçmistir.' Meclisin aldigi karar Ïstanbul'a ulagir ulagmaz, Refet Paga, Müttefik asek Komiserlerine, Bablâli hükümetini Türkiye Büyük Millet Meclisi ma devraldigini bildirdi. Tevfik Paga, 4 Kasim 1922'de Yildiz SaraymPadi§aha Osmanh Ïmparatorlugununson hükümetinin makam mühürleli teslim etti. Müttefikler, Türkiye'nin iç iglerinde tarafsizliklanm bildirler. Kentin yetkilileri, geçici olarak 'Saltanati Milliye! diye nitelendiriemri altma ci rejimi tarryarak Refet Pa§a'yt ziyaret ettiler ve Ankara'mn rdiler. Ïstanbul'dabir kez daba, 'Yagasm Saltanati Milliye! Yagasm Mec!' diye bagmlarak genlikler yapildi. Be sirada Sultan, çevresindekilerden çogunun ka çip gitmig oldugu yeroturmaktaydi. Padigahin yerinden zorla atilmasimn halkta uyandihâlâ . cagi tepkiyi hesaba katan Gazi, beklemeyi daha uygun görüyordu. Vahttin, Rumbold'u çagirtarak uzun ve sikmtill bir görügme yapt1. Kendisiverihnesini artik istedi, ama bog yere. Rumbold ona, ÏngilizÏerin . güven akara hükümetinden bagka kimseyle görügemeyecelderini bildirdi. Budigmda bütün verebildigi Padigah, kargisinda anî söz, bir tehlike tahtibirakmak, ya da birakmadan çekilip gitmek isterse, kipisel güvenliginin glanacagi oldu. Rumbold, biraz sonra Lozan'a gitti. Gitmeden önce Haigton'a, Padigahm hayatmdan sorumlu olacagim söyledi. Eger durum daciddilegirse, Padi§ah, baghhäma güvendigi Mizikacibagisiyla Haring,
. a.'a
haber yollayacakti. Vahde ttin, hâlã kade rinden
kurtulmaya çabgarak, Mabeyincisini Regönderdi Gazi ile hemen görligmek istedigini bildirdi. AnkaPaga'ya t ve gelecek bir temsileiyi kabul etmeye hazirdi, Gazi'ye bunu mektup da telgrafla açik olarak bildirecekti. Mustafa Kemal ve Rauf Bey Vah.ttin'den haber bekledi. Ama hiçbir mektup gelmedi; Refet Papa da Padihm yakmda kaçmak niyetinde oldugunu anladi. Bimun üzerine Sultamn 'dan
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
4
-
KURTULUSSAVAsyI
412
deniz yaverini, onu gäzlemekle görevlendirdi. Yaver yakalatur da görevin den atilacak olursa, ona baska bir is bulmaya söz verdi. Padigah, 10 Kasimda, sanki bir gey olmamig gibi, cuma selâmhšmd; bulundu. Arabasmm içine büzülerek, Saraydan çikti. Üzerindesadece bi subay ûniformasi, bagmda da bir kalpak vardi. Nisanlarim takmamigti. Yü Padigah degil de gölgesi denecek kadar solmustu. Ar zü berbatti..Rengi,
.
kasmdan yalmz siyahi harem agalanyla birkaç yaveri geliyordu, bagka kim secikleri yoktu -ne ulema, ne pagalar; ne de, hükümet kalmadigina göre nazirlar- Gören, bir cenaze alayi samrdi. Küçûk kafile camiye gelince, mû ezzin ezamm okudu. Ama artik vüce ve muzaffer Padigahla büvük hane müminle$n basi ve Halife adma. $on Padigah, bi dan adma degil, sadece makine gibi riibsuz ve cansiz, arabasmdan indi ve son selâmhk resmi içi: camiye girdi. Az sonra
Harington'a giderek Sultamn kendisini tehli Ingilizlerden kede gördügünü ve ona hemen alip götürmelerini istedigin söyledi. Harington, Padigahtan dogrudan dogruya bir dilek olmadan hare kete geçmek istemedi ve elinden yazih bir kâgit aldi. Simdi,kendi söyledi «canli» olarak çikarmak' sorunuyla kari gi gibi, 'Son Padigalu saraymdan altmda ve milliyetçi ajanla Bu iyice korunma da, kargtya kalm14tl. Saray bir Harington, emrindelt için hapsinde kolay is degildi. bulundugu rm göz subaylardan yalmz birkaçma açilarak, bima göre bir plân kurdu. Padigah, aldigi talimata uyarak, maiyetindekilere, o geceyi Merasin Kõëkünde geçirmek istedigini söyledi. Bu kögk, bahçenin uzak bir ucunda Îngiliz barakalanum bulundugu alana giren Malta kapisuun yambagmday di. Bu istek, hiçbir kusku uyandirmamigt1. Oglu ve kendisiyle birlikte gide cek olanlar gelip kögkte Padigaha katildilar: Bag mabeyincisi, Mizikaciba isi, doktoru, iki sadik kâtibi, bir uçak, bir berber, iki de harem agasi, hep si dokuz kiplydi. Vahdettin bütün gece, çevresindeki yaldizh pirinç masala Mizikacibagi,
kivmetli taglanma ve daha bagk tabancalarla mücevherlerinin, degerli egyalannm sandiklara yerlestirilmesini, baglarmda durarak, bekle di. Egyalar arasinda, Sultan Selim'e ait som altmdan küçãk bir masa d
üzerinde
vardi.
Küçük grup sabalun altismda kögkten çikti. Kaplyi bir harem agasi as üzerlerinde Kizilhaç igareti olan iki Ingiliz cankurtaram bekli Digarida, ti. yordu. Yakmdaki geçit alamada da bir Îngiliz müfrezesi talim yapiyordt Arabalara biameleri için merdiven konulmugtu. Bardaktan bogamrcasm bir yagmur yag1yordu. Sultamn gemsiyesi kapiya takildi. Ama en sonund kimseye görünmeden yola çiktilar. Harington, Tarabya'daki evinde saba .
I
SALTANATIN SONU ivaltismda
413
jambonlu yumurtasmi yerken yagmura baktyor ve- erlerin,
de bir havada geçit yaptirmaya kalkan subaylanna deli diyeceklerini düSultanla bulu§acagi Tophane'deki tersaneye giderken, oraya yerlestirmig oldugu subaylarm yagmur altinda umursamazlil
m1§t1?
lâstigi Aksilik pek önemli degildi. Padigalun bindigi cankurtaramn tlarms, hemen degistirilmesi gerekmigti. Ama, çok geçmeden geldi. Hagton ve Henderson, Sultani selûmladiktan sonra, deniz kuvvetlerinin bir >toruna bindirdiler. Motor onlari, Îngiliz Malaya zirhhsma götürdû. YolHarington, Padigah belki bu tarihi olaym hatirasi olarak sigaGeneral , tabakasim hedlye verir diye bir umuda dügtä. Vahdettin bunun yerinc, ndisine, geride kalan ben kansun emanet etti ve arkadan gönderilmeleti
tirmanmaya bagladi. istedi. Sonra savag gemisinin merdivenlerini Gemiye çikmca Harington, Padigaha artik Ìngiliz topragmda ve gü-
oldugunu söyledi ve nereye gitmek istedigini sordo. Vahdettin'in ellikle gitmek istedigi bir ycr yoktu; Malta adi ileri sürülänee kabul etti. oktoruna, kardan ve kizlan için bir mesaj yardirtti; bunu harem agalaidan biri götürecekti. Doktor sinirinden, yazarken bir yanlig yaprugh. Paiah yalmz o anda sogukkanbligim elden kaçirdt Öfkeyledoktora dõnek, asil kendi hakkiyken, maiyetindekilerin gagkmhga kapilmasim yüzüne niikte
Resmî vedalagmalar bittikten sonra Malaya gemisi, Sarayburnu'au döaçildi. Henderson, Elçilige dönünce, Rumbold'a yazrek Marmara'ya mektuba oldugu bir not ekledi: 'Her §ey yolanda, Zatiçahane 8.45'de 4 alaya'daydi. Blitün i§ bir aksilik çikmadan baçan1di. Girigi için memnu-
Gerçekten de bu is, kimse karismadan ve görûnü§e göre Türklerden olup bitmisti. Refet Paga, Padigahm kaçagimnyakm oldugunn seulemigd. Babiãli'deki yatagmda, ajam deniz yaverinin raporunu beklerGünes dogduktan biraz sonra yaver, tel⧠:n; gözûne uyku girmemisti. inde, saçibasi karisik, ayaklannda terlikler, odadan içeri daldi 'Sultan. 1çti', diye haber verdi. Kögkün penceresinden, onun Ïngiliz askerleri eglibindigini görmügtü. Daha önee bunu belli eden hiçnde bir cankurtarana Kögkünde gecelemekle, uygular. belirti elmamigt1. Vahdettin, Merasim
Ebersiz
414
KURTULUSSAVASI
-
digt hilenin bagartya ulagmasini saglamigti. Yaver, suçluluk ve korku nöbeti içinde saraydan chgari firlamig, aya goda terliklerle bir buçuk kilomet.re kogmug; sonra bir araba bularak, ger kalan dört kilometrelik yolu. yagmur ve çamurun izin verdigi kadar luzl, alarak Babiâli'ye gelmisti. Simdikendisi ne olacakti? Verilen görevi yapa mamisti. Sinir bunalimi içerisinde Refet Pasa'nm inšafina sigunyordu. Refet Paga, omzunu okgayarak onu yatigttrdi: 'Haydi gii uya ben de uyuyacagim,' Yatmadan önce Gazi'ye bir telgraf çekerek, Vahdettin'in git tigini bildirdi. Birkaç saat sonra uyandigi-vakit, gelen cevabi verdiler. Sul
tan'in kaça§mdan kimin sorumlu oldugu soruluyordt. Elinden gelse, 'Ben! diyecekti. Bunun yerine, 'Hiç kimse' diye cevap verdi. Bu, lyi bir çözüm ol musta. Milliyetçiler, Padi§ahi tutuklaylp sürgüne göndermek gibi çirkin bi durumdan kurtulmu-31ardi.Kendi istegi ve kâlirlerin yardimiyla kaçm1§ liaksizhga ugramig biri gibi görünecek yerde, bütün islâm âleminin hakaretine nŠramak durumuna dügmügtü. Refet Paya bundan sonra, aldigi talimat üzerine, Sultan¯in amcazadesi Veliaht Abdülmecit Efendiyi ziyaret ederek, Büyük Millet Meclisinir Halifeligi kabul etmesini diledi. Abdülmecit elli olarak kosullanna nygun dört yaginda, saghkli ve aydm bir adamdi. Liberal dugüncelerinden dolay] Abd ülbamil tarafmdan politikadan uzak tutuldugu için, bog vakitlerinde kendini sanata vermig, Sarayin bahçelerini dúzenleyip güzellestirmig, musikide usta olmus; bir tablosu, Abdülhamit'in ölümünden sonra, Paris Saloun'nda sergilenecek kadar resim yapmayi da bagarmigtil Koyu bir Müslüman olmasina karsm, çagdag dügünüglübir adamdi. Milliyetçilere kargi de sempati göstermisti. Simdi,kendisini, Meclis'in kararlanna uymakla yükümlü tutan bir belgeyi imzalayarak Halife oluyordu. Erlesi gün mebuslar gizli ottrumda toplandilar. Rauf Bey, Vahdettin'in Muslüman diinyasma kargi yaptigi çegilli hainlikleri anlatti ve mebuslardan yeryüzünde Peygamberi temsil edecek yeni birisini seçmelerini istedi. Ulemadan hatiri sayihr biri kendisini destekledi. Once, tahtmdan çekilmemi§ olan Padigah sorunu halledildi. Arkadan, Halifelik için Abdülmecit'in adayhgi ileri sürüldü. Hocalar gayrete gelmis, Halifenin gücü ve görevleri üzerindeki görür lerini can sikacak kadar uzun boylu sayip dökmeye baglamiglardi. Gazi, onlari bir süre kendi aralarmda çekigmeye b1rakti, sonra iyice bir yola getirdi. Onlara anlatti ki, bu gayet kolay bir sorundur. Bazi konugmac11ann 5
Sonradan Refet Paga'nin da bir portresini yaparak kendisine hediye etmigtir.
SALTANATIN SONU
415
cerinde durdugu gibi, islâm ûlemini degil, sadece Türk milletini ilgilenrnektedir. Mille tin bütün of arak elinde bulundiirduguegemenlik de, HaEenin kan§abilecegi bir seyde.gildir. Butün istenilen sey, kaçak Halifenin .dirilmesi ve yerine yeni bir dini önderin seçilmesidir. Böylece en sonun1, Abdülmecit'in Halifeligi çogualukla onaylandi. Halife, bagh oldugu kogullan bir bildiriyle Ïslâm âlemine açiklayaikti. Ancak, bunun da hükümetin onaymdan geçmesi gerekiyordu. içinde yasete deginen hiçbir gey buituimayacak, yalmz Meclis tarafmdan Halife çilmekten duydugu mut1ulugu bildirecek ve Vahdettin'in davramgini yecekti. Abdülmecif in Halifelik töreni bir cuma günü yapildt Milliyetçiler, tönin kisa sürmesine özen gösterdifer. Abdülmecit, Fatlh'in giydigi geÏeiksel sank ve cübbe yerine, redingot ve fes giymisti. Topkapi Sarayinda r Mechs heyeti tarafmdan karplandi ve kendisine, üzerine görevinin koyazalmi§ bir parsömen verildi. Karsihkh söylevlerden sonra, Peyunber'in kutsal entanetlerinin bekçiligini üzerine aldi. Yalmz, cismari ik.lann sembolü olan kihç kendisine verilmedi. Yeni Halife, soera yanmda Refet Paga ile birlikte Fa tih Camiine gituzunlugu, Türene kaLilan arabalarm Padigah'in tahta ç1kig törerderini ttirlatlyordu. radikal Bu da bazi görüglü mebuslann hoguna gitmedi. Ìlk .lâmhk narnazi, Fatih Camiinde kilmdi. Önce,bando yeni Ïstiklâl Margçaldi. Arkadan, Türkçe hutbe okundu. Son olarak da, Halife, Büyük .illet Meclisine bir te§ekkür telgran gönderdi. Eu telgraf, bazi tutucu meIslarm isran üzerine ayakta okundu. Dügük Padigah Vahdettin ise bir süre villaya yerlesti. Rumbold'un ptigi son görû;meden sonra, Ïngiliz Elçiligi, Sultan'm paralanyla kiymetogyalannm digarya gönderilmesine aracihk etmi§ti. Böylece, yayamasibol bol yetecek parasi oldu. Gidiginden bir ay sonra harem agalanndan ri, egleriyle, ailesini ahp götürmek için ÏstanbuP a geldi. Osmanh Împaratorlugu'nunyrkihgi ve çökügünün son perdesi de bäykapandi .llari
l
KIRK
BÖLÜM ÜÇÜNCÜ Lozan Görügmeleri
ÏSMET PASA, Lozan'a içinde derin bir kugkuyla gitti. Omuzlarma, istemedigi bir sorumluluk yüklenmi§ti. Degil yalmz kendi meslek yagann, ülkesinin gelecegi de buna bagliydi. Komutam Mustafa Kemal, ona yabancivermisti. si oldugu ve herhalde dostça kargilanmayacaga bir alanda görev istemeye ismet Paga, bu serüvene, igin altadan kalkamayacagmi bile bile, istemeye girigiyordu. Dügman asker olsa, nasil dövügecegini bilirdi. Ama, silahlarim tane Avrupa diplomasisini, ne de onun kurnaz geflerini ve sinsi Avusturya'da geçirdigi birkas myordu. Daha önce-, tedavi için Almanya ve hafta digmda, Avrupa'ya ayak basmannsti. Ismet Paga, kargismdaki rakiplerin gücünü çok iyi degerlendiriyordu. Gerçi, Lloyd George çekilmisti. üstelik, Ortadogt ama Lord Curzon, dizginleri hâlâ elinden birakmarugti; olarak yeillkesinin Türklerin ülkelerinin gözünde kendi itibarmi, zaranna kararbydt niden canlandirmaya Ortada psikolojik bir anlasmazhk vardt Ìtilâf Devletleri Türkleri yenilmig bir millet saylyor, Türklerse kendilerini muzaffer olarak görûyorlar di. Türkiye, butün yenilmig Orta Avrupa devletleri arasmda bang, görü§ avantajh bir duru me yolu ile saglayan tek devletti. Ama, bu görügmelerde ötekileri oldugu Devletleri, gibi, Türki mu da olmamaliydi. Çünkü,Ítilâf niyetindeydi Antlagmasma zoriamak benzer bir bariga ye'yi de, Versailles ler. Ïsmet Paga, Lozan'a, ülkesine buyük devletler kargisinda egitlik sagla mak, saygi kazandirnak umuduyla gelmigti. Bunun yerine, onlann kendisi ne bir yalvarici gözûyle baktiklanm gördü. Konferansa Curzon hâkimdi. Î smet Pa§a'mn, görûçmeleri izleyen Ma dam Georges-Gaulis'e söyledigi gibi, 'Ïngiliz sesi hâlâ ç1kiyor, îngiliz yum rugu hâlâ masaya iniyordu.' ingilizler dûgmaniydi, kabul. Ya Fransizlar Onu asil düg lankhgma ugratan Fransizlar olmustu. Kafasmda hep Frank
417
LOZAN GÕRÜ$MELEfû
destekleyeceklerini umBouillon'un hayaliyle, Fransizlarm Türk tezini CordiAncak, Curzon, Paris'ten geçerken, Poincaré ile Entente stu. kargismda Ïngiliz, Fran'i tekrar canlandirmayi bagarmig ve ÏsmetPaga, Lord Curzon, Iscepbe bulmustu. bir ve italyaniardan kurulu birlegik 'Hindistan'daki uyruklanndan biri' gibi görüt Paga'ya göre, kendisini, giBompard'a gelince, eski bir Osmanh veziriâzami ; Fransiz temsilcisi durumda ismet Paga'mn alinganhgma ve ülana tepeden bakiyordu. Bu egemenligini tehdit edebilecek herhansinin itibanm zedeleyecek ya da gagmamak gerekir. Bu yüzden kendisi de bir l
tenligi
kargismdakileri yoracak, hattâ yenebilecekti. Türk tipi Müttefik delegelerin bazilan, yavas yavag õnlerinde yeni bir Sir . yardimcilanndan 11undugunu kavramaya ba§hyorlardi. Rumbold'un çegit söyledigi gibi, villiam Tyrrell'in, Madam Georges-Gaulis'eTürk, ki o da artik yok Biri de õldü. Jön Türk, ki eski ärk biliyorduk; biri Ïsmet Paga. Bu, bidu. Simdi,ötekilerden çok bagka bir tip. göräyoruz: _ Kigiligi, tutumu, konferanst öylesine Türkü canlandinyor. m için ûçüncü biz de bangi bu tkiledi ki, bugün birinci plâna geçmig bulunuyor. Öyleyse inunda
'iki
ürkle imzalanz.' 'bir kafasma, Eski okuldan olan ve hâlî için için, su inatçi heriflerin Tûrk delegasyonunun yan¯ bzel yumruk indirmek' isteyen Rumbold bile, Londra'ya: 'Misaki Miltamyordu. oldukça iyi psikolojisini .ttigi Ankara pek akhm yatmiyor,' diye bilyazili isteklerden vazgeçebileceklerine divaninda yargilanmay: bile irdi. 'O zaman degil yalniz kinanmayi, harp Ingiltere ile uyugmak istedikleri de öze almalan gerekir.' Ote yandan, ki,' diyorelliydi. istanbul da Henderson'a yazdigt mektupta: 'Samyorum Rus güvenebilseler, lu. .'Türkler sava tan sonra ingiltere'nin dostluguna oldukça çtkarmayacaklar: Bu yelostlugundan vazgeçmek için pek güçlük dogurdügmanhgimn mihveri, Íngiliz Ankara-Moskova görûgtü. 'de
inde bir
Atatürk
/ F: 27 I.
r
I
418
-
KURTULUSSAVASI
-
dugu geçici bir önlemdi. Gazi gimdi Ïngilizlerle dost olmak istiyordu, at bunun için daba bir sürü dikenli yollardan geçmek gerekiyordu. Bogaz] scrunu, Musul sorunu, Kapitülasyoniar davasi gibi. Bogazlar sorunu, Çiçeringeldikten sonra, arahk aymm baglarmda tE ugildi. Ismet Paga, konferansm gõrügünü anlamak için vakit kazanara Türk tezini savunmak üzere önce ona bagvurdu. Çiçerinbu tezi, yüksi perdeden çikan pürûzlü sesiyle, Türk-Sovyet Anla.5masi ve Milli Misak çe çevesinde, koruyucu bir tavirla açikladi. Bunlar sadece bir savunma ama güdüyordu. Ïki devlet de, Türklerinkinden baska bütun savag gemilerini b gazlann diginda birakmak istiyorlardi. Bogazlarm savunmasi Türkler
hakkiydl. Ote yandan, müttefikler, bogazlarin milletlerarasi hale sokulm st ve hangi milletten olursa olsun bütün savag gemilerine açik tutulmasi gi rügündcydiler.
Curzon, Rus delegesinin söylevini dialerken 'Mösyö Çiçerin'inrolür bagma Ismet Paga'mn kalpagmi geçirdigini' sanmigti. Türklerin gi rügünün de Ruslannkine uygun olup olmadigim Îsmet Paga'dan israrla öl renmek istedi. O da, müttefiklerin ileri sürecekleri önerileri, dinleme) hazir oldugunu bildirdi. Çiçeringagirmisti. Ismet Paga, sonunda mûttefikk rin öne sürdügü bir bogazlar anlagmasini, bazi degigikliklerle kabul ett Çiçerin,bunun öncelikle Rusya'ya kargi yöneltilmig oldugunu söyleyere imzalamak istemedi. Türklerle Ruslann arasi iyice açalmiga benziyordu. Anlagma, bogazlann korunmasim, milletlerarasi bir komisyona birale yor ve bütün milletlerin gemilerine geçig bakki tanlyordu. Türkler, bir sal dinya kary Lozan'daki devlellerin ortak garantisini istediler; ancak bunu yerine Cemlyeti Akvam anlagmasi çerçevesinde bir garantiyi kabul etme zorunda kalddar ki, Ruslar da bu kurulugtan hiç hoglanmiyorlards. Türkle re üstünkörü bir güvenlik saglayan bu anlagma, on üç yll Ïkinci Dûri sonra, ya Savap'ndan önce, Montreux'de degigiklige ugrayacakti. Bunun simdilil böylece kabulii, Mustafa Kemal'in devlet adami olarak gerçekçiligini vi Türkiye'nin, kargihkli bir güven içinde, Batih devletler topluluguna alm mast konusundaki istegini belirtiyordu. Bu anlay1g,Türkiye'deki azmhklar, özellikte Rum ve Ermeniler konu su tartigihrken de kendini gösterdi. Müttefikler, azmliklarm milletleraras bir komisyon tarafindan korimmasun istediler. Ìsmet Paga, Türk mahkeme· 1erine bagh olmalarmda israr etti. Bu mahkemeler, yeni liberal Türk kanunlarim temail ediyordu. Curzon, bu plâm biraz da alayla geri çevirdi, unutup,
1
Milletier Cemiyeti.
LOZAN
nun yerine,
GÖRÜ$MELERÍ
419
Îsmet Paga'ya kaçamakh bir öneride bulundu. Tûrkiye, Mil-
tler Cemiyeti'ne girecek ve öteki Avrupali devletler gibi azmhklara birkim haklar tamyacakti. Ismet Paga'run bunu l
'stratejik
.
420
KURTULUSSAVASI
rf.
'
konusu olabilirdi. Çünkübu bölgede Türklerden bagka, Araplar ve Kürtle de varda ve onlare da kafasmda bagimsizhk istekleri belirrneye ba§lam:: ti. Büyök Millet Meclisi, Musul konusunda çok duyarbydi; Avam Kama ise pek o kadar degiL Baniçi bir politikaya baglanmig olaa Bona rasi tarag1 toplaylp' Irak'tan çekilmek isliyor, Curzon'a söyledigi Law, gi bi, bir geye inaniyordu: 'Birincisi, Musul yuzünden savasi gõze alamay1z Íkincisi, Fransizlar, bize katùmayacak olurlarsa -ki bunun böyle olacagm biliyoruz- Sevres Antlagmasirun kmntilanm savunmak için tek bagamize Türklerle savagamayiz.' Büyük gazeteler, Bagbakamn görüglerini yansiti'tasi
yordu. Lord Beaverbrook, Daily Express'te 'Musul, bir Ingiliz askerinir keiniklerine bile dogmez,' diye yaziyordu. Irak? B2rak! Batakhklarla, çorak topraklann birlestigi pis bir.çõL 1922 seçirnlerinin bag taragmasi, gerçekten, Irak'm bogaltilmasi konusu oldu. Bununla birlikte Curzon, Ìngilzlerin MusuPdaki çikarlarun, -savagin egigine kadar- savunrnaya kararhydi. Ìsmet Paga, Türk tezini, tarih ve istatistik bilgisi bakimindan pek kesin olmayan uzun ve monoton bir konferansla savunmaya giristi. Curzon, bu konuda daha çok gey billyordu. Ìsmet Paga'nin tezini; oradaki Türklerin toplam nüfusun ancak onikide biri kadar oldugunu söyleyerek çürüttü. Ustelik, bunlardan da birçogu yapilan bir plebisitte, Irak Kralhšma katilmak isteginde bulunmuglardi. MusuPa gelince, bu da tam bir Arap gehriydi; onu Leranjar da, içinde yagayanlar da Araplardi. Kürtlerin oturdugu bölgelere gelince, Curzon, Ïsmet Pa§a'ya, biraz alayla, su cevabi verdi: 'Tarihte ilk olarak, Kürtlerin Tûrk oldugunu Türk heyeti kesfetmig oluyor. Simdiye kadar kimse bunu bilmiyordu.' Curzon, sözlerini smir sorununun tümüyle Millefler Cemiyeti'ne birakilmasmi önererek bitirdi. Ïsmet Paga'nin surati bir an için asildi. Sinirli bakiglarnm önüne, boyuna Türkiye Büyük Millet Meclisi dikiliyordo. Hep o eski havayi tekrarhdiye Curzon'u çileden çikariyoryor, Egemenlik, egemenlik, egemenlik..' du. Once bu bölge de bir plebisit y apilmasim ileri sürmügtü; sonra sorunun, konferans diginda, Türkiye ile Ingiltere arasinda görügülmesini öuerdi. Ama, bu görügmeler sonunda bir sonuca vanlmayacak olursa, bunun da azmhklar sorunu gibi, Milletler Cemiyeti'ne götürülmesine razi olacakti. Konferansm, Musul yuzünden yarida kalma tehlikesi de ortadan kalkmca böyle uzayap gitmesinden sabirsizlanan Curzon, sonucu hemen almak istedL Fransiz ve Ïtalyan delegelerini çagirarak, bir anlagma tasarisi hazirlayip, alti gün içinde imzalamak üzere, Türklere vermeyi önerdi. Türkler, bunu dört gün içinde kabul etmezlerse, konferans dagilacakti.
LOZAN
GÕRÜ$MELERÏ
421
dügünüyordu.Curadisi 4 Subat1923'de, Lozan'dan Londra'ya dönmeyi sorualariyla kendisi ugragirolan toprak 1, artik bir çõzüme yaklagmig soruniaram, durumu yabanedann Türkiye'deki ekonomi ve n_, maliye, ilgilendiren çok, onlan instzlarla Italyanlara birakmisti. Ingiltere'den kafasira hep siyaset güçtü. Curzon, daha çözi3mlenmesi da sorunlarm engelleri hesaba katimndaki anlasmaya vermig, öteki alanda çikacak engeller hiç de küçümseimisti. Oysa, Fransizlann da gördügü gibi, bu cek türden degiidi. yartseverinin gäYabancilarin aya gimn evin egiginden kesilmesi, Türk Devletin içinatilmayacak olduktan sonra... evin içinden nde hiç kalirdi; ayricahklanyla Kapitülasyongerçekten bir dizi yabanci devlet yaratan saldirismdan daha çok agu,na gidiyordu. simrlardaki bir dügman r, uzak yabancilarm denetiminhizmelleri kamu ormanlar, Inkalar, demityollari. Davalar, kendi mahkeödemezlerdi. gümriik vergi ve ydi. Yabanedar, vermek için canlarmi eierinde görülürdu. Türkler, asd büiün bunlara son sleriac takarak döväsmüslerdi. özellikle Fransizlar, KapitülasyonGörd meler sirasmda Müttelikler, kenkadar cok gey kurtarmak için, Türkler de, rdan kabul cuirebildikleri Müttefikdiretiyorlard1. 1erini baglayan bätün baglardan. siyrilmak için yerine dangman ya da yargiçlarin yabanci konusunda, makkemeler :r, geri önerdiler. Türkler, bütün bo çe it önerif eri ziemellerin alinmasim Türkierin ödenmesi, diOsmanh borçlanmn avirdi. Tamirat ve Lazminat, yabancilamü1kiyet haklan, claçarma, Türkiye'deki inda ve müttelklerin giskeller kanunu, sigorta poliçeleri, kontradar, imtivergilendirilmesi, .a giriyordu. aziac, hepsi·, maliye, ekonomi ve ticaret alanlarimn kapsamma yerine ayricaïiklar asiziar, genel ol arak, kendilerine tarunmig eski yapilmasianlagmalar yabancdarm arasinda egit kogullarla yeni sorurdar ortaya çik2yor; ince görügmelerde birtak2m Ancak, a raziydilar. aynnLuann altmda, banlarin bagh oldugu nemsiz gibi görünen ufak tefek girmis durumlan memli ilke farkhhklan beliriyordu. Bütün bu birbirine isterdi. :özebilmek için, Ïsmet Paga'mn söyledigi gibi, sabir ve zaman acelesi varkendisini Ancak, Lord Curzon'un acelesi vardt Üstelik istedigini daha kolay elde edecegine inanlyordu. Bazi mg gibi gösterei-ek Ïstrkada§lanmn aksine, karysindakini hôlê eski Osmanh Türkü samvor, pa'zargibi koparmak isteyen bir hah saticisi net Pasa'run eri ıüksek Syati sonunda razi olacagiru umuyordu. ik ede ele dayanacagim, kadar sonuna eski ve çürümüg rejimlerle Bundan önce Dogulularla olan ahyveriglerinde, ikti. Bunlarda, çikarlar ilkelerden üstün tutulur ve kigisel kargilagmaya ak 'ra
'ürklerle
422
KURTULUSSAVASI
yönetim birtak2muzlasmalart kolaylagtinrdt. Ama burada, Curzon'un bir türlü kavrayamadigt
Simdiyekadar hiçbir Dogu
yeni bir gey vard2
úlkesinde benzeri olmayan, ilkelerin her §eyir ùstünde tutuldugu vatansever, milliyetçi bir hareket. Curzon, 'Yeni Türk'ûn yöneticilerini, änceden çizilmig bir programdan aynlmamaya zorlayan gururu' pek önemsemiyordu. Meclisin ve aginlann gücünü küçümsemig; Ïsmet Paga'mn psikolojisini geregi gibi degerlendirememig, onun meslekten yetisme bir pazarhkçi olmadigim, üstelik üikesindeki durumuna da pek gûvenmedigini besaplayamamigti. 'millî
Ismet Paga'mn dostlanyla konugurken, agzmdan dügürmedigi naka'Ankara'da ne diyecekler?di. Kapitülasyonlar konusunda Madam George-Gaulis'e §öyle demigti: 'Bu igte bir adim bile gerileyemeyiz. Yoksa ülkedeki itibarimiz bir paralik olur.'Ufukta Tat,
böylece, konferansin kesilme tehlikesi belirmisti. Anlagma taslagt, kararlagtirdig1 gibi 31 Ocakta Ïsmet Paga'ya verildi. O da, Türkiye'nin cevabun hazirlamasi için sekiz günlük bir süre istedi. Cur2on bu istegi, Fransizlarla Îtalyanlann yalvarmalarina ragmen, kabul etmedi. Õncedenkarar verdigi gibi 4 Subatta Lozan'dan ayrilacagim Türklere bildirdi. Ïsmet Paga, 3 Sabattamûttefiklerden son dakikada birkaç ödün önerisi aldi. O da, hemen ögleden sonra son kargi önerilerini bildirdi. Kogullarin yüzde seksenini kabul ediyordu. Bunlar onun görügüne göre, noktalar üzerinde yeteri kadar bir oy birligi'ni belirtmekteydi Bang gimdilik bu temeller üzerinde imzalansin; bazi adlî ve ekonomik konularda nemsiz görüg aynhklan' bulundugunu gösteren öteki kogullar da arkadan görüsülsündû. Lord Curzon bu öneriyi reddetti. Akgamüstü 1smet.Paga'yi Beau Rivage otelindeki odasinda bir toplantlya çagirdt. Orada anla§mamn ve oldugu gibi imzalamnasi gerektigini' bildirdi. Fransiz delegesi Bompard da onu destekledi. Ama Îsmet Paga inat edlyordu. Hukukî garantiler konusunda, genel olarak bir yabanci yardimmi kabul etmeye söz verecek kadar ileri gitmig; ekonomik ko§ullardan bir çoguna da evet demigti. Ama, geride kalanlan da kabul etmesi, Tûrkiye'yi bir köle" durumuna dûgürecekti. Müttefiklerin israri ve tehditleri kargisinda Ísmet Pa§a'mn elinden, üzülmü§ bir halde, 'Je ne peux pas* diye nurildanmaktan ba§ka bir gey gelmiyordu. Toplant2 bitmisti. Curzon gitmeye hazirlamyordu. Otelin salonu, imza töreninde bazir bulunmak için beklegen delegelerle doluydu. Hepsi, 'baglica
'ö-
'derhal
'ekonomik
2
Olmaz, yapamam.
LOZAN
GÖRÜSMELERÍ
423
imzalanacagma güvenlyorlardi. ÎsmetPa§a, otelin büyûk merdogru ninden indi, melon gapkasim çikardi, sagda solda bekleyenfere Ïtalyan Edi, gûlumsemeye çaligarak otelden çikti. Arkasmdan Fransiz ve ageleri çiktdar. Anlagmamn imzalanmadigi anlagilmigti. girigerek Amerikah gözlemciler son anda bir uzlagtirma denemesine odasmda bir boga .gibi' bir ip Curzon'u buldular. Ancak, Curzon yapuacak hiçbir §ey ol:art bir a§agi dolagarak, ellerini ovu§turuyorve oteline gittiler. Amidigim söylûyordu. Oradan aynlip Îsmet Pa§a'nm kaçmiyordu,' diye Bristol: cIsmet Paga'run çok sarstlmig oldugu gözden birkaç kez yüzünü. sivazladi ve, «Yüregim ar. 'Türklere özgü bir jestle üzerinde bir tek Çok sikihyorum.» dedi.' Kapitülasyonlar olarak bildirdi. Ama buna (tada fedakârhk etmeye razi oldu. Bunu gizli ekonomik koedemeyecegi dik müttefikler de, onun, oldugu gibi kabul olduklanm pek iyi larda degigiklik yapmahydilar. Her geyden önce, ne Amerikahimzalayabilirdi? Lamtyordu. Neyi imzaladtgim bilmeden nasil kogtular. Ama Curbu konuda bir uzlagma teklif etmek içia istasyona bir ana'un treni gitmigti. Ertesi gün bütûn dünya, Lozan Konferansmm, ögrendi. ¿maya varmadan dagudigim igmamn
'ktzgm
·çalarnyor.
,
Ïsmet Paga, Bûyük Millet Meclisi görügmelerinde güvenoyu smavi ver-
sinirinden titreyerek Ankara'ya döndü. zafer, bu gaMustafa Kemal'in Avrupa devletleri kargismda kazandigi bunun tam tersi olataci kurulugun yönetiminde kolayhk saglayamamig; gevgemig bulunuyorkilan baski u§tu: çünkü milletçe birlegmeyi gerekli 1922 sûrdürdû. yollardan dolambaçh 1. Muhalefet, ona kar§i savagtmun sürmügleryapilmasim öne rahk aymda seçim kanununda bir degigiklik da beg yil sürekli Buna göre, yalmz Türkiye suurlan içinde dogmu§ ya Böylece koyabileceklerdi. arak yaganus olanlar mebusluga adayhklarim bölgesinde seçim hiçbir yuzünden :lânik'te dogmus ve askerlik görevleri önlemek istiyorlardi. it üste beg yll oturmanu§ olan Gazi'nin adayhäim eger beg yll bir yerde oturmug Mustafa Kemal, Meclise, sert bir dille, Eger dügmanlar, hatirlatti. [saydi, dügmanlara karii savagamayacagim imza atan efenburaya m.açlarru büsbütün elde etselerdi, Tanri korusun, devam etti: 'Sailerin dogduklan yerler de simr digmdakalabilirdi. Soara benim camma ktymak suretiytyorum ve samrdim ki; yabanci dü§manlar, ülkemizdeki hizmetimden beni uzaklagtirmaya çahgacaklardir. Ama, ek üzere,
.
:
Meclis'ten, iki üç kiiçbir zaman hatir ve hayalime getirmezdim ki, yüce Ede olsa, aym kafada insanlar bulabilsin.' güveasizliklerini, Simdide muhalefet mebuslari, Gazi'ye kar§1 artan
.
424
KURTULUSSAVASI
Lozan görügmelerinin kesilmesi dolayisiyla, özellikle Îsmet Paga'ya ve ge. hükümete kargi göstermeye kalkmiglardt Gürültü içinde geçez gizli oturumlarda, birbiri arkasmdan her gün, gikâyetlerini ortaya döktüler. Mehmetçigin süngi.isù. sayesinde bir zafer kazaminusti. Ama gimdi, Ismet Pa§a'mn diplomathktaki becereksizligi yüzünden, bu zaferin meyvalan, Lord Curzon'un dalga ve dalaverelerine feda olup gidiyordu. Türk heyeti, ingilizlerin elinde oyuncak olmustu. Tüzügü kimse dinlemiyor, mebuslar yerlennden firlayarak agizlanna geleni soylüyor, görügmelen yari yerinde kesiyorlardi. Birisi: 'Aglayacak yerde ne diye gülüyorsun?' diye bag:riyor, ötekisi durup durup, 'Bang olmayacak' diye söylenlyordu. Rauf BeyJe Gazi oturmus, bu yakipksiz konu§malan sabirla dinliyorlar; Gazi arada bir, uygun gördügü zaman söze kanglyordu. nellikle
.
.
r-
Konferansm ekonomik kogullardan dolayi kesilmig olmasina ragmen, mebuslar, ismet Paga da dahil, burlardan bir gey anlam1yorlardi. Bu yüzden, isi uzmanlarm inceleyip rapor hazirlamalari için Mallye Vekâletine havale ettiler. Onlan asil alevlendiren. Millî Misak'n kttsal ilkelerine ve Türk topraklanna yõneltilecek bir tehditti. En baskm çikan sesler: 'MUsuPU dügmana sabyorlar!' diye bagiranlards. Muhalefet, ülkenin bir kans topragmi dügmana verecek bir barga, savasi tercih edlyordu. Rauf Bey, MusuP un õneraini kabul etti; Milli Misak sirarlarmm içinde bolundugunu bir daha tckrarladi. Ama, Lozan'daki heyet, alti )tzyiluk bir geçmigi temiziemeye çahytyordu. Ortada çok çapragik sorunlar verdi, ivice tartismalan erekirdi. Sunudügünmek lâzimdi. Savagin veniden bää-lamasi ülkenin yaranna mid2r? Savag ne kadar sûrebilir? Soauçlan ne ola·-
bilir?
Mebuslardan biri buna: 'Allah bilir!' diye cevap verdi. Rauf Bey: 'Süphesiz,' dedi. 'Arna, Allah da dusünelim diye bize akd vermig. Biz de dü§i.mdük... Ekonomik sorunlar üzerinde görüfmeye devam edecegiz. Gerekirse savagmaya hazinz. Ama oraya kadar bangi kurtarmak için elimizden geleni yapacagiz.' Gazi de Rauf Bey'i izieyerek soruniarm kuru bir mantikla ele ahnmasun istedi. SimdiMusuPu elde tutmakta israr ederlerse bunun sonocu, degil yainiz Ingiltere'ye, bütün dünyaya kar§i savas d.emek olardu. .Sorunu bir yd ertelerse, Musul belki diplomatik yoldan kazamhrdt. Eu olmasa bile, ülke o zaman savaga daha hazirkkh hale gelebilirdi. Ancak, savag heveslilesini susturmak zordu. Bunlann bagmda, Mustafa KemaPe dügman olan küçük, fakae gürù!tücû bir grep bulunuyor, basimn bir kisnu da bimian destekliyordu. Elebagilari da, öteden beri Gazi'ye kafa tutmuy olan, §imdi.de
LOZAN
GÖRÜSMELERÏ
bir gekilde karisiklik çikaran, Ali
stemli lebusuydu.
Sükrüadinda
425
yobaz bir Trabzon
Bir hafta surüp giden bu tarti§malardan sonra, Gazi aruk görüsmeleri ma erdirmek istedi. Hükümetin barqçi niyetlerini bir daha ortaya koydu : Meclis'in Lozan'da görügmelere yeniden baglamasi için kabineye izin armesini diledi. Bu sefer, daha önce görügülmüg olan Musul sorunu ele knacak degildi. Görügmeler daha çok ülkenin siyasi, idari, mal.i ve ekonolik bagimsizhšmi ilgilendirecekti. Ali Sührü'nünsûrekli kary .kaymalan azPain parlamasma yol açtr 'Bir haftadan beri ülke için tehlikeli olabilek sekilde konustunuz. Amacunz nedir?' Ali Sükrü,'Kimseyi suçiamaya khimz yoktur,' diye protestoda bulundu. Bagka bir mebus: 'Bu Meclis'te tivenlik.yok mu? diye bagirdi. Bu, bayük bir kangkhk varatti. Ba§kanhk et.mekte olan Ali Fuat Pa1, düzeni saglamaya çabgh, ama mebuslan yaustirmaya olanak yoktu. Ïki rubun üyeleri, ortalarmda Mustafa Kemal, kürsünün önünde kary kargtya suçluyor, tehditler savuruyorlardt Her an ya bir taban:Imig, birbirlerini Ali Fuat Pa§a, birden akil ederek, i ya da bagka bir silah çekilebilirdi. ti düsman grubun ortasmda bagkanhk çmgiragru salladi. Bu ses, bir an öteki sesleri basurde O da bundan yararlanarak, oturumu erteledi. Üyeler verilen aradan sonra, tekrar yerlerini ahnca güven ayuna bagunddu. Oylama, Mustafa Kemal lehine, ancak fazia olmayan bir çogunikla sonaç1andi. Oylamaya katilmayanlann çok olugu, hükümetie pariaiento arasmda bir uçurumen olastugunu gösteriyordu. Ashnda bu bir gü:nsizlik ovuvdu. Meclis't'eki Lozan tart1§malan Ankara'da Gazi'nin durumunu sarsabi-
:
.
·in
:cek
bir bunahmä yol açti. Ortahgi kargtiraniann
bagnda bulunan
Ali
da ona dll uzatmakdeëil, kahvelerde ve sokaklarda vazgeçmlyordu. ln Ìçkiye dùëkünlügúnn ortaya vuruyor, Padigah olmak :in, komplo kurdugunu söylnyordu. Günun birinde Ali ühu arda;ilmayan ir gekilde ortadan kaybolda. iki gün süren yogun dedikodulardan ve ailesiin telugh aragtirmalanndin sorunu Meclise getirilsonra, ne olabilecogi L Mebuslar hemen Ali Sührü'nun öldürülmüg olduguna hükmettiler. Yok1, ancak bir kasaba büyuklügünde olan bir schirde, nasd olur da bir adam : birakmadan ortadan kaybolabilirdi? Hükümetle Mustafa Kemal'in yamlarma iligkin birtakim imälarda bulunuldu. Bazi kimselerin kendilerini Bu anundan da üstün gördukleri bir ülkede uygarliktan söz edilemezdi. izli hainierin kafalarun koparmak gerekirdit Hükümet, bemen be s2cn Szmek ve suçlulan cezalandirmak için harekete geçmeliydi. ükrü valmz Meclis'te
--
-L
-
I
426
KURTULUSSAVASI
.
Birkaç gün sonra, Rauf Bey, Ali ,Sükrü'nüncesedinin bulundugunu Meclise haber verecekti. Kugkular, Gazi'nin Karadenizli muhafizlarimn basi Laz Topal Osman üzerinde toplanlyordu. Aragtirmalar, suça karismig oldugunu kanitlamisti. Ali Säkrüson kez olarak, Osman'm muhafizlarmdan bir yüzbagiyla kol kola, Pazar Meydamnda bir kahveden çikarken görülmüglü. Daha sonra, Osman'in evinden acayip gürültüler ve bagirismalar duyulmustu. Osman, korkuya kapilan kompulanm, iki dikbagh askeri dövdûünü söyleyerek yatistirmisti. Ancak ertesi sabah erkenden kaplya yüküyle çekip gitmigti. Polis kugkulandi. Osbir araba gelmig ve bir sineklerin man ortadan kayboldu. Bir süre sonra §ehrin digmda, üzerinde uçugtugu taze kazilme bir toprak kümesi bulundu. Polis topragi kazinca, aricak birkaç karig derinden, Ali Sükrü'nünbir örtuye sanlmig cesedi çtkti. 'egya'
Sonradan anla§ildigma göre Osman, efendisine kargi duydugu koruyuistedigine inanml§; bunun cu baghhkla, Ali Sükrü'nän,Gazi'yi öldürmek ilzerine muhafizlarmdan ikisine onu bogdurtmusta. Gazi için can sikict bir
durumdu bu. Dügmanlari onu gözden dügürmeye çahylyorlardi. Hemen harekete geçerek, Osman'a adamlar gönderdi ve suçunu iriraf etmesi için bir ans verdi. Fakat Osman, giddelle inkâr ediyordu. Tek yapilacak gey, onu ortadan kaldirmakli. Gazi, kendi güvenliginden de kuykulandigi içir geceleyin gizlice Çankaya'danistasyon yamndaki eski bürosuna tagmdi Bir kez daha her yamnin dügnanlarla çevrilmig oldugunu gördügü için sinirleri çok gergindi. Bu sirada, ertesi sabah, Osman'm muhafiziarim kugatma emri verildi. Laz, ölesiye vurugmayi tercili ederek, teslim olmak istemedi. Mustafa Kemal, bulundugu istasyondan, tepedeki silâh seslerini duyabiliyordu. Mebuslardan bazisi çarpigmay1 seyre ç1ktilar. Kavga, Osman'in öläm halinde yarah olarak yakalanmastyla sonuçlandi. Bir sedye üzerinde götürälürken can verdi. Çarpigmasirasmda adamlarindan on ikisi de älRauf Bey, Meclis'te raporunu verdi. Muhalefet, bu olay konusunda elinden geldigi kadar gürültü kopardi. 'Arkadagimn kutsal kalmtilarim' yabani1ere, bu canagörmüg olan bir mebus, onu czip parçalamig olan varlara' bir agizdan lânet edi1mesini istedi. Ali Slikrü.milletin özgürlügü Ancak, Ali Sükrüölmeve egemenlik ugrunda*can vermig bir misti, çünkü her ölümde bir hayat gizliydi. 'Ruhu bizimle beraber'di. Meiçin Meclise beg dakika ara verildi. Iki mebus, buslarm faliha okumalan cenazesini Trabzon'a götürmek için izin aldi. Bu sirada Osman'm cesedi de, Meclisin ka pisma asilrug, halka gösteriliyordu. 'bu
'öncú'ydü.
I
KIRK
BÖLÜM DÖRDÜNCÜ
Lozan Antlagmasmm
Imzalanmasi
USTAFA
KEMAL, kendisine kafa tutan bu Meclisi dagitmak zamamgeldigini anladi. Savagi yönetmek için seçilmig olan Birinci Büyük Mil: Meclisi, artik görevini yerine ge tirmig, günûnü doldurmustu. Bangi koniak ve Mustafa Kemal'in gerçekleptirmeyi tasarladigt reformlart luzla sallagtirmak için yeni bir Meclis gerekiyordu: Eskisinden daha olgua, daagirbagh, sorumlulugunu daha iyi kavrami§ ve daha kolay yönetilebilir 1
kurulug. Mustafa Kemal, Rauf Bey'den kabineyi olaganüstû bir toplantrya çaasun istedi. Toplanti onun evinde yapildi ve bütün gece sürdü. Birinci lyük Millet Meclisi 16 Nisan 1923'de son olarak toplandi. Bu toplantida, seçimlerden karp koymalara ragmen, önce son bir önlem niteliginde zi ni bir yasa kabul edildi. Buna göre, daha önceden dini, siyasete âlet enler için uygulanan hiyanet cezasom kapsami, Meclisi tanimayaalari saltanatm kaldarilisim kabul etmeyenleri de içine alacak gekilde geni§iliyordu. Bundan sonra yeni seçimlere gidildi. Parti adaylari, Gazi tarateker teker ve dikkatle seçilmig, muhalefet adaylarmm cesareti de ce kmlmqtt. Mustafa Kemal, daha ylhn baglangicinda, bu amaci elde etmek için önlem almig bulunuyordu. Ona her geyden önce gerekli olan, güvenebi:egi bir siyasi kurulugtu. Basma, bundan dolayl, yeni bir parti kurmak niLinde oldugunu· açiklamigtz. Halk F2rkasi admdaki bu parti, Meclis'teki 2bunun yerine geçecekti. Gazi, firka programini kaleme almak için ülke1 ileri gelen aydmlarmi çagirdi. Firka, sirasi gelince, bir bildiri yaymlaFirkamn, isteyerek kesinlikten azak tutulmug olan progranu, yeni devlekurulugundaki temel ilkelerin çerçevesi içinde kahyor, bunun yam sira takim suurh reform önerileri getiriyordu. Mustafa Kemal, tecrübelerine :
.dan
:
.
KURTULUSSAVASI
428
dayanarak, bu seçimlerde daha belirli ilkelerle ortaya atilmak istemiyor, ileride yeni partinin eliyle yapmayi tasarladigi köklü devrimler üzerinde de, gimdiden açiklamada bubmmaktan kaçmtyordu. Gazi, bundan sonra halkla daha yakindan iligki kurmak zorundaydi: Bir yandan kendi görüglerini halka agilamak, bir yandan da onlarinkini ögözellikle son savag bolgelerenmek için. Be dügünceyle Bati Anadolu'da, rinde bir ay sürecek bir geziye çikti. O zamana kadar, bütün güchnü sava§a vernig oldugu için, halk kargilialka, vatanseverlik duygularim kamçalayici ve ögretici nitelikte otuz dört b¯úynk söylev verdi. Bunlardan baz21an alti, yedi saat sürmügtü. Bu, ileride de çikacagi yurt gezilerinin birincisiydi ve gittigi yerlerde idare âmirleri ve ileri gelenlerle yaptigi toplant21ar bakumndan, bundan önce Sivas ve Erzurum'a dogru ilerleyigini hatinatiyordo.. Fakat simdiher §ey açikta oleyor; Gazi,_ çevresine O toplananlar karasinda konuguyor, onlarm sorularim cevaplandmyordu. çikap da halkla Türk devlet baskammn, hicbir backentinden kadar gane yüzyüze konustugu görülrau.§ degildi. Gazi; böylece geçmigten ayrihyor, yönetenle yönetilenler arasmda yeni ve insan insana bir iligki karmug oluyorsmda fazla konugmuy degildi: Fakat be bir ay içerisinde
aruk kendi ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olduklarma; rnilletin, egemenligirii gerçekten elinde tuttuguna inanmaya baglayacaklardi. Mustafa KemaPin rejimi, hiç olmazsa dig görünügüyle, kökünü tabandan alan ve ternelden tavana dogru geligen bir rejim olacaku. Simdigirigtigi it, asker¯i alanda kazanmig oldugu zaferlerden de, Lozan'da gütmekte oldugu diploma:ik savastan da daha zordu. Çünkütutueu ve inatçi bir haldüguncelerini degi tirecek köklü bir devrirnin tekm bütün ahykanl3klanru, melini atacakta. Üstelik,halkm yorulmug, ve artik uraklqmig olan dügraan kendini eski umursarnazhgina birakmaya baglanus oidutehdidi kar ismia, Türkler
li
V
1
· SITE.ÚS... U 01T
Mustafa
KemaPiñ kargasma dikilecek baghca engel,
agin dindat
Bir gún Gazi'nin kimligi, halk gäründe, birkaç yll sürece, pek iyi kavranmamigti. Allah kimdir, nerede yagarf diye sordu, Er, hoga gierleri denetlerken, Ankara da oturur dedecek bir cevap vermek içln, 'Allah Mustafa Kemal. Pasa'd.r.
Anade'u'da
dedi. Sustata Kemal: 'Peki, Ankara neresidir?' Er, 'Ankara stanbul'dadir.' kargiligini verdi. Biraz ötede, dizide bir ba.gka ere sordu: 'Mustafa
Cevap: 'PadiphlmlZÖlf. irfan Orga: Phoneix Ascen.dant.
Kemal kimdir?
LOZAN
ÍMZALANMASI
ANTLASMASININ
·
429
svrelerden
gelecekti. Bu yurt gezisi sirasinda yaptigi konusmalarda en gericiligin ve yobazhšm etkilerine kargi koymaya çahiti. Ayra zamana hälä Müslümanhgin savunucusu olarak görünmek zorundaydi. Tutucu alikesir'de, bir cami minberinden, Müslümanhšm en son ve en büyük in oldugunu, üstelik akal ve mantiga da dayandigim söyledi. Oradakileri indarhk dolayi övdükten sonra, cemaate bundan ve kahramanhklanndan 3yle cuma günleri·hutbenin Arapça degil, Türkçe okraacabru bildirdi. öylece herkes anlayabilecekti. Hazreti Muhammed'in, devlet iglerini catide tar tigmayi gelenek haline getirdigini belirterek, kendisi de bir vaaz :rdi sive yahuz halifelik üzerinde degil, Lozan görügmeleri ve -balkimizi isi alanda egitecek bir okul olan- yeni Halk Partisinin ilkeleri üzerinde -ik
=
konugtu.
Daha ilerici bir merkez olan izmir'de degigik bir yol izleyerek halifegin, milleti hakli olan egemenlikten yoksun biraktigim, halkm din propaandasi yoluyla, Hilâfet Ordusuna katilmaya zorlandigim daha açik olarak rilatti. Türk milleti, yüz yillar boyunca gibi cahil ve bencil adamlara' anarak çöpten yapilmig kulübelerde oturmak, karda kista çiplak yakla dolagmak' zorunda kalmisti. Artik bu gibi bagnazliklari bir yana biikip kendine uygun bir yol seçmesinin zamam gelmisti, Ïçte Halk Partisinin i§i burada baghyordu. Parti, smif aynmi gözetteksizin, herkesin mutlulugu için çaligacakti. Halka çagdas yöntemleri ög'bu
'çerden
:tecek,
emeginden
aldigi verimin
artmasim
saglayacakti.
Çiftçilere,üreti-
yardim yapilacak; Ïzmir'de toplanacak bir Iktisat Kongresi, Yeni ürkiye'nin süngülerle degil, endustri araçlanyla kuruldugunu dünyaya Ssterecekti. Daha sonra yaptigt bir gezi sirasmda, ülkenin belkemigi olan Sylliye karp besledigi sayglyi, Tarsus çiftçilerine verdigi demeçte göyle di: getiriyordu: .lere
Simdiyekadar, yani üç buçuk yll öncesine kadar vatanm birçok unsuridri içinde en çok zahmet, güçIük, aci çeken sizdiniz. Herkesçok çaligan siz öldugunuz halde, en çok sikmtiy! çeken sizditen niz. Bunun nedeni kimsenin sizinle ilgilenmemesiydi. Sizi dügiibunu pek nen pek az kimse vardi... Sizi ne zaman dügünürlerdi,
iyi bilirsiniz. Sizi ya savag olunca, ya da hazinelgrini doldurmak için hatirlarlardt.. Sizin emeginizden, fedakârligmizdan bagkalaArtik bundan sonra böyle olmayacaktir. Çünkü ri yararlamrlardi. her geyden önce kendinizi dügünecek, kendi evinizi onaracak, kendi geçiminizi saglayacak, ikinci derecede bagkalarmi dügüneceksiniz · Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacagiz.
KURTULUSSAVASI
430
-
Balikesir ve Tarsus gibi yerlerden sesini Lozan'da igittirmek pek ko lay degildi ama, Mustafa Kemal bu küçük Anadolu kentlerinden halku --sava§Iannm meyvasim olugturan- bang gõrügmelerine kargm büyükbi ilgi duydugunu göruyordu. Sonradan söyledigi gibi, Lozan'da: yapanlar biz olmadigt hesaplari bizden sorulma ile kargi karytya gelmek bi ze dügmügtü. Millet ve memleketi gerçek bagamsizhk ve egementi gine kavugturmak için bu güçlük ve fedakârkkiara katlanmak bi zim üzerimize yliklenmigti. Ben, olumlu sonuç alacagamaza kesir varhgr için, bagimstzhg olarak güveniyordum. Türk milletinin için, egemenligi için ne olursa olsun elde etmeye mechur oldugu muz esaslarm, diinyaca tasdik olunacagma da asia sûphe etmi istedigimiz, zaten elde edilmit yordum... Konferans masasmda bagka bil olan bu hususlarm usulen açaklanip onaylaumasmdan gey degildi... En bü yük kuvvetimiz, en güvenilir dayanagimiz, mill egemenligimizi kazanmig ve onu bilfiil hallan eline vermig ve hal oldugumuzdu? km elinde tutabilecegimizi fiilen ispallanug
Geçmigte her geyi hog görenler, yanhglari
yüzydlarm birikmi miz halde, aslmda mak gerekirken, bu konuda da dûnya
Mustafa Kemal'in konugmalari genellikle bu yolda oluyordu. Ístanbu gazetecileri kendisini dinlemek için izmir'e geldikleri zaman, daha kesi: konugtu. Türk milletinin bansi candan istedigi üzerinde durdu. Fakat Lo zan'daki Büyük Devletler bunu geregi gibi degerlendiremeyecek ve görüg melerin yine kesilmesine yol açacak olurlarsa, o zaman Türkiye, haklart için yeniden silalia sanlmaktan çekinmezdi. Mûttefikler, ba mn tanomasi ns istemesini bir zaylfhk belirtisi gibi görmemeliydiler. Sözlerini hareket lerle desteklemek için yeni samflari silah altma aldirdi, terhis edilmig olan lan da tekrar askere çagirtti. Eski§ehir'i askeri bölge ilân etti ve her yana askeri birliklerin birtakim önemli harekätlara girigtikleri söylentisini yay di. Mustafa Kemal, gezisine çikmadan önce, bozulan saghgim düzelt mek umuduyla Ïzmir'e gitmig olan annesinin, orada öldügü haberini alrug
ti. Izmir'e gelince mezan bagmda 'Zavalh annem vücudunu,
su konugmay1yapti: bütün millet için amaç olan Ïzmir'ir
katsal birakmag bulunuyor. Burada yatan annem t opraklarma zulmün, baskmm ve bütün milleti felâket uçurumuna götüren key
fi bir yõnetimin kurham olmugtur. 2
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
.
LOZAN
ANTLASMASININ
...Mütareke zamamnda
ÏMZALANMASI
Anad.olu'ya geçtigim vakit, annemi
431 istirap-
h bir halde Istanbul'da birakmak zorunda kalnugtim. Yanimda kendisinin beraberime verdigi biri vardi. Onu Erzurum'dan istanbuPa gönderdišim zaman, annem bu adarun yalniz olarak geldigini ögrenince, benim için Halife ve Padigah tarafmdan verilmig olan idam kararmm yerine getirildigini sanmig ve kendisine inme
inmig. Annem, üç buçuk yll, bütiin gece ve gündüzleri gözyaglari icinde geçirdi. Bu gözyaglari ona gözlerini kaybetti_rdi. En sonra pek yakm zamanlarda onu istanbul'dan kurtarabildim, ona kavugabildim ki, o artik manen ölmüg, yalmz maddeten yaglyordu. Annemm kaybma güphesiz çok uzuluyerum. Fakat bu uzuntumu gideren ve beni avutan bir nokta vardar ki, o da anaruz vatam mahveden, çökerten yönetimin artik bir daha geri gelmemek üzere yok edilmig olmasidir. ..Annemin mezarx önünde ve Tauri'nm huzurunda and içiyorum, milletin bu kadar kan dökerek kazanmly oldugu egemenligin korunmasi ve savunmasi için gerekirse annemin yanina gitmekten asla çekinmeyecegim.'
Zübeyde Hamm, Îzmir'de Latife'yi görmüg, begenmisti. Mustafa Kenal de Ankara'ya döndugünden beri onunla mektuplapyordu. Latife Hamektuplarmda lim Gazi'ye olan sevgisinden bagka, onun iglerine karsi Inydugu ilgiyi de açiga vuruyordu. Gazi de bu ilgiyi kargihksiz birakmarngti. Fikriye'yi de kendine göre sevmig ve arkadaghšmdan hoglanmigti almayi dügünmemisti. Simdi,Batih .bir una, onu hiçbir zaman nikâhla 3evlet Bagkani olarak Gazi'ye, halkm gözûnde, egitim görmüg, özgür kaIm tipini canlandiracak bir es gerekiyordu. Çünkü,yurt kadmlarun, bu yolla yetistirmek dilegindeydi. Latife Hamm'm bu rolü oynayabilecegini biliyordu. Hastahgi sirasmla annesini ziyaret etmig olan Latife'yi, onun ölümünden birkaç gün sonra evinde gördü ve derhal evlenmelerini teklif etti. Ïlâna, törene filân erek yoktu. Latife Hamm, birkaç saat izin istemisti. Ertesi gün, Müslüevlenme günü sayilan pergembe degil, bir pazartesiyaan geleneklerince i. Gazi, Latife Hamm'i yamna alarak bir kadiya gitti ve hemen nikâhlariu kiymasim istedi. Kadi, önce çok sagsrda. Sonra kendini toplayarak kabul tti. Evlenme töreni, Latife Hanimm babasom evinde, Bati göreneklerine Lygun olarak yapildi. Gelinle güveyin nikâhtan önce birbirini görmemeleriLi gart kogan Îslâm törelerinin aksine, yan yana bir masaya oturarak and
.
