TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Y A Y I N L A R I : 112
S
e
r
i
:
Say. ^ . 1 7
I
DOĞU ANADOLU'DA ES...
254 downloads
1364 Views
55MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Y A Y I N L A R I : 112
S
e
r
i
:
Say. ^ . 1 7
I
DOĞU ANADOLU'DA ESKİ TÜRK İNANÇLARININ İZLERİ
YAŞAR K A L A F A T
A n k a r a , 1990
Bu eser W
V a k ı f B a n k 'ın desteği ile gerçekleştirilmiştir.
İÇİNDEKİLER
SÖZBAŞI 5 GİRİŞ 9 A TÜRK İNANÇLARINA G E N E L BAKIŞ B. TÜRK İNANÇ YUMAĞI ÇALIŞMALARI V E ARAŞTIRMAMIZ Ia I. A
BÖLÜM : TENGRİ İYELER V E K A M TENGRİ / T Ü R K TENGRİSİ / BİR TENGRİ / T A N R I B. İYELER a Yardımcı İyeler b. K o r u y u c u İyeler 1. U m a y 2. AnaMaygıl O
ISBN : 975 - 456 - 037 - 4
c.
© Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1990
Yayınlayan
: Türk Küllürünü Araştırma Eııstiıusü 17. S o k a k 3 8 , 0 6 4 9 0 B a h ç e l i e v l e r , Ankara
Birinci
Baskı
Tel: 2 1 3 3 1 0 0 - 2 1 3 41 35 : 1990
Baskı Sayısı : 5000 D i z i l i p b a s ı l d ı ğ ı y e r : S i s t e m Ofset Matbaacılık L t d . Şti. Ankara - 1 9 9 0
2
At.
A
i
Al. I"
...
15 17
, c
20 20 21 21 22
.
1
s
nr?
KJ. njv n i k t | n A ı^ııc / K a r a İyeler 1. E r l i k 2. Alkansı
C. GÖK V E Y E R İYELERİ : a Gök İyeler 1. Gök / KökTengri 2. Güneş 3. A y ve Yıldızlar b. Yer İyeleri 1. D a g İyesi 2. K a y a - Taş İyesi 3. Yer İyesi 4. S u İyesi 5. Ağaç / O r m a n / B i t k i İyesi
j , , j . ., |j . ,.
23 23 25
t
27
..
27 29 31 33 33 36 38 43 46
3
Ç. EV- OCAK- O D / ATEŞ- AĞIL İYELERİ a E v İyesi . b. Ocak, O d / Ateş İyesi c. Ağıl / Ahır İyesi
48 48 50 54
D. KİŞİOĞLU. APA / ATA- A R V A K / A R B A K ( R U H ) a Kişioğlu
54 54 57
b. A p a / A t a ve A r v a k / A r b a k E. K A M / ŞAMAN / O Y U N / OZAN
...
62 SÖZBAŞI
H. B Ö L Ü M : İNSAN HAYATINDA TÖRENLER V E İNANÇLAR. A
69
DOĞUM
7
a Doğum Öncesinde . b. Doğum Sırasında . . c. Doğum Sonrasında'
1
72 77 81
B. A D V E R M E
84
C. E V L E N M E / DÜĞÜN .
84
Ç. K U R B A N , A D A K , SAÇI V E B E R E K E T TÖRENLERİ a. K u r b a n , A d a k ve Saçı b. Yağmur Duası c. Saya
95 97 101
D. ÖLÜM - MEZAR, YAS V E YUĞ TÖRENİ. a Ölüm ve Mezar b. Yas ve Yuğ Törenleri
102 102 109
SONSÖZ BİBLİYOGRAFYA DİZİN RESİMLER
nc
1
1
9
lig 1
4
9
1
5
7
Başlangıçtan b u y a n a , i n s a n topluluklarının h a y a t tarzını, yaşayış b i çimini, kurumlarını e t k i s i altına a l a n . o n l a n yönlendiren d i n l e r ve b u n l a r a bağlı inançlar, araştırıcıların sürekli ilgi alanı olmuştur. B u İlgi günümüzde de devam etmektedir. Böyle olmasının sebebi, o n u n . İnsan topluluklarına şahsi yet ve k i m l i k kazandıran b i r i n c i derece faktörler arasında y e r aldığının anlaşıl mış olmasından kaynaklandığı açıktır. Türk kültür t a r i h i ile, veya d i n t a r i h i ile uğraşan b i l i m adanılan, t a r i h b o y u n c a atalarımızın h a y a t tarzı üzerine e t k i e d e n inançlar üzerinde durmuş ve bunların r o l l e r i n i açıklamaya çalışmışlardır. Kaynakların bize taşıdı^ b i l g i l e r ışığında yapılan değerlendirmeler, günümüz araştırırlarına y e n i çalışma ufukları kazandırmıştır. E l i n i z d e k i b u araştırma d a , S Ö Z K O I Î U S Ü çalışmaları! I yarattığı tecessüs s o n u c u o r t a y a çıkmıştır Çünkü, tarihî kaynakların btze ulaştırdığı inançlar, incelendiğinde, b u n , ™ b i r kısmının günümüzde bile hayatımızı etkilediği görülmektir. Semavî d i n l e r i k a b u l eden Türkler'in hayatında Musevîlik, H r i s t l y a u lık ve İslâmlık / başlangıçta v a r olduğu tespit edilen b i r takım İnançların, halâ e t k i s i n i sürdürmesi şaşırtıcı değil m i ? Türkler, yüzyıllar önce İslâmlığa geç miştir. Bugün, Türk düi yasının büyük çoğunluğu müslümandır. B u n a rağ m e n , başlangıçtaki Vrk inançları d a , islâmiyet içinde, hayatımızdaki e t k i n l i ğini korumaktadır. Tabiatiyle. bunların b i r kısmı fonksiyonları değişime uğra y a r a k , a m a b i r kısmı d a a y n e n yaşayarak d e v a m etmektedir. Neden? Devam eden ve etkUiğinl sürdürenler hangileri ve hayatımızın h a n g i s a f h a l a n n d a bi/i. y a n i şahsiyetimizi yoğuruyorlar? Öğrencilik yıllarımda z i h n i m i sürekli meşgul e d e n b u g i b i s o r u l a r , k o n u y a karşı i l g i m i arttınyordu. Başlangıçta v a r o l a n inançlarımızdan h a n g i l e r i bugün yaşamaktaydı? B u s o r u n u n cevabım arar k e n , e l i n i z d e k i çalışma d a oluşmaya başladı.
Öğrencilik yıllanndan sonra, iş hayatına atıldım. İşim icabı Doğu A n a d o l u illerini, ilçe ve köylerini gezip görmek, insanlarla konuşmak ve sohbet et m e k fırsatı b u l u y o r d u m . İnançlarla ilgili b i r b i l g i İle karşılaşınca, öğrendikle rimle ilişki k u r m a y a , aralarında b i r bağ olup olmadığım araştırmaya girişiyor d u m . Anladım k i , tecessüs, öğrencilik yıllarımdan sonra, iş hayatımda d a be n i rahat bırakmayacaktı. O zaman, k a r a r verdim: m a d e m k i , o b e n i bırakmıyor, ben de o n u bırakmayayım. Böylece, her gittiğim yerde, b i r t u t k u halinde, rast ladığını, sorup soruşturarak tespit ettiğim, yöre ile İlgili yazılıp basılan yayın l a r d a n edindiğim b i l g i l e r i kaydetmeye başladım... Yıllar geçti... B e n i m , dağbayır gezip dolaştığını yerlerden topladığım bilgiler de, yükünü aldı.. B u arada, iş y e r i m değişti; A n k a r a ' y a geldim. A n k a r a ' y a gelince, b i r süre, topladığım onca b i l g i n i n n e olacağını dü şündüm. Yıllarca peşimi bırakmayan tecessüs, b a n a b u n l a n niçin toplatmışü, diye düşündüm ve o n l a n b i r tarafa bırakamadım. Büyük b i r sabırla t a s n i f edtp, malzemeı.ıi işlemeye k a r a r v e r d i m . Ve çalışmama, "Doğu A n a d o l u ' d a Es k i Türk İnançlarının İzleri" adını verdim. Şüphesiz, b u İnançlar Türk dünyası nın her yerinde m e v c u t t u . A m a , çalışmama, b e n b u adı verdim. Çünkü, yıllar ca b u yörede yaşamış ve malzememi orada yaşayan dost ve arkadaşlarımdan, y a h u t o n l a n n yardımlarıyla başkalarından toplamıştım.' Doğu A n a d o l u , öğ rencilik yıllarımdan itibaren k o n u y a duyduğum tecessüs için, b a n a adeta gö nüllü b i r l a b o r a l u v a r olmuştu. B e l k i de, i l k Türk yerleşme y e r i o l a n b u yöre, b e n i . b u tecessüsümü gidermek için kendine bilerek çekmişU. B u d a bir Türk inancı işte... Demek payıma burası çıkmış! Öyleyse üstüme düşeni yapmalıy dım. Varsın, lünrTürk dünyası içindeki benzer örnekleri de, diğer araşüncıiar ortaya çıkarsın, d e r i m . Çalışmaya başladığım zaman, malzememi sınıflama işine girişlim. Çok y o r u c u b i r safha imiş. Oysa. o n l a n toplamak, k a y n a k kişileri dinlemek n e hoş t u ve rahattı. Sınıflama s o n u n d a , k i m i k o n u l a r d a t e k r a r yöreye g i t m e m , k i m i bilgileri k o n t r o l e t m e m veya y e n i t a r a m a l a r y a p m a m gerektiğini anladım. T a t i l l e r i m d e n fedakârlık y a p m a m gerekti yaptım. E s k i dost ve arkadaşlarım ve k o n u k s e v e r yöre insanları b a n a h e r türlü kolaylığı ve yakınlığı gösterdiler. Topladığını malzeme, b a n a öyle geldi k i , yıllar önce topladıklarıma d e n k t i . Derlediğim b u n c a m a l z e m e n i n içindeki inançlar, âdeta b i r y u m a k g i b i y d i . Aslında, başlangıçtan b u yana, k a y n a k l a r d a y e r a l a n inançlar ile ilgili bilgiler de, b e n i m için aynı durumdaydı. B u yüzden b e n onlara, 'Türk İnanç yumağı" adım vereıvk işe giriştim. Problemim, b u y u m a k idi. B u n u çözmeğe ve her İnancı yerine o t u r t m a y a çalışacaktım. Hemen b e l i r t e l i m k i , b u r a d a , e s k i sözü İle. sadece başlangıçtan beri varlığı bilinen Türk İnançları kastedilmiş tir. Yoksa yaşayan İnanca e s k i demek ne derece doğru olur, takdirinize bırakı
y o r u m Ve yine şunu v u r g u l a m a k ihtiyacı d u y u y o r u m : B u çalışma, sadece Do ğu A n a d o l u yöresinden topladığım ve tespit etliğim örneklere dayandığı için. diğer yöre örneklerine veya benzer p r a t i k l e r e y e r v e r m e d i k . B u sınırlama iht Iyacı b i r n o k t a d a t a b i i o l a r a k ortaya çıkmıştır a m a . aynı z a m a n d a çalışmanın tamamlanması açısından d a , İsabet olmuş diyebiliriz. A k s i halde, y a b u araş tırma d a h a sürecek, y a h u t hiç b i r z a m a n tamamlanamayacaktı. B u araştırmanın p e k çok eksiğinin olduğunu b i l i y o r u z . T e n k i t edilecek t a r a n a n d a olacaktır. Sanırım, çalışmamızın o r i j i n a l b i r yönü İnkâr edilemez. O d a Türk inançlarının, b i r y u m a k oluşturduğu Doğu A n a d o l u yöresinde b u b o y u t t a çalışılmasıdır. Alanında b i r d e n e m e oluşu ve s a h a çalışmasına d a „,„^0=. 11- T.-,rU i r ^ ç yumağındak! unsurların araştırılmasında b i r önr,. ofâraT b i r boşluğu dolduracağı inancındayız. E k s i k ve kusurlarına rağmen, b u tür çalışmalara yardımcı o l u r düşüncesiyle k u r u l a n inanç sistematiği n i n , yapılacak t e n k i t ve tekliflerle d a h a d a gelişeceğini düşünüyoruz. Elinizdeki araştırmanın ortaya çıkmasında, b a n a yardımcı o l a n dost ve arkadaşlarıma, özellikle yörenin k o n u k s e v e r İnsanlarına teşekkürü b i r borç b i l i r i m Nihayet, y o r u c u ve yıpratıcı çalışmam sırasında, h e m Türk İnanç y u mağını çözecek sistematiği k u r m a m d a , h e m de İnançların y a p d a n y l a İlgili karşdaşlığım p r o b l e m l e r i n h a l l i n d e , y o l gösteren, b e n i teşvik e d e n arkadaşım D u r s u n Yıldınm'a ve çalışmamı büyük b i r sabır ile destekleyen aileme İçten l i k l e teşekkür e d e r i m .
Yaşar K A L A F A T
GİRIŞ-
A. TÜRK İNANÇLARINA G E N E L BAKIŞ Türk kültürü unsurları arasında, hayatımız ve yasay*umz üzerinde tarih C î c a d S W , ç l a r ve bunlara dayalı uygulamalar ^ haÎnTolrnakUdır. Dini tnançlann insan hayaü eS
«
Jur
-
~ 2 S 5 f i £ Î ^ .
slrtyetl. bütün cemiyetler için söz konusudur ve sadece TûrWer> m a h s u s
o H T c l e g ü d i r . Eski dinlerin ve tnançlann tesiri ve temi de olsa hayatiyeti, se mavi dinler içindeki her cemiyette devam etmiştir'. İslamiyet öncesi Türk hayaü üzerinde araştırma y a p a n b i l i m a d a m l a n . Türk inânTan ve d i n l e r i üzerinde de durmuşlardır*. T a r i h i k a y n a k l a r d a n ^ t gelen b i l g i l e r i n ışığı altında yapılan değerlendirme erde ? S S . n h a y a t tarzlarına b a g l , o l a r a k r l h _ « a
Ja
E S S K y t e İfade e t m e k , yazıya alınmamış olmalarından dolayı, mümkün S İ S S S S l a n dolayı, b i z onları, a n c a k elimize geçen b i l g i l e r çerçevesinde
.1. Ankam. 1 964: W. B « t h c U ^
2
J
^
^
J
^
t
H.Tonı/u. Tflf*I«rto Dfal Torthfert. hlonbuL 1978.
mevcuttur.
^
p
l
^
u
,
VİfcC.*»
sadece t a r i f ve tasvir etmeye çalışabiliriz. Semavi d i n l e r d e n önceki devreye a i t Türk inançlarım, bugünkü görüntülerine b a k a r a k , biz, b i r "inanç yumağı" şeklinde ifade e t m e k istiyoruz. Farklı zamanların farklı inançlarından oluşan b u İnanç yumağı, t a r i h i n bilinmeyen devrelerinden itibaren Orta A s y a Türkler i ' n l n , atalarımızın hayatında örülmeye, oluşmaya başlamıştır. B u İnançların k i m i öylesine güçlü ve d i n a m i k b i r karaktere sahip olmalıydı k i , günümüze k a dar ve günümüzde, semavî dinlere rağmen, varlıklannı korumaktadırlar. Türk dünyasının bütününe baktığımız z a m a n , semavî dinler İçinde ço ğunluğun İslâm dinine intisap ettiğini görürüz . A n c a k , t a r i h i seyiri çlnde M u seviliğe ve Hristryanlığa İntisap eden ve b u gün de hayatlarım b u dinlere bağlı olarak sürdüren Türk toplulukları m e v c u t t u r . Yine semavî o l m a y a n d i n l e r arasında Budizm'e, L a m a l z m e İntisap etmiş Türk kitleleri mevcut olmuştur . A n c a k , günümüzde, b u dinlere m e n s u p Türkler, çok küçük grupları oluştur maktadır. Ayrıca, Türk inançlarını, günümüze ulaşan biçimleri İle d e v a m e t t i r e n ve yaşayan Ortaasya ve Sibirya Türk kavimlerine çağımız tanıktır . Şüphe siz, b u inançların, çeşitli faktörlere rağmen k e n d i l e r i n i korumaları, ancak, ye n i dinlerin İnanç sistemiyle imtizaç etmiş olmaları ve b u y e n i h a y a l içinde ken dilerine yaşama alanı b u l m a l a r r y l a açıklanabilir. B u yüzden, aslî vasıflarını k o r u s a l a r bile, değişikliklere uğradıklarını d a k a b u l etmemiz g e r e k i r .
b i r m u h t e v a kazanmıştır. Türkler « e .
*
KCHU.
D
,
s l v
ı
e
e
s
W
Türk
düşüncesindeyiz.
4
5
6
7
Türklerin İnanç yumağın, gözden geçirir ve « " a " a ü a r ^ f a d e e t m e k fctersek^rk^^ yer iyeleri, k a r a iyeler ve a t a r u h u / TOrk hayatında b u olağanüstü a r a d ı k y a p a n din «
»
~
j »
^
^
r
^
™
a y a t I
a r a s ı m
|;,
P**
' *
^^J^^"SSÎÎlktai! ve kö h
8
O r t a A s y a ve Sibirya Türkleri arasında tesbit edilen ve Kısmen t a r i h i k a y n a k l a r l a desteklenen Türk d i n i inançlarını, Batılı araştırıcılar onları b u t o p l u l u k l a r içinde t e m s i l eden d i n adamlarına nisbetle ifade etmeyi t e r c i h et mişlerdir. Avrupalı etnograflar, T u n g u z k a v i m l e r i n d e benzer İnançları t e m s i l eden Şaman'ı d i k k a t e a l a r a k , Türk inançlarını d a b u a d altında i n c e l e m e y i adet haline getirmişlerdir . Ve b u k a v r a m , s h a m a n i s m biçimine dönüştürüle rek sadece Orta Asya ve Sibirya T O r k l e r i ' n i n Semavî dinlere gelinceye k a d a r k i 9
ve a r v a k l a r a . âyinle, at ve koyun k u r b a n ederlerdi. l l u n l a r d a görülen b u âyin. aynı şekilde Köktürk ve U y g u r t a r z a n u . . . . . .
4 E.Esin, tslamlyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş. İstanbul 1978. Sh. 143 - 167;Z. Kitapçı, Türkistan'da Müslüman Olan İlk Türk Hükümdarı, istanbul. 1988: Yeni İslam Tarihi ve Türkistan, C. 1. Elazığ, 1985. N.Devlet. "İslamlyeti Res men Kabul Eden İlk Türk Devleti" Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.32. Ağustos 1989 Sh. 4 2 - 46 5 llrisüyan dinine mensup Türkler Gagavuzlar. Çuvaşlar. Yakutlar (bir kısmı), Volga • IdÛ Türkleri Kazan Türkleri (bir kısmıl, Kumanlann bakıyyesi Pdovesûer, Musevi Türkler, Karaylar (Monya ve SSCBI. Taraflar (idil - Vayıfc ne Kazan). 6 Kansu yöresi Türkleri Budistllr, San Uygurlar, Lamalsttir.
U y g u " Türkleri arasında rastlanılan k u r b a n s u n m a m e r a ^ » ' ^
7 Başlangıçtaki Türk inançlarım devam ettiren Türkler arasında Yakut Türkleri, Sibirya ve Altay Türkleri Sibirya ve Allay Türkleri görülmekledir. 8 M.C. Özönder. Türk ve Kore halk inançları arasındaki benzerlikler" m. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (bildiriler). Ankara.. 1987, C.IVSh. 241 - 256; A.Kelemen. "Macar Şamanizmlntn Psikolojik Araştırmaları Hakkında" XVI. Milletlerarası Altaistik Kongresi. Ankara. 1979. Sh. 183- 193. M.A. Kaşgark, 'Uygur Nasturt I İdsayankğı Hakkında' Doğu Türkistan'ın Sesi, Aralık 1988, c. 5. s. 20, sh. 43 - 46
418. 12 \.Ka(esoğlu,Türk Bozkır Kültürü. Ankara. )9S7. h. 255 - 256.
9 M.ELiade, Shamanism.
13 A.lnan. Eski Türk Dini T a r i h i . IslanbuL 197ftsh- 3
Princeton. 1974; sh. 3 • 5.
10 M.F. Köprülü. Edebiyat Araştırmaları, Ankara, 1966, sh. 57 - 58.
S
J
u
at ve koyunların kesiminden sonra, çevreye k u t l u savılan kavın ataçları d i k i lirdi . " ' 1 4
Köktürk çağında od a / ateşe, ocağa karşı d a saygı gösterildiğini görü yoruz. Od'a ve ocağa karşı Türkler i n gösterdiği saygı ve inancın köklerini tes p i t etmek güç o l m a k l a beraber. l.Kafesoğlu, b u n u n Zerdüşt d i n i tesiriyle B a t i Türklüğüne geçmiş olacağı i h t i m a l i üzerinde d u r u r . B u n a delü olarak, b u İnancın Doğu Türkleri arasında bulunmamasını gösterir. A n c a k , biz, Ergenek o n efsânesini d i k k a t e a l a r a k , b u inancın Türkler arasında d a h a e s k i za m a n l a r a uzandığı ve kendilerine m a h s u s olduğu İhtimalinin de y a b a n a atıla mayacağı k a n a a t i n d e y i z . 1 5
1 6
17
Köktürk çaöı Bencü Tas vazıtlarında t a n n artına T — k o r u y u c u iyelere ise U m a y ve Y i r - S u b şeklinde işaret e d i l m e k t e d i r . U y g u r Türkleri de dağ iyesine / r u h u n a bereket ve h u z u r verici rye diye İnanmıştır . K u t l u Dağ efsanesinde b u h u s u s açıkça görülmektedir . 18
19
20
B. TÜRK İNANÇ YUMAĞI ÇALIŞMALARI V E ARAŞTIRMAMIZ: E s k i Türk İnançları üzerinde birçok araştırıcımız durmuştur. İbrahim K a f e s o ğ l u ! , B a h a e d d l n O ğ e l . E m e l E s i n " , Z i y a G ö k a l p . Abdülkadir 2
2 2
24
14 l.Kafesoğlu, a.g.e., sh. 254
İ n a n , M . F u a t Köprülü .Hikmet T a n y u . M e h m e t E r ö z - S.DIvltçioğlu tarafından yayınlanan eserler, b u tür çalışmalar y a p a n y e r l i araşiıncılanmıza öncülük etmiştir. E s k i Türk inançlarının A n a d o l u ve R u m e l i Türkleri arasında yaşayan şekillerini tespit e d i p dergilerde yayınlanan araştırıeılann sayısı b i r h a y l i f a z l a d ı r . B u r a d a adlarım sıralamamız İmkânsızdır. A n c a k , b u r a d a Türk Y u r d u . Halkbilgisi H a b e r l e r i . F o l k l o r Postası . Türk Folklor Araş tırmaları , Türk F o l k l o r u . Folklore D o ğ r u . H a l k b i l i m i . S i v a s F o l k l o r u , ve e s k i H a l k e v i dergilerinde yayımlanan y a z d a n hatırlatmakla yetinece ğiz. B u n l a r a , diğer dergi ve gazetelerde çıkan m a l z e m e v e İnceleme yazılarım, k o n g r e ve seminerlerde v e r i l i p yayınlanan tebliğleri de ilave e d e b i l i r i z . Sözk o n u s u çalışmalarda da, Türk inançlarına a i t p e k çok kıymetli b i l g i , y o r u m ve m a l z e m e y e r almıştır. Çalışmamızda, e l d e n geldiğince b u n l a r d a n d a istifade edilmeye çalışılmıştır. 25
18 A-lnan, Eski Türk Dini Tarihi, Sh. 15 • 19
3 0
31
u^fo^t;^ ' ' °om, 1985, C.I, sh. 54 - 55. 15
l 9
A
E r c i a s u n
- ™
D » * ™ ' Büyük Türk Klasikleri. Istan-
21 l-Kafesoğlu. Türk Bozkır Kültürü. Ankara. 1987; Eski Türk DtnL Ankara. 1980. 22 B.ögel Türk Mitolojisi. 2 3
24
fanbu), £££ *° '
İstanbul. 1971.2 cÛU Türk Mitolojisi Ankara. 1971, C.I
-
Sm0 0jİSÎ
, s t a n b u l
İ S T"? ",'£Î, ' De
nn
T
e
k
a
m
û
l
1 9 7 9
ü
' IsVMyetten
önceki Türk Kültür Tarihi., is-
- Ankara. '962; A.tnan Tarihte ve Bugün Şa-
36
3 7
Doğu A n a d o l u yöresi üzerinde y a s a y a n Türk inançları ile İlgili araştır mamızda, eski şekillerle, karşılaştığımız y e n i biçimleri tespit v e t a s v i r etmeye, onları b i r s i s t e m a t i k içinde incelemeye çalıştık. Türkler'ln yaşadığı, v a t a n t u t tuğu t o p r a k l a r üstünde onların inançlarına r a s t l a m a k t a n , yaşadıklarım tes p i t e t m e k t e n d a h a t a b i i n e o l a t l l l r . diye hüküm v e r i l e b i l i r . A n c a k , asırlarca Islâmiyetle yoğrulmuş m i l l e t i m i z i n hâlâ başlangıçta v a r o l a n İnançlarım y a şatması, bizce şaşırtıcıdır. B u aynı z a m a n d a . Türk insanının k a r a k t e r i n d e de ğişmeyen yönlerinin ortaya k o y u c u b i r göstergesi o l a r a k d a sevindiricidir. Çok z e n g i n ve çeşitlilik arzeden b i r malzeme derleyip tesblt ettiğimizi, onları t a s n i f
28 29 30
19 B.ögel a.g.e.. sh. 59 - 71.
33
3 5
39
w
Ank
29
3 8
17 Ateşi bulan ve kağan sülalesi kurucusu Ok atanın adı Türk konmuştur (Bk. S.DiuUçtoâlu. Kok Türkler. İstanbul, 1987. sh. 73).
atma
32
34
26 27
İ
28
30
16 A.Inan, Türk Destanları: Türk Dünyası El kitabı. Ankara, 1976, sh. 377 • 89 S Ekin. ff « ° < r i *- °™- ¡988. sh. 77 • 78; B.ögel Türk Mitolojisi. Ankara. 1971; C. I, sh. 58 - 77. B
2 7
3 1
a
15 I.Kafesoğkı. a.g.e.. sh. 255
26
32 33 34 35 36 37 38 39
. .
.i
rı
,,
. ı r Aı.—İOKI-
n. j r l u f i . ı l u ı u p n e ı « ı n t ı ç c ı t ı m u ı ı . ™ ^
"1'nHİ.iı.ıIB RiMi'ın .Qrtiminmn Anlmm
-——p •
—
•
—a
-ı
•-
"
1972 ; Makaleler ve İncelemeler. Ankara. 1968: Eski Türk Dini Tarihi İstanbul. 1976. M.F.Köprülü. Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar. Ankara. 1966 M.Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi. İstanbul 1978: İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tann inancı. İstanbul 1986. M.Eröz, Türkiye'de Alevilik ve Bektaşilik, İstanbul 1977. S.Diııttçioglu, Kök Türkler, İstanbul 1987. Türk Amacı ( 1942- 1942). 9 sayı çıkmıştın Azerbaycan Yurt Bilgisi 11932 • 1954). 37 sayı çıkmıştır. Türk Yurdu (1911) Farklı zamanlarda vefarkh dlzter İçinde yayın hayatına derom etmektedir. Halk Bilgisi Haberleri ( 1929 - 1947). 125 net sayıda kapanmıştır. F o l k l o r Postası f J 9 4 4 - 1940). 19 sayı çıkmıştır. Türk Folkloru ( 1979 - 1984 ) 64 ncü sayıda kapanmıştır. Türk Folklor Araştırmaları ( 1949 - 1980). 366. sayı çıkmısnr. E h uzun cmûriü jotkkır dergisidir. Folklora Doğru ( ¡969 • ) Yayın hayatına devam etmektedir H a l k « i l m i n 9 7 3 - J979 A 5 2 sayı çıkmif (ır. Sivas Folkloru I ¡973- ¡979). 78 sayı çıkmıştır. Sözkonusu seminer ve kongreler Türk kuUwrurmn çeşillt boyutlarını inceleyen nlK'l(kf>dlr. Türkoloji folklor, halk edebiyatı. Türk yemekleri yer adlan ve benzeri konulan İçine almaktadır. Kongrelerde ve seminerlerde verilen tebliğlerin birkısmı yayınlanmıştır. İn celememlz sırasında istifade ettiklerimize yeri geldiğinde atıfta bulunulmuştur.
13
etmeye başladığım z a m a n anladım. T a s n i f b i r h a y l i y o r u c u o l d u . Kurduğum sistematiğe göre, m a l z e m e n i n b i r kısmım dışarda bıraktım. Z i r a , başka türlü araştırmayı t a m a m l a m a m çok uzayacaktı. A m a ç b i r deneme olduğuna göre, eksikleri sonra d a t a m a m l a n a b i l i r , diye düşündüm ve işe giriştim. Türk inanç yumağım çözmeye başlayınca, araştırmamı d a i k i y e ayır dım. B i r i n c i bölümde, t a n n , yardımcı ve k o r u y u c u iyeler, ata r u h l a n , k a m , ev o c a k od / adet, ağıl, yer ve gök iyeleri inceledim. İkinci kısımda, İnsan hayatın da yer a l a n törenlerde görülen inançlan ele aldım. Ve araştırma boyunca, Türk inanç yumağı adım verdiğim b u problemi, yöre bazında çözme denemesine k o yuldum. Araştırmamızda, inanç yumağı adım verdiğimiz problemi yöre örnekle ri İle çözmeye ve değerlendirmeye çalıştık, O k u y u c u n u n , inançların eski ve ye n i şekillerini b i r arada görme imkânı bulacağına b u araştırma ile. başlangıçta k i inançlarımızın Doğu Anadolu'da yaşayan şekilleri hakkında b i r f i k i r s a h i b i olacağı düşüncesindeyiz. Eskilerin güzel b i r sözü vardır: Türkmen göçü, gide gide attzellr. Araştırmamızın eksikleri olduğunu biliyoruz. A n c a k , onların da, okuyucuların yardımı ile ortadan kalkacağına, gide - gide düzeleceğine İnancı mız vardır.
I. B Ö L Ü M : TENGRİ, İYELER V E K A M
A. TENGRİ / TÜRK TENGRİSİ / BİR TENGRİ / TANRI Türk İnançları ile ilgili e n e s k i bilgilere Çin yıllıklannda. Bengü Taş y a zıtlarında ve m u h t e l i f yazdı k a y n a k l a r d a rastlamaktayız. Türk İnanç s i s t e m i n i oluşturan unsurları, bunların ve günümüzde yaşayan biçimlerinin verdiği imkânlar çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. B u k o n u d a k i i l k bilgiler milâd öncesi H u n Türkleri ile İlgili olanlardır. B u bilgilere göre. e s k i atalarımız H u n Türkleri. Tengriye, Ytr - S u b iyelerine. Yağız Y l r İyelerine. Kök T e n g r i ( M a v i G ö k ) İyelerine ve a t a arvaklarına k u r b a n k e s e r l e r d i . Yılın beşinci ayında. H u n Türkleri kağanı halkı b i r araya t o p l a r , k u r b a n m e r a s i m i n i yaparlardı. S o n b a h a r d a t e k r a r l a n a n a y i n d e n s o n r a İse. kağan Üe beraber o r m a n etrafında dolaştıkları ifade e d i l m e k t e d i r . 1
H u n çağından s o n r a k i Tük devletleri hakkında bilgi veren aynı k a y n a k lar, onların d a d i n i n d e n söz ederken. T e n g r i y e . kök t e n g r i y e . yağızylr'e. y l r s u b ' a , güneş ve aya. a t a ruhlarına k u r b a n k e s t i k l e r i n d e n söz e d e r . 2
Türkler, k e n d i l e r i n d e n s o n r a gelecek nesillere öğüt v e r m e k amacıyla yazıp bıraktıkları Bengü Taş yazıtlarında inançlarla ilgili bilgiler de vermişler dir. Yazıtlardan anlaşıldığına göre. Kök Türk inanç s i s t e m i n d e yaratıcı, kılıcı; k u t küç. ülük ve b i l i k v e r i c i yüce varlık T e n g r i . h e r şeyin üstündedir. Kök tengri (gözyüzü, y a h u t m a v i gök) ve Yağız y l r (kara yer. veya t o p r a k , y a h u t yer-
1 2.
t.Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü. Ankara. 1987. sh. 90 91: D.W. Eberhard. Çinin Şimal Komşuları. Ankara. 1942; sh. 80 Kaynaklar acusından S.DbMçtoğlu. Kök Türkler. İstanbul. 1987; E.Estn Türk ItoşmoloJİsi. İstanbul 1979; B.ÖgeL Türk Kültürünün < * ^ ' & ^ - ' f / Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi. Ankara. 1981; 2. C. adlı eseder. bizi burada bir s, ralamadan kurtaracak ölçüde zengindir. Dolayıstyle arzu edenler, bu eserlerden Isıya de edebilir. Y.Kalafat n
1
W
17
altı), Y l r - s u b (yer ve sular, y a n i yeryüzü ) Tengri tarafından kılındığı / yaratıl dığı İçin ıduk k a b u l edilir ve kutsanır. B u düşünce tarzı, "yaradılanı severiz, y a r a d a n ' d a n ötürü" mısrasıyla günümüzde bile yaşamaktadır.
mış", olmalı. Çünkü, zamanı y a r a t a n ve dağıtan da o d u r . Bugün bile. y a z a n d a o, b o z a n d a o" demiyor m u y u z ? A n l a m aynıdır. Prof. D r . D u r s u n Yıldırıma a i t o l a n b u t a h l i l e b i z de katılmaktayız.
Tengri, bağışlayıcı ve mükafatlandıncı olduğu kadar, cezalandırıcı vas fıyla da Türk hayatında görülür. Kağanlarını t e r k e d e n halkı, başka İnançlara kapılanları, kötü kağanları cezalandırır. Kişi oğlunu y a r a t a n Tengri, töpü (te pe) üsneden t u t u p göğe kaldırdığı kişileri insanoğlu üzerine kağan t a y i n etme gücüne ve k u d r e t i n e sahiptir. O, y a n i seçilen kağan, Tengri'nln kendisine ver diği b u y r u k çerçevesinde h a l k a hükmetmekle görevlidir. Kağan seçildikten s o n r a töreyi yürütmek, açları d o y u r m a k , çıplaklan g i y d i r m e k , az m i l l e t i çok etmek mecburiyetindedir. B u açıdan kağan, Kök Türk hayatında b i r r e s u l gö revi içinde karşımıza çıkar . A t a , baba anlamındaki k a n g İle kâm arasındaki ilişki ve kağanların k u r b a n s u n m a âyinlerini yönetmesi bize, onların d a aynı özelliklere sahip olduklarım gösteriyor. B e l k i i l k kağanlar, k a n g / k a m g i b i b i r a d taşıyordu. Bilge T o n y u k u k yazıtında şöyle b i r ibare var: ' T e n g r i ança timlş eriç": " K a n b i r t i m , kanıngın k o d u p lçikding. İçlkdük üçün T e n g r i ölütmlş erinç.." fTonyukuk, B 2 , 3 ) . B u mesajı k i m almış? Bizce b u açık: kağanlık için göğe töpüsünden t u t u l u p çekilen kişi ağzı ile b u söz kişloğluna, b u d u n a iletil miştir.
Bengü T a ş yazıtlarında çocukların k o r u y u c u iyesi o l a r a k U m a y adı geçmektedir. " U m a y teg a n a m " t a b i r i n d e n de. U m a y i y e s i n i n tıpkı llbllge n l n çocuklarım koruması g i b i , b i r vasfa s a h i p olduğu anlaşılıyor. O n u n d a b i r Tanrılık / Tanrıçalık f o n k s i y o n u n a s a h i p olmadığı açıkça görülüyor .
3
4
5
Bengü Taş yazıtlarında Tengri'nln bir kez Türk sıfatı ile, Türk Tengrlsi şeklinde geçtiğini görüyoruz. B u d a . o n u n diğer m i l l e t l e r i n inandığı Tanrılar d a n veya T a n r i d a n farklılığını göstermek İçin yapılmıştır. Kök Türkler için i k i n c i l b i r Tanrı kavramı y o k t u r , " ö d Tengri" kavramı, bizce i b a r e n i n yanlış o k u n u p anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. B u ibare b i l i m adamlarınca farklı okunmuştur. K i m i . "zamanı t a n n yaşar, kişi oğlu hep ölümlü yaratılmış" şeklinde manalandırmış; k i m i "ebedi olan Tanrıdır, kişi oğlu h e p ölümlü yara tılmış'' diye anlamıştır. Fiilin yaşar mı, yasar mı, aysar mı olduğu üzerinde tar tışılmıştır . Oysa, Divantt Lügat - İt Türk'de y a s f i i l i m e v c u t t u r . Dolayısiyle. cümlenin anlamı, "zamanı Tanrı çözüp dağıtır, kişi oğlu hep ölümlü yaratıl6
18
7
3
Bu söz. Yunus Emre'ye atfedilir. Ancak, tespit edebidiğvniz şekil biraz farklıdır. Belki anlam akımından yukardakl şekle sokulmuş olabilir. Bk. Faruk K.Ttmurtaş: Yunum Emre. istanbul 1972: sh. 33.
4
Kağanın resul mevkiinde birfonksiyona sahip olduğunu S.Divttçiağlu da vurgulamak tadır. Bk. a.g.e., sh. 124
5
M.Ergtn, Orhun Abideleri.
6.
Bu konuda yapılan münakaşa ve farklı görüşler kin bh EEsin, Türk Kosmolojisl. İs tanbul 1979; sh. 19- 22; S.Dtvitçioğlu. Kök Türkler, istanbul 1987; sh. 62 - 65; T.Tekin, Orhun Yazıtları. Ankara. ¡988, sh. 87.
İstanbul 1973; sh. 91.
7
Dlvanü Lügat it Türk. (hz. BMalny). Ankara, 1985; 2bsm C.3, sh. 59-60.
8
Tengri. dediğimiz g i b i . sadece y e r i . göğü ve yeryüzünü, yeryüzünde y a şayan canlıları, insanları y a r a t m a k l a iktifa etmez. Yarattığı yeryüzünde. ıduk Ötüken Yış. ıduk y i r - s u b sahipsiz kalmasın, Türk b u d u n u y o k olmasın diye de kağan seçip gönderme, yardım e t m e vasıflarına s a h i p b i r Tengri'dlr. D a h a s o n r a T e n g r i ' n l n yanı sıra yüce yaratıcı. Bayat, Oğan ve B i r T e n g r i şeklinde de ifade edilecektir . İslâm o l m a y a n Türkler'i a n l a t a n b i r A r a p seyyahı. X yüzyıl d a Oğuz Türkleri İle karşılaşır. O, s e y a h a t n a m e s i n d e b u Oğuzların " b i r T a n r ı y a inandıklarım k a y d e d e r . 9
10
Türk hayatında erişilmez k a b u l e d i l e n kök / gök t a s a v v u r u n d a n u l u varlığa doğru gidişi. Kafesoğlu. d i k k a t i çekici k a b u l e d e r B u r a d a h e m e n İfa de edelim k i , H u n çağından i t i b a r e n Türk hayatında görülen t a n n . T e n g r i . ve y a Türk T e n g r i s l . B i r T e n g r i kavramlarıyla islamiyete k a d a r gelmiştir, t s l a m l devrede T a n n - A l l a h olmuş sekli ile hayatına devam etmiştir. Türk Tengrlsi et rafında d a . s e m a v i dinlerde olduğu g i b i . yaratılan çevre / etraf v a r d ı r , iye / ige / ıs / tös g i b i m u h t e l i f adlarla T e n g r i etrafında yer a l a n veya inanç s i s t e m i içinde görülen b u u n s u r l a r a semavî d i n l e r d e k i meleklere b e n z e t m e k abartı o l maz. H u n çağından İtibaren s i s t e m içinde varlığı görülen güneş. ay. yıldızlar, gök ve yer, y e r ve s u ile U m a y b u çerçevede değerlendl^ilebiür . Bizce, kök t e n g r i ile T e n g r i kavranılan b i r b i r i n e karıştırıldığı İçin. Türk inanç s i s t e m i n d e m a d d i varlıktan u l u varlığa doğru b i r gelişme olduğu varsayımı i h t i y a t l a karşı l a n a c a k b i r görüştür. Çünkü, kök t e n g r i kavramı, tıpkı yağız y i r (kara yer) g i b i Tengri tarafından yaratılmış / kılınmış m a d d i göğü İfade eder. N i t e k i m . B. ö g c l de b u düşüncededir. 1
12
,3
Türkler, Ogel'e göre, yaratıcı güce. varlığa karşı islâmiyet öncesinde vc 8
AJnan. Eski Türk Dini tarihi. İstanbul 1976: sh. 24-26.
9
Türklerde tann kir. kullanılan adlar kin bk. 11.Tanyu.Türklerde Tek Tann İnancı. Is tanbul 1986.
10 fon Fazlan Seyahatnamesi 11 t.Kafesoglu. Eski
(lİz. R.Seşenl. İstanbul 1975; sh. 31.
Türk Dini. Ankara. ¡980; sh. 57.58.
12 B.Ögel Türk Mitolojisi.
İstanbul 1971; C.l. sh. 117.
13 LKafesoğlu, a.g.e.. sh. 253-254
19
sonrasında p e k farklı b i r İnanca sahip olmamıştır. Semavî dinlerde olduğu g i b i , Türkler de kağanlanm, yeryüzünde Tann'nın elçisi / resulü / gölgesi şek l i n d e tasavvur etmekteydiler ve İnanmaktaydılar. Tanrının y u k a r d a , gök yü zünde olması inancı, Türkler arasında, başlangıçtan günümüze k a d a r d e v a m etmiştir . 14
l a n . Karşıt. B u u r a K a n . Yaşıl K a n , Burça K a n , Karakuş, Baktı K a n ve E r K a n adlarım taşır. Kızlan ise. sadece A k Kızlar veya Kıyan diye anılır. Oğul İye ler, a r u u tös / i y i iyeler'dir. t n s a n l a n n iyiliği için çalışırlar. B u n l a r d a n başka. B a y Ülgen'e yardım eden büyük iyeler de vardır Yayık, S u y l a . Karlık ve U t k u çı g i b i . . B u n l a r d a n Yayık, B a y Ülgen ile i n s a n l a r arasında elçilik y a p a r ve i n sarılan kötü / k a r a İyelerin şerrinden korumağa çalışır -. K a m . sunduğu k u r b a m . B a y Ülgen'in y a n m a Yayık gözetiminde çıkanr. A k Kızların esas görevi. K u r b a n a y i n i sırasında kamların kulağına güzel ilâhiler fısıldamak ve o n l a r a b u y o l d a i l h a m v e r m e k t i r , lslâmî devrede b u iyelerin b i r kısmı t a m a m e n orta d a n kalkmıştır. B u n l a r , y e r l e r i n i meleklere bırakmıştır: İsrafil, A z r a i l , C e b r a i l ve M i k a i l g i b i . . Yayık'ın y e r i n i ve rolünü C e b r a i l yüklenmiştir. 17
Tanrının gökte, y u k a r d a bulunduğu inancı Dede K o r k u t boylarında d a görülmektedir. O zamanlar alkışı alkış olan Türk beğlerl, ellerini açıp yüzlerini göğe doğru t u t u p Tanrıya yakanriardı . Islaml devrede de, Türkler'in avuçla rım açıp göğe yüz t u t a r a k d u a etmeleri acaba b u inancın izleri m i d i r ? Veya öf kelendiğimiz, haksızlığa karşı çıktığımız z a m a n , " y u k a r d a A l l a h v a r " dediği mizde, biz b u inancı mı sürdürüyoruz? Doğu A n a d o l u yöresinde, b u a n l a m d a k i Türk inancının izlerine h e r t a r a f t a r a s t l a y a b i l i r i z . K a r s ' t a , ' T a v u k b i l e s u içerken A l l a h ' a b a k a r " t a b i r i , Allah'ın y u k a r d a gökyüzünde olduğu inancının b i r yansımasıdır. 15
B. İYELER a.
Yardımcı İyeler
Türk inanç yumağım açtıkça. Tengri merkez o l m a k üzere, çevreyi o n u n yarattığı yardımcı ve k o r u y u c u iyelerin aldığı görülmektedir. B u k o n u d a yazılı kaynakların verdiği b i l g i l e r i . X I X . ve X X . yüzyıllarda, O r t a A s y a ve S i b i r y a Türkleri n d e n derlenen etnograflk b i l g i ve malzemeyle birleştirince, T e n g r i et rafında v a r o l a n e t r a f veya çevrenin t a b l o s u n u çıkarmak vc unsurlarım gör m e k n l s b e t e n mümkün olmaktadır. B u m a l z e m e l e r gözden geçirildiğinde, T e n g r i ' n i n y e n i adlar ve sıfatlar kazandığı da görülmektedir: B a y Ülgeri, T e n gere K a y r a K a n , K a y r a K a n gibi.. Fakat b u yüce varlık da yine Tengri g i b i bü tün İyelerin ve varlıkların üzerindedir ve herşey o n u n iradesine tâbidir. Bütün iyeler o n u n hizmetindedir ve o n u n verdiği emirler çerçevesinde görevlerini yü rütürler. Kamların dualarından da, Ülgen'in esas yaratıcı k u d r e t olduğu açık ça anlaşılmaktadır . 16
O r t a A s y a ve S i b i r y a Türkleri arasından d e r l e n e n b i l g i ve etnograflk malzemeye göre, günümüz Türk İnanç s i s t e m i içinde yardımcı iyeler, T e n g r i Ülgen'in oğulları, kızlan ve diğer büyük iyeler şeklinde tasavvur edilmiştir. Ya şayan Türk inançlarına göre Bay Ülgen'in yedi oğlu ve dokuz kızı vardır. Oğul14 B.Ögel a.g.e.. sh. 115 15 M.Ergln. Dede Korkut Kitabı. İstanbul 1964: sh. 26. 16 A.lnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm. Ankara, 1972. 2bsm, sh. 26-41.
b.
