OSMANLI'DA EĞİTİM AHMET CİHAN
İSTANBUL 2007
ISBN 9789944997256 3F Yayınevi 2007
İstanbul
İÇİNDEKİLER
önsöz Giriş...
121 downloads
983 Views
5MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
OSMANLI'DA EĞİTİM AHMET CİHAN
İSTANBUL 2007
ISBN 9789944997256 3F Yayınevi 2007
İstanbul
İÇİNDEKİLER
önsöz Giriş '. BİRİNCİ B Ö L Ü M G E L E N E K S E L EĞİTİM KURUMLARI Klasik Osmanlı sistemi içinde medreselerin teşekkülü Medrese sisteminin gelişmesi Medreseler v e bilimsel düşünce Sıbyan mektepleri Enderun mektebi İKİNCİ B Ö L Ü M M O D E R N EĞİTİM S İ S T E M İ N İ N TEŞEKKÜLÜ Tanzimat Öncesi M o d e m Eğitim Sistemindeki Okullar Askeri v e Mesleki Teknik Eğitim Kurumları Hendesehane (1734) Mühendishane-i baJm-i hümayun ( 1 7 7 3 ) Mühendishane-i berri-i hümayun ( 1 7 9 6 ) Mekieb-i tıbbiye (1827) Mekteb-i harbiye (1834) ÜÇÜNCÜ BÖLÜM M O D E R N EĞİTİM S İ S T E M İ N İ N G E L İ Ş M E S İ Tanzimat Sonrası M o d e m Eğitim Sistemindeki
7 II 17 18 26 28 31 34 36 36 38 41 43 45 46
Okullar Temel Eğithn v e Ortaöğretim Kurumlan
49
îbtidai Mektepler
52
Rüştiye mektepleri (1847) İdadiler Sultaniler
58 71 85
Mesleki-Teknik Eğitim v e Yükseköğrenim Kurumlan DarülmuaUimin(1848) Mülkiye mektebi ( 1 8 5 9 ) Mekteb-itıbbiye-i mülkiye ( 1 8 6 6 ) Hukuk mektebi ( 1 8 8 0 ) Askeri-teknik eğitim kurumlan Dird-mesleki eğitim kurumlan Diğer m e s l e k okullan Gayrimüslimlere v e yabancılara ait okullar Darülfünun Sonuç Yerine Kaynakça
,
81 81 87 89 90 91 92 94 95 97 99 111
önsöz Bu çalışma, Osmanlı eğitim sisteminin, "klasik" kimliğini kazandığı 14-16. yüzyıllar ile dışandan katılan unsurlarla yeni ve farklı bir hüviyete büründüğü 17-19. yüzyıllar arasmda geçirmiş olduğu istihaleyi konu edinmekledir. Osmanh eğitim siteminin 14-16. yüzyıllar arasmda tedricen nasıl teşekkül ettiği, daha sonraki dönemde kurumların geçirdiği evolüsyon, Tanzimat öncesi ve sonrasmda modem-seküler eğitim kurumlann, embriyonun büyümesine benzer şekilde, gelişerek sistemdeki rol ve fonksiyonlarım geleneksel olanlar aleyhine nasıl artırmış olduğu kaleideskopik olarak sunuhnaya çalışıknaktadır. Öncelikle, çok fazla ayrmtıya girmeden ve bir bütünlük arz edecek şekilde, ilk kurulduğu evreden itibaren Osmanlı eğitim sistemi ve bu sistemin temel unsurları takdim edilmektedir. Osmanlı toplum yapısının şekillenmesmde, kurumların üretimi ve yeniden üretimi sürecinde, İmparatorluğun bütünü ile onu meydana getiren parçalan arasmdaki ilişkilerin düzenlenmesinde bugün "aydm" diye 7
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
vasiflaûdırabileceğimiz Osmanlı entelektüeli ile onun yaratıcı öğesi olan geleneksel eğitim kuruınlann üstlenmiş olduMan rol irdelenmektedir. Gerek idari-siyasi ve askeri, gerekse iktisadi-sosyal, eğitim ve kültür, din ve dünya görüşü açısmdan 16-19. yüzyıllar arasmdaki uygulamalar, bir bütün olarak, klasik Osmanlı sistemi olarak ifade edilmektedir. Klasik dönem diye adlandınlan 16-19. yüzyıllardaki Osmanlı sisteminde uzmanlaşma ve fonksiyonel farklılaşma olmaması nedeniyle, geleneksel eğitim kurumlarında yetişenler başta eğitim-öğretim faaliyetleri olmak üzere, merkez ve taşra bürokrasisinde, yargı sisteminde ve daha pek çok alanda padişah adma görev üstlenmişlerdir. Özellikle teşekkül aşamasından başlayarak Osmanlı devletinin İmparatorluk haline dönüştüğü Fatih dönemine kadar, geçmişten miras alınan birikim ve çevreden devşirilen beşeri sermaye ile hızla ön plana çıkan geleneksel eğitim sisteminden yetişenler merkezi yönetimde sadrazamlık makamma kadar yükselebilmişlerdir. Ancak devletin imparatorluğa dönüştüğü Fatih döneminden itibaren, Gayrimüslim orijinden gelip, "mind control" yoluyla İslam üst kimliğinin benimsenmesinden sonra, Osmanlı kültürünün öğretildiği Enderun Mektebi ve buna bağlı mekanizmalardan geçerek yetişen "devşirme" kökenlilerden mürekkep yeni ve farklı bir seçkinler grubu Ortaya çıkmıştır. Enderun Mektebi, devamı niteliğindeki bütünleyici ve tamamlayıcı mekanizmaların devreye sokulmasıyla söz konusu devşirmeler giderek sistemine hâkim olmuş, aksine bir süre sonra geleneksel eğitim kurumlarmdan yetişenler siyasi otorite üzerindeki etkinliğini, yönetimde meşrulaştırıcı ve düzenleyici rolü kaybetmiştir. Fakat geleneksel eğitim kurumlarmm halk üzerindeki etkinliği ve saygmlığı, dini meşrulaştırmadaki rolü 19. yüzyıl ortalarma kadar devam etmiştir. Müsadere, tanmsal üretimden sağlanan artık değerin devşirme kökenlilerin ellerinde bulunan kısmmın devlete
AHMET CİHAN
transfer etmek için klasik Osmanlı sisteminde sürekli olarak başvurulan bir araç olmuştur. Ancak, 15-19. yüzyıllarda müsadeıeninyaygm biçimde kullanılması nedeniyle, devşirme kökenliler, kendi paylarına düşen ve görece küçük meblağlardan oluşan sermayelerini korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak üzere yöntemler geliştirmişlerdir. Hayır veya sosyal amaçlı tesisler yapılması, vakıflar oluşturulması ve bunlann basma çocuklarm getirilmesi, çocuklarm ilmiye mesleğinde eğitilmesi bunlar arasmdadm Bu nedenle, klasik Osmanlı sisteminde birçok yönetici, çocuklannı geleneksel eğitim kurumlarmda eğiterek, korunaklı bir liman olarak gördükleri ilmiye mesleğmde ilerlemelerini sağlamışlardır. Bu teamül, 19. yüzyılda müsaderenin kaldmlmasıyla birlikte ters yönde işlemeye başlamıştu:. Bu kez, geleneksel eğitim kurumlarmda yetişmiş olanlar ya kendileri doğrudan bürokrasiye geçmiş veya çocuklarını ya da yakın çevresindekileri yeni açılan modem eğitim kurumlanna göndermek suretiyle hem toplumda saygm bir meslek ve dolayısıyla iyi bir gelir sahibi olmayı, hem de daha refah bir gelecek oluşturmamn yollarmı aramışlardır. Başta Ahmet Cevdet olmak üzere, Tanzimat döneminin öncülerinden Reşit, Fuad ve Âli Paşalar bunlar arasmda zikredilebilir. Tarihsel süreçte Osmanlı eğitim sistemini değişik boyutlanyla yansıtmayı amaçlayan bu kitapta, öncelikle geleneksel eğitim kurumlarının durumu irdeleyerek incelenmektedir. Birinci bölümde medrese sistemi ve Enderun Mektebi gibi geleneksel eğitim kurumlan ve bunlarm klasik Osmanlı sisteminde yönetimle olan ilişkileri üzerinde duruknaktadn. İkinci ve üçüncü bölümde ise, modem eğitim kurumlarının teşekkülü ve gelişmesi ele alınmaktadır. Çalışmamn genelinde hem ilmiye zümresinin hem de modem eğitim kurumlarmda yetişenlerin içinde yaşadıklan sistemi devam ettirme fonksiyonuna vurgu yapılaraic, iıer iki gruptakilerin bner baskı ve lejitimasyon aracı olarak yönetimle olan çıkar paylaşımı ve çatışma noktalatma kısaca temas edihnektedir. 9
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Kitap, t e k k e - z a v i y e l e r d e k i , tarikat ve lonca örgütlenmelerindeki yaygm eğitimi konu edinmez, sadece örgün eğitim kurumlannı ele alır. Dahası, Gayrimüslimlerin eğitim müesseseleri de bu kitabm çalışma alam dışmda tutuhnuştur. Bu balamdan, kitap, bir bütünün parçalarmı kapsamadığı için eksik görülebilir. Eğer bu bir eksiklik ise bunun asıl nedeni; geleneksel-kiasik Osmanlı eğitim sistemin devlet odaklı bir hüviyet kazarunasından kaynaklanmaktadır. Devlet odaklı geleneksel Osmanlı eğitim sistemi toplumun tamamını kucaklamaz. Gayrimüslim çocuklann eğitimini kendi cemaatine bırakurken, Müslüman kız çocuklan ile kadınların eğitimim aile içindeki enformel eğitimle sınırlanduTT.
Kız çocuklan ile kadmlara yönelik eğitim eksikliği Tanzimat sonrasında gelişmeye başlayan sivil eğitim sisteminde de çok fazla giderilmez. Söz konusu grubım eğitim sürecine yoğun olarak katılması ancak Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde kız çocuklan ve kadınlann eğitimi konusu, aym şekilde farklı bir devlet odaklı eğitim anlayışından kaynaklanmaktadır. O da, toplumun modernizasyon sürecinde kadınlarm bem birer modernleşme süjesi, bem de modernleşmede bir araç olarak görülmeleridir. Modernleşen kadının aile ve toplumu dönüştüreceği düşüncesidir. Bu kitabm yayınlaırnıasmda emeği geçen 3F Yaymevi sahibi ve koordinatörü sevgili kardeşim Tahir Fatih Bey'e, arkadaşmı Prof. Dr. M. Fatih Andı'ya ve emeği geçen tüm yaymevi çalışanlarma en içten şükran duygularmu ifade etmek isterim.
10
Giriş
Osmanlı idari-siyasi ve askeri teşkilatmm; toplumsal örgütlenme ve üretim biçiminin; kültür-sanat ürünlerini oluşturan insan ve doğa anlayışmm; bütün bunlan ihata eden devlet yapısınm Akdeniz havzasmda kendisinden önceki birikim ve deneyimler üzerine oturmuş ve inşa edilmiş olduğu bilinen bur gerçektir. Osmanlılar, Orta Asya'dan getirdikleri birikimleri Ortadoğu, Akdeniz, Anadolu ve Balkanlarda bulduklarma eklemleyip, ikisi arasında kazandıklanyla harmanlayıp özümseyerek, çağdaşı İslam ve Avrupa devletlerine nazaran daha üstün yeni bir devlet oluşturmayı başarmışlardır. Osmanlı Devleti, bir bütün olarak Batı karşısmdaki üstünlüğünü 17. yüzyıla kadar korumuştur. Aym şey eğitim sistemi için de geçerli idi. Osmanh eğithn sistemi temel eğithnden yüksek öğrenhne kadar her düzeyde 17. yüzyıla kadar ülkede nitelikli insan ihtiyacım kaîŞllâyâbİÎİyorĞü. Eğitim kurumlan, sitemin diğer unsurlarmda meydana gelen bozulma ve çözülmeye paralel olarak, 17. yüzyıldan itibaren . 11
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
bu fonksiyonunu yerine getiremez olmuştur.' Klasik Osmanlı sisteminde örgün eğitün veren üç temel kurum olduğu görülür. Medreseler, sıbyan mektepleri ve Enderun Mektebi gibi özel eğitim veren kurumlan bu sistemin üç saç ayağım oluşturmaktadır. Bunlar arasında medreseler, Müslüman bireylerin aldıklan örgün eğitim yoluyla, teşekkül ve kuruluş döneminde devletin siyasi ve idari kadrolarmda, yargı ve eğitim kurumlan hiyerarşisinde yükselmesine olanak sağlayan seleksiyoner bir mekanizmaya s ahipti. Medrese eğitimine insan kaynağı sağlayan en başat kurum ise kuruluş devirlerinden beri varhğmı sürdüren mahalle mektepleridir Sıbyan mektepleri de denilen bu okullar, formel bir bilgi aktarım ve geliştirme alam olmaktan çok, İslami kurallara bağlı geleneksel değerierin taşıyıcısı olup, devasa sistemin çark dişlileri arasmda uyumlu ilişkiler oluşturup geliştirebilen çocuklan bû-er erişkin olarak yetiştirmekte, topluma ve hayata hazırlamaktadurlar. Bu okullar, temel dini bilgiler yanmda, okuma-yazma öğretme ve Kur'an eğitimi verme özelliğini klasik dönemin sonlarına kadar sürdürmüşlerdir. Gerek kurumsal yapısında, gerekse ders öğretim metot ve araç kullanımı açısından sıbyan mekteplerinde 19. yüzyıla kadar belirgin bir değişme ortaya çıkmamıştu-.^ Siyasi-idari yapmm, iktisadi ve askeri organizasyonun güçlenmesi sonrasmda, Osmanlı devletinin egemen olduğu geniş coğrafyada kontrol edip bünyesine kattığı Gayrimüslim halklann sisteme entegrasyon ve katkısmı sağlama ihtiyacı, özgün yeni bir eğitira-öğretim kurumunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gayrimüslim reayadan seçilen çocuk ve gençlerden uzman kamu personeH ve yönetici yetiştirmek için, klasik medrese eğitimi dışında, Enderun Mektebi ve onunla ilintili bir mekanizma oluşturulmuştur. Bu kurum, Osmanh 'M. Emim Yolahcı, "XIX. Yüzyıl ve Sourası Osmanlı Devietinde Eğitim v e Öğretim Kurumlan" içinde: Osmanlı (editör: Güler Eren), Yeni Türkiye Yaymlan, Ankara 1999, C. 5, s. 281 ^Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 281
12
AHMET CİHAN
eğitim sistemi içerisinde çok özel bir yere sahiptir. Enderun Mektebi, sürekli olarak standart bir öğretim kadrosu ve tesis edilmiş muayyen binalan olmayan, bir tür saray içi eğitilîiöğretime ve pratik uygulama dayalı bir seçkin yönetici-devlet adamı kadrosu oluşturma, elit bir grup yetiştirme kurumu özelliği taşıyordu. Genel olarak devşüme yoluyla saraya ahnan Hıristiyan kökenli çocuklar burada eğitun görüyordu. Devşmne sisteminin bozulmasmdan sonra Müslüman çocuklar da Enderun M e k t e b i ' n e alınmaya başlanmıştır. Enderun Mektebi'ndeki eğitim, sistemin bütünündeki gerilemeye paralel olarak, medreseler gibi, gelişthilememiş ve kurum zaman içinde devre dışı kalmıştu".' Bir taraftan devleti zorimlu olarak yenileştirme ihtiyacı, diğer yandan geleneksel eğitim sisteminin yetersizliği 18.yüzyıldan itibaren Osmanlı devlet adamlanmn dikkatim, mevcut birimlerin ıslah edilmesi ve bunlara ilave olarak yeni eğitim kurumlan oluşturulması lüzumuna yöneltti denilebilir. 18. yüzyıhn ilk yansmdan itibaren, ilmiye zümresinin kontrolü dışmda yeni eğitim kurumlan oluşturmak üzere bazı girişimler olmuş; merkezi otorite tarafmdan yönlendirilen modem eğitim 18. yüzyılm son çeyreğinde teşekkül etmeye başlamışür. 19. yüzyılda ise, modem-seküler eğitim sistemini oluşturan kurumlar gehşerek yaygmlaşmıştır. Geleneksel eğitün kurumlannı bir tarafa bırakarak, Osmanlı yöneticilerinin oluştunnaya çahştıklan modem eğitim sistemindeki okullan iki gmpta toplanabilir. Reform çağımn Tanzimat öncesi döneminde belirli alanlarda uzmanlaşmış askeri-teknik elemanlan yetiştnmek üzere kurulan mesleki okullar birinci grubu oluşturmaktadu:. Mühendisbane-i Bahri-i Hümayım, Mühendishane-i Berri-i Hümayun, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, Mektebi Harbiye-i Şahaneyi bu gmp arasmda değerlendirebiliriz. Bu gruptakiler, aym zamanda modem eğitim sisteminin teş efcfcül evresim' oluşturmaktadırlar. ' Yolahcı, Eğitim v e Öğretim Kurumlan, s. 281
13
O S M A N L I ' D A EĞÎTÎM
IkİQCİ grup ise temel eğitimden üniversiteye kadar geniş bir yelpazede, reform çağmm Tanzimat sonrası döneminde tedrici olarak gelişip yaygınlaşmaya başlayan modem eğitim sistemindeki okullar ağmdan meydana geliyordu.'' Gerek sosyal-ekonomik ve kültürel gerekse devletin idari yapısı, eğitim kurumlanndaki değişme ve farklılaşma göz önüne almdığmda Osmanlı eğitim sistemini iki dönem içerisinde ele almak mümkündür. Tanzimat, her yönüyle bir "turaing pomt" yani dönüm nokıası, geleneksel-klasik olanla modem-seküler olan arasmda kmima devri olarak kabul edilebilir. Modem eğitim sistemindeki gelişmeleri, kitapta, Tanzimat öncesi ve sonrası olarak, ikinci ve üçüncü bölüm içerisinde teşekkül, gelişme ve yaygmlaşma devri şeklinde ele almayı tercih ettik. Zira daha önceki değişmelerle birlikte Tanzimat dönemi eğitim sisteminin geleneksel-klasik hüviyetinin ortadan kalktığı, bunun yerini birbiriyle az çok ilintili unsurlarm sisteme katılmasıyla eğitimi yeni ve farklı bir kimlik kazandığı evre olmuştur. Tanzimat projesinin öngördüğü reform ghişimlerini icra etmek için modem eğitim pratik bir amaç olarak kabul ediliyordu. Bu nedenle askeri, yargı ve yönetim sahasmda organize kurumlarda eğitim görmüş uzmanlaşmış elemanların yetiştirilmesine üıtiyaç duyuluyordu. 1. Meşmtiyet devrinin ilk yıllannda içeride ve dışanda ortaya çıkan sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar, bunun toplumda yol açtığı sorunlar nedeniyle eğitim alanmda belirgin bir değişmeolmadı. Ancak II. Abdülhamit döneminin önemh basanlarından biri eğitim sahasmda gerçekleşmiştir. Özellikle bu basan, okul ve öğrenci sayısmm önceki döneme nazaran çok daha fazla arttığı yüksek öğretim alanmda olmuştur. MüUdye mektebinin yanmda harbiye, askeri ve sivil tıbbiye, deniz ve kara mühendis okullan gibi reform çağmm Tanzimat öncesi ve Tanzimat sonrasında açılan bütün kurumlar
"üavid Kushner, "The Place o f The Ulema in the Ottoman Empire During the A g e o f Reform 1839-1918", Turcica, XrX (1987), s. 63
14
AHMET CİHAN
n. Abdülhamit döneminde geliştirildi. I. Meşrutiyet devri başmda sadece dÖrt olan yüksek öğrenim kurumuna yenileri eklenerek bu okullann sayısı II. Abdülhamit dönemi sonunda takriben yirmi civarma yükselmiştir.' 1839 yılmda başlayan Tanzimat döneminden itibaren geleneksel-klasik Osmanh eğitim sistemindeki kurumlarm, bu sistemin savımucusu ikniye mensuplarmm genel sistem içindeki rol ve fonksiyoolannda hızlı bir daralma gerçekleşti. Bu durum, devletm bünyesindeki büyük dönüşüm karşısmda medreselerin reorganize edilmemesi, aksine 19. yüzyılda daha çok yozlaşması, modem eğitim kurumlanyla rekabet edemeyerek devletin muhtelif organlarma yetişmiş insan gücü hazu-layan müessese olmaktan çıkması ve entelektüel hayattan giderek daha fazla uzaklaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Medrese orijinli klasik ulema modem eğitim kurumlanndan mezun olan yeni bürokrat ve aydm smıfın egemen olduğu sistemdeki gelişmeleri izleyememiştir. Dahası, geleneksel nüfuz alam ve kontrol sahasmdaM fonksiyonlarmm daraltılması teşebbüslerine mukavemet edememiş, sistem içindeki nispi gücünü giderek kaybetmiştir. İmparatorluğun değişen koşullara karşı ayakta kalma mücadelesi verdiği son 200 yıllık dönemde klasik-geleneksel eğitim sistemi kendisim yenilememiş, yemden üretememiştir. Devletin nispi modernleşme sikecine girdiği 18. yüzyılda dini alanm dışmda örgün eğitim veren yeni seküler kurumlar sisteme eklemlenmiştü-. Ancak Tanzimat'a kadar ciddi bir gelişme kaydetmeyen bu kurumlar, daha sonra devletin yapısmdaki değişme ve toplumdaki gelişmelere paralel olarak istihaleye uğrayarak gelişmişlerdir. Sayıca artan modem eğitim sistemindeki bu seküler kurumlar, sistemden aldıklan destekle klasik-geleneksel eğitkn kurumlarmı adeta bir ahtapot gibi çevrelemiştü-. Böylece, dayandığı düşünce sistemi 'Maarif-i Umumiye Nezareti İhsâiyat Kalemi, Nezarete Merbut Mekatib-i U m u m i y e ile Mekaîib-i Hususiyenin v e Müze-i Hümayun ile Müze v e Yıldız Kütüpbaneleriain v e Kûtüphane-i Umumiyenin 1328-1329 Senesine Mahsus İhsâiyat Mecmuasıdır, Danıihılafetü'l-aliyye,(1334),s.41
15
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Çökmüş, fmans ve insan kaynaldan gibi can damarlan kesilmiş olan eski yapmm unsurlanmn yaşaması giderek imkânsız hale gehniştir. Kısaca ifade etmek gerekirse, Osmanlı devletmde eğitim başlığım taşıyan bu kitap üç temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; medrese, sıbyan mektepleri ve Enderun Mektebi gibi geleneksel eğitkn kurumlan ele almmaktadm Reform çağmm Tanzimat öncesi döneminde belirli alanlarda uzmanlaşmış askeri-teknik mesleki okullar ikinci bölümde konu edmihnekıe; reform çağınm Tanzhnat sonrası döneminde teşekkül eden modem eğitim sistemindeki okullar ise üçüncü bölüm içinde irdelenmektedir. Her üç bölümdeki okullar arsmdaki temel farklıhk, az çok bh-birleriyle ilintili olmakla birlikte, bhinci gruptakilerin geleneksel-klasik diye nitelendirilmesi ve bu sisteme hüviyet kazandırması; ikincilerin geleneksel sistemin kırılma noktasmda ortaya çıkması, deneme ve yamima sonucunda vücut bulan bir geçiş ve arayış dönemi ürünü olması ve dolayısıyla sistemin klasik hüviyetinin kaybolduğu döneme tekabül etmesi; üçüncü gruptakilerin ise daba formel kurumlarla zenginleşerek değişen, geleneksel-klasik olandan giderek uzaklaşan modem-seküler eğitim sistemine kimlik kazandıran bir özellik taşımalandır. 600 yıll± Osmanlı eğitkn sisteminin ana omurgasmı; birincisinin varlığı İkincisinin doğumıma neden olan iki farklı sitemdeki üç grap eğitim kurumlarmdan her birinin kendi içmdeki istihalesi, diğer kurumsal yapılarla ve sistemin geneUyle olan etkileşim durumu teşkil etmektedir. Bir bütün olarak irdelendiğinde, sekülerleşme-rasyonelleşmenin baskm olduğu dönemlerde, Osmanlı eğitim sisteminin devletin bütün kurumlarıyla birlikte değiştiği, geliştiği, etkileyici ve yönlendkici olduğu sosyolojik bir realitedir.
16
BİRİNCİ BÖLÜM GELENEKSEL EĞİTİM KURUMLARI Osmanlı imparatorluğunda eğitim devleti ilgilendiren bir konu olduğu kadar, aynı zamanda toplumun bütün kesimleri tarafından dini ve içtimai bir görev olarak telakki ediliyordu denilebilir. Bu nedenle, temel eğitimden başlayarak dini yüksek öğrenim veren medreselere kadar bütün eğitim k u r u m l a n umumiyetle vakıflar tarafmdan finanse edilmişlerdir. Daha önceki Müslüman toplumlarda olduğu gibi, Osmanlı Devletinde de ilmiye zümresi mensuplan ve bağlı olduğu kurumlar belirli bir saygınlığa sahipti. İmparatorluğun genişlediği ve nispi gücünü arttırdığı yüzyıllarda yönetimm muhtelif ofislerine kalifiye eleman yetiştiren ve formel eğitim veren yegâne organize kurum medreselerdi. Bu alanda 18.yüzyıla kadar herhangi bir değişme olmamıştır. Mamafih, ilmiye zümresinin kontrolünde bulunan geleneksel dinî eğitim sisteminin esas itibariyle yüzyıllarca değişmediği, bu itibarla toplumdaki gelişmelerin ve devletin ihtiyaçlanmn gerisinde kaldığı biUnmektedir. 17
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Kendine Özgü metot ve yöntemleriyle farklı halk kesimlerine genelde yaygm eğitim veren, özelde ise kendi müntesiplerine zaman zaman bir tür örgün eğitim yapan tekke, zaviye ve diğer tarikat yapılanmalan bu çalışmanın ilgi alanı dışmda tutuhnuştur.
Klasik Osmanh Sistemi İçinde Medreselerin Teşekkülü Osmanlı Devleti'nde önceki İslam devletlerine oranla merkezi egemenliğin daha sürekli ve ülkenin her yanma nüfuz edebilen bir özelliğe sabip olduğu göze çarpar. Merkezin emirlerini her alanda olabildiğince etkili laİabihnek için her türlü araçtan yararlanıhnıştır. Şüphesiz taşraya nüflız etmede en etkili yollardan biri ilmiye mensuplarım kontrol etmekti. Bu, Osmanlı Devleti'nde medreseler aracılığıyla gerçekleştirihniştir Medreseler genel devlet işlerinde yararlı ve uyumlu kimseler yetiştnecek şekilde sistematize edilmiştir. Devlete bağlı kılınmış bir şekilde yetiştirilen bu kesim kullamlarak tarikatlar "ehhleştirihniştn". Böylece tarikatlar, devlet kontrolü altına alınarak, merkezi otoritenin tasarruflarım meşrulaştmcı bir işlevi yerine getirmeye başlamışlardır. Tarikatlarm bu şekilde denetim altına alınması ve hatta ele geçirilmesi merkezi yönetimin yaptığı işler hakkmda farklı sesler yüksehnesine de büyük ölçüde engel olunmuşmr.^ İlk Osmanlı medresesi, nitelikli hir kadro oluşturmak ve özellikle kadılan yetiştirmek üzere, ikinci Osmanlı padişahı OrbanGazi (1326-1362) tarafından, 133 l'de İznik'te kurulmuş ve bu medreseye meşhur ulemadan Davud-ı Kayseri tayin edihniştir.' 'Ahmet Cthan ve İlyas Doğan, "Klasik Osmanlı Toplumsal Yapısı v e Sivil Toplum", içinde: Dünden Bugüne Türkiye'nin Toplumsal Yapısı, (Editör: Memet Zencirkıran), Nova, Ankara 2006, s. 75 ^Halil İnalcık, The Ottoman Empire, The Classical A g e 1300-1600, (Londoıj 1975), s. S 66; Halil İnalcık, "The Ruznamçe Regisîers o f the Kadıasfcer o f Rumeli", Turcica, 20 (1988), s. 255; Uzunçarşılı, İJi., Osmanlı Devleti'nin İlmiye Teşkilatı, TKK-, (Ankara 1984), s. 1
18
AHMET CİHAN
Orhan Gazi'nin Bursa'yı devlet merkezi kabul etmesindeın sonra, başta Manastır adı ile amlan medrese olmak üzere Bursa'da inşa edilen medreselerde ve 1363'te yönetim merkezi olmasmdan itibaren Edirne'de kurulan ilk Osmanh medreselerinde umumiyetle Konya, Kayseri ve Aksaray gibi Anadolu'nun eski kültür merkezlerinden gelenler yamnda, Türkistan, İran, Suriye ve Mısn: gibi îslam dünyasmm diğer, bölgelerinden gelen ulema görev almışhr.* Murat 11. dönemkide (1421-1451) Osmanlı medreselerinüa hızla gelişmesinde rol alan birçok ulemanm Anadolu'daki eski kültür merkezleri ile diğer İslam ülkelerinden geldiği bilinmektedir.' Diğer taraftan, Osmanlı kültürünün geliştiği 14-15. yüzyıl boyunca Osmanlı uleraasınm ileri gelenleri Mısır, t a n ve Türkistan gibi, dönemin önemli kültür ve eğitim merkezlerine giderek öğrenimlerini tamamlamışlardır. Bu ulema arasında, tefsir ve hukuk öğrenimi görmek isteyenler özellikle Mısır ve İran'ı tercih etmişlerdir.'" Matematik alamnda uzmanlaşmayı arzu eden Osmanlı uleması ise genellikle Semarkant'a gitmişlerdir.'^ Fatih Sultan Mehmet büyük bir imparatorluk kurmasma rağmen, yönetimi altmdaki bölgelerde, diğer bazı İslam ülkelerindekilerle mukayese edilebilecek düzeyde ulema bulunmuyordu. Fatih'in iftihar edebileceği yerli ulema sadece bn-kaç kişi ile suurlı idi."* 'Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 2; İnalcık, Ottoman Empire, s. 116 ' Alâeddin Tüsi ve Fahreddin bunlar arasmda yer ahr. İran ve Anadolu'da eğitim gören Fahreddin Edirne'ye yerleşerek Mehmet 1. ve Murat II. döneminde müderrislik ve müMiük yapmıştır. "Mesela, Osmanlı imparatorluğunun ilk şeyhüUsIarm kabul edilen Mehmet Fenari (13501431) Anadolu ve Mısır'da eğitim görmüştür. Mehmet Fenari'nin torunu Ali Fenari (ö. 1497) o bölgelere giden ulemanm ileri gelenleri arasında yer alır. Sa'deddin Taftazani (1322-1389) İslamhukuku, akaid, metafizik konularmda eserleri bulunmaktadır. Diîbilim ve mantık ve akaid konusunda çalışmalan olan Seyyid Şerif Cürcani (1340-1413) Şiraz'da doğdu, Timur'un Şiraz'ı fethinden sonra Semerkant'agitti. "İnalcık, Ottoman Empire, s. 166-167 '^Mesela Molla Hüsrev (ö. 1480) ve Hocazade bu seçkin ulema arasmdadır. Molla Hüsrev müderrislik ve kazaskerlik yaptıktan sonra, Murat n ve Fatih döneminde şeyhülislamlık yapö. tslam Hukuku alanındaJd çalışması Osmanlı medreselerinde okutulan standart bir ders kitabı baline getirildi. Geniş bilgi için bakınız; İnalcık, Ottoman Empire, s. 167
19
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Osmanlı Devletinde Mehmet II. dönemine (1451-1481) kadar bir ilmiye hiyerarşisinden söz etmek oldukça zordur. İlmiye teşkilatma ilişkin ilk düzenlemelerin Mehmet II. döneminde çıkarılan kanunnamelerde yer aldığı ifade edilebilir." İstanbul'un fethinden soma Mehmet II. sekiz kiliseyi medreseye dönüştürmüş ve bunlara meşhur ulemadan sekiz kişiyi tayin etmiştir." Daha sonra, 1463-1470 yıllan arasında tamamlanan Fatih Camiinin çevresine Sahn-ı Seman veya Semaniye diye bilinen ünlü sekiz medreseyi inşa ettiren Fatih Sultan Mehmet, bunların her birine yine birer ulema görevlendirmiştir." Osmanlı mimarisinin en güzel ömeklerinden olan bu medreseler, İstanbul'da Fatih Camiinin iki tarafına inşa edilmişti. Bunlar arasında Sahn-ı Seman adı verilen sekiz medrese belirli alanlarda uzmanlaşmak isteyenlerin öğrenim gördüğü bir entegre kurumdu. Diğer sekiz medrese ise öğrencileri yüksek öğrenime hazırlıyordu." Dolayısıyla, Fatih Camii etrafmda İmparatorluğun en büyük ve en nitelikli eğitim kompleksi kurulmuş oluyordu. Bu medreselerde görevli müderrislerin her birine günde elli akçe ödeniyordu." Her medresede 19 oda ve bir sınıf bulunuyordu. Odalardan on beşi danişmentlere tahsis edilmişti." Repp, Ottoman Leamed Hierarchy, s. 19; Fleischer C , Bureaucıat and Intellectual in theCttoman Empire, The Historian Mustafa Ali (1541 -1 €00) (Princeton 1986), s. 7,63-64; 271 '" Tettimme ya da Musila-ı sahn adı verilen bu medreseler daha sonra kurulan sahn-ı seman medreselerine öğrenci hazırhyordu. Uzunçarşıh, İlmiye Teşkilatı, s. 9; Mehmet Emin, "Tarihçe-i Tarik-i Tedris", İlmiye Sahıamesi, s. 644; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26 "İnalcık, Ottoman Empire, s. 167; UzunçarşıJı, İbniye Teşkilatı, s. 56; Fleischer, Bureaucratand Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26 "Geniş bilgi için bakjnız, Uzunçarşıh, Ihniye Teşkilatı, s. 510; İnalcık, Ottoman Empire, s. 167: Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in The Ottoman Empire, s. 26 "İnalcık, Ottoman Empne, s, 167; Uzunçarşılı, thniye Teşkilatı, s.3, 7; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 25-26 "Sahn medresesi öğrencisi olan danişmemler aşağı derecedeki bu- medresede öğrenimini tamamlayan öğrenciler arasmda müderris larafmdan seçiliyordu. Bunlara, imaretten yemek ve iki akçe yevmiye veriliyordu. İnalcık, Ottoman Empire, s. 167; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 78; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26
20
AHMET CİHAN
Medreselerin yer aldığı kompleks içinde bir genel kütüplıane olduğu gibi, tıer medresede de ayn bir kütüphane bulunuyordu. Müderris, dersleri tekrar etmek ve öğrencilerin disiplinini sağlamak üzere, danişmentlerden birini muid olarak seçmekte ve buna medresede bir oda ile günde beş akçe tahsis edilmekteydi." Fatih döneminde İmparatorluktaki eğitim kurumlarmm en yüksek derecesini Semaniye medreseleri oluşturuyordu. Murat ll.'nin Edirne'de kurduğu Darülhadis medresesi ikinci sırada bulunuyordu. İlk Osmanlı padişahlanmn Bursa'da inşa ettirdiği medreseler ise bımun altmda yer almaktadn. Osmanlı vezirlerinin İstanbul, Edime, Bursa ve diğer vilayetlerde yaptndığı medreseler daha alt derecede kabul edilmektedir.'" Osmanlı medreseleri "hariç" ve "dâhil" ohnak üzere başlıca İki grupta incelenebilir. Hariç medreseleri olarak bilinen birinci kategoride temel bilgilere dayalı hazırlık eğitimi verilmektedir. Bu temel bilgiler Arapça ve akli ilimlerden oluşmaktadır. Dâhil medreseleri diye isimlendüilen üonci kategoride daha yüksek düzeyde dini ilimler öğrenimi yapıhnaktadır. Her iki gruptaki medreseler kendi aralannda derecelere ayrılıyordu.^' Aşağıda, söz konusu medrese hiyerarşisi srrayla ele alınmaktadır. tbtida-yı hariç; Medrese hiyerarşisinin en alt seviyedeki bu medreselerde Arapça grameri, mantık, akaid, astronomi, geometri ve hitabet öğretilmektedir." "Mehıaei Emin, Tarihçe-i Tarik-i Tedris, s. 645; İnalcık, Ottoman Empire, s. 167; Uzunçarşılı,tlnüye Teşkilatı, s. 7-10 '°Bunlar arasmda en meşhurlan istanbul'da Mahmud Paşa, Edirne'de Ali Paşa, Bursa'da Eski Ali Paşa, Filibe'de Şihabeddin, tjskiip'te İshak Bey medreseleridir. Geniş biîgi için bakınız, Uzunçarşılı, ilmiye Teşkilatı, s. 23; inalcık, Ottoman Empire, s. 167-16S ^'inalcık, Ottoman Empire, s. 168. Mukayese için bakınız. Repp, Ottoman Leamed Hierarcby, s. 20; Mehmet Emm, Taıihçe-i Tarik-i Tedris, s. 644; Fleiscber, Burcaucrat and Intellectual inthe Ottoman Empire, s. 25-26 ^Müslüman matematikçi ve astronomlann ileri gelenlerinden biri olan Nasiruddin rûsi'nin (1201-1274) akaitle ügiîi 'Tecrid" isimli çalışması fau medreselerde okutulan temel ders kitaplanndan biridir. Bu medreseler Seyyid Şerif Cürcani'nin "Tecrid" isimli kitap üzerine yapttğı şerhten sonra "Tecrid Medreseleri" diye isimlendirildiği gihi, mûdeırisleri günde yirmi akçe aldıklan için yirmili medreseler olarak da bilinmektedir. Bakmız; İnalcık, Ottoman Empire, s.168; Uzunçarşılı, İhniye Teşkilatı, s. 11, 19-21; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 24,33
21
OSMANLI'DA EĞÎTÎM
Otuzlu medreseler: Bu medreselerde daha ziyade belagat ve edebi bilgiler alamnda Öğrenim yapılıyordu. Sakkaki'nin (1160-1229) Miftah al-ulûm'u bu medreselerin temel ders kitaplarmdan biri idi. ÎUc iki şuradaki medreselerin büyük çoğuıüuğunu taşradaki medreseler oluşturuyordu." İleri düzeyde uzmanlık eğitimi ahnak isteyen öğrencilerin Bursa, Edime ve İstanbul'da bulunan daha yüksek derecedeki dini eğitim kurumlanna devam etmeleri gerekiyordu. Kırklı ve elli medreseler: Şehzadeler, valide sultanlar ve vezirlerin İstanbul, Edime ve Bursa'da inşa ettirmiş olduklan medreseler bu grup içerisinde yer almaktadır. Bu medreselerde, temel ders kitabı olarak ilk aşamada "Miftah" şerhi, ikinci aşamada akaid konusunda Abdurrahman îci'nin "Mevakıf'ı, üçüncü aşamada ise İslam hukuku konusunda Merğinani'nin "Hidâye" isimli eseri okumluyordu." Ibtida-yı dâhil medreseleri: Bu medreselerde ilk aşamada "Hidâye", orta seviyede fıkıh usulü sahasmda Teftazani'nin "Telvih" adlı eseri okutuluyordu. İleri seviyedeki öğrencilere ise Zemahşeri'nin "Keşşaf isimli Kur'an tefsiri okutuluyordu.^' Tettimme medreseleri: Tettmune veya Musila-ı Sahn adıyla tanınan ve Sahn-ı Semana öğrenci hazırlayan Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu sekiz medrese, bu gruptaki medreseler ikinci şurada yer almaktadır.^* " Belagat konusunda bir çalışma olan "Miftah al-Ulum" otuzlu medreselerde ders kitabı olduktan sonra, bunlar Miftah medreseleri diye de isimlendiriliyordu. Mehmet Emhı, Tarihçe-i Tarik-i Tedris, s. 645; İnalcık, Ottoman Empire, s. 168; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Emphe, s. 24 " Tefsir, kelam ve tarih konulannda eserler veren Aduddin Abdurrahman İci (1280-1350) Şiraz'da doğdu. İci, İslam akaidi sahasındaki "al-Mevakıf fi ilm-i Kelam" isimli eseriyle tanmnuşür. Ebu'l-Hasan Merğinani (Ö.1197) ünlü bir İslam hukukçusudur. "Hidâye" isimli eseriyle tamnnuştır. Bakınız; İnalcık, Ottoman Empire, s. 168; Uzunçarşılı, İlmiye TeşkilaU.s. 20-23; Fleischer, Bureaucratand Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26. " Harezm'de yaşamış olan Zemahşeri (1074-! 144) en ünlü Kur'an yonımculanndan biri olarak kabul edilmektedir. İbtida-yı dâtdl olarak bilinen ellili medreseler padişahlarm kız kardeşleri, şehzadeler veya vezirler tarafından kuruhmıştur. Bakiruz; Fleischer, Bureaucrat and Intel lectual in the Ottoman Empire, s. 26 Mehmet Emm, Tarihçe-i Tarik-i Tedris, s. 644; Fleischer, Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26
22
AHMET CİHAN
Samanîye medreseleri: Sahn-ı Seman medreseleri en yüksek düzeydeki ilitisas medreseleridir. Öğrenciler burada, İslam hukuku, Kur'an tefsiri, İslam akaidi, belagat ve benzeri sahalarda grup halinde öğrenim görmekte ve özel bir eğitim almakta idiler." Osmanlı medrese hiyerarşisindeki en önemli değişmelerden biri Kanuni Süleyman 1. döneminde gerçekleşmiştir. Kanuni, 1550-1559 yıllan arasında, İstanbul'da inşa ettirdiği camiinin çevresinde dört genel medrese kurmuştu. Bunlara ilave olarak, biri hadis ikni, diğeri tıp eğitimine tahsis edilmek üzere iki ihtisas medresesi inşa ettirmişti. Kanuni döneminde yapılan bu medreselere diğer bütün medreselerin üzerinde bir statü verilmiştir; böylece İmparatorluğun sonuna kadar devam edecek olan medrese hiyerarşisi teşekkül etmiş oluyordu. Bu gelişmelerden sonra, imparatorluktaki yüzlerce medresenin tamamı on bir kademeye göre sınıflandınlmıştı.^' Osmanlı medreselerinin belli büyük şehirlerde yoğunlaştığmı ifade etmek mümkündür. 16. yüzyılm ilk yansmda, 1529'da Edirne'de 40 medrese bulunuyordu. 17. yüzyılda yalnız İstanbul'da yaklaşık 95 medrese mevcut idi. Bu sayınm 18. yüzyılm sonunda 179'a yükseldiği görühnektedm^' " Mehmet Emin, Taıihçe-i Tarik-i Tedris, s. 645; İnalcık, Ottoman Empire, s. 169; Fkiscber, Bureaucrat and InteUecmal inthe Ottoman Empire, s. 26. ^Heischer, Bureaucrat and Intellectual, s. 26-27;Repp, Ottoman Leamed Hierarcby, s. 22; İnalcık, Ottoman Emphe, s. 169. 17. yüzyılda bazu-Ianmış olan Tevkii Abdurrahman Paşa Kanunnamesinde medrese hiyerarşisi şu şekilde ifade ediknektedir: "ve müderrislerden Süleymaniye müderrisleri Musila-ı Süieymaniye müderrislerine tasaddur eder ve Musila-ı Süleymaniye müderrisleri altnuşh müderrislere tasaddur eder ve altmışh medreseler sahn müderrislerine tasaddur eder ve Musda-ı sahn müderrisleri dahil müderrislerine tasaddur eder.". Tevkii Abdurrahman Paşa Kanuımamesi, MTM., Sayı, 3, yıl; 1331, s. 539. Daha sonra bu medreselerin on iki dereceye aynidığım Ahmet Cevdet Paşa şöyle açıklamafctadu:: "bade ahval-i meşruhaya binaen ve medreselere muhasses olan vazifelerin mikdanna nazaran müderrislik rütbesi oniki radde itibar olunmuştur ki: 1 - İbtidây-ı Hariç, 2- Harekef-i Hariç, 3- İbtiday-ı Dâhil, 4- Hareket-i Dâhil, 5- Musda-ı Sahn, 6- Sahn-ı Seman, 7- İbtida-yı Altmışlı, 8- Hareket-i Altmışh, 9- Mmb-ı Süleymaniye, WHavâmis-i Süieymaniye, 11-Süleymaniye, 12-Darülhadis medreseleridir. Bakınız, Aiımef Cevdet Paşa, Tariıh-i Cevdet, Tertib-i Cedid, (İstanbul 1309/! 891 -1892), C.I, s. 111, "Bu medreselerden 26'sı sultanlar, 49'u paşalar, 35"i yönetici smıfm diğer üyeleri, İS^i ise ihniye zümresi mensuplan tarafmdan yaptınhmştı. İnalcık, Ottoman Emphe, s. 169; Başbakanlık OsmanhArşivi (B.O.A), Bab-ı Asafi, Divan Kalemi (A.DVN), No. 829
23
OSMANLI'DA EĞİTÎM
Osmanlı imparatorluğunda bir ilmiye hiyerarşisi ve terfi sistemi vardi. Bir sosyal gnıp olarak ilmiye zümresi mensuplarının sosyal ve politik hayatm bütün görünümlerinde nispi bir rol aldığı söylenebilir. Bu sosyal grup içerisinde yer alan müderrisler devletin çeşitli memuriyetlerinde önemli fonksiyonları yerine getirmektedirler Mesela; Semaniye veya daha yüksek bir medrese müderrisi 500 akçelik bir mevleviyete yükselebilmektedir Daha sonra, İstanbul'daki yüksek medreselerde görevli ulema İstanbul kadılığına, oradan da kazaskerlik ve şeyhülislamlık makamma çıkabilmektedir. Bunlara ilave olarak, dâhil ve sahn müderrisleri Divan-ı Hümayunda Ni şanc ı olabilmektedirler.'° 14-15. yüzyıllarda kurulan medreselerdeki öğrenci potansiyelinin 16. yüzyıl ortalannda büyük bir kitleye dönüşmüştür Yüzyılın ikinci yansından sonra, kadılık, müderrislik, müftülük gibi sekiörlerde görev ahnak üzere Anadolu'daki yüzlerce medresede binlerce öğrenci bulunuyordu. Büyük bir işsiz grup teşkil eden taşradaki medrese öğrencileri, zaman zaman şehirlerde sosyal düzeni bozucu eylemlere girişmişler, bazen de kasaba ve köylerde yağmacılık faaliyetlerinde bulunmuşlardır^' Osmanh Devletinde, dmi öğrenim kurumlan olan medreseler toplumdaki bütün Müslümanlara açıktı. Medreseler, ilk dönemlerde, her ne kadar özel vakıflarca desteklenmiş ve merkezi yönetimden nispeten daha bağımsız olmuş olsalar bile, genelde imparatorluğun himayesi ve korumacılığı ile gelişip yaygınlaşmışlardır. Zira Osmanlı yönetimi 15. yüzyıldan itibaren, ihtiyaç duyulan dini kurumlann devletin idaresi altında tesis edilmesi gerektiğini benimsemiş bulunuyordu."