,idip
I
432
KURTULUSSAVASI
içtiler. Mustafa Kemal'in gahitligini, Kâzim Karabekir Pa§a yapmigt1. Latife Hanim, Ankara'ya yerlegtikten biraz sonra, Gazi, onunla birlikgezisi'ne çikti. Pete Güney Anadolu'nun bellibagli gehirlerinde bir çesiz egini, onun da yardimiyla gerçekle§tirmek istedigi toplumsal devrimlerin canli bir sembolü gibi tamtiyordu. Türk kaduu, bundan böyle erkek kargismda köleligi belirten bu gereksiz yükten kurtulmah; erkegin yamada uygarlik çerçeveonun da kendine õzgü bir yeri olmahydi. Kadina, çagdag si içinde sayg1 gösterilmesi gerekirdi, tipki kendisinin gösterdigi biçimde. Latife Hanim, bunu belirtmek için, ayagmda onun gibi külot pantolonla, siyah sikma bagiran altmda yüzü, meydan okurcasma açik, yambagmda duruyordo. Bir geçit resminde, ata, erkek gibi binerek yaninda yer alrug. Gazi onu bir yavere benzeterek, bn halini begenmigti. Mustafa Kemal, egine kargi nasil davran21masmiistedigini hemen belAdana'ya geldikleri. zaman, gehrin hammlari, Latife Hamm'i evleetti. li rinde misafir etmek istediler. Ancak, Gazi bunu kesin olarak reddetti: 'KaArtik harem-selâmhk, kaç-göç gibi run benimle birlikte kalacaktir,'dedi. eylerin ortadan kalkmasi gerekiyordu. Latife Hamm'm ne kadar kültürlü oldugunu etrafa göstermekten hoglaniyordu. Ondan, yüksek sesle Byron' dan bir glir okumasmi istedi, bundan kimse bir gey anlamadi. Arkadan Victor Hugo'aun bir giiri geldi. Bunu da yanm yamalak anlayabildiler, Latife de çevirmenlik yapmca, Gazi etrafma gururla, Hamm, Yunan eserlerine 'Bakm ne mükemmel bir karrn var!' demek ister gibi bakti. Her gittigi yerde, gezisinin demokratik karakterini ortaya koymaya çahgiyordu. Dogulu görevlilerin pek hoglandiklar o kargihkh hediyeler ahp verilen, gatafath nutuklar çekilen resmi törenler geçmi§te kalnugti artik. Gazi, halkla kaynagmak, kendisinin halktan ayn olmadigim göstermek istiyordu. Mersin'de Belediye Bagkam, bir akgam yemeginde, kendi eliyle hizmet etmek istemig, bunu da pek becerememisti. Gazi, sinirlendi ve öfkeyle, 'Otur yerine, Allah askma,' diye çikigti. 'Sen belediye bagkam mism, yoksa garson mur Daha sonra bir havaî figek gösterisinde, Latile Ham'la kendisine hazirlanan yaldizh tahtlara oturmayi reddederek basbayai iki sandalye getirtti ve halkin arasmda yer aldi. Ancak, Latife Hamm'i böyle açik gezdirmesi, birtakim kimselerin hooldugu bir ülkede geleuna gitmiyordu. Kadm-erkek ayrmumn hâlâ güçIü nekleri kökünden sarsan bir davranisti bu. Etkisi bazen olumlu oluyor, çogu kez de -kendisine kargi girigilen propagandalara konu tegkil ediliyordu. Gericiler, gazetelerde egiyle beraber çikan resimlerini elden ele dolagtirarak, 'Bakm, kansirn nasd açik saçik.teghir ediyor,' diye gösteriyorlardi. 'balayi
.
l OZAN ANTLASMASININ ÍMZALANMAS1
433
Mustafa Kemal'le Latife Hamm, digaridan bakihrsa, anlagung bir çift görünüyorlardi. Ancak kendi aralarmda, kisa zamanda, birtakim anmazhklar baggöstermisti. Bunlar içki yüzünden çikti. Yolculuklar uza.ça, Gazi, yorgualuk bahanesiyle, daha çok içmeye baglamisti. Latife nim da bunun önüne geçmek için birtakim hilelere ba§vurdn. Konya'da diklari son gece, bir ajans muhabiri gelerek, Gazi'nin son nutku üzerinti haberleri, bir kez de kendisiyle gözden geçirmek ist.emigti. Mustafa mal bunu begendi, nutkun da mükemmel olmastyla övündü, sonra LatiElarum'a dönerek, 'Söyleyin de su çocuga bir kadeh raki getirsinler,' deMuhabir, Gazinin de bir hadeh içmek istedigini anlanugti. Ancak LatiHamm, bütün gigelerin bavullarla beraber trene gönderilmig oldugunu ledi. Mustafa Kemal birden kizarak bagirmaya bagladi: 'Misafirimiz mig, ona bir kadeh rakt da mi vermeyeceksiniz?' Latife Hamm bag eg-
il
k zonmda kalarak içkilerin getirilmesini emretti. Simdi Meclis de feshedilmig olduguna göre, 'Ìsmetçik',Lozan'a döneirdi. Konferansm ölçüsü ve kurulugu degismi§ti. Artik masamn etrafinda ilananiar, milletleraraSL heybetli devlet adamlan deitildi. Lord Curzon almi§ti. Fransizlan da, Türkiye'de görevli sip gitmig, yerini Rumbold ediyordu. temsil Yüce göhrederinden yoksun kalmig Pellé m General gibi Rumbold'un bir balona' benzemisti. dedigi m konferans, ise, konferansin kurulugu, askida kalan sorunlara paralel olarak gismigti.Siyasî sorunlar daha önce cözürnlenmig; geriye ekonomik ve ilgilendirdikleri all igleri kapsayan konular kalmigt1. Kapitülasyonlari olan ûzerine egilecek konulann kisilerin, devçetin bu kangik n çok ve adamlarmdan çok, tel
.bnda
Amerikalikapf siyaseri güden Ankara'nin bir alaekonomik onlann böylece sardarla da alqverige baglamasi, la uygen ti. Büyük Milsokulmalari, Fransiziarm· tutumunu büsbütün serde§tirmi Meclisi, Rauf Bey'in istegine uyarak, Amerikan Chester Grubu'na, deizin ryol, liman yapimlan ve buna benzer kalkmma projeleri üzerinde
Son zamanlarda
'açik
Atatürk
/
F: 28
-L..
i
434
KURTULUSSAVASI
'
vermig;
grup temsileilerinin Ankara'da iyice yerlegmesi Avrupah rakipler bir kat daha kugkulandirmisti. Konferansta gözlemci olarak bulunan Amerikan Büyükelçisi Grer bu yüzden Fransizlar kargismda dayanmasi için Ísmet Paga'yi destekliyt ve itilüf Devletlerinin savaga yeniden baglayacaklari yolundaki korkularn yatyttr2yordu. Anlattigina göre, Mütteßkler bir gece, sabahm ikisine k; dar sären yedi saatlik bir toplanti sirasinda Ismet Paga'ya öyle ytiklemni lerdi ki, New-York Zenci mahallesindeki karakalda geçen bir sorupturm bunun yarunda kibar bir yemek sohbeti gibi kalirdi.' ismet Paga, Rust bold'un istanbul'a bildirdigi gibi çekiç arasinda' kalmisti. Büyük Mi let Meclisinde kargilagugi güçlükler, sinirlerini bozmu§tu. Ülkedekimuhr lefet mebuslarimn, bu ara seçimler dolayislyla susmug olsalar bile, on gözden dügärmek için nrsatkolladiklarru biliyordu; öte yandan Rauf Be onu sabirsiz hir telgraf bombardimamna tutuyor, iki ayag1m bir pabuca sc karak büsbütün telûglandmyordu. Meclis'te, 1smetPa§a'yi savunmak dürüstlügûnü göstermig olan Rat Bey, omin diplomathgina pek güvenmiyordu. O da, simdiLozan'dan kabi hemen geri çagirdmasmi gerektirecek kade neye gönderdigi raporlarda, kugku veren, uzla§ma yanhs: bir tutum takmmlyti. Rauf Bey olsa, denizeile re övgü yöntemlerle bagka türlü davramrdi. Müttefiklere kargi kullamla cak taktik al, ister barak' olmahydi. Kabine, Ïsmet Pa§a'yi belirli öne riler ileri sürmekle görevlendirmigli. Onun da yapacagi, bunlann tum üzerinde Israr etmek ve perakende pazarhklara girmekten kaçmmakt: yandan, Ísmet Papa da Ankara'nm kendisine hiçbir hareket özgürlüg Öte tammami§; degil yalmz görügülecek konulan, hattâ görügme biçimini bil dikte etmi§ olmasmdan yakunyordu. Yardimeisi da, Rauf Bey'in emekta Hamidlye'nin kaptan köpräsünden komuta eder gibi talimat verdigini söy ni
'örsle
'ister
lüyordu.
Ïsmet Pay da, gitgide,
'Rauf Bey=in Gazi'ye bildirmeden talimat ver kugkusuna kaplmig ve ciddi ve nazik bir dö ederek, söz girdiginden Mustafa Kemal'in neme bizzat durumu izlemesi ni' istemi§ti. Gazi, bunun üzerine simdiyekadar Rauf Bey'e saygi göstere rek.katilmadigi kabine toplantilannda bulunmaya ve arada sirada hükü met kararlarun kendisi kaleme almaya baglad2. Ancak, kendi deyimiyIe, ki tarafa kar§i talandigi tutum yumegak olmadi ve bir tarafa hak vererei öbür taraft susturmak sistemini uygulamadi.' Haftalar gelip geçiyor, konferans sürüp gidiyordu. Sinirler gerilmeyt baglamist.i. Bir gün Rumbold, öylesine çileden çikti ki, 'Türklerin tutumi
mekte
oldugu'
'görügmelerin
'i
LOZAN ANTLASMASIÑIN ÏMZAI.ANMASI
435
bulandiryor,' (m'écoeure) diye bagiracak kadar ileri gitti. Ismet tsa bunu, tam tersine anlayarak, samp, gülümseyerek trgiladi. hiç kadar Yegil yorgunluk duymadigim'söylüyordu. 'Ömründe bu hartreuse likörüne dadanmigti; bu arada, sirastym1§ gibi, giddetli bir ökrüge tutuldu. Rauf Bey'e karci kizgmhgi arada bir alevleniyor; görûçmerin bütün ayrmtilariyla Ankara'dan yûrütülmek istenmesinin, 1877'de uslarla olan savagm saraydan yönetilmesinden farki yoktu, diyordu. Bir Tegimi
'yüreklendiriyor'
kendi yerine Rauf Bey'in konferansa gelmesini istedi ve MustaKemal'den sert bir kargihk aldi. Ne Îtilâf Devletleri ne de Türkler savag istedikleri için, sorun her addeye bir formül bulmakti; en sonunda, özellikle Íngilizierin uzlagtmci .balariyla, herkesin durumunu kurtaracak birtakim formüller bulundu. ileride yapilacak anlasmalara birakildt. Tazminat isteklerinarç vazgeçildi. Ekonomik ayricahklar konusu, degerlerine gäre, Türk yan larma uygun olarak ele almaccakti. Geçici bir süre için, belirli sayida yainct adli danigmanlar kabul edildi. Mustafa Kemal, rmla§ma imzaya haoldugu sirada çegit Kapitülasyonun kõkünden ve ebediyen kaldmlr is olduguñu' hakh olarak ileri sûrecekti. Rumbold, Kral Beginci George'a yazdigi bir mektupta, bu anlagmayi, ek parlak olmasa bile, en az kötä kogullan kapsayan bir belge' diye nite'bir cömertlik ve âdillik örnegi' diyor ve Türklerin kondi. The Times ise ranstaki överken, 'Acaba Türkiye, bir mucize ile, uygar bir tutumonu :vlet mi oldu?' diye soruyordu. Bang, 24 Temmuz 1923 günü, Lozan Ünirsitesinin, duvarlari agir örtülerle kapah tören salonunda, Rumbold tara·1dan imzalandi. Bir tek o, Daily Express'in yazdigina göre, 'Ascot at yaanndaymig gibi' bagma gri bir silindir gapka giymigti. g Mustafa Kemal, Ismet Paga'yi telgrafla kullad1: 'Ulkeye bir sûrä ya.rh hizmellerden ibaret olan ömrünüzü bu kez de tarihi bir baçanyla taçndardruz.' Rauf Bey'in bir gün geç gönderdigi tebrikleri, daha isteksiz r tondaydi. Kendisi adma haztrlanan telgrafa gördügü zaman: 'Bu müs:ddede ädeta her igi yapan Ïsmet Pa§a'yrug gibi gösteriliyor. Biz, burada, resinde,
'sorunu,
'her
yapmadik.mû' demigti. Bangm imzalandigim haber vermek için Ali Fuat ile Rauf Bey, Çantya'ya birlikte gitmiglerdi. Yataktan yeni kalkrmy olan Mustafa Kemal ilan, sirtma sabahhk diye geçirdigi bir Arap maglalnyla kargiladi. Taribi lgrafi okurken heyecanlandig1 gözle görûlüyordu. Sonra kendini toparyarak, 'Dogrusu,' dedi, imzalanacagim ben de umuyordum ama, in günlerde içime bir tereddüt ve güpbe dûgmügtü. Bu adamlarm r gey
'barigm
II
436
KURTULU§
SAVASI
hep çekiniyordum. Beni çok seson anda dügüncelerini degistirmelerinden vindirdiniz. Tegekkür ederim.' Rauf Bey k2sa ve heyecanh bir konagraa yaparak bu baçannin, bagta Mustafa Kemal olmak üzere, Kâzim Karabekir, Ali Fuat ve ReÏet Papalarin eseri oldugunu söyledi. Kendisi de onlarla birlikte çahytigi için mutluyelinizi öpmek geliyordu. du. 'Tâ Amasya'dan beri,' diye açikladi, Ïzin v rirseniz, elinizi simdiöpeAtna bu dilegimi açiga vuramiyordum. rek, her zaman içimde olan bu duyguyu belirtmig olayim.' elini vermeGazi, böyle bir hareketin. gereksiz olduguna söyleyerek, di. 'Sizin ülkeye ettiginiz hizmetler, bizimkinden agagi kalmaz,' dedi. Hepsi de heyecan içindeydi1er. Sakinlegmek için birer kahve içtiler. . Latife Hanim misafirleri yemege ahkoydu. Gazi, ismet Paga'nm Ankara'ya dönmek üzere Lozan'dan ayrilmig oldugunu söyledi. Rauf Bey'in: 'Eistiyorum,' demesi on-a pagirtti. vet, ayrilmig ve iznirJzle ben de aynlmak Rauf Bey, artik bang imzalanm1§ olduguna göre, basvekillikten çekilmek, Ïkinci Meclis toplaruncaya kadar, kendi seçim bölgesi olan Sivas'a gitmel istedigini söyledi. Çokçahymig, yorulmust-u; midesinden de rahatsizdi. Sonunda gerçek nedeni açikladi: Ïsmet Paga'run Lozan'da degil yalmz kendisine, bütün kabine üyelerine karsi takmdigt tutum. 'Ben, §ahsen bir dahe Îsmet Pa§a'yla yüz yüze gelmek istemem. Onuola birarada çalismama de de olanak yoktur. Bangi kendi imzaladigma göre, kogullarm uygulamak ona düger karasmdayim.' Gazi: 'Yani geldigi zaman kendisini kargilamak da nu istemiyorsun? diye sordu. Rauf Bey: 'Hayir,' dedi. 'Beni bagiglayin. Fakat bu kadar haksiz saldiridan sonra, Ismet Pa§a'yi bir daha görmek istemem.' Mustafa Kemal onu yatistirmaya çah§ti. Ancak, Rauf Bey çekilmekte israr etti. Bunun asil nedeni, yalruz Ïsmet Paga ile arasmdaki anla§mazLls degildi. Gelecekten de çekiniyordu. Taarruzdan önce Refet Paga'mn evinde geçirdikleri gecevi ve Mustafa Kemal'in barig imzalarar imzalanma; olaganüstä yetkilerini birakmak konusunda verdigi sözü unutmamigti. Simdi barig imzalanmisti, ama o, böyle bir geye niyetli görünrnüyordu. Tersine, be yetkileri yeni bir partinin bagma geçerek daha güçlendirmeyi tasarhyor ve Rauf Bey'in dügûncesine göre, yeni Türk devletinin demokratik geligmesine daha bagtan engel oluyordu. Kugkulanm, her zamanki açik sözlülügüyle Gazi'ye an1atti. Onu, partiler ve kigiler üstünde, yön tutmayan. arabulucu bir devlet baskani durumunda görmek istedigini söyledi. Oysa, gimdi Gazi, gündelik politikaya kansmig bulunuyordu. Ali Fuat Pa§a da, ·Rauf Bey'in bu dügüncelerini paylagmaktaydi. Han 'içimden
.
.
'
437
LOZAN 2-WTLASMASININ IMZALANMASI
ile birlikte olmasimn, demokrasi yolungeligmesini önleyecegini ileri sürmügtü. erçekten de, son seçimler sirasmda Gazi'nin hem parti ba.skam, hem de komutan olarak, güçlü mevkiinden yararlanmasi, herhangi bir muhalif ban ortaya çikmasim önlemi§ti. Simdi,barigi izleyen siyasi dõnemin bag sorunu bu olacakti: Gazi'nin ndisiyle, Rauf Bey ve ötekilerin tasarladigi demokratik kuvvetler arasm1 iktidar savay. Mustafa Kemal gu sirada bu konuda bir tartigmaya giri§.ek isterniyordu. Rauf Bey'in çekilmesinden dolayi üzüntülerini bildirdi. da: 'ÜzülmeyinPagam,' diye karghk verdi. 'Bu ülkeyi bir düzine namusi adamla yönetebilissiniz/ Sonra Sivas'a hareket etti. Ïstasyondakabine ve dostlan tarafmdan ugurlandi. Gazi, Fethi Bey'i Bagvekillisoranlara: 'Onu sonrasi için sak: atadt. Niçin Ïsmet Paga'yi seçmedigini yorum,' diye cevap verdi. Ali Fual Paga, Meclis Ïkinci Bagkam olarak kalmaya gimdilik razi ol-
.
rkasi kurulurken, Gazi'nin parti ki bir ülkede, bagka partilerin
-kadaglan
Fakat, üç ay sonra, Mustafa Kemal'in tek parti yönetimine kargi güdolayi, o da çekilerek askerlige döndü. Gazi'ye sormu§tu: Ba§tan savma seningimdi apotr'lann kimlerdir; burm anlayabilir miyiz? millete Memleket kimler hizyoktur. ve ir cevap aldi: 'Benim apotr'larm onlardir.' gösterirse, iet eder apotr ve hizmette liyakat ve kudretini Rauf Bey'in gidiginden birkaç gün sonra, ismet Paga, konferanstaki aradaglanyla birlikte Ankara'ya döndü; resmen karsdandi, alktglandi. Gaûzei, Çankaya'daserefinebir ziyafet verdi. Yemekten önce, kendisine Rauf Bey'le kabinenin yapilirken, Paga, Ismet inde tartigmalar skardiklan gliçlüklerden daydugu üzüntüyü belirtmekten kendini alamadi. lazi'ye: 'Kargilagogim bütün güçlükleri yalmz siz çözdünüz, yardmuma ogup beni kurtardmiz. Siz olmasaydunz, Lozan'dan cenazem gelirdi beim, cenazem!' dedi. Fethi Bey, sinirlenerek ona: 'Tenkit ettiginiz kabinede ben de varim,' diye hatirlatti. Îsmet Papa kendisine ters bir cevap verdi. Ikisi de öfeyle yerlerinden firladilar: Kadmlar telâglandt, erkekler araya girerek taaflan yatistirda. Gazi yemege baglama emrini verdi. Ancak, yemekte çok z konugtu. Konuklann ûstüne kara bir bulut çökmügtü. Ismet Paga'am döLügü, bu sikintih hava içinde kullandi. Hükümet, anla§maya yeni Meclisin onayma sunarken, Millî Misak siurlan içindeki topraklardan bir parçasimn bile verilmemi§, bu simrlar öteinde de herhangi bir toprak kazanci dügûnülmemig oldugu üzerinde memle durdu.· Ismet Pay anlagmayi, bir devir süren savaµn sonu' lugtu.
:nsizliginden
,konferans
'bütün.
·
r
438
KURTULUSSAVASI
olarak
niteledi. Türkiye bir imparatorluk degildi artik, zaten geçen elli yilda bu, onun için sadece zararli olmu§tu; Türkiye gimdi egemen bir devletti, uluslararast alanda herhangi baska bir devlet gibi, kendi gücüne güvenen, bagimstzhgim sakinan bir devlet. Ïsmet Paga, yillar sonra bu anlasmayi, tarihi perspektif içinde degerlendirdigi vakit, bunun sûrekli bir bang arac1 oldugunu söyler. Çünkü'Íki taraf da çarpigmaktan büsbütün bikmig ve yapilan fcdakârliklar tahammülü agmayacak, hakla görülebilecek suurlar içinde kalmisti Gerçekten de bu, Birinci Dünya Savastadan sonra, yenik dügmüg Orta Avrupa Devletlerinden birinin galip devletlere kendi kogullarm kabul ettirerek imzaladigi tek antlagmadir. ikincisinden sonra da, gelecek için sürekli bir ban§ aract olarak ayakta durabilmigtir. Bu da, anlagmanm yapay kuramlara degil, gerçek olanaklara dayanmasmdandir. Bunun gerefi, herhangi bir geniëleme hevesinden kendini alikoyabildigi için, önce Mustafa Kemal'in, sonra da bu simrli amaçlara varmak yolanda gösterdigi sabir ve inattan dolayl, Ïsmet Paga'nmdir. ikisi de Müttefik Devletler arasindaki anlagmazliklardan yararlanmayi iyi bilmigler, ikisi de sabirh davranarak, Musul ve Bogazlar gibi, nluslararasi çapragik sorunlara yol açan ve hemen çözümlenmesi mümkün olmayan sorunlan ilerideki görü§melere birakmak akuhligim göstermiglerdir. Antlagmanin imzasindan iki buçuk ay sonra, Müttefik Kuvvetleri Ïstanbul'u boßalttilar. Bu, Harington için önemli bir gündü. Her biri en agagt bir seksen boyundaki erlerden kurulu, renkli muhafiz alayi ortasmda atma binmig bogaz kiyismda ilerlerken, Türkler onu alkiglamaktan kendilerini alamadilar. Rihtimda, öteki müttefik kitalarlyla Türk birlikleri tarafmdan karylandi. Büyük bir kalabahk, askerlerin arkasma yigdrug, sikigttriyordu. Harington, Türk bayragim selâmladigt zaman kordon yarildi ve o, ne oldugunu anlamadan, kanstyla kendisi arasma giren on beg bin Türkün ortasmda kahverdi.'Arabic gemisine bindi. Gemi bütün diidüklerini öttürmeye bagladi. Malborough gemisi de Auld Lang Syne'i çalarak yaninda gidiyordu. Bütûn Birinci Dünya Savagi'ndan daha uzun sürmüg olan bir iggal, böylece sona ermisti. Bundan sonra Gazi, Türkiye'nin toprak bütünlägünûnbir belittisi olarak Îstanbulyerine Ankara'mn devlet merkezi olmasina karar verdi. Meclise bunu öneren bir yasa tasans1 sundu. Basm ve koyu Îstanbullular, bu öneriye, giddetle kary koydular. Halifeligin merkezi olan Istanbul'un devlet merkezi olarak da kalmasmda israr ediyorlardi. istanbuldört yùz yet'
'daha
LOZAN ANTLASMASININ ÏMZALANMASI
g ylldir merkez ayn. in
olagelmigti.
439
Ondan önceki bin yüz yilhk Bizans dönemi
Uzakligi, serl iklimi, ilkel görünügü, uygar bir kent için çok gerekli su ve daha bir sürü gevin bulunmamasi dolayislyla, Ankara bagkent ol-
elverigli degildir, deniliyordu. Buna karghk, dügman akmlanna kar;üvenli bir stratejik ve cografi konumu vardi. Ayrica, Milli Mücadele'i sembolü olarak, mistik bir deger kazanmisti. Ustelik, Gazi, öteden besürüp gelen ah]âksizligi, sinsi gelenekleri, entrika ahgkanliklari yùzünri istanbul'a kargi derin bir güvensizlik duyuyordu. Genç1iginde, Osman[mparatorlugunun çöküge mahkûm olugunu, Osmanogullanmn Anadonun sert yaylasim birakip bogaz kiyilarina yerlegtikleri tarihe baglamig gil miydi? Mebuslann çogu Anadolulu olduklari için, Mustafa Kemal, tasanyi oclis'ten geçirmekte güçlük çekmedi. Kanun maddesi §öyleydi: 'Türkiye vletinin makam idaresi,3 Ankara §ehridir.' Istanbul, hilâfet merkezi olac kahyor; Ankara, Meclisin merkezi, dolayistyla bagkent oluyordu. Buna sonra Istanbul da, Dersaadet, Konstantiniye gibi çegitli adlarla degil, lmzca Istanbul olarak adlandirilacakti. tya
I I
I
I
idare merkezi.
I I
-
.I
b-
-
I
..
r-
.
r
-
i
r-
KESÍM
Türkiye Cumhuriyetinin Doguçu ve Yükseligi
I l'
1
I-
L
-l..
r
-I
_r
- .I
lyL -C
I l
r
.
--
I
.
I
,
.. .-i
T
"
i
L
-
KIRK BE
ÍNCÍBÖLÜM
Cumhuriyetin
Îlâm
.
Lozan'dan sonra, 'Savag bitti,' diyorlardi. Oysa, savag bitis degildi. Makedonyah Mustafa Kemal, amaçlanndan birincisini elde migti. Türkiye'yi kurtarmig, canlandirmig; dü§manlarla san11, dag2mk, trçalannug bir imparatorluktan, ileride dost olabilecek milletler tarafmAmacmin büyük önemi, in tamnan yogun, katiksiz bir devlet çikarmgti. çülä yöntemlerle ktvama gelip, kizgm bir caulihšm aleviyle çeliklegek, bu sonuca erismeyi saglam1§ti. Gerçekleri kavramayan bir ortamda, elde edebilecegi §eyin r gerçekçi olarak, gözûnü bir tek amaca dikmi§, oldugunu görmûg ve hem kendisinden kugku duyan dostlanna, hem de de edilemeyecek geyler peginde kogan dügmardarma kargm, onu kovalaisti. Bu is için yüksek bir önsezi, kendi tabiatiyla çeligen ve ancak büyûk .r iç disiplinle kazamlabilecek bir sabir gerekliydi. Aynca temel sorunlasezmek ve dost dügman herkesin psikolojisini anlamak, sorumlulugunu avramak ve onu kesinlikle kullanmak da §artt2. Mustafa Kemal, gençliinden beri §iddetle arzuladigt iktidan, bu nitelikleri sayesinde, en sonun'Önemlibir adam olacagun,' diye yüksekten 1 elde ermigti. O zamanlar yillardan sonra, k1rk iki yagmda, gerçekten acilarla geçen ayordu.Simdi, nemli bir adam olmustu. Asimda yaptigt is, bûtûn siyasî yankilanna ragmen, bir askerin örgùtleme, ani karar verme ve harekete geçme konulanada ustalagIma, geyler gerekiug bir adamm-;igiydi. Simdiyapacagi i§ için daha fazla bir nitelikleri. adammm ordu: Bir devrincinin, bir peygamberin, bir devlet olac'akti. Tûrk kurtardiktan sonraki amact, yeni bir yurt yaratmak NKARA'da,
-plan-
'urdunu
kökünden degistirmek istiyardu, geriata dayanan Ortaçag yapisi sistemini sûpûrûp atarak yerine Batt uygarhgina dayanan yeni, toplum ir agdag bir dûzen getirmek. 3plumunn
L
444
T. CUMHURIYETININ
DOG USU VE YUKSELISI
Be yeni çabasma da yine bir asker gibi dügünerek girigti. Zaferin üze
rine yatip dialenmek yoktu; yine Gazi'nin komutasmda bu yeni sava a gi rigmeden önce gev§emek de yoktu. Bu seferki maddi degil, rnanes sava§ silahlarla yaplacakti. Fakat usui ve taktik bakimindan ötekinden farkh de
gildi. Onceki gibi,
adim adim gerçeklegtirecekti. Yalmz, simdiinisiyati kendi elinde oldušu için, daha hizh olacakti. Planlannda ileriyi gören ama uygulamalannda deneyci olan Mustafa Kemal daha 1920'de 'Mille tin vicdan ve geleceginde sezinledigi geligim eteneginin kafasimn içinde milli bir sir gibi gizli kalmasma wi vakti gelince toplumun bütùnüne tygu lanmasina' karar vermigtL Simdi vakit gelmisti. Türkiye, geli§iminin yen bir dönemine giriyordu. Ancak Türkiye hâlâ, Falih Rifki'mn dedigi gibi, açilmak içiz limandan .ayrdmig, fakat rotasim kaptanmdan bagka kimsenin bilmedigi bir gemiye' benziyordu. Ïzleyecegirota ne olacakti? Mustafa Kemal karanm vermisti. Zafere dogru Samsun'dan Erzurum'a, Sivas'a, Ankara'ya ve gimdi Lazan'a kadar uzanan sabirh yolculugun amac2ni, kendi pek iyi biliyordu. Karari guydu: Türkiye bir Cumhuriyet olmahd2r. Simdikararml yerine getirmek için güçIll bir durumdaydi. Kazandigi zafer ve erefli bir barig. nüfuzunu yükseltmigti. Kendi topladigi yeni bir Meclis ve hem kurucusu, hem de baskarn oldugu yeni bir parti, ona yeni iktidar yo11an açmigti. Reformlara girigmek igi artik yalnizca bir taktik ve zaman sorunnydu. Cumhuriyet dügüncesi, yazm, daha Lozan Konferansi sürüp gittigi sirada kafasmda belirli bir biçim alnugti. Bir tasan hazirlayarak, gizlice, daha önceleri de Saltanatm kaldirilmasi ve birtakun Anayasa konulan üzerinde kendisine daragtigi, Adliye Vekili Seyit Bey'e yolladi. Seyit Bey, tasariyi ilke olarak yasama bakimmdan uygun buldu, yalniz bazi ayrmtilarm düzeltilmesi için geri gönderdi. Sonra tasan, barl3 imzalamncaya kadar, bir 'denize
yana
birakildi.
Mustafa
Kemal, gimdi dûçüncesini yakmlarma açmaya ba hyordu. ve kendilerine güvendigi birkäç gazetecinin daha bulundugu bir akgam yemeginde, Fransiz ihtilâli tarihini okumakta oldugundan söz ederek république sözcügüyle Türkçedeki karghgi huriyet» üzerinde bazi notlar almig oldugunn bildirdi. Bir sözlük getirildi. République kargihšmda la chose publique,' varhk», «toplum» gibi kavramlar oldugu görüldü. Sözcügûn tam anlami üzerinde bir tartsmaya girigildi. Bunun üzerine Gazi plamm açikladi; bu plan henüz tam degildi, dostlan bunu kendi aralannda tartigmah, zamam gelince de partiye
Çankaya'da,Falih Rifki'nm
«cum-
«kamusal
.
i
I'
h.
I
=a.I
i
Devlet.
-
CUMHURÍYETiN
mi
445
ILÃNI
aulmahydi. îçierinden biri: 'Cumhurbaskarn seçildikten sonra., yine parti gözleri qddavarak, 'Läf skamolarak kalacak mistmz?'dive sordu. Gazi Cumhurbagkanhgi Haizda, Ancak verdi birisi, baska evel,'diye karghk hayir,' deru?' 'Kesinlikle deyince, resinden söz ederek, 'Ömürboyunca
Haber ortaliga yayilmisu. Yerli gazeteler sözde daha hiçbir scyduyFakal Gazi, bir deneme balonu uçurtarak, Viyana'da çikan niyetini dünyaya açikladi. Tru·k ue Freie Presse'ye verdigi bir demeçte, oldugu noktasmdan seylyle bir Cumhuriyet victinin adindan bagka he t egemenlagir_ millete ait olmaddesinde rekel ediyordu. Anayasamn ilk tarafmdan Meclisi Millet Buyük Lgu; ikinci maddesinde yalniz halkm, de özetlenesözcükle cumle iki 'Bu tek bir Gazi: edildigi msil bildiriliyordu. gekli kiTürkiye'nin gerçek gimdiki 'Cumhuriyet... lir,' diye devam etti. :Imislardi.
Nasu ki, ashnda, Avrupa ve Amerikanunla anaylanacaktir.' Türkiye'nin de bu cumburiyelleryoktu; arasinda bir fark I bir baska sorunundan sey degildi. :n aynhši, bir biçim etkisi ylldom yapti. Cumhuriyet kavrami geleBu demeç, Ankara da sözanlayi§iyla :ksel tabana zitu ve bu taban Müslüman Devlet tehlikesi bir degi§iklik Böyle ahrnyordu. ik Türkçe bir sözde ilk kez agza ciddi bir cumhuriyetçi hareketin ge:m istanbulbasminda, hem de henuz Mustafa Kemal, bu konuda heyecan yaratti. Meclis'te Smemig oldugu aniamigu. Cumhuriverecegini kötli sonuç1ar açik bir tartigmama leclis'te vakit yoilarda n gerçek:ti, muha.lefet bulmadan, baska daha birle meye 4tirmek gerekiyordu. altmYeni Meclis, girndiye kadar, Mustafa Kemal'in dikkatti yönetimi hemen hiçbir lik önemli haftalar siiresince, a oldukça uysal davranmi§li. açiklamasun önerilerin geçilmeden tartigmaya daba aplantlyi kaçu-nnyor; Bir behrtlyordu. reddedilmesi halinde kendi görügünü apiyor, kabul ya da eder¯un edildigini demisti, 'Rica görunce kabul efasinda bir unerinin Ba§tan, arinizi indisin. Galiba bu=noktayi size pek lyi açiklayamadim.' oylamada ikinci anlatti, ederek istedigini belli çevrilmesini nerinin geri neri reddedHdk Her firsatta, mebuslara çagdas bir Bati Devletinin ne olçahilyordu. Bir gün, bir söylev verisken, hocamn biri öfogunu anlaLmaya demektir bu çagda lan?' Gazi buna, 'Adam olmak de.eyle sordu: 'Ne 'Adara almak.' verdi. aekür, hoca,' diye cevap birincisine göre daha akh bagnda Meclis. bu Bütün bunlara karyn, >ir seviyeli daha ve Mustafa KemaPin dedigi gibi kurulugtu. Daha genç, Ciddi tartigmalann :adiru >ir 'Aydnilar hevesliydi. Meclisi' olmaya daha .
zamanda
cumhuriyelleri
6çirkin'
'el-
I-. - -
446
T.
CUMHURÏYETÌNÍN DOÖUSU VE YÜKSELÍSÏ ¯~
ka çiran o yobazlar bu mecliste yoktu artik; yerlerini daha oIgun kafah, Ba ti düsüncelerini daha iyi kavramis, yazar, gazeteci ve meslek adamlann dan kurulu gruplar almigt1. Ancak, ne de olsa Cumhuriyet, sagdan da soldan da kar§i akimlan ha rekete geçirecek bir sorundu. Her täs1ü köklii degigime kargi olan örûm cek kafahlar, Halifenin giicünü ne pahasma olarsa olsun korumak istiyor bazilara da Cumhuriyet ilân edilecekse, Halifènin Cumhurbagkam olmas gerektigini fleri sürûyorlardi. Adim adim flerleme tarafhst olanlar, güçlea arasinda bir denge kurmak çabasmdayddar. Bazi kimseler, Halifenin bay na geçecegi megruti bir kralhk gibi bir sey dügünüyor; bazdari da Battdaki, ömegin Fransa, ya da Amerika'daki gibi gerçek bir demokratik Cumhuriyet kurulmasiru uygun buluyorlardi. Bir yandan da Cumhuriyet'in Mustafa Kemal'in elinde Güney Amerika ve Sovyet Rusya'da oldugu gibi, bii çegit diktatör1üge dönmesinden çekiniyorlardi. Ikisi de yürekten megrutiyetçi olan Ali Fual Papa ile Rauf Bey'in görü.gleri de böyleydi. Onlarm bu sirada Meclis'ten uzakla§mig olmalari Gazi'nin i§ine yanyordu. Ne olursa olsun, Mustafa Kemal'in Meclis'te Cumhuriyeti bir olup-bitti ile ilân etmesinden korkuluyordu. Böyle bir geyi gerçekten de tasarlamigti. Bahane olarak bir kabine bunahru yaratti. Meclis, vekilleri seçme yetkisini hâlâ elinde bulunduruyor; oysa mebuslarin iktidar için manevralara girigmelerine, hizip yaratmalarina yol açan bu ayncalik, birligi bozuyordu.Parti içinde beliren ye Gazi' nin muhalefet' diye suçladagi bir bölüntû, iki bog yer için ortaya iki ad atrugb. Bunlardan biri Dahiliye Vekilligine getirilmek istenilen Erzincan mebusu Sabit Bey, öteki de Ali Fuat Paga'dan bogalan Meclis Ïkinci Ba§kanhšma aday gösterilen Rauf Bey'di. Gazi, bunlann aday gösterilmelerini uygun bulmamisti. Muhalefetin çektigi blöfe diyerek, Fethi Bey'le öteki vekillere istifa etmeleri ve yeniden seçilecek bile 01salar kabinede görev almamalari için talimat verdi. Simdi,Muhalefetin kendi kabine listesini haziriamasi gerekecekti. Gazi böylece, renklerini açakça belli ederek kendisiyle savaga girmeleri için, Meclis üyelerine meydan okumugtu bunu yapamayacaklarim da pek iyi biliyordu Ortaya bir söylenti atti: bir ha dise çikacak olursa, yamndaki Bagkanlik Muhafiz Alayi'yla kargi koymaya da hazirdi; bu yolda ordunun destegine ve milletin kendisine olan saygisma güveniyordu. Muhalefet gruplari, Rauf Bey'in yoklugunda, aralanndaki uzlagmazhklan yatigtirmaya ve bepsinin onaylayacagi bir kabine listesi hazirlamaya çahytilar, ama bog yere, Gazi, parlamentoda bundan dolayi dogan durumu, 'gizli
'rest'
-ki
-.
YETÏN CUMHURÏ
ÍLÂNI
447
diye niteledi. Ülke, iki gün süresince hükümetsiz kalmca, harekete .eçti. içlerinde Fethi Bey'le Ïsmet Paga'mn da bulundugu birkaç dostunu, ankaya'da yemege çagirdi. Yemek sirasinda onlara: 'Yarm Cumhuriyet'i ân edecegiz,' dedi. Buna kimse itiraz edemedi. Fethi Bey'le arkadaglannarsi
.a,
izleyecekleri taktik konusunda talimat verdikten
alar.
sonra, konuklar dagil-
Îsmet Paga ile Mustafa Kemal yalmz kaldilar. Bagbaça vererek, Cum-
uriyet tasarisina, eldeki Anayasa üzerinde yapilacak birtakim degigiklikverdiler. Anayasa'ya, 'Türkiye Devletinin hükümet r halinde, son geklini cumlesi eklenecekti. Cumhurba§karn, Devlet Ba§kaCumhuriyettir,' ekli Bagbakam o seçecek, öteki bakanlari seçilecekti. Meclis'çe olacak ve a Meclisin atayacakti. bunlari onaylamaya yetkisi olacakti, Bagbakan la Gazi, Ema Böylece gerekli olan iktidari saglakendisine degil. seçmeye oluyordu. rug Ertesi gün bu hükümler, artik politik bir güç haline gelmig olan Halk 21rkasi grubuna sunuldu. Mustafa Kemal'den, Fethi Bey'le önceden anlagetmesi' istendi. O gün takttrdigi digleri henüz m§ olduklari gibi verine iyi oturmadigi için sesi, islikli çiktyordu. Konugmasi, belki de bu rüzden kurulugunda kisa sürdü. Kisa, ama derlitoplu. Hükümetin simdiki töklü bir vanhghk vardi. Her mebusun bakan seçimine katilmasini ve dolaas1yla her bakan üzerinde etkili olmasun gerektiriyordu. Artik, bu sistenin kötülükleri anlagilmigti. Bunlar kendisinin kararlagtirdigi gibi dûzeltilneliydi. Bundan sonra Anayasa'da degigiklik yapan tasari, Îsmet Pa§a taraindan okundu. Bu tepeden inme degigiklige içerleyen parti üyeleri, gaskmik içinde mmldanmaya ba§1adilar. Ancak Gazi'nin yardimcisi olan Adliye Vekili, bu formülün yeni bir icat olmadigim, yalmzca aslmda var olan bir sürdü. tasayi açikliga kavu§turdugunu ileri Parti grubu, birkaç itiraza ragmen, yine Anayasa'yi ister istemez kaJul etmek zorunda kaIdi. Artik, o akgam Meclis tarafindan onaylanmasi sa1ece bir formaliteden ibaretti. Sair Mehmet Emin Bey, Ankara Cumhurifetini bundan bin dört yüz¯yil önce Peygamberin Mekke'de kurdugu hükünetle kiyaslamaya kalkmca, ilocalar gagkinliklarmdan agazlarmi açamadioybirligiyle Cumlar. Mustafa Kemal, oylamaya katilan 58 milletvekilinin Eurbagkanhšma seçildi. Ancak. 100 kigi de çekimser kalmigt1. Toplanti, umhuriyetin gelecekteki mutlulugu için edilen dualarla son buldu. Cumburiyetin ilânx bütûn yurtta yuz bir pare top atigiyla kutlandi. Gün, 29 Ekim 1923'tü. 'bu tarihi anda' kendisini destekledikleri için Gazi, tegekkür ederken, gözlerini her zamanki gibi Batiya döndürerek, bu olaym 'hakemlik
'arkada.glanna'
L
T. CUMHURÌYETÏNÍN
448
DOGUSU
VE
YCKSEL1Ï '
yurt digmda yapacagi etkilere dokundu: 'Milletimir, kendisinde bulunan vasif ve degerleri, hükümetinin yeni adlyla, uygarhk dünyasma göstermeyi
daha kolaylikla basaracaktir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya yüzünde bulundugu yere läylk oldugunu eserleriyle ispat edecektir.' Ìsmet Pa§a'yi kendisine Bagbakan seçti. Onun, savag alaranda oldugu gibi, Meclis'te de isteklerini yerine getirecegine güveniyordu. Görügleri daha liberal olan Fethi Bey'e ise o kadar güverti yoktu. Bir aksam Çankanitelikte bir konugma sirasmda Fetbi Bey'in geldigini haya'da ber vermislerdi. Gazi, konuklarma, 'His çocuklar,' dedi. 'Susun. Hükümet geliyor.' Fethi Bey'i Ba.ybakanhk yerine, Meclis Baskanhšma getirdi. Mustafa Kemal, uygun zamarn, sûrpriz yaratacak taktigi, üstü kapali tehdidi birarada ustahkla kullanarak ülkede iktidann en yüksek noktastna eri§migti. Kendinde üç bagkanhgi birden toplamt§ti: Devlet Bagkanhgi, Hükümelin ve Medisin gerçek ba§kanliga, tek Parti Bagkanhit Selânik'ten beri kendisine hayran olan arkadagi Tevfik Rügtü onu bir gün Hiristiyanlarm üçlemiyle kiyaslamiste 'Baba, Ogul ve Kutsal Ruh.' Gazi, gözlerinde bir pir11tiyla onayladt: 'Öyledir,ama, kimse daymasin!' Rauf Bey, Îstanbul'da yüz bir pare top sesiyle uykusundan nyanmmti. 'îhtilãlci'
.
Cumhuriye t gerçeklc§ti demek, diye dügündü. Böyle birdenbire, kendisine, Ali Fuat Paga'ya, ve de Rcfet Pa§a'ya soru3madan iläm, Mustafa Kemal'le eski arkada§1an arasmdaki ucurumu, acik bir muhalefet haline sokacak kadar derialegtirecekti. Cumhuriyetin i!ñni, 'Sahibinin sesi' olan Aakara basimna kiyasla daha açik konugabilen Ïstanbul gazetelednde lenkide ugradi. 'Yagasm Cumburiyet!' ba§hgi ahmda¯ç1kan bir yazt bile.'Cumburiyetin ilan ve tesbit tarzinin garip oldugunu,' banda, «sikbogaza. getirilmig bir hal:» bulunduguna illin edlyordu.'2 Gazi'ye verilen yetkiler, diye yaziyorlardi, padigahlara bile verilmemisti. Meclis George Washington, kendisini bagkarhga seçmeden önce alti yil Anayasa üzerinde çaharken iftligine çekilmig degil miydi? Nerede o, nerede bu... Be görügler ashnda. Rauf Bey'le onun gibi düpünenlerin ilkelerini yansit:yordu. Rauf Bey, me§rutlyet ugruna bagvarulan girigimlerin basansizhga ugramasi üzerine, gimdi Cumhuriyetten yana görünüyordu. Ancak, Comhuriyet Anayasasimn ilân edilmeden önce Meclis'te enine boyuna elestirilmesi, tartigilmasi gerekirdi. Daha önce Birinci Meclis tarafmdan geri çevriimig olan yeni kabine sistemi konusunda da, Rauf Bey: 'Kuvvetli bir hükümetten söz ediyorsunuz,' diyardu. 'Benim kuvvetli hükümetten an. Ïadagim, Salk egemenligine dayanan, görev ve yetkilerini iyice 2
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
CUMHURÍYETÍN
ÍLÂNI
449
olgun bir kabinedir. Birtakim kimselerin, kuvvetli hükümet deyiyönetmeyi anladiklarmi igitince çok §agirL' Rauf Bey'in basma verdigi demeç, Ankara'da biraz da isteyerek, 111§ yorumlandi. Mustafa Kemal, Rauf Bey'le arkadaglarmn bir muhalekurmak istediklerini sanarak, onu gözden dügûrmeyi ve gericilikle suçTayi denedi. Rauf Bey, Halifeye bir nezaket ziyaretinde bulunmustu; idan, Hilâfetin siyasi bir rol oynamasi yolunda birtakim tertiplere girigtitramig,
oden, ülkeyi yumruk zornyla
pek zor degildi. Rauf Bey, bu hava içinde, Ankara'ya gitmek ûzere Îstanbul'danaynlKendisini, Ali Fuat, Refet, Kâzim Karabekir Pagalarla Halifenin yaverinden deniz subaylan ile Tibbiye ögrencileri bulunan biri ve aralarinda kalabahk ugurlamigti. Kâzim Karabekir, Rauf Bey'le arkadaglarm gu lerle destekliyordu: 'Ben Cumburiyetten yana, fakat kigisel yönetime glyim.'Böylece, ihtilâlin yaraticilanndan dördü gimdi, Mustafa Kemal'e si açikça cephe almig oluyorlardi. Tam bu nazik zamanda, Gazi, bahçesinde dolagirken bir kalp kriziyle e y1gildi. Kriz hafif geçois, fakat sonradan Ali Fuat Paga'ya söyledigi i kendini büsbütün kaybetmig, sanki öbür dünyaya gidip gelmigti. Bunun rine doktorlar, günde iki üç sigaradan fazla içmemesini ve perhize girsini söylediler. Latife Hamm da bu perhizi siki sikiya uygulatmaya bagAli çok etmesini NorFuat Paga, sagligma dikkat istedi. li. bundan sonra il ömrünün yansina gelmi§ti. Gazi, ona merak etmemesini söyledi. Doklar kendisine rakiyi yasaklamiglardi. Yalruz arada, bir kadeh viski içebi.ekti de raki yasak edilmig, sadece viskiye bir. zamanlar Abdälhamit'e sonucunu
çikarmak
-
a verilmi§ti.
Bu durum yüzünden, Rauf Bey, Mustafa Kemal'le Çankaya'daçok kibir görûëme yapti ve politik sorunlan ortaya atmaktan çekindi. Mecte soguk kar§ilanmigti. Parti grubunda, basma vermig oldugu demeç üzede açiklamada buluumaya çagrudi. Bu demecin, Cumhuriyet'i güçten ¡ürmek amaczyla verildigi ve kendisinin muhalif bir parti kurmak yolunki niyetini ortaya çikardigi ileri sürûlûyordu. Toplantlya bagkanhk eden 1et Paga, uzlagmaz bir tutum takinmisti.3 Sert ve emredici bir tonla, sazamamyla kiyaslama yaparak, Millî Mûcadelenin ya§amsal önem big i lyan bu ikinci döneminde de, dügünce birliginin part oldugu üzerinde ülkenin rdu. Rauf Bey, sözleriyle, anargiye sürüklenmesine yol '.....ismet
Papa, bagkan yerinden görügme konusunu açiklaylp önemini anlathktan diyerek bagkanh§i bagkasma birakti.' Gazi Mustafa Kemal: Nutuk. (Çevirenin notu.)
scrira, 'Bugunkü toplantida benim de söz aimam gerekebilir,'
Atatürk
| F:
29
:
I
T. CUMHURÍYETÍNÍN
450
..
.
DOÖU§U
VE
YOKSEL϶Ï
açiyordu. îsmetPaga, onun Halife'den gördügli destege deginerek:.'Ta hin herhangi bir devrinde, bir Halife, zihninden bu ülkenin yazgisma kar mak arzusunu geçirirse, o kafayi herhalde koparacagiz!' dedi. Sonunc Rauf Bey'in, aleyhteki sözlerini geri alarak Parti içinde yürümeye mi, yc sa bimlardan vazgeçmeyip muhalif bir parti kurmak için ayrilmaya mi, l< rarh
oldugunu sordu.
Rauf Bey, açik ve agirbagh bir cevap vererek, halk egemenligi olan inancim bir daha belirtti ve (gerçekten basma da söyledigi gibi) hük metle arasmda bir anlagmazhk olmadigi üzerinde Israr etti. Dügünce görüglerini açikça bildirmenin bir dürüstlük geregi olduguna inandigt içi o demeci verrai§ti. Muhalif bir parti kurmaya niyeti yoktu. Ancak üye ark daglari kendisini partiden çikarmak isterlerse, bu karari kabul etmeye h z1rdi. Kararlarun serbestçe verebilmeleri için, toplantidan ayrddi. Çika ken: 'Olümsüz olan kisiler degil, dügüncelerdir,' dedi. Rauf Bey konugurken alkiglanmisti. Ismet Paga, grubun ona kargi ser pati besledigini sezince, önerisinde israr etmedi. Ertesi gün, Rauf Bey' Saltanat'a kargt ve Cumhuriyet'ten yana oldugunu belirten bir bildiri yay1 landi. Basina verdigi demecin yanlig yorumlanmig oldugu anlapldigmd; Partiden aynlmasim gerektirecek bir durum kalmamisti. Ali Fuat Pa§a, Konya'ya ordu müfettigligi görevine gitmeden õnc G azi'yi, Rauf Bey'in görügleri konusunda yatistirmaya çahati.'Halk eg menligi ilkeleri zedelenmemek ve Gazi bütün bu tegkilâtm üzerinde ke mak partlyla' Cumhuriyet'e kargi degildi. Mustafa Kemal, Rauf Bey'in Î giliz kuruluglarma kar§i egilimini bildigi için §üpheci bir tutumla: 'Îngilt re Kralligt da halk egemenligine dayamr, ama bagmdabir 1
-
Ancak
daha soura, Rauf Bey'in niyetlerini kötülemeye çah§ara lehinde ahnung olan kararla 'Rauf Bey ve arkadaglarma, bir süre dah Partinin içinde Partiyi yikmak için çahäma firsati verilmig oldugunu' söyll di.
i
KIRK ALTINCI BOLUM Halifeligin Kaldmlmasi KEMAL, birkaç ay sonra daha köklü bir ikinci ige girigti. Gesindeki üsse güvenerek, elverigli bir durumu sonuna kadar götüren bir kotutan gibi, kafasma koydugu ikinci amaca dogni hizla ilerledi. Bu da, geat ilkelerine dayanan bir yönetirnin kökünden kazmmasmdan ve dinle evletin birbirinden büsbütün ayrilmasmdan bagka bir gey degildi. Zaferi kazamacaya kadar, halk kargismda dine bagh davranmig olan lustafa Kemal, son y111arda bu konu üzerinde daha serbest ve elestirici ir biçimde konusmaya baglarupti. Dine inandigmi yine de söylüyordu, faat akil sûzgecinden gaçen bir inançla. Müslümanlik onun gözünde mank, muhakeme, bilim ve bilgiyle uyumluluk içinde"dogal bir din'di. 'Millezehirli bir hasiçer' olan yobazhga bütün gücüyle karyöneltilmig kalbine n .ydi. Çagdagbir görünûgûn Müslümanhga aykm olduguou ileri sürenleri zarhyordu. Camilerde cuma günü verilen vaazlann bilim kurallarma uyun olmasi gerekliydi; vaizler uygarhk dünyasima siyasi ve sosyal kogullari1 yakmdan izlemek zorundaydilar. Bundan sonra vaazlar, halkm anlayailmesi için. eski bir ölü dille degil, Türkçe olarak verilecekti. Türkler, yüzyillardan beri sürekli olarak Dogu'dan Bati= ya dogru yol Imi§lardi; bu yolda daha da ilerleyeceklerdi, ama buuun için Halifeligin nanevî hazinesinin'de büsbütün ortadan kalkmasi gartti. Halifelik, gerici üçlerin hem sembolü, hem de dayanagi degil miydi? Burada da, sava§m Gazi' azi a§amalarmda oldugu gibi, birtakim gereksiz dig müdahaleler in igini kolaylagtirmaya yaradi. Aga Han'la, Emir Ali adada bir Müslülan lider, Ismet Paga'ya mektup yazmiglar; Halifeligin padigahhktan aynllasimn, Mûslûmanlar arasmdaki anlamim daha önemli bir hale getirdigii söyledikten sonra, Türk hükümetinin Halifeligi 'Müslñman halkm güsu ve saygisma lâyik bir temele oturtmasim dileyerek, Türk devletinin anIUSTAFA
.
452
T. CUMHURÍYETÏNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÏ ,
cak bu gekilde güç ve itibar kazanabilecegini' bildirmiglerdi. Bu mektup Ankara'ya varmadan önce, üç Ìstanbul gazetesi tarahndan yaymlanmig, bi
da, gizli bir oturumda toplanan Meclis'te öfkeli protestolara yol a çmisti Mektuptan, Halifelikin, Türkiye'yi geriat kurallanna ve eskiye baglayal bir zincir oldugu aalanu çikiyordu. Mustafa Kemal'in usta ellerinde bu Halifelige son vermek için yeter de, artardt bile. GazPnin önünde, 'Ortaçag'dan kalan bu çibam,' yani Halifeligi kesil atmak yolu böylece açilmigt1.Halifeligin kaldirilacagi haberi de, Cumhuri. yâin kuruiugunda oldugu gibi, yabanci bir dergide, bu kez de Revue de: Deux Mondes'da önceden duyurulmustu. Ashada birkaç ay önce verilmi, olan bu demeçte, Gazi, sözcüglin ikili anlann
üzerinde oynayarak, Halife-
lik sözünün yönetim ve hiikümet demek oldugunu söyledi. Ortada bagk; bir idare ve hükiimet varken, Halifeligin gereksiz ve fazia oldugunu belirtmek istemisti. Halifelik, hiçbir zaman Ïslâm duoyasi üzerinde, Papahgu Katolik dünyasi üzerindeki yetkisi gibi bir yetkiye sa¯hipolamamigt1. Esk: bir Arap müessesesi olan bu görev, sonradan bir Türk padigaluna geçmig fakat milyonlarca Müsliiman kendisini hiçbir zaman ruhanî baskan olaral, tammaruglardi. Yeni Türkiye dinsiz degildi; ama ona, yapmacihktan ann· mig, alda uygun gelecek ve ilericilige engel olmayacak bir din gerekiyordu. Basm da, bu yolda bir dil kunanmak için talimat aldi. Mustafa Kemal, önerisini lleri sürmek için uygun bir vesile olarak. Büyük Millet Meclisi'nin dördüncü ylldönümünü seçti ve onu gu sözlerle bildirdi: 'Artik, Îslâm dinini, yüzyillardan beri âdet oIdugu gibi, bir politika araci durumundan kurtartp yükseltmek zamammn geldigi gerçegi açiküç bellibagli nokta öne sürdü: C1imhurlyether çe· ça anlagilmistir.'Arkadan git saldmya kargi korunmah; ögretim ve egitim birligi kuralmah, dinin politikaya alet edilmesi önlenmeliydi. 'Ïslâm dininin yeni bir güç kazanmasi Artik ah§11mig olan bu usule göre, bu noktalar, bia bu yolla saglanacakti. parti toplantismda tartigildi ve gerekli yasa tasansi-ha·nrlandi. Böylece, Fa· lih Rifki'mn dedigi gibi 'Türkiye'yi Ortaçag'a baglayan köprüler havaya uçuruluyordu!' Bundan sonra Meclis'te olup bitenler o derece giddelli oldt ki, ona Fransiz Ïhtilâli sahnelerini hatirlatti. Görügmelere lusa bir· ara verildigi sirada, konugmaedar, masa üstüne ç1karak Osmanve sandalyelerin 11Hanedammn yurttan at11masi için sesleri losilmcaya kadar bagirmays bagladilar. Bagka bir zaman- da Gazi'nin odasina girip çakan sarikh hocalar, kendilerine bütün gûçlerini saglayan din egitiminin kaldirdmast üzerindeki bu korkunç laflan dinlemektense, Kur'an-i Kerim'i-kökünden kaldirmaya ran olduklanm sõylediler. Ancak, bir oranda daha agirbyh olan bc
HALÍFELÌÖÏN KALDIRILMASI
453
yine Adliye Vekilinden yardim gören Gazi ile Îsmet Pa§a, tarti yönetmede çok gûçlük çekmediler. lan indirildi, Halifelik makamt kaldirildt, Hanedan ûyeleyerinden Halife in Türl
<
girrnesine izin verildi.
istanbul'da batil inançIara bagli kimseler, Osmanh Hanedammn son
günü, yani atalarimn gehre girdigi gün, IstanbuPdan ayBundan sonraki cuma gûnü Ayasofya Camiinde etmiglerdi. digma dikkat adi geçmedi. Hutbede, 'Ey Ulu TanHalifenin olarak hutbede ilk unan
skamnm,bir sah
Hükumetini ve Îslâm Milletini koru. Müslümanian daim kil ve Türk Cumhuriyetine dayanan islâmhk sancagru bütûn õnyliksege çikar, Peygamberin gefaatini üzerlerinden eksancaklardan ki : etme!' deniyordu. Gazi, birkaç saat içinde, bir tarih dõnemini ortadan kaldirmigti. Bunu eclis, parti ya da basm olsun, dügüncelerini herkese kabul ettirmekteki ganüstü yetenegi ve istediklerini yaptirmak içia en uygun zamam inamlaz bir gekilde sezi§i sayesinde bagarm4ti. Halifeligin kaldmlmasimn önceden m yurtta, hem de digarida. önemli bir tepkiye yol açmayacagim Cumhuriyet
azaffer
Son anda, Halifeligi kurtarmak için bir tegebbüs yapilmigt1. Misir ve Hint Müslümanlanni temsil ettigini söyleyen biri, Mustafa Kemal'in Halife olmasin1 ileri sûrdü..Gazi, gerçekçi bir görügle, çegitli Müslüman devlet bagkanlarinin kendisinin Halife olarak verecegi emirleri yerine getirmeyeceklerini, dolayislyla bu unvanin yalniz lafta kalacagini söyleyerek onerryi geri çevirdi.
L
454
T. CUMHURÏYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏQÏ
görmiig, bunda da hakh çikmisti. Saltanatm, Padigalun tutumu kargismda gahlanan genel öfke içerisinde yikiligindan sonra; Halifelik, sadece tarihi bir hâltra gibi kalmigti. Halifeligin kaldmlmasi Ïslâmdünyasmda, özellikle Türk devrimini, bir Îslâmülkesinin özgärlûgü ugruna çarpigmasi ve Gazi'yi de 'Ïslâm'in kdici' gibi gören Hindistan'da, ilk anda oldukça sarsinta yaratti. Ama, gerçek ortaya çiktiktan sonra bu da yatisti. Dünya igleri, dolayistyla politika ilzerinde yetkisi elinden ahnan Halifeligin, nas11 olsa anIami kalmamigtz. Ônemlibir Türk gazetecisi, hakli olarak: 'Sanki kaldmlan bir gey mi var?'diye soruyordu. Laik Türk devrimcileri yüz ylldan beri dini tutucultiga kargi agir agir savagmaktaydilar. Mustafa Kemal, bu savasi birden hizlandirip mantikli ülkenin içinde kök salmig olan gerici kuvvetlere bir sonuca eristirmekle, kar i açik bir saldiriya geçen ve onlari yenen ilk yönetici oldu. Ancak, Büyük Millet Meclisi'rün çikardigt bir tek yasayla, dinin politik gücünü ortadan kaldirsa bile, manevi ve sosyal etkilerini silip atamazdi. Gerçekten de hiçbir gekilde din ve vicdan özgürlügüne karismaya kalkmadi. Müslümanhk bir inanç töresinden daha ötede bir gey, bir çegit yagama sistemiydi. Tûrk halkuun büyúk çogunlugu hâlâ kafasiyla, gönlüyle bu inanca bagli bulunuyor ve günlük yagamun ona göre düzenliyordu. Bu daba da böyle sürüp gidecekti. Halifeligin unutulmasi kolaydi. Gerçekçi, bilimsel yöntemlerle ögretim yapan laik okullann, medreselerin yerini almasi, yeni yetigeligmesinde büylik rol oynayacakti. Fakat, bu§en kugaklarm entelektüel na kargilik, Ïslâm bagnazligi, etkisi yaygm bir kuvveti halinde sürüp gidecek ve zaman zaman patlak vererek, ilerideki devrim y2llarmda, Mustafa Kemal'i, yeniden baggösteren önemli sorunlarla ugragmak zorunda birakacakti. 'yeralti'
I
I
KIRK YEDINCI BOLUM Terakkiperver
Firka
Ankara, agir agir geligiyordu. ikinci Büynk çogu, Ïstanbul ve öteki batihlagm1§ yeni mebuslanndan uygarhgina ahgruglardi. Gerek bunlar, gerekse Îstanbul artik irlerin rkez olma digi için Ankara'ya gelen yüzlerce devlet memuru buramn, ildurumu kargismda gaginp kahyorlardi. Mobilya ve her çe§it ev egyasi gitmig, Anka: güç bulunuyordu. Eskiden burlan yapip satan Ermeniler kadar azenerjisi denecek yok p dükkânsiz, iësiz birakmiglardi. Elektrik rastlamyordu. seyrek 'Kirahk elektrikli oda' ilânma pek Erkekler, bir tek odada, on, on ikisi birarada yatarlardi. Kadm pek h; kadmlar, bu kadar konforsuzlugu göze alamadiklan için, kocalanni z bekân'. olarak b1rakmay1 daha uygun buluyorlardi. Bir gün sokakta mebusun, yüzü açik kansiyla görülmesi, Meclis'te dedikodo yaratmigti. kara'mn eskiden milli amaca bagh olan yerlileri simdibu yabancidan ik duruyorlardi. Degigik bir giveyle konuguyor, arsa ahm satimmda zorçikanyorlardi. Yine de, bu arsalann gerçek degerini hesaplamaya akd-
FMHURÏYETÎN bagkenti klet Meclisi'nin
. i
ermiyordu.
kigm çamur deryasiydi. Belediye bagkam ynmsikiyordu: 'Bir yandan yol yapilsm diye yaygara kopanr, öte yan1 toz olsun istemezsiniz.' Eskiden baghk, bahçelik olan yerler, yüzlesce önunde bir tanecik .ik ihmale ve erozyona dayanamamigti. Meclis'in 'Bak, pevermiglerdi: birbirlerine mebuslar cesaret n ašaci boy atmca, yemegine öyle aksam ki, â da büyüyor.'Kigm kar, diz boyunu bulurdu lenler, bazen konuk olduklan yerde, iki üç gece kapamk kahrlardt. Odaarada arada konuklara yer açmak için bunlan da digamangalla istihr, Adamm biri aci aci: 'Sifinn altinda uygarhk olaçikarmak..gerekirdi.
Sehiryazm toz çukuru,
:lana
456
T. CUMHURíYETÏNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÍ
diye söylenmigti.I Yemek yenecek iyi kötü birkaç lokanta vardi. Ama, hâlâ yasak olda Šundan,içki bulmak zordu; insamn cam da içki istiyordu bu havada. Yal mz bir tek yerde, polis müdürünün yakinlanndan bir adamin aracihglyla, « da az buçuk, içki bulunabiliyordu. Bazi mebuslann gansi vardi. Kendi bag. lanndan kaçak içki çikanyor ve söylenene bakihrsa, daha sogumadan içi· yorlardi. îçki, yalmz Çankaya'daboldu. Masa bagmda geçen bu aksamlann gimdiki yeniligi, Latife Hamm'n varhgiydi. Gölgede kalacak bir kadm olmayan Latife Hamm, kipiligin herkese duyuruyordu. Evliliklerinin bagindan beri Mustafa Kemal, onun arkadaghšmda, baska hiçbir kadrun henüz kendisine vermedigi bir nyanciettigi için, çabgmalik.bulmustu. Üstelikkendisine hâlä biraz sma da yardimci oluyor, ögüt veriyordu. Akilliydi, lyi egitim görmügtü; kendine güveni, kendine özgü dügûnceleri vardi; kargihkh ciddi gekilde tartigabiliyorlardi. Aralarmda, Bati'da oldugu gibi, egit kogullarda bir kan-kocahk bagt vard2 ki, bunu Gazi de görüyordu. Özellikle,kadmlann özgürlüge kavugmalari konusundaki tasanlarim, Latife Hamm'la tarttityordu. Latife Hanim'in, bunun caull bir örnegi gibi, yemeklerde bulunmasi, GazPuin lehine bir nottu. Yalmz arastra ölçüyü kaçinyor, degil Çankaya'yikendi evi gibi yönetmek, Mustafa Kemal'i de çekip çevirmek gibi tehlikeli iglere kalkiglyordu. Herhangi bir subay kanst gibi davramyor, evlendigi eski bekân eveil hale getirmeyi, egitmeyi, kabahklanm düzeltmeyi üstüne vazife samyor; geçici kigla hayatimn etkisinde kalm1§ gibi gördügü eve, birtakur incelikler, düzenler sokmayi denlyordu. Daha dogrusu bu evi, babasima Izmir'deki evine benzetmeye çahyyordu. Çünküona bakihrsa, kendi evlerinin sosyal düzeni daha Latife Hanim, anlagdan daha demaz,'
'sekreterlik'
'uygun'du.
'uygar'
mek istiyordu.
Mustafa Kemal'in yemek çagnlanm düzenlemeye kalkti. Kaç kisinir gelecegini önceden bilmek istiyor, hoglanmadiklanna itiraz ediyor; Bati'de oldugu gibi davetlilerin, eglerini de birlikte getirmeleri gerektigini söylüyordn. Bir ara, yemeklere gece kiyafetiyle gelinmesini de ortaya atarak. çok ki§inin örür dilemesine bile yol açmigti Bu bagkentte bõyle geyler pek bulimmuyordu. Bir aksam, smokinle gelen konuklar, holde bir orkestramn çaldigmi görünce pagaladilar. Gazi'nin kendilerini kargilamai 'dogal'
· i
-,
.µ
I
,-_.I
Kipn kente kurtlar indigi säylentiteri çikardi. Bir gece, 1smet Paga'nin verdigi bir yernekten sonra, kar yüzünden atomobiller çaligamamigti. O zamanki Ingiliz Büyükelgisi Sir George Clerk, yaya dönmeye karar verdi. Bir de espri yapmaktan kendini alarnadi: 'Yolda kurtlar bizi parçalarlarsa, hiç olmazsa ilk kez geride frak ve silindir apka brrakrm; olacaklar.' .
TERAKKlPERVER FIRKA
457
;in, sirtmda onlannki gibi smokin, yüzünde iskenceye ugramig gibi gakaci indigini görmek de ir gülümseme, omuzlarim silkerek merdivenlerden özentilerini hiç salon sevmez ve resmî toplantioglarina gitti. Gazi, böyle hoglanmazdi. Rahat bir ev agirlamaktan gekilde ir dignda dostlarmi, bu meggul olur, kendi bunlari nazik ahibiydi; herkese karsi davramr, ama isterdi. li§tigi gibi, sikmtlya girmeden yapmak Latife Hamm, hiçbir yerde eksik olmaz, Gazi'nin arkadaglarlyla birrada oturup demlenecegi aksamlar bile, kisacik boyuyla masanin ba§ma urulurdu. Konugmalan yönetmeye meraki vardi. Babasima biricik gimaik kizi oldugu için o da söylediklerinin dinlenmesini isterdi. Oysa Gazi, Latife Hamm, yabanci ziyaretçileri u dinleyici rolünden hiç ho§lanmazdi. abul edip, Gazi'nin adma demeç vermeye de kalkisirdi. Daily Mail muhairi Ward Price'a, gayet güzel Ïngilizcesiyle:'Benim size her söyledigimi Gazi'ye verdigi bil3azi'ain agzmdan çikmig kabul edebilirsiniz,'demisti. ortahgi olmuyor kangtiriyordu. bazen iler de her zaman dogru ve Fakat Latife Hamm'm dügtügü en büynk psikolojik yaalighk, Gazi' iin içkiciligini uluorta önlemeye çaligmasiyd1. Sofradaki içkiyi smirlamaya talkiyordu. Arkadaglanmn önünde odaya girer, ona: 'Nedir bu Kemal, yi2e mi içiyorsun? diye bagmrdi. Toplantilann çok geçe kalmadan bitmesial isterdi. Dahast, yatma zamanimn geldigini anlatmak için, üst kattan sinirli mizaadamn tavamna vurdugu bile olurdu. Bu iki güçlü iradenin, iki çall§&CR geydi. 1 bir belli :m birbirleriyle Mustafa Kemal, bagun dialemek için sik sik, eski karargâlu Ziraat Mektebinin yamaçlannda kurmuy oldugu örnek çiftlige gidiyordu. Çankaberi içinde dogaya karVa'dan buraya atla gitmek kolaydi. Çocuklugundan çogunu sert Bunda, geligmisti. ve çorak yerlerde geyagarnmn p bir sevgi duydugu de payi vardi. Yailginin geylere kargi çirmig bir adarun, büyüyen zevk ahrdt. çiçeklendigini görmekten yegertmekten, çölü ratici kafaslyla Diyarbakir'da, Bir gün neredeyse gelirdi. tapmacagi Bir çam agaci görse, Bey'le at üzerinde giderlerken, o zamanlar kurmay baskam olan Ísmet yeni bir din bull' diye bagirmigti. ismet Pa§a, 'Öyle bir din olmah sekliagaç dikmek olsun.' Gazi, IstanbuP un ki,' diye cevap verdi, agacm gözûnün önünde günden güne bübir eski agaçlaruu;begenirdi, ama 'ßana
'tapmma
yüdügünn seyretmekten
daha çok ho§lamrdt.