K o r u y u c u İyeler:
1. U m a y : Köktürk çağı Bengü Taş yazıtlarında d a adı geçen b u İye. çocukların k o r u y u c u s u d u r . U m a y , b u k o r u y u c u l u k görevini, doğum sırasın da, doğumdan sonra, çocuklar e r g i n l i k çağına ulaşıncaya, e r adını kazanıncay a k a d a r sürdürür. N i t e k i m , b u görevini er adının alınmasına k a d a r sürdür düğüne d a i r kayıt, Bengü Taş yazıtlarıyla açıkça anlaşılmaktadır . U m a y İye s i n i n varlığı, A v r u p a sahasında yaşayan Türkler arasında d a görülmektedir . 18
l9
Günümüz O r t a a s y a ve S i b i r y a Türk k a v i m l e r i arasında çocuklann ve l o h u s a kadınların k o r u y u c u iyesi o l a r a k f o n k s i y o n u n u sürdüren U m a y . b u yörelerde de aynı a d l a anılmaktadır . Y a k u t Türkleri, o n u . Ayısıt. diye çağır20
1-._J—91
ttiCUVLdUU ~ ~ . U m a y İyesinin koruyuculuğu, sadece İnsan y a v r u s u n a yönelik b i r dav ranış değildir. O, aynı z a m a n d a bütün canlıların yavrularını da büyüyü nccye k a d a r k o r u m a k ve k o l l a m a k l a d a y ü k ü m l ü d ü r . 22
U m a y iyesi hakkında M a h m u d Kaşgari şu malûmatı v e m ı e k l e d i r " U m a y , kadın doğurduktan s o n r a çıkan s o n ' d u r . Kadınlar. U m a y İle lefefıl ederler. Umay'a taparlarsa oğul o l u r , derlermiş" . B u r a d a k i lap-yı biz m u k a . l des k a b u l edip saygı gösterme, k u t s a m a anlamında düşünüyoruz. Yazıtların verdiği a n l a m d a . o n u n b i r k o r u y u c u İye olduğunu ortaya koymaktadır. 23
17 a.g.e., sh. 26-41. 18 '.. Umay ley ögüm katun kutınga tntm kül TIgfr» er al buldı' (KT. D31I Alıntı M.Ergbtln atlı geçen eserühâendir. 19 J.Harmana. Avarlartn Dili S o r u n u n a Dair. Ankara. 1988: sh. 27. 20 Ajnan. a.g.e., sh. 166-175. 21 A-lnan. a.g.e., sh. 37 22 AAnan, Eski Türk Dini Tarihi. İstanbul 1976: sh. 26. 23 B.Atalay. a.g.e., C.l, sh. 123.
Doğu A n a d o l u yöresinde, özellikle E r z u r u m ' d a , doğumdan s o n r a eş, veya s o n adı verilen kısım, i n s a n ayağı basmayacak ıssız, temiz b i r yere gömü lür. Belki de b u İnanç, Türkler'ln U m a y iyesine karşı gösterdikleri saygının, b u yörede yaşayan s o n kalıntısıdır . Doğumla beraber y e m e k verilmesi / doğum aşı dökülmesi de, yine Umay iyesini m e m n u n e t m e k için yapılan kanlı / k a n sız k u r b a n m e r a s i m l e r i n i n b i r bakıyyesi olsa gerek. Günümüzde, b u n a benzer m e r a s i m l e r e Y a k u t Türkleri arasında rastlanmaktadır . 24
25
Araştırma yöresinde, çocukları k o r k u t m a k için kullanılan. U m a c ı , U m a y iyesinin, Islâmi, devredeki i z i olamaz mı? B u t a b i r i , çocuklar y e m e k ye mediği, t e h l i k e l i işler yaptığı zamanında yatmadığı d u r u m l a r d a k u l l a n a n ana lar, şuuraltı Umay'ı mı yardıma çağırıyor? Umay, b u şekli ile de b i r k o r u y u c u g i b i Doğu ve Güneydoğu A n a d o l u yöresinde yaşanıakiHuiT. A n c a k , o b u fonksi y o n u n u , k o r k u t u c u b i r vasıf k a z a n a r a k sürdürmektedir. V I I . yüzyılda, A v r u p a ve B a l k a n l a r a yerleşen A v a r Türkleri arasında d a U m a y iye inancının yaşadığı ve Köktürk h a r f l i kitabelerinde varlığının kayıtla r a geçtiği bilinmektedir. Avarlar da, Umay, b i r kuş biçiminde tasavvur edilir ve k i m i n başına gölgesi düşerse, o n u n kağan olacağına inanılırdı . A v a r yazıtla rında U m a y iyesi şu şekilde geçer: "edik U m a y işi kü t o r g u " . 26
2 7
Yörede, başa kuş konması veya kuş p i s l e m e s i uğur sayılır ve b u d u r u m l a karşılaşan kişinin zengin, y a h u t yüksek m e v k i s a h i b i olacağına inanı lır. U m a y iyesi İle i l g i l i b u tür inanç kalıntılarına yörenin h e m e n h e r y e r i n d e rastlanır. 2, A n a Mayo**!; E t n o ^ a f i k b i ! i ve malzemeler, bize, Türkler arasında b i r başka k o r u y u c u i y e n i n varlığmı göstermektedir. B u i y e n i n varlığına, b i z Köktürk çağından i t i b a r e n rastlamaktayız. B u , kainatın m e r k e z i ve T e n g r i y e u z a n a n k o s m l k ağacın veya ışık y o l u n u n v a r olduğuna inanılan I d u k ö t ü k e n Yış'da m e v c u t b i r iye i d i . Ötüken'in batısında b u l u n a n b i r dağda olduğuna, i l i ve halkı h e r türlü kötülükten korunduğuna inanılan b u iye, " B o d u n i n l i " diye andırmış . Altay Türkleri arasında, günümüzde, b u iye A n a Maygıl adıyla y a r f
28
samaktadır ve fonksiyonları B o d u n İnil Ue a y n ı d ı r . Koruyuculuğu. U m a y 29
i y e s i n i n k i n d e n iarklı. B o a u n uuı. veya m a m a u . ıu... j "~m a k Ue görevliydi. Dolayısiyle. o n u n yaşadığı y e r ıduk / m u k a d d e s İdi ve d a i m a s a h i p l i kağank b i r y e r olması i c a b e d i y o r d u . A c a b a , günümüzde yaşayan A n a y u r t . anavatan i n a n a ve b u İnanca bağlı olarak teşekkül eden değerler b u iye Ue bağlı değU m i d i r ? B u soruya, i h t i y a t l a d a olsa. b i z "evet" diyebiliriz. B e l k i de h e m b u İyenin f o n k s i y o n l a n . h e m de y i r - s u b İyelerinin birleşimi b i r k o r u y u c u A n a iye t e l a k k i edilmiş ve böylece b i r ıduk A n a y u r t kavramı doğmuştur. H e r İki i h t i m a l i n varlığı mantıktan u z a k değildir, k a b u l e d i l e b i l i r d u r u m d a dır. u
> B
a _ -T. KU1C,
A k A n a ( A k E n e ) : A l t a y Türkleri arasında yaşayan b u iye. i n a n c a ._, f-.ı„ •» . , „ _ ı o îmrirptı V P ilhamı vermiştir . Başlangıçta, y a r a 30
m
l l l'^l 1
»^,1.n v. j . . . . . . .
-
-
dilişi Türkler-in nasıl değerlendirdiği hakkında hüküm v e r m e m i z e i m k a n vere c e k y e t e r l i bUgrye s a h i p değiliz. Bengü Taş yazıtlarında, kainatın ve kişioğlun u n yaradılışı hakkında t e k b i r İbare vardır. B u r a d a , köktengrt ( m a v i gök) ve yağız y i r (kara t o p r a k ) yaratıldıktan s o n r a , i k i s i arasında / yeryüzünde i n s a noğlu yaratılmış, d e n m e k t e d i r . B u b i l g i . A l t a y Türkleri'nin inançlarında d a hâla yaşamaktadır Y e r ve gök yaratılmadan önce herşey s u d a n i b a r e t t i , y e r y o k t u , gök y o k t u , güneş ile ay d a henüz y o k t u l a r . O z a m a n . Tanrıların e n yük seği, bütün varlıkların başlangıcı, lnsanoğullannın a t a ve anası Tengere Kayra K a n " v a r d ı . Başlangıçtan günümüze gelinceye k a d a r , inanç s i s t e m i n i n u n surlarında, yapı ve fonksiyonlarında m e y d a n a gelen değişimleri b i r y a n a t u t a c a k o l u r s a k . Benggü T a ş yazıtlarında yoğun biçimde ifade edUen yaratılış İnancı Ue A l t a y Türkleri'nin bugünkü inançları arasında p e k fazla f a r k y o k t u r . " H e r şeyin başlangıcı" yaratıcısı i e n g n oiduğu f i k r i , varlığım korumaktaydı. B e l k i de b u A k A n a / A k E n e iyesi. S u ' n u n b i r yansıtıcı olduğu düşünülürse, a y n a fonksiyonundaydı. Bektaşi / alevi inancında y e r a l a n . "Aynaya baktım. A l i y i gördüm" inancının altında y i n e b u yansıtıcılıklan k a y n a k l a n a n s e m b o l l e r i n görülmesi anlatılmak isleniyor. T e n g r i . yarattığı S u / a y n a ile varlıkları kılmış olabUlr. Türk inançlarında a y n a önemlidir. Ve b e l k i de b u n l a r A n a / E n e / A y n a Ulşklsine b a ğ l ı d ı r . B u n u n l a beraber, günümüzde. A k A n a / A k E n e iyesi, y a h u t o n u n fonksiyonlarında b i r i y e n i n varlığına yörede ve Islâmlycti k a b u l etmiş Türk çevresinde rastlanmamıştır. 31
32
24 Z.Başar. Erzurum'da 68.
Tıbbi ve Mistik Folklor Araştırmaları. Ankara, 1972: sh, 67
25 A.lnan, 'Umay ilahesi". Makaleler
ve İncelemeler. Ankara. 1968; sh. 399
26 S-BUhan. Eğttlm-Bilim-Sanat. Ankara, 1988; sh. 9. 27 J.IIarmata'nın yukarda değinilen eseri. Burada verilen anlamın doğrudan Umay ile ilgi si yok görünüyor. Ancak cümle, "Iduk Umay tsikkü torgu" biçiminde okunursa, o zaman anlam çıkıyor: Mukaddes Umay'ın işlediği / dokunduğu ipek. Emin değiliz, ama bir ihti maldir. 28 A.lnan. E s k i Türk Dini Tarihi., sh 6
c. Kara İyeler 1 . E r l i k : Köktürk çağı yazıtlarında b u iye hakkında açık b i r ifade nıc 29 Alnan, Makaleler ve İncelemeler., sh. 274. 30 A.lnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm., sh, 3 9 31 W. RadloJJ, Sibirya'dan. (Tene. A.Temtr). istanbul. 1956; C. !/. K: I. sh. 6-7 32 a.g.e„ sh.6; A.lnan, a.g.e., sh. 19.
c u t değildir. Çin kaynaklarının verdiği bilgiler arasında d a b u iyeye r a s t l a n m a mıştır. Ancak- bazı h l l i m n r l n m l p n e r k l i n Iraurammm nvııv'n i o > f «tııaı 1 « « . . nn
>
•
—
mj, ' "
u u . v- İftuvl \»LUğl BUİİU*
Yörede ve günümüzde çok yaygın o l a n . " t o p r a k aldı gizledi" ve " k a r a t o p r a k giz¬ »-> ... , 1, ı ı. ı.ı oraeınHü H l r haB nlmnsı u z a k r n
n
n n
İeOİ" t a D i n e n 11e E-rıııı. ıyc»ı 111CI11V.111H» iMimııııu.. w . u v . . « — u
u
—o
"
s u n d a tartışma m e v c u t t u r . Bizce. E r l i k . Tağız y i r ile «işkilidir. Çünkü, y a ğız, y i r kavramı. Türkler de yeryüzünü değil, yeraltını göstermektedir. K a r a t o p r a k , alttadır. Kara s u l a r yeraltındadır. Türklerin o n u , y i r l i g / İrilg / e r l i k , y a n i y e r altında olan. oraya a i t o l a n şeklinde t a s a v v u r etmeleri d a h a mantıklı ve y e r i n d e b i r yaklaşım o l u r düşüncesindeyiz . Yaratıcrya karşı geldiği için, oraya sürülmüştür. B u inanç, günümüzde. A l t a y Türkleri arasında yaşamak tadır. Türk inançları ile ilgili araştırmaları ile ün yapmış r a h m e t l i A . l n a n . E r l i k İyesini şu şekilde t a s v i r e t m e k t e d i r
b i r i h t i m a l değildir.
"Erlik, i n s a n l a r a h e r türlü kötülükleri y a p a r : i n s a n l a r a ve h a y v a n l a r a türlü türlü hastalıklar göndermek s u r e t i y l e k u r b a n l a r ister. İstediği k u r b a n verilmezse m u s a l l a t olduğu obaya veya aileye ölüm ve felaket ruhlarım (iyeleri ni) gönderir, öldürdüğü İnsanların canlannı y a k a l r y a r a k y e r altındaki k a r a n lık dünyasına götürür, k e n d i s i n e uşak y a p a r " .
m e z h a l e s o k m a k t ı r . Başlangıçta görülmeyen b u oğul ve kız i y e l e r i n Türk
3 3
34
3 5
A.inan'ın b u t a s v i r i n d e n , E r l i k ' l n aynı z a m a n d a , semavî d i n l e r d e y e r a l a n A z r a i l ' i n f o n k s i y o n u n u d a yüklenmiş görürüz, ö l ü m meleği diye b i l i n e n Azrail'e, insanoğlu, inançlarına rağmen, günümüzde de b i r a z soğuk b a k a r . A n c a k o, varatıcının e m r i n i verine öetiren Hı f
*l
O
——-
™.
—
«MUUU.
*UM,U»,
utıuv, II IvTflI I~
l a n kötü yola sevk etme, onlara fenalık etme. hastalık gönderme, canlılara m u sallat ohna f o n k s i y o n l a n ile Ölüm Meleğinden de ayrılmaktadır. E r l i k , e m r i n de kötülükleri İfâ edecek k e n d i k a r a k t e r i n d e iyelere s a h i p t i r . Bunların d a y a şadığı yer, karanlık dünyası o l a n yeraltıdır, k a r a yerdir. N i t e k i m A l t a y Türkler i ' n i n inancına göre. h e r insanın sağında yayuçı adı v e r i l e n i y i l i k İyesi, s o l o m u z u n d a E r l i k ' i n gönderdiği kötülük İyesi k a r a İye vardır. Doğumdan i t i b a r e n , doğan kişinin yaptığı i y i ve kötü işleri kaydederler; a k İye, kişiyi i y i yola, k a r a İye ise kötülüklere sürüklemek ister. Ölünce, önce E r l i k önünde yaptık larının hesabı görülür. Yani, yeraltına indirilir. Tıpkı gömülme ve s u a l melekle r i inancı g i b i . . B u r a d a , İyilikler ağır basarsa. E r l i k ona d o k u n a m a z ve yayuçı d e n e n a k iye o n u alıp göğe çıkanr. A k s i halde, orada kalır ve cezasına u y g u n yere E r l i k tarafından gönderilir. B u inanç, uçmak / cennet veya cehennem / tamuğ inancının b i r tezahüründen başka b i r şey değildir, düşüncesindeyiz . 36
3 3
SJJivuçtoğlu, Kök Türkler., sh. 55 56; AAnan. a.g.e.. sh. 39; EEsin.
a.g.e., sh. 5¬
34 Manas Destanı nda yer edan Ertöştük, bu adı yer altında da gezip dolaşma gücüne sa hip olduğu için aldığı düşüncesindeyiz. Erlik veya E/trltg Han da aynı anlamda birünvandır. Yerin altına ait han anlamı taşımaktadır.
24
A l t a y Türkleri'nin Inançlanna göre E r l i k , tablalı İcabı k e n d i s i n e arık. s a k a t ve h a s t a h a y v a n l a r d a n k u r b a n sunulmasını İstermiş ve b u n d a n hoşlanırmış. O n u n , a y n c a Ülgen g i b i . çocuklan olduğuna inanılır. E r k e k çocukları nın a d l a n Karaş, Mattır. Şıngay. Kömürkan. Badış B l y . Yabaş. T e m i r K a n . Uçar K a n , K e r e y K a n dır. D o k u z kızının sadece sekiz gözlüsü Klştey A n a 11c E r k e S o l t o n ' u n a d l a n b i l i n m e k t e d i r . Görevleri o y u n o y n a m a k , l n s a n l a n baş t a n çıkarmak, a y i n sırasında k a m l a n şaşırtmak ve görevlerini y e r i n e getire 37
inançlarına çevre h a l k l a n n tesiriyle girmiş olabileceği İhtimali a k l a e n u y g u n o l a n ı d ı r . U y g u r l a r senede İki d d a yere k u r b a n v e r i r l e r d i . Kış m e v s i m i n i de 38
törenle kutlarlardı. Kötü r u h l a n uzaklaştırmak İçin allın ve gümüş k a p l a r içi ne k o y d u k l a n s u l a n birbirlerine serperlerdi 39
E r l i k i y e s i n i n h i z m e t i n d e o l a n İyelere, k a r a i y e ve Y e k adı d a v e r i l i r . Y e k ' i n anlamı şeytan d e m e k t i r . B u a n l a m d a , bütün kötülüklerin kaynağı o l a n Yek, y a n i Şeytan, s e m a v i d i n l e r d e de m e v c u t t u r . Y a k u t Türkleri b u İyelere. BDaası auııu vcııı --.
2. Alkarısı: T ü r k dünyasının h e m e n h e r y e r i n d e görülen ve günü müzde de tüm etkinliğini sürdüren b u rye. adeta U m a y k o r u y u c u i y e s i n i n zifti dir. Üremenin ve çoğalmanın düşmanı g i b i d i r . D a h a çok y e n i doğum y a p a n lo h u s a kadınlara ve y e n i doğan çocuklara m u s a l l a t olduğuna i n a n ı l ı r . Türk dünyasında b u iye. m u h t e i i f a d l a r l a aralır. Albastı. A î k a n s : . A», « ~ ~ : 3 , .^rr.ış g i b i . K i m i Türk b o y l a n n d a ise. b u iye. K a r a albastı ve s a n albastı şeklinde, farkü i k i rye o l a r a k tasavvur edilir. B u İnanca göre. y e n i doğum y a p a n kadınla rai ciğerlerini söküp s u y a götürüp a t a n s a n albastı İmiş. Doğum y a p a n kadı nın veya y e n i doğan çocuğun ciğerlerinin sökülüp s u y a atılmasını önlemeyi ve g e r i y e r i n e takılmasını sadece k a m l a r ve ocaklılar başarabllirmlş. K a m l a r ve Ocaklılar, b u n u . s a n albastıyı k o r k u t a r a k veya kandırarak gerçekleştirirler miş. Kırgız ve K a z a k Türkleri, s a n albastı yı sarışın b i r kadın şeklinde düşü nür. K a r a Albastı'nın ağırbaşlı, S a n Albastı'nın ise. h o p p a tabiatlı b i r rye o k l u 41
4 2
37 AAnan, a.g.e., sh.41 38 Semavî dinlerin dışında kalan diğer dinlerin iesiri olmalı. Uudlzm. I^amalzm gibi 39 B.Ögel Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1971. sh. 125
35 AAnan. a.g.e., sh. 40-41.
40 AAnan, a.g.e.. sh.41 41 A.lnan. 'Al ruhu Hakkında: Makaleler
36 W.RadhJJ. a.g.e., sh. 6-7.
42 AAnan, a.g.e, sh. 259
ve İncelemeler. Ankara. 1968; sh. 259-2C7
ğuna İnanırlar. B u n l a r , tüfek sesinden, demircilerden, k a m l a r d a n ve ocaklı l a r d a n başka, hiç kimseden korkmazlarmış. Kamlar, onları, a f s u n o k u y u p k o y u n ciğeri ile aldatılmış ve ellerinden lohusanın veya y e n i doğan çocuğun ciğe r i n i alıp dönerlermiş .
Alkansının kötü karakterli İye şeklinde O r t a A s y a . S i b i r y a ve A n a d o l u Türkleri a r a s t a yaşamasına rağmen, onun daha önceleri i y i k a r a k t e r l b .
43
Doğu A n a d o l u yöresinde de Alkarısı ile ilgili İnançlar çok yaygındır. K i m i yerlerde Alkansı, K a r a k u r a diye aynşır. Meselâ. E r z u r u m ve Ezincan çevre sinde Alkarısı lohusa kadınlara değil, ahırda y a t a n atlara m u s a l l a t o l u r m u ş . Gece ahıra g i r i p atların yelelerini örmekten hoşlanırmış 44
45
Hakkari'de, a l basmasın diye, yorgana iğne batırıhr. A y n c a , l o h u s a y a tağı yanına, kırkı çıkıncaya kadar süpürge bırakılır. Böyle yapılırsa, o kişiyi alkarısının basmryacağına inanılır. Bitlis'te, aîku ısmuı eli bereketli k a b u l edilir ve b u n a inanılır. A l k a l i s i n i yanında t u t m a k isteyen, o n u n yakasına d e m i r iğne takar. Eğer iğne çıkarılır sa, a l karısı kaçıp kurtulurmuş. A l karısı, B i t l i s çevresinde s u p e r i s i şeklinde tasavvur edilir ve a k a r s u kenarlarında yaşadığına İnanılır . 46
Alkarısından k o r u n m a k için yapılan m u h t e l i f işlemlere E l a z ı ğ ve Ağ r ı çevresinde de rastlanır. Alkansı İle ilgili b i r tesbite göre, o, erkek at, çelik ve m a v i b o n c u k gibi üç u n s u r d a n k o r k u p kaçarmış . Yörede b u üç u n s u r yaygın k o r u y u c u o l a r a k kullanılır. 47
4 8
49
Yöredeki yaygın inanca göre alkansı, gözle görülmez. Sadece basacağı kadının gözüne görünürmüş. M e t r u k ve v i r a n yerde, ıssız s u ve ırmak kenarla rında yaşadıklarına inanılır. Ağn ve Kars çevresinde b u inançlara r a s t l a n m a k tadır .
S ? 5 S İ l a n c a
gücendirilmiş ve koruyuculuktan aynlnnş bir iye mi
dir? " . 5
2
Orl / adet ivest ile Alkansı arasında bir irtibat görenler, b u iyenin eski çağlaman beri b l r S ocak iyesi olduğunu ileri sürerle.-. V a k ^ e r i . b u - Z " . . - . i - — o d / ateş ocağına A l ot adını verir. Acaba, bu ad İle Alkansı anı M j W varım ve iye°eskiden b i r ocak iyesi miydi? Kars'ta dikimi gece biten elbise üzerine iğne birak.hr. Böylece onu. ge ce s e s s S n d e cinlerin basmasına man. olunurmuş. Eğer böyle ^PÜnjazsa o « Î g l y e n l e r felakete uğrar, diye inanılır. Alkansı İnancının izleri b u r a d a d a cin şeklinde İfade edilmektedir. Alkansı ile ligdi bir diğer inancı da, Diyarbakır. Muş. Ağn. Bingöl ve mi lis çevresStesplt ettik. B u tespite göre. kahin yani kam,, bir cag taunda. S ve lohusalara zarar vermemesi İçin Alkansı İle » O ^ c y e * ^ ^ t T S T s a kadın Alkansı Ue mücadele eden kâhinin üzerinde bulunan k u s . ç M Z t v e sembollere benzer bir nesneyi taşırsa, kendini onun ser¬ rinden korurmuş'-*.
50
Ağn, V a n , H a k k a r i , Muş ve Malatya çevresinde (Alkarası, al) alkızınır ağıl. samanlık, s u k e n a r l a n ve ıssız yerleri kendine m e s k e n tuttuğuna inandı: ve h a l k gece b u r a l a r a destursuz girmeye k o r k a r .
43 A-lnan... Şamanizm.., sh. 171. 44 N.San, •Erzurum'da Alkansı*. Halkbilgisl
Haberleri.
İstanbul. 1930: S.8. sh. 11-13.
45 C. Öz telli. Albastı, Alkansı komnıa ve tetlaıisC. Türk Folklor Araf tırmalan, 1966: s. 209. sh. 42-61. 46 M.Ydmaz, 'Elazığ'da Elkansı inanması'. Türk Folklor Araştırmaları, sh. 63 81.
1967: s.215.
47 N.Taner, 'Ağn bölgesinde alkansı ve alkansı Ûe ilgili inanmalar' Türk Folklor Araştır maları, 1983: s. 52, sh. 28-29.
C. GÖK V E Y E R İYELERİ : a.
Gök İyeleri
1.
Gök / Kök T e n g r i : Türk inanç sisteminde gök veya kök tengri
VAtnan.
Al ruhu Kakkınc^ltaTaleler
26
sK 259-200.
Y.KalafaL
,
52 UAlUnmakas.
TUbasU Alkansı koruma ve tedaıHsC. Türk F o l k l o r
1966; s. 209. sh. 4261. 53 1 3 « , bu inancı, zonama Ue.
48 Ş.Elcin. 'Al-Kari. Türk Folklor Araştırmaları, 1965, s.193, sh. 3811-12. 49 M.Köse. Alkansı hakkında. Türk Folklor Araştırmaları, 1964; s.185, sh. 3605-7,
ve incelemeler.
celeme,
1976: İstanbul C.ll. Sh. 1267.
Araştırmalar,.
d a n önce ve sonra gök bu k o n ™T
-nde fahnrnıştır. Köktûrk çağm-
lülüklerin anası karanlığı kovan VZr - « ^ b u ğ u n a manılm.şür. Köo n u n cadın i ç i n d e d e n r İ S ^ ^ l ^ ^ f * * " » r . y u c u l u k vasfından dolay, b i r 2 fİ« " ^ ' * k°nıv e
g l b 1
o
n
u
n
d
^^^Tul^^^jT^
iye olduğunu * haber veren Bizanslı Theophylacte S ^ . ^ ^ ' ° ™ * »isinden tedlr. 55 'Türkler o l a g a n ü s t O b l c t a d T a i e Î ^ " yı (bize göre b u n l a r , ^ 7 ^ 5 ^ « g ö s t e r i r l e r ; s u y u ve hava(Bize göre. yağız y i r , . V.Kalaİu knİaria^ f 2 T ^ na Tanrı derler v e ona (ar»at-io»-" o . . « ^ „ 1
3
,
a
k
U
n
M
gan olacak kişiyi Tengri. ö r K * S s S n i J
W
^
g
57
8
b U e
e t m e k
a
r
a n
d a
^ « n d e d l r . Ka-
OT
S
h a l k , yönetmektedir . Ayncaf TOrkk^^ i l k n ı ^ ^ ı?.k içinde inen fazla « S ı Z ? f "lu-anmasuı, P ^ t . r e n ^ ^ vazıtlannda sadece m a d d i mama» , Tengri gibi t a sra ygız y i r kıhrıScta.." O (KT. D22). Aslında, göğün i " * W a n r r u , olma.,. Ç û L . ~ e r ^ ^
a
yalnızca göğü ve y e r i yarata-
küç. ülük ve b l l i k v e V g e T g S n î e S S
-
e
o
t
t
o
e
k
t
e
-
0
r
a
d
'
a
tat
" buyruklannca O - * " * " " gökten yere **• ^ n
u
b-cSe" 3 £ j ^ ' ^ " g g " Taş s a v ^ l f l n ^ ^ r ^ L İle anılT T ^ ) - S e ^ ^ ^ ™ * « J * " Oze kö a n r ı g l b , d ü S ^ T **** * * ««." * hatalarından kay^ g
ö
l
g
d
Ü
u
n
k
e
tetal
t
e
t
o
6 0
k
K
b
•
A n c a k , o n u n , yaratılmış b i r k o r u y u c u vasfı olduğunun t a s a v v u r edildiği de açıktır. Gök ve çadır özdeşliği de b u n u n b i r s o n u c u d u r . A y n c a , Türk tasav v u r u n d a T e n g r i ' n i n y u k a r d a , göğün e n üstünde bulunması, göğün bütün k a i natı kucaklaması, kötülüğün kaynağı karanlığı k o v a n güney, a y ve yıldızlan katlarında bulundurması, o n u n ululanması İçin k a f i sebepler, k a b u l edebili riz. B u t a s a v v u r ve düşünüş, Türk inanç sisteminde göğü k u t s a n a c a k , u l u l a n a c a k b i r iye mertebesine yükseltmiş o l a b i l i r .
e
Doğu A n a d o l u yöresinde gök ile ilgili b i r iye varlığı inancına r a s t l a n m a mıştır. B u n u n l a beraber K a r s yöresinde m e l e k l e r i n b u l u t l a r a at g i b i b i n d i k l e r i , i s t e d i k l e r i g i b i dolaştırdıktan, t a n n d a n aldıklan b u y r u k üzerine şimşekleri kamçı g i b i kullanıp b u l u t l a n denize İndirip s u y u e m d i r d i k l e r i sonra gök yüzü n e çıkarak yağmur yağdırdıkları inancı v a r d ı r A n c a k ; " R a h m e t i n gökten" beklenmesi, el açıp göğe yüz t u t u p llerülmesl. veya d u a edilmesi, sadece T a n n'nın y u k a n d a bulunduğu İnancının kalın tılan mıdır; y o k s a , göğün k u t s a n masından k a l a n İzler m i d i r ? Ağnda gök gürleyip şimşek çaktığı z a m a n , i n s a n l a r d u v a r a sırtını dayayıp, ağızlarına d e m i r d e n b i r nesne alıp dişleri arasında sıkarsa, sırtının p e k ve dişlerinin sağlam olacağına İnanırlar. B u tür İnançla rın lslârniyetle ilgisi olabilir m i ? Sanırız, b u n o k t a d a . Türk İnançlarının b i r kıs m ı İslâmiyet'e şu veya b u şekilde İmtizaç ederek yörede yasamaktadır. 61
2 . Güneş: Türk İnanç sisteminde güneş, k o r u y u c u vasfı i t i b a r i y l e gök. ay ve yıldızlar g i b i b i r iye mevklndedir. H u n çağından İtibaren atalarımızın gü neşi, Kün diye adlandırdığı b i l i n m e k t e d i r . Bugün gün anlamında kullandığı mız k e l i m e n i n eski şekildir. Künün kutsanması. Çin kaynaklarının verdiği b i l gilere H u n çağma k a d a r uzanmaktadır. Çın k a y n a k l a n . H u n çağında. Türk kağanlarının güneşe hürmetlerinden dolayı otağlarının doğuya, güneşin doğ duğu yöne açıldıklarım k a y d e t m e k t e d i r . B u b i l g i . Köktürk çağı Bizans elçisi Simocatta'nın d a h a önce zikredilen h a b e r i ile d e doğrulanmaktadır . Bizanslı elçi, güneşe hürmet gösterildiğini, a n c a k T a n n g i b i görülmediğini v u r g u l a maktadır. Zaten, Köktürk yazıtlarında da t e k Tengri kavramı dışında ıduk öte s i , k o r u y u c u İye o l a r a k U m a y adı geçer. U m a y İçin de hiçbir y e r d e t a n n veya tannça sıfatı kullanılmaz. Oysa. güneş yanlış b i r biçimde Türk inanç s i s t e m i içinde b u n u n ötesinde görülmek i s t e n i y o r k i . b u yanlıştır. Çünkü, Türkler. 32
63
64
S
Türkler., s i , 63.
ariamjru da beraberinde latırnak^d\Tk^2^1^ man
^<<^meedienTal^o^
a!/
™
z
a
^ d
a
g&ge yukseUtl
6 0 M.Ergtn. Orhun Abideleri,
sh. 123.
61 M.Fahrettin Kırztoğlu. 'Gök Bulut Ejderha Türk Folklor 1964, s. 18i. sh.3486.
Araştırmalar..
Ağustos
62 B.ögel Türk Kültürünün Gelişme Çağları. İstanbul. 1988: sh. 90: B.ögei Türk Mi tolojisi, istanbul ¡971; C.il. sh. 169. 63 Bk. DtvUçtoğlu. a.g.e., sh. 65 64 Bk 62 noiu dipnotu.
29
m^lZTr^T f iJl^^CSSSSS^^t
3 ^ hıkta kağan da.
Uyandınlmayanlann veya kalkmayanların öleceğine İnanılır. E r z u r u m , Sarı " m
m y a n fonksiyonuna s a h i m T c ^ u S - H ^
^
ı
n
^
k u r b a n ayinlerinde.
U
,
^
^
^
^
' dakt düşünce ünki
2 ?
arlayarak oturtmal
£
£
n
e
V
e
I
^
b
3
y
l
Ş
m
k
a
e
° V«»n
k ö k l e r d e n ko-
v
n
«
^
d
e
b
^
°
S
S
Î
° k t o r girer"
d
e
S
S
K
^
Z
kabul
^
e d l l l r
n
K
e
S
°
S
^
n
,
e
,
*
a
*
-
t
"
S
e
a
r
n
^
u
£
t
k y
0
K
e
Ö
t
ö
n
S
^
e
g*"
v
a
W
d
'ger
g ö s
*-
n
e
P
İ
m
,
t
l
U
'
U
g
U
8
e
S
r
* t
T
t
a
*
1
e
c
^
n
' Ş
^
,
a
k
d
r
l
e
a
n
a
a
n
v
y
s
n
ı
n
m
n
ı
l
s
t
e
m
l
^ g ö
m
*
™ r
s
Güneş ile 11-
a
^
™
M
kamış ve M a l a t y a çevresinde güneşin i l k ışıklan İle e v i n veya dükkanın kapısı açılırsa uğur ve b e r e k e t olacağı inancı yaşamaktadır. Güneş tutulması sırasında göğe doğru tüfek, t a b a n c a atılması, d a v u l veya t e n e k e çalınması, gürültü çıkartılması Türk inanç s i s t e m i n d e görülen kanı ve a k iyeler ile ilgili inançtan kaynaklanır . Güneşin yüzünü k a r a iyele r i n kapattığına ve ışığın yeryüzüne engel olduklarına inanılır. B u yüzden o n l a rı k o r k u t u p kaçırtmak İçin adıgeçen y o l l a r a b a ş v u r u l u r d u . Yörede b u p r a t i k l e r e sıkça rastladık. B u n u , n e d e n yaptıklarını sorduğumda, v e r d i k l e r i ce vap, g e n e l l i k l e , " o n u t u t u l m a k t a n k u r t a r m a k İçin.." şeklinde olmuştur. Y i n e T u n c e l i ' n d e , güneşin i l k ışıklarına karşı. H u n Türkleri n d e olduğu g i b i . hür met gösterme anlamında yükünüldügü t e s p i t e d i l m i ş t i r . Başlangıçtan b e r i Türk hayatında y e r a l a n ve kayıtlara geçen mançlarmıizın yörede b u n c a za m a n s o n r a varlığım sürdürmesi d i k k a t i çekicidir. B u d a . Türkler'İn İntisap et t i k l e r i m u h t e l i f d i n l e r e , h u s u s i y l e lslâmiyete rağmen, başlangıçtan b e r i s a h i p o l d u k l a n inançlan d e v a m e t t i r m e k t e olduğunu göstermektedir. 69
70
71
yaklaşımlar-
ı
v
Y
™
^ t
d
™ *
<
göstermesi.
t
niteliklerden kay
a
^
? *
Ç
?
7
S
S J
u
^e kayaların öpülmesTbu^eriere w ^
-
6
B
v
f 0 r T n 3 , , S t
a
Î
h
s
* » • «
™
-
n
a 6 8 3 8 Ş ö k r a n
e
û
^
?ayan biçimidir* A y m t a a n ^ ^ ^ ^ f S
a
°
y
u
H Î
k
d
»
S ™ açıkça göstermektedir. B u r a -
, d u
, T
S
"
'
8
^
d
sağlayan,
d e3 y m k
filbl
l
g
?mdan beri sürmektedir T u r c e l ı ^ L
ie. sabahın i l k i
- ^keU
e d e n
3
g
Me^^uSİS^
nûru. / ^
e d e r d i r . Yani koruyucu¬
t
e
e
Ş
» ^ " T
l d e n önce Kalkmak m a n c ı S y ^ S men
e
f
fc,rnTr!r
dır. Hele b i r takım fal k S a m o î r f «
2
b
T T£ d
* Ü
ululaması T e n g r l n i n o f c v e r T a . n ? ?
«
a
-
^
n a k l a n m a k t a o T B İ ^ a ^ S
ruyoruz*.
s
kurbanTdSma^S^S^'^
adıyla Bay Ülgen h u z u r u n a
üzerinde hüküm y
m
ı
C
g
men. k u r L n L n u ^ 3 , ^ T e n ^ H
gili i
e
tasımasmdaTteySa^rtr^
inancı b a ş l a m . c t a k T i n t n r ^ ona
ş
hornıet edurntsur. Kağan
h u z u r u t e m i n unsurlardır K a C m l u k vasfım
e
t
C
d
a
,
H
d
y
u
û
r
z
e ö
g. n
e
» <»-
* » « « ¿9
d
™
ya
ta
Ç
e
V
r
e
S
t
a
"
E r z u r u m ' u n Şenkaya ve İspir kazalarında gelişmemiş, cılız ve hastalıklı çocuklar, atıalan tarafından a / a gösterilerek, "ya al, y a ver" diye yakardır. B u n u n s o n u c u n d a , çocuğun y a iyileşeceği, y a h u t öleceği sanılır. B u r a d a Ay'ın k o r u y u c u g i b i düşünülmesi U m a y iyesi Ue a n a g i b i düşünülen A y arasında b i r illşkl olabileceği i h t i m a l i n i a k l a g e t i r m e k t e d i r . İnançta, b u ilişki kaybolmuş ve pratiğin yapısında sadece i z i n i m u h a f a z a etmiştir. T u n c e l i , K a r s ve Bingöl'de, h a m i l e kadınlar d a , y i n e y u k a r d a k i ilişkiye dayalı b i r İnançla olsa gerek, Ay'a b a k a r l a r . B u sırada karınlarında çocuk oy n a r s a , erkeğin k a h r a m a n ; kızın İse bereket getireceğine inanılır. Umay'ın. ço c u k l a r e r adı alıncaya k a d a r , b i r k o r u y u c u iye v a z i f e s i gördüğü v e b u n u n Benggü T a ş yazıtlarına d a geçtiği b U i n m e k t e d i r . U m a y , aynı z a m a n d a dölün k o r u y u c u s u o l m a k itibariyle, bereket iyesi rolü ve f o n k s i y o n u n u da yüklenmiş olması p e k t a b i i d i r . Z i r a , o bütün canlıların çocuklarını k o r u r , t a b i a t t a k i üre m e y i , çoğalmayı s a ğ l a r . 72
S
a
~
3.
A y v e Yıldızlar : A y ve yıldızlar d a Kün g i b i b i r e r k o r u y u c u iye idi.
69 E s k i Türk İnançlarında renkler konusunda bk. M.Seyldov fCev. O.Yavuzl Gök. Ak ve Ka ra renklerinin eski İnançlarla Alakası. Türk Dünyam Araştırmaları Dergimi, Şubat 1988. s. 52: sh. 33-55.
S5 İKafesoglu, .ge., sit. 96 a
70 H.Başbuğ, İki Türk Boyu Zara ve Kurmanalar,. aS A/non... Şamanizm..., sh.
71 D.Ögel. Türk Mitolojisi... 2
a
CM. sh.
Ankara, 1984: sh,
22.
168.
72 I.Kafesoğlu. Eski Türk Dini. Ankara, 1980. sh. 41.
31
; O n l a r da, Kün'ün çekildiği anda, yeryüzüne Tann'nın İnsanoğluna gönderdiği ışığı i n d i r m e k t e y d i . O yüzden çadırın ortası, tepe noktasında d e l i k bırakılır ve karanlıkların İçinden İyiliği taşıyan ışık. Tündük adı verilen b u y e r d e n içeri dolardı. A y gibi, yıldızlar d a kişioğlu için aynı rolü oynayan varlıklardı. B u k o r u y u c u iyeleri m e m n u n etmek, onların rızasını sağlamak İçin kendilerine, h u n çağından itibaren k u r b a n kesildiği ve b u n u n , tabiatın e n canlı olduğu yılın be şinci ayında b i r m e r a s i m ile ifâ edildiğini Çin kaynaklarından öğrenmekte yiz .
düm hoş gördüğüm siğdimin y e r i n i boş gördüm" diyerek o v a r ve tedavi olaca»
,
79
73
gıııa u ı a ı u ı - .
Kars'ta. Tunceli'de. Adıyaman'da güneşe ve aya karşı k i r l i s u . çöp. kül dökülmez, işenmez, tükürülmez. Türkler, gökte h e r insanın b i r yddızı olduğuna inanır. Gökte yddız kay ması olduğunda b i r i n i n öleceği düşünülür . K a r s ' t a . Maraş'ta ve Sivas'ta b i r yddızm kaydığım gören k i m s e n i n öleceğine d a i r b u inanç yaşamaktadır. 80
7 4
Türk inancında, m e v s i m l e r i n nasıl olacağı, değişimi, yıldızlann h a r e ketine göre t a y i n edilirdi. Yıldızların hareketine b a k a r a k havanın sıcak mı, so ğuk m u olacağım önceden k e s t i r i r l e r d i . B u n l a r b i r işe başlamadan önce ayın 75
. . .
.
. . . . .
.
.
.
7fl
ve yııaızıann a u r u m u n u aııutaıe aıırıarar . w
A y Tutulması esnasında göğe o k atarak, d a v u l çalarak, s i l a h l a n b i r b i r i ne v u r a r a k , bağırarak gürültü çıkaran e s k i Türkler, böylece, ay'ın yüzünü ör t e n karanlığı, k a r a iyeleri kovmaya çalışırlardı . 77
Araştırdığımız yörede, y u k a r d a İfâde ettiğimiz inanç v e p r a t i k l e r i n de v a m ettiğini tespit etlik. Özellikle, ay tutulması sırasında gürültü çıkarma, yıl dızlara göre hava t a h m i n i n d e b u l u n m a yaygın b i r p r a t i k o l a r a k karşırruza Çı kar. Bitlis ve H a k k a r i çevresinde ay tutulması sırasında havaya silahla ateş edilir. Teneke çalıp gürültü çıkardır. B u n a benzer b i r pratiğe Darende'de gör mekteyiz. Orada da, ay tutulduğu z a m a n teneke çalınır. Çıkardan b u gürültü
b.
Y e r İyeleri:
1. Dağ İ y e s i : Ululuğu, erişilmezliği de d i k k a t i çeken ve O r t a A s y a coğrafyasmda, hayat tarzı üzerinde mühim r o l o y n a y a n dağlar. Türklefin bü yük saygı gösterdiği t a b i a t u n s u r l a n n d a n b i r i d i r . Dağ. yüksekliği itibariyle. Türkler tarafından, yeryüzünde T a n n y a e n yakın n o k t a l a r o i a r a k t a s a v v u r edilmiştir. Dağın zirvesinde i n s a n , k e n d i n i t a n n y a d a h a y a l a n hisseder ve öyle olduğuna inanır. Çünkü. Türkler. Tanrıyı y u k a r d a t a s a v v u r etmekteydi. Dağ da, o n a yeryüzünde e n y a l a n yükseklik i d i . Böyle t a s a v v u r e d i l m e s i ve orada k e n d i n i T a n n y a daha yakın hissetmesi p e k t a b u b i r h a l i d i . B u İnancın izlerini taşıyan Kao - çı Türkleri n i n b i r efsanesine göre Kağan, kızını T a n n Ue evlendir m e k isteyince, o n u yüksek b i r dağa teslim eder. Kızın, b u dağda erkek k u r t do¬ 8 1
-
.
—
.,
,
ı
l.t
I . . . . . . . 1.»-82 Tftloc
n u n a girmiş oıan ı a n n u e e v ı e ı u p u u u a ı ı v"-^"-""«»" l u i t m s u i « . m < u u . u . .«.^-> Türkleri'nln yaradılışı ile l i g d i o l a n b u e f s a n e n i n b i r b e n z e r i de Kök Türkler e aittir . Köktürkler'in yaradılış efsanesinde, e r k e k k u r t y e r i n i dişi k u r d a bıra kır. Efsaneye göre, düşmanla yapılan savaşta sağ k a l a n b i r erkek çocuk, b i r d i 8 3
t 1A oıAr» Irö-r» j-1(c»l»-ı 1 i • • I -ıntarrlon !»•« -ı-t-t» ılı
~j u~.u,.w i n ^ . r . t > H o
Kars'ta, ayın i l k h i l a l i n i gören kişi, h e m e n toprağa ve altına b a k a r . Eğer, d k h i l a l i gören kişi böyle yaparsa, s o n r a k i günlerinin güzel ve b e r e k e t l i geçeceğine inanır.
türüp büyütür ve o n d a n çocuklan o l u r . B o z k u r t dağın içindeki vadiye küçük b i r mağara kapısından g i r i p çocuğu kurtarmış. Atalarını korumuş olduğu İçin Köktürkler'in hayalında dağa ve mağaraya karşı gösterfim saygı, o n l a n m u k a d d e s görme mertebesine yükseltmiş o l a b i l i r .
Ağn'da ay ışığında bekletilmiş ve uğuruna İnanılmış dere ve göllerden alınmış s u l a r mahsûlün b o l olması İçin tarlaya s u l a y a n s u y a k a t d ı r . 78
Urfa'da ellerinde siğil b u l u n a n l a r y e n i -doğmuş aya b a k a r a k "ayı gör73 B.Ögel a.g.e., slu 180 74 A.tnan,.. Şamanizm,., sh. 3 75 N.Taner, 'Ağn'da laıia ve ekin biçmeye ilişkin inanmalar ve büyüsel işlemler'. Halk Kül türü, 1984 ¡984/3. sh. ¡23, 36. 76 M.Çint, Urfa'ya ö/ıjü inanış ve vesveseler 'Harran Kültür ve Folklor Dergisi, ¡7. sh. 1317. 77 N.Tan, Türk Folklorunda Ay Tutulması' Türk Kültürü, Aralık 1974 78 B.Öğel a.g.e., S/L 199
¡980; s.
n
b-,,Hanlır K u r t
nnnıfln Tıırfan'ın ktızevinde blrdajîa C ö -
8 4
79 AAnan... Şamanizm..., sh. 37. 80 l.Kafesoğlu, a.g.e., sh. 92; B.Ögel. a.g.e., sh. 284-5 81
B.Ögel a.g.e.. sh. 285; D.W. Eberhard, a.g.e., sh. 67.
82 B.Ögel a.g.e., sh. 285. 83 Kurtan türeme efsaneleH için bk.: B.Ögel Türk Mitolojisi, Ankara. 1971 C.I., sh. 13 29. 84 Ateşin Türklerde kağanlık sülâlesi kurucusu tarafından bulunduğuna dair. Çin kay naklan şu bilgileri aktarmakladır: "Ordularının başının adı A • pang • pıı İdi Bunun 17 kardeşi vardı Dişi bönden doğmuş dan bir kardeşin adı l • chi nl slıi tu İdi .. O bir nt hant nefes ile hareket etmekle İdi Bu sebepten yel ve yağmurtevlld edebilirdi İki lıatu nu vardı. Rivayete göre, biri yaz ve biri kış mabudunun kızı idi Bunlardan birinin oğlu... Kuğu şekline girdi Onun en büyük oğlu Tsien sse-ch u che shl dağında yaşıyordu. A Pang-punun diğer bazı ahfadı da bu dağda yaşıyordu. Orası çok soğuk olduğundan, büyük oğul onlara ateş yakdi Onlar böylece ısınıp ölümden kurtuldular ve en büyük ağ lu baş seçerek ona Türk ünuanınt verdiler" (Bk. E Esin. a.g.e., sh. 24)
Türkler, sözkonusu yerde çoğalıp yeryüzüne çıkmak İsteyince y i n e b u mağaraönüne gelip demir dağı eritmişler. Ateş yakmışlar, o d u n yığmışlar 3 u yüzden, Türkler arasında ata mağarasına, dağa. ateşe, demire ve ağaca karşı d u y u l a n saygının kökünde kurtarıcı rolü oynamaları yatıyor, olabilir Efsane deki ateşin. Türk hayatındaki rolü düşünüldüğünde. Kafesoğlu'nun i l e r i sür düğü f a r a z i y e n i n k a b u l edilmesi z o r l a m a olacaktır inancındayız
85
A
ynca
Ebulgazi Bahadır Han'ın verdiği m a l u m a t t a n , Türk kağanlarının yılda b i r kez"
*****
n S f c S »
d
Ö
V
d
Ö
S
^
Ü
b
U
n
U
n
a
t
a
l
a
n
i
a
n
g
e
l
e
n
D l r
a
d
e
t
°
I d u
á
u
anlaşıl-
D e m i r i n insanları hastalık ve kötülüklerden koruduğuna inanılırdı H a k a n ; K a m aynı zamanda d e m i r c i t i p i n i t e m s i l etmekteydi. D e m i r c i b u vaslından dolayı ıduk k a b u l eder ve ondan yapılan kılıç üzerine y e m i n ederlerdi*»
Urfa'daki Bedir D i k m e z i y a r e t i Üe Muş'tald Kızıl Ziyaret ve EfsanesiSo yörede h a l k m k u t s a l olduğuna inanıp ziyaret e t t i k l e r i y e r l e r d i r . 89
B i r U y g u r efsânesine göre Uygurlar, gökten dağ üzerine İnen b i r « ı k t a n soylarının türedigine inanırlar. B u inanç, şüphesiz, soyların ululuğunu gös t e r m e k ve i z a h e t m e k için başvurulan b i r t a s a v v u r o l a r a k k a b u l e d i l m e l i -
Günümüzde, A l t a y dağlarında yaşayan B e l l l r Türkleri, dağ tepelerinde yaptıkları ayinlerde dağ iyesine / r u h u n a ve a t a ruhlarına k u r b a n k e s m e k t e dirler . 9 3
D u m l u Baba, H a s a n Baba, A k Baba, Çoban Dede, Parmaksız S a n B a ba, Güzel Baba, K u z u c a n Baba, S a n Baba g i b i dağ ve tepelere üzerinde b u l u n a n yatırlar ve ziyaret y e r l e r i i s i m l e r i n i vermişlerdir . E r z u r u m yöresindeki b u özelliği A n a d o l u ' n u n birçok yerinde olduğu g i b i Doğu A n a d o l u ' n u n h e m e n heryerinde görmek mümkündür. E s k i Türkler i n ölen büyüklerini yüksek dağ tepelerine gömdüklerini A l t a y dağlarında rastlanılan Kurganların çoğunun yüksek dağlarda bulunuş s e b e b i n i n b u olduğunu b i l i y o r u z . 94
9 5
Türkler arasında göğün direği k a b u l e d i l e n ve dünyanın m e r k e z i n d e b u l u n a n D e m i r Dağı'n y e d i k a t olduğuna İnanılır. A y n c a , A l t a y Türkleri a r a sında, A l t a y Dağlanna "kayın babamız" d e n m e s i de, soylarının a n a i t i b a r i y l e b u dağdan türedigine d a i r b i r inancın yaşadığını gösterir. A l t a y Türkleri, dağ iyeleri / r u h l a n için dağ tepelerinde düzenledikleri törenlerde. Tanrıya d a h a yakın olduklarını düşünür ve b u r a d a o ' n a tapınmayı üstün tutarlardı . 96
Türklerin dinî inançları ile İlgili tüm araştırmalarda, dağın b i r ıduk. y a n i b i r m u k a d d e s y e r olduğu h u s u s u n a t e m a s edilmiştir . R a d l o f . S i b i r y a Türkleri arasında yaptığı seyahat sırasında dağ iyesi ile i l g i l i bazı t e s p i t l e r d e bulunmuştur. B u n l a r d a n t i p i k gördüğümüz i k i t a n e s i n i z i k r e t m e k i s t i y o r u z . H a d i s e n i n i l k i , Z a y s a n y u r d u n d a n ayrıldıktan sonra oluyor. T e l e t s k gölünün etrafında u z a n a n B o l c a r dağını kayık ile aştıktan s o n r a , öteki sahile v a r m a k İçin epey z a m a n vardı. Heran fırtına çıkabilir ve kayık b a t a b i l i r d i . Rodlof b u r a da, Türk kayıkçıların güneşe doğru eğilerek havaya b i r avuç s u s e r p t i k l e r i n i ve yavaş sesle b i r d u a okuduklarını kaydeder. Sorduğunda, Altın T a g atasından gölü geçmek için uğur niyaz e t t i k l e r i n i , rüzgar gönderdiği t a k d i r d e m a h v o l a b l lecekleri cevabım a l ı r . Gölün doğu s a h i l i b o y u n c a u z a n a n dağlara ise. A r t a l Dağlan denir. O n d a n sonra d a o r m a n ve dağ zirveleri başlar. Çolışman ırmağı mansabında Aktaş ve Altın T a g zirveleri bunların e n yücesidir. Yörede yaşayan Türkler, Altın Tag'a. dağ ve göllerin atası diye inanırmış. B u dağa h u s u s i b i r saygı gösterirlermlş. Dağa şimdiye k a d a r çıkan olmamış ve teşebbüs edenler ölmüş. O r a d a yaşayan Türkler, 'Tanrı, Altın Tag'a çıkılmasını i s t e m i y o r " diye 97
Köktürkler. dünyanın dayağı diye tasavvur e t t i k l e r i u l u dağlara K a d i r H *
l
e
r
d
' -
B
raTseSÎ
"
d
a
g
l
a
r
'
d
û
m
^ «
t u t a n direkler gibfdüşünülü-
tarafindan kendilerine hususî b i r £
veya a t a ola-
Günümüzde. A l t a y dağlarında yaşayan B e l t i r Türkleri, dağ tepelerinde yapüklan ayinlerde dağ iyesine / r u h u n a ve ata r u h l a n n a k u r b a t 2 2 S
98
85 Ş.Bçin. Anadolu'da
8
8
?
^
™
89 Cumhuriyetin
^
Köy Ortaoyunlan.
Ankara, 1977; sh. 32 • 34.
Yemin', Türk Folklor Araştırmaları, Temmuz 1959. sh. 30. yılında Mus. 1973 YÚI&, Elazığ, 1973- sh. 417
94 B.Ögel a.g.e.. sh. 290-1.
90 B.Ögel Türk Mitolojisi.. C.I. sh. 81.
95 B.Ögel a.g.e., sh. 296.
91 B.Ögel, Türk Mitolojisi, İstanbul 1971. C. II sh. 286.
96 S.Dtvltçtoğlu. a.g.e., sh. 106.
92 B.Ögel a.g.e„ sh. 92-3; A. İnan. Türic Dini Tarihi., sh. 31-38. 93 ZBaşar İçtimai Adetlerimiz - İnançlarımız ve Erzurum
İlindeki Zluaret
Yerler
97 M.RadloJJ, Sibirya'dan
Tere. A.Temlr. İstanbul 1954: C.l.k.l. sh. 96
98 W. RadloJJ. a.g.e, sh. 97. 99 A.tnan. Eski
Türk Dini Tarihi..., sh. 32.
35
çalışmak, doğrular karşısında anlamsız kalıyor. G e r e k yatay ve gerekse d i k e y bilgiler, Türkler de t e k Tanrı n i r r i n l n Hün çağından İtibaren varlığım o r t a y a koymaktadır. H u n l a r ' d a n i t i b a r e n Türklerin Tanrıya kurbanlarım yüksek dağ tepe lerinde sunduğunu b i l i y o r u z . Yörede, tepelerinde yatır olduğuna inanılan dağlara ziyaretçilerin çıkıp k u r b a n kestiği b i l i n m e k t e d i r . B u p r a t i k l e r e E r z u r u m , T u n c e l i , Adıyaman ve Bingöl çevresinde tanık o l d u k . 1 0 0
Türkler'in yaşadığı Orta Asya ve Sibirya coğrafyasında, dağlara müba rek, mukaddes, ata, büyük ata, büyük kağan anlamlarına gelen adlar verilme s i de, onlara gösterilen saygının s o n u c u d u r . H e r b o y u n ve oymağın k e n d i s i n e ait bir ıduk dağı vardır. Kurbanlarım b u r a d a Yörede dağların sahiplenilmesi. oraların b e l l i ailelerce korunması d a b u i n a n cın b i r devamıdır. Sarıkamış yöresinde, dağın sahiplenilmesi Üe İlgili b i r p r a t i ğe rastladık. Ağbaba Dağını sahtolenen kövlüler burayı ziyaret edip topluca aşağı inerlermiş. Otsuz, taş - t o p r a k t a n ibaret b u dağ, bize. otsuz ağaçsız ıduk ötüken dağını hatırlattı. Anlatıldığına göre, yöre dışında olanlar da, Agbabayı ziyaret günü gelip köylülerle beraber dağa çıkarlarmış. B u n a benzer b i r inanç da Sivas'da yaşamaktadır. Batı A n a d o l u ' d a y a şayan Tahtacılar yedi yılda b i r Kazdağı denen mevkiye çıkar ve b u dağı ziyaret ederler . 102
2. K a y a - Taş İyesi: Tabiatta mevcut seldiler arasında taş ve kayalar d a . Türkler i n m u h t e l i f f o n k s i y o n l a r kazandırmak s u r e t i y l e inanç yumağına katlığı unsurlardır. B u n l a r arasında, 'Yada Taşı" diye adlandırılan b ! r cins taş, Türk hayatında u z u n asırlar olağanüstü nitelikleri İle yaşamıştır . Yada Taşı ile ilgili, Kaşgarh M a h m u t , d a h a X I . yüzyılda şu malumatı v e r m e k t e d i r 103
"Ben, bunu. Yağma ülkesinde gönlüm. Orada bir yangın olmuştu. Mev sim yozdu O sıcakla kar yağdırıldı ve Ulu Tanrının izniyle yangın söndürül dü."' 04
E s k i Türkler, b u taş İle birçok iş yaparlardı. Yağmur k a r yağdırmak havayı değiştirmek g i b i çeşitli işleri için b u taş kullanılmaktaydı. Ağrı'nın köylerinde, "çocuk boncuğu" denen b i r taş vardır. B u taş. kayı sı büyüklüğünde, şeffaf ve rengârenktir. B u taşın, çocukların öldürülmesinde 100
AAnan. a.g.e., sh. 32. Makaleler
101
KTanyu. Türklerde Tasla İlgili inançlar. Ankara, 1968. sh. 107
ve İncelemeler.., sh. 617-8
102
Bu taş. A W i n verdiği malumata göre. büyük Türk Tanrısı tarafından Türklerin cedd i alâ'sına (Ulu atasınal vertmtfttr. Bk. Ajnan. ... Şamanizm... sh. ¡60.
103
Dtvanü Lügat it Türk (Tere. BAtalayl. Ankara, ¡986; 2 bsm. C. m, sh. 3.
kuuanudığına inandır. Taş s a h i b i , o tas. b i r çocuğun baş. üstünde ^ o n a s ı h a l i n d e , o çocuk ölürmüş. Eğer. çocuğun evinde de o taşran va,»a mazmış. Taşın b u olağanüstü gücü. çocuğa kırkı çıkıncaya k a d a r t e s i r eder^ ™ k . çıkınca t e s i r i kalmazmış. B u yüzdean. Ağrı'da, k i m s e kırkı çıkma mış çocuğu k o n u / komşuya göstermezmiş. Sivas'ın Z a r a kasabasında, ölen kişiyi yıkarken yatağım d a toplayıp ye rine taş k o y a r l a r ' . B u n u n k o r u y u c u b i r t e d b i r o l a r a k yapddığı anlaşdrnaklao î A m a T k ö i ü r u h l a n n / c i n l e r i n yapacağı h e r h a n g i b i r kötülüğü engelle mek, r u h u n t e k r a r yatağına dönerek, evdekiler! korkutmasını veya taciz etme s i n i önlemektir. A t a kültürüne bağlı e s k i inançlarımızın kaluıtısıdır. 0 5
ElazıS'da çakmak taşı İle yüzdeki yaraların t e d a v i edildiğine inanılır. Yüzünde y a r ^ o l a n kişinin ilgül yerine üç kez çakmak taş. çakılır ve taşı çaKan kişi üç kez. " B e n Karadeniz! görmüşüm" demesi gerekir. B u i s i y a p a c a k kişinin daıiz görmüş olması şarttır. Eğer böyle b i r i çakmak taşım y a r a k yüze çakar ve o sözleri söylerce yaranın i y i olacağına inandır. Gaziantep'de S e y h a n C a m i i n d e k i Karataş kadınlar tarafından başağrısı tedavi için ziyaret edilmektedir. B u yörede k a d m l a n n çıkınlarında taşıdık, >„. « ı - ^ v y,Qirıen katmışı tası bevaz b i r taşa sürerek s u y u n u içm e V s u r e t t y l e toVkula"rırun geçeceğine' inanırlar, öksürüklü Ç°cuWann teda v i s i için ise. h a s t a çocuk Cunûdünün Dağındaki d e l i k l i taştan geçirdir. Sıtmalı çocukların tedavisi için Pınar z i y a r e t i n d e k i ağacın altına taş atılu. Sivas Yddız e l i n d e sarılık tedavisi için hastanın b o y n u n a sardık taşı o l a r a k b i l i n e n s a n bir tas asılır İbn Fazlan. Türkistan'da sancıyı kesen taş. kanamayı d u r d u ran taş. etrafı aydınlatan taş ve Y a d a taşı o l m a k üzere farklı özellikle iaşla.u. varlığını tesbit e t m i ş t i r . Elâzığ'da e s k i d e n "sabır taş. " d e n e n b i r taş. b e l i r l i klşdertn elinde b u l u n u r d u . B u taş y u m u r t a büyüklüğündeymtş. Blrkiş^ b i r i neT d e r d i n i , sırrını a n l a t m a k yerine, o n a anlatılmış. B u taşa içini döken kişder sabır ve direnç kazandıklarına inanırmış. "Sabırtaşı çatlar" t a b i r i de. b u i n a n cın pratiğinden kaynaklanmıştır. Y u m u r t a büyüklüğündeki b u sabır laşlann a tahammül edilmez derecedeki d e r t ve sırlar anlatılınca, o n l a r bde dayana maz ve çatlarmış. Bugün, "sabırtaş, olsa çatlar" şeklindeki İfadelerde acının veya d e r d i n dayanılmaz, k a l l a n d m a z derece ağır olduğunu söylemek İste nir. 106
107
104 K.Özen, Divriği Yöresindeki Alevi Bektaşi Türk Toplumunda Toprak Kültü. Halk Kül türü, 1985: s. 2, sh. 18 105 IlikmetTanyu. a.g.e., sh. 171-172 106 İbn Fazlan Seyahatnamesi (Hz. R. Seşen). İstanbul 1975 (Sözkonusu bilgiler, değişik bahisler içinde yer almıştır. Y.Kalafat). ¡07 "... ıduk yfc-sub... ıduk Kögmen..' gibi
Adıyaman'da, g e l i n i n eve gelmesi uğurlu ve bereketli o l s u n , diye eşik t e n içeri girmeden önce, oğlan tarafı başının üstünden taş d u v a r a gelecek şe k i l d e y u m u r t a fırlatıp atar. Saçı cinsinden k u y u l a r a d i l e k İçin taş a t m a k , k u y u ve s u b i r i k i n t i l e r i ne/ göl vesair yerlere taş, para atıp dilek dileme Kars'ta d a m e v c u t t u r . B u r a d a su iyesine saçı s u n m a inancı vardır. B u inanç günümüzde, havuzlara para a t m a k şeklinde, şehirlerimizde devam etmektedir. Sarıkamış'ta, genç kızlar, kısmetleri açılır inancı ile şehitliğe b i r taş bı rakırlar. Yörede taş ile ilgili daha p e k çok pratiğe rastlanmıştır. A n c a k , h e p s i n i n f o n k s i y o n u y u k a r d a sıraladıklarımızdan farklı değildir. Ayrıca yörede. Hacı Bektaş Tacı adı verilen 12 köşeli T e s l i m Taşı'da saygıyla taşınmaktadır . 108
3. Y e r İyesi: Türk inanç yapısında yer / yir, y a n i yeryüzü mühim b i r m e v k i i işgal eder. Tengri'nln yarattığı kök t e n g r i i m a v i k gök) ile yağız y i r (kara yer) arasındadır. Üzerinde, "kişioğlu" yaratılmıştır. Gök gibi, o da, inşam k o r u y u c u , besleyici b i r k a r a k t e r taşır. Aslında, Türk inancında, tüm yeryüzü ıduk değildir; fakat, yeryüzünde ıduk olan ve onlara hayat verdiğine, o n l a n k u r u d u ğuna inanılan ıduk y i r ve sub'lar vardır. Konryucu rye / ige / ¡3 k a b u l edilen sa dece bunlardır. Köktürk yazıtlanndaki ifadelerden de b u d u r u m açıkça a n l a şılmaktadır . B u ıduk yerler ve s u l a r , Türk'ün elinden çıkmasın, sahipsiz kalmasın diye, çoğu zaman Türk T e n g r l s l ' m n müdahalede bulunduğu, kağan tayin ettiği, yine yazıtlarda vurgulanır. Iduk ötttken Yıs da. bütün İli ve halkı k o r u y a n İge / i y e n i n bulunduğu ve kağanın oturması gerektiği m e v k i o l a r a k m u k a d d e s t i r ; b u n l a r a saygı gösterilmesi, düşmana karşı savunulması esas tır Yoksa, besleyici ve k o r u y u c u b i r tanrı anlamında kendisine ne k u r b a n sunulmaktadır, ne de hürmet gösterilmektedir. Türk inanç hayatında, b u n u n böyle cereyan ettiğini yine b i r Çin kaydından açıkça anlayabiliriz: " H u n / as kerleri general L i K u a n g - l i n i n Yer i n k o r u y u c u ruhlarına ( Bize göre, b u n l a r İye / ige'lerdir. Y.Kalafat) k u r b a n verilmesi için a n d içmiş ve söz vermişler d i " . B u ifade, y e r i n sadece b i r iye mevkiinde olduğunu teyid etmektedir, l n -
san kurbanı ise. a n d ile «güi şartın j ^ yer. gök iyelerine - * f * ^ ^ lardır. Kaldı ki. bu kurbanlar için de, emogran* s re. kamlar tarafından T e n g r i l ¡ ¡ ^ ^ ^ E n , d a n da. d
u
^
S
J
í2SÍ¡
B u n
L â m a göre. T a n n buyruğu ile sonradan yasak edilmiştir
^
^
*• ğlanryor5 « S kaza U / «•*"" sa
.
O r t a a s y a v e S i b l ^ ^
^
- a m T a n nasıl algıladığını
Turk ir-nç «ceminde dağ t a ş j ^ . ve iyelik kavramının varlığı nasıl tasavvur
^ ü n T u r ^ n
^
»
r
t
^
t
t
S
açıkça göstermektedir'-.
StKÎ3ÎdL da tutan ryeıer. oa
çok İçilmesi güç olan sarp y o l l a r d a , dağ bellerce ve v s * Türkleri, bunian aui iççüe iyo> ™
109
nin gönüUerini hoş etmek amacıyla ^ ¡ ^ ^ Í ^ ^ Í u Sibirya'da bu tür iaşiarua.-. oruşan ^ ^ ^ ^ . u a n « ^ . l a r d a n başka
11 0
1 1 1
S d î S S ^ u ğ İ r s u z l u k l T a r ş ı l a ş m a d a n geçip gideceğine inanır . H a k 118
l „,„„,„ kalkması için. Tann, llzlsmat 112 İslam'a göre bu uygulamalım kaucmasııçın, IOU».. bunu kurban etmesini buyurmuştur. 113 B.Ogel a.g.e., sh 318-327. 114 A.tnan. Makaleler ve İncelemeler.... sh.21. i , , S.Buluç. Şamanizm'. Türk Amacı. Islanıl.
108 H.Tanyu, 'Hacı Betaş'da (Suluca Karahöyûk Bazı İnançlar ve Adetleri, m. rası Türk Folklor Kongresi, Ankara. 1986. IV. C. sh 381-395.
Milletlera
109 Ötüken'l koruyan İyenin adı kaynaklarda açık değildir. Varlığı üzerinde görüşler kin Bk. S.Divttcioğlu. a.g.e. sh. 106; E.Esin Türk Kosmolojist.., sh 34; Ölüken Yış Türk Sana tında Ağaçlı Dağ Hakkında Notlar, Atsız Armağanı, istanbul ¡976, sh 147-187. ¡¡0
S.DtultçIoglu. a.g.e, sh 83
IH
W. Radloff. a.g.e.. C.B, Kİ, sh ¡9-75.
116 A.lnan. Eski Türk Dini Tarihi...,
"il
TTIZZIj^ dir.
sh 66-84
e gökten bir koç indirmiş »e
1942. Sh , 2 9 * B.ögd a.g.e.. sh ,37.
kâri de, şoför esnafının sefere çıkarken muhakkak bir odun kütüğünü mdaka olarakatüg: "Gülerek Baba" diye bilinen bir yatır vardın buraya tep^SS bırakmadan yola ç,kan nakliyecilerin işlerinin rast gitmeyene S Yorun. ıssız yerlerin tekin olmadığı inancı, günümüzde de yasamakta dır. B u tür yerlerden "tuu. destur" deyip geçmek. < L b î S S dır B u y u ve benzeri maksatlarla yazdırılan ve tılsım gücüne inanZTbazı nüsha / m u s k a ların yol kavşaklarına gömülmesi ve böyle y a p ı l ı p t e s i r g ü cunu göstereceğine inanılması da yine aynı inancın bir p a r ç a T d ı ^ S S e yol iyesini bir muska ile memnun etmek suretiyle onun yarimım s a S a S r Müslümanlar arasında, hac zamanı. Mlna Dağında "sevtan f a L ™ - ? ™ de görülen hareketle, kötülüklerden nnten. DB «vozaya uğramamak inancı bu hareketin ardında mevcuttur D o l a
^^^^^Z^-
üzere s u y a t o p r a k çıkarmak üzere d a l a n E r kişi, b u n u n b i r kısmım ağzında k e n d i s i İçin saklamış. Tanrı, o n u n yaptığı işi anlamış ve o toprağı E r Kişi n i n ağzında büyütmeğe başlamış. E r kişi, boğulmaktan k u r t u l m a k için b u toprağı k u s u n c a , yeryüzünün üzerinde dağlar, tepeler m e y d a n a gelmiştir. Yeryüzü nün T a n n buyruğu ile kılınmış olması İnancı. A l t a y Türkleri'nln efsanelerinde y a ş a m a k t a d ı r . Köktürk çağında ise, b u İnancın k i t a b e l e r e kaydedildiğini b i l m e k t e y i z . B u inanç, İslamiyet ile çakışan inançlardan b i r i d i r . 122
1 2 3
Türkler'ln toprağı i d u k k a b u l etmeleri, ölülerine toprağa bırakmalan. üzerinde yaşadıktan a l a m düşmandan, yabancılardan k o r u m a y a çalışmalan. b u çevreyi k o r u y a n ve o n l a r a yardım ettiğine inandıktan iyeleri kızdırmamak, onların gazabım üzerlerine çekmemek inancından kaynaklanıyor, olmalı. Va t a n , y u r t , a n a y u r t kavramlarının oluşmasında b u inancın rolü düşünülebilir. Günümüzdeki v a t a n inancının ve kavramının gelişmesinde, Türk İnançları nın rolü olmadığım s ö y l e y e m e y i z . 124
Issız yerlerde yatmak zorunda kalan kişiler. Mardin Hakkari ve n t e r Kötülüklerden koruyacağına inanılır.
8
Türk inançlarında yer alan B o s atü ™ ı T » r . ^ „ ı ,
trya düsen, darda kalanlann yardırruna koşan
.„,,, v i ^ i ^
b i T Z ^ ™ ^
Türk İnançların d a yeryüzü İyelerinin, " y i r ve s u b " kavramı altında top landığına lşâret etmiştik Yeryüzünde yaşayan i n s a n l a r a yardım eden b u iye l e r i n 17 u l u h a n olduğuna inandır. Bunların, karların kaplı olduğu yüksek dağ d o r u k l a n n d a b u l u n a n k a y n a k l a r d a , gözelerde yaşadığı t a s a v v u r e d i l i r . Ktfroğlu Destanı nda, kahramanın. Kalaylı Dağ'dakI gözede kırklarla buluştuğu i n a n c ı , b u t a s a v v u r u n A n a d o l u Türkleri arasında devam eden bir bakiyyesi m i , drye a k l a g e l m e k t e d i r . 125
1 2 6
haline dönüşmüştür. Hayatın, tabiatın adeta bayram S i
ren^e
b u ^
m S yörede, ö r e d eHıdırellez H ^ n î inancı oldukça « ?yaygındır * ™ i nHae mİ ™. h~r T n« Mc - e V,l e. o l mız g
M
t
t
o
M
kahntüanna. onunla ilgili pratüdere ¿ S K İ S S Í S •
f
l
,
,
e
• ^
^
Yeryüzünde yaşadığı tasavvur edilen k o r u y u c u iye hanların e n büyüğü Y o K a n adım taşrr. Yerin ortası o n u n mekanıdır. Türk düşüncesinde y e r ortası ötüken Yış k a b u l edilirse. Y o K a n ın d a b u r a d a yaşaması icap eder. B u r a d a b u l u n a n u l u çam ağacı. T a n n Ülgen'ln katına uzanır. Yo K a n ın İki oğlu vardır. B u n l a r , y e r yüzünde yaşayan h a n l a r a t a b i d i r . B u n l a r . S o K a n ve T a l a y K a n dır. D e n i z l e r i n h a k i m i ve ölülerin k o r u y u c u s u Talay K a n ın diğer b i r adı Yayık'tır. Yayık K a n / Talay K a n , 17 d e n i z i n birleştiği yerde o t u r u r ve bütün sulara hükmeder . 127
dm ve "
, d
'
r e U
f
Z , d e
î
8 d ı r v e
A S " ' * , gülagacımn dibine testi koyarlarteineka¬
Kırgız Türkleri, islamiyet t e n sonra, b u h a n l a r arasına A d a m Kanı dahU etmişlerdir. H a n l a r d a n b i r diğeri Merde Kan'dır. A b a k a n ırmağının kaynağı 122 M. Ergin. Orkun Abideleri...,
Sh. 67
123 D.Ytldınm, 'Coğrafyadan Vatan'a Geçiş ve Vatan Ûe Göç ediş problemi. Türk Yer Adla rı Semineri Bilidiriler. Ankara. 1984. sh. 157. /19 Sibin/a THricierfrılh hancında Y6 Kan ı*> Vm,,ı-ır„
>ı
„
.
£L3MwK2£3-nT
«*
^
1 fcaraf daki tehlikelerden.tt«nc<slsu w nn. (slaml cfeurede HIOT - tluas Ina^^irli^Z J^ ^ " ^ muş. Burüayas kin bk. A.Y. Ocak^lamlv^ane^^^^' T™ ¥<«ded(rHün kara. 1985. inanç/annda Hızır yahut HızırUy as Küttü. An120 A.tnan, a.g.e, sh. 132-134. 121 A.lnan, a.g.e., sh. 168-170.223 0
0
1
ko
da
r
124 A.lnan... Şamanizm., sh. 167; S.Buluç. a.g.m., a.g.y., sh. 66; M.Ervz, Türk Kültürü Araştırmaları. İstanbul 1985; sh. 181. 125 S.Buluç. a.g.m., a.g.y., sh. 47 126 A-lnan, Eskt Türk Dini Tarihi.., sh. 70 88. 127 B.ÖgtA, Türk Mitolojisi.
İstanbul, 1971; C.ll, sh. 314-318
olan Altın Göl ün doğusunda o t u r u r . O n a b u yüzden A b a k a n K a n ' d a denir A b a k a n Türkleri, o n u n , yağmur yağdırdığına inanırlar. A l t a y K a n adlı h a n iye A l t a y Türklerinin k o r u y u c u s u d u r . K a t u n ırmağının k a y n a g m d a , A l t a y dafflarının e n yüksek tepesi o l a n Baluka'da o t u r u r . 1 2 8
Kırgız Türkleri n i n k o r u y u c u s u Kırgız K a n , Yenisey ırmağının k a y n a ğında. Kemçlk'te o t u r u r . Güçlü b i r i y e d i r . Yeryüzünde yaşadığına ve i n s a n lara yardım ettiğine inanılan diğer iye h a n l a r şunlardır Yabaş K a n , E d e r K a n Yabır K a n . K a y r a K a n , P u y s a n K a n . Perbi K a n , M a n s a r K a n . Pmçu K a n ve Oktu K a n . . . . 1 2 9
1 3 0
Yerüstü ile ilgili k o r u y u c u İyelerin varlığı inancı yamsıra. eski Türkler y e r i n / toprağın altını da kötülüklerin yaratıcısı, sebebi olan h » . w . r , . ^ H . * . ' b i r y e r olarak tasavvur etmiştir. Altay Türkleri yer altının d o k u z k a t o i d ^ g u n t inanır. Beltir. Soyot ve Karagas Türkleri ise. yer altım üç k a t k a b u l eder. Yeryü zü gibi. buranın da güneşi vardır. Ancak, b u cüneş, korkunr- v a l ~ n « ^ a r sa çar. İnsanlara kötülük eden iyeler, b u r a d a . E r l i k H a n I d a r e s t a d T y a ş a r . 131
Eski Türkler de b i r de. Y i r ana iyesinin varlığından sözedilmektedir. B u iye. y e r i n ve toprağın s a h i b i olarak tasavvur e d i l i r . Acaba. A n a v a t a n A n a y u r t inancı ile b u n u n b i r bafiı olabilirini? 1 3 2
r i . ile y e r i n d e r i n l i g t n i ifâde~ederlerdl. O n l a r a göVt,'^"/
yer^iyderi" d i ş ! X
J ^ > t a . » « ve belli yerlerde b i r hareket yapılacak, b i r İş görülecekse. destur" diye seslenilir. Böylece oranın iyesi k i m ise. o n d a n İzin istenmiş, o n u n gönlü hoş edilmiş, yanlış b i r d u r u m l a karşılanması önlenmiş o l u r d u H u s u ¬ siyle akşam karanlığından J i-»-" , " " y v / « x u ı ı u v a ı cumı. ıvarsıa. Küçükken düştüğümüz y e r i büyüklerimiz bizden sorup gider görürdü ve oraya, ya s u dö kerlerdi veya üç kere "tü destur" diyerek tükürürlerdi. Hususiyle b u gece düş üğümüz yerler için yapılırdı. Böylece, ora iyesi t a r a f i n d a n d a h a büyük b i r kö?a5pJmıaktan korunmuş olduğumuza inanırlardı. K i m i z a m a n d a geçirdiğimiz kaza büyükse, kazanın geçtiği yere. y a tuz. y a şeker, y a da b i r kaç kuruş atılırdı Böylece geçirilen kazanın belâsını aldıklarına inanırlardı B u da b i r cins saçı ile. kazanın geçtiği y e r i n iyesini m e m n u n etmeye, belâsından k o r u n m a y a karşı alınan b i r tedbir i d i . Saç. niyetiyle yerlere atılan b u tür kuruşla rı kimse almaz, evine götürmez ve onlara dokunmazdı.
t M\T
Yer İle ilgili yaşayan inançlardan b i r i de 'Verin kulağı var" şeklinde ifade edilir. Söylenmemesi, konuşulmaması istenen şeylerin, k i m s e olmasa bile, k o nuşulduğunda y e r i n kulağı vasıtasıyla e t r a f t a n duyulabileceğine d a i r inanç. K a r s . E r z u r u m ve V a n çevrelerinde yaşamaktadır. Türk hayatında y e r i d i n l e m e k suretiyle, u z a k l a r d a n hareket eden o r d u l a n veya gelenleri yolçj adı verilen kişilerin tespit ettiğini, kamların h e r türlü cardı ve cansız varlıkla haber aldığı nı bilmekteyiz. Başlangıçtan b e r i y e r i n b i r haber taşıyıcısı olduğu inancı Türk ler arasında varlığım sürdürmektedir . B u inanç, ölenlerle ilgili konuşmalar yapddığı z a m a n , "toprağı haber götürmesin ama.." şeklinde söze başlanır. B u inanç d a yörede sıkça görülür. Yine, Kars ve İğdır çevresinde k a y b o l a n şeyleri toprağın saklayabileceği inancı d a tesbit edilmiştir. B u İnanç, Kars'ta, "yer y a rddı içine g i r d i " ; İğdır'da ise, "yer apardı" şeklinde o r t a y a ç.kar. 133
4. S u İyesi: E s k i Türk inançlarında y i r gibi, s u d a b i r ıduk / m u k a d des i d i . A n c a k , b u kavramın içine, "çağnam, çağnam a k a n " ve "akıntılı" o l a n bütün s u l a r , ırmaklar, dereler ve pınarlar d a h d İdi. Köktürk çağı kitabelerinde ' y i r - s u b " s a h i p s i z kalmasın diye, Türk T e n g r i s I kağan gönderdi d e n i r k e n , kastedilen, ıduk Türk y u r d u ve bütün ıduk s u l a n d ı r . S u onların hayat kay nağı ve yaşama gücüdür. Hayvancılıkla uğraşan b i r t o p l u l u k için b u s o n dere ce t a b i i d i r . Onların olmadığı ve korurunauîği yerde açlık ve kiüîk olması m u k a d d e r d i r . Kıpçak ve K i m e k Türkleri, İrtl» ırmağının çenetten çıktığına i n a nır . 134
135
Türkler, h e r s u y u n b i r iyesi olduğuna i n a n ı r d ı . E s k i Türkler'de. ço c u k s u z kadınlar, kurumuş ırmaklara süci / şarap s a l m a k suretiyle, o ırmak ların iyelerini m e m n u n etmeye çalışır, onların yardınıryie çocuk s a h i b i olacak larına inanırlardı . S u y u n hayat bahşedlcl. yaratıcı b i r m u k a d d e s g i b i telak k i e d i l m e s i inancı, günümüzde "zemzem s u y u " de d e v a m e t m e k t e d i r . A y n c a e s k i hayatımızı a n l a t a n destanlarda görülen, s u d a n çıkan a t l a r inancı da. b u gün Doğu A n a d o l u efsanelerinde y a ş a m a k t a d ı r . 136
137
138
Günümüz Y a k u t Türklerinin de, h e r ırmağın, gölün, pınann ayrı b i r iyesi olduğuna inandıktan b i l i n m e k t e d i r . Karagas Türkleri s u iyesine, s u g e z i 133 A.lnan, a.g.e.. sh. 30 3 i 134 B.Ögel o.g.e., sh. 306 135 Su iyesine Türklerin ylr-suv igest (yer ve su sahibij. "su ıssı" adlarını vemwkteydt. B.Estn'in anlattığına göre. Z. V. Togan âk evlendiğinde Etil kıyısında gerdek kumıuş ne eşi "su Igesine' deyip ipek mendilini ırmağa salmıştı (Bk. E.Estn. a.g.e., sh. 381
128 B.Ögel a.g.e„ sh. 307-308 129 S.Buluç, a.g.m., a.g.y„ sh. 2-06 130 B.Ögel a.g.e., sh. 337-338; S.Buluç. a.g.m.. .g.y., sh. 2, 71-72 131 B.Ögel a.g.e., sh. 334 a
132 Ber^ataşyazUlarmdageçenylrçttabH belki bu tipe bir işaret kabul edilebilir.
136 Bu inanca Dede Korkut Boylarında rasûamaktayız. Analar. çoüıJc sahibi olmak İçin ku ru ırmaklara süet salar. 137 H.Başbuğ, Aşiretlerimizde At Kültürü. İstanbul. 1986 IBurada sudan çıkan allar hakkında geniş bügi ve bibliyografya mevcuttur.) 138 D.W. Eberhard, o.g.e., sh. 68; S.Buluç, a.g.m., a.g.y.. sh. 130
43
adını verirler. B o l balık a v l a m a k isteyen b i r balıkçı, balığa çıkmadan önce b i r kayın ağacına o n u n adına r e n k l i b i r kumaş parçalan bağlamak suretiyle k e n d i s i n i m e m n u n etmeye çalışır. B u kumaş parçalarına c o l o m a adı v e r i l i r . Ayrıca, kayın ağacının yanında yakılan ateşin üstüne de çay ve süt dökmek yo l u y l a ümitler pekiştirilmeye, bereketli b i r av olmasına uğraşılır. B u av öncesi ayinde de, ağaç, s u ve ateşin b i r araya geldiğini görmekteyiz . . Bunların b i r kısmı b i r a z değişmiş o l m a k l a beraber, günümüz A n a d o l u ' s u n d a saçı o l a r a k yaşamaktadır. T e k m a n ' d a k i Üryan Baba. Karayazı'daki H o r a s a n Baba. Hora san'daki H u r i Baba, Hasankale'dekt Baldızı g i b i birçok yatıra bölgede ziyaret çiler çeşitli dilekleri İle çapıt bağlarlar. 1 3 9
140
A n a d o l u Türkleri arasında s u y u n temiz tutulması inancı .,,r
2 £ S £ E « -
141
Bingöl ve T u n c e l i çevrelerinde de, gelin eve g e t i r i l i r k e n m u t l a k a ırmak veya dere üstüne k u r u l u köprüden geçirilir. Dere veya ırmak kurumuş olsa da, b u hareket yerine getirilir. Böylece, eve gelen g e l i n i n , kötülüklerden k o r u nacağına ve eve bereket getireceğine inandır. A y n c a , Diyarbakır ve U r l a çevre sinde k u r u y a n veya k u r u m a y a yüz t u t a n s u kuyularına ve ırmaklara k u r b a n k a m akıtılır. Böylece, onların kurumaması temine çalışılır. B u p r a t i k l e r i n izle rine Dede K o r k u t boylarında d a rastlanmıştır . B i r n e v i saçı olan süelnin ye r i n i b u r a d a k u r b a n k a m almıştır. S u iyesine s u n u l a n b u saçı de o n u n rızasını kazanıp, k u r u y a n d e r e n i n veya k u y u n u n canlanması istendiği anlaşılıyor.
geçtiği
çalı
ve işenmemesi, b u tür kirletmeler ^ d - g u ı d a
nacağı hıancı v e cezalandırılma k o r k u s u . T ü r k inançlarının y a ş a y a n s o nb i ç S ^ ş t ı r d ı g ı m ı z
Doğu Anadolu
yöresinde s u de dgdi b u türden
l a r a v e s u d e ilgili m u h t e l i f p r a t i k l e r e sıkça
İnanç
rastlanmaktadır.
A â n v e K a r s ' t a . İ l k b a h a r d a , y ı k a n m a k için a k a r s u y a i l k d e f a
girilirken,
» a g ı r l ı g ™ k T l i S m . kelliğim, keçelliglm b u s u y a " d i y e söylenirse v e b u u ç k e , t e S a r l ı r s a T y ü ı n Kars'ta
Y a k u t Türkleri, i l k b a h a r d a balık avına çıkmadan önce, doğurmamış b i r ineği U İççlte adlı s u iyesine k u r b a n ederler, içki ve balık sunarlar. S u iye s i n i n b i r diğeri ise. U k u l a Toyon'dur. U k u l a T o y on, suların k i r l e t i l m e s i n e kı zar. S u l a r temiz t u t u l m a z , kirleülirse k a y n a k l a n k u r u t u r , o İnsanları s u s u z bı rakır .
^ ™ ™ A ;
HavTkarardıktan s o n r a evin dışına s u dökülmemesi, s u y u n akıp
sağlık v e hızır içinde geçeceğine
y e d i a y n ç e ş m e d e n s u toplayıp s a b a h
,1e b a n v o v a n a n g e n ç k ı z ı n k ı s m e t i n i n a ç d a c a ğ ı n a Mardin'de
ezanından sonra, b u s u
inandır.
n i s a n ayının i l ky a ğ m u r u toplanıp b i r k a b a k o n u r . B us u .
miSnrlere
eve gelen
inandır.
i k r a m e d d l r . B u s u d a n İçenin hiçbir z a m a n y ı l a n tarafın¬
d a n ısınlmayacağına
inandır.
E l â z ı ğ ' d a , d o l u y a g m a s , k e s i l s i n , d i y e a i l e n i n dk k ı z tanesi y e d i l e r veya bıçakla leceğine
kestirirler.
^ £ ™ * * *
' "
inanılır.
ElâzıS'da v a p d a n b i r b ü y ü n ü n b o z u l m a s ı i ç i n . H a r p u t ' t a . e s k i h a n e y e d i r Ser
0
Her iki halde de dolu yağmasının kes.-
taİ
Büyülü
Tabakhane
suyundan oluşan Ü
Ç
Tabak
a y n s u birilunUsine
oaldınlıpçd.anlır. Böylece b ü y ü n ü n b o z u l m u ş o l d u ğ u n a , t e s i r i n or¬
142
Buryatlar, s u iyesine U n u n e c e n adını verir ve b u n u n o suda boğulmuş İnsanın r u h u olduğuna inanırlar .
t a d a n kalktığına
„«.^„
DR1
suya
inanılır.
uı^ir
yudumluk
144
hu arada K a r s ve
kısmı saçı niyetine yere
143
Yaratdış efsanelerimizin çoğunda yeryüzü, başlangıçta sonsuz b i r s u d a n ibarettir. Dünyayı y a r a d a n t a n n Ülgen, b u s u y u seyrederken, yeryüzünü, o n u n üstüne yerleştirmiştir, diye •inanılır .
^rri.
say7olmak"üzere"diz çökülür b i r
Kars'ta suyun
fazla
140 S.Buluç, a.g.m., a.g.y., s. 3. sh 130
içilmeden
y a n s u y u n cinleri azdıracağına
İnandır.
Bitlis'te cenaze çıkan evin b ü t ü n s u l a n o g ü n dışan dökülür. B u uygu inandır.
Elâzığ'ın gülmez t e p e s i n d e sanlık pınarının s u y u n u n S a n l ı k
na iyi geldigL
g^öSTköyündedlr.FelçU maktadır
1 4
ve romatlzmahlar y
^
a
k
,45 E.Yavuz. Tarih Boyunca
Türk Kavimleri.
ş fa yapar.
sure.ty.e.
* . K a r s ' t a b ü y ü y a p d d ı g ı n a i n a n a n kişi d e n i z y o l c u l u ğ u
ve İncelemeler.., s' 398-450
50. yılında Elazığ. 1973 Yıllığı. Elazığ, 1973
hastalığı
i n a n ı l ı r . Y e l p ı n a n o l a r a k b d l n e n b i r d i ğ e r s u d a . E l â z ı ğ . . . lir-
142 M. Ergin. Dede Kotkut Kitabı, İstanbul, 1986. 143 A.tnan, Makaleler
adeta bir .kı
serpilir.
141 Kuru derelere süci salmak hakkında 130"da söz edildi
144 Cumhuriyetin
önce
kaynaması uğursuzluğa delalet eder. F a z l a k a y n a
lamanın ölü evinin hayınna olacağına
139 Yörede bu tür ziyaretlerin sayısı bir hayli çoktur. Çeşitli yayınlarda, il ve Üçe bazında ha zırlanan monografyalarda ve Inançkvia ilgili yazılmış makalelerde bu konuda zengin malzeme mevcuttur. Zeki Başar'ın daha önce adı geçen eserinde bir kısmına temas edil miştir.
A g n ' d a s u a y a k t a içilmez
el başa konulur,
Ankara. 1968. sh, 417
F.ı
zurum'da, Kars'ta, Muş'ta, Ağrı'da Bitlis'te n u s k a ile büyü yapılmasında ve bü yü bozulmasında nuskanın s u y u Üe yıkanılır ve n u s k a o k u n u r s u y a atılır. Kars'da ve Muş'da rüyada s u , a k a r s u ve deniz görülmesi başarıya, berekete! İşlerin iyi gideceğine delalet eder. Malatya'da doğuran kadının son u s u y a atılırsa, çocuğunun kısmetini, bulunduğu yerden uzaklarda arayacağına ve h u y u n u n s u gibi temiz olacağına İnanılır. S u İle ilgili, Kars'ta ve Arpaçay'daki bir pratiğe göre, birbirini seven kız ire delikanlı, aynı anda ırmağa taş atarlarsa evleneceklerine veya dileklerinin îerçekleşeceğine inanırlar. Sarıkamış'ta r a s t l a n a n bir pratikte, geceleri s u çaplarının açık tutulmasıdır. İnanca göre. cinler geceleri rastladıkları h e r s u " s ' f j ™ » " " » " ! ! ? . ouyuıı Kirlenmemesi için Kapların ağızlarını b u yörede taparlar.
öyesl / orman iyesi, Y a k u t Türkleri, b a İççite der. Buryat ve Karagas Türkleri arasında d a orman iyesi inancı mevcuttur. Sibirya Türkleri b u İyeyi aksakallı koca bir ihtiyar şeklinde tasavvur e d e r . 1 4 9
Y a k u t Türkleri, güz avına çıkmadan önce. o r m a n iyesine sundukları yağı ve eti ateşe atarlar. O n u , çeşitli hediyelerle m e m n u n etmeye çalışırlar. Böyle yaparlarsa, avlarının bereketli geçeceğine inanırlar. B u yüzden, ağaçla ra renkli çaputlar, bezler ve kıymetli kürkleri bağlayıp, ilk avın şeklini de ağaç gövdelerine çizerlerdi. Avcdann. koruyucu, diye inandan orman İyesine Y a k u t Türkleri, B o y a n a y adını vermişlerdir. B u iye. o r m a n d a avcılıkla yaşayan ve orada ölen dokuz erkek ve iki kız kardeşin ruhlarından oluşmuş b i r İye diye İnandır . 150
i *...^ı~ a . . m , - . . - . ıln Hoftl. i n o n r h r nnnvıırlİsın Annrinlıı'vn ıuıtv ııay<ım«j<* cıguv* w » » " « » ' ..— .^.., — * j
-T-.-„ı_
u
Yörede tespit edilen s u İle ilgili birkaç örnek pratik daha s u n a r a k konu•u bağlamak istiyoruz. Meselâ Urfa yöresinde, sabah erken kapı önüne s u dö;ülürse evin rızkının artacağına inandır. E r z u r u m ve Bingöl çevresinde çocuk ürüyemiyorsa başına s u dökülür ve sıkça yıkanır. İnanca göre, çocuğun yüüyemeyişi, ananın zamanında b u işi yapmadığına bağlanır. K a r s ve çevreslne rüya, akan s u y a anlatılır. İnanca göre, s u sıkıntılan alıp götürürmüş. T u n eli'de de. s u kutsanır ve aziz telakki edilir. Munzur çayı, Hercik s u y u n a kadar evrede yaşayanlar tarafından kutsal sayılır. S u y u n çıktığı göze başında h a l k >planıp kurban keser. B u yörede, Zel dağının altından geçen K u t u deresi de lukaddes ırmaklar arasında saydıri46. Bütün b u örnekler, bize, s u de ilgili RRİantfır'tnU TYirlr tnnnn ..o nn.(ll.l»^.ı t.ı. . . . . . _ —, - o - T - ™ . . „ y n u A i u m m vcşuu uıyımıerae, günümüzde de alkımız arasında yaşadığım göstermektedir. V
5. Ağaç / O r m a n / B i t k i İyesi: E s k i Türk hayatında ağaç ve orman s a n hayatı üzerinde tesiri olan mukaddes varlıklardır . Ordan, yani onlaı iyelerini m e m n u n ettikçe saadetin artacağına, bolluk ve bereket olacağına huzurlu yaşayacaklarına inanırlardı. Türkler'in b u inancı Köktürk çağı k l belerine kazınmıştır. B u kitabelerde, Türkler'in, Ötüken yış'dan uzaklaşalan halinde başlarına türlü belâların geldiğine ve geleceğine: burada yaşar-sa huzur içinde ömür süreceklerine, sıkıntıya düşmeyeceklerine işaret edlVe şöyle denir "Ötüken yir olurup arkış tirkiş ısa neng bungug y o k ötüken olursar benggü fle tuta olurtaçı sen"i48. Orman iyesinin varlığına ve gücüne m a n Türkler, bu iyeyi muhtelif adlarla çağırırlar. K a z a n Türkleri, o r m a n 147
46 A.tnan. Eski Türk Diril, Tarihi., sh 38-40 47 M.Ergtn, Orhun Abideleri..,
sh 66
48 S.Buluç, a.g.m., a.g.y., s. 13. sh ¡29
n
n
n
v
gelen atalarımız tarafından burada, her yerleşim alanına k a d a r yayılmış görü nüyor. Yayılmanın varlığım, onların günümüzde de kendderini yaşatmaların dan anlıyoruz. Meselâ Siirt'te, kayır: ağaçlarının kutsal saydıp çaput bağlandı ğı Kız E v l i y a tepesinde, ddek sahipleri b u ağaçlan sık sık ziyaret eder. Diyar bakır'da, S i n ve Sidaş (sindaş) adlı iki kardeşin türbesi çevresinde b u l u n a n ağaçlara dokunulmaz. D a l l a n n d a n kıranların öküz gibi böğürerek öleceğine inandır. K e b a n çevresinde b u l u n a n Taşkesen köyünde, tek ağacın b u l u n d u ğu b i r tepe vardır. Köylüler, b u ağaca m u k a d d e s gözüyle bakar. Siirt. Elazığ. Tunceli ve Adıyaman dlerinde. şuraya buraya serpilmiş, tek tük görülen ardıç ve meşe ağaçlan kutsanır, onlara dokunulması kınanır. Hoş karşdanmaz. Sibirya Türkleri arasında, arzın t a m ortasından göğe doğru u z a n a n u l u K i * - n n - n n ırırrtll*
M i l lılft
O O m
nguy » t ı ı \ * u , " u < u v*-"** "t,""--» - "O" " o e» J ~ nır. Türk inancında, dünyanın merkezi Ötüken yış olduğuna göre. atalarımı zın tasavvurunda da b u ağaç orada i d i . Ulu ağaçların (çam. ardıç, kayın gi bi) b u ağaca nisbetle ıduk sayılıp hürmet görmesi, aynı z a m a n d a T e n g r i y c gösterilen hürmetin de bir işareti saydsa gerek. U l u ağaçlara karşı Anadolu'da duyulan hürmet, örneklerde görüleceği üzere, devam etmektedir. S i v a s yöre sinde de, dağ tepelerinde olan ulu ağaçlar, diğer örneklerde olduğu gibi ziyaret eddip çaput bağlanmaktadır Malatya'nın Onan köyünde. Onar Dede ve Sakız Dede türbelerinde k u ru koca bir ağaç vardır. B u ağacın gövdesinden k u m yonga çıkarılıp kaynatılır ve h a s t a hayvanlara içirilirse şifa bulurlarmış. uıx
1 5 1
149 A.tnan. Makaleler
ve İncelemeler... sh 38 40
¡50 A.Estn. a.g.e., sh 18: B.Ögel Türk Mitolojisi. İstanbul 1971. CM sh. 148 150 151 N.Taner. 'Agn Folkloru Halk Inojvnalannda cin ve Cin Tutma: Türk Folkloru. 1985; s. 43. sh ¡3-15
47
Çuvaş Türkleri arasında da, ormanda yaşayan Obıda adlı b i r i y e n i n y a şadığına inanılır. U z u n saçlı ve İri m e m e l i ve çıplak dolaşan b i r iye (ruh) olarak tasavvur e d i l i r . A y a k l a n arkaya çevrili imiş. H a y v a n l a n ters b i n i p yürütürmüş. O r m a n a giren insanlara yollarını şaşırt irmiş, o n l a n yere yıkıncaya k a d a r gıdıklayıp o y n a t ı r m ı ş . 1 5 2
153
A ğ n ve çevresinde meralarda, kırlarda. Şureli adlı koca m e m e l i b i r iye n i n yaşadığına inanılır. B u iye yörenin s a h i b i tarafından m e m n u n edilmezse, çok kızar ve ölkelenirmiş. Böyle d u r u m l a r d a insanların nefes almaşım önleye rek o n l a n boğarmış ve a t l a n ters b i n i p koşturmak suretiyle t a k a t t e n düşürürmüş. B u i y e n i n saldınsına uğrayan kişi veya canlı, k e n d i n i , a n c a k s u y a a t maksuretryle kurtulabilirmiş. Çünkü b u iye, sadece s u d a n k o r k a r m ı ş . Kö tülük amacıyla yapılan büyülerin sadece s u vasıtasryle çözüleceği İnancına yörede rastlanmaktadır. Yöredeki özellikle K a r s ' t a k i tespitlerimize göre, kişi, hasımların yaptığı büyüden k u r t u l m a k İçin, y a s u d a n geçmeli, y a denizde se y a h a t etmelidir. 154
Ç. EV, OCAK, OD / ATEŞ, AĞIL İYELERİ: M
V » ¥<»»< •
Türkler arasında, içinde yaşadıklan, yatıp kalktıklan "kryiz üy'ün / ça dırın d a b i r iyesi olduğuna İnanıldığı tespit edilmiştir. B u i y e n i n , orada yaşay a n l a n , dış tehlikelere karşı koruduğuna inanılır . Volga Türkleri bu.iyeye. O y öyesl adım verir. Tesir gücü, evin veya çadırın h u d u t l a n d a h i l i n d e d i r . Y a k u t Türkleri, çadır iyesi için k u r b a n keserek o n u m e m n u n etmeye çalışırlarmış. Kurbanın kanım, çadır direklerine sürmek suretiyle. İyeyi b u n d a n haber dar ederlermiş . At d o l u ' n u n m u h t e l i f yerlerinde de, b u n a benzer p r a t i k l e r göze çarpar. Adına dışarda k u r b a n kesilen çocuk veya hastanın alnına k u r b a n k a m sürülür, k o k u s u eve s i n s i n diye k u r b a n eti getirilir. Diyarbakır ve Sarıka mış çevresinde tas içindeki s u ile fala bakılır ve b u s u evin m u h t e l i f yerlerine saçı şeklinde serpilir. Amaç, yine ev iyesini m e m n u n etmek ve yardımını sağla maktır. Rize çevresinde ev iyesi, b i r karayılan şeklinde tasavvur edilir. E v i n te m e l i n d e yaşar. Başka yüanlann ev g i r m e s i n i önlediğine İnanılır.
İnanca göre, b u yılan, evin zemininde b i r yerde yaşarmış ve ev halkına d o k u n mazmış. E v halkı, o n u n evde olduğunu b i l i r ve o n a i y i davranırmış. B u iye. evin h e r ferdine g ö r ü n m e z m i ş . 157
Diyarbakır'da bağ ye bahçeleri koruduğuna inanılan b i r yılan nevi var dır. H e r a i l e n i n bağım k o r u y a n yılan ise. farklıdır. B u yılan k i m s e y e d o k u n maz. H a l k o n u rahatsız e t m e y i doğru b u l m a z , o n a i y i davranır. B u yılana İyi davranmanın bağdaki mahsulün ve bağ s a h i b i n i n hayınna olacağına İnanı lır. Topkapı Sarayında b u l u n a n b i r Oğuz-nâme parçasına göre. 'Yer Evre n i Yılan"dır. A l t a y Efsanelerine göre, 'Yer altının hakanı" y e d i k a t y e r i n allında yaşayan Çılan - M o n g u z " İdi. A l t a y Türkçesinde çılan, yılan d e m e k t i r . 1 5 8
Tunceli'de, eski inançlarımıza bağlı o l a r a k ev iyesi ile İlgili inançlar y a şamaktadır. Eşikte o t u r m a k , eşiğe b a s m a k ryi karşılanmaz, uğursuzluk geti receğine inanılır. Çünkü eşik, evin içine giriş i z n i veren ve aynı z a m a n d a giriş sırasında gelene b i r eve g i r m e k t e olduğunu hatırlatan i l k duraktır. E v İyesi eşikte olabilir. O n u i n c i t m e d e n İçeri g i r m e k gerekir. A k s i halde o n u n hışmına uğranır. Eve gelin girerken, o n u n eşiğe basmamasına çok d i k k a t edilir. T u n c e li'de g e l i n , oğlan evine g i r e r k e n eşikten atlatılır ve öyle içeri alınır. B u inanç, Kazak ve Kırgız Türkleri arasında yaşamaktadır. O n l a r d a . g e l i n i eşiğe b a s m a d a n içeri a l m a k İçin, o n u b i r keçe / k i l i m üstüne o t u r t u p çadıra s o k a r lar . 1 5 9
154
1 5 5
156
E v i y e s i n i n yılan şeklinde olduğu İnancına K a r s i l i n d e de rastladık. S. Buluç. a.g.m., a.g.y., S.3, sh 129 LAltınnıakas. a.g.m. S.Buluç. a.gm. a.g.y., s. 3, sh 127. Türklerde çadır küllü için Bk. IMa Johansen Türklerde Çatır Kültü: Alacık Türk Dün yası Araştırmaları Dergisi, Ekim 1979, s.3, sh 29-44: 'Güney Anadolu'nun Göçebe Çaduian' Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Aralık, 1979. s. 3. sh 46-55 J56 AAnan, Eski Türk Dini Tarihi... Sh 41-46. 152 153 154 155
48
1
E r l i k oğullarından; K a n ı ş K e r e y , K a a n , Padls P i y ve P a y M o t t l r kapı bekçUlfi v a n a r l a r o n l a r a say*" göstermek ve gazaplarından k o r u n m a k gerekirieo ° ' Muş çevresinde gelin kapıdan içeri gireceği z a m a n k a y n a n a İçi s u d o l u b i r küpü yere a t a r a k kırar, s u yere dökülür. S u aydınlığı t e m s i l eder. Gürültü ise, g e l i n i n korkuluğunu kaldırır. S u y u n yere dökülmesi ile evlilerin hayatının saadet içinde geçeceğine inanılır. G e l i n kapıdan sağ ayağım a t a r k e n k u r b a n kesilir. B u hareket, g e l i n i n başına b i r kötülük gelmesini önlemek, eve uğur ge t i r m e s i n i sağlamak için yapılır. B u h a r e k e t l e r i n arkasında d a ev i y e s i n i m e m n u n etme f i k r i n i n ve inancının yattığı açıktır. Gaziantep çevresinde de. g e l i n i n eve g i r e r k e n eşiğe basması i y i sayıl maz. Geline eşik atlatılır. Eğer gelin eşiğe b a s - -ak içeri girerse, c i n l e r i n hücu m u n a uğrarmış ve b u d a g e l i n i n bağlanmasına sebep olurmuş. 157 E-Esln, a.g.e„ sh 36. 158 B.Ogel. Türk Mitoloji,
C.II. İstanbul. 1971. sh 336-337.
159 A.lnan. a.g.e., sh 73 160 A.lnan... Şamanizm.., sh 40.
49
Elazığ'da, y e n i yapılan evin temeline k u r b a n k a m , e s k i ayakkabı, t u z , boncuktaşı, n a l atılırmış. Tuz, ocakta aşın eksik olmaması, p a r a b o l l u k o l m a sı; n a l ve pabuç, b o n c u k İse nazara karşı k o r u n m a k İnancı İle atılırmış. E r z u r u m ' d a akşamdan sonra komşuya m a y a verilmesi uğursuzluk sa yılır. E v i n b e r e k e t i n i n kaçacağına İnanılır. Sarıkamış'ta, gece evden dışarıya çöp atılması, sofra bezi silkelenmesi n i n uğursuzluk getireceğine inanılır.
t e k r a r yeryüzüne kavuşturan ateşe, şükranlarım sunarlardı. O c a k t a k i ateşi söndürmeyerek, b u t a z i m i ömür b o y u sürdürürlerdi. Ateş. o c a k içinde küle gömülerek u y u t u l u r d u . Kül. ateşin k o r u y u c u s u , b e l k i de k o r u y u c u İyesi k a b u l e d i l i y o r d u . Külde s a k l a n a n , y e n i d e n ateş yakmağa hazır halde s a k l a n a n k o r l a r a nisbetle, ailede s o n çocuğa "kül" adının verildiği sanılmaktadır. "Kül T l g i n " ve " O d Çiğin" adlarının d a s o n çocuk o l d u k l a n İnancı ile a d o l a r a k v e r i l d i k l e r i İleri sürülmektedir . 162
Ağrı, B a y b u r t ve K a r s çevresinde, kız evinden h a b e r vermeden, gizlice b i r eşya alıp götürmek uğurla ilgili b i r inançtır. Oğlan tarafı b u eşyayı uğur ge t i r i r inancı ile kız evinden çalar. B u kızın evindeki bereketin, oğlan tarafına giz lice taşınması ile bağlı b i r İnancın izleridir.
Türkler, o d ve o c a k İyesine b i r saygı işareti o l a r a k üstüne, piş ve kötü şeyler atmaz, b u n d a n sakınırlardı. Söndürmez ve üstüne s u dökmezlerdi. B i r bereket ve hayat kaynağı olarak İnanılan ateşi Türkler o c a k t a n dışan ateş ver m e y i uğursuzluk k a b u l ederlerdi ve başka b o y d a n kişilere asla ateş vermezler di .
Nişan ve şerbet günlerinde, ayrılırken kız evinden b i r şey a k p çıkmak /erkek tarafı için/ Muş çevresinde, kız evinin b e r e k e t i n i n oğlan evine taşınma sı inancı ile bağlıdır.
Kırgız Türkleri, ateş i y e s i n i n sınırsız b i r k u d r e t e s a h i p olduğuna İnanır ve o n a saygısızlık e t m e k t e n kaçınırlardı. O n l a r , çıkan yangınların s e b e b i n i , ateş i y e s i n i n kızmış olmasına bağlarlardı.
Ağn'da komşular b i r b i r i n e ekşi h a m u r , anahtar, ateş, tuz, ipllksiz iğne gibi nesneleri ödünç vermezler. B u n u n , uğursuzluk getireceğine inanırlar. Be reket ile ilgili İnancın kalmülan, Elazığ'da "bu şekilde d e v a m etmektedir. Aynı inanca bağlı olarak, Diyarbakır'da da, akşamdan sonra, evden dışan tuz, t e n cere ve ateş çıkarılmaz, komşuya verilmez.
Kırgızlar lambanın gazının b i t m e s i n i bekler, o n u söndürmezlerdl. Ölü nün yakılması h a l i n d e temizleneceğine i n a n ı r l a r d ı .
Muş'ta gelin kapıdan girerken kapının üstünde y u m u r t a kırılır ve kapı eşiğine yağ sürülür. Böylece eve y e n i b i r bereket getirilmiş o l u r . IJria'da sabah erkenden sokak kapısı önüne b i r kova s u dökülmesinin evin rızkını artıracağına inanılır. A y n c a y o l c u n u n arkasından kova ile s u dö külüp, ayna tutulması y o l u n u n açık olacağına yorumlanır. Kars'da bazen de finden sora mezara s u dökülür. Eskiden Kars'ta k a b i r ziyaretine gidilince k a p larla mezara dökülmek İçin s u taşınırdı. Ayrıca; istek v a k t i o l m a d a n s u ikramı nın d a sevap olduğuna inanılırdı.
b.
O c a k , O d / Ateş İ y e s i :
O d , o c a k iye veya iyeleri, Türk hayatında m e v k i İşgal eder. E r g e n e k o n ' d a n çıkmak için d e m i r dağı ateş yakıp eriterek yeryüzüne çıkan Türk l e r , b u hatırayı günümüze k a d a r yaşata gelmişlerdir. E s k i z a m a n l a r d a , a y i n y a p a r a k ateş etrafında t o p l a n a n eski Türkler, d e m i r parçasını o c a k t a k i ateşte kızdırıp örs üzerinde döverlerdi. Türkler, b u h a r e k e t l e r i ile, k e n d i l e r i n i 1 6 1
161 B.fyd,
Türk Mitolojisi. Ankara, 1971, C.I, sh 59-71.
1 6 3
164
Türk ve Moğol kavimlerinde o d iyesi kutsanır Aîtay Türkleri'nin £t c z ! adını v e r d i k l e r i ateş iyesi, Y a k u t Türklerinin inancına göre. gökten i n e n o d / ateş içinde o t u r u r . B u ateş. T a n n O l g e n tarafından yeryüzüne gönderilmiş tir . 1 6 5
B i z a n s kaynaklarına göre. Türk kağanını ziyarete g e l e n elçi. h u z u r a n.lj-mn^nn ytlUUUUUİl
f*41<. l*. K n c * « # » n l i r i n t a * . n w , n . « , 4 n « UHfUlUa 1IV1 UlV^ [UIUUIVHUI gVyiiUUllf ,
. I »V. IVllUMVlUllIf-
tir. Çünkü, Türkler, ateşe b i r k o r u y u c u iye o l a r a k İtibar ederlerdi. Elçinin ver diği b i l g i l e r d e n , Türkler'ln ateşe b a k a r a k geleceği öğrenmeye çalışlıklannı. ateş ile f a l baktıklannı ö ğ r e n i y o r u z . F a l a bakılırken kağan adına yakılan ateş önünde k u r b a n l a r kesilir, çıkan alevlerin şekillerine b a k a r a k gelecek y o rumlanırdı. A r a p kaynaklarına göre b u ateşte, alevin yeşil r e n k l e olması, yağ m u r yağacağına ve yılın bereketli geçeceğine işaret edermiş. P a r l a k yanması, kuraklık olacağına, kırmızı alev çıkarması harbe, s a n alev çıkarması hastalı ğa, kağanın öleceğine, yolculuğa çıkacağına İşaret s a y d ı r m ı ş . 166
167
162 A.Temir. Türkçe Kül Tigin ve Moğolca Od Çiğin adlan Ûe Ügİİ Tartışmalar üzerine', «üferü Elçin Armağanı. Ankara. 1983; sh 293-99. "°" J63 S.Buluç, a.gm., a.g.y., sh 127. 164
lbn Fazlan, İbn Fazlan
Seyahatnamesi..,
sh 88-89.
165 AAnan. a.g.e., sh 42 166 Ş.Elçin, Türklerde aşık oyunu ve bu oyunla ÖgÛt adet ve ananeler' Türk Kültürü. 1986: s. 280, sh 497-500 ÜT. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C M. An kara, 1987, sh 95 103. 167 AAnan, a.g.e., sh 42-43
50
51
Orta Asya, Altay ve Sibirya Türkleri arasında, y e n i evlenen çiftlerin m e sut b i r bayat sürmek için ateşe yag döktükleri görülür. Altay ve y a k u t Türkleri yemekten ve içkiden, yerken veya içerken, pay verirler. Altay Türkleri ateşe k o y u n k u r b a n eder. H e r kurbanın k e m i k l e r i ve d e r i s i n i ateşte y a k a r l a r . Y a k u t Türkleri'nin inancına göre, ateş. tanrıların kurbanları k a b u l e t t i k l e r i b i r kapı dır. Altay Türkleri ateş iyesinin / r u h u n u n dişi ve otuz ayaklı b i r varlık olduğu n a inanır. Teleüt Türkleri. Ateş iyesine "ot ene" ateş a n a adını verirler. Çuvaşlar'da ateş iyesi, erkek ve dişi o l a r a k i k i tane tasavvur edilir ve inanılır. B i r i n e ateş a n a , diğerine ateş baba d e n i r .
yaklaşılırsa, gerek b u yaklaşınun; gerekse. Köktürk çağından önceleri Türk hayatında v a r olduğu anlaşılan göğe çekilip, k u t . ülük. b u y r u k a r m a İnancı farklı biçimlerde ortaya çıkan b i r benzerliği karşımıza g e t i r m e k t e d i r . T e k t a n n şuuruna e r k e n z a m a n l a r d a ulaşan Türk hayatında T e n g r i ' n i n elçisi Y a l a vaç'lar, d a h a doğrusu r e s u l v a s f m d a k l kağanlar bulunmuş o l a m a z mı? Eğer y o k ise, b u şuurun ve İdrakin e r k e n zamanlarda Türk hayatında y e r alması d a . o günkü c e m i y e t i n mantık seviyesini gösteren mükemmel b i r k r i t e r d i r . Oğuz Kağan ın ağzının ateşe benzetilmesinin b i r sebebini, ateşi bulmasına y o r a n gö rüşlere bugün de rastlanmaktadır .
E s k i Türk hayatında cesetler, ateşle yakılıp kül haline g e t i r i l i r d i . B u n d a ateşin herşeyl temizleyeceği inancı r o l oynamaktaydı. Böyle b i r hareketle, ölenlerin ruhlarının kötülüklerden kurtulacağına, kötü ruhların o n d a n u z a k laşıp kaçacağına İnanılırdı. B u inanç, Köktürk, Hazar, Kırgız, K u m a n ve T u n a B u l g a r Türkleri arasında m e v c u t o l m u ş t u r .
Ocak'ın mukaddesliği. ocağın tüttürülmesi ve ocağı k o r u m a görevinin küçük kardeşe verilmesi Türk hayatında önemli r o l oynar. Benggü T a ş yazıtla rında, t e h l i k e a m n d a , e b i n korunması görevi K u l T i g l n e v e r i l m i ş t i r . D e m e k k i , ocak küçük çocuğa bırakılan e n m u k a d d e s a t a mirası sayılmaktadır. O n u k o r u m a k , sürdürmek küçük çocuğa a i t t i r . Savaşta B i l g e K a ğ a n a ölüm değseydi. e b i k o r u y a n K ü l T i g i n . ocağın tütmesini de sağlayacaktı.
1 6 8
169
Türkler, ateşi kötülüklerden k o r u y u c u , temizleyici g i b i gördükleri için. ona karşı saygısızlık gösterenleri cezalandırmışlardır . Bıçağı ateşe k o y m a k , sönmüş o d u n a abdesl çözmek, ateşin yanında o d u n b e k l e t m e k yasaktı. B u suçlan işleyenlerin cezası ağır cezaları vardı. Yasağı b i l e r e k veya b i l m e y e r e k 170
I t l l a l Af4*»1"llm-
IrİT-l. ir*> O l ir» . C İ o m t c /-ı1Hı»lrİ0T1
-- •
~ — t
«—V
*'3"*'"**V
İf>tr»
( o m l o t a n m a l a r l
«anlrtrrll
* '"y*-** ıVilutuViliHİVlVll gv^ı^ıuiuiı
VJ1V.V"
k l durumlarına dönmeleri için, böyle i n s a n l a n n çadırlan, çocuklan ve bütün eşyaları i k i ateş arasından geçirilirdi . B e l t i r Türkleri, ölen kişinin m e z a n başına t o p l a m p sağ yanına büyük b i r ateş yakarlardı. Getirdikleri yemeklerden ve içkiden b i r e r m i k t a r b u ateşin 171
i i « w b ı .
n~ln~At 1 72 O . . X l n t « « * . U . . . « t t » , . 1 _1 » 1,n . , , ^ ^ ı ı v ı iv . . . . , . w u UU.11Uİ l u ı ı u V X Y l „ I i , i ç j g m U H t l yyjı g U S l C l 1 1 1 C Ö 1 , B
y o l u n u aydınlatması için ateşe attıktan saçılardı.
Türkler'de, kağanlık sülale k u r u c u s u i l k atanın, ateşi bulduğuna i n a n ı l ı r . Mutasavvıflar arasında d a b u n a benzer b i r k a n a a t , y i n e Türklerin i l k atalarından olduğu b i l i n e n Oğuz Kağan ile ilgilidir. B u görüşe göre. i l k ateşi y a k a n ve i l k yemeği pişiren H z . İbrahim Peygamber, esasen Oğuz Kağan'ın k e n d i s i d i r . T a n n , h e r kavme elçi gönderdi buyruğu çerçevesinde meseleye 173
1 7 4
168 A.lnan, a.g.e., sh 44 46 169 Türkler, ölüler için gece ates yakarlardı. Bunu, ruhlar göğe yükselirken yallarını bulsun lar, diye yaparlardı. EEsln, bu konuda mum yakıldığından söz eder. Bk, E.Esln, a.e.g., sh.20. J70 Ibn Fazlan, a.g.e., sh. 117127 171 S.Buluç. a.gm., a.g.y., s. 3, sh. 127.
175
176
Araştırma yaptığımız yörede, ocağa, o d a / ateşe bağlı p e k çok p r a t i k vardır. B u n l a r , çoğunlukla y a y u k a n d a z i k r e t t i k l e r i m i z i n yaşayan benzerleri, y a h u t değişerek devam eden şekilleridir. Biz. b u r a d a , bazılarım örnek o l a r a k v e r m e k istiyoruz. Meselâ, T u n c e l i çevresinde ocağa karşı a n d içilir, k u r b a n k e s i l i r ve n e z i r edilir. Diyarbakır'da ateş. ocağa s u dökülerek söndürülmez. E r z i n c a n ' d a k i b i r p r a t i k t e m i z l i k ve k o r u y u c u l u k l a ilgilidir. Göz değmesine uğradığına inanı l a n kişi için ateşe t u z atılır. Yedi kez t e k r a r l a n a n b u olayda gözü o kişiye d o k u i — „ , 1 1 , . « < . „ . , . ı . . - . « > r ! < n > . i c l n r l p t ı i m kAtft ettr\ex kareınır. H a n t a l ı n
a u u u .
.-^.j « . .
V- j
0
E r z u r u m ve Şenkaya çevresinde, ocağın üzerinde d u r a n saçayağının ayaklarından y u k a n kıvücrmlar yükselirse, ertesi gün havanın güzel olacağına inanılır. A y n c a , b u r a l a r d a , ocağın üzerinde saçayağı boş bekletilmez. Çünkü, boş kalırsa, ocağın ölü s u y u k a y n a t m a k için beklediğini söylerler. B i r başka inanç d a i l k gelen gelinle İlgilidir. Eve i l k defa ayak basan gelin, o a n ocağa doğ r u b a k a r s a kaynanası ölürmüş. K a r s ve Sarıkamış çevresinde, ocak üstünde k a y n a y a n sütü gelinler t a -
172 Ibn Fazlan, a.g.e.. sh. 127. 173 S.Dtvilçtoğlu, a.g.e.. sh 72
175
174 S.U.Çavusoğlu, Tasavvuf
176 M.Ergln. Orhun Abideleri.,
52
-—
Hakkari'de evin h e r h a n g i b i r tarafına kül dökmek İyi karşılanmaz: o eve uğursuzluk geleceğine ve felâkete uğrayacağına inanılır. Gaziantep'te, aleşe atılan kağıt ve paçavralar ile bazı h a s t a l a r a tütsü yapıldığı söylenmekledir. B u r a d a d a ateşin b i r temizleyici, kötülüklerden k o r u y u c u olduğu İnancı varlı ğını sürdürmektedir.
Notları. İzmit, 1988; sh 1150 (Teksiniir).
B.Ögel a.g.e.. sh 51 sh 75.
53
şınp ateşe dökünce, kaynanaları, o n l a r a üzülmemelerini söyler. Çünkü, dö külen kısmın " m e l e k l e r i n " hakkı olduğuna inanılır. B u r a d a o c a k ve o d İyesi n i n , melek İle değiştiğini görmekteyiz. A n c a k , İnanç devam etmektedir. Ocak t a y e m e k pişirmeden önce. ateşe saçı o l a r a k t u z ve şeker atılması gerektiği inancı, K a r s ve çevresinde yaşamaktadır.
i k i n c i kez b i r çoğalmanın işaretidir. Ergenekon efsanesinde olduğu g i b i . Türk ler b i r savaşta y o k edilmek i s t e n i r k e n , b i r dişi k u r d u n kurtardığı b i r Türk gen e l ile birleşmesinden çoğalmışlardır. B u üreme ve dişi k u r t m o t i f i , t a b i a l i y l e semboliktir. B u r a d a k i dişi k u r t . B o z k u r t d o n u n a / kdığına girmiş ve düşman l a r d a n böylece k e n d i n i ve y a r a k Türk g e n c i n i korumuş b i r Türk kızı. kadın kam olabdir . 1 8 0
c.
Ağıl / Ahır İ y e s i :
E s k i Türk hayalında hayvancılık, k o y u n ve at besleme önemli b i r y e r tutardı. Çobanların ve sürülerin koruyucuları olduğuna inandırdı. K o r u y u c u İyeler. İnancı, Türkler arasında günümüze k a d a r ulaşmıştır. Türkler'in yaşa dığı hemen her yerde b u İnancın izlerine r a s t l a m a k mümkündür. Volga Türk leri arasında b u iyeye, Abzar öyesi adı verilir. B u iye, ağdın k o r u y u c u s u d u r . Her ağılın b i r k o r u y u c u s u vardır. E v i n s a h i p l e r i veya ağılın s a h i p l e r i , o n u m e m n u n etmezlerse hayvan sürülerinin başına h e r türlü felaket gelebilir, diye inanılır. A n a d o l u yöresine ve araştırma sahamızda da b u n a benzer inanç p r a tiklere rastlanmıştır. B u İyelere, benzer k u r b a n kesddiği, süt saçı edddiği tes p i t edilmiştir. Anadolu'da b u iye m e m n u n edilmezse, ahırda b u l u n a n h a y v a n ları rahatsız edeceğine, zarar vereceğine i n a n d ı r 177
Rize çevresinde ahır iyesinin b i r taçlı karayılan olduğuna inanılır ve b i r tas içinde o n u n İçin ahır duvarına süt biralıdır. Böylece, o n u n , ne k e n d i s i n i n ve ne de başka y d a n l a n n h a y v a n l a n rahatsız etmiyeceğine inanılır. Çünkü, m e m n u n k a l a n y d a n , yabancı y d a n l a n n ahıra girmesine m a n i olurmuş. Y a k u t Türkleri, ağd İyesini m e m n u n e t m e k için k u r b a n keserlermlş. O n u m e m n u n etmek için k u r b a n kesddiğinl b d d i r m e k amacıyla, kesilen hay vanın p o s t u , ağılın / ahınn İçine gömülürmüş. Kars'ta özel hallerde kesüen kurbanın p o s t u , ahınn kapışma içten gerilerek ç i v d e n l r . 178
E n eski Türk yazdı v e s l k a l a n olan Köktürk çağı Bengü Taş y a z d a n n d a . kişioğlunun yaradılışı de ilgili kayıtlar m e v c u t t u r . B u r a d a , kastedilen kişioğlu, insandır. Çünkü, ifade şöyledir: "Üze kök t e n g r i asra yağız y i r k d m d u k d a i k i n a r a kişi oglı kılınmış. Kişi oğlunda üze eçüm a p a m B u n u n Kağan İstemi Kağan olurmış" (Kül T i g i n , Doğu cephesi). B u İfade de. yer ve gök kılındıktan s o n r a k i şioğlu yaradddığı . inancı açıkça vurgulanmaktadır. Türk de. kişioğlu Teng ri tarafından yaradddıgında yaraddmışür. Türk'e göre b u t a n n yukardadır ve Türk'ü k o r u y u c u d u r . B u yüzden b i r sıfatı d a Türk Tengrisi'dir. Çünkü, o Türk m i l l e t i y o k olmasın, m d l e t o l s u n diye: ıduk 'yü- - s u b " , Ötüken yış. Kögmen sa hipsiz karmasın diye o n l a r a kağan göndermiştir. Kağanlara, halkı n a s d yönet meleri gerektiği k o n u s u n d a göğe çekip b u y r u k , k u t . ülük, küç ve b i l i k verip ge r i göndermiş ve o n l a n korumuştur. A n c a k , k o r u y a n T e n g r i . a z a n m i l l e t i ve b e y l e r i de gerektiğinde c e z a l a n d ı r m ı ş t ı r . Beceriksiz kağanlardan verdiği kuü geri alırustu 181
182
Kişioğlunun yaraddışı de dgdl yaraddış efsanelerinin taşıdığı İnançlar b i r y a n a , insanın T a n n tarafından yaradddığı, gücün ve t a l i h i n o n u n tarafın d a n verildiği inancı, lslâmiyetle u y u m İçinde görünmektedir . H a t l a . Küç ve K u t de Ülüş çerçevesinde beliren Türk kader kavramı d a islâm! kader inancı Ue b i r a n l a m d a buluşmaktadır. 183
Tablattyle. gerek Çin kaynaklarında ve gerekse Türk m i t o l o j i s i n d e y e r a l a n k u r t t a n türeme h a n g i a n l a m a girebilir veya gelebdlr. diye m u h a k e m e yü rüttüğümüzde. yaşayan kamlık hayatına bakmamız gerektiğini g ö r d ü k ' ' . Kamlar, kötü r u h y a d a k a r a iyeler de mücadele ederken çeşitli h a y v a n donları n a girdiğini, o n l a r l a konuştuğunu, o n l a n k o r k u t m a y a çalıştığım söyler. H e r kam'ın b i r lekyla'sı, yardımcı a n a r u h u vardır. O n l a r vasıtasıyla d u y a r , işitir IK
D. KİŞİOĞLU. APA / ATA, ARVAK / ARBAK ( RUH ) : a. Kişioğlu : Türk inanç s i s t e m i n d e Türkler, B o z k u r t ' t a n türemiş olarak gösterilir . Çin yıllıklan Türk k a v i m l e r i n i , Türkler'! k u r t t a n türemiş diye kaydeder. B u inancın, Türk m i t o l o j i s i n d e izleri m e v c u t t u r . A n c a k , b u 179
180 E.Esin. a.g.e, sh. 44 181 M.Ergin, a.g.e., sh. 67
¡77 S.Buluç, a.g.m., a.g.y., s.3, 125-126. 178 S.Buluç. a.g.m., a.g.y., sh. 126 179 Kurttan türeyiş efsaneleri İçin bk. B.Ögel Türk Mitolojisi. Ankara, 1971. al, sh. ¡3-
54
182 M.Ergin, a.g.e., sh. 91 183 A.Y.Ocak Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkıbeleri. Ankara. 1984, sh. 11. ¡84 Dorlusz Cıchocki. "Türk Mitolojisinde Kurt • Ana SemboUne Dair" Türk Dünyası Araş tırmaları Dergisi, ¡985. s. 37. sh. 117-130.
ve görürler. B u n l a r at, öküz, kartal ve k u r t g i b i hayvanlar olabilir. A n c a k , k a m lar, h e m dişi ve h e m de kadınlardan olabiliyor. Başlangıçta, çocukların k o r u y u c u s u Umay'a nisbetle kadın k a m l a r d a b u işlerle uğraşıyor olabilir. N i t e k i m , k u r t t a n türeme, dişi k u r t t a n türeme şeklinde görülür. Dolayısryle. olayı, kadın kam'ın k u r t d o n u n a girmesi biçiminde yorumlamamız ve A n a K a m ın b u sıfat la düşmanlarını k o r k u t u p , türeyenleri koruduğu ve böylece çoğalmayı sağla dığı anlaşılmalıdır, l s l a m l devrede de, velî, eren ve evliyâ mertebesinde k a b u l edilen insanlaın d o n değiştirerek seyahat ettikleri, z a m a n ve mekanı aştıklan inancı yaşamıştır. Bugün b u inançlann b i r kısmı devam e t m e k t e d i r .
ile işin çabukblteceği sanılır. Malatya'da ^ ^ f J ^ J * " uğrarsa. İşin vaktinden önce tamamlanacağı inancı mevcuttur.
* "
W
Muş'ta eve koşarak gelen ve İçeri giren, başlanan b i r İş üstüne mlsalir
1 8 5
İnsanın c a n / tın ve etöz'den olduğu inancı, o n u n aynı zamanda b i r iye gibi b i r bedene, b i r dona girdiği inancını d a beraberinde getirmektedir. A t a r u h u i n a n a da b u n u n b i r sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, b u iye, k i m i z a m a n azıyor, yoldan çıkıyor; T e n g r i n i n gönderdiği b u y r u k l a r yerine, Erlik'e / şeytana u y u y o r ve k a r a iyelerin buyruğuna giriyor. B u d u r u m d a , o, h e r türlü kötülüğü yapabiliyor. Kişi. k i m i zaman tın'ının E r l i k tarafından b u y r u k altına alındığım farketmez: k i m i z a m a n farkeder. Göz dokunması, gözdeğmesi, uğur ve uğursuzluk g i b i inançlann kaynağında başlangıçtaki b u tür İnanç r o l oyna maktadır. B u yüzden k o r u y u c u tedbirler alınır. Göz değmesinden T a n n ' y a sığınıldığını sembolize eden m a v i b o n c u k , kamların k o r u y u c u iyelerini semboli ze eden k u r t dişi. derisi vesair kullanılır. K i m i i n s a n l a r , gözlerinin i n s a n l a r a dokunduğunun farkındadırlar. B u yüzden, beğendikleri canlı veya cansız b i r şeye baktıklan zaman, "tü, tü, tü.." diye üç kez o yöne doğru tükürür g i b i y a parlar. Hareket. İçinde varlığım bildiği kara iyeyi şaşırtmaya yönelik b i r davra nıştır. Yörede göz değmesi ile ilgili p r a t i k l e r , n a z a r değmesi şeklinde yaygın dır. Özellikle çocuklan k o r u m a k için pek çok nazarlık uygulaması yörede göz lenmiştir. Çalışmamızın doğum ile ilgili kısmında b u k o n u d a gerekli örnekler verilmiştir. B u r a d a , insanın uğurlu veya uğursuz olduğu inancıyla ilgili, yöre de gördüğümüz birkaç pratiği s u n m a k istiyoruz. Araştırma yaptığımız yörede yaygın olan b u örneklerden Kars çevresin de cereyan edenlerine bizzat tanık olmuşumdur. B u r a d a , kadınlar b i r işe baş layacaktan z a m a n üzerlerine dışadan gelenler olursa, o gün işlerinin gidişine göre, gelen kimseleri uğurlu veya uğursuz şeklinde sınarlar. Kadınlar, el örgü sü örerken, oda kapısından İçeri giren kadının ayağı uğurlu İse, işleminin veya örgünün çabuk biteceğine inanırlar. E r z u r u m ' d a İse. ayağı yeğin k i m s e l e r i n İşe başladıklarında eve uğramalan t e m e n n i edilir. Böyle b i r i n i n eve uğraması 785 AY. Ocak. Bektaşi Menakıbnâmelerlnde İslam Öncesi İnanç Motifleri. 1983. sh 89-72.
Ankara,
a n n e l e r i , başlanan işin içine katmak veya e n azından işe değmesini sağlamak isterler. B u tür inanca İğdır Kars. Ağrı b l v a s . v a n E r z u r u m çevrelerinde b u inançla i l g i l i pratiklere sıkça tesadüf edilir.
b . A p a / A t a v e A r v a k / A r b a k : E s k i Türklerde, atatara karşı saygı d u ¬ yulur sözlerine kulak verilir ve tecrübelerine güvenilirdi. Aile d ^ n l n d e ^ a t a /
^ ^ u ^ l S T Î ^
Taba otoriteyi, gücü ve koruyuculuğu ile «nBlardı Devlet hayatında babanın roıunu n S g a u j » " " - ' " - " 156
-
"
S S T k i t a b e t e r m d e T u n u açıkça görmekteyiz. O r a d a , kağanların az milleti, çok. 5 miUeU. t o k etmek için nasıl gece - gündüz durmadan çalışıp uğraştıklan sıkça vurgulanır . Ataya karşı duyulan saygının b i r başka sebebi de insan y^ısın,.tasav vurlarından kaynaklamyordu. Türkler, insan b e d e n v i m yordu. İnsanın bedeni ölünce Tın. yani a t a r u h u sonsuza ^ « coğu zaman, aile üyelerinin yardımına yeni biçimiyle de koşuyordu. B u sebep S u r k i e r . h a l t t a olduğu g l b i . ölümden sonra d a o r t a n k ^ a y . . « l a n n öfkesini üzerlerine çekmeye korkarlardı. O n l a n memnun edecek, y a r dımlannı sağlayacak İşler yapmaya çalışırlardı . K a r s ' t a ataya hürmetin ve o n a bağlı dilenen b i r dileğin y e r i n e getiril m e s i geregme inamlır. Mesela, ata sağ ise. "atanın baş. hakkı İçin"; ölmüşse. S S r u h u için" şeklinde, insanlar birbirinden b i r şeyin yapümasmı veya ye187
C
186 l.Kafesoglu. a.g.e., sh. 93. u -r. .1 «~J yatı Sempozyumu,
Ar,mirltı
Halk Aott Kültürü ve Gujmrnuzae Ağıt U. » u ı e ı
bildirileri 1 9 8 7 . Bazıg. 1989. sh. 7 23.
188 l.Kafesoglu. a.g.e.. sh. 97.
gözlenmiştir.
" » e k l e d i r . Yörede de bu inancın yaygın olduğu
S
soylarım m u h t e l i f canlılara bağlamalarına y o l açmıştır. D a h a önce de t e m a s ettiğimiz g i b i , Türkler'in. k u r t t a n türemesi İnancı b u n u n b i r t e z a h ü r ü d ü r . B u yüzden k u r d a karşı Türkler, t a r i h b o y u n c a büyük hürmet göstermişlerdir. B u hürmet, s o n z a m a n l a r a k a d a r , A n a d o l u Türkleri arasında d a d e v a m etmiş t i r . K a r s ' t a u y u y a n veya dalgın İnsanın a n i d e n uyarılması h a l i n d e blrşeye uğrayacağına, çarpılacağına inanılır. Aynı şekilde. Kayın ağacından türedikle r i n e i n a n a n U y g u r Türkleri d e . b u ağaca karşı büyük hürmet beslemişler d i r . A t a Ruhlarım t e m s i l eden canlılar, ağaç (veya b i t k i ) ve h a y v a n l a r , p a r m a k l a gösterilmez. Böyle yapılırsa a t a ruhlarının İncineceği, öfkeleneceği dü şünülür ve b u n d a n k o r k u l u r . B u yüzden, onları m e m n u n e t m e k İçin varlık larım sürdürdükleri canlılara k i m s e d o k u n m a z , k u r b a n kesmez ve e t i n d e n ye mez. 193
^ n l a r d l ^ ^
^ Arbak. Tos ruMarmı bu adlardan b u l İle a n a r a k , t a z i m göste-
r i r l e r d i '89.
8
--^^
«*»
Bu
yırtarak çukıp g l t t ^ l n e ve b lir"». * " P
e V
C
b
u
„ n
u
v a
^ ,^ b u n d a n , bedeni P a r k e n çıkardığı seslerin işitildiğine İ n a T m
s
a
n
1 9 4
1 9 5
1 9 8
mişur>9'.
8
D
U
k
m
a
v
r
a
m
- a h a sonraki z a m a n l a r d a birleşd
^ r ^ ^ S ^ ^ ^ ^ ^ - m a n . k i ı bu c i n s U t r i e İ e r ^ T^nZ R u h u L sırasında d a vücut y i n e bu tür ü u S ^
"
ş
2
b e n d e n d a h a ön^ ^ aynlması t
e
k
r
a
r
Y a k u t Türkleri, kartalı yaralamayı veya öldürmeyi büyük günâh k a b u l ederler. Eğer b i r k a r t a l tesadüfen b i r a v tuzağına düşmüşse, o n a ataları g i b i hürmet ederler. Ölmüşse, ölülerine yaptıkları g i b i , o n u kayın ağacının k a b u ğuna sarıp b i r ağaca asarlardı. Böylece, c e s e d i n i n a y a k altında kalmamasını sağlayarak r u h u n u n r a h a t e t m e s i n i sağlarlardı. A t a r u h u n u n gazabından b u şekilde korunacaklarına i n a n ı r l a r d ı . 197
^
S
^
^
üreyerek
zarlar. T i t r e y e r e k k e n d i l e r i n e S e f
^
b
a
y
J
a
r
a
bo-
k
Kars'ta, A n g u t diye b i l i n e n Karabatak. ı andıran birkuş vardır. B u k u şun e t i n i n y e n i l m e s i n i n v e avlanmasının felaket getireceğine İnanılırdı. Türkler arasında, k i m i boylar. Kuğu kuşundan İndiklerine İnanır ve b u yüzden o n a hürmet gösterirler . A l t a y Türkleri arasında b u Türklere. Kuğu kişi d e n m e k t e d i r . 198
1 9 9
O n u n içm. r u h a rahatça bedene g e r t ^ n m ? / 2 ? ^ " k * " ° uyanmasını b e k l e m e k e n d o ^ S ^ * ^ ^ ^ ^
l a b U l r
mak « e b u tür yerleri göstenneferf h a ^ r İ «»• e - e k suretiyle « R"h / t
m
ç «
k
^
(
e
2
a
* İ r
C
,
t
o
^
°
C
^
U
u
W
a
ö
y
,
U
e
b
U
*
y
3
n
m
™ . Par*
h
a
"
yeryüzüne d o n değiştirerek dönebilin». B u inanç. Türkler'ln
ivöuluf. a.o m.. a,g.y..
j . _ i h
i
3
Q
S i i r t . T u n c e l i . Adıyaman ve Elazığ g i b i v i l a y e t l e r d e , yıl m T e m m u z ve 193 B.Ögel a.g.e., sh. 12-38: D.W. Eberhard. ag.e., sh 67: E.Esin. 'Börf. I. MUH Türkoloß Kongresi. Tebliğler, istanbul 1989 194 K.Yund, Türklerin Kutlu Ağan Kayın OIuşl adı üzerine Türk Kültürü Dergisi, s. 120. sh. 1260-1264. 195 B.Ögel Türk Mitolojisi.
Ankara, 1971. C.I. sh. 88-97.
196 Ruhlardan sakınmak için kaçınılan hayvan isimleri için bk: TAkpınar 'Ağza alınması yasak sözcükler: İs, 'Türkiye İş Bankası İç Yayın organı. 1979, S. 153. sh. 13 18. Ruh lordan aûe fertlerini korumak kin aûe fertlerine uygulanan hitap şeklt İçin bk; K. Toygar 'Eşlerin birbtrierine hitap. btrbiHerinden bahsetme ICıyapI sözleri Türk Folkloru, 1984. s. 55. sh. 3-5; N.Taner. Anadolu'da Kadınların Erkeklerine taktıktan adlar: Türk Folkloru, 1984. s. 60. sh. 18-21. 197
Türklerin inancına göre. Tengrt tarafından yeryüzüne gönderim Ok kam, kartal blçi miridedir. Kartal Ûe ilgili bk. B.Ögel a.g.e.. sh. 585-595.
198
E.Esln, a.g.e, sh. 24. Buradaki kayıtta. Türklerin alalarından l-chi ni-shi tu nun blmğ lukuğu şekline girmiştir.
199 S. Çağatay. TüHc Halk edebiyatında kuğu kuşu, I. Milletlerarası Türkoloji Tebliğler. İstanbul 1979, sh 311-321.
Kongresi
59
. . vasadıfiına i n a n d a n ata mağaralarını z l manlarda kurbanlar sunmak, ^ * £ S E t a t e onların r u h l a n m e m n u n y a r e t e t m e k şeklindegörülür ^ t ^ k e U e r ^ ^ O T i r l
Ağustos aylarında bayramlık elbiselerini giyip t o p l u c a o r m a n a giderek meşe ve ardıç ağaçlan arasında dolaşırlar, g r u p l a r halinde ilahiler ve d u a l a r o k u r l a r a d a k l a r ve k u r b a n l a r s u n a r a k ağaç dallarına çaput b a ğ l a r l a r . 200
tslaml devrede de ata mezarlarım ziyaret, o n l a r a hürmet gösterme, m e zarları k o r u m a d e v a m ediyor. Ayrıca, güçlükler karşısında o n l a r d a n m e d e t olacağı inancı da sürmektedir. Evliya, ermiş, velî ve benzeri adlar altında ziya ret edilen ata mezarlan, türbeler, çaresiz kalmış lnsanlanmızm b i r ümit kapısı g i b i . e s k i fonksiyonunu korumaktadır. Doğu A n a d o l u yöresinde, b u türden sayısız ziyaret y e r i m e v c u t t u r . Adıyaman'da; Çıplak, Hacı Yusuf, Z e y n e l Abidln, Sofraz, E r z u r u m ' d a ; Güvit, Bacı - Kardeş, Güzelbaba, Büyük T a b a k t e pe, Gökbaba, Arapdede, Huribaba, Köse H a s a n , Güreşken Baba, H o r a s a n Baba, Ardıç, Cilligöl, Kavaktepe, Korsor, Üryan Baba, Şenyurt, D u m l u B a ba, K a n a y a n , Sarıkamış'ta; Ağbaba, Aşkale'de; H u y k e s e n , Ulus H a t u n , Ela zığ'da F e t h i A h m e t Baba, Darende'de: S o m u n c a Baba, Hakkari'de; Gülerek B a b a , Ağrı'da Şalveren, T u t a k ' t a ; Kızkapan, Diyarbakır'da; V e y s e l G a n i , Mardin'de; S u l t a n Şeyhin uz b u n l a r d a n b a z d a n d ı r . 201
Türk inancına göre çiftbaşlı K a r t a l göğün direği üzerinde tünemekteyd i . K a r t a l , daha önce de ifade edddiği g i b i , Türk inanç sisteminde h e m d k k a m ı. h e m de u l u yaratıcıyı sembolize etmektedir. A n a d o l u Selçuk Türkleri zamanında pek çok m i m a r i esere b u m o t i f İşlenmiştir . A y n c a . k a m ' m yaptı ğı a y i n sırasındaki Kartal'a bağlı hareketlerin, yörede r a s t l a n a n k a r t a l o y u n u ile yaşadığı görülmektedir. K a r t a l o y u n u veya dansı, S i i r t ' l e , "Harahuşta", Şanlıurfa, Adıyaman ve Bingöl çevrelerinde "Karakuştane" şeklinde ifade edi lir. U y g u r Türkleri. K a r t a l a H a r a Huş, y a n i k a r a kuş dernektedir. K a r a kuş. kartalın b i r diğer a d ı d ı r . 2 0 2
203
204
H a y v a n benzetmeli h a l k o y u n l a n ile eski d i n i m e r a s i m l e r arasındaki müşterekliği gösteren tesbitlerimiz, araştırma planımızın dışında tutulmuş tur. B i z b u çalışmamızda bazı kaynakların z i k r e d i l m e s i de y e t i n e c e ğ i z .
^^^^J^!^^
edilmeye, d e . lslâmiyetten sonra devanı da değişikrızaları kalıplar ve r e n k l e r içinde görünseler D b
mandır. Meselâ. Teleütler. **™»J™STİSanU. o n u m e m n u n etmek işittiğine, gördüğüne ? ? « * 2 ^ S ^ « u m e m n u n etmeye çalışır. , n . k e n d i s i n d e n övgu de veya yüzüne b i r post veya balık Sibirya Türkleri ölü görmesin diye. göz^rtae eya y u ^ ^ ^ derisi y a h u t bez Parcasıörterlerrrüş. Yöredede b u p J ^ ^ ç l
gl b i r i n e h a s r e t gittiğine y o r u l u r .
.
n
.
ı
n
^ J ^ ^ S ^ . ^ S Z
K a z a k - K r r g r f a r . ölü m a k için. o n u şaşırtmaya ç a k ş m e n a'üanna b u a p A^,^^"" y o d a o n u şaşırttıklanmsanırlar .
ı r l a r ^ ^ S S L y ^ ^ °
20
türmesin" denümesine « d a n bahsedince o n u dinleyen
d
"
v
-
Kars'da ve Muş'ta b i r ölünün *
^
M
^
h
S
.
^
e
. S
„. ^
-
^
^^J^^^^,^
s
a
g iken ben.
ö S n f i n a n d ı r . Böyle söylenilerek korunmuş o l u n u r , ö l ü r u h l a r m d a n —
=
205
A t a ruhlarına gösterilen saygının b i r nişanesi de, o n l a r a m u a y y e n zar i n e inanırlar . 208
200
A.Y.Ocak, a.g.e., sh. 81
201
Z. Başar. a.g.e. (Bu eserin muhtelif sahyelerindel. N.Kakcğlu, Seyytt Ganp Musa OeağL Tarih ve Toplum Dergisi, 1989, s.61, sh. 22-29.
202
B.ögeL Türk Mitolojisi.
203
O. Turan. Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, 3. bs. İstanbul 1980. sh. 390.1. Kafesoğlu. Eski Türk Dini, Ankara, 1980, sh.20 -21
204
A.Caferoglu. Eski Uygur Türkçesl Sözlüğü. İstanbul 1968. sh. 81.
205
CDemlrsIpahi, Türk Halk Oyunları. Ankara, 1975; S.YAtaman. Türk Halk Oyunla rı. İstanbul 1977; A.Çakv. 'Halk Oyunlarında Hayvan Motifleri Özerinde Bir Atlas De nemesi. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi. Bildiriler. Ankara, 1987, CIO, sh. 81-93.
>0
Alfivü cötürdükleri vasıtalann kullanılması
İstanbul 1971. C.ü, sh. 158-60
206 207
LKafesoğlv, a.g.e., sh. 90-91. . « « h 365-71 A.lnan... Şamanizm,., sh. 176-200; S.Bul.o a.g.m. a.g.y.. * «
208
S.Buluç. a.g.y••
3
on,,nH î, rT , a k u t Türkler'inde parçalanır. Böylece, o n u n b u s i l a h l a r l a geri gelip z a r a r vermemesi önlerımiş o l u r * » . n Ü ,
y a
k o n a n
s U a h I a r
Y
2
t e n s o n r a b u n l a n giyinince, k a m o l m a işlemlerini tamamlamış o l u r . B u n l a n . b i r s e m b o l i k a t Üe d a v u l t a m a m l a r . K a m . çoğu z a m a n b u a t ile uçar T e n g r i n t n h u z u r u n a yükselir. Göklerde v e yeraltında dolaşır, seyahat e d e r . E l i n d e k u t l u eşya c i n s i n d e n b i r asa veya alaca değnek b u l u n u r . Ayrıca d a v u l l a n d a b e r a b e r l e r i n d e d i r . Genç K a m l a r , d a v u l yerine yanlarına küçük b i r y a y . y a d a kayın ağacından birsopa alırlar. K a m . vecd h a l i n d e b i r kişi için alkış (dua) kı l a r s a , dinleyenler, b u alkışı. Tann'nın b i r hükmü g i b i t e l a k k i e d e r l e r * . K a ğanlar d a Tann'nın hükmüyle, iradesiyle s e ç i l i r . 2 1 3
UH J ^ ^ ^ f ° t - e v e r m e , mezarlığa g i t t i k leri y o l d a n değil, başka y o l l a n t a k i p ederek dönerler. Sarıkamış'ta ise cenaze d e f l n l n d e n dönen k i m s e evine g i r m e d e n ellerine m u h a k k a k s u döker e n a Z Ç y l
d
e
f
l
n
d
e
n
d
ö
n
e
n
c
e
m
a
a
21
215
E. KAM / ŞAMAN / OYUN / OZAN n
* w
k l
\T
Ç S l S t e m l n d e
T
a
n
' ^
n
ı iyeler, yer ve gök ile yeraltı İyele
^
r i , a r b a k / r u h l a r i n s a n l a n n hayatı üzerinde yaşayışlarında mühim rol oynar l a r İnsanlarla b u olağanüstü varlıklar arasında köprü görevi y a p a n , o n l a r d a n
Î y^uf T nSSÎ?
V C
V e
^
1 1 1 8 3 1 1 1 3 , 1 1 1
™
1 Ş t , r
-
o n l a r l a
ar
^
******
*sın, iyileştiren k i ş l l e r e ^ k i TürkS ^ bir tas! a d t e r
b
u
n
l
a
n
n
K a m / Şaman kavramlarının i h t i v a ettiği fonksiyonlar araştırıldığında bunların bhrJen çok olduğu d i k k a t i çekmiştir. Büyücü; d i n i r a t £ e r i n S u layıcısı, d o k t o r / h e k i m , a r a b u l u c u , şair ve müzisven othi K i k i n d e birleştiren b u t i p . iyeler vasıtasıyla g i z l i ve o^nüsTügü^^ bat k u r a c a k b i r kapasiteye sahip, diye k a b u l edilirdi .Tengri Ue t e r a s a < S P
211
Kağanların t a h t a çıkışı ile İlgili biniş töreni hakkında E m e l E s i n . d i k k a t i çekici b i l g i l e r v e r m e k t e d i r . Bilgilere göre. Tören ıduk sayılan b i r ırmak b o y u n d a (Yaşıl ögüz) hazırlanır. Y e n i seçilecek kağana, a n c a k e n büyük mertebeH Kök Türk kağanlanmn hakkı o l a n böri başlı b a y r a k , d a v u l ve b o r u l a r l a İki t e k e r l e k l i hükümdarlık kagruı t e s l i m edilirdi. Kağan, beyler tarafından b i r k e çe k i l i m üzerinde havaya kaldırılıyor ve kainatı sembolize e d e n kağanlık otağı etrafında d o k u z kez döndürülüyor. H e r dönüş tamamlandıkça, m e r a s i m d e yer a l a n l a r , kağanın önünde eğiliyorlardı. D o k u z u n c u dönüş tamamlanınca, k a ğan biniş törenine a t a b i n e r e k başlar ve otağ etrafını döner ve d o k u z u n c u dö nüşten s o n r a b i r i p e k örtü Ue kağanın boğazı sıkılır ve cezbe h a l i n e g e t i r i l i r . Kendisine kaç yıl hükm süreceği s o r u l u r . Köktürk yazıtlarında T e n g r i . k a ğan t e n s i p e t t i k l e r i n i töpüsünden t u t u p y u k a n kaldırır, k u t . küç. ülük ve yar lık verip kişioğlu özre t a y i n eder. Bilge T o n y u k u k yazıtından d a T e n g r l n i n ağ zından aktarılan b i r mesaj v a r d ı r . B u mesajın kişioğîuna töpüsünden t u k u l u p y u k a n . göğe çekilen kağana T e n g r i taralından Uetümlş olacağı s o n dere ce t a b i i d i r . B u bağlamada ve gelecekten söz etmesi açısından kağanların h e m r e s u l , h e m de d i n adamı k a m vasıflarım taşîdığira düşünmek yanlış olmaz. Kamların s e m b o l i k a t l a r l a göğe yükselişleri, kağanların cezbeye g i r e r e k a t l a otağ etrafında dolaşmalan. töpülerinden t u t u l u p göğe kaldınlmalan, sembo l i k boğma h a r e k e t i ile kişi oğullarına h a s h a l e U e r i n l n öldürülmesi v e Tengr i ' n l n verdiği k u t , ülük. küç ve yarlık Ue geri dönmesi ve hükmetmesi. Tengri'nin k e n d i s i n e verdiği görev çerçevesinde h a r e k e t etmesi, o n u n olağanüstü b i r mahiyete s a h i p olduğunu göstermeye yeter. B u vasıfta b i r kağanda k a m l a r a m a h s u s gücün de olması tabiidir. Kağanlık işaretlerini a l m a k için T e n g r i t a 2 1 6
2 1 7
nXn t T , A n ı l a n Kamlar, k i m i zaman T a n rı d a n insanlara mesajlar da. getirirlerdi. A O c a k . onların b u teması gerçeklesn m îen ' ^ t a ç e k t e n yÎP?. „„„ „ gunjrâı ueiızerıiğe d i K k a t l ç e k e r * , U
C
U
e
gUÇlÜ
K l Ş i l e r
o
l
lT: ^ZT^ ^
d
u
k
U
e
l
a
n
,
8
n
İ
a
a
m
12
U I M
Kamlık gücü ve k a b % e t i soydan gelme m i s t i k b i r k a r a k t e r taşır K a m eri İfnTl İemafT
2 * * ? T
^ ^ mahsuİ^l «ecburtyetindedlr. K a m olması m u k a d d e r o l a n k i m s e d u S 8
3
"
1
Ç
Ü
l
d
e
n
g
l
d
6
r
'
^
0
n
n
a
n
i
a
r
a
ÇekiLr ç
C
lık belirtileri gösterir, ateşe ve suya dalıp çıkar, çok u z u n b i r a z a / acı çeimVe devresi yaşar S e m b o l i k ölümler içinde görünür. B u devreyi aşan uZ adavT geri dönüp gelir. Ortaasya ve Sibirya Türkleri a r a s m d a k Z n efolseferi g İ (kisve), tuş (külâh,(veya börk). k u k a ve kuşaktan ibarettir. A d a y geri d ö n S P
209 S.Bıduç, a.g.y. 210 A.lnan. a.g.e., sh. ,68-169; W.RadlaJJ. Sibirya'dan,
2
Tür* Hal*
.
.
.
I
T
,
I
M
lh^ ,unX]nı.l,rırkj#Hn|nA
y
istanbul. 1956. CM K.I. sh. 3¬
211 t.Kafesoğlu. a.g.e.. sh. 88 90. 212 A.YOoak.
.
213 Tun
inananda
ve Edebiyatında Evliya...
sh. 7-14 Ankara,
63
rafından töpüsünden t u t u l u p yukarı çekilen aday, aynı z a m a n d a h u z u r a d a k a b u l edilmiş olmalıdır. K a m l a r , s e m b o l i k atlarıyla göğe çıkarak, yanlarında g e t i r d i k l e r i kurbanı d a T e n g r i y e sunarlardı. İslâmda d a . Miraç, B u r a k adlı at ile gerçekleşmedi m i ? Köktürkler'in kağanlarım b i r p e y g a m b e r g i b i o l m a s a b i le, b i r r e s u l g i b i düşünmüş olabilecekleri mantık dışı değildir. T e k tanrı inancı n a eriştikleri hakkında birçok b i l i m adamı / b i r b i r i n e benzer ifadelerle birleş mektedir .
k o r u m a k üzere, o n l a r a Kartal'ı gönderir. A n c a k , i n s a n l a r , kartalın diünden
K a m U p i n i n d a v u l ile tuttuğu tempoya bağlı d a n s ederek cezbeye g i r m e s i h a l i ile, Islâmi t a r i k a t l a r d a görülen âyinlerdeki cezbeye giriş ve vecd h a l } aynı şekilde tezahür e t m e k t e d i r . Çile çekme ve kisve kuşanmalar arasında d a b i r benzerlikgöze çarpmaktadır. M u s i k i ile cezbeye g i r m e , v e c d h a l i n e geçme, b i r k a m için, iyelerle t e m a s k u r m a anının e n uç noktasıdır. T a r i k a t l a r d a d a , şey h i n def, d a v u l veya ayakla verdiği tempo ve r i t m içinde. Hû deyip h a l k a y a giren, dönen, d a n s eden canların / dervişlerin cezbeye g i r m e l e r i ve v e c d h a l i n d e dönmeleri ile ruhların birliği kurması da, e n uç n o k t a y a erişildiğinde gerçekle ş i r . Dünyaya dönüş de, y i n e şeyhin vereceği t e m p o İle sağlanır ve r u h l a r , t e k r a r yeryüzüne dönüp b e d e n l e r i İle bütünleşir. K a m d a , yeryüzüne dönü şünde aynı y o l u i z l e r .
tifine rastlanmaktadır. O n l a r a göre. i l k k a m / o y u n . yeryüzüne k a r t a l l a r tanı
a n l a m a z l a r . B u n u n üzerine k a r t a l , d i l m e s e l e s i n i çözmesi için T a n n ' d a n y a r dım ister. T a n n . i l k rastlayacağı i n s a n a kamlık, y a n i O y u n k u d r e t i n i devret meşini b u y u r u r . K a r t a l , ağaç altında u y u y a n b i r kadına rastlar ve o n u n l a ilişki k u r a r kadın, k a r t a l d a n h a m i l e kalır. O n d a n doğan çocuk ise. İlk / k a m o y u n olur
2 2 3
.
2 1 8
2 1 9
2 2 0
Y a k u t Türkleri arasında d a . İlk k a n u n dünyaya inlşlyle İlgili k a r t a l nıo fından indirilmiştir. İnanışa göre. k a m v e y a o y u n olması m u k a d d e r o l a n b i r çocuğun r u h u n u b i r k a r t a l y e r ve s o n r a Güneydoğuya doğru uçar. Ortasında b i r kayınağacı ve b i r karaçam b u l u n a n b i r dağ ormanına ulaşır. K a r t a l , b u i k i ağaçtan b i r i n e k o n a r , y u m u r t l a r ve y a v r u y u atar. Y u m u r t a d a n b i r çocuk çıkar ve o n u . ağacın altındaki çayıra / otların üstüne bırakır. Çocuğu, b u r a d a y a b a n i h a y v a n l a r k o r u r ve büyütür. Ük kamı / o y u n u doğuranın ve yeryüzüne get i r e n i n k a r t a l olduğuna i n a n a n Y a k u t Türkleri, b u hayvanı m u k a d d e s k a b u l eder ve hürmet g ö s t e r i r l e r
2 2 2
.
S i b i r y a Türkleri. Kaz, K a r a b a t a k adlı kuşların kamların r u h u n u taşıdı
2 2 1
Y a k u t Türkleri arasında e r k e k k a m l a r için o y u n , kadın k a m l a r için ise, ödegen a d l a n kullanılır. Moğol k a v i m l e r i e r k e k K a m y e r i n e h e m S a m a n , neni de Böge sözlerini kullanır. B u r y a t l a r ve K a h n u k l a r Bö adım t e r c i h e d e r . Bö sözünün, bugün A n a d o l u Türkleri arasında, k o r k u t m a k amacryla kullanılma sı d i k k a t i çekicidir. Bö, böcü şekillerinde r a s t l a n a n ve kullanılan k o r k u t m a sözleri, acaba b u t i p i n A n a d o l u ' d a Moğollar'dan k a l m a izleri m i d i r ? tslâmt dev rede, kılığı ve kıyafeti, görünümü ile k o r k u t u c u ve ürkütücü b i r t i p t a s a v v u r e d i l m e s i , o n u , zamanımıza k a d a r b u şekilde yaşatmış o l a b i l i r .
224
ğma İ n a n ı r
225
. Onların inancına göre k a m . b u kuş ile s e m b o l i k yeraltı ve gök
yüzü s e y a h a t l e r i n i yaparmış. Bugün d e bazı t a r i k a U a r d a b e l i r l i hayvanlarıı ı özel y e r i v a r d ı r
2 2 6
.
Doğan, S u n g u r , Laçin, B a y k a r a g i b i h a y v a n türlerine a i t D e d e K o r k u t ' t a geçen i n s a n i s l r n l e r i n i n bölgede d e yaşadığını g ö r m e k t e y i z . E s k T.i j .„ ı T » , c . n / t o i H K a H a l «sirv-an öthl h a v v a n l a n bölCc 1 U l İ V İ C İ U C yay^uı VIOAM AUC -—- • • r o v d e k i h a y v a n t a k l i l l l köy oyunlarında f o n k s i y o n değişimine uğrayarak yaşa m a k t a d ı r l a r . O n l k i hayvanlı Türk t a k v i m i n d e i s m i geçen h a y v a n l a r . K a r 2 2 7
n n
229
2 2 8
2 3 0
Sibirya Türkleri arasındaki inanca göre, T a n n . i n s a n l a n kötülüklerden 218 S.Divttçioglu, a.g.e.; EEsin, bul, ¡988.
a.g.e.. B.Ögel Türk kültürünün Gelişme Çağları. İstan
219 R.O. Güvenç. 'Arlık Alanında Türk İnsanı ve Türk Musikisi Türk Dünyası Araştırma ları, ¡985. s.34. sh 216 / 221; B.Ögel. Halk Müziği Araştırmalari. Dİ. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi, Ankara, 1987.C.III. sh. 201-205; M.Övhek, Vrfa Yöresinde Dinî ,',Ufc Musikisi Yapısı ve özellikleri, airinci Milli Türkoloji Kongresi, İstanbul 220 B.Ögel Türk Mitolojisi, istanbul 1971. CM. sh. 108-110;A.Yasar Ocak. Bektaşi menakıbnamelerinde islam Öncesi İnanç Motifleri, İstanbul 1983, sh. 200-201Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkabeleri, Ankara, 1984 sh.' 27-35: N.Gözaydm, Ölü ve Ölüm Efsanelerinde yeniden dünyaya dönüş motifi üzerine V.Mll!i Türkoloji Kongresi, İstanbul ¡985. 221 M.Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları. Ankara, ¡961, sh. ¡96; M.Eröz, Türki ye'de Alevilik Bektaşilik, istanbul 1977, sh. 278-83. 222 S.Butuç, a.gm., a.g.y., s. 3, sh 43
64
223 S.Buluç. Şamanizm', a.g.y., s. 1. s h 44 224
S.Buluç. a.g.y.. s h 44
225
S.Buluç. a.g m., a.g.y.. s.4. s h 173
226
B.Noyan, Bektaşilikte dokunulmayan hayvanlar'. Türk Folklor Araştırmaları. ¡972; s.279, sh6439. F.Sümer. Dede Korkut Destanlanndaki Bazı Kuşlar I taklanda': I. Uluslararası Türk Folklor Semineri (Bildiriler). Ankara, 1974. sh. 155.
227
228 A.lnan.... Şamanizm... s h 45 229 M.R.Gazimlhal. Hayvan Takla Edici Oyunlar'. Türk Folklor Araştırmaları. 196 1. s. 147. sh. 2523-24. 230 T.Temelkuran. Türklerin kullandıkları Takvimler ve batı (miladi) takvimin kabulü. Bel yelerle Türk Tarihi Dergisi. 1971. s.50. s h 19-23.
maktadırlar . O n l k l hayvamı Türk t a k v i m i n d e i s m i geçen h a y v a n l a r , K a r s yöresinde de k o y u n yılı, yılan yılı şeklinde y a ş a m a k t a d ı r . B u n l a r e s k i inançlarımızın h a t ı r a l a n d ı r : 229
2 3 0
231
232
Kamların tın / r u h u , k e n d i soyuna m e n s u p l a r a ölümden sonra d a yar dım etme gücüne ve k u d r e t i n e sahiptir. B u k u d r e t , sadece k a m s o y u n a alttür. B u k u d r e t , b a b a d a n oğula İntikal edermiş. K a m b u k u d r e t i t e m s i l e d e n b i r d a v u l ve a t a r u h u yardımiyle. Y i r - S u b iyelerini çağmp yapacağı lşiçin yardımla rım istermiş ve b a z e n o n l a n . b u n u y a p m a y a z o r l a r m ı ş . 233
Kamlık ve K a m l a r l a yaşayan İnanç ve p r a t i k l e r , günümüzde S i b i r y a Türkleri ve Kore halkı İçinde varlığım s ü r d ü r m e k t e d i r . 234
K a m t i p i , z a m a n içinde ve lslâmiyetle b i r l i k t e f o n k s i y o n dağılımına uğ radı ve y e n i çevrede asil k a r a k t e r i n i muhafaza edemedi. Fonksiyonların dağılı mı ile, o n u n görevlerini yüklenen y e n i t i p l e r o r t a y a çıktı. Dinî fonksiyonların dağılımı i l e , görevlerini yüklenen y e n i t i p l e r o r t a y a çıktı. Dinî f o n k s i y o n u n u derviş, aşık, şeyh, velî g i b i İslâm! k a r a k t e r l i t i p l e r t e m s i l e t t i . H e k i m l i k , doktor l u k f o n k s y i n o n u Ocaklılar - Emçi Kadınlar, Kırık / Çıkıkçılar a l d ı . Gele c e k t e n ve geçmişten söz etme f o n k s i y o n u n u falcılar, büyücüler ve c i n c i veya c i n l i t i p l e r p a y l a ş t ı . B u dağılımdan ortaya çıkan y e n i tipler, lslâmî inançla rın hâkim o i d u g u Doğu A n a d o l u yöresinde bütün canlılığı ve etkinliğiyle yaşa m a k t a d ı r . Sarıkamış'ta, yaşamış b i r âşık hakkındaki rivayet, eski k a m t i p i n i n b i r f o n k s i y o n u n u taşıması bakımından ilgi çekicidir. Rivayete göre. D u r muş H o c a adlı âşık, saz çalarak kaybolmuş eşyaları b u l u p ortaya çıkanrmış. B u n a i n a n m a y a n bazı delikanlılar, o n u şaşırtmak için mendülerinin y e r l e r i n i değiştirmişler ve âşığa, bulmasını süylenüşler. Aşık Durmuş Hoca, sazını eiine alıp. delikanlının gizlediği y e r i dosdoğru b u l u p söyleyince, o n l a r d a , o n u n b u 235
2 3 6
237
238
231
M.Ku-zıoğlu, 'Kars İllinde Yeril Halk Takvimi Deyimleri Üzerine'. Folklor Postası, 1945, s.9, sh.9.
232
C.Öztelll 'Eski İnançların Bugünkü İzleri'. I. Uluslararası Türk Folklor (Bildiriler). Ankara. ¡976. C.1V, sh 241-46.
233
S.Buluç, a.g.y„ s.2, sh. 66-67. C.Özönder, Türk ve Kore Halk İnançtan arasındaki Benzedik'. UT. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildiriler). Ankara, ¡987, C.JV sh. 245-256.
235
N.Uİraoğan, Anadolu Aleviliğinde Kadın Bacılar, Bayıcan ı Rum'. Folklor, Halk Bitim Dergisi, 1988, C.4, s.36, sh. 9-12: M.Bayram, 'Anadolu Selçukluları devrinde Anadolu Bacılan (llacıyanı Rum) Teşkilatının kurucusu Fatma Bacı kimdir?' Selçuk Üniversi tesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1981, s.l, sh.57-72.
66
Araştırmaları.
237
MAnd. Oyun ve Büğü Türk Kültüründe Oyun Kavramı, İstanbul 1974
238
C.ÖzteUl a.g.y., sh. 240-46.
Bölgede yaşayan ve h a y v a n m o t i f i İle ilgili o l a n diğer tesbitlertnılz çalı mamızın kapsamım genişletmemek bakımından m e t i n e a l ı n m a m ı ş t ı r . 239
K a r s çevresinde d u d a k l a r d a k i m i z a m a n m e y d a n a g e l e n uçuklarn şeytanın o ağzı yalaması s o n u n d a ortaya çıktığına İnanılır. B u n u n y o k edilnıt s i için Emçi kadın veya Ocaklı kadınlar b i r paçavrayı tutuşturur ve h a s t a m başı üzerinde dolandırıp t e k r a r o n u ocağa a t a r . Ardından e k m e k parçala nı uçuk üzerine d o k u n d u r u p köpeğe y e d l r i r , böylece, d u d a k t a m e y d a n a gele uçuğun y o k olacağına inanılır. Söz k o n u s u inanç. O r t a a s y a Türkleri arasın'! m e v c u t e s k i b i r inancın a y n e n günümüzde devamıdır. Hastalıkların kötü nıl l a n n i n s a n vücuduna g i r m e s i ile m e y d a n a geldiğine inanılan Kamlık praliklı r i n e göre. b u işlemler / tütsüler vasıtasryla o n u n b e d e n i t e r k e t m e s i n e , hast; n m i y i olmasına ç a l ı ş ı l ı r . 240
A ğ n ve H a k k a r i çevresinde, k o r k a n çocuğun k o r k u s u n u n kaldırılnı;ı için, o c a k t a n olduğu b i l i n e n b i r i a v u c u n a b i r taş alıp yumruğunu sıkar ve t < cuğun kasıklarım ovar. Böylece, çocuğun korkuluğunun kalkmış olacağın inanılır.
Kongresi
234
236 A.lnan. Başkurt Türklerinde Şamanizm Kalmtılan'. Türk Folklor 1965, s. 141, sh. 1760
yönüne inanmışlardır. B i z . b u r i v a y e t i Sarıkamış'ın Hamamlı köyünde tesp e t t i k . İnsanlarımız, tslâmiyete rağmen o n l a r a d e v a m eden inançlannı sürelin m e k t e , farkında o l m a d a n başlangıçtaki Türk İnançlarının y o k o l u p g i t m e s i ' önlemekledirler.
239
t,.t.sm, İsiâmiyeiien Ö n c e k i ıürk /vüîiur Turiîıi l^lûmti Oiı iy. n f ı u ı U d . 197:l.Çenell 'Divanû Lûgat-tl Türk'te Hayvan Adlan'. Türk Kültürü Araştırmaları Dergi si, 1973-75. sh.99-130. Z.Teoman. 'Bozkuri Efsanesinin Anadolu'daki İzleri: Türk Folklor Araştırmaları, 1952, s. 33, sh. 525.
240
B.ögel a.g.e., sh. 108110.: M.Çini. Vrfa'da göz değmesi Nazar Ûe ÜgÛI inanışlar Har ran. Kültür ve Folklor Dergisi, s. 11-12. sh. 25-26; C.C. Cüzelbey. a.gm.. a.g.y.. s!,. 56.; M.K. Özergin. Kurşun Dökme'. Türk Folklor Araştırmalan. 1967, s.212, sh. 3461. M Aydın, 'Kurşun Dökme Adetinin Sosyo Kültürel Kökeni U. Mitli H a l k Edebiyatı ve Folklor Kongresi, Konya. Orhan Türkdoğan. Doğu Anadolu'da Ana-çocuk bakımı ıi. ilgili kültür kalıplan'. Türk JtulnîrtU982. s.223. sh.659-670. 1
maktadırlar . O n i k l hayvanlı Türk t a k v i m i n d e İsmi geçen h a y v a n l a r , K a r s yöresinde de k o y u n yılı, yılan yılı şeklinde y a ş a m a k t a d ı r . B u n l a r e s k i inançlarımızın hatıralarıdır :
yönüne inanmışlardır. B i z , b u r i v a y e t i Sarıkamış'ın Hamamlı köyünde tes]
Kamların tın / r u h u , k e n d i soyuna m e n s u p l a r a ölümden s o n r a d a y a r dım etme gücüne ve k u d r e t i n e s a h i p t i r . B u k u d r e t , sadece k a m s o y u n a a i t t i r . B u k u d r e t , b a b a d a n oğula i n t i k a l edermiş. K a m b u k u d r e t i t e m s i l eden b i r d a v u l ve a t a r u h u yardımiyle, Y i r - S u b iyelerini çagınp yapacağı lşiçin yardımla rım istermiş ve b a z e n o n l a n , b u n u y a p m a y a z o r l a r m ı ş .
önlemektedirler.
229
2 3 0
231
232
233
Karmık ve K a m l a r l a yaşayan inanç ve p r a t i k l e r , günümüzde S i b i r y a Türkleri ve Kore halkı içinde varlığım s ü r d ü r m e k t e d i r . 234
K a m t i p i , z a m a n İçinde ve islâmiyetle b i r l i k l e f o n k s i y o n dağılırmna uğ radı ve y e n i çevrede asli k a r a k t e r i n i muhafaza edemedi. Fonksiyonların dağılı m ı İle, o n u n görevlerini yüklenen y e n i t i p l e r o r t a y a çıktı. D i n i fonksiyonların dağılımı i l e , görevlerini yüklenen y e n i t i p l e r o r t a y a çıktı. Dinî f o n k s i y o n u n u derviş, aşık, şeyh, velî g i b i İslâmi k a r a k t e r l i tipler t e m s i l etU. H e k i r n l i k , d o k t o r l u k f o n k s y i n o n u O c a k l ı l a r ' Emçi Kadınlar, Kırık / Çıkıkçılar a l d ı . Gele c e k t e n ve geçmişten söz etme f o n k s i y o n u n u falcılar, büyücüler ve c i n c i veya c i n l i t i p l e r p a y l a ş t ı . B u dağılımdan ortaya çıkan y e n i tipler. İslâmi inançla rın hâkim olduğu Doğu A n a d o l u yöresinde bütün canlılığı ve etkinliğiyle yaşa m a k t a d ı r . Sarıkamış'ta, yaşamış b i r âşık hakkındaki rivayet, e s k i k a m t i p i n i n b i r f o n k s i y o n u n u taşıması bakımından i l g i çekicidir. Rivayete göre, D u r m u ş Hoca adlı âşık, saz çalarak kaybolmuş eşyalan b u l u p o r t a y a çıkanrmış. B u n a i n a n m a y a n bazı delikanlılar, o n u şaşırtmak için m e n d i l l e r i n i n y e r l e r i n i değiştirmişler ve âşığa, bulmasını söylemişler. Aşık Durmuş Hoca, sazını eline alıp, delikanlının gizlediği y e r i dosdoğru b u l u p söyleyince, o n l a r d a , o n u n b u 235
2 3 6
237
238
231
M.Kırzıoğlu. 'Kars İllinde Yerli Halk Takvimi Deyimleri Üzerine'. Folklor Postası, ¡945 s.9, sh.9.
232
C.Özieüi, 'Eski İnançların Bugünkü İzleri. I. Uluslararası Türk Folklor (Bildirileri. Ankara. 1976. CJV. sh. 24^46.
233
S.Buluç, a.g.y., s.2. sh. 66-67. C.Öyânder, Türk ve Kore 1 laik İnançtan arasındaki Benzerlik: m. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildirileri. Ankara, 1987, C.IV sh. 245-256.
235
N.Birdoğan, 'Anadolu Aleviliğinde Kadın Bacılar, Bayıcan ı Rum'. Folklor, Halk Bilim Dergisi, 1988, C.4. s.36, sh. 9-12; M.Bayram. 'Anadolu Selçuklulan devrinde Anadolu Bacüan (Bacıyan ı Rum] Teşkilatının kurucusu Fatma Bacı kimdir?' Selçuk Üniversi tesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1981. s.l, sh.57-72.
237 M.And, Oyun ve Büğü Türk Kültüründe Oyun Kavramı, İstanbul 1974 238
66
C.Öztelll a.g.y.. sh. 240-46.
m e k t e , farkında o l m a d a n başlangıçtaki Türk irmnçlannın y o k o l u p g i t m e s Bölgede yaşayan ve h a y v a n m o t i f i ile ilgili o l a n diğer t e s h i l l e r i m i z ça! mamızın kapsamım genişletmemek bakımından m e t i n e a l ı n m a m ı ş t ı r 239
K a r s çevresinde d u d a k l a r d a k i m i z a m a n m e y d a n a g e l e n uçuklar şeytanın o ağzı yalaması s o n u n d a ortaya çıktığına İnanılır.. B u n u n y o k edllı ı s i için Emçl kadın veya Ocaklı kadınlar b i r paçavrayı tutuşturur ve haşini başı üzerinde dolandırıp t e k r a r o n u ocağa a t a r . Ardından e k m e k parçalar uçuk üzerine d o k u n d u r u p köpeğe y e d i r i r . böylece, d u d a k t a m e y d a n a fii l uçuğun y o k olacağına inanılır. Söz k o n u s u inanç. O r t a a s y a Türkleri arasın m e v c u t e s k i b i r inancın a y n e n günümüzde devamıdır. Hastalıkların kötü n ların i n s a n vücuduna g i r m e s i İle m e y d a n a geldiğine inanılan Kamlık p r a t i k r i n e göre, b u İşlemler / tütsüler vasılasryla o n u n b e d e n i t e r k e t m e s i n e , h a s m n i y i olmasına ç a l ı ş ı l ı r . 240
Ağrı ve H a k k a r i çevresinde, k o r k a n çocuğun k o r k u s u n u n kaldırılın için, o c a k t a n olduğu b i l i n e n b i r i a v u c u n a b i r taş a k p yumruğunu sıkar ve < cuğun kasıklarım o v a r . Böylece, çocuğun korkuluğunun kalkmış olacakı inanılır.
Kongresi
234
236 A.lnan. 'Başkurt Türklerinde Şamanizm Kalıntdan'. Türk Folklor 1965, s. 141. sh. 1760
e t t i k . İnsanlarımız. Islâmiyele rağmen o n l a r a d e v a m e d e n inançlarım sürch
Arnstırm l n a
a
239 E.Esin. İsl&miyetten Önceki Türk Kültür T a r i h i ve İslama Oiris. İstanbul 197* I.Çeneli 'Dtoanü Lügat-lt Türk'le Hayvan Adlan: Türk Kültürü Araştırmaları Dergi si, 1973-75, sh.99-130. Z.Teoman. 'Bozkurt Efsanesinin Anadolu'daki İzleri: Türk Folklor Araştırmaları, 1952. s.33. sh. 525. 240 B.Ögel a.g.e.. sh. 108-110.; M.Çtnl Vrfa'da göz değmesi Nazar Ûe Öğüt inanışlar Har r a n . Kültür ı>e Folklor Dergisi, s . l 1 1 2 . sh. 25-26; C.C. Cüzelbey. af/m., a.g.y.. ••' 56.; M K . Özergln, 'Kurşun Dökme'. Türk Folklor Araştırmalan. 1967. s.212. sh. 3-U-; M Aydın. 'Kurşun Dökme Adetinin Sosyo Kültürel Kökeni D. i f IIH H a l k Edebiyatı ve F o l k l o r Kongresi, Konya. Orhan Tûrkdoğan. Doğu Anadolu'da Ana çocuk bokum it. ilgili kültür kalıplan-, Türk Kültürü. 1982. s.223. sh.659-670.
II. B O L U M İ N S A N
H A Y A T I N D A
T Ö R E N L E R
V
N A N Ç L A R
E
A-
D O Ğ U M :
D o ğ u m , öreme yeteneğine s a h i p i n s a n hayalının başlangıcıdır Türk ler. m l S e r t n e
a i t bilgilere bakılacak o
U
^
.
^
^
^
^
^
'
türemişlerdir'-. O y s a K ö k l û r k yazıtlarına v e ^ .~v gmTa. T ü r k l e r ' h İ b u ç a ğ d a , g ö ğ ü v e y e r i y a r a t a n T e n g r i n i n . noölunu varattıgma inandıkları*
a
ç
ı
k
c
a
;
anlaşılır. A n c a k , a t a l a r ı m ı n kıırd,.
« « h ü r m e t e t m e l e r i « t a v e a t a ruhu ..e b a g h b i r i n a n ç . , , ,
S t a S î S m * *
S ^ a k T a r u y o r o l m a l ı y d ı . E r k e k v e k a d ı n k a m l a r ı n v e c d h a l i n d e İken h e r ç e , h a w a n d o T n a g i r d i k l e r i n i b i l i y o r u z . . U m a y g . b l . a n a m n da ç o c u ğ u K o n . , . . : . K Î o T o l d u g u d ü ş ü n ü l ü r s e , ç o c u ğ u k u r t a r a n k a d ı n k a n u n b i r diş
bo.kurt j , ! ,
[ a s a v v u r e d i l m e s i a k l a g e l e b i l i r . B o r i v e y a k u r d a k a r s . . günümüze k a d . u T ü r k l e r ' l n h ü r m e t g ö s t e r d i ğ i bir g e r ç e k t i r . 3
T ü r k h a y a t ı n d a ü r e m e , d o ğ u m v e ç o ğ a l m a i l e i l g i l i m u h t e l i f İnançlar rülmekledlr*
A r ı l a n , ç a l ı ş m a m ı z d a , d o ğ u m ö n c e s i , d o ğ u n , sırası ve dog... <•
o l m a k ü z e r e ü ç ö b e k a l t m d a loplayıp i n c e l e n c e çahşhk. H e m e n
™
SSTnı lu efe a l a c a g i m r , örnekler, y ö r e d e t e s b . t e d e b i . d i k . e r U n U . n
tamam,.,
m a v a c a t t ı r A s l ı n d a çoğu b i r b i r i n e b e n z e y e n v e f a r k l . l . k t a ş u n a y a n bu „ . a . . k " r S e c e
fikoIaSın,
g ö s t e r m e n i n de. o k u y u c u y a b i r fikir verc-ceg. kan,
sındayrz. 1
o \V. Eberlıand. Çinin Şimal Komşular.. lojisi.Ankcua,
2.
M.Engin, Orhun
Abideleri...
i h M * = ^ f £ K ' nu~pta Türkmen 4.
Ankara.
1942; sh. «?•**
Oymaklar,.
sh. 67.
^M^^^-C^. Adana.
Allıya
Y.^ı.Ce
Etnograf*
Elinin-
1931 39. 5. CÜd.4
O. A c r a u a r n h . Türkierde D o ^ u m i a i t f U A d e t ve inanmaların E r z u r u m . 1961.
T ü r * Mim
¡971; C.I. sh. ¡3-56.
-
a. Doğum öncesi: Başlangıçta, Türkler, çocukları koruma görevinin ve üremeyi sağlama İşinin Umav*a verildiğine maranışlardır . B u İnanç, "Umayka tapınsa oğul bolur" atasözünde de yer almıştır . Anlamı, birisi ona hizmet eder, hürmet gösterirse oğul evlat edinir, şeklindedir. B u İnanç yörede yaşamakla beraber, lslarnlleşmlştlr. Umay'ın yerini F a d i m e A n a almıştır . Umay'ın koru yuculuğu yörede b u şekilde devam ediyor. 5
Tercan'ın Gökçe köyünde. K a r a y a k u p adlı yatırı çocuğu obnayan v e y a f ^ r l T e d i n dilekte bulunur. Dileklerinin olması lçirı, horoz kc yaşamayanlar ziyaret edip dilekte D " isteyenler b u r a d a b u l u n a n Oğlan u , u
^*<>%£^^
6
7
Çocuk sahibi olmak İsteyen analar, ata mezarlarını, evliya türbelerini ziyaret edip. onlara adak adar. dilek diler ve kendilerinden hlrnnıet beklenirdi. Eskiden de, mukaddes kabul edilen ağaçlara, ata mezarlarına, k a m mezarlann a çaput bağlayarak, saçı ve kurban sunarak çocuk dilemek ve yardım İste mek Türkler arasında yaygın bir İnançtı . 8
Türkler'in hayatında çocuk sahibi olmak isteyenler, Tarın'nın rızasını kazanmak için, açları doyurur, çıplaklan giydirir ve ağzı kutlu kişilerin alkışı nı / duasını dilerlerdi. Dede Korkut boylarında da bu İnancın örnekleri vardır. O zamanda. Oğuz beyleri, göğe el açıp yüz tutarak alkış tuttuklarında. Tanrı dilediklerini geri çeviTTnezrniş ve çocuğu olmayanların b u şekilde diiekîerl yeri ne gelirmiş. Yine bu boylarda, çocuk sahibi olmak İsteyen anaların saçı olarak, "kuru çaylara" su saldığını görmekteyiz . Kimi destanlarımızda, çocuk sahibi olmak isteyenlerin elmalı yerlerde, k u t l u pınar başlarında, a t a mezarlarında yatması gerektiği vurgulanır .
se,
orSip O
C
a
Yöremizde de, buna benzer adak, dilek ve ziyaret yerleri vardır, tslâmi renge bürünmüş olan "hayır duası" kazanmak da, çocuk sahibi olmak için mühim bir unsurdur. Malatya ilinde, çocuğu olmayan kadınlar. B a t t a l G a zi'nln türbesini ziyaret edip dilek diler. Türbe başındaki fanusa eşarbını bağla y a n kadın, eğer o. orada durursa, çocuğu olacağına İnanır '. Diyarbakır İlinde de buna benzer ziyaretler arasında S u l t a n Şeymus, S u l t a n Süleyman, gibi yatırlar sayılır . 1
12
5.
A.Iııan. Eski
6
Divanü Lügat it Türk (B. Atalayl. Ankara,
7
ll.Tanyu, 'Fatma Anamız (Fadime Anamız) ve El ile ilgÛi inançlar üzerine bir araştırma'. I I . Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildiriler). Ankara, 1976; C. İV. sh. 479¬ 479.
8
M.Eröz, Türkiye'de
Alevilik
Korkut
Bektaşilik.
24-27.
İstanbul. 1977; sK
U
)
B
b
a
aç2agörmekteyiz. B u i n a n ç l a r ı n Y ™ * ™ ^ ^ " *
S r m ^ S m ,
zatinin de yatır, evliya m e z a . .
ced mezarlarının
r ^ K r i S n
dönüştüğünü görüyoruz. Tortum da, çocuğu olmayanlar Gttvüt ziyareti mevkiinde dilek dilerler Tortu
S ^ d e r e b u c a ğ ı Dlkyer köyünde Bacı K a r d e , ^
r ^ n ^ r n a c m d , bulunan blr
k a y a vardır. B u
*
1 denen. ve K ,
^
^
^
^
Z^ad^SSİacaklanna
inanırlar. Ziyaret yerinde, d ü e k s a h i p . , , ,
k u r b a n kesip, etini dağılırlar . 16
KaraYazfnın yücelik köyü mevkiinde, köyün koruluğunun yükseklimi tepede b S T n
G ü ^ l b a b . ziyVretine. çocuğu olmayan ve erkek çocuk isle
yenler gider ve adak adayıp k u r b a n keserler
.
E r z u r u m ' u n T e k m a n ilçesinde Ziyaret Tepe ^ ^ ^ T ü f d w , beler i çocuksuz kadınlar ziyaret edip. İki rekat namaz kılıp dilekleri için d , . . . e d S e r ^ k u r c a n keserler. Sonra d a Gökbeler'ln toprağından a h p . hem bun,, L e r h e m de yıkanırlar. Böylece çocuk sahibi olacaklarına inanırlar ". N. m İ ' ^ T s e h L i l e kadınların ziyaret ettiği Arap Dedeyi, çocuksuzlar da * •>
^
^
^
-
^
^
.
^
'
^
^
279-80.
9
M.Ergln, Dede
A.lnan,... Şamanizm.., sh 160.
11
I.A.Sara, 'Seyit Battalgazi ve Anadolu'da süre gelen Battal gelenekleri ve görenekleri.. 1. Battalgazi ve Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu (Bildirileri. Malnhm lafHİ. o K 1 tn l r .
Kitabı. Ankara, 1964; sh. 9
Ş.Beysanoğlu, 'Diyarbakır ve çevresinde halk hekimliğinde Yaiırtar'. Türk Araştırmaları 1981/2. Ankara, 1982: sh. 1-17.
15
Folkloru
.
™ - W n H . r K a v a m n yanında b u l u n a n ceviz ağacının gövdesındekl delikten ftt
1
1988; 2. bsm; C.l, sh. 123.
10
12
72
Türk Dini T a r i h i . İstanbul. 1968; sh
D
ÇÇ
S S Ş s ; S S S s 3 S m £
9
10
çocuk dilenir ve ağaçlara elbise parçalan bağlanır".
r i h r r i a i He hlc çocuğu olmayan kadınlar S e y i t Baba. H a s a n P a s a Ocağı. Divriği de | ^ ™ ^ ^ ocağı. Değnekli Dağ. eteğinde bulu e S i n ^ ^ n T n ^ c r y T a k e d i n e İ n a n ı l a n A l i T a , , ağaçlan h
K
Kmlrcğlu t ü r b e s i d e
M
E.Yavuz,
Tarih
7. n„,ar. ictlaml
Boyunca
A n k a r a 1972; sh. 215. 17
ZBaşar. a.g.e..
Türk Kavimleri
Adetlerimiz,
sh. ¡89
18 ZBaşar. a.g.e., sh. 209.
T a r i h i . A n k a r a 196». sh 4IU
inançlarımız
ve E r r u r u m illnae z . v a r e i
Yerleri
ret eder. Ancak, hamile kadınların ziyaret sırasında ellerini yüzlerine sürme meleri gerekir. A k s i halde, doğacak çocukların yüzlerinin benekli olacağı sanı lır. Ziyaretçiler, dileklerinin olacağını, oradaki kaya üstüne sürdükleri taşın tutmasmdan anlarlarmış. S u , dağ, kaya, taş İle İlgili Türk inançları Islâmî renge bürünerek yaşa dığını gösteren yukarıdaki örneklere daha niceleri İlave edilebilir. Çocuk s a h i bi olamayan kadınlar ile, ana adayı yeni gelinlerin ziyarette bulunduğu yerler arasında, Narman'da, Arap Dede; Tekman'da, Huri Baba: Horasan'da. Güreş k e n Baba sayılabilir. Güreşken Baba ziyaretinde mezar yoktur. Tepe üstünde ki taş yığını yatırı temsil eder. B u r a y a gelen ve çocuk isteyenler, uzunca taş parçalarım çocuk gibi kundaklayıp yığının üstüne bırakırlar . Söz k o n u s u taş yığını, bize, Orta Asya dağ yamaçlarında ve sarp yolların uğradığı dağ belle rinde rastlanan benzerlerini hatırlatmaktadır . Aynı amaçlı ve aynı şekildeki bir uygulamanın Horasan ilçesindeki H o r a s a n B a b a ziyaretinde yapıldığını Zeki Başer kaydetmektedir . 19
20
21
E r z u r u m ' u n Babaderesi köyünde Öğle T e p e s i denen mevkiide ulu bir ardıç ağacı vardır. Gölgesinde 4 0 0 koyunun yatabileceği büyüklükteki bü ar dıç, kurumuş olmasına rağmen hâlâ bir zlyaretgâh olarak, çocuk sahibi olmak isteyenler tarahndan ziyaret e d i l i r .
ilk çocuğun erkek olacağına inanılır
, . , , -,„
„ e * n e r k e k S c u K *<»
Î2İ
haber
B u t û r b ı r b M t a • « « «* ^'f]\„„'mZ,3 konur. Anne »dayı. bıçak den bir o l u r ^ y e r e b s u k . d w e ' » « ™ ^ ' £ £ d!ye m a l u n e « u r u n a , erkek: m a k a s üalune ° ' " ~ ~ * , K,hç. k a m a ve b,eal 1
x
n
ndu-. B „ İnanç ^ ^ ^ Z ^ glbi aleUet demirden «nal ed« r _Demlrma
u
k
l U u r
^
^ B
^
u
k
a
<
M
° '' " ' T . Türkler, d,-
b M
t
B
0
y
V
22
E r z u r u m ve çevresinde, çocuk isteyen ve çocuk sahibi olamayan kadın ların ziyaret ettiği nice yerler vardır. Bunlar arasında, Kavaktepe, Karsar, Ür y a n Baba, Şenyurt, Dumlu, Konciyon, E b u İshak Türbesi, Şeyh Kubbeli z i yaretleri tespit edilebilenleridir. Kısırlıktan kurtulma, çocuk sahibi olmak maksadıyla yapılan bu tür z i yaretler ile, suya süci salmak, ulu ağaçlara çaput asmak, aç yedirmek, çıplak giydirmek, ağzı duahrun alkışını a l m a k , Umay iyesinin yardımını kazanmak aynı paraleldeki manevi telkin ve inançlardır. 23
Doğacak çocuğun mavi gözlü olmasını isteyen kadınlar. Urla yöresinde
19
Z.Başar. a.g.e., s h 147
20
Ortaasya borkırlarında ve dağ yamaçlarında rastlanan bu taş yığınlarına oba denir. Uu obalar mukaddes dağ ve tepe yerini tutar. Bir tür ibadet yeri gibi düşünülür (Bk. A.lnan... Şamanizm.., sh. 59).
21
tik. Z.Başar, a.g.e.,
22
TLBaşar. a.g.e., sh. 135.
23
Dede Korkut metinlerinin muhtelit^ımlnnn^n ergin. D e d e Korkut Kitabı, istanbul 1986
taşıyan anne. çocuğunu kaybetmez
T u n c e n - d e - M u ^ ^ mayan analar üzerinde » ^ J g ^ rtnden çıkan köpüklü sular mukaddes negüili kJrlemmez.Er,um^
»J^^J SSS-K-îS:^dL,
k ; i
B u ^ z u e n bahklan y e n m . , an
k
a
n
F
ı
r
o
l
-
m
k n y n . '
P
gözenin çevres.nd,
24
, ahya, N
1959; Ht.
.
Urja'da
s.HS.sh.
^
"
^
1911
,
C u m h u r i y e t i n 50. r . . . n d a »rzurum.
27
B.Ögel
28
S.Numor, Erzurum'da • « * . «as.'. HalIcbHgls. H a b e r l e r i
.
|
9
3
0
a
f
U
r
m
.
— „
r
. .
26
o,g.e.. sh. 59 7 1 .
«
A
.
s
3
'
. | 58 69. S
L
a
7
l
*
° -
döner ve üzerine gözenin suları serpilir . Türk inançlarında mühim bir yer iş gal eden s u İle ilgili örnekler çoktur. Onun, sihri, olağanüstü nitelikleri İle ilgili bir kayıt K u r u m Han'la bağlıdır. K u r u m Han, İstanbul'u kuşatmadan önce, sihri bir temizlik için, deniz suyu ile yüzünü, ayaklarım yıkar ve askerleri üze rine s u serper. Böylece K u r u m Han, askerlerini ve kendini düşmana karşı fe nalıklardan korumaya çalışır . 29
Hakkari'de genç kızlar ve kız çocukları, nazardan k o r u n m a k için. sac örükleruÎnTme / U m a mavi boncuk takarlar. Böyle yapınca nazar / gö, değmesi tehlikelerinden korunulurmuş. rftzdeümesi ile ilgül İnançta, mavi rengi mühim bir mevki işgal eder.
30
Türk İnançlanmn yaşayan İzlerinden biri de, akşam hava karardıktan sonra kapı önüne sıcak s u dökülmemesidlr. B u n u n sebebi olarak kapı önünde bulunan cinlerin yamp sakat kalabileceği ve sonra da, bunların, o evde doğa cak çocuklara İntikam almak İçin musallat olacağı korkusu, gösterilir. Ayrıca, bu çevrede çocuksuz veya erkek çocuğu olmayanların, hamile kadınlara n a zarlarının değeceğine İnanıldığı için nazarlık, üzerlik, taşınmasına dikkat edilir ve göz değmesinden korunmaya çalışılır . 31
Erzurum ve Tunceli'de nazar boncuklanmn arasına k u z u n u n aşık k e miği de eklenerek çocuklara kolye diye takılır. Çocuğun yastığının altına, Muş'ta, ekmek konur; beşiğinin başına K u r ' a n veya h a m a y i l asılır. Bunların, çocuğu, kötülüklerden koruyacağına inanılır. Böylece, nazar, kötü cinler çocuğa böylece dokunamazrnış. Elazığ'da konuşamayan çocukların, dili çözülsün, "ağzı açılsın" diye, kilit açtırılır. Kilit, mlnarçde selâ verilirken, temsili şekilde açılır. B u yapılırsa, İnanca göre, dil çözülür. Hakkari'de, "köstek kesme" diye bir inanç vardır. B u i n a n c a göre, emeklemeye başlayan çocuğun, biraz ilerisine altın, Kur'an, ayna gibi nesne ler konur. Çocuğun, eline aldığı nesneye göre, ilerde meslek seçeceğine İnam br. Kars'ta, nazara uğrayan çocuk, okunur. Çocuğu okuyan kişi, elini, bir nazara uğrayan çocuğa; bir de yere, toprağa sürerek ve bunu üç kez tekrar ede rek, her keresinde "nazarı yere" der ise, o çocuğun nazardan kurtulacağına inanılır. Ağn ilinde, genç kız ve gelinler, nazardan / göz değmesinden komrrmak için, ayak bileklerine gözboncuğu bağlarlar. Gözboncuğu, onları tehlikelerden korurmuş, diye inanırlar . 32
76
29
TAkpmar, 'Eski ve Bugünkü Türklerde su kültü ve adetleri: Tarih ve Toplum Dergisi 1988; s. 49, sh30-40. G.Dönmez. Anadolu Efsanelerinde Su motifi. Milli Kültür, Eylül 1988. s. 62. sh. 14-17.
30
T.Akptnuı; a.g.m.,
Cl
C 7Cu kıiugun, uogu Anadolu'da tür, 1982; s. 233, sh. 659-70.
32
Z.Çıkman, 'Nazar Değmesi ve tedavi usuüert. Koz, 1980; s. 3, sh. 19-29
nillr tekin olmadıkları kabul edilir.
taşS^
STÎp
r ünev Fırat ve Hakkari çevresinde nazardan korunmak için cepte d e mir halinde geçmemiş yen, balta deliğinden işenir se b u n u n çözüleceğine. Gaziantep'te inanılmaktadır. Malaryanın Darende kasabasında, n a z a r a uğrayanların başında ck m e k kır^Î S y ^ e n a z a n n kalkacağına, bozulacagma dair inanç yaygın dır. Bitlis ve çevresinde çocuklann nazardan korunması için. göz boncuk l a r m
ın ^
a'şık kemiği de konur. B u cins nazarlık, çocuğun «muzuna ko
n u r veya beşiğe asılır. Elazığ'da kiler, ambar ve ahır gibi yerlere asılan geyik boynuzu, k<„ b o y n u z u " ! naîgibl nesnelerin buralar, gözdegmesinden korur diye inan, Elazığ'da nazardan korunmak, gözdegmesln. önlemek içlnocak is. n l . nıp k u l a k arkasına sürülür. B u işlem, gelecek kötülükleri önlermiş. Muş'ta evin içine girip yerine oturan gelinin kucağına, hemen bir erk. 1 çocuk o t r t u r l ^ l n a n c a " göre böyle yapüırsa. gelinin ilk ^ u g u erkek o . u , Z s Gelin de. dileğinin kabul edilmesi anlamında, oturan çocuğa hedt> ^ E r k e k çocuk sahibi olması ile ilgili olarak, gerdeğe gireceği yatakta da , S e k ç Î u g î ü ç takla attırılır. Böylece, evlenenlerin ilk çocuğunun erkek o l , cağına inanılır. (
Ağrı'da çocukla ilgili tespit ettiğimiz b i r pratiğin başlang.çtaki Tüı' m a n d a n Ue ilgtel açıktır. B u çevrede, kız çocuk islenmediği zaman, ağaca S t şövk denir ' T ^ taşladım, oğlana başladım." B u İnanç, ağacın eskici, S S s f l etmesinden kaynaklanıyor. Bilindiği üzere. Türkler i» ilk a „ Oğuz. ağaçtan çıkan bir kız İle evlenmiştir . ^ ^ 33
a.g.y.
b. Doğum Sırasında: Doğum sırasında, ananın kolay doğum yapma ana çocuk bakımı ile ilgili kültür kalıplan'. Türk Kül 33
RÖSel. Türk Mitolojisi,
istanbul
1971: sh. 115 207
doğum sırasında tehlikeli durumlarla karşılaşmaması için, önceden bazı yer lerin, yatır ve evliyaların, ziyaret yerlerinin gezildiği, dua edildlğ hususlarına İşaret edilmişti. Diyarbakır'da, doğan çocuğun yaşaması için analar. Zülküflü Peygamber in türbesini ziyaret eder. Çocuğu yaşamayan analar. Tercan'da. Karayakup adlı yatın ziyarete gider .
^ . r , i r 3 8 R n a bağlı olarak, c a m i damında b u l u n a n yu sı için okutulan ezan denir™ ™ W < * yapmakla variak taş. dik konur. B u n u n l a camiye Dede K„. Mha U
B
u
#£«™^ ^. m
r
d
o
g
u
r
n
34
Doğum sırasında, doğumun kolay olması ve çocuğun kötü ruhların şerrinden korunması için, evdeki yüklüğün üstüne bir bez serilir ve ateş üstü ne bir parça yağ atılır. B u İnanç, Kazak Türkleri arasında görülmektedir. Ateş iyesinin İzlerini taşıyan bu inançlar ve yatır ziyareti şekline dönüşen Ata r u h larını memnun etme inancı günümüzde varlıklarını sürdürmektedir . 35
Doğu Anadolu'da, doğum sırasında, anayı kötü r u h olan A l , Alkansı, Albasması'na karşı dalma korumaya, onu böyle bir durumla karşı karşıya bı rakmamak için geceleri yanında bulunmaya çalışırlar. Erzurum, Kars, Ağn ve Muş illeri çevresinde doğum yapan kadınlar, geceleri, albasması tehlikesine karşı yalnız bırakılmazlar. Doğum için gelen kadınlar ve evde bulunanlar, ge ce, doğum yapanı beklerler. Doğum sırasında eve giren hiçbir eşya dışarı çıka rılmaz. Ayrılmak zorunda kalan kadınlar, gündüz dışarı çıkabilir ama, güneş batmadan yine geri dönmek mecburiyetindedirler. A k s i yapılırsa, doğum y a pan kadını al basması tehlikesi vardır. B u n a dikkat edilmeyen yörelerde, do ğumdan sonra, al karısı, bebeği ve anayı öldürülmüş. A l karısından korun mak için, yine bu çevrede, doğum yapan kadirim yarımda, gece, ocak veya ışık döndürülmez, sabah gün ışıyıncaya kadar yanık tutulur. Türk inançları ara sında yaşayan A l veya Alkansın'dan hamile kadınlan, doğum öncesi ve doğum sırasında ve hatta doğum sonrasmda korumak yolunda muhtelif tedbirler alı nır .
Tirfa'da çocuğun sidiği üzerinden geçmenin, iyilik gellrmeyececin. U r i a a a . çocuğun » m & . çocukların allını ıv mandır . K a r s ve Gaziantep çevrelerinde ateş Ue oynayan çocuıuaru M
n
39
lattıgı sanılır . 40
G a z i a n t e p * . U r yaşmdan önce çocuklann saç, v e t a k l a n kesllnnv A k s i yapılırsa, çocukların ömrünün tasa olacağı zannedilir. K a r s yöresinde çocuk,tazdoğarsa "bereket", ogltardoğarsa .devlet duğu İnana üe karş,lamr. B u ^
d ^ c o c u k
eğer Uk
s i için saçı verilmesi i n a n a açıktır. Doğumdan yedi gün sonra yine K a r s ilinde
36
E r z u r u m ve çevresinde, doğum sırasında kadını al basmasın diye yas tığının altına bir parça kurt derisi konur. Kadını ve çocuğu koruyacağına ina nılan bu pratiğin izleri. Ata ruhu inancına dayanır. Türk inançları arasında kurttan türemiş olmak, kurdu bir ata gibi görme İnancı, onu bir koruyucu k a bul etme ve inanma yaygındır. 37
Hakkari'de, kadın doğum zorluğu çekiyorsa, müezzine ezan okutturu lur. Buna, Ezan-ı Ferah, yani, doğum yapan kadının feraha, rahata kavuşma-
78
34
Ş.Beysanoğlu, a.g.m.,
35
A.Kûçük, 'Erzincan ve çevresinde halk inançlarına toplu bakış'. I H . Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildirileri. Ankara. 1987. C.1V. sh. 241-257.
a.g.y.,
36
C.Özönder. Türkiye'deki Kazak Göçmenlerinin dint yapıları ve Şamanizm bakıyyelerf. U. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildiriler). Ankara, 1982; C.1V, sh. 419¬ 28; ZOral. 'Dinimiz Şaman diyen AltayldaY. Milliyet Gazetesi. 20 Ekim. 1988.
37
Z.Başar, Erzurum'da 95.
38
A. Şafak. 'Hakkari ve civarında dini ve a h l a k i yaşayış üzerine büdeneme' A.Ö. XX. Yıl Armağanı, Ankara, 1978. sh. 127- 170.
Tıbbî ve Mistik
Folklor
Araştırmaları,
Ankara,
inancının izlerini yaşatmaktadır
41
K a r s Afin Bitlis ve Bingöl çevresinden tespit etliğimiz bir inanca «.
ebe k a d T ç o T g u n göbek bağ, düşünce, onu alıp bir tarafa fırtalip a t a m , S ı e S S S t o i düştüğü eşyaya nlsbetle çocuğun büyüyünce y a , ^ n t c a f i S S Î a S e r ortaya çıkarmış, diye inandır. Uria ve Diyarbakır c e v u £ r ç t u S y Ü y ü n J n e ' o l m a s , isteniyorsa, . o n u n / eşin oraya go.nu,,,
39
¡972, sh.
R
<
« t « u V I - ^ W - • - - ^ •
l
40
s. 16; s h . 13 17. C.C. GüyAbey. O o ^ e p ' a e ^ u m v e ^ a ^ K ^ r u Araştırmaları, 1982. Ankara. 1983: sh. 18 36.
41
O.Ş.GÖkyay. Dede Korkut
Hikayeleri.
^
İstanbul 1976.
f
c
W
- ^ ^
.ur* m o r ^
,
^
İstenir. Okula gitmesi İstenirse, son. okul duvarına gümülür. İnanca göre. böyle yapıkrsa, dilek gerçek olurmuş. Çocuğun göbek bağı Kars ilinde çakı Üe kesilir. B u çakı. yıkanmadan, doğum yapan ananın yastığı altına konur. Çocuğun göbeği kuruyunca, o çakı, açılır ve yıkanır. B u inancın altında da, koruyucu r u h u m e m n u n etme sözkonusudur. Demir çakı, hem çocuk, hem de doğum yapan a n a için, alkansı bas masına karşı alınan bir tedbirdir. Onlan. kötü r u h u n fenalık yapmasından ko ruyacağı İnancı ile çakı, yastık altına konur. K a r s ve E r z u r u m çevresinde, çocuğun çıkan İlk dişini ilk defa k i m gö rürse; o, çocuğun gömleğini yırtar ve böylece acısının geçeceğine inandır. O k i şi, aileye demir veya bir madeni nesne hediye verirse, çocuğun dişlerinin demlr glbl sağlam olacağı sanılır. Muş'ta, çocuğu doğup da yaşamıyanlar, çocuklarının yaşaması İçin, yedi yaşını alıncaya kadar, her yıl kurban keserler. Yedi yaşına kadar çocuğa yeni elbise giydirmezler. Yedi evden toplanan bez parçalarından elbise yapıp çocuğa giydirirler. Çocukların elbiselerine yedi delikli mavi boncuk, hamayil. nazarlık takarlar. B u İnançlara göre, çocuk ölümden, kem gözlerden, emler den korunmuş olur. Sarıkamış ve Ardahan'da, çocuğu doğum da yaşamayan lar, 7 yıl üst üste kurban keserler ve etini eve sokmazlar, konu komşuya dağı tırlar. Kurbanın kemiklerini eksiksiz bir araya getirip gömerler. Yedinci yıl so nunda dilekleri gerçekleşirmiş. B u inanç, kamlık ayinlerde kurbanla ilgili gö rülmektedir. Burada da. kemikler bir araya getirilir ve o hayvanın yeniden di rileceğine inarıılır. B u n u n l a ilgili efsaneler, Türkler arasında yaygındır . 42
Muş'ta, bir çocuktan sonra doğanlar yaşamıyorsa, ilkinin ayaklan yeni doğamn eşi üzerine bastınlır. Buradaki inançta da. ilkini koruyan iyi ruhun, onu da koruması dileği. İnancı saklıdır. Doğan çocuk ilk defa beşiğe konurken, beşiğe çerez ve meyva konur. O gün kız ve erkek tarafı toplanıp eğlenti yapar. B u adet. çocuğun hayatının bereketli ve güzel geçmesi inancı ile yapılır . 43
42
Kemiklerin eksiksiz bir araya getirilmesi ve bunların yeniden dirileceği inana. Sibirya ve Allay Türkleri arasında mevcuttur (M.Eliade, Shamanlsm. Prtnceton, 1974; sh 160¬ 161). ayrıca, Nasreddln Hoca hakkında anlatılan bir efsaneye göre. Hocaları tarafın dan üç öğrencisine ziyafet İçin kullandığı bir kuzusu varmış. Yemekten sonra, kuzunun bütün kemikleri bir araya getirUtr ve llocalan el açıp dua edince, yine dtrlllrmiş. Hocala rının olmadığı bir gün, üç arkadaş kuzuyu gizlice dere kenarına getirip kesip yemiş. Ke mikleri toplamışlar ve dua etmişler, kuzu ditilmiş. Ancak, muzip Nasreddln bir kemiği saklamış ve bu yüzden de kuzu okşayarak yürümeye başlamış. Derler kl Hocası, ken disini "Dünya durdukça insanlar da sana hep böyle gülsün" diye beddua etmiş. Bk. / I . I . UÇUK,
. . . . . . . 0CKl«IftC J Ö C I U U l l U t l U l F » » ! N W
1983, sil. 200 43
80
201.
Muş İl Yıllığı, istanbul
1973; sh
80-88.
i
.
SI . 1 . ,„ *"»~"™ " - — " T "™"*f
t I—, "»
ı
.1
Çocuk. Muş'ta kırkı çıkmadan dışarı çıkanlmaz. Kırkı dolunca, ebesi gelir ve onu usulünce yıkar. Ondan sonra sokağa çıkarılır. A k s i halde, çocu ğun başına bir felaket geleceğine İnanılır. Kırkı çıkmamış bir çocukla kırklı bir çocuk karşdaşırsa, "kırk bastı" diye manılır. Böyle çocuklan. kırk bastıdan tır men kurtarmak için. İM ana birbirine İğne verir. Böylece, çocukların kötü akibetlerden kurtanldığına inanırlar . 44
İlk tırnağı kesilecek çocuğun parmaklan u n çuvalına sokulur ve böyle ce hırsız olması önlenilmiş. Çocuğun ilk saçı fakire kestirilir. Muş ta, ilk kesilen saç altınla tartılır ve karşılığı para, fakirlere dağıtılır. B u çocuğun başına ağn saplanmamasını önler, diye inanılır 45
c . Doğum Sonrasında: Çocuğun doğumundan kırkı çıkıncaya kadar geçen zaman, hem anne ve hem de çocuk için çok mühimdir. Doğumdan son r a . a n a kanımdan çıkan eş, kimi yerde ayak b a s m a y a c a k bir yere gömülür. Gaziantep çevresinde eş. akıntılı bir s u y a atılır. B u r a d a s u y u n temizleyic i, anndıncı ve koruyucu vasfı eski inançlarla bütünleşir. Gaziantep yöresinde, doğumdan sonra a n a y a musallat olan alkansı m n , gür kızıl saçlı, i r l - y a n bir k a d m olduğuna manılır. Gafleten bastığı yeni anarım ciğerini, b u k a d m alıp götürülmüş . 48
Çocuk ve ananın gözdeğmesine karşı k o r u n m a l a n için. onlara çcsfili nazarlık ve üzerlikler takarlar. Urfa'da nazar için hamayil, gözboncuğu, takı lir. Göz boncuğu, çocuğun kundağına ve beşiğine iliştirilir . Nazar İçin kulla mlan yedi delik gök boncuğu, bize gök ile İlgili koruyucu iyeleri: ve yedi sayısı ile, koruyucu iyelerin bulunduğu semavî mertebeleri hatırlatmaktadır . Kam ayinlerinde, üzerlik, kullanılan mukaddes eşyalar arasındadır . 47
48
49
Urfa'da, altını ıslatan çocuklar için. süpürge uçlan, üzerlik olarak yakı lir ve onlara her sabah karatavuk yumurtası içirilir. Böylece çocuğun, o işi tek 44
A.g.e.,
45
C.Öztelli, 'Haşa hazır yakmak: 79.
sh 80 88.
46
C.C. Cüzelbey. Gaziantep tıbblfoMorundan Dergisi, 1984; s.4, shl9-36.
Türk Folklor
Araştırmaları, yapraklar'.
Harran
¡953; s. 50. sh. 7S Kültürü
ve
Folklor
47
M.Çini, a.g.m..
48
S.Kocalürk, 'Bazı din ve kavimlerde, özellikte ıslamıyelte yeaı sayısı. u. aııııı t unc Folklor Kongresi (Bildiriler). Ankara. ¡982; C.IV. sh. 279-97.
a.g.y.
49
A.tnan, a.g.e., sh 111
rarlamıyacağma İnanılır. Kekeme çocuklara. Kurban Bayramı sırasında yedi inek memesi yedlrilirse, dillerinin çözüleceğine inanılır .
Malatya'da, çocuk doğan evde kurban kesilir, eti dağıtılır. B u işlem. Do ğu Anadolu'da, yaygındır. Türk inançlarında, b u n u n , k o r u y u c u iyeleri m e m n u n ermek maksadıyla kesildiğini biliyoruz. K a r s yöresinde, erkek çocgu ol mayan veya doğup yaşamayan ailelerde, çocuk sahibi olmak, yahut doğanları nın yaşaması için k u r b a n k e s e r l e r .
50
Slvas'da kekeme ve dilsiz çocuklar. S e m m a s P i r denen yatıra götürü lür. B u yatın Türkler ve Hristiyanlar ziyaret eder. Yatır yarımda yatıp görüle cek rüyaya göre bir tedavi yolu b u l u n u r .
58
51
Hakkari'de iki komşunun çocuğu, aynı 4 0 gün içinde doğarsa: erkek çocuk doğurana çuvaldız, kız çocuk doğurana dikiş İğnesi hediye edilmezse, birbirlerini görmeleri mümkün değilmiş. Çünkü kırkların karışması çocuklar için felaket getirirmiş .
u k doğduktan sonra, olur olmaz şeylerle, veya uygun düşmeyen nesnelerle altı temizlenmez. B u İş İçin, bazı yerlerde, höllük denen bir cins, toprak hazırlanır ve o kullanılır . Rivayete göre, Diyarbakır'dan geçip giden bir gelin alayında, bir anne, çocuğunun altım temizlemek İçin blrşey bulama mış ve b u İşi yufka ile yapmış. O n u n bu hareketi. Tannyı gazaba getirmiş ve düğün alayım orada taşa çevirmiş. "Gelincik Dağı" adı bundan kalmıştır, der l e r . Taş / kaya inancı ile ilgili bu husus, edebiyatımızda görülen sayısız taş kesilme motiflerinden biridir . Yasağı İhlal veya ora İyesini kızdırma sonunda karşılaşılan tipik bir cezalanmadır. 52
59
Bitlis'te, ortası delik bir beze, nüsha (muska) yazdır ve erkek çocuğu y a şamayan kimseler, çocuklarım b u n d a n geçirir. Böylece yasayacaklarına i n a -
53
ÎHTıcuT.
54
H a k k a r i yöresinde, doğum y a p a n kadın, 4 0 gün evden dışan çıkmaz. B u n u n sebebi, yine alkansı ile karşuaşmamak amacıyla bağlıdır. Şemdinli k a sabasında lohusa kadın, okunmuş bir bardak s u içerse, onu, alkansı basmaz mış.
Hakkari'de, çocuğu dünyaya gelen aile, fakir fukaraya sadaka dağıtır, hediye verir. Tebrike gelenlere, çocuk sahibi aile, hediye verir. B u n a , Bakut adı verilmektedir . B u , Dede Korkut boylarında, ad verme toyuna katılanlara bir nev'i dişkirası hoş tutma bedeli gibi dağıtılan paylara benzer bir işleme ben ziyor . Söz konusu b u kelime, beg kuti veya bağ kuti gibi, iki kelimenin bozul muş şekli olabilir. 55
K a r s yöresinde, kırklı kadım, a l k a n s m d a n k o r u m a k için yemeğini komşuları yaparlar. B u ilimizde, erkek çocuğu kırkının kız çocuğunklnl bastı ğına İnanılır. Kars'ta, kırk basmış çocuğun tedavisi için islâmlara alt olmayan mezarlıklarda çocuk yıkanır. Kırk basan çocuğun üzerine, 3 defa bıçak bastırı lır. Anne ve babasının elbisesinden bir parça, kırkbasan çocuğun altında yakı lir ise, çocuğun sağlığına kavuşacağına İnanılır .
56
57
Ağn ve çevresinde çocuklan yaşamayan aileler, doğan çocuklan yaşa sın diye /özellikle erkek çocuğu yaşamayanlar/ onlara, erkekse kız elbisesi; kız İse, erkek elbisesi; giydirip büyütürler. E r k e k çocukların saçlan uzatılır, entari giydirilir. Amaç yine, çocuğu kötü veya kara iyelerden korumak, ona do kunmamasını, onu aldatarak erkek çocuğun hayatta kalmasını sağlamak tır.
60
GAntep'de. Elazığ'da, Slvas'da, Güney Anadolu yörelerinde. Maden'de kırkı içindeki iki lohusa, aynı gün içinde doğan İki çocuk, kırklı lohusa ile bir hayvan karşılaşmamalidir. Lohusa veya çocuğu kırk basacak olur ise. G.Antep'de, çocuk çıplak olarak terazi kefesine konarak tezekle tartılır. Değirmen çarkından alınan s u ile yıkanır . 61
50
M.Çini, Vrfa'da göz değmesi, nazar Ûe İgU inançlar'. Harran gisi, 1980; S.17,sh. 6-8.
51
K.Özen, 'Sivas Yöresinde Battalgazi ve onun silah arkadaşlan ile ilgili inançlaı'. I. Battalgazi ve Malatya çevresi Halk kültürü Sempozyumu (Bildiriler). Malatya. 198?; sh, 56-59.
52
C.C. Cüzelbey, 'Gaztantep'de doğum ve çocuğa ilişkin eski Türk inançları'. Türk ru Araştırmaları, 1982. Ankara 1983. sh 19-36
53
Cumhuriyetin
54
S.Sakaoğlu, Anadolu Türk Efsanelerinde Tip Kataloğu. Ankara, 1980.
50. yılında Diyarbakır.
55
H a k k a r i , J 9 6 7 İl «ılhffi. Ankara, 1978; sh
56
AArvan, Makaleler
57
M.Ergin, Dede
ve İncelemeler..,
Korkut
Kitabı. Ankara,
1973 yılığı. İstanbul Taskesilme
sh
Kültürü ve folkloru
Motfft
1973; sh. ve Bazı
der
Pülümür ve Ovacık çevresinde, yaşayan Baluşaklan aşireti mensupla nnın Karakuş adı verilen bir cins kartala hürmet besledikleri tespit edümlşttr Erzincan ve Erzurum'da b u kuşa Hel denir. Baluşağı aşlredinden bir kişi aske re gittiğinde anası ona, "Seyyit ocağının kartalı, başının üstünde kanatlanın
Folklo
394-407. Efsanelerin
.__
281-91,
1964; sh.
10-11.,
58
M.ÖAras.
59
A.Şafak, a.g.m.,
Ad koyma'.
İl Yıllığı,
Selçuk
Üniversitesi
İlahiyat
Dergisi.
1985; sh,
99-122.
a.g.y.
60
Kars
oı
ıjjtcıpayamu, juncıyenae uogumıa iıgıa aaez... sn. ao-tm. Ayrıca UK. ıı.A. Türk FoUchnında Kırk Sayısı Villi Kültür. 1982 C.3, s. 9. sh. 43 48.
62
E.Yavuz,
Tarih
1967. Ankara,
Boyunca
1967; sh
Türk Kavimleri,
185-204.
Ankara,
rakset.
1968. sh.411.
83 ı
gersin, seni korusun" diye dua edermiş . Türk lnançlannda kartal, h e m İlk kam'ı, hem en yüce koruyucu ve yaraücryı temsil eder. Türkler b u kuşun uğu runa, koruyuculuğuna inanır . 62
63
B. AD V E R M E :
Dede Korkut boylarında, çocuğun ad kazanması için y a bir olağanüstü iş başarması, y a h u t düşmana karşı baş kesip k a n dökmesi, y a n i bir k a h r a manlık göstermesi gerekir . 68
Kimi isimler, doğan çocuğun rengine göre de verilir. K a r a oğlan. Kara caoglan. S a n saltık. S a n Efe., gibi. Doğu Anadolu'da da b u tür a d l a n r r a s t l a , mr K a r s . E z u r u m . Agn. Muş. Malatya çevresinde Karakız. Akkız ^ ™ f » Yağız S a n kız. Pembe gibi adlara rastlanmışta-. Yine b u verüen isimleri, d e al kanst 5e /ki al k a n s , iki tanedü, biri kara diğeri vardır Y a n i b u adlar, çocuklara gelişi güzel takılmış sarkmamalıdır. Güneş, ay yıldız, dağ. deniz, yddınm. şimşek, çınar, gök gibi isimlerin de yine başlan giçtaki Türk inançlarım aksettirdiklerini ve bunların koruyucu iyeleri temsil eden u n s u r l a r olduklarını u n u t m a m a k g e r e k i r . , a
Türk hayatının hemen bütün safhalarında / tarihimiz boyunca, ad a l ma, ad kazanma, ad verme işlemleri mühim bir mevki İşgal eder. Kaynağında, (yaşayış) tarzından ortaya çıkan anlayışların, İnançların, davranış biçimleri n i n yarattığı bu işlemlerin büyük bir kısmı, yakın zamanlara kadar hayatımızı yömendlrmiştir.
£'r»Zls..
69
E s k i Türk hayatında, çocuklar ad alıncaya kadar, "adsız" yaşarlardı. Ad alıncaya kadar adsız diye çağırılan çocuk, 13 / 14 yaşlarına gelince, eğer ad verilmeye uygun bir iş başaramamışsa, ömür boyu "Adsız" diye anılırdı . A n cak, tarihimizde, sık sık rastladığımız atsız, adsız big gibi isim sahiplerinin ta mamım, b u şekilde değerlendirmek mümkün değildir . B u , doğrudan doğru ya kötü ruhlardan, kıskanç gözlerden oğulu korumak maksadıyla konmuş blr ad olmalıdır. Yâni, b u oğul, adsız, işe yaramaz, r u h u n u alıp götürmeye değ mez, şeklindeki davranışla, kötü ruh veya arvak'm çocuğa yaklaştınlmayacağma manılır! Türk lnançlannda, çocuklan kötü ruhlardan korumak amacıyla verilen b u tür adlar arasında Satuk, Satılmış, D u r a n , D u r s u n , Yaşar, D u r muş, Durdu... sayılabilir. Tamamen Türk inançlarına dayalı olarak verilen bu isimlerin, Islâmiyetle imtizaç ettirilerek günümüzde yaşadığı d a bir v a kı'adır.
Araştırma yaptığımız Doğu Anadolu sahasında, y u k a r d a belirtilen isimlere sıkça rastlandığı gibi. bahar, yağmur, tufan. bora. yaprak, çiçek gul Sçek, gülbeden. gülseren ° gibi adlara da tesadüf eclllmiştir. Bütün b u İsimle re bakuğımızda. sahamızda çocuklara verilen b u tür adların y a yer y a ata. ya gök Üe ilgili inançların izlerini taşıdığım görürüz.
K a z a k ve Kırgız Türkleri arasında, çocukları kötü ruhlardan, nazar değmesinden korumak için. onlara Ödemiş.Satılmış, Saülgan gibi adlar y a m sıra. it. köpek gibi hayvan; bokbay ve tezekbay gibi pislik adlan da veriknektel r . Bunların yam sıra, karga, çakal, tilki, kurt, kurtcebe gibi geçici ve koruyu c u İsimlerin de çocuklara ad verilmesi Türkler arasında görülür .
E r z i n c a n ve Erzurum'da, çocuğu olup d a yaşamayan kimseler, çocuk larrna. ölmesin, yaşasın anlamında, yaşar, d u r s u n , durak, durdu gibi ad a. verir Sürekli kız doğuran erkek çocuk arayan kişiler, son doğan kızlanna do ne döndü adım verir. B u n u n l a , erkek çocuğa dönüleceğine inanılır. Çok ço c u k t a n bıkanlar, yeter, tamam adım verir. Adak ve dilek sonucu, yatır ziyaret. üe dünyaya gelen çocuklara ise Saü. Satılmış adlan verilir . Tablatiyle. b u a.l
64
65
66
67
7
Kişilere İsimle hitap etmek, saygınm bir işaretidir. K a r s ' l a b u n a dikkat edilir Ancak, m u h a t a p aşağılanmak istenirse, o z a m a n , a d kullandmaz v e "hey ula. b a n a baksana.." diye istihza edilir. Hitap edilen kişi. çoğu zaman, "benim adım var" diye. buna tepki gösterir. B u n u n yaraşıra tıpkı eskilerin vi y a günümüz Kazak ve Kırgızlar'ında olduğu gibi. çocuklara, k e l diye hitap ec i lir. Aslında aşağılamak için k u l l a m l a n b u ad Üe. aynı zamanda çocuk, kötn ruhlardan ve gözdeğmesinden korunmak İstenir . 71
72
63
B.ÖgeL Türk Mitolojisi.
64
M.Ergin, Dede Korkut Kitabı. İstanbul 1969; sh. 97-98. 54-55; M.Köksal melerde Tip ve Motif Yapısı, Ankara, 1984; s h . 133.
65
84
Ankara,
1971; C.I. sh
585-945.
F.Sümer, ' E s k i Türklerde isim koyma geleneğinden adsız'. Türk Edebiyat runda Yeni Görüşler. Ankara, 1985; C.I, sh. 23-27.
Battdmave
Türk Folklor
folklo
66
S.Çağalay. lüHderde batıl İnançlar orasında tabu'. 1. Uluslararası mineri (Bildiriler). Ankara, ¡974, sh 37
Se
67
A.lnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara, 1972, Sh 174-175; Z.F.Fındıkoğlu, "Türk Folklorunda tslm meselesC. Türk Folklor Araştırmaları, 1952, s.39, sh.609C. C, " . ' ^ . w « ' , ^ U « y « , T « . i . * y c Tül kıçı iımjjcrul veıme ıus uguıgevsneK ve•inançlar, I. Ulus lararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1976, s h . 369-385; Y-Z. Öksüz, Türklerde a d uerme geleneği lslarnlyetten sonra". Milli Kültür, 1982, c.3. s. 9, sh.2331
es
AAnan. lan,
69
Dede Korkut Kitabında eski İnançlar ve gelenekler:
1966-69.
M.A. Seyidov. Koz,
sh
Bazı abidelerde
1980. s.3, sh
70
S.Bulul,
71
W Radloff.
Kuşaktan
ad koyma
Kuşağa
Kazak TC^dertnde
Erzurum
adetinin
Folkloru.
Koyunculuk
kalıntıları hakkında
mülalıazahır.
J954. s.69. s h .
Ankara,
1987, sh 117
hakkında notlar* (Ter.A.Temlr).
Türk
Kültü
293-296.
A.KÜçük. a.g.m. a.gy.; A.R. Önder. Ulusta lan,
Araştırma
65-70.
rü, 1983; s. 240. sh 72
Türk Kültürü
145-159.
1099-1X00
İnsan İsimleri Türk Folklor Araştırma
—
lar İle çocuk sahibi kişiler, çocuklarının kendilerine alt olmadığını, dolayısiyle kötü r u h u n gelip canlarım almayacağma, onlara dokunmayacağına İnanır lar. K a r s çevresinde, isimler arasında Tamam, Yeter, Kıztamam tespit edil miştir. B u isimlerde, erkek çocuğa dönülür İnancı İle kızlara verilir. Amaç, y u karıdakllerle aynıdır. Ataya hürmeten verilen isimlere, ata adıyla anılan aile lakaplarına sahada sıkça rastlanmıştır . Ata r u h u n a saygı inancının bariz bir izi olan b u tür ad verme İle. büyüklerin ruhlan şad edilir. Onlan, çocuğa verilen ad vesile edilerek anma fırsatı doğar ve çocuk kötülüklerden, onun r u h u ile, böylece korunmuş olur. Yörede yaşayan ve eski Türk boylarından kalma bir aşiret olan Miranlar'da / Beyler'de, dede ve torun arasında, 24 defa tekrarlana - tekrarlana bugüne gelen, 24 Oğuz adı tespit edilmiştir. Atalara saygı göster me inancını, tam 4 8 nesilden beri yaşatan Beyler aşireti, geçmişin hatıralarım günümüze kadar taşımıştır .
mektlr. K»~
M u a ve B l U B de y a , a m a y a n çocuklara ailedeki aoayal alolüden
73
lar.
74
Gaziantep çevresinde, çocuğu olmayanlar. Dermanlı - Değirmenli A l i Dede, M e m i k Dede, ökkes gibi yatırlan ziyaret eder ve çocukları doğarsa, bunların adlarını adak ederler. Çocuk doğunca, ona, hangi yatıra gidilmiş ve adanmışsa, onun adı verilir ve çocuk, bir ve yedi yaşlarına girdiğinde ziyarete götürülür. Şükran ifadesi olarak k u r b a n kesilir. B u yüzden, Gaziantep'te, Ökeş ve Memik adlan yaygındır. Hakkari'de, çocuğun yakınlan, doğum sırasında bir araya toplanır ve ona isim bulmaya çalışırlar. Verilecek adı, ailenin en yaşlısı, tespit edilenler arasından seçer. Bitlis ve E r z u r u m çevresinde, çocuklara bazı İsimlerin verilmesinden çekinilir. O isimlerin çocuklara ağır geleceğine, o isimleri taşırlarsa başlarına olmadık işler açılacağına inanırlar. B u isimler değlştirilmezse, çocuklar ölü me, delirmeye varan felaketlerle karşılaşabilirler. Böyle bir durumla karşı kar şıya gelen çocuğun, adının başına yeni ad ilavesi, veya tamamen yem ad kon ması ile kurtulacağına inanılır. Burada da yine, ata adının uygun görülmeyen veya uygun olmayan bir çocuğa verilmesiyle onlan incitme söz konusudur. Onların öfkesini ve gazabını önlemek için, çocuğun adı değiştirilir. B u inanç, yörede Islâmi renkler de taşır. Meselâ, Muhammed adı verilen çocuk, böyle bir olay ile karşılaşırsa adım Mehmet'e, veya Ahmet Ali'ye çevirirler. Agn'da, eskiden yaşaması ümitsiz olan çocuklara büyüyünceye kadar Islâmi isimler vermezlerdi, lslaml olmayan isimler takarlardı veya bunların kı ra H.Ersoylu, 'Oğuz Harun kouduau adlar'. Türle l M n » » « — ' aiı.ı>o-/o; n.K. unaer, Uöie'ae İnsan isimleri, Türk Folklor Araştırmaları, s.74, sh. 1180-1181. 74 lArvasi, Hatıratım. Ankara, 1960, sh. 15.
86
1975,
dağdan, dagdelen. dagdas. durdağı. karadagb. bozdag gibi... K a r s ve E r z u r u m çevresinde, addaş olan iki kişi arasında, biri. tesadu fen o t u r u ş ve b u n u oğr^mUsse. o a n d a tutacağı dileğin gerçekleşeceğin, inanılır.
C. E V L E N M E / DÜĞÜN Türk hayatında ev ve evlilik, çocuk sahibi olmak en mühim kaidelerde,, biridir fa^T5 b a r k sahibi olunca, bulunduğu toplulukla itibar k a z a n Ç o l u k s S l ohTnca da lUban yükselir. Türk hayatının her safhasında y a ş a Çocuk sanun ° marjlarımızın burada, rolü devam etnıckK İ T m İ S S S S S ^ ^ « v e î r i . ata ruhlan. e , b u l m a d a , iyi bir y , ™ £ 2 a £ ^ S S S S l o i n a d a . doğan çocuklarm hayatta kalmasında d k , . . olduğu inancı, günümüzde de. varlığım korumaktadu-. T e k m a n ' d a İnektepe; Karayazı'da Çarpi; E r z u r u m ' d a R e c e p Baba. T o r t u m ^ : O l u da GuUübağdat; Şenkayada ^ ^ Z ^ Z I T Z n l - T i V r , , H a s a n B a b a . A r i f B a b a ; Harput'da Arap B a b a : Polu.1 7 5
75
N.Çettn, 'Baskil çişinde s.273,
sK5790.
yatırlar ve inançlar. Türk Foücloru Araştırmaları.
1970:
C e m s i t B e y ; Adryaman'da Abuzer Gaffarl, M a h m u t E l E n s a n gibi ziyaret yerleri, bahtlannın açılması için, evlenmek isteyen kızlar tarafından ziyaret edilir .
M n l a t v a ' d a kısmeti kapalı kızların bahtlarının açılması, hiç kullan.!
7 6
77
Doğu Anadolu'da, evlenmek İsteyen ve fakat b u n a bir türlü eremeyen genç kız ve erkekler, kısmetlerinin kapalı veya bağlı olmasına inanır ve b u n u çözmek, kısmetlerini açmak için bir takım yollara başvururlar: yatır / türbe, kutlu yer ziyaret edip adak adarlar; büyü ve benzeri yolara başvururlar; kilit açma. hıdırellez'de niyet ve dilek ile kısmetini açmak bunlar arasında sayılabi lir. B u gençler, b u yollardan biri ile kısmetlerinin açılacağına, sevdiklerine kavşuabileceklerine inanırlar. Aynca, yeni evlenen gelinin ayağı altına isim yazmak, gelinin arkasına süpürge bağlamak, saçından bir parça kesip almak, kına gecesi duvağı gelinden kapıp başa takmak gibi birçok benzeri yol ile de, bahtlarının açılacağına, evleneceklerine İnanırlar .
marnış b i r S n ,
İlk çıkan kişiye açtırılması üe gerçekleş¬
tirilir. Böylece kısmetinin açıldığına İnanılır. Hakkari'de kısmeti kapak bir genç kr/.ın kısmetini açmak İçin. kendisi-
evlenlrmiş. ABn'da Hıdırellez'de. gülagacına testi koyarlar. B u n u n içine gelinler y ü z ü k l ^ atarîar Mani söylrler ve kısmeti kapalı olanların kısmetlerinin böylece açılacağına inaıurlar. Dlvarbakır'da S a l t a n Şeyhmuzu. C u m a günleri ziyaret eden evlen-
78
Hıdırellez'de, evlenmek isteyenler, kısmetlerinin açılması için dilekleri ni İfade eden, ve bu maksatla çekilen, veya niyet tutularak söylenen manilere, Erciş civarında, "çiçek ölçen", Erzurum'da İse "ır a m çıkma" d e n i r . 79
Muş'ta, evlenme çağı geçen kız, kısmetinin bağlı olduğuna inanır. Eğer bu kız, arka arkaya üç çarşamba, bir oklava alıp, oklavayı ata biner gibi bacağı arasına alarak minareye çıkar ve orada şerefeden, üç kere "kırnavnır, adetiz batsm, it babaliler" diye devir yaparsa, o kızın kısmeti hemen açılırrnış ve iste meye gelirler, diye inanılır. B u pratikte genç kızların oklavayı at gibi binmeleri kamların ayin sırasında kullandıklan sembolik tahta ata benzemektedir. Her iki harekette de göğe doğru bir çıkış olması da dikkati çekicidir. Gelin eve, Malatya ve Kahramanmaraş'ta, kaynarım kolu altından ge çerek girer. Diyarbakır'da, gelin ve güvey kaynananın bacağı altından birlikte geçer. B u inanç, evlat edinme ile ilgilidir. Gelin, evin diğer fertleri gibi, kaynana için bir evlattır. Ona, o gözle bakılacağı, kaynana gözünde, diğer evlatlarından bir farkı olmadığı ifade edilmiş olur. B u şekilde evlat edinme inancı, Türkler de çok eski bir inançtır. Köroğlu Destanında, Nigar Hanım, Ayvaz'ı b u şekilde ev latlığa alır . 80
76
Cumhuriyetin
50. yılında Elazığ, istanbul, 1973. 50. yılında Adıyaman,
istanbul
shlOO.
¡973, sh
Gaziantep'de l U r a b a b a türbesini evlenmek maksadıyla ziyaret eden
gerçekleşmesi İçin d u a ederler. Sivas da Abdüivahap G a z i y i evlenmek İsteyen kızlar zlyaret eder. C.e
1
ZSmXT^t-une
77
Cumhuriyetin
N.Tan, 'Kızların kısmetlerini açma pratikleri. 1976. sh 216-228.479
69-72.
79
Z.Erk, 'Anadolu'da gelinin oğlan evine getirildiği anda yapılan gelenek Türk Folklor Araştırmaları Yıllığı. 1976, sh 81.
an
, X ) c , ' ^ c t muiıır ornatması), /inkara ¡973, sh; A.B. Alptekin, 'Köroğlu'nun Zuhuru ve onun Bingöl ile olan münasebeti' Suttan B a b a ve Köroğlu, Elazığ, 1987, sh. 55-61.
Araştırmaları
yıllığı.
ve pratikler*.
b ^ c e g e l e s i n i burada bulasın!" Ayn, mak va'ran i l e n m e adaylar, da. "Dede s a n a „..„«
adadım: benim şu müşkülümü hallet!" diye dilekle b u l u n u r l a r ' 8
Yukarıda örneklerini s,ralad,g,rmz pratiklerle evlenme şansının a r l a cagma L a n T n aday. başlangıçtaki
^
"
^
^
onlarla geçmiş ve günümüz arasında bir manevi köprü, bir organik b u t . .... b a g T k u r a M a ' d u - . Demir, ağaç çubuk veya t lamak dağdan, taştan. =,üdaıı. çölden kırdan gelecek yard.mla dcrtkrlı u. T l u d r b a ş l a n g . v t a W ü.unçlanmızın geride kalan izlerinden başka b.ı> S S Û S At^mezarlaıuıın ve mhlannın yerini alan evliyalar, güneşin <).*,,. IfjLı^yZtıLııln yerin, alan Kabe gibi örnekler. İslamiyet İle İnan, l a n n imtizacın, sağlayan köprü davramşlard.r.
^ f ^ ^ ^
c
78
Türk Folklor
nır.
\
Ağaca çaput bağlamak, dilek dilemek, ilgili ruhları m e m n u n etmek, y a da onların yapacağım önlemek pratiği, Türk inançları İçinde en eskilerden b i ridir. B u pratiğin yem biçimi. Türbe kapı veya çevre çitine bez bağlamaya dö nüşmüştür. Ağaç iyesini m e n n u n etme yerini, yatır, evliya, u l u kişi almıştır. Meselâ. Sivas'ın Divriği kazasındaki tğimbat dağı üstünde bulunan B a t t a l G a z i ziyaretine gelen genç kızlar, dilekleri için, türbe kapısına bez bağlamakta dır*». Yatır ve evliya türbeleri ile ilişki içinde görülen Türk İnançlarının, tslâmi kalıplara dökülmesinde, şüphesiz tekke ve tarikat çevresinde yetişen ve memleketin muhtelif yerlerini dolaşan ve hatta gittikleri çevrede yerleşip kal ma görevi alan dervişlerin, dede ve babaların rolü şüphesiz büyüktür . Me selâ. Zileli Şemseddin Sivasî / K a r a Şemseddin, hocası Abdülmecid Şirvanîyi rüyasında görüp Tokat'a gelir. Tokat'a gelip hocasından aldığı talimat üzere gelip Sivas'a yerleşir ve orada görev y a p a r . 84
şekli bir bağı olduğu açıktır.
günler seçilerek yapılır ve inanç yine aynıdır.
85
Yaür ve türbe kapılanna. çevrelerindeki ağaçlara, genç kızlar tarafın dan evlenmek dileğiyle çaput bağlama inancına, yörenin hemen her tarafında rastlanır. Aynca, bez yerine, kimi yerlerde mezartaşlanna sürtülen taşm, tut ması halinde dileğin kabul edildiğine inanıldığına da rastlanmaktadır k i , b u davranışın altında da, dağ yollarım bekleyen, dağ / kaya İyesini memnun etme ve böylece yardımım kazanma inancının izleri yarmaktadır. İslâmiyet ile, bu dağ / kaya / taş iyesi inacı Kâbedeki Karataş / Hacerü-1 Esved ile bütünleşmiş ise de, bakryyeleri hâlâ görülmektedir.
Beslkkertme nlsank olma veya çocuklar, beşlkkerüne nişin etme adeU
8 6
Ağn çevresinde, evlenme çağma giren kızlar, Hıdırellez'de gdlik / tuzlu ekmek yapıp görebilecekleri bir bacanın üstüne bir parçasını bırakırlar. B i r karga tarafından ekmeğin alınmasını bekleyen kızlar, karganın gidiş İstikame tine göre, evlenecekleri kişinin belli olacağına inanırlar . Kız, hazırladığı tuzlu ekmeğin bir parçasını kendisi yiyip, s u içmeden ve kimseyle konuşmadan y a tarsa rüyasında evleneceği erkeği göreceğine İnanır. Kız, gördüğü rüyayı sade ce annesine anlatırmış. Burada, rüya görme, veya rüyada evleneceği kişiyi gör me İnancının, eski taançlarunızın bir kalıntısı olarak karşımıza çıktığım görü yoruz. Özellikle, bu İnancın, kaç - göçün toplumumuza yerleşmeye başladığı îir devrede şekillendiğini, halk hikâyelerimizdeki örnekleriyle söylememiz bir
d e ^ m l - " ^ ^ ^ m t , olur. B u n u n İşaret,
o l a r a k ^ f ^ f
™
^
.
^
u r s
, u d u k Maket «eli-
yaşamaktadır . 91
87
K.Özen. a.g.m.,.
84
A.Oüzel - S.K. Seferoğlu, Türk Milli Kültüründe Babalar'. Erol 1988. s h . 51-79.
85
N.Gözaydm, Tarihi bir şahsiyet, iki efsane ve bazı düşünceler'. Türk Kültürü, 1983, s.243., sh. 482-87.
A
- « «r
a.g.y.,
"^f—T^,
~.r.:"^ uv«««/e<Jore W
Güngör için.
N.Tan,
a.g.m.
,
™
n ş an k /
^
T
^
^
^
^
^
^
a
e
l
^
1971. sh. 24 96
Fikret
Ankara,
junceırrmbazıflcelert
ve Anadolu Babalan Sultan Baba ve Köroğlu, Elazığ, 1987, s h 87
e
Hakkari'de tein b a s m a b a 0 a d * bafOnOsû / dazmal b u l ' a m t e d a n
.
83
p/t
B
13-19. s.62. s h . 18.
91
olur. Eğer kız tarafı, o gün içinde kaçırılan başörtüsünü geri alamazsa, kız k a çırılmış kabul e d i l i r . 91
Muş'ta düğün öncesi hazırlıklar tamamlanıp kızın elbiseleri kesilip b i çildikten iki ay sonra, oğlan evi, gelinin yatak yüzlerini alıp kız evine gider. O gün kız, kendini oğlan tarafına göstermez. B u n u n uğursuzluk getireceğine İnanılır. Gelen yatak yüzleri, yorganlara dikilirken içlerine şeker konur. İnan ca göre, b u n u n l a evliliğin iyi, hoş ve h u z u r içinde, tatlı geçmesi sağlanmış olur. Malatya'da gelinin eve uğur getirmesi için eline kına yakılır ve kına yak m a sırasında oğlan tarafı da, gelinin avucuna madem para koyar. B u para, sonradan fakirlere verilir. Bir nevi saçı gibi görünen b u par-.nın, gelini ve güve yi ömür boyu kötülüklerden koruyacağına İnanılır. Erzurum'da gelinin el ve ayak kınalan yıkanır ve evin dört tarafına b u kınalı s u dökülür. B u tür evlerde, ev hayatı bolluk / bereket içinde geçermiş ^.
Dtyarbalar ve Agn'da gelin eve girerken ayağma su^dökülür. İnanca gö re b u hareket h e m gelme, h e m de yeni geldiği eve uğur getirir. -
3
.
H a
tfprdek
gecesi kız tarafı tatlı şerbet yapıp geline getirir, ikram
e d e r . G e S a Î S m ş e r S b u n u y a p a r s a , evliliğin d a h a muhabbeti! geçeceğine İnanılır . 96
Muş'ta «ierdek gecesi, kim kimin ayağına basarsa, evde onun söz sahibi
öyle devam edeceğine inanılır. » d ı r T u z l u c a Kars. A r d a h a n ve Ağrı'nın T u t a k kasabasında "Şah B e zeme" S İ Bezeme" gelin ve güvey İçin yapılırve !. . „ , w »«îah Bezeme" blrağaçdaumrneyvaveçerez.«.esı-sie>. t a o
K
daladır ve üç gün gerdek odasında kalır.
9
Diyarbakır'da, sünnet olan çocuğa, gelin ve güveye, askere giden genç lere kına yakılır. B u ilde, kınarım koruyuculuğuna inanılır . 93
Muş'ta kına, önce evlenecek kıza yakılır. Artan l a n a dağıtılır. Evlenecek oğlana da kına yakılır. B u lana, bazen kız evinden gelir. Aynı anlamda, o d a kı na yakar. Böylece, İkisi de birbirine adanmış, kurban edilmiş olur. B u inancın kökleri, "ey kötü ruh, onlar artık kendilerine alt değildir, onlara dokunma, on lardan uzak dur" anlamını da taşır . 94
Sivas'ta, lana gecesi, kına y a k m a sırasında gelin göz yaşı döker ve bu şarttır. Gelinin çok çocuğunun olması, zürriyetinln devamı için ağlaması ge rektiğine inanılır . 95
Elazığ'da, gelin kapıdan içeri girerken eşiğe konan kaşığı basıp kırarsa, eve bolluk getirir. Ağrı'da gelin eve girerken, elini eşiğin üstüne sürer. B u hareket ile, yem evin gelme; gelinin de, geldiği yeni eve, hayır getireceğine inanılmaktadır.
S
S
U.llarias,
'Hakkari'de
71 Yıllığı. İstanbul
92
Erzurum
93
Diyarbakır
94
S.San,
an
•? Ah..,
1973, sh.
'Dün ve Bugün Mu». Kayseri A.:*.-.-
92
t.Sunguroğlu, Harpul
Yollarında,
S SSEaSîS^
IZ İZ, „.'.. ?CC 7-i,
1 0 0
101
pıhrsa M u ş ^ v e E r z u r u m ' d a o eve uğursuzluk geleceğine İnanılır.
H.Çetinkaya, 'Kars Yöresi.Tereken* C. B. Milletlerarası TürktoKlorKngresi 93; Kars 11 r.!l«9% 1967. Ankara. ağaçlan: Türk Folklor Araştırmaları,
ğ
1
1947, sh. 72-82
4.C. istanbul, 1958.
arîamda b k paralellik garükueBedk. B u paralellik lore-
düğün'. Türk Folklor
luca, 'Divriği'de düğün adetleri' Dört Eylül, 1966; s.4.5,7, sh. 17 19. 24-25. 31 96
n
Çevrede söz konusu İnanca bağü b u harekete, kuşak çözme adı verilir . K a m l a r £ v e Î p l a n n kuşanckgı kuşak ile. kutsiyet ifade eden üç sayısının k u ş a * ç ö , w ı ! h i r t a d e b h l e s ü ğ i n i g ö r ü y o r u z . K a m a k s e s u v a n olan kuşağın c J r e d e / devam ettiğim, tarikaUarda ve bir esnaf teşkilatı olan Ahilik içinde de. yer aldığım görüyoruz . İki bayram arasında düğün yapılmaz, gelin getirilmez. B u n u n a k s . ya
394-407
. • r i . ^ - r r ^ ; ;C7C,
i
b a g l a n m a Î S i n d e . gelen gelinin.
193-200
1973. sh.
t
Bevtüşşebab'da. gelin kuşağının güveyi tarafından üç kere çözülüp
evlenme töre ve törenleri Karabük, 1975, sh. 64
İl Yıllığı, İstanbul
S
me inancı ile bağlantılı olabillr
97 91
Î
liD^.ı
Araştırmaları.
9
6
^ v l ^ d e r . Düğünlerde süsle,,... ! ' ^ ^ ^ 3 ^ , . cArtan. Göle ilçesinde 975. s.356 sh3 Jl.OJi an.
1956; s. 116. sh. 1147.
93 „, "¡00
B.Öğel * 1 E.Esln.
Türk Mitolojisi, İstanbul 1971. C.2. s h 2 6 * 2 7 2 T„rJ»,t» .w Rı./nln Şamanizm. A n k a r a 1972. s " - ' Türk Kosmolojisi. İstanbul. 1979. s.55-71.
,01
JV.Çaaatay. B i r N r k kurumu olan Ahilik. K o n y a 1981. sh. 138 45.
5
m,
mmmmmmmmm
93
Hakkari ve Bitlis'te, gelin nikâhının bozulmarnası İçin, b u n u n k o r u n ması gerektiğine inandır. B u n u n için. bir kibrit kutusu boşaltılıp /veya benze ri bir alet, eşya/ okunarak kapatılırsa, nikâhın korunması sağlanmış olur, di ye inanılmaktadır. OAntep'in Nizip çevresinde Barak. Şavak ve Savcı gibi Türkmen aşiret lerinde, erkek bağlanmış ise, gelin, kocası çözülene kadar, güveyin ve akrabaiannın adını söylemez ve kaynanası ile doğrudan konuşmaz. Konuşur ve a d söylerse, "bağlanma", "düğümlenmeye" dönüşür ve iş kanşır. O zaman, geli nin dişilik organına kımız sürülür ve oğlan/güveye kısrak sütü içirilmek sure tiyle cinsel ilişkide bulunabilme gücüne eriştirilir .
H . k k a r i Bitlis ve Malatya'da gelinin avucuna kına yakılırken para ko¬
kası açıktır. Hareket, burada, sembolik bir hâl almıştır
.
Hakkari'de br,yü üe bağlanmış çiftler, erkeğin büyüden k ^ u t e b i t a e s l
inanırlar . 106
102
Ç. KURBAN, ADAK, SAÇI V E B E R E K E T TÖRENLERİ:
Ağrı ve Hakkari'de, genç kızların zülüf bırakması iyi görülmez. Uğur suzluk sayarlar. Zülüf bırakmak, sadece gelinin hakkı olduğu k a b u l edilir. Gelinler, Kars çevresinde ve Doğu Anadolu'nun bir çok yerinde, çocuk larının yanında eşlerine isimleri İle hitap ermezler; "babası" veya 'babalan" di ye, seslenirler. Aynı şekilde, kaynanaların yanında, "oğlun", başkalan ile k o nuşurken, "bizimki", "bizim herif' veya "kişi" sıfatlarım kullanırlar. B u tür h i taplar, bugün bir tevazu ve bir terbiye ifadesi gibi kullanılıyorsa da, aslında hepsi başlangıçtaki İnançlarımızın bakiyyeleridir. Sevginin, muhabbetin, ruhlar /ata ruhlan veya kötü ruhlar/ tarafından kıskanılması halinde, hitap edilene fenalığı dokunmasın, diye yapılır. Amaç, hitap edileni fenalıktan koru m a inancına dayanır.
j u Anadolu yöresinde, hemen her yerde rastlarım K u r b a n » e adak * » seçilen hayvanlara
J
^
S
^
S
^
S
Düğünün ilk gecesi Muş çevresinde, kızın arkadaşlan, "kız gecesi"ne çağrılır. B u eğlence bir kaç gün devam eder. Kaynana, eline ekmek alıp oyuna kalkar ve oynar. İnanca göre. kaynana bu şekilde oyuna kalkarsa, o yıl bere ketli ve ucuz olurmuş . 103
Hakkari'de, gelinin bol kısmetli olması için dolu kazana doğru getiril mesi gerektiğine inanılır. Eğer gelin eve geldiğinde, leğende kirli çamaşır k a l mışsa, bolluk olurmuş .
on. 'Evlenmede taşlık geteneğüıln ^ [ ^ lor Kongresi «Bildirileri. Ankara,^^J^^T. rûmlüğü ve ağırlk: leler ve İncelemeler... sh. 348. ^ - y " ^
T
^
.
)
, . Türkiye'de yûr.gö 244Lth 3 7; AJnan, Maka töreni. Gaziantep „. - Türk Folklor AraşJ l n c e r
^*^£^g^^^SLteM^5
104
102 U.BaHas, Anadolu Düğünlerinde Büyüsel inanmalar. Karabük. 1974, s h 44 ¡03 Muş İl Yıllığı. İstanbul 1973, sh. 41. ¡04 Doğu Anadolu yöresinde düğün ve evlenme Ûe ÛgÛl diğer adet ve bUgler için bk.0 H.Uğural Badas, Maraş Düğün Adetleri. İstanbul ILy.); Y-Z. Demircioğlu, Anadolu'da eski düğün ve evlenme âdetleri. İstanbul 1938; RDoğutan, 'Gürün ve civanndagellngö türme' Halkbilgisi Haberleri, 1934; s.35, sh317-19;H.Dumluca, ğCde Düğün Adetle ri" Dört Eylül, 1966. s.4, s h 17- 19; N.Eğin, 'Sivas'ta evlenme törelerf. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225, sh4715-17; KGüngör, 'Van ve havalisinde evlenme adetleri. Konuşmalar. Ankara, 1941. shl58-177; Halis, 'Malatya'da düğün adetlerC. Halkbilgisi Haberleri, ¡933. s.26„ sh29-32; M.lnan. "Urfa'da düğün AdetlerC Halk Bilgisi Haberleri, 1934, s.42. Sh. 121-23: •Urfa'da Evlenme Ad*tl*rr w » f t rmM ;.,„_.. u u l / u i c ı t , aroa, s./a, sn 120-l'JO; R.tekendemglu, 'EsklDtyarbeklrDüğünleri. Karacadağ, 1945, s.76-823, sh9-U (her sayı için aynı sahyeier arasında); Ş.S. Yener, Ga ziantep'te evlenme' Başpmar, 1947. s.87, sh!5-16.
^
n v h i r
sh.IO-11.
lan...
_
J08
sh
125: E.Esln,
A İnan. a.tj.c,
a g.e.;
ŞP"***^»*.'..^
M
MTTÜ*
boylarında
sh- 617- i8
S
s.81. s h 6 7 u e S . I 2 , s h . 5 6
95 94
Tanrıya bir "şükran" niteliğinde kesilen kurbanların yanı sıra, dilek ve adak İçin de kurban kesmek, yörede yaygındır . 109
Saçı da, eskiden muhtelif olağanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan iye ve ruhlara sunulan, veya onlar adına, onların rızasını ve yardımım kazan m a k İçin dağıtılan cansız nesnelere / yiyecek, içecek, bez g i b i , verilen addır. Saçüar, öz itibariyle bir cins kurban niteliği taşır. 110
Çocuğu olmayanlar, çoğunlukla adak kurbanlar keserler. B u tür adak kurbanlar, ziyaret edilen bir yatır için, yardımcı olması İnancı ile kesilir. T u n celi'de Üryan Hızır, Malatya'da Abdührahap G a z i , b u maksatla ziyaret edilir ve kurban adanır. Tunceli'de grup vaktinden sonra, Allah'ın emri ile yerin mühürlendiği ne, dolayısiyle artık kurban kesllemeyeceğine İnanırlar. Kesenlere iyi gözle bakmazlar, günaha girmiş kişi olarak görürler . 11 i
Hakkari'de, Bitlis'te, h u s u s i bir ekmek yapılır ve içine para konur. K o n u / komşu, akrabalar eve çağrılır. E k m e k dilimlemr ve yemek sofrasına ko nur. Parak hisse kime çıkarsa, tepeden tırnağa, o evin çocuğunu giydirir. B u n u n uğruna çok inanılır. Cizre'de. Hıdırellez'de tuzlu gıdık yenir ve böylece sağlığa, berekete k a vuşulacağına, kısmetin açılacağına inanılır. Gelinin eve girişi sırasında, yörede erkek tarafı, onun için muhtelif saçı lar dağıtır. Kurban kesmek, çerez dağıtmak ve benzeri gibi. Amaç, eve giren ge lin ile güveyin birleşmesine mani olma ihtimali olan iyeler / cinler / arvaklar için bir tedbir almak, onlan memnun ederek uzaklaştırmaktır. B u saçılar s a yesinde gelin ile güveyin birleşmelerinin kazasız sağlanmış olacağına inanılır. Orada, saçı dağıtdırken her ikisi de, kaptığı saçıyı uğur ve bereket getireceği inancı ile saklar. Dolayısiyle, saçının buradaki ikinci fonksiyonu uğur, bereket temin edici oluşudur. E n mühim fonksiyonu da gelin İle güveyin nesillerinin sürdürücü, çocuk sahibi olmalarım sağlayıcılığına manılmasıdır. Türk İnanç ları içinde saçının b u fonksiyonu çok eksidir. Dede Korkut boylarında b u n u n sık sık örneklerine rastlanmaktadır . 112
kullanılır. Kurbanın kesiminden sonra gözleri çiKamıp kurutulur, u o z çıbanı olanın yıkanacağı s u y a bunlar üç kez sokulup çıkarılırsa, o s u d a yıkanan h a s tanın gövdesindeki çıbanlar yok olur. diye inanılır. Kars, E r z u r u m . Erzincan. V a n ve Malatya illerinde ölenler için kurban kesileceği gibi, kurban zamanı kesilenden de. yedi hisseden biri onun için ayrı labüir ve onun r u h u için dağıtılır. Ölenlerin r u h u için k u r b a n kesme, başlan gıçtaki Türk inançlarının bir devamından başka blrşey değildir. Amaç. a l a ruhlarım m e m n u n etmek, onların rızasını k a z a n m a inancına dayanır. K a r s . Ağrı ve Bitlis illerinde adak sahipleri, adak etinden yemezler A d a k kurbanın kanı. adak s a h i b i n i n ve hane mensuplarının alnına sürü l ü r . Böylece seçilmiş ile seçen arasında irtibat kurulmuş olur. Eğer kurban, gelin İçin kesilmişse. k a m sadece o n u n alnına sürülür. A t a r u h u inançları ile ilgili pratiklerin bir kahntısıdır. 113
b. Yağmur Duası: Doğu Anadolu yöresinde rastklanan başlangıçtaki İnançların İzlerinden birtanesi de. yağmur duası ile bağlıdır . Ortaasya ve S i birya'dan Anadolu yaylalarına, köy ve kasaba gibi yerleşme alanlarına taşınan b u inanç, varlığını göçebe ve yerleşik Türk hayatında hâlâ k o r u m a k t a dır . 114
115
- Türk hayatında s u ve yağmur, hayatın ve bereketin kaynağıdır. B u yüz deri. s u mukaddesler arasında kabul edilir. B u n u n bir ifadesi de. onun. bugün de Türk hayatında "rahmet" sıfatı ile anılmasıdır. İncelediğimiz yörede olduğu gibi, Türk dünyasının hemen her yerinde yağmur yağıyor, yerine, "rahmet ya ğıyor" denir. Böylece, onun. Tanrının bir İyilik bağışı olduğu vurgulanır.
113
S.Buluç'un verdiği bilgiye göre. Yakutlar kurban kanını çadır kazıklarına sürerler ilik. S.Buluç. a.g.m.. a.g.y.. s.3. sh 126.)
114
Ş.Yatkaya Yat yahut yağmur last'. Gündüz, 1936; s.3. sh67-71: M.Fuad Köpriilû. E s k i Türklerde dini sihri birariane: Yat veya yağmurtaşı'. İstanbul Darül-Fünün Edebi yat Fakültesi Mecmuası 1925, C.TV. s. 1. sh 1 11; F.Sümer. E s k i Tûriderde yağmur ve kar yandırma adelf. B e s i m i ! T a r i h Mecmuası, 1953. C.1V. s.44. sh.2533 2 5 3 5 .
115
CMcıpayamiı. lürktyede yağmurduası'. Ankara, 1964 (A.O.DİI v e Tarih • Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1963; s. J-2'den a y n basım); Türk Folklor ürürıû yağmurduası, Uf)i ! i yapı u e / o n k s l y o n soranları'. I . M i l l e t l e r a r a s ı Tük F o l k l o r K o n g r e s i f B l l d l r i l e r J . / i n k a r a 1977. OV. sh 117; S. V. Ömek. S i v a s ve çevresinde hayatın çeşitli sajha arı ile ilgili Batıl inançların ve büyüsel işlemlerin etnolojik Tetkiki. Ankara. 1966; O.A.lialkır, 'Balıkesir köylerinde yağmurduası'. Kaynak, 1936, s.2. sh936 3ı: S.S. İşçiler. Tekirdağ da yağmurduası'. Türk Folklor Araştırmaları, 1961. s. 145. s h . 2479; IIKaramuk, 'Çorunda yağmursuzluk. halktaki ananeler'. Ç o r u m l u , ¡941. s.28, s h . 5 - 7 ; ltTurgau, Ankara'da yağmur duası'. Türk Folklor Araştırmaları.
-
1 9 6 1 . s. J 4 3 . s h . 2 4 1 .
Elazığ'da kesilen kurbanın gözleri, göz çıbanı / arpacık tedavisinde
110
Alnan,
111
N.Sevgen 222-234
112
".^rg'j% ZZ-T1Î~ 7T.İ~L.. lâTl. M¡.7, 7i, n . u » ^ , esıa ıunc zıyajeaen ve diş kirası adeti. 0 . Milletlerarası Türk Folklor Kongresi ( B i l d i r i l e r i . Ankara. 1982; C.JV, sh. 175-183.
96
a.ge., sh 345-415. 418; M.Eröz, a.g.m., Yaşayıslan Gizli Kalmış bir cemiyet
sh
211-16
Zazalar Türk Kültürü J 9 8 2 : s.229, sh.
E s k i d e n yağmurun yağmadığı zamanlarda. K a m adı v e r i l e n kimse ler. T a d a Taşı adı verilen bir taş vasıtasıyla istedikleri zaman yağmur yağdırır lar, bulutlan hareket ettirirler ve gökten k a r sağarlarmış. Kaşgarlı Mahmut, ünlü eserinde, yaz günü böyle bir olaya tanık olduğunu kaydetmiştir . B u inanç, Türkler arasında son derece yaygın bir biçimde günümüze kadar yaşa mıştır. 1 1 6
nüşmüş olarak yörede varlığım sürdürmektedir . Çuvaş Türklerinde de yaft m u r duasına çıkan çocukların u n , d a n , tereyağı ve y u m u r t a toplayıp daha s o m a pişirip yedikleri b i l i n m e k t e d i r . 122
123
117
Yörede, muhtelif zamanlarda yağan yağmur s u y u n u n da, kutsiyetine dair a y n c a bir inanç vardır. Meselâ, ilk Nisan yağmurlan ile yıkanmak, b u n dan içmek, yoğurt mayalamak, yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, sirke yapı mında kullanmak, yiyeceklerin üzerine serpmek, uğur ve bereket getireceği inancına bağadır. Bugün bu inançlara; Elazağ.Sivas, Kilis, Tortum ve yörenin birçok yerlerinde rastlanmıştır . Trabzon, Rize ve Bayburt illerinde de Nisa nın ilk yağmuru ile yoğurt mayalarlar. Bereketi, canlılığı, hayatı taşıdığına ina ndan b u ilk yağmurun bir saçı niteliğinde yiyeceklerin üzerine serpilmesi de, sU ryesi olan r u h u memnun erme amacım taşır.
K a r s çevresinde çocuklar, bezden yapılmış ve kollan sopadan bir bebe ği Çömçe G e l i n i n sıfatına sokup ev ev dolaşlınp yiyecek isterler. Yiyecek vere çekler. "Godi" adının da verildiği b u bebeği ıslattıktan sonra, çocuklann diledi ğini yerine getirirdi. Çocuklar, isteklerim şöyle bir tekerleme ile İfade ederler dr. Godi Godlyi gördün mü, Godfye selâm verdin m i ? Godi b u r d a n geçerken. B i r tas s u y u n verdin m i ? Ver Allahım ver. bir sürü yağmur..
118
Urfa ilinde, kuraklık olduğu zamanlarda kırk küçük taş okunup H a l i l İbrahim gölüne atılırsa, yağmur yağacağına İnanılır. Urfa'da, b u tür bir pratik le yağmur yağdınldığı söylenir .
B u n a benzer bir tekerlemeyi yine aynı oyun sırasında Mardin'de söyle nirken tespit etmekteyiz . Burada. Çömçe Gelin. Kars'taki "GodT'nin bir var yantı olan "Dodu" şeklinde ifade edilir: 124
Dodu Dodu neden oldu? B i r kaşıkçık s u d a n oldu. Verin D o d u n u n hakkım. Gitsin ardına bakım.
119
Mardin'de de yine, taşın, T a n n y a saçı kılınması İle, yağmur yağacağı lnnancı mevcuttur. Burada halk, yağmur duasına imam ile çıkar. Önce kab ristanı ziyaret ederler. B u ziyarette, ata ruhlarından yardım gelmesi inancı, onların da kendileriyle olması dileği saklıdır. Burada, kırk taş yerine, saçı ola rak yedi b i n küçük taş toplanır, ve imam b u n l a n n üzerine, T a n n y a , yağmur yağdırması için dua eder. ve yağmurun yağacağına inanılır . 120
Yağmur yağdırma inancı içinde Yada Taşı kadar dikkati çeken bir diğer u n s u r da. Çömçe G e l i n çıkanp kapı / kapı gezdirmektir. Yörede, hususiyle Kars ilinde, yağmur yağmadığı zamanlar. Çömçe Gelin gezdirilir . Yağmuryağmasım sağlayan, diye İnanılan Çömçe Gelin, bugün bir çocuk oyununa dö121
Adıyaman ve Urfa İlimizde de, çocuklar yağmur yağmadığı, kuraklık ol duğu zamanlar. Çömçe Gelin dolaştırırlar. Elazığ. Keban. Baskil ve Ağın çevıv sinde Çömçe gelin dolaştırma sırasında. Çömçe gelin için Dodi Dodi': "Mıılla ve "Potik" gibi ifadeler kullanılır. B u ilde. evlerden toplanılan yiyecekler, daha sonra-bir yatır veya benzeri kutlu bir ağaç altına toplanmak suretiyle pişirilip topluca yenir. Yemeğin ardından, küçük - büyük herkes birbirini ıslatır. B u n u n , yağmur yağmasına sebep olacağına i n a m r l a r . 1 2 5
Bitlis ili İçinde, çocuklar, yağmur yağması için Çömçe Gelin dolaşlırır ken, evlerden yağ. u n ve benzeri yiyecek maddelerim toplarlar. Burada, çocuk 116
Türklerde efsanevi Kağan (sülâle kumcusu) tarafından, yad taşı ile kosmik büyü ya pan kam gfbi, yağmur ve yel tevlld ediyormuş (Bk. EEstn, a.g.e., sh 29)
117
BAtalay. 8.
Divanü Lügat-lt Türk Tercümesi. Ankara,
1985; 2 bsm. C.IU sh 3-14. ¡59¬
118
N.Tan, Türk Fblldorunda Nisan Yağmuru'. O. Milletlerarası Türk Folklor (BUdiriler). Ankara. ¡982; C.IV. sh 469-79.
119
M.Çini, a.g.m.,
120
O.S.Adal,
121
Ş.flçin, 'Çömçe Gelin'. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225. sh 4718.
122
M.Köse,
123
N.Gazaydın. 'Çuvaşlarda Yağmur Duası'. Uluslararası Semineri. Bildiriler. Ankara. 1976. sh 44 49.
124
H-Selvi, 5291.
126
A.Buran.
Kongresi
a.g.y.
'Savunda
yağmur duası'. Türk Folklor
Araştırmaları.
Godu Godu
Türk Folklor
'Suruç köyünde yağmurduasi. Türk Folklor
1961. s . 1 5 1 . * h _ si, ¡988. s. 19. sh. 74-76.
98
Araştırmaları.
a,g.m.,
a.g.y..
1965. s. 187. sh 3650. 52 Folklor
ve Halk
Araştırmaları,
Edebiyatı
1969. s.254. sh.
lar "Çömçe Gelin"! "Çemçe Gelin" şeklinde ifade ederler ki, "Kepçe Gelin" anla mına gelirmiş. Çocuklar, onunla ev ev dolaşırken şu tekerlemeyi söylerler Çemçe gelin cem ister, Allah'tan yağmur İster, Verene oğlan İster. Vermeyene kız ister...
.
Hediyeleri verilmeden önce, ev sahibi üstlerine s u döker ve sonra, ço cukların İsteğini yerine getirir. Bitlis'te, b u hareketle yağmur yağacağına i n a ndır. Sarıkamış'ta, kuraklık olduğu zaman, halk Ağbaba Dağına çıkar, ora da y a t a n Ağbaba y a dilekte bulunurlar. Ağbaba'nın. böylece onlara, yağmur •fnArt.neı ı/-»**-» ı r o f r l ı m *». HrHrn» I n a n ı r l o r
Fırat yöresinde çocuklar suyla çok oynarsa, yağmurun yağacağına i n a ndır. B u yüzden, büyükler, suyla oynayan ve çeşme altında ıslanan çocuklara, 'yağmur m u yağdıracaksınız!" diye çıkışırlar . Aynı İnanç Kars ilinde de mev cuttur. Tunceli, Bingöl ve Adıyaman çevresinde yağmur yağması için köyün kadınları, köyün çobanım, akar suya atarlar. Bazı yerlerde de çobanın sadece sopası s u y a atılır. Yağmur yağması lçlnkiml köyde muhtarı çeşmede ıslatır lar . 126
1 2 7
E r z u r u m ve çevresinde Ay'ın gökte donuk gözükmesi halinde o gece yağmur yağacağına inandır. Güneşli havada yağmur yağarsa, o sırada k u r d u n doğurduğna İnanılır. B u çevrede, yağış çok olur ve zarar verirse, onun, o yağ m u r d a n oluşan çamurdan yapılacak bir kurmbağa ile duracağına inanılır. Kurbağa. Kıbleye bakan bir duvar deliğine konursa, yağmur kesilir, yağmazm ı ş . Urfa'da, böyle durumlarda şemsiyeyi açıp kapamak suretiyle yağmu r u n kesileceğine inanılır . 128
129
Elazığ'da, yağmur yağması için, "Godi Godl" dolaştırıldıktan sonra, gençler ateş yakar ve ateşin etrafında h a l k a olurlar. Yağmur duasını bir kişi yapar. B u n u n , komik bir cübbesi vardır. Diğerleri, toplu halde onun dedikleri ni tekrar ederler. Elazığ'da yağmur duasına, Harput Kalesi'ne giderler ve ora dan y a p a r l a r .
E r z u r u m , Mardin ve Sivas'da çobanlar, sürülerini de, yağmur duasına çıkarırlar. D u a esnasında eller toprağa döndürülür. Koyunların melemeleri sağlanarak merhamet celbedilmeye çalışılır. Böylece yağmurun yağacağına inanırlar. c . S a y a : Saya. koyunların döllenmesi günü yapılan şenliğe verilen ad dır. O gün, kuzular, a n a karnında canlanmış, hayat bulmuş k a b u l e d i l i r Bereket ile ilgili b u şenlikler bayram niteliği taşır. B u bayram, K a r s ve clvann d a " S a y a Kutluğu" adıyla d a kutlanır . Doğu Anadolu yöresinde, hayvancı lıkla uğraşan hemen h e r ilde döl almayla ilgili şenliklerin yapıldığı, o günün kutlandığı görülmektedir. Döl almanın bereketli olması için yapdan şenlikler, şüphesiz başlangıçtaki inançlarda görülen iyeleri m e m n u n etmek için yapılan merasimlerin Kaıuıuıanuu—. u n i o n u ı a m m ı ı c u u » a u ı t u j u . , uv.» * . u . . u . . ı . . bereketli geçeceğine inanılırdı . 1 3 1
132
134
K a r s t a . Koç katımından önce. koçlara, kız ve gelinler, koç bezeği adı ve rilen süslü başlıklar takar. B u çevrede, sürüye katılan ilk koç. karakoyun ile ilgilenirse, o yılın hafit' geçeceğine, akkoyun ile ilgilenirse k a n n erken yağacağına ve kışın ağır gecece ğlne inandır. Ayrıca, b u ilde. koçkatımı sırasında yürüyen sürüyü ikiye ayırıp geçmek veya sürü içinden boş bir kapla geçmek, doğum günleri içinde evdeı ı tuz ve ateş çıkarmak, dışarı vermek uğursuzluk ve günah saydır. B u hareket lerle. dölün bereketinin kaçacağına i n a n a n K a r s ili insanları, o günlerde dik katli davranırlar. K a r s ve Muş illerinde, sağımdan sonra süt kabına nazar değmesin diye. içme sönmüş kömür atılır. Böylece, sağdan sütün n a z a r d a n korunacagnuı göz değmesinin önleneceğine İnam lir. K a r s ve çevresinde, koçkatımı sırasında, eve gelen ilk gelin koça bindi rillr ise, doğacak çocuğunun erkek olacağına İnanılır . 135
Saya. koçkatımı veya başka adlar altında döl ve dölün bereketi İle ll^il
130
127 M.Köse. a.g.m.,
a.g.y.
128
Cumhuriyetin
50. yılında Erzurum,
1973 H Yıllığı. İstanbul. 1974, sh
129
M.Çlnl a.g.m., a.g.y.
130
H.Tanyu, Türklerde Tasla İlgili İnançlar. Ankara, 1968. sh. 179-180; V.Tanyddızı, "MOlo l\>tü\ Ne tstef Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Dergisi, 1989, s.l, sh 27.
131
P.N. Boratav, 'Saya'. Folklora Doğru, 1975. s.42, sh. 3-10: A.Özcan 'Saya'. Folklor Postası, 1945. s.5. sh. 11; M.F.Kırzvoğlu. 'Koyuncu Türklerde saya şenliği ve Karsta derlenen sayacı türküler'. Türk Folklor Arastırmalart, 1959. s. ¡15. sh 846-47.
132
Kars il yıllığı, 1967. A n k a r a . 1967. sh 185-204; M.Turan, 'Karsta Koçkatınıi. Türk Folklor Araştırmaları, 1967. s.214, sh4103. N.Onk. İğdır Folklorundan Sayacı söy lerV. Kars Eli, 1966 67. C.3. s. 28. sh9-16.
193-200
.-
~ .
I
«*,Art
134 M.Turan. a.g.m., a.g.y.,; B.Şeker, 'Erzincan'da Araştırmaları, ¡967. s.213. sh 4883 135
100
—
Kars
İl Yıllığı. 1967. Ankara.
¡967. sh
1
i-
saya gezme geleneği. Türk
¡85-204.
Folklor
yörede pek çok pratiğe rastlanır. Bunlar, birbirinden nüans ile farkların* ama, altlarında yatan inanç aynıdır. E r z u r u m ' u n Bardız ilçesinde, k o y u n l a n n sütten kesilmeden önceki son alınan sütleri tarlalara saçı olarak serpilir. B u süt tarlalara serpildlğinde, yıl ekin bol ve bereketli olurmuş, diye inandır. Yine b u ilde, Şenkaya çevresin de, koç katımından sonra, büyük bir kap içine doldurulan s u , koyun sürüsü nün üzerine dökülür. B u n u n adına, "Çiçek s u y u " denir. Çiçek s u y u koyunla n n üzerine döküldüğü zaman dölün bol ve bereketli olacağı inancı yaygındır. Güzün, koçkatımı sırasındada, boynuzlar boyanır ve dölün bereketli geçmesi için her birine birer kırmızı elma bağlanır. M.Kutlu'nun bir tespitine göre, Şavak Türkmenleri arasında koçkatı mı, mevsimlerin başlangıcına işaret eder. "Koçtur, kıştır; döldür, yazdır." de nirmiş ve bununla, döl dökülünce y a z m başladığını, koç katılınca da. kışın başladığım vurgularlarmış . Koçkatımı ile ilgili yörede pek çok tespit yapdmış ve yayınlanmıştır. Dolayısiyle bütün örnekleri sıralamak yerine, tipik ör nekleri ve tespitlerimizi sunmakla y e t i n i y o r u z . 136
137
gümüş ve demirden bir tabut ve s a n d u k a İçine yerieştirildlkten sonra, gecele y i n gizlice bir yere gömülmüştür. B u gizlilik, ata r u h u n u n düşman eline geç memesi, ona bir fenalık edilmemesi endişesi ve inancından k a y n a k l a n m a k taydı. Atilla'nın mezarına düşmandan aldığı silahlar, kıymetli taşlarla süslü at takımlan konmuştur. Gömüldüğü yeri kimse bilmesin diye. onu gömen köle îer de, hemen öldürülmüştür . 141
Kars'ta ölenler, mezara götürülürken, a t l a n varsa, b u atlar süslenir, ölenin giydiği elbiseler üstüne bağlanır ve heybesi boynuna asdır. O n l a r da. mezara götürülür. At. cenazenin önünde g i d e r . B u İnancın, a t a r u h u İle bağlı olduğu anlaşılmaktadır . 1 4 2
143
Muş, İğdır, K a r s ve Bulanık çevresi ile Arpaçay köylerinde rastlandan ata mezarlan ile ilgili inanç, H u n çağından beri sürüp gelmektedir. B u çevre de, ata mezarlarım düşman elinde olması, yahut çiğnenmesi hoş karşılanmaz ve böyle haller, hakaret kabul edilir ve kavga sebebi olur. B u sebepten, düş m a n toprağında kalan mezarlan alıp götürmek ve emin bir yere taşımak yöre de yaygın bir pratiktir. Kimi İnsanlar, mezarlan sahipsiz kalmasın diye. bulun dukları yeri terkedip gidemezler ve gidenleri ayıplarlar . 144
D. ÖLÜM - MEZAR, YAS V E YUĞ TÖRENİ : a. ölüm ve Mezar : Orta Asya H u n Türkleri, ölen atalarım, boy beyleri ni mezara gömerken, allın sırmalı elbiseler giydirip tabuta koyarlardı . T a but daha-sonra bir sanduka içine yerleştirildikten sonra mezara yerleştirilirdi. İki katlı olan H u n mezarlarında, bir oda bulunurdu. Ve bu odada tabut / s a n duka güney - kuzey istikametine göre yerleştirilirdi . B u mezar tipleri yöre mizde de tespit edilmiştir . Sözkonusu mezarlardan anlaşıldığına göre, Türkler H u n çağından itibaren görülen bu mezar şekillerini Anadolu y a geldik ten sonra da kullanmaya devam etmişlerdir. 138
139
140
Batı H u n Türklerinin efsanevî kağanı Atilla, ölümünden sonra, altın,
Atillâ ile ilgili bir başka rivayete göre. o bir ırmağa gömülmüştür. B u adetin Hazar ve Oğuz Türklerinde de görüldüğü söylenir. B u tür mezarlar İçin. önce ırmak yatağı değiştirilir. S o m a ölü, b u ırmak yatağında açılan mezara defnedillrdi. Bilahare, ırmak yine eski yatağına çevrilir ve mezar s u l a r altına bırakılırdı . 145
Asya Hurdan, öleni ve atım, eşyalan ile beraber yakarlardı. B u harekel. ateşin temizleyici olma inancından ileri geliyordu. Ünlü kişiler, alplar İçin ölünce, anısını yaşatmak için adına bir bark yapüır ve bir heykeli dikilirdi Köktürk kitabelerinde olduğu gibi, adına bir kitabe yazmak ve yaptığı işleri a n latmak bir gelenek idi. Aynca, onun savaşlarda öldürdüğü düşman sayısı, me zarına dikilen "balbal" denilen sembolik taşlarla İfade edilirdi. Altay ve Sibiry a Türk mezarlarının kiminde b u taşların kilometreye varan u z u n l u k t a sıralan dığına rastlanmıştır . 146
136 137
M.KuÜu. Şavakh 117.
Türkmenterinde
Göçer Hayvancılık.
Ankara,
T.Koçer. 'Malatya'da Koçkalımi. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225, sh 4714; A.Şentürk, 'Koç koyurma'. Türk Folklor Araştırmaları. 1972, s.280. sh 6470; N.Ta ner, 'Ağrı bölgesinde koç katımı'. Türk Folkloru, 1980, s. 10, sh 25-28; E.Kuzucular, 'Gelenekler, koçkatımı'. Sivas Folkloru, 1973, s.7, sh 16-17.
138
Y.Akvınar. 'Altın Flhi^U
139
S.Buluç, a.g.m.,
140
M.Eröz, Türk Topluluklarının ölüm adetleri üzerine bir deneme'. lik, Doğu Anadolu, istanbul 1987, sh 281-296.
102
1978, sh 115¬
\A nm
ir™—"-*—. I0t2.
-.1,
141
S.Buluç. a.g.m.,
142
M.Turan, 'Kars'ta ölüm de Ogûl gelenekler'. U. Milletlerarası (Bildiriler). Ankara, 1983, C./V. sh 547-57.
143
D.W. Eberhard, a.g.e.,
144
Hunlar. M.Ö. 78 yılında, a t a m e z a r i a n r a bozan Wuhiianlan Wor»~t- . O k l l . „ . „ l - ^ ^ - J - - rolI^Z —. " _ . İcara. 1981.- sh 124.
a.g.y., s.8, sh 369 Milliyetçi
Türk Folklor
Kongresi
sh 85.
m
ZC Zl.
Atatürk,
a.g.y.
¡45
S.Buluç. o.g.m., a-g.y., s. 8. sh 368.
146
l.Kafesoglu.
Türk Bozkır
Kültürü. Ankara,
20 bin kişilik bir ordu gön —— s — ü'l. /•»«-
1987; sh 96; tbn Fazlan,
a,g.e.
sh 80.
103
Orta Asya Tûrklerl'nln ölen büyükleri, ataları için yaptıkları mezarlar, Anadolu Türk mimarisinde kümbet adı verilen bir tarz ile gelişme sürecini ta mamlamıştır. Kurban edilen hayvanların başlan da bir sınğa veya kapı üstüne iliştirilirdi . 147
E r z u r u m ve Kars köylerinde At'ın kafa kemiği ambarların kapı başma çakılır. Değirmen ve ambarlann üzerine, sınğa geçirilmiş olarak dikilir. Evle rin ve ahırların kapı başlanna koç kafası çakılır. Uygur Türkleri, ölen kişiyi silahlan ile teçhiz ettikten sonra mezarın or tasına yerleştirirlerdi. B u , ölenin, öbür dünyada da onlara ihtiyacı olacağı, ge rektiğinde y a p a c a k l a n savaşlara onlann da bir koruyucu olarak katılacağı inancından kaynaklanıyordu B u mezarların yapısı, taşların dik dizilişi A h lat mezarlarında rastaldığırnız üslûpla benzerlik gösterir . 148
149
Bey veya daha yüksek dereceli kişiler ölünce, onlar, çadırda oturup buyruk verdikleri pozisyonda mezara yerleştirilip gömülürlerdi. Mezarın üstküne Baydara denilen içle doldurulmuş at dikerlerdi. Türkler, Mezara konan diğer eşyalar gibi, ölenin gerektiğinde, b u ata binip istediği yere gideceğine ina nırlardı . 150
Ata mağaralan, ata mezarlan, yani ölenlerin defnedildiği yerler, Türk ler İçin mukaddestir. Oralar kirletilmez, yabancdann ayak basmasma izin ve rilmez. Ata mezarlan muayyen zamanlarda ziyaret edilir ve bu mezarlarda ata ların ruhlarını m e m n u n edecek şekilde âyinler yapılır, kurbanlar kesilir di . 1 5 1
edeceklerine inandırdı. Bugün Elazığ yöresinde Kocaköyde "balbal taşlann, mevcudiyeti tesbit edilmiştir . Yine inançlara göre. koruyucu r u h l a n lemsi eden kuüu hayvan heykelleri de mezar etrafına dikülrdl. B u n l a r d a n blrtanesl de koc / koyun heykelleridir. B u heykellerin Doğu Anadolu sahası mezarlannda yaygın biçimde kuUamlmış olduğunu görmekteyiz. Bingöl. Biüls.Erzincan. E r z u r u m . Diyarbakır. K a r s . V a n . T u n c e l i ve Malatya İllerinde koç ve k o y u n heykelli mezarlara sık sık rasuanılır . Başlangıçtaki Türk inançlarının yöre de îslâmi bir renkle imtizaç etmiş bir biçimde hâlâ yaşadığı tespit edilmiştir. Koyunun y a m sıra. at heykellerine de h e m Orta Asya Türk mezarlarında hem de Doğu Anadolu'da rastlanır . Doğu Anadolu'da araştırma yapan B.NiklUn. bu mezarlardan söz ederken, b u anıtların bir. iki ay veya bir yd sonunda dikil diğine işaretle, bunların. Bozlu. Doşlu. Karakışlag ve Seyyidler köyünde rast lanan Kürt mezarlan olduğuna dikkati çeker. Orta Asya Türklerinin inanç a n nı taşıyan ve b u inançlara yapdan mezarların çok eski bir maziye sahip oldu ğunu düşünürsek, yöre halkının ve b u mezar sahiplerinin de geleneği oradan buraya taşıyanların torunlan olduğu açıkça anlaşılır. B u r a d a , sanırız Nlkltin. Kürt sözü ile bir etnik grubu değil. Doğu Anadolu'da yaşayan göçebe veya y a n göçebe Türkler i kastetmiş olması icab eder. Koç / koyun, at heykellerinin Türk inanç sisteminin ve ata r u h u mananın en bariz göstergelerinden biri ol duğunu Nikitin'in bilmemesi düşünülemez . 153
154
155
156
Orta Asya Türklerinde olduğu g i b i . oradan Anadoluya akıp gelen ve b u ralan yurt tutan atalarımız, inançlarım , geleneklerim törelerim, görenekle 157
Doğu Anadolu yöresinde, mezarlık olan yerlere karşı da büyük saygı gösterilir. Buraların kirletilmemestae dikkat edilir. Yukarda da belirtildiği gibi Türkler mezarlara ölenin, savaşlarda öldürdüğü veya öbür dünyada hizmetin de olmasını istediği insanlan sembolize eden, "balbal" adı verilen taşlar diker l e r d i . O insanlann, bu şekilde ölünün r u h u n a , öbür dünyada d a hizmet
Kültürel
ve İktisadi
Meseleleri
Sempozyumu
1 5 2
C.O. Tuncer, •Anadolu Selçuklu kümbetlerinin Gelişimi ve özelllkleri4 Teksir. X. lerarası Türk Tarih Kongresi. Ankara, 1986.
148
S.Buluç, a.g.m.,
149
B.Karamağrah, Türk Damgalannın devamlılığı hakkında'. Türk Dünyası ları, 1980. s.9. sh 5-24.
¡50 ¡51
152
N.Akdenılr. Kocaköyde balbal taşlan'. Türk F o l k t o r u . 1986. s.68. sh. 88 A çay Anadolu'da
Türk Damgası.
meselesi. Ankara,
S u n
Koç Heykel
104
BOS.'
¡985. sh ,05-108: D
Uluslararası
T.Baykara.
S.Buluüç, a.g.y., s.8, sh 370
siDergisi. Boulari. ""
Folklor
Dr.Ernf
Edebiyatı
Esine
^
^
SağlajrUaş k^u
sempozyumu
Türk
^
^
^
Semineri.
Eskişehir.
Mirseylt (Tanır) Köyü Mezarlığı. Atatürk
üniversitesi
B
^
i
m
^
H
İncelemeler...
^
^ J * ° * %
^
'
f
^
1987^ sh ¡ 0 5 ^ Edebiyat
Fakülteve Turk
1973, s. 123. sh. 141 147.
S o s y a l i ve TarIHİreeleme
.istanbul
1975: A.lrıa^
sh 497 99.
B.Oğuz. Anadolu 1984. sh
Dergisi,
'
rne^ l
Erzurum. 1972, s.4. sh 53: II.Emğlu. Suşehrtndekl Oğuz damgalan Türk Kültürü
Koç
™ " ^ « »
koyun ve at motifli mezartaşlart T ü r * Dun-
ve etnografya
-Orhun'dan Anadoluya Türk Halk
156 a M k t l i n . Kürtler. 157
Araştırmaları,
Anadolu'da
ve Türklerde
Kültür Tarihimiz
Ağustos 1950. sh 81-83. T.CÛlensoy. mümürûn
rlne notlar' Fırat Havzası Araştırma
Mezartaşlart
1983: sh 34-36; H.Z.Koşay.
ra, ¡986 sh 81-84: NSevgen,
a.g.y., s.8. sh 370.
M.F.Köprülü. Edebiyat Araştırmaları. Ankara, 1966; sh 88; ton Fazlan, a.g.e., sh. 123 130; S.Buluç, a.g.y., s.8, sh 369. AAnan. Şamanizm., sh 231.
1986. sh 381
¡55
Millet
Kaynakların verdiği bilgilere göre Köklürk çağında, Ötüken dağında oturan Kağan, her ınl ntrtlnr C^..^ U j l c , ı yOltjeı uilllf. DtUl l\OKlUrKlen OB bU işi yüksek dereceli bir beyi göndermek suretiyle yapadarmış (Bk. S.Dtultçioğlu, a,g.e. sh. 44; l.Kafesoğlu. a.g.e., sh. 92).
Ankara,
¡54
ikUİnenül Mezar Taşı'. Türk Kültürü 147
(Bildirileri
397.
alevlerinin
kökenleri. Folklor
ve Eebiyat
Araştırmaları.
İstanbul
365-392.
105
de, "mezar kaldırma" adı altmda, ata mezarı ziyaret edilmektedir. B u g ü n Rumî takvime göre. Haziran'm üçüne isabet eden gün, köy ve civar köy halkı, mezar başına davet edilir. Gelenler, beraberinde söğüş kapama, helva, peynir getirir. Delikanlı ve kızlar e n güzel elbiselerim giyip gelir, mezarın başma çiçek bırakırlar. Sonra, hazin bir hava ile mezarın üstü sökülür, mezar düzeltilir ve taşlarla etrafı tanzim edilir, daha önce hazırlanmış mezartaşlan dikilir. D u a edilir. K u r u l a n sofralarda yemekler yenir ve Fatiha Ue tören bitmiş o l u r . B u adet, atalarımızın definden bir yd sonra düzenledikleri Orta A s y a yoğ törenlerinln bir bakiyyesi görünümündedir . Doğu Anadolu'da m e z a r taşlarına yapdan hayvan, kuş, silah, bitki ve benzeri resimler ve hayat sahnelerim gös teren kabartmalar, yine eski Türk lnançlanmn şuuraltı devamından başka birşey değildir . Bunların bir kısmı, a s d anlamları ve fonksiyonları unutula r a k yapılmış olsa bile. onlar, ata ruhlarım m e m n u n etmek, yardıma çağırmak, düşmanla mücadeleye giderken silahlarım yanında b u l u n d u r m a k İnancın d a n k a y n a k l a n a n semboller olarak yapılmışlardır. A t a r u h u inancının izleri bu yörede güçlü bir biçimde yaşamakta ve Türk inanç sisteminin bir kısmını biı şekilde diri tutmaktadır . 1 6 7
kTSS
Î Î
V
C Ş
U
U
r
U
n
U
Ç
°
^ ^ e n d ü m e k gere¬
k
1 6 8
itdTdÎ " T ?
1
b a ü s ı /
y
o
k
^ r i d T r t o f
2^t2E
rinde de şuur kaybı sırasında uğramla" r » i a ı ~ r w Î L _ w . , S * ™
da - » » S ^ ^
Orta Asya H u n T ü r k l e r i ' n T r ^ ı
g
n
e
Ş V
e
^
- -
—' < • * " - a ™ ı a t a b e
e
sembolize eder'56.
169
170
171
yaşldar t
^
a
^
^
j
S
^
S
T
^
* »
* * * * *
Bir çocuk çok ağlarsa. Gaziantep'te, b u . u l u m a sayılır ve ulumaya ölüm haberi, diye inanılır. Uluma'mn sonunda, b u haber gelmesin, diye çocuğun / uluyanın gömleği loğ taşına getirilir. Böylece, ölüm, u l u y a n a isabet edip. ölü mü çağırmasının cezasını çekermlş . Ulumanın b u özelliği dolayısiyle. kö pek ulumasını durdurmak için, onu, y a kovalarlar veya öldürmek mecuburi yetinde kalırlar. 172
İ59 B.-Coramaaraiı, TC* haifc sanalında kurt matlft m Mttı.» Kongresi (Bildiriler). Ankara, 1986; C tv7h l T,Z £ £ £ T T ^ rurbeierf. Türk Kültürü dergisi, sh. 29^4 ^ * *"
igai^si
Î
6
a d
°'
V
"
f
c
t
o
U
r
K a r s ve çevresinde ölenin kamı üstüne bıçak, m a k a s gibi demir c i n s i n den aletler konur. Böylece, ölünün şlşmeyeceğine inandır. Urfa'da ise. ölünün üzerinden kedi atlamasını uğursuzluk sayarlar. Eğer ölünün üstünden kedi atlarsa, o n u n hortlayacağına inandır. A y n c a bu ilimizde, y e m gelinler, ziynet eşyalan ile beraber defti edilir. Sivas'ın bazı köylerinde de, ölüyü sevdiği eşya larla gömdükleri, z a m a n kış ise. b u n a yatak -yorgan İlâve edildiği tespit edil miştir . 173
J61
Türk Yer Adlar,
f ^ s t l T l
Sempozyumu
Bildirileri.
SİS***
Ankara. 1984
~ » - * » * "**
¡64
H.N.Orkun.
A.Çay. Anadolu'da
166
A.Çay. a.ge., sh. 26
106
Eski
Türk YazUlan.
-
a
n
,
^ E g ? ^ ^
% % ^ O ^ A n a d c ^ ^ ^
¡65
^
İstanbul ¡936. 4 cüt Sh 41
Türk Damgası. Ankara, 1983.
167 M.Ş.Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi. Ankara. 1985. sh 241. 168 AAnan, Eski Türk Dini T a r i h i . A n k a r a 1976. sh. 61; l.Kafesoglu. Türk Bozkır Kül türü. Ankara. 1987. sh. 91; E.Esln, a.g.e.. sh. 80-89; S.Divltçtoglu, a.g.e., sh 94: S.V. Örnek. 'Anadolu Folklorunda Yas'. I. Uluslararası Türk Folklor Semineri Blldlrile ri. Ankara, ¡974. sh 399-409. 169 S.V. Örnek. a.g.m., a.g.y., sh 399-409. 170 E.Esln, İslâmiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Oirts. İstanbul 197H. sh 3142;TürkKosmoloJisl. sh 125-146. 171 M.BAşan, Tabanbükü Şeyh Hasanköyü mezarlıktan', tirat Havzası Yazma Eserler Semnaztıumu. öâzuj. 1986; sh 147-169; A.Çay, a.g.e.; (Görkem llarput Mezartaslcuı ue Kitabeleri. Fırat Havzası Yazma eserıer acmpınyumu, -•'21 i; Î.Kaygusuz. Bir Doğu Anadolu Köyünün Kültürel Geçmişi Üzerine Araştır ma, ... İstanbul 1983, 172 C.C. Güzelbey. a.g.m., a.g.y.. s.4. sh 19-36. 173 M.Etöz, a.g.m., a.g.y., sh 345-355.
—
s i r i l m . ^ f î Ç * a r s a . ev süpürûlmez ve yemek p i şlrllmez. A k s i yapılırsa, günah olacagma sayılır• * . C
P
1
a v a Ü S l n d e
0 1 0
7
7
p
H . Î Î S Î l f sora. o evde b u l u n a n bütün s u l a r dışan dökülür. B u n u n , ölü evi için iyi olacagma manüır. 6
,
C
V
d
e
ma-ary arıınuai
n
C
^ ^ r i f
t I l u c
e
n
a
M 5 a
z
e
u a s ı n a a , Din gurbette ölür ve oraya defnedi-
emensupianöioyeaıt
***** -
*
X
v
S
-
m toplayıp yığar. B u n l a n n etrafmda oturup ai.tyakdır. Bassagl-gma geleruer c y « c r a r-aşı aenir . Olunün eşyalarına karşı gösteril 621 SfîVfJı V P I M kınma semboliktir. Arkada kalanlar, ölenin r u h u n a , burada ölm^oİsavonİ agıün yine böyle yakılacaktı m e s a i m , - M ™ * w olsaydın W
e
Ş
f
olan bu hareketler a y m inançtan kaynaklanır. Hakkari'de, kabristanda, defin sırasında çocuklara seker daAt.hr Ölülerin r u h l a n için dağıtılan bu şeker de. yine bir saçıdır ^ ' Elazığ'da, evden cenaze çılanca, evin içinde su kaynatılır ve buhar du-^ " 1 ™ £ S s u n u n ) . bütün evi kaplaması sağlanır. S u . cenazenL arVdSdİn dökülür. lUdnde ev kırklanmış olur. İkincisinde su yertae 4 ^ r r S su^oîü lerek ers hareket yapılır. B u harekede ölenin r u h u n u n d ö n ü r ^ e r ı n i D e " raberınde getirmesine engel olunmak istenir. B u inanç a L T Z n f n a â î . u
u
bir kaç tane d a h a ilâve edebiliriz. Meselâ. Sivas ve Maraş'ta ağır h a s t a ayağa k a l k m a k isteyip gitmesi gerektiğim söylerse: E r z u r u m . E r z i n c a n . Maraş ve S i vas'ta hasta sevdiği veya güvendiği birini görmek İsterse; Maraş ve Sivas çevre sinde gayibden ses duyduğunu söylediği zaman; yine Maraş ve Sivas'ta hasta evine veya doğduğu yere gitmek a r z u s u çektiğim söylerse öleceğine inanılır. Ölümle ilgili bir başka inanç d a mezar ile bağlı. Sivas. Divriği ve M a raş'ta. mezar kazdan k a z m a - kürek eve getirilirse: E r z u r u m . E z i n c a n ve S i vas'ta, k a z m a - kürek üst - üste gelecek biçimde mezar üzerine bırakılırsa ve evde kaynayan kazan devrilirse, başka ölülerin de çıkacağına inanılır. Yine bu yörede, evden gece kazanın çıkarılması d a . a y m biçimde yorumlanır. Sarıkamış, K a r s . V a n . Ağn. E r z u r u m . Malatya ve d a h a pek çok yerleA i r t n f i n / M W I S I VPIY»
d m
k i r i m i ^ »
fU.l
UUUUUlUb! « . " » » — - -
V " " ^ > -
J
~' —
J
.
veya gazlambası yakdır. Cenaze, gece evde kafana zorunda ise. b u İşlem yine yapılır ve ölü karanlıkta bekletilmez. Ölü, hastahanede beklemek zorunda ol sa, orada da karanlıkta bırakılmaz. B u inanç, ölümden sonra r u h u n gezmesi, dolaşması ile ilgilidir. Işık, onun gezip görmek istediği şeyleri bulmasında, yol almasında yardımcı olur. Türk hayatında başlangıçtan İtibaren, ölünün b u lunduğu veya gömüldüğü yerde m u m yakma, a y m İnanca bağlı olarak sürüp gelmektedir . b. Y a s v e Yuğ Törenleri : Türkler'de ölülerin defni sırasında yaptıkları merasimlere, yuğ töreni adı verilirdi. B u törenlere, yuğcı, sığıtçı adı verilen hususî kişiler katdırdı. B u n l a n n ilki. ölenin maceralarım hikaye edip anlalır. ikincisi ağlayıcdık görevim yerine g e t i r i r d i . Kırgız Türkleri, biri ölünce, ölü nün etrafmda üç kere dolaşıp tavaf ederler, ağlar ve sonra ölüyü yakarlardı. Kalan kemiklerini bir araya getirip toplar ve bir yıl geçtikten sonra, bu kemikle ri mezara gömerlerdi. Ölü ardından ağlama, gerçek anlamda, bu sırada cere yan ederdi . 177
178
lannın ölmelerini önlediklerine İnanırlar.
y
^
a b &
"
179
Atilla'nın ölümü sırasında yapdan yuğ töreninde, onun macerasını an latan ağıtlar çalınıp söylenirken, dinleyenlerin yüzlerini yırtıp kanattıkları, al larryla ölünün etrafmda dolaştıklan, düdüklerirün. davulların, çalıp - söyleyen ozanların ağıtlan ile. a c d a n m ve gözyaşlarını içlerine akıttıklan söylenmekte dir . 1 8 0
r, r, « i * " f ° * y ° ' ^ " - a götürür. Ök gecen atı, tun önüne çıkarır ve onun tavsiyesine uygun hareket eder. Böylece ^ J L ağlamasının kesileceğine inandır ve evde bir ölüm tehlikesi m ^ olT d
I
174
^
^
^
Ç
k3 1 1 3 7 3 1 1 Ç 0 C u ğ u
M
^
Ç
C.C. Güzelbey, a.g.m.,
l
^
3 1 1 3 8 1 ö
a
n
c
177
Türkler her ayın 12ncl günü bir mum yakarak gece ışıküe göğü aydınlatvdı. Dununla, ölenlerin ruhlarını, yukan ağarken güçlük çekmemelerini sağlardı. Işık ve ateş. klşilı-ri karanlığın lemsi ettiği kötülüklerden karılmakta, temizlemekteydi Mum yakma için bk. E.Esln. a.g.e., sh. 14
çeşitli örnekler sunmuştuk. B u n l a r a
178
Alnan. a.g.e.. s h 118-120; K.Relnhard, •Güney Türk ağülaruvn biçimleri. 1. Uluslara rası Türk Folklor Semineri Bildirileri, Ankara. 1974. sh. 192-216: W. Radloff. Si birya'dan. İstanbul 1954-1957; 2.C. sn, 132.
179
Buna benzer daha eski defin âdetlerinin Hyung-nu edilmiştir (Bk. D.W. Eberrıard. a.g.e., sh. 69).
a.g.u.. s h 10.3e,
1 7 5
rt üzerine bir aenem^Türk 176
108
Kars
h Yıllığı, 1974 İstanbul, 1973. s h
kavimleri arasında yer aldığı tespit
Dün^ı^utaZr^ 185-204.
10"
Türklerle ilgili bir yuğ törenini anlatan Stanlslas Julien, bize gör düğü tören hakkında şu malumatı vermektedir: ".. B i r adam yeğenleri, birer
ana,
at, yahut
tiklerini fında
çok sayıda üzere
acıklı feryatlar gelince
bitince
artık dururlar kullandığı
ölü muayyen veya
yaz
çukur
kilir.
Dikilen sayısına yüz
büyük kardeş
atla
sonra
man
oraya
taşların
veya
Eğer
yahut
ve yeğenler,
ölünün
taşlar hayatı
boyunca
bir kişi öldürmüşse dahi
dulları,
yok
gelince,
baba
değildir.
n
saç, gibi. ölenin atının ^ ^ a olmanın bir pjyinirdl. Kırgız ve K a Buna
l ç l n d
e U r takım d e g i s m e l e ^ J ^ ^ ^ ^ s r ^ n
olan adetlerin ™
^
™
^
r
Z
aş ver-
e u x X u b u t kullanmak, aü v a r s a kuyru
ve
çibir
icrası ve
Gömülme
me
ve bir kitabe
di
öldürdüğü
Bir babanın, sonra,
kız kardeşleri
S \ ö r e n S n d a bir paralellik mevcuttur.
gü
akrabası
bir taş dikilir.
vefatından veya
bindi
ve ağaçların
çizerler. konulur
a
ilkbaharda
zaman
ana,
çıkan dönmek
toplanır
merasiminin
gibi,
ve yüzlerini
bir amucanvn
ölenin
Cenaze
yakınına
bir taş dikilenler
kardeşin,
çıkması
s
J
çadırın
ölünün
külleri
n
etra
ve
defa
ederek
l
et
onun
dönerler
Muayyen
olduğu
yahut
kurban
bir adam
yaprakların
gömülür.
Sonra
Bunların
bekletilir.
ona
Bu yedi
Mesela,
Oğullan,
koyun,
O çiziklerden
intihap
yakarlar.
koşarlar
adedi
eşittir.
defa
çizerler:
btrgün
gününde
mezarın
uzatırlar.
görülür.
gömülür.
kadar
vefat
keserek
rasiminden
lerine
ceset
ölünün ilk
kurban
eşyayı
ölürse,
zamanına
açılarak
nünde,
bütün
birer
öldürerek
yedi
akağı
ve uğurlu
mevsiminde
çekienmesi
atla yüzlerini
karışarak
zamanlarda
önüne
koyarlar.
hepsi
ve atlar
çadırın
kopararak
göz yaşlarıyla
çadırına
akrabası
sığırlar
bir bıçakla
kanın
ği atı
cesedini
cihetinden
göstermek
kapısına
bir
ölünce
baba
nin kızlarımn. saçlarım kesmesi ^ ^ ^ " f s V ve diğer eşyaları ü e J * * * • « « J ^ ^ J kuyruğunu k e s m e k de. bir m a t e m alameuı S o l a r a k T u ^
düş Kendi bir
oğul
küçük
ile
evlenir-
ler" .
L k l e ™
o n l a n kızdıracak h a r e k e t i ^ cı olmalarım ^
-
a
^
^
^
m e m n u n edecek hareketle,
herlerinde alıp g ö ™ ^ , ^ ^ S vapmaya dikkat ederlerdi. Ölüm s<™ ™< T ü e o S y a koyarlardı. Yüz ^ ^ ^ vunmekglblharekeuer.buüz^ t
ü
e
b
m
ızdırabı ölene anlatmak, onu ^ ^ ^ kalanların kendileri ^ b ü y ü k ^ ^
u n u . üzüntülerini göstermek yo ^ ağlamak ve dö ^
s
^
verd«<
^
Onlarında ^ ^
^ m
^
0
^
^ ve k a l a n yaptığımız yön-
ıaı
Bunların hayatında görülen bu yuğ merasimlerinin daha sonra, Köktürkler'de de görüldüğü ve devam ettiği bilinmektedir. Kitabelerde. Kül Tigin öldüğünde, b u yuğ töreni için geçen ifadelerde, yuğçı, sığıtçı, bark edici, bltlg taş edici, bedizçl geldiğim öğreniyoruz. Burada, Kül Tigin'e alt yuğ töreninin ölümünden u z u n bir süre s o m a yapıldığı anlaşılmaktadır. Y a n i ilk törenden sonra, asd yuğ törem yapılmıştır ki. bu da eski töre'nln devam ettiğim göster m e k t e d i r . Yuğ törenlerinde yüksek sesle ağlanıldığım İdil - Bulgar Türkle ri ile H a z a r ötesi Türkleri'nde de görmekteyiz . 182
183
E
Si
ı n ı y
u,
O T
kü« lûl«rtnl rade«l«i™ n
.
1
lerini, boy ve kabile mensuplarım kötülüklere, auş
184
180
S.Buluç, a.g.m., a.g.y.,s.8,
181
M.F.Köprülû. Edebiyat
182
T b u ^ r ^ ^
S.Buluç. a.g.m... o,g.».. s.8. s h . 3 6 7 .
186 87
S.Buluç, a.g.m.. a,g.y.. s.8. s h . 3 6 8 . S V ö r n e k A n a d o l u f l o r u n d a yas". L Uluslararası
sh 367.
Araştırmaları.
rtteHAnkara. Ankara,
1966, sh.
88-89.
S.Dlvttçtoğlu, a.g.e., sh 96. a.a.ı.
185
183
lbn Fazlan,
184
ismail Aka. Hazar-Ötesl Türklerde Din ve Dinî İnanışlar' Türk Kültürü, 1980. s . 2 1 5 216, sh.307-311.
•>»«
188 ıca
^ /».IVICJII.
s
M
Oymakları.
*
.
»
1974.
s h . 399-409.
^
^
'
^
.
—
*
~
Ankara,
1977.
1
*
Folklar T ü r k Fvüc
Semineri
Bildi
. »
*
"
-
1
'
*
'
*
"
*
. _ _ , . ı , ı n - A R. Yaloın. C e n u p t a T ü r k m e n
c i , sn. oı. 11
110
i
ııataarurlaraı. B U inanca göre. ata ruhlar düşmana karsı, bir güç olarak s a vaşlara iştirak eder. düşman o r d u s u n u n yenilmesine yardıma olurlardı»» Türkler arasında b u inanç lslâmî devrede de. yeni bir renk kazanarak devam • S ^ l : , r - , ^ ruhları gibi düşmanla savaşan orduya yardım ettiğine taanıln-dı *. e
r
i
n
e
ş
ü
s
a
n
M
ı
g
a
z
ü
e
r
i
n
e
v
i
,
y
a
i
a
n
n
g
a
b
e
r
e
n
i
e
r
t
n
- S
19
hr tviılf İ ? "**& « olduğunu, nice kahramanlık¬ lar, iyilikler yaptığım terennüm primdir ırari» » ^ ^ « » . . J . . . . - -~ " - « u v v u u ı e ı m . D U m r yajKinmalan ilâU e r ,
t
Ö
e n l
3 3 2 1 , 5 1 1 1 ( 1 3
İm eSk tE " ' f ^ e d İi r ^Î . Î Î konusu kelime d
S
ö
e
İ
M
z
S
l n s a
u a
s g
^
s
d
a
u
l n
n b
e b u yakılan ağıtlara sabu denil
d o
z
u
]
m
a
d
ı
r
ö
l
û
ra eskiden verilen adcür. Amaç. yine bu ağıt yolu İle. ölenin r u h u n a , özflSüterta derMigini anlatmak ve buna. onu İnandırmaktır. B u inançlar. Doğu A n a dolu yöresinde de. muhtelif şekillerde İzlerim sürdürmektedir. K a r s üindl Azeri ve Karapapaklar, Ağrı'nın Tutak, Taslıcav kasabalarmria M « . - . . « r,.™' ndc. Van'ın Bahçesaray çevrelerinde olduğu kadar, Bitlis, Hakkari* M a l a t a Adıyaman, Tunceli, Urfa, Gaziantep, Elazığ. Sivas ve Maraş illerinde de a S i I n a n c m izlerim taşıyan ağıt yakma mevcuttur »-*. ' 1
y
öbür dünyada rahat ermesi için arandığım, anıldığım göstermek için. ölümün üçünde, yedisinde, dokuzunda, kırkında ve ölünderinin y d dönümlerinde me rasim yapılır ve ziyafetler v e r i l i r , ölü aşı dökülür. Ölü aşına, yörede çeşllll isimler verilir. Bunlar arasında kırk ekmeği, kazma takırtısı, kırk yemeği, can aşı, kazma-kürek hakkı, hayat yemeği gibi isimler sayılabilir . B u aşa çokça i n s a n çağrılır. K a r s ilinde ölü aşı için hayvan kesilir. B u n u yapamaya cak derecede imkanları kıt olan ölü sahibine, akrabaları ve komşuları yardım eder; veya koç / koyun verir. Böylece, ölenin memnuniyet duyacağına, r u h u n u n r a h a t edeceğine inanıhr. 196
197
K a r s çevresinde, ölenin yakınları, ardmdan ağlarken, dövünürler, üst lerim, başlarım yırtarlar. Göğüslerini döverler ve elbisenin b u kısmım yırtma ya çalışırlar. Ağlayanlar arasında yüzünü ürrnalayan, başım duvara v u r a n d a olur. K a r s ilinde, yaslı / yeni evinden ölü çıkan ailenin erkekleri, yapdacak ilk toya / düğüne, yalan akrabaları tarafından götürülür . Aynı şekilde, y a s lı evin hanımları da, İlk hamama, y a l a n hanım akrabaları tarafından götürü lür. Aslında b u hareketlerin altında da. koruyucu ruhların, veya ölenin r u h u n u n hiddetini üstüne çekmeme inancı yatar. B u sebeple, düğüne veya h a m a m a kendi istekleri ile değil, akrabalarının ısrarı ile gittiklerim göstermek ister ler . 198
Kimi yörelerde ölenin ardından aile fertleri arasında ağıt yakma kabili-
"İr
^
™
1283,bUnU> 3dma acak ^ ^ u l u n u r . i t j« « * * * * * * * geride kalanlann adına duyulan acıyı, ayrılıktan çekilen üzüntüyü, ağıt yakarak terennüm ederler ve aralanfe oy oy vay vay. ah ah" gibi çığlıklar atarak ortalığı göz yaşına boğarlar Geride kalanlara baş sağlığı dilemeye gelenler için de. b u çıghklar devarn S e r b u
l 3
/ ı c ı
v
e
Fırat / Elazığ çevresinde ölenin ardından kırk gün y a s tutarlar Ölenin ardmdan daha çok kadınlar ağlar. Kadınlar ve luzlar, L a L saçlarım / başlarım yolar, başlarım taşlara vururlar, ölen kimse, çok s e v i e n biri ise. ardmdan ağıt da yakılır . *>evuen
ifade¡¿5
195
Ölenin ardından, definden sonra unutulmadığını ve hatırlandığını.
1 9 1
1
9
2
193
S
365%^
E
a
a
e
n
S
S
l
i
C
M
a
n
S
L
m
e
Z
°
^
r
« O t S-Buluç. a . a . m . . a . a . j , . .
a
C u m h u r i y e t i n 5 0 . j/ılmda ATus. Ankara,
h
s
1 9 9
V a n ' m K a r a h a n köyünde, ölü çıkan evin kadınları, kızları elbiselerini ters giyinirler. B u , ölenin r u h u n u n , geride kalanlan beraberinde alıp götürme mesi için alman bir tedbirdir. Türk inancına göre, ölen, kimi zaman çok sevdi gj200 kötülük ermek İstediği kişil i l de beraberinde alıp götürür. Söz k o n u s u I n a n c m bir neticesi olarak, ölenin r u h u şaşırtdmak amacıyla, elmbise ters çevrilir. Van'da b u y a s süresi, üç ile yedi gün arasında sürer. Y a s tutma bf tince. \öyün ileri gelenlerinden biri, y a s evi mensuplarım yemeğe çağırır. Y e meğe başlanmadan önce, elbiselerim ters giyen kadın ve kızlar, bunları düzel tirler. Başlarından kara yazmalan çıkanp, a l ve ak renkli yazmaları bağlarlar O a n a kadar traş olmayan y a s evi erkekleri de, traş olur. B u n a ' y a s kaldırma adı verilir. Yemeğin yenmesi ile, ilgili aile. yas'tan çıkmış olur. B u sanırım, "ölü aşı", "aş dökmek" gibi. ölenin r u h u n u m e m n u n etmek için verilen ziyafetle! v
y
a
1974 s h . 4
795 A.Gerçefc, '/^a(/ıaujaMinrJn ölr.m nograjya Semineri. Elazığ, 1985, sh. 83-94.
..^ „
._ — « — -<wınr pe t r -
196
A.lnan,
197
S.V. Örnek. Halkbilimi.
198
Kars
a.g.e., sh 61.
İl Yıllığı,
Ankara.
1967. tstkanbul
1977. sh 221. 1967, shl85
204.
iî79 İH. juıuft. nuısıuuuııı ue ux/uıytsiKiKTIMCT. . u . muvııcruruvı J u r u . r v w ^ r nvrıj/rcsı (Bildirileri Arucara. 1983; C./V. sh. 547-57 200
112
e
N.Tan, 'Karahanda 189. sh 3772-73.
ölü gömme ve yas tutma'. Türk Folklor
Araştırmaları,
1965, s.
zincirini tamamlayan ve "yas kaldırma" adıyla andan, üzüntülerin s o n s u z a kadar devam etmemesi gerektiğini, hayatın sürdüğünü vurgulayan yemektir. Ancak, yine burada da. üpkı düğüne ve hamama gitmede olduğu gibi. ölünün ruhuna da. 'bize kalsaydı, yasımız devam edecekti, a m a büyükler bundan faz lasına müsaade etmiyor, bizi yanlış anlama" denmek istendiği, onun hiddetim önleme inancından kaynaklandığı açıktır. Siverek kasabasında, ölü çıkan evin mensuplan ve akrabaları ile yalan komşulan da, y a s alameti olarak kara giyinirler. Üç gün süren y a s sonunda, akraba ve komşular, k a r a elbiseleri çıkarıp renkli giyinirler ve y a s evine de renkli elbiseler götürüp, oradakilere giydirirler. Böylece ölü çıkan evde " y a s kaldırma" yapdmış olur ve hane halkı normal hayatına dönmek İmkanı b u lur. Erzincan civarında, y a s evinin kadın ve kızları, y a s m yedinci günü h a mama, çağrılır. Komşular, burada onlara aş döker. Yemek yenir. Birlikte yıka nılır. Böylece, y a s bitmiş olur. Aynı işlem, E r z u r u m ' d a üçüncü veya yedinci günde yapılır. Ancak, burada hamama, komşu kadınları, ölenin sahipleri t a rafından davet edilir.ve aş verilir.
dolu'da yaşamaktadır. Urfa yöresinde, ölü çıkan evin mensuplan. o n u n adına komşu ve akrabalara helva ve tuz dağıtırlar. T u z ve ekmek /tatlıda u n olması/ hakkı inancı. Türkler'de çok eski bir İnançtır ve buna büyük saygı d u y u l u r . B u hareket ile. ölen İle dargın olanlar barıştırılmış, dostluklan kuvvetlendiril miş olur. B u yolla, ölen kişinin r u h u , huzura kavuşturulmuş olur. Tatlı yenin ce tatlı konuşulacağı, ölenin ardından kötü söz söylenmemesi gerektiği inan cı, burada açıkça görülmektedir. Aynca, Doğu Anadolu'nun hemen her yerin de, aynı İnançtan kaynaklanan bir âdet vardır. Her c u m a akşamı helva kavur mak, helva kavurma sırasında çıkan tatlı koku ile r u h l a n n m e m n u n olacağı n a , k o k u y u duyanların helvadan y e m e s i halinde sevaba gireceğine inanı lır . 202
203
Van'ın Karahan köyünde, bir ölen varsa, yapdan eğlenceler o a n kesilir, düğünler türküsüz. davulsuz yapılır, oyun oynanmaz. Y a s aylarca s ü r e r . Erkekler sakallarım, y a s bitinceye kadar kesmez ve adınlar y a s boyunca elbi selerini ters giyer, başlarına kara yazma bağlarlar. Kadın ve kızlar yüzlerim tır malayıp kanatır, yanaklarına kömür karası çalarlar . 204
205
Doğu Anadolu'da cenaze töreninin üçüncü günü semini denilen özel bir ekmek pişirilir ve ikram edilir.
Ters giyinme çeşitli dini törenlerde, Altay ve Oğuz Türkleri'nde de göriilmektedir .
Urfa ve yöresinde, hamama ölü evi mensupları gider. Kadınlar tarafın dan düzenlenen hamamda aş vermeye, entarilik, mendil, l a n a ve çörek gibi şeyler gönderilmek suretiyle bütün akrabalar davet edilir. Yemekler yenir, te mizlenilip hamamdan çıkılır ve böylece yastan çıkılmış olur. Sivas'ta, ölümün onbeşinci günü, ölü evi mensuplan hamama götürülür.
Radloff. Altay ve Türk boylarında ölüm münasebetiyle yakılan ağılları anlatırken, genç ölülerin ellerine kına yakddığmı b e l i r t m e k t e d i r . O r h u n Abidelerinde; yasdaki milletin saçım kulağım kestiği belirtilmektedir.
Doğu Anadolu'nun hemen her tarafında, karalar giyilmesi yas tutuldu ğunu gösterir. ' Y a s t a n çıkmak" k a r a l a n çıkarmak, demektir. Muş İlinde, ölenin evinde y a s tutma haftalarca sürer. B u zaman içinde, ağlayıcılar, ağıtçılar, ölenin ardından acılan dile getirir, terennüm eder. Y a s sı rasında ölü evi badana edilmez. Hamama gidilmez, kına yakılmaz, takı takıl maz. Başsağlığına gelenler de buna uyarlar. Aynca, b u üsre içinde ne düğüne gidilir ve ne de evde ocak yakıp yemek pişirilir. Yas'tan sonraki bayram'a "kara Bayram" adı verilir. Yasdan çıkma, ancak b u bayram geçince olur. Bütün b u hareket ve davranışların altında da, yine ölenin r u h u n u memnun etme, onun gazabına uğramama İnancı ve korkusu vardır. Mahiyeti itibariyle bütün b u prâtikler .Türklerdeki y a s tutma inancının zengin izlerini taşımaktadır. Türk inançlarında ıduk aynı zamanda ölenin ardından dökülen aşı, 6nun adına dağıülan yiyecekleri ifade e d e r . Yani, ölenin ruhu İçin adanmış, onun r u h u n u memnun etmek İçin verilen yiyeceklerdir. B u inanç Doğu A n a 201
201
1 , Â
1 İH
Âitnan, a.g.e., sh
206
207
Diyarbakır'da, ölenin ardından kırk gün y a s tutulur. Ölenin, öldüğü günün yd dönümünde, r u h u n u n , evini ziyarete geldiğine inandır. Diyarbakır'da, C u m a günleri, ikindi namazından sonra mezarlığa gidi lip, s u ve s a d a k a dağıtdır, def çalınarak ilâhi okunur. Böylece mezarlıktaki ruhlann. bundan memnun kalacağına İnanılır. B u İnanç da yine ata ruhlanııı m e m n u n erme İnancının devamıdır. Hakkari'de, başsağlığına gidenler, ölü evine değil, yalan komşulara ı>i der ve yedi kapı dolaşırlar. B u n u n altında, kötü r u h u şaşırtmak, insanların
202
Ş.Elçln, Tuz Ekmek deyimi sh. 74 81.
203
l.MelikoJJ. 'Helva
204
N.Tan.
üzerine'. Halk
Edebiyatı
töreni; (Çev. CUğuri. Tarih
Araf
ve Toplum,
tırmalan,
Ankara,
1985 s. 13. sh
1977.
16-19.
ag.m.
205
N.Tan. a.a.m.
206
A.lnan,
207
W.RadlojJ.
a.g.m.,
. .. sh 387.
Sibirya'dan.
İstanbul
1954. C.I.K.l. sh 132.
617-18.
115
r u h u n u alıp götüren İyeyi atlatmak, aynı durumla karşdaşmamak inancı y a tar. Orta Asya Türk inançlarında yer alan b u hareket de, mahiyeti unutulmuş olmakla beraber devam ermektedir. Cizre'de, başsağlığı camide k a b u l edilir, eve gidilmez, evde başsağlığına gidilmesi uğursuzluk ve d a h a büyük felâket getireceği İnancı ile, hoş karşılanmaz. Amaç, önceki pratiğe benzer. Ağn, Bitlis ve Hakkari çevresinde yas, C u m a gününe kadar sürer. B u na, "Cumaya teslim etmek" denir. Bundan sonra, yas tutanların yas tutmama sı, yastan çıkması gerekir. A k s i halde, günaha girileceğine inanılır. B u inanç ve pratikte, Türk inançlan arasında yer alan küçük aş'ın izi görülmektedir. C u m a namazı; burada merasimin yerini alır.
Elazığ K a r s Ağn ve Hakkari'de. Malatya ve Sivas'ta, ölen kardeşin e¬ n i arma veya Ölen gelinin toz kardeşiyle evlenme ile. ölenin r u h u n u n rahat c d ceğine. h u z u r bulacağına inanılır . 208
Malatya'nın Darende kasabasında, ölünün defnedilmesinden itibar, üç gün m e z a n başında ateş yakılır. B u n u n bir dini vecibe olduğuna i n a . lir.
Ağn köylerinde, yasta olan kadın, k a r a renkli elbise giyer. Zülüflerim toplayıp kimseye göstermez. Yüzünü yırtar, kanatır. Elbiselerini ters giyer. Kırk gün yas tutar. Bunu yapmayanlar hem ayıplanır ve h e m de o kişinin başı n a felaketlerin geleceğine İnanılır. Aynca, ölenin r u h u n u n d a eziyet çekeceği ne, h u z u r s u z olacağı düşünülür. Bitlis'te, ağıtçı kadınlar ağlayıp acınır ve ölen için methiye niteliğinde sözler söylerken yaslı ailenin kaçtırılan da, saçlarını keserler. B u şekilde, ölene saygı gösterildiğinde, duyulan acıyı İfade ettiklerine inanırlar. Malatya'nın Darende kasabasında, ölenin ardından tutulan y a s kırk gün sürer. B u n u n l a beraber, aile ilk bayrama kadar da yaslı saydır. İlk kırk gün içinde, erkekler traş olmaz. Ölçü aşı, ölenin evinde yenir. Komşular, b u eve yedi gün yemek taşır. Yedi gün sonra, ocak yakılır ve ölü evinin ocağında helva pişer. Helva kokusunun etrafı sarması sağlanır. Helva konu / komşuya dağıtdır. Yas'ın kırkıncı günü, yine aş verilir ve mevlût okunur ve fakirlere para dağıtılır. İlk bayram ile, yas'tan tamamen çıkılmış olur. Başlangıçtaki inançla rımızın kalıntısı olan b u işlemler, Darende'de hâlâ yaşamaktadır. Tunceli'de, ölenin mezara defnedilmesinden bir yd sonra öldüğünde, mezarlıkta ziyafet verilir. B u ziyafete akrabalar ve bütün komşular çağnlır. Ölento r u h u n u n bundan memnun kalacağına inandır. B u bir cins, aş dökme, ölü aşı dökme veya büyük yoğ diye bilinen, atalardan kalma inancın devamı dır. Amaç, ata ruhlarım memnun etme, onların -»zasını kazanma inancına d a yanır. Bltliste, y a s evi, ilgilenen komşu sıralamasında, yedinci günde sıra k i me gelmişse, o kişi yaslı aile erkeklerini alıp traşa götürür. Böylece, o ailenin acısının paylaşdmış olduğuna manılır. B u bir nevi, "yas lraldırrna"dır. Yedinci günde bu hareket İle, yastan çıkılmış olur. Sakalın kesilmesi de yem bir günün başladığına, veniden doğulmuş o l d u 8 u n a işaret erler Y e n i H p n Hiriimeir o»mbollk biçimde de olsa bir İnanç olarak b u şekilde kendim burada göstermekte dir.
116
208
Eski Türk hayatında evlenme adetleri hakkında bk. SDivilçioğlu. a.g.e.. l.Kafesoğlv, Türk Bozkır KüUûru. Ankara, ¡987. sh 15 i 7 .
sh 15H
SÖZ SONU : Doğu Anadolu sahasında, başlangıçtan beri var olan Türk İnançlarının izlerini tespit ve tasvir etme İle ilgili b u araştırmamızda, kaydettiğimiz örnekle ri çeşitli başlıklar altında ifade etmeye çalıştık. Vardığımız sonuçların en çarpı cısı, denilebilir ki, başlangıçtan beri var olan İnançlarımızın ilk Türk yerleşme si olan b u sahada, hâlâ bütün canlılığı ve etkinliğiyle yaşryer, olmasıdır. Tabiatiyle, Türk inanç yumağı içinde yer a l a n bütün b u unsurların, eski yapdarmı ve fonksiyonlarım koruyarak yaşadıkları söylemek zordur. Bunların bir kısmı, aslî fonksiyonları unutularak şekli hareket ve davranışlara dönüşmüştür. K i m i İnançlar, yeni dinin renkleri altına s a k l a n a r a k hayatiyetini korumuştur. Bir kısmı ise. eğlence karakteri kazanmıştır. Meselâ yağmur duası için gezdiri len çömçe gelin ve godi godi gibi... Tanrı inancı, kanaatimizce başlangıçtan beri değişmemiştir. A n c a k bulunduğu yerfleilgili inanç, göğe el açıp yakarmak, yüzünü göğe doğru tutup "ey Allahrm" diye hitap etmek, yukardakinden korkmak şeklinde yaşıyor deni lebilir. Yardımcı ve koruyucu iyeler, İslâmiyet içinde yerlerini dört büyük mele ğe /Azrail. İsrafil. Mikâil ve Cebrail/ bırakmıştır. Umay'ın yerini F a d l m a A n a almıştır. K a r a iyelerden Erlik, yerim Şeytan a bırakmıştır. B u n u n l a beraber. İyelerin / ruhların c i n seklinde tasavvur edilmesi ile bölgede yaşadığım söyle yebiliriz. K a m tipi yörede yaşamamaktadır. Ancak, o n u n bir çok fonksiyonunu yürüten üpler mevcuttur. C>caklılar. Emçi kadınlar. Cinciler, falcdar ve büyü cüler b u tiplere örnek sayılabilir. Issız yerlerden geçerken, veya akşam karanlığında dışarı çıkarken, "destur" istenmesi, düşülen yere saçı sunulması yer iyeleri ile ilgili inançların devam ettiğini göstermektedir. İnsan hayatında mühim merhaleleri teşlul eden ve yaşayış tarzımızda mühim yeri olan törenlerde de. inançların rolü vardır. E s k i Türk hayatında yer alan törenlerde etkinliği olan inançlarımızın, asırlar s o n r a Doğu Anadolu s a ha«,nHa varlıklarını Ammm ^HlrHlMprt «Arftlm»W«Hlr B » n 1 « r ; d ^ ' J ™ . Z"İ " ? r me. bereket, kurban, adak. saçı ölüm - mezar, y a s - yuğ törenleri gibi başlıklar
119
altında İncelemeye çalıştık. Sonuç olarak. Doğu Anadolu'da b u inançların kimüerinln aynen, ldmilertnin kısmen, ldmüerlnln İse değişerek kendilerini halâ korudukları ve yaşadıkları anlaşılmaktadır, diyebiliriz. Araştırmamızı sınırlama ihtiyacından dolayı burada ele alamadığımız bahisleri ve bunlarla ilgili zengin malzemeyi dikkate alarak, diyebilirim k i , yö re, b u konuda araştırma yapacak bilim adamları için hâlâ zengin ve canlı blr laboratuvar olma vasfım korumaktadır. B u r a d a hemen şunu d a belirtelim ki, yörede tespit ettiğimiz örnekleri, Anadolu'nun her yerinde ve B a l k a n l a r da bulmak pek tabiidir. Ancak, biz, b u ölçüde geniş bir taramayı yapacak zaman bulamadık. D a h a geniş zamanlı bir çalışma ile, kültür hayatımızda ihtiyaç d u yulan bir boşluğu dolduracağı düşüncesindeyiz. İlerde yapılacak araştırma larla, Türk inanç yumağının karardıkta bekleyen bir çok u n s u r u n u n gün ışığı n a kavuşacağına inanıyorum.
BİBLİYO G RAGYÂ A. B.
120
K A Y N A K KİŞİLER KİTAP V E M A K A L E L E R