i
i"
ii
@bI~~mm
Kütüphanesi
UIIIIIII III 0161339
Eğitim amaçlı taranmıştır
-Tlirkiyc -ı:ıiyıii~d \T:i~
Isltinı ...
143 downloads
2424 Views
7MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
i
i"
ii
@bI~~mm
Kütüphanesi
UIIIIIII III 0161339
Eğitim amaçlı taranmıştır
-Tlirkiyc -ı:ıiyıii~d \T:i~
Isltinı /\ı'ıı*ııı'ııiıılnrı Merkezi KUı(lphıınc~i D<~m_
No:
38 r?ob f rJ t-ı 'i)
'--1;;21.. Tas. No:
.
ı)
i V ..
.
i i
.
T
IL RI
TEOKRASi VE LAiKıiK
Doç. Dr. Abdülazlz Bayındır ı.Ü, Iıahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
1999
Eğitim amaçlı taranmıştır
.
D İ N
ve
rj E V L E T
DİN
İ L İ.ŞK İ LER İ
ve
DEVLET
İLİŞKİLERİ
içiNDEKiLER
j;
ÖN SÖZ
5 BiRiNCi BÖLÜM DiN VE DEVLET ilişKiLERi
1- DEVLETiN DiNi
13
j 2- LAiKliK
18
3- KUR'AN'A UYGUN MÜSLÜMANlıK
Abdülaziz BAYıNDıR'la haberleşme adresi ve KITAP iSTEME ADRESi
----------._-------------_._-------SÜLEYMANiYE VAKFı Hoca Gıyaseddin .MC!-.h. Şi~ahane Sok. No:20 34470 EMINONUliSTANBUL Tel: (0212) 5130093 Fax: (0212) 511 21 69
29
~ 4-TARiKATLAR
36
-/5- DiN EGiTiMi A- inanç eğitimi B- ibadet eğitimi C- Ahlak eğitimi D- imam Hatip Liseleri ve Kur'an Kursları
43 43 44 46 46
j
51 53 61
6- SiYASi PARTiLER A- Dine Dayalı Parti B- iran Benzeri islam Cumhuriyeti
-{ 7- ORDU-MiLLET KAYNAŞMASI
67
iKiNCi BÖLÜM TEOKRASi VE LAiKliK 1- KITAB-I MUKADDES VE TEOKRASi A- ilgili Metinler a- Pavlos'un mektubu b- Petrus'un 1. mektubu
Eğitim amaçlı taranmıştır
3
74 74 75 76
\:J>
DIN
ve
DEVLET
tLtŞKİLERt
B- Teokrasi ile ilgili Yorumlar a-Jean Calvin'in yorumları b-Brutus'un yorumları C- Kilise Ve Teokrasi
tLtŞKtLERİ
DEVLET
ve
78 78 81
ÖNSÖZ
83
V 2- KUR'AN VE TEOKRASi A-Yönetimle ilgili Kurallar a- Adalet b- Hürriyet
89
90
c- Aklı kullanmak d- Yalnız Allah'tan korkmak e- Yanlışa karşı çıkmak \/B- MEZHEP VE TARiKATLAR a- iran Benzeri islam Cumhuriyeti b- Tarikatlar \/ C- Cami ve Teokrasi
Her
86 89
(1)- i.nanç ve ibadet hürriyeti (2)- Inandığı gibi yaşama
j
DİN
91 93
Allah'a borçluyuz, kimse onun
şeyimizi
verdiğinden fazlasına
var, yerde ne varsa hepsi Allah'md/(. /i (Bakara
2/255) Buna her insan şekilde
inanır
ve
inancını
bir
ifade eder. inanır.
Putlara tapanlar da buna
Bunlar
94
putları,
96 97
simgesi olarak görür ve onlara, kendilerini Allah'a
101 101 106
109
3- LAiKliK
111
4- DEGERLENDiRME
115
SONUÇ
122
Allah'a
daha çok
yakın saydıkları
yaklaştırsınlar
inanç akla
aykırıdır.
bir
kısım
belge yoktur. Bu
Hayallere ve efsanelere
Doğa,
tanrıtanımaz
Allah'ı
aslında
ister Gök varlıkları
Tanrı
diye
adlandırılan
inanırlar. Adına
ister
isterse ne denirse densin,
yaratan ve evrenin tek hakimi olan
babasını tanımazlık zamanında nasıl
Eğitim amaçlı taranmıştır
Allah'a
inkar mümkün
düşünce
bir tek bilgi ve
şirktir.
Günümüzde ateistler de
ruhanilerin
diye taparlar. Ama bu
dayanır. Doğruluğunu kanıtlayacak
bütün
4
sahip olamaz. "Göklerde ne
Allah'a
olmadığından tanrıtanımaz,
eden
kişiye
babasını
benzer. O,
ararsa bu da dara
sığınır. Aslında
5
sıkışık
bunlar,
Allah'ın
DtN
ve
tLtŞKtLERt
DEVLET
kendilerine
şey
her
vermesini
ama
DtN
Bazı
ederler. Ama
Allah'ın
emir vermesini kabul
onları sınıflara ayırır,
kimini uygun Bunların
bulur, kimini de uygun görmezler.
Şeytan'ın
Allah'ın
o hale gelmesi,
bir tek emrini uygun görmemesi ile Yoksa o Allah'a, ahiret gününe ve
başlamıştır. inanılması
gereken bir çok
Inanç, insanın bütün ilişkilerini etkiler. Ister özel alanda olsun, ister kamu
alanında
Toplumlara inanaıkları yazık
gibi
gücün egemen
Doğruların
çıkıp
bir
başka
sebeple her toplum, katlanmaya
hazır
değişik
aslında
kaçınılmaz
gidenler
inançlarıyla
daha çok önem
haksızlıklara
insanların
yol açar. olmasını
kendilerine köle
olurlar. Onlardan kimi bu konuda
maddi gücünü, kimi devlet gücünü, kimi de dini
boyunca
insanlığın
başka
doğup
yerlere göç
ayrılıp başka
birlikte gitmektedirler. 6
olmasına
doğruların
ve
Ulaşım
bir zorunluluk halini
Çünkü köyünden kentinden
imkan vermektir. Ne
Bu sebeple hürriyetler konusu, tarih
ettiği çağımızda, kendimiz gibi inanmayaniara
katlanmak,
insanların
kullanı r.
bir çok kimsenin
topulumu terkedip
olması
inanç sahiplerine
olmalıdır.
haberleşmenin geliştiği, büyüdüğü
topluma geçemez. Bu
görüş,
yerine gücün egemen
olmasını istemiş
toplumdan
egemen
ki, etkili ve yetkili mevkide olanlar,
kalmayabilir. Ama
bir
doğru
verirler. Bu da zulümlere ve
olsun, her
yaşadığı
düzinelerce problem e
doğru görüşlerin
yaşamaları na
isteyenler,
diye
hareket etmezler. Bu
farklılıkları,
gerekir. Bu konuda
yerde etkisini gösterir. Fakat insan bir inançta inancı değişti
mantıklı
anlar ama
yol açar.
değil,
şeye inanır.
çoğu
sebeple de inanç
şekliyle, Şeytan'ın
durum u, Kur'anda yer alan durumuna benzer.
insanların
her insan, hiç kimseyi kendi
zorlayamayacağını
gibi inanmaya
kimseler de
tLIŞK1LERt
DEVLET
Mantıklı düşünen
emir
vermemesini isterler.
ve
olmuştur.
Hürriyet mücadelesine soyunan nicelerinin, etkili ve başkasına
yetkili bir konuma gelince kendinden hürriyet
tanımadığı
çokca görülen bir gerçektir.
Ilahi dinler, inançlara baskı yapmayı kesinlikle
almıştır.
yerlere
en önemli konusu
reddederler. mücadelesini
Eğitim amaçlı taranmıştır
Peygamberler
vermişlerdir.
7
Onlar
hep
insanı,
bunun
insana köle
'-~;:.
DtN
olmaktan kurtarmaya ve Allah'tan
başkasına
olmamalarını sağlamaya çalışmışlardır.
gamberlerin ortak
DİN
tLtŞKtLERİ
DEVLET
ve
isteği,
köle
anlamına
gelir.
etmemek, ondan boyun
eğmemek
başka
kimseye
peygam berlerin tanınmaz
hale getirmek zorunda
eğme
ibadet
tarafı
yoktur. Onun için teokrasiye karşı verilen
mücadele haklı mücadelenin
bir mücadeledir.