Çiftligindemeyva agaçlarimn dikiligini, kendi eliyle dûzenlemig, baglarmda durup bakmisti. Ama büyümüg agaçlann kurban edilmesini de istemezdi. Bir gün çiftlikten otomobille geçerken, arabayi durdurarak seslendi: 'Burada bir sakiz agaci vardi, ne oldu? Kimse bilmiyordu; fakat Gazi,
.I
-
I
458
T. CUMHURÏYETÍNÌN
DOÖUSU VE
YÜKSELÌSÏ
çiftlik daha çöl giblyken, savag günIerinin yagayan tek yegilligi olarak onu hatirlammti. 'Cihz ve ihtiyar bir agaçti ama,' dedi, 'canhydi Baharda güzel kokardi; Bundan sonra eski agaçlara dokunulmamasim emretti. Çiftliken sonunda tarim ve ormancihk için deneme istasyonu halini alacaku. Fakal ilk zamanIarda Gazi'nin oyalamp dinleudigi'bir oyun alara gibiydi. Burada, bu giderlerini hiçbir zaman kargilayamayacagma dusünür, kendine ve etrafma için için gülerdi. Yeni su kaynaklan . bulmug, agaçlarm arasma iki havuz yaptirmigo. Bimlardan küçügüne Marmara Denizi'nin biçimi verildi. Bir tanesine de bir fiskiye koydurdu. Çiftlik müdürli, çevresine renkli ampuller yerlestirdikten sonra, bir gece fiskiyeyi açti. Gazi renkli sulan görünce, köylü agziyla Saka etmeye baglade 'Bre Kemal, sen ekip biçmekten anlar mism? Yok. Çiftçimisin? Yok, Baban çiftçi miydi? Yok. igte anlamadigm iglere burnunu soktugun için sular 'matikane'nin
semnle
alay ediyor.
Mustafa Kemal, hillä Fikriye'yi dügünüyordu. Münih'te sanatoryumda kaldigi stralarda, sonra saghgl düzelince gittigi Paris'te onimla aralikli olarak mektuplagmisti. Fikriye, Gazi'nin evlendigini Paris'teyken duymug;sevgilisinin özlemini çekerken bir de kiskançhktan kivranmaya baglanus ve Türkiye'ye dönmügtü. Ïstanbul'dan bir mektup yazarak geldigini bildirdi. Fikriye'ye, sevgisine kargihk vermemig de olsa, hâlâ gefkalle bagh olan Gazi, Latife Hamm'la aralarmi buhuayi umuyordu. Fakat Fikriye, bir gün haber vermeden Ankara'ya gelip Çankaya'yaçikli. Gazi'nin daha uykuda oldugunu bildirdiler. Bekleyecegini söyleyerek tuvalete girdi. Orada o kadar uzun kaida ki, kendisini içeri alm:g olan iki yaver kugkulanmaya basladdar. Zaten gelirken deli gibi bir halde oldugunu görmüglerdi. lçlerinden biri helâmn kapismi vurdu, cevap alamaymca kirip açti. Fikriye'yi çantasina bir tabanca yerlestirirken gördu. Hiçbir gey farketmemig gibi davrandi, fakat ne ohir ne olmaz diye kendisine Gazi'nin gimdi onu kabul edemeyecegini ve gitmesini bildirdi. Kapiya kadar götürerek arabasina bindirdi. Fikriye, arabayla akrabasindan birinin a yakmlardaki evine gitti. Ama evde kimseyi bulamadi. Bunun ùzerine çantasmdaki tabancay1 çikardi ve orada, arabanin içinde kendini vurdu. Dügtùgü umutsuzluk içinde belki Mustafa Kemal'i, belki Latife Hamm'i, belki de ikisini birden öldüriaeye gelmigti. Ya da, kendisine yaptigi muameleye karghk olarak Gazi'nin gözú önünde kendini vuracakti. Daha dogrusu, ne yapacagm2belki o da pek bilmiyordu. Fikriye'nin ölümü Mustafa Kemal'i çok sarsti. Bir süre yûzü asildi, konusmaz oldu. Nasil ki, savasta binlerce insatu ölüme gönderirken suçluluk •,·i
,
TERAKKÍPERVER FIRKA
459
zkonusu olmazsa, bunda da kendini suçlu gõrmeyi akhndan geçirniyor1. Ancak Fikriye, kendisine kargi hemen hemen sevgiye yakm bir §elkat
ssi daydugu tek kadmdi. Mustafa Kemal, kendini begendigi için, sevilmekten hoglamrdi. Bliseçmigti. Ancak, çok fazla n ömrünce duygularm ilk açiklayan kadmlan vilmeye ve ne biçimde olursa olsun, bir kadimn heyecanlanna baglanmamaletmeye çaligE da dayanamazdi. Fikriye de, Latife de onu kendilerine iglardi. ganssizhäi da hastalaFikriye'nin suçu ona simsda sanlmasmdan, ileri geliyordu. nca kendini tutamaylp bu baghhšmi açiga vurmasmdan atife Hamm'm suçu ise onu yönetmeye kalkmaslydi, Mustafa Kemal, Fikevlenmemi§ti. ye lle, arkasinda degil, yanmda duracak bir eg istedigi için gibi, önünde Latife da, Hamm bir yandan, istemedigi hiç o gey varsa te :r almaya kalkan bir esti. Mustafa Kemal'le, eski arkadaglan arasmdaki anlagmazhk art2k osta1 çakacakti. Sava§ta oldugu gibi reform hareketlerinde de tam yetki istediCumE için, Rauf Bey'le Refet, Ali Fuat ve Kâzim Karabekir Pa§alann, uriyetin ilâmndan sonra, birlikte hazirlamig olduklan ihtilâlin meyvalarmanlagdmigti. Zafer kazamhucaya kadar aralannan yararlanamayacaklan gimdi su yüzüne çtkuusti. Ali Fuat Pasa digmda, uyugmazhk, kalan gizli a ötekilere, onlarm kendisine benzer yanlan vardi. Aile Gazi'nin de ne e urumlan, dogusta, onunkinden yüksekti. Ruhça, daha derin bir idealizmve : beslenmislerdi. Mustafa Kemal ise gerçeklere daha deger verneyi avram§larim durnma göre ayarlamayi bilir, ideallere körü körüne bagh Onlardan daha keskin, daalmazdi. Kalbine hâkim olmasim ögrenmisti. vardi. zekâsi ici bir de a derialigi anlaglrupti. Gazi, Artik, aralanndaki görü§ ayñhklanno aplumsal bir devrime hazirlamyordu. Rauf Bey'le arkadaglan, bu dönem-
görüyorlardi. Aceleye, sert e, toplumun agir agir geligmesini daha uygun vardi? Birakm millet pu on yllhk sarsintie köklü degi imlere, ne gerek .an sonra biraz kendini toplasm. Önceegktyalan temizleyin de topraklanrahat ekebilsinler. -Sonra gerçekten istiyorlarsa, yavag yavag, sos1 rahat al reformlara girismek kolaydir. Egemenlik, halkm degil mi? Birakm onülkelerinde oldugu gibi, a.r da bu egemenligi, Avrupa'mn öteki demokrat endilerini temsil eden kuruluglar eliyle kullansmlar. §ereflibir barga kaustular §imdi. Birakm birkaç yil iyi bir hükümet onlan yönetsin, sonra da egendikleri rejimi bir referandnola bildirsinler.Liberal beyefendilerböye konusuyorlardi. Gazi'nin kafasi daha pratik bir yolda çahylyordu.
Ülkesinin,Bati ile
460
T. CUMHURÍYETÏNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏ$Í ,
bir düzeye getirmek için ortaya demokratik bir düzen koymustu; bunun zamanla yürüyecegine inamyordu. Batih Meclisinden vazgeçecek degildi. Ancak bu Meclise, aradaki §u dönemde, öyle bir bagkan gerekiyordu ki, biraz otoritesini kullansm. Ashada bu çegit bir iktidar, kendi kabul etmese bile, biraz Dogu kokuyordu. Ülkeninhalkim iyi tamyan Mustafa Kelmal, siyasi olgunlugu üzerinde fazla hayale kapilmlyordu. Bu halk, hâlâ Dogulu ve kültürce geriydi; harfi harSne uygulanacak bir Bati demokrasisi mizaçlanna aykin gelirdi. Henüz yönetecek duruma gelmemisti; yönetilmek istiyordu. Sultan ve Halifenin güçlü otoritesinin, yerini onun kadar güçlü, laik bir otorite almahydi. Bunu da gimdilik, Meclisi bizzat yöneterek, ancak kendisi saglayabilirdi. Rauf Bey'le ötekiler, su katilmanug ilkeleri ve görüglerinin yumugaklig2yla, bu igi tehlikeye sokuyor ve ona kahrsa, kendinden bagka hiçbir kimsenin ne dügünebilecegi, ne de yapabilecegi reformlari engelliyorlardi. Simdi Millî Mücadeleye sonradan kat11migolan Fevzi ve Ismet Pagalar ve sadik yardimcilanyla birlik olarak, dosd arina ve dûgmanlanna kary bir iktidar savagma girisecekti. Bu savag, noktasi noktasma yorumlanan bir liberal demokrasi ile, tek parti hükümetine ve kipisel yönetime bagli bir de-
mokrasi arasmda olacakti. Mustafa Kemal'in Dogulu yönü, burada, kendini gösterdi. SimdiÇankaya'nin bekleme salonlariyla Meclis koridorlanna bir entrika havasi sizmaya ba§laru§tt. Ortada birtakun is karistmcilar, muhbirler peyda olmus; Gazi'ain kulagim, kötü niyetli dedikodularla doldurmaya koyulmuglardt O da çevresindekilerden çekinmeye, önüne çikanlann niyetlerinden.kugkulanma ya bagl adi. Rauf Bey'le Refet Paga'mn aleyhlerinde bulunnyor, hizmellerini küçümsüyor, gericiligi teydk ettiklerini söylüyordu. Bu konuda Alman tipli, sert tabiath bir adam olan Dahiliye Vekili Recep (Peker) de Gazi'ye yaranmak için birtakim önlernlere girigmig; Istanbul gazetelerine verdigi bir demeçte, devrimlere kargi bareketlerin, Istiklâl Savagmdaki gibi cezalandmlacagmi söylemigti. Rauf Bey'lc, Ali Fuat ve Kâzim Karabekir Papalar, 1924 sonbaharmda, Rauf Bey'in Sigli'dekievinde, bu hava içinde toplanarak, ne yapabileceklerini dügündüler. Mustafa Kemal'in sosyal devrimlerini onayliyor, ancak bunlann belirli bir kesimin degil, bütün milletin yaranna olmasmda israr ediyorlardi. Cumhurlyetin, herhangi bir ki§inin ya da grubun elinde iktidar araci haline gelmemesi için ugragacaklar; Meclis'teki yerlerini alacaklar ve kéndi diigüncelerini paylagan ba§ka arkadaglarla birlikte, Meclis mekanizmasi içinde bu amaçlana gerçeklestirmeye çahgacaklardi.
461
TERAKKIPERVER FIRKA
Onlar bu görügmeyi yaparlarken, Gazi, Latife Hanun'la birlikte bir art gezisindeydi. Meclis'in ydlik açil1§mdabulunmak için Ankara'ya döntasarladik1. Rundan birkaç gün önce, Kâzim Karabekir Paga, ötekilerle kulak asögütlerine Vekâletinin, kendi Müdafaa m plan geregince, Millî mebusluga etmig müfettigligi görevinden istifa ve ordu la diga bahanesiyle, önmek istedigini söylemigti. Bu arada Ali Fuat Paga da Ankara'ya gelmig tkat Gazi'yi görememisti. Gazi, geldigi zaman onu Çankaya'dayemege a.gtrdigun, fakat bulduramadigim söyler. Ali Fuat Paga ise, etrafmdakileisteyerek kendisine haber vermediklerini ileri sürer. Ertesi gün, istifasiverdi. Fevzi Paga'rna bu ige oli kendi götürüp Genelkurmay Ba§kamna ukça cani sikildi. Gazi, bu iki istifay1,generallerin Rauf Bey'le birlik olaak, ordunun da destegiyle kendisini devirmek için hazirladiklan dolayi, Enir komplo' gibi gördu. On beg yll önce, degisik nedenlerden ordunun tekrarlayarak, kesin olarak sier Pa a'ya kar§i kullanagi itirazi müfettigligi emretti. Ordu ve kolordu komutanhgi asetten uzak kalmasun bulunan alli generalden, Meclis'ten istifa etmelerini istedi. Fevi Paga da, buna uymak için, mebusluktan çekildi. Generallerden yalmz .n
'büyük
,örevinde
mebuslukta kaldilar. Böylece komutanhklaki tanesi, bu istegi reddederek mdan aynlmig oldular.2 Rauf Bey, Cumhuriyetten yana olduguau bir daha ilân ederek arkalaglanyla birlikte bir askerî darbe hazirladigi iddiasim gülûnç olarak uiteedi. Ordunun siyasete kari§masma üzülenlerin bagwda kendisi geliyordu. Simdiülkeye bu kadar hizmette bulunmusken, çikip da kendi.bagma hükünet kurmaya kalkacak degildi herhalde. Bûtün istedigi, Anayasaya göre vleclis'in elinde bulunan iktidarin herhangi bir grubun tekeline girmesini
mlemekti. Muhalefet, bu temel dügünceyle, harekete geçmeye karar verdi. Yunaiistan'dan gelen Türk göçmenlerinin yerlegtirilmesi konusunda açalan göügme, uygun bir firsat yaratmigti. Rauf Bey, göçmenlerden pek çogunun ilbir skandal' olaisizlik ve kötti muamele sonucu ölmüg ohnasun elestirilere girigti. Tartigma kizigti. Muhalefet açikça ak ortaya sürüyordu. kendisini CumBey'le Rauf isteyen kurulmasim 3ir sorupturma komisyonu sarfettiler. sözler agir birbirlerine Bey suçlayan.Recep ruriyete ihanetle déginilerek, Kafkasyah oluguna sözleri, kendisinin R.auf Bey'in bir ara, nereden geldiyse oraya git,' gibi laflarla kesildi. Bununla Atalarm 'korkunç
2
ÜçüncüOrdu Papa.
Müfettipi Cevdet Papa ile Yedinci Kolordu Kumandaki
notu.) (Çavirenin
Cafer Tayyar r
l
462
beraber vurdugu
-
T. CUMHURÍYETÏNÏN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÍ ,
Ismet Paga, tarta§malann sonunda, parçalanmaya önlemek için bag
güven oyunu kolayhkla elde etti. Bu olay, Rauf Bey'le tenkitçi arkadaglarmm sabirlarmi tagrmigtt. Ar tik Halk Firkasinda kalmayacaklanm anlayarak toplu halde istifalarim ver diler ve kendi partilerini kurarak açikça muhalefete gcçtiler. Rauf Bey, isti fa mektubunda görligmelerdeki havanm bütün birlegme olasihklarmi orta dan kaldirdiguu ve bu yüzden bagimsiz olarak..çahémayi. seçtigini bildirdi Böylece Mustafa Kemal'in genç Cumhuriyeti bir süre için Bati demokrasis yöntemlerinin tadma bakacakt1. 1924 Kasiminda kurulan yeni parti, basta 'Terakkiperver Cumhuriye Firkasi' adim almigti. Bunun üzerine, Halk Firkasi da, cumhuriyetçiligi belirlmek için, 'Cumhuriyet Halk Firkasi'oldu. Daha kurulugundan beri, Mustafa KemaPi devirip bagka bir hükümet kurmayi degil, fakat -Rauf Bey'ir bir Amerikan gazetecisine söyledigi gibi- yalmzca otoritesini dizginlemeyi ve suurf andirmayi amaç edinmi§ti. Sürekli olarak azinhkta bir baskt grubu baE nde kalacak; söz, tartigma ve elestirme özgür1üg änü savunarak hükümeti bu ekilde içeriden etki altmda tutmaya çaligacakti. Firkamn, hepsi de Halk Firkasindan ayrilma otuz kadar üyesi vardi. Partinin ba§kam Kâzim Karabekir Paga'ydi. Onun simdiyekadar bir ölçûde politikadan uzal< kalmig, kendini yalniz ordu iglerine vererek hükümette görev almaktan kaçmmig olmas2, partlye de itibar saghyordu. Firka basta seçimlere katdmayacak, bogalan mebusluklara kendisi aday göstermeyecek, yalmz tarafsiz adaylan desteklemekle yelinecekLi. Ancak, Îstanbul'da ve üç büyük tagra ehrinde örgûtlenerek, ileride seçimlere de katilmaya hazirlamyordu. Daha tutucu kimseleri üyeleri arasma katmak isteseydi, belki de bir ara çogunlugu bile eline geçirebilirdi. Ancak, dügmanlanmn gerici kuvvetlerle igbirligi ettigini ve Meclisi parçalamaya çahitigim ileri sürmelerine ragmen, buou yapmadi. Terakkiperver Firka, Türkiye'de Batiölçülerine göre kurulmug ilk parti oldugunn ileri süräyordu. ittihat ve Terakki de içinde olmak üzere, geçmigteki bütün partiler belirli bir siyasî rengi olmayan, kipisel iktidar topluluklarlydi. Halk Firkasi bile, ayrmtill bir programa degil, herkes tarafmdan kabul edilebilecek bazi temel ilkelere dayarayordu. Terakkiperverler, bir yandan da tam bir parti programi ve iç tüziïk hazirladilar. Bunu Dahiliye Vekilligine vererek resmen izin aldilar. Parti, beyannamesinde, görevinin denge saglamak ve Anayasa dûzeni içerisinde orbahga karp koymak oldugunu belirtiyordu. Kigi ya da zümre üstünlügü karpsinda milli birligi ve fert özgürlügünü koruyacakti. Dinle si-
L
TERAKKÍPERVER FIRKA
463
yasetin aynldigim belirtmek için. Bat1'da kullamlan bir formüle uygun olarak, dini dü§ünüs ve inançlara saygi gösterildigini bildiriyordu. Ancak bu, sonradan görüldügli gibi, burada Dogu'da tam tersine yorumlanacakti. Terakkiperver Firkanm programmdaki birçok noktalar, Halk Partisinin ilkelerinden önemli gekilde aynhyordu. Cumhurbagkammn partilerüstü bir durum.u olacak, seçildigi anda mebusluktan aynlmak zorunda b1rakilacakti. Anayasa, seçmenlerden yetki ahnmadan degigtirilmeyecekti. Ïki dereceli seçimin yerini tek dereceli seçim alacak, dar ve bölgesel seçim sistemi uygulanarak halkm demokrasiyle daha fazla kaynagmasi saglanacakti. Aynca, yalmz yasamn sözü geçerli olacak, yarg1çlar kendi istekleri olmadan ne yerlerinden oynatilabilecek, ne de degigtirilebilecek: idare ademi merkeziyetçi olarak, belediye bagkanlan atama ile degil, oylama ile seçileözellikle egitim alamnda yerel makamlara daha çok yetki tamnacakti. cek; Parti, ekonomi alanmda da bir program hazirlanugti. Bu da hükümet programmdan aynhyor ve serbest girigime daha çok yer verdikten bagka, yabanet sermaye yatmmlarim destekliyordu. Basin özgür olmallydi, parti içindeki tarti.ymalar da öyle. Toplantilan Avrupa'daki partiler gibi, açik olarak yapilacakti. Oysa, Halk Partisinin toplantilan gizli olurdu. Halk Partisi, kendi içinden aynlan Terakkiperverlere kar§i ba§ta takmd gi tutnmla onlan, Cumhuriyetin güvenligini tehlikeye sokan, güpheli kisiler olarak görüyordu. Fakat, iki ay geçtikten sonra, Mustafa Kemal yine muhalifleri yat1§tirmak için, bag dügmaalan Ïsmet Paga'yi, hastahk bahanesiyle Bagbakanhktan uzakla§tirmay1 uygun buldu. Yerine, daha, liberal görügleriyle tamnmig olan Fethi Bey geldi. Geçici bir süre için, Terakkiperverler, bu adam degigikliginin bir zihalyet degigikligine de yol açacagun umdul.ar. Halk Partisindeki aan uçlar, Gazi'yi daha keyfi bir iktidara do ru iterek kendilerine de pay çikarmayi umuyorlardi. Bunun için bir parti toplantismda, Fethi Bey'le muhalefetin uzak durmasmi saglamaya çahytilarsa da bagaramadilar. Böylece orta yolda olanlann durumu daha güçlenmig oldu. Terakkiperverler, Meclis'te birka ç ay ca uli, fakat etkisi az bir varhk gösterdiler. Bütçe görü§meleri sirasmda. ekonomik sorunlarda ve idare reformu konusunda yapici elestirilerde bulunuyorlardi. Milli Savunma konusunda, Mustafa Kemal'in, Genelkurmay Bagkanhgim kabineden ve dolayislyla Meclis kontrolundan ayirmak ve bir Yüksek Askeri SurakurAncak Fethi mak girigimine kargi koydulatsa da baçan kazanamadilar. etmek için epey gûç durnmlara dügüyordu. Halk Bey, iki tarafi da idare muhalif bir gazeteyi, ugradig1 baskiya dayanaPartisini parazite benzeten I
.
464
T.
CUMHURÌYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÍ ,
mayarak, kapatmak zorunda kalnus ve bu yûzden Terakkiperverlerin giddetli saldir11aryla kargilagmisti. Meclis'te kopan ve muhalefeti tutanlardan Halit Paga'am agir yaralanmasiyla sonuçlanan bir kavga, durumu büsbütün zorlagtirdi. Halit Paga,
Mustafa Kemal'in yandaglanadan bir grubun bimlann'arasmda Albay Arif de vardt- devlete ait bir sanayi kurulugundan para sizdirdiklanni ve Gazi'nin dügmanlanna kar§1açtiklan gizli bir siyasî kampanyayi bu parayla besledikleriniortaya çakarnugti. Bunu, Meclis koridorunda onlann yüzüne vurdu; arkadan giddetli bir kavga koptu, tabancalar çekildi. Çabuköfkelenen bir adam olan Halit Pa§a, kargismdakilerden birini yere yikti, etrafmdakiler önlemernis olsalar, az daha öldürecekti. Kavgay1 görmek için salondan çikan bagka bir mebus, yanmdakilerin de lagkirtmasma uyarak, tabancasim çekti ve Halit Paga'yl arkasmdan vurdu. Halit Paga, beg gür sonra öldü. Meclis'teki güçlü protestolara ragmen, suç1uya, kendini sammma durnmunda oldugu gerekçesiyle, hiçbir iglem yapilmadi. Bununla birlikte, bu olay kolay kolay örtbas edilecek bir gey degildi ve genel bir huzurswluk yaratti. Ancak, gimdi ortaya, millet ölçüsünde önemli ve çok daha ciddi bir kangikhk çtkmigt1: Türkiye'nin güneydogudaki ücra daglik bölgesinde, Kürtler arasmda patlak veren bir ayaklan-ki
.
KIRK
BÖLÜM SEKÍZÍNCÍ SeyhSait isyam
K ve DÍL bakimmdan Türklerden aynlan, derebeynge bagh, ba§ma yruk, sofu ve hirçm bir azmhk olan Kürtler, Osmanli hükümetlerinin baKonferansinda a, zaman zaman dert açarlardi. Savastan sonra, Bang Kürtlerin kurmak özgüristemeleri, Kürdistan trefiklerin bagimsiz bir i
heveslerini kamçilamigt1. Simdide ingilizlerin, Musul'da ve Irak smiriutesindebulunmasmdan, merkezi Tûrk hilkümetine kargi ustaca yarar-
nyorlardi.
Piran'da baglayan ve dogu illerine yayilan isyamn elebasist SeyhSait mda Himsh bir a§iret reisiydi. O bölgedeki Nakgibendi derviglerinin de 41·olan SeyhSait, okuma yazma bilmeyen, ilginç görünüglü bir toprak asiydi. Sürülerindeki koyunlan, agiretindeki adamlarm topraklannda otsiginarak onlann sirtmdan geçiir, büyütür; dinî itibanna ve otoritesine etki-di. Kendi soyunu ötekilerle birlestiren birtakun evlenmeler yoluyla, ailelere ti kom zengin de yaymisti. Anu daglarda yagayan sürü sahibi yeni 'Türklegmig hükümeti, bu derebeylik gücünü k gimdi Ankara'mn adit edecege benziyordu. Bu gücünü, özerk bir Kürdistan baglanunda ve Kemardürmek isteyen SeyhSait, agiretini, Halifeligin kaldirlmasma ayaklanmaya 13 Subat çagirdi; kargt siyasetine hükümetin t 'Allalun emriyle' propagandadan birkaç sürekli bir sonra, haftahk 25'te, §eriati geri gealtmdaki kuvvetleri, ran ilân etti. Yegil Müslüman sancagt ele geçirdiler, janmek amac1yla,:bõlgeye yayilarak hükümet binalarmi .rmalan tutukladilar, önemli Elâzig ve Diyarbakir gehirlerine yûrüdüler. Meclis, bagta olayi önemsememig, yerel bir e§kiyahk hareketi gibi irmügtü. Fethi Bey, bölgede siktyänetim ilân etmekle durumun kontrol alsöylilyor, Fevzi Paga, bir askeri harekât plam hazirliyorla almacagru 'kâfirce'
Atatürk
/
F: 30
466
T. CUMHURÍYETÏNÍN
du. Harekätm bagarib olacagmdan
DOÖUSU VE
YÜKSELÌSÏ-
kimsenin güphesi yoktu. Ordu hâlâ si
ferberlik halindeydi; kargidaki de, bastinlacak birkaç cahil Kürt çetesii den bagka bir gey degildi.
Ancak Halk Firkasimn agm kanadmdakiler, ters gõrügü savunuyorla du Bu ayaklanma, bir kargi-devrim girigimi olabilir, dogu illerinden Türk ye'nin bagka yerlerine siçrayarak rejimi devirmeyi amaç edinen bir eylea balini alabilirdi. Ornm için, siktyönetim yalmz isyan bölgesinde degil, ya dun her yaninda ilân edilmeli, Istanbul'u da kapsamahydi. Fethi Bey b teklin reddetti. Kargisindakiler, bunun üzerine ateglerini Terakkipein Firkaya yöneltt.iler ve Firkamn, alevlendirici bir dinipropaganda ile, isys nm padamasina yol açtig2mileri sürdüler. Fethi Bey tasalanmisti. Kendile
riyle görü§mek için, Käzim Karabe·kir'le Rauf Bey'i ve Ali Fuat Paga'yi ça girdi.Ali Fuat Paga, yerine Doktor Adnan Bey'i göndermi§ti. Fethi Bey or lardan, kan dökülmesini önlemek için, örgütlerini dagitarak Halk Firkasi) la isbirligi ya pmalarim istedi.
Kâzim Karabekir buna piddelle kargi koydu. Partisinin varligi yase güvenlik altmdaydi, hiçbir hükümetin onu kapatmaya yetkisi olamazdi, 'Bi lirsiniz ki,' dedi Fethi Bey, kullanmamn her zaman kargismda olmu gumdur, ama azinhkta kalmaktan korkuyorum.' Kâzim Paga uzlagmaya razi olda. Kendisi gibi arkada§lan da isyam: tehlikesini anhyor ve basunlmasim oy birligiyle istiyorlardi. Firkay1 dagita cak degillerdi. Fakal bu özel durumda, hükümeti bütün güçleriyle destekle meyi kabul edlyorlardi. Fethi Bey onlara tegekkür ederken harekâtm, pla geregince geli§tigini -bildirdi. Simdikihalde, isyan bölgesi digmda her yer de huzur ve sükûn bûküm sürdügü için yeni önlemler almaya gerek yoktv Mecliste ertesi gün, Kâzim Paga'nin isyam kinayarak, hükümeti destekle meye söz vermesinden sonra yeni bir yasa kabul edildi. Buna göre, dini, ül kenin iç düzenini yrkmak için araç olarak kullananlar, vatana ihanelle suç landt rila cak ti. Ancak bu ihmh politika, çok uzun ömürlä olmadr. Geçirdigi bir rahat sizliktan sonra Heybeliada'da dinlenmekte olan Ïsmet Paga, isyan haberin duyunca hemen kalkip Ankara'ya gelmisti. Derhal Gazi ile görügmüg; < da kabineyi toplantiya çagirmig. Gazi'nin isyana kargi tepkisi iki türlü ol mugu. îlk önce bunu, o her zaman korktugu gericilik açismdan ele alm ti: 'Sag kanadi kontrol altmda tutabilirsek, soldan korkumuz kalmaz,' der di, 'Bir gericilik hareketini ezmek için beklemektense, önce davranmal daha lyidir.' Kurtulug Savagmda, Hilâfet Ordulanmn isyamna verdigi kargihk da böyle olmustu. Simdibu dar çerçeveli isyan kargismda da, aym tepki'zor
SEYH SAÍT ÍSYANI ri göstermesinin
imi görmesiydi.
467
.
sebebi bunun altmda istanbul'daki dügmanlarmm parmaSonra da bu, Mecliste Terakkiperverleri susturmak için
hal' yi bir bahane gibi geliyordu. Bu yüzden, ismet Paga'mn Snerisini kabul ve Fethi Bey'in görügünü reddetti. O da Halk Firkasi grumnun hk a emhgme razi oldu. 'olaganüstü
num
Arkadan toplanan Parti grubunda, Ismet Paga ile Recep Bey, isyamn konusunda hükümetin tutumunu agir gekilde elestirdiler ve ülbagvarulmasmi.istediler. Istiklâl Mahkece çapmda daha köklû tedbirlere neleri kurulmasi, basma sansür konulmasi ve isyana kargi daha sert önlemer ahornasi için bir yasa tasansi sundular. Fethi Bey, kabine ûyelerinin çounun destegiyle burlara kargi geldi. Bu önlemlerin yalniz karigikhgi çikaanlara kargi uygulanmasmda israr etti. Agin uçlardakiler, ilimblann bagiazhklarmi yüzlerine vurunca, Fethi Bey, Müslümanhgin, Anayasaya göre :levletin dini oldugunu söyledi. 'Îçinizde, dini inanç1ara saygi beslemeyen ,ir kisi var mi?' dedi. Bu soruyu izleyen ölke nöbeti içinde, ûyelerden biri siialuna davranh, ama ötekiler ateg etmesini önlediler. Gazi'nin iyi ezberlettigi bir formüle sira gelmi§ti. Üyelerdenbiri kalkarak hatirlatti: 'Efendiler, bu partinin air lideri vardir. Bakalim o ne diyecek? Gazi, toplantiya çagaldi. O da bagkanlik odasmda bu çagnyi bekliyordu. Uzun bir konugma yaparak agmlarin tarafim tuttu ve sözlerini göyle bitirdi: 'Milletin elinden tutmak zorundayiz. Devrime ba§lamig olanlar, onu tamamlamahdirlar.' Hükümete güvensizlik önerisi oya sunulda ve zayif da olsa, çogunlukla kabul edildi. Fethi Bey daha fazla direnmek istemedi, partiyi agip Meclis'te güvenoyu istetnektense, hemen istifasmi simmayi daha uygun buldu. Böylece Ïsmet Pasa, bir kere daha Bagkanliga getirildi. Recep Bey de Millî Müdafaa VekiLioldu. daghk dogu bölgelerinde ellerinde Bu arada SeyhSait'le adamlan, üzerinde sancak, Kerim; bankalan, evleri, dükgögüslerinin Kur'an-1 yegil kânlan basip soyarak 'Hak yolunda' ilerliyorlardi. Türklerden, Tann adina teslim olmalanm istiyorlardt Vaizler onlara Cennet'te ödüller vaat ediyordu. Yerden ve havadan; Halifenin kendilerinden fedakârhk istedigini, Halifelik olmadan Müslümanhk da olmayacagim bildiren bildiriler dagitiyordu. Seriatgeri getirilmeli; okullarda dinsizlik ögreten kadmlan yan çiplak gezdiren hûkümetin bagt ezilmeliydi. Îsyancilar,Ankara'dan takviyeler gelmeden önce bölgeyi ellerine geçirmeyi nmmuglardi. Ílerledikleri strada, bagka agiretleri de yanlanna katarak, zayifanilis kuvvetlerini geri püskûrttüler. Köyleri bit bir zaptediyorlar-
I.
>astinlmasi
e
468
4:
T. CUMHURIYETININ
DOÖUSU VE YUKSELISI
di. Elâzig'i aldiktan sonra Diyarbakir'i kugattilar. Sehirsurlanmn digmda büyük bir kuvvet topladiktan sonra, içerdeki beginci kolun yardimiyla, lâgun hendeklerinden Kürt mahallesine erigmeyi bagardilar. Ama gehir halkmdan, umduklari yardimi göremediler. Yirmi.dört saat süren sokak çarpigmalanndan soura, hükümet kuvvetleri tarafmdan püskürtüldüler. ÇarpigTürklerin üzerine ate§ açnu§lardi. Fama sirasmda Kürtler, minarelerden kat Türkler, Kürtlerin peginden gitmediler. Çünk ü Fevzi Paga düzenli ordu birlikleri yetiginceye kadar yerli milis kuvvetIerinin bûyükölçüde çarpigmalardan kaçmmalanm emretmisti. Bu karari da, Gazi'ye ve Ïsmet Pa-
a'ya damgarak almigtt. Üçü, agir agir bütün bölgeyi kugatmayi, sonra savag düzeninde sekiz tümenlik bir ordu ile büyük ölçüde bir saldmya geçerek âsileri sikigtirmay1 tasarladtlar. Harekât havadan da desteklenecekti. Bu is zaman alacakti. Çimkübu bölgede yol olmadiktan baska, arazi de -Von Moltke'nin dedigi gibi- içinde evlerin damlanndan bagka hiçbir düzlük görülmeyecek kadar daghkti. Bu mevsimde, tipi ortaligi kasip kavurur, geçitler çogu kez kar ylgmlanyla kapamrd1. Takviye birlikleri cepheye vanncaya kadar yüzlerce kilometre yürümek zorundaydilar. Ancak Fransizlar Irak'daki Îngiliz kuvvetlerine kargi bir harekete girismemek gartiyla, Türklerin Bagdat demiryolunun kuzey Suriye'deki k esimini kullanmalanna izin verdiler. Ordu, hazirhklarim tamamladigi sirada, Ismet Paga da, Meclise 'Takriri Sükûn Kanunu' adiyla acunastz bir yasa getirerek, ülkede iktidara iyice egemen oldu. Yasa, hükümete genig yetkiler veriyordu. Îki yilhk bir süre için sonra bir o kadar daha uzatilacakti- hükümet ve gericiligi' tegvik eder nitelikte herhangi bir kurulugu, girigimi ya da yayim yasaklayabilecek ve kapatabilecekti. Yasayi yürütmeye Ïstiklâl Mahkemeleri yetkiliydi. Bunlarm çogu isyan bölgesinde kurulacak, divam' gibi is ölüm cezalanm, görerek; verecekleri Meclisin onayma simmakstzm, derhal yerine getirmek yetkisine sahip olacaklardi. Ankara'da kurulacak bir ek mahkeme, yurdun geri kalan kesimlerindeki dâvalara bakacak ve gericilik propagandasmi önleyerek, huzuru bozan hareketleri cezalandiracakverecegi öliim cezalan, Meclisin onayma bagli ti. Yalmz, bu mahkemenin olacakti. Terakkiperverler, aykin oldugu gerekçesiyle bu yasaya Anayasaya siddetle kargi koydelar. Bütün özgürlükleri elden aliyor, insan haklarim çigniyordu. Ancak Ïsmet Pa§a'yi ynmugatamadilar. 'Dünya yüzünde, her muhalefet üyesinin agzina geleni söyledigi Meclis kürsûsü .pek azdir,' diyordu. itiraz seslerini daymazhga gelerek, güven ve düzenin her geyden üstün tu-ki
'isyani
'harp
469
SEYH SAÍT ÍSYANI
gerekçesiyle yasay1 savundu. Millî inkilâplar ancak böyle bir telel üzerinde gerçeklegebilirdi. Getirdigi iki öneri de büyük bir çogunlukÏstiklâl Mahkemelerinin yargiç ve savcilan, Terakkiperver: onaylandi. :rden pek hoglanmayan Meclis üyeleri arasmdan seçildi. Gazi, Cumhuragkant olarak yaymladigi bir bildiride, bu olaganüstü önlemlerin evlet memurlarma herhangi bir olayi, ortaya çiktiktan sonra bastiracak erde, daha çikmadan önleme gõrevini yükledigini' açikladt. Devlet, aklardaki sarhoglarn, daglardaki egklyamn, Cumhuriyetin silahh kuvvetkangikhk ya:rine kargi koymaya kalkigan âsilerin ve milletin dimagmda luzla bastirmaya yetkili olatmaya çahganlano saldirgan davramglarun' ilmasi
'bütun
'so-
aalivdi.
gerekli askeri harekât tamamlanmig ve bütün isabbölgesi iyice çember içine ahnmi§ti. SeyhSait kendi topraklannda kesilyollan uka edilmig; Iran'a, Suriye'ye ve Musul'a giden bütün kaçig ni§ti. Simdiyapdacak is, topçusu olmayan ve sängü savagmdan korktuklan ailinen isyanedara saldirip yok etmekten ibaretti. SeyhSait, Kürt bagimsizigi yerine din dâvast ile ortaya çiktigt için, kompu kabilelerden kendine taraftar toplayamamisti. Bimlar bir Nak§ibendi dervi§inin rahani ba§
-an
'azla
rek, arkadau
ani saldirdara
girigerek harekâti
yavaglatiyorlardi.
Bununla
geçirildi. birlikte bu kuvvetler teker teker çevrilerek direnig yuvalan ele elebasi birkaç yamnda ve kûEn sonunda, nisan ortalarmda, Seyh Sait de oldu. istegiyle teslim ederek kabul çuk bir kuvve tle, kugatddi. Yenilgiyi ancak Ïsyam bulundu. miktarda altm Üzerinde suçlayici belgeler ve büyük iki ay sürmügti arkasmda ath ve SeyhSait'in, yanmda_ otoz kadar ath âsi, önünde ve halkm dikkatini getirilisi bütün piyade hükümet kuvvetleriyle Diyarbakir'a çekti. Ince uzun boylu, günesten yanmig yüzü ile at üzerinde çahm satarak gidiyordu. Halkm üzerine uçaklardan havai fisekler atihyordu. Yetkili memurlar, SeyhSait'i dikkatli bir nezaketle karyladilar. Yolda yorulmug muysöylenidu? Bütün seferler yorucu olur, diye cevap verdi. Rahatsiz oldugu yiyemiyordu. yordu; gimdi nasd olmustu? Daha iyiydi ama, henüz yemek Kendisine iyi bakilacagma söz verildi. Doktorlar onu tedavi ederlerdi. Sonarasmda oradan uzaklagtirildi. ra film makinelerinin gmitisi
.
470
T. CUMHURÏYETÏNÍN
DOÖUSU VE
YÜKSELÌSÌ
SeyhSait'le suç ortaklari, bir ay sonra, istiklâl Mahkemesi önüne karilddar. Savcidan bagka bütün mahkeme, Millet Meclisi üyelerinden çikurulmugtu. Bunlar, Kürderin yegil Müslüman bayragina karsi, açik ve sembolik bir protesto niteliginde olarak, kirmizi-beyaz Türk bayragmmaltinda yer almiglardi. SeyhSait, dava sirasmda sakin davrandi, hattä yarg1çIarla gakala§ti. Yalniz, bir Müslüman olarak, mahkeme salonundaki Slm makinelerine itiraz etti, dudaklarun oynatarak bimla.ra kargi bedŠualar mirildandi. Din elden gittigi için isyana kalkligun söyledi. Öteki Müslümanlara kihç kaldirmakla günaha girdigini kabul etmedi; onlar nasil olsa imanstzdilar. Ïsyani bagarabilmig olsa, medreseleri tekrar açarak, geriati geri getirecek, Mecelle'yi yeniden uygulayacak; yalancimn dilini, hirsizm elini kesecekti. Kûrdistan, yeni ba§tan, Peygamberin zamanmdaki mutluluga kavusacakti. SeyhSait ve suç ortaklar, bu nedenlerle suçlulugu kabul etmediler. Ama bu onlari, vatan haini olarak ölüm cezasma çarpilmaktan kurtaramath, Seyh Sait'le, içlerinde dokuz da geyh bulunan kirk ki§i, Diyarbakir'm büyük camii önünde asildilar. Çogu, cesaretli bir gekilde öldü. SeyhSait, sonuna kadar istifini bozmadr. Sehpaya çikarken, mahkeme ba§kamna gülümseyerek: 'Senden hoglandun,' dedi. 'Ama kiyamet gününde hesaplagacaşz.' Askeri komutana takilarak: 'Paga,' dedi, de dügmamnla vedalag Gömlek üzerine geçirilirken kimildamadan durdu ve baska bir gey 'gel
'
söylemeden asildi.
Kürt ayaklanmasi böylece sona erdi. Yeni Türkiye'nin her tarannda halkm isyana kargi tepkisi, dügmanca olmustu. Yurdun hiçbir yerinde, hükümetin çekindigini söyledigi çegitten bir sempati belirtisi görälmedi. Komgu vilâyetlerde olsun, bagka yerlerde olsun, köylüler kendilerini savunhazirlanmiglardi. istanbuPda ögrencilerle barnallar -aydmlarla maya emekçiler- bu gericilik gösterilerini giddelle protesto ettiler. Ïsmet Paga'nm Mecliste söyledigi gibi 'Cumburiye t çocuklari' seferberlik çagrisma gönülden karghk vermiglerdi. O kadar güçläkle elde edilmig olan bang bozmaya yönelen bu girigime kizmiglar, dinin siyasete alet edilmesine içerlemiglerdi. Gazi'nin yeni millî cephesi, Kurtulu§ Savagindan sonra ortaya çikan bu ilk bunahmi, güven verici bir biçimde önlemig oluyordu. Ancak Gazi, hiçbir riske girmek istemiyordu. Artik agri liberal egilimli bir hükümet geklinden vazgeçmigti. Mecliste ve basmda karylagtigi muhalefet de, isyan nasil bastirildiysa, gimdi öyle bastirlmahydi. isyan sirasmda, zafer artik kesinlestigi bir anda, Îsmet Paga, Ali Fuat Paga'ya muhalefetin gereksiz bir gey oldugunu söyIemisti. Amerikan temsilcisi Amiral
SEYH SAÏT ÏSYANI
471
.stoPa ise dügüncesini daha da açik olarak gu sözlerle bildirmi§ti: 'Bu mlekelte muhalefet ihtilâ1 demektir.' Bu ruh içinde hükümet, saldmlanm, yeni kazandigi güçle, ilk önce sma yöneitti. Takriri Sükûn Kanununun kabulünün hemen arkasmdan, anbul'un büyük gazetelerinden begi kapatildi. Birkaç hafta sonra, §ehirki on dört gazeteden yalmz yanm düzine kadar kalmig; onlarm da kesin için satiglari çok dü§der veremedikleri ve hükiirneti elestiremedikleri gazetesi ihtiyath davrarnyordu. Bu itibarh Tanin, Cahit'in Hüseyin agtü.
gücünü Terakkiperver Ftrkaya yönelterek Istanbul meryapmcaya kadar yagayabildi. Hüseyin Cahit, bundan sözünû kullandigi için tutukland1. Uç yarverdigi haberde ira, ncisiyla birlikte Ankara'daki istiklâl Mahkemesine gönderildi ve Çosurgün' cezasina çarptin1dt Fakat, burada ancak birkaç yil n'da eden, hükümet, Linde
aragtirma
'baskm'
'süresiz
idi.
Polis, Partiyi dogrudan dogruya suçlayacak bir delil ele geçirememigMahkeme, Parti üyelerinden ikisini, dini, politikaya alet ettikleri için, lamakla yetinmek zorunda kaldi. Bunlann hüküm glymelerini de, Partiyuvast ortakapatmak için bahane olarak kullandi. Böylece bu eski Meclisteoldu. Terakkiperver Firkamn kapatumasun, kaldmlmig n üyelerinden muhalefet bazilanmn, çegitli bahanelerle tutuklanip yargiamalari izledi. Bunun arkasmdan daha bagka gazeteciler de tutuklandi. Ïçlerinden .zilan, korku içinde, yargilanmak için Elaz ve Diyarbakir gibi uzak rlere götürûldüler. Ancak, propaganda sanatim iyi bellemig olan hüküet, onlara kargi iyi davranmaya dikkat ediyordu. Gittikleri yerlerde yetkimemurlar onlan resmen ve nezaketle kargliyor; kendilerine iyi bir yatak yer veriliyordu. Valilerle uzun ve aydinlatici konugmalar yaplyorlar; lelerine hatira egyasi yollayabiliyorlardi. Bu davramp, çogu gehir çocugu üzerinde, dean ve Anadolu topragina ilk olarak ayak basan gazeteciler 1 bir etki yaptL Ülkenintüm olarak ne kadar geri kalmig oldugunu ve aynkklan, gözlerinde daha açik olarak beplumsai kogullar arasmdaki ·tmeye yaradi. Ü1ke sorunlarim çözmek için birlikte çaba harcamak zonlulugu, kendiliginden ortaya çikiyordu. Mahkeme, haklanada açilmi§ Mustafa Kemal'in poan davayi reddetti. Böylece ÏstanbuPa, uslannu§ ve .ikasim kabule hazirlannus bir halde döndüler. 'kanun', ve hepsinden Bu politika, Ankara basinmca 'kuvvet' o1arak gibi sözlerle savunuluyordu. Gösterileri ise bazen tüyri ürpertecek gibiydi. Ankara'mn bellibagh meydamnda, hâlâ otel ye'gericilik
'düzen',
,tün
'birlik'
472
T. CUMHURÏYETÍNÎN
DOÖUSU VE
YÜKSELÌ$Ï
rini tutan, yikik dökük handa kalan Bulgar Elçisi Simon Radev bir gece digarida bir gürültüyle uyarunigt1.Pencereden bakmca, meydamn üç tarafi mn daragaçlaryla çevrilmig oldugunn gördü. Hepsi on bir taneydi. Fener lerin ve agarmaya baglayan güniin igiginda, bu daragaçlanna asumig bir çok adam görülüyordu. Henüz sirasi gelmeyenler ise, stiçsuz olduklarin söyleyerek aglagiyorlardi. Bu sirada askerler öteye beriye kogu§uyor,subay lar yüksek sesle emirler veriyorlardi. Amerikan Elçiligi kâtiplerinden Howland Shaw, sabalun sekizindi oradan geçerken gördügü bu sahneyi göyle anlatlyor:
'Sehpalarda sallananlann her birinin üstände, beyaz gömlek gib bir gey ve buna ignelenmig bir kãgit vardi. Kâgida adlan ve suçlari nin ne oldugu karalanmigt1, Her sehpanm altmda bir seyirci grubi duruyor; bazdan da, samnm, daha yakmdan görmek niyetiyle, kom· u evlerin basamaldarinda beklegiyorlardi. Çocuklarsehpalarm çev-
-
resinde
oynaglyor ve hiç kimse pek üzüntülü görnmnüyordu. farki yoktu.'
da herhangi bagka bir manzaradan
Bunur
Ïçte o sirada, Ankara'da, Türk Ocagi salonunda toplanmakta olan Ïstiklâl Mahkemeleri dönemi böyleydi. Bu salonda, bir kig öncesi, Türk kültürünü yaymak için konserler verilir, çegitli gästeriler düzenlenirdi. Mahkemedeki yarg1çlar, saygideger vatandaglardi. Bu çegit kararlar vermek için, ulkeninbagka bir yerine gidecekleri vakit, istasyonda resmi törenlerle ugurlamrlardi. Onlarm çabalari sayesinde yeni Türkiye Cnwhuriyeti, ilämndan bir buçuk yil soura, bütün siyasi mahaliflerini susturmus olmakla övünebilecekti.
I
.
I
KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM Musul Sorununun
Çözümü
CURT AYAKLANMASININ zamam iyi seçilmigti. Milleller Cemiyetinin v1usul anla§mazhgim inceledigi zamana rastlami§ ve âsi geyhler, bog yere, >ölgede dolagmakta olan Aragtirma Komisyonu üyelerini etkilemeyi um-
Lozan Konferansinda askida kalan Musul sorunu hâlâ çözüm îngiliz diplomatik Bu mesele, geçen yil siiresince, Ankara'da emsilcileriyle yapilan araltkh konferanslarda, Mustafa Kemal'le arkadas arim ciddi olarak ugra§tirmigti. 1924'de Ankara, Türkiye'nin resmen bagkenti olunca, yabanci diplonatlar yavag yavas ÏstanbuPdan oraya gelmeye baglamiglardi. Ama, Ankaa henüz büt·ünbu yabanci elçilikleri, durumuna yakigir biçimde barmdiraailecek bir yer degildi. En basta Kral Beginci George, büynkelçisini böyle air yerde oturtmaya razi olmadi; õteki Batih devletler de aym gekilde dav·andilar. Böylece, e1çilikler ancak birkaç yil sonra bagkente ta mabildi. 3u durum Gazi'nin pek hoguna gitmiyordu. Bir gûn, ingiliz Elçiliginden ;enç bir kâtibe rastlarus, buyükelçinin Îstanbulda oldugunu ögrenince, biburularak: 'Ìstanbul çok keyifli bir yerdir!' demisti. Ama, Ankara'daki yapilacak baska bir gey yoktu. konforsuzlukla, m Musul görügmelerini, Rumbold'un-yerine gelen yeni ÍngilizBüyükelçisi Sir Ronald Lindsay yürütecekti. Gazi'ye güven mektubunu sunmak üzebir iki günlügüne Ankara'ya geldigi vakit, garda yan yola çekilmig bir ragonda oturm4k zorunda kaldi. Ötekiyabanci diplomatlarla da anlagarak Mkara'da arkasmda ikinci kâtibini birakti. Bu Knox Helm'di O da böyülkesinin Türkiye'deki gerçek temsilcisi durumima geçti. Knox Helm, slk günlerde gelerek Ankara'yt canlandiran ve resmiyete gek önem nuglardi. >ekliyordu.
-az
-e
.ece
i
Sonradan, 1951-1954 Heirn.
.
yillari
arasmda
Ankara'da
büyükelçi ofarak bulunan Sir Knox
474
T, CUM HURÏYETÏNÏN DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÏ
vermeyen gcriç diplomatlar grubunun öncülerindendi. Bunlar, Gazi'nin genç yardimcilarlyla oldukça iyi anlaglyorlardi. Helm, Gazi'nin bir dostundan, ÏngiltereHükümeti adma, Çankaya'ya oldukça yakm bir arsa satin aldi. Burada, elçilik binasi yapihncaya kadar, Kançilarya'yi banndirmak için birkaç baraka kuruldu. Fransiz Büyükelçiligi gara yakindi, toplantilarim da Osmanh Bankasimn eski deposunda yapiyorf ardi. Amerikahlara geliace, onlar küçücük bir kata sikymiglardi. Yalniz Ruslarm, daha ihtilälin ilk günlerinde uydularlyla birlikte Ankara'da yerleglikleri için, dörtbagi mamur bir binalari vardi. Bina iyi dögeli ve elektrikliydi. Ruslar burada genis bir elçilik kadrosu bulunduruyorlardi. Sovyetler bu strada Türkiye ile ticaretlerini geligtirrnek peginde kogtuklari için, elçilikte hâlâ bol bol davetler veriyorlardi. Bu ziyafetler, GazPnin oldugu kadar arkadaglaruun ve görevlilerin de hoguna giderdi. Bir gün Gazi'ye bunt ardan bazisimn Ruslarin verdigi bir eglencenin sonunda
merdivenden agagi yuvarlandigmi, aylplayarak, jurnal ettiler. Ama nin yaverlerinden biri, bunun votkayi fazla kaçirmig olmalarmdan
Gazi'
degil,
Ruslann merdiven basamaldari çok genig oldugu için dengelerinin bozulileri geldigini söyleyerek kendilerini savundu. Yine de Ankara'da, bu çegit partiler çok almadigmdan, aksamlari, ba§hca vakit geçirme yolu kâgit oyunuydu. Bunun için en iyi yer, arada sirada dans da edilen, Anadolu Kulübü'ydü. Gazi de buraya sik sik geIirdi. Çankaya'daGazi'ye yakm oturan Ïngiliz temsilcisi, onun gece geç vakit gezmeye çtktigim kolayca anlar ve carn istiyorsa kendi de arkasindan giderdi. ÇünküGazi gehre inerken, Muhafiz Kitasi kalkarak yola dizilir ve dönünceye kadar o halcie kalirdi.2 Kulüp ufakti. Bu yüzden oraya sik sik gelen yabancilar, pek sarnimi olmasalar bile, birbirlerine oldukça yakin durmak zorundaydilar. Üyeleriki greptu. Agirbag111ar oyun salonunun bir ucunda, yaninda çogu kez bir iki vekille briç oynayan Ismet Pa§a'mn yamada toplamr; -daba neseliler de öteki açta Gazi'nin çevresini sararlardi. Gazi, briçin kurallarimn çok fazia olduguna söyler, yalmz poker oynardi. Pokerin verdigi heyecaudan hoglamr, ama oyunu hiçbir zaman ciddiye almazdi. Kazamrsa.sevinir, ama çok kere, oyun sonunda Egleri harman ederdi. Bagka kazaamig olanlarm da buna canlari sikilirdi. Genç diplomatlar, bu çe.git resmiyet digt temaslan daha ilerletebilmek için bütün gece kulüpte oyun oynamaya masmdan
2
Gazi, bu nöbetçilerle gakalagmaktan hoçIanirdi. Bir sabah erkenden digari çikarak nöbetçilerin birine orada ne yaptgirir sordu. 'Faisimizi koruyoruz,' cevabmi ahnca, ben sizi koruyorurf "Sessem,' dedi, 'asil
MUSUL
SORUNUNUN
CÖZÜMÜ
475
ama Gazi çok kez onlardan daha uzun zaman kahr, güneg göklyice yükselinceye kadar masadan kalkmazdi. Gazi, diplomatlarla iligkilerinde protokola uygun davramrdi. Devlet skamolarak, onlan resmen yalmz Hariclyc Vekili yamadayken kabul rdi. SimdikiHariciye Vekili, bundan sonra birkaç yd bu görevde kalaolan Doktor Tevfik Rügtü'ydü. Gazi, ilk taraftarlanndan olan Tevfik tü'yü bu göreve, daha gençliginde Selânik kahvelerinde kehânetier sadugu günlerde atarugtt. Tevfik Rüstû Avrupa'yi lyi tamr, birkaç yaban3il konugurdu. Iglek bir zekâst vardi. Bundan daha önemlisi, efendisinin unn nasil igledigini bilirdi. Negeliydi, konugkanhgiyla kendini yabancilasevdirir, ama onlar da bundan dolayi onu pek ciddlye almazlardi. Kendii sik sik görebilir, konu.yabilirlerdi. Yalmz Tevfik Rügtü her zaman ayni ¡üncede olmaz ve çok kez efendisiyle birlikte siyaset konugmalarlyla, m ve içki ile geçen bir geceden sonra oldukça yorgun olordu. Ondan, .eden sonra saat dört buçukta randevu alan bir Amerikan elçisi. 'Zavaldemigti. 'Uykusunu yanm biraktim için kimbilir bana ne kadar kizi·dur!' Tevfik Rüglü'nün yardimcilari, Gazi'ye yabanci ülkelerin durumu :rinde aynntill raporlar hazirlamayi ögrenmiglerdi. Böylece o da, yabanliplomatlarla görügtügü zaman bilgili sorularla kendilerini gagirtir, çogu a de sikintih durnmlara dügürürdü. Gazi, keyifli zamanlarmda Tevfik Rügtü ile alay etmekten zevk ahr, . la¯buna pek ses çikarmazdi. Bir aksam Çankaya'yayemekten sonra yaaci bir elçi gelecek, Gazi'yle önemli bir gey görü§ecekti. O da gimdiden az çakir keyif oldugu için arkadaglari fazla içmesin diye çegitli hilelere vuruyorlardi. Gazi igin farkina vardi, çevresine öfkeyle bakarak: 'Baksa 'Ne öyle boguna telâg ediyorsunuz? Yemekten sonraki göbana dedi. a nieyi dûgünüyorsamz, hiç meraklanmaym. Ne halde olursam olayun, ne olayim, Tevfik içkili olursam yine de Rügtü'nün dar en ayik zamanmda atigi kadar feci gaflar yapmam.' Îngilizlerle Türkler, Ankara'mn Lozan-sonrasi havasinda çabuk dost Lular. Gazi'nin yamndakilèr, Çankaya'daki Ìngiliz kompulanna bir_içki mek, ya da briç oynamak için rasgele ugramaya ba§lami§lardi; öyle ki akgam Gazi, Anadolu Kulübünde Helm'e yan gaka, yan ciddi: 'Dostlan elimden ahyorsunuz,' diye takildi. Helm, Gazi'n.in bunu uygun .görúp cmedigini sordu, uygun gördügü cevabmi aldi. Mustafa Kemal, Ingilizlerin ahlâk ve politika bakiqudan tutumlarm c zaman begenirdi. Îngiltere'nin bir zamaniar dûtman olmasi, gimdi st olmast gerektigi konusundaki karanm daha da güçlendiriyordu. Yüz:iydilar:
I
.}
476
T. CUMHURÏYETÏNÍN
DOÖU§U
VE
YÜKSELÏSÌ,
yillar boyunca Osmanh siyaseti, Dogu dügüncesinin tipik bir örnegi ola: 'Eski dügman, dost olmaz,' ilkesine dayanmi§ ve bu yüzden bagarisizhä ugram1§tL Cumhuriyet devrinde bu gibi atadan kalma kinlere, dügmanlik lara bir son vermek gerekirdi. Gazi bu dügüneesiniLozan'da Yunanlilarl çabuk barismakla, ondan önce de Çanakkale'deingiliz istekleri kargismda sabirli tutumuyla ortaya koymugtu. Simdide, Musul soruhunun çözülmes için, bu dü§ûnceyi elden birakmamamn äzel bir öaemi vardi. Lozan'da so runun önce Îngiltere ve Türkiye arasada görügülmesi, sonra, bir anlasma Milletler Cemiyetine götürülmesi karar altina almungti ya vanlamazsa Sözkonusu olan, Türkiye ile Ïngiliz Mandasi olan yeni Irak topraklari ara sindaki sminn çizilmesiydi. Bu konu, Türkiye ile ingilizler arasinda ilk ola rak, 1924 Mayismda Ïstanbul'da görügüldü. Bu konferansta, Türkiye= yi Fet hi Bey, Ïngiltere'yi de Irak Yüksek Komiseri Sir Percy Cox temsil etmisler
Iki taraf da konferansm dostluk havasi içinde geçmesine dikkat ediyor lardi. Ama biraz sonra aralannda derin bir uçurnm bulundugu anlagddi Fethi Bey simdiÎngiliz iggalinde olan Musul vilâyeti simrlarmn savagtar önceki duruma getirilmesinde Israr etti. Bu istegini teknik bir temele dayi yor; halkin çoguelugunu Türklerle Kürtlerin, sonuna kadar bir birlerine baglamm iki kardeg milletin'olu§turdugunu ileri süräyordu. Si Percy ise bunlari iki ayri irk saylyor, bu yüzden Türklerin aslmda armhkta olduklarm, Kürt çogunlugunun ise Íngiltere'nin Irak'ta kendilerine vermij oldugu özerklikten hognut olduklano söylüyordu. Îngilizler, üstelik, Musul'daki eski smirla da yetinmiyor, daha kuzeyde 'Ïngiliz bimayesi'ni isteyen H1ristiyan Sûryanî azinhšmm oturdugu bölgeyi de istiyorlardi. Burasom Tûrk yönetiminin etkisi digmda bir bölge' oldugunu ileri sürûyorlardi. Türkler bu hatti kabul etmediler, görû; meler de yarida kesildi. Anlagmazhk, Milletler Cemiyeti Konseyine götü· rüldü. Konsey, hemen hemen ilk simrm ayni olan geçici bir .batti uygur gárdü. Böylece, çegitli halk temsilcileriyle görûgecek Milletler Cemiyet. .komisyonunun, bõlgede güvenlik içinde dolagabilmesi saglanrug oldu. Komisyon, raporunu 1925 Eylülünde Milletler Cemiyeti Konseyine sundu. Bu raporda plebisit yapmaya olanak olmadigi, halkm Tûrkiye'det çok Irak'a bagldik gösterdigi belirtiliyor,eski Musul vilâyetinin Irak'a baglanmast öneriliyordu. Bunun digtnda tutulan kuzeydeki bölge' yirmi beg yll süreyle Milletler Cemiyeti mandasma girecek, Kürtlerin haklari da güven altina almacakti. Îngilizler, Milletlg Cemiyeti Konseyinin karaTürkler bima yanagmad11ar. 16 rmi kabul etmeye bagtan söz vermislerdi. 'kaderlerini
'sahipsi:
'sahipsiz
MUSUL SORUNUNUN
ÇÖZÜMÜ
477
çekerek, konseyi kendi oylari vermek durumunda biraktilar. Gazi, bu diplomatik baçansizhga, hemen¯ertesi gün, Rusya ile bir saltnazlik pakti yaparak kargihk verdi. Milletler Cemiyeti kararrun Türkialeyhinde olacagi anlagihr anlagilmaz, Cenevre'deki görügmeleri yürüTevlik Rügtã Bey, Paris'e gitmek için talimat almigti. _Orada Güney . msa'dan Berlin'e gitmekte olan Çiçerin'inyolunu kesti. Çiçerin,siyaseugradigt zarari çikarmak istegindeydi. Dört saat bag basa in Lozan'da arak, ellerinde konu ile ilgili baska belgeler bulunmamasma ragmen, yillik bir anlagma yazip imzaladilar. O strada iki devlet arasmda baghtartigma konusu olan ekonomik sornnlar bir yana birakilmig, yalniz siyaalanda aralarmdaki görüg birligi üzerinde durulmustu. Türkiye ile Rusbirbirlerine kargi hiçbir saldinya giri§memeye ve ikisinden birini hedef verlyorlardi. Tevfik Rügtü, bu belgeyi an anlasmalara katilmamaya söz aine koyarak Ankara'ya döndü. Bu paktm imzalanmasi, Milletler Cemiyeti karanmn kopardigt firtmabiraz yumugatmigt1. Ïngilizler yine geleneksel dügman durumuna geçti: vres Antla§masim ve Ïzmir i§gali politikasim bagka bir biçimde sürdür:k istiyorlardi. Simdide, Musul'da, Türkiye'nin milli güvenlik duvannda silah gibi Türkiye'nin kalbine · gedik açdmak isteniyor; Irak, keskin bir çevirdikleri yer de, emperneltilmig oluyordu. Bu ugursuz manevralarmi Cemlyetlydi. ayuncagi Milletler olan Listdevletlerin Gazi o arada, bir supap islevi gören bu tarti malan önlemedi. Bu sayçdik gösterisi Ìngiliz kamuoyunu parçalamaya ve komisyonun igini zoritirmaya yararsa ne âlâ. Gerçekten de ingiltere'de bilyük gazetelerle 14Partisi, sorunun ortaya ilk atildigi 1922'dekinden hafif de olsa, Musul rarma oldukça karsi koyuyorlardt. Ne Musul, ne de Irak, ugrunda savadegerdi. 'Türk, öyle bazilarmin sandigt gibi korkunç bir yaraak degildiyen Manchester Guardian, ilerideki alti aym Türklerie yapilacak rügmelere harcanmasun i(eri sürilyordu. Gazi'nin tutumu da böyleydi. O ne Ruslarla sarmag dolag olmak, ne Ïngilizlerlebogaz bogaza.gelmekistiyordu. Dig politikasima mihenk taalik 1925'te 1madan
delegelerini Cenevre'den
Ïngiltere'ye mandaterlik
·,'
hâlâ Îngiliz dostluguydu; Íngilizler de Cemiyetin kararmdan sonra, onu Büyükelçir durumda birakmamakiçin ellerinden geleni yaptilar. Îngiliz giderek gõrügmeleSir.Ronald Lindsay, aldigi talimat üzerine Ankara'ya tatlthk ve ustahkla idare etti. Bir yandan da Mussolini'nin, Türkler, ik'a yäräyecek olurlarsa Antalya'ya asker çikarmak tehdidinde bulunma-
.