"Repp, Ottoman Leamed Hierarchy, s. 24; İnalcık, Ottoman Empire, s. 171; Fleischer, Bureaucraf and Intellectual in the Ottoman Empire, s. 26 "İnalcık, OttomanEmpire, s. 118. '"Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, s. 67.
24
AHMET CİHAN
Osmanlı imparatorluğundaki en yüksek din görevlileri ile şer'i-örfı iıukuk uzmanlarını yetiştiren Salm-ı Seman medreselerinin kurulması, bir bakıma, ilmiye zümresi mensuplarmm nispi gücünü frenleyen ve kontrol eden bk vasıta olmuştur." Fatib Sultan Mehmet'in İslam dünyasının çeşitli bölgelerindeki nüfuzlu ve itibarh ulemayı İstanbul'da toplaması ve imparatorluk çapında yeni medreseler kurması, bir taraftan Osmanlı eğitim sisteminin gelişmesine ve merkezileşmesine hizmet ederken, diğer taraftan da hem şer'i esaslann bem de örfi hukukun her ikisini bkden geniş ölçüde uygulama sürecmi başlatmış oluyordu.^* 16. yüzyılda medreselerin imparatorluğun bütün vilayet ve sancaklarma ve hatta kazalanna kadar yaygınlaştığım ifade etmek mümkündür. Medreseler, devletin umumi gelirleri içinde büyük bn yekûn teşkil eden vakıf gelirleri ile çalışmakta idi. Örneğin; Kastamonu, Alaiye, Teke, Hamid ve Karahisar-ı sahib livalan dâhil olmak üzere bütün Batı Anadolu sancaklarım ihtiva eden Anadolu eyaletinin 1530-1540 tarihleri arasmdaki umumi geliri 79.784.960 akçe olup, bu gelirin %17'si (yani 13.641.684 akçesi) vakıflara tahsis edilmişti. O dönemde yalnız Anadolu eyaletinde masrafları vakıflarca karşılanan 110 medrese ve 154 muallimhane bulunuyordu. Aynca, 121 müderris, 37.666 hatip, imam ve müezzin ile 3299 şeyh, şeyhzade, kayyum ve talebeye de vakıf gelirlerinden maaş ödeniyordu." Anadolu eyaletinde olduğu gibi, Karaman'da 45 medrese yanmda ihtisas eğitimi veren iki Darülhadistn vakıf yoluyla idare edildiği görülmektedir. Diğer taraftan, Amasya, Çorum, Sivas, Trabzon ve Malatya bölgelerini içine alan Rum vilayetmde ise 35. medrese ile 13 muallimhanemn vakıf "Fleischsr, Bureaucratand iBtellectuai, s. 264 "Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, s. 263-264 "Ö.L. Barkan, 933-034 (1527-1528) Mali Yılı Bütçesi, İktisat Fakültesi Mecmuası, C. XV,sâyı, 14 (1953), s. 250-329; Ö.L. Barkan, Edime ve Civanndaki Bazı imaret Tesisleri, Belgeler, C. 1, (Temmuz 1964), s. 236-237
25
OSMAmi'DA EĞİTÎM
geliriyle desteklendiği tespit edilmektedir. Rumeli eyaletinde Paşa Livası, Trakya ve Makedonya'ya ait bir kısım kazalanyla Vize Livasmm İstanbul'a yakm bölgelerinde 26 medrese ile yirminin üzerinde muallimhane aym yolla idare edilmektedir.^^
Medrese Sisteminin Gelişmesi Formel eğitim kurumu olan medreseler, Osmanlı împaratorluğu'nda en önemli bilgi üretim merkezlerinden biridir. Burüar arasmda İstanbul Medreseleri ilk sırada yer alıyordu. İmparatorluğun tamamma yayılmış bulunan eğitimöğretim kurumu medreselerin aşağıdan yukarıya doğru püamitsel bir yapı oluşturduğu ve aym zamanda bu hiyerarşi piramidinin belirli katmanlarmda kümelenmeler meydana geldiği görülür. Yerel düzeyde okuma-yazma ve Kur'an öğretimi ile başlayan eğitim-öğretim süreci, ikinci aşamada, belirli ticaret ve kültür merkezlerinde sayısal olarak yoğunlaşan daha ileri düzeydeki bölgesel medreselerde devam ettirilir Öğrenciler, medrese öğrenimlerini yeteneklerine göre daha ihtisas eğitim kurumlarmm bulunduğu İstanbul'da tamamlamaktadırlar. Kademeli olarak uygulanan bu eğitim mekanizmasında, sistemin ve toplumun ihtiyaç duyduğu şahıs ve elemanlar sivrilebihnekte; kabiliyet ve yetenek, beceri ve çalışma gibi belirli kıstaslara dayah doğal bir seleksiyon süreci işlemektedir." Osmanlı medreseleri pozhif bihmlere yönelik eğitimi birinci öncelik olarak görmemiştir. Bunun bir sonucu olarak matematik, tıp, psiko-terapi ve benzeri seküler dallar ile dini konularm belirli alanlarmda spesifik eğitim veren ihtisas medreseleri smırlı sayıda kalmıştır. Bunlar daha çok büyük kentlerde yer almışlardu". Medrese hiyerarşisinm ikinci
^*Barbn,933-934(1527-1528)MaliYıbBütçesi,s.250329;Barkan,Ediıııeve Civarındaki BazıİmaretTesisleTİ,s.237. CihanveDoğan,OsmanüTopiunısalYapısıveSiviITopIıım,s. 75-76
26
AHMET CİHAN
kademesini dalıa çok bölgesel düzeyde kalifiye eleman İhtiyacmı karşılayan ve genel eğitim veren medreseler oluşturmuşlardır. Bir başka ifadeyle, bölgesel düzeyde eğitimöğretim yapan medreselerin, daha alt kademedeki medreselerin birinde ilk eğitimini tamamlayanlann daha nitelikli bir egitim-öğretim gördüğü; mensuplannm teorik bilgilerini zenginleştkerek nispeten pratiğe dönüştürdüğü ve dolayısıyla mezunlanmn toplumla entegrasyon safhasma geldiği; eğitimden hukuka, kültürden sanata, dini sahadan din dışı alanlara kadar bü-büiyle bağlantılı birçok konuda bölge kentlerinin nitelikli eleman üıtiyacmı karşılayan kurumlar arasmda önemli bir yere sahip olduğu iddia edilebilk."' Ulaşım ve haberleşme vasıtalan ile bilgi üretme, edinme ve aktarma imkânlarmm suurh olduğu, basm-yaym ve dağıtım teknolojisinin henüz teşekkül edip gelişmediği Hasik Osmanlı sisteminde, İmparatorluk topraklarmm bir ucundan diğer ucuna farklı kültür, gelenek ve göreneklerin, çeşitli örf ve âdetlerin birbürleriyle kaynaşmasında; belirli bü- bölge veya sektörde üretilen bilgi ve teknolojinin diğer alanlara transfer edilip yaygınlaştırılmasında medreselerin önemli bir fonksiyon üstlenmiş olduklan söylenebilu:.'^ Diğer taraftan, İmparatorluğun farklı coğrafi bölgelerindeki çeşitli etnik kökenden ve farklı kültürlerden gelen yetenekler, medreselerde toplanarak, kendi beceri ve kabiliyetlerine uygun biçimde yetiştirilip üıtiyaç duyulan bölge, alan ve sektörlerde merkezi yönetimm birer ajam olarak görevlendirilmekte veya toplumun farklı alanlardaki gereksinimlerini karşılamak üzere vakıf ve tarikat örgütlenmesi gibi dini-sosyal içerikli yapılarda ve toplumun değişik katmanlarmda faaliyet göstermektedurler.'" Medreseler, gerek eğitim-ögretim faaliyetlerinin yürütülmesi, öğrenci alum ve bu öğrencilere sağlanan olanaklar halamından, gerekse denetim ve kontrol edihnesi, asayiş ve güvenliğin sağlanması açısından özerk bir yapıya sahiptiler. Başka kurum tarafmdan herhangi bu: müdahale ^Cihan ve Doğan, Osmanh Toplumsal Yapısı ve Sivil Toplum, s. 76 ^'Cihan ve Doğan, Osmanh Toplumsal Yapısı ve Sivil Toplum, s. 75 *Cihan ve Doğan, Osmanh Toplumsal Yapısı ve Sivil Toplum, s, 75-76
27
OSMANLI'DA EĞİTİM
söz k o n u s u o l a m a z d ı . Medreselerin teftiş ve denetimi merkezi Otoritenin özel izni ve meşihat makammın onayı ile sadece ilmiye mensuplarınca gerçekleştirilirdi. Merkezi idarenin taşradaki temsilcileri, bulundukları bölge ya da kentlerde çok etkili ve nüfuzlu, taşradaki yerel kurumlar ve halk üzerinde otorite sahibi olmalanna rağmen, idari yapılanma ve organizasyon, eğitim-öğretim bakırmndan özerk birer kurum olan meckeselere doğrudan müdahale edemezler, teftiş ve denetimde bulunamazlardı. Kusurlu veya suçlu bulunduİdan sabit olan müderris ve medrese öğrencilerini veya diğer personeli cezalandırma bak ve yetkisme de sahip değillerdi.'" Piramidin tabanmda yer alan ve toplumla bütürüeşen ilmiye mensuplan tıpkı yüksek ulema gibi medrese sistemi içinde yetişmekte idi. İlmiye zümresinin toplumu yönlendirme ve merkezi otorite karşısmda bir güç olma yeteneği bulunup bulunmadığı onlarm yeni fikirler üretme yeteneği ile yakmdan ilgilidir. Medreselerden yetişenlerin Batıdaki aydmlarm rolünü üstlenip üstlenmediği sorusımım cevabı ile bu dönemde toplumun kendini devlet karşısmda bir özerk süje olarak görüp göremeyeceği ile yakmdan ilgilidür. Bu nedenle medreselerin işleyiş tarzı, ortaya koyduğu fikirlerin toplum-devlet ilişkisinde ne oranda önemli bir rol oynayabildiğine açıklık kazandırmak gerekmektedir. Devletten bütünüyle bağımsız fînans kaynaklanna sahip olmamaları, eğitimin temel niteliğinin düü ve geleneksel olması, var olan sosyal düzen ve sistemi devlet lehine pekiştirmeyi öncelemesi nedeniyle medreseler, görece Özerk olan bu yapı içerisinde, Batida olduğu gibi, "big bang" yaratacak fikir ve düşünce akımlannm gelişmesine imkân tammaraıştu-. Medreseler ve bilimsel düşünce BClasik Osmanlı sisteminde en önemli bügi üretim merkezlerinden bni şüphesiz medreselerdi. Bımunla birlikte,
Cihan ve Doğan, Osmanh Toplumsal Yapısı ve Sivil Toplum, s. 76 28
AHMET CİHAN
medreselerin ders programı içerisinde yer alan smurlı ölçüdeki pozitif bilimlerin ağu'lığı 17, yüzyıldan itibaren giderek azalmıştm Diğer yandanmedreselerde okutulan ititaplann tülü ve genelde edinilen bilginin mahiyetinde, Batı'da ortaya çıkan gelişmelere benzer şekilde, ciddi bir değişme gerçekleş tirilememiştir. 300 senelik bir zaman dilimini üıtiva eden klasik Osmanlı sisteminde ortaya konulan yeni kitap sayısı sadece 200 civanndadır. Dolayısıyla değişerek gelişen ve giderek karmaşık bir hal alan toplum ihtiyaçlan devasa boyutlara ulaşüğı halde üretilen reel bilginin düzeyi çok sırurlı kalmıştur. Ömeğm; 1416. yüzyıllar arasmdaki 200 yıllık bir dönemde Osmanlı uleması tarafından kaleme alman toplam 256 kitabm %86,3'üne karşılık gelen 221'inin daha önce yazılmış olan değişik eserlerin şerh, haşiye, talik, tasnif ve çevirisinden ibaret olduğu; diğer %13,7'ni oluşturan 35 kitabın ise telif olduğu bilinmektedir. Söz konusu dönemde, Osmanlı ulemasımn kaleme aldığı ve çoğu şerh, haşiye ve tercüme olarak adlandınlan toplam 256 kitap arasında pozitif bilimlere ait olanlann oram sadece %21,4'tür," Bati Avrupa'da ortaya çıkıp gelişen aydınlanma felsefesini doğuran toplumsal koşuUann ve dünya görüşünün Osmanlıdakinden uzaklığı burada çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadu-. Kuruluş döneminden itibaren 20. yüzyılın başlanna kadar, Osmanh medreselerinde okumlan kitaplann yazarlan ele alındığında, eserlerin büyük çoğunluğunun İslam cografyasmın çeşith bölgelerinde daha önce yaşamış olan bilginlere ait olduğu görülür. Dolayısıyla, Osmanlı medreselerinde izlenen müfredat programımn, mimari yapı ve organizasyonda sağlanan gelişmeye paralel bir çizgide modemize edilip yenilenemediği gerçeği ortaya çıkmaktadır."^
"Ahmet Cihan, "Osmanlı Medreselerinde Sosyal Hityaı",içmde: Osmanlı, CiltV, (Ankara 1999), Yeni Türkiye Yayınlan, s . ! 83. Karşılaştırma için bakım/; Hulusi Lekesiz, Osmanh Emi zihniyetinde Değişme, Teşekkül, GeUşme ve Çözülme: XV-XVn. Yüzyıllar, (Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilhnler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1989 s. 169-171 "Cihan, "Osmanh Medreselerinde Sosyal Hayat", s. 182
29
OSMANLI'DA EĞİTİM
İslam dünyasma egemen olan iki düşünce ve inanç ekolünden daha az akılcı bulunan "Eş'ari" yorumunu yansıtan kitaplann medreselerde daha yoğun okutulması; İslam hukukunun çok daha bireyci, realist ve gelişmeci içtüıatlanmu yerine nakilci anlayışın ilmiye zümresi mensuplarınca benimsenip tekrarlanması Osmanlı medreselerinin içine düştüğü açmazda önemli bir faktör ohnuştur. Böylece medreseler, yaratıcı düşünceyi üretme olanağmdan mahrum kahmştır denilebilir."" Osmanlılarm idari örgütlenme, sosyal organizasyon ve mhnari tasarım bakımından medrese sistemmi nispeten gehşturdikleri bir gerçektir. Bununla birlikte, bilimsel zihniyet açısmdan İslam dünyasmdaki entelektüel düşünceye ciddi bukatkı sağlayamadıklan aşikârdır. 9. yüzyıla kadar gelişmesini tamamlayan İslam coğrafyasındaki fikir akımlannm 10. yüzyıldan itibaren gerileme sürecme girdiği ve bu sürecin 13. yüzyılm sonlannda ortaya çıkan Osmanlı Devleti'ne etki yaptığı muhakkaktır. Aynca, Osmanlı devletmin gelişme ve genişleme dönemlerinde söz konusu bu fikri gerileme hızlanarak devam etmiştir."" Yukanda ifade edildiği gibi, medreseler idaıi yönden özerk kurumlardı. Buna rağmen, orijinal düşüncelerin bu kurumda neden oluşamadığı Osmanlı toplumsal yapısı hakkında bir sonuca varmak için can alıcı bir konu olarak ortaya çıkmaktadu-. Böyle bu: durumda, 10. yüzyıldan itibaren İslam dünyasımn düşünsel alanda içine düştüğü kısndöngünün etkisi olduğu iddia edilebilir. Ancak bu durum, tek başına açıklayıcı olmaktan uzaktır. Avrupa'da özgür düşüncemn filizlenmesi güçlü merkezî devletlerin değil parçalı siyasal otoritelerin olduğu hû: dönemde başlamıştır. Rönesans'm İtalya şehir devletlerinde yeşermeye başlaması bu açıdan ilgi çekicidir. Osmanlı Devleti'nin dönemin en güçlü merkezi otorite ömeği temsil ettiğini gözardı etmemek gerekh. "Cihan, "Osmanlı Medreselerinde Sosyal Hayat", s. 182 " Cihan, "Osmanlı Medreselerinde Sosyal Hayat", s. f 82 ; A. Yaşar Ocak, "Klasik Dönem Osmanlı Düşünce Hayatı", içinde: Türkler, Yeni Türkiye Yayınlan, Ankara 2002, C . l l , s.16-17
30
AHMET CİHAN
Medreselerde okutulan derslerin laik düşüaceye temel olabilecek alanlara ilişkin olmaması İıer soruna dinsel bir pencereden bakmayı beraberinde getirmiştir. Diğer yandan, yeni su yoliannm keşfinden itibaren Ortadoğu coğrafyasınm dünya ticaretinde önemini kaybetmesi bir imparatorlukta fakirleşmeye yol açmıştır. Savaşlardan elde edilen gelirler yüksek olduğu dönemlerde bile buradan elde edilenlerin merkezi devlet mekanizmasma aktarılmış olması Osmanlı bilim dünyasmm cılız kalmasında etküi olmuştur. Osmanlı toplumunun merkantilizm ve sonrası Avrupa' daki ile karşılaştmlabilir bir zenginleşme eğilimi yakalayamaması sisteme altematif olabilecek bir zihinsel arayışı önlemiştir. Bür başka deyişle merkezi otorite karşısmda özerklik İhtiyacı top lumsal bir talebe dönüş ememiştir. Bunun yerine ekonomiyi ol duğu gibi, aydmlarm yetiştirildiği kurumlan da, padişah ve mer kezi otoriteyi temsil ederüer kontrol aUmda tutmayı başarnuşlardır Böyle olunca toplum güvenliğinin sağlanması, eko nomik zorluklar karşısmda yardun görebileceğini umduğu dev let otoritesine daba bağımlı hale gehniştir. Fetih anlayışma da yalı bir sistemde aydınlar sıkça baş gösteren iç kanşıklıklar ya da uğranan dış saldınlar karşısmda kendilerini toplumun devle te sadakatim sağlamakla görevh aracılar gibi görmüşlerdir. Sıbyan Mektepleri Tanzimat Öncesi Dönem Bir örgün eğitim birimi olarak sıbyan mekteplerinin varlığı İslam'ın ilk yıUarma kadar uzanmaktadır. Yazı yazılan yer anlamma gelen mektep aym zamanda Kur'an öğretilen yer manasma kuUamkmştır. Kur'an eğitimi ve öğretimi amacıyla İslamm ilk yıllannda açılmış olan ve adına Kur'an mektepleri denilen bu okullar, daha sonra Müslüman devletler tarafmdan bölgesel ve sosyal örgütlenme farklıhklanyla birlikte gehştirilerek daha fonksiyonel hale getirihniştir.^* "Yücel GelişU, "Osmanlı İlköğretim Kurumlarından Sıbyan Mektepleri (Kuruluşu, gelişimi ve dönüşümü)", içinde: Türkler, (Editör: H.C. Gfiizeî, K. Çiçek ve S, Koca), Yeni Türkiye Yaymlan, (Ankara 2002), C. 15, s. 35; Cahit Baltacı, "Osmanlı Devletinde Eğitim ve Öğretün", içinde: Türkler, (Editör. H.C. Güzel, K. Çiçek v e S. Koca), Yeni Türkiye Yaymlan, (Ankara 2002), C. 11, s. 446-447; M. Emim Yolahcı, "XIX. Yüzyıl ve Sonrttsı Osmanh Devletinde Eğitim ve Öğretim Kurumlan" içinde: Osmanlı (Editör: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınlan, (Ankara 1999), C. 5, s. 285
31
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Selçuldularda, melctep ve küttap adı verilen temel eğitim birimleri kurulmuş bulunuyordu. Bu kurumlar, klasik Osmanlı eğitim sistemi içinde temel eğitimin başlangıcı sayılan okullara dönüştürülmüştür. Osmanlı Devletinde, "sabi" diye nitelendirilen beş altı yaşlarındaki erkek ve kız çocuklarına örgün eğitim vermek için açıirmş temel eğitim kurumlarma "sıbyan mektebi" denilmiştir.'" Gerek program ve ders içerikleri, öğretim şekli ve kullanılan araç-gereçler, gerekse eğitim-öğretim kadrosu, öğrenci profili ve eğitim birimlerindeki fiziksel mekân anlayışı açısında İslamın ilk dönemindeki Kur'an okullan ile Selçuklu devri mektep ve küttaplarmın Osmanlı devri sıbyan mekteplerini büyük ölçüde etkilemiş olduğu söylenebilir. İlk organize sıbyan mektebi, kendi adma yaptırdığı cami etrafinda kurduğu Sahn-ı Seman ve Tettimme medreseleriyle birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafindan yapünknıştır. Daha sonraları, padişahlar, valide sultanlar, hanedan mensuplan, sarayda ve dışarıda görev alan yüksek rütbeli devlet adamlan ve zengin hayırseverler yüzlerce mekıep inşa etmişlerdir. Başlangıçta Kur'an eğitimi amacıyla açılan bu okullar, Osmanlılar döneminde okuma-yazma ve temel dmi bilgilerin öğretildiği birer örgün eğitim kurumuna dönüştürülmüşlerdir. Bununla birlikte, sıbyan mektepleri, eğitim-öğretimin yönlendirildiği, koordine edildiği ve denetlendiği merkezi bir teşkilat ve yönetim anlayış mdan yoksundu."' Medrese eğitimi almış ancak uzmanlaşmamış kişiler yanında, cami-mescitlerde görev yapan imam-hatip ve müezzinler de sıbyan mekteplerine öğretim elemam olarak atanmıştır. Bu görevlendirme taşrada yerel kadı tarafmdan yapıldığı gibi, mektebi finansa eden vakıf yönetimi tarafından belirlenerek kadınm onayma sunuluyordu. Merkezde ise,
"Gelişil, Sıbyan mektepleri, s. 3 5; Yolalıcı, Eğilim ve Öğretim Kurumlan, s. 285 "Gelişli, Sıbyan mektepleri, s. 35 "Gelişil, Sıbyanmektepleri, s. 35
32
AHMET CİHAN
okulun kurucusu ya da bağlı vakfm yöneticisi tarafindan tespit
edilen öğreticinin görevlendirmesi İstanbul kadısı, kazaskerler ve şeyhülislam tarafindan onanmaktadır,^" Sıbyan mekteplerinde, bağh vakıf ya da vakıflarm kurucu iradesinin beyanı dışmda ciddi herhangi bir program olmamıştn-. Vakfiyelerde ise daha çok, okuma-yazma ve temel dini bilgiler dışmda pek fazla bir şey öngörülmemiştir. Çocuklann, toplumsal düzeni ve ilişki biçimlerini belirleyen asgari din kurallarım öğremnesi, büyüklere saygı ve küçüklere sevgi anlayışıyla yetişmesi bu kurumlarm temel felsefesi olarak benimsenmiştir.^' Bûreysel başannm esas ahndığı sıbyan mektepleri, önceden belirlenmiş yıllık suuf sistemi esasma göre tanzim edibnediği gibi, gözleme ve tartışmaya dayalı bir öğrenmeden daha ziyade duyulan şeyleri salt ezberleme, gördüğünü tanımaya dayalı bir eğitim-öğretim yöntemini sürdür müşlerdir." 47 yaş grubımdaki kız ve erkek çocuklann bazen ayn bazen de aym bma ve oda ortamında eğitim gördüğü kurumlar olan sıbyan mekteplerinde dersler genelde yerdeki sergi üzerine diz çökerek veya bağdaş kurarak yapıhyordu. Bu kurumlar, kitap dışında, yazı tahtası, harita, küre ve sıra vb araç gereçlerden yoksımdu. Müfiredat programı içerisinde yazı dersi olmadığmdan, kalem, defter ve kâğıda da uzun süre ihtiyaç duyuhnarmştur. Yazı tahtası ve kalem ancak Tanzimat sonrasında kullamln hale gelmiştir." Programlannda yer alan Kur'an eğitmai ile temel dini bilgilerin öğretimim geleneksel usullerle sürdüren sıbyan mektepleri, Tanzimat dönemi basma kadar ciddi bir değişim ihtiyacı hissetmeden, ilmiye zümresi mensuplarmm kontrol ve denetiminde varlıklarım sürdürmüşlerdir.