Laiklik bu
adı olmuştur.
kayıtsız şartsız
Teokrasiye başkaldırının simgesi olan laiklik,
baskı·aracı
zamanla inançlara baskının aracı haline getirilmiştir.
öncelikle onu,
insanları kendilerine köle etme hırsı içinde olanlar
çizgiden
gösterdiği
teşkilatlanma
emrine girmesinin adıdır. Bunun kabul edilebilir bir
boyun
demektir. Ama dini, bir
olarak kullanmak isteyenler,
uygun
Allah'tan
başkasına
Allah'tan
Buna
İLİŞKİLERı
hırıstiyanlarda vardır. Teokrasi, devletin kilisenin
insanların
kayıtsız şartsız
teokrasidir.
DEVLET
Bütün pey-
başkasına ibadet etmemesidir. "ibadet" sözlükte
kulluk ve kölelik, yani
ve
saptı rı p
şimdi,
ya dini ya da laikliği kullanarak hürriyetleri
ortadan
kalmışlardır.
kaldımaya çalışmaktadırlar.
kurumsal
Kiliseye benzer bir dini kurumu müslümanlıkta
dine kabul ve dinden
oluşturmak mümkün olmamıştır. Kur'an'ın varlığı
da
buna en büyük engeldir. Kur'an din ve devlet
Bir yandan da bu
ilişkilerinin ideal prensiplerini ortaya koymuştur.
kurum sayesinde devlete hakim olma ve Allah
Duygusal davranmayan herkes onları kabul eder.
adına
imkanına kavuşmuşlardır.
Bu çalışma ile biz, Kur'an ışığında din ve devlet
el koyunca devletin bütün
ilişkilerinin nasılolması gerektiğini araştırdık. Çünkü
Bunlar dini, hale
kişiselolmaktan çıkarıp
getirmişler, insanları
törene
çıkarma işlemlerini
kendi emirleri
altına sokmuşlardır.
devleti yönetme
Yönetime Allah nimetlerinden ve sosyal
adına
yararlanmış
sıkıntılardan,
baskılardan Allah'ı
Allah'a
bağlayarak inançları
hesap
ama verdikleri ekonomik yaptıkları
sorumlu
zulüm ve
tutmuşlardır.
soramayacağından
Kimse
kendileri
Kur'an Allah'ın son kitabıdır ve hiç bozulmadan bize kadar gelmiştir. Sonra da teokrasi ve laiklik konusunu ele aldık. Onu da Kitab-ı Mukaddes'e ve Kur'an'a göre açıklamaya çalıştık.
sorumsuz bir mevkide bulunmuşlardır. işte bu 8
Eğitim amaçlı taranmıştır
9
DİN
ve
Konuyu,
DEVLET aşırılığa
İLİŞKİLERİ
kaçmadan
işlemek
DİN
ve
DEVLET
ıLıŞKİLER!
ana
gayemiz olmuştur. insanlar üzerinde hakim olmak için
dini
kullananlarla
açmazlarını kısa
laikliği
kullananların
ve özlü biçimde tespite gayret
ettik. Burada aslında
doğruları
göstermek istedik.
Doğruları
herkes büyük ölçüde bilir ama
uygulamak
çoğu
kimsenin
hesabına
onları
BiRiNCi BÖLÜM
gelmez. Bunu
iyi biliyoruz. Biz eğer insaflı hareket edebilen kişilere
faydalı
sayacağız.
olabilirsek kendimizi başarılı
Böylelerinin sayısı da çok az olur.
Gayret bizden
başarı Allah'tandır.
DiN ve DEVLET iLişKiLERi
Eğitim amaçlı taranmıştır
------~----~----------------~~7~.-----------------------,---
DİN
ve
DEVLET
İLİŞKİLERİ
DIN
ve
ILIşKILERI
DEVLET
1- DEVLETiN DiNi Kurumların
1. Devlet bir kurumdur. insanların
dini olmaz,
dini olur. Devlet namaz kılmaz, oruç
tutmaz ve ahiretle ilgili bir
endişe taşımaz.
Devlet
gibi diğer kurum ve kuruluşların da dini olmaz. Devleti veya bir kurumu idare edenler, kendi inançlarını
idarelerine
durumdur.
Müslümanların
hakim
olduğu
devlete is-
lam devleti,
hırıstiyanların
hakim
olduğu
devlete de
hırıstiyan
devleti denmesi
olmayan, idarecilerin
yansıtırlar.
halkı
Bu tabii bir
bundandır.
Tabii
kendileri gibi inanmaya
zorlamalarıdır. işte din devleti veya ideolojik devlet
böyle
doğar.
madığından
Bir inancı zorla değiştirmek mümkün olböyle yerlerde iç
çekişmelerin, baskı
ve
zulümlerin sonu gelmez. 2. Dinin özü imandır. imanın temeli de kalp ile tasdiktir. Kalp insanın iç dünyasındadır. insan burada
alabildiğine
hürdür. Hiçbir inanç, insana zorla
kabul ettirilemez. En şaramazlar.
Eğitim amaçlı taranmıştır
baskıcı
rejimler dahi bunu ba-
Allah Teala şöyle buyurur:
13
\:,;:.
DİN
ve
İLİşKıLERı
DEVLET
"Dinde zoriama o imaz;
artık doğru
aynımıştır.
birbirinden iyice
ile
eğri
Bundan böyle kim
zorbalan tantmaz da Allah'a inantrsa kopmak bilmeyen işitendirı
sağlam
bir kulpa
yapışmış
olur. Allah
bilendir." (Bakara 2/256)
müslüman
gibi
davranmaya inandığı
zorlayamazlar; tam tersine her kese yaşama imkimı müslümanların
gibi
verirler. Bu böyle olduğu için
devleti, din devleti yani teokratik
devlet olamaz 1 . Onlar,
insanları
adına değil,
Allah
kendi adlarına yönetirler. iyi yöneten sevap kazanır.
Kötü yöneten ise onun
sorumluluğunu
üstlenir. 3. Türkiye'de din deyince islam anlaşılır. Bu dinin bir peygamberi, bir de
Kitabı vardır.
olmak isteyen, o peygamberin Kitab'ın bildirdiği
gibi
inanır
ve
Müslüman
gösterdiği
yaşar.
ve bu
Yani Kur'an'a
uyar. Bir de
müslüman
kendilerine uyduranlar
Bunlar, hem diledikleri gibi 1_ Teokraıik devlet kontlsu, incelenmi§lir.
IlU
1.1,
sayılmak
isterler. Onun için kendilerine
uymayan ayet ve hadislerin bir ilgili görüp yürürlükten da
farklı
mış,
kalkmış
kısm ını
eski
sayarlar, bir
yorumlarlar. Böylece hayatla dini
dine
çağdaş
Kur'an'ı olmadığını
bir yorum
çağlarla kısmını barıştır
getirmiş oldukların
dü-
yaşamak
vardır.
hem de
kendine uydurmaya çalışmanın doğru onlar da
bildiğinden
içlerini rahatlatmak
için destekçiler ararlar. Kendilerine yakın gördüklerini öne
çıkarır, diğerlerini
bir kurum veya
geri iterler. Devlet
adına
ya da
kuruluş adına konuştukları havasını
vererek güçlü görünmek isterler. Bu yanlış bir yoldur. Çünkü din konusunda kim konuşsun
kendi
konuşursa
adına konuşur.
Din devleti demek doğru olmadığı gibi dinsiz devlet demek de
doğru değildir. Dindarlık
veya
dinsizlik sadece insanla ilgili bir kavramdır.' Bu sebeple hiç kimse, din konusunda devlete ait bir kurum veya kurum ve
Kur'an'ı
ıLİŞKıLERİ
DEVLET
şünürler.
Bu sebeple müslümanlar kimseyi müslüman olmaya veya
ve
DIN
kuruluşar, aynı
oluşturduğu
bunlar
kuruluş adına konuşamaz.
Eğitim amaçlı taranmıştır
inanca mensup
bir dinı cemaat
adına konuşan kişi,
k'ı i i aıın i'k'ınci hölümünde
15
Çünkü bu
değildir. Dinı
kendi
kişilerin
bir konuda
inancını
o kurum
--..,----....,.--------....,.--,\.,;:. DİN
veya
ve
DBVLET
kuruluşlara
termiş
mensup
kişilerin inancı
olur ki, buna kimsenin
Din ile ilgili olarak her
tLtŞKtLERt
hakkı
gibi gös-
yoktur.