478
T. CUMHURÏYETÏNÏN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÏ-
si, eiçinin igini kolaylagtirmig oldu. Basm sakinlesti, Tü.rk halkma da ingi tere'nin banççi niyelleri konusunda güven verildi. Gazi, alay olsun diye, Tevfik RüstŒyü Ingilizlerle görügme sinavn, hazirladi; logilizlere ne söyleyecegini önünde prova etmesini istedi. Tevfi Rüs J, bunu elinden geldigi kadar yumu.gak ve uzlagtiria bir tonia yapt Gazi, sözünü kesti: 'Yeteri kadar güçlü degil, inpam inandirmayor Tevfi Rügtü bu sefer savaççi bir tutinn denedi, yumrtgunu masaya vurarak sald ri tehditleri savurdu. Gazi, alay etti: 'Neyle hücum ediyorsun?'Artik b sert davrarnslarm da modasi geçmigti. Ingillere ile uzlagmak en dogrusu) du. Musul, Adana ve iskenderun'a benzemiyordu. Orada, Kürtlerden ba ka bü>ñk bir Arap nufusu da vardi. Milli Misak smirlart içine alinmasi, e ileri noktayi gõstermesi bakimindan öngörülmügtü diye dügünülebilird 1918'de asl<er Mustafa Kemal, Musul'un Îngilizler tarafmdan iggaline kar y gelmisd. Ama devlet adami Mustafa Kemal, is buraya kadar geldikte sonra, Osmanli Ïmparatorlugununyar2-Arap bir parçasi yüzünden, ülkesi nin Bati Millederi toplulugu arasina katilmasim tehlikeye sokacak bi adam degildi. Tevlik Rügtü, Ïngiltere'den en uygun gartlari koparmay, bakrnallydi. Bu kogullar, Musul üzerindeki ingiliz iddialanmn kabulünü ve ileridi Türkiye ile Irak arasinda simr gûvenligi konusunda karglikh anlagmala yapilmasuu kapstyordu. Gazi, bunlari oylamadan önce, Halk Partisi içinde ki muhaliflerle ugragmak zorundayd2. Parti üyeleri, beg saat süren bir top lantida savaga girilip girilmemesini tartistilar. Bazilari, ÍngilizlerinIrak't: yerlegmesinin eninde sonunda bir savas doguracagim söylüyor, buna gimdi den girigilmesini istiyorlardi. Ama oylamaya geçilince, üyeler Musul'un d Osmanli Împaratorlugununöteki kayip vilayetleri arasina karismasim, iste meye istemeye, kabul ettiler. Gazi, Ikinci Meclisi iyice avucunun içine al nus oldugu için, her isine kansan Birinci Meclise göre, sözünü dalla raha geçirebiliyordu. Böylece Türkiye, Ïngiltere ve Irak arasmdaki antlagma Haziran 1928'da Ankara'da imzalandi. Bunu da, alti yd sonra, Türkiye' nin Milletler Cemiyeti üyeligine ahnmasi izledi? .
3
Tunafttr ki, Musul görügmeleri sirasmda uziagma2Dém temelinde olan peirol sorunt pek az-ortaya atidi. Íngilizler, sanki petrolde gözleri yokmug görünmek için çab; harcadilar. Türk Hükümeti ise, bunu bir ekonomik sorundan çok, bir smir igi saylyor petrolün ulkeninilerdeki kalkmmasmda oynayaca§i rolü anlamamig gözüküyordo Türkiye yalniz toprak isteklerinden dešil, petrol üzerindeki iddialarm AnlagmŒda, dan da vazg eçiyor, sad ece petrolden alacag yüzde on payla yetiniyordu. Daha
ra, bu hisse de yüz
bÍnsterlin kadar
bir, para kargili§mda
büsbütün birakildi.
son
l
I i
I. I
.
.
ELLINCI BOLUM I
I,
SapkaDevrimi CÜRT îSYANI, Must.afa Kemal'in yalniz muhalefeti susturmasina degil, linle ilgili öteki reformlan da uygulamasma yaradi. Halifelik, medresler, eriat kanunlan ortadan kaldinltmsti. Simdi,isyan, bagnaz bir mezhebe, darybendi tarikatma bagh dervigler tarafindan çikanidigma göre, ne çegit ilursa olsun, bütim delvig tarikatlanm yok etmenin tam sitastydi. Tarikatlar, Türklerin yagayiç1nda önemli bir rol oynamig ve onlan, bir:aç özel durum d1§mda, konmu ülkelerden bazilari gibi bagnazhga gömüMüslümanhk çerçevesinde kabnakkornmustu. Tarikatlar, üp kalmaktan digmda, katiksiz hiyerarsi dinî ayn birer grup olugturuyoriardi. a birlikte, Jalkin çogu, içlerindeki dogal inanma istegini, tarikatlantu insancil sicakIgmda gideriyordu. Tarikatlar, siyasî bir egilim besledikIeri zaman, geleneksel olarak nerkezi yönetime kargit bir tutnm takimrlardi. Osrnanh devleti, buna onla1 ustahkla birbirine dügärerek kargi l
>nun gözünde tarikatlar, tâ gençliginde Selânik'te onlardan kugkulanma-
I
I
-
480
DOÖUSU
T. CUMHURIYETININ
VE YUKSELISI
--
Cemiyet'ti.I
Bu bakimdan ortadan kaldiya bagladigmdanberi birer 'Gizli nlmalari gerekiyordu. 1925 Agustosunda, Kastamonu'da verdigi bir söylevde, onlar hakkmda verdigi karan aç1kladi. Türkiye Cumhuriyeti ruh, gerek gekil bakimmdan bütünüyle çašdag ve uygar bir toplumun devleti'olacakti. Öyleise, bütün batil inançlann ezilmesi gerekiyordu· 'gerek
'Olüterden yardsm dilemek, uygar bir toplum için lekedir. Bugün uygarlik kargismbilim, teknik ve bütün yaygmhglyla aydmlatici da lilân ya da falan geyhin ögütleri ile madd.i ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanlarm uygar Türk toplumunda bulunabilecegini asia kabul etmiyorum. Efendiler ve ey Millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti geyhler, dervigler, müritler, çömezler ülkesi olamaz. En dogru ve gerçek tarikat, uygarlik tarikatidir. yapmak, insan olmak için Uygarligm istedigini ve buyurdugunu yeterlidir. Tarikat bagkanlan, bu dedigim gerçegi bütün açakhglyderhal tekkelerini kapatacak, la kavrayacak ve kendiliklerinden çömezierinin elbette kabul edecekartik büyüyüp, alallandiklarmi lerdir.
Bu hüküm birkaç kararname ile kesinlesti. Bundan sonra Türkiye, hiç olmazsa kuramsal olarak, yalniz geyhlerden, dervigIerden degil, ama falcilardan, büyücülerden, üfürükçülerden, kayip egyayi bulmak ya da murada eri§tirmek için muska yazanlardan ve bütün bunlarm hizmetlerinden, üeretlerinden, kiyafetlerinden kurtulunig olacakti. Aym zamanda, bütün turbeler kapatildi; tapmak ve adak yeri olarak kullamlmalari yasak edildi. Bu yasak, MecIiste itiraziar dogurdu. Çünkü üyelerden birçogu, kendi ölmüg atalarimn türbelerinden gelir saglamaktaydaar. Dostlanadan biri de2 aleyhte konusunca Gazi onu bir kenara çekti ve alçak sesle: ·Karara karg1 gelme,' dedi. 'On yll sonra hepsini tekrar açarsm.' Kendisi pek inanç beslemese bile, hiçbir zaman dini kökünden söküp atmaya çahynamisti. Bir kez kendi agziyla da söyledigi gibi, bütün elyüzydlardan beri ahaageldigi gibi, bir siyaset de etmek istedigi gey, aract olmaktan kurtarmakti.' Onun politikasi halki, birtakim sert vuroplarla, dinin merkezi.bir devletle boy ölçügmeye kalkan etkilerinden, özellikle 'dini,
.
Bununia birlikte, 2
Hamdullah
kendisi
de gençiléinde
Suphi Tannöver.
Selânik'te Bektagi toplarrtilarina katilmigh.
SAPKA
481
DEVRÍMÏ
uzaklagtirmakti. O sirada mezardaki e gözle görälür simgelerinden yilzden canh ve tehdit edici bir kuvvet gibi sõmürûlmekteydi. Bo , gerçekten öldan ortadan silinmeleri gerekiyordu. Ama, on yil sonra lurlar ve yeniden dirilmeleri tehlikesi kalmazdi, açik ve gözle gõrüastamonu çevresinde yaptigi bir gezide, Gazi, bu mbollerden birini daha yrkti. Bunun ortadan kaldirilmasi, Türkiye' ·1er erkegin lyice içine iglemig olan bir ahskanligt kökûnden söküp
Ç
dininde, giysiler derin sembolik anlam ta§irlardt. Bununla birvardi. Tuhaffesin, baglik olarak, ancak yüz ydhk kadar bir geçmigi gelmisti. Rumlardan Adali Hiristiyan oldugu moda, fesin yaygm bu Avusturya'da Osmanh da aslmda Berberi korsanlardan almiglardi. tutucu büsbütün ba§larinda, yüzyil dokuzuncu asi için yapilan fes on edilkabul için devrimini tamamlamak i§lik kiyafet olan sanga kar§1, patlamasma yerlerinde isyanlann o zaman da imparatorlugun birçok nasilsa, koyu Müslumanlig1n ve sarik zamanla, de, fes çnugti. Ama nasil giddetli saldinya ba§lang1çta gelmig; simgesi haline milligm bir slâm
-
sonra aym giddelle savunulmugtu. Gazi'nin, bu simgenin yerine §apkay1 koymak istemesi, bu yüzden çok railli baglik yüli bir devrimci davranisti. Bu plam, tâ gençliginde, bu ugradig1 bir apagihk duygusuyla damen yabanci ülkelerde hakarete idigi zamanlardan beri kafasmda geligtirmisti. Simdiaksamlan Çanarkadaylarlyla bu degisikligi tartigiyor, ne tûr gapkamn daha uySlacagi üzerinde, di§anda buluumug olanlarm dü§üncelerini ahyordu. üzeilk denemeleri kendi ûzerinde yapti. Örnekçiftliginde bir traktõrarkaEski resmi çekildi. :, bagmda siyah geritsiz bir panama gapka ile sirtmdaki kahverengi rastladi. irmdan Bagmda trende biri bir gün ona elbiseye uygun, kuma§ bir kasket vardi. Mustafa Kemal, iyi bir is yapbana yaki§ti mi?' diye sordu. Son aylar a inanmak istercesine: 'Nasil, defasmda, ertele rüyasmda üç kez fes görinü§ oldugunu açikladi. 'Her hareketi gericilik bah ismet kapurn vuruyor ve yurdun bir tarafmda bir nigsa,
'da
gunuhaber
veriyordu.'
Bu degigiklik tasarisi, basmda, göze batmaya-
adim gekilde sözkonusu ediliyor=,fakat hiçbir gazete o korkunç serpuf, na almaya cesaret edemiyordu. Bunun yerine kullamyorlardi. sözler dolambaçh gibi ba§hk' serpug', sli Mustafa Kemal, bu çegitli din devrimlerini açiklamak için, bile bile ciligiyle bir vilayeti seçti. Büyük bir cesaretle, dû§mana, en 'gapka'
'siperi
'medeni
'kenarh
tammm;
Atatürk
/ F:
31
482
.
T. CUM HURÍYETÌNÍN DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÍ
güç1ü oldugu yerde vuruyordu. Bu ani çarpigma taktigi bagartya ulagir baska herhangi bir yerden iki kat daha elkili olacakti. Halkin göziindt görünügünü kurnazca hesaplayarak, Falih Rilki'ya, Îzmirgibi zaten tart digt bir gehirde herkesin kendisine degil, §apkasma bakacagan anlai _ Kastamomilular kendisini ilk olarak görecekler ve ona, birlil bir bütün' olarak bakacaklardi. ÜstelikKastamonu, gerici özelligi bir ) na b2raklacak olursa, ihtilâlin bir çegit sembolü gibi bir yerdi. Karac niz'deki inebolu limaru üzerinden Ístanbul= dûi Ankara'ya ulagan ikmal ) lu oradan geçtigi için, Kurlulug Savasi sirasinda baglihgut, önemli bir i oynayarak göstermigli. Bu baghhk, gimdi geçirecegi sarsintlya dayanabil 'gapkasiyla
cek güçtevdi. Yine de Mustafa Kemal, çocuklugundan beri onu tedirgin etmig ol yobazliga kargi duydugu tiksinti yüzünden, bu geziye alisik olmadigi bir nirlilik içinde bagladi. Ilk konugacagi vakit su istedi ve bardag.1 agzina g tilrürken ellerinin titredigini gördü. Ankara'dan bagma bir gey giymede açik bir otomobille yola çikmisti. Daglardaki köylerden ana yola kog gelmig olan insanlar, milli kahramanlarimn ne biçim oldugunu bile bila yorlardi. Bir köyde, eli resme yatan birisi, duvara kendi kafasma göre G zi' nin bir resmini cizmisti. Bu resimde Gazi, palabiyikh, elinde iki met boyunda bir kihçla gâvurlari kesen korkunç bir savaççi gibi gösterillyord Köyl äler, sokaklarda geçecegi yerlere halilar sermiglerdi. içlerindeo ge bir ögretmen birkaç yll sonra sahneyi göyle hatirliyor: 'Cumhurbaskal halki selamlayarak agir agir caddede yürürken, çit bile çikmiyordu, Ga yeni tira§ olmug, sirtma Avrupa biçimindeki beyaz bir yazhk kostüm ve y kast açik bir gömlek giymigti. Bagmda panama gapka vardi. Birkaç resi görevli çñgmca alkiglad21ar, yanlarmdakileri de alkiglamalan için dürtt ler. Ama halk öylesine §agirmigliki, ancak tek tük birkaç alkig sesi duyul bildi.'3 Bunun nedeni, Fatih'in sirtindaki gâvur kihglydi. Ama, sarsmtmm hizi yava§ yavag azaldi. Gazi, Kastamonu dismi arabadan indi ve panama gapkasim önce elinde tatarak, sonra ba§ina giy rek, yamndakilerle sehregirdi. Yaverleri de onun gibi davranddar. Bu : bir kugak önce yapm1§ olsalardt, halk onlan kovalar ya da parçalar< Ama gimdi herkes, olsa olsa sessiz bir merakla kendilerini selam11yord Gazi'nin elbiseye, hele basa giyilen geye kargi ilgisi, bütün bu gezi süresi c,e herkese gösterildi. Arada bir, gapkasiz duruyor o zaman ötekiler d terbiye geregi, feslerini çikanyorlardi. Askeri bir birligi denetlerken h. ,
3
Latimer'den almma.
SAPKA
DEVRÏMÏ
483
dikkatle inceledi. Birkaç ay önce, bu bagliklara gözlerini günese kargi korumak için, ince bir kenar eklenPeygamber, kendine inananlara yuzleri hep günese çevrik olarak dö§melerini emretmig degil miydi? Bir toplantida Gazi, giyim sorununu pratik yönden ele almaktaydi. rileyiciler arasmda bulunan bir terziye dõnerek, galvar ve çaksir giymig c adami gösterdi ve hangisinin daha neuza çiktigim sordu: 'Bu giyim mi, ksa uluslararasi tipte kostüm, mû?' Terzi: 'Uluslararasi tipte kostüm' dicevap verdi. Gazi, sonucun ûzerinde durarak: 'Ya, gördünüz mü?' dedi. u adarun sirtmdaki gibi bir elbise yerine kendinize iki kostüm yaptirabiin baghgini çikararak zde askerlerin 'iti.
simz. Bütün bimlar, bundan sonra olacak geylerin sadece bir ön belirtisiydi: iyimin uygarhkla aym denklem içinde ölçüldügü bir milIî politikamn :Iklanmast Gazi bunun için inebolu'yu seçmisti. Ïnebolulular, Kurtulug için bir kayik1a, cephane tagm1§ tvagma olan katkilanm canlandirmak §ehrin alamna kogmuglardi. Gazi, otosüsleyerek gibi anlar bir kagniyi obiliyle, bayraklar ve dallarla donatilmig gehre girerken çiçek yagmurusokaklarda yürüdü. Halk etrafii tutuldu. Daha sonra bagmda panamasi, ellerini, çegit Her insanla konustu, onlara teöpäyordu. giysisini sarmig, :r teker dertlerini sordu, kendi tasarilari üzerinde bilgi verdi. Ïki gün süre ile, hazirlanmig genliklere katildi. Serefinekurbanlar keldi. Ama Gazi, bunun kendi gäzünden uzakta yapilmasim istiyordu. Her:s bunu hayvanlara olan derin sevgisine bagigladi. O yllm ürünü olan kilerle elma önüne döküldü. Okul çocuklari onun Samsun yolunda söyledigi ar§i söyleyerek yürüyüg yaplyor, 'Yagasin babamiz!' diye bagiriyorlardi. aylkçilar, Gazi'yi eglendirmek için oyunlar düzenlemiglerdi. O, bütün bu vgi gösterilerine, Ïnebolululara memleketlerinin ve halkimn aydm tutuveriyordu. söylevlerle yerinde kargillk öven, unu Üçûncügun, bu gösteriler, Gazi, .Türk Ocagi'nm toplanti salonunda gitli kiyafetler giymig, hayran ve saygdi bir kalabahk kargismda uzun bir ylev verdiginde, doruk noktasma varmigti: 'Efendiler, dedi, Türkiye Cumhuriyetini kurmug olan Türk halka uygardir. Tarihte uygardar, gerçekte uygardar. Ama ben, sizin öz kardeginiz, arkadagmaz, babamz gibi söylüyorum; uyganm diyen Türkiye Cumhuriyeti halla, dügüncesiyle, görügüyle uygar olduguUyganm diyen Türnu ispat etmek, göstermek zorunlugundadir. kiye Cumhuriyeti halla, aile hayati ile, yagays; düzeni ile nygar oldugunu göstermek zorundadir. Özetle,uyganm diyen Türkiye'
. I.
T. CUMHURÍYETÍNÍN
484 nin
DOÖUSU VE
YÜKSELÏSi
gerçekten uygar olan halki hagtan apagi dig göriinügilyle
de
uygar Ye ileri insanlar oldugunu göstermelidir. Bu son sözlerimi açak olarak söylemeliyim ki, bütün iilke ne demek istedigimi kolay· likla anlasm. Bu açiklamann size scruyla belirtmek istiyorum, Soruyorum: Bizim loyafetimiz milli midir? (Hayir, sesleri). Bizim loyafetimiz uygar ve milletlerarasi tipte midir? (Hayir, hayir sesleri). Size katillyorum. Degigik tarzlarm karigimi olan bu giilünç lalik, Uygar Ye milletlerarasi loyafet bine millidir, ne de milletlerarast. zim için uygun ve milletimize lâylk bir klyafettir. Onu giyecegiz. Ayakta iskarpin ya da fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakalik, ceket ve pek tabii bunlari tamamlamak üzere basta siperi gemsli baglik. Bunu açak söylemek isterim. Eu bagligm adma «Sapha»denir.' 'bir
>Artik sözcük agizdan ç1kmigti. O dolambaç11 sözlere bir son vermek gerekirdi. Haber ajamlari, bu demeci ve benzeri demeçleri yurdun dört bir yamna yayd11ar.Kastamonu'da kimse çikip da içindeki inanç digi dügünceler üzerinde agzun açoad1. Gazi, cesaret isteyen bir igi, kargismdakileri noe açik candanlig1yla ga§irtip sonra güvenlerini kazanarak, dügüncelerirun yarattigi sarsmti sayesinde bagarmigt1.Kahramanlara tapmak egilimin-
de olan, oma gimdiye kadar kendilerini uzaktan yöneten varlikla hiç yüz yuze gelmemig bulunan halkta, derin bir sayg1 uyandiran çarpici üstünlûgü de, bunda rol oynarmgti. Simdibu varhk, etiyle kemigiyle kargilarmdaydi. Eskiden Padigah'a oldugu gibi, bütün iradelerini onun ellerine biraktilar. Gazi, Ankara'ya dönügünde sehrin disinda görevlilerden kurulu bir grup ve kendi dostlan tarafmdan karydandi. Hepsinin bagmda §apka vardi. Yunus Nadi'nin gapkasun begendi ve yoluna devam etmeden önce kendisininki ile degistirdi. Bu andan sonra, toplumun üst tabakalannda moda çabucak degisti. Simdibunun yasa yoluyla bûtün millete yayilmasi gerekiyordu. Îlk önce çikan bir kararnameyle, din igleriyle görevli olmayanlann dini kiyafet ve igaretlerle dolagmasi yasaklandt, bunun yerine, bütün uygar milletleriin giydigi lolg' yani Bati kostümü ve gapka konuyordu. Ba§lang1çta, bu yalnizca resmi görevli olan1ara uygulandi. Fakat mebuslar, meslek kuruluglanndan çogu ve bir sûrû ögrenci bu givimi kendiliklerinden kabul ettiler. 'dünyanm
$APKA
DEVRÏMÏ
485
dogru, Gazi, halkoyunun olgun hale geldigini görünMeclis'ten bir yasa çikarlarak bütûn erkeklerin gapka giymesi istendi, gapka yoktu, binlerce ingiymek suç oldu. O sirada ûlkede yeteri kadar s §apkacilann piyasaya sürdügü çe§itli bagn ya açik bagla, ya da Avrupali fabrikalari tam randimanAncak :lan §apka yerli giyerek dolagiyoriardi. çabymaya bagladiktan sonra herkes gapka bulabildi. Fabrikalar halk secdeye in kumastan, kopçah kasketler yaptilar. Böylece namaz kilarken vardi. giyenler de Aynca, kasketi ters neden oldu. ayaklanmalara Sapka kanunu, dogu illerinde birtakim sancak altinda ye§il in adiria resmi binalann duvarianna astlan ve halki, körüklemisti. davramglan pankartlar bu 5sterilerde bulunmaya çagiran tehlikeli noktalara, öneeden Istiklâl Mahma hükümet erken davranmig, :meleri vallannugti.Bu ayaklanmalar sert önlemlerle bast.irildi. Mustafa Kemal, fesin kalkmasi konusunda der ki: Kastm sonlanna
,
.tabiliyorlardi.
yaptik. Ol'Bunu Takriri Sükûn Kanunu henüz yürürlükteyken igimimasaydi, yine yapacaktik. Ancak, kanu nun ortada olmasinm Aslanda, KanuSükûn Takriri da bir gerçektir. zi kolaylagttrdigt varhgi, milletin bazi gericiler tarafindan genig ölçüde zenunun hirlenmesini öntemîg -oldu. Gazi, bu çegit devrimlerle, entelektüel Jön Türkler zamamnda yalmz Mustafa KemaPle ügünce alamnda kalmig olan planlan gerçeklestirmi§ti. Abdullah Cevdet, 1912'de Bati uyrkadaglarim genç yasta etkilemig olan arligi diginda bir uygarhk olamayacagru yazmigti. O siralarda yayinladiTurkiye'nin _gelecekte, batihlasmasiru ha'yal eden i lçtihad dergisinde degi3õz açikken görûlen bir rüya' adli bir yazi ç1knu§ti.=Birtakim ba§ka cübbenin sank giyilmesini, ve iklikler arasmda fesin yerine yeni bir baghk alruz meslekten olan din adamlannea kullamlmasim, medreselerin ve tekelerin kapatilmasmi ve gelirlerinin çagda§ bir egitim programima uyguadak adamamn ve üfürükçülerie büyüanmasina harcanmasim, ermislere ülerin yasaklanmasmi ve bütün hukuk sisteminin degigmesini öngörüyorerkekler, sinir dipina çikarilmig bir Ermeninin dükGazetelerde, kânindan aldiklan tüylü kadin gapkalarmt baglarina geçirrniglerdi. nasil giyilir?' diye yazilar çikiyordu. Memurlara, âmirlerini yerden temenna yaparak seederek de§il, ama baglanni hafifçe egerek ve belden yukan reverans kaybolmadi. Birçabuk pek âdeti selâmiama Ancak egilerek ögretildi. lâmlamalan dügürüyorlardh baglarindan gapkalarini isterken vermek coklan selärn bir geklde kargiladi Gazi, Mekke'de 5 Muslüman älerni, genel clarak devrimi sakin gapkab delegeler gönderdigi zaman, Kongresine redingotlu ve toplanan bir islâm bu davrantgi normal ve nezakelle kargiladdar. öteki entariti ve sarikh delegeler ·
Ïzmiryakmlarinda
bir kasabada
'$apka
I
.
486
T. CUMHURÌYETÏNÍN
DOÖU.SU
VE
YÜKSELÌSi
O zaman fantezi gibi görülen rüya, gimdi gerçek olmustu. Gazi'ye ar tik kadmlann özgürlügünü ilgilendiren kehanetleri gerçekle§tirmek igi kal migi.i. Abdullah Cevdet'e göre kaduilar istedikleri gibi giyinmekte, aileler zorlamadan kocalarim seçmekte serbest olmahyddar. Mustafa Kemal bu rada ihtiyatli davranmak zorundayda. Türkiye'de bir erkegin basina sapka geçirmek ba§ka, bir kadinin peçesini y1rtmak bagka geydi. Böyle bir degi· iklik ne Takriri Sükûn Kanunlanyla, ne de Isiiklâl Mahkemeleriyle elde edilebilirdi, Gazi, yine de, Kastamonu gezisinde bu degigiklik için gerek] ortami hazirlamaya girismi§ti.
I
.I I, I
ELLÍBÍRÍNCÍBÖLÜM Kadmlann Ozgurlugu Peygamber zamamadan beri DURUMU, DININ TÜRKiYE'DEKÎ Abdülbamit'ten degildi. önce sonra, durumu gittikçe daha ve degismig tartigildigi halde, bugün bile geriat kurallarmdan bir adim digari çik-lan, her geyden uzak yagiyordu. Bu durumun en kötüsü kölelik biçiminuzak en lyisi de, kadimn yirtiet bir dünyadan, manastirda ya§arcasma, dmastyla kendini gösterirdi. Orta Osmanh Türkü, erkeklik gururu ve bahk duygusu ile, kadun hâlâ agagi bir yaratik, ahlâk ve onurdan yokdi§i bir hayvan gibi görûr, zayif içgüdüsü nedeniyle erkek tarafmdan olmak unmasi gerektigine inamrdi. Kadmm davram§larma göz kulak kardesi Yalmz kocast, n kipisel, hem de toplumsal bir görev olmustu. babasi degil, bütün sokak, bütün mahalle, kadun gözaltmda tutmakla, larmm bacaklarimn iyice örtülü olmasma dikkat etmekle, toplumun gibi olursa hemen yakalamakla görevi gõsterdigi dar yoldan aynlacak ne arabada bir ekle yanyana gezebilirdi. Birarada çiksalar bile, koca, kansim hesaba madan önden giderdi. Kadm, hiçbir zaman kocasiyla birlikte bir toplanarasmda kadmh-erkekli bir topa bulunamazdi. Zaten, Müslümanlar vapurlarda kadmlarla erkekler bir perde a hayati yoktu. Tramvaylarda, aynhrdt Kadmlara egitim yolu açildiktan sonra da, kiz okullanadaki :ek seçilirdi. Tiyatrolarda kadm rolleri, ya hocalar, harem agalarindan ;iltere'de Kraliçe Elizabeth döneminde oldugu gibi erkekler tarafindan, da Hiristiyan kadmlar tarafmdan oynamrdi. Kadmlarin tiyatroya gitmemahsus' belitli günler yapilmige izin verildikten sonra bile 'Hammlara Yalmz Anadolu'nun bazi kesimlerinde köylü kadinlan daha serbesttibile açarlardi. Çünkü ; yabancilar önûnde olmamak koguluyla, yüzlerini
Ïstanbul'da hiçbir kadm, kocasi bile oIsa,
ne sokakta,
.. I-¯.
488
T. CUMHURÍYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÍ
köylüler, bazen de tarikatlanmn etkisiyle, göreneklerinde daha az.tutt davramrlardi; üstelik kadmlar, ekonomik nedenlerden dolayi, tarlada çal mak ve evin digmda ailenin yagamasi için gerekli baska igleri de yapm
zorundaydilar. Bu yasaklar, yirminci yüzyila kadar uzayip gelmisti. Jön Türkler, c adamlarinin destegiyle daha da güç1enen önyargilara karsi bir gey yapan, miglardi. Ancak çabalannda israr edlyor, kadm haklanm savunma kor sunda kararli görünûyorlardi. Henüz peçeyi kaldirmaktan söz edilemez Yalmz gizlice dagitilar bir brogürle bunun dinle hiçbir ilgisi olmadigi, ak ne daha ilkel bir dinsizlik geleneginin kalmtisi oldugu ileri sürülmügtü. Jön Türkler, yine de kadmlarm egitiminde ilbri-ye .dogru birkaç ad atmiglar, kizlar için ortaokullar, liseler ve en son da üniversiteler açar onlann meslege atilmalanna yol haz1rlannslardi. Birinci Dünya Savagi' da kadalar bazi iglerde, erkeklerin yerini tuttular; fabrikalarda, yazihan lerde, toplumgörevlerinde çahätilar, son olarak da askerlige benzer bir taburuna yazdarak, îstanbul sokaklanma temizligiyle görevlendirildile Peçe,.bu igler için engel oldugundan, ilke olarak kalkmadiysa da, istenik gi zaman örtülen bir bagörtü geklini aldi. Savagm sonuna dogru laik bir e lenme gekline izin veren Aile Kanunu çikarddi. Bu kanun, kadinlara; erk, gin tek egi olmak hakkim tamyordu. Gazi, SeriyeMahkemelerini kaldir isviçre Medenî Kanununu alarak, bu kanunun ilkelerini genel hale geti mig oldu. Yol böylece açilan§ti. Gazi, gimdi bunu son amacma ulagtiracaki kiyasla daha ihtlyatli davranarak, halk ama dinle ilgili öteki reformlara kadelann Kurtulug Savagmda oynamig olduklan rolü hatirlatti. Bir konu niasmda dünyamn hiçbir úlkesinin yüksek, bu fedakâr, bu ilâhî Arad lu kadmlanyla' boy ölçügebilecek bir kahramanhk örnegi veremeyecegi söyledi. Ama, daha a§ñacak yol vardi. 1923 baglarmda bir mebusun, Me lis'te, kadmlann yeni seçim kanununa hazirhk olarak yapilacak sayima st kulmalarm önermesi, büyük bir gúrültä kopardi. Bunun, kadinlara seçi: hakki vermek anlamma gelmedigini anlatmaya çabaladiysa da gürültü di3 medi. Böyle bir olasiligin agza ahnmasi bile mebusun daha sözünü bitirmt den bagirmalar içinde kürsüden indirilmesire yol açmisti. Bununla birlikte, Mustafa Kemal yeni bir görügür tohumlanm ekmt ye çaliglyor, bunun için de bile bile gerici alanlari seçiyordu. Ankara'c bir ögretmenler kongresine kadmlar da, erkekler de katilm1§; ama kada lar, erkeklerle aralannda birçok sira bulunacak gekilde ayri bir yere otu tulmuglardi. Bu toplantlyi haber alan hocalar. telâgla, heyet halinde prote. 'bu
KADINIARIN
OZGURLUÖÜ
489
için Gazi'ye gittiler. Gazi, ögretmenler derneginin bagkammçagirtarak yüksek sesle azarlade 'Ne yapmiasmiz bu ögretmenler toplantisinda? Utanrhiyor musunuz? Aylp!' Hocalar, sevinçten yerlerinde duramiyorlardi. Gazi, devam etti: 'Toplantiya kadm ögretmenleri de çagirmissunz. Peki, onlami güveniniz yok, yoksa ayri oturttunuz? Kendinize n ne diye erkeklerden bu hanimlarm namusundan mi çûphe ediyorsunuz? Bir daha kadmlann ayeli ayagi kesilmi3, dilleri tutulmu§ri tutuldugunu duymayayim.' Hocalarm attilar. tu. Agizlarim açmadan kendi1erini kapidan digari Bundan sonra Gazi, demeçlerinde sik sik kadin sorununa deginmeye basladi. Kadinlar, erkekler kadar, hattâ onlardan daha iyi bir egitim görmellydiler. Çünküerkekleri de yetistiren onlardi. 'Daha iyi dügünen, daha mûkemmel adamlara ihtiyacimiz var. Gelecegin anneleri böyle adamlann nasil yeti§Lirilecegini bilmelidirler.' Bu dönemde, henüz kadinlann peçeleLo
istemiyordu. Peçe örtsünler, ama ince, onlari körmüg gibi göstermeyecek ve hareketlerine engel olmayacak kadar ince bir peçe. Kastamonu'da dägüncesini açikça söylemisti. Her toplum, kadm ve exkek olarak iki cius insandan kuruluydu. Ïkisi birarada olmadan ilerleyerini çakarmalanm
zincirle bagh Süphe yok; ilerici yükselebilsin? kaldikça öbür yarist göklere utilarkadagça birlikte, adimlar, dedigim gibi iki cins tarafindan, geçilmelidir. agamalar ilerleme düzeyinde birlikte mall, -yenilik ve Böyle olursa, devrim bagarlya ulagar. Baza yerlerde kadmlar görüyorum ki, bagma bir bez ya da bir pegtemal ya da buna benzer bir geyler atarak yüzünü gözünü gizler Ye yanmdan geçen erkeklere ya arkasmi çevirir ya da yere oturarak yumulur. Bu davranagm anlann nedir, ne demektir? Efendiler, uygar bir millet anasi, millet kazi, bu garip biçime, sikmtah du ruma girer mi? Bu hal, milleti çok gülünç gösteren bir manzaradir. Derhal düzeltilmesi gerekmektedir.'
'Miimkün
mü dür ki, bir
toplumun yarisi topraklara
Bundan sonraki on ytllik süre içinde bu düzeltmeler yavag yava§ yapildi. ilk örnegi' §ehirli kadmlar verdi, fakat eski geleneklere bagh köylere yayilmasi için daha ydlar geçecekti. Gazi, 1925'teki Kastamonu gezisinden biraz sonra, daha uyamk bir gehir olan izmir'e gitti. Burada, ashnda ilk Türk balosu denebilecek bir gösteriye bagkanhk etti. Çagrilanlar,yalmz Müslümanlar ve egleriydi. Orkestra, Bati Müzigi çahyordu; davetlilerden dans etmeleri istendi. Ama bu
I
l
490 onlara,
-
'
T CUMHURiYETÏNÏN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSi
Gazi, valinin kiziyla bir fokstrota kalkliktan soara bile, çekilmez. hir igkence gibi gelmisti. O zamana kadar hiçbir Türk kadm2, kendi Llkesinde, kimseningözu önände bir erkekle dans etmig degildi. istanbul dansa çok çabuk aligli. Ama bagka yerlerde Gazi, dansin, toplumsal bir görev gibi kabul edilmesi için bütün inandiricihgim harcamak zorunda kaldi. Ba langiçta, çekingen duruyorlar; _kadmlar bir kögede, erkekler öbür kõgede oturuyor, hiç kimse kansim arkadagma tamstirmak istemiyordu. Türk Ocagi salonlarindaki böyle bir toplanti sirasmda Gazi, birkaç cesarelli kadinm salonun ortasinda çekinerek durduklarim gördü; çevredeki erkekler gözlerini dikmig. onlara baklyorlardi. Gazi, bir çocuk balosunda gibi erkeklere, 'Haydi kalkm da bu hamn11arla konugun, onlara bir eyler ikram edin. Kompliman yapin.. Oturanlar da kiskansmlar. O zaman onlar da birbiri ardmdan kalkacaklardi,' dedi. Gerçekten de öyle oldu. Ankara'da Cumhuriyetin kurulugu gerefine verdigi balo, oldukça lyi geçmigti. Gazi, geç vakte dogru hiçbiri dans etmeyen birkaç genç subay gördü. Subaylar, hanunlarm kendileriyle dansa kalkmadiklanm söylediler. Gazi hemen onlara, herkesin igitecegi gibi yüksek sesle: 'Arkadaglar', dedi. 'Dünyada hiçbir kadinm, üzerinde subay üniformasi tagiyan bir Türkle dans elmek istememesini kabul edemem. Simdisize emredlyorum. DagtIm salona! Marg! Marg! Dans!' Gazi'nin sistemini anlayan kadmlar, subaylar kendilerine yaklagirken kalktilar. Biraz sonra hepsi, kasilmig bir halde fokstrot yap1yorlardi. Ankara'da ve bellibagh vilayet merkezlerinde, cuma ak§amlan dansh toplantilar düzenlenmeye baglandt ve ortaya yeni bir meslek çikte Dans ögretmenligi. Kadmlar çesitli mesleklere ve sonunda da politikaya atildikça, topInmdaki buzlar, kendiliginden çözülmeye bagladi. Gazi bu igi, fazla zorlamadan yapt1. Beg yil sonra kadinlar, Belediye seçimlerine katilma hakkim kazanmiglardi; on yll sonra gelen seçimlerde oy kullanmalarna izin verildi. ve 1935'te, GazPnin destegiyle, Türkiye Büytik Millet Meclisine on yedi kadin mobus seçildi. Tubaftir ki, GazPnin toplum savagmda, özgür Türk kadimmn göze görunür örnegi olarak, bir mizrak gibi ileri särdügü Latife Hamm, bütün bu gösteriler strasmda onun yamada degildi. Bir gün Gazi'ye, dilinden 'Bekârlik sultanhkLir,' lâfru dügûrmedigi halde niçin evlendigi sorulunca, 'Bu reform yüzûndén,' diye cevap vennitti. Kendi kansinm yüzünü açtigmi göstermeden, milletten karilarinm yüzlerini açmasim isteyebilir miydi? Îgin dogruse, hem kipisel, hem de sosyal nedenlerden dolayi evlendigidir.
KADINLARIN ÕZGÜRLÜÒO
491
ma, yaradiligindaki o Batih gibi dü§ünüp Dogulu gibi davranmasina yol :an çeligki yüzünden, evliligi baçanli olamadi. Bu Dogu Bati anlagmazhgi, Latife Hamm'da da vardi. Yeti§mesi ve itimi bakunmdan Batshydi. Çagdagbir toplum içerisinde kadimn duruGazi de içinde olmak üzeu ve egitimi gibi konularda iyi görügleri vardi. girigebilirdi. erkekle rahatça O da, Gazi'nin herhangi bir tartigmaya erkegin evlenmeyi, iki arkadag gigibi, kadmla ylevlerinde öre sürdügü kurulu§ olaedecegi bir etkileyip yardim yanyana yürüyecegi, birbirini -
görüyordu. Ama aslmda Gazi ne kimsenin kendisini etkilemesini isterdi, ne de ardimim -hele kadin olursa-. Evi de, ya§ama tarzi da kendisinindi. Latifa arum'm yapmaya kalktigi gibi, bunlann degigtirilmesini de istemiyordu. uramsal olarak ne kadar ileri olursa olsun, aslmda iki cinsin e illik kavrauymuyordu. Kadmlarla, fizik hogluklan digmda, pek ilgisi 1, yaradihyma zamanki gibi, erkege yararli olmakti, o kadar. Latiklu. Görevleri, her kendisini çeken Hanim'da gey, kadmca karakteri degil, erkekçe dü§ünüpaylaçacak alanda bir geyleri olabilirdi. Bunun digmda evin i olmustu. Bu Latife Hanim, Bat1h bir kadm gibi, baski altmda tutultendisikendisiydi. taya kargi geliyordu. Üstelikduygulanm gizlemek ve Gazi'yi, beni etmeen çekip çevirmek için gerekli olan kadinca incelikten de yoksundu. Oybunu 1, Gazi bagkalari kargisinda her zaman daha büyük bir esneklikle insanlan kullanzeki olmasma ragmen, baçanrdi. Latife Hanim, apmayi çikan çatigmalar, gittikçe çogalmatayi bilmiyordu. Bu yüzden, aralannda .k
a bagladi. Ama, bu çatigmalar arasinda birbiriyle ayugtuklari dönemler de yok egildi. Gazi, Latife Hamm'a bir süre bagh kaldi. Fikriye ölmügtü, özellikevlilik yuvasina so: ilgilendigi bir kadm yoktu; birtakim hafif kadinlan, degildi. incelikten yoksun kendisini gerçek kadar de kere da acak Çok Latife Hadegil, Ama-bu aile kendinin içinde buldu. ir aile havasi yagar kardegleri erkek kiz Anasi, babasi, un'm ailesiydi: Çankaya'yagelirs ve agirhk artik sonunda bagladilar. Ama En vermeye zun zaman kalirlardi. stralarda Gazi; onlara kargi sabirla, nezaketle davramrdi. Özellikle, Lati: Hamm'm yegeni olan duygulu bir çocuktan oldukça hoglamrdi. Latife Hanim, yine de kendini tatmin edilmig saymiyordu. Bagtaki, ir kahraman kargisindaki saygi duygusu gimdi giddetli bir sevgi halini alugt1. Ama Gazi'nin ona kargi duygulan böyle bir tutkudan dogmuyordu; .k zamanlardaki istegi zamanla küllenmisti. Latife Hamm onu kiskanmaa bagladi O zaman da yaradth§unn Dogulu yönü ortaya çikmig oldu. Çün-
492
T. CUMHURIYETININ
DOÖUFU
VE YUKSELISI
-
kü arada bir kiskançhgi öyle bir hal aliyordu ki, Latife Hamm, harem kadinlari gibi, bunu saklayamiyor, açiga vuruyordu. Gazi'nin iltifat ettigi kadmlan, erkek arkada§larmi, onlann Gazi üzerindeki etkilerini, daha ötesi köpegini ve köpegiyle ilgilenmesini bile kiskamyordu. B,ir aksam, Gazi, Latife Hanim'm piyano çalan genç yegenini tebrik için omzunu okgamisti; Latife Hamm bunu bile çekemeyip kavga çikardi. Bn kavgalar gittikçe siklagmaya baglamigti: Latife Hanim artik baskalanmn önünde de Gazi'yi elegtiriyor, camm sikiyordu. Onun sosyal durumunu yuzune vuruyor, kendi ailesima kibarligi ve zengmhgiyle ovunuyordu. Gazi daha çok içmeye, çabuk sinirlenip kizmaya, o da Latife Hamm'i arkadaglarima önünde küçük dügürmeye bagladi. Runlardan bazilan da, Gazi'nin Latife Hanim'a karµ duygulanm körüklemeye, zaten dünden hazirdilar. Durum, o sirada bir deprem geçirmig olan Erzincan'a ve oradan da Erzurum'a yaptiklan bir gezi sirasmda daha da kötülesti. Gazi, burada geegleriyle birlikte gelrenne verilen bir ögle yemegine subay ve memurlarm melerini istemisti. Bu tutucu gehirde, kadmlarla erkekler ilk olarak, bir sofrada birarada oturuyorlardi. Bu yüzden yemegin, sembolik ve resmi bir havasi vardi. Davetlilerin çogunun huzursuz oldugu görünüyordu. Gazi, sogeklugugidermek için, mevki komutammn, ev sahibesi durnmunda olan güzel egine kur yapmaya bagladi. Kargismda. oturan kadma iltifat ediyor, övgülü bakiglarla baktyordu. Latife Hamm önce bundan hoglanmadigim belli etti, sonra kendine hâkim olamayarak bagirdi: 'Kemal, ayaklanna dikkat et. Bana kadar uzamyor.' Gazi öfkeyle dikildi. Davetliler sikmtiyla sustular. Toplumsal. deneme çok kötü bir sonuç vernisti. Gazi bundan sonra Latife Hamm'la konugmadi. Ertesi gün Ankara'ya, kabineye bir telgraf çekerek derhal boganma islemine girigilmesini bildirdi. Latife Hamm ertesi sabah, yamna iki subay katdarak geri gönderildi. Ne Gazi, ne de evlerinde misafir kaldiklari komutamn kansi, kendisiyle vedala§mi lardi. Latife Hanun, depreme ugramig olan Erzincan'dan Erzurum'a Gazi'ye mektup yazarak, suçun kendisinde oldugunu kabul etti ve yanhglanmn Erzincan'm yikmtilan arasma gömülmesi için yalvard1. Bu mektubu. Kihç Ali eliyle gönderdi. Ama Gazi oknmak istemedi. Kiliç Ali, mektubu cebine koyarak, daha uygun bir zaman bekledi. Daha sonra Gazi'ye komutamn kansom, Latife Hamm'1, artik boganmil bir kadin oldugu için ugurlamarms oldugunu söyledi. Gazi, tahmin ettigi gibi, bu kabaliga almdi. Mektubu isteyip okudu. Içindeki espriyi begenmisti. Latife Harmn'i bagig-
KADINLARIN
hgim söyleyerek, Erzincan'da
ÖZGÜRLÜÖÜ
onunla tekrar bulugtu. Ankara'ya
493
birlikte
ndüler. Ama bu bangma çok kisa sûrdü. Bu çe§it kavgalann sonu gelmiyordu. Lutamadi. Gazi'nin birr aksam Çankaya'da,Latife Hamm yine kendini :te içtigi arkadaglarina dönerek hepsi için, bir bir, agzma geleni söyledi. Gazi'nin sabnm tagirnn§ti. Ïginsonu gelmisti artik. Latife Ha1 kadan, cn'la evliliginin sona erdigini söyleyerek bu konuda kabiney,e talimat verAnnesi izmir'den, onu almaya geldi. Gazi, Latife Hamm'i gidinceye .dar görmedi. Ïstasyondakendisini vekiller ugurladilar. ismet Pa§a, kaletti. Onun varligimn Gazi üzerinde düzenleyici bir etkisi olasi için israr Latife Hamm'm izmir'e saghk nedenlerinden dolayi inanlyordu. guna ttigi ilân edilmisti. Boganma haberi ancak Ïzmir'e gittikten sonra resmen :iklandi. Sonradan, ikisi de çok agirba§h davrandilar. Lanfe Hamm, her yden elini etegini çekerek yagadi, herhangi bir istek ya da kwamada bunmaktan. kaçmdi; Gazi'ye gelince, Lâtife Hanirn'in ailesi ile bir ycrde irgilagtigi zaman, onlara hep saygi ile davrandt Bati usulü bir iligkinin, esitlik kogullanyla bagda§amayan bu iki Dogukarakterin yalmz boganmalan degil, bu boganmamn biçimi de tuhafti. azi, Latife Hamm'la evlenirken Müslürnan geleneklerini bir yana iteerkege Bogamsken uydurmustu. ise, bir ilkelerine Bati sorgusuz k, töreni talsiz davranmigyasalarma islâm göre hakkmi bogamak kansim tantyan, 'Bog ol' ya da 'Bir daha yüzünü görmeyeyim' demekle bu is oluyordu. da böyle yapti. Bummla birlikte, aldigi karann sertligini, ikisi arasinda ilagrna ile almmig oldugunu bildirerek, yumugatmaya çah.pti. Birkaç ay sonra olsa, böyle davranamazdi. Çünkü,getirdigi reformlan temelini olu turan ve asli isvi re'den alinan Medeni Kanun. en sonunkai Meclisçe onaylanmigti. Erkek erin birden fazla kadmla evlenmesi, nlarm bog dügmesi kaldirlmi§, bunlann yerine iki yana da ayni haklan myan medeni nikâh ve ayrdma konmustu. Kadmlar bundan sonra, hiç ol.azsa kanun gözünde yeni bir özgürlüge ve itibara kavu§mu§ olacaklardi. Türklye'de yagayan yabanci azmhldar da, bu hukuk reformlan çerçe:si içinde, ülke yasalanna bagli oluyorlardi. Böylece Lozan'da vanlmig .an anlagmalar gerçeklegtirilmisti. Bu arada Ankara'da hukukçu yetistirlek için yeni bir yüksek okul kurulmustu. Gazi bunu gu sõzlerle açti: 'Ïnkien büyük ve aym zamanda en sinsi dügmanlan, çürümüg kanunrla, bunlann kõhne destekçileridir... Amacimiz bastan baça yeni kanunEr yaratmak ve bäylece eski hukuk sistemini kökünden yikmaktir.' Gerçekten de, ülkesine ilk olarak bagimsiz-bir adalet mekanizmasi iglamig olmasi, Mustafa Kemal'in en önemli bagarilanadan biridir. .
.pçúann
ELLÍ ÍKÍNCÍBÖLÜM Suikast Durugmalan GAZÎ,gimdi Çankaya'da
sofra arkada lan, bazen kadm dostlari, entelektüel gaze teciler grubu, uysal vekilleri ve Îsmet Paga lle- yalnizdi. Eline diktatörce yetkiler geçirip muhalefeti sindirdiginden beri eski arkadaglan sofrasma pek ugramaz olmu lardt Böylece her geyden uzak kalmasi, Gazi'ye yaramtyordu. Bu yüzden birtakim kugkulara kapihyor; kendi dügmanlanna karsi durumlarun güçlendirmek için onu kigkirtan kimselerin etkisinde kallyordu. Aym zamanda, Ïstiklâl Mahkemelerinin kin ve korku saçtigi ülkeyle de baglantisim kaybetmigi. Eu hal, muhalefetin yer altina kaymastna ve daha kendini bilir liderler yerine, birtakim serumsuz maceracilar tarafi.ndan sömürülmesine yol açti ve içten komplolann geligmesi dogal olan bir hava yaratti. Ïlk komplocular, Gazi'ye kargi ki§isel garazlan olan küçük çaph, unernsizkimselerdi. Bunlann eleba§larindan biri, Ziya Hurgit adLuda, kahadayllik taslayan, Trabzonlu bir maceractydi. Ziya Hur§it, Gazi'nin eski bagmuhafizi tarafmdan öldürülen arkadagi Ali Sükrü'nünimikamuu almak pe§inde koguyordu. Olaydan sonra, Meclis'te hükümete kargi açilan kampanyayi, Gazi'ye de kinayelerde bulunarak yürütmügtü. Bu da, öteden beri sürüp giden bir dugmanhgm sonucuydu. Mustafa Kemal, Sakarya Savagim kazamp bir kahraman gibi Ankara'ya dönerken, mebuslar kendisini alkiglamak için Meclis'in taraçasma toplandiklan sirada, Ziya Hurgit içerde kalmig ve kara tahtaya §unlari yazmigte 'Millet önce mabudarira yaratir, sonra onlara tapar.' Gazi'ye kar i duydugu kin ve kiskançlik, 1925 yih sonunda onu öldürmeyi tasarlayacak kadar güçlenmigti. Karaderiiz'de, kelleyi koituga almi§ biri Laz, öbürü Gürcü iki fedai buldu ve bu igi nasd yapacagim dügünmeye koyuldu. Meclis binasmda bir kesif yaparak, yabancilara ayrilan locadan -yamada
SUIKAST
DURUSMALA1U
495
kargidaki bagkanhk kürsüsüne bomba atihp atilmayacagan hesapladi. TaGazi'ye nigan alabilecesi bir delik açti. Kabine toplantidayken bir baskm yapmayi da düsündü.Ama glivenlik önlemlerinin çok siki oldugunu görde. Anadolu Ku1übünün dismda bir pusu kurmayi da tasarladi. Katillerin mezarlar ve agaçlar arasma saklanabilecegi kom§u mezarhş bu amaç için uygun buldu. Ama, haydullarin bagi,bu mevsimde agaçlar yapraklarim döktügünden, gizlenmenin güç oldugunu ileri sürdü. Bir gece saklamp bekledilerse de Gazi, hiçbir geyin farkmda almadigi halde, gün agarmcaya kadar kulüpten çikmadi. Ziya Hurgit'in suç ortaklari arasmda Miralay Arif de vardi. Gazi, eski sofra arkadagi Arifi, sonradan Eskigehir mebusu seçtirmigti. Daha sonra Arif'in adi bir rügvet olayma kangtigi için Gazi kendisinden yüz çevirmig, Arif de bu yüzden politikada önemli bir yer alamamig olmasma -içerlebiri de, eski Ankara Valisi Abdülkameye -baglamisti. Komploculardan dir'di. Ama içlerinde en etkili eski Ittihat ve Terakki nazirlarmdan Sükrü Bey'di. SükrüBey'in komitaci yöntem1eri ve Jön Türkler zamanmda gizli bir ledhigçi örgütle olan ilgisi herkesçe bilinirdi. Sükrü,Gazi ile açakça dalagmig, Gazi'nin adamlan da onu lurpalann§lardi. Meclis koridorlannda, efendilerine kary gelen bagka kimselere meydan okuduklart gibi, Sükrü Bey'i de bir aksam bir lokantada çikan kavga sirasada üzerine tabak firlavanda,
kizdirmglardt §ükrü'nünÏstanbul'dakibölücü gruplarla, özellikle eski Ïttihat ve Terakki ileri gelenlerinden Kara Kemal'le de ili§igi vardi. Ïttialtmda' varhgim särdûrdügü ve basimn da dahat ve Terakki'nin hälâ ha açik konustugu ÏstanbuPda GazPye eskiden beri dügman olanlar çoktu; son zamanlarda Ïstiklâl Mahkemelerinin keyfi kararlari da hognutsuzlugu artirmi§ti. SükrüBey aynca, üyesi bulundugu Terakkiperver Firka'dan da yardim görmeyi umuyordu. Suikastin çok yakm oldugu bir akgam §ührüBey, Terakkiperver Firka'dan baska birisinin önünde bunu sarhoslukla agzmdan kaçirdi. Adam hemen gidip Ranf Bey'e haber verdi. Ziya Hurgit'le Sükrü,Rauf Bey'in 'Sarhog bir aptahn lâflarm önünde olayi öfkeli protestolarla reddettiler: nasil olur da ciddiye alabilirsiniz?' Rauf Bey komployu haber veren adama, buna gerçekten inamyorsa, sorumlu bir mebus gibi, gidip bûkümete bildirmesini sõyledi. Bu arada Arif ko§arak kirahl katil Laz'i geri çekmig tarak
'yer
ti. Rauf Bey de, Ali Fuat ve Refet Pagalar da, olayl önemsemez gibi davrandilar. Bunu, Jön Türkler döneminin pek iyi bildikleri suikast ve entrika havasmm geri dönügü gibi görûyorIardx. Yaptiklar2 tek is, ortaya bir daha | I.
496
T. CUMHURÌYETÏNÍN
DOÖUSU VE
YÛKSELÍSÍ
böyle bir söylenti anlacak olursa, inamlmayacak bir §ey bile olsa, hemen hukumete bildirmek için aralarmda karar almak oldu. Bütün telâglari, ileride böyle bir suikast için, Terakkiperver Firka adun paravan gibi kullamlönlemekti. için Bunun gerekli girigimlerde bulundular. Üyelerine, masini yaptiklari temaslarda ihtiyath davranmalanm, tetikte olmalanm, güpheli bir Sey görürlerse gelip haber vermelerini, kendi evlerinde de güvenlik ön-
re
lemleri almalarim sikica tembihlediler. Böylece komplo alti ay ertelendi. Ama büsbütün biraktlnng degildi. Suikastçiler bu igi, Ankara'dan Ïzmir'e tagidilar. Gazi, Anadolu'da yapligi iki uzun geziden sonra 1926 Haziraninda oraya gidecekti. Suikastçilerden bazilari IstanbuPdan vapurla geldiler. SükrüBey bunlara silah saglamis, silahlan koydugu bavullara kendi kartvizitini takmig, bavullar da mebus kartvizitiyle polis kontrolundan geçmeden gemiye sokulmu§tu. Böylece bütün çete Ízmir'de toplanda. Ïzmir'de cinayetin iglenecegi yer olarak istasyonla otel arasmda, üç dar yolan birlestigi nokta seçildi. Gazi'nin bindigi araba burada ister istemez yavaglayacakti. Iki katilin, Gürcü ile Laz'm, yamna Çopur Hilmi admda üçüncü bir katil katildi. Bu üçü Ziya Hur§it de aralannda olarak- Gazi'nin üzerine tabancalarla ate§ edecek ve çiçek buketleri içine sakladiklari el bombalarim atacaklardi. Onu öldürdükten sonra kalabalim arasma karisarak kaçacak, kendi1erini bekleyen bir otomobile atlayacak, dogruca limana gideceklerdi. Orada Giritli bagka bir suç ortagimn harekete hazir bulundardugu bir motora atlayip, kiyrdan uzaktaki adalardan birine geçêceklerdi. Bu tasari tamam olunca, iki suikastçi, o arada Ìzmir'de olmadiklanni ispat için, Îstanbul'a döndüler. Giritli, onlarm bu birdenbire gidigi üzerine, hükümetin bir geyler sezmig olmasmdan kuskulandi. Gazi'nin gelisi de yirmi dört saat ertelenince, kugl<usu büsbütün kesinlegti. Camm belki de vicdamm- kurtarmak için, bir polis komiserine giderek bütün igi açikladi. Vali hemen harekete geçti. Ziya Hursit, gece yansi, otelinde tutuklandt. Gürcü ile Laz onunkine yakin bir otelde,- ÇopurHilmi de kendi evinde yakalandilar. Ziya Hurgit kaçmaya kalkigmadi. Umursamazlikla, yastigunn altindaki tabancay1 ve yataima altmdaki iki bombay1 polise teslim etti. Ertesi gün Ïzmir'e gelen Gazi, sanki hiçbir §ey olmamig gibi davrandt. Balikesir'den geligini, sirf içgüdüsü, belki de bir çegit önsezi ile geciktirmig, böylece hayatun kurtaruust.i. Böyle bir suikast olasthgmi akhndan bep geçiriyordu; hele bir zamandan beri Ziya Hurgit'i izleyen gizli polisin verdigi raporlar bu kugkuyu daha da güçlendirmisti. Suikasti ve tutuklama-gerekirse
I
-ve
S LJiKA ST DURUSMALARI
497
bir bildiriden ögrenmig olan halk; onn çopkuuluk içinde kargilaalçaklarm cezaya çarptirilmasi için başrmaya ba§ladi Otelin önlinde dik bir kalabalik toplanmt§ti. Gazi burada, gazetecilerin önünde, bu olabagka yerler varken, dügmandan kurtarmig oldugu gerefli Izmir gehrinmeydana gelmesinden duydugu üzüntüyü belirtti. Ama bu gibi alçakça igimler, devrimin kutsal alegini söndüremeyecekti. Gazi arkadan, Ziya Hurgit'i, yamada nöbetçilerle, kargisma getirtti soguk bir nezaketle ona Kurtulug Savagmdaki igbirliklerini hatirlatti; ira kendisini ne diye öldürmek istedigini sordu. Ziya Hurgit, suikastin :bagisuun kendisi oldugunu kabul etti. Ertesi gün daha genig itiraflarda kundu.Bagiglanmasim istedi. Ama Gazi, kanunun hükmünün yerine getiacegini, kendisinin buna kançamayacagim söyledi. Gazi, Hurgit'in kiraladigt katillerden birini getirtti. Kargismdakinin öldürmeye niyetli oldugun oldugunu bilmeyen adam, Mustafa Kemal'i vermigler, Mustafa Kemal'in ülkeye kötüitiraf e tti. Eu i§i için ona para söylemiglerdi. Kendisi oldugunu adam onu tammayordu. i eden fena bir nasd vurursun? bir adami Ya bagka dedi, szi: 'Peki ama,' kendiKemal'i Mustafa etseydin?' önce etmeden Adam, ate§ isine ate§ çakararak üzerine söyledi. Gazi, tabancasim göstereceklerini Bunun te Mustafa Kemal benim. Haydi al gu tabancayt rdi. 'Öyle ise,' dedi, kapanarak var beni.' Adam beyninden vurulmuga dõndü, sonra yere . aglamaya bagladi. agür hungür Suikastin bir düzine kadar fesatçi tarafindan hazirlandigi anlagihyorL Bunlarm bginda Sükrüvardi. Ziya Hurgit'le, bunnu gerçekle§ecegine çbir zaman ciddi olarak inanmadigmi söyleyen Arif de aralarindaydi. Sunormal bir agir ceza davasi gibi i§lem ast, tamamen kipisel nitelikteydi, irebilirdi. Suçlular, aslmda ahgilmig komitaci tipindeydiler, içlerinden çoöldürdükten sonra siyasi bauiun sabikasi varda. Hiçbirinin, dügmanlarm Baglari da, siyaset alayoktu. üzerinde dügünceleri yapacaklan mdan ne verilecek bir ceza, düzeni sagkimseler degildi. Bunlara nda sözü geçen yönelik girigimleri de ilèride kipiligine olabilir Gazi'nin yeterli ve maya a, resmi
,
'tanunadigin
'igte
ilerdi.
Gazi, igi büyük ölçüde siyasi bir komplo gibi ele almayi daha nybir iktidar için m gördü. Eu kaçirdmayacak bir firsatti. Çiinkü,topyekûn ibirsizlanan baglayan olan kuskulanmaya herkesten ve kendisine kargi azi'ye, onlan suçlamak ve yolunun üzerinden uzakla§tirmak olanagi veri3rdu. Istiklâl Mahkemesi, derhal özel bir trenle Ankara'dan Ízmir'e getiIdi. Mahkeme Bagkam, Kürt ayaklanmast durugmalarmda oldugu gibi Ama
498
T. CUM
HURÍYETlNiN
DOÖUSU
VE
Ï YÜKSELÌS
'Kel Ali'ydi. Hiç acimadan, kolayca ölüm cezasi veren bir yargiç olarak tamnan Kel Ali, dwardan bakudiginda yumu§ak, hattã kibar görünüglü bii adamdi. Ìskoçyaholan Sir Ronald Lindsay, onu saygideger bir Ïskoç papar na benzelirdi. Bag yarduncisi da adagi 'Kibç Ali'ydi. O da babacan hallesiyle herkesin hoguna giden bir adamdt Ama, Gazi'nin yakimndakiler arasinda en sorti de oydu. Efendisinin dügündügünü iyi bilir ve onun verdine gi bir emri yerine getirmok için hiçbir geyden çekinmezdi. Íkisi el ele vererek tutuklamalara girigtiler; birkaç gün soara, tutuklananlar önemli bir saytya yükselmigti. Aralarinda Sührüve Arif gibi suikaste dogruden dogruya kari§anlardan bagka, yasal dokunulmazliklarina bakilmudan yakalanan yirmi beg kadar da mebus vardt. Beklenilebilcegi gibi, eski iltihatçuardan, Gazi'nin öteden beri çokemedigi Doktor Nazim'la Mallyeci Cavit de tutuklananlar arasindaydi. Abdulkadir bir öküz arabasiyla kaçmaya çalisirken smtrda yakalandt; Kara Kemal bir süre için polisten ka çabildi. Ama polis izini bulunca, giziendigi tavuk kümesinde kendini vurdu. Ne var ki, ashnda ihmb bir parti olan Terakkiperverlerin liderleri -de tutuklannusti ve Kûzun Karabekir, Refel, Ali Fuat Pagalarla daha iki general ile Avrupa'da olduklan için, giyaplarmda karar verilen Rauf ve Doktor Adnan Beyler de bunlarin içindeydi. Kûrun Karabekir Paga mahkemenin emriyle, Ankara'da tuluklanm1§ti. Ancak Ïsmet Papa buna kargi koyarak eski arkadagmm, kendi sorumluluo altmda serbest birakumasmi istedi. Üstelk, pagalardan hiçbirinin suikastte ro1ü olamayacagi úzerinde Israr etti. Böylece hükümelle makkeme arasinda apkca bir uyngmazlik baggöstermekteydi. Mahkeme, arkadan, Ïsmet Pa a'yi da, tutuklamakla tehdit etti. Uyeler, Meclis adma davrandiklanm ileri sürerek hükümelin kendilerine emir vermeve ve iglerine karisma yetkisi olmadt im söylediler. Kâzim Karabekir, mahkemenin emriyle tekrar tutuklandi. Gazi, Ismet Paga'yi hemen Ïzmir'e çagirda. ismet Paga Ïzmir'e gitti ve mahkemenin bir oturumenda bulunduktan soara, itirazlarim geri akh. Böylece mah.kemeye, hükümetin yardimedigim saglamig ve meydam çifte Ali'lere birakmisti. izmir'lilerin önünde yapmacik bir üzüntüyle: 'Çok müteessirim,' dedi. 'Debyetten tüylerim ürperiyor. Meclis'te kendileriyle.fikir abgveriginde bulunmaktan zevk duydugum arkadaglarm, iktidari bir komployla ele geçirmek isteyeceklerini hiç ummazdim.' Saniklar, teker teker sorguya çekildikten sonra, birarada, mahkeme salonu haline konulmug olan Elhamra sinemasina getirildiler. Burada, yanlarinda süngülülerle, iki sira iskemleye oturtulduktan sonra, localardan
SUiKAST
DURUSMALAR1
499
hafif mir11tilar arasinda beklemeye bagladilar. Sonra birdenbire üyeleri sessizlik içinde, agirba§11 bir gekilde sahncye geldiler. Davamn nasil yürütülecegi, iddianameden ve Kel Ali'nin basma verdisuikasta kaulmakla suçlabir demeçten belli olmustu. Terakkiperverler. Leaklardi. Sükrü,Vacit ve Kara Kemal'in Lemsil ettigi Ïttihatçilar, devrie kargi olan amaçlari ugrana ve Gazi'yi öldürüp yerine kendi kuracaklabir hükümeti geçirmek için onlarla igbirligi yapmislardi. Terakkiperverbilgisizlik nykusu' içinde, partilerinin bu gizli tedhiëçi hareketier r, bir paravan gibi kullamlmasma göz yummuglardi. Terakkiperver igalar, gerçekte olup biteni iyice görmüg olsalar, bt duruma dügmezler Ama aslinda hiç de uyanik davranrnamig, komplonen gözleri önünde :ligmesine seyirci kalmi§, hükümete haber vermeyi savsaklamis, böylece ke içinde düzensizlik ve anargi yaratmaktan dolayi suçlanmayt hak etmigTL dBundan dolayi, kuramsal olarak, Meclise kargi sorumlu bile olsa, kenni yasal dokunulmazhk gibi ufak tefek Anayasa kayitlanyla bagh görmeve ülke yasalarmm üstüne çikan bir mahkome t.arafindan yargilanacakrdi. Ne avukat tutmaya, ne temyiz etmeye haklan vardt. Suçsuzluklanni suçlu bilineceklerdi. Kaderleri, Abdulhamit'in pat edemezlerse, ve komitarafindan kadar verilen metodlarina Kemal Tiarklerin Mustafa o ci Jön inzer yöritemlerle elde edilmig keyfi ve yuzeysel kanitlara baghydi. Mah:me, tamk dinlemeyi pek gerekli görmüyor; suçlular sadece bir kez soridan geçiriliyor, arkadan yarg1ç kararun veriyordu. Terakkiperver Firka Jerlerlyle pagalar, bu çe§it bir adalet oyunu kargistnda perefierlyle en indagurdsklari yolu izlediler. Kendilerini savunmadilar. Savunma konuEnda söylenecek bir geyleri olup olmadigi sorulunca, 'Hayir' cevabim verikselen
ahkeme
'bir
,runa
.