"Gelişii, Sıbyanmektepleri, s. 38-39 "Gelişli, Sıbyanmektepleri, s. 39 "Gelişil, Sıbyan mektepleri, s. 39-40 "Gelişli, Sıbyan mektepleri, s. 42
33
OSMANLI'DA EĞtTİM
Sıbyan mekteplerinin Tanzimat soması modem eğitim sistemi içindeki durumu, geçirdiği değişim, iptidai mekteplere dönüşmesi ve Cumlıuriyet devri ilköğretim okuUanna geçiş teki evelüasyon süreci üçüncübölümde ele alınmaktadır/'' Enderun Mektebi Enderun mektebi, mülki, askeri ve siyasi-idari alanda görev yapacak nitelikli kamu personeli yetiştirmek üzere tesis edilmiş bir kurumdur. Nevi şahsına münhasır bir yöntemle kabiliyetli Gayrimüslim Osmanlı tebası çocuk ya da gençlere elit-teknokrat eğitimi sunmaya odaklanmıştı. Bu nedenle, Enderun mektebinin Osmanh eğitim sistemi içkide özel bir yeri bulunuyordu. Murat n. devrinde kurulan ve Fatüı Sultan Mehmet zamanmda geliştirilen Enderun mektebine ilk önceleri sadece devşirme yoluyla saraya gelen çocuklar alınırken daha soma farklı emik kökenden Müslüman çocuklan da kabul edilmeye başlanımştır." Enderun mektebmdeki eğitim, belirli prensiplere göre "mind kontrol" esasına dayalı olarak, milliyet değişimini de içine alan bir kültürleştirme ve disiplinleştirme sürecmden geçirerek devlet adarm yetiştirme süreci olarak nitelenebilir. Eğitûh-öğretimia temel amacı, devşirme yoluyla toplanan Hıristiyan çocuklanm, yetenekleri çerçevesinde, devletin çeşidi kademelerinde görev alabilecek bilgili, kabiliyeüi ve yetenekli birer yönetici olarakyetiştirmeküzere Türkleştirmek ve Müslümanlaştırmaktır. Bu bağlamda, devletin resmi dili Osmanlıcayı, Türkçe yazı çeşitlerini, musikimizin usul ve kaidelerini öğretmek Türkleştirme siyasetinin ve milli kültürü empoze etmenin bker aracı olmuştur/* "Gelişil, Sıbyan mektepleri, s. 42; Baltacı, Osmanlı Devletinde Eğitim ve Öğretim, s. 455; Yolahcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 281 "Ülker Akkutay, "Osmanh Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi" içinde: Osmanh (Editör: Güler Eren). (Ankara 1999), C. 5, s. 187 "Ülker Akkutay, "Osmanlı Eğitim Sistemmde Enderun Mektebi", s. 188
34
AHMET CİHAN
Hazırlık safhasından itibaren öğrencilere çeşitli mSÜ dallarında, edebiyat alanmda, atölye ve i m a l a t h a n e l e r d e 'Svorkshop" yaparak, adaylarm bkeysel kabiliyetlerhae uygun bh- eğitim sunan Enderun mektebi, her biri kendi içinde hiyerarşik biçünde düzenlenmiş, kademeli yüksehneyi esas alan uzun ve meşakkatU bir eğitim-öğretim sürecini ihtiva etmektedm Beden eğitimi ve savaş hünerleri gibi bazı ortak dersler dışmda, adaym mektep hiyerarşisindeki konumu ve eğitkn kademesiadeki ilerleme kabiliyetme göre farklı meslek alanlarına özgü ders konularında uzmanlık eğitimi veriliyordu." Enderun mektebinde mezun olanlar sivil bürokrasi ve askeri personel olarak devletin en üst kademesine kadar yükseldikleri gibi, bunlar arasmda edebiyat, tarih, musiki ve diğer sanat dallarmda ilerleyenler de bulımuyordu. Aynca, basan gösterenler Enderun mektebmde Öğretici olarak da görev yapmakta idiler.^^ 16-18. yüzyıllar arasmda Osmanlı Devletmde ortaya çıkan askeri, siyasi ve iktisadi alandaki değişmeler, Bati ile olan ilişkilerde diplomatik mücadeleyi daha da önemli hale getkmiştk. Bu da Enderun mektebmin eğitkn programı ve yönetkninde belkgin b k değişmeye yol almıştu-. Bu bağlamda, Enderun mektebinde ilk değişiklik Mahmut U.'nin yeniçeri ocağım kaldumasıyla başlamış, Abdülmecit devrinde (1839-1861) giderek zayıflayan mektep Abdülhamit 11. dönemmde (1876-1909) bütünüyle ihmal edihniş ve önemini kaybetmiştir. Temmuz 1909 tarihinde yayınlanan bir kararname ile Enderun mektebi kaldınhnıştır.^'
"ÜlkerAfckutay, "Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi", 188-189 " Ülker Akkutay, "Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi", 190 "Ülker Akkutay, "Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi", 192
35
İKİNCİ BÖLÜM MODERNEĞİTİMSİSTEMİNİN TEŞEKKÜLÜ Tanzimat Öncesi Modern Eğitim Sistemindeki Okullar Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı medreseleri kuruluş aşamasındaki niteliklerini devam ettiriyordu. Gözlem, araştırma, deney ve tenkit gibi kavramlar genelde medreselerde görülmemektedir. Avrupa'da bilim, teknik ve eğitim alanmda meydana gelen yenilik hareketleri Osmanlı medreselerinde yer almamıştır.*^ Osmanh yöneticileri 18. yüzyılm başlarmdan itibaren yenilik hareketlerine başladılar. 1727'de matbaanm açılması değişim için ilk ve önemli bir işaret olarak görülebilir. Düşman ordularma karşı koymamn yegâne yol\mun onlarm metot ve tekniklerini almak olduğu düşüncesi, Osmanlı yöneticilerini askeri alanda reform yapmaya itmiştir. Bu nedenle ilk önce askeri amaçlı yeni okullann açılması düşünülmüş, bazı engellemelere rağmen bu okullar faaliyete geçirilmiştir. Ancak, bu okullann, ilk ve orta dereceli askeri okullar açılmadan, doğrudan yüksek öğrenim düzeymde başlatılmış "Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 282
36
AHMET CİHAN
olması ciddi sonınlan da beraberinde getirmiştir/'
18. yüzyılın ilk yansmda düşman karşısında nispi gücü zayıflayan Osmanh ordusunun birbirini izleyen yenilgileri müteakiben, ilk defa askeri ve mesleki teknik alanda organize eğitün kurumlarma ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bu ihtiyaca binaen, 1734'de kurulan hendesehanede askeri ve mesleki eğitim vermek üzere bir girişim başlatıhmş, fakat bu okulda önemli bir başarı sağlanamamıştı. Bu sahadaki ilk ciddi teşebbüslerin, 18. yüzyılm sonunda deniz ve kara mühendis mekteplerinin açılmasıyla başladığmı ifade etmek mümldindür. SeUmin. veMahmutlI. devrinde orduya nitelikli subay, teknik eleman, mühendis ve doktor yetiştirmek üzere, mevcut askeri ve mesleki teknik eğitün kururnlan reorganize edilmiş ve bunlara yenileri ilave edilerek geliştirilmiştir. Mamafih yabancı dil, tıp ve matematik gibi sahalar başta ohnak üzere, modem biUm dallarmda yetişmiş uzmanlann son derece smırh olması bu alandaki reform güişimlerini olarak aksatmış, hatta bu durum mesleki teknik eğitimi engellemiştir. Zümrenin nispi gücünün artış gösterdiği 1770-1830 yıllan arasmda askeri ve mesleki- teknik eğitim alanmda başlatılan reform teşebbüslerine karşı ilmiye mensuplan genellikle olumlu tavır ortaya koymuş, eğitim-öğretün faaliyetlerinde önemli fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Mühendishane-i bahri-i hümayun ve mühendishane-i berri-i hümayun üe mekteb-i tıbbiye, bu dönemde etkin rol aldıklan askeri ve meslekiteknîk eğitim kurumlan arasmdadır. İlmiye mensuplan, idari görev yanmda, eğitim ve öğretime sağladıklan katkılanyla bu kurumların gelişmesini desteklemişlerdir. Her iki mühendisbanenin idarecUeri arasmda Kasabbaşı İbrahim Efendi, Palabıyık Osman, Abdurrahman, AU Efendi gibi birçok ihniye zümresi mensubu bulımuyordu. Aynca, fen bilünleri alanmda Gelenbevi İsmail ve Şanizade Ataullah, Mustafa Behçet ve Abdulhak Molla gibi seçkin birçok ulema bu organize eğitün kurumlanndaAvrupah Müslüman olan ve "Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kunımlan, s. 282 37
OSMANLI'DA E Ğ W M
Gayrimüslim uzmanlarla birlikte ders vererek modem Türkiye'nin doğuşunda önemli bü görevi ifa etmişlerdir. Askeri ve Mesleki Teknik Eğitim Hendesehane(1734) Kumbaracı Ocağı 18. yüzyılın ilk yansında askeri eğitim alanmda başlatılan ilk teşebbüs olarak kabul edilebüir 1727'de ilk defa modem eğitimli askeri birlik oluşturmak üzere Üsküdar'da Bostancı Ocağı'ndan seçilen askerlerden 300 kişilik bu askeri bnlik kurulmuştur." Damat İbrahim Paşa'nm gayretleri sonucu ortaya çıkan bu çekirdek yapıyı geliştüme imkâm olmamıştır. 1730'da, Patrona Halil isyam snasmda bu yeni askeri birlik kapatıldı ve burada eğitim gören askerlerin tamamı öldürülmüştür." Padişah Ahmet III. ile sadrazam Damat İbrahim Paşa bu ilk askeri reorganizasyonu yerli subaylar kullanarak ve fakat ilmiye zümresi mensuplarının desteğine müracaat etmeden gerçekleştirmeye çalışmışlardı. Muhtemelen, başansızlığm nedenlerinden biri ihniye zümresi mensuplanna bu girişimde hiçbir şekilde rol verilmemiş olmasıdır. Askeri eğitim alanındaki bu ilk teşebbüs ile ilmiye zümresi arasmda hiç bir alaka bulunmuyordu. Bu nedenle bu organizasyonda ilmiye zümresine başvurulmadığı ve ilmiye mensuplarının da gehşmeler karşısmda nötral kahmş olduğu düşünülebilh. İhniye zümresi mensuplan eğitimli askeri büliğin teşkilme karşı olmadığı gibi, imha girişimlerine de müdahale etmemişlerdh. "TayyaızadeAhmet Ata, Tarih-i Ata, İstanbul 1292-1293 (1875-1876) C. I, s. 257; Ergm, O-Nuri., İstanbul Mektepleri ve lUm, Terbiye ve Sanat Müesseseleri Dolayısıyla Türkiye Maarif Tarihi, (İstanbul 1977), C. I-H, s. 59; Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, (İstanbul 1978), s. 65. Bununla birlikte, Ahmet IH. devri ortalannda askeri eğitim sahasmda bir girişim daha olduğu bilinmekıedu:. 1716'da Rochefort isminde bir Fransız subay, ecnebi mühendislerden mürekkep bir fata teşkil edilmesi için sadrazama bir layiha sunmuştu. Fakat Damat ibrahim Pa^a'mn on sayfalık bu rapora ae kadar ilgi gösterdiği biümnemektedh:. Muhtemelen bu teklif yönetimin ilgisini çekmemiş ohnanuş ki herhangi bir geUşme olmamıştır. Geniş bilgi içm bakınız; B. Lcwis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, (Çev. Metin Kıratlı), 3, baskı, TTK. (Ankara 1988), s. 47; Ahmet Hamdi Tampmar, XIX, Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 13; Adnan Adıvar, Osraanh Türklermde tlim, (İstanbul 1982), 4, baskı. " Ata, Tarih, C.I, s. 157-158; 0. Eıgm, Maarif, CI-H, s. 59; Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 66.
38
AHMET CtHAN
Bu ilk teşebbüsün aksine, daha sonraki dönemde görülen askeri eğitim teşebbüslerinde Müslüman olan Avrupalı uzmanlann yanmda, Gayrimüslün eğitimciler ile ihniye zümresi mensuplan sürekli olarak eıkin rol üstlenmişlerdir. Askeri eğüim alamnda gerçekleşthilen ikinci girişim 1730-1754 yülan arasmda yönetimde bulunan Mahmut I. devrinde oknuştur. 1729'da Osmanlı İmparatorluğuna gelerek Müslüman olan ve Ahmet isnüni alan Comte de Boımeval (1675-1747), Osmanlı ordusunda teknik ve eğitim açısından ıslahat yapıhnasmm lüzumu konusunda yöneticileri ikna etmiştir. Askeri-teknik eğitimin hayata geçirihnesi hususımda önemli ölçüde katkıda bulunmuştur." Bu sahadaki teşebbüslerin fikri yönlendiricisi ve Osmanh yönetimi üzerinde etkinliği olan bir diğer kişi ise İbrahim Müteferrika'dır. Müteferrika yazdığı eserlerde Osmanlı ordusunun ıslah edihnesi için yabancı askeri uzman ve yönetici getirilmesini öneriyordu.*' 173rde sadrazam Topal Osman Paşa tarafindan kabul edilen Comte de Bonneval Kumbaracı ocağmı ıslah etmekle görevlendirildi ve kendisine Beylerbeyilik rütbesi verildi, Comte de Bonneval, daha sonra Kumbaracı Ahmet Paşa adıyla şöhret bulmuştur.** Ahmet Paşa'nm katkısı ile 1734'de Üsküdar'da yine Kumbaracı adı ile 300 kişilik organize bir birlüc oluşturulduğu gibi, bir de Hımıbaracı kışlası yaptmldı. Bu ocağm yönetimi Ahmet Paşa'ya aitti ve kendisine eğitim konusunda Müslüman olan üç Fransız subay yardımcı oluyordu."
"Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 48; Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, s. 182; Beri;es, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 66; Tampmar, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 13; Stanford J. Shaw, Bet\veen Old and New: The Ottoman Emphe Under Sultan Selun m. 1789-1807. (HarvardUniversity Press. 1971), s. 8 " "Usüiü'l-bikm.finizami'/-ümem"isim(iese!- bunlardan biridir. " Ergin, Maarif Tarihi, C.l-II, s. 60-61; Levvis, Modem Türkiye'nm Doğuşu, s. 48-49; Berkes, Tüıkiye'de Çağdaşlaşma, s. 66-67;Uzünçarşıü, Tarih, CTV, s. 323. "Ata, Tarih, C.l, s. 158; Uzunçarşılı, Tarih, C.TV, s. 323; Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 66-67; Ergin, Maarif Tarihi, C.l-U, s. 61; Shaw, Betvveen Old andNew, s. 8.
39
OSMANLI'DA EĞİTİM
Askeri alanda ilk organize eğitim kurmnu sayabile ceğimiz Hendesehane de 1734'de Üsküdar'da açıldı. Geleneksel ulema zümresinm kontrolü dışmda kurulan bu öğretim merkezine karşı İlmiye mensuplarmm olumlu tavır ortaya koyarak kurumda görev aldüdan müşahede olımuyor. Nitekim Hendesehane'nin ilk hocalarmdan biri Yenişehir Müftüsü Hacı Mehmet Efendizade Mehmet Said Efendi isimli ilmiye zümresi mensubu idi. İlmiye zümresine mensup olan Mehmet Said Efendinin Hendesebane'de büyük ölçüde etkinliği olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, Mehmet Said Efendi, padişah imamı Piri-zade Mehmet Efendinin yardımıyla topçularm kullanacağı bazı hendese aletleri icat etmiş ve bunun yanmda, içmde geometrik şekiller bulunan bu: risale hazırlamıştır." Hendesebane'de yaptığı önemli çalışmalardan dolayı, Mehmet Said Efendi'ye müderrislik rütbesi verilerek taltif edilmiştir." Hendesebane'de daba çok matematik eğitimine, Humbarahane'de ise topçuluğa ağırlık verilmiştir'* Askeri örgütlenmeye bütünüyle egemen yeniçeriler, Humbaracı Ocağı ve Hendesebane'deki eğitim ve öğretimin yaygınlaştmhnası konusundaki bütün teşebbüslere karşı çıkıyorlardı. Zira yeni askeri teknik ve eğitim metotlannm kendi ayncalıkiarım, güvenliklerini ve statülerini tehdit edeceğini düşünüyorlardı. ** Shaw, Betweetı Old and New, s. 89; Ata, Tarih, C.I, s, 158; Adıvar, Osmanlı Türklermde İlim, s. 182-183; Ergin, Maarif Tarihi, CI-H, s. 61-61; Uzunçarşüı, Tarih, C.rv, s. 323; Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 49. Mehmet Said Efendi Hendesebane'de görev yaptığı şuada 'Rub-ı Müce>7eb-i Zülkavseyn" isunli bir risale tehf etmiştir. Geniş bilgi için bakınız, Adıvar, Osmanh Türklerinde ilun, s. 183. Hendesehane konusundaki gelişmeleri Ata şöyle ifade etmektedü-. Sultan Mahmut Han emr-i cihadın icrası birçok esbab-ı nizamata mütevakkıf olduğunu ihn ü maarif ve duayctleri mûsellematdan olan kurenasıyla müzakere ve mütalaa buyuracak gurre-i Şaban 1147 (1734'de) nizamat-ı mevzuastyla Üsküdar'da bir humbaracı kışlası tesis ve bu fennin mevkufu aleyhi olan ikn-i hendese tahsili için bir de Hendesehane bina ederek bu fende maharet-î kamilesi olan Yenişehir Müftüsü Hacı Mehmet Efendi-zade Mehmet Said Efendiyi hoca tayin ve 1149 (1736) da unara-ı sultani Pirizade Mehmet Efendi delaletiyle bazı alat-ı hendesiye ihtira' ve beyne'l-mühendisiabi't-tecrübe mtifa'ı isbat olunmağla". Ata, Tarih, C.I, s. 15 8. "Aıa,Tarib,C.I,s.l5S 'Volalıcı, Eğithn ve Öğretim Kurumlan, s. 282
40
AHMET CÎHAN
1747'de Humbaracı Ahmet Paşa'mn vefatmdan som^, manevi oğlu Süleyman Bey Humbaracıbaşı tayin edilmiştiı. Fakat humbaracı ocağınm ömrü pek uzun sürmedi. Humbaracılarm yeni talimlerden hoşlanmamaları ve yeniçerilerin baskısı nedeniyle, Hendesehane ve humbaracı ocağı kapatıldı ve 18. yüzyılm son çeyreğine kadar bu alanda yeni bir gelişme olmadı." Mamafih, 1759'da sadrazam Ragıp Paşa Hendesehane'yi Sütlüce yakınlarmda, Karaağaçta yeniden açmış ve b ü süre gizli olarak eğitim ve öğretim yaptmmşü, fakat burada önemli hk gelişme olmamıştn."
Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (1773) 18. yüzyılm sonlarmda Osmanlı ordusuna nitelikli subay ve personel yetiştirmek üzere açılan ilk organize kurum mühendishane-i bahri-i hümayun'dur. Bu organize askeriteknik eğitim kurumu, 1770'de Osmanlı donanmasmm ağır yenilgisi sonrasmda, geometri ve coğrafya konusunda bUgi sahibi, harita konusunda uzman, gemi yapmn alanmda nitelikli deniz subayı yetiştirmek üzere Hendesehane adıyla, askeri deniz okulu olarak 1773 yılmda açıhmştn. Okul, 1889 yılmda gerçekleştirilen bir düzenleme ile Mühendishane-i Bahr-i Hümayun admi akmştır.'^ Baron de Tott'un gayretleri sonucu 1773'te kurulan mühendishanerün ilk bocalan Cezayirli Seyyid Hasan ve Seyyid Osman Efendi idi. Baron de Tott ile aslen İskoçyalı olup Müslüman olduktan sonra Mustafa ismini alan Kompell mühendishanede ders veren ilk Avrupalı uzmanlardı.^*
" Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 49; Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim,, s. 183; Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, 3.68 Ergin, Maarif Tarihi, CI-H, s. 62; Shaw, Between Old and Ne»; s, 9, Vzimçarşül, Talihe C.rV, s. 480; Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 68 "Yolalıcı, Eğitim ve Öğretmı Kurumlan, s. 282 " Avigdor Levy, "The Officer Corps in Sultan Mahmud II's New Ottoman Army 182639", İJMES 2(1971), s. 32; Adıvar, Osmanlı Türklerinde îlhn, s. 201-202; Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 49; İ.H. TJzımçarşıh, Osmanh Devletinin Merkez ve Bahriye
41
OSMANLI'DA EĞtTİM
Baron de Tott 1775'ie Fransa'ya döndükten sonra, diğer Fransız uzmanlar mühendishanede çalışmaya devam etmişlerdir. Halil Hamid Paşa dönemiode yemden reorganize edilen Mühendishanede, 1782'de bmbaşı rütbesinde bir Fransız subayı olan Truguet'in deniz tabiyesi (teknik, barp tekniği), Fransız elçiliğinde görevli Tondo'nun ise hendese dersleri verdiği müşahede olunmaktadır" HaUl Hamid Paşa döneminde Fransa'dan getirilen ve istihkâm ve kale mühendisi olarak mühendishanede çalışan bir diğer Avnıpalı uzman da JeandeLaffıteClave'dir(1750-1790)." Avusturya ve Rusya üe başlayan savaşlardan sonra, 1788'de Fransız uzmanların geri çağrılması üzerine, mühendishanedeki mesleki-teknik eğithn ve öğretün, 1792'de banş yeniden sağlanıncaya kadar büyükolçüde durmuştur." Diğer taraftan, ilmiye zümresi mensuplarmm, bu ilk mühendishane karşısmda olumlu tavır ortaya koyarak, daha önce kurulan hendesehaneye nazaran, bu organize eğitim kurumunda daha aktif rol aldıklan söylenebilir. Niteldm Mühendishanedeki teorik derslerin bh bölümünü ihniye züm resi mensuplan vermiştir Mesela, Gelenbevi İsmail Efendi (1730-1791) bu okulda uzun süre hocalık yapan ilmiye zümresi Teşkilatı, (Ankara 1988), s, 506-507; Uzunçarşılı, Tarilı, C.TV, s. 482. Macar asıllı ve Fransız uyruklu bir Fransız Topçu subayı olan Baron de Tott (1750-1793) incelemelerde bulımmak üzere İstanbul'a gelâıiştir. Daha sonra Osmanh Devleti hizmetme girmiş, yeni istihkâm ve topçu kıtalanrun teşkilinde ve bunlarm eğitiminde önemli rol üstlenmiştir. Top dökümhanesmi reorganize etmiş ve mühendishanede çeşitti konularda dersler vermiştir. Ayrıntılı bilgi için balcınız; Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 50; E.Z. Karal, "Tanzimat'tan Evvel Butıitlaşma Hareketler^', Tanzimat I (1940), s. 21-22; Ergin. Maarif, C,l-n,s.315 " Sbaw, Between Old and New, s. 10-11, 144-146, 154-158; Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, s. 507-508; Adıvar, Osmanlı Türklerinde ilim, s. 203, Fransız uzmanlarm ders notlarmm bazılan Türkçeye çevrilerek basılmıştır. Mesela, Tmguet'm "Usulü'l-maarif fi vecb-i tasnif-i sefain-i donanma" isimli eseri bunlardan büidir. Bu eser 1787'debasılnuştır. Geniş bilgi içmbakmız; Uzunçarşüı, Tarih, C.rV, s. 485 " Uzunçarşıh, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, s. 508; Uzunçarşıh, Tarih, C.FV, s. 485-486; Adıvar, Osmanh Türkierinde İlim, s. 204; Clove mühendishanede bulunduğu dönemde "Usülü'l-maarif fi tertibi'l-ordu" adıyla Türkçe bu- eser baarlanuş ve bu kitap 1786'da İstanbul'da Fransa elçihği matbaasmda basılmıştu. Bakmız; Adıvar, Osmanh Türklerinde llhn, s. 204; Sbaw, Berween Old andNevv, s. 15 8-159 "Shaw, Between01d andNew, s. 11,145,154-155,158-159; Lewis, Modem Türkiye'nin doğuşu, s. 50-51; Uzunçarşüı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, s. 508-531; Uzunçarşıh, Tarih, C.rV,48S,Ergin,Maarif,C.l-n,s. 3I7;Tampmar,XIX.AsırTüricEdebiyatıTarihi, s. 16
42
AHMET CİHAN
mensuplanndan biridir. Bir diğer ilmiye zümresi mensubu olan Kasabbaşızade ibrahim Efendi ise mühendishanede hem hocalık hem de yöneticilik y apmı ştu:.'° 1788'de Fransız uzmanlann aynhnasmdan sonra, ilmiye zümresi mensuplarının mühendishanedeki etkinliği daha da artmıştır. Kasabbaşızade İbrahim Efendi mühendishanede yönetici olarak çalışmış; ayni şekilde Gelenbevi İsmail Efendi, Palabıyık Mehmet Efendi ve Bahar Efendi gibi birçok ihniye zümresi mensubu uzun süre baş hocalık görevinde bulumnuşlardır." Fransız subay ve teknisyenlerin görev aldığı okulda, Batı dili olarak Fransızca ilk kez bir Osmanlı kurumunda eğitim dili olmuştur. Ük önce Tersane-i Amire yakınlarmda açılan deniz mühendisbanesi daha sonra farklı yerlerde eğitim faaliyetlerini sürdürmüş, 1846 yılmda ise Heybehada'ya taşınmıştır." Kısaca ifade etmek gereküse askeri-teknik alanda uzun soluklu eğitim veren mühendishane, Müslüman olan AvrupaU uzmanlann yamnda Gayrimüslim teknik elemanlar üe ilmiye zümresi mensuplanmn katkısıyla gelişmiştir. Mahmut n. devrinde de aym şekilde büçok ihniye zümresi mensubunun mühendishanede görev aldığı müşahede olunuyor. Mesela, Gelenbevizade Mehmet Emin Efendi bunlardan biridir.*' Mühendishane-i Berri-i Hümayun (1796) Selim m., 1792'de Avusturya ve Rusya ile yapılan banş anlaşmalanndan sonra, askeri alanda dalıa önce başlatılan reform girişimlerini yaygmlaştmnaya yönehniştir. Selkn Eli. devri başlarmda 1790'da İsveç ve Fransa'dan mühendis ve askeri uzmanlar getirilerek tophane ıslah edilmiş; 1792'de ise "Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevi İsmail Efendi, (M.E.B.), s. 19; Uzımçaışıh, Tarih, C.IV, s. 486; Uzuaçarşih, Meıfcez ve Bahriye Teşkilaü, s. 508,530; Adıvar, Osnıanlı Türklerinde tlim, s. 203-204; Shaw, Between OM andNew, s. 158-159 '^rgin. Maarif, C.II, s. 317; Uzunçarşıh, Tarih, C.IV, s. 486; Uzunçarşth, Merkez ve Bahriye Te|kilatı,s. 53 l,Shaw,Between Old andNew, s, 158-159 •"Volaiıcı,Eğirim ve Öğretfan Kunımlan, s. 282-283 "Uzunçarşıh, Meıkez ve Bahriye Teşkilatı, s. 543
43
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
humbaracı ve lağımcı ocağmdaki aslceri bhlikleri eğitmek üzere Hahcıoğlu'nda yeni bir hmnbarahane kurulmuştur.'' Osmanlı ordusuna nitelikli subay ve teknik eleman yetişthmek üzere Sehm UI. devrinde gerçekleştirilen reform teşebbüslerioden bki, Mühendishane-i Bahri-i Hümayun ile lağımcı ve humbaracı ocağı kışlalarmm bulunduğu tersane sahası içinde Hasköy'de, 1796 yılında Mühendisbane-i Berri-i Hümayun adıyla yeni bir okul açılmasıdır.*^ İlk kurulduğu dönemde smırlı bir eğitim ve öğretim kadrosu ile faaliyet gösteren mühendishanede 40 öğrenci, dört öğretmen ve bir baş hoca bulunuyordu. Dört ayn dala ayrılan öğrenciler programda yer alan askeri-teknik konularm yanmda hat, resim, geometri, cebir, Arapça, Fransızca ve Kur'an okuma ve yazı dersleri de görüyorlardı."'' Diğer taraftan, ilk kurulduğu dönemden itibaren mühendishanenin yönetimini ihniye zümresi mensuplan üstlenmiştir O dönemde, ihniye zümresi mensuplan arasmda saygm bir konumda olan müderris Abdurrahman Efendi mühendishaneye ilk müdür olarak tayin edilmiş ve 19. yüzyıhn başlarma kadar bu görevde kahmştn. Selün IH. devri sonlarmdan itibaren I815'e kadar okulun müdürlüğünü yapan Hüseyni Rıfkı Efendi de aym şekilde bir ilmiye zümresi mensubu idi." Yöneticilik görevi yanmda, Arapça, Kur'an, hat, yazı, coğrafya dersleri ile hendese ve matematik de okutan ihniye zümresi mensupları, mühendishanede görevli yabancı uzmanlarla birlikte önemli bir etkinliğe sahip olmuşlardır. Böylece devletin İhtiyaç duyduğu askeri-teknik personeli yetişthmek üzere, ilmiye zümresi mensuplan Avrupalı Müslüman ve Gayrimüslim uzmanlarla aym kurumda çahşıp,
"Ergin, Maarif, CI-U, s. 62,326 "Ergin, Maarif. CJ-n, s. 327; Shaw, Between Old and New, s. 146-149; Levy, N e w Ottoman Army, s. 32 " Shaw, Betweea01dandNew,s. 146-148 Shaw, Between Old and New, s. 146-149,438
44
AHMET CİHAN
yönetimle işbirliği yaparak önemli bir fonksiyonu yerine
getirmeye çalışmışlardır. Mahmut H. devrinde birkaç defa reorganize edilen mühendishane uzun süre ihniye zümresine mensup Ali Efendi ile İshak Hoca'mn nezareti altmda faaliyet göstermiştir." Mühendishane-i Berri-i Hümayun, Avrupa usulüne göre kurulmuş bir kara harp okuludur. Bu okulda, öncelikli olarak topçuluk, haritacıbk ve istihkâm eğitimi veriliyordu. Bir bütün olarak değeriendirildiğmde okulun geleneksel Osmanlı vc Batı kanşımıbü: nitelik taşıdığı öne sürülebilir." Mekteb-i Tıbbiye (1827) Sultan Mahmut n.'nin, mesleki-tekmk öğrenim alamnda gerçekleştndiği reform girişünlerinden biri, modem tıp eğitiminin esasma oluşturan öncü kurumun tesis edihnesi oknuştur. Osmanh ordusuna nitelikli Müslüman hekim yetiştmnek üzere, Mehmet Ali'nin ^4Isr^'da bir tıp okulu tesis etmesinden hemen sonra, 1827'de İstanbul'da da Tıphane-i Amire adıyla yeni bü- okul açıldı. Bu dönemde, Osmanlı Devletmdeki sivil hekimler, geleneksel eğitim kurumlanndan biri olan ve ders kitaplan îbni Sina'nm eserlerine dayanan Süleymaniye Tıp Medresesinden yetişiyordu,*' Modem tıp eğitim kurumlanmn teşekkülüne ilmiye zümresi mensuplan ciddi manada katkıda bulunmuşlardn. Modem tıp eğitiminin öncülerinden olan Şanizade Ataullah Efendi, cerrahhanede yöneticilik görevinde bulunan müneccimbaşı Osman Saib Efendi, 1838'de tıp mektebüün reorganize edilmesinde rol alan Abdulhak Molla ve Mustafa Behçet Efendi Süleymaniye tıp medresesinden yetişen ilmiye mensuplan idiler."
•"Ergin, Maarif, C.I-Il, s. 328-330 "Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 282 " Rodeıic H. Davision, Davision, Reform in Üıe Ottoman Empire, 1856-1876. (Princeton 1963) UnJveTsity Press, s. 27; Lems, Modem rûrfcfye'ııiı Doğuju, S. 85; Levy, New Ottoman Army, s. 32; Ergin, Maarif, C.I-B, s. 336 *^rgin, Maarif C.I-n, s. 340; Uriel Heyd, 'The Ottoman Ulema and Westemizationl m the Time of Selun m and Mahmut H", ScriptaHierosolymitana, IX; Studies mislamic Histoıy andCivJlİ2ation,(Jcnısalem 1961), s. 67
45
OSMANLI'DA
EĞİTİM
1827'de kurulan Tıphane-i Amire ve 1829'da açılan Cerrahhane 1832'de reorganize edilmişler ve daha sonra, 1838-39'dan itibaren Galatasaray'daki eski saray okulunda, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane adıyla faaliyetierine devam etmişlerdh. Avrupalı ve yerli birçok Gayrimüslim hocanın görev yaptığı bu okulda ihniye zümresine mensup bazı hekhnler de bulunuyordu. Mesela, anatomi dersleri olcutan Osman Saib Efendi Mekteb-i Tıbbiye'de ders veren ilmiye zümresi mensuplarmdan biridir. Osman Saib Efendi'nin ve tıbbiyede görev alan diğer bû- ihniye zümresi mensubu olan Hafız Mehmet Efendi'nin tıp sahasmda birçok telif ve tercüme eser yazmış olduklan biliniyor." 1839'da Galatasaray'a taşınarak reorganize edilmesinden sonra, tıbbiye ilk mezunlarım I843'te verdi. Tıbbiyenin ilk mezunlan arasmda, aslen ilmiye zümresi mensubu olup reform çağmm Tanzimat döneminde siyasi ve idari alanda önemli rol oynayan bazı kişiler de yer alıyordu. Mahmut 11. devrinin reform teşebbüslerine katkıda bulunan yüksek rütbeli ihniye zümresi mensuplanndan Abdulhak Molla'nın oğlu HayruUah Efendi bunlardan sadece büidir. Tıbbiye'den önce medrese eğitimi gören HayruUah Efendi, tıp eğitimkü tamamlayıp kamu görevi yaptığı dönemde Encümen-i Daniş, Meclis-i Maarif-i Umumiye ve Meclis-i Vala gibi kurumlara üye olarak seçihniş; 1857'de Maarif Nezareti kurulduğu zaman müsteşar olarak çahşmış ve daha sonra Tahran'da elçilik görevinde bulunmuştur." Mekteb-i Harbiye (1834) Askeri teknik eğitim alamnda Mahmut II. devrinde tesis edilen okullarm sonuncusu 1834'de açılan Mekteb-i Ulum-ı Harbiye'dir. Teşekkül ve gelişme aşamasmda, ilmiye zümresi " Stanford J. Shaw, Histoty of the Ottoman Emphe and Modem Tuıkey, V0I9. 1 and 2, Cambridge University Press. (1976,1977), C.n, s. 48; Ergin, Maarif, C.l-U, s. 343-248 " Richard L. Chambers, "The Ottoman Ulema and the Tanzimat", Ntidd R.Keddie (ed), Scholars, Saints and Sufls: Müslim ReHgious İnstitutions Smce 1500, (Berkeley, Los Angeles andLondon, 1972), s. 9; Sbaw, OttomanEmpire, C.II, s. 48; Ergin, Maarif, C.1-II, s. 336-346
46
AHMET CİHAN
mensuplanmn muhtemelen en az katkıda bulunduğu mesleki-
teknİk eğitim okulu Mekteb-i Harbiye olmuştur. Eğitime başladığı 1836 yılmdan itibaren bu okulun İlk hocalan miihendisbane mezunlan, ordudan yetişen subaylar ve yabancılardan oluşuyordu.'^ Mekteb-i Harbiye'nin ilk öğrencilerinin büyük bir bölümünü, 1834'de mühendishaneden nakledilen öğrenciler teşkil ediyordu. Harbiye'den mezun olan öğrencilerden bazılan ileri düzeyde eğitim ahnak, deneyhn ve birikimlerini artmnak üzere Avrupa'ya gönderilmişlerdir. Bu öğrencilerin büyük bir bölümü, eğitimlerini tamamlayarak ülkeye geri döndükten sonra, Mekieb-i Harbıye'de hocalık yapmış, orduda subay olarak görev al rmşlardır.*^ İlk dönemde ilmiye zümresi mensuplarmm kontrolünde bulunan Harbiye'deki Arapça, Farsça ve ihnihal gibi dini nitelikh belirli derslerin, 19. yüzyılm ikinci yansmdan itibaren gelişip tekâmül eden müfredat içindeki ağırhğı gerilemiştir. Önceleri ikniye zümresi mensuplan tarafından okutulan Mekteb-i Harbiye'deki Farsça, Arapça, Türkçe hendese ve hesap gibi bazı dersler, 19. yüzyılın son çeyreğmde organize eğitim kurumlanndan mezım olanlar ve subaylar tarafından verihniştir.** Ük açıldığı dönemde 4 yıl olan Harbiye'deki eğitim süresi daha sonra 3 yıla indkilmiştir. İlk kez eğitime Selimiye kışlasmda başlayan Harbiye, daha sonra Maçka kışlasma taşmmıştn:. 1863-1914 yıllan arasmda ise, Pangalü'da mşa edilen Harbiye binasmda faaliyet göstermiştir. Cumhuriyet devrinde ise Kara Harp Okulu adıyla Ankara'ya taşmmıştır.
" BaşbafcanlıkOsmanlı Arşivi (B.O.A), Hatt-ı Hümayım Tasnifi (H.H.). 50919; Davision, Refomı in the Ottoman Empire, s. 26; Sh3w, Otoman Empire, C.II, s. 48; L6wis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 85; Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, s. 190; Ergin, Maarif, CI-U, s. 35İ-364; Levy, New Ottoman A m y , s. 33-36; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (B.O.A), Maliyeden Müdevver tasnifi (M.M.), 90-02 " Davision, Reform m the Ottoman Empire, s. 26; Shaw, Ottoman Empire, C.II, S. 48; Lewis, Modem Türkiye'mn Doğuşu, s. 85; Ergin, Maarif, CI-O, s. 363 " Ergm, Maarif, C.l-H, s. 355-358; Levy, N e w Ottoman Army, s. 33-36; Sahıame-i Devlet-i Ahyye, 1268-1295 yıllan arası; 1316yıhMâarifNezaretiSahıamesi
47
OSMANLI'DA EĞİTİM
Maİunut II. tarafmdan îomılan tıbbiye ve harbiye, askeri alanda olduğu kadar bürokrasiye de bnçok nitelikli eleman kazandırmıştır. Yöneticilerin ciddi ve devamlı girişhnleri sonucu tıbbiye ve harbiye mezunlan arasmda birçok reformcu devlet adamı yetişmiştir. Harbiye ve Harbiyeliler, II. Meşrutiyet, Balkan Savaşlan ve I. Dünya Savaşı sürecinde Türk siyasi bayatında üstlendikleri rolle Osmanh devletinin kaderine egemen olmuşlar ve topluma yön vermeye çahşmışlardır."
"Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kuıumian, s. 284-285
48
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MODERN EĞİTÎM SİSTEMİNİN GELİŞMESİ
Tanzimat Sonrası Modern Eğitim Sistemindeki Okullar Askeri-teknik eğitim kurumlan Tanzimat öncesi modem eğitim sistemi içinde önemli hix yer edinmişti. Tanzimat sonrası dönemde, yüksek askeri-teknik okullara nitelikli öğrenci yetiştirten ortaöğretim kurumlan açıldı. Aynca, bürokraside ve taşrada idari görev alacak personeli eğitmek; farklı uzmanlık alanlarmda ve değişen toplumsal yapı içinde ortaya çıkan mesleklerde uzman ihtiyacım karşılamak için sivil mesleki-teknik okullara ağırlık verilmiştir. Eğitimm taban ve tavanmda, II. Abdülhamit devri sonlarma kadar, belirli istisnalar dışmda, ciddi anlamda bu: düzenleme görühnez. Temel eğitim, İttüıat ve Terakki yönetimi sonlarma kadar, meşihat makamma bağlı olarak kaldı ve 11. Abdülhamit döneminde açılan "cedid" iptidai mektepler dışmda bütünüyle geleneksel yapışım muhafaza etti. Üniversite bmidmi ve geleneği ise, 19. yüzyıim ikinci yansmdaki hsâ süreli dersier dışmda, 20. yüzyılm basma kadar hiçbü- şekilde oluşmadı. Osmanlı yönetiminin Avrupa devleüeriyle olan ihşkileri geliştiraıe çabası farklı alanlarda önemli sonuçlar doğur49
OSMAÎ^ILI'D A E Ğ İ T İ M
muştur. Bütün bunlar bir değişim arzusunun tezahürüdür. Bu değişmeyi, yargı ve eğitim gibi tamamen ilmiye zümresi mensuplarmm tekelinde bulunan alanlara kadar genişletmek, reform çağımn Tanzimat öncesi döneminde oldukça zordu. Bu alanlar. Batıdan gelen köklü değişmelere sahne ohnadı. Bununla birlikte, reform çağının Tanzimat öncesinde geleneksel eğitim kurumlanmn rol ve etkinliğini azaltmaya yönelik bazı değişmeler gözlemlenmektedir.'" Reform çağmm 1770-1830 yıllan arasmdaki birinci periyodunda ihtiyaçlara cevap verecek nitelikli elemanlar yetiştirmek üzere, geleneksel kurumiann dışında deniz ve kara mühendis mektebi ile tıbbiye ve harbiye gibi mesleki-teknik eğitim okullan açıldı. Geleneksel eğitim sisteminden yetişen ihniye zümresi mensuplan, idarecilik fonksiyonlan yanmda, eğitim ve öğretim elemam olarak bu okullarda görev aldı. Fakat daha sonra modem eğitün kurumlarmda mezun olan uzmanlaşan elemanlar geleneksel sistemden gelenlerin yerini ahnaya başlamıştır. 18. yüzjılm sonu ile 19. yüzyılın başmda mühendis ve tıp okuUannda önemH fonksiyonlan üstlenmiş olan geleneksel kurumlardan mezun olanlar, Tanzimat döneminde, uzmanlaşmış elcmanlarm yetiştirilmesiyle bu alanlardan tamamen çekilmişlerdir. Buna karşılık, geleneksel eğitim kurumlarmdan mezun olanlar, telaaik ve askeri eğitim dışmdaki diğer eğitim kurumlarmda daha geç ve yavaş bir nüfuz darahnasma uğramışlardır.'^ Tanzimat döneminin başmda, askeri ve mesleki-teknik okullar müstesna, imparatorluğun eğitim sisteminin öğretim ve idari kadrosunun büyük ekseriyeti geleneksel eğitim kurumlarmdan eğitim görenlerden oluşuyordu. " Shaw, Ottoman Empire, C.II, s. 49 "Uzmanlaşmış elemanlann yetişmesine paralel olarak, 19. yüz>'ilın ortalarına doğm ilmiye mensuplarmm tıp ve diğer askeri teknik okullardaki etkinliği giderek azalmış, yüzyılm sonunda ise belirli konulara inhisar etmiştir. İhniye zümresi mensuplan a.skeri, mesleki-tekaik okullarda dini ağırlıkh dersler dışmda bazı spesifik dersleri de vermişlerdir. Bakmız; Salname-i Devlet-i Aliyye, (h.l272), s. 111-112; Salnarae-iDevleti Aü}je, (h.l280), s. 81-82; Sakame-i Devlet-î Alîyye, (h.l281). s. 7S-79; Sahıame-i Devlet-i Aliyye, (h.l285), s. 81-82; Sahıame-i Devlet-i Ahyye, (h.l286), s. 95-96, 101107; Salnaroe-iDevlet-İAliyye(h.l294), s. 346-347,352-353,355-362.
50
AHMET CİHAN.
Reformist devlet adamdan, modem eğitim kuruml^rmı geliştirip yaygmlaştırmak için, geleneksel eğitim sisteminden yetişenlerin sözlü, yazüı ve fiili katkılanyla sağlayacağı desteğe büyük ihtiyaç duyuyorlardı. Bu nedenle, Tanzimat döneminüı ilk ydlannda, modem eğitim sisteminin en üst makamı olan Maarif Nezaretine bh ilmiye zümresi mensubu atanmıştır.'' 1838-1839'da rüştiye mekteplerinin kurulduğu ilk aşamada, Mekteb-i Maarif-i Adliye Nazm unvam ile rüştiye mektepleri müdürlüğüne atanan Mehmet Es'ad Efendi de geleneksel eğithn kurumlarmdan mezun olmuştu, yani bir ilmiye mensubu idi.'' Bu ihtiyaca binaen, modem eğitim kurumlarmm şer'i esaslara uygunluğunu ve meşruiyetini sağlamak içki, aym zamanda geleneksel eğitim kurumlarmdan mezun olmuş ilmiye mensuplarmdan daha fazla istifade etmek üzere, ilk rüştiyeler genellikle medrese ve camilere bitişik mekânlarda veya yakm çevrelerinde kurulmuşlardur. Tanzimat döneminin ilerleyen yıllarmda bile, ilköğretknden yüksek öğrenime kadar, modem eğitim sisteminin her seviyesindeki okullarda idari, eğitim-öğretim kadrosunun önemli bir kısmmm geleneksel sistemin ürünü ilmiye mensuplanndan oluşması, yeni eğitim kurumlanm geniş halk kesknleri arasmda meşruiyetini sağlama ve eleman açığmı giderme gibi pratik çözüm arayışmdan kaynaklanmaktadır.'"' Merkezi yönetimi güçlendiren ye fonksiyonel farklılaşmayla sonuçlanan .idari, mali, eğitkn ve yargı alanmdaki Tanzknat reformlan, 1839-1876 yıllan arasmda geleneksel eğitim sisteminin daralan rol ve gerileyen nüfuz kaybım I. Meşrutiyet döneminde daha fazla hızlandmmştır. Aksine modem eğitkn kurumlan il ürünlerinin sistem üzerindeki ağırlığı giderek daha behrgin hale gehniştk. " Salname-i Devlet-i Aliyye (h. 1295), s. 3 5-42; Tanzimat döneminde, ilmiye mesleğinden yetişip Bab-ı Ali hizmetine geçen Cevdet Paşa Maarif Nazırlığı görevinde bulunmuşlur. '^Heyd, Ottoman Ulema, 3.68; Sahıame-iDevIet-i Aliyye (h. 1295 yıh), s. 3 6-3 7. Bügi için bakmız; Salname-ı DevIet-i Aliyye (h. 1269), s. 87-88; Salname-i Devlet-i Aliyye (b.l271), s. 104-105; Salname-i DevIet-i Aliyye (I1.İ272), s. 113; Sataame-i DevIet-İAliyye(h.l275),s.9I-92;Sahıame-İDevlet-iA]iyye(h.l2S0),s.S3-85,123-127; Salname-i Devlet-i AUyye (h. 1281), s. 124-130; Sahıame-i Devlet-i Aliyye (h. 1285). s. 8996; Sahsame-i Devlet-i Aliyye (İı,129S). s. 252-261; Başbakanhk Osmanlı Arşivleri (B.O.A), İrade-MecUs-i Vala (t.M. Vala), No: 16285
51
OSMANLI'DA EĞİTİM
Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumlan İbtidai Mektepler İlmiye zümresi mensuplanmn kontrolünde bulunan, geleneksel usullerle dini konuların öğretildiği sıbyan mektepleri, reform çağmm Tanzimat öncesi döneminde herbangi bir şeküde ıslab edilmeden, Müslümanlar için temel eğitim vermeye devam ediyordu. Mahmut II. döneminde sıbyan mekteplerinin askeri ve mesleki-teknik okullara öğrenci hazırlaması mümkün görünmüyordu. Bu nedenle, modem eğitim sisteminin temel eğitimde başlatılması gerekiyordu, fakat Mahmut II. bunun İhtiyatla ve ihniye zümresi mensuplarmm tepkisini çekmeyecek tarzda yapılması gerektiğine inamyordu. Böylece, modem eğitün sisteminin hedefleri ile temel problemleri aşağı-yukan Tanzimat'ın ilanmdan önce tespit edilmiş bulunuyordu.'*' Osmanlı İmparatorluğunda modem eğitim sistemini teşekkül ettümek üzere başlatılan ilk ciddi girişimlerin Mısır'daki Mehmet Ali Paşa ömeğmi izleyen Mahmut H. (1801-1839) dönemine ait olduğu öne sürülebihr. Mahmut II., 1824 yılmda sıbyan mektepleri hakkmda bü ferman yayınlayarak temel eğitim alanmda değişime yönelik ilk ciddi girişünİ başlatmış oluyordu."' 101
Shaw, Ottoman Empire, C.n, s. 106 '"^Mahmut H.'nin yaymladığı fermanm temel eğitime yönelik ifadeleri şöyledir: "Cümleye malumdm- ki ümmet-i Muhammed'im diyen kaSe-i ehl-i İslama göre ibîida şerait-i Isİamiyye ve akaid-i diniyyesini öğrenip bilmek bade iküsab-ı maişet içun hangi dirliğe sülük edecek ise etmek velhasıl ber bir şeyden evvel zaruriyyat-ı diniyyeyi öğrenmekliği umur-ı dünyeviyyenin cümlesine takdim eylemek laznn iken bir zamandan bem ekser nâs anaiannın ve babalarmm seyyiesi olarak kendileri cahil kaldıklan misiUü evlatlanmn cahil kahnasmı dahi düşünemeyetek ve rezzâk-ı alem olan bak sübbanehu ve tea la hazretlerine adem-i tevekkül ile beman akçe kazanmak daiyesine düşerek çocuklan beş-altı yaşma vardığı gibi mektepten olup ebl-i huref yanma şakhtiiğe verdiklerinden o makule sabiler küçükten cehaletle büyüyüp sonra dahi okuyup öğrenmekliğe heves etmediklerine binaen...finsabad berkes eviatİarmı mürahik derecesine varmadıkça ve ihnihal ve şerait-i Islamiyyesini layıkıyla teallüm etmedikçe mektepten alıp ustaya vermemek ve mürahik olup ustaya vermek derecesine geldikte Sahaflar Şeyhi-zade Mehmed Es'ad Efendi, Tarih-i Es'ad, I.Ü. Merkez Kütüphanesi, TY, No; 6004, Vr., 78-aSO-a
52
AHMET CİHAN
Hükümleri sadece İstanbul'da geçerii olacak olan bu ferman, bir mecburi eğitim yasası olarak kabul edilemez. Çocuklarm sıbyan mekteplerine devam etmelerini sağlamak üzere dini ve hukuki bazı müeyyideler getiren bu fermanm, temel eğitimin yapısmda ve geleneksel amaçlarmda hiç bir yeniliği içermediği, fakat çocuk eğitüni konusunda devletin doğrudan ilgismi beyan ederek, klasik dönemdeki eğithn sisteminden ayrılışa ima edip daha sonraki reform girişimlerine öncülük ettiği söylenebüir. 1838'de Meclis-i Umur-ı Nafia'mn temel eğitim sistemi alanmda hazırladığı plan Mahmut lî. döneminde sıbyan mekteplerinin ıslahı ile ilgili ikinci bir reform teşebbüsü olarak kabul edilebilir. Devletin yeniden yapılanmasmda ve reformların gerçekleştirilmesinde eğitim sisteminin reorganize edilmesini önemli bh vasıta olarak gören siyasi otorite, Tanzimat döneminde ve sonrasında sıbyan mekteplerini reforme etmede başanh olamamıştu". Temel eğitimdeki okullar ağı, 1. Meşmtiyet dönemi ve batta 20.yüzyılm basma kadar şeyhülislam makammın kontrolünde ve ilmiye zümresi mensuplannm nüfuz alam içmde dmi eğitim veren kurumlar olarak kalmışlardır. Mamafih, Tanzimat döneminden itibaren sıbyan mekteplerinin ıslah edilmesi ve iptidai adıyla modem temel eğitim okuUanmn kumhnası için bir dizi reform güişimleri oldu. Niteldm Sultan Abdühnecit yönetime geçtikten kısa bir süre sonra başlatilan teşebbüs bu ghişhnierden bhidir. 1845'te Sultan Abdülmecit'inyaymladıgı batt-ı hümayunu müteakiben eğitim reformunu müzakere edip hayata geçkmek üzere kumlan Meclis-i Maarif-i Muvakkatm hazırladığı rapor bir devlet üniversitesmi (Darülfiinun), ilk ve orta dereceli okullar sistemini ve sürekli bir Meclis-i Maarif-i Umumiye öngörüyordu. Darülfimun'un, ilk ve ortaöğretimdeki okullar ağmm kurulması başanhnası uzun yıllara yayılan ve birçok engellerle karşılaşan zor bir hedefti. Nitekim Darülfunun'un temelleri atildı, fakat duvartan daha bh kaç ayak yükselmiş İken inşaati durdumlmuştur. 53
OSMAMJ'DAEĞİTÎM
Rüştiyelerin kurulması da çok yavaş oldu."" Bu dönemde tamamen ilmiye zümresinin kontrolünde bulman sıbyan mekteplerinde ise herhangi bir yenileşme gerçekleş tirilemedi.'"^ 1845'ten itibaren Abdühnecit tarafmdan başlatılan eğitim reformu ile rüştiyelere Öğrenci yetiştirecek temel eğitim kurumlan olan sıbyan mekteplerinin öğrenim süresi dört yıl olarak kabul edildi. Geleneksel derslerin yanmda Tiükçe ve yazı derslerinin kabul edildiği sıbyan mekteplerine devam mecburiyeti kondu ve temel eğitim zorunlu hale getirildi. Fakat yeterli mali kaynak sağlanamaması ve ihniye zümresi mensuplan dışmda temel eğitim kurumlannda görev alacak yeterli sayıda nitelikli eğitim-öğretim elemam bulunmaması nedeniyle reform teşebbüsleri olumlu netice vermedi.'"^ ™Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 113. Cevdet Paşa, bu dönemde eğitim alanında yapılmak istenilen reformlar konusunda şu açıklamada bulunmaktadır; "Maarif-i umumiyyeuin memalik-i mahrusada neşr û tamimi maksadıyla mukaddema Dersaadet'te bir muvakkat meclis-i maarif teşkil olunmuş idi ki ol vakit Arif Hikmet Beyefendi dahi sudurdan olduğu halde bu mechsin'azası idi. Bu mecliste üç layiha kaleme alınmış idi. Biri mekatib-i sıbyamn ısiah-ı ahvaline ve suver-i talimiyesinin tarifatma ve diğeri mekatib-i rüştiye namıyla derece-i saniyede oiarak miiceddeden mektepler kûşadına ve üçüncüsü ulum-ı âliye tahsihne mahsus ohnak üzere bir darülfünun inşa ve küşadma dairdir. Bu tayihalan okudum. TahsU-i ulumun derecat-ı selasesine dair pek güzel ve meşmh ve mufassal layihalardur. Meclis-i mezkur bu üç layihayı tanzim ile ifa-yı vazife ettikten sonra dağıldı. Ve mezkur layihaiann mündericaüm bi'l-müzakere icra ettirmek üzere b h daimi mechs-i maarif-i umumiye teşkU edildi. Bunun riyasetmde bk müddet sudurdan Vakanüvis Es'ad Efendi bulundu. Badehu Hekimbaşı Abdulhak Efendi reis oldu. Ve bu mechsiu azasından Kemal Efendi'ye mekatib-i umumiye nezareti iiave-i memuriyet bumldu. Meclisde bi'l-müzakere karar verilenfaususâtanın vasıtasîyle icra edihr idi.", Ahmet Cevdet, Tezakh, (4 cilt) Yayınlayan CavidBaysun, TTK, (Ankara 1986),No:40-Tetmıme, s, 37 "Mezkûr layihaîarm ahkâm-ı mündericesme nazaran ihtida mekatib-i sıbyamn usul-i ta limini ıslah lazım gelh idi. Lakin mekatib-i mezkure Evkaf-ı hümayun nezaretme merbut olup oradan irtibatını fekk etmek olvaktia hükmünce müte'assh ve oradan münfekk olma dıkça buniarm ıslah-ı ahvali müteazzir idi.", Cevdet, Tezakır, No:40, s. 38; "Mekatib-i rüşdiyye küşad ile tarik-i terakkide bir adım ileri atıldı. Lakin işin ortasmdan haşlamhnış oldu. Zira meclis-i muvakkatin tertibine nazaran ihtida mekatib-i sıbyan ıslah olunup da an lardan yetiştirilecek çocuklariçin mekatib-i rûşdiyye küşad olunmak lazım gelirken meka tib-i sıbyan hah üzere kaldı.", Cevdet, Tezakir, No: 112, s. U ; Okumuş, Tanzhnat, s. 33 8339 '""Zikrolunan lâhiyalann ahkâmma nazaran Mekâtib-i Sıbyandan çıkan şakırdan iki sene kadar Mekâtib-iRûşdiyye'de okuduktan sonra Darü'l-fünûn'a
54
AHMET CİHAN
1857'de Maarif Nezaretinin kurulmasından 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin yaymlanmasma kadar geçen 12 yıllık bir zaman diliminde göze çarpan bir gelişme olmadı. Mecburi temel eğitimi kabul eden Maarif Nizamnamesi her mahalle ve köyde bhrer sıbyan mektebi bulunmasmı ve hocalarmDarülmuallimin mezunu ohnasuu öngörüyordu."'^ 1868'de açılan Darülmuallimin-i Sıbyan daha ilk mezunlarını vermediği halde, 1869 tarihli Maarif Nizamnamesmde temel eğitün okuUanna modem eğitim almış hocalann tayin edilmesinin tasarlanması, tedrici olarak nüfuzu daralan ihniye zümresi mensuplarmı sistemin dışma itecek bir teşebbüstü. Darühnuallhnmin eğithn-öğretim kadrosumm büyük çoğunluğımun ihniye mensubu olması, bu okula devam eden ve mezun olan öğrencilerin sayısmm azhgı, aynca büyük bir kısmmm daba önce medrese eğitimi aldığı göz önünde buiundumlursa, bu gnişunin zümre üzerindeki etkisinhı smırh kaldığı söylenebilir.'"^ gidecekler idi. Ancak Mekâtib-i Sıbyan ıslah olunamadığından Mekâtib-i Sıbyan'ın son senesmde okunacak dersleri (Mekâtib-i Umumiye Nazm) Kemal Efendi Mekâtib-i Rüşdiyye'nin birinci [sene] delileri olmak üzere tertip ve Dârüifünun'da okunacak bazı derslerin mukddimâtmı dahi Rüşdiyye'nin son senesine ilave eyledi. Bu cihetle mutasavver olan Mekâtib-i Rüşdiyye'den daha mükemmel surette Mekâtib-i Rüşdiyye unvamyia bir takım mektepler meydana geldi ve bunlardan ber tarafa metıafi-i kesuB busule geldiği inkâr olunamaz. Fakat Maarif-i Umumiye'nin esası Mekâtib-i Sıbyan olduğu halde oniarm ıslahatına henüz teşebbüs olunamarmş idi". Cevdet, Tezakir, No:4Û, S.38. 185?de Maarif Nezareti'nuı kurulmasıyla eğitim sistemini reorganize etmek amacıyla yeni plan ve tasanlar hazırlandı. Bu projede, 710 yaş grubundaki çocuklarm devam edeceği temei eğitim 5 sunfa, ikinci kademedeki rüştiyeler ise 4 sımfa aynidı. Bakınız, İrade-Dâhiîiye, No: 23335; Okumuş, Tanzimat, s. 339 Sıbyan mekteplerime devam mecburiyeti erkekler içm 610; kızlar için 711 yaşlan arasıdır. Mahalle ve köylerde iki sıbyan mektebi bulunması halinde biri erkeklere, diğeri kızlara tahsis edilecekti. Okutulacak dersler: 1-Elifba, 2 - Kur'an-! Kermı, 3-Tecvid, 4 Ahlakla ilgili risaleler, 5-llımhal, ö-Yazı taiimi, 7-Fenn'i hesap, 8-Tarih-i Osmanî, 9Coğrafya, 10-Malûn>at-ı Nafia'dan ibaretti. Bakınız; Bayram Kodaman, Abdülhamit Devri Eğitim Sistemi, TTK, (Ankara 1988), s. 6263. Bu müfredat, 1850'lerdeki programlardan farklı bir şey gethdiği söylenemez. 19. yüzyıl ortalarındaki sıbyan mektepleri mü&edaü İ]e20. yûzyûm başındaki progrmlanmn blrbİTİndcn faikll OhUâdtğl görülür. Bakmız; Îrade-Dâhiliye, No:23335; 1316 ynlı Maarif Sahıamesi 1876'laıda DaruhnuaUimindeki ögıenci sayısı 20-30'u aşmıyordu ve öğretmenlerin %7080'i ihniye zümresi mensubu idi. Mesela 1868-1876 yıllan arasmdaDarülmualümin-i sıbyanda 30 talebe bulunurken, bu sayınm 1876'da 25, Î877'de 32 olduğunu görüyoruz. Bakınız; Sakame-iDevlet-iAliyye-i Osmaniye, 1285-1294 yıllan arası
55
OSMANLI'DA EĞİTİM
Diğer taraftan, 1869 Maarif Nizamnamesinden önce ve sonra sıbyan mekteplerinin inşa, tamir ve brtasiye giderleriyle hocalarm maaşlarmm halka bırakılması devletin eğitime kaynak sağlayamadığını, bunun da pratikte reform girişimlerini olumsuz yönde etkilediği öne sürülebilir. 1868'de İstanbul'da Darüünuallimin-i Sıbyan adıyla organize bir kurum açılmasma rağmen 1869 Nizamnamesinde öngörülen sıbyan mekteplerinin reforme edilmesi yahut "iptidai" adıyla modem usulde eğitim veren temel eğitim okullan tesis etmek üzere ilk fiili girişim ancak 1870'den sonra başlatılabilmiştü. Tanzimat dönemi içmde rüştiyelere öğrenci yetiştirmek üzere sıbyan mekteplerinin ıslah edilerek reorganize bir kurum halme dönüştürühnesi ve aym zamanda iptidai adıyla modem ilkokullarm açıhnası güişimleri çok sınırlı kahmştn. 1876 yılına kadar modem eğitün veren iptidai okullann sayısı İstanbul'da sadece üç tane iken"*', bütün imparatorluktaki iptidai okullar ise 200'ü geçmiyordu. 1876 Anayasası bü dereceye kadar modemize oknuş ve merkezileşmiş bir eğitim sistemi görüşünü tekrarlıyordu. Fakat merkezi yönetim, I. Meşrutiyet devrinde ilmiye zümresinin kontrolü ve nüfuz alam içerisinde kalan medreselere ve temel eğitim okullanndaki dini eğitime ciddi olarak müdahale etmedi. İlköğretimin ücretsiz ve mecburi olması esasını 1876 Anayasasıyla teyü eden Osmanlı yönetimi, 1. Meşmtiyet döneminin başmdan itibaren sıbyan mekteplerini tedricen ıslah ederek modem metot ve yöntemlerin uygulandığı birer reorganize kurum haline getirmeye ve bunun yanında iptidai okullar ağını yaygmlaştırmaya büyük önem vermiştir. I882'den sonra sıbyan mektepleri modem iptidailere dönüştürülmüş; yeni müstakil iptidai okullarm açıhnasma hız '"trade-OâhiUy e, 23-335 ""Salname-i Oevlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1293/1876 yılı; Mahmud Cevad, Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-iTeşkilat ve İcraatı, İstanbul (h. I339),s. İ34 "°Bakmız; Sataame-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1293-1295 yıllan arası
56
AHMET CİHAN
verilmiş; bunlarm yamnda ilk defa Abdülhamit devrinde öğretmen ihtiyacım karşılamalc üzere vilayet merkezlerinde Darühnualliminler ve hatta kısa süreli öğretmen yetiştiren kurslar açılmışhr'" Tanzhnat dönemi sonımda bütün imparatorluktaki sıbyan ve iptidai mekteplerin sayısı 18,947 iken, I. Meşrutiyet'ten itibaren yüzyılm sonuna kadar 9649 adet yeni okul açılarak bu sayı 28,596'ya yükseltilmiştir. Bu okullar arasında 5138 adedi modemize edilerek modem usulde eğitim veren iptidailere dönüştürülmüştür. İmparatorluğun tamamında sıbyan mekteplerinde okuyan öğrencilerin sayısı ise 849,033 olarak tespit edilmiştir."^ Tanzimat döneminden itibaren sıbyan mekteplerinin ıslah edilmesi ve modernleştirilmesi konusımda yönetimhı hangi ölçüde başarılı olduğunu göstermesi bakımmdan şu toplama bakmak yeterli olabilh. 1 8 9 5 - l S 9 6 ' d a İmparatorluktaki
191Û-1911 'de İmparatorluktaki
Sıbyan
Öğrenci
İptidai
Öğrenci
Mektepleri
Sayısı
Mektep
Sayısı
28596
849033
4194
24069
1. Meşmtiyet döneminde, Tanzimat dönemine nazaran, temel eğitim alanında önemli gehşmeler sağlandığı söylenemez. Nitekim 191 darda mo dem usullerle eğitim veren iptidai mekteplerin saja 19. yüzyıhn son çeyreğmdeki sıbyan mekteplerinin beşte birine ulaşmamıştır. Bu durum geleneksel eğitim kurumlarmda mezun olanlann o dönemde temel eğitim alamndaki etkinliği ve nüfuzunun bir işareti olarak kabul edilebilir.'" "'Cevat, Maarif-i Umumiye Nezareti, s. 209-211,241,219-220,224-225. Maarif-i Uraımiiye Nezaret-i Celilesi İdaresinde Bulunan Mekatib-i İptidaiye, Rüştiye, İdadiye, Aliye üe Meicafib-ı Hususiye ve Ecaebiyenin ve Dersaadefde TaMfi Icia KÂma ve Taşrada Mevcut Bulunan Kütüplıaneier îstatîstild 1310-1311 Sene-i Dersiye-i Maliyesine Mahsustur, s. 15 Maarif-i Umumiye Nezareti 1310-1311 Mali Ydı İstatistiği, s. 5; Maarif-i Umumiye Nezareti İhsâiyat Kalemi, Nezarete Merbut Mekatib-i Umumiye ile
57
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Osmanlı İmparatorluğu'nun son on yılı, eğitim sistemine yaklaşımda bazı temel değişmelere şahit oldu. Bu kısa dönemde, eğitim sisteminin. Cumhuriyet devri refomılarmı hazırlayan modernizasyona dönüştüğü ifade edilebilir. Eğitim sisteminde yasal ve kuramsal reformlar gerçekleştirildi. Ziya Gökalp'm liderliğini yaptığı bir grup İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticisi, genel olarak eğitim sisteminin ilmiye zümresinin nüfuz alanmdan çıkararak devletin kontrol ve denetimi altında ohnasım önerdiler. 1916'da alman bir kararla, daha önce Evkaf Nezaretine bağlı olan temel eğitim okullan Maarif Nezareti'nin kontrolüne geçti. Bunlara ilave olarak, 1329/1913'te çıkarılan muvakkat temel eğitim yasası, 1286/1869 ilk Osmanlı Maarif Nizamnamesinden soma bu alanda hazırlanan en önemli kanun olarak yürürlüğe girdi, Yasayla bölge mahalli eğitim meclisleri kuruldu; böylece merkezi yönetim, mali ve eğitim-öğretim sorumluluğu mahalli idarecilere bıraJayordu. Aynca bu kanun, arsa, bina ve okullarm inşası ve öğretmenlere maaş ödenmesi gibi tüm mah yükü şehir ve bölge haDona yokluyordu. Pratikte bu, umumi temel eğitimde uzun bir süre daha haşan sağlanamayacağı anlamma geliyordu.
Rüştiye Mektepleri Mahmut ll.'nin, geleneksel eğitim sistemini kısa bir süre içmde modem kurumlarla değiştirmesi oldukça güçtü. Bu . nedenle, Mahmut II., geleneksel eğitün sisteminden yana olanlarım tepkisiyle karşılaşmamak ve bu graptakİlerden daha çok yararlanmak için temel eğitimi tamamen ilmiye zümresinin kontrolünde bnaktı; yüksek öğrenim seviyesindeki askeri ve mesleki-teknik okullara öğrenci hazırlamak ve bürokrasiye nitelikli eleman kazandırmak üzere daha seküler müfredati olan modem eğitim kurumlan açmayı tercüı etti. Mekatib-i Hususiyenin ve Müze-i Hümayun ile Müze ve Yıldız Kütüphanelerinin ve Kütüphane-i Umumiyenin 1328-1329 Senesme Mahsus İhsâiyat Mecmuasıdır. (DanıUnlafetü'la!iyyel334),s.S4
58
AHMET CİHAN
İlle rüştiye kabul edebileceğimiz Mekteb-i Maarif-i Adliye
(1838) ve Mekteb-i Ulum-ı Edebiye (1839) Mahmut II. yönetüniıun sonlarma doğru İstanbul'da Sultanahmet ve Süleymaniye Canaiierinde açılmıştır.Müdürlüğünü ve müfredatmı ulemadan Es'ad Efendi'nin üstlendiği ortaöğrenim seviyesindeki bu iUc rüştiyelere karşı ilmiye zümresi olumsuz bir tepki göstermemiş, ancak pek fazla istekli de davranmamıştu:, Zha bu okullarm müdür ve hocalanna, öğrencilerine tahsis edilecek maaşlar zümrenin kıt mali kaynaklarmdan kesilerek ödenmiştü.'" Reformlarla birlikte reorganize kurumlarda görev alacak personel Mekteb-i Maarif-i Adliye'de, mütercim ve çevirmenler ise Mekteb-i Ulum-ı Edebiye'de eği tilmekteydi. Çalışan memurlar, bilgileritü arttirmak amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye'ye devam edebiliyordu. Dolayısıyla bu mektep, "Mekteb-i İrfan" adıyla da tanmmıştır,"*
CVaughn Findley, Ottoman Civil Officialdom. Princeton,(1989), s. 134; Sbaw, Ottoman Empire, C.ll, s.47; Ergin, Maarif, C.II, s. 324-341; İhsan Sungu, "Melaeb-i Maarif-iAdliye'nm Tesisi", Tihk Tarih Vesikalan,C.l,sayı,212-225 (1941), S.215; Cevat, Maarif-i Umumiye Nezareti, s. 23-25 Okulun maaş ve mahiye türimdeki giderlerinin eski şeyhülislam Kadızâde Tahir Efendi'nin Dimetoka ve Lefkoşa'daki arpalık gelirlerinden temin edildiğini şu ifadeler teyit etmektedir: "Mekıeb~i mezbura memur olacak Arabî ve Farisi ve yazı hocalanyla lisan-ı ecnebi b ocasma ve müdür ve bademe-i saire ve şakirdâna tahsis buyrulacafc maaş v e mahiye ve masarif-i saireye medar olmak üzere şeyhülislam-ı esbak müteveffa Kadızade Tahir Efendi'nin ber vecb-i arpalık uhdesinde iken münhal Dimetoka ve Lefkoşa kazalannda Dimetoka kazasınm şehriye ikişer bm beş yüz kuruş maliiyesi altı mahta hir defa almagelen on bin kuruş barc-ı babı ile Lefkoşa kazasımn şehriye ikişer bin kuruş mahiyevekezalikaitıınEhtabirdefamürettep olan on üçer bir beş yüzkuruşharc-ı habmm bir seneliği cem'an bir yük üç bin kuruşa reşide olmak hasebiyle... iş bu kazalar harc-ı bablan mahiyeleri beher mah-marifet-i hazret-i fetva-penahi ile mahallelerinden istihsal olunup..." Bakınız; Sungu, Mekteb-i Maarif-i Adliye'nin Tesisi, s. 216-224. "' Shaw, Ottoman Empiıe., C.U, s. 47; Maarifi lA', C.V, s. 903-904; Sungu, Mekteb-i Maarif-i Adliye'nm Tesisi, s. 215; Hasan Ali Koçer, Türkiye'de Modem Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, s. 45; İmamzâde Es'ad Efendi'nin Mckâtib-i Rüştiye Nezaretine tayininden sonra küşad olunacak mekteplerden neşet edecek efendilerin aklâm ve devâirde istihdamı takarrür etmiş ise de bundan mukaddem aklama ahnmış olan efendilere mahsus olmak ve rüştiye taiısih derecesinde ders gösterilmek üzere Stılfan Ahmet Cami-i $erifî dâhüinde "Mekteb-i Maarif-i Adlî" namıyla bir mektep küşad edilmiş ve bilahare "Maarif-i Adliye" ve "Ulûm-ı Edebiye" unvanlanyla iki şubeye taksim ediİmiştir. Devlet-i Osmaniye'de açılan ük mekteb-i rüştiye işte budur." Bakınız; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 2 5 26.