DtN
ve
tLtŞKtLERt
inançlarına baskı yapılmayanlar da vücuda yapılmış aşı
müslümanı bağlayan şey
DEVLET
Osmanlı
gibi ülkeyi koruma görevini üstlenirler.
devletindeki
ler; Kur'an ayetleri, sahih hadisler ve icma ile
değil,
belirlenmiş şeylerdir. icma, aynı devirde yaşayan
önemliydi.
azınlıkların
kendilerini
azınlık
devletin şerefli bir vatandaşı saymaları çok
islam bilginlerinin tamamının dinle ilgili bir konuda
4. Din hürriyetinin teminatı Kur'an'dır. Allah Teala şöyle
güneş
Devlet
görüş birliği sağlamasıdır.
buyurur:
müslüman, ayırımı
hepsi inanırdı. Öyle iken insanlan inanmaya sen mi
hırıstiyan,
vatandaşlarına karşı
durmalıdır.
insanın dış dünyası da içi gibi hür olmalıdır. işte kavuşur.
5. Devletin vatandaşı ile ilişkisi dinı veya ideolojik boyutta değil, adalet boyutunda olmalıdır. Devletin temel görevi, adaleti, iç ve dış güvenliği sağlamak, vatandaşların
temel hak ve hürriyetlerine
engelolan şeyleri ortadan kaldırmaktır. Devlet baskısı ile inanmış gözükenler vücuda alınmış
mikrop gibi olur, güçlü hale gelince
hastalık
yaparlar. 16
Eğitim amaçlı taranmıştır
Güneş
nasıl
yahudi, zengin, fakir ve
zorlayacaksm?" (Yunus 10/99)
gerçek kişiliğe o zaman
olmalıdır.
yapmadan herkese
devlet de
"Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanlann
gibi
17
aynımesafede
hep
aynı
ırk
ise
mesafede
DİN
v c
DEVLET
ıLİşKıLERİ
D i N
6. Laiklik Fransa'da doğmuştur. Fransızca'da dinı kuruluşların hakimiyetinden bağımsız olan kuruma
Laik (Iaic veya laique) denir2 . Bu ülkede dinı kuruluş
inançlanndan inançlarm
hırıstiyanlığa karşı değil,
kiliseye karşı verilmiştir.
7. Kilise, Allah adına hareket ettiğini öne sürerek kralı, hükümetleri ve valileri belirlemede ve göreve
getirmede kendini yetkili
görmüştür3 .
Bugün,
seçilmiş
yemin ettirmekle bu yetkisini az da olsa sür-
kırma
çabaları
XiV. yüzyılda
açıklanması
yasa tarafmdan
Düşünce
Madde 11.
ve inançlann
8. Laiklik mücadelesinin dine karşı verilmediğinin en önemli göstergesi, Fransa'da kurucu meclis üyeleri tarafından hazırlanan ve Ağustos 1789'da
bunlan
başkalanna
basıp
yayabilir; bu
özgürlüğün
kötüye
kullantlmasmdan ancak yasaca belirlenen dummlarda sommlu olur. FransızAnayasası'nın
9. Bu bildirge, 1791 tarihli başlangıç
bölümü
Kilisesinin
imtiyazlarına
olmuştuS.
Bu anayasa, Katolik
son vermeyi ve protestan, haklarını,
özellikle din
ve vicdan hürriyeti adına her çeşit dinı görüntüyü eşit
görmeyi'hedefliyordu6 . Çünkü kilise bir başka
din mensubuna hayat hakkı tanımazdı. Bildirgenin
kabul edilen insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 10 ve 11. maddeleridir. Bu maddeler şöyledir:
sağlanan
biridir; her yurttaş özgürce konuşabilir, yazabilir ve
yahudi veya dinsiz olanların
başlam IŞtl r4 .
bu
özgürce iletilmesi insan m en önemli haklanndan
dürmektedir. Fransız tarihi, kiliseye karşı verilmiş mücadelelerle doludur. Kilisenin devlet üzerindeki
dolayı rahatsız edilemez; elverir ki,
kamu düzenini bozmasın.
deyince Katalik kilisesi anlaşılır. Laiklik mücadelesi
egemenliğini
İLIŞKILERI
Madde 10. Hiç kimse, dinsel inançlan dahil,
2- LAiKLiK
kişilere
DEVLET
v c
başlangıcında
insan hak ve
hürriyetlerinin önemi şu ifadelerle belirtilmektedir: 5- Büyük Larousse Ansiklopedisi, insan maddesi
2- Büyük Larousse
Ansiklopedi.~i, Laik maddesi
6- GRIC (Groupe de Rechercehes Islamo- Chretien Araştırmaları
Hır,stiYHn
Din ve Devlet, IslamochrisıanH, 12, Roma 19R6, s. 49-72' den. Tercüme M. SHit HATIPOGlU, IsIOmi
3-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 256. 4- Büyük Larousse Ansiklopedisi. Laiklik maddesi,
IS
= Islam
Ara§tırmHlar
Eğitim amaçlı taranmıştır
Topluluğu),
Dergisi, C. III, SH)'! 3, AnkHra 1989, s. 102.
19
'D
t
N
v e
D E V L ET
ı
L
tŞ
K t LER t
"Fransız halkının, Ulusal meclisi oluşturan
DIN
ve
DEVLET
ILtŞKtLERt
"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli
temsilcileri, halkın mutsuzluklanna ve hükümetlerin
dayamşma
yozlaşmasına tek neden olarak, insan haklarının
haklanna saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı,
bilinmemesini, unutulmasmı ve çiğnenmesini gördük-
başlangıçta
lerinden insamn doğal, vazgeçilmez ve kutsal
mokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
haklanm resmi bir Bildirge ile açıklamaya karar verdiler.. "
ile gereğinden fazla sınırlanmaması için Bildirge'ye madde konmuştur. ilgili maddeler şöyledir:
Madde 4. Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmek demektir. O halde her insanın haklannm kullamlması ancak, toplumun öteki
üyelerine sağladtğt aym nitelikteki haklarla smlrlamr. Bu sımrlar ancak yasayla belirlenebilir.
içinde, insan
belirtilen temel ilkelere dayanan, deii
12. Demek ki, laiklik Türk Devleti'nin bir özelliğidir. .
eylemleri yasaklar. Yasa tarafmdan yasaklanmayan hiç bir şeye engelolunamaz ve hiç kimse yasanm bir şeyi yapmaya zorlanamaz.
11. Türkiye'deki resmi belgelerde de laiklik dine karşı değildir. Anayasa'nın
?O
olmasıdır.
Anayasa'nın dinı
2. maddesi şöyledir:
24. maddesi her vatandaşa vicdan,
inanç ve kanaat hürriyeti tanımıştır. Yani
Anayasa, laikliğin devletin bir özelliği olduğunu, vatandaşın
dindar olabileceğini kabul etmiştir.
13. Anayasa'nın 26. maddesi de düşünceyi açıklama giriş
Madde 5. Yasa yalmzca topluma zarar verici
emretmediği
anlayışı
Devletin bir başka özelliği de insan haklarına saygılı
10. Burada özgürlüğün tanımı yapılmış ve yasa
doğal
ve adalet
ve yayma hürriyeti vermiştir. Maddenin
cümlesi şöyledir:
"Herkes veya
düşünce
başka
açıklama
ve kanaatlerini söz,
yollarla tek
baş ma
yazı,
resim
veya toplu olarak
ve yayma hakkma sahiptir... "
Anayasa'nın böyle olması tabiidir. Zaten insan
ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 16. maddesi şöyledir:
Eğitim amaçlı taranmıştır
., 1
\:~.
DtN
DEVLET
ve
DIN
ILIŞKILERI
"Haklan güvence altına alınmamış, kuvvetlerin aynflğı belirlenmemiş
toplumlann anayasalan yok
DEVLET
İLIŞKILERI
rine getirerek dinini ya da inancmı ortaya koymak özgürlüğünü
de içerir7 •
15. Anayasa'nın Başlangıç'ında da;
demektir. II
14. 1948'de
Birleşmiş
Milletler
tarafından
kabul
edilen insan Hakları Evrensel Beyannamesi de düşünce
ve
vicdan ve din hürriyeti konusunu karara
bağlamıştır.