.n
1er.
Ziya Hurgit, Sükrüve yardakç21ari gibi gerçek seçlularin sorgusunin, pagalari suçlayacak bir kanit elde edilemedi. Ziya Hurgit, girigiminin .ogal olarak' siyasi bir amact oldugunu kabul etti. Fakat ne Rauf Bey'in All Fuat Pa§a'nm, ne de baska Terakkiperverlerin bundan haberi varadamlar'di. Onlarm hiçbir zaman Halk Partisiyle Bunlar hepsi . iga çikamayacaklanrn anladiklari için, aym dügüncede olan Abdülka(le kendisi, ayrt bir grup kurmuglar ve bir hü.kümet darbesi yapmay1 taslamislardi. Ziya Hurgit, bagma gelecegi kestirdigi için olacak. butün süresitice suçunu, küstahhga varan bir sogukkanhhkla itiraf etti. rgusu Ïzmir durugmalan üç hafta sürdü. Gazi, daha bagta Çeyne'ye çekil.igti. Burada adaletin kendi kendine yerine gelmesi gerektigini ve sonuin kendisini i1gilendirmedigini ileri sürerek, tarafstz bir tutum takmmiga 'ürkek
L
500
T. CUMHURÍYETlNÍN
DOÖUSU VE
YÜKSEL϶Ï
benziyordu. Ama mahkeme üyeleriyle ba§ka nüfuzlu kimseler, yine gelip onunla görügüyorlardi. Böylece, kararlann onun onavindan geçtigi dügünülebilirdi. Ziya Hurgit, Sükrü,Arif, henüz yakalamnamig olan Abdülkadir ve daha on bir kisi ölüm cezasina, Rauf Bey'le yedi kigi de çegitli hapis ve sürgün cezalanna çarptirildalar. Cavit, Doktor Nazim ve öteki îttihatçilann mahkemesi daba sonra Ankara'da görülecekti. Ancak Kâzim Karabekir, Ali Fuat ve Refet pagalarla geri kalan iki paga ve çogu Terakkiperver egilimli olan daha on kigi, beraat ettiler. Halk, ihtilâl kahramam pa§alatutuklamnasim kargilamamis, mahkeme de, kendilerine kargi, açakhog nu sempati göstermi§ti. Gazi, belki de eski arkadaylarm astirmak degil ça de, onlara yalnizca bir ders vermek istemisti, ama beraat etmeleri îsmet Paga'nin etkisi olarak yorumlandi.1
Ölûmcezasma çarptmlanlann çogu, o gece Ïzmir'in çegitli yerlerinde asildilar. Gazi, Arif'inki de içiade, ölum kararlarmi, otomatik olarak, agzinda sigara, yüzünün kurgunî maskesinde hiçbir heyecan belirtisi göstermeden imzaladi. Bu onun için hâlâ savas demekti: iç dûgmana karsi. Sakarya'da ona, 'Bu ûlkede sebepli sebepsiz ölüme gönderilebilecek yeteri kadar adam bulabilirsin,' diye takilan Arif degil miydi? Arif, son dakikaya kadar eski dostunun ona camm bagislayacag1m umdu. Karardan sonra Gazi'ye bir mektup yazarak eski dostlarim hatirlatnug-ve bag261anmasimistemigti. Daragacma gelince, Paga'nm mektubuna yamt verip vermedigini sordu. 'Mutlaka verir,' diye 2srar etti. 'Beg dakika daha bekleyelim, olmaz mi?' Ama hiçbir yamt gelmedi. Ziya Hurgit, daragacma, dügüne gider gibi hazirlandi; agir agir, özenle giyindi, bol bol kolonya sûrdü, üst cebine bir ipek mendil yerlestirdi. Asilacak öteki on kipinin adlarim ögrenince, 'Bir yanlichk olacak,' dedi. 'Bana kahrsa, bunlardan bazilan asumayacaklardi.' (Gerçekten, bunlardan biri hükümete muhbirlik yaplyordu. Bu yüzden, bog yere, hizmetlerinin gözönüne almmasi gerektigini savimmustu.) Ziya Hur§it bundan sonra para cüzdanmi hapishane müdürüne birakti. Bunun kardegine verilmesini ve içindeki para ile kendisine iyi bir mezar yapdmasim istedi. Alayla: 'Bu istegimi yerine getirmezsen,'dedi, dünyada sana rahat vermem. Orada seni öldürmeye çali§mm. Eh, bu sefer de bagarinm elbet.' Daragaci, Gazi'yi vurmak istedigi yerde kurulmustu. 'Aman, ne güzel bulu !' dedi. 'Tipki begige benziyor. Yüksek de, ha! Siz. hepiniz apagida 'öteki
1
Gazi, sonradan Ali Fuat Paga'ya, eski dostrugundan dolayt kendisini esirgemig oldugunu,ötekileri de onun yüzünden biraktigini söylemigti.
I
SUiKAST
501
DURUSMAI.ARI
geç.irmek için ben tepenizden bakacagim.' Ipi boynuna kendi Geç kahyocellâtti. 'Haydi beyim,' dedi, rar etti. Asil sinirli olan telâg etSen benim. olan Olecek 'Acelen tz!' Ziya Hurgit güldü: ne yahu? bir istebakayim, Söyle olacagtm. dünyada te... Birkaç dakika sonra öbür Böylece, dumi?' götüreyim selam igin var mi? Oradaki lusim akrabana gömleklerinin halk, gür verdi. Ertesi aklannda bir gülümsemeyle .can daragaç1annda sallandigim gäzerine suçlan yazilmig olan on bir kisinin ilacaksimz,
'haydi!
:bilecekti.
saliverilmemi§, Ali Fuat Paga ile arkadaglan beraatten sonra hemen beklegirlerken altmda bir depoya götürülmüglerdi. Korku içinde inemamn hâlâ inaBirakilacaklanna daha. är gece geçti, arkadan bir gün, bir gece geldianlannna sûrmesi suçlulugun mi iannyor, böyle tutuklu kalmalanmn Karabekir, arKâzim ile Ali Paga Fuat ;ini birbirlerine sorup duruyorlardi. Aralannda hapis cezasma çarptinl:adaylanm yati§tirmaya çahgiyorlardi. Bnnlardan biri istanbul, biri Sivas mebusu olan iki kirug olanlar da vardi. öfkeyle ileri sürüyor, mahkemelerinin i, verilen karann haksiz oldugunu Ikisini de iyi tamyan Ali Futeniden görülmesi için bagmp çaginyorlardi. buluumamalan için ögût verdi. Eu gibi at Pa§a, dügüncesiz bir davramsta tekrar görülürdü. siyasî davalar, çogu kez, aradan zaman geçtikten sonra Uzerlerinde bu leke ile yagayaAma ötekiler onu dinlemek istemediler. gelen bir gardiyan, 'Temyize Kaplya edeceklerdi. mazlardt Karan temyiz kogtular; kapi arkalanngitmek isteyenier bu yana!' dedi. Ikisi de hemen Gece geç vakit, bileklerinde dan kapandi. Saatler geçti, geri dönmediler. Haklanndaki karar degigtikelepçeyle cezaevine götürülürken görüldûler. asilddar. birlikte admdaki ile paga rilmisti. O gece, Rügtü serbest biraloldi. Di§anda edenler sabahleyin, beraat sonunda, En bagigladi!' diye toplanan halk: 'Tannya §ükürler olsun, pagalarimizi bize onlan gidecekleri onlan alkaghyordu. Vali, bu gõsterilerden telâglanarak, resmi bir araba gönderdi. Once yayan yürümek isteyeyere götürmek için olanak kalmaymca halk, onlarek, arabay1 geri çevirdiler. Ama, yürümeye arkağakilerin de izlegötürdü. Birçoklart yanlanna bindif er, ri otomobile agir gitmesini istediler. Böylece, pagalann baraki-
yebilmesi için, arabamn hyt, bir zafer gösterisine dönügtü. kargismÌzmir durugmalan, bûyük suikastçileri temizlemi§ ve Gazi'nin bundan sonra muhalefetini susturmustu. de Çünkü daki Terakkiperverlerin silinecelderdi. On beg alamadan politika pa§alar ve arkadaglan gerçekten, Gazi'nin geri kalan düggûn sonra Ankara'da baglayan davamn amaa da, kaldirmakt1.. SuçIular, en üyelerini ortadan manlarnu, Ìttihat ve Terakki
I
502
T. CUMHURÏYETjNÍN
DOÖUSU VE
YÚKSELÍ.SÏ -
basta gelenleri Cavit ve Doklor Nazim olmak üzere, elli kadardi. Buradaki suç nedeni, Mustafa KemaPin canina kasit degil, fakat rejimi devirmeye yönelmig siyasî bir girigimdi. Bu, Ittihatçilarla Milliyetçiler, Envercilerle Kemalciler arasmda sürüp gitmig ve Türk Ïhtilûl hareketini ikiye bölmüg olan bir dûgmanhgm Gazi, Îltihat ve Terakki'den artason noktastydt kalanlan bir batima kendi özel açasindan, o kafasmdan bir türfü çikmayan eski çekismelerin, kavgalarin, entrikalarn amsiyla degerlendiriyor; ama bir yandan da onlan siyasi açidan, sadece kipisel çikarlara bagh, köklü bir millî programdan yoksun bir rejimin artiklari olarak görüyordu. Hâlã birtakun para kaynaklarlyla beslenen ve yeralti entrikaÏarini iyi bilen liderler tarafindan yEtrütülen partiden geri kalan ne varsa. bundan dolayi, kendi rejiminin kaçimlmaz dugmamydi. Gazi, Jttihatçalar büsbütün ortadan silinin-
ceye kadar, tam bir güvenlik duygusana kavu§amayacakti.
Mah.keme, Ittihalçi liderlerin, Türkiye'den kaçagmdan sonra ve arkadan Türkiye'ye dönme çabalari sirasinda, Enver Pa§a'yla isbirligi ettiklerini ortaya koydu. Onlar B3rinci Büyiik Millet Meclisi döneminde hükümeti devirmeye kalkmak; ikinci seçimler sirasmda kangiklik çikartmak, Terakkiperver Firka yoluyla muhalefet kurmak, bu amaçla Cavit'in evinde ve Kara Kemal'in yazihanesinde gizli toplantilar yapmak ve gazetelerde sistealik olarak hükümet aleyhtan yazilar yazdirmakla suçladi. Samklar, Izmir'deki gibi, suçsuzluklarim ispat edemedikleri sûrece, iu saydacaklardi. Yargiçlar gözünde, hükümeti desteklememig olmak bi olumsuz bir davramy, suçluluklarma yeterli bir kamt oluyordu. Halkm zünde ise, suçlarm belirtecek bir kamt bulunmayigi, kimsenin õlüm cezasma çarptinlmayacagi kamsmi uyandirmigti. Ancak Gazi'nin Ittihatçi liderlere kargi duydugu kisisel kin ve kusku, gimdi ülkedeki ekonomik kargaahk haberlerinin yarattigi endigeyle daha çogalung ve bir gövde gösterisinde bulunmak zorunlulugu kendini göstermigti. Ustelik, pagalarm serbest birakilmasi bazi çevrelerde bir zayifhk belirtisi gibi yorumlanabilirdi. Bundan bagka, digaridaki Musevi örgütleriyle daha birtakun diger kuruluglar, Cavit'in beraat ettirilmesi için sürekli baski yaplyorlardi. Igin içinde bir de yabanci parmagi oldugu gibi ugursuz bir kugku, Gazi'nin Cavit'ten kurtulma istegini hafifletecek bir gey degildi. Suikastteki suç ortakhgi yüzünden ölümle cezalandir21mig, ama ancak gimdi yakalanmig olan Abdülkadir'in son dakikadaki tamkligi, terazinin kefesini Cavit'in aleyhine egmek için yeterli oldu. Mahkeme, samklardan otuz yedisinin beraatine karar verdi. Bunlann arasmda Tanin bagyazarl Hüseyin Cahit de vards. Ancak daba önceki sûr-
SUIKAST DURUSMALARI
503
hâlâ yürürlükte kahyordu. Rauf Bey'den baska, daha alti kisiye yilhk särgün cezasi verildi: Cavit, Nazim ve iki ittihatçi lider daha inar ilüm cezasi giymiglerdi. Böylece eski hesaplar görülmüg, eski sözler ger:eklegmig oluyordo. Dünya Sava inin ilk günlerinde, Mustafa Kemal, Carit için. de, Nazim için de 'Böyle adamlari asmak gerek!' dememig miydi? avit, Bulgaristan'dan yiyecek salm alma istegini geri çevirdigi, Nazim da inver Paga ile terfiini engelledigi için. Nazim son zamanlarda onunla, lostlarun hapse atarak buyüyen 'Kücük Napolyon', 'Gazoz Paga' diye açikLozan'daki poa alay da etmisti. ismet Pa§a da Cavit'le Hüseyin Cahit'e, gazetelerin baskisi kargisinda için kirgmdi ama; itikasun engelledikleri ahit'in kurtulmasmi saglamay1 bagarmigtl Ölüm cezasi o gece, Ankara'mn merkezinde yerine getirildi. Cavit aderine sükûnetle boyun egdi. Daragacimn altina gelince, cezaevi doktouna, Hüseyin Cahit'e kurtuldugu için tebriklerini bildirmesini, karisim ve ocugunu kendi yerine öpmesini, Gazi ile yarg1ç1araselam götürmesini ve giydigi hükmün blitün hukuk kurallarma aykm oldugunu eklemesini söyledi. Ziya Paga'mn, zalimlerin ceza görecekleri üzerindeki bir beytini okudu. Sonra cellâta dönerek: 'Görevini yap,' dedi. Çevikbir hareketle daragacimn kaidesine çikarak ne ya pmasi, nerede durmasi gerektigini sordu; böyle bir gey ilk olarak bagma geldigi için, acemiliginden dolayi äzür dilecellâta yardim etti. Böylece, di; bagmi dügüme geçirmek için uzatarak, korku göstermeden öldü. Daha sonra kansimn Cavit'i lunçh bir arunda, bogmakla tehdit etmig oldugunu Gazi'ye anlattilar. Gazi, sakin sakin: 'Bagka ne yapabilir ki? dedi. Hükümlerin yerine getirildigi gece, Gazi, Çankaya'dadegildi. O gûnü, gözden uzak, çiftlikte geçirmig; çiftligin yddönümünü, ögleyin ayran içerek, akgam da 'Marmara' havuzunun yamnda yaptirdigi kögkte, yamnda birkaç vekil, mahkeme üyeleri ve bazi dosdanyla birlikte gösterigsiz bir biçimde yemek yiyerek kullami§ti. O gece, durugmalardan hiç söz edilmedi. Doktor Nazun'm kavmbiraderi ve eski hovardahk arkadagi Hariciye Vekili Tevfik Rügtü, bu yemege katilmamay1 daha uygun bulmustu. Gazi bir iki gün sonra ögle yemegine ona gitti. Ailesinin ugradigi kayiptan dolaoldugu için izleyemeyi üzüntülerini'bildirdi ve Tevfik Rügtü'nün, di§anda öyle anlatti. bir yere gelip dayankendisine i§ digi durugmanm nedenlerini Mesele mahkeolmu§tu. nu§ti ki, gruptan birinin, ortadan kalkmasi gerekli daha Ama, sonra raporlan meye verildigi için, vicdam rahatsiz degildi. 'çok Ali'ye hikâyenin bu bütün okurken, bir tiksimme ·jesti yaparak, Kihç tatsiz' bir is oldugunu söyledi. ,rün
cezasi
l
504
.
T. CUMHURÍYETÏNÏN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏ$Ï --
Bu igte kullanilan aracin ömrü uzun sürmedi. Istiklâl Mahkemelerinin böylece siyasi amaçlar ugruna kötüye kullamlan yetkisi öylesine geligmigti ki, devletin içinde ikill bir otorite tehlikesi ortaya çikmigt1, bir yanyarg1çlari, öte yandan Gazi'nin vekilleri. Bu, Ismet Paga'y2 · dan mahkeme sinirlendiriyor ve hükümette i; görmesini engelliyordu. Bir süre sonra artik
dayanamayip, Gazi'yi bu mahkemeleri dagitmak zamanmm geldigine inandirdi. Bir akgam, Çankaya'dabir toplantida Gazi, lâf arasmda Kel Ali'ye: 'Senin mahkemeyi kaldirmaya karar verdim,' dedi. 'Artik geregi kalma di.' Kel Ali, sorunu inceleyecegini ve raporunu, Gazi'ye sunacagmi söyle-
.
11
.
'Rapor mn?' diye bagirdi. Gazi, 'Ne raporu? Sorunu ben kendim incemahkeme yarm kalkung olacak.' Istiklâl Mahkemelerinin kaldm1masi, ertesi gün parti grubunda karar altina almdi. iki yll sûre ile sorumsuz bir iktidann tadim tatmig olan mahkeme üyeleri, tekrar herhangi bir mebus durumuna döndüler. Artik 'terör devri' sona ermig, Gazi'nin baska siddetgösterilerine ihtiyaci kalmanugti.
ledim. Senin
BÖLÜM ELLÍ ÜÇÜNCÜ Îstanbul'aDönüg JUS¯TAFA KEMAL, muhaliflerini ortadan kaldirmasion ve diktatörlüge aymasimn nedenlerini sonradan bir arkadagina açiklarken, 'Halktan çekilyorum,' demisti. Halka, her zaman, Türkiye'yi kurtaramn onlar oldugusürdüu söylüyordu. Ama, ne tuhafttr ki, gimdi halktan çekindigi için, öne siyaset Oysa, baglamisti. aykm bir demokrasi ilkelerine gütmeye ü bütun noktasma yüksek yillarmda, itibari ilk umhuriyetin halkm gözünde en rismi§ bulunuyordu. Üzerlerinde,herhangi bir padigahmkinden daha güçü bir denetim kurmustu. Üstelik,savasi bizzat ba§larma geçerek yönetmei, yurtlanm dügmandan kurtarmasi baskentini ülkelerinin ortasmda kurmave hiçbir sultanm yapmadigi gekilde, içterinden biriymig gibi durmadan ralannda dolasmasi, halki kendisine baglamig bulunnyordu. Orduyu simsii elinde tutuyordu. Gizli polis bir yana, ulagim sistemi öylesine geligmisti i, hiçbir yerde, merkezi yönetime kargi ciddi bir ayaklanmadan çekinilenezdi. Gazi, milletin ne kadar agir harekete geçtigini herkesten lyi bilirli. Bir tek o, önce Gelibolu'da, sonra da Kurtulug Sava§mda bu milleti canandirmayi bagarabilmisti. Ondan bagka da böyle bir §eyi yapabilecek ve ktidan elinden almaya kalkabilecek kimse çikamazdi. Gariptir ki, Mustafa Kemal, iktidari ele geçirmek için degil, geçirdikde bagka türlü davranmasma ye:en sonra diktatörlegmigti. Baglarda ecek itibari henüz saglayamamig oldugu için- demokratik yollardan gitmigi Bunun sonucunda, yabancilara kargi parlak bir ba§an kazanmi§ bir Türdye'ye ilk olarak Batih devietier allesi içinde yer veren gerefli bir barig elJe etmigti; eski halifelik ve sultanhk kavramlaruu bütûn kök salmig siyasal ;ûçleriyle birlikte ortadan kaldirmig, bir Ortaçag toplumunun köhnelegmig kurulu§larim da silip süpürmügtü. Yeni Tûrkiye'nin temelleri §imdi saglam -belki
L-
T
-.
T. CUMHURÌYETÏNÌN
506
DOÖUSU VE
YÜKSELÏQÏ
olarak atilmi§ ve son parçalan da, ufak bir muhalefete mig
bulunuyordu.
·~
ragmen,
tamamlan-
Zaman, bir çegit liberal demokrasi denemesi için elverigli sayilabilirdi. Bu ilkeler yeni Türkiye Cumhuriyetinin temelinde zaten vardi. Bõylece yüzyil önce Osmanh imparatorlugundandogmus olan islahat hareketi er ynksek noktasma crismig olacakti. Bunu kisa bir süre için yeniden canlandiran Jön Türkler, yabancilarin imparatorlugu hër yönden kugatmasi ve mu-
p
-
halefelin Meclis'te ulkeninbütün1ügünüsarsacak gekilde davranmasi üzerine, parlamenter bir demokrasiden diktatörce bir triumvira'ya kaymiglardi. Ama Gazi, bütün bu engelleri atlatmi ti; gimdi yaninda her igini gören yarduncisi ismet Paga ile, Jön Türkler'in kurdugu triumvira gibi bir diktatörlüge ihtiyact yoktu. SeyhSait ayaklanmasi ve sonraki çapka isyanlari gibi bölgesel nitelikte baskaldirmalara karsi, olaganüstu önlemler gerekli olabilirdi ama, bu önlemleri bütün ülkeye yaymak gereksizdi. Zaten alimh bir egilim taglyan muhalefeti ortadan kaldirmak için bun1ardan yararlanmak yersizdi. Ancak
Gazi bagka tûrlä dügünüyordu. Aldigi karar, her geyden önce, bir yaradihn meselesiydi. Dogus ve egitim bakuumdan asker oldugu için, yetkilerini ba§kalari eliyle kullanmayt uygun görebilir, ama bunlann herhangi bir Lehdit altmda bulunmasma gõz yumamazdi; savag planlanm bag-
kalanna damparak htzirlayabilirdi, ancak uygulama yetkisi kendi elinde olmak koguluyla. Türk topliimunda yapilacak degigiklik de, onun görügüne göre çabuk karar vermeyi gerektiren bir çegit savas degil de neydi? Eski is arkadaglari Terakkiperverlerin gözünde ise, bu sorunun daha uzak ve daha çaprapk bir görünümü vardi. Onlara göre Türk toplumu, kökleri derinlere inen ve ancak ag2r ve 'sabirh asamalarla degigtirilebilecek bir organizmaydi. Bunun için de temelden yüzeye kadar her geyi, gerek tasari, gerek uygulama bakimindan kapsayan is birligi yöntemi.gerekliydi. Bununla birlikte, Gazi'nin yaptigi reformlar artik kesinleptikten sonra, bunlan uygulanmasim ilke olarak desteklemeyi, sadece yönetim konusundaki aynntilan elestirme hakkun sakh tutmay1 da kabul etmiglerdi. Onun yetkilerini elinden kapmayi degil, ama kargismda bir denge yaratmayi dügunüyorlardi. Gazi'ye, hükämetin görûg alamm daha da geniëletip derinlestirecek bir pencere gibi, yararli da olabilirlerdi. Yine ona, eksikligi devletin geligmesini geciktiren bir yönetme ustaligi da saglayabilirlerdi. Onlarm da, oldukça safhkla l
ISTANBUL'A .lmasma
507
DONUS
göz yumak olmugu. Bu yanhöhk da, o öldürücü
'temizligi'
hakh
3stermeye yaradi. Basta elde edilen sonuçlar, dar bir açidan bakilacak olursa, bu tutu.u hakli çikanrdi; Gazi'nin boglanmadigi igler bitmisti; artik siddetve baspolitikasi sona erdirebilirdi. Bunu izleyen dönemde, insanlarm ya amasi normal bir güven altinda bulunuyordu. Bu, on bes : kigisel äzgürlükleri devrimlerden I süren savag ve sonra bir dinlenme zamani, geçon üç y11 halkin kafasmda olgunlagmaya firsat buinde girigilen sosyal reformlarm cagi bir dönemi'ydi. Politika hareketleri de durgunlagmisti. Basm denetim altmdaydi, ma yine halk genel olarak dügündügünü söylemekte serbestti. Gazi, bir .eoloji adann degil, dügünce balammdan gerçekçi bir insandi. Halki simki bir gekilcilige zorlamadi. Kendisine, bazi Avrupali yazarlann ileri sürIgü gibi, diktatör olup olmadigim soran ögretmenlere, yumngakhkla, su irgihgi vermisti: 'Eger öyle olsaydim, sizin bunu sormamza izin vermez.m Mustafa Kemal'in diktatörlügünde, Bernard Lewis'in söyledigi gibi, .rkamdan bir gelen mi var diye irkilmek, kapi çalminca dehgete dügmek, iplama kamplarmn korkunç baskisi altmda yagamak" einsinden bir süre mra Batida ortaya çikacak olan geyler yoktu. Bir defasmda diktatör olduinu kabul ederek, bu diktatörlügü göyle tanimladi: 'Ama ben Misir Firamlan gibi ehramlar yaptirmadim, halki kendim için çahgmaya zorlama.m, bir dügüncenin kabulünä istedigim zaman onlan kirbaçla tehdit etme.m. Ílkönce bir kongre toplar, yapacagim geyleri halkIa tartiprdim. Tasalarmi ancak milletin onaymi aldiktan soara uygulardim. Erzurum ve Si is Kongreleri ile Büyük Millet Meclisi bunun can11 örnekleridir.' Gazi'nin diktatörlügü, bagh kalmaya son derece dikkat ettigi Anaya. L Ve hukuk çerçevesi içerisinde, demokratik gekillere dayanan bir diktarlüktü. O kendi devrindeki öteki diktatörlerin yapamadigi bir Seyi yapiolan bir hükümet sistemir; kendi öldükten sonra yagamru sürdürecek n temelini atmaya çallyyordu. Simdilikbu sistemde bulunmayandemoksi ruhu, zamam gelince, içine katdabilecekti. Belki, bu igi çabuklagtirmada bir yolu vardi. Ancak, bir ku§ak sonra Îsmet Paga'mn aç1kladigi gi'O sirada ateg içindeydik.'2 Dügmanlan ortadan kalktiktan ve devlet merkezi de Ankara'ya iyice :rlegtikten geçtiginden beri sonra, Gazi, sekiz yll õnce Anadolu'ya 'gebelik
'
.n
.,
I-
The Emergence of Modem Turkey. Ismet Inönü, bunu 1960'da yazarla yaptig bir görügme sirasinda säylemigtir, I
I
508
T. CUMHURÏYETÏNÏN DOÖUSU VE
YÜKSELÍSÏ-
ayak basmadigi Îstanbul'u ziyaret etmek istedi. Bagta k2zkardegi Makbul olmak üzere birkaç hamm, Sultamn ya da Halifenin degil, milleti: mah olan- Dolmabahçe Sarayinda onan için hazirhk yapmaya koyuldulai Gazi, yati ile oraya gelirken, halk, onu kendinden geçercesine karpladi Vapurlar dûdüklerini öttürüyor; agzma kadar dolu binierce tagit, yata yak lagmak ve kiyida yanmda gitmek için bogazda birbirlerine giriyorlardi Çokkisi, bõylebir motor bulabilmek için bir ayhklarim harcamplardi. Ge igiklandtrudi, sokaklarda muhtegem bir fener alayi düzenlendi ce her yer Alaya katilan kalabalik, saraym önünde toplanmigti. Gazi, çilgmca alkig lar arasmda mermer balkonda göründü ve halla selamladi. istanbullula için, onun bu kadar yll sonra tekrar geligi, ganh bir barismaydi. Onun bi ihmaline küsmü§lerdi, ama gimdi yüzlerine nege gelmigti artik. Dolmabahçe Saraya, on dokuzuncu yüzy11a özgü mermer, kristal vi yaldizh, pirinç kakmah salonlanyla Gazi'nin hiç bagdagamadigt bir dekor du. Kendini, burada kafesteymig gibi görüyordu. Ama hiç olmazsa, Abdül aksine, Dolmabahçe dünyaya açi hamit'in duvarlar arkasmdaki Yildiz'Imn hyordu. Oymah genig cephesi boyanca uzanan nhtinn bogaza bakiyor vi Gazi orada oturup bogaz sulan üzerinde kaynagan küçük tekneleri, Haliç' geçip açik denizlere ve ötesindeki dünyalara uzanan daha büyük gemiler seyrederek dûçüncelere dalabiliyordu. îçi sikildig1 vakit bir sandala atlayi] kürek çekebiliyor, ya da Beyoglu'na çikip sokakta dolagiyor, eski bildig yerleri bir daha görûyor, çay saatinde kadmlann hayran bakiglan altmd; bir pastahaneye girip oturuyordu. Ama yüregi, Devrimin begigi ve hûkümetin merkezi olan Ankara'y; baghydi. Zaman geçtikçe bütün milletin kalbi de oraya baglanacakti. Ar tik, bagkenti yeniden kurmak için ciddi çahgmalara giri§ilmigti.Planlan ha zirlamak için biri Alman, biri Avusturyah iki gehircilik wmam çaginIdi Burada, üzerinde hemen hemen hiçbir yap1bulunmayan bog bir toprak üze rinde, dünyamn en modern gehri kurulabilecekti. Planda, ortasmda Gazi' nin at üzerinde bir heykeli dikilecek yildiz biçimindeki bir Ineydandan, Ba tidaki gibi, çikip dagilacak geni§ bulvarlar ve iyi seçilmig birtakun yerler; serpigtirilecek güzel yapilar öngörülmûgtü. Çankaya'daGazi'nin resmi ika metgâluna çikan kuru ve çiplak tepeyle dolaylanna binlerce agaç dikile cekti. Kalenin altmdaki batakhk kurutulacak ve bir Gençlik Parla biçimi ne sokulacakti. Ankara, daha §imdiden, kendine uyan bir otelin kargismda yapilan yeni Meclis binasiyla övünüyordu. Eu iki bina da eski Türk stilindt yapilmisti; ama kentin belirgin üslubu daba çok Alman karakterini tagiya, cakti. Opera binasmm yapmuna öncelik tamndi: Mustafa Kemal, Sofya'de -artik
ÏSTANBUL'A DÖNOS nç Lde
509
bir atageyken Batunn bütün olumlu özelliklerinden çok operamn etkikalmisti. Zamania burada, belki havasi bakimmdantagrah,'fakat gö-
mü§üve konforu yönünden Batdi olan ve yeni Türk Cumhuriyetinin gere.e uygun nilelikte bir gehir ortaya çikacakti. Gazi, sonbaharda ÜçüncüBüyük Millet Meclisinin açiligi için Ankadöndü. istanbul'dayken,gerçekte, Kurtulug Savagiyla Devrimin o gükadarki dönemi üzerinde belgelere dayanan bir tarih niteliginde olan stuk'unu hazirlami§ti. Gazi, Sakarya'mn tarihin en uzun savaglanndan -i oldugu gibi, tarihin en uzun söylevlerinden olan bu Nutuk'u yazmak aylardan ben üç ay, okumak için de alti gün harcadt Nutuk'u önceden, sekreterlerine, bazen yirmi dört saat hiç gerekli belgeleri toplanug olan sirasmda sekreterler, rmadan dikte etti. Bu i; birer birer dökülüyor ve aliyordu. Gazi, bütün bir gün alamnda gibi yerlerini baskalari r savag arkadan yazdiklanni dostlan üzezdiktan sonra bir banyo yaplyor, o gün ide niyetiyle çekiliyordu. Ancak beyni öyodasma deniyor, sonra ayumak baghyor yazdirmaya ve bu da sababir enerji ile çallgmaktaydi ki, tekrar okudugu Nutuk, Kongresinde sürüyordu. Gazi'nin Halk Partisi : kadar Rauf arkadaglarini özellikle Bey'le Imda siyasi bir söylevdir; dolayisiyla izden dügürmek istegiyle, birçok yerlerinde tek yanh gõrûnür. Bununla :raber Nutuk, Kemalist Devrimin klâsik bir anlatmu olarak kalacaktir dönemi'nin sonunt ÜçûncüBüyük Millet Meclisinin açihgi :lirtiyordu. fartmali otuolarak, Birinci Meclislerin ikinci Mebuslar ilk ve altma giryerlegtirildiler. disiplin Îyice mlarmdan armmig yeni bir binaya ilgili parlamentoyla her türlü kurulu Meclis, Gazi'yi ig tek bir partiden aynntilanyla politikaum ugragrnasim sadan kurtanyor ve bundan böyle :reksiz kdiyordu. Bu seferki Meclisi, Napolyon'un Birinci Begyüzler Konmeclisine' benzetiyordu. Bunun da nedeni, Cumhu.yi gibi bir önünde bulunmastydi. Siyasette bagimsizlik kazamlyet'in yeni bir dönem isti. ve Simdide Gazi'nin kendiliginden igleyen arac1 olan eliyle Cumhuriyetçi baçanlmasi sevgiyle kugaklar yeti§en bagh olarak ia :reken ig, külturde bagimsizhkti. 'ya
.
'kurulus
'filozoflar
'filozoflar'
I
l I
Baza kimseler,
Nutuk'u,
Jül Sezar'in De Bello
Gallico'suna benzetirler.
-
•
I
r..I
BÖLÜM ELLÍ DÖRDÜNCÜ Harf Devrimi UÇUNCU TURKIYE BUYUK MILLET MECLÏSPrin ilk igi, Anayasadan, 'Türk DevIetinin dini, Íslâm dinidir' sözünü silerek dinî reformlari bütünlemek olmustu. Böylece Türkiye, hukuk ve Anayasa açismdan Batdi devleller gibi laik bir devlet oldu. Herkese vicdan özgürlügü tamndi. Bununla birlikte devle ti hâlâ Dogu'ya ve dine baglayan bir bag kalmisti: Arap harfleri. Bundan dolay1, Meclise dügen ilk görev, Türk affebe sini degigtirmekti. Geçen yüzyil süresince, Ïslâm niemasimn kargi koymalarma ragmen, sadele§Lirilmesi üzerinde yazmin zaman zaman tartigmalar yapilm1§ti. Acemlerin Türkler, Araplarla kullandigi Arap alfabesini, basta çegilli nedenlerle benimsemiëlerdi. Oysa bu alfabe, Türkçenin seslerine uymaktan uzakti. Harflerinin ve igaretlerinin karagikhgi, yeteri kadar sesli harfi olmayisi ve okunugunun çegitli anlamlara göre degigimi yüzünden rasgele bir adamm bunu okumasi zordu. Egitim görmüg Osmanh Türkleri bile çok kere imlâ yanh§i yapmaktan kurtulamazlardi. Bu hal, iki ayrt dilin gelismesine yol açmigti: Biri Osmanh 'Enderun'suufmm kullandigt, yazilan ama konugulmayan Türkçe; öbürü de halk dili olarak konugulan, ama yazdamayan Türkçe. Bu da halkm çogunlugunun yazih edebiyata yabanci kalmasina yol açiyordu. Halk egemenligi, elde herkesin ögrenip yazabilecegi bir alfabe olmadan, nasil geligtirilebilirdi? Enver Paya triumvira döneminde, Harbiye Nezareti dairelerinde harfleri bitigtirecek yerde ayri ayri yazarak yanm bir degigiklik denemesine girismig; ama sava§ baglaymca bundan vazgeçilmisti. Latin alfabesini almaya, dincilerin kargi çikmasmdan çekinerek, cesaret edemedi. Gazi bile, halk daha köklü dini devrimlere aligincaya kadar buru göze alamamigtL Bununla birlikte, 1926'daki Bakû Kongresinde, Latin alfabesi Sovyetler
HARF
DEVRÍMÍ
511
riigindeki
bütün Türk-Tatar Cumhuriyetleri tarafindan kabul edildi. Bo, milletinin iki büyük grubunun, artik, birbirlerinin dilini okilyamayak hale gelmesi demek oluyor ve yazi degigikligini daha da zorunlu kilirdu. Ertesi yil yeni basilan posta pullarmda, Latin yazisi kullamidi.I Bununla birlikte Ismet Paga, kapsam11bir degisiklige giddetli kargiyMetodik bir kurmay subay gibi dügünerek, herkes yeni harfleri ögreninve kadar, bunun devlet dairelerinde, orduda, basmda, okul ve üniversite·de doguracain karisikhktan korkuyordu. Gazi, her ne kadar harf devrimine karar vermi§ ve bu konuyu, geçen lar içinde aydmlarla tartigmissa da, bunu herkesin destegini elde etmen yapmak istemiyordu. Bundan dolayi savaga ancak 1928'de, ba§ta birç borazan sesiyle haber verdikten sonra, girigti. Yeni bir yazi hazirlaik üzere bir alfabe komisyonu kurdu. Komisyonun, kendi ba§1nakaltrsa, igi ancak üç yilda çikaracagim bildigi için toplantilara kendisi de katiliLrk
r ve üyeleri
güçlu görü.slerinden yararlandmyordu. Komisyona bashca
e olarak seçtigi Falib R2fki'ya, üyelerin sure olarak ne dügündüklerini rdu. Falih Rifki, 'Beg y11diyen var, on beg diyen var,' dedi. Dügûndäklete göre birkaç yil, okullarda her iki yazi birden ögretilecek, gazetelerde n yana basilacakti. Gazi buna kary çikti. O zaman herkes eski yaziyi umasim sürdürür, yenisinin yüzüne bile bakmazdi. Karanm bildirdi: 'Bu üç ayda olur, ya hiç olmaz! Böylece, yeni alfabe, alti haftada hazirlandi. Mustafa Kemal, dinleyierini seçmekte her zaman çok kurnaz davramrdi. Sapkay2kabut ettir:k için, yurdun gerici bir bölgesini seçmigti. Yeni harfleri tamtmak için çok daha ileri bir yer olan Istanbul'u seçti. Ustelik bunu, bir agustos gesi Topkapi Saraymm altmdaki Sarayburnu Parkmda, Halk Firkasima ver‡i baloya gelmig olan bir halk toplulugn önünde yapmayt uygun gördü. i yll önce, insan resmi yapilmasim yasaklayan Müslüman görenegine rag:n, bu parka Gazi'nin bir heykeli dikilmisti. Gazi, birçogu o güne kadar hramanlanni görmernig olan halkm alki§Ian arasmda, kendisi ve yamnkiler için hazirlanan yirmi dört kipilik masaya oturdu. Kargismdaki platmda, modern bir caz orkestrasi çahyor; arada da, MisirL bir musiki top.ugu insana hüzün veren §arkilar söylüyordu. Gazi Mustafa Kemal, bunu süre, sabirsizlik içinde dialedikten sonra, bir defter istedi ve birtakim tlar karalamaya baslad1. Yazdikça, defterin yapraklarmi kopanyor
.
Ilk o arak Arnerikalilar, diplomatik otomobillerinin plakalarmda Romen rakamlarirn de Latin harflerlyle doldurmaya kalkmkullanmiglardir. Ama, gürnrûk bildirimlerini nezaketle yeni bagtan Türkçe olarak yazmalan istendi. ca, kendilerinden I
-
T. CUMHURIYETINlN
512
DOÖUSU
VE YUKSELISI
bir göz gezdir,' diye Falih Rifki'ya veriyordu. Falih Rifki, bakmca bunun Latin harfleriyle yazilmig bir söylev taslag1 olduguru gördü. Gazi, yazisun bitirince ayaga kalkti; birkaç girig sözü söyledi ve elindeki kâgitlan sallayarak, Türkçe okumasi olan birinin yanma gelerek içindekileri okumasim istedi. Genç bir adam, kogarak geldi ania, bunlann Latin harfleriyle yazilrug oldugunu görünce agzun açip bir gey söylemedi. Gazi: 'Bu genç arkadas yaziyi okumakta güçIük çekiyor,' diye açikladi. 'Çünküyeni Türk harflerini ögrenmemig. Onun için bunu, size bir arkada-
ve 'Bunlara
.
gima okutacagim.'
Kâgitlan,
Falih Rifki'ya uzatti; o da okudu:
'Zengin ve ahenkli dilimiz gimdi yeni Türk harfleriyle kendini gösterebilecektir. Yüzydlardan beri kafalaramizi bir demir mengene
igaretlerden kurtulmamiz sikigtirnug olan bu anlaplmaz garttir. Kisa zamanda, yeni Türk harflerini ögrenmelisiniz. Bunlari lier yurttaga, kadma, erkege, hamala, sandalclya ögretiniz. Bunu bir millet ve ülke gõrevi biliniz... Bu görevi yaparken de dügününüz ki, bir milletin yüzde yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse bu ayiptir... Bu yanhghklart düzeltecegiz, bunu yabu ige kat11rmy görmek isterim. parken de bütün yurttaglarimt Milletimiz, yazisi ve dügüncesiyle, gerçek yerinin uygarlik dünyasmda oldugunu ispat edecektir.' içine
6
.
Bu sözleri, benzeri görülmemig bir alkig kasirgast izledi. Caz da, Arap garkilari da susmustu. Simdi ortada, bag aktörü Gazi'nin kendisi olan, çok daha olaganüstü bir gösteri vardi. Kahramanlarrun hoguna gitmek için, okuma yazma bilsin bilmesin herkesin ögrenmek istedigi, yeni, büyüleyici bir oyundu bu. Gazi, halkm alkiglan dindikten sonra, elinde bir kadeh raki ile ayaga kalkarak, milletinin saghšma içti. Kadehi agzma götürùrken §öyle dedi: 'Eskiden bunu süprüntülüklerinde gizli gizli içerek çegitli ahlâksizhklar yapan ikiyüzlü sahtekârlar vardi. Ben sahtekâr degilim. Milletimin gerefine içiyorum.' Halk, bunun kargismda hiçbir hognutsuzluk belirtisi göstermedi. Gazi, parktan çikarken, yamada kocasiyla, güzel bir hadm gördü. Uzerine çargaf giymisti. Gazi ondan peçesini kaldmp güzel yüzünü göstermesini istedi. Kadm peçèsini sevine sevine kaldirdt ve Gazi'yi öptü. Îstanbul halki bu agustos gecesinden sonra, Gazi'yi taparcasma sevmeye bagladi.
HARF
513
DEVRÏMÍ
Gazi, okumuy adamlarin kendisini daha çok ugra§tiracaklarru biliyorBirkaç gün sonra Dolmabahçe Saraymda bilginlerin, yazarlann, gazecilerin, mebuslarm ve daha bagka kimselerinkatildigi bir konferans topllyelerin elestitilere .ndi. Dilegini yapmaya kararli olmakla birlikte, bazi açiklamakûrsüden gõrüglerini sezdigi için, kendilerinden, ileri bunun giderlerse, fazla elestirilerinde istedi ama, özel olarak, trim da bildirdi. ok hos karylanmayacagmi Kargi dügüncede olanlart böylece yola getirdikten sonra, bundan böyve eski yazmm ü.ç ay içinde büsgazetelerde yeni yaziya yer verilecegini yeni yaätän kalkacagim ilân etti. Sonbaharda okullarda bütün derslerin Lyla okutulmast için emir verdi. Bu emir, yeni harfleri kendileri bile bilokul kitabi, ögretmenler arasinda gaskmhk yaratti. Daha ortada ne icyen
.i.
trigeceklerini
Latin harneri ololanagi vardi. Gazete matbaalannda e de bunlan basma 2adigi için, digardan getirtildi. Dizgicilere yeni yazi ögretildi. alfaGazi, arkadan bütün mebuslara seçim yerlerine gitmelerini, yeni yapmalarim propaganda yolda ögrenimini bu dúzenlemelerini enin ve mretti. Ïsmet Pa§a, bwiun için, seçim bölgesi olan Malatya'ya gönderildi. milletleri düzeyieçmenlerine, yeni alfabeyi, Türkiye'yi, Batinm okumug ülke bir 'Bugün,' dedi, bir araç olarak gösterirken: le yükseltecek BüGazi'nin kendisidir. ögretmeni simfin de lershane halini almigtir, bu kadar olanca gücüyle çahgokulun smavim verinceye un Türk milleti bu nak zorundadir.' Ögretmenlik,Gazi'ye yakigan bir roldü. Günün birinde, zaferi kazanegitmeyi hktan sonra, Maarif Vekili olmayi ve Türk milletini gerçekten Dolmabahçe Sasöylemisti. bu istegi yerine geliyordu. 'bütün
3ügündügünü
Simdi
duvarlarm pek ahyk olmadigi çe§itten bir egya, kara tahtayerle§tirildi. Gazi, odadan odaya geçerek, kendisini görmeye gelenlear memurlara, dostlarma, davetlilerine, yamada çah§an adamlara e, yüksek simgesi haline geldi. lers veriyordu. Kara tahta genç Türk Cumhuriyetinin alfabe maryt bile ki, verdi öylesine bir egitim igine kendini bu Gazi, ögrencekti. Cumhurçabuk alfabeyi daha besteledi. Halk bunu söyierken, aranjokudave orkestra bunun bagkanhgi Orkestrasi gefini çagirarak mar§i bütün emretti. Müzisyenler gece çalmmasim mam yapdarak ertesi sabah eksiterek dinlebuna çahgtilar. Ama marsi çaldiklan zaman: Gazi, suratim kendim yaptim ama, kendim de begendi; sonra: 'Çocuklar,'dedi, ayina, mermer
'bunu
Böylece alfabe margindan vazgeçildi. Yeni yazi, 1928 Kasimmda yasallagt1. Gazi, 'Tûrk milletinin kolayca
medim.'
Atatürk
/ F: 33
514
T. CUMHURÌYETINÍN
DOÖUSU VE
YOKSELTSÍ ,
okuyup yazmasim saglayacak bir anahtar' diye sundugu be yazidan, akilhca davranarak, Lâtin harfleri diye degil, Türk harfleri diye söz etti. Bõylece onu, yeni yildan sonra yasaklanacak olan Arap harflerinden ayirmig oluyordu. Bu söylev ilk olarak ilkel Türkiye radyosu ile yaymlandi. Meclis, kendisine, 'Tiirk milletinin pûkranlaram belirten' altin bir levha hediye etti. Eu levhamn üstünde yeni alfabenin harfleri kabartma olarak yazilmigti. O gece, Ankara'mn bellibagliyapilarima üzerinde bu harfler, renkli Isaklarla aydmlatilmig olarak gösterildi. Birkaç gün sonra, bütün devlet gõrevlileri yeni yazidan sinava çekildi. Bag ögretmeni 'Cumhurbagkam Gazi Mustafa Kemal Papa Hazretieri' olan 'Millet mektepleri' açdds. Bunlarin amaci, hiç okuma yazma bilmeyenlerden, yalmz eski harfleri bilenlere kadar, bütün millete okuyup yazma ögretmekti. Bir yll içinde bir milyonu a§km vatandag bu okullardan diploma aldi. Yeni yaziyi en kolay ögrenenler, kafalan eski harflerie karigmig olmadigt için, hiç okumasi olmayanlarla çocuklardi. Biraz sonra bunlar ana-babalarna ve büyüklerine ögretmenlik etmeye bagladilar. Daha yagh ku aklarin bu degismelere alismasi için biraz sikintiya katlanmalari ve çaba barcamalari gerekiyordu. Birçoklari, äzel yazigmalarda eski yaziyi kullanmayi sürdürdüler. Ama, harf devrimi, genç kugaklarm 11ayalini en çok okgayan, onlarda çopkun bir yurtseverlik eyandiran bir reform olmn§tu. Kendilerini Osmanli geçmisinden gerçekten ayiriyor ve onlara yeni Türk Cumhuriyetinde yapdacak bir geyleri oldugu duygusunu agiliyordu. Bundan sonrast birbirini izleyen ve önlerinde daha yeni, daha genig ufuklar açan heyecanh devrimlerlyle, yaganmaya deger, cogturucu bir dönem oldu Türk genç1igi için.
ELLI BE@INCI BOLUM
N
Demokrasi Denemeleri kültürel yanm üzerinde çahgirken, o giinkü ekonomik duiyice bozulmustu. Mustafa Kemal iktisatçi degildi. Kafasim hiçbir zaian para ve paraya bagli geylerle yormamisti. Paraya kargi umursamaz it tutumu vardt. Ticaret konusundaki beceriksizügine kendi de gûler, saasta biriktirdigi paralan ahlâksiz bir Izmirli bezirgâna nas11 kaptirdigim
¡AZÍ,ülkenin im
lay ederek anlatirdi. Ulkesi hesabma da, Kurtulus Savagimn parasiz yap11amayacagi dügünesine, daha Anadolu'ya ilk ayak bastigi gürlerden beri, önem vermemigi. Para gökten inmese bile, olaylar onu dogururdu. Gerçekten de böyle olSava gûnü günûne bulup bulugturulan paralarla kazamldi. Yeni devt, herhangi kûçãk bir §irketinkinden daha ufak bir sermaye ile kurulmugu. Mustafa Kemal Ankara'ya geldiginde, Hazine'de topu topu birkaç lira ulmugtu. Yunus Nadi'yi bir gazete çakarmak ûzere beg yüz lira istemek in gönderdigi vakit veznedar gülerek: 'Kasa açik. Buyrun alm? demisti. ünkû kasada tek kurug yoktu. Mustafa Kemal, daha çok yerel vergilere ve bag1§lara dayanmak zoundaydi. Tuhaftir ki, bagiglar da genellikle din adamlarmdan geliyordu. Ieyeti Temsiliyenin kasasma giren ilk para olan üç yûz lirayl, hocamn bii cemaatinden toplamig ve mendile sararak Mustafa -Kemal'e getirmigti. širinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin günlük giderleri, en çok, yatakhate ve yemekhane haline sokulmug olan resmi binalarda kalan mebuslann wiedikleri yatak ve yemek paralanyla karylamrdt. Ama, onlar da ayhklaim geç aldiklari için çogu kez bu parayi ödeyemezlerdi. Gazi, Istanbul'la ligkiler kesildikten sonra, devlet örgütünü ele abaca, Anadolu'dan vergi oplamaya bagladi. Yine de milliyetçilerin ve ordunun para durumu hiçbir .u.
,
:aman
iyicedûzelmemigti.
I
516
T. CUMHURIYETININ DOÖUSU VE
YÜKSELÍSÌ
On yllhk sûrekli bir savag dönemini izleyen zafer kazamldiktan sonra ortaya çözümlenecek bir sûrn ekonomik sorun çikb. Ülkebagtan basa harap olmustu. Evler, çiftlikler yanmig, yikilmig; hayvanlar azalmigti; tarlalar çoraklagmig, yiyecek, giyecek ve para kitlagmigti. Türkiye sava§tan çok ufalmig olarak çil
Bence halk dönemi iktisat dönemi kavrami ile belirtilir. Öylebir iktisat dönemi ki, ondan ülkemiz baymdir olsun, milletimiz varhkh olsuu Ve zengin olsun. Bu noktada bir felseleyi size hattriatayim: Elinizde olanla yetinmek, bitmez tükenmez bir hazinedir. Yetinmeyi, tükenmez hazine saymak, yoksullugu fazilet bilmek felsefesine de artik iktisat dönemi son versin. Eger vatan denilen gey, kupkuru daglardan, taglardan, çorak düzeyIerden, çiplak ovalardan ibaret otsaydi, onun zindandan hiçbir farki olmazdi. Oysa bu vatan çocuklarimiz ve torunlarimiz için cennet yapilmaya degen, en çok degen topraktir. Efendiler, kiliç kullanan kol yorulur, en sonunda kihcun lamna koyar ve belki kihç o kmda küllenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Ama sapan kullanan kol, gün geçtikçe daha çok gûçIenir ve daha çok güçlendikçe daha çok topraga malik ve sahip olur. 1
.
I
Maliyeci Cavit, asilmamig olsaydi, bu dönemde yaran dokunabilirdi. Cavit, Sivas Kongresi strasmda hizmet teklifinde bulunmugtu ama Gazi bu tekliff geri gevirmigti.
DEMOKRASI
517
DENEMELERI.
kendi kendisine güvenecekti. Buendüstri geligtirilecek, ulagun sistemi düm için tarim makinelestirilecek, Bu igi bagarmak için çiftçi, sanatkâr, esnaf, iççi her simf halötekinin yardinuna muhtaçti. n birlegmesi gerekiyordu. Çiinküher biri Milli Misak'm bir benzeri olan iktisadî a ilkeler, konferansm sonunda, :isak'a gcçirildi. Buna göre devlet, özel tegebbûsün yapamadigi i§leri üzeKisacasi, Türkiye ekonomik
alanda
:ltilecekti.
alacakti. Bundan sonra birkaç yil sûresince, bu ilkeleri gerçeklestirmek yolunsokan Agar i birtakim önlemler almdi. Köylüyü bir çe§it köle durumuna denizyollari igletergisi kaldinldL. Seker, tuz, liibrit, tûtün, alkol, gaz ve .eciligi gibi bellibagh konularda devlet tekelleri kuruldu. Böylece vergi aktanlung oluyorikü buniarm asil tüketicisi olan kentlere ve zenginlere mebusun biri: 'Kebap 1. Tekeller o kadar çok geyi kapsiyordu ki, sakact sisteminde yapilan Ortakçilik keli ne zaman kurulacak?' diye sormustu. topraksiz köylüye ve göçmengigiklikve bûyük topraklardan bir kismimn reformlara girigildi. Böylece eskitanmsal dagitilmast birtakim gibi re yeni bir kûçük toprak sahibi sunf ortaen Rumlarm oturdugu bölgelerde örgütleri arac1hg1yla, köylüye vea. çikung oldu. Halk Partisi, yerel :rek' eski egrafm oynadigi rolü kendi oynamak istiyordu. Çünküülkenin, satarak, kargiligmda, em kendini beslemesi, hem de ürün fazlasim digari ekihnesi toprak ve daha çok erekli geyleri satm alabilmesi için daha çok rün yetistirilmesi gerekliydi. Yine de bu yillarda tarima kiyasla endüstriyi geligtirmeye daha çok verilmesi, köylünün ve topraklarimn gûçten dügmesine yol açti. Bu.un için ileri sûrülen ekonomik neden, Türkiye'nin gerek duydugu bütün anayi ürünlerini salm almaya gücü yetmeye kararli olan Türkiye, kendisiülkeleri sanayite bir köylü milleti gözüyle bakümasim istemiyordu. Bati yatomlan :§mi§ti. bu yüzsanayilegmeliydi. Sermaye Öyleise Türkiye de çelik yüksek firmlara, enlen, topragm geligtirilmesine degil, fabrikalara, yöneltildi. lustrisine ve madenlere Bu dönemde sermaye, genel olarak devlet tarafindan saglamyor, özel katLhyordu. Dört milli banka kurulmustu. egebbas buna belirli bir ölçüde 3azi, Kurtulug Sava§i için.Hint Müslümanlarinin bagislaru§ oldugu paraanlayan adamlarmdan Mahmut CelâPe (Bayar) verdi a, bu i§lerden biraz söyledi. Böylece, eski Ankara' re bununla ilk Tûrk bankasim kurmasim Siimerbank, Merkez Bankast'm, nu bog duran bir dûkkâmnda açilan Îg endüstri ve bankalar, yabanci3ankasi ve Etibank izledi. Devletin kurdugu .arm baraktigi bo§lugudolduracak yeni bir Türk orta smiftmn yetismesini tie
'ögüt
inem
518
T. CUMHURÍYETÏNiN
DOÖUSU
VE
YÜKSELlSÍ --
Daha az önemli endüstri alanlannda özel tegebbüse de gans tanmdi. Ïsmet Paga, siki bir devlet denetimi sisteminden yana olmasma karym, ekonomik sorunlarla pek ilgilenmez, özellikle siyasî konularla ve askeri strateji ile ugragirds. Büyük Savag ve Kurtulug Savasi boyunca hep ulagtirma eksikligini dü§ünüp durmustu. Eu yüzden en çok önem verdigi is, demiryolu yapimi oldu. Cumhuriyet'in ilk alti yllinda ûlke ekonomisi, alman bu çegit önlemlere karyn, bir tûrlü ilerleyememigti. Hele 1929 Ekiminde New York borsasmda ba§gõsteren bunalim ve bunun bütün dünyada yarattigi durgunluk, ekonomiyi busbütün felce ugratti. Bu durgunluk birkaç ylldan beri geligmekte olan genel hognutsuzluk duygusunu daha da arttirdi. Bir yandan kuraklik, bir yandan da tohumluk bulunmamasi yüzünden ürün az olmus, yer yer açhk tehlikesi baggöstermisti. Açhk korkusu, Batthlagmaya kargr duyulan nefreti güçlendinni§ti. Allah milletin nzkim kesmigti. Bu da Tannsizligm, dinsizligin cezassyda. Böylece halk, Ramazan'da yine camilere alun ederek suçlanmn bagiglanmasi için duaya koyuldu. Köylüleri harekete geçirmek için yapilacak pek bir gey yoktu; durumun dúzelecegi sözlerine de kulak asnuyorlardi. Memurlann aldigi aylik kendilerine yetmiyor, bu da onlara rü§ver yollanm açayordu. Karadeniz daglarmda yine egkiyalar türemeye baglamisti, bimian bastirmak için üzerlerine asker yollandi. Kürdistan'da da, daha ciddi bir kangiklik çikmista. Bütün bu i§ler para istiyordu. Devlet tekellerinin dogurdugu yokluklara eklenen flyat artiglari bir yandan; köylünün mahm pazara tasimasi için yol yokken demiryolu ya p1mma para barcanmasi äbür yandan, hognutsuzluk yaratlyordu. Ïsmet Paga'mn güttügü politika genellikle kötüleniyordu. 1930 ba§1armda Yarm gazeresi, ona kargi açikça saldmya geçti. Basmda, hükümetin serbestçe yerildigi, beg ylldan beri ilk olarak görülûyordu. Üstelik Gazi'nin, de bu elestirileri bagisladigi belli oluyordu. Îsmet Paga'dan yeni bir iktisadî program hazirlamaya söz vermesini istedi. ' Ama, Gazi'nin niyetleri bu kadarla kalmlyordu. Yazm sonunda kendi hûkümetine kar§i yeni bir parti kurulacagun bildirdi. Ekonomik kriz, en sonunda ona tek parti yönetiminin kötülüklerini göstermigti. Bu sistem yüzünden hüküme tin yaptigi yanhghklar ona yükleniyor, halkm kendisine olan wak sevgisi sarsillyordu; kamuoyunun egilimlerinden kahyor; halkm hopnutsuzlugunu belirtebilecegi normal yollan tikandigmdan, ortaya daha gergin durumlar çikiyor, denetim altmda tutulan basm, ona az bilgi veriyordu. Her zaman Meclis'te bulunamadigi için nabzi yoklayamlyor, vekiller kendisine durumu güllük gülistanhk gösteriyor, böylece hükiimetinin politikasisaglayacakti.
DEMOKRASÍDENEMELERÏ
519
degerlendirebilmesi ve ona gerçekten yol gästermesi güçlegiyordu. Ark parlamentoda ele.stiriye biraz olsun yer verilmesinin gerekli oldugunu 11amaya
baglamisti.
kendisini ilk Roma Sezar'1 August'e benO da Roma'mn Cumhuriyet oldugu dönemde Senatodan kendisi: tam yetki almig, ancak öldükten sonra Cumhuriyet unutulup gitmig, yeri: geçenler imparatorluklarm ilân etmislerdi. Türkiye'de böyle bir §ey ol_amaltyd1. Gazi, ilke olarak hâlâ diktatörlügü yermekteydi. Asg diledigi :y, ölümünden sonra ayakta durabilecek ve úlkesinin yararma olarak, Babiçiminde bir demokrasi gibi geligecek bir sistem yaratabilmekti. Aynca, yabancilarm görüglerine de önem veriyordu. Digarida, demokitik ülkelerde, Türkiye'nin tek partili sistemi, Batiya göre daha a§agt ol.igu §eklinde yorumlamyordu. Avrupali yazarlanu, Türk sisteminin, görü4te Batih da olsa aslmda Dogulu oldugunu söy1emeleri Gazi'yi kizdirLigt1. Hem bu elestirileri önlemek, hem de asd amacma varmak için bunkü ho§nutsuziugun demokrasiye daha uygun bir biçimde, ama hâlâ kenbir yolla, su yüzüne çikmasim saglamayi düi otoritesini zedelemeyecek Bu konulardan söz ederken,
:tiyordu.
indü. Terakkiperver Firka, yabanci bir diplomatm söyledigi gibi, kendi kenine dogmug, bu da Gazi'nin hoguna gitmemigti. Ayrica Rauf Bey'le Pa§aBunun yerine Rauf tra halkm gösterdigi sevgi de onu kugkulandirmisti. ey'inki gibi bagimsiz olmayan, dolayli olarak kendi yönetiminde buluan, yeni bir muhalif parti kuracakt1. Iki partiyi at bagi sürecek, bagardandan kendine pay çikaracak, bagarisizhklarm ise üzerine almayacakti. met Paga'ya rakip- lider olarak, beg yll önce bagbakanhktan çekildiginen beri Paris Büyükelçiliginde bulunan Fethi Bey'i seçti. Kendisine güveebilecegini ve onu idare edebilecegini biliyordu.Yeni partinin adi Cumuriyet Halk Firkast'na karg1hk Serbest Firka olacakti. Bu öneri 1930 yazi boyunca Gazi'nin sofrasmda tartiplmig ve daha ethi Bey, temmuz sonunda Paris'ten izinli gelmeden kabul edilmig buluuyordu. IstanbuPa döndükten birkaç gün sonra Gazi, kendisini çagirtarak :ni partinin liderligini almasim söyIedi. Tezinin temeli guydu: 'Türki'de tek kipiye dayanan yönetiminin sona erdigini görmeden ölmek isteliyorum. Demokratik bir cumhuriyet.yaratmak istiyorum.' Fethi Bey'in, deginerek, parlamento sistemini begenmesine bunu ülkede uygulamiliz tak için kendisine bir firsat verildigini söyledi. Fethi Bey, son yillarda ransiz parlamento sisteminin nasil i§ledigini de yakmdan görmûgtü. Yurun demokratik bir dûzene girmesini tamamlamak için ondan daha iyisi ulunabilir.miydi? I.
520
T. CUMHURÍYETÍNÏN
DOÖUSU VE
YÜKSELÍSÌ ·
Fethi Bey çekingen davramyordu.Bu denemenin kendisini birtakun ki§isel uyugmazliklara sürükleyecegini pek iyi billyordu. Öte yandan liberalizm ilkesine içten baghydi. Fransiz Millet Meclisi'nin balkonunda otururken, günlerce, Türkiye'deki tek partïli Meclisin dar çerçevesini üzüntüyle dügünmügtü. Bundan bagka, gençliginden beri ekonomik konularda ciddi çaligmalar yapmig, Malta'daki sûrgiinlügû strasmda da Maynard Keynes'in bir kitabim Türkçeye çevirmigti. Liberal iktisat ilkelerine derinden inamyor, Ismet Pa§a'mn kati devletçiligini begenmiyorve bugünkü ekonomik bunalmun nedenleri üzerinde birtakim dügünceler besliyordu. Ï¡te asd bunlardan dolayi, yalmz Gazi'nia degil, Ismet Paga'mn da isran ûzerine, en sonunda, evet dedi. Tartigmalar, Dolmabahçe Sarayimn sikmtd1 havasmdan pek hoglangeçirdigi Yalova'da sûrdürûldü. Gazi, her mayan Gazi'nin çogn zamamm ne kadar partinin lideri Fethi Bey olacaksa da, kendisinin de Halk Firkasmda yaptig gibi, parti yönetim.iyle ilgilenecegini açikladi. Fethi Bey'e ileseçimlerde Mecliste yetmig, seksen mebusluk ayirmaya söz verdi, kendisine bir aday listesi vermesini istedi. Bu arada Halk Firkasi üyelerinin de karsi partiye geçmeleri kolayla§tir11acakt1. Muhalefetin liderini seçtikten sonra, öteki önemli nyeleriseçme igi de Mustafa Kemal'e dügüyordu. Ancak mebuslar Serbest Firka'ya geçmek istemiyorlardi. Beg yil süren tek parti yönetiminden sonra muhalefet diye bir gey onlara o kadar aykin geliyordu ki, Gazi'ye kargi olmaktan dolayi kendilerine bir zarar gelmeyecegi konusunda ondan gûvence istiyorlardi. Gazi on1ara kesin olarak söz verdi ve kendisinia de çekigmenin nasil geligecegini merakla bekledigini söyledi. Ne kadar lazigirsa kizigsm, iki taraf da masasma çagrilacak; serbestçe konugmalan ve kendisine görügmeleri üzerinde yargi firsati vermeleri istenecekti. Baglangiçta gerekli güveni saglamak için, yakm arkada§1 Nuri (Conker)den, Firkamn genel sekreterligini üzerine almasim istedi. Kizkardegi Makbule Hamm'i da partiye yazdirdi. Makbule Hamm'm inatç111gi ve gergin mizaci Gazi'ye benzerdi. Ama zekäsi oldukça kit, egitimi ise onimkiyle kiyaslanamayacak kadar azdi. Ancak, kavgaci ve sözünn sakmmaz oldugu için, gimdi halk önünde, GazPyi istedigi gibi yerebilecekti. O da eline geçen bu firsattan iyice yararlandi. Türkiye Cumhuriyeti, ikinci demokrasi denemesine böylece girmig oldu. Ne var ki, üç ay geçmeden bu deneme bagarisizlikla sona erdi. Daha Fethi Bey, Izmir'e, Serbest Firka'mn yeni bir subesiniaçmaya giderken igler kangti. Damstigi, akli basinda kimseler, ona partinin agir davranmasirideki
DEMOKRASI
DENEMELERÏ
521
söylemiglerdi. Ancak peginde kogmamasim israrla üzerine, bunun tersini yaptl. Buethi Bey, Gazi'nin kendisini sikistirmast unla birlikte, Ïzmir'e geliginin mümkün oldugu kadar sessiz sedasiz geçtesi için önlem alinmigti. Polis, ona kargi girigilecek gösterilerden çekinixdu. Gerçekte, bunun tam tersi oldu. Alinan bütün önlemlere ragmen, litanda toplanan bûyük bir kalabahk, one bir kahraman gibi kargiladi. Fet[ Bey, hayranlarun yatistirmak için elinden geleni yapti. Hükümete kargi kanun ve düu kadar yaygm bir gösteri, yerel yöneticileri telâglandardt; ertelemesini mitingi istedin adma Fethi Bey'den, söz almayi tasarladigi i
ve
simdidenseçim
Bu arada Halk Firkasi çarçabuk bir miting düzenlemisti. Yeteri kasusturdu: ar taraftar toplamasi güç oldu. Halk, konugmacdan bagirarak Bey'in kaldiFethi Bey'i istiyorlardi. Kalabahk, caddelerden tagarak merkeziyle gazetesinin önünde gösteri yapti. Bu1 otelin ve Halk Farkasi yagmda zorunda bir çodört açmak kaldi; on ada camlar kirildi; polis ates getirildi. askeri birlik Fetsaglamak için bir uk yaralanarak öldü. Düzeni üzerine konugmasim telgrafla aidigt talimat ã Bey, en sonunda, Gazi'den apti. Bu konugma, polis kordonu altmda olmug ve Fethi Bey'in kis11ansei, toplanan büyük kalabahšm igitebilecegi kadar çakmamisti. Fethi Bey konugmasinda, partinin biraz belirsiz olan programim açikadi ve kurulugunu iyi kargilayan Gazi'yi 'Milletin manevi önderi' diye övfü. Ïsmet Paga'ya kargi liberal sistemi savundu ve bazi alanlarm devlette :almasma kargthk, özel girigime de çahgma firsatt verilmesini istedi. Halk tendisini gürültülü bir çoskuulukla alkighyordu; yalmz bir kisi, Fethi 3ey'in fesin ve Arap harflerinin geri getirilmesinden söz etmedigini duyun'ethi
çekip gitmisti. Fethi Bey bundan sonra gittigi Manisa ve Bahkesir'de de aym türde dile getismek için österilerle kargilandi. Her yerde köylü, yakmmalarm gapkasun çikabulunnp bagindan yerde,_ Bir bog au firsattan yararlamyordu. alkiglar içinde çakarip §apkalanm yere attilar. Bagka ·mca, dinleyenler de koruyucusa diye ye§il bayrakCumburiyete kar§1 air yerde Tannsiz Iman'm arla kargilandi. 'yeni parti, ülkenin siyasi Amerikan'Büyükeiçisi Grew'un dedigi gibi, kimseate§in yäksekliginden ategini ölçmek için bir termometre olmugtu; giri§tiklekargi tiin güphesi olamazdi,' Fethi Bey'e Firkast gazet.eleri, Halk ri saldirilarla bu ategi bäsbütün körüklediler; Ankara'daki parti ileri gelenLeri teläga dü-3erekGazi'ye baski yapmaya bagladilar. Bunun sonucu olarak, o da-iyi niyetli tarafsizhk politikasmdan vazgeçti ve basma verdigi bir :a,
T. CUMHUR.ÌYETÏNÏN
522
demeçte, Halk Firkasma olan mak niyelinde
olmaddru zine yapilan saldiriyi ve
'tarihi'
DOÖUSU VE
YDKSELÌSÏ
.
baglihšmi belirtip. bu baglari kopar-
söyledi. Arkadan,
Ïzmir'de Halk Firkasi merke-
'birkaç
sorumsuz kigi'nin hükümete yönelttikleri harekelleri kinayinca, terazinin kefesini bir parça Serbest F2rka aleyhine egmig oldu. Bu türden saldmlar, Cumhuriyet yasalannca cezalandirlacak-
1
.