59
OSMANLI'DA EĞİTİM
Bu okullarda, dini içerikli derslerin yanında Fransızca, coğrafya, matematik gibi dersler de yer alıyordu. İlk rüştiye mektepleri olan bu kurumlarla Tanzimat'tan sonra yaygmlaşacak olan modem eğitim sisteminin temelleri atılmış oluyordu.'" Mekteb-i Maarif-i Adliye ile Mekteb-i Maarif-i Edebiye fonksiyonlarım tamamladıktan sonra yerlerini organize yeni mekteplere terk etti, 1857'de Mekteb-i Maarif-i Adliye idadisi'nin açılmasıyla Mekteb-i Ulum-ı Edebiye lağvedildi. Mekteb-i Maarif-i Adliye ise yerini 1862'de Mahrec-i Aklam'a bnaktı."^ Rüştiye mekteplerinin geliştirilip yaygınlaştırılması Mabmut II. döneminde mümkün olmamıştır. Sıbyan mektepleriyle medreselerde eğitimin devam ettirilmesi mümkün olduğu balde, toplumun bütün kesimlerim içine alan daha şümullü bn modem eğitim sistemi meydana getirmek üzere başlatılan ilk ciddi reform teşebbüsü 1840'lı yıllarda olmuştur.'" 1845'te padişah Abdühnecit'm emri ile başlatılan eğitün reformu, temel eğitim alanmda herhangi bir reorganizasyon gerçekleştirmeden, sıbyan mektepleri, rüştiyeler ve Darülfünun (üıüversite)'dan meydana gelen üç kademeli bü eğitim sistemi öngörüyordu.'^" '"Sbaw, OttomanEmpire. C.ü, s. 47 '"Sungu, Mekteb-i Maarif-i Adliye'nin Tesisi, s, 216; Ali Koçer, Modem Eğitimin Doğuşu ve gelişimi, M.E.B, (tstanbul 1991), s. 45. "İş bu mektep şubelerinde ikmâl-i tahsil eden efendilerin devâh ahkâmma icrâ-yt memuriyetleri nizamı iktizasmdan bulunduğundan arzulanna göre muhtelif devâire taym olunmalan emsalme sebeb-i şevk ve gayret olmuş ve bu suretle ahaüde maarife rağbet tezyîd edilmiştir. Devâir-i Devlete ghecek efendilerin mekteplerden neşet edilmiş ohnası şart kıhndığmdan Mekteb-i Maarif-i Adliye'den yetişen efendilerin aklama yerleşerek hallerine ve iktidarlanna göre nâhil-i reShiyet oknasmı ve daha mukaddem Sultan Mahmud Adlî tarafindan küşâd edilmiş olan Tıbbiye ve Harbiye mekteplerinden etıbba ve zabitan yetişerek az vakit zarfinda rütbe ve maaşça terakki ve tereffüh eylemesini gören ahali de taİısil-i maarif içun bir mtibah hâsd ohnasıyla vaktiyle mecburi tutulan tahsil-i tbtidH bu sıralarda asar-ı fi'hyyesmi ihsas etmeye başlamış ve bmaenaleyb hükümet bu hususu itimat ve ciddiyetle mülâhazaya lüzum görmüştûr."Bakınız; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 26-27 '"Davision, Reform m the Ottoman Emphe, s. 44-45, Fmdley, Otloman Civil Offieialdom, s. 134 "'Davision, Reform m the Ottoman Empüe, s. 45; Fmdley, Ottoman Civil Offieialdom, s. 134; Engelhard, Türkiye ve Tanzhnat: Devlet-i Ahyye-i Osmaniyemn Tarih-i Islahatı
60
AHMET CİHAN
Eğitim reformmııra ilk etapta çok yavaş ilerlediği ve
rüştiyelerin dışmda bu teşebbüslerin birçoğunun uzun süre gerçekleşmediği görülür. Bu dönemde Darülfiinvm'u kurup geliştirmek mümkün olmamış, rüştiyeler İse sıbyan mekteplerinin İkinci kademesi seviyesinde oldukça yavaş İlerlemıştü. Temel eğitÜBdeki sıbyan mektepleri olduğu gibi kalmıştır.'" Es'ad Efendi Mekteb-i Maarif-i Adliye'nm açılışından itibaren Rüştiye Mektepleri Nazın olarak görev yapmıştır, fakat henüz rüştiye mektepleri mevcut değildi. Bu nedenle asıl rüştiye teşkilatı 1847'de Mekatib-i Umumiye Nezareti'nm kmnlmasmdan sonra teşekkül etmeye başlamıştır. Dini temel eğitimle askeri ve mesleki-teknik yüksek öğrenûn arasında köprü vazifesi üstlenecek olan rüştiyeler, Mekatib-i Umumiye Nezaretinin kurulmasıyla, ilk defa 1847 yılmda İstanbul'da açıhnıştır.'^^ Öğretmen ihtiyacınm ciddi (1825-1882), (Mütercim: Ali Reşad), (İstanbul 1328), s. 73-74, Lewis, Modern Türkiye'ninDoğuşu,s. !13;Cevdet,TezaiJr,No:n2,s. 10,Tezakir,No:4Û,s.37 Engelhard, eğitim reformu alanmdaki bu gelişmeleri şöyle açıklamaktadü": "Sultan Abdülmecit Maarif-i Umunûye hakkmdski ar2iılanm yerine getirmek üzere terbiye ve tedrisat-ı umumîye programı hazırlamak içm beyet-i mahsusa teşkil edildi. Bilahare mecâlis-i âlİy-i hükümette mühim bir vazife İfa edecek olan Fuad Efendi bu fikrin mürûc v e rehberi oldu. Heyet-i mezkûrenin müzakeratı neticesinde mühim bh kanun neşr edildi. Bu kanun bu: Dârülfünun'u Osmanî tesisim ve mekâtibin mümkün mertebe ulema yedinden ahmp hükümet idaresine verihnesini tazammun ediyordu. Mekâtib-i iptidaîye haliyle ibkâ ve tahsili-i ibtidâiyeıün meccani ve mecburî olduğu ilân edildi. O zamana kadar mevcud olmayıp tahsil-i tah, Rüşdi denilen mekâtib-i mahsûsada kezalik olacakdı. Medreselerdeki tahsil-i âliye gelince; tedris edilen mevâddın vüs'âü ve raahiyet-i diniyesi hasebiyle ancak pek mahdut talebenin müstefîd olabildiği bu derece-i tahsilin ıslahım, yani hey'et-i ulemamn inhisar-ı kadimini birden bire kınp kaldırtmayı düşünecek zaman benûz bulu! etmemişti. Kânun-ı cedid yahuz Mahmud-ı sânî zamanmda tesis edilen mekStib-i mahsusaya ve bilhassa memur olacak gençler içun açıhnış Sultanahmet ve Süleymaniye Camiileri'ndeki dersleri, Mekteb-i Tıbbiye ile Mekteb-i Harbiye'yi ıslah ediyordu. Bu kanun ahkâmmdan bkçoğunun pek çok -ramm proje balmde kaldığım zikretmek münâsib olur." Bakınız; Engelhard, Türkiye ve Tanzimat, s. 73-74. îCarşılaştınna için bakmız; Davision, Reform m the Ottoman Empire, s. 45; İ'indley, Ottoman Civil Officialdom, s. 134; Ejder Okumuş, Türkiye'nin Laikleşme Serüveninde Tanzhnat, İnsan Yayınlan, (İstanbul 1999), s. 339-341 '"Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 3 4 '"Chambers, Ottoman Ulema, s. 38; Bayram Kodaman, Abdülhamit DevriEgitim Sistemi, s. 92; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 38.60-6î;Ahmet Cevdet Paşa ilk riiştiyelerin kurulmasını şu şekilde açıklamaktadır: Mekatib-i Umumiye Nazın görevinde bulunan "KemalEfendi ise meraklı bh: zat olduğundan numune olmaİc üzere Davut PaşaMektebi'ni rüştiye ittihaz ederek orada usul-i cedide üzereArabî ve Farisî ve hisâb ve coğrafya
61
OSMANLI'DA EĞİTİM
boyutlarda olması, idari görev alan kişilerin yeterli bilgi ve tecrübelerinin bulunmaması, Tanzimat yöneücilerinin günübirlik menfaatleri gözetmesi ve siyasi tartışmalarda bulunması reform girişimlerinin yavaş ilerlemesine yol açmıştrr, bu da rüştiyelerin geliştirilip yaygınlaştmbnasnu uzunbnsüre engellemiştir. ^' "^ 1850'de İstanbul'da sadece beş rüşdye bulunuyordu'^^ bu sayı 1857'de ancak ona yükselebilmiştir.'^*Rüştiyelerin taşraya yaygmlaştmiması fikri, ilk rüştiye mektebi kabul edilen Mekteb-i Maarif-i Adliye'nin kuruluşundan tam on beş yıl sonra gündeme gelmiştir. Taşradaki büyül?: merkezlerde, ilk defa I853'te, 15'i Rumeli'de, 7'si deAnadolüda ve 3'ü adalarda olmak üzere toplam 25 rüştiye mektebinin açılması kararlaştınimıştır. '^' ofcutturarafc az vakit zarfinda şakiıdâna bazı ulumun raebâdisiüi ala-vcchi'l-dıtisar talim ve 1264 (1847-1848) senesinde bunlan buzur-ı hümayunda untihan etthdi. Bu usul-i. talimiyye herkes tarafindan beğenjidi ve bu mektebe diğer dört mektep daha ilâve edildi. Altmış beş senesi Şaban'mdabeş mektebin şakirdanı Meclis-i Vala dairesinde huzur-ı hü mayunda üntihan etthUdi. Kemal Etendi'nin himmeti şayan-ı tahsîn oldu. Ferdası mabeyni hümayuna celb ve huzur-ı hümayuna idhâl ile iltifat buyruldu ve ondan sonra mekâtib-i rüştiye teksh ve taşralara dahi ta'mim edildi." Bakmız; Cevdet, Tezakk, No:40, s. 38 Cevdet Paşa bu durumu şu ifadelerle dile getirmektedir: "Mckâtib-i rüştiye küşâd ile tarik-i terakkide b h adım ileri atddı. Lâkin işm ortasından başlanılmış oldu. Zira meclis-i muvakkatm îertibme nazaran ihtida mekâtib-i sıbyan ıslah olunup da onlardan yetiştirilecek çocuklar için mekâtib-i rüştiye küşâd olunmak lâzım gelhken mekâtib-i siyan bâh üzere kaldı ve ol esnada serasker bulunan Damat Said Paşa'nm altmış dört tarihinde (1264/1848) huzur-ı hümayunda vuku bulan ısrar-ı mecnunamesi üzerine Reşid Paşa azl ile yerine Sarun Paşa sadrazam oldu ve fetk-i letk-i umur-ı Devlet Said Paşa ehne geçti. Bu âdem ise taassub-ı barid eshabmdan bir mecnûn-âkilnûma olup Reşid Paşa mensubanmı umur-ı diniyyede mübalâtsızlık ile itham ederek kimini idam ve kimini nefy ctıûmek ve İstanbul'u efkâr-ı cedide csbabmdan tahliye etmek velhasıl Devleri yüz sene geri döndürmek gibi hülyalara saptı. Hatta mekâbb-i rüşdiyyede çocuklara ressamlık öğretiliyormuş deyu harita taliminin yasağ edileceği işitildi. Amn eflcâr-ı akıymesme göre Meelis-i Maarifin hiç işi kalmayacak idi. Mekâtib-i Umumîye muavini Vehbi Molla bu dürh havadisi işidip ürkerek Meclis-i Maarif dairesi teftiş olunur havfîyle ne kadar barita müsvetteleri var ise kenef kubtıriarma atmış idi. İşte maarif terakkisine çalışıyorken böyle sekıeh bk vakit göndük. Bereket verain Sanm Paşa aklı başmda bir zat olup Said Paşa'ya uymadı ve amn dizghuni elmdcn bmıkmadı. Zat'ı Şahane dahi Said Paşa'nm asra uyar âdem olmadığım am defetti VE Reşid Paşa'yı yme Sadarete gethdi." Bakmız; Cevdet, Tezakk,No:112,s.ll '"Chambers, Ottoman Ulema, s. 38; Cevdet, Tezakh.No: 40, s. 3 '"Bakınız; Sahıame-i Devlet-i Aliyye Osmaniye, 1272 vcl273 yıh. Bu sayı, Irade-Mechs-i Vala, No: 16285 (27 Şaban 1273 )'de yedi olarak gosterihnektedh. tradc-Dâhihye, 23335. Bu dönemde taşrada ilk rüştiyelerin bangj merkezlerde kurulacağına dah geniş bilgi içb bakınız; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 59
62
AHMET CJDELfiiN
Fakat 1856'da bu rüştiyelerin büçoğu henüz açıhnarmştı; taşradaki diğer okullara numune ohnak üzere nizamnamesi hazırlanarak açılan ilk rüştiyelerden biri İ z m i r ^ e kurulmuştur'^* Kız öğrencilerine yönelik ilk rüştiye mektebi ise İstanbul'da 1858 yılmda açıhmşftr.'" Eğitime yeterü maü kaynak tahsis edilmemesi, mevcut bma ve öğretmen kadrosunun İhtiyaca cevap vermemesi rüştiyelerin gelişmesini önemli ölçüde engellemiş v e geciktirmiştir. Öyle ki 1863-1864 yıllarında bütün imparatorlukta 4250 öğrencinin eğithn gördüğü 60 rüştiye mektebi bulunuyordu ve bunlarm, biri dışmda, tamamı erkek rüştiyesi idi.'^° Modem eğitim sisteminin geliştirilip yaygınlaş tırılmasında tahsis edilen mali kaynağın miktarı ve uzmanlaşmış elemanlarm sayısı bh ekten olarak kabul edilebileceği gibi, devlet adamlannm ve eğitim sistemini yönlendiren idarecilerin yaklaşmılan da önemli ölçüde belirleyici olmuştur, '^' İrade-Dâhiliye: 23335. Konuyla ilgili olaıak sadrazamın 9 Muharrem 1273/9 Eylül 1856 tarihli arz tezkeresinde şöyle denilmektedh:: "Saye-i maarif-vâye-i bazret-i padişahanede İzmir'de dahi bir mekteb-i rüştiyenin suret-i küşâd ve inşasma ve teferruatına dair Mechs-i Maarif dakesinde akd olunmuş olan komisyondan tanzim olunan bir (ata mazbata melfiif harita ve nizamnameler ve evrak-ı saire ile beraber manzûr-J âli-i cenâb-ı mûlukane buyruhnak üzere arz ve takdim kılmdj. Taşra mahallerde küşâdı muktezâ-yı irâde-i seniyyeden olan yinni beş adet mekâtib-i rüştiyeden birinin dahi İzmir'de olması musammem ise de lönir mekâtib-i sâireye numune olmak üzere gerek mekâtib-i sıbyan içun saUfülbeyân nizamnamelerin icra-yı ahknmı ve tefemıatınm dalıi ifası bususuna ve mekteb-i mezbüre ber-mûtad Darulmuâliimin talebesinden birinin mualiim-i evvel muaUim-i sâni ve bevvâbin malmllinde intihâb olunması." Bakmız; İradeDâhiliye, No: 23335. 1273(1857) yıh Devlet Salnamesinde taşrada sekiz rüştiyenin açıldığı ve beş tanesinin de kuruhnakta olduğu belirtilmektedir. Kaışılaştmna içinhakınız; Sahıame-i Deviet-iAliyye-i Osmaniye, 1273 yıh. Yolahcı, Eğitim vc Öğretim Kurumlan, s. 286 '"Sakame-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1280/1863-1864yılı Cevdet Paşa'mn açıklamalan bu görüşü teyit edecek niteliktedir, "Bu kadar tatvîl-i kelâmdan meram ancak icmâlen ol vaktin aiıvalüıi ve nasıl hasis arızalar ve asılsız manialar ile mühim işlerin geri kaldığmı beyan ü ifhâmdır. Meclis-i Muvakkat-i Maarif işini güzel tasvh etmiş v e metib esaslar kurmuş iken mekâtib-i sıbyâmn ıstah-ı ahvaline başlanamadığı cihetle Kemal Efendi binaya orta katmdan başladı ve Valide Mektebi'nîn inşasmı firsat ittihaz ederek aaı Dârülfünun'a numune edeyim der iken Vehbi Molla amn teşebbüsâtım alt üst eyledi ve Kemal Efendi göz önünden savuşmak üzere Avrupa'ya gitti. Anm vakt-i gaybubetinde Vehbi MoUa'ya karjı durmak üzere fakiri muavin yapmak istediler. Vebbi'nin batın için Ali Paşa ana muhalefet etti. Biz daha âlâ suret ile kayınldık. Lâkmmaksad-ı aslî fevt oldu. Maarif-i Umumîye işleri Vehbi Molla gibi mekteb-i
63
OSMANLI'DA EĞİTİM
İİerieyen yıJlarda rüştiyelerin sayısı görece artmıştır, öğrenci sayısı ve öğretmen kalitesi bakımmdan yeterli düzeyde olduğu söylenemez. 1867 yılından itibaren rüşriye mekteplerine Gayrimüslim Osmanlı vatandaştan da alınmaya başlanmış, ancak toplam öğrenci sayısı içmdeki oran oldukça düşük kalmıştır.'" Modem eğitim sisteminin oluşturalması, sistem içindeki modera kurumlarm yaygınlaştmlması için ilk ciddi yasal reorganizyon Maarif Nizamnamesi 1869'da yayınlandı. Bu program, geçmiş dönemdeki girişimleri tamamlamakta, bir bütün halinde eğitim sisteminin rasyonelleşmesini ve m o d e r n l e ş m e s i n i h e d e f l e m e k t e d i r , 1 869 M a a r i f Nizamnamesine göre eğitim sistemi beş dereceye aynlnuştır. Sistemin bütünü sıbyan mektepleri, rüştiyeler, idadiler, sultaniler ve darülfünundan teşekkül ediyordu.'" Maarif Nizamnamesine göre, köy ve mahallelerde sıbyan mektepleri oluştumlması; beş yüz haneli kasabalarda rüştiyeler, bm haneyi geçen şehirlerde idadiler, vilayet merkezlerinde ise suUaniler kumlması; aynca İstanbul'da b ü Darülmuallimin ve Darülmuallimat ile bir Darülfünun açıhnası; lüzumlu veya uygun mahallerde kız öğrencilere özel rüştiye mektepleri tesis edilmesi öngörülmüştür.'^" Fakat bina, ders kitaplan, öğretmen ve mali kaynakJarm eksikliği nedeniyle, modem eğitim sisteminin gelişmesi bu planın çok gerisinde kalmıştn.'" sıbyandan başka mektep ve medrese görmemiş bir cahilin elinde kaldı. Ah Paşa gibi birinci derecede emr-i ehemm-i ma'ârife muavenet edebilecek bir zat-ı âli kadrin ulûm u maarife fevka'l-âde himmet olunmakta iken memul mertebe terakki husule gelmemesi bu misiUü sebeplerden naşi idi. "Bakınız; Tezakir, No;40, s. 41 '"Yolalıcı, Eğitün ve Öğretim Kurumlan, s. 286 Maarif. lA', C. V, s. 904; Davision, Reform m the Ottoman Emphe, s. 248-249 Cevat, Maarif-iUmûmiye Nezâreti, s. 105 "'Meclis-i Vükelâ'nın, Maarif Nizâmnâmesi üzerinde yürüttüğü müzâkerelerde bu dımımun önceden tesbit edildiği şu şu ifadelerden anlaşılmaktadır "İş bu müşkilât-ı mâliyeden mâada âlât-ı sâire-i icraiyyenm nakâyısı dahi muhtâc-ı teemmül olup, çünkü Maarif-i Umiuniye'nin işbu nizâm ve usûl tahtında busûl-i intişârına lâzun olan esbâbm bhisi mekâtibuı tesisi ve ikincisi okutdurulacak ulûm ve fününa dair daha bizde mevcûd olmayan kûtûb ve resâilin lisân-ı Osmaniye nakil ve tercemesi ve üçüncüsü sıfaî-ı matlûbede muallimler tedârik kılınması maddeleridir ki bunlar yekdiğerine lâzım ve meJzûm kabilinden olarak ne mualihasiz mekteb küşâdmm v e n e de kitabsız fen tahsilinin
64
AHMET CİHAN
Smırlı mali imkânlara rağmen, modem eğitim sistemini tesis etmek üzere büyük özveriyle kurulan rüştiyelerin yeterli sayı ve kaliteye yükseltilememesinin en büyük ve muhtemelen önemli nedenlerinden biri eğitim reformunun 1870'lerde hâl â reforme edilmemiş olan sıbyan mektepleri üzerine buaa edilmiş ohnasıdır, denilebilh:."' Bununla birlikte, 1870-1876 yıllan arasmda rüştiyelerin sayısmda hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Özellikle bu artışın taşradaki rüştiyelerde olduğu söylenebilh. 1876'da İstanbul'da bulunan 21 erkek, 9'u kız toplam 30 rüştiyede yaklaşık olarak 2400 öğrenci bulunuyordu. İmparatorluğun Anadolu ve Rumeli bölgesinde aym dönemde açık bulunan rüştiye sayısı ise tak riben 16.000 öğrenci ile 360 civannda idi.'"Diğeryandan
imkânı olmayacağını ve bilfarz nizamnâme-i mezkûrun bavi olduğu bazı ulûm ve lünûn-ı cedide hakkmda mevcûd olan Fransızca kitaplar emr-i tedrise kâfi denilse bile her milletin maarifçe busul-i terakkisini kendi lisanmda aramak lâzım gelüp b h kavmi âhir bir lisân-ı ecnebi ile fünûn ve maarifetce tarik-i terakki irâesi mûşkil ve müte'assir olduğu derkârdır." Bakınız; Cevat, Maarif-i Umumiye Nezâreti, s. 106-107 Meclis-i Vûkelâ'mn o dönemdeki raazbatalaıından alman şu ifedeler bunu kanıtlar niteliktedir: "Bmâen aleyb Saltanat-ı Şeniyye sunûf-ı teb'asmm ulûm-ı maarifden iktibâs-ı envâr-ı medeniyet eylemeleri zımmnda ber türlü müsâadeyi teshîlâtkâriyi icraya bezl-i nüfcûd-ı mecbûd eylemiş ve yirmi seneden beri dâhil-i memâlikde taallüm ve tertib-i etfâl içün müteaddid Mekâtib-i Rüştiye tesis ve küşâd olunmuş ise de Memâlİk-i Devlct-i Aliyye'de mevcut olan mekâtibin enva ve derecâtı ta'mİm-i maarifi maksadmm ebemmiyet-i meşrûhasma muvafık olamadıktan başka ulûm-ı âliyenm lâyıkıyla semerâtına dest-res olunabilmesi mebâdi-i tahsilin mtizâmına mevkuf iken dahil-i memâlikde bulunan sıbyan mekteplerinio mikdan nüfus-ı mevcudeye nisbetie mertebe-i akalliyetde olduğu misüllü tahsilat dahi yahuz mukaddimât-ı ulûm-ı dmiyyeye münhasuolup idareleri ehliyet ve mahiyeti mecbûl bir takım bocalara teslim kıluımakta ohnasıyla VB bu smıf mekteplerde etfalm tahsilme meyil ve rağbethü te2yîd v e istiKdelerini te'yid edecek usûl-i talimiye ve tashih ve tehöb-i mizâc ve ahlâka medar olacak kaide-i terbiye mevcud olmamasıyla bunlara senelerce devam etmiş olan çocuklarm tahsilât-ı vakıası derece-i matlûbede olmadığı ve rüştiyeye girenler dahi zamân-ı tahsillerinin bir çoğunu mahalle mektebinde okunulması lâzım olan derslerin tekrar ve tahsiliyle izâ'a etmekte olduklan ve Mekâtib-i Rüştiye'nin Darûhnuallim'ini olmak cihetiyk usijl-ı idBre ve tedrisleri oldukça muntazam Ucen mebde-i tahsilde olan usûl-i tahmin yolsuzluğu bittabi bu mekteplere dahi sâri olduğundan Rüştiye Ş a k i ı ^ ı ' n ı n malumât-ı mCktesebeleri sarf eyledikleri zaman nisbetinde bulunmadığı,..." Bakmız; Cevat, , Maarif-i Umûmiye Nezâreti, s. 103-104 '"Sahıâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1293 yıh
65
OSMANLI'DA E â t r İ M
İlki î 875'te İstanbul'da olmak üzere merkez ve taşrada sırayla birçok askeri rüştiye açılmıştır,"* İstanbul ve taşradald riiştiyelerin Tanzimat dönemindeki gelişme trendi belnîi aralıklarla şöyledir. Merkezdeki Rüştiyeler
Okul
Öğrenci
Taşradaki Rüştiyeler
Okul
• Öğrenci
G e n e l Toplam
Okul
Öğrenci
1849 10 1850 1856 1857
10
8
18
10
20
30
1857 1858 1858 10
985
33
2386
43
2386
14
1125
34
2395
48
3520
14
1125
38
2995
52
4120
14
1125
46
3125
60
4250
1859 1859 1860 1860 1861 1861 1862
"'Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 286 '"Salnâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1269-1293 yıllan arası; Maarif-i Umûmiye Nezâreti 1310-1311 yılı istatistiği, s. 1-5.1293 yılma ait Devlet Salnâmesi'nde taşradaki rüştiyelerin 359 olduğunu tesbit etmemize rağmen tabloda Maarif Nezareti'nin 1310-U mali yılı verilerindeki rüştiye sayışım vermeyi uygun gördük. Sadece 1293 yılı için aym yıh ait Devlet Salnâmesi'ndekî öğrenci miktan esas almımştır.
66
AHMET CÎHAN 1863 1864
1869
13
1125
48
3125
61
4250
15
1785
129
7860
144
9645
30
2214
359
15818
389
18032
1S70
1876
Abdülhamit 11. devrinde (1876-1908), modem eğitim sisteminin bütün kademelerinde Tanzimat döneminde başlatılan reform gnişünleri kararhlüda sürdürüldü. Diğer taraftan, ders kitaplan ve müfredat programlan üzerinde sıkı bü: denetim uygulanmıştu:. Merkezi yönetün, eğitim sistemini daha da merkezileştirerek kontrolünü arttırmıştır. Abdülhamit E. devrinde, okuma-yazma oram bn önceki döneme nazaran üç kat artauş, ortaöğretim kademesinde çok sayıda yeni okul açılmış, yüksek öğretün düzeyinde çeşitli mesleki-teknik eğitim kurumlan inşa edilmiş, İslara dünyasmda ilk modem üniversite kumlmuştur. 1876 anayasası zorunlu ve ücretsiz temel eğitimi, bir dereceye kadar modemize ohnuş ve merkezileşmiş eğitim sistemi modelini teyit etmiştü. Tanzimat döneminde olduğu gibi, I. Meşrutiyet döneminde de ilmiye zümresinin kontrolünde bulunan temel eğitim okullan ile medreselere b ü ciddi müdahalede bulunulmamışın. 1876'da başlayan I. Meşmtiyet döneminden itibaren merkez ve taşradaki rüştiye mekteplerindeki öğrenci sayısı açılan okullann sayışma oranla çok daha hızlı bü yüksekne eğrisi çizmiştü. 1876'da İstanbul'daki 30 rüştiye mektebinde 2400 öğrenci bulunuyordu, 19.yüzyılın sommda okul sayısmda herhangi b ü yükselme olmadığı halde öğrenci mUctan %100'e varan bü artış göstererek 4700'ü aşmıştu-. Taşradaki rüştiyeler ise, aym dönemde 253'ten 413'ye yükselüken öğrenci sayısı %90 civarmdabü artışla 26624'e 67
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
ulaşmıştır. îstanhuYdaki 29 rüştiyenin 12'si, taşrada ise toplam 384 rüştiye mektebinden sadece 22'si kızlara mahsustur, Toplam sayı içindeki kız öğrencilerin oram yedide bir civannda iken bu oran merkezde %50'Klere yaklaşmıştır. 19. yüzyılm sonlannda (1895-1896 yılmda) İmparatorluk genelindeki rüştiyelerin ve öğrencilerin toplam sayısının vilayetlere göre dağıhrm şöyledir.''" Bulunduğu yer
Oku! sayısı
Öğrenci sayısı
KJZ
Erkek
2753
4776
1101
1402
İstanbul v e bağlı yerler
29
2023
Edime vilayeti
19
301
Toplam
Selanik vilayeti
15
326
Yarya vilayeti
11
121
483
604
Aydm vilayet!
36
151
2250
2401
33
125
2108
2233
20
79
1214
1293
19
90
1591
1681
47
920
Hüdavendigar vilayeti Kastamonu vilayeti Trabzon vilayeti Ankara vilayeti
799
1125
967 i
'"Nezaret-i Umur-ı Ticaret ve Nafıa 1313 Yılı İstatistiği, s. 62-63: Maarif-i Umumiye Nezareti 1310-1311 Yıliİstatistiği, s. 15 '*' Maarif-i Umumiye Nezareti 1310-1311 Yılı İstatistiği, s. 5, 27-44; Ticaret ve Natia Nezareti 1313 Yılı İstatistiği, s, 53,62-63
68
AHMET CİHAN Suriye vilayeti
4
78
253
331
Beyrut vilayet
7
53
233
286
Adana vilayeti
9
117
619
736
Konya vilayeti
27
130
2526
2656
Sivas vilayeti
19
140
1388
1528
Diyarbakır vilayeti
9
133
437
550
Halep vilayeti
14
111
1031
1148
5
-
202
202
Manastır vilayeti
15
82
920
1002
Erzurum vilayeti
11
-
645
645
Çatalca vilayeti
1
-
55
55
Kosova vilayeti
23
88
1618
1706
izmit vilayeti
7
62
234
336
12
-
875
875
3
-
233
233
7
-
417
417
5
-
266
266
492
492
C.Bahr-İ Sefid vilayeti
Mamuretülaziz vilayeti Kudüs vilayeti Bağdat vilayeti MusuJ vilayeti İşkodra vilayeti
5
69
•
OSMANLI'DA EGİTtM Van vilayeti
10
25
313
338
Basra vilayeti
3
-
166
166
Zor vilayeti
1
-
155
155
Bitlis vilayeti
5
-
252
252
Trablusgaıp vilayeti
3
-
149
149
Yemen vilayeti
4
-
142
142
Bingazi vilayeti
I
-
92
92
Biga vilayeti 1
1
-
229
229
403
4262
27207
31469
Genel toplam
Rüştiyeler, Tanzimat döneminden itibaren tıbbiye, harbiye ve mühendishane gibi askeri ve mesleki-teknik öğrenim veren yüksek okullara öğrenci hazırlayan modem eğitim kurumlan olarak kabul edilmiştir, 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesine göre ise idadilere öğrenci yetiştirmesi düşünülmüştür.19. yüzyılm ortalarmda sıbyan mekteplerindeki dini eğitimi tamamlar nitelikte olan rüştiyeler ile Damimuallimindeki müfiredat programma baktığımızda bu okullan muadili olan medreselerin reorganize edilerek geliştirilmiş hk türü olarak kabul etmek mümkündür."^ Tanzimat dönemmde tedrici olarak gelişen rüştiye müfredatı, I. Meşmtiyet döneminden itibaren "medrese" eğitûninden uzaklaşmıştır. Özellikle 19.yüzyılın sonunda müfredata Fransızcanm da konmasıyla "medrese" anlayışından iyice farklüaşmışür.'"" "^Davision, Reform in the Ottoman Emphe, s. 45; Findley, Ottoman Civil OfBcialdom, s. 134 Rüştiyelerde okutolan dersler arasmda 1850'lerde Türkçe, tarih, coğrafya, hendese ve cebirin yanmda sarf, nahiv, mantık ve fıkıh dersleri de bulunuyordu. Bakınız, îradeDahiliye: 23335 Müfiedatfaki değişmeler içüı bakınız: Sahıâme-i Devlet-i Ahyye (1269-1296); Maarif Nezâreti Sahıâmesi, 1316 yıh, s. 191 70
AHMET CİHAN
Müfi'edat programındaki bn tedrici değişme, geleneksel sistemden yetişmiş olan ihniye zümresi mensuplarmm rüştiye mekteplerindeki rol ve nüfuzunu önemli Ölçüde daraltmıştır. Mamafih, bazı ilmiye zümresi mensuplan, ortaya çıkan gelişmelere daha esnek yaklaşarak, modern eğitim sistenündeki yeni kurumlarda görev almak üzere yabancı dil öğrenmeye yönehnişlerdh."' Böylece, geleneksel eğithn sistemmden gelenler farklı bh meslek altmda modem eğitim kurumlarmda çalışma arzularım ortaya koymuşlardır. İdadiler Tanzhnat dönemi başmda, askeri ve mesleki-teknik yüksek öğrenim kurumlanna ortaöğretim seviyesinde öğrenci bazurlayan ilk idadiler 1845'te İstanbul ve Bursa'da açıhmştır. 1868'de açılan Galatasaray Sultanisi dışmda sivil idadiler ilk defa 1869 Maarif Nizamnamesinde gündeme gethilmiştk. Maarif Nizamnamesinde açılmasma öncelik tanman sivil idadiler, maU kaynak yetersizhği, öğretmen eksikliği ve benzeri nedenlerle Tanzhnat döneminde istenilen düzeyde gelişthilemedi. Tanzhnat döneminin ikinci yansmda rüştiye mektepleri görece hızla yaygmlaşmasma rağmen, İstanbul müstesna, sivil idadileri gehşthme düşüncesi teoride kaldı. Bu dönemde lise düzeymde eğitim veren tek lise mevcuttu o da Galatasaray Sultanisi idi.'^ Darâlmualliminde Fransızca dersleri uzun bir süre" Mevâli" rütbesinde bulunan Neşet Efendi tarafmdan verilmiştir. Karşılaştuma için bakınız; Salnâme-i Devlet-i Aliyye-î Osmaniye, 1294 yıb, s. 385; Sateâme-i Devlet-i Aliyye (1295 yıh), s. 79, Salnâme-i Devlet-i Aliyye, 1296 yılı, s. 252 "* Davision, Reform in the Ottoman Empire, s. 249; Yönetimin Maarif Nizmınâmesünde idadilere tanıdığı öncelik, MecIis-i Vükelâ müzakerelerindeki şu ifadelerden anlaşıhnaktadır: 'Belki ilerde Ulüm-ı âliye mekâtibmin teksiri iktiza eyleyeceği ve şu anda olsa olsa rüşöye mekteplerinin fevkinde ve Mekatib-i Sultaniye'nm madununda idadiye mekteplerinin küşâdı muhtac-ı bahis olabilir ise de mekâtib-î rüştiyede her sınıf tab'a e t M n i n mebâdi-i ulûm-u diniyyesi tedris olunmak lâzun gehnesinden dolayı bu nevi mekteplerin her cemâat içün başka başka teşkili muktazî olmasma ve Mekâtib-i Sultaniye'nin defaten ta'mîm-i küşâdı kabil oJamamssma mebni hem MeJcâ£ib-İ Sultaniye'nîn ekser tedrisâtma mahall-i tâhm ohnak ve hem de sunûf-ı tab'a etfâlinin muhtehten tahsiI-i maarif tarîkine şevki ve o cihetle beynlerinde itilâf ve muhâdenetm tahkimi kaziyyesi isühsâl olunmak içün mekâtib-i idadîyenin İhdası elzem olduğu mülâbesatiyle lahiyâ-i marûzanm kabûl-ı ahkâmı tensip ve tasvib olımduktan sonra.. " Bakmız; Cevat, Maarif-i Umûmiye Nezâreti, s. 105
71
OSMANLI'DA EĞİTİM
İlk sivil idadi 1873'te İstanbul'da açıldı. Bunu 1875'te Teselya Yenişehir'de kurulan idadi izledi."' 19. yüzyılın ortalanndan itibaren teşekkül etmeye başlayan askeri idadiler Tanzimat dönemi sonuna kadar merkez ve taşrada belMi vilayetlerde kuruünuş bulunuyordu. Bu gelişme, hem askeri ve mesleki-teknik yüksek okullara hem de orduya büyük ölçüde nitelikli elemanlar kazandırmıştır. Buna mukabil sivil idadiler, I. Meşrutiyet döneminde gelişip yaygmlaştınhmştır. Sivil idadilerin çok geç ve rüştiye mekteplerine göre daha yavaş gelişmesinin muhtemel nedenlerinden biri İmparatorluğun belüh merkezlerinde askeri ve mesleki-teknik eğitim ibtiyaçlarma öncelik tanınması idi. Savaş giderleri nedeniyle modem eğitim sistemine yeterli mali kaynak tahsis edilememesi de bir diğer belüleyici faktör olmuştur denilebilir. İdadilerin imparatorluğun bütün bölgelerine yaygınlaştırılması ancak 1884'de konan özel eğitim vergisinden sonra g e r ç e k l e ş t i . E ğ i t i m sistemindeki reformlan gerçekleştirmek üzere, 1884'de konan eğitim vergismm ardmdan, idadi mektepleri İstanbul'da ve taşrada vilayet ve liva merkezlerinde hızla açılmaya başlamıştır. İdadilere karşı geleneksel egüün kurumlanndan mezun olanlardan herhangi bü tepki gelmediği gibi, aksine büçok ilmiye mensubu bu okullarm açılış törenlerine iştüak etmiş, eğitün öğretim faaliyetlerine belüli ölçüde katkı sağlamıştır.'^"
Ali Koçer, Türkiye'de Modem Eğitimin Doğuşu, s. 130; Cevat, Maaıif-i Umûmiye Nezâreti, 3.155 Harbiye ve Tıbbiye İdadisi yamnda, taşrada Edime, Manastır, Bosna, Şam, Bursa, Erzurum ve Bağdat gibi yedi büyük merkezlerde askerî idadi bulunuyordu. Bakınız; Salnâme-i DevIet-i Aliyye-i Osmaniye, 1294 yılı, s. 3 66-374 '•"Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuşu, s. 180; Cevat, Maarif-i Umûmiye Nezâreti, s. 23738 İdadi mekteplerin kuraimasmın 1884'den itibaren hızla arttığı Maarif Nezareti'nin şu ilanından, anlaşılmaktadır. "Bâ-hade-i seniyye vergi ve aşardan maârifa tahsis buyrulan vâridâtdan vilâyet ve elviye-i mülhaka-i şahane merkezlerinde müceddeden tesis ve küşâdı mukarrer olan mekâtib-i idadiyenin sâha-zib vücûd oknasıçün her tarafça teşebbüsât-ı lâzimeye ibtidâr edihniş ve bu cümleden olmak üzere Trabzon Vilâyet-i aliyyesince geçende işthâ kılınmış olan gayet vâsi' vc mevkian münâsebât-ı mukteziyeyi cami bulunan arsa üzerine idadi mektebinin esası bilcümle memûrin-i mülkiye ve
72
AHMET CİHAN
İdadilerin geliştirilip yaygınlaşmasının pek kolay olmadığı, 1869 MaarifNizamnamesindeııyirmİ beş yü sonraki rakamlara bakıldığı zaman rahatça anlaşıhnaktadır. 18951896'da İmparatorluğun farklı bölgelerine dağılan toplam 55 idadide 5419 öğrenci bulunuyordu.'^' 20. yüzyılm başmda ise idadi sayısı, 10671 öğrencisi ile 69'ayükselmiştir.'" Okutulan derslere, öğrencilerin Gayrimüslim ve Müslüman toplumun her kesiminden gelmiş olmalarma bakıldığmda idadilerin rüştiyelere nazaran çok daha modem ve seküler bur yapıya sahip olduğu söylenebilir. Bu gelişme, geleneksel eğitim kurumlarmdan mezun olanlann idadilerdeki rolünün daha sımrlı kahnasma neden olmuştur. Nitekim rüştiyelerde Gayrimüslim kökenli ve yabancı uyruklu muallim bulunmazken, 1910-191 l'de idadi muallimlerinin %3'ü ecnebi ve Gayrimüslimlerden oluşuyordu. 1910'larda, idadilerde ders veren muallimlerin mezun olduğu okullar irdelendiğinde % 5 r n i n Darülfünun, Tıbbiye, Harbiye, Mülkiye ve Darühnuallimin gibi yüksek öğrenim kummlannm birinden eğithn gördüğü ortaya çıkmaktadm Bütün idadi muallimleri arasmda ihniye zümresi mensuplannm oram ise rüştiyelere oranla oldukça düşüktü.'" Mezun Olunan Okul Türü A)Yüksek Öğrenim OkuJlan I-Darülffinun
Mezun sayısı
% oranı
Askeriye ve Ulemâ-yı belde ve rüesâ-i ruhaniye ile alelumûm mekâtib şakirdânı ve binlerce ahali bazır olduklan halde vali-i vilâyet Seri Paşa yediyle teyemmûnenmahatline vaz olunmuş olduğunun ilânına ihtidâr kılmdı. 20 Muharrem 1302/28 Teşrin-i Evvel 1300." Bakmız; Cevat, Maarif-i Umûmiye Nezâreti, s. 250. lS85'ten itibaren Edûne , izmir, Yanya, Manastır, Ankara, Selanik, Erzurum ve Şam gibi merkezlerin bir fcısmmda yeni idadiler açıldı ve bir bsmmda ise mşa edilmek üzere girişimde bulunuldu. lS87'de Mamuratülaziz, Bolu, Drama ve Gelibolu'da birer idadi açıldı. Daha fazla bilgi için bakınız, Cevat, Maarif-i Umûmiye Nezâreti, s. 251-252,255-257,259 Nezaret-i Umur-ı Ticaret ve Nafta 1313 Yıh İstatistiği, s. 62-63. Aym doneme ait Maarif
Nezâreti İstatistiğinde ise 55 idadide 7198 öğrenci olduğa bildkilmekteâr. Geniş bH^İçİS bakmız; MaarifNezâreti İhsâiyat Mecmuası, 1310-1311 yılı, s. 5 MaarifNezâreti İhsâiyat Mecmuası, 1328-1329 yıh, s. 20-21,39 MaarifNezâreti, 1328-1329 yıh İhsâiyat Mecmuası, s. 27. Karşılaştırma için bakmız; MaarifNezâreti, 1329-1330 yıh ihsâiyat Mecmuası, s. 56
73
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Uİum-u Şer'iye Şubesinden
25
Ulum-u Edebiye Şubesinden
51
Riyaziyat Şubesinden
25
Tabiiyat Şubesinden
19
Hukuk Şubesinden
19
Tıp Fakültesinden
12
Eczacı Mektebinden Oranı
7
Toplam
158
24
n-Askeri, meslekiteknik okullar Mekîeb-I Harbiye
31
Mekteb-i Mülkiye
28
Sanayi-i Nefise Mektebi
5
Halkalı Ziraat Mektebi
2
Toplam
66 74
10
AHMET CİHAN III-Mual!im yetiştiren yülcsek okullar
Edebiyat Şubesi
17
Fünun Şubesi
58
Darulmuallimin-i Rüştiye
28
Uaruünuallunin-i
İptidaiye
37
Toplam
140
21
B) Ortaöğretim Okullan
Galatasaray Sultanisi
9
Darüşşafaka
5
Diğer Sultaniler
6
İdadiler
117
Toplam
137
C) Dıger ügreıun Kurumlan
Mekatib-i Saire
108
75
21
OSMANLI'DA EĞİTİM Ecnebi ve Gayrimüslim mektepleri
20
Hususi tahsil görenler
15
Dersten mecaz
12
Toplam
155
24
1910-191 l'de idadi muallimlerinin mezun olduğu okullara göre dağılımı 20. yüzyılın başında idadi öğrencilerinin gelmiş olduğu sosyal çevreye göre dağılunı ise şöyle idi."* Geldiği sosyal çevre İlmiye zümresi
Öğrenci sayısı
Y ü z d e oram
694
6.52
Çeşitli dini gruplar
52
0.48
Memur
2879
27.05
Meslek-i Fenniye
101
0.94
Tüccar
429
13.43
Ziraatçı
1361
12.79
D i ğ e r suuflar
2693
25.3
431
13.44
10640
99.95
Sultanileri Toplam
Sultaniler Askeri ve mesleki-teknik yüksek okullara ve Darülfünun'a mahreç kabul edilen rüştiyelerin bu fonksiyonu yerine getiremeyecekleri kısa bir süre sonra anlaşılınca, Tanzimat reformculan 1845'ten itibaren rüştiye ile yüksek öğrenim '"Maarif-i UmuaıîyeNezareti, 1328-1329 Senesi İhsâiyat Mecmuası, s. 2 3 , levha, 22. B u cetvelin toplamı üe imtihaa öncesi mevcut taiebenm sayısı arasmdaki fark, bazı mektep yöneticilerinin bu istatistik cetvelini 1328-1329 öğretün yıh başmdaki m e v c u d a göre d ü z e n l e m e l e r i n d e n v e iki o k u l d a bu k o n u d a malûmat alınamamasmdan kaynaklanmaktadır.