Bu madde dini, ne sosyal alandan ne
ii ..
laiklik
ilkesinin gereği kutsal din duygulanmn, Devlet işle rine ve politikaya kesinlikle kanştmlmayacağı .. "
ifade edilmiştir. Demek ki vatandaşa hizmet götürülürken dinı inançlarına göre ayırım yapılamaz.
bir alandan soyutlar.
16. Bu, islam'da zaten vardır. Bu konuda
Böyle bir şey zaten düşünülemez. Dindar kişi, dini-
sabıkası olmayan bir dinin mensubuyuz. Dinimiz
kamu
alanından
ne de
başka
nin emrini
bırakarak başka kişilerin
getiremez.
Eğer
emrini yerine
yerine getirmek zorunda
kalırsa
ya
gizlice ya da açıktan buna karşı koyar. Bu da insan ve
Yurttaş Hakları
tildiği
Bildirgesi'nin
giriş kısmında
belir-
gibi "... halkm mutsuzluklarma ve hükümetlerin
yozlaşmasına .. ii sebep olur. insan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 18. maddesi
şöyledir:
insanlarla ilişkilerde onların dinlerinden kaynaklanan bir ayırıma izin vermez. 17. Bütün bu durumlara göre ,laiklik, dine karşı değil devletin dinı kurumların hakimiyetine girmesine karşıdır.
islam'da devleti hakimiyeti altına alacak bir dinı kurum yoktur. Fransa'da kiliseye karşı yürütülen laik-
"Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne
lik mücadelesi bir kaç asır sürmüş ve çok kanlı
sahiptir; bu herkes için yalmz ya da topluca, gerek
olaylar meydana gelmiştir ama Türkiye Cumhuriyeti
kamu önünde gerekse özelolarak öğretimle, uygula-
laikliği kabul ederken hiçbir dinı kuruluşun tepkisini
malarla, taplnmayla ya da dinsel yükümlülükleri ye-
almamıştır. Çünkü islamda hem devleti hakimiyeti altına alacak bir dinı kurum yoktur hem de laiklik için 7- Büyük Lrousse Ans. İnsan maddesi. İst. 19f!6.
??
Eğitim amaçlı taranmıştır
23
D!N
ıLışKİLER!
DEVLET
ve
DtN
ve
DEVLET
yapılan yukarıdaki tamınların islam'a aykırı bir yanı
konusunda toplumu
yoktur. Ayrıca islam'da ruhban sınıfı da bulunmaz.
olmaya
Hiç kimse bu dini, insanlar üzerinde nüfuz sağ
teokrasiye tamamen
lamanın aracı
gın olduğu
teşkilatı
gibi
olarak kullanamaz. Camiler de kilise
islam, inançlara baskı yapılmasını kabul etmez. rına bağlıdır.
aydınlatan
çalışan kişiler
ve onlara örnek
olarak gören ve
kapamış
kapısını
olan bir dinin yay-
yerde laiklik ne anlama gelebilir?
işte problem tam bu noktada doğmaktadır.
değildirB.
Bir kimsenin müslüman
tLtŞKİLERt
olması
tamamen kendi kara-
Bunun için bir dinı kuruluşun onayı
Burada laikliği islam ın alternatifi sayan ve onu dine karşı
kabul edenler ortaya çıkmaktadır.
19. Türkiye'de,
azımsanmayacak
oranda ateist9 ,
aranmaz. Vaftize benzer bir törenin yapılması da
yani hiç bir dini kabul etmeyen insanlar
sözkonusu değildir. Çünkü islam da ne din adamı, ne
Kimileri de dine uzak dururlar; ondan
de bir
başka kişi
Allah
adına
hareket edebilir. Allah
müslüman olmayı öyle bir kaideye bağlamıştır ki,
alır beğenmediklerini
vardır.
beğendiklerini
kenara iterler. Bunlar etkin ko-
numdadırlar.
buna kimse karışamaz. Çünkü dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten kabul etmek, yani kalp ile
tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o Orası insanın
kişi,
bir de Allah bilir.
en hür olduğu yerdir. Bu sebeple hiç
kimse bir inancı kabule veya inkara zorlanamaz.
18. Kiliseye benzer bir
teşkilatı
olmayan, din
adamlarını birer ruhan! lider değil, sadece din 8. Şcyhülislamlığı bir dini kurum ,uyanlar olabilir. Şeyhülislamlık kilise gibi bir dini durum değildir. Bunun Kur'an'a veya sünnete dayandırılan bir tarafı yoktur. 0, ihtiyaç duyulduğu için ihdas edilmi§ bulunan ilmı ve hukuki bir kurumdur. Şeyhtilislam siyasi otoriteye bal\1ı idi. Göreve gelmesi ve görevden ayrılması siyasi otorilenin emri ile olurdu. Nitekim bir kanunla varlığına son verilmi§tir. Ama devletler binlerce kanun çıkarsa kiJisenin varlığını sona erdiremez.
9. Ateizm, tanrıtanımazlık anlamına gelir. Adımı ister IHbiat, ister Gök isterse ne denirse densin, bütün varlıkları yaratan ve evrenin tck hakimi olan Allah'ı inkar mümkün olmadığından tanrıtanımaz, babasını tanımazlık eden kişiye benzer. 0, en sıkışık zamıınında nasıl
Tanrı
babasını
ararsa tanrıtanımaz da iyice dnnı düşünce AlIahla sığınır.
bunlar, her §eyi veren ama kendilerine emir vermeyen bir Allah isterler. Bazı kimseler de Allah'a inandıklarını açıkca söyler ve ateizmi redderler. Ama Allah'ın ve peygamherinin emirlerini, kendi anlayışlarına göre ,ınınara ayırır, kimini kabul eder kimini de reddederler. Bunların durumu, Kur'anda yer ahın Şey tan ın durumuna benzer. Şeytanı o haıc getiren Allah'ın bir tek emrini beyenmemesidir. Yoksa o Allah'a, ahiret gününe ve inanılması gereken bir çok §eyc inanır. Kurlan'da hunu açıkca irade eden ayetler vardır. Ahaznh suresinin 36. fiyeti şöyledir: "AIIalı ı'e Rası/Iii bi,. işte Iıiikiiııı I'e,.iııce iııaıııııış Iıiçl'i,. erkek ve kadııı o işle ilgili daı'ra/11şlanııda ser/,est "'aıııaz." Müslüman, bu uyete uygun davranır. Aslında
Eğitim amaçlı taranmıştır
5
\:.:;. DIN
ve
DIN
ILIşKILERI
DEVLET
Ateistler din ile ilgili her görüntüyü
laikliğe aykırı
kişiler,
kendilerinin
sayarken dine uzak duran hoşlanmadığı dinı
görüntüleri
laikliğe aykırı sayıp
or-
tadan kaldırmaya çalışırlar. Bunlar laikliği dinı bir kurumun hakimiyetine doğrudan
dine
Onlara göre
karşı
karşı
mücadele olmaktan
mücadeleye
Allah'ın
çıkarıp
dönüştürmüşlerdir.
sosyal ve kamusal alanla ilgili
emirleri uygulanamaz. O alanda yetkili olan kendileridir. Bunu davranış
ve
açıkca
söylemezler ama söz,
uygulamalarına başka
bir anlam verme
imkanı yoktur. Özel alanı da ilgilendirse, kendi karar
ve
uygulamalarına,
dine
asla kabul etmezler. düşen dinı
aykırı
diye
Onların görüşlerine aykırı
emir ve uygulamalar ya
da yürürlükten duydukları
karşı çıkılmasını
değiştirilmeli,
ve
diği şeyler,
İLıŞKıLERİ
DEVLET
insan
tabiatı
değerlerle
bütün evrensel
Çünkü bu din, o
ve sosyal hayatla, yani tam bir uyum içindedir.
değerleri
Allah'ın
dinidir.
bu dine, A/lah'm
fıtratma
koyan
Kur'an'da şöyle buyurulur: "Sen yüzünü
dosdoğru
(yaratma kanununa) çevir. O insan/an ona göre yaratmıştır.