Böylece Fethi Bey, Ankara'ya hakla yenmig olarak döndü. Partiler arasmdaki çatigma, burada Meclis çatisi altmda sürdurülmekteydi. Gazi, görügmeleri açarken, hiçbir partiyi ötekine kargi tutmadišmi tekrarlayarak, iki tarafa da cesaret verdi. Amerikan Elçisi, sahneyi, Ticaret Atagesinin raporuna dayanarak, àõyle anJatir: 'Gazi, özel locasinda oturuyor ve kursüde muhalefelle hükümet arasmdaki çekigmeyi seyrediyordu. Bir taraf iyi bir gey yakalayinca gözJeri pathyor, biri bir beceriksizlik edince kaglan çatihyordu. Gillespie onu, iki kargit okul tartigma ekibinde yarigan ogullarim, gögsü kabararak seyreden bir babaya benzetmisti. Meclisin görünü§ü bamba§ka olmustu. Hükümetin önerif eri eskiden heyecansiz ve otomatik olarak kabul edilip onaylanirken, §imdi herkes çopku içindeydi. Õnemli noktalar serbestçe tartigthyor, yapici elestiriler ileri sürülüyor ve ortada gerçek bir parlamento havas1 esiyordu.' Ancak
bu ilk çopkunluk ategi çabucak sönecekti. Iki partiden hiçbiri, göze görünür bir önderlik, ya da olumlu bir politika örnegi verememigti. Ilerdeki genel seçimlerin bir çegit kostümlü provasi niteliginde olan Belediye seçimleri sirasmda, iki parti arasindaki gerginlik en yüksek dereceye varmisti. Seçimler, polis denetimi altmda ve Serbest Firka aleyhine agin derecede taraf tutularak yapilda. Fethi Bey, 15 Kasunda bu hileli iglem konusunda Dahiliye Vekiline iddetle saldirdi. Tartigma, kargilikli sövüp saymalar bakimmdan, Birinci Büyük Millet Meclisini hatirlatacak kadar kizi§ti. Gazi,. baskanlik locasinda, bunlari sesini çikarraadan sonuna kadar dinledi. Canmin sikildigi yüzünden okunnyordu. On yildir bunlara demokratik tartigma kurallarim ögretmeye çalipyordu; hâlâ ögrenememigler miydi? Bununla birlikte, arkadaglarmm basma sarmig oldugu tatsiz duruma karismamak konusundaki kararindan caymadi. Oturumun sonunda hükümet, 10'a kargi 225 güven- oyu
aldt.
Fethi
nel
Ëeybunuo üzerine,
Serbest Firka'yi dagitmaya karar verdi. GeSekreteri Nuri Bey'le beraber Çankaya'yagitti. Firka'mn kapattlma ta-
DEMOKRASI DENEMELERI
523
da yamna alm1§tt. Bunda, Firka'mn Gazi'nin garantisi altmda kuoldugu ve bundan dolay1 keridisine karsi ce phe almasima sözkonu1olamayacagt tekrarlamyordu. Ama, §imdi böyle bir egilim ortaya ç1ktigi .in, Firka'mn kapanmasi gerekmekteydi. Eu bagarisizlik biraz da, Firka'mn iyi yöneltilmemesinden ileri gelmigFethi Bey, Gazi'nin yükledigi rolü tam anlamiyla yerine getirebilecek 1pida bir kisi degildi. Demokrasiye içtenlikle inanmasma ragmen, ger:k bir siyasî liderin yeteneklerinden yoksundu. Konugmacihgi zaylf, tartigtacahgi yetersizdi. Yardimcilari arasmda da yüksek kiratta pek az kisi varMeclis'teki pigkin ve oturmu§ ekibine kargi büyük bir L. Halk Partisinin irhk gösterememisti. Beg yll süreyle yurt di§mda kaluu§, böylece hem hem de kamuoyu ile baglantisim feelis'teki politik ve ki§isel akimlarla, aybetmi ti. Üstelik bir taktik yanhp da yapnnsti. Birdenbire yurt ölçüsüne ortaya atilacak yerde, Rauf Bey'in basta Terakkiperver Firka ile yaptii gibi, Meclis'te iktidar partisi kargisinda denetçi durumunda kûçük bir aski grubu olarak kalip partisini yavag yavag örgûtlemek yolunu tutmus olaydi, daha baçanh olabilirdi. Yerel örgütú çabucak ve rasgele kurulmus, ognutsuzluklan ve agmlari karmakarisik içine alan bir birlegme yeri hali.e gelmis, böylece kamu güvenligini tehlikeye sokmustu. Ama asil yanlighgi, Mustafa Kemal yapmigti. Bundan önce girigtiklerimuhalefet' macerasun ba§taa yeteri kadar dügünein aksine, bu ek hazirlamami§ti. Cumhuriyet dügüncesi gibi içten içe geli§mi§ ya da öyolmug gibi gösterilmigti. Oysa bu, böyle bir geyi hiç beklemeyen ülkenin ar§isma birdenbire, âdeta bir kapris sonucu atthvermigi. Fesin kaldinlmaolan bu çegit ani taktikler, parlamenter bir deI gibi hallerde çok yararh aokrasi kurmak gibi köklü iglere pek uygun dügmüyordu, hele bu demokasinin yasaklaumasi üzerinden henüz bu kadar az zaman geçmig olursa. Justafa Kemal, çift parti sistemine daha beg yil önce, henüz devrimin hizi kargi koyliderlerinin kigiligi buau yürütmeye elverigliyken, e muhalefet auptu. Simditam luzi kesilmeye bagladigt, siyasi ve askeri zaferin yerini konomik bir krize biraktigi bir sirada, yeniden kurmaya kalkryordu. Bu lemokrasi denemesi, ancak gu kogullarda baçanya ulagabilirdi: Birincisi, :endisinin de bã ige bütün kalbiyle atilmasi ve elindeki yetkilerden bir kisnmdan vazgeçmeye razi olmasi; ikincisi de yüzlerce ydhk keyfi yönetim zünden geri kalmig olan Türk halkmm, böyle olgunluk ve sorumluluk isikisi de ortaeyen bir sisteme ahymak yolundaki yatkmhgi. Bu iki kogulun la yoktu. Bu bozgunun, yine de iyi bir sonucu oldu: Ankara'mn, Türkiye'nin getrisim Ilmus
.
'ruhsath
I
I I,
T. CUMHURÏYETÏNÍN DOÖUSU
524
VE
YÜKSELÎ$Ï -
ri kalan kesiminde ne olup bittiginden haberi olmadigim göstermeye yaradi. Simdihiç olmazsa buna bir çare bulunabilirdi. Gazi, Meclis'in kapam; konugmasun yaptiktan hemen sonra, durumu kendi gõzüyle görmek için, üç ayhk bir yurt gezisine çikti. Yanma, aralarinda çegitli bakanhk ileri gelenleri de bulunan birçok kigi alrmgti. Bun1ar sosyal ve ekonomik kogullar üzerinde aynntih incelemeler yaparken, Gazi de gittigi yerlerdeki yük-sekgörevlilerle görügüyor, çegitli kurnmlan denetliyor, halka sorular sorarak dertlerini kendisine açiklamalanm istiyordu. Amact Devrimin temelini onlara anlatmak, yazi ve gapka degigikligi gibi yüzeyde kalan simgelerin altmda, halkm asil dü§üncesitu yoklamakti.
Ögretmenliktenbir
tûrlü vazgeçemedigi için, okullarda ögrencileri çekiyordu. Simflara giriyor, çok kere onu görünce dilleri tusmava tulan ögretmenler kargislada her yam dolagiyor, ögrencilere soru sornyor, kitaplarini inceliyordu. Bu kitaplardan birinde birkaç Arapça sözcüge rastlamigt1. Kitabm yazan olan Hasan Âli (Yücel) adindaki genç egitimci, maiyetindekiler arasmda bulunuyordu. Gazi onu dil devrimi üzerine görügmek için aksam yemege çagirdi. Kendisine matematik üzerine bir sürü gey sordu. Hasan Âli bu konuyla dogrusu pek' ilgisi olmadigim açtkladt. Gazi, boyuna soruyordu: 'Nokta neye derler? Çizgineye derler?' En sonunda da sordu: 'Sifir neye derler?' Nabza göre gerbet vermesini bilen Hasan Âli: 'Bunu tarif etmek en kolayi, Pagam,' dedi. 'Sizin karsimzda bana der-
boyuna
'lyi
Mustafa Kemal: ama,' dedi. 'Sifinn da önemi vardir. "Sizin kargimzda olduguma göre, ben de öyle olmahyim, Pagam.' Gazi, Hasan Âli'ninkadehini kendi eliyle doldurdu ve sofradakilerin nünde yüksek sesle: 'Sinavi kazandm,' dedi. Hasan AJi daha sonra Milli Egitim Bakanhgina atanarak õdüllendirildi. Bu görevde uzun yillar kaldi. Gazi birçok yerde konugarak halka o anla§dmasi güç demokrasi kavrammi ve buna bagh sorumluluklan anlatmaya çahyti. Izmir'de göyle konu§tu: 'Bir vatandag: «Ben gunu isterim, ben bunu isterim.» dedigi vakit bu, «Ben gunu ya da bunu yapmallyim,» demektir.' Her gittigi yerde, gerekli önlemleri hemen orada aldi, parti yöneticileri ve memurlari degigtirdi. Halk Pirkasima Samsun'daki yönetim kurulunu i§bagmdan uzaklagttrdi; Havza'da çiftçilere tohumluk verilmesini emretti; Ugak'ta geker üretiminin artirilmasim istedi; çegitli yerlerde bankalar açtirdi. Yaptigi incelemeler, ortada yagam kogullanndan dogan genig bir hog-
DEMOKRASI
DENEMELERI
525
tsuzluk bulundugunu gösterdi, hem de geçmi§teki gibi tevekküle boyun bir hognutsuzluk. Gazi ile maiyeti Îstanbul'adönünce vardiklari nuçlar özetleyen ve çegitli alanlarda düzeltmeler yapilmasim tasarlayan r rapor hazirlandi. Eundan ahnan¯ders guydu: Serbest Firkamn denedigi sittenherhangi bir siyasi reformun ilk änce halkm sosyal ve ekonomik gayip konusunda temel reformlara dayanmasi gerekliydi. ikinci bir ders de, Serbest Firkamn dagitilmasmdan bir buçúk ay son,ilmeyen
,
Ízmir dolaylarmda
Menemen'de
çikan igrenç bir dini kargagaliktan
mdi. Kürt isyam gibi bu da umisti.
bagnaz Nak§ibendi tarikati tarafindan hazirBaglarmda bir dervi§ bulunan bir yobaz grubu, Manisa'dan kalka-
k kasabayi ziyarete
gelmisti. Bunlar, namaz
kilip oruç tutarak uzun bir
döneminden geçmi§1er, incir yiyip su içerek zayiflatici bir perhize rmi§ler, arada bir de afyon çekerek tam cezbe haline gelmiglerdi. Yolda derken köylûleri de aralarma katilmaya tegvik ediyor, kendilerine silah rmelerini istiyorlardi. Kasaba meydamnda toplandilar. Elebaslari gözü bir mmüg halde, halki açikça isyana çagirdi. §eriat kanunlarimn, fesin, rap harilerinin geri gelmesini istiyor; imansiz Cumhuriyetin, Müslûman ücahiller tarafmdan ylkuacagi kehanctini savuruyor; önce Ankara'yi, sontzirhk
.
da diinyayi fethetmek için bir müminler
Çevrelerindebiriken kalabaligin
ne
ordusu toplamak istiyordu.
dugûndügü pek belli degildi. Ki-
dinliyordu. Konuynacilarm sözleri, birbagnazligi yeniden canlandirrméti. O sirada, kun kimselerde de uyuyan yamada ubilay admda genç bir subay, birkaç erle meydandan geçiyordu. sileri dagitmak için, erlere, kuru siki silah atmalantu emretti. Hiç kimse tralanmayinca, hocamn biri bagirmaya bagladi: 'Görüyorsunuz ya, kurgun evliya!' Subay arkadan bo§ bulunarak, elebasi Dervis Runlar lemedi. [ehmet'le görügmeye kalkti. Dervi§ o anda onu vurdu. Kubilay yerde kan-
isi ilgisiz duruyor, kimisi
r
içinde
rirdi. iklarda
can çekigirken,
merakla
dervig, bir testere isteyerek bagim gövdesinden
Kubilay'in bagt bir bayrak diregine geçirilerek kanlan aka aka sogezdirildi. Kudurmug dervigler de tekbir getirerek peginden gitti-
Jandarmalar, isyam tek baglartoa bastiramaymca, ordudan yardim isdiler. Askerler:gelince, derviglere ates etmekten çekinerek durdular. Anik subaylar bundan çekinecek degillerdi, makineli tüfeklerini isyancilara :virdiler; derviglerden birkaçi yere çakildi ve isyan bagka ciddî bir olay kmadan bastirilnug oldu. Derhal sikiyönetim ilân edildi; Îzmir'i de içine .an genig bir çevrede tutuklamalar yapildi. Yüzden fazla kisi, halki isyazorla degigtirmeye kalkmak' suçundan mahkei kigkirtmak ve 'Anayasay1
.
I
T. CUMHURÍYETÏNÍN
526 meye verildi.
DOÖUSU
VE
YÜKSELÌSÏ ,
Kimisi õ1üm cezasma, digerleri çegitli hapis cezalanna
çarp
tmidi. Olay gazetelerde enine boyuna ve heyecan verici gekilde anlatddi Bir buçuk ay önce dagilmig olmasma ragmen, Serbest Firka'mn bundan so rumlu oldugu imâ yoHu säylendi. Sehit Kubilay'm kahramanhgi, Türl gençligine bir ilham kaynagt olarak yüceltildi, amsina toplantilar düzenlen di. Ïsyan, yüzylllar boyunca yurtta yalmz dini degil, siyasî ve sosyal ya§a min da temelini olusturmug olan tarikallarm, Meclis'in bir kalem darbesiyle ortadan kaldirilamadigmi göstermisti. Baalar, halkm içine iglemig olduklarL yeraltmda hâlâ yagtyor, en ufak bir kivilcimla patlamaya hazn ÍÇi-n, bekliyorlardi. ÇünküMustafa Kemal'in dini reformlari yeni bir ya§ama görenegi gibi geligtirilmemig; tepeden inme ve yapay bir gekilde yerlestirilmigti. Halkin, kendi adma yapilm1§ olan devrimin gerçek anlamim kavrayabilmesi için bir, hatta iki ku.yak gelip geçmeliydi. Bu arada, devrimleri kurtarabilmek için demokrasi lâfim bir daha -agalmamak gerekecekti. Bunun yerine tek parti yönetimi daha güçlendiriza genigletiliyordu. Bundan sonra Partinin liyor ve adami', genel sekreterlige atanan Recep Peker olacakti. Sert, fakat ekilli bir despot olar Recep Bey'in politika felsefesine göre, Gazi'nin ilk zamanlarda adim' yapmak istedigi geyler, ve baski yolu ile' gerçeklegtirilmeliy'kuvvetli
'adim
'kuvvet
Aym zamanda,
Ismet Paga'mn da açikça söyledigi gibi, halkla iligkisi-
ni kaybetmig olan Parti, daha yumugak bir araç haline getirilecek gekilde yeniden örgütlendi; üst yönetim kadrosuna daha genig bir sornoluluk,
all basamaldara da daha genig bir denetim yetkisi verildi. Halkla daha yakin bir baglanti kurmak içiu eski 'Türk Ocaklari'nm yeni bir biçime sokulmass dügünüldü. Basta kültürel bir kurulug olan 'Türk Ocaklan'mn yerini, yurdun her yerinde yapuan 'Halkevleri' aldi. Bunlar politika için de kullamhyor ve Gazi'nin Halk Firkasma verdigi 'Milletin ögretmenligi' rolünû yerine getirmesine yardimci oluyorlardi. Simdi,millete yeni bir ideoloji agilanacakti: Kemalizm. Bunun·sembolü 'Alti Ok'tu: Bastaki dört ilkeye, Milliyetçilik, Laiklik, Cumhuriyetçilik ve Halkçdik ilkelerine, 1931'de Devletçilik ve Devrimcilik de eklenmisti. Bunlar birbiriyle kenedenmig durumdaydi: Devletçilik sämürücülüge Halk'
çahk yoluyla karg1 koyuyor; Laiklik, Halkçaligm sömürûlmesini önlûyor, hepsini yabanca saldirisma kargi koruyan Milliyetçilik de, yagama hizmi Devrimcilikten ahyordu.
DEMOKRASÍDENEMELERi
527
Gazi, öteden beri, harcket özgür1ügûnü kisitladiklari için, i.deolojilekarglydi. Ancak gimdi ortaya çikan sorunlarm çegitliligi ve karmagikligt zünden belirli bir doktrin gerekiyordu. Türklerin, bir yanlannda Fagizm, >ñr
yanlarmda
Komünizm vükselirken, bunlarm hiçbirine saplanmadikla-
dünyaya göstermelerinin önemi vardi. Daha esnek bir ideoloji olan :malizm bundan dogdu. Kemalizm ilkeleri, hiç olmazsa, kafadan atma u·amlara degil, fakat on yllhk siki bir gerçek deneye dayanmak gibi bir ger tagiyordu. a
Hükümet,
devlet eliyle kurulmug fabrikalarm,
devletçilige uygun ola-
k daha da geli§tirilmesi için,. beg yilhk bir plan hazirladi. Sovyet Rusya neginden
ilham alan bu planin uygulanmasi için Rus makinelerinden ve izsiz bir borçtan yararlamldi. Ancak Mustafa Kemal, bunun sosyalist kumlara dayanmadigmi belirtmeye önem veriyordu. Komünizmin, amacim verdigi sözü gerçeklegtirmedigini söylüyordu. Liberalizm de ölmügtü. irk Devletçiligi ikisinden de aynhyor, devlet denetiminin yanistra özel rigime de yer veriliyordu. Iyi ya da kötü, devletçilik hiç olmazsa ülkeye yararh endüstrileri kurayi bagardi. Yalmz, yurdun ve degerli dogal serveti olan tarm alamnda, Ancak, Îkinci Dünya Savagimn bulutlan ufuki basanyi gösterememigti.
belirmeye bagladiktan sonra,
incelemelere dayanan' bir tarim poikasma acele ihtiyaç oldugu, aynca köylüye toprak dagitilmasi ve kimsea topraksiz kalmamasi gerektigi anlagilabildi. Yeni ekonomi politikasi ile birlikte, yeni bir politikaci ön plana çakti. da Celâl (Bayar)'di. Kurnaz eski bir Ittihatç2 olan Mahmut Celâl, sona dan Mustafa Kemal'e yanagmi§, saygi göstermigti. Izmir'de banka meurlugu yaparken, Gazi ona, Cumhuriyetin bankacihk sistemini örgütlee görevini vermisti. Ondan: 'Bir çuval altin verdim, bana bir banka verdiye söz ederdi. Mahmut Celâl simdi,Îktisat Vekili olmugtu. Mustafa smal bundan sonra, zaten hiçbir zaman ciddi gekilde ilgilenmemig oldupolitikasim, Bayar'a birakti ve bütün dikkatini, dig politika L CEOnomi ',
.erinde
toplads.
'ciddî
ELLÍALTINCI Türkiye'nin
BÖLÜM
Dünyadaki Yeri
Bati dünyasina kafastada tasarladigi bir biçimde tamtmays ummun, ama bagarisizhga gun
demokrasiye uyYine de Türkiye'nin, egemenligini bir devlei ve sorumlulugunu olarak, bu dünya içinde yerini almasmda kararhydi. Dünya çapinda bii devlet adam2 oldugunu elle tutulur, gözle görülür bir gekilde ispallamas gerekiyordu. 1930 yillarimn Avrupasi için, tek parti diktatörlûgü kavrami. lúç de yeni bir §ey sayilmazdt Yeni olan ve simdiTürkiye'nin kompularm göstermesi gereken gey, dünyada Hitler, Mussolini ve Stalin'in diktatör1üklerinden büsbütün ayn, banga içtenlikle inanan, bagka bir ülkeye karg: hem siyaset, hem de toprak bakmundan hiçoir art niyet beslemeyen bia parti diktatörlgüriün bulunusuydu. GAZI, Türkiye'yi,
ugrannsti. kavramig, özgür
.
Mustafa Kemal=in parolasi, 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tu. Güttügü siyaset, barig içinde birarada ya§amak politikasiydi. Türkler, bütün nygal milletlerle dostturlar. Geçmigteki fetih isteklerini de, eski dugmanliklarm da topraga gömmüglerdi. Kafalannda ne ellerinden çikan yerlerin ger ahnmasi, ne de suurlarm düzeltilmesi gibi dügüncelere yer veriyorlardt Gazi'nin Hariclye Vekili. Türkiye'nin dig siyasetini göyle tammlam1§L1 'Türkiye'nin bagkas2mn bir kan§ topragmda gözu yoktur, ama kendi topra mdan da bir kangim bile feda edemez.' Bütün diktatörlük rejimleri içinde, yalniz Türk rejimi, geni§1eme de· il de, daralma siyasetine dayamyordu. Mustafa Kemal, daba 1921'de 1
bir gün Gazi'ye, eski Ímparatorlugunun Bir Macar diplomati bagina gelenlerder üzüntüyle söz etmig, ama kargiliginda hiçbir sempati görmemigtir, Macar: 'Sizin ço cuklariniz yok da ondan,' diye itiraz' etti, Gazi: 'Bütün Türkler benim çocuklanmdir, diye oevap verdi. Sonra: 'Dinleyin beni,' dedi, 'Evet eiendim, ben de Makedonyah yim. Ama h]çbir toprak isteëinde bulunmuyorum.'
TÛRKÏYE'NÍN
529
'ŒRÏ DÜNYADAKÏ
I-
simrlantmzi tanimallyiz,' demi§ti. Türkiye'yi, büyük bir ülke haliufaltarak getirecekti. Türkiye Cumhuriyeti sadece, toprak 6ütünlügü özgürlük pegindeydi. Buna karythk Tûrkiye, Batt dünyasma, Dogunun dikeli bir kesiminde bangçi bir bölge sagliyordu. Yeni bagunsiz Cumhuet, Dogu ile Bati arasmda, bir istikrar unsuru olacakb. olduBu yüzden Türkiye'nin, Bati Devletleri, Rusya ve komgulariyla ülkeleriyle de Balkan olan Arap ve angibi, birer eski Osmanh vilâyeti malar yapmasi gerekiyordu. Her geyden önce de Milletler Cemiyeti ile rustlûk içinde, §üpheye yer barakmayacak bir isbirligi yapmak gartti. vrimci bir devlet olarak, Türkiye, anlagmalanna bagli kalmaya iki kat (kat edecek, bazen vaat ettiginden daha azim degil, daha çogunu veresonunda Ingiltere ile bu §ekilk itibanm saglayacakti. Musul anlagmasi bûsbütün ban§maYunanistan'la vanlmigt1. Simdide sira, bir bangmaya gelmisti. Lozan'da varilan anlagmaya göre yaTûrkiye ile Yunanistan.arasmda arasinda bir dostluk paktina yol açûlke lan nüfus degigtirme iglemi, iki Yunan bir savag gemisiyle Türkiye'yi ziyaBunu, 1930'da Venizelos'un kargilampi iyi düzenlenmig, gehir, YuAnkara'da ti iziedi. Venizelos'un donatilmisti. Ama, kabina kordelâlarla ln bayraklanyla ve Rumca yazih kadar içten degildi. Ïsyeteri gösteriler imaz Yunan Bagkamna göre, bu sicak gekilde kargisporcular1mn daha Türk et Pa§a'ya, Atina'ya gelen Pa§a tathhkla, Yualamadt. Ismet söylemekten kendini nmig oldugunu verdi. cevabmi Hem onlarira üloldugu mhlarm daba sicakkanli insanlar degildi. ugranug gibi, saldmya ssi, Türklerinki Bununla beraber, Venizelos'un geliginin Cumhuriyetin de yildõnümürastlamasa serefine,Ankara Palas'ta büyük bir balo verildi. Hariciye ekâletinde bir ziyafet düzenlendi; Gazi, bu yemekte, çok negeli göründü. resmi ya irlikte askeri bir geçit töreninde bulundular. Gazi ile Venizelos, ki, Veanlagruglardi. O kadar birbirleriyle çok iyi 1 özel göriigmelerinde gitti. Bu kadar atacak ileri ülkeyi bir birlestirecek tasari tzelos,ortaya iki Gazi, geçmeden çok Aradan Ronu§tular. zaman roje üzerinde de bir sure cami olan ski dinî dügmanhklari da bir yana birakb ve beg yüzyildan beri cyasofya'nin, Yunanhlann umdugu gibi, çan seslerinin tekrar duyulacagi yakmhibi kilise haline degilse de, Türkiye ile Avrupa arasmdaki kültür verdi. sokulmasma gekline izin müze mm bir sembolü olarak, pakt Türk-Yunan paktmdan önce, Ïtalya ile Tûrkiye arasinda da Mussolini'nin yillar ilerleyip de emnzalanmigti. Bu pakt, 1930'dan sonra niteligi çizgisi bir kar§i simr savunucu eryalist emelleri kesinlegince ona :ndi
,
,bir
Ataturk
|
F. M
.
T. CUMHORÏYETÏNÏN
530
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÏ «
kazandi. Sivil bir diktalör olmak için üniformasun çikarm2; olan Gazi, Duasker rolüne çikmig bir aktör gibi, asker liniformast giyip caka satar bir sivil olarak görüyor, ona karsi hiç saygt beslemiyordu. Görünüge göre, Mussolini, ergeç istilâci bir Sezar rolüne heveslenmekten kendini alamayacakti. Dostlanndan birine: 'Günün birinde kendi milleti tarafmdan asdacak,' diye öngörüde bulundu. Bir gün Çankaya'daMussolini'nin elçisi, ülkesinin Antalya bölgesi üzerinde yeniden öne sürdügû isteklerden söz etmisti. Gazi, onu hiçbir gey söylemeden dinledi. Sonra birkaç dakika izin isteyerek odadan çikti. Döndügü vakit, Cumhuriyetin ilânindan beri ilk olarak, sirtma büyük Maregal üniformasini giymi§ti. Ses çikarmadan yerine oturdu vo: 'Simdi devam edin, lütfen' dedi. Susmak sirasi Büyükelçiye gelmigti. Öte yandan, Firka Genel Sekreteri Recep Peker, italya'ya yaptiga bir geziden dönüsünde, Gazi'ye bir rapor sunmustu. Bunda fasist sistemi vüyorve birtakim ayrintuarla Türkiye'de de buna benzer bir hükümet gekli uygulanmasini öneriyordu. Gazi, rapora baktiktan sonra: 'Bunlart ben õldäkten sonra yaparsimz,' diyerek geri verdi. Hitler'e gelince, Gazi bu konuda, Nazi aleyhtan bir Alman dostunun söylediklerini yerinde buluyordu. Buna göre kendi diktatörlägü bir milleti kölelikten kurtarnus,. Hitler'in diktatörlügü ise, özgür bir milleti köle haline ge tirmi§ti. Mustafa Kemal, Alman Diktatörünü bir seyyar tenekeciye benzelirdi. Mein KampPI okuduktan sonra da yabaniligi ve delice dusünceleri kargismda midesinin bulandigim' söylemisti. Eu yûzden Almanlar, verdikleri uzun vadeli kredi ile beg yllhk plan için yaptiklari demiryolu malzemesi yardimi kargihgmda, Tûrkiye'den hiçbir gey koparamamiglarce'yi,
.
'dilinin
Ama, diktatörlerin arasinda en gerçekçisi olan Stalin'e gelince, Gazi, yùzyd sonra öteki diktatörlerin adi unutulup gitse bile', tarihin onu, yirminci yüzyilda yagarug devlet adamlarinin en önemlisi olarak kaydedecegini söylemigti. Stalin'e karsi duydugu bir saygi, onu Sovyet Rusya ile olan fligkilerinde daha da uyamk davranmaya zorluyordu. Ruslarla özellikle ekonomik nitelikte anlagmalar imzaliyor, siyasî okgamalarina kapilma'bütün
dan,
aralarinda
nezaketli
bir dostlagn sürdürüyor, ama bu dostlugun·kendisinin daha içten baglandai,, Bati dostlugundan ay1rmasma da razi olmuyordu.
Hitler'le Mussolini'nin yükselmesi, Türkiye'yi yalmz Yunanistan'la degil, Balkan ülkeleriyle de yakmlagtirdi Yugoslavya, Macaristan ve Bulgaristan'la zaten paktlar imzalanrugtL Türkiye §imdi, Alman ve Italyan emperyalizmine kar i bir denge saglamak için, bir Balkan Antanti kurma .I
TÜRKÍYE NÍN
YERÏ DÜNYADAKÍ
531
gindeydi. Bu amaçla çegitli hükümet merkezlerinde beg Balkan ülkesiytoplantilar yapildt. Sonunda, 1934 yih baglarmda Balkan Pakti imzalan-
Bu, pel
,
.
çeki§ecek yerde, anlagmazhklarimzi ne diye diye sordu. Ortada sikici bir sessizlik oldu. gurada ki, bu Kont Athlone: 'Ekselans,' dedi, emen arkasmdan illetler hâlâ birbirlerine karsi güvensizlik besliyorlar.' Gazi, bu dügünceArkasmdan gruptakiler poker masa'Bravo! Bravo!' diye cevaplandtidi: aa oturdular. Îstanbul'a özel olarak kisa bir ziyaret yapan Yugaslovya Krali AlexIdre, Gazi'ye, bir kahraman kargismda duyulan hayranhkla baglandi ve iride bir savag çikacak olursa onun emirlerine bir er gibi boyun egecegibildirdi. Birlikte yedikleri yemekten sonra Gazi'ye, aralarmda dostluk candan istedigini söyledi ve eger bazi Avrupa devletleriain sözüIrmayi : kanmig olsaydi, Anadolu'ya Yunanhlar yerine Yugoslavlann asker çiolacagim trnus itiraf etti. Gazi, buna: 'Geçmig olsun, Majeste,'dedi. Yunan ordusu yerine denize Yugoslav ordusu dökülecekti.' Manevi Sabiha'yi iyi niyet elçisisolarak Balkanlara gönderdi. Ïlk Türk kadm pizi tu brövesini almig olan Sabiha (Gökçen), kullandigi yeni bir Amerikan unbardiman uçagi ile Balkan ülkelerinde bir tur yapt1. Türkiye'nin 'Balkan Savaglanndaki eski dügmanlan simdigörûnürde ahnmigti. 1un dostu olmuglardi. Bati smirlari yeteri kadar güven altma usya ile olan simrlan da öyle. Geriye Rusya'mn komgulanyla ve OsmanÌmparatorlugununArap vilâyetleriyle olan smirlarmn güvenligini saglaak kahyordu. Balkan Pakti, bir Dogu Pakttyla daha güçlendirilecekti. n yil önce- bu ige, Rus diplomasisi aracthglyla, Afganistan'dan baglamiginun
istça
gibi sorunlar üzerinde çözümlemlyorsunuz?
'güçlük
,
'oksa
I
IT
532
T. CUMHURÍYETÌNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏ¶Ì --
Ïran'la anlagmaya varmak, Kürt bölgelerindeki simr uyugmazhgi ve halifeligin kaldirilmasmm, îran'da uyandirdigi tepki yüzünden, daha zor oldu. Ancak bu uyugmazhklar artik unutulmustu. Iran'la bir dostluk antlagmasi tL
imzalandi. Arkasindan da, 1934'de, Îran SahiRiza Pehlevi, Türkiye'yi resmen ziyaret etti. Riza Sah,Gazi'nin.asker ve devlet adamt olarak kigiligine karsi, aralarmdaki yaradilig aynhgim geride birakan, özel bir hayranlik besliyor ve onun gibi, iki ülke arasmda iyi kompuluk iligkileri kurulmasim istiyordu. Agn Dagi çevresindeki Türk-Îran simr konusunda yapilan görügmeler bir ara bozulacak gibi olmustu. Bunun da nedeni, iki tarann da stratejik güvenlik bakimindan üzerinde durdugu küçük ama önemli bir tepeydi. Ancak bu ölü nokta iki devlet bagkammn lyi niyeti sayesinde agtidi. Görügmeler için Tahran'da bulunan Tevfik Rû.§tü'nin, Gazi'den aldig1 talimat üzerine, Iran Sahi'mnhakemlik etmesini istemesi, Iranhlan gagirtmigti. Yüksek rütbeli bir kurmay subay, haritalar getirerek, Ïran görügünû savunmak için Sah'm önûne yaydi. Ama o sirada, Sah'msöyledigini dinlemedigini ve haritaya degil, kendisine baktigru farketti. Sah,subaym sözûnu keserek: 'Beni ilgilendiren bir tek gey var,' dedi. 'O da Türkiye ile olan dostluk baglanrmz.' Bunun sonucunda, simr çizgisi, Türklerin lehine olarak, dagm sirtml izler gekilde geçirildi. Iran111arm da itibari korunmug oldu. Sah'm,Gazi'ninkinin tam kargiti olan bir kipiligi vardt. Az konugan bir adamdi. Azerbaycan'da askerden, Türkçeyi, ora lehçesiyle konugmayi renmisti. Simdi de ev sahibiyle daha iyi konugabilmek için ilerletmeye çaligiyordu. Gazi'yi, 'Biraderim,' diye selâmladi. Çankaya'dailk gecesi, Gazi'nin ahgik oldugu geç saatlere göre düzenlenmigti. Konuklar sofraya ancak akgam dokuz buçukta oturdular. Erken yatmayi seven Sah, tam saat onda, birinciyemegi bitirdikten sonra kalkarak izin istedi. Yatma saati gelmigti. Gazi, onu kaldigi eve kadar götürüp geri döndü, tekrar misafirlerine katildi. Bu arada, beklerken yemek sognmustu. Gece, bu.olaydan sonra daha neseli bir hava içinde devam etti. Sah,pokeri, teklifli konugmalardan daha çok seviyordu. Bir akgam o, Gazi ve Ingiliz Elçisi Sir Percy Loraine, Iran Elçiliginde pokere oturdular. Gazi, yeni Büyükelçiden pek hoglanmig ve daha önce de, kendisiyle oyun oynamigt1. O kez, oyun sabaha karsi bitince, gür dogduktan sonra da oturup uzun uzun konugmuglar, Îngiltere'yle Türkiye'yi ilgilendiren baghca konularla Akdeniz sorimlanndan söz etmiglerdi. Böylece aralannda özel da gerçekbir bag kurulmustu. Bu da yalmz iki ülkenin dešil, ortaklanmn yarannaydi. ten .
.
TÜRKÌYE'NÏN
YERÏ DÜNYADAKÏ
533
için masaO sirada Gazi, bir el kazandiktan sonra salonda dolagmak .an kalkmigt1, ama dönerek §ah'inarkasinda durdu ve ona Sir Percy'ye çevrelerini .arsi nasil oynamasi gerektigini gösterdi. Öteki misafirler de Gazi'ain Loraine'e göz arm2g, sahneyi merakla seyrediyorlardi. Özellikle deginerek, göyle iyiliklerine igbirliginin uluslarasi arpip bu çegit siki bir Ortak olsak oluyoruz. rakip iyi 'Bakin, ne ledigi gözlerinden kaçmamagte
ne kadar daha iyi olur.' Anadolu'yu gezdi; EskigeSah,ziyareti strasinda Gazi ile birlikte Bati gördü. Asker Lir istihkâmlarim hava üssünû, savag alanlanm, Çanakkale ahgkanhklarmin ilarak, ayn birbirleriyleiyi uyugtular. Bagka bakimlardan >lmast birtakim sikici durumlara yol açti. Özeltrende, Gazi bol bol içiyorçevresini saran büyûk lu. Izmir yolunda Ugak'ta durduklart zaman trenin Aralannda sankh, bagladi. calabalik iki devlet baskamnm ellerini õpmeye söylenmeye kargt :übbeli bir molla da vardi. Gazi, onu görünce yobazlara Jagladt? Adam hemen sarigim.çikardt, kalabaliga karigarak ortahktan kayValisinin hapse atilboldu. Ancak Gazi, tekrar yola çikmadan önce, Ugak yLkilmasmi söyledi. Erteedilip masim ve sehrinertesi sabah bombardiman büyük bir pigmansi gün bu emir, dogrulanmasi için kendisine gösterilince, hk duyarak, geri aldi. göordu ile vedalagmaya Sah,iran'a dönmeden önee, Gazi, kendisini Majestelerinin olursam, çekilecek türdü ve ona, 'Devlet Bagkanhgmdan alacaklarim umarim,' diye iltibeni ve bu subay arkada§lari maiyetlerine fat etti. halka.daha eksikti: Dogu savimmast zincirinin tamam olmasi için, bir Faysal, bundan Irak. Îngiltere 1930'da Irak'a bagamsizlik vermig ve Kral eglencelerle gelmigti. Diplomatik geçen bu ziaz sonra Ankara'yt ziyarete arasmda Irak uyu§yafet strasmda, Íngilizlerin de arac1hg1yla, Türkiye ile :imbilir
mazliklar, yoluna kondu. Kral Faysal, bir davette, bagkalarunn duymamasi ba§im için alçak sesle konugmaya ba§1am1§ti.Gazi, onun sözünû kesti ve dedi. ingiliz Elçisine dogru dostça egerek: 'Yavag konugmaniz boguna,' 'Büyükelçi yann sabah nasil olsa her geyi ögrenecektir.' 2
bir sartk ya da fesie kargilagti i zaman bazen gözü döGazi'nin bu gibi durumiarda, iligmig; febir Ankara'da davette, baktgi Mistr Elçisinin kirmizi fesine nerdi. Bir gece göndermig bir ile ve 'Krabir garson tepsi sini çikanp koymasi için kendisine elinde demigti. EIçi, herhangi bir olay: äntehogianmlyorum,' Kil!§indan unizasöyleyin. Kahlre'de duyulunca, Kral Fuat bumek için fesini kendisi çikardi ve izin istedi. Olay kesilmesi ancak iki taraf diple iligkilerin arasindaki Misir ile Türkiye na pek kizdi. matlarmin ustalikh çabasi ile önlenebildi.
534
T.
CUMHURÏYETÏNÍN DOÕUSU
VE YUKSELI§I
Ïran ve Irak'la bu çegit iligkiler kurulduktan sonra Gazi de, Balkar Paklmm Dogudaki benzeri olan Sâdabat Paktina kavustu. Her iki pakt da aslmda bir iyi niyet inancmin açiklanmasindan bagka bir gey degildi. Fakal bu iki pakt, hiç olmazsa, Osmanh Imparatorlugunun yikdi§mdan ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulugundan beri, Türkiye'de saldirga.nligm yerini barigça niyetlerin aldigmi bütün dünyaya ilân etmeye yaramigti. Gazi, çevresindeki dünyayi o kendine özgü derin bakigtyla izlerken, 11erideneler olacagma bütün açakhglyla görmûçtü. 1934'te kendisini ziyarete gelen General Mac-Arthur'la yaptigi uzun konusmalarda, gelecegi âdeta bir kâhin gibi önceden bilerek söylemisti. Yagadiklari dönemin, bir mütarekeden pek farki olmadigt kamsindaydi. ÇünküMüttelikler, yenik dev-
letlerin sorunlarim ve özelliklerini, savapn derin nedonterini hesaba katbir galipler barigi yapmigti. Amerikahlar, Wilson'un politikasindan vazgeçerek, Avrupa'dan çekilmig ve böylece mütarekenin bir bang haline gelmesini engellemi§lerdi. Bu yüzden Almanlar, eskiden oldugu gibi, Avrupa'am kaderini ellerine almiglardi. Gazi, 'Çahgkan,disiplinli ve olaanüste dinamizme sahip bu yetmig milyon insan, milli hirslarm yerinden oynatacak bir siyasî elemana kendilerini kaptirdiklan anda, Versailles Antlagmasuun kõkünden yok edilmesini isteyeceklerdir,' dedi. Savagm 1940-45 ylllan arasmda patlak verecegini önceden söyledi. Fransizlar artik, güçlü bir ordu kurmak yeteneginden yoksundular. Ingilizler bundan sonra, adalanmn savunmasi için onlara güvenemeyeceklerdi. talyania, savapn digmda kalabilecek olurlarsa, sonraki barista önemli bir rol oynayabilirlerdi. Ama Mussolini'nin ihtirasi yüzünden bunu yapamayacaklardi. Böylece Almanlar, Îngiftere ve Rusya digmda bütün Avrupa'yi iggal altina alacaklardi. Amerikalilarin tarafsizhklanm korumalan olanagt kalmayacak ve Almanlar, savag onlarm kangmast sonucu kaybedeceklerdi. Ancak savagm asil galipleri, ne Avrupalilarin, ne de Amerikahlarm bildigi, yeni politik yöntemler kullanmalan ve rakiplerinin en küçûk yanliglanndan bile yararianmalart yüzünden, Bolgevikler olacakti: madan,
Biz Türlder, Ruslarm yakm kompusu Ve onlarla bütün öteki ü.lkelerden daha çok savagnug bir millet olarak, burada olaylarm akigini yakmdan izliyor ve tehlikeyi apaçik görüyoruz. Bolgevikler, Doguda uyanan railletleri mäkemmel gekilde sömürmekte, onlann milli hirslarmi okgaylp pohpohlayarak kitteleri nasil ayaklandiracaklanna pek iyi bilmektedirler. Simdi Bolgevikler äyle bir noktaya varmiglarda ki, yalniz Avrupa için degil, Asya için de en büyük tehlikeyi onlar teykiletmektedir.3 3 Cumhuriyet'in Washington muhabiri. Ankara, 8 Kasim 1951.
YERÏ TÜRKÌYE'NiN D ÜNYADAKÏ
535
Gazi, milliyetçiydi, ama dar kafall bir milliyetçi degil; imparatorluktr Çagmmartik sona erdigini ve yerini Milletter Çaginmaldiguis görüyoru. Fakat, her geyi bir bütün olarak algilayabilen sezgi gücüyle daha da erisini, Wells'in Birle§ik Dünya Devletlerinde hayal ettigi egemenlikler arigmn geklinde bir milletler federasyonunu da gözönünde tutuyordu. Tfak çapta birtakim federasyonlarm, böyle bir geyin öncûlügünü yapabileakleri dügüncesi, ona çekici geliyordu. Bu yüksek noktaya kisa zamanda ripilemeyecegini bilecek kadar gerçekçiydi. Ancak Rusya'run bunu komüist ideolojisi kogullari içinde gerçekle§tirmeye çah§acagma ve yirminci a,plin birinci yarisi nasil milliyetçi akimlarla canlannussa, uluslararasi kunlann da ikinci yansim öyle etkileyecegine :tlerin mutlulugu birbirlerinkine bagliydi:
.
inanlyordu. Bu arada, mil-
bir bir tek vücut Ye her milleti de bu vücudun hastayerinde gerekir. Dünyanm bir gibi dügünmemiz bir parçasi hk çikmigsa, 'Bundan bana ne?' diyemeyiz- Böyle bir hastalik varsa, ta içimizde çikungcasina, bizi de ilgilendirmelidir. Bütün
insanligt
I
I
-
L
I
I I-i.
T
BÖLÜM ELLÍYEDÍNCÍ Yeni Bir Dil ve Tarih GAZÏ, Balkan devletlerinin, Ankara'da Balkan Birligi'ne hazirhk olarals yaptiklan ilk toplantiyi açarken, atalarinm hep Orta Asya'dan geldigini söylemigti: 'Karadeniz'in kuzey ve güney yollanyla, binlerce yil deniz dalgalan gibi birbiri ardinca gelip Balkanlar'a yerlegmig olan insan yigmlara bagka bagka adlar tagmug olmalarina ragmen. ashnda bir begikten çikar ve damarlannda aym kan dolagan kardeg kavimlerden bagka bir gey degillerdir.' Bu sözler, Mustafa Kemal'in zihnini iyiden iyiye kaplayan ve daha önemli sorimlan unutturmasa bile, degigik bir görünüme sokan yeni kuramlan belirtiyordu. Alfabe degigikliginin, Tùrkçenin, Arap ve Acem kahplarmdan armmasma yol açmasi oldukça dogaldi. Ancak, bunun yamsira girigilen, Türk tarihini degigtirme çabalan biraz agm görùlebilirdi. Gazi, bt iki amaç için, iki bilimsel kurum yaratti: Türk Dil Kurumu ve Türk Tarik
Kurumu. Gazi'ain bilgi dagarcini, oldukça bölük põrçüktü. Gerekirse, o da içidogan bir dügünceyi kitabma uydurmak için, arada sisada bir konuyu dane ha derinden inceledigi olurdu. Ama, sistematik olarak okumaya hiç ahph degildi. Askerlik ve siyaset konularmda genig bilgisi .vardt Ancak, gimdi huzursuzlukla üzerine egildigi dilcilik konusu, kendi alamnm büsbütün dimda kahyordu. Bununla beraber, luzh ve kivrak zekâsiyla, doymakbilmeden, bagkalanmnkafasuu degmeye koyuldu. Ne kadar dil bilgini bulduysa çevresine topladt Az sonra, Türk dilinin güzellik ve zenginligi' ve dünya dilleri arasmda lâylk oldugu yere yükselmesi konusunda kendi görüg·Ierini güçIü bir gekilde belirtecek duruma gelmistil. 'genel
.
1 Amaci, Doktor Adnan'm söyledigi-gibi, dan' kurtarmaktr.
'Türkçeyi, Arap ve Acem kapitüiasyoniarm-
I
YENÍBÌR DÍL VE TARÍH
537
Bu uzmanlarm görügü, iki ayri okulun dü§ûncesini yansit,1yordu.Bir egiliminde olanlar vardi. Bunlar, Arapsadelestirilmesi yalmz dilin bulunabilenlerin dilden atilmaTürkçe :a sözcüklerden, kargihgi ve Farsça akun ylldan beri süregelmekteydi. yirmi ki, bu yeterli buluyorlardi vardi. Bunlar büten isteyenler da dilin büsbütün armmasim 3te yandan Türkçe yeni sözcükler uyyerine sözcüklerin atilmasun, Farsça kapça ve Tûrkçe'cileri tutuyordu. sürüyorlardi. Gazi de, lurulmasmi öne Saraymm Dolmabahçe muayetoplantisi, yllhk Türk Dil Kurumunun Salofazlaydi. binden bulunanlar Açihg yapildi. toplantismda le salonunda la radyo vericileri konmus ve Gazi'nin verdigi söylev, yurdun bellibagh geiirlerinde alanlara yerlestirilen hoparlörlerle herkese duyurulmu§tu. Dele;eler arasmda dünyaca tamurus sözlûkçûlerin yarustra uzak bir Anadolu .ehçesi. üzerinde bir sözlük hazirlam1§ bir köy ögretmeniyle Sofya'dan ge.en bir Ermeni de bulunuyordu. Bu Ermeninin dil üzerindeki çahgmalan, vanda,
.im
'ari
3azi'nin
dikkatini çekmigti.
Gazi bundan sonra çogu zamamni, eski yeni sözlük ylgmlari ortasinTürkçe sözcükler' buimak, ya da Türkçe ve yabanci sözcükler arada, smda filolojik bir bag aramakla geçirecekti. Halk da dilin annmasina katilmaya çaginhyor ve yabanc1 sözcúklere bulunan Türkçe karguiklar her gün liste balinde gazetelerde yaymlamyordu. Gazi, söylevlerinde, dinleyenlerce anlagilmayan yeni sözcükler kullamyor, öyle ki kendisine karsi çok büyük bir sevgi besleyen Falih Rifki bile bazen buna sinirlenmekten kendini alaunyordu. Kendilerini Gazi'ye begendirmek isteyenler, kargisinda, gündelik dildeki Arapça ve Farsça sözcükleri bile kullamnaktan çekiniyor; bazilan da, hoguna gitmels için, yeni säzcükler ögrenip liullanmaya çaligi'arl
yorlardi.
Gazi, bir ara Viyanah bir dilcinin ortaya attigi 'Güneg--Dil Teorisi' ile ilgilendi. Buna göre ilkel insamn, günese bakarken duydugu korku ve hayranlik kargismda çikardigi sesler, sonradan sözcük halini alnugti. Bunlabaçansizhkla sonuçlann Ayan ya da Semitik köklere baglamak çabasi böylece Türkçe açikça gimdi, görülüyor, Türkçe baghhklart ile Ama migtt. AnkaTeorisinin, dillerin anas12 oluyordu. Gazi, hemen Güneg-Dil emretti ve bu konuda geni§ bir lira Dil-Tarih Fakültesinde ögrenilmesini Bu kuram, dil devrimcilerine uygun yaymlanmasim destekledi. teratürün Arapça, Farsça, Latince ve Tûrkçedeki bütün böylece geliyordu. Çünkü benzeri sözcükler Tûrk kaynagmdan çakmig oluyor ve kullamlmalarmda sakmca kalmiyordu. Ama bu kuram daha ciddi bilginlerin gûçlü elesti'bütün
bir
rileriyle
largilandi ve en sonunda birakildi. Gazi'nin, kendilerinden bu ku-
-
.I.
538
.
T. CUMHURÌYETÏNÏN
DOÖUSU VE
YÜKSELÏ$Ì
rami geligtirmelerini istedigi uzmanlar da, gözden dügmüg oldular. Kendisi de yavag yavag, girigtigi denemelerin Türk dilini bir çikmaza dogru götûrdûgünu anlamaya baghyordu.Bu da eskiden Osmanli yüksek tabakasinin kullandigi dit gibi, her Türkün anlayamayacant bir 'Enderun dili' halini almaya baglamigti. Gazi, Büyük Millet Meclisinin'açihgmda verecegi bir söylevin taslagmi okudugu vakit, mebuslarin bunu yabanci bir dilde yazilmig sanacaklarmi anladi ve bu igten vazgeçti. Böylece dilin armmasiyaseti bir yana birakildi ve sözcüklerin sadece yabanci bir kaynaktan . si geldigi dasüncesiyle dilden atilmasmin dogru olmadigi ilkesi kabul edildi. Bundan sonra, Türkçe kargihgi bulunamayan yabanci bir sözcük, 'Türkçelegmis' sayihyor ve dilde kalmast uygun görißüyordu. Böylece, Türkler, yazi diliyle konugma dili arasmdaki uçurumu kapatan ve okumasi olan herkesin anlayabilecegi sade bir dile kavustular. Gazi'nin bütün devrimleri arasinda 'Türklük bilinçini' en çok geligtirmeye yarayan da, belki -bu devrim oldu.
Bu aragtirmalar, Türkler ve Türkiye tarihi üzerinde yapilan aragtirmaIara paralel olarak yürütüldü. Gazi'nin özel sekreteri Hasan Riza Bey, bir sabah, Çankaya'danÏstanbul'a dönmü§tit Gazi'yi hâlâ uyur bulacagim umuyordu. Çünküonun geç yatip geç kalkmaya alisik oldugunu bilirdi. Gazi, uyandigi vakit, genellikle yatagunn içinde bagdag kurarak oturur, geceligini çakarmadan sabah kahvesini ve ilk sigarasim içer, kâtibini çagirtarak o günkü igleri konugur, bir gün önce vermig oldugu emirleri gözden geçirir, çogu kez de geri ahrdi. Sultanlarm kullandigt bir sözü o da benimsemigti: 'Ïçerken verilen ferman ay1kken uygulanmaz.' Sonra tira§ olur, ba-
zen masaj
yaptirir, özenie giyinir ve çahgmaya otururdu. Ama çalismasimn bir düzeni yoktu. da belirli Ancak o sabah, ortada bamba§ka bir durum vardi. Sekretere söyledigine göre, Gazi, iki gece üst ijste yatagina girmemi§ti. Yalniz kahve içerek arada bir de sicak bir banyo yaparak kirk saat durmadan kitap okumustu. Hasan Riza, onu kütüphanesinde, geceliginin üzerine robdögambnm geçirmig, bir kitabm ùzerine egilmig olarak buldu. Söyledigine bakilirsa, hiç uykusu yoktu. Oysa gözlerinin yoruldugu belli olnyordu. Arada sirada gäz 2
Öte yandan,
dile rasg ele birtalom gereksiz yabanci sözcükier sokuldu: 'Entemasyonal, ganyan, konkuripik, enformasyon,' gibi. Bununla birlikte, ifade gekli öylesine sadelegmigti ki, eski Osmanh memurunun, 'Zatlâlileri tarafindan fütuf buyurulan tekâlif ûzerinde imâl-i fikreylemek bendeniz için gerefbah; olmugtur, diye uzattigi cümleyi,
Cumhuriyet devrindeki memur, 'Tekihiniz dügünüld û,' diye toparlayabiliyordu. L Lewis. Turkey.
-G.
YENÍBÏR DÏL VE TARÏH apaklarim
539
bir tülbentle siliyordu. Okudugu kitap, H.G. Wells'in Tarihinin Ana Hatlari'ydi. Eu kitap, ona birçok geyleri açiklamisti. Bitirir bitirmez Türkçeye çevilmesini emretti. Kitap yayinlandiktan bir yil sonra da, hemen aym temelre dayanan bir Türk Tarihinin Ana Hatlari çakti. Wells, Gazi'nin en ber endigi adam olmustu; sofrada ondan uzun pasajlar okuyordn. Wells, büäk bir tarihçi ve peygamberdi; Ïngiltere'nin en büyüh dügünürüydä. Gai'nin gözlerinin önüne yeni bir tarih görügü seren adamda. Gazi'nin istedigi, Türkleri Islâmiyetin apladigi ustü ümmet' ligüncesinden kurtarip onlarda asd yurtlarma largi bir baglihk duygusu yandirmakti. Kafasmdaki sorunlardan biri de, bunu tüm clarak ele ahnan ir dünya içinde Türk tarihine uygun dûçecek bir geçmige baglamak ve öylece. Türkleri yalmz Bati'ya özgû bildigi dogru ilerleterek, Islak
)ünya
'millet
'uygarbga'
endisini
kurtulmakti. Dogu-Bati uzlagmazhgmdan üzerindeki geldigi ile insan1arm ayni kaynaktan kurami ona bu yolu irkimn tarihini böyle gene1 bir açiklaçmisti. Simdigeriye kalan is, Türk aaya uydurmakti. Böylece, 1932'de Ankara'da, Türk Tarih Kurumu eliyle bir Tarih longresi topladi. Bu kongreye Tûrkiye'nin her kögesinde tarih profesörleiyle ögretmenleri, dünyadan da bellibagh tarih bilginleri çagirildi. Kongenin gärevi, Türklerin, uygarligm begigi olan Orta Asya¯dan gelme Aryan mir bulunmakti. Orta Asbeyaz irk olduguna ispatlayacak aragtirmalarda a'da kurakhk baglaymcaTürkler de bati yönünde harekete geçerek Asya e Afrika'mn çegitli ülkelerine göç etmig, uygarhklarini da birlikte getiraiglerdi. Böylece, Anadolu çok eski zamanlardan beri bir Türk topragiydi. arasmda bir 3azi, Türklere bu dû ünceyi agilamakla, onlara irklahoprak irlik duygusu vermeyi ve böylece Batih anlamda bir yurtseverlik dügüncei yaratmayi umuyordu. Gazi'nin objektif siyasi amaci buydu. Ama bunun arkasmda kipisel ve ubjektif bir neden de vardi. Artik ya§lanmaya baglayan ve üzerine aldigi ¡i de tamamlamak üzere olan Gazi'ye özel bir mistik gerekiyordu. O, bir am ile vatamm kurtaran, devrimleri yaratan bir eylem adamiydi; herkein gõrdügü, anÌadigt somut bir gekil Ama, bir de, daha derin olan öbür am vardi: Çankayasirtlarmda at ûzerinde dolagir, ya da aksamüstü elleri · ebinde, arkasmda köpegi, omuzlan egik, çiftliginin korusunda gezinir.en, eylemden kurama dogru yänelen, tek bagma, yalmz bir adam. Bu da, lügûnceleriylebag ba§a kalmig bir adamm daha sisli bir hayaliydi. ÖyleanVells,
boyuna tedirgin eden
540
T. CUMHURiYETÌNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSEL϶Ï
lar oluyordu ki, dügüncesi, artik hareketsiz geçen günluk yagaylgimn simrladõrt duvari arasinda hapis olmug gibi geliyords ona. Hari ve Anadolu'nun yalini besleyebilmek için, gündelik hükümet igleri, yurdun çorak ve nykuh steplerine baglamp kalmig sert insanlari, çevresindeki evet efendimcile3 ve her sözûne kafa sallayan entelektuel bozuntular diguida daha degigil bir geye ihtiyaci vardi. Insanlarla yakinhgi giderek azalan, yetistigi topraga kargi duydugt sevgiden bûyük sevgi bilmeyen bir adam. Kimdi, nereden- geliyordu? Bunun cevabim verecek olan, belki de tarihti; bütün imanhšm yurdu olan bia Ir· yerden, dûnyano dört bucagma çegitli kollanm uzatmig bir irkm kmm- insamn dinî tasalardan uzak oldugu bir çaga kadar inen taribi. Amerikan Büyükelçisi SherrilPe söyledigine göre, Türkler daha ilk zamanlarda, tipki kartal gibi bakiglan keskin, uçar gibi h1zh, väcutlan da kagelen maddi, manevi herhanfalan kadar güçlû insanlardi. Çevrelerinden gi bir baskidan tedirgin olurlardi. Dogduklan yerin kapalihgina, uzakligina bundan dolay1 isyan etmislerdi. Dünyaya bu yüzden yay1hmglar, hep-ay· irklarla dõvügmüg, kaynagrmy, ama onlan her zam kökten gelen baska -kendi
man kendi uygarhklanndan atalan, Türklerdi?
|
yararlandinmglardi.
Kisacasi, nygar dünyamr
Böylece, o zamana kadar askerlik ve siyaset konulannda elle tutului gerçeklere bagh kalmig, irk nedenleriyle geniglemek yolundaki gerçek digi dügünceleri ve burlan doguran sakat heyecanlan güpheyle kargilam1 olan bir zekâ, hayal pesinde kogmak gibi çeligkili bir duruma dügmügtü Gazi §imdi eylem alamndan, yabancist oldugu kuram alamna yönelmi§ inanmak istedig geylere inamr olmug; kafasi ahgik olmadigi ve gerçekle· rin yangerçekler ve yachglarla iç içe girdigi bir labirentte dolagmaya bagsözde uzmanlar, garlatanlar ve Iann b. Gün geçtikçe birtakim ilzmanlar, ukalälar çevresini allyor; tarih, arkeoloji, antropoloji, kafatasçaik, kökçülük, dilcilik konulannda kendilerine uygun teorileri ortaya atiyor; kendi be· gendiklerieserleri onu aydmlatmak bahanesiyle öne siirüyorlardi.
Çankaya'dakisofra seminer masasma dönügmü§tü; tarih ve dil sorun· lan tartigihyor, arada da piir ve.mürik konulanna el atdlyordu. Kadinlani katildigt toplantilar daha resmî oluyor, bunlann çogunda Bati mûzig. 3 Bir g ün Büyükeiçi Grey'dert Amerikan yerlileri üzerinde Türk uygarliginin etkilerin gösteren bir kitap bulunup bulunrnadigp scruimuytu. Gazi'nin, Kent kelimesinin Türk. ça olduguna karar vermesi ve bundan Türkierin Ingiltere'ye de geçmig oldugu sonu· ounu çtkarmasi, bir ingilizdiplomatini oldukça gagirtmigtr.
YENÏBÍR DÏL
VE TARÍH
541
lan bir orkestra da bulunuyordu. Bu, ilericilik, uygarhk anlamma geliyorInsanatasa ve hüziin veren alaturkanm Ankara Radyosunda çahnmasi .saklanmigt1. Oysa Gazi, kendisi, bu mûzikten hoglamr ve daha samimi plantilarda alaturka çaldirarak çogu kez kendi de birlikte okur, çocukluLuda belledigi Rumeli türkülerinin çeyrek sesli gamlarim rahathkla söyrdi. Bir yabanci gramofon girketi, söylevlerini plaga almast için kendisibir makine hediye etmigti. Gazi, çogu kez, plaga garla okur, sonra sesikendi de begenerek dinler ve dostlarima da begenmelerini isterdi. Siire aynlan ak§amlarla, örnegin Yahya Kemal gibi tamamis gairler sek sesle siir okur, arada bir Victor Hugo'dan dizeler söylenirdi. Gazi, ndi de on dokuzuncu yüzyil Türk gairlerinden kalan piirleri okuyarak bu si,tallere katihrdi. Gazi, gairlere karsi içtenlikle saygt duyardi. Öyle ki, bir giirini okumasi r gün, genç gairlerden Nazim Hikmet'in, kendisinden tenince, 'Ben kabare garkicisi degilim,' diye izin istemeden masadan ilkmasi bile bu sayglyi zedelemedi. Gazi kizmadi, sadece üzüldü. Çün1, gerçekten, bu gençle §iir sanati üzerinde konugmak istemigti. Çankayagecelerinin kendine göre bir görenegi vardi ki, bu, kim geoltse gelsin degismezdi. Her geyde titiz olan Gazi, soframn iyi kurulmu§ düzeltirdi. eliyle Lasuu ister ve çok kez oturmadan örtüyü, tabaklan kendi lisafirler istedikleri yere oturarlardi. Yalniz en önemli ki§ilerin belli yer:ri vardi. Arkadan, içki gelirdi. Genellikle, taki içilir; yamrda, sindirime ardunci olsun diye sakiz leblebisi, aynca meze olarak barbunya plâkisi. :ytin, beyaz peynir bulunurdu. Ziyafet resmi degilse, bu içki fasli bazen ir saatten uzun särer, asil yemek sonra gelirdi. Ama, Gazi daha acikmalissa yemegi çogu kez geri gõnderirdi. Böylece, yemekler, gece yansma ogru bir daha isit1hp gelince, tadi tuzu da pek kalmazdi. Gazi, yiyecege ügkün degildi, ônûne ne konursa yer; en çok da, askerlikte abstiši kuru failye ile pilavdan hoglamrdi. Oysa bu, midesine dokunuyordu. Gündüzün ok az yer; ancak yumurtayi her zaman -isterdi. Diinyada kendisine tek geskli geyin dilim ekmak, bir de dostlariyla yiyip içebilmek' oldugunu Sylerdi. Simdi,çogu geceler, bu eski ve yeni dostlarla ciddi tartigmalar yalyordu, Geleneksel kara tahta ile silgi, odamn bir ucunda durur; yorgunak nedir bilmeyen Gazi, sik sik tahtamn bagina geçer, vakit ilerleL.
'bir
Gazi'nin musiki zevkinin iki dalli olmasi, b1r gün istanbul'da §u gekilde kendini gösterdi: Park Otel'e biri Bati, öbürü Dogu müzigi çalan iki orkestra ça irtmigtr. Bunlari ikide bir çaldiklanni yanda keserek dinliyor, birini susturuyor, ötekini bagiattyordu. En sonunda, yemegini bitirince, bu oyundan cant sikilmig olacak ki, gitmek için ayalokantadan ayrildi. §a kalktNe, 'Sirndi1stersen12 ikiniz b1rden çalin,' diyerek
542
T. CUMHURÌYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏ.SÏ
dikçe yorgunluklanm belli etmemek için çaba harcamak zoranda kalan koda bol bol tahtaya kaldmrdi. Diktatör Mustafa Kemaf, egitmen olmugtu. Konuklanm bir simfin ögrencileri yerine koyuyor, sofrada birbiri ardma sorguya çekiyor, onlara ögretligi kadar da kendi onlardan bir geyler ögreniyordu. Hepsinden dügûnceJerini belirtmelerini isterdi. Yalmz, aralarmdan bazilan ihtiyath davranir, ö1ekiler kadar açik konugmazlardi.Gazi, söylodiginin körükörüne kabul edilmesinden hoglanmaz, rakipleriyle çekigip onlari mat etmek zevki için bile olsa, kendisiyle tartigmalanm isterdi. Ne kadar can sikici ve ukalâca olursa olsun, tartigmadan hoglanir ve tartistig2 rakip önemsiz de otsa, onu mantigmin etmek için sabaha kadar ugra§ir, yaverlerinin gigücüyle ikna dip yalmasi için yalvarmalanm dinlemezdi. Ancak, tartigmaya artik hâkim olamadigi, ya da sabn tükendigi hallerde bile, masada kendisiyle aym dûüncede olmayanlara kizmazdi. Kendi aklima üstünlägüne öylesine güvenirdi ki, kendisinden agagi yaratiklann kusurlarim kolayca bagislardt. Uyguladigi yöntemlerden biri de, yemekte davetlilerden birine bir konu vermek ve bunu bir hafta sonra yüksek sesle açiklamasim istemekti. Bir gün, bir tarihçi, çahgmasmi okurken Gazi, sözünü kesti ve dagildiktan sonra kendisini ahkoyarak çalisma odasma götürdü. Orada denerneyi, kendi istedigi biçimde, ona dikte etti. Tarihçinin ertesi toplantida okudugu bu deneme, Gazi'nin övgüleri, hazir bulunanlarm da alkiglanyla kar§11annuklanm
'simf
di.
Gazi, bir sentezciydi. Aym zamanda iki geyi birden gören, o.tartici, 50Šukbakiglanni masada gezdirerek, kendi konugurken bile, çevresindeki çegitli lâflara kulak verir, bazen kaçirdiga bir gey olursa araya kangarak sorardi. Dügünceleri ayiklar, parça parça yan yana getirir ve herkesin kabul elmesi gereken bir sentez yaratirdi. Ama gimdi, siyaset alamm birakarak, bilirnin daha derin sulanna gõmüldegü için, bu sentezleri bagarmakta da biraz güçliik çekiyordu. Tarih alamnda bu semez, en sonunda, kendinden
bagkalan taranndan baçanldi ve Tûrklere, hem bilinebildigi kadaryla gerçege yaklagan, hem de miHi gururlanm oksayan, bir tarih saglanmi§ oldu, Gazi'nin, kadmlan özgûrlüge kavugturmak alamnda girigtigi devrimin canh sembolü Latife Hamm olmugtu. Kültür alanmdaki reformlan için de yeni bir sembol buldu. Ü1keye en gerekli olan insanlar, ögretmenlerdi. Gazi, bu yüzden yurt içiude yaptigi gezilerde ögretmen yetistirme ve egitme konusuna kargi özel bir ilgi gösterirdi. Bu gezilerden birinde Ìzmir'de Âfet admda genç bir ögretmenle tam§ti. Bir orman müfettiginin kizi olan Âfet
YENI BIR DIL VE TARIH
543
lanun, o strada, egi.t.imini tamamlamak için, ya Istanbul Yüksek Ogretten okuluna, ya da Avrupa'ya gitmeyi çok istiyordu. Gazi, ÂfetHamm asnda Makedonyah oldugu ve kendi söyledigine göre iyilik göriçin' onunfa ilgilendi. Böylece egitimini tamamlatmak ve arkadan da gretmenlikmesleginde ilerlemesini saglamak konusunda yardim önerisin: bulundu. Âfet Hanim bo öneriyi tegekkürle kabul etti. Önce Lozan'da, >nra ÏstanbuPda Fransiz Lisesinde okudu. Daha soru·a Ísviçre'de doktoram verdi. Gazi'nin bu gekilde davrampmn anormal bir yönü yoktu. Daha önce birkaç çocugu manevi evlât olarak almig ve annesine birakarak bakihp gitilmelerinisaglamisti. Bunlar, genellikle, köylerde rastladigi öksüz çoiklardi. Aralarmda Zehra ve Rukiye admda iki küçük kiz da vardi. Gazi, mlardan birini bir yelimhaneden alung, ötekini de LatiEe Hamm'la ge:n çocuksuz evliligi sirasinda evlât edinmigti. Bu iki kiz, §imdi Çankat'da oturuyorlardi. Üçüncüsüde, Türkiye'nin ilk kadm,pilotu olacak olan ibiha admda, akilli, güzel bir kizdi. Sonradan, bu manevi kizlarm arasi1, eskiden yamnda çabgmig mavi - yegil gözlü, esmer tenli, ince bir kiz .an Nebile de katilmigti. Kizlar büyüyüp de sofrasmda yer alacak ya§a geldikleri zaman, onlan sevimliliklerinin ve yeteneklerinin farlona varmigt1. Ï çlerinde hiçbirinin .aganüstü bir güzelligi yoktu; bir salon kadim gibi zarif de degildiler. Bir :git bir baba-dost-ögretmendurnmu, kizlar için belki birtakim psikolojik >rluklar doguruyor; ancak Gazi'ye muhtaç oldugu bir aile dekoru saghyor'ailesinden
·1gü
,
l
5 L
Tarih ögretmeni olacak Afet Hamm'm durumu, büsbütün bagkaydi. azi, kendisini himayesine aldigi zaman küçük bir çocuk degil, olgualugum egiginde bir genç kizdi. Bu tarihten sonra, yavas yavag evin yönetimiyde. ugra§maya bagladi. Âfet Hamm, yumagak, iyi huylu, alçakgönüllü, ddi bir ktzdi. Eve bakiyor masasinda bag köteye oturuyor, halk arasmda azi'nin yamnda yer ahyordu. Gazi'nin dügüncelerini dikkatle not ediyor, Drk Tarih Kurumunun ya da sosyal reformlarla ilgili diger kurumlarm plantilannda bimlari savunmak için çaba harciyordu. Âfet Hamm, Gazi'nin evlât edindigi erkek cocuklar da vardt. Bunlann ögrenirn masraflarmi verir. kendilerini ige yerleptirirdi. Ancak onlar kizlar gibi Çankaya'da oturmaziardi. Gazi nin izniyle, Rukiye bir subayla, Nebile de bir diplomatia evlendif er, Zehra, Fransa'da okuiken, trenden dügerek öldü. -
.
ril
--
I
544
T. CUMHURIYETININ
DOÖUSU VE YUKSELI$I
özellikle, Gazi'ye huzur veren bir arkada§ oldu Böylece, Latife Hanun'm aynhyndan beri Çankaya'dahüküm süren bogluk doldurulmu.stu. Gazi, elli yas sulannda ve hâlâ bekârdi; ama özel bir yagamdan büsbütûnyoksun olmayan bir bekâr.
i
6
ÂfetHanim,
Gazi'nin ölümüne kadar adi ile tanmmaktadir. (BibHyografyaya
yanindan bakiniz).
ayrilmadi.
Simdi,Doktor ÂfetÍnan
BÖLÜM ELLÍSEKÍZÍNCÍ Türklerin
Babasi
AZI, 1935 baslarmda, bir yandan içeride ekonomik güçlüklerin çagaldibir yandan da disarida ufuk, Roma-Berlin ekseninden gelebilecek bir [diri tehlikesiyle karardigi siralarda, Batililagmak yolunda iki adim daha :1. Eskiden aylan milâdî, ylllari ise hierî tarihe göre hesaplanan Türk
'can
,
Bu deıigiklikle birlikte, yirmi dört saatlik uluslararasi saat bölümü de kabul olundu Bununfa birlikte Papa unvani kolay kolay birakilamadi: Atatürk, bir akgam kendisidönerek: 'Ne Papa Hazretieri? Hazretleril'diyen bir Bakana Papa "Paga dernek ne, Harretieri yok. Bundan sonra bana Papa demeyiniz.' diye çikiginca, Bakan: 'Baçûstüne Papa Harretleri' diye cevap vermigti. Falih Rifki Atay'in Çankaya'smdan. Atatiirk
|
F: 35
I'-
r
--
546
T. CUMHURiYETÏNÏN
DOÖUSU VE
YÜKSELÏ$Ì
ekihle, Türk olmaktan duydugu gururu açiklayan bir soyadi aldi: ATA TÜRK. Bundan sonra, Mustafa adim da bäsbütünbirakarak, imzasim Ke mal Atatürk diye atacakti. Atatürk, gerçekten de Türklerin babastydt. Bugün haritada, Osman] Ïmparatodugunun darmadagm kontilanndan kurtulmug' yogun bir bütä olarak görünen Türkiye'yi o yaratmisti. O olmasaydi, Türkiye ancak bi parçaciklardan biri olarak kalacak, baska ülkelerin imparatorluklar1 arasi na sikigmi§, belki de bir uyde durumuna dügüp yutulmug olacakti. Atatürk Türkleri bir millet haline getirmig, yurt sevgilerini canlandtrm29, onlard: kendilerine kargi bir saygi uyandirmisti. Türkiye'ye, sürekli bir siyasî sis tem saglarusti. Simdi,ülkesinin insanlanndan; yurdunua çagdag uygarlil dünyasmdaki yerini bulmasi için ölü geçmisini silkip atmig, kipiligi ve egiti miyle Avrupa milletleriyle boy ölçüsme yetenegini kazanmig yeni bir Türl tipi yeti§tiriyordu. Atatürk, her geyden önce, bir efsane yaratnugti. Kahramanlara susa öyle bir inanç getirmigti ki, küçük bir çocugun elini olan üIkeye bu mig st kacak olsa; çocuk, -sihri kaçmasin diye- haftalarca bu eli yikamazdi. Bi: gün, yagi sorulan kocamig bir köylü kadm: 'On yedi,' diye cevap vermigti kendini, Kurtulu§ Savaginda Mustafa Kemal'i ilk gördügü gün dogmuy sayr yordu. Gençligin gözünde, sözleri kutsallagyor, yaptiklan efsanelegiyordu Bu söz ve davramplar, ile ride belki daha sayisiz kugaklara milli ülk änün yo Janu gösterip aydmlatacakti. Bu arada, gençlige bugün için yeni ve nyaric bir yagam sagltyor, yarunn temellerini atacak gäcü a§ihyordu. Bir Ingili: Dogu Bir Yakm Cromwell'i3 dedigi adam, bütün bunla yazannm 'Çagdag n on yili biraz agan bir süre içinde gerçeklestirmi ti. Bunu da, yalmz yurdu nun yararina kullandigi egilmez kigisel tutkusu, olaganüstü enerjisi ve ira de gücu, Dogu karakterlyle Bati kafasmi az rastlanan bir gekilde, benligin de birlestirmesi sayesinde elde etmisti. Ama bu yeter miydi? Kendi söyledigi gibi, bir bahçivan nasd bitki ye ti§tirse, Atatürk de adam yetistirmeyi meslek edinmig, böylece yeni dege ölçuleri olan yeni bir aydm sintf yaratmi§ti. Ama, yeni bir Türk halki yetig tirmek için zaman isterdi. Anadolu Türklerinin çogu, eskiden nasilsa häl äyleydi. Daha ilk bagtan gördügü gibi, devrimini ba§anya ulagtirmast için mil.letini kazanmasi gerekiyordu. Bunu bir süre için elde etmig; uyusuklukJarmi, kaderciliklerini, tutueu inançlano yenebilmi ti. Bu kazancim, er 3 Ingiltere-Cumhuriyetinin kurucusu olan Oliver Cromwell (1598 1658) bir ihtilâl yapmig, krallik ordulanni yenmig, Kral Charles'i ölüm cezasma çarptirtmig ve ingiftere'de bir çegit cumhuriyet ve diktatörlük kurmugtu. Çevirenin notu. -
-
.
TÜRKLERÏN BABASI
547
rici geleneiderinin
hiç olmazsa, dig belirtilerini ortadan kaldirnrak yolunkullanmigti. Ancak, bunu yaparken bir bakima bir bosluk birakm26ti;bu boglugu ancak zaman doldurabilirdi. Eserinin tamamlanmasa daha birçok on yllgeçmesine baghydi ve kendi ömrü, ister istemez, bunlan tamam]ama-
·m
yetmeyecekti. Atatürk, zaferi kazannug, ama sonucu ögrenemeden sai alanindan aynlmak zorunda kalmig bir komutana benziyordu.Savagm :11 temposuna bu kadar alismig bir adam için, bangçi bir geligimin agir nposuna ayak nydurabilmek, bir baba gibi, yarattigi milletin büyümesini tretmekten bagka yapacak bir gey olmadigin2 kabul etmek zor scydi.Ülsini uygar bir Bat2 úlkesi ha1ine getirmek çabasmi, bagkalarma miras biemak, ona agir geliyordu. Akilei felsefeden yoksun bir akilci olarak, umutsuzluga ve hayal kinkma kapddi. Artik yapacak bir igi kalmayan bir eylem adami olarak, kenti, genellikle onun yerini tutan geye, alkole verdi. Bu da vücut ve kafa dokunmaya bagladi. Atatûrk, sagligmdan kuskulanmak için ortabir sebep görmüyordu. Ìlk olarak 1928'de gelen birkaç yll sonra da dahafif bir gekilde tekrarlamig olan, kalp krizi yüzünden, tek çekindigi r kalbiydi. Kalp uzmam olan özel doktoru ona, bu yönden korkacak bir r olmadigmi söylemigti. Atatürk, içkinin yalmzca kalbe degil, bagka ivlarma da dokunabilecegini hiç dügünmeden, içkiye devam etti. Doklan da onu bundan vazgeçirmek için pek bir gey yapamadilar. Ancak, yakm arkada§lan artik Atatürk'ün eski Mustafa Kemal olmaüzüntüyle görüyorlardi. Zihni bulanmaya baglamisti. Dilcilik ve taçilik konularmm labirentinde kaybolmug gibiydi. Bir dedigi bir dedigine nuyordu. Bellegi zaylflamaya baglannsti. Günlük iglerde bir gün önce bir gün sonra unutuyordu. Sinirlerine hâkim olamiyor, çabuk siLeniyor; kafesine iyiden iyiye hapsolmug bir kaplan gibi, dügmanlarma ngu kadar dostlarma da diglerini gösteriyordu. O zamana kadar, genellikle, saldirsma dayanabilecek :te olanlar üzerinde denemigti. Ama gimdi kimse bundan kurtulamlyorBu aksam kulüpte, çatacak bir gey aranug, zavalli bir tarih profesörünü :üne kestirmigti. Her zamanki gibi yine ögretmen rolünä takmarak, çevindeki gençleri tarihten sorgnya çekti. Verdikleri cevaplardan memnurr maymca, okullarda okunan tarih kitaplanndan birinin yazan olan profe: dönerek, gençlerin egitimi yolunda uyguladigi yöntemleri fena halde di. Korkusundan verecek yamt bulamayan profesör, saghg2na ka';ligina
,im
'ledigini,
hirçmÏ1klarru,
onu,
548
T. CUMHURÌYETÏNÍN
DOÖU§U
VE
YÜKSELÏ¶Ï ,
deh kaldirip yaltaklanarak yumugatmaya çah§ti. Böyle yüreksiz bir davra métan igrenen Atatürk, herkesia igitebilecegi gekilde, yüksek sesle: 'Sei eyegin birisin! haydi git, dans et!' diye bagirdi. Profesör de hemencecik or tadan kayboldu. Eu çesit olaylar üzerine dedikodular alm1§ yürümü§tü. Bununla birlik sadece bagiri te yakunndakiler, Atatürk'ûn kirnseye kötülük etmedigini, Regit Galip adind; çagirdigim lyi bilirlerdi. Bir akgam Dolmabahçe'de, bir mebuson, Milli Egitim Bakamna yönelttigi elestiriye kizarak, sofradaa kalkip gitmesini söylemigti. Re§it Galip, bu masamn Cumhurbaskaruno
degil, milletin masasi oldugunu ve Cumhuriyet idaresinde herhangi bi hakki oldugunu söyleyerek itiraz etti yurldagin bir bagkasmi elestirmcye Atatilrk cevap olarak: 'Pekâ1â, sizi milletle bag ba§a birakalim,' diyerel sofradan kalkti. Öteki misafirler de onunla beraber kalktilar. Birkaç a; aldi. Bir akgam onu Çankaya'yadavet etti öcünü Regit Galip'ten sonra Re§it Galip, ba ma bir gey geleceginden korka korka sofraya oturdu. Ger çekten de, oturmasiyla, Atatûrk'ün iki nöbetçi çagirmasi bir oldu: -'Bu ba) yerinden kaldinp digan atml'Re§it Galip çikanldiktan sonra Atatürk, kis kis gülerek: 'Ïgte biz, Cumhuriyet idaresinde adami böyle digan atariz,' de di. Daha soara da Regit Galip'i, elestirmi§ oldugu adamm yerine Mill Egitim Bakanligina atadi. 'A Atatürk'ün bir günü bir gününe uymaz olmustu. Yakm arkadaglan, Baze caba bu aksam ne halde olacak,' diye birbirlerine sorup dururlardi. geytan kesilir, bazen de kargismda boga arayan bir boga güreaçisi gibi olm du. Gittikçe, Çankaya'da,sofradaki kadmlan bir an önce evlerine yollama ya ve sabaha kadar, erkek arkadaglanyla oturup içmeye koyulmu§tu. B: kere, yine, böyle içerken, sabalun saat beginde ata binmek istedi. Ïki yave ri, o saatte çikmasim önlemek için, atm topalladigim söylediler. Erte! gùn, bunun uydurma oldugunu anlayinca, sekreteri Hasan Riza'ya, bu il söyledi. Hasan Riza, her zamanki gibi, eir subaym iglerine son vermesini .göstea ri hemen yerine getirmedi. Ama, ertesi sabah aldigi notu Atatürk'e dedi. gülügle: 'Unutahm yumugak bunu,' bir di. Atatürk kuzu gibi . Özelliklegeceleri, huzursuzluktan kivramyordu. Bazen, birdenbire o: tadan kayboluyor; bakanlarm, 'Acaba nereye gitti?' diye telâga dügürûyo: du. Bir aksam Înönü'yä görmek istemigti. Ïstanbul'da oldugunu, gece trer le Ankara'ya dönecegini söylediler. Ani bir kararla, yolda kendisini karg lamak için özel bir tren hazirlanmasim istedi. Elde bir tek manevra lokt çiktL Sabal motiñaden bagka yoktu. Yine de bir tren uydurdular; yola
TÜRKLERÌN
549
BABASI
inönü, onu uyandirtreninin bir yan Cumhurbagkanhgi ekspresin geçebilmesi için, çevresindekilere la almmasini emretti. Bagkan ögleye dogru uyamnca, rede oldugumi sordu. O gün, aksama kadar Ankara'ya dönmedi. Be aragazeteler, kendisinin Eskigehir'i ziyarete gittigini yazmiglardi. Uyku uyuyamadigt için gece yansi yalniz dostlanm degil, yabancdari le görmeye gider, yataklarmdan kaldirirdi. Bir aksam sofrada zengin bir idamuun, haline benzettigini onun herkesten uzak durmasun padͧahm rgi iki tren bulugtuklan strada, Atatürk uykudaydi.
1ktansa,
Ikisinin de kimse yuzünü görmezdi. Eu söz, Atatürk'ün gücüne tmisti. Boyuna: Gerçekten böyle mi dedi? diye sorup duniyordu. En sokenmda, sabahin saat üçüne dogru sofradan kalkti. 'Gelin,'dedi, evine Yamndakidaldt. vermeden adamm sine sorahm.' Õncedenhaber adami kucaklayip öpttgü.nü göAtatürk'ün, r epey telãslanmiglardi. Ama çocuklanm arkadan adamm Atatürk da yataktan nce rahat nefes alddar. sevdirdi ve ona ddmp getirdi, onlan da öptü, çevresinde herkese kendini :r zaman bagh kalacak bir taraftar kazandi. Elliyle altmi§ yas ortasindaki Atatürk, esten, aileden, sevgiden yokoldukça saghyordu. La bir insandi. Âfet Hamm ona baktyor ve rahatmi evdeki ya§ammm hâlâ bir bekâr subay kantininden farki dismda, unun aktu. Gece komiklar gittikten sonra yalmz kalmca, içini bir kendine actLatife Hanim'la geçen kisa evlilik dönemi dipinLa duygusu kaphyordu. evlenmek istememi§ti. Evlilik ne karakterine, ne de meslegine uygun s, Ama, bagkalan hesabina da olsa, evlilik konusunu sik sik dügüagüyordu. ordu.'Milletin babast' olarak, çöpçatanlik etmekten hoglamrdi. Ana-baalannm evlenmelerine kargi geldigi gençler çogu kez ona bagvurur, ögüt yardun d11erlerdi. Atatürk; babayi çaginr, bu evlenmeye razi olmastm lardi. Boganmalara karyydi; boganmig kari-kocalari, muziplik olsun diylediler:
'
'gidip
yemege çagmrdt. Tamdiklarmdan biri evlendigi zaman, agu kez ona bagvurur, ögüt ve yardun dilerdi. Atatürk; babayi denetler, yatak odasrun dögegyanm düzenini elestirir, perdeleri düzeltir, özellikle igine ve banyoya dikkat ederdi. Atatürk yailandikça çocuklan daha çok sevmeye, çevresinde toplaiaktan hoglanmaya baglamisti. Bir oglu olmadigina hiç üzülmüyordu. Bir çogunlukla dejenere olduklarm söyleün büyük adamlarm çocuklarrun li§ti. Atatürk, i3stelik babadan ogula kalacak bir iktidar dügüncesine karsi 1duguiçin, oglu olmasun siyasî bakundan sakmcah görürdü. Ama, bagkasöylerdi. mmn çocuklanyla ilgilenir, oynar ve onlara Rumeli türküleri s, aym zamanda
550
T.
CUMHURÏYETÍNÌN DOÖUSU
VE
YÜKSEL1SÍ --
Ízmit'te bir okul gösterisinde, küçük bir oglan çocuk, Atatürk'e hayran hayran baktiktan sonra birdenbire kucagma atil2p onu öpmeye baglada. Arkadan, öteki çocuklar da ögretmenlerinin elinden kaçip, Atatürk'ü öpücãk yagmuruna tuttular. Atatürk, yamndaki yetiskinlere döndü: 'Görüçocuklarla ben ayni kugaktamz.' yorsunuz ya,' dedi, Çocuklarlaen çok, okuma çagma geldikleri zaman iIgilenirdi. Ogrencinin sirasma, yanina oturur, onu sorguya çekei·di. Dagarcigmda birtakim hazir sorulari vardi. Bunlar arasmda en hoçIandigi guydu: 'Fransizcada ihtilâl, isyan, islahat, ayaklamna, ba§kaldirma arasmda ne fark vardir?' Bazilarmi daha derin bir smavdan geçirirdi. Büyükeiçilerinden birinin zeki bir ögrenci olan kizim yemekte, saatlerce tarih konulari, özellikle Napolyon üzerine sorguya çekmigi. KIz, Napolyon'un Josephine'e gönül vermi.y oldugunusöyleyince, Atatürk krzdi. Bu kadar i i olan bir adamm âgik olmasina imkân yoktu. Kiza, 'Canimi siktmiz,' dedi ve konuyu degistirerek, Sezar'dan söz etmeye bagladt. Hangisi daha büyüktü. Napolyou mu, Sezar mi? Genç kiz, 'Sezar,' dedi. Sezar, kendine bir unvan aramak zorunda kalmamig, kendi adt unvan olmu§tu. Napolyon ise kendini imparator ilân etmigti. Atattirk, genç kizi övdükten sonra, 'Napolyon, ülkesiyle bagladtgi igi kendisiyle bilirdi,' diye ózelledi. Sakarya'dan kazandigi zaferin, Austerlitz'le' kiyaslanmasmdan hoglanmasa da, Napolyou'u bir general olarak çok begenirdi. Yalniz, kendi ihtirast yuzünden, Fransa'nm milli çikarlanndan çok, dünyayi zaptetmeye deger vermig oldugunn söylerdi. Napolyou'un, älkesinin iç huzuru zaranna olarak girigtigi Moskova seferini, Osmanhlann Viyana'ya saldinsma benzetirdi. Napolyon, programmm ne oldugu sorulunca: 'Sadece burnumun dogrusuna giderim; ilerleyisim bu gidiimin sonucudur,' diye kargthk vermigti. Atatürk, bunu dogrusuna» gidenler, kafalanru, Sainte-Hélène kayasma çarparlar,' diye yorumlardi. Napolyon kendisini, denetimi altma almak istedigi olaylann akigma kaptirmig; bunun sonucunda, demokrasi altung il geriye atilmigt1. Atatürk'ün. her yönäyle olmasa bile, begendigi baska bir tarihî kahraMakedonyah Büyük Ìskender'di. Bir gün Îskender'i, nian da memleketlisi kendisiyle kiyaslarken, yurdunu unutarak daha uzaklara gitrnesini' bir kusur olarak nitelemisti. Atatürk, hiçbir zaman böyle bir yanlighk yapBir gün,
'bu
'sadece
«burnunun
'kendi
madi.
Çek dilinde
4
Napolyon,
'
borguna ugratrnigh.
adi Slavkov olan Austerlitz'de, 1805) notu. Çevirenin
(2Aralik
-
Rus ve Avusturya
ordularmi
TURKLERIN BABASI Ankara
ve
551
Ïstanbul daki yabanci çevreler, Atatürk'un çevresinde bir
:Sit efsane yaratmiglardi.
Ya§i ilerledikçe, bu efsanelere daha çok fantezi bagladi. Yabancilar, Atatürk'ü eski Roma çaginda bir eglence iskenü gibi gözlerinde büyütüyor, onu kadmlara kargi bitmez tükenmez r istihast olan, doymaz ve acimasiz bir adam samyorlardi. Sözde, Çankada açik açik eglence âlemleri düzenliyordu. Ashnda bu, ilk zarnanlarda tanbuPdaki siyasî dügmanlanmn ve Ankara'daki yobazlann uydurdugu r dedikodudan bagka bir gey degildi. Ama, yabanci yazarlarla diplomatik vreler, sözde geleneksel duyarhklanm gicikladigt için, bu dedikodulari ingmaya
ymaktan hoglamyorlardi. onlarin ölçülerine gäre 'mazbut' bir hayat sürûr sayilmazdi. Birçok subay gibi o da, kadmlarla zaman zaman ve önemmeder birtakim iligkiler kurmus, bir kadim cam istedigi vakit almig, isteeyince birakmisti. Oldugu gibi görünmeyi meziyet saydigt için, içki içtiginasil gizlememisse, bu çegit egilimlerini de saklamig degildi. Sonra burtva kafahlan ve bu koyu yobazlari tedirgin etmekten hoglamr; üstelik bir evlet Bagkam için erkeklik göhretinin halk gözünde iyi kargilandigmi da :saba katardt. Bu yüzden di ardan böyle görülmesine pek ses çikarmazAslmda bu, yagayisimn pek o kadar önem vermedigi bir yamm olusturu>rdu. Nasil ki, gençIiginde iginin çoklugu kendisine evlenme için vakit bi.kmam1§sa, §imdi de yaglandikça içki, isteklerini öyle azaltiyordu. Deliinliligmda ve olgunluk çagmin baglangtemda firsat çiktikça kadmlardan acagmi almt§ti. Ama, kirkindan sonra istekleri ve gücü azalrnaya baglaig; gimdi ise bu güç azaldikça, aksine çokinug gibi bir söylenti yayilmasm-
Gerçekten de Atatürk,
.
in
hoglanir olmu§tu.
Böylece elçiliklerin yemek salonlan, kulüpler ve Ankara Palas, Atark yine gunu yapun§, bunu yapmig diye birtakim dedikodularla çalkalamr irurdu. Türkler, Atatürk'ün ne kizlarma, ne de kanlanna kem gözle bakayacagm; bilirierdi. Ama, yabanci diplomatlann kanlari, masasina çagicak korkusuyla, kizlarmi stoplantilardan uzaklagtirmaya bakarlardi. OyAtatürk bir genç kizi çagiracak olsa da, onu sözlä bir smava çekmekn baska bir seyyapmazdi. Polonya Elçiliginde gõrüp begendigi genç bir >lonyah kizdan' Allahin varhgim kamtlamasun istemigti. Evli kadmlarla muçurken, örnegin kocalartyla olan iligkileri üzerine, daha içli digh sorur sorardt Kadinlara kargi ne dereceye kadar ileri gidebilecegini iyi bilir kocalari iyi tartardi. Kocasimn kiskanabilecegi bir kadmla, hiçbir zaan flört etmeye kalkmaz ve bima pek önem vermeyen dostlanna da boyui bu çegit-gaflar yapmamalarm sahk verirdi. Yine de arasira, bir diplo.
UB
I
552
T. CUMHURÍYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÍ -
kansima,
Bagkana agin derecede tutularak bir skandala yol açtigi olurdu. Bir keresinde de Atatürk, Amerikah bir kadrun, çiftligine giderken geçtigi yolun üzerine boylu boyunca uzandigim görünce opey eglenmig, bu kadun Çankaya'dabirkaç gün misafir etmisti. Yine de, bütün kaprislerine ve ortaya aldan bütün dedikodulara kargin, yabanct diplomatlar, dig siyaset üzerindeki sapasaglam görügleri yüzunden ona kary büyük bir saygi beslerlerdi. Dil ve Tarih gibi konularda belki kararsiz olan zihni, gimdi Avrupah diktatörlerin gittikçe büyüyen tehditleri altmdaki dünya sorunlan üzerinde, her zamanki kadar canh ve kuvvetliydi. Kendileriyle, protokol simrlan digmda konu§tugu eIçileri, vakit ne kadar ilerlemi.5, hava ne kadar samimilegmig olursa olson, vatandaglanna yaptigi gibi siki bir sorguya çekerdi. Sir Percy Loraine anlatiyor: 'Bu, bazen bir soru yagmuru biçiminde, bazen de kendi dügüncelerini belirten uzun bir açiklama geklinde olur, sonra çatik ka§lannm altinda çelik mavisi gözlerinin delici bakigiyla sorgu dolu bir bekleyië halini ahrdi. Insan, zamanla, bu bakigla ne demek istedigini anlardi. Bu gu demekti: Kaçamakh davranma, erkek erkege konuguyoruz. Anhyornm, benden bir geyler gizlemek istiyorsun. Ama, evet-efendimcilikten hiç hoglanmam ve senin ne düündügünü ögrenmek isterim. Belki de bana söyleyecegin ilginç bir gey vardir, çekinme, söyle!' Atatûrk gimdi bütün dikkatini, yakmda baglayacagim önceden kestirdigi Ïkinci Dünya Savagmdan önce, Türkiye ile Bati arasindaki çözümlenmesi gereken sorunlar üzerinde y.ogunlagtirmigtt.Savaga hazirhk niteliginde olan sinir harbinde Türkiye'ye ilk tehdidi savuran Mussolini olmug, 1934 bahannda verdigi bir söylevde Asya ve Afrika'daki tarihi hedeflerini açiklarugt1. Bu açikça bir savag ve istilä tehdidlydi. Türkler buna Ege kiyilannHabegistan da gösterigli manevralarla karghk verdiler. Mussolini seferine hazirlik olarak- Türk kiyilan önündeki Leros Adasim tahkim etmeye baglaymca, Atatürk tutumunu açiklamak için kendine göre bir yöntem seçti. Bir ak§am, Ankara Palas'ta yemek yerken, yandaki masada italyan Büyükelçisini gördü. Arnavutluk Elçisi de oradaydi. Gazi; o akgam içkili degildi. Ama kendini içmig göstermek daha igine geldi. Arnavut'a dogru acayip resimler görüyorum. Neler egilerek: 'Asaf Bey,' dedi, oluyor sizin Arnavutluk'ta? Operet mi oynuyorsunuz?' Bunu söylemekle, Kral Zogo'nun gatafath ñniformalarma ta§ atiyordu. 'Hem,' diye devam etti. Cumhuriye tten ne kötülük gördünüz? Ïlle de bayruza bir kral ge çirmeye ne lüzum vardt? Ustelik, güttügünüz siyaset de çok tehlikeli; Ïtalyanlar Balkanlara sizmak için sizi maga olarak kullanacaklar.' mat
-ashada
'gazetelerde
'
TURKLERIN BABASI
Ïtalyan Bûyükelçisi söze kari§mak istedi.
Atatilrk,
553 ona döndü; sözleri-
herkesin duymasi için tercúmana yüksek sesle tekrarlatarak, Antalya'yi Elçiligi önünde gästeri yapsteyen Ïtalyan ögrencilerinin Roma'daki Türk nalarina takildi. 'Antalya bizim italya'daki clçiligimizin cebinde degil ki, liye açikladi. 'Antalya buradadir. Ne diye gelip almiyorsunuz? Ekselans Ei
karaya çikarsin, ondan sonra savaga3uce'ye bir teklilm var. Askerlerini olur.' im. Kim kazanirsa.Antalya onun Büyükelçi: 'Bu bir savag ilârn mi, Ekselâns?' diye sordu. Atatürk: 'Haytr,' dedi. 'Ben burada herhangi bir vatandag gibi konugutorum. Türkiye adina savag ilân etmeye yalnizca Türkiye Büyük Millet ki, Büyük Millet vleclisi yetkilidir. Ama gunu da kafamzdan çikarmayin duygularmi da gözyurtta§larm Weclisi,. zamam gelince, benim gibi basit inüne
alir.
Atatürk bunun arkasmdan, hesaph bo bogazhgimn sonucundan memlun alarak, otelden ayrildi. Habeg Savagi patladigi vakit; Türkiye, Ataürk'ün milletler topluluguyla i§birligi yapma kararim bir daha belirterek, M_illetler Comiyeti i3yesi s2fatiyla, Italya'ya kargi zorlayici önlemler almdilegi, Türkiye'nin, 1936'da Lozan rnasi yolunda oy kullandt. Bu isbirligi degittirilmesini resmen istemesi ile Antlasmasmdaki bogazlar rejiminin bir kez daha ortaya konmuy oldu. Bu sefer sözkonusu olan, artik bogazlarLn serbestligi degil, güvenligi sorunuydu. Bagvuru, Milleller Cemlyeti Antlagmasmin, bogaz1arm herhangi bir tehdide ugramasi balinde ortak bir daolarak yapilmigtt. yamsmayt öngören maddesine uygun Atatürk, bu bagvurunun yolunu da, zamamm da gayet lyi seçmisti. yakin dostlugun da Bunda Ïngiliz Büyükelçisi Percy Loraine'le arasmdaki bagmda, poker vardi. Atatürk, bir gün onu Akdeniz'deki birimasasi payt bogazlar bölcik as'i elinde tutan adam olarak tamrnlamis, o da Atatürk'e, gesine asker yollamak, ya da últimatom vermek gibi davramélardan kaçmbogazlarin gumasim salik vermi§ti. Türkiye'nin bagvurusu, ingiltere'nin rastladi. Almanlarin Ren bälgevenliginden opey kugkulandigt bir zamana sini almalarmdan, Ïtalya'nm da Habegistan'i istilâsmdan sonra, Cenevre'de, Türklerin silâhstz bölgeye yürüyerek, dünyay1yeni bir olup-bitti kargismda birakmalarindan korkuluyordu. Atatürk'ün, bir çözüm yolu ararken, dürüst bli §ekilde, hukuk yolunu seçmesi, Batih devletler üzerinde olumlu bir etki yapungtt. Almanlarla Türklerin 1914'teki gibi birbirlerine yaklagmasmdan çekinen Ingilizler de, Türk-Ingiliz dostlugunu koruyabilmek için birtakun ödürler vermeye hazirdilar. Bunun sonucu olan konferans, Montreux'de toplandi. Italyanlar, konboykot etmi§lerdi. Sorun çabucak bir çözüme baglandi. Türkiye her
feransi
I-
554
T. CUMHURÌYETÏNiN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSi
--
istedigini elde etmi§Li. Bogazlarda asker bulundurmasma izin verildi; eski Bogazlar Komisyonu dagatildi. Türkiye. geçmiste Osmanli Ïmparatorlugunun yapttgi gibi, bogaziardan geçigi tam olarak denetleyebilecekti. Savas zamamnda harp gemilerinin geçigini denetleyebilecek; kendird bir savas tehdidi karpsoda hissederse, bu denetim hakkmi, barig zamanmda da kullanabilecekti. Otuz hin Türk askeri böylece, 20 Tenunuz gecesi saat yirmi dottte, bogazlarin askerden armnus bölgesine yürüdüler. Baglartrada Yavuz'un bulandogu Türk Donanmasi onlari orada karyladt. 1914'te Mustafa Kemal'in bütün gücüyle, ama pek bir sonuç alamadan karsi koydugu tarih olayl,-en parlak bir gekilde artadan kaldmlmisti. Bu çöyüm, ne Almanya'run ne de Italyan'in igme gelmisti. Ama, Simdi Türkiye ile bir savasi hiç de göze alabilecek durumda degildiler. Kont Ciano, 1937 baglarinda MIIano'da yapilan bir toplantida, Tevlik Rüstä ile pazarliga girismel istemi.3, Tûrklye'nin bir ticaret anlasmasi kargihgmda Roma-Berlin mihverine uygun bir tutum benimsemesini saglamaya çahgmasti. Ancak Türk Hükümeti, 'Sadece Barig Blokuna bagli oldugunu ve bagka hiçbir blokla iligigi bulunmadigun' açik olarak bildirdi. Almanlar da, bogazlarm tahkim edilmesi ici, Türkiye ile ticaret iligkileri bulunan Krupp'a degil de, daha yüksek flyat istemi§ olan Vickers firmasma verilince, üstü kapah bir hakarete ugrami§lardi. Montreux Antlagmasmm bazi maddelerine itiraz edecek oldular. Ama Türkler, verdikleri sert cevapta Almanya'nm bu sorunla bir ilgisi olamayacagim bildirdiler. ÇünküAlmanya, Montreux Antlagmasun imzalayan devleller arasmda olmadigt gibi, bir Akdeniz Devleti de degildi. Rusya da bu anlagmadan pek memnun kalmamisti. Anla§ma, Rusya'ya bazi avantajlar saglami§; ama, istediklerinin tümü, özellikle bogazlarin savag halinde bütün yabanci gemilere kapanmasi gerçekle§memigti. Atatürk'ün politikast, bir yandan da en yakm denizci devlet olan Sovyet Rusya ile iyi geçiumekti. Bu yûzden, Ruslari hem Montreux Antlagmasi, hem de Sâdabat Pakti konularmda yatistirmak için Tevfik Rügtû'yü bir he-yelle birlikte Moskova'ya gönderdi. Atatürk'ün, Ingiltere'ye karsi dostlugunu belirtmesi için baska bir firsat çikuutti: 1936 Eylühinde Kral Sekizinci 'Edward, Akdeniz'de Nahlin yatiyla yaptigi bir gezi sirasmda. Türkiye'ye de gayriresmi bir ziyarette buInndu. Sir Percy Loraine bu ziyareti, Almanya ile Ingiltere'ain ekonomik savasta Tiu-kiye'ye kredi vermek için yangtiklari bir sirada, bir iyiniyet gösterisi olarak tegvik etmigti. Bu, kirk yil önce Kayser'in Abdülhamit'i ziyaretinden beri, Avrupah bir hükügidann Türkiye'ye ilk ziyaretti. Sir
yapacagi
L
. ..
I
TÜRKLERlN
BABASI
555
Loraine, ziyaretin resmi nitelikte ohnasim ve Kralm Ankara'ya geleek Atatürk'e saygilanm sunmasmi istemisti. Ancak bir dialenme gezisinle olan Kral bunun gaynresmi olmasim daha uygun gördü. Atatürk'ün bir m için cam sikildi. Ama, protokole körûkörüne esir almad1ş için, Krah istanbul'a gitti. Krahn yati, Dolmabahçe Sarayi önlerinde demirledi. Kral yamnda geçerek Atatürk oldugu halde, açik bir otomobille Ïstanbul sokaklarmdan kurgun camlan ngiliz Büyükelçiligine gitti. Sir Percy Loraine bumm, geçnez otomobille dola§maya ahyk olan Devlet Bagkam tarafmdan, Krala >ir iltifat oldugunu söyledi. Binlerce kisi, Kralm geligini görmek için boi,az kiyilanada gecelemigti. Pencerelerde Türk ve Ingiliz bayraklari yanya'Welcome, Edia dalgalamyordu; karanlik bastiktan sonra minarelerdeki, -ki aralarmda konuklan vard Rex' yazih mahyalar aydmlatilmisti. Kralla egienceler düzenledi. Ay migiylaay:n önemlisi Mrs. Sipson'du- gerefine Imlanan bogaz sulannda Türk donanmasirun da katildigi bir 'Venedik Ge:esi' ile Marmara'da yapilan yanglar bunlar arasmdaydi. Verilen ziyafet.erden birinde, garsonun biri, elindeki büyük yemek tabagun yere dügürnügtü. Atatürk, konugundan özür diledi: ¶u millete her geyi ögrettim de, 2pakhk etmesini bir tür1ü ögretemedim.' Kralla Bagkan. Almanca olarak yaptiklan görügmelerde, dostluk ilis
,örmeye
556
T.
NÍN DOÖUSU CUMHURIYETÏ
VE YÜKSEL
ÌQÍ
-
I
.
bir jandarma birligi gõnderilmesini isteyen Türk önerisini tartisti. Fakat gimdilik, yalmz üç tarafsiz gözlemci göndermeyi ve görügmeleri ilerideki bir tarihe birakmay1 uygun gördü. Bunun üzerine Atatürk, uzla§mazliga kendisi el atti. Parti loplantismda, iglemin yavas yürämesi protesto edilmisti. Böylece desteklenen Atatürk, Fransizlara karsi bir kuvvet gösterisine.giri.ymeye karar verdi. Saldirisim, kurnazlikla, Fransiz Büyükelçisi Mösyö Ponsot'nun, Paris'ten dönü§üne rastlatarak, özel bir trenle güney ordulari genel karargâlumn bulundugu Konya'ya gitti. Görünüge göre, orduyu güney smirma dogru harekete geçirmek niyetinde oldugu anlagihyordu. Ihtiyath Înönü, onu Toroslar'dan öteye gitmekten vazgeçirdi. Ama, Atatürk'ün bu davramgi ige yararu§ti. Fransizlar, Türklerin Hatay sirurma ymak yaptigmi ve vilayetin içinde de Türklerle Araplar arasmda çaligrnalar bagladigun duyunca telâ§a dügtüler. Bunun sonucu olarak, Paris'le Ankara arasmda, Türklerin lehine bir hava içinde, görügmelere girigildi. Sonunda yine Atatürk'ün pek sevdigi balo diplomasisi yoluyla bir anlagmaya vanlabildi. Bunun temelleri Ankara Palas salonlarmda verilen bir baloda atilmisti. Atatürk, yamnda Sir Percy Loraine ve daha birkaç kisiyle birlikte, her zaman oturdugu köpedeydi. Fransiz E1çisi Mösyö Ponsot ile egini yamna çagirdi. Biraz öteden beriden konu§tuktan sonra müzigin ve dansm durdurulmasini emretti ve elçiye Hatay konusunu anlatti. FransizTürk dostlugunu candan arzuladigmi belirttikten sonra, buna ragmen, Meclise, Hatay'i almak için söz verdigini ve bu sözden cayamayacagira söyledi. Hatay, onun için kipisel bir dava olmustu. Sorunu bu temel üzerinde Ponsot ile tartigmak için, davetliler arasmdan Fransizca bilen bir kado çagtrtarak tercümanlik yapmasini istedi. Bir yanhglik olmamasi için söyledikleri önce kâgida not edilecek, sonra Fransizcaya çevrilecekti. Vakti gelince Fransizlara kargi, Atatürk'e yardimda buluomaya söz vermig olan Sir Percy Loraine de tartigmalara ka tildi. Günegin ilk 1§1klan, Ankara Palas'in Dogu taklidi pencerelerinden içeri s2zinkadar konugmaya caya devam ettiler. Atatürk'e sorunu golilham bir ou misti, uygulanabilecek nitelikte bir çözüm yolu ileri sürdü.3 5
Atatürk, bagka bir sefer de, Karpiç Ickantasmda, bir firsattan yararianagayriresmi rak daha eksantrik bir baski yoluna bagvurmugtu. B;r masada Fransa Büyükeiçisini görünce kendi masasmdaki kadinlara ellerini havaya kaldmp, 'Hatay'i istfyoruz!' disöyledi, Manevi krzlardan biri çantasmdan küçük bir tabanca çrkaye baQirmalarini rarak havaya ate; etti. Mösyö Ponsot silah patiamasmdan ürkmugtü. Atatürk, gakaciktan polis çagirip ruhsatsiz tabanca kullandtgi için kizi yakalatti. Sonra da Inönü'ye,
TÜRKLERÍN
BABASI
557
.
oldukça hazirdt. Hatay'in Mösyö Ponsot, kendisi, böyle bir uzlagmaya ediyordu Üstelik,Adana ovakabul da am bir Arap vilayeti olmadigun o Suriyelilerin limandi. dogal bir Tiirkiye için apaçik bir iskenderun, da güçtü. Ancak Quai d'Orsay, Suriye'nin parçalanmaaurayi savunrnalari olamtyordu. Çünkübu, askeri bir çekilme anlamina ana pek çabuk razi alarña;elecekLi. Öte yandan Atatürk, Ren havzasi için bile savagi göze iyi kalkmayacagini dövügmeye ülkenin, herhalde Hatay için mig olan bir 'mour propre'unu6 gerektikollamak billyordu. Ama, yine de Fransizlann yandan, Hatay üzerinde baskisini sürdürürgini anliyordu. Bu yüzden, birmasasmda sabirli davranacakti. ken, bir yandan da konferans Ankara ve Suriye arasindaki dörtlü çapEn sonunda, Paris, Cenevre, ile sonaçlandt. Buna göre anlasma 1937 ba larinda bir rapk görüímeler, bir bagimsizliga kavutam iç i§\erinde varl2k siyasi oluyor, Hatay, ayri bir ,mda
Suriye'ye bagli kallyordu. Suriyönetecekti. Türkçe ve Arapça olmak üzere iki ye. Hatay'in dig iglerini de i§, bu anlagmamn pratik olarak nasil i§Ieyeceresmi bakimindan §uyor, yalmz gumrük ve para
dil bulunacakti.
Simdi
gina gormeye kalmigti.
.I
I
r
Hatay'i ne pahasma olursa olsun istedikterini Türk kadmlarmm istemesi için tatirnat verdi. lar adma Fransillardan 6
Özsay.gl.
bilditerek, vitayeti on-
..
I
ELLI DOKUZUNCU BOLUM Ciddî Bir Hastalik ATATÜRK,
Istanbul'da geçirdigi bülün yaz süresince rahat etmemisti. O bir turlü bandagamadQi kasvetli padigah sarays ona bir hapishane gibi geliyor, içinde sikmtidan pathyordu. Saraydan kaçoak için hep birtakim entrikalara bagvuruyor, tepedeki halk kahvesinin yam bagmda bir kögk yaptinp orada oturmayi tasarliyordu. Arada bir, kimseye,belli etmeden kaçtigi da oluyordu. Bir aksam, okul kaçagt bir çocuk gibi, erken yatacagini söyleyerek sofradan kalkmig, nöbetçilerini atlatmig ve saraydan sivigarak geceleyin ortadan kaybolmustu. Uzun bir aramadan sonra bogazda bir Rum bahkça meylianesinde bulundo. Kolunu, bahkçmm omzuna armig, Trabzonlu bir gemicinin çaldiga kemençeye ayak uydurarak dans ediyor, içiyordu. Yine bõyle bir gece, askeri okul ögrencilerinden bir grup yanlannda duran bir taksinin içinde Atatürk'ü tek bagma görünce gagrdilar. Onlarla yolun kenarma oturup askerlik sorunlarmdan konustu. Biraz sonra uzaktan otomobil ve motosiklet sesleri igitildi. Atatürk: 'Yakalandik,' diye söylendi. 'Pegimden geliyorlar.' Otomobiller gelince, iç1erinden çakan bir sürü kugkulu memur, Cumhurbagkanim ahp götürdü. Atatürk, bu uzun yaz günlerlyle gecelerinde, bogazda Marmara'da ve Adalarm çevresinde dolagmaktan ho§lamrdi. Halk, küçük Ertugrul yatim görmeye ahämisti. Bir akgam, yatla bogazm son iskelesine kadar uzandi. Kaptana, birdenbire bogazdan Karadeniz'e çikip Zonguidak'a gitme emrini verdi. Sonra karnarasma girip uykuya daldi. Yamadakiler, tasalanepey ru§lardi. Ertugrul, ince ve dar bir teltneydi, bir firtma çikacak olursa Karadeniz'in dalgalarma dayanabilecek hali yoktu. Neyse, sag salim Zonguldak'a vardilar. Atatürk, o sabah, maden ocaklarim ve fabrikalar denetledi. Ancak, <)önüglerinde firtma patlaymca, küçûk ya t, tehlikeli bir yal paya dügtü. Õyleki, tayfalar biçaklanyla yedek yelkenleri kesmek zorunda kal-
ClDD1
BIR HASTALIK
559
Jdar. Atatürk, onlarm korkularina bakip gülüyordu. Ertogrul, bogazm satin sularm tutuncaya kadar bir çocuk gibi, gramofonda bir Zeybek havasi ;ahp dans etmek istemigti. Atatürk, saraydan kurtulmak için gûnlerinin çoäunu, ya artik büynk 3ir kaphca gehri haline gelmig olan Yalova'da, ya da Florya= da geçiriyoroldugu Florlu. Plajm üstüne bir deniz köskü yaptirarak canlandtrmig ta'da, halkm arasmda kürek çekiyor, yüzme egzersizleri yaplyordu. Son zaevlat edindigi Ü1käadmda küçük bit kiz çocugunu, sarayda alduranlarda gibi da yamadan ayirnnyordu. Bu Tatar yuzlü, çekik gözlü, seburada ;u timli, afacan küçük kizi pek sever ve bir i in dogrusunu ögrenmek için, ya-
hepsinden çok ona güvenebilecegini söylerdi. Bu arada Atatürk'ün çevresinde gizliden gizliye, tatsiz bir anla§mazbim dedikodulan dolagmaya baglamisti. Bu dedikodulann konusu, inönü' ahbaplan, Ïsmet Pa§a'yi, öteden beri sevmez1erdi. Marbut ydli. Atatürk'ün bu sefahat bir aile babasi olan Ïnönü'nün.Çankayave Dolmabahçe'deki adamlar pesinde kosadece iki §ey dü§künü kipilerle çok az ilgisi vardi. Bu garlardi: Para ve mevki. Ïnönü de, onlarin bu iki §eyi elde etmelerine engel oluyordu. Öyle bir §eyi zaten Atatürk de istemezdi. O da çevresindekileri lyi tamr ve hiç kimseyi, yüklendigi sorumlulugu bagaramayacaksa, önemli bir yere atamazdi. Agizlanm kapatmak için, kendilerini ingaat iglerinde serbest birakir, sanayi giri§imlerinde biraz çahp çirpmalanna göz yuhangi yoldan mar ve ortada bir skandal tehlikesi belizmedikçe, varhklanra edindiklerini inceden inceye aragtirmazdi. Ama, Ismet Paga'mn çogu kez, bu yolu bile likadigi olurdu. Büylece Atatürk'ün çevresinde sürekli bir kisisel entrika havasi sarüp giderdi. Bunun da ba§hca konusu, Ïnönü3yeoyun oynamakti. Atatürk, bir çegit ve yönet'siyaseli uygular, rakipleri. kâh birbirine kargi kiskirtir, kâh kendi önünde bangmaya zorlardi. Dügman olanlan masasina çaginp birbirleri için söylediklerini tekrarlattirmaktan hoglamrdi. Ísmet Paga'nm dostlanna ve dü§manlanna kargi da bu gekilde davramyordu. Bazen, yamadakilerden-birini Ismet Paga'mn önunde hükümeti elestirmeye ki§kirttigi ohirdu. Bir kez de Ïnönn'nün arkasmdan, yumrugunu masaya vurarak: 'Ben istersem bir adaru elime abr, yükseklere ç1kanm. Ama o bunu anlamaz da kendi degerlyle yükseldigini samrsa, o zaman da paçavra gibi silker atarim,' demi§ti. Atatürk, gimdi çogu.zaman, bu çegit bir ruh hali içinde bulunuyordu. Saghgi bozuidukça, Înönü ile aralarmdaki önemli yaradihg aynhimdan dogançeki§meler de artmaktaydt ikisi de birbirlerini, kargilikh olarak, igneliyor ve ikisi de bundan alimyordu. IsmetPaga, Atatürk'ün kaprislerine, vendaktlerin
'böl
.
I.
560
T. CUMHURIYETININ DOÖUSU VE YUKSELISI
killerini elestirmesine, kabineyi hesaba katmadan omirler vermesine içerliyordo. Gittikçe, Atatürk'ün birbirini tutmaz hallerini ve tagkmliklarim çekemez olmus, sabri tükendigi zamanlarda bu derdini birkaç kisiye açiklamisti. Onlar da bunu Atatürk'e yetigtiriyorlardi. Atatürk, yillarca, Inönü'nün ince eleyip sik dokumasma, bilgiçlik taslamasina, karar vermekleki yavaghgina gör yummustu.- Ama, Îsmet Paga'mn bu eksikleri, kendisine yönehtigi elestirilerie birle§ince, artik Atatürk'Em sinirine dokunmaya ba§la-
Ïnönü'nün kisitlayici ekonomik siyaseti, çok kiginin kendisine kary cephe almasma yol açmigti. Ama, Atatürk'le aralarindaki gerginlik en çok, dig siyaset konularmdan kaynaklaniyordu. Ïtalyan deinzaltilan kendilerine Ïspanyolsüsü vererek Akdeniz'de ticaret gemilerini batirmaya baglaymca, Türkiye de, Atatürk'ün talimati üzerine, Nyon Konferansmda bu korsanhk olaylarma kargi kurulan uluslararasi devriye kuvvetiyle igbirligi yapt1. Ismet înuun,.Ïtalyanlarla savaga yol açabilecek böyle bir anlagma yerine, her milletin kendi karastlanm denetlemesini daha uygun buluyordu, Buna sinirlenen Atatürk, bandan sonra gitgide Ïnönü"yüçigneyerek dogrtidan dogruya Tevlik Rügtü ile i§ görmeye bagladi. Ïsmet Paga'nm Hatay iginde de fazla ihtiyath davranmasina içerlerni§ti. Hükümet, Türkçenin, resmi dil olarak kullam1masi konusunda Israr edilmemesini uygun gõrüyordu. Atatürk, ÏstanbuPdan Ïnönü'ye telefon ederek, bu öneriyi kesin bir gekilde reddetti. Ïkisi arasmdaki gerginlik, bir aksam Çankaya'dason haddini buldu. Tuhaftir ki, olay önemsiz bir konudan, bir bira fabrikasim ilgileadiren ekonomik bir sorundan çikmisti. Inönü, sinirlerine häkim olamayarak: 'Bu ülke daha ne kadar bir sarhas masasmdan idare edilecek?' diye parladi. Atatürk, sâkin sâkin: 'Seni bu mevkiye getirenin de bir sarhos oldugunu unutuyorsun galiba,' dedi. Konugma, bundan sonra daha az tehlikeli konularda, ama sikici bir gekilde devam etti. Ïnönü gittikten sonra, Atatürk kizginhgim açiga vurdu ve onu Meclis'e gikâyet edecegini söyledi. Kendisini bundan vazgeçirdiler. Ancak, Bagbakam degistirmek sirasi geldigi anlaphyordu. Atatürk, crtesi gün trenle resmî bir yurt gezisine çikacakti. Ïnönü'yü özel kompartimamna çagirdi; birkaç hafia resmi bir izni' almastm önerdi; bu arada Basbakanhga bagka birisi vekâlet edecekti. On dört yll çahytiktan sonra, böyle birdenbire bir kenara itilmek, son zamanlarda zaten birçok tatsiz alaylarla kargilagtmg olan Îsmet Înönü'ye çok dokundu. Yolculuk süresince Atatürk'e, kararmdan caymasi için, pigmanhk tezkereleri yolladi. Ama, Atatûrk, bunlara cevap vermedi. Aldigi karar kesindi. 'saghk
CÏDDÎ BÍR
561
HASTALIK
ismet inönü'niinyerine, son zamanlardaki gözdesi Celãl Bayar's getirBayar, ekonomik alauda daha yumusak bir devletçilik taraflislydi. BagikanLk görevine, epitlige daha uygun bir vergileme düzenini ve yeni bir :g yllhk plain öngören bir ekonomik programla bagladi. Ne var ki, Bar, Inönü gibi akli ige cren bir 'Kurmay Bagkam' olmaktan uzakti. Atark az sonra, eski Ba§bakamm aramaya bagladt igleri Celäl Bayar'm elinylegüvenle birakamiyordu. Bayar'm, Bagbakanhga geçiginden birkaç fta sonra yüzünün yorgun halini gören bir kadm dostuna: 'Bizim yeni igbakan yúzünden geceleri rahat uyuyamiyorum ki! diye yakmdi. Inönü özel dostlugunu bozmadi. Ismet Paga, arada strada Çankaya'yagelir, riikte yemek yerlerdi· ciddi gekilde hasta oldugu anlagildt. Ufukta 1937 kiginda, Alatürk'ün liren sava§la ugragan kafasi, hâlâ zaman zaman derin bir sezgi gücd gösrlyordu. General Gamelin için 'Bu çegit adamlar is bagmda bulundugu mahkûmdur,' yikilmaya umutsuzlugunu diye Fransa belirtmigi. Marece Nasrettin benzetlyordu. Bir Hoca'mn tûrbesine ön duvan, kanot Hattmi, sinda da koca bir kilidi vardi ama, her yam açikti. Cani isteyen arkasmin dolagabiliyordu. Ekim sonunda, Cumhuriyet'in yi1dönnmü dolayisiyla :r yd oldugu gibi duzenlenen toplantida birkaç saat yamnda oturan Sir :rcy Loraine yine göyIe yaziyordu: 'Bu, Atatürk'ün zekâsini bir noktada plamak konusunda akla hayret veren yetenegini görmek için bulunmaz yeni gelen herkese ya söyleyecegi, ya da ondan ögrer firsatli. Çevresine cegi bir §ey vardi. Her sözü belirli bir amaca yönelikti; insan bunun alidaki sarsilmaz maksadi ve yorulmaz ara§tirma istegini görebilirdi. Budegil.' L, isterseniz aragtirma diyebilirsiniz, ama sorusturma gerek vücut, gerek kafa Bununla birlikte, son bir iki yilda Atatiuk'te llammdan yorgunluk belirtileri görälmügtü. Ba§1 agnyor, eskiden oldumdan daha çok ügnyordu. Digandan bakilinca da yaglandigt belli oluyorI; cildi soluklagmig yuzijnün çizgileri daha derinlegmig, saçlari dökülmügGöbek sahvermigli. Harekelleri de savruklagmisti. Enerjisi azalmaya t§hyor, uyku ilâçlan alarak ögleden sonraya kadar uynyordu. Uykudan yieskisinden : erken daba içmeye oturuyor, ama yemegin yorgun kalkiybr, nunda canhhp yine tükenmi oluyordu. Az yürüyordu. Dolmabahçe Sararia bir asansör koydurmustu. Her zaman, oturmak için bir bahane arlyor, Lzen bagdag kurup yere çömeliyordu. iki kez grip olmug, zatürreeden çenmeye baglamisti. Bir gün doktoru, kendisine daha iyi bakmasim ve dai az içmesini ögüt verdi. .
.
Atatürk
/ F:
36
I;
T. CUMHURiYETÏNiN
562
DOÖUbU VE
YÜKSELÏSÏ
baglannda Ankara'dan Yalova'ya gitti. Orada Kaplica doktoru kendisini muayene etti.2 Bacallarmda kaginblardan yakimyor, banyolari lyi gelecegini umuyordu. Doktor, kendisine karacigerinin buyümüg ve sert legmig oldugunu, kagintima da yedigi yemekten ve en çok da içkiden iler geldigini söyledi. Arkadan özel doktoru da ayni teghisi koydu. Bunun çare si dinlenmek, ylyecegine dikkat etmek ve içkiyi azaltmakti. Hele, anasoi kokulu raki, özellikle zararliydi. Bir süre için daha az içti. On gün sonra kagintilar dinmisti. Atatürk, daha önce kararlagtird i gibi, Bursa'ya gitti. Ali Fual (Cebesoy) da onunia birlikte geldi. Atatürk'ün kendif erlyk 1938
.
içinde, ötekilerden daha yumusak tabiath oldugu için çaustigi arkadaglar oydu. Atatürk, Refet Paga'yla da barigmig, ama es· dönen yalmzca yuvaya ki ahbapliklan bir daha canlanamamigu. Raul' Bey, sürgünden döndüklcI sonra, Halk Partisi ileri gelenleri, Atatürk'le barismasuu önlemislerdi. Kâ· zirn Karabekir, çagrisi üzerine, Türk Tarih Kurumu'aun Istanbul'da yapti i bir toplantlya gelmig ama, aksi bir rastlanti yüzünden birbirleriyle bulu· amamglardi. Bòylece, Atatürk'un gençlik arkadaglarmdan, Simdi yamada yalnizca Ali Fuat Paga kalmisti. Atatürk, Bursa'da yurt gençligine uyarici bir söylev verdi. Bu söylev ilerideki genç kugaklar için, kutsal bir parça degeri kazanacakti. Gerçek· ten de Alalürk,. gençligi, gelecegin bekçiligirie atiyordu. 'Türk genci, inlalâplarm ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunlaru lüzumuna, dogruluguna herkesten çok inanmittar: Rejimi ve inla lâplart benimsemi.itir. Bunlan zaylf dügürecek en küçõk ya da er polis büyäk bir Iaparti ve bir hareket duydu mu; bu memleketin vardir, jandarmasi vardir, adliyesi vardir, ordusu vardar demeye cektir. Hemen müdahale edecek, elle, tagla, topla ve silahla, nes varsa onunla kendi eserini koruyacaktir. Polis gelecektir, asil suç lularl birakip suçlu diye onu yakalayacaktir. Yine, 'Polis henüz in kilûp Ve Cumhuriyetin polisi degildir,' diye diigünecek, läkat ask yalvarmayacaktir. Mahkeme onu mahkûm edecektir. Yine dügüne cek, 'Demek adliyeyi de Islâh etmek, rejime göre düzenlemek 15 zim,' diyecek. Onu hapse atacaklar, kanun yofundan itirazIar yapmakla beraber... Meclise telgraflar yagdirip hakh ve suçsuz ol dugu íçin tahliyesine çahgmasma, kaylrilmasmi istemeyecek... Diye cek ki: 'Ben iman ve kanaatimin icabmi yaptim, mü dahale ve hare ketimde hakhyim. Eger buraya haksiz olarak gelmigsem, bt i
Dr Nihat Regat Belger,
(Çevireninnotu )
CiDDÎ BIR HASTALIK
563
haksizhgi meydana getiren sebep ve ûmilleri düzeltmek de benim Lytebenim anladigim Türk genci ve Türk gençIfgi? Bu uyarma okunmasi alti gün süren Nutuk'undaki peygamberce sonuyansitiyordu. Atatürk'ün, orada ileri sürdügü ihtimal guydu:
.
Tazil'emdir.'
'Memleketin
içinde iktidara
-
sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hat-
tâ hiyanet içinde bulunabilir. Hattâ bu iktidar sahipleri menfaat-
lerini, müstevliferin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap dü,ymüg olabilir. Ey Türk istikbalinin evlûdi! Igte; bu ahval Ye gerait -içinde dahi, vazifen, Türk Ïstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktir! Muhtaç oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda, mevcuttur!3 Atatürk,
Bursa ziyaretinden dönü§te, vapurla Mudanya'dan aynliryemekte birden fenalagt1. Yüzü sarardi, sancisi tuttu. Ali Fuat Paga, idisini 1,
yatmaya zorladt Atatürk, toplantuun,Ali Fuat Pa§a'mn ev sahipaltmda devam etmesi garttyla gidip yatti. Ama kimsede eglenecek hal mamigt1. Gece yarismdan az sonra, Cebesoy'u kamarasma çagirdi ilâç vermig, sancisi azalmigt1. Atatürk, artik uyuyabilecektor, i umuyordu. Ama, ona hastaligi uzun sürecek gibi gelmisti. 'Yatakta kaak olursam, camm çok sikilacak. Yammda ancak senin gibi arkadaglar rsa, bu sikmtiya dayanabilirim,' dedi. Gemi, sabahleyin Dolmabahçe'ye geldigi vakit, Atatürk daha iyi görüO aksam, K211çAli ile beraber Park Otel'e yemege gittiler. Penenin yanmda bir masada, sabalun saat dördüne kadar oturdular; ügümebaglaymca kalktilar. Ertesi gun Atatürk'ün ategi çikti, zatürreeye yakamigt1. Bir haftadan fazla bir süre yatakta kaldi. Daha büsbütün lyi olmaAnkara'ya gitmek için israr etti. Yüzünü gören dostlar halinden korklardt. Çokbitkin görünüyordu. Ayakta zor duruyordu. Bacaklannda ve mudaki kizartilardan yakirayordu. Yunan ve Yugoslav Basbakanlar gene verilen bir yemege geç geldi. Burnu kanarms, zor durdurulabilmisti. burun kanamasi, akcigerdeki bozukluktan ileri geliyorsa, tehlikeli bir sti demekti. _kendisine
'ordu.
söylevin gerçege uyguniugu, sonradan tartigrna konusu olmug; sonunda Türk Tah Kurumu, 24 Ekim 1966 günû aldigi kararia yukaridaki sözleriri Atatürk'e ait olduunu onaylamigtir. Yalniz, Kurum, söylevin, tarihini Subat 1933 olarak göstermekte-
lu
Ir. notu.) (Çevirenm ler iki hitabenin de sözleri, 1960'da,
Demokrat
Parti hükümetini
bagmda, Celâl Bayar'la Menderes'in bulunduk-
devirmek ve yerine, gegici bir askeri rejim getirmek onusunda 6üyük rol oynamig ojan ülke gençligine ilham kaynagt olmugtur. LTI
.
T. CUMHURÏYETÏNÏN
564
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÍ'
Kendisini muayene eden Türk doktorlan, bir de bir yabanci doktora kargydL. Ha gõrmesini istediler. Atatûrk, bir yabanci uzman getirilmesine ç1km16tL Hastaligunn digarida duyulmasi, igin çE tay iginde yeni bir pürüz Fissinger'i ge zümüne engel olabilirdi. Ama en sonunda Celâl Bayar, Dr. Ankara'ya gelip Atatürk' tirmek için kendisini ikna etti. Fransiz uzman, görünce derhal siroz teghisi koydu. Türk halk dilinde, bu hastahga tutular yutmug derler. Arkadaglan Atatürk'il yiyip bitiren geyin b lara canavar oldugunu simdianhyorlardt. Atatürk, doktorlannm sözünü dinlese belki iyi olabilecekti. Fissinge: oldukça iyimser görünüyordu. Atatürk'e: 'Sizi lyi ederim,' dedi. 'Ama il savaglar kgzanan bi önce siz kendi kendinizi iyi edeceksiniz. Siz, büyük sizin kometanimz benim. Siz d yük bir komutan olabilirsiniz, ama gimdi gitmi: bana yardim etmek zorundasunz.' Bu benzetme, Atatürk'ün ho una sözünä dit ti. Ne istenirse yapmaya söz verdi. O zamana kadar doktorlarm kom sigara istememig, içtigi gün yaptirmak her tahlili sayisi kan lememig, sunda onlari aldatmisti. (Elli sigara içiyormn, dese, 10'a indireceklerd anladikta agirhgmi Onun için iki yüz diyordu.) Ama gimdi, durumunun çikmayacak, günde yala yataktan sonra, uzlagmaya razi olmustu. Üç ay sakin yagayacak, özel b yll gayet bir Bundan sonra kalkacakti. saat bir üç ay içint perhiz uygolayacak ve hiç içki içmeyecekti. Atatürk, 'canavar
'yalmz
dayamnm.' dedi. Ingiltere'den özel bir gezlong getirildi. Atatürk, bu gezlongda uzanat liyor, yazip okuyor, devlet yazilariyla ugraçabiliyordu. Ama böyle sirtus yatmaktan sikihyor, ikide bir dogrularak bagdag kuruyordu. Oysa, bu d akganilar, çevr rum, karacigerdeki kan dolagimi için hiç iyi degildL Çogu erkenden yemek koltugunda yiyor arkadagiyla ve birlikte, ya sinde birkaç cant gelir, kendine biraz bakimdan sonra bir yordu. Böylece bir ay kadar enerjisi, dügünme gücü yerine ge mr gibi oldu. I talu açilmaya bashyor; yine bir geyler yapmak için çirpi güvenip fazla sefer, kuvvetine yordu. Eu maya baglamt§ti. ba.sta askt Çünkü,kafasi rahat nedir bilmezdi. Nasd ki, gençliginde idiy uyku ugragarak-geceleri sorunlarlyla siyaset uyumaz lik, sonra da ile ug sorimian olan dünyamn esiginde ilkbahannda 3938 savas imdi de istegiyle escrini yamyordu. bitirmek kendi Çi patlamadan iyor; bu sava§ olarak tamamlanmam kesiri katilmasi igi henüz anavatana kü, Hatay'm
I,.
.
ALTMISINCI BÖLÜM I".
Atatürk'ün
Ölümü
l
ÙRKlYE, Halay'm özerkligine kavugmasiru saglamisti. Ama, kimin deMilletler Cemiyetitime girecegi ancak seçimlerden sonra anlagdacakti. seçimleri düzenlemekle görevlendirdigi komisyonca uygulanan say2m n Araplarla Türkleri azinlikta, Ermenileri çogunlukta gibi gösteritemi, rdu. Hatay'daki Türkler, Antakya'da büyük bir miting yaparak, bu sayisagladilar. Tûrklerin, istediklerini elde edebilmeleri in durdurulmasuu üzerinde baski yapmalari gerekiyorFransizlar yine in, dogrudan dogruya hastaligii. Eskisi gibi bir kuvvet gösterisinde bulunmak gartti. Atatürk, israr katilmak için etti. I bakmadan, buna Yalalak, hasta koltugundan kalkti. Ankara'da, Gençlik Bayramim izmekle geçen yorucu bir günden sonra, yaninda doktoru ile, Mersin'e gitek için trene bindi. Tren, güneye dogru. ilerledikçe, sicak daha bogucu birine: 'Bu hastahk ba§ka tûrlü r hal alivordu. Alatürk arkadaglarmdan gey,' Karnma bakti: ligdedi, kadar böylesini görmemigtim.' r anhyorum,' dedi, dar gelmeye bagladi. Genigletmek gere-
.
'gimdiye
'pantolonlanm
:cek.'
Mersin'de çok yorucu bir programla kargilandi. Askeri geçit törenini lemek için, yakici ve rutubetli sicagm altinda, kirk dakika süreyle ayakta
ddt. Ayakta durmakta güçfûk çekiyordu. Arkasmda duran Kihç Ali ile ya:ri Salih Bey- 'Bize yaslamn,' diye fisildadilar. Bu öneriyi gururla reddetYalmz, kitalarin pek agir gcçmemeleri için 'Hizh yürüyûë!' emri verdi. rkadan demiryolu gantiyeleriyle çevredeki görülecek yerleri de gezmek :rekti. Ancak, gece hava biraz serinledikten sonra, limanda bir motorda rkaç saat nefes alabildi. Er tesi günü.dinlenmekle geçirdi. Alaturka plâkr çaldi, bimlari akli bagka yerdeymig gibi dalgin dalgm dinledi. Arada sida, melânkolik bir sesle, garkilardan birkaç dize rmnldamyordu. Üçüncü --
.
. I
\
I.
566
.
T. CUMHORÏYETÏNÏN
DOÖUSU VE
YÜKSELÏSÏ
gün, bu sefer de Tarsus'ta, uzun bir geçit töreninde ayakta durdu. Adana' nm Fransiz iggalinden kurtulugunu kullamak için oraya gitti. Geceleyii trenic Ankara'ya dönecekti. Sicaktan kurtulmak için trenin bir an unct kalkmasini istiyor, ama törenlerin ve vedalagmalarm bir türlü sonu gelmi· yordu. En sonunda içinden bir oh çekebildi, tek bagina bir sepet dolusi portakal yedi ve yalagnia uzanarak ategli bir uyknya daldi. Ankara'nin kuru sicaginda iki gün geçirdjkten sonra istanbul'a gitti Haydarpaga'da her zaman, trenden iskeledeki motora kadar, yere seri1er kirmizi yol halis2 üzerinden yürüyerek giderdi. O sabah yurümekte zorlub çekecegi biliniyordu. Onun için, yol kisalsin diye, kompartimamm trenir basma takmiglardi. Ancak, kimsenin yardimirn istemedi ve kendisini negeli göstermeye çaligarak, motorun ba§inda durup bavullarin taginmasme baku. Ama, halk, kendisinin saklamak istedigi gerçek durumu, kaygi içerisinde, açakça görmügtü. O günü, Florya'mn nisbî serinligi içinde geçirdi. Gece, saraya dönerken kalbinde birdenbire bir sanci duydu. Arabayi durdurdular. Salih Bozol geldikleri vakit doktor, bunun biona bir kalp ilâci verdi.1 Dolmabahçe'ye lindigi gibi bir kalp krizi degil, fakat karaciger hastaligirun bir belirtisi oldugunu açakladi. Atatürk, artik hastahgmm siroz oldugunu biliyordu. Fransizca bir tq d ägünde bu hastahk üzerine bir yazi okumus ve arkasmdar, 'Demek kl art:k günlecim sayib,' demisti. Yalova'daki doktor, kendisini bir daha muayone etti ve hastahgin ikinci dönemine girmig oldugunu gördü. Ba§ta geni31emig olan karaciger, bu dönemde büzülmeye baglardi.. Atatürk'un kilc almasi, karnmda su ve gaz birikmesinden ileri geliyordu. Bu da hastal1ş bagh bir su toplama haliydi. Hemen hemen hiç kimildamadan yatakta uzamp yatmasi gerekiyordu. Atatürk'e bildirmeden Fissinger'i Paris'ten bir daha getirttiler. O da aym teghisi tekrarladi. Hastanin durumunu beklediginden de kötú bulmustu. Atatürk, çok erken kalkmig, Mersin yoleulugu de dialenme döneminin olumlu etkisini sinra indirmisti. Ancak yolculuk, Tevfik Rügtü'nün, Fransizlarin Hatay'a karigmalarina kargi giri§tigi kuvvetli protestolarla aym zamana rastlamig ve kendi saghgi bakimindan yarattigt ölüm tehlikesine karg n Atatûrk'e, umdugu siyasi sonucu saglami§ti. Bogazlar konusunda kullandigt buna benzer bir taktil Cerevre'de nasd aym havay1 yaratrussa, bu gezi de Paris'te, Atatürk'ür Avrupa - diktatörleri biçiminde bir anschluss'a hazirlandršt kamsmi 1
Salih Bozok, Atatürk'süz yagamaya dayanamayacagi blr kurgun sikarak intihara tegebbüs etmigtir.
için, onun öldügü
gün kalbine
ATATÜRK'ÜN
ÖLÜMÜ
567
ogurnu§tu. Devlellerarasi durum üzerindeki teshisi dogru çikrupti. Avrea'da Hitler'le baglari zaten dertte olan Fransizlarm, Suriye devletinirr bir arçacigiyla ugragacak halleri yoktu. Suriye de, nasd olsa ergeç túmüyle 11erinden gidecekti. Üsteliksimdidost Türkiye ile bozugmanm sirasi da egildi. Çünküisterse, bogazlari kapatir, llerideki savagta Fransa'mn muhmel rnüttefiki olan Sovyet Rusya'ya giden yollan kesebilirdi. Eu yüzden, Fransiz Hükümeti Paris'teki Türk Büyüke1çisiyle görügmere girigli. Bu görügmeler sonunda, seçimler sirasmda, duzeni saglamak Hatay'a girmesi konusunda anlassmaya sere bir Türk askeri misyonunun ir2ldi. Temmuz baglarmda iki devlet arasmda bir dostluk anlagmasi imza.ndi. Buna göre Hatay'da düzen, Türk ve Fransiz Birlikleri tarafmdan tglanacakti. Bu da, Hatay'm, özerkliginin ortaklaga garanti altma almmagekliyle, Fransizlarla Türklerin denetimine girmesi demekti. Atatürk, hasta yatagmda sabirsizlanarak, Ankara'da Tevfik Rü§tü'ye lefonla haber yolladt ve anlagmamn hemen uygulanmasim istedi. ilk ärk Birligi, en geç ertesi çargamba günü Hatay'a girmig olmahydi. Tev2 Rügtü bu sab2rsizhäin nedenini anhyordu: Atatürk, daha bagka gecikmer olmasmdan ve Hatay'm Millî Misak simrlari içine girdigini göremeden Szlerini kapamaktan korkuyordu. Ancak, giinierden cumartesiydi ve Hay'daki devir iginin nasil olacagi üzerindeki aynntilar henüz kararlagmaisti. Tevfik Rügtü, Mösyö Ponsot'ya igin çok acele oldugunu anlatti. Atark'e bü) bir saygi besleyen Ponsot, durumu çok iyi anliyordu. Ancak, yledigi gibi Paris'in de anlagmayi onaylamasi gerekliydi. Oysa, hafta somda Quai d'Orsay'de, kimseyi bulmaya olanak yoktu. Yine de, elinden 1em- yapmaya soz .. verdi.Tevfik Rügtü, Di§iglerinde memur olan Zorlu admdaki damadimo da rdimiyla, antlagmaya ek bir sözlesme tasansim makinede kendi eliyle zip, imza için Paris'e gönderdi. Türk Büyükelçisi, Fransiz Di§i§leri Bakam tatilin.i geçirdigi yerde arayip buldu. Bir pazar günü bu çegit bir iglem pildigi görülmü§ degildi. Bu yüzden bir sürü yetkili memurun istira_ti bozulacakti. Ama, Balian. Atatürk'ün durumu kendisine anlatihnca, .lkip Paris'e gelecek ve akgamüstü, antla§ma resmen imza edilecekti. irk ordusu, kararla§tinldigi gün. Hatay'a girdi. Bir ay sonra yaymlanan çmen kütükleri, Hatay'da, Türklerin çogunlukta oldugunu gösteriyordu. u·kler seçilen Meclis'te kirk üyelikten yirmi ikisini kazandilar. Hatay, bir yil sonra bu Meclis'in kararlyla Türkiye Cnmhuriyetine katilakti. Atatûrk, ülkesine kargi son görevini de bagarmigt1. Atatürk, bir yil önce, bir açik deniz yati Ismarlamigt1. Savarona adm.§ey
.ndan
L
.
•
568
T. CUMHURIYETININ
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍÌ
daki bu yat, basta, Amerikali bir milyoner kadm için yapilmi§; sonra Hitler satm almaya kalkmq, fakat Türklerin kendinden önce yall istemi§ olduklarim ögrenince talebini geri almisti. Yatm, ÏstanbuPa gelisi, Atatürk'ün son hasta oluguna rastladt. Aci aci gülerek, 'Bu yati, bir çocugun oyuncagini beklemesi gibi beklemi§tim. Meger bana bir hastane olacakmig,' dedi. Ïstanbul'un bunaltici sicagmda, kendisini saraydan, hiç olmazsa deniz rüzgârim alan yata götürdüler. Savarona, gerçekten onun hastane
.
s
-
gemisi oldu. Atatürk, Fissinger, artik hemen hemen hiç yamndan ayrihmyordu. doktorlarm günlük konsültasyonlarmi bir savag konferansma be nze tiyorde. Bu savagm konusu, art2k kendi camydi. Kendi de komutan degil, bagkalarinm emrinde herhangi bir er durumundaydi. Ïnönü'nün de hasta oldugunu, bu yüzden ÍstanbuP a gelemedigini duymugtu. Fissinger'den Ankara'ya gidip kendisini muayene etmesini istedi. Atatürk'ü uzun süre yalmz birakgidip geldi. Dömaktan korkan Fissinger, yirmi dört saat içinde Ankara'ya nügünde, Ïnönü'nüngekerden rahatsiz oldugunu, ama ameliyat olmasuu uyde gun görmedigini kendisine söyledigini bildirdi. En sonunda Fissinger israr ediyordu. FissinParis'e dönmek zorunda kaldi. Atatürk kalmasi için ger onun yaverlerinden birine:-'Bir gün dalla kalacak olsam, ben onun dedigini yapmaya baslayacagun. Öylesinegüç1ü bir iradesi var,' dedi. Atatürk, gezlongunda bir hastatun tekdüze yagayagunsürdürmeye bagladi. Sabahlan kamarasmdan plâk sesi duyulunca, uyanrug oldugu anlaphyordu. Bunun üzerine, küçuk Ulkü yanina gidiyor, oyunlan ve gevezeligiyle onu hemen hemen bütün gün eglendiriyordu. Genellikle, güverteye üzerinde geceligiyle çikiyor, burada Kihç Ali, eski muhafiz kitasi komutam Ïsbirkaçiyla oturuyor, Afet Hamm'la Sabiha mail Hakki ve yaverlerinden Gökçen de, çogu kez orada bulunuyorlardi. Ama resmi bir misafir geleceklâciveri se, Atatürk özenle giyiniyor, basina beyaz gemici kasketini, sirtma iglerinde Devlet ceketini geçirigr, bazen yakasma bir çiçek iligtiriyordu. konugulurken, Ulkü'yä de dizlerine otur tur, §e fkatle ok gar di. Kendisini ziyaret eden ünlü kipiler arasmda, Romanya Krah Carol de vardi. Ancak, bu ziyaret pek bagarih geçmedi. Kral, Atatürk'e 'Südetler sorunu bugün Avrupa'mn en önemli davalarmdan biridir,' demigti. 'Ba§kar Benes, bu konuda inat ederek güçlük çikariyor. Bunun sonucunda AvruAtatürk, gezlongunda dikildi ve gözlerinde eskis: pa'da savag patlayabilir gibi bir parlamayla, Tevfik Rügtü'ye dönerek: 'Majestelerine sorunuz,' dedi. 'Yurdunun bagimsizhgadan birinci derecede sorumlu olan bir CumhurKralm rengi uçtu, daha bagkanmdan ne gibi bir tutum bekleyebilirler?'
ATATÜRK'UN OLUMU
569
Balkan Pakti içindeki yerinehlikesiz bir konuya atlayarak Romanya'mn fen söz etmeye bagladi. salonlannm tavanlari basik olan SaSimdiartik Atatürk'e, kamara ve serindayamlmayacak kadar sicak gelmeye baglamisti. Kamarasmi /arona, Atatürk, ve Ancak, sanci .etmek için, çevresine buz-kaliplari yerlettirildi. adam Böyle bir naiçinde yanayordu: 'Barsaklarim su içinde yüzüyor. ate§ al yagayabilir?' Bir iki kez,_ serin hava almak döndu. Bir gün, motorla son olarak, zamanki gibi lyi giyinmig, basinda o le gorenler, Ata'yi deli gibi çoçarak
isteyerek, Marmara'ya kadar uzanip Florya'ya gitti. Plâjda, onu böyle her kendisine çok yaki§an beyaz kasketiyalktglamaya bagladdar. Yerinden güç-
yürüdü, eliyle halki selâmladi. Cani läkle kalkti, motorun burnuna dogru Bogaziçi'nde bir gezinti yapti. Savarona'ya dönmek istemiyordu. Motorla, alkighyorlardi. Kiyidaki, yalilardaki insanlar, onu sürdü. Bir gece karmnYata dänünce ate§i yükseldi. Ateg birkaç gün basarak, 'Boguluyosikmti üzerine istiraptan ve ate§ten daki suyun verdigi kendini atti; §ezlongüverteye Sendeleyerek riun!' diye bagirmaya bagladi. içeri girmesi Arkadaylan bu sicak, nemli havada durmamasi,
ga yngildt. olmu§ gibi: 'Varsm ne olacakiçin yalvardilar. Ama, o, artik her geye razi güçlükle yürüyerek, döndü. Orada kendini bir sa olsun,'dedi. Kamarasina, sor,' dedi. 'Bu sanci ile koltuga birakti. Kdiç Ali'ye: 'Annene telefou et de Ali'nin telefonu üzeribelki...' Kiliç ate§e iyi gelecek bir ev ilâci biliyordur sirkebir kögede hazine gibi sakladigi, bir gige gül ne annesi, ydlardan beri Atatürk'ûn almna, bileklerine koydusi gunderdi. Sirkeye bezler batmp, lar. Bu ona biraz iyi geldi. dügüncesiyle, kendini saAtegi yükseldigi zaman, belki daha serin olur vermiëlerdi. Bu yansi rihtimdaki gikgece tagima, raya götürmeye karar yapildi. Doktor, yürümesinde sakmlar kimse görmesin diye söndurülerek Atatürk, bunu öfsedye ile çikardmasuu söylemi§ti. ca gördügü için, kiytya Karaya, oradan da sarakeyle reddetti. Bunun yerine bir koltuk getirdi1er. geldikleri vakit, yardimBirinci götürüldü. kata ym asansörüne bu koltukta yatak odasma yürüyerek gitti. cilarim iki yana itti. Ítirazlarina ragmen, agacmdan oymali bir karyola ve Bu yüksek tavanh bir odaydt Ceviz vardi. Pencereler, ince penceresi Üç dögenmisti. Fransiz stilinde egyalarla Yerin dögemesi parkeydi, tavanda iglemeli kuma; perdelerle örtillmü§tü. cibialikli yataga yatmca raAtatürk, aydmlattyordu. kristal bir avize odayi oda gerçekten yattan da'Bu dedi. hat bir nefes aldi ve, 'Aman ne güzel,' sicakti; her gün itfaiyeha serinmig.' Ancak, saraym odalari da, yat kadar
570
T.
CUMHURÏYETÌNÏN DOÖUSU VE
YÜKSELÏQÏ
ba serinmig.' Ancak, sarayin odalari da, yat kadar sicakti; her gün itfaiyeler gelip odasimn dt§ duvarlarim suluyorlardi. Atatürk, çogu kez içini çekerek, duvarda asih bir dag resmine bak2yordu. Tabloda, ön planda çiçek açmis meyve agaçlan, arkada da yesil bir orman görünüyordu. Suyun ve gazin basmeiyla acilari, dayandamayacak kadar çogalmisti. Karna boyuna giiyor, yaunakta zorluk çekiyor, güçlükle nefes ahyordu. Yüzü kireç gibi beyaziagmi§, gözleri büyûmügtü sanki. Doktorlardan suyu almalano rica etti. Ama, onlar, bu iglemi, elden geldigi kadar ertelemek istiyorlardi. Alatürk, ameliyatm tehlikeli oldugunu anladigi için, vasiyetini yazdirmak üzere sekreteri Hasan Riza'yi çagirtti. Ïlk önce dünya durumundan söz ettiler. Atatürk, Hasan Riza'mn kendisine özetini okudugu haberleri, ilgi lle dinledi. Bunlar, düguncesinin dogru oldugunu ortaya koynyordu. Savas bú yil olmayacakta. Ne Almanlar, ne de Ïtalyanlar henüz hazirddar. Savas ya 1939'da ya da 1940'da pallak verecekti. Atatürk, arkadan, biraz heyecarlanm1§ gärünerek Hasan Riza'ya elini uzatti ve yatagin içine bandag kurarak oturdu. Yüksek pencerelerden Bogazm Anadolu kiyisma dogru bakarak, ona nesi varsa bir listesini çikarmasim söyledi. Makinede bir vasiyetname taslagi hazirland2. Atatürk bunu, kendi el yazisiyla, ayrmtilar ve cúmleler üzerinde ufak tefek degigiklikler yaparak kopya etti. Bir noter çagirdilar. Atatürk yatagindan kalkti, sakahm tirag ettirdi, geceligini ç1kanp ipekli bir pijama ve kirmizi iglemeli bir robdöpambr giydi. Boynuna kirmizi bir ipek esarp sardt Bogaza bakan pencerenin önüne oturdular. Kahvelerini içerlerken, noterlerin görevlerini düzenleyen yeni kaiiunu tart1§t11ar. Sonra Atatûrk vasiyetnamesini uzatti. 5 Eylül 1938 günü yazilmig ve imzalanmig olan bu vasiyetnamenin kogunanna göre Çankaya ve içindekiler de dahil olmak üzere, bütün taginmaz mallanm Curnhuriyet Halk Partisine birakiyordu, bunlan gimdiye kadar oldugu gibi Ïg Bankasi yönetecekti. Gelirleri, belirtilen sekildekizkardesi Makbule ile beg manevi kizma ödenecekti. Sabiha Gökçen'e ayrica, bir ev alabilmesine yetecek kadar para birakmigti. Bayan Makbule Atadan, ömrünür sonuna kadar Çankaya'dakievinde kalabilecekti. ismet Ïnönü'uünagulannm yüksek ögrenimleri için belli bir para aynlacakti? Gelirin arta kalani, Türk Dil Kurume ile Tarih Kurumu arasmda e§it olarak paylagilacakti. Fissinger, Fransa'dan yine geldi ve Atatürk'ü dikkatle muayene etti. Oturmakta bile güç1ük çekiyordu. Karmadan bir miktar su almamn 2
inönü'nün kendi ailesine bakacak ve çocuklarmi Atatürk bu arida onu, oldugundan daha
ye girndiden
önlem
almak
istlyordu.
okutacak kadar parasi vardi. Ama, çok hasta sanlyor ve erken öfecek olursa di-
ATATURK'UN
OLUMU
571
Ali'ye yava§ seslo: 'Ç1zarnam gelmigti. Atatürk, su almdiktan sonra Kihç kardiklari suyu gördün mü?' dedi. 'Bir insan böyle bir yükün altmda nasil durur?' Kiliç Ali'ye, sanki birdenbire incelivermig, yatagm içinde saatten saate eriyormug gibi geldi. Çokhalsizdi, ama yine gelen evrakt imzaliyor, gazeteleri okuyor ya da ÂfetHanim'a okutuyor, radyo ve gramofon dinli-
yordu. Bir yandan doktorlann
bir yandan da cevresindel
önlemesi,
572
-
T. CUMHURÏYETÍNÏN
DOÖUSU VE YUKSELISI
efendim, yok yok..' diye mirildamyordu. Herkes artik umut kalmadigim samyordu. Ama, yine kendine geldi. Ankara'dan çagrilan Celâl Bayar'i bay ucunda buldu. Sordu: 'Bana ne oldu? Bana bir gey oldu!..' Celâl Bayar: 'Derin bir uyku uyudunuz,' dedi. 'Her zamankinden biraz daha uzun..' Gerçegi anlamasm diye kirçük Ülkü'yeon iki saat uyudugunusöylemesini tembih etmislerdi. Ama o, bunun yerine, 'Çok uzun uyudunuz,' dedi. Her zamanki gibi, gerçegi yine ondan ögrenmigti. Yatagun niye degistirdiklerini sordu. 'Bu yatak daha temi de ondan,' dediler. 'Anlapidi,' dedi. 'Çok sormasam daha lyi olacak.' Yine Ankara'ya gitmekten söz etti. Meclis'te okuyacagi konugmay1 hazirlamasi gerekiyordu. Vekiller notlarira versinler, Bayar da nutkun taslagim hazirlasindi, sonra o Ankara'da kendi üslûbuna göre yazardi. Kendini fazla hissedecek oluryorgun . sa, biraz kisaltabilirdi. Ku.tlama törenleri için, hipodroma, onu tribüne çikaracak bir asansör konuldu. Meclis'te de özel bir kürsü hazirlands, buraya yaslamrken yan oturmug olacak, ama digardan bakanlara ayakta duruyormus gibi görünecekti. Ancak doktorlar, yolculugun sözkonusu olamayacagmi söy]üyorlardi. Trenin sarsintist bile tehlike yaratabilirdi. Atatürk söz dinlemiyor, Israr edlyordu: 'Ankara'ya gidelim. Bayma ne gelecekse orada gelsin.' Ama, sonuna kadar gerçekçiligi elden birakmayarak, kararlarma boyun egdi. 'Pekâlä dedi. 'Oraya gitmenin bir anlami yok.' Hiç olmazsa trenden otomobile ve otomobilden Meclis'e yürüyerelt gidebilecek halde olmahydi. Oysa artik bunu bile yapamayacak kadar güçsüz oldugunu biliyordu. Söylevi, Meclis'te Celâl Bayar okuyacakti. Atatürk, Ba§bakam robdöambrla kabul etti ve sõylevi ba§tan agagi dinlemek istedi. Zihui, her zamanki kadar uyanikti ve politika ile ugragmak onu yoracak yerde, yeniden hayat veriyor gibiydi. Bayar'a bazi paragraflar1 bastan okuttu, yanhglari düzeltti, onunla birHkte bagm ve sonunu yeniden yazdi. Sonra su sözleri ekledi: 'Büyük Meclis'e giri§ecegi bütün i§lerde bagarilar dilerim.' Topluma söyledigi son sözler bunlar olacakti. Cumhuriyetin on begiaci yildönümü günü geldi. Kuleli Askeri Lisesi'nden bir grup ögrenci, vapurla Dolmabahçe Sarayimn önünden geçiyorlarda. Hep bir agizdan, 'Atamizi görmek istiyoruz!! diye bagirmaya bagladilar. Atatürk, seslerini duyunca, yanmdakilerin kendisini tutmak için ugra§malanna ragmen, pencereye gitmekte israr etti. Bir iskemleye oturttular. Digariya, ögreacilere bakti. Gençler onn görûnce, sevinçle haykirmaya bagladilar. Bazilan iiniformalanyla suya atlaylp onu daha yakindan görmek için Saraya dogru yüzduler. O gece bätün gebir 1pklarla donatildi. Ce-.
ATATÜRK'ÜN
ÖLÜMÜ
573
dönerek geçit törenini ve halkm bunu nasil ço§kunläl Bayar, Ankara'dan anlatti. lukla izledigini ayrintdarlyla gereken bir tek sorun kalmisti. Cumhurbaglamasi Simdiartik karara kendinden sonra Ïnönü'nün baskanhšma kimin geçecegi sorunu. Atatürk, birini göndereCumhurbagkam olmasma istiyordu. Bunun için Ankara'ya çikamayacak kadar hasta oldugunu rek inönü'yü yamna çagu·tmigli. Yola dügmanlarmm söylediler. Bununia birlikte, kendi çevresindeki Ïsmet Papa yaklagtirrnadiklarmdan da §üpheleniyordu. Bir ara Ínönü'nür onu yamna bile kugkulandi. Bu yüzsakladiklanndan ondan öldügünden ve ölümünü olarak Ankara'ya göndererek duden, digçisi Doktor Sami Günzberg'i gizli vermesini istedi. rum ilzerine kendisine bilgi Celât Bayar'la dolagtigt Ankara'da söylentilerin çe§idi Gerçekten de, geçirmeye hazirölümünden sonra, iktidar2 ele arkadaslarimn, Atatürk'ün sorumlu kimseier, landiklarma inananlar yok degildi. Böylece birtakim
gitmemesi yolunda israrÏnönü'ye, eger öldürillmek istemiyorsa, Ístanbul'a temele da-
Sonradan bütün bu dedikodularm, hiçbir h õšütier vermiglerdi. bogalacak yere geçmeyi Bayar, belki Atatürk'ten çikta. yanmadigi ortaya Akla anlamigi. umuyordu; ama kamuoyunun, Ìnönü lehine ag2r bastigim vazgeçisteginden gelebilecek bir aday olan Mare§al Fevzi Çakmakda bu göriigûp kesinlegtinnek ti. Fethi Okyar, Ïnönü'nün seçilmesini Bayar'la Ismet Inönü anlagilmca, oldugu için, IstanbuPa gitti. Artik sonun çok yakin kabine toplantisma çagrildilar. ile Maregal Fevzi Çakmak,Ankara'da bir saglik durumu üzerine bilBurada Atatürk'ûn doktorlanndan biri, Ata'mn baglandi. gi verdi. Cumlmrbagkanligimn devri igi de karara olarak kalkti. ÂfetHarum'Ja, yamnyataktan Atatürk, son Kasim'da 6 yardim ettiler. Omuzlan incelda hizmet edenler onun ayaga kalkmasma güzel biçimini kaybetmemigti. mig, kemikleri brlam1§ti. Yalmz elleri o daha yapamayacaklariHepsine teker teker elini uzatti, onlar da bunu bir öptüler. Ertesi gün doktorlar, bir ponksiyon daha yaptu iyi bilerek, bu eli enginar istedi. Ístilar ve yine çok miktarda su aldilar. Bundan sonra cani ismarladilar. Hatay'dan tanbul'da bu mevsimde enginar bulunmadigi için Aradan çok geçAncak enginar gelince Atatürk'e yemek kismet olmadi. ismarladik,' diye mirildandi. meden, giddelli bir nöbetten sonra, 'Allaba rahatti. sakin ve Son komaya girdi. Görunüge bakilirsa noktasina varmi§ti. ArErlesi gün gece yarisina dogru, kriz en yüksek Doktorlardan biri agliyor, äteki ikitik son anlarim yagadigt belli oluyordu. Hakki, asker gisi ayaklarim ovuyorlardi. Hasan Riza, Kiliç Alive Ïsmail vaziyetinde duruyorlardi. Hasan R2za, Kibi yatagin ayak ucunda hazir ol
574
T. CUMHURÍYETÌNIN
DOÖUSU VE
YÜKSELÏQÏ ¯~
liç Ali¯ye; 'Bak,' dedi, tarih parçasi ölüyor.' Yüzünde hiç renk kahnanusti. 10 Kasim 1938 sabahi, saat dokuzu biraz geçe, gözlerini açu. Bu güzler, bir an için yine her zamanki mavi igigiyla, kendini bilmeden, çevresindekilere dogru panldadi, sonra kapand2. Bagi yastm üzerine düglü. Ke'bir
mal Atatûrk,
tú.
ölmugtü.
istanbul neye ugradişni anlamamig gibi aci bir sessizlige gömülmü.5-
Çocuklarbaglanndaki flyonglari, kordelâlan çikardilar. Sokaklarda ka-
dmlar aglagiyor, Ata'nm siyah tällere bürünmüg resimleri önünde dua ediyorlardi. Naagi tahnit edilerek, merasimle Dolmabahçe Saraymdaki muayede salonunun, avizelcri söndürûlmüg yaldizh kubbesi altma konaldu. Abanoz agacindan yapilmig tabutu, Türk bayragma sanlmisti. Tabute, allt megale aydmlatiyor, kara, deniz, hava kuvvellerinden dört subay, yahnkihç, katafalkm çevresinde nöbet tutuyorlardi. Uç gün, üç gece böyle kaldt. Bu süre içinde, yüz binlerce Îstanbullu,bitip tükenmez bir insan seli halinde, önünde sessizce, saygi ile egilerek geçiyor. Yavas sesle, 'Atam Atam,' diyerek ölmüg Atalari için dualar mirildarnyorlardi. Son gece, sababa kadar sokaklarda kaldilar. Uzun cenaze alayim görebilmek için kaldirimlari doldurmug, agaç dallanna çikmig, camilerin kubbelerine, minarelerine tirmanmiglardi. K1zkardeginin israrlyla kilman cenaze namazindan sonra, tabut erlerin çektigi bir top arabasina yerlestirildi ve alay, Saraytn rihtmundan agir agir yola çikti. Arkasinda, kadife yasuk üzerinde bir tek madalyali, Îstikläl Madalyasun tagiyan bir subay yürüyordu. Alay, Chopin'in ÕIam Margi'na ayak uydurarak Galata Köprüsünden geçti. Tabut önce bir muhribe, oradan da Sarayburnu açiklannda bekleyen Yavuz'a kondu. Bagka milletlerin, kisa bir süre birbirlerine sonra karga savaga girigecek olan gemileri de, Yavur'un yanmda yer alm1§lardi. Bunlarm arasmda, son padigahi sürgüne götürmüg olan Malaya da varda. Toplar seläm aliglanm yaptiktan sonra, gemiler, Yavuz, bogazdan çakip.yavas yavag Marmara'ya açilincaya kadar ona eglik ettiler, ordan ayrildilar. Atatürk, Ankara'da topraga verilecekti. Tabut, o akgam, Ízmit'te Cumhurbagkanhgi beyaz treninde, Atatürk'im özel kompartimamna yerle§tirildi. Çevresinde yine alt2 megale yamyor, yahnlohç dört subay nöbet tutuyorlards. Igiksiz tren, gecenin içinde agir agar yo1 ahrken, yaImz O'nun kompartimam, agikh bir dikdörtgen halinde Anadolu'nun sonsuz kirlarma dogru ilerliyordu. Yol üzerinde biriken binierce köylä, treni bekliyor, Ata'lanmn son geçigini görmek istiyorlard.i. Megalelerini salliyor ve ellerindeki azicik petrolü yere dökerek tutusturuyorlardi; topragmdanyeni bir Türk Milleti yaratung oldugu Anavatan'a dönügyolunu 1pklandirmak
için.
I
SONSÖZ KEMAL ATATÜRK, yeni bir Türkiye yaratan§tt Onu tecrübeli bir efin, verimli bir yönetimin ve sirasi gelince daha liberal bir gekilde geligebilecek esnek bir parlamenter sistemin ellerine birakti Ülkesini Ortaçag' dan çagimizm e§igine, hattâ bundan bir adim ileriye getirmisti. Gerideki bo§luklari doldurup ülkeyi yeni alanlarda daha ileriye götürmek, ondan sonra yerine geçeceklere dügen bir görevdi. Ílerleme luzh olmustu; belki de bazilari için fazla hizh, Atatürk, yayaratmak istemigti. Yüznm kugaklik bir süre içinde yeni bir Türk toplumu söküp atmq, ama bunlarm yerine yeyillarin dinî geleneklerini birdenbire ni bir laik kültûr geligtirmeye vakit bulamamigti. Bu hal, Türk halkmdan bir kismimn kafasmda ve yagayläinda birtakim sarsintilar dogurdu. Öyle ölümünden yirmi yil sonra, yerine geçenlerden biri, uyuklaki, Atalürk'ün sömürerek, yeniden canlandirip yan dini güçleri, siyasi amaçIar ugruna dügùrebil.ecekti.2 Atatürk Devrimini tehlikeye Sosyal bakimdan Türkiye'nin, Atatürk'ün kazandirdigi birligi saglamlagtarmasi için, okumamig köyläsüyle okumus burjuvazisi arasmdaki gedigi kapatmasi gerekiyordu. Simdilik,Türk devriminden asil yararlanan bu gemerkeziyetçi bir hükümete yardunci ve yönetici hirli simfti. Atatürk'un, Batthla bütün iyi geylerden henüz olarak yetistirdigi bu m1§ seçkinlerin, iligki kurmasi gerekmekteyyakm olan köylü daha ile tüm payim almarns etkili bir gesorunlarm ekonomik egitirnin ancak geligmesi gedik, ve di. Bu sorunlarm yabanciAtatürk kugag1be ahnmastyla kapatilabilirdi. kilde ele olarak 1963'de ülkeyi bir bätûn yil sonra, siydr. Õlümündenyirmi bes i
2
1950'deki serbest segirnier sonunda, muhalefetteki Demokrat Parti iktidara gelmig, Bayar da Cumhurbagkani olrnugtur. Bu da Demokrat Parti'nin bagkani Adnan Menderes'ti. Kendisine Tann tarafindan bir hak veritmig gibi davranarak diktatörlû e kaymasi, 27 Mayis 1960 ihtilâline yo] açti; Menderes rejimi ylkildi. Türkiye, kisa süren bir askeri yönetimden sonra, yeni bir
Anayasa'ya kavugtu.
L
576
T. CUMHURÏYETÏNÍN
DOÖUSU
üretici bir ekonomik temele yerlestirmek
ti.
VE
YÜKSELÍSÏ --
için yeni bir millî sava§ açilacak-
Ama bütün bunfar, herhangi bir yeni milletin çektigi büyüme sanciladaha fazla bir gey degildir. Atatürk, kortard2gi Tür,kiye'ye saglam temeller ve ilerideki geligmesi için belirli bir amaç birakungti. Ona yalmz saglam kuruluglar vermekle kalmadi; kökünü yartseverlikten alan, kendi kendisine kargi güven duygusuyla beslenen ve yeni enerjiler için verimli ödüller vaat eden bir milli ülku de sagladi. Sözleri ve davramplarlyla, kahramanlara tapmaya ahamig bir milletin hayalini besleye-cek özel bir efsane yaratti. Onlara Bati demokrasisinin degerlerine inanmay: ögretti; bu demokrasiye varmak için tutulan yol degigik bile otsa, ona kargi içten saygi duymalarini sagladi. Atatürk'ün bütün verdikleri, bugünün Türk'ünde canli bir kuvvet olarak hâlâ yagamaktadir. rindan
Bunun mantikî sonucu, Türkiye Cumhuriyetinin Batinin güvenilir ve müttefiki olarak ortaya çikmast oldu. Asker Atatürk, zamamnda bagka hiç kimsenin bagaramayacagi gekilde, Avrupa devletlerinin kendisine karsi planlarmi altüst edip, tarihin yüzünü degigtirerek, ülkesini kurtarmisti. Devlet adami Atatürk, ülkesinin bu devletlerce egit ko§ullarla kabul edilmesini ve Yakmdogu gibi sik sik degigiklige ugrayan bir bölgede bir istikrar unsuru olarak kalrnasmi sagladi. ϧte, "Türklerin Atasi" Mustafa KemaPin gerçekle§tirdigi büyükeser.
II
..
L,
.
yttig,,po•
ore'
g///r
Ary , . ,
,
,
x"
,,
j'
63
U
na
,
, '
•
rl.,
Ha
aalbek Ray
/tr '
e.
kis
SURiyg
We
,
Der,
"'e
er
i
5, L
/ .a.
si SUR E CEPHESí
MISIR
e'
3,
7oo
ISO
etr c'
t
--
30
ni,a,o
Tr
IM
ùk 'n
Agil
der
Sa Tepe
GELIBOLU -
C'EPHESi huome
I.
.. -N
p"'
y
,-
4tg"it
I J
ANKARA EsMgeh r
e .-•'
orsuk
my
. raDa
Seyagazi
Dag
.
Srurthisar
·,rr
SAKARYA SAVASI YUNAN SALDIR1SI) 0
10
20
Mangal Dagi 30
ILOMETRE
KiSEMIR DUMLURNAR SAVASI (TURK SALDIRISI) 0
10
20
>
40
I
i
. Porsuk
50 I
KiLOMETRE ,
Çay,
1%
Sakarya
ura Da
Lygni
.'
SIRBISTA '·
·
BDSNA
• Sa HE
. --
..
CEZAYlR
TUNUS
A KOE ablus L|
ernaa
-.
rE
.
. r
r I
..
-
:
a
.r
r Li
Nov
KARADENIZ JL Samsun
AnWara
Sivas Eskgehir
•
Konya
Kavseri
alya
Oc76
€
Adana
,
•
Iskenderun
.
.
Erzurum Dayarbak r
e
r
.·
Musu]
Halep
SUAiYE (IBRIS
•
Beyrut
•
9
Yafa
Gazze
..
HAVRAN
Suveys •
•
,
Bag dat
Sam
Kudùs Brrsaba
•
Ftrat
.
Akabe
are
HiCAZ
SIR
Medine
e
Mekke
L
.
BULGARiSTAN
Burgaz
Dimetoka Gümülcine.
Kirklaren •Edirne
•
Ir
.2¾
. . . NISTAN YUNA
TekirdaÕislanbul
t
.
*,
È Bozcaad
EGE
oÔ
Zon gul Izmi
Enez,
e bolu
FOZ
Limni Mondros)
Midye
Adapazal
Iz ik anakka
Geyve
BürSB
Bandtima
ilecik e
Bahkes
Sö üt e Eski
-
lita
Midill
Sakiz
on
Sisam
Ugak
. Aydin_ Milâs
enizli.
Mu
a-BurdurAnt
_
tsparta;
Istank
OOOS
Girit
AKDENIZ
1920 SEVRES ANTLA MASl'NA GÒRE OSMANU iMPARATOR1-UGU VE 1923 LAUSANNE BARISYNDAN SONRA TÜRKÌYE CUMHUAiYETl
LçaK
t to oon,ooo
ya
¯
SOVYETLER
--
BIRLIÖl Tifl
Balum
Inop
Samsun
Trabzon
e
Artvin
Rize
%
Ardahan
yzifon
Erivan
Kars o
Amasya
a
:...
Sankamig
Er2ururn
.w.:::..-
Tokat
.
a. Igdir e
e
-
.
-
N
·
Er2incan
·
Leninakan (Gümrü)
..
a
Beyazit
...
.
..
RAN
men
Arapkir
Van
Mug
Kayseri f..
Eläziz
.Malatya
Elbistar
.
Marag
Ceyhan
.
rgani.
Billis . ¡¡n I,
Silv
,
\
eB rec
i.
Isk n er
.
kya
Ela kale
Çölemerik
. D yarbekir
Halep
.
Musul
Rakka
.
RAK
SURIYE .. us
...
.
-
Hama
.:
....
.
Anttagmastna
------Sèvres
. .
Sèvres'de
.. ----
-
gäre sinirlar
verilen bólge gõre italyan nüfuz bólgesi göre ingili2nOfuz bólgesi Sevres'e gõre Fransiz nOfuz bólgesi WUson'a göre Muhtar Ermenistan Lausanne Antlagmasi'na göre einirlar 1938'de TürMye'ye katdan Hatay Sëvres's Sèvres'e
.
Yunanistan'a
I
r.
I
r
.
I
m
.
T
a
a
,
r
--
r
.TI
r
9.
.
,
7
A
I
I
KAYNAKÇA Yaymlanmamig
lumhurbagkanitş
Argivleri,
Kaynaklar
Çankaya,Ankara.
Belgeleri, Ankara Universitesi. nkilâp Washington. National Archives (Milli Argivier), Stanl¯ord Üniversitesi,Kaliforniya. Beigeleri, Bowne'un Louis E. Kitapbgi, Washington. Amiral Bristol'un Belgeleri, Kongre Harvard Oniversitesi. Belgeleri, Büyükelçi Joseph E. Grew'un Belgeleri, Özel. Sir Horace Rumbold'un Memoirs, 1875-94, Özel. Amiral Sir Bertram Thesiger: Naval Kemal Atatûrk Political Philosophy of Mustapha Frederick P. Latimer, The (Princeton Tezi, Doktora Felsefesi), Siyasi (Mustafa Kemal Atatürk'ûn 1960). 1930'daki Serof 1930 in Turkey, (Türkiye'de Waler F. Weiker, The Free Party 1926) best Firka), Doktora Tezi, (Princeton 'farihi
Tûrkçe Kitaplar Kemal'i
Daştmak ve Mustafa Abakoglu, Yunus Nadi: Babiâli'nin Milli Hareketi Hadisesi, Sel Yaymlan, Ïstanbul, Tevkif Elmek Tegebbüsü, Ali Galip 1955 Ístanbul,1955. Mustafa Kemal Paña Samsun'da, Sel Yaymlan, Ísyaniar,Sel Yaymlan, ÏstanBirinci Büyük Millet Meclisinin Açaligt ve bul, 1955. Istanbul, 1933. Ankara'mn lik Günleri, Sel Yaymlan, 1955. Kuvvetlerinin ihaneti,Sel YaymIan, Îstanbul, ÇerkesEthem Is BankaTürkiye Belgeler, Ye Hatiralar Afet Inan, Prof. Dr.: Atatürk Hakkinda AnkaBasunevi, Kurumu Tarih 10, Türk Atatürk ve Devrimi Serisi No.
si,
ra, 1959.
Arkadaylan, Agaogle Samet: Babamm
Nebioglu Yaymevi, Istanbul, 1959.
. -r
586
KAYNAKÇA
'
Arar, Asun: Son Günlerinde Atatürk, Ïstanbul,1958. Arif, Mehmet: Anadolu Ïnkilâln,Ístanbul,1924. Atatürk, Mustafa Kemal: Nutuk, Cilt 1-3, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, Basunevi, ÏstanbuL Anafartalar Muharebelerine Yavmlan, Istanbul, 1955.
M.E.B.
,
Ait Hataralar, Nakleden: Ulug Igdemir:
Sel
Atatürk'un Söylev ve Demeçleri, Cih 1-3, Berleyen: Nimet Arsan (Unan), Türk Inkilâp Tarihi Enstitüsü, Türk Tarih Kurumu Basunevi, Ankara, 1961. Atatürk'ten
.
Dügûnceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya Karal, Türkiye Íg Bankas1Kültür Yaymlari, T¯úrk Tarih Kurumu Basimevi, Ankara, 1956. Atay, Falih Rdki: Mustafa Kemal'in Mûtareke Defteri, Sel Yaymlan, Ïstanbul 1955. Babamz Atatürk, Ístanbul,1955, 1966, Dogan Kardeg Matbaac1hk A.S. Bana Anlattiklan, Sel Yaymlari, Íst., 1955. Çankaya,Citt 1-2, Dünya Yaym1an, ÍSlanbul, 1958. Aydemir, SevketSüreyya: Suyu Arayan Adam, Ankara, 1959. Tek Adam, Cilt 1-3, Ìstanbul,1964, 1966, Remzi Kitabevi. Banauglu, Niyazi Ahmet: Nükte, Fikra ve ÇirgilerleAtatûrk, Cilt 1-3, Ercan Nurgök Basunevi, Ístanbul, 1954. Bagar, Ahmet Hamdi: Atatûrk'le ÜçAy, Ìstanbul,1945. Bayar, Celäl: Atatürk'ten Hatiralar, Sel Yaymlan, Istanbul, 1955. Baydar, Mustafa: Atatürk'le Konugmalar, 2. Baski, Atatürk'ün
1955.
Yeditepe Yaymlan,
Îstanbul,
Belger, Prof. Dr. Nihat Regal: Atatûrk'ün Hastaliki (Konusmayi yapan: Rugen Egref Ünaydm.) Türk Tarih Kurumu Yaymlari, Ankara, 1959. B1)*oglu Tevfik: Atatilrk Anadolu'da, Türk Tarih Kurumu Basune(1919-1921),
vi, Ankara, 1959. Cebesoy, Ali Fuat: Milli Mùcadele Hattralan, Vatan Negriyatt, Ístanbul,1953. Moskova Hattralan, Vatan Negriyati, Ïstanbul,1955. Gurl. AIi Fuat Cebesoy'un Siyasi Hataralan, Kisun 1-2,. Vatan Gazetecilik A.S.,Ìstanbul,1957-1960. Cemal, Behçet: SeyhSait Ïsyans,Sel Yaymlari, Ístanbul,1955. Çaglar, Behçet Kemal: Dolmabahçe'den Anit Kabire, Sel Yaymlari, Ïstanbul, 1955. Dursunoglu, Cevat: Milli Mücadele Erzurum, T.C. Ziraat Bankasi Marbaasi, Ankara, 1946.
Emre, Ahmet Cevat: Ìki Neslin TarihL Mustafa Kemal Neler Yaptr? Hilmi Kitabevi,
.
Ístanbul,1960. Gökbilgin, Prof. Dr. Tayyip: Millî Mùcadele Baglarken,
Türkiye
-
Íç Bankasi Ya-
587
KAYNAKÇA
Türk Tarih Kurumu Basunevi, ymlan, Atatürk ve Devrim Serisi, No. 5, Ankara 1959. Devriminde Kastamonu ve ÏneboluSeM Ïmece, ustafa Selim: Atatürk'un apka Atatürk ve Devrim Serisi, yahatleri, 1925. Türkiye Ig Bankast Yaymiari, 1959. Ankara, No. 6, Türk Tarih Kurumu Basimevi, Sadrazamlar, Ístanbul,1940-1953. Son Devrinde Osmanli Ïnal,Mahmut Kemal: Cilt 1-2. Ekicigil Basunevi, ÏstanFeridun: izmir Suikastinin Ïçyûzü.
Kandemir,
bul, 1955.
Ístanbul,1955.
Siyasi Darginliklar,
Kapatildi? Ekicigil Basunevi, ÏstanSerbest Firka Nasil Kuruldu, Nasil bul, 1955. 1960. Cilt 1., Türkiye Yaymevi. Ìstanbul, Karabekir, Kâzun: Ï.stiklâlHarbimiz, 1946. Ïstanbul, Kitabevi, Karaosmanoglu, Yakup Kadri: Atatürk, Remzi Sel Yavmlan, Ístanbul,1955. Hususlyetleri Kihç Ali: Atatürk'än Se'l Yaymlan, Ïstanbul,1955. Anlanyor, Kilaç Ali Hatiralanm Ìstanbul,1955. ÍstiklâlMahkemesi Hattralari, Sel Yaymlari, 1955. Atatürk'ùn Son Günleri. Sel Yaymlan, Ìstanbul, Basanlan, Maarif Kutu.phanesi, ÏsKunter, Macide Vildan: Atatürk'ûn Hayati ve tanbul,
1953.
Sonra Hatiralar ve Hayattayken Sevük, ÍsmailHabib: Atatürk Íçin, (Ölümünden 1939 Yazilanlar.) Cumhuriyet Basunevi, Ïstanbul, Tarihi. Berkalp KitaMücadele Milli Atatürk Sapolyo,Enver Behnan: Kemal Zalimlerve Kitabevi, Ïstanbul,1958. 1944, Rafet · bevi, Ankara, Nasd Kuruldu? Sel Yaymlari, Ïstanbul, Cumhuriyet Tülbent.çi, Feridun Fazil: 1955. Türk Tarih Kurumu Yaymlan, Ankara, Türkgeldi, Ali Fuat Gãräp Ígittiklerim, 195L Mülâkat. VarAnafartalar Kahramam Mustafa Kemal ile Ünaydm,Rugen E§ref: hk Yaymlari, Istanbul, 1954. Ìlk Kurultay'a Kadar HatiraTürk Dili Tedkik Cemiyeti Kuruldugundan 1933. Ankara, lar, Hakimiyeti Milbye Matbaasi, Zafer, Türkiye Íg Bankasi Yaymlan, Atatürk'ü Özleyi Hatiralar, Kitap 1, 3, Türk Tarih Kurumu Basunevi, Ankara, Atatürk ve Devrimi Serisi, No. ,
I
1957. . Birligi Yaymlan, Ístanbul,1954. Atatùrk ve Milli Tesanùt, Milli Tesanüt Tü.sk Dil Kurumu, Ankara, Atatürk, Tarih ve Dil Kurumlan Hatiralan, 1954. Basunevi, Derleyen: Ahmet Hidayet Reel, Cumhuriyet Atatürk'e Ait Hatiralar Ìstanbul,1949. Hatiralar, Ïstanbul,1955. Atatûrk'un Yalonlanndan ,
I
L
588
KAYNAKÇA
Atatürk'iin
Nöbet Defteri, 1931 1938, Toplayan: Tarihi Enstitüsü, Ankara, 1955. -
Tùrkiye Büyük Millet Meclisi Zabitlara,
1920
-
ÖzelSahingfray, T
rk
Ïnkilûp
1923.
Türkçe Gazete ve Dergiler Atadan, Makbule: Agabeyim Mustafa Kemal, Milliyet, Ístanbul,Kasun, 1955. Atatürk, Kemal: Corrinne Lùtfû'ye Mektuplar, Milliyet, Ístanbul,Kasan, 1955. Cogar, Ömer Sami: Alfabe Degigikligi, Milliyet, Ístanbul,Kasun 1960. ÇerkesEthem'in Hatiralart, Dünya, Ìstanbul,Mayis-Haziran, 1962. Deliorman, Necmettin: Atatürk'iin Sofya Hataralari, Hergün, Istanbul, Eylül-Ekim, 1955.
-
Eldeniz, Perihan Naci: Atatûrk Hataralan, Belleten LXXX Ankara. Ínönü Ïsmet: Hattralar, Akis, Ankara, Ocak-Eylül, 1959. Orbay Rauf: Hatiralar, Yakin Tarihimiz, Istanbul, Mart 1962 Ocak 1963. Genelkurmay Askerlik Tarihi Komisyonu, Askerî Mecmua, Ìstanbul,1939. -
Türkçeden
Bagka Dilde
Kitaplar
Allen, W.E.D. Muratoff, Paul, Caucasian Battlefields (Cambridge, 1953). Armstrong, Harold, Turkey in Travail (Londra, 1925). Atatürk, Kemal, A Speech. Delivered at Angora, 15th-20th October, 1927, Ïngilizce Çev iris L (Leipzig, 1929). -
Aspinall-Oglander,
Brig,-Gen. C.F. Military Operations: Gallipoli. 2. .Cilt, 1929-32). Baldwin, Oliver, Six Prisons and Two Revolutions (Londra, 1925). Bean, C.E.W., The Story of Anzac, 2. Cilt (Sydney, 1921, 1924). Beaverbrook, Lord, Politicians and the Press, (Londra, 1935). The Decline and Fall of Lloyd George, (Londra, 1963). Benett, IG., Witness, (Londra, 1962). Bennett, Ernest N., With the Turks in Tripoli, (Londra, 1912) Bischoff, Norbert de, La Turquie dans le Monde, (Paris, 1936). Brémond, E., La Cilice en 1919-1920, (Paris, 1921). Buxton, C. Roden, Turkey in Revolution, (Londra, 1909). Callwell, Major Sir Henry Wilson: His Life - General Sir C.E., Field-Marshall and Diari.es, (Londra, 1927). Child, Richard Washburn, A Diplomat Looks at Europe, (New York, 1925). Churchill Randolph, Lord Derby, (Londra, 1959). (Londra,
I
KAYNAKCA
589
1923) The Mtermath, (Londra, Churchin, Winston, The World Crisis: (The DipLausanne Mundros to Diplomacy from Davison, Roderic H., Turkish 1953). Iomats 1919-1939), (Princeton, 1927). Mustath Kemal Pacha, (Paris, Deny, Jean, Souvenirs du Gazi 1926). Edip, Halide, Memoirs, (Londra,
1926). The Turkish Ordeal, (Londra, (Oxford, 1957). Arabs, and Turks Edmonds, C. 1, Kurds, in A.ngora, (Londra, 1924) EUison, Grace, An.Englishwoman Turkey Today (Londra, 1928). Cyrenaica, (Oxford, 1949). Evans-Pritchard, E.E., The Sanusi of Empire, (Londra, 1917). Eversley, Lord, Die Turkish World Affairs, Cik 1, (Londra, 1930). Fischer, Louis, The Soviets in Londres, (Paris, 1922) Georges-Gau.lis, Berthe, Angora, Constantinople, 1921). (Paris, Le Nationalisme Turque, 1924). (Paris, Turquie, Nouvelle La 1929). Kemal ou-I'Orient en Marche, (Paris, Mustapha Paul, Gentizon, in Journalism, (Londra, 1923). Gibbs, Sir Philip, A.dventures (Londra, 1941). Turk, and Graves, Philip P., Britou in the Near East, (Londra, 1933). Graves, Sir R. W., Storm Centres (Boston, 1952). Grew, Joseph Clark, Turbulent Era, Dairy, (Londra, 1920). Hamilton, General Sir lan, Gallipoli Back, (Londra, 1940) Harington-Looks Harington, General Sir Charles, Tim 1.921). Auprès de Mustapha Kemal, (Paris, Haidar, Alaeddin, A. Angora 1963). of Klimanjaro, (Londra, Hemmgway, Ernest, The Snows 1945). Under the Bridges, (Londra, Water Henderson, Sir Nevile, 1924). (Londra, Herbert, Aubrey, Ben Kendim, 1958). (Londra, The Suttan, Joan, Haslip, Nationalism: The Life and Language ReTurkish Heyd, Uriel, Foundations of 1954). form in Modern Turkey, (Kudüs, 1918-48, (Cenevre, 1950). Policy, Foreign Turkish Hodge, E.R. Vere, Paris, (Londra, C., What Really Happened at
House, E.M., and Seymour, 1921).
1931). of Turkey, (Oklahoma, (Perspectives on Peace, National Interest inönü, Ìsmet, Negotiation and 1910,-1960), (New York, 1960). Çevirisi Ansiklopedisi), The Life of Atatilrk, Ïngilizce Islamic Encylopedia (Íslâm
Howard, Henry N., Partition
(Ankara,
1961).
(New York, 1944). Jaeckh, Ernest, The Rising Crescent, Tärkei seit dem Weltkriege, Jaeschke, Gotthard (ve Erich Pritsch). Die 1929).
Berlin
590
KAYNAKÇA
Mustafa Kemals Sendung nach Anatoffen (Aus der Geschichte der Islamischen Orients). (Tü bingen, 1949). Jemal, Ahmet, Memoirs of a Turkish Statesman, (Londra, 1922). Karpar, Kemal H., Turkey's Politics· The Transition of a Multi-Party System (Princeton, 1959). Kannengiesser, Hans, The Campaign in Gallipoli, (Londra, 1928). Ismail Kemal Bey, Memoirs, (Londra, 1920). Knight, E.F., The Awakening of Turkey, (Londra, 1909). Larcher, Commandant, M., La Guerre Turque dans la Guern Mondiale, (Paris, 192 6) . Lawrence, T.E., Seven Pillars of Wisdom, (Londrp, 1935). Lewis, Bernard, The Emergence of Modern Turkey, (Londra,
1961). Lloyd George, D., The Truth about the Peace Tœaties, (Londra, 1938). Loti, Pierre, Disenchanted, (Londra, 1906). Mears, E. G., Modern Turkey, (New York, 1924). Benoits-Méchin, Mustapha Kemal, ou la Mort d'un Empim, (Paris, 1954). Mikusch, Dagobert van, Mustapha Kemal, (Londra, 1931). Moorehead, Alan, Gallipoli, (Londra, 1956). Morgenthau, H., Secrets of the Bosphorus, (Londra, 1918). Nicolson, Harold, Sweet Waters, (Londra, 1928). Lord Carnoch, (Londra, 1930). Peacemaking 1919, (Londra,
1933). (Londra, 1934). Orga, Ïrfan,Phoenix Ascendant, (Londra, 1958). Orga, Ïrfan ve Margareth, Atatürk, (Londra, 1962). Ostrorog, L., The Angora Reform, (Londra, 1927). Owen, Frank, Tempestuous Journey: Lloyd George, His Life and Times, (Londra, 1955). Paillar és Michel, Le Kemalisme devant les Alliés, (Paris, 1922) Pallis, AA, Greece's Anatolian . Venture and After (Londra, 1937). Papen, Franz von, Memoires, (Londra, 1951). Pears, Sir Edwin, Forty Years in Constantinople, (Londra, 1916). Petroff, Sukane, Trente Ans la â Cour de Bulgarie, (Paris, 1927). Presland John, Deedes Bey, (Londra, 1942). Price, G. Ward, Extra-Special Correspondant, (Londra, 1957). Ramsaur, E.E., The Young Turks, (Princeton, 1957). ¯ Rawlinson, A., Adventures in Near East, (Londra, 1922). Robinson, Richard D., The First Turkish Republic, (Harvard, 1963). Ronaldshay, Earl of, Life of Imrd Cunen, 3 Cilt (Londra, 1928). yan, Sir Andrew, The Last of the Dragornans, (Londra, 1951). Curzon: The Last Phase
-
KAYNAKCA
591
1927). Sanders, Liman von, Five.Years in Turkey, (Londra, Sciakv, Leon, Farewell to Salonika, (Londra, 1946) 1930). Sforza, Kont Carlo, Makers of Modern Eumpe, (Londra, European Dictatorships, (Londra, 1932). Sheridan, Clare, Nuda Veritas, (Londra, 1.927). York, 1934). Sherrilt C.H., A Year's Embassy to Mustafa Kemal, (New and the GoMovement Kemalist of the Origins Smith, Elaine, Diane, Turkey: (Washington, of the Grand National Assembly, 1919-1923, vernment 1959). 1950). Sperco, Willy, Mustapha Kemal Atatürk, (Paris, World, (Washington, 1956). Moslem Spector, Ívan,The Soviet Union and the 1957). Tekinalp, Moise, Le Kemalisme, (Paris, of Paris, Cilt 6 (Londra, Temperley, RM.V., A History of the Peace Conference
1924).
Campaign, (Londra, Townshend, Maj. Gen. Sir Charles, My Mesopotamian 1922). and Turkey, (Londra, Toynbee, Arnold, J., The Western Questionin Greece 192 2) . 1958). Vansittard, Sir Robert, The Mist Procession, (Londra, (Londra, 1930). and Tomorrow Today Yesterday, Turkey, Waugh, Sir Telford, 1929). ·Wavell, A.P., The Palestine Campaigns, (Londra, Allenby, Soldier and Stateman, (Londra, 1946). (Philadelphia, 1939). Webster, Donald Everett, The Turkey of Atatùrk, 1951) (Londra, A. King's Story, Windsor, The Duke of, 1930) Yalman, Ahmet Emin, Turkey in the World War, (Yale, Turkey in My Time, (Oklahoma, 1956).
Yeats-Brown, Francis, Golden Horn, (Londra, 1932). (Beyrut, 1960). Zeine, Zeine, R, The Struggle for Arab Independence, (RM.S.O., Londra, 1922-23, Affairs, Eastern Confemace on Near Lausanne 1923). United States, 1919, (WashingPaper Relating to the Foœign Relations of the ton, 1934). 1, (Oxford 1927, Of International Affairs, 1925 Cilt 1; 1936, 1938, Cilt
Survery
1931, 1941)
Tûrkçeden
Bagka Dilde Gazete ve Kitaplar
VL Londra, A. Adnan. Ten Years of Republic in Turkey, Political Quarterly 1935. I
i
:
Î,
592
KAYNAKÇA
Anon.
Turkish Facts and Fantasies, Foreign Affairs IIL New York, Temmuz, 1925. J. Walter Collins., Contempopary Review XIV'de makale, Londra, 1938. Sister Ethel Curry (E. McLeod Smith), A Prisoner in Aleppo. Nurses' League Journal VII Kensington, Lon.dra, Arahk, 1919. Maj.-Gen. James Harbord, American Military Mission to Armenia, International conciliation CLI, New York, Haziran, 1920. Investigating Turkey and Trans-Caucasia ve Mustapha Kemal Pasha and his Party., World's- Work XL. New York, Mayis-Haziran, 1920. Enver Ziya Karal, History-Writing in Turkey, Middle Eastern Affairs, New York, Ekim, 1959. King-Crane Raporu. New York, Arahk, 1922. Sir Percy Loraine, Kemal Atatürk: An Appociation, Londra B.B.C. radyosunda 10 Kasun 1948'deki konuµnanm basih metni. Clair Price, Kemal Pasha; Creator of a New Turkey, Current History XVI (New York, 1922). Dankward R. Rustow, The Army and the Founding. of the Turkish Republic, World Politics XI (Yale, 1959). Foreign Policy of the Turkish Republic, (Foreign Policy in World Politics) Englewood Cuffs, (New Jersey, 1958). Talat Pasha, Posthumous Memoirs, Current History (New York, 1921). The Chicago Daily News Dail Express Daily Mail The Manchester Guardian The Times *
Sözlü Kaynaklar Tegekkürler Eölümünde gösterilmigtir.