76
AHMET CİHAN
kurumlan arasmda lise düzeyinde Öğrenim veren Darülmaaiif
gibi sivil okullar ve askeri idadiler kurnıayayönelmişlerdir.''^" 1856 Islahat Fermam ile eğitim alamnda Müslüman ve Hnistiyan Osmanh vatandaşlanmn eşit olarak yararlanacağı yeıü okullarm açılması öngörülmüş ve gerçekleşthilecek yeni bir düzenleme çerçevesmde İstanbul'da Batılı anlamda bir okul açılması düşüncesi doğmuştur.'^'' 1869 Maarif Nizamnamesinde öngörülen modem eğitim sistemi oluşturma teşebbüsünden önce, askeri mekteplerin dışmda, yüİcsek öğrenim veren mülkiye, tıbbiye ve hukuk mektebi gibi mesleğe yönelik sivil okulların yamnda İstanbul'da açılan ilk yüksek okul 1868'de öğrenhne başlayan Galatasaray Sultanisi ohnuştur.'" Avmpa'daki liselere muadil ve Fransa mektepleri müfredatma uygım olarak Türkçe ve Fransızca eğitim veren Galatasaray Sultanisi, günümüzde bir ortaöğretim kurumu olarak kabul edilebilh."* Takvim-i Vekâyi'in 2 3 C. 1266 tarihindeki 4 2 5 sayılı nüsbasmda Danıhnaarifin açılışını bildiren resmi yazıdaki ifadelere göre ihniye zümresi mensuplanna önemli rol verümiş olduğu söylenebilir. Mektebin açılış törenine padişah v e sadrazamın yanında şeyhülislâm Arif Hikmet B e y v e birçok ilmiye zümresi mensubu iştirak etmiştir. "Mekteb-İ mezburda (...) memur olan etfâla meşâhir-i ulemadan faziletlü Yahya Efendi teyemmüuen v e teberrüken huzur-ı feyznûşûr-ı cenâb-ı şehinşâhide besraele-ban İptida olarak makama münasip v e tahsii-i ulûmda şevk ve gayreti mûcib bazı nasihat-âmiz mesâil irâd eyledikten sonra Bu okulun rüştiyelerin üzerinde olduğu, h e m devlet dairelerine memur bem de yüksek öğrenime öğrenci hazırlayacağı anlaşılmaktadır: "Mekteb-i ceiil-i mezkûr ebniyesinin derkar olan vüsat v e cesameti v e muallimm v e hademesinin taaddüdü cihetiyle raekâtib-i rüştiyeye mahsus ulûm ve funûn v e maarif talim ve teallüm olunmak ve inşa olunan Darülfünun ebniyesinin hüsn-i hitammdan sonra gerek oraya v e gerek aklâm-ı şahaneye almacak: şâkirdâne mahreç olmak üzere mekteb-i celü-i mezbur hakkmda bir nizam-ı mahsus vaz'ıyla almacak şâkirdânın suret-i tertip ve tahdidi Meclİs-i Umumî-i Maarifte ledelmüzâkere (...) alelumum Maarif-i Adliye v e Edebiye ve Rüştiye mekteplerinden bi'l-untihan intiliiç olunması (...) v e zilarolunan ulum v e fimûnm tahsili ve ikmali içun şakirdân-ı muma ileyhimin mekteb-i mezburda 3 sene tevakkuflan icâb idüp (...) v e bundan böyle aklanım mahreci işbu mektep ile M. Maarif-i Adliye olacagmdan ba'de-zîn anlardan başka yerlerden kalemlere kimse alınmayıp... "Bakmız, Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 42-42,61 '"Hasan Hüseyin Dilaver, "Sultaniler" içinde: Osmanh (Editör: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınlan, C. 5 (Toplum), Ankara 1999, s. 315 Findley, Ottoman Civil Officialdom, s. 134; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 95 "Hidemâtı-ı Devletin ber nevme kesb-i kabiliyet ve mekâtib-i ahyede ikmal-i malumata fahsil-i liyakat eylemek üzere Avrupa hseierine muadil ve Fransa mektepleri
77
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Galatasaray Sultanisinin, açıldığı dönemde yüksek öğrenim kurumlan arasmda yer alması, askeri mektepler dışmda yüksek tahsil veren okullann olmamasından kaynak-lamyordu. İlk başta Müslümanlann ilgi duymadığı Galatasaray Sultanisi, yönetimin ve bas mm desteği ve teşvikiyle kısa sürede gelişmiş; toplumda mali durumu iyi olan belh çevrelerin çocuklarmm eğitim gördüğü bü- okul haline dönüşmüştür. Kurulduğu dönemde okulun idari, eğitim-öğretim ve personel kadrosunun büyük çoğunluğu Fransız idi. Fakat 1877'de, ilk Türk müdür olarak Ali Suavi'nin Galatasaray Sultanisine tayin edilmesinden itibaren, okulda Osmanlı-Türk vasıflan yükselirken Fransız nüfiızu da azahnaya başlamıştır. Bu gelişmenin bir tezahürü olarak, Müslüman öğrencüerin düşük olan oram 1877'den sonra artmaya başlamıştır.'*' I, Meşrutiyet döneminde öğrenci sayısmdaki artışa nazaran Müslüman öğrenci sayısı daha hızlı bir artış göstermiştir. Aşağıda yer alan rakamlar bu artışı teyit etmektedir. '^' Yıllar
Müslüman
Gayrimüslim
1868
147(44.4)
184(55.58)
331
1869
277(44.53)
345(55.46)
622
1877
220 (42.30)
300(57.69)
520
1896
440(62.58)
268 (37.41)
703
1899
622 (68.95)
280(31.04)
902
1901
724(76.61)
211 (23.38)
945
Toplam
Not: Parantez içindeki rakamlar yüzdeleri vermektedir. programlarına mutabık olup Türkçe ile Fransızcanm aym derecede tedris edilmesi gayesiyle "Mekteb-i Sultani" unvamyla müceddeden tesisi karargir olan mektep Galata saraymda küşâd ve nizamnamesinin neşriyle beraber talebe kayd ve kabiline 1285 senesi Muharreminin dördüne mübaşeret edilmiştir." Bakınız; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 95 Cevat, Maarif-i Umumiye Nezareti, s. 229 "° Dilaver, "Sultaniler", s. 316 '"Kodaman, Abdülhamit Devri Eğithn Sistemi, s. 139; Sahıame-i Devlet-i Aliyye, 12861320 yıllan arası
78
AHMET CtHAN
1869 Maarif Nizamnamesinde öngörülen Yİlayet merkezlerinde birer sultam açılması düşüncesi kısa sürede uygulamaya geçirilemedi ve 11. Meşrutiyete kadar bu okullar çok sınırlı sayıda k a l d ı . 1 1 . Meşrutiyetle beraber bazı vilayetteki idadiler, öğrenim süresi yedi yıla çıkanlarak Sultanilere dönüştürülmüştiir. Nitekim 1910-1911 öğretim yılmda bütün imparatorlukta sadece 11 sultam bulunuyordu.'*^ Aym dönemde bu okullarda 275 öğretmen ve 172 idareci kadrosu ile 2602 talebeye eğitim veriliyordu, Müslüman öğrencilerin toplam sayı içindeki oranı %88 (2293 talebe) idi, Gayrimüslknlerm oram ise %12 (309 talebe)ye gerilemişin.'" Sultanilerde bulunan toplam 2602 öğrencmiu 532'si beş yıllık smıf-ı iptidai bölümünde, diğer 2070 öğrenci ise yedi yıllık smıf-ı taliye şubelerinde öğrenim görüyordu. Geldiği sosyal çevıe l-Ümiye zümresi mensubu 2-Diğer dini gruplar
Öğrenci sayısı 167
%'si 6
20
I
3-Memur
931
34
4-Mesalik-i Fenniye
92
3
5-Tüccar
332
12
6-SanatkâJ
218
8
7-Ziraatçı
405
15
8-Diğer sınıflar
608
22
Toplam
2773
100
'"1. Meşrutiyet döneminde taşrada açılan sultanilerden birinin Girit'te faaliyet gösteriyordu. Bakınız; Dilaver, "Sultaniler", s. 317 "'Findley, Ottoman Civil Officialdom, s. 134. Maarif-i Umumîye Nezareti 1328-1329 Senesine Mahsus İhsâiyat Mecmuası, s. 1617; 1914 yıhnda 22 idadi birden sultaniye dönüştürütaıûş ve dolayısıyla 1913-1914 eğitün öğretim yılmda toplam sultani sayısmm 36 çıkmıştır. 1915 yılmda ise bu rakam 50'ye yükselmiştir. Bakınız; Dilaver, "Sultaniler", S.317 '"Maarif-i Umumiye Nezareti 1328-1329 Senesine Mahsus İhsâiyat Mecmuası, s. 16-17
79
O S M A N U ' D A EĞİTİM
Sultanilerde öğrenim gören talebelerin Osmanlı toplumunda hangi sosyal gruplardan geldiği ve özellikle ihniye zümresi mensuplarmm bu okullara ne ölçüde ilgi duyduğu aşağıdaki sayısal değerlerden anlaşılmaktadır.'" 20. yüzyılın başlarında Sultanilerin müfredatına bakıldığında ilmiye zümresi mensuplarmm ilk döneme nazaran toplam öğretmen kadrosu içindeki nispi ağırlığmm yükseldiği görüliü. 1910-1911 yılmda Sultanilerde görevh muallimlerin okuttuklan derslere göre dağılunı şu şekildedir,"* Okutulan ders
Muallim sayısı
Ulum-ı Diniye ve Fdduye Arapça Farsça Malumat-ı Medeniye, Ahlak ve Hukuk Türkçe ve Kitabet Edebiyat, Mantık ve Felsefe Riyaziyat U. Tabiiye, Sıhhiye v e Hikemiye Tarih ve Coğrafya Fransızca Ahnanca ve İngUizce Resim, Hüsnühat Musiki Terfaiye-i Bedeniye iptidai Sımflar Muallimi Toplam
14 1 11
"
%'si 5 35 4
10 23
4 S
12 26
9
23 24 32 12 22 3 10 40 275
4
8 9 12 4 8 1 10 15 100"
""Maarif-i Umumiye Nezareti 1328-1329 Senesme Mahsus İhsâiyat Mecmuası, 5.17. Bu değerlendirme, 1328-1329 öğretim yıh sonunda mevcut öğrenci sayışma göre tarafımızdan yapılmıştır. '"Maarif-i Umumiye Nezareti 1328-1329 Senesi İhsâiyat Mecmuası, s. 17
80
AHMET CİHAN
1912'de Sultanilerdeki öğretmenlerin sadece %7'sinin Darülfünun Ulum-ı Şer'iye ve Ulum-ı Edebiye bölümlerinde mezun olduğu; öğrencilerin %6'smm ilmiye zümresine mensup ulema çocuklan olduğu açığa çıkmaktadır. Bu veri, ilmiye zümresinin ve dolayısıyla klasik eğüim kurumlanndan yetişenlerin modem eğitim sistemiadeki roltmün temel eğitünden yüksek öğremme doğru giderek daraldığmı ortaya koymaktadn.'" Mesleki-Teknik Eğitim ve Yükseköğrenün K u r u m l a n Tanzünat dönemindeki modem eğitim sistemi, merkezi yönetimin ve yerel girişimin katkılanyla imparatorluk genelinde gayri muntazam bü şekilde kurulmuştu. Devlet tarafmdan idare edilen büçok bağımsız okul sisteminin yamnda, azınlıklara ve yabancılara aü farklı organizasyonlarm bulunması eğitim sisteminin reforme edilmesini önemli ölçüde zorlaştîrmıştn. Modem eğitim sistemini güçlendümek için istenilen sayı ve düzeyde öğretmen kadrosu bulunmuyordu, aynca bunlara yönelik yeterli mali kaynak da yokm. İmparatorluğun tamamına yayılmaya başlayan mesleki eğitim veren yüksek okullarda öğrenim görecek nitelikte öğrenci bulmak oldukça zordu ve bu nedenle modem eğitim sistemmdeki gelişme çok yavaş oluyordu."' Darülmuallmıin (1848) Klasik Osmanlı sisteminde örgün eğitim kurumu sıbyan mektepleriyle medreselerde görev yapan eğüim-öğretim personelinin tamamı geleneksel-dini eğitim veren farklı derecedeki medrese mezunlan idi. Muallimler daha aÜ derecedeki medreselerde, müderrisler ise üst düzey medreselerde eğitün görenler arasmdan seçiliyordu. Fatih dö nemindeki kısa süreli uygulama dışında, klasik diye nitelenen
1912'de sultanilerde eğitim gören toplam 9573 öğrenciden 5 r i ilmiye zümresi mensubudur. Bakmız; MaarifNezareti, 1329-13 30 yılı İhsâiyat Mecmuası, s. 43-46 Slîaw, Ottoman Empire, C E , s. 249
81
OSMANLI'DA EĞİTİM
16-19. yüzyıllar arasmdaki geleneksel Osmanh sisteminde, mualimı egituni için bir örgün eğitün kurumu bulunmuyordu. Hem mesleğe yönelik uzmanlık eğitimi ahnamış ohnalan, hem de klasik Osmanh sisteminde uzmanlaşma ve fonksiyonel farklılaşmamn gerçekleşmemesi nedeniyle, muallimler ve müderrisler çoğu zaman aym anda bkbirine yakm bhçok görev ve hizmeti part-time veya fuU-tune olarak yürütüyorlardı.'*' Seküler düşünceye dayalı, modem eğitim müfredatmı ihtiva eden öğretmen yetiştirmeye yönelik ilk teşebbüs Tanzimat devri başlarmda görülür. Osmanlı Devletmde profesyonel öğretmen yetiştirme düşüncesi ilk defa rüştiyelerin açılmasmdan sonra gündeme gelmişth. Rüştiye mekteplerine erkek öğretmen yetiştiren ilk organize kurum olan Darülmuallimin 1848'de İstanbul'da, bayan öğretmen yetiştüen ilk Darülmuallimat ise 1870'de aym şehirde kuruldu. Cevdet Paşa'nm müdürlüğünü yaptığı söz konusu ilk Darülmualliminin hocaları ve ilk mezunlarının büyük çoğunluğu ilmiye zümresi mensuplan idi.'™ Merkezdeki bu ilk Darülmuallimin, eğitim-öğretim ve idari kadrosuyla ihniye zümresmm nüfuzu ve konürolü altmda olan sıbyan mektepleri için değil, temel eğitimin ikinci kademesini teşkil eden rüştiye mekteplerine öğretmen, usta öğretici yetiştirmek üzere açılmış bulunuyordu. Modem eğitim sisteminde organize kummlarda yetişen öğretinenlerin rolü ve önemi anlaşılmış olmasma rağmen, 1868 yılma kadar ikinci bir Darühuuallhnin açılmadı."'
Tayip Duman, "Osmanlıda Öğretmen Yetiştirme Sistemi" içinde: Osmanlı, Yeni Türkiye Yaymlan (editör: Güler Eren), c. 5 (Toplum), Ankara 1999, s. 306 "° Ahmet Cevdet Paşa, her ne kadar Reşit Paşa ve onun reformist grubuyla yakm iüşki kurmuş ve onlardan kuvvetle etkilenmiş olsa bile, o bizzat b u medrese mezunu ve o dönemde hala bir ilmiye zümresi mensubu idi. (Chambers, Ottoman Ulema, s. 3 S), Cevdet Paşa, Dariihauallimin konusunda şu ifadeleri kullanmaktadır: "01 esnada mekâtib-i rüştiye'ye hoca yetiştirmek üzere fetih civannda bir de Darulmuallim mektebi küşâd olunmuş vc talebe-i ulûmdan hayli zatlar şakîrd sıfatıyla alınmış vc bunlara şehriye otuzar kuruş maaş tahsis olunmuş idi. Lâkin usul-i tahsil pek de matlub derecede ohnayup bunun ileriemcsi içinhimmet-imahsusayamütcvakkıfidi.", Cevdet, Tezaldr,No:40, s. 38-39 Duman, "Osmanlıda Öğretmen Yeriştinne Sistemi", s. 309
82
AHMET CtHAN
Temel eğitimdeki birinci kademe kurumlara öğretmsu hazırlamaküzere 1868 yılmda kurulan bu iikDarülmuallimiû-i Sıbyanda ilmiye zümresi mensupları önemli bîr rol üstlenmişlerdü. Nitekim ilk açıldığı dönemden itibaren okulun müdûrlüpnü ilmiye zümjresine mensup bü ulema üstlennüş, muallimler yanmda öğrencilerin büyük ekseriyeti de zümre mensuplan arasmdan seçilmişin."^ I.Meşmtiyet döneminden itibaren taşrada yaygmlaş-
tınlan Darulmuallimin-i Sıbyanlann''^ Tanzimat devrinin hemen başmda değil de, yaklaşık otuz yıllık bü gecikme sonrasmda açıhnası, eğitün sisteminin tabanında ihniye zümresi mensup lanmn ciddi bü ağırlığmm bulunduğunu ifade etmektedü. Her iki Darüünualliminin müdürlüğünü uzun süre ilmiye zümresi mensuplan üstlenmiş; ekseriyeti medrese talebesi olup bu okul lardan mezun olan muallimler modem eğüim sisteminde görev almışlardır. Bu durumu, reform girişimleri karşısmda zümrenhı daha uyumlu bü tavır ortaya koyup sistem içindeki nüfuzunu kommaya yönelik bir hareket olarak yomtnlamak mümkündür. Aynca, rüştiye ve sıbyan mekteplerine muallim yetiştiren darulmualUraüılere devam eden ve buradan mezun olanlann Tanzimat ™DarulmualUıain-î sıbyamn öğretmen kadrosunun ilmiye ağtthkb olduğunu izlemek için bakmız: Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1275-1293 yıllan arası. Darühnuaüimin-î sıbyana öğrenci almak üzere yayınlanan ilanda aranan nitelik ve vasıflarm özellikle ilmiye zümresi mensuplannda ve medrese talebelerinde daha çok bulunabileceği öne sürülebilir. "Mebde-i tahsil-i beşeriye olan sıbyan mekteplerine usul-i cedide üzerine tedrise muktedh hocalar yetişdiritmek içun Dersaadef de Süleymaniye nam mahalde bir Darütmuallimin-i Sıbyaa tesis ve küşadma ledelaız irade-i seniyye hazret-i padişahı şeref-taallük eylemiş ve binaenaleyh mekteb-i mezbunmmualhrmn ve hademesi tedarik olunarak emr-i küşadı icra olunmuştur. Buraya devam edeceklerden ilk yazılan 50 talebeye mektepte bulunacaklan müddetçe şehri 30 kuruş maaş verileceği ve almacakiarm sarf ve nahiv ve mantık ve ürisîden bh parça ders görmüş ve hesaptan dahi a'mâl-i erbaaya kadar tahsil etmiş takımdan ohnıssı iktiza-yı halden bulunduğu cihetle evsaf-ı mezkûre ile muttasıf olup mekteb-i mezbûre devam etmek talep ve arzusunda bulunanlann hntilianlan icra o l u n m a iizeıe hemen meciis-i maarife müracaat eylemeleri.", Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 126-127 ™ Sıbyan Darulmuallhninleri, taşrada ilk defe 1875'te Bosna, Girit ve Konya'da açıldı. 1SS2-189Q yıilan sTsında ise Sivas, Bursa, Amasya, Kastmoau, Kudüs ve Trabzon ve Edirne'de ve diğer bâzı vilayet merkezlerinde birer daruîmuallimin-i sıbyanlar açıhmştır. İlk yıllarda öğretim sûresi bir yıl olan bu okullar daha sonra iki yılda mezun vermişlerdir. Yeterii sayıda öğrenci potansiyeh bulunmayan bu okullarda ciddi anlamda b h nitelik sonınu yaşamyordu. Bakınız, Duman, "Osmanlıda Öğretmen Yetişthme Sistemi", s. 311
83
OSMANLI'DA EĞİTİM
dönemi içerisinde çok smu^b kalması da ilmiye mensuplannm modem eğitim sisteminde daha fazla rol almasmda önemli bhr etken olmuştur."'* İlk kız rüştiyelerin kuruhnasmdan yaklaşık sekiz yıl sonra, 1870'de bayan öğretmen yetiştirmek üzere İstanbul'da bir daruhnuallknat açıldı. Bu gelişme, ilmiye zümresinin eğitim sisteminin tabamna doğru çekilen fonksiyonları üzerinde belirli bir daralmaya neden oldu. Zira ilk kurulduğu dönemde, idari personel ve eğirim-öğretim kadrosu bakımmdan ilmiye zümresi mensuplan tarafından desteklenen kız rüştiyeleri, Darühnuallimatm ilkmezunlarmı vermesinden sonra tedrici olarak zümrenin kontrolünden çıkmaya başlamıştır.'" Hem bayan öğretmen yetiştiren tek kurum ohnası hem de rüştiye mektepleri üzerinde kızlara örgün eğitim veren yegâne eğitim birimi olması nedeniyle, U. Meşrutiyet'e kadar Darülmuallimatm bu niteliğinde herhangi bir değişme ohnamıştm"'
Tanzimat döneminde darulmııatliminin müdürlüğüne sürekli olarak ilmiye zümresi mensuplan tayin edildiği gibi, 1868'de açılan darülmuallimin-i sıbyanda da ilmiye mensuplan müdür olarak görev aldılar. 1859-1865 yıllan arasmda darülmualliminin öğrenci mevcudu 20 civarmda idi, bu saymm 1869'da 150, 1876'da ise 102 olduğu görülüyor. Darülmuallimin-i sıbyaıun öğrenci sayısı ise 1868-1876 yıllan arasında 2530'u geçmiyordu. Geniş bilgi için bakmız; Sahame-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 12731294 yıllan arası. 1873'te darulmuallimatda mevcut 39 öğrenciden 17'si mezun olmuştur. 1874'de ise 46 öğrenciden 20'si mezun otaouşcur. Bakmız; Cevat, Maarif Nezareü, s. 132-133. 18731895 yıllan arasmda darulmuallimatda mezun olan öğrencilerin dağıbrm şöyledir: 1289 inlı;20; 1290 yılı: 17; 1291 yılı:20; 1292 yılı: 8; 1293 yılı: 9; 1294y)h:5; 1295-1298yıllan arasmda öğrenci mezun olmamıştu-. 1299 yılı; 15; 1300yıh: 11; 1301 yıh: 19; 1302 yılı: 22; 1303 yıh: 30; 1304 yıh; 23; 1305 yılı; 4; 1306 yılı: 14; 1307 yıh: 7; 1308 yılı: 17; 1309 yılı; 12; 1310 yıh; 10; 1311 yıh; 11; 1312 yılı: 15; 1313 yılı: 13 öğrenci. Söz konusu 12891313/1873-1895 yıllar arasmda mezun olan toplam ö ^ n c i sayısı 302'dir Bakuuz, 1313 yıh Ticaret ve Nafıa Nezareti Istatistik-i Umumîsi, s. 55; 1316 Yılı MaarifNezâreti Salnamesi 1914-1915 yıllannda tüzükte gerçekleştirilen düzenleme ile üç kademeli bir eğitim sistemine geçen darulmuallunat, 5 yıl olan buinci kısımda ilkokul öğretmem, iki yıl olan orta kısundadaralmuallunat-ı iptidaîye öğretmen ve müfettişi, yüksek kısmmda ise orta ve yüksek dereceli okullara beluh alanlarda uzman öğretmen yetiştiriyordu. Bakınız; Duman, "Osmanlıda Ögreünen Yetiştirme Sistemi", s. 312
84
AHMET CİHAN
Tanzimat dönemi refbmaculanmn, modem eğitim sistemine öğretmen yetiştiren organize kurumlan oluşturma konusunda pek başanlı olduğu söylenemez. 1869 Maarif Nizamnamesi'ne göre, sıbyan, rüştiye ve idadi olarak üç ayn bölümden meydana gelmesi tasarlanan İstanbul Darülmuallimini ancak 1874'de açüabildi. İdadi bölümü 1880'de kapanan Darülmuallimin, âliye şubesine tekrar 189l'de kavuşabildi. Yüksek öğrenim kurumlan arasmda yer alan merkezdeki Darülmualliminin öğrenci sayısında I. Meşrutiyet dönemi süresmce önemli bk artış oünamıştu:.'" 1910-1911 öğretim yılmda taşradaki 17 Darûlmu-alliminde toplam 1518 öğrenci bulunuyordu.'" Darülmua-lliminlerde mevcut olan 1518 öğrencinm %96'sı (1464) Müslüman, %4'ü ise Gayrimüslim idi. Bu okullarm tamammda 116 eğitim-öğretim elemam görev yapıyordu. ™ 1910-1911 öğretim yılında Darülmualliminde okuyan öğrencilerin geldikleri sosyal çevreye göre dağılımı şu şekildedir."' öğrencin in geldiği çevre
Öğrenci OT
%'si
127
8
4
0.26
Memur
263
17
Mes3İik-i fennîye
14
1
Tüccar
178
12
Sanatkâr
206
14
Ziraatçı
414
27
Diğer gruplar
312
21
İlmiye zümresi Çeşitli dini gruplar
Nezaıet-i Umur-ı Ticaret ve Nafia 1313 Yılı Umumi İstatistiği, s. 54; Salname-î Devlet-i AHyye-i Osmaniye, 1294-1313 yıllan arası. 1895'te 125 olan Darülmuallimin öğrencisi, 1898'de 140olaraktespîtedilmiştir,Bakınız; 1313YılıIstatistik-iUmumisi, s.54,Maarif Salnamesi, 1316 yıh, s. 635 Mevcut olan-İS 18 öğpenciye Edime ve Bitlis DmlmmllİBMeri S^tüdkti dİM değildir. Erzurum, Van, Yemen ve Basra DaruhnuaUiminlerinden bilgi almamamıştır. Maarif-i Umumîye Nezareti, 13 28-1329 yılı istatistiği, s, 12,42 Maarif-i UmunuyeNezareri, 1328-1329 yıhtstatistik-iUmumîsi, s. 13,42 Maarif-iUmumiyeNczareti, 1328-1329 yüıistatistik-i Umumîsi, s. 13
85
OSMANLI'DA EĞİTİM Mezun olduğu okul
%'si
MuaSliıa
A) Daıülfünun
11
Ulûm-ı Şer'iye
1
Ulûm-ı Dbıiye
7
Riyaziyat
1
Tabiiyat
1
Hukuk
0
Tıp Fakültesi
!
B) Mekâtib-i Aliye
49
Mekteb-i Harbiye
3
Genel toplam
1518
Danıbnuallimin-i Aliye
İ4
Danıbnuallimin-i Rüştiye
32
C) Ortaöğretim Okıılu
52
Darubnuallimin-i İbtidai
16
Halkalı Ziraat Mektebi
4
Mekâtib-i İdadiye
25
Mekteb-i Rüştiye
5
Mekâtib-i Hususîye
2
D) Diğerleri
27
Dersten Mecaz
4
Hususî tahsil gören
3
Mekâtib-i Saire
20
Genel Toplam
)39
S
35
!00
37
20
100
86
AHMET CİHAN
1910-191 l'de taşradaki Darülmualliminler de mevcut
öğretmenlerin mezun olduklan okullara göre dağılmıı ise şöyledir/*' Seküler dünya görüşü bağlammda nicelik ve nitelik yönünde öğretmen yetiştirmede E. Meşrutiyet devrinin önemli bü dönüm noktası olduğu söylenebilir. 1913 ve 1915 yülarmda tüzükte yapılan değişiklik ile Darüünualliminin yapısı yemden düzenlenerek, yeni bölümler eklenmiştü. Bu çerçevede, başta anaokulu ve beden eğitimi oünak üzere, sanat okullarma yönelik atölye ve meslek dersleri; kız ve erkek öğretmen okullan için öğretmen yetiştüen bölümler açıümştu:.'" Daba mteHkli öğretmen yetiştirmek üzere U. Meşrutiyet devrinde alman bu önlemlerin sadece bir kısmı o dönemde uygulanabiüniş, fakat buniarm büçoğu Cumhuriyet devrinde bayata geçirilen belli başlı görüşlerin tartışma zemini olmuştur. Mülkiye Mektebi (1859) 18. yüzyılm sonlarmda askeri alanda başlayan ve 19. j^üzyılm başlarmda derinleşerek devletin tüm kurumlarma yaygmlaştmlan reformlann başanh ohnası için yetenekli idarecilere çok fazla üıtiyaç vardı. Bu üıtiyaç mülkiye mektebinin açıhnasmda birinci derecede belüleyici olmuştur denilebilü."' Tanzimat döneminin başından üibaren geleneksel Os manlı yargıçlan olan kadılann idari, adli ve beledi fonk siyonlarım üstlenmeye başlayan taşradaki belüli meslek me murlarım ve özellikle yöneticüeri eğitmek üzere İstanbul'da 1859'da kurulan Mülkiye Mektebi, Osmanlı İmparatorluğunda-
'"Maarif-i Umumîye Nezareti, 132S-1329Yılıİstatistik-iUmuım'si,s. 14 '"I908'de Meşrutiyet'İD ilanmdan sonra Istanbıd danılmualiimini yemden yapılsndum» çerçevesinde 900 medrese öğrencisini ssnavsızolarakalmış, ancak 1909 yılmda Satı Beyin müdürlük görevine getirilmesiyle bu sayı 150'ye indirilmiştir. Bu dönemde bile darüimualhminde öğrenci kaynağımn önemli bir kısmmın ilmiye mensuplan arasmda geldiği görülüyoniu. Bakınız; Duman, "Osmanlıda Öğretmen Veriştirme Sistemi", s. 311 '"Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 291
87
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
ici modem askeri ve mesleki-teknik yüksek öğrenim okullan dışında, İlksivil kurum olarakkabul edilebilir/'" Bu okulun iki yıllık öğretim süresi önce 3 yıla daba sonra ise 4 yıla çıkanlmıştrr. Mülkiye Mektebi'nde, öğrencilere uluslararası ilişkiler, hukuk, ekonomi ve istatistik dersleri veriliyordu. Daha sonra bunlara yeni ders 1er ilave edilmiştir.' 1859'da kurulan Mülkiye Mektebi'nin Tanzimat döneminde sınırlı ölçüde etkili olduğu Öne sürülebilir. Nitekim bu okuldan, 1879 yılına kadar sadece 162 Müslüman öğrenci mezun ohnuştur."* 1. Meşrutiyet dönenüne kadar okulım idari, eğitim-öğretim kadrosu belirli ölçüde geleneksel eğitim sisteminden yetişen ilmiye zümresi mensuplanndan oluşmuş, ders programında dmi içerikli dersler de yer alnuştn. 1877'de, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane adıyla reforme edilen ve müfredatı yeniden düzetüenen mülkiye mektebinde öğrenci sayısı hızla artarken, geleneksel kurumlardan mezun olanlann kurumdaki rolü de önceki döneme nazaran nispi olarak darahnıştır. 1895'te 415'i Müslüman, 31 'i Gayrimüslim ohnak üzere toplam 446 öğrenci Mülkiye Mektebinde öğrenim görüyordu."' 1878-1897 yıllan arasında Mülkiye Mektebinde 68'i Gayrimüslim 552'i Müslüman olmak üzere toplam 620 öğrenci mezun olmuştur. Davision, Reform in tlıe Ottoman Empire, s. 140, Findley, Ottoman Civil Offieialdom, s. 114; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 67-68 '"Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 291 "' Findley, Ottoman Civil Offieialdom, s. 114. Açıldığı tarihten itibaren 1864 yıhna kadar toplam on beş öğrencinin mezun olduğu mülkiye mektebinde 1295/1878'de altnuş civannda talebe bulunduğu okul müdürü Abdurrahman Efendi'nİn şu ifadelerinden anlaşılıyor; "Mektebin müddet-i tahsiliyesi beş senedir., fakat şimdiki halde iki smıf mevcut olup tatebenm mecmuu altmış iki kişiden ibarettir." Bakınız; Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareri, s. 101. i 870'li yıllarda okula Fransızca dersi konmuş öğrenci sayısırun yüze çıkanhnası için bir de kaıar alınmıştı. Cevat, Maarif-i UnramîyeNezareti, s. 87-88 '"Tanzimat dönemi sonuna kadar tarih ve coğrafya gibi dersler ilmiye zümresi mensuplan tarafmdan verildiği gibi, okulun müdürlüğüne de uzun b h süre "mevali" rütbesinde olan Ahmet Hihni admdaki bir ilmiye mensubu üstlenmişu. Bunun yanmda okulda kavânin ve fetevâ-yı şerife dersleri olup, iıunlara da ihniye zümresi mensuplan giriyordu. Bakınız; Sahıame-i Devlet-i Ahyye, 1278-1393 yıüan arası; Ergin, Maarif, C.I-II, s. 594-600 "' MaarifNezareti, 1313 yılı Umumî istatistiği, s. 54; 13 i ayılı Maarif Sahıamesi, s. 515 "' MaarifNezareti, 1313 yıh Umumî İstatistiği, s. 54-5S;1316 yıh Maarif Sahıamesi, s. 515. Aynca 1878-1897 yıllan arasmda mülkiye mektebinin idadi bölümünde ise 579 öğrencinin mezun olduğunu görüyoruz. Bakınız; 13 i 6 yıh Maarif Sahıamesi, s. 515.
88
AHMET CÎHAN
Abdülhamit döneminm sonlama doğru yeni fîldrlerin doğup geliştiği bir entelektüel merkez haline gelen mülkiye mektebmde Mizancı Ahmet Murat, Recaizade Mahmut Ekrem ve tarihçi Abdurrahman Şeref gibi nüfiizlu fikir adamlarıyla modem eğithnciler görev yapmıştu:.'*° Mülkiye Mekrebi, Darülfunun'un 1900'de kurahnasmdan sonra ancak 1909'da üniversitenin bünyesme katılabihniştir.'" 1914-1918 yıllan arasmda egitim-öğrethne ara veren Mülkiye Mektebi, 1936 yılmda Anakara'daki kendi özel binasma taşımmştu:. Mülkiye Mektebi, Cumhuriyet döneminde Türkiye'de siyaset alanmda ve devlet yönethrdnde etkin rol üsüenen bürçok aydımn yetişmesme katkıda bulunmuştur.'" Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (1866) 1827 yılında askeri tıbbiyenin açılışına kadar Osmanlılarda tıp eğitimi veren bağımsız bir kumm bulunmuyordu. Çağdaş anlamda tıp eğitimi veren ilk kumm Mahmut 11.'nm 1827'de açtığı bu askeri tıbbiye ohnuştur. Osmanlılarda, bazı yüksek derecedeki medreselerde ttp dersleri veriliyordu. Bu medreselerden mezun olanlar ve kendi kendileriıu yetişthenier hastanelerde, orduda veya serbest olarak doktorluk ve cerrahlık yapıyorlardı.'" Sivil tıbbiye Osmarüılarda 1866 yılmda açılmıştır. İlk başta askeri tıbbiye içhıde eğitimini sürdüren bu okul daha sonra Haydarpaşa'daki yeni binasma taşmarak bağımsız hale gelmiştir. Sekiz yıllık eğitim veren Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye ilkmezunlarmı 1874'te vermişth:. ''^ Sivü tıbbiye 1877'den itibaren tedrici olarak gelişip sistem içindeki yerini almıştır 1874-1897 yıllan arasmda tıbbiyede 936 öğrenci mezun olmuştur."' Mekteb-i tıbbiye-i mülkiye diye Findtey, Ottoman Civü Officialdom, s. 158, B. Lewis, Modem Tûıkiye'nin Doğuşu, s. 179. Mizancı Murat Bey 1912'de vefat etti, Mahmut Ekrem 1846-1913 ve Abdurrahman Şeref 1835-1925 yıllan arasmda yaşadı. ""Findley, Ottoman Civil OflScialdom, s. 158 Yolahcı, Eğitün ve Öğretim Kurumlan, s. 291 Yolalıcı, Eğitim ve Öğrethn Kurumlan, s. 283 Yolahcı, Eğitim ve Öğrethn Kurumlan, s. 283 Ticaret ve Nâfia Nezareri, 1313 Yılı Umumî İstatistiği, s. 79-81
89
OSMANLI'DA E Ğ İ T İ M
adlandırılan sivil tıp mektebi, hem sivil doktor hem de eczacı yetiştiriyordu. Bu okul, 1908 yılında yeniden açılan Darülfünun içinde hk fakültej'e dönüştürühnüştür. Hukuk mektebi Tanzimat devriyle birlikte, Padişahın daha önce etrafmdaki dar bh: yönetici elit kadro ile yerine gethdiği yasama, yargı ve yürütme fonksiyonlan, devlet yapısı içerisinde teşekkül etmiş olan merkezi meclislerle nispi olarak paylaşılmaya başlanmış; formel olarak Batıdaki türdeşlerine benzer yeni ceza, ticaret ve arazi kammlan çıkanhnıştır. Bununla bnlikte, bu yeni dönemde ortaya çıkan kurumlarda etkin rol üstelenecek; modem eğitimli ve görece seküler hukuksal düzenlemeleri uygulayacak yeterli sayıda uzman bulunmuyordu. Geleneksel medrese eğitimi ahmş kadı ve naiplerin dışında formel hukuk eğitimi almış teknik personele büyük gereksinim duyuluyordu. Hukuk mektebi büyük ölçüde bu ihtiyaçtan doğmuştur denilebiln.'" 1860'h yıllardan itibaren teşekkül etmeye başlayan Nizamiye Mahkemeleri'ne nitelikli yargıç ve diğer kamu görevlisi yetiştirmek üzere, 1870'de Divaiı-ı Ahkâm-ı Adliye Nezaretmde verilen derslerle hukuk mektebinm tesisi için ilk girişim başlatılmış oluyordu."" Modem hukuk eğitimi ile ilgih ikinci teşebbüs, 1874 yılmda Galatasaray Suhanisi'nde bir hukuk mektebi ya da şubesinin açılması ohnuştur. 1876'da dâhili nizamnamesi hazrrlanarak müfredatı düzenlenen bu ilk örgün hukuk eğitim kurumunun eğitim süresi 4 yıl olarak belhlenmişth. Bu okul, 1880'de tamamlanarak açılan, 1881 yılmda faaliyete geçen ve sürekli olarak örgün hukuk eğitiminin verildiği Mekteb-i Hukuk-ı Şahane'nin kumlmasıyla kapanmıştır. Yolahcı, Eğitim ve OğretimKurumlan, s. 283 ""Yolahcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 292 Divan-ı AMcâm-ı Adliye'de tesis edilen nizamat ve kavanîn dershanesmde 3 R1287/3 Temmuz 1870'den hibaren usul-i kanun, kanun ve nizâmat dersleri verilmeye başladı. Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 116-118, 128-129. Bakınız; Âli ÖUnezoğlu, "Cevdet Paşa" içmde: İslam Ansiklopedisi, M.E. B. (Eskişehir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine. 3, s. 116 '"Yolahcı, Eğitün ve ÖğretimKorumlan, s. 292
90
AHMET CİHAN
AbdüIIıamit döneminde etJdnlilc kazanan modem hııkuk
eğitimi nedeniyle^™, klasik eğitim sistemi içindeki kunmılardaın mezun olan İcadılarm Nizamiye mahkemelerindeki rolü tedrici olarak daralmıştur. 1895-1896'da Hukuk Mektebinde 334'ü Müslüman, 38'i Gayrimüslim obnak üzere toplam 372 öğrenci bulunuyordu. 1885-1897 yıllan arasında Hukuk Mektebinden mezun olan 502 öğrencinin nizamiye mahkemelerinde görev aldığım kabul edersek, geleneksel eğitim kurumlardan eğitim gören kadılann yargı alanmdaki etkinliğinde ortaya çıkan daralmanın I. Meşmtiyetten itibaren çok daha hızlı olduğu söylenebilir.'"' Hukuk Mektebi, 1909 yıhnda Darülfünun'a bağlanarak modem bir fakülteye dönüştürülmüştür. Diğer yandan, hukuk bilüıcüıi geliştirmek, taşradaki nitelikli hukııkçu personel açığma katkıda bulunmak üzere 1907'de Konya, Selanik ve Bağdat'ta üç yeni hukuk mektebi açıümştur.^"^ 20. yüzyılın başmda hukuk mekteplerindeki öğrenci sayısmda büyük bir artış olmuştur. Darülfünun Hukuk Fakültesinde 2848, Konya Hukuk Mektebmde 122, Bağdat Hukuk Mektebinde ise 244 öğrenci ile toplam sayı 3208'e yükselmiştü. Bu öğrencilerin %76'sı (2429) Müslüman, % 24'ü (769) Gayrimûslün idi.^"^ Böylece, Osmanh toplumunda modem hukuk eğitimi uzun çabalar ve yavaş Uerleyen değişiklikler sonucunda mümkün olmuştur denilebilü. Askeri-teknik eğitim kurumlan Tanzimat dönemi öncesinde teşekkül etmeye başlayan askeri yüksek öğrenim okullarma 1839'dan üibaren başlaülan modem eğitim sistemindeki sivil orta öğrenim kurumlan istenilen kalüe ve nitelikte öğrenci baznlayamadı. Bu nedenle, 19. yüzyılm " Cevat, Maaıif-i Umumîye Nezareti, s. 163-168; Âli Ölmezoğlu, "Cevdet Paşa", İslam Ansiklopedisi, C. 3,8.117-118 Ticaret ve Nâfia Nezareti, 1313 Yılı Umumî İstatistiği, s, 54-55. Bu yıllar arasmda mezun olan 502 öğrencinin %24'ü (122 öğrenci) Gayrimüslim iken, %76'sı (380 öğrenci) Müslüman'dı. Mufcayeseipin bakmız; Maarif-i Umumîye Nezareti Salnamesi, }316yûı, s, 579-602 ""Maarif, İA', C.V, s. 905; Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 292 ™ Dört bukuk mektebinde okuyan toplam 769 Gayrimüslim öğrenciden 340'ı Rum, 324'û Etmeni, 73'ü Musevi, 30'u ise farklı etnik gruptan v e geri kalan 22'si ise ecnebi kökenli idi. Maarif-i Umumîye Nezareti, 1328-1329Yıü ihsâiyat Mecmuası, s. 41
91
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
ortalarından itibaren harbiye, tıbbiye, kara ve deniz mühendis mekteplerine öğrenci hazırlamak üzere orta öğrenim düzeyinde yeni askeri okullar açıhnaya başladı. Orta öğretim seviyesinde, sivil okuUann yerine gethemediği üıtiyaçlan karşılamak üzere 1845'ten itibaren Bağdat, Erzurum ve Saray Bosna gibi belirli bölgelerde askeri idadiler açıldı. Başta İstanbul ve çevresinde ohnak üzere imparatorluğun muhtelif vilayetlerinde kurulan ilk askeri rüştiyeler 1875'te eğitim-öğretime başladı.^"* Askeri alandaki eğitim reformlarma baktığımızda, eğitim kurumlarının önce mesleki- teknik yüksek öğrenim kademesinde, sonra idadi ve rüştiye mekteplerinin kuruknasıyla orta öğrenim düzeyinde yaygınlaşıp geliştiği söylenebilir. 19. yüzydın sonlanna doğru, 1895-1896'da altısı İstanbul'da olmak üzere, imparatorluğun muhtelif vilayetlerinde bulunan 29 askeri rüştiyede toplam 8247 öğrenci eğitim görüyordu. Aynı dönemde orta öğrenim seviyesinde eğitim veren 9 askeri idadide 3957 öğrenci bulunuyordu, askeri yüksek okullarda ise 15351 öğrenci mevcuttu. ^"^ Dini-mesleki eğitim kurumları Tanzhnat döneminde medreselerin reorganize edilmesi konusunda herhangi bir girişim olmamıştır. Fakat medrese talebeleri, hatta geçmişte medrese eğitimi ahmş birçok kişi, toplumda yeni okullara karşı ilginin artmasına paralel olarak, modem eğitim sistemindeki mesleki okullara yönelmişlerdir. Tanzimat sonrasmda ortaya çdcan fonksiyonel farklılaşma uzman eleman ihtiyacım arttırmış; bıı nedenle klasik dini yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler bünyesinde de
Ergin, Maarif, CI-H, s. 365-3 67,501 -507; Sainanse-i Devlet-i Aliyye, 1269-1292 yıllan arası Bu öğrencilerden 1 S328'i Müslüman, 11 'i Yahudi, 10'u Rum, 2'si Ermeni idi. Bakmız; Ticaret ve Nâfia Nezâretil 313 Yıh, Umumî İstatistiği, s. 74-75
92
AHMET CÎHAN
organize mesleki okullar açma zarureti hâsıl olmuştur. 19. yüzyılm Udnci yansmda, Tanzimat'tan sonra teşeiîkül etmeye başlayan modem yargı sisteminde görev alacak nitelikli kadılar yetiştirme düşüncesi, klasik dönemdeki benzerlerinden farklı bk meslek okulu açılmasını gündeme getirmiştk. Bu amaçla. Şeyhülislam Mehmet Arif Efendi dönemmde, İstanbul'da 1859 yılmda "MualImıhane-i Nüvvab" adıyla organize b k kurum açıkmştur. Dkd-mesleki eğithn veren bu okulda mezun olanlann bkçoğu, şer'i olanlara nazaran seküler Nizamiye mahkemelerinde görev almışlardu-. Bu okul, aym zamanda, Osmanlı örgün eğithn sistemmde formel bukuk eğitimi veren ilkkumluş olmuştur. Modem eğitim sistemindeki gelişmelerle mukayese edildiği zaman, dini eğitim kurumlanndaki bu reorganizasyon sınırlı ölçüde başanlı ohnuştur. Modem eğitkn sistemindeki okullann sayısındaki gelişmeye nazaran, dini eğitim kurumlarmda herhangi bk ilerleme ohnamışür. Ancak, farklı nedenlere bağlı olarak, dini eğitim kurumlannm öğrenci sayısmda, özellikle medreselerde, 19. yüzyılm ikinci yansmda behrgin bir artış gözlemlenmektedir. Nitekim 1792 yılı başmda İstanbul'daki 179 medresede 2797 öğrenci bulımurken'"*, bu sayı 1895-1896'da 177 medrese ile 7148'e yüksehniştk."" Dolayısıyla, 19. yüzyılm sonımda geleneksel dini eğitim kuramları geniş bir öğrenci kitlesini kontrolü altında bulundurmayı sürdürmüştür. Yüzyıhn sonlannda, İstanbul'da 8 Mekteb-i Âli, 2 Mekteb-i İdadi, 17'si erkek, 12'si kız 29 rüştiyeden teşekkül eden sivil modem eğitim kurumlarmda toplam 7753 öğrenci eğitim görüyordu.^"'
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (B.O A ) , Bab-ı Asafî Divan-ı Hümayun Kalemi (A,DVN); 829 Dersaadet ve Bilad-ı Selase Nüfiis-u Umumisine Mahsus İstatistik Cetveli, 1301 Rumi (1895-1896),s.39-f5 " Seldz mekteb-i Şii'de 2610, iki adet idadi okulunda 367, 17 erkek rüştiyesinde 2753 ve 12 kız rüştiyesmde 2023 öğrenci bulunuyordu. Bakınız; Maarif-i Umumiye Nezareti 1310-1311 yıh İstatistiği, s. 5
93
OSMANLI'DA EĞİTİM
Modem eğitim sisteminin taşrada dalıa geç ve yavaş gelişmesi nedeniyle, klasik eğitim sistemindeki kurumlar taşrada merkeze nazaran dalıa geç ve yavaş bir niifiız daralmasma uğramışlardın 19. yüzyılm sonunda, hukuk, mülkiye, tıbbiye, darülmuallimin, darülmuallimat, sanayi-i nefise, ziraat ve ticaret mektepleri gibi mesleki-teknik eğitim kurumlan ile sultani, idadi ve rüştiyeler gibi orta öğretim kunımlarmdan oluşan modem eğitim sistemindeki 493 okulda toplam 40,677 öğrenci eğitün görüyordu.^"' Buna karşılık, Edkne, Erzurum, Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Bağdat ve Cezayir-i Bahr-i Sefid gibi taşradaki belirli merkezlerdeki 934 medresede 27,391 talebe mevcut idi.^'° Bu sayıya İstanbul medreselerindeki talebeler de eklendiğinde, geleneksel dini eğitim kurumlanndaki öğrenci sayısmm modem eğitim sistemindeki öğrenci sayısına yaklaştığı görülür. Bu rakamlar, ilmiye zümresinin, eğitim alamnda, taşradaki nüfuzunu Osmanlı devletinin sonlanna kadar nispeten muhafaza ettiğini ortaya koymaktadır. Diğer meslek okullan Tanzimat döneminden itibaren orta öğretim ve yüksek öğrenim düzeynıde açılan modem mesleki-teknik okullar 1.Meşmtiyetten sonra gehştirilerek yaygmlaştmlrmştn-. Bir kısmı b s a ömürlü olsa bile, bu kategorideki okullar genel olarak modem eğitim sisteminin gehşmesine önemli ölçüde kath sağlamışlardır. Bunlar arasmda yukanda söz edilen hukuk, sivil tıbbiye, mülkiye dışmda, güzel sanatlar, maliye, sivü mühendis, baytar, polis ve gümrük okullan gibi modem eğitim kuramlanm saymak m.ümicündür. Sanayi mektebi, I87Ü'li yıllarm ikinci yansmdan sonra gelişip sistem içinde yer edinmeye başlamıştır, 1874-1897 yıllan arasmda Mekteb-i Sanayi-i Nefıse'de 552 öğrenci mezun
Nezaret-i Umur-! Ticaret veNafia 1313 y tiı İstatistiği, s. 54 •'° 13 ] 6 yılı Maarif-i Umımıîye Nezareti Salnamesi
94
AHMET CİHAN
olmuştur. Veteriner okulunda ise 1891 -1896 yıllan arasmda 40 öğrenci diploma alrmş; Halkalı Ziraat mektebi ise aym dönemde 39 mezun vermiştir.^" Diğer taraftan denizcilikle ilgili modem okullar çok daha sonra ve yavaş b h şekilde gelişmişlerdir. Nitekim 1896'da Bahriye Mektebinde 429, Kaptan Ticaret Mektebmde 107, Menşe-i Küttab'da 20, Baîsriye Rüştiyesinde 203 ve Haddehane'de 975 olmak üzere toplam 1734 öğrenci bulunuyordu. 1876-1896 ydlan arasmda bu okullarda toplam 1858 öğrenci mezun olmuştur.^'^ Gayrimüslimlere ve Yabancılara Ait Okullar Tanzimat dönemi, bütün Osmanlı tebasınm eşitliği ilkesini benimseyen 1839 Hatt-ı Hümayunu ile başladı. 1856 Islahat Fermam da eşitlik prensibim teyit etmekte idi, fakat Gayrimüslim azmlddann çocuklan Harbiye ve Tıbbiye gibi askeri sahadaki hir kaç okul müstesna, diğer umumi okullara henüz kabul edilmiyordu. Osmanlı toplumunda Müslüman halk ile Gayrimüslimleri bütünleşthmek için yönetimin Tanzimat döneminden itibaren ciddi girişimlerde bulunmuş olduğu söylenebilir. Bu dönemde, Müslümanlar ile Gayrimüslimler arasmda entegrasyonu sağlayacak en önemli araçlardan bkinin eğithn olduğu kabul edihnişti. 1869 Maarif Nizamnamesi, rüştiye ve idadilerde öğrencilerin kanşık halde okuması yanmda Gayrimüslhıüerin ayn okul açmasma da imkân tanımıştnr. 1860'larda İstanbul'da bulunan toplam 454 sıbyan mekte binin %38'i, 33000 öğrencinin ise %49'u Gayrimüslhnlere mensuptu. Bunlar arasmda en yüksek oramn Rumlara ait oldu ğu söylenebiIir.^'M878'de İstanbul'da sadece Rumlara ait 105 Ticaret ve Nâfia Nezareti 1313 Yılı Umunu İstatistiği, s. 54-60. 1316 Yılı Maarif Nezareti Salnamesi Ticaret ve Nâfia Nezareti, 1313 Yılı Umumî İstatistiği, s. 79-81 Rum okullan toplam sıbyan mekteplerinin %17'sini, azınlık okullarmm (174 okuldan) %44'ünü (77) oluşturmaktadır. Rum öğrencilerin toplam sıbyan mektebi öğrencileri arasmdaki oram %20 iken, bu oran azmlık okullannda %40'a yükselmektedir. Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1280 yılı. Ayrıntılı bilgi için 1275-1297 yıllan arasmdaki Devlet Sainameieri'ne bakılabilir.
95
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
okulda 15,000 öğrenci mevcuttu/'" Gayrimüslim okullan arasmda ikinci su^da Ermeniler geliyordu."' 1896'da Osmanlı İmparatorluğundaki Gayrimüslimlere ait 59S2 ibtidai mektepte 8025 öğretmen 313.089 öğrenciye eğitim veriyordu. Aym dönemde 76359 öğrenci ve 2274 öğretmeni ile 687 rüştiye olduğu gibi, 70 idadide 584 öğretmen ve 10720 öğrenci bulunuyordu. Bu okullann tamamı imparatorluğun muhtelif vilayetlerine dağılmış durumdaydı.^'* Osmanh imparatorluğundaki temel eğitim okullarının %17'sini, rüştiyelerin %58'ini, idadilerin ise %37'sini Gayrimüslim okullan oluşturuyordu.^'^ Diğer taraftan misyonerler tarafmdan finanse edilen yabancı okullar, Tanzimat döneminde ve özellikle 1. Meşrutiyetten itibaren büyük ölçüde gelişmiştn. Bu okullann 246'sı temel eğitim alamnda 728 öğretmen ile 16679 öğrenciye eğitim veriyordu. Rüştiye seviyesinde 74 okul'da 551 öğretmen ve 6557 öğrenci bulunurken; idadi derecesinde 464 öğretmen ve 8315 öğrenci ile 63 okul faaliyet gösteriyordu. Yabancı okullar arasında, Amerikalı misyonerlerin desteklediği okullar ilk snayı (131) ahnaktadn. Bunu 127 okulla Fransızlar, 60 okulla İngilizler, 22 okulla Almanlar ve yine 22 okulla İtalyanlar, 11 okulla Avusturyalılar, 7 okulla Rusyalı misyonerier izliyordu. Böylece, 1900'lü yılların başlarında Osmanlı İmparatorluğundaki 383 misyoner okulunda toplam 31,541 öğrenci eğitim görüyordu.^'" 1869'da Osmanlı imparatoriuğunda 36,278 okulda 134,8520 öğrenci b u l u n u y o r d u . Devlet o k u l l a r ı imparatorluktaki okullann %80'ni oluştururken, bu okullarda
Findley, Ottoman Civil Offieialdom, s. 140 '"l866'da 33'ü ericek, 40'ı b z olmak üzere toplam 73 Emieni mektebmde 6172 öğrenci bulunuyordu. Findley,, Ottoman Civil Offieialdom, s. 140. Karşılaştmnak için bakmız; Salname-i Devlet-i Aliyye, 1275-1297,1896'da sıbyan, rüştiye ve idadilerin Gayrimüslim azınlıklara göre dağılımı için bakmız; Ticaret vc Nâfia Nezareti 1313 Yılı Umumî İstatistiği, s. 82 Ticaret ve Nâfia Nezareti 1313 yılı Umumî İstatistiği, s. 82-83 '"TicaretveNâfıaNezareti 1313yılıUmumîlstatistiği,s.53, 82-83 "•Ticaret veNâfiaNezareti 1313 yılı Umumî İstatistiği, s, 82-87
96
AHMET CİHAN
Öğrenim gören öğrencinin toplam sayı içindeki oram
%68'dİTv
Gayrimüslimlere ve misyonerlere ait kurmnlann toplam okul sayısı içindeki oram %20 İken, bu okullar toplam öğrenci sayısmm %2'sİRie eğitim vermektedirler.^'* Darülfünun Modem eğitim sistemini tamamlayan son halka, uzun fasılalarla gündeme gelen birkaç teşebbüsten sonra 20, yüzyıla gherken açılabilen ilk Osmanlı Darülfünımudur. Tanzhnat döneminde hazırlanan ilk eghim reformu tasansı olan 1845'teki teşebbüste, çeşitli engeller nedeniyle Darülfünunu açma imkânı olmadı. 1863-1864 yıllan arasmda Darülfünun binasmda umuma açık olarak verilen konferanslar bu alanda önemli bir gelişme kabul edilemez,^ 1869 Maarif Nizamnamesinde öngörülen Darülfünun 1870'de resmen açıldı, fakat kısa bir sihe sonra kapandı. Sözü edilen bu ilk Darülfunun'un müdürlüğüne, geleneksel eğitim kımımu medreseden mezun bir ilmiye zümresi mensubu olup, Avmpa'da eğitim görmüş olan Hoca Tahsin Efendi getirilmiş; yaklaşık 450 civarmdaki ilk öğrencilerin büyük çoğunluğu da eski medrese talebelerinden oluşmuştur. ^' Öğretim kadrosu ve ders kitaplarmın eksikliği yamnda yüksek öğrenhn düzeyinde eğitim görecek yeterli sayıda nhelücli öğrenci olmadığmdan bu ilk Darülfiinun iki yıl sonra kapanmıştır. Bu dönemde Darülfünun'dan öğrenci mezun olup olmadığı bilmmemektedir, Nihayet, uzun hazırlıklardan soma Müslüman dünyasınm ilk modem üniversitesi olan Darülfünun 1900'de resmen açıhmştır."^ Önce, edebiyat, fenvedhı bilimleri ohnak üzere
'"TicaretveNâfiaNezareti 1313 yılı Umumî İstatistiği, s, 53, 86-87 "^Cevat, Maarif-i Umumiye Nezareti, s. 78-81 Cevat, Maarif-i Umumîye Nezareti, s. 13-114; Berkes, Türidye'de Çağdaşlaşma, s. 232, Yolalıcı, Eğitim ve Öğretim Kurumlan, s. 293 ^Talebe Rehberi, s. 34; Davision, Refonn in the Ottoman Empire, s. 249 Talebe Rehberi, s. 34; Davision, Refonn in the OttomanEmphe, s. 249
97
OSMANLI'DA EĞİTİM
Üç şube ya da fakülte şeklinde tanzim edilen Danıliünun bünyesine H. Meşrutiyet'ten sonra hukuk fakültesi, diş ve eczacdık bölümleriyle tıp faküüesi de katılmıştır/"'' Darülfünun ilk önce erkek öğrencüere yönelik olarak açılmıştır. Ancak kadmlarm da ilgi göstermesi nedeniyle, ilk başta kadmlara yönelik konferanslar düzenlenmiş, ardmdan kadmlara özel sımflar açılmıştır. B ü sine sonra ise, kız ve erkek öğrencilere karma eğitim verilmeye başlanmıştır. 1919 yılında gerçekleştirilen bü düzenleme üe Darülfünun'a özerklik tanınımştır.^'^
"Yolalıcı, Eğitim ve öğretim Kunımlan, s. 293 " Yolahcı, Eğitim ve ÖğretimKurumlan, s. 293
98
SONUÇ YERİNE 14-16. yüzyıllarda oluşan ve geleneksel-klasüc diye adlandırılan Osmanlı eğitim kurumlarmm niteliği 19. yüzyılm başlanna kadar ciddi anlamda bir değişikliğe uğramamıştır. 19. yüzyılm ilk yansmdan itibaren giderek hızlanan değişmelerle, sisteme eklemlenen birçok yeni unsurla eğitûnin gelenekselkiasik diye vasıflandmlan İdmHği ortadan kalkrmştır. Akshıe, eğitim sistemi birbiriyle ilintih farklı unsurlarla desteklenen yeni ve farklı bir hüviyet kazanmaya başladı. Osmanlı eğitim sisteminin geleneksel-kiasik hüviyetmin oluşmasmda Osmanlmmpratİk-yararcı yaklaşımı, akılcıhğı ve yönetkn anlayışı kadar Doğu'nun dinsel ve kültürel değerleri belirleyici unsurdurlar. 19. yüzyıl başlarından itibaren "rüşeym" halinde bulunan, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde teşekkül eden eğitim sisteannin yeni ve fatkîl kimliğine aynı şekilde pratik-yararcı sorun çözücülüğü yanmda, Batı norm ve değerleri, rasyonel, metodik-şüpheci ve seküler yaklaşım giderek artan oranda eklemlenen unsurlar olmuşlardır. 99
osMA^^.^DA e ğ İ t i m
14-16. yüzyıllarda teşekkül edip yaygmlaşan geleneksel Osmanlı eğitim sistemi kapsayıcı bü özelliğe sahipti. İslam uygarlığmm müasçısı olan Osmanlı devleti, ihata edici fonksiyonlanna uygun düşecek şekilde, geniş bir coğrafyadaki beşeri sermayeyi cezp edici bü nitelik taşımıştır. İlk dönem Osmanlı yönetimi ve siyasi elit, onlarm etrafma kümelenen ve "'think-tanJC' fonksiyonu üstlenen eğitim-öğretim kadrosu, metodik düşünce sistemi, yönetimi ve halkı gözeten eğitimöğretün yöntemleri, sosyal ve iktisadi örgütlenme açısından devraldığı mirası egemen olduğu Akdeniz, Hazardan Karadeniz'e farklı bölgelerdeki insan kaynaklarıyla zengüileştirmiştü. Bu nedenle, devletin kuruluş ve teşekkül aşamasında yeni koşullara uyum sağlayıcı, dışa açık ve gelişmeci, farklıiddarı özümseyici ve benimseyici bü eğitim sistemi oluşturuhnası hedeflenmiştir denilebilü. Kalüe ve verimlik açısmdan eğitim kurumlanmn zirvede olduğu 15-16. yüzyıllar aym zamanda geleneksel eğitim sisteminin, kurumlar arası etkinliğüün, toplumdaki rol ve fonksiyonlarmm tedricen gerilemeye başladığı b ü döneme tekabül etmektedü. Genel olarak sistemin üstünlüğünün sağlamış olduğu güvene dayalı kendinden eminlİk, askeri ve idari-siyasi kadrolarda rakipsiz olduklan inancmı pekiştüdiği gibi, eğitim-öğretim kurumlannda da akıl yürütmenin yerini dogmatizm almaya başlamış; bu da sistemin aktörlerinin Batı'da meydana gelen değişmeleri anlayıp k a \ T a m a ] a n n ı önlemiştir. Dolayısıyla, 17-19. yüzyıllar arasmda eğitim sisteminde ortaya çıkan tablo büleşik kaplar teorisine benzemektedir. Genel olarak sistemin parçalarında meydana gelen değişmelere paralel ve diğerlerinde meydana gelen değişmelerle eş zamanlı olarak eğitim kurumlan içe kapanmış, sistem grup içi ve gruplar arası çatışmalara sahne olmuştur. Geleneksel-kiasik sistemin yetersizliğini giderek daha yakmdan müşahede eden grup içinden ve grup dışmdan büçok uzman, eğitim kurumlanmn yenilenmesini önermiş, ancak dönüşümün hangi yöntemle ve ne şekilde sağlanacağı 100
AHMET CÎHAN
konusunda mutabakat sağlayamamışlardm Tartışmalarla geçen uzun yıllardan sonra, devletin diğer kurumlarla birlikte eğitim sisteminin güçlendirilmesinin zorunlu olduğu kanasına vanlrmştm Tekil kurumlann ve sistemin bütününün güçlü olmasmı geçmişte arayanlar olduğu gibi, Batıyı işaret edenler de olmuştur. İmparatorluğun kendi içindeki koşullar kadar dışandaki ilişkiler de değişmiş olduğu için, kurumların revize edilmesiyle geçmişteki parlak günlere dönüşün mümkün olmayacağı anlaşılmış; ancak Batıdaki kurumsal yapınm kısa sürede aktanimasmda istenen basan sağlanamamış, hatta da ciddi zorluklarla karşılaşıirmştır. Bu nedenle, sistemin bütünü, bu arada eğitim kurumlan parça parça ve tedricen ve inkıtalara uğrayarak modemize edilmiş ve yeni yapı oluşturahnak istenmişth. 18. yüzyılın ortalanndan itibaren başlatılan eğitim sahasında modernizasyon girişhnleri 1839'de ilan edilen Tanzimat dönemhae kadar askeri-teknik alanla smırh kalmıştm Tanzimat öncesi dönemden başlayarak askeri-teknik okullarda Batılı uzman ve teknik personel görevlendirilmesi, aynı şekilde uzman personel yetiştirmek üzere giderek artan sayıda ve farklı sektörlerde daha gehşmiş Avmpa ülkelerine öğrenci gönderilmesi, geleneksel kummlann dışmda modemseküler eğitim bhimleri oluştumlraasma önayak olmuştur. Bu aynı zamanda, Bahnın metodik çahşma sistemi, yöntemi, bilgi birikimi ve örgün eğithne yönelik kurumsal yapılann Osmanlıya aktanhnasmda bhinci derecede etkili olmuştur. Buna bir de, konuya ilişkin temel Bati eserlerinin Türkçeye kazandınlması eklenince, eğithn sistemindeki değişim ve dönüşüm giderek daha hızla gerçekleşmeye başlamıştır. Dışandan eklemlenen tüm bu unsurlar, eğithn sistemin klasik hüviyetinin değişmesine neden ohnuştur. Bir -taraftan yurtdışındaki modem-seküler eğitim kurumlarmda eğitim görenler ve diğer yandan yurtiçinde gelişmeye başlayan benzeri kurumlarda mezun olanlar ve bunlann oluşturmayı başardığı yeni kurumsal yapılar, hem geleneksel eğitim sisteminin kurumlanna olan ilgiyi azaltmış 101
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
lıem de bu sistemde yetişmiş insan kaynaklanna olan talep ve ihtiyacı azaltmıştır. Dolayısıyla, Tanzimat devrinde ve Meşmtiyet döneminde ıslahat, reorganizasyon ve reform adıyla gerçekleştirilen faaliyetler geleneksel eğitim sistemi, kurumlan ve bu sistenün ürünlerinin "devlet" içindeki rol ve fonksiyonlarmı daralümştır. İttihat ve Terakki dönemi ile Cumhuriyet devri, bütün değerler manzumesiyle birlikte klasik eğitim sistemüıin tarihe mal olmasmı hızlandırmıştır. Gerek klasik-geleneksel kurumlanyla, gerekse Tanzimat sonrasında öncekilerin yerine İkame edilen modem-seküler olanianyla Osmanlı eğitim sistemmin belüleyici karakteristiği birey odaklı değil, aksine toplum ve devlet odaklı olmasıdır. Bu nedenle, hem 14-16. yüzyıllarda teşekkül eden ve 17-19. yüzyıllarda istihaleye uğrayan klasik-geleneksel eğitim sisteminin hem de 18. yüzyılm İkinci yansmdan itibaren embriyo halinde olan, Tanzimat devrinde teşekkül ederek Meşratiyet dönemlerinde gelişmesini siüdüren modem eğitim sistemi devlet ve toplum yapısmdaki değişmelere paralel olarak şekillenmiştir. Reform çağmm Tanzimat öncesi döneminde askeri ve mesleki-teknik eğitim alamnda başlatılan smırlı düzeydeki girişimler bü yana, klasik Osmanlı sistemindeki geleneksel eğitün kurumlarmda herhangi bü değişme olmadığı görülür. Modem eğitim sistemini teşekkül ettümek üzere ilk ciddi ve sürekli girişimler Mahmut II. dönemmde hazırlanmış; modera eğitim kurumlarını geliştirilerek bütün imparatorluğa yaygmlaştmiması ise daha çok Tanzimat reformcularmın ısrarlı çaba ve gayretleri sonucu meydana gelmiştü. Reform çağınm Tanzimat öncesi döneminde ortaya çıkan gelişmeler geleneksel eğüim sistemi, kummlan ve belirleyici a k t ö r l e r i i l m i y e z ü m r e s i m e n s u p l a r ı n ı n rol ve fonksiyonlarmda belügin bü daralmaya yol açmamıştır. Ancak modern kurumların yaygınlaşması, uzmanlaşmanın derinleşmesi ve dolayısıyla modem eğüim sisteminin teşekkül etmesi sonucunda geleneksel-kiasik kurumlar ile bu 102
AHMET CİHAN
kurumlardaki insan kaynaklanmn rol ve fonksiyonları Tanzimat s onrasında büyük ölçüde zayıflamıştır. Osmanlı İmparatorluğunda, sıbyan mekteplerinin ıslah edilmesi fikri ilk defa Mahmut II. döneminde gündeme getirilmiş; 1840'dan soma modem eğitimin geliştüilip yaygmlaştmiması için yeni b ü girişim başlatılmış fakat temel eğitün okullarmm sommluluğu 20. yüzyılm başlarma kadar şeyhülislam makaramın denetimmde geleneksel-dini eğitim kummlarından mezun olanların nüfiız alanı içerisinde kalmıştın Temel eğitim kuramları, 1916'da şeyhülislam makamından aynlıp Maarif Nezaretine bağlanmıştır. Bununla bülikte, Tanzhnat devrinde, özellikle 11. Abdülhamit'in yönetünde bulunduğu I. Meşmtiyet döneminden itibaren 1916 yılma kadar geçen sürede temel eğüim kummlarmın sayıca arttınhnası, kalitesinin yükseltilmesi ve bu okullara öğretmen yetiştiren kurumiann nicelik ve nitelik açısmdan geliştirilmesi konusunda önemli bü haşan sağlanmıştır.^* Tanzünat dönemi başında, reform güişimleri dışında tutularak birer organize kurum haline dönüştürülemeyen sıbyan mekteplerinin modem askeri ve mesleki-teknik yüksek öğrenime talebe hazırlaması mümkün değildi. Tanzimat dönemi yöneticileri klasik Osmanlı sistemiadeki geleneksel kuramların ve bu kuramlarda eğitim almış olanların eğitimdeki nüfuz alanlarma açıkça müdahalede bulunmadılar. Aksme modem eğitün sisteminin oluşturulması sürecinde, belüli bir bölümüne karar ve icra organlarmda görev vererek, onlardan faydalanmayı, en azından negatif tutum sergilemelerini önleyerek, yeni sistemin oluşmasına katkı sağlamalarmı tercih ettiler. Nitelikli eğitim-öğretim elemam, uygun vasıfta öğrenci bulma sorunu ve bina eksikliği, ders kitaplarının hazırlanmasında ortaya çıkan güçlüğün kısmen giderilmesiyle, 1860'larda modem eğitim sistemindeki okullarm sayısında
' Findley, Ottoman Civil Offieialdom, s. 132 103
OSMANLI'DA EĞİTİM
belirli bir artış ortaya çılamştıı. Yönetim, Tanzimat dönemi sonuna İcadar rüştiyeleri geliştüip yaygmlaştırmakta görece başarılı olmuştur. İmparatorluk genelinde 1859 yılında 48 olan rüştiye mekteplerinin sayısı 1869'da 144'e, 1875'te ise 394'e yükselmişin. Öğrenci sayısı ise 1859'da 3520 Ücen, 1875'te 21276'ya ulaşmıştır."' Bununla birlikte, ortaöğrenim düzeyindeki okullar ağı yeterli ölçüde geliştinlememiştm 1869 reform tasansında açılması benimsenen idadiler sadece teoride kalmıştır. 1876'da yalnız İstanbul'da bir idadi bulunuyordu, Galatasaray Sultanisi ise Tanzimat dönemindeki mevcut tek sultani idi. Giderek tüm kurumlara yaygınlaşan ve toplumun her kesimine etki yapan Tanzimat devri reformlanyla birlikte, bürokrasi gelişmiş ve devletin gücü nispi olarak artmaya başlamıştır. İstihdam edilen kamu personeli sayısı hızla çoğalmış, bürokraside görev alacak personeli eğitmek üzere organize kurumlara olan ihtiyaç daha da arhnıştır. Tanzimat reformculan, merkez ve taşrada artan nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak üzere bir taraftan temele yönelip, Mekteb-i Maarif-i Adliye, Mekteb-i Maarif-İ Edebiye gibi okullan geliştülp rüştiyeleri yaygınlaşttrmışlar; diğer taraftan askeri ve mesleki-teknİk yüksek öğrenim kurumlarını reorganize edip geliştirmeye çalışmışlardır. Ayrıca tıp, eczacıhk, ziraat, sanayi, güzel sanatlar, sağlık ve güvenlik, İdare-yönetim ve din hizmetleri alanlannda organize meslek okulları açmışlar, üniversite kurmak için ilk girişimleri başlatmışlardır Klasik-geleneksel eğitim sisteminden farklı olarak, modem eğitim sisteminde kadınlarm eğitimine de yer verilmiştir Tanzimat döneminde ortaya çıkan önemli gelişmelerden biri kız öğrencUerin eğitimi için ilk organize kummlann açılmış olmasıdır Geleneksel Osmanh sisteminde kız öğrencilerin sıbyan mekteplerinden soma eğitim gördükleri
' Salname-i Devlet-i Aliye, 1276-1293 yıllan arast 104
AHMET CİHAN
herhangi bh Icurum bulunmuyordu. Tanzimat dönemi başmda açılan ilk rüştiyelerde karma eğitim yapılamadı. 1862'de ilkbz rüştiye mektebi İstanbul'da açddı. Bayan öğretmen yetişthen Darülmuallimat ve kız sanayi mektepleri de bu dönemde gerçekleşti. Bu okullann açıhnasmı müteakiben, kadmlar da eğitim-öğrethn faaliyetlerinde ilk kez düzenli bh şekilde görev alarak toplum içmde belhli mesleklere ghmeye başladılar. Böylece, toplumdaki cinsiyetçi rol anlayışı birdenbire değişmese de, geleneksel olandan bh kınkna meydana gelmiş oluyordu. Öğretmenlerin merkezi yönetim tarafmdan denetlenmesi fikri ilk defa Mahmut 11. dönemme gündeme gethrihniş fakat modem anlamda öğretmen yetiştirmek üzere Tanzimat öncesi dönemde herhangi bir reform teşebbüsü olmarmşfar. Tanzimat öncesi dönemde medrese mezunları öğretmen olarak görevlendirilmişlerdir. Öğretmen yetiştiren ilk organize kummlar Tanzimat döneminde açılmıştır. Rüştiyelere öğretmen yetişthen ilk organize kurum olan Darühnuallimin İstanbul'da 1848'de, bayan öğretmen yetiştiren ilk Darülmuallimat ise 1870'de eğitim-öğretime başladı. 1908'de imparatorluk genelmde toplam 33 öğretmen yetişthen kurum bulunuyordu."' Tanzimat sonrası dönemde modem eğithn sistemmin geliştirilmesinde karşılaşılan güçlüklerden biri yeterli sayıda nitelikli yönetici ve eğitün-öğrethn elemanı bulunmaması idi. Bu sahadaki personel İhtiyacmı gidermek içm organize yeni kummlarm açılması ve yaygmlaştmhnası önemli bk sorun olmuştur, Tanzimat dönemi reformcularmdan Reşid, Ali ve Fuad Paşalar 1846'den itibaren bütüu eğitim sistemmi reorganize etmek üzere hazMadıklan reform gkişimlerini genelde geleneksel sistemden yetişenlerin katkılanyla şekillendkmeye çahşmışlardır. Bu bağlamda, 184Tdeü hiharen açıhnayd
" Maarif, İ A \ C.V, s. 904
105
OSMANLI'DA EĞİTİM
başlayan rüştiye mekteplerine öğretmen yetiştirmek üzere, İstanbul'da 1848'de kurulan ilk Darülmualliminin müdürlüğüne bir ilmiye zümresi mensubunun atandığı görübnektedir. Aynca, okuldaki muallimlerin ve talebelerin büyük çoğunluğu da medrese kökenlilerden oluşuyordu. Öğretmen yetiştirme programındaki nüfuzunu Tanzimat döneminde rüspeten muhafaza eden klasik-geleneksel eğhim kurumlanndan mezun olan ihniye zümresi mensuplan, I. Meşrutiyet'ten itibaren bu alandaki fonksiyonlarını daha hızlı bir şekilde kaybetmişlerdir."^ I. Meşmtiyet dönemi başlarmda modem eğitim sistemini 1850'deki durumuyla mukayese edildiğinde büyük bir reorganizasyon ve dönüşümün gerçekleşmekte olduğu görüliü. Temel eğitimden üniversiteye kadar modem eğitim sistemi en azmdan fikri olarak teşekkül etnodş dummda idi. Tanzimat dönemi sonunda modem eğitim sistemi nispeten yaygmlaşrmş; bü dereceye kadar nitelik ve kalüe bakımmdan farklı kurumlar ortaya çıkmıştır. Aynca, devlet eğitimde daha çok rol almaya ve sommluluk üstlenmeye başlamıştır. Askeri ve mesleki egitim-öğrenim kurumlan ile sivil okullann müfredatı modemize edilmiş; basım-yayım tekniklerinm gelişmesi ve matbaanın merkez ve taşrada yaygınlaşması basılı kitap sayisun hızla yükseltmiş; gazete, dergi ve benzeri basılı matbuatm daha ucuza geniş halk kesimlerine ulaşmasına olanak sağlamıştır. Tüm bu gelişmeler, klasik-geleneksel eğitim kurumu medreseleri iyice sisteminin kenanna doğm itmiştü.
Darülmuaniminm açılışı için bakmız; Takvim-i Vekâyi (TV), No: 327(23 Ra. 1264). Cevdet Paşa, öğretmen yetiştiren kurumlarm açıîmasmı, potansiyel öğrenci kaynaklarım ve kendisine görev verilmesini şöyle açıklamaktadır: "01 esnada mekâtib-i rüştiyeye hoca yetiştirmek üzere Fatih civannda h\ı de darülmuallimin mektebi küşâd olunmuş ve buraya talebe-î ulûmdan hayli zatlar şakird sıfatıyla alınmış ve bunlara şehriye otuzar kuruş maaş tahsis kılınmış idi. Lakin usul-i tahsil pek de matlûb derecede olmayıp, bunun ilerlemesi için himmet-i mabsûsaya mütevakkıf idi." "Ve altmış altı senesi Şevvalinin beşmde(l 3.08.1850) uhde-i fakire danıhnuallimm müdürlüğü inzâmıyle Meclis-i Maarifi Umumîye azalığı tevcih buyrulmuştur." Cevdet, Tezakir, No:40, s. 38-39,41
106
AHMET CİHAN
Eğitim alamndaki refomı girişimleri ilmiye zümresi
mensüpiarmm eğitim sistemindeki rolünü, nispeten dalıa geç ve yavaş olmakla birlücte, önemli olmaktan çıkarmıştır. HayruUah Efendi, Arif Hikmet Beyefendi, Hoca Tahsm ve Ahmet Cevdet Paşa gibi modem eğitim sistemine katkıda bulunan az sayıdaki ihniye zümresi mensuplarmm idari ve siyasi karar organiarmda görev almalan devlet otoritesinin geleneksel olarak ilmiye zümresinm kontrolünde bulunan alanlara daha fazla nüfuz etmesine katbdabulunmuştur.'"* 19. yüzyıl boyunca ve özellikle Tanzimat'tan itibaren başlatılan eğithn alamndaki refonn ghişhnleri nispeten başanlı sonuçlar vermiştir. Toplumda okuma yazma orammn düşük ohnası; modem eğhhmn toplumun bütün kesimlerince kısa sürede benimsenmemesi; Müslümanlar arasındaki kültürel farklılaşmalar; Gayrimüslim gmplarm çeşhhliği; kaynak yetersizliği; yeni fikir ve düşvmceleri kitap halmde neşretme ve toplumun çeşhli kesimlerine ulaştırmada karşılaşüan güçlükler eğitim alanmdaki reform girişimlerinin başansmı sınırlandırmıştır."' Bütün bu zorluklan idrak eden Tanzimat reformculan, ilk başta klasik-geleneksel sistemden yetişen yetenekli ilmiye zümresi mensuplarına belirli görevler vererek veya fonksiyonlar yükleyerek oıüarm modem sistemm teşekkülime ve meşmlaştinhnasma katkıda bulunmalarmı sağlamışlardu:. Daba sonra, modem eğitim sistemindeki kummlarm gelişmesme paralel olarak geleneksel kurumdan yetişenler tedricen sistemin kenanna doğm itilmişlerdir. Özlüce ifade etmek gereldrse; toplumsal tarih açısmdan bakıldığında, modernleşme projesinin son 300 yıllık süreçte belirleyici olduğu söylenebilir. Osmanlı yöneticileri, yenilgilerin artması sonucunda Batı karşısında kendi güçlerinin sımnm bilerek, Batı'daki teknik gelişmeleri ülkeye
"° Chambers, Ottoman Ulema, s. 41 Fmdley, Ottoman Civil Officialdom, s. 3 43
107
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
aktararak esici gücüne kavuşmayı düşünür. Bu proje, Batı'nm etki seliyle ortaya çdamş, Batı kaynaklı bir projedir. Modernleşme projesinin iç dinamiklerle olan ilişkisi de bugün bütün yönleriyle araştmlıp aydınlatılamamıştır denilebilir. Modernleşme süreci, ilk başta askeri-teknik eğitim alanında başlatıkr. Batının bilgi birikimi, askeri ve eğitim kurumlan başta olmak üzere birçok unsurun adaptasyonunda kısmen başai-ı sağlanmış olsa bile, Osmanlı İmparatorluğu parçalanmaktan kurtulamaz. Günümüz Türkiye'si, he ne kadar "Cumhuriyet Devrimi" üzerine inşa edilmiş olsa bile, özellikle toplumsal örgütlenme, eğitim, kültür, değerler manzumesi ve devlet yapısı açısından Osmanlı mirasının önemli bir bölümünü devralmıştır. O mirasm olumlu ya da olumsuz bhçok özelliği Cumhuriyet devrinin ilerleyen yıllannda da devam etthilmiştir Cumhuriyet devri başında hâkim olan düşünce. Batı teknolojismin alınmasınm yeterli olmayacağı yönündedm Ekonomik, kültürel, eğitim ve benzeri alanlarda drastik nitelikteki dönüşümlerle modernleşmenin gerçekleştirilmesi gerektiği görüşü ağırlık kazanır. Bu amaçla, ilk adım olarak toplumsal yapının dönüştürülmesine girişilir. Ancak, toplumsal örgütlenmenin Doğu dünya görüşüne ve değerlerine özgü niteliklere sahip olması, öteden beri sürdürülen köklü devlet geleneği istenilen dönüşümün "devlet" adı verilen siyasi aygıttan bağımsız şekillenmesine izin veımez. Dolayısıyla dönüşüm devlet eliyle, onun yönlendirmesiyle, onun sınırlan içinde ve öncelikleri çerçevesinde gerçekleştirUir Modernleşme sıkecinde, ortaya konulan ilk ve önemli işlerden biri, gehşimin önünde engel oluşturduğu düşünülen din kurumunun diğer kurumlar üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak ohnuştur. Dinin, dmi-geleneksel değerlerin bilim, eğitim ve ekonomi gibi birçok kurumu kapsayan belirleyici ve etkileyici rolünü smırlandumayı veya ortadan kaldırmayı hedeflemişlerdh:. Cumhuriyet devri yönetici elitleri gelişmenin sadece teknolojik ilerlemeyle gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, 108
AHMET CİHAN
lıulculc sisteminden Icültür anlayışına, yazı tarzından giyim kuşama kadar devletin ve toplumsal yaşamm bütününü etkileyecek drastik dönüşüme başvurmak suretiyle, kendi açılarından Batı tarzı bir aydınlanma projesi ortaya koymuşlardır. Gerçekleştirilenlerin drastik olması, dönüşümün üstten alta doğru yapılması toplumda ciddi huzursuzluklara yol açmıştm Osmanlı yöneticileri, Batı'dan etkilendikleri kadar, içinde yaşadıklan toplmnun ve bütün geleneksel-kiasik sistemden kopmadan tedrici bü dönüşümü benimsemiş olduklarmdan Cumhuriyet devri siyasi aktörlerine nazaran daha az tepkiyle karşılaşmışlardn.
109
AHMET CİHAN
KAYNAKÇA ABDULLAH, Tatarcık, Selim-i Salis Devrinde Nizam-ı Devlet Hakbnda Mütalaat, TOEM, VII, sayı: 41 (İstanbul 1916), s.257-284; VII, sayı: 42,5.321-346; Vffl, sayı: 43, s.15-34. ADIVAR, Adnan, Osmanlı Türklerinde İüm, İstanbul î 982,4. baskı ADIVAR, Adnan, Tarih Boyunca İlim ve Din, İstanbul 1969 AKKÜTAY, Ülker, ''Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi"', içinde; Osmanh (Editör: Güler Eren), (Ankara 1999), C. 5, ANTEL, S. Celal, "Tanzimat Maarifi", Tanzimat I, İstanbul 1940,3.444-462 BAB-I ALÎ Nezaret-i Umur-ı Dâhiliye, Sicil-i Nüfiıs İdare-i Umumiyesi, Ba-ürade-i Seniyye-i Cenab-ı Padişahı İcra olunan Tahrir-i Sabık Yoklaması Mucibince Dersaadet ve Bilad~ı Selasede Mevcud Nüfusım İstatistik Cetvelidir. İstanbul, 1302/1886-7 BALTACI, Cahid, XV-XVÎ. Asıriarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976 BALTACI, Cahit, 2002, "Osmanh Devletinde Eğititn ve Öğretim", içinde: Türkler, (Editör: H.C. Güzel, K. Çiçek ve S. Koca), Yeni Türkiye Yaymlan, (Ankara 2002), C. 11 BARKAN, ÖL., "İstila DevrimnKolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler", Vakıflar Dergisi, E, Ankara, 1942, s.279-386 BARKAN, Ö.L., "Osmanlı İmparatorluğunda Büyük Nüfus ve Arazi Tahrirleri I, Î.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası (tÜİFM) C.n, sayı: 1 -2,1940-1941, s.20-59,214-247 BARKAN, Ö.L., 954-955 (1547-1548) Mah Yılma Aü Osmanlı Bütçesi, İ.Ü.İ.F.M., 19(1957-58), s.219-276 BARKAN, Ö.L., Edime ve Civarmdaki Bazı İmaret Tesislerinüı Yıllık Muhasebe Bilançolan, Belgeler C.I. Ayn Basım (Temmuz 1964) s.235-263 BARKAN, Ö.L., Fafüi Canüi ve İmareti Tesislerinin 14891490 Yıllanna Aü Muhasebe Bilançolan, İ.Ü. İktisat Fakültesi 111
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Mecmuasj, C.XXI1I, sayı: 1-2, (İstanbul 1963),s.239-378 BARKAN, Ö.L., H. 933-34 (M.1527-I528) Mali Yılma Ait Bir Osmanlı Bütçesi, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, C.XV sayı: 1-4 BARKAN, Ö.L., H. 933-934 (M,1527-1528) Mali Yılına Ait Bütçe Örnekleri, İ.Ü.İ.RM, 15 (1933-54) s. 251 -329 BARKAN, Ö.L., İstanbul Vakıfları Tahrir Defterieri, 953 (1546)Tarihh, İstanbul 1970 BARKAN, Ö.L., Türidye'de İmparatorluk DevhlerinİD Nüfus ve Arazi Tahrirleri ve Hakana Mahsus İstatistik Defterleri II, (Ayn Basım) BAYSAL, Jale, Müteferrika'dan Birinci Meşrutiyete Kadar Osmanlı Türklerinm Bastıklan Kitaplar, İstanbul 1968 BAYSUN, M. Cavit, Osmanh Devri Medreseleri, ÎA'. VIll, s. 71-77 BERKES, Niyazi, İlk Türk Matbaa Kurucusunun Dinİ ve Film Kimliği, Belleten, C.XXVI/104 (1962), s.715-737 BERKES, Niyazi, The Developpment of Secülarisra ia Turkey, Montreal, 1964 BERKES, Niyazi, Türkiye'de Çağdaşlaşma, İstanbul 1978 BİLL, J.A., The Military and Moderaization in the Middle EastContemporaıyPolitics 2, (1969-1970) s. 41-62 BULLİET, R. W., The Shaikh Al-Islam and the Evolution of Islamic Society, SI, 35 (1972) CEVAD, Malımud, Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-i
Teşkilat ve İcraatı, İstanbul (h. 1339) CEVDET, Ahmet Paşa, Tarih-i Cevdet, Tertib-i Cedid, I-X11, İstanbul 1309/1891-1892 CEVDET, Ahmet Paşa, Tezakir, 112, 1330, 2139, 40. Tetimme, (4 cilt) Yaymlayan CavidBaysun, TTK, Ankara 1986 CHAMBERS, R.L., The Education of a Nineteenth Century Ottoman Alim, Ahmet Cevdet Pasha, IJES 4 (1973) pp. 440464 CİHAN, Ahmet, 1999, "Osmanlı Medreselerinde Sosyal Hayat", içmde: Osmanh, Cilt V, Ankara, Yeni Türkiye Yaymlan 112
AHMET CİHAN
CİHAN, Ahmet, 2000, "XVIII. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Medreseleri', içinde: Osmanlı Özel Sayısı II, Ekonomi vö Toplum, (Yeni Türkiye Yay mları) Yıl 6, Sayı 32 (Mart-Nisao) CİHAN, Ahmet, 2004, Reform Çağmda Osmanlı Uleması, İstanbul, Birey DANİŞMENT, İ.Hami, İzahh Osmanh Tarihi Kronolojisi, C.I-V, İst. 1971-1972 DAVİON, R.H., "The Question of Fuat Paşa's Political Testament", s. 119-136, Belleten. XXIII (1959) DAVİSİON, Roderich H., Reform in the Ottoman Empire, 1856-1876. Princeton. 1963. University Press, Xin, s.479 DAVİSON, R.H., "Westemized Education in Ottoman Turkey", The Middle East Joumal (Summer, 1961) s.289-301 DEVEREÜX, Robert, The First Ottoman Constimtional Period (Balthnore, 1963) DEVLET-İ OSMANİYE Nezaret-i Umur-ı Ticaret ve Nafıa İstatistik-i Umumi İdaresi, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyenin 1313 Senesine Mahsus İstatistik-i Umumisi, İstanbul, Alem Matbaası, 1316 DÜSTUR, I. tertip, C.MV, İstanbul 1289-1335/1872-1917 DÜSTUR, II. tertip, 12. Cilt, İstanbul 1329/1927(1911-1927) ENGELHARD, Türkiye ve Tanzimat; DevIet-i Aliyye-i Osmaniyenm Tarih-i Islahatı (1825-1882), Mütercim, Ali Reşad, İstanbul 1328 ERGİN, 0. Nuri, Mecelle-i Umur-ı Belediye, İstanbul 13301335 ERGİN, O.Nuri., İstanbul Mektepleri ve llhn. Terbiye ve Sanat Müesseseleri Dolayısıyla Türkiye Maarif Tarihi, C.I-V, İstanbul 1977 ERGİN, Mustafa, Medreseler (Başlangıçtan Fatih Zamanma Kadar), DICF Pedagoji Böl. Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1975 ERSOY, Osman, Türkiye'ye Matbaanm Gkişi ve İlk Basılan Eserler, Ankara 1959 ES'AD MEHMET (Kolağası), Mn'at-ı Mekteb-i Harbiye. İstanbul (131 O/I 892-93) s.828 ES'AD MEHMET, Tarih-i Es'ad Efendi (Vekaymame-i 113
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Es'ad), CI-II, istanbul Üniversitesi Eski Eserler Ktp., Ty.ND:6002,TY:6003,TY:6004,TY;6005 ES'AD, Sahaflar Şeyhizade Mehmet, Üss-i Zafer, 2. baskı, 1293 FAROGHI, Süreyya, Social Mobility Among the Ottoman Ulema üı the Late Sixteenüı Cenmry, İJMES (1973) pp.204218 FİNDLEY, C. y , Madjlis al-Shüra, İA'. C.V. s. 1082-1086 FİNDLEY, C.V, The Foundation of the Ottoman Foreign MinistryUMES. 3 (1972), 99,s.388-416 FİNDLEY, C.Vaughn, Bureauctaric Reform in the Ottoman Empire. The Subhme Porte, 1792-1922. Princeton, (1980) FİNDLEY, C.Vaughn, Ottoman Civil Offieialdom. Princeton,(1989) FLEİSCHER, C , Bureaucrat and InteUecmal in the Ottoman Empire, The Historian Mustafa Ali (1541-1600) Princeton, 1986 GELİŞLİ, Yücel, 2002, ''Osmanlı İlköğretim Kurumlanndan Sıbyan Mektepleri (Kuruluşu, gelişimi ve dönüşümü)", içinde: Türkler, (Editör: H.C. Güzel, K. Çiçek ve S. Koca), Yeni Türkiye Yayınlan, (Ankara 2002), C. 15 GENCER, A.Î., "İstanbul Tersanesmde Açılan İlk Tıp Mektebi", İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi sayı:31 (1977) s.301-316 GERÇEK, Selün Nüzhet, Türk Gazetecüiği, 1831-1931, İstanbul GERÇEK, Selim Nüzhet, Türk Matbaacılığı I: Müteferrika Matbaası, İstanbul 1939 HEYD, Uriel, "Tbe Ottoman Ulema and Westemizationl m the Time of Selün III and Mahmut II", Scripta Hierosolymitana, IX; Smdies üı Islamic History and Civilization, Uriel Heyd, Jerusalem, 1961 HEYD, Uriel, Smdies in the Ottoman Crimüıal Law, Edited by V.L.Menage.Oxford,1973 HIZLL Mefail, 1999, "Osmanh Sıbyan Mektepleri", içinde: 114
AHMET CİHAN
Osmanlı, (Editör: Güler Eren), Yeni Türkiye Yaymlan, (Ankara 1999), C. 5, HZKOWİTZ, N., Eighteenth Century Ottoman Realities. Sİ, 116(1962)pp. 73-94 İHSANOĞLU, Ekmeleddin, Osmanlı İlmi ve Mesleki Cemiyetleri, I. Milli Türk Bilim Tarihi Sempozyumu, 35Nisan 1987 İLMÎYE SALNAMESİ, İstanbul, 1334(1916) İMBER, Colin, The Ottoman Emphre (1300-1489) The İsis Press, İstanbul 1990 İNALCIK, Halil, 1975, The Ottoman Empire, The Classical Age 1300-1600, London İNALCIK, Halil, 1988, "The Ruznamçe Registers of the Kadiasker of Rumeli", Turcica, 20,251-275 İNALCIK, Halil, Hicri 835 tarihli Suret-i Defter-i Sancak-ı Amavid, TTK, Ankara 1954 İNALCIK, Halil, Sened-i İttifak ve Gülhane Hatt-ı Hümayunu, Belleten TTK, C.28 s. 112Ekim 1964 İNALCIK, Halil, Tanzimat'ın Uygulanniası ve Sosyal Tepkiler. Belleten TTK, C.28 s. 112. Ekhn 1964 İSKİT, Server R., Türkiye'de Matbuat Rejimleri, İstanbul 1939 JENNİNGS, R. C , "Kadi, Court, and Legal Procedure in 17th Centıry Ottoman Kayseri", Smdia Islamica, XXXXVIlI, pp. 133-172 JENNİNGS, R. C , "Lhnitations of the Judical Powers of the Kadi in 17th Century Ottoman Kayseri", Smdia Islamica. L. pp.151-184 KARAL, E. Z., Selim Ill.'ün Hatt-ı Hümayunlan, 1789-1808, TTK. Ankara, 1988 KARAL, E. Ziya, Osmanh İmparatorluğunda İlk Nüfus Saymu 1831. Ankara 1943. s. 216. T.C. Başvekalet İstatistik Umum MüdürJüğü Neşriyatı KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C.V-VIll, (5. baskı), TKK.,Ankara, 1988 KARPAT, Kemal H., The Land Regime, Social Structure, and 115
O S M A N L I ' D A EĞİTİM
Modemization in the Middle East, ed. by N. R, Polk and R. L. Chambers, 1968. s. 69-90 KARPAT, Kemal H., The Transformation of the Ottoman State 1789-1809, UMES, 34( 1972) pp. 243-281 KOÇER, Hasan Ali, Türkiye'de Modem Eğitimin Doğuşu ve Gelişhni,M.E.B. İstanbul 1991 KODAMAN, Bayram, Abdülhamit Devri Eğitim Sistemi, TTK, Ankara 1988 KURAN, Abdullah, Anadolu Medreseleri, Ankara 1969 KUSHNER, David, 1987, The Place of The Ulema in the Ottoman Empire During the Age of Reform 1839-1918, Turcica, XIX, pp. 51-74 KUSHNER, David, The Place of The Ulema m the Ottoman Emphe During the Age of Refonn 1839-1918, Turcica, XIX (1987)pp.51-74 KÜTÜKOĞLU, M.S., 1869'da Faal İstanbul Medreseleri, İstanbul 1977 KÜTÜKOĞLU, M.S., Darii'l-Hilafati'l-Aliyye Medresesi ve Kumlusu Arefesinde İstanbul Medreseleri, İstanbul 1978, İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, VII/1 -2 (1978) LEVY, Avigdor, "The Ottoman Ulema and The Military Reforms of Sultan Mahmut 11", Asian and African Studies, 7 (1971), s. 13-39 LEVY, Avigdor, The Oflficcr Coıps in Sultan Mahmud II's New Ottoman Army 1826-39. İJMES 2( 1971) pp. 21 -39 LEWİS, B., Modem Türkiye'nin Doğuşu, Çev. Metm Kıradı, 3. baskı. TTK. Ankara, 1988 LÜTFİ, Ahmed, Tarih-i Lütfı. C.Vlll, İstanbul 1290-1328 LÜTFÎ, Ahmet, Mh-'at-ı Adalet, İstanbul 1304 MAARİF NEZARETİ SALNAMESİ; 1316-1317 (18981900) MAARİF-İ UMUMİYE NEZARET-i Celilesi İdaresinde Bulunan Mekatib-i İbtidaiye, Rüşdiye, idadiye, Aliye ile Mekatib-i Hususiye ve Ecnebiye'nin ve Dersaadet'de Tahriri İcra Kılınan ve Taşrada Mevcut Bulunan Kütüphaneler îstatistUci 1310-1311 Sene-i Dersiye-i Maliyesine Mahsustur. 116
AHMET CİHAN
MAARİF-İ UIMUMİYE NEZARETİ îlısaiyat Kalemi,
1329-1330 Senesine Mahsus Maaıjf-i Umumiye İhsâiyat Mecmuası. Matbaa-i Amire, 1336. MAARİF-İ UMUMİYE NEZARETİ İhsâiyat Kalemi, Nezarete Merbut Mekatib-i Umumiye ile Mekatib-i Hususiyenin ve Müze-i Hümayun ile Müze ve Yıldız Kütüphanelerinin ve Kûtüphane-i Umumiyenin 1328-1329 Senesine Mahsus İhsâiyat Mecmuasıdn. Darülhılafetû'laliyye,1334. MAHMUT CELAİEDDİN PAŞA, Mür'at-ı Hakikat, İstanbul 1326 MAHMUT CEVAT, îbn-ü Şeyh Nafı, Maarif- Umumiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve İcraat, İstanbul 1338 MARDİN, Şerif Jön Türklerin Siyasi Fikirleri, 3.Baskı, İletişim Yayınlan, İstanbul, 1989. MARSOT, A.Lütfı Al-Sayyid, The Political And Economic Fuuctions of the Ulema The 18th. Century, JESHO, XVI, Leidenl973 MEHMED ESAD, Mn'at-ı Mekteb-i Harbiye, İstanbul 1310 MEHMED ESAD., Mir'at-ı Mühendishne-i Beriye-yi Hümayun, İstanbul 1312 MUSTAFA NURİ PAŞA, Netayicü'l-Vukuat, Sadeleştiren: Prof Dr. Neşet Çağatay, C.I-IV, 2.basb, TTK., Ankara, 1987. MYSTAKİDİS, B.A., Hükümet-i Osmaniye Tarafmdan İlk Tesis Olıman Matba'a ve Bunun Neşriyatı, TOEM, Sayı 5, İstanbul 1326. OKUMUŞ, Ejder, Türkiye'nin Laikleşme Serüveninde Tanzimat, İnsan Yayınlan, (İstanbul 1999) ORTAYLI, îlber, Osmanlı Kadı'sram Taşra Yönetimmdeki Rolü Üzerine, Amme İdaresi Dergisi, C.9, s. 1, Mart 1976 ORTAYLI, İlber, Osmanlı Kadısı, Tarihi, Temeli ve Yargı Görevi, AUSBFD., C.XXX, Sayı 1-4. Mart-Aralık 1975, s. 117-128 ORTAYLI, İlber, Tanzimat'tan Sonra MahaUi îdarel er (18401878), Ankara 1974 PORTER, Sn James, Turkey: İts History and Progress. C.l-II. 117
OSMA^fL^'DA EĞİTİM
London, 1854. REPP, R. C , The Origins and Development of the office of Shaikh al-İs 1 am in the Ottoman Empke REPP, Richard C , Some Observation on the Development of the Ottoman Leamed Hierarchy, Scholars, Saints and Sufıs (Müslim Religious İnstitutions in the Middle East Since 1500), Edited by Nikki R. Keddie, University of Califomia Press, Berkeley Los Angeles and London, s. 17-32 REPP, Richard C , The Müfti of İstanbul A Shjdy in the Etevelopment of the Otoman i^amed Hierarchy, London( 1986). RIZA TAHSİN, Mir'at-ı Mekteb-i Tıbbiye, İstanbul 1328, Kader Matbaası RİCHARD, L.Chambers, ''The Ottoman Ulema and the Tanzimat", Nikki R.Keddie (ed), Scholars, Samts and Sufis: Müslim Religious Instimtions Smce 1500, (Berkeley, Los Angeles andLondon, 1972), pp 34-46. SALNAME-İ DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYE; 12631328 (1846-1910) yıllan arasındaki farklı sayılar incelenmiştir. SAMİ, Arpaeminizade Mustafa, Tarih-i Sami ve Şakir ve Subhi, İstanbul, 1784. SHAW, S.J., Selim III and the Ottoman Navy, Turcica, 1(1969), pp.212-241. SHAW, S. J-, The Estabhshed Ottoman Army Corps Under S. Selraı III (1789-1807), Der islam, XL, (1965), pp. 142-84. SHAW, S.J., The Nizam-ı Cedid Army Under Sultan Selim III. 1789-1807, Orients 18-19 (1965-1966), pp. 168-184. SHAW, S.J., The Origines of Ottoman Military Reform: The Nizam-i Cedid Army of Suhan Selim III, The Joumal of Modem History(JMH), XXXVII/3 (1965), ss. 291-306. SHAW, S.J., The Origins of Representative Government in the Ottoman Empire: On Introduction to Provincial Councils 1839-1876, Near Eastem Round Table 1967-68, ed. by R.Boyly Wmder, pp.53-142. SHAW, Stanford. J., History of the Ottoman Empire and 118
AHMET CİHAN
Modem Turitey, vols. 1 and 2, Cambridge University Press.
1976,1977. SHAW, Stanford.J., Betvveen Old and New: The Ottoman Empire Under Sultan Selim III. 1789-1807., Harvard University Press. 1971. SÖZEN, Metin, Anadolu Medreseleri, I-II, İstanbul 1970-72. SUNGU, İhsan, Mekteb-i Maarif-i Adliyenin Tesisi, Tarih Vesikalan, 1(1941), Sayı; 212-225. SÜLEYMAN, Şamdanizade, Müri'üt-Teva.rih, İstanbul 1338(1919-1920), C.I. ŞANİZADE, Mehmed Ataullah, Tarih, C.FV, İstanbul, h. 1290. TAKVİM-İ VEKÂYİ; 1831-1876 yıllan arasındaki muhtelif sayılar. TEKİNDAĞ, Şehabeddin, Medrese Devri, Cumhuriyetm 50. Yılmda İstanbul Üniversitesi, İstanbul 1975 TEKİNDAĞ, Şehabeddin, Medrese Dönemi, İ.Ü. 50.Yıl Armağanı, İstanbul 1973. UZUNÇARŞILI, Î.H., Osmanh Devleti Teşkilatına Medhal, TTK. ,Ankara, 1988. UZUNÇARŞILI, İ.H., Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, TKK., Ankara, 1984. UZUNÇARŞILI, İ.H., Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilati, Ankara, 1988. UZUNÇARŞILI, Î.H., Osmanlı Tarihi, I-IV, TTK. Ankara, 1988. ÜLKEN, H.Ziya. İslam'da Akademi ve Medreseler, Eğitün Hareketleri Dergisi, Ankara 1961. ÜNVER, Süheyl. Fatih Külliyesi ve Zamanı İlim Hayatı, İstanbul 1946. VASIF, Ahmed, Mesatiıiu'1-Asar ve Hakayıkü'l-ahbar, C.l-II, İstanbul, 1219(1804). VİLAYET SALNAMELERİ; 1291-1300 (1874-75/ 188283) yıllan arasmdaki değişik vilayetlere ait saüıameler. VUCINİCH, Wayne S., The Ottoman Empire, İts Record and Legacy,London, 1965. YALTKAYA, Şerafeddin., Tanzimattan Evvel ve Sonra 119
OSMANLI'DA EĞİTÎM
Medreseler, Tanzimat-I, İstanbul, 1940. YOLALICI, M. Emİm, 1999, ''XIX. Yüzyıl ve Sonrası Osmanlı Devletinde Eğitim ve Öğretim Kurumları", içinde: Osmanlı (Editör: Güler Eren), Yeni Türkiye Yaymlan, (Ankara 1999), C. 5 ZİLFt, Madeline C , Elite Circulation in the Ottoman Empire: Great Mollas of the Eighteenth Century, JESHO, XXVI, (1983), pp.318-364. ZİLFİ, Madelme C , The Politics of Pietiy: The Ottoman Ulema in the Post-classical Age (1600-1800), Chicago, (1988)
120