A/lah'm yarattığmm yerini tutacak bir
şey yoktur. işte sağ/am din bu dindir. Ama in-
san/ann çoğu bunu bi/m ez/er. " (Rum 30/30)
21. Bu sebeple onlara laiklik tanımından, insan haklarından,
anayasa ve yasalarla
haklardan ve evrensel man ülkenin özel
tanınm ıŞ
değerlerden bahsettiğiniz
şartlarını
za-
ileri sürerek kabul
ya
etmezler. Laiklik devletin bir özelliği iken onu ken-
kaldırılmalıdırlar. Onların saygı
dilerine ait bir özellik olarak belirtir ve "Ben laikim,
anlayışlarına
uyan dindir.
sen laik değilsin." gibi ifadeler kullanırlar. insanları da
islam dini konusunda karar mercii, Kur'an, sünnet ve
"laik olanlar ve olmayanlar" diye ikiye bölerler.
din bilginleri onların
din, kendi değil,
kendileridir. Yani insanlar, ancak
müsaade ettikleri kadar dindar olabilirler.
Vicdanlarını
20. Vicdanlara sıkıştırılmak istenen din, islam dini olunca ona karşı mücadele çok zor olmaktadır. Çünkü islam'a
karşı çıkmak
her
şeyden
önce
evrensel değerlere karşı çıkmaktır. Zira islam'ın iste26
Bunlar kendi
vicdanlarına karşı
da rahat
değillerdir.
rahatlatmak için zaman zaman
yaptıklarının doğru olmadığını
söyleyenler
çıkar.
işte bütün huzursuzlukların temelinde bu yanlış anlayış
ve
davranış vardır.
etkili mücadele,
Eğitim amaçlı taranmıştır
Bunlarla
yapılacak
en
bıkmadan doğruları anlatmaktır.
27
ı-:--
\.':~,
. 'DtN
ve
DEVLET
Dt N
tLtŞKtLERt
Çünkü evrensel değerlere karşı mücadele ta başından kaybedilmiş
bir mücadeledir,
Eğer
o
değerlerin samimi savunucuları varsa onlar, kısa sü-
rede
DEVLET
ve
İ Lİ ŞK! LERİ
3- KUR'AN'A UYGUN MÜSLÜMANlıK 22, islam Allah'ın dini, O'na dua ve selam olsun, Allah'ın
Hz, Muhammed de
son elçisidir.
Kur'an-ı
Kerim, hem Hz, Muhammed'in Allah'ın elçisi
başanya ulaşırlar.
nun belgesi, hem de istediğini açıkça
bize
ulaşmış
Allah'ın
olduğu
insanlardan neler
ortaya koyan ve güvenli yollarla
olan
ilahı kitaptır.
Bu sebeple
Kur'an'ı
iyi anlamak gerekir. Allah Teala
şöyle
buyurur:
Bunlar Kur'an üzerinde akıl yormazlar mı? Yoksa kalpler üzerinde kilitler mi vardır? (Muhammed 47/24) And olsun ki, biz Kuran'ı, üzerinde düşünülsün diye kolaylaştırdık; ama hani düşünen? (Kamer 54/17, 22,32 ve 40)
23, Müslümanlar Kur'an üzerinde asırlarca
unuttular. Kur'an üzerinde akıı yorma
unutulunca o, yıldı
düşünmeyi
ve onu
ulaşılamaz, erişilemez
gereği
bir kutsal sa-
anlayamayacağımız şeklinde
bir ka-
naat oluştu, Sonra eskilerin her şeyi hallettiği savunuldu ve yeniliklere yalnız
kapılar kapandı.
sevap kazanmak için okunan bir kitap haline
dönüştü,
28
29
Eğitim amaçlı taranmıştır
Nihayet Kur'an,
-r~-
·D i N
v c
D'E V L ET
D t N
t L j Ş K j LER i
doğruya
ve en
sağlama
doğru
Kur'an, gerçekten en
sağlam
ve en
Fakat o, anlamak için
değil
olana
de sadece
sevap olsun diye okunursa onunla bir yere ulaşılamaz.
Böyle bir
şey, tıpkı
kaliteli bir
balın, sırf
görüntüsü ve kokusu ile yetinmeye benzer. Yenmeyen
balın
vücuda
ne faydası
olur.
Müslümanlar asırlardır böyle yapmışlar ve Kur'an ile yeterince kalıpları mıştır.
beslenememişlerdir.
ile hurafeler iç içe
Ama
artık Kur'an'ı
Kur'an üzerinde
akıı
Geleneksel kültür
girmiş, halkı
hurafeler sar-
anlamak için okuyanlar ve yoranlar
kendilerini ve toplumu hareket geçmişle de
vardır.
Bunlar
sorgulamaktadırlar.
Bu
hesaplaşmaktadır.
İLtŞKILERI
çoğu
yoldan çıkmış durumdadır. (Hadid 57/16)
azdır. Kendini müslüman sayanlar iki kesimdir. Birinci
kesim kendini inanç boyutunda müslüman sayar. Onların
içinde oruç tutan, kurban kesen, bayram na-
mazı kılan
ve zaman zaman Cuma
ler vardır. Onlar
Batı
medeniyetini
namazına
giden-
hedeflemişlerdir.
Kolaylık olsun diye onlara "Batıcılar" diyelim. Diğer
kesim ise dinin emirlerini yerine getirme arzu ve kararlılığı
içindedirler. Onlara da "dindarlar" diyelim.
Batıcılar dindarları
gerici ve tutucu sayar,
dindarlar da onları dinin dışında kalmakla suçlarıar. 25. Son
yıllarda
gösterilen gayretler her iki kesimi
de Kur'an'ın etrafında toplamıştır. Kur'an'a yönelen Batıcılar, dindarlardan bir kısmının yaşadığı dini n
Allah Teala şöyle buyurur:
hurafelerle dolu olduğunu görmüşler ve böyle bir din
inanmış kimseler için Allah'ı gönülden hatırlama
anlayışı
ve ondan inen gerçeğe içten bağlanma zamant hala gelmedi mi? Sakın daha önce kendilerine Kitap
,i
DEVLET
24. Türkiye'de kendini müslüman saymayan
ulaştırır." (isra 17/9)
ulaştırır.
v c
zaman geçmişti de kalpleri katılaşmıştı. Onlardan
Allah Teala şöyle buyurur: "Bu Kur'an, gerçekten en
~.;;.
verilenler gibi olmayalar. Onlann üzerinden uzun
ve uygulamasından uzak oldukları için
kendilerini şanslı saymışlardır. Bu durum, böyle dindarları
fena halde sarsmıştır. Bu sarsıntı karşısında
onlar kendilerini savunmak için Kur'an'a yönelince yapılan tenkitlerin çoğunun haklı olduğunu gör-
ii
müşlerdir.
30
Eğitim amaçlı taranmıştır
Bu
yöneliş,
hurafeye
31
bulaşmış
olsun
\.:;:.
1c'
'DİN
ve
D'EVLET
İLİşKİLERİ
olmasın, bütün dindarları ve Batıcıları derinden etkilemiştir. Artık bunların hepsi, Kur'an'ın etrafında tek
vücut olma noktasına yaklaşmışlardır. tamamen dinin dışında görmelerine sebep olmuştur. Allah'ın Kitabına yönelmenin olduğu her yerde bu
süreç kaçınılmaz olarak yaşanır. Allah Teala bu koşöyle
buyurur:
ve
verdik. Birbirlerine düşmeleri ancak, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, aralanndaki çekemezlikten do-
layı oldu. işte senin Rabbin kıyamet günü, onlann aYT/lığa düştükleri konularda aralarmda hük-
medecektir. (Casiye 45/17)
İLİŞKİLERİ
DEVLET
i
ı
Kendilerine Kitap verilenlerin bölük bölük bölünmeleri, ancak bu
apaçık
belgenin (Kur/an/m)
olmuştur. (Beyyine 98/1-3)
De ki: "Doğru geldi, eğri yok oldu. Çünkü eğri hep yok olagelmiştir. inananlan esirgeyen ve iyileştiren ne varsa, biz Kuran ile onu indiririz. Ama bu, zalimlerin sadece yıkımmı
Onlara bu işte (din işinde) apaçık belgeler
"
DİN
onlara gelmesinden sonra
26. Bu sarsıntı, bazı kimselerin kendilerini
nuda
i
artIT/r. (isra 17/81-82)
27. Kur'an'a yönelmenin güçlü
olduğu
her yerde
çözülen gruplar, ellerindekini kaybetme korkusuyla harekete geçerler. Duygusal
davrandıkları
dumana katarlar. Kendilerine hiç bir mazsınız.
Onlara
karşı sabırlı
şey
için tozu anlata-
olmak gerekir. Allah
Teala bu konuda şöyle buyurur:
Ehl-i Kitap'tan ve müşriklerden olan o tammazlar, kendilerine apaçık bir kamt gelinceye dek çözülecek değillerdi.
"Sizde bir iyilik görülse bu onlan Başmıza sabırlı
O (kamt) AI/ah'm elçisidir ki, tertemiz sayfalar okur.
tasalandıTIr.
bir kötülük gelse ona da sevinirler. Eğer
olur ve korunursamz onlann kurduklan düzen
size bir zarar vermez. Çünkü onlar ne yapsalar Allah, onu çepeçevre kuşatır." (AI-i imran 3/120)
Onlarda dosdoğru hükümler bulunur.
Bu sevap
32
Eğitim amaçlı taranmıştır
çalkantılar faydalıdır.
kazanır,
Bu sayede kimileri
kimilerinin de gerçek
33
kimliği
ortaya
\:> DtN çıkar.
ve
Sonunda
DEVLET sağlam
bir dip
tLtŞKtLERt anlayışı
elde etmek
28. Kur'an'a yönelme bir fantazi ya da bir moda iştir.
evrensel ve
kalıcı boyutları
olan ciddi bir
Kur'an'a yönelme sloganı ile çıkanlardan kimileri,
Kur'an'a uyma yerine çabasına
ve
DEVLET
Kur'an'ı
kendilerine uydurma
girebilmektedirler. Bunlar
başkalarını
ederken kendilerinin ne duruma düştüklerinin
Eğer yüz çevirirlerse bilesin ki, AJ1ah bir takım gü-
tenkit
istiyordur. Zaten insan/ardan çoğu gerçekten ya/dan çıkmıştır.
Yoksa Cahiliye devri hükmünü mü anyor/ar? iyi bilen bir millet için kimin hükmü Aliah'm hükmünden güzel o/abilir? (Maide 5/49,50)
farkına
bile varam ıyorlar. Bu sebeple Kur'an'a yönelen herkes kendini bu
açıdan sık sık sorgulamalıdır.
Allah Teala şöyle buyurur: , "
AI/ah'm ipine hep birlikte
sımsıkı
sanIm;
birbirinizden aynlmayın. (AI-i imran 3/103) Ey inananlar! Allah'a boyun eğin, elçisine boyun eğin,
sizden olan yetkililere de. Bir konu üzerinde
çekişince, eğer
Allah'a ve ahiret gününe inanlyor-
sanlz onu hemen Allah'a ve Resulüne götürün. Bu hem daha
haYlflıdlf,
hem de sonu daha iyi olur. (Nisa
4/59)
Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarmda hükmet. Sakm
on/ann heves/erine uyma. On/ardan kaçm ki Aliah'm sana
tLtŞKİLERI
nah/anna karşılık baş/anna bir kötülük gelmesini
mümkün olur.
değildir;
DIN
indirdiğinin
bir kısmmdan seni saptlfmasm/ar. 34
Eğitim amaçlı taranmıştır
35
\::S;--_ ..
DIN
ve
DEVLET
ıLİŞKİLERİ
DiN
onun
4- TARiKATLAR
okuması sayılır."
0,
meşhur
bir hadisinde de
şöyle demiştir: "imam tekbir almca siz de alm, imam
29. Her insan, rahatlıkla gidip katılacağı sohbet
"".,
İLıŞKİLERİ
DEVLET
ve
okuyunca siz susun." imama uyan kişinin, imamın
ve dostluk ortamları arar. Peygamberler bu ortamı
arkasında kıraatta
sağlamışlardır. Kendilerine her kesimden insan ra-
habilerden 80
hatlıkla ve hiçbir engele takılmadan ulaşabiimiş,
Bunların
sohbetlerine katılabilmiştir. Mesela Hz. Peygamber,
Ebı
Medine'deki mescidini kadın-erkek, yaşlı-genç, alim-
kıraatta
cahili, müslüman-kafir ve yerli-yabancı ayırım i
şudur:
apmadan herkese açmıştı. Herkes oraya rahatlıkla
olmak
girer ve sohbete katılırdI. Sohbet, Kur'an etrafında
göre davranmaRtır. ibn Mes'Cıd şöyle demiştir:
olduğu için herkes kendi bilgi ve kabiliyetine göre
"Kur'an, ona uyu/sun diye indirildi ama insan/ar
oradan bir şeyler alırdı. Burası için ödenecek bir
tuttu, onu okumayı ibadet saydı/ar." imam okur,
aidatı veya verilecek bir çay parası da yoktu.
cemaat da okunan
30. Namazda okuduğu Kur'an'ın manasını
anlamayan kişinin namazı olur. Çünkü o, kendisine bu konuda verilen emri yerine getirmektedir. Emrin içinde okuduğu Kur'an'ı anlama yoktur. Ama Kur'an'ı anlamak en önemli hedeflerden olduğu için namazda okunuşu da onu daha kolay anlayacak şekilde olur.
Mebsut'ta bunu anlatan ifadeleri dikkatle inceleyelim:
yasağı
bulunma
kişi tarafından
rivayet
büyük saedilmiştir.
isimlerini hadisçiler toplamışlardır. Sa'd b. demiştir
Vakkas
bulunursa
ki, "Kim imammm arkasmdan
namazı
Kur'an okumada değil,
bozulur." Bunun
asıl
maksat onu
onu anlamak,
düşünmek
anlamı
okumuş
ve ona
Kur'anı
dinlerse istenen elde
edilir. Ama namazda herkes
kıraatla meşgulolursa
istenen
şey
yerine
Demek ki okunan
0lmaz10 ."
gelmiş
onların asıl
hedefi, namazda bile olsa
Kur'an'ı anlamaktı.
31. Tarikatlar, Hz. peygamberin yolunda gitseler, Kur'an'ı
anlamaya yönelik sohbetler yapsalar, bu
maksatla
eğitim
ve
öğretim ortamları
meydana ge-
"Ona dua ve selam olsun, Hz. Peygamber şöyle demiştir: "Kim
imama uyarsa, o imamm 36
okuması
10_ Şcmsüddin es-Scrahsi, cl-Mchsul, Beyruı, 1409/1989, c. ı, s. ı 99-200.
Eğitim amaçlı taranmıştır
37
--"='--------~-'\:c;;c.
· D i N
v c
D' E V L E TIL i Ş K i LER i
tirselerdi çok iyi olurdu. Ama onlar, Kur'an'ı anlamak için çaba göstermediler. Okudukları Kur'anlar
akıllarına değil, kulaklarına ve gönüllerine hitabetti. Mana unutuldu, onunsözleri ve musikisiyle yetiniidi. Böylece Kur'an, sohbetin süsü haline geldi.
Bu
durum, kaçınılmaz olarak hurafelere ortam hazırladı. Tarikat şeyhi, tıpkı hırıstiyan azizi gibi ruhani lider
DİN
ve
--~~~-
DEVLET
ıLİşKİLERİ
şeyhin kutsallaştırılmasını sağladı. Allah'ın verdiği ettiğini
nimetleri
söylemeye
şeyhinin
başladı.
Bir çok mürit,
himmetiyle elde
Onlara bir
geldiğine, gaybı
bilebildiklerine
ettirebilmek için
şeyhin
inanıldı.
çeşit
vahiy
Bunu kabul
keramet göstermesi bir ihti-
yaç haline geldi. Sonra her mürit,
şeyhine
ait bir
keramet yakalamak için seferber oldu. Küçük bir
sayıldı ve ruhEmı alemle bağlantısının olduğuna ina-
tesadüf, büyük abartılarla keramet olarak anlatıl
nıldı. O, Allah ile müritleri arasında bir vesile ve
maya başlandı. ilm-i ledün ve ilm-i batın diye bir ilim
vasıta yerine kondu. Kur'an-ı Kerime göre her
müslüman Allah'ın dostu, yani veli kulu iken bu
uydurularak
onların
kabul edildi l1 . Böylece
vasıf tarikat büyüklerine has kılındı. Dostun dosta
hikmet olarak
nazı geçer, denilerek Allah'ın bunların nazını çeke-
önce,
ceği kabul edildi. Onların olağan dışı yollarla insanlara yardım edeceği ne inanıldı. Tarikata girme, el alma şeklinde bir törene bağlandı. Bundan önce
adayın o tarikattan nasibinin olup olmadığını belirlemek için rüya görmesi ve bu rüyayı şeyhe anlatması şartı getirildi. Böylece istenmeyen ve
şeyh tarafından onaylanmayan kişilerin tarikata alınması engellendi. Kapılar dışarıya sıkı sıkıya ka-
patılmış oldu. insanlar, tarikattan olan ve olmayan diye gruplara ayrıldı. Bu da tarikatın ve dolayısıyle
böyle bir ilime sahip
yaptıkları saçmalıklar
algılanmaya başlandı.
Nakşibendi tarikatının
rabıta adı altında
birer
180 sene kadar
Halidiye kolunda şeyhe
yeni bir ibadet türü ortaya
11_ Kehf Suresinin 65. ayelinde, Hz. Musa ile kar~ıla~an ki~i ile ilgili olarak "Oııa keııdi kaıııııızdaıı Iıir iliııı ö,~reııııişıik" buyurulur. "kal" diye lercüme elliğimiz kelimenin Arapça kar~,lığı "Icdünn" kelimesidir. Hadis-i §eriflerden bu ki~inin Hızır aleyhisselam olduğunu öğreniyoruz. Ilm-i ledün ve ilm-i bfilından bahsedenler Hızır aleyhisselamın bu ilmin~i kasdederler. Fakal Hz. Hızırla beraber olan Hz. Musa'nın bu ilmi öğrenemediğini de kabul ederler. Çünkü bu husus hem ayeııerde hem Hz. Peygamberin sözlerinde geçer.(Bkz. Buhnri, Ilim 44) Bununla beraber Wrikaı ~eyhleri, ellerinde hiçbir belge olmadığı halde Hz. Hızır'u verilen bu özel ilmin kendilerinde de verildiğini iddia eder, kendilerini Hızır aleyhisselam yerine müriııerini de onu anlamayan Hz. Musa yerine koyarlar. Hiç bir kaynağı ve dayanağı olmayıın bu iddia-, .~eyhleri §eyıanın elinde bir oyuncak haline gelirmi§lir. Islam aleminin Allah'ın gazabın~ uğrayıp dünyu sahnesinden çekilmi§ olmasının asıl sebeplerı bunlardır.
38
oldukları
Eğitim amaçlı taranmıştır
39
\,.~.
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
i
i
sayamadığımız
götürüldü. Dünyada müritlerine yardım edeceği ne
yoktur.
cehennemden kurtaracağına inanıldl. Şeyh, sanki Allah Tealanın özel kalem müdürü ve sır katibi gibi bir mevkiye getirildi. Kur'an'dan adeta cımbızla çekilmiş bir kaç ayetin manası ciddi biçimde tahrif
edilerek bu yanlışlıklar Kur'an'a tasdik ettirilmek istendi. Allah Teala bütün bu iftiralardan uzaktır. Bunlar Kur'an'a temelden aykırı şeylerdir. Kur'an dikkatle okunursa görülür ki, bütün peygamberler
.\
ve
kondu 12 • iş, şeyhte Allah'ıntecelli ettiğine kadar
inanılan şeyhin, ahirette de şefaat ederek müritlerini i
DİN
hayatlarını, bu gibi şeylere karşı mücadele ile ge-
DEVLET
nice hurafeye
karışmamış
nasını
anlamadan okuma ve güzel sesli
ağzından şeyhlerini
dinleme boyutuna
indirildiği
Şimdi
örnek olarak
Haklı
onların şu
sözlerine ibretle
dahi görünse mür/din üstadma itirazı ha-
f3
ramdır .
Şeyh
müride bir
şeyleri, daha iyi müslüman olma arzusuyla yapmış
şey
meşgulolmalı
telkin
ettiğinde devamlı
ve kalbine
hayır
ve
şer
bir
Müride lazım olan şartlardan biri de şeyhin
her şey bitmiş olacaktır. Duamız, bunların bu
emrettiği şeyleri
dünyadan ayrılmadan doğruları öğrenip gerekli dö-
yapmasıdır.
nüşü yapmaları içindir. Şahsi araştırmalarım ıza göre
sebeptirfS.
tevil etmeyerek ve geciktirmeyerek
Zira tevi! ve geciktirme büyük kesintiye
az veya çok yukarıdaki hurafelere ve burada
40
için tarikat
bakalım:
şey getirmemelidirf4 .
Rııbılııyı. "Şeyhin suretinin mürşidin iki gözünün urıısıııda t"savvur edilerek müridin mürşide karşı kendisini son derece alçııllıp ona yulvarmıısı ve onu Allah ile kendi arasında vesile kılması şeklinde" tarif eden ve tarikatu böyle hir nıhıtayı sokan Halid Bagdfldi'dir. Ölümü 1242 h. 1827 miladi tarihidir. (Bu gibi konular' için bkz. Abdüluziz BAYıNDıR, Kur'an Işığındu Tarikutçılığa Bukış. Istanbul 1997,) .
hafızların
böyle bir konuma getirmek zor olmamıştır.
onunla
12_
bir tarikat
32, Müslümanların Kur'an ile ilişkileri onu, ma-
çirmişlerdir. En üzücü olanı da o insanların bu olmalarıdır. Gerçeği öğrendikleri zaman, ne yazık ki,
İLıŞKİLERı
13- KOTKU. Tasavvufi Ahlak. c, II. s,5. 2, paragra!'. 14- KOTKU. Tasavvııfi Ahlak, c, II. s, 248, 15- KOTKU. Tasavvufi Ahlak. c, II. s, 246. parugraf 5.
Eğitim amaçlı taranmıştır
41
,,
DIN
DEVLET
ve
şeyhinin
Mürit
ILIşKILERI
şeyh,
istediği gibi
müride
kısaca
mürit şeyhinin kölesi
köleden de öte bir bağlılığı efendisine zaman zaman homurdanır şeyhine
olmalıdır.
bulunmalıdır. baş kaldırır
Hatta
Çünkü köle
veya içten içe
ama mürit hem içi ile hem de
tam boyun
5- DiN EGiTiMi Din hürriyeti, dini
hareket edebilsin 16•
Yani
ıLıŞKİLERİ
DEVLET
ve
yıkayanrn
terbiyesinde ölü
elindeki ölü gibi olmalıdır ki,
DIN
dışı
ile
eğer.
eğitimi;
öğrenme
hürriyetini de içerir. Din
inanç, ibadet ve ahlak eğitimi diye üçe
ayrılabilir.
A- iNANÇ EGiTiMi 34. Dine inanmak isteyen kişi, hangi eğitim sevi-
yesinde ve ne durumda olursa olsun 33., Tarikatlar, insanı sönükleştirmekte, kendine
olan güveni ortadan
kaldırmakta
ve onu
kişiliksiz
hale getirmektedir. Türkiye'de tekke ve zaviyeler resmen
kapalıdır
ama fiilen çok tarikat
vardır.
insanları bu konuda uyarmak için ciddi çalışmalar
yapmak gerekir. Ancak devlet, bu konuda da taraf olmamalı
ki,
yapılan çalışmalara
duygular
karış
masın,
konu rahat bir ortamda tartışılsın ve istenen
sağlıklı
ve
kalıcı
sonuçlara
ulaşmak
mümkün olsun.
inandığı
ve
gibi yaşamaya çalışır. Eğer inancını doğru
öğrenememişse boşluğu
Zamanımızda
nayici ve
inanır
hurafelerle doldurur.
nice ilim adamı, yüksek bürokrat, sa-
iş adamı
samimi olarak dinini
yaşama
gay-
retine girmiş ama inancı ile ilgili yeterli bilgisi olmadığı için sonradan hurafecilerin ve
istismarcıların
esiri
haline gelmiştir. 35. Bir müslüman, öncelikle hurafelerden uzak bir inanca sahip
olmalıdır.
Bunun en güvenli yolu,
inancını
Kur'an'dan öğrenmesidir. Kur'an, bütün
insanlığı
yaratan
Allah'ın kitabı olduğu
için
inancını
Kur'an;dan öğrenenler bütün insanlığı kucaklayan ve herkese
karşı anlayışlı
davranabilen ufku
insanlar olurlar. Allah Tea.la şöyle buyurur: 16- KOTKU, Tasavvuli Ahlak, c. ll, s.245, 3. paragraf.
42
Eğitim amaçlı taranmıştır
43
açık
'tc;:.
DtN
ve
DEVLET
ILIŞKiLERI
De ki: "Doğru olan Rabbinizden gelendir. " Artık dileyen inansın, dileyen tammasın. ( Kehf 18/29) "Kim yola gelirse sadece kendi için gelir. Kim de
kaybeder~e sadece kendi aleyhine
yolunu
kaybeder. Hiç bir günahkar başkasının günahım çekmez. Biz de bir elçi gönderinceye kadar azab etmeyiz. (isra 17/16) ii
MÜSlümanlığl doğru öğretmek için, Kur'an meali
DiN
kelime-i
şehadeti
renler pek
azdır.
dahi
aslına
uygun olarak seslendi-
Bu durum, yüksek seviyede bilgi insanın,
ve görgü sahibi olan nice duymasına
ILIŞKILERI
DEVLET
ve
ve kendini küçük görmesine yol aç-
maktadır.
37.
Kur'an'ı,
kendi harfleriyle doğru olarak okumak
da her müslümanın arzu ve ihtiyacıdır. işte bu yetişmiş öğretmenler
arzusunu normal yollarla, iyi
okullarda ders olarak okutulmaııdır. Bu, aynı za-
gözetiminde gideremeyenler
manda hurafelere karşı güvenli ve etkin bir müca-
yollara
dele olur.
için ilkokuldan
başvurmak
zorunda
başlayarak
şikayetlere
yol açan
kalmaktadırlar.
isteyen her
Onun
öğrenciye
Kur'an öğretmek gerekir. Kur'an kursları ve imam
B- iBADET EGiTiMİ
Hatip Liseleri bu konudaki
36. Namaz, oruç, hac ve zekat konusunda temel bilgileri doğru bilmek gerekir.
karşılayacak
ihtiyacı
değillerdir.
kapasitede
Orta
tümüyle kısımları
kapatılmadan önce imam Hatip Liselerinde görülen
Namaz kılan herkesin Fatiha Suresini, namaz
aşırı yığılmaların
sebebi, evladına dinı eğitim
surelerini, Ayet'el-kürs,yi doğru okuması icabeder.
vermek isteyenlerin bu
Namaz duaları ile günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan
cevap verememesidir.
konularla ilgili buyrukları ve öğütleri içeren ayetleri de
memiş olanların aşağılık
öğrenmelidir. Bunların sayısı azdır. Onları doğru
yanlış davranışların
arzularına diğer okulların
Diğer
bir
doğru seslendirmeye bağlıdır. imam-Hatip Liselerini
ve Kur'an Kurslarını bitirmiş olanlar bir yana, bugün
Eğitim amaçlı taranmıştır
okullarda dinini
45
öğrene
kompleksine girmeleri de
başka
okumak, kendi harfleriyle öğrenmeye ve o harfleri
44
bu konuda eziklik
sebebidir.
1::;:;--ve
DIN
DEVLET
ILIŞKILERI
DIN
Kişinin
DEVLET
Bakanlığına bağlanması
c- AHLAK EGiTiMi 38.
ve
sağlık
kendine, ailesine,
yaşadığı
topluma,
Bakanlığına, Üniversiteler Yükseköğretim Kurumuna bağlanmış, vakıflara
vardır.
Bir müslüman bu konudaki görevlerini;
yetkisi
farzları,
hel al ve
olmazsa örnek bir insan ve iyi bir müslüman
Böyle
olması
mümkün olmaz ..
Bugün Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre faaliyetini sürdüren tek kuruluş imam Hatip Lisesidir.
diniyenin
39. 1340 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, ilmi kuruluşların tamamını
Milli Eğitim Bakanlığına
bağlamıştır.
Bu cümleden olarak, Şer'iyye ve Evkaf
Vekaletine
bağlı
medreseler ve mektepler, özel
vakıflar tarafından
idare olunan medreseler ve
mektepler, Milli Savunmaya
bağlı
Sağlık Bakanlığı'na bağlı
askeri
rüşti
ve
dar'ul-eytamlar
gibi kanunlar, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar
sebebiyle ya yürürlükten
kaldırılır,
ifası
yetişmesi
vazifesiyle mükellef memurlann
için
ya da
!irler. Tevhid-i Tedrisat Kanunundaki ilk
değiştiri değişiklik
1341 tarihinde Askeri liselerin Milli Savunma
ayn
mektepler
küşad
edecektir... "(4. Madde)
40. Bugün imam Hatip Liselerinin programları imamlık
man
ve hatiplik gibi görevleri yerine getirecek ele-
yetiştirmeye
Anayasa'nın
24.
denetiminde din
değildir.
uygun
Bunlar,
maddesine göre devletin eğitimi
ve
öğretimi
öğrenciler
yaptıran
de bu gayeyle
gelmektedir. Din görevlisi olmak isteyenler ise imamHatip Lisesi
yanında
bir Kur'an Kursu'na gitmek-
tedirler. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sonra, mihraba geçip namaz bulmak çok zor
46
de
liselerdir. Buraya gelen
Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.
Bilindiği
verilmiştir.
".Maarif Vekaleti.. .imamet ve hitabet gibi hidematı
KURSLARı
Milli
özelokul ve üniversite kurma
Bu kanunun imam Hatiplerle ilgili ifadeleri şöyledir:
D- iMAM HATip LisELERi VE KUR'AN
idadiler,
ile yapılmıştır. Daha sonra
yetiştiren eğitim kurumları Sağlık
personeli
ülkesine ve bütün insanlığa karşı hak ve görevleri haramları doğru öğrenmelidir.
ILIŞKILERI
Eğitim amaçlı taranmıştır
olacaktır.
47
uygulamasından
kıldıracak kişileri
Çünkü lise
çağında
DİN
ve
DEVLET
İLİŞKıLERİ
DİN
verilecek eğitimle doğru dürüst Kur'an okuyacak sekişiler yetiştirmek
viyede
hemen hemen
imkansızdır.
Zira Kur'an harflerini doğru seslendirmek için gerekli ağız
ve kulak terbiyesi daha küçük yaşta
verilmelidir.
Kısa
bazı
süreli olanlar
Kur'an'ı
yüzünden okutma ve
sure ve duaları ezberletme gayesiyle
ulaştırılmazsa
bu
42. imam Hatip Liseleri bir taraftan Kur'an Kurslarının desteği
insanları
varlığı
çeşittir:
iyi bir seviyeye
kurslara olan ihtiyaç devam edecektir.
elemanlar
41. Kur'an Kursları kısa ve uzun süreli olmak üzere iki
programları,
İLışKıLERİ
DEVLET
ve
ile dinı hizmetleri yerine getirecek
yetiştirirken diğer
topluma
taraftan dinini bilen
kazandırmaktadır.
Böyle
insanların
toplum için büyük bir güvencedir. Bu se-
beple imam Hatip Liselerinin en önemli görevi hurafelere
karşı
kalkan
olmaktır.
Çünkü hurafeciler dini şekilde
açılmıştır. Öğrencilere bu süre içinde ihtiyaç duyulan
iyi bilmeyenleri ararlar. Cahillikleri ancak bu
din dersleri de verilmektedir. ilk ve orta dereceli okul-
farkedilmeyecek ve kendilerine boyun
lardaki din dersleri yeterli olur ve Kur'an da öğretilirse
Bütün okullarda verilmekte olan din dersleri yeterli
hem bu kurslara ihtiyaç kalmaz hem de lise çağında
seviyeye çıkarılmalı ve imam Hatip Liseleri Tevhid-i
öğrenciyi, Kur'an'ı doğru
Tedrisat
okuyacak şekilde eğitme
güçlüğünün doğuracağı sakıncalar
ulaştırılmalıdır.
ortadan kalkar.
Uzun süreli Kur'an Kursları, imam Hatip Liselerine destek
olmaktadır.
Buralarda
hafız yetiştirilmekte
ve
daha yoğun bir din eğitimi ile öğrenciler mesleğe hazırlanmaktadır.
Tevhid-i Tedrisat Kanunundaki
hedeflere ancak bu
şekilde ulaşılabilmektedir.
imamlık
ve hatiplik yapacak
Yoksa
memurları yetiştirmek
mümkün olmamaktadır. imam Hatip Liselerinin
Din
istediği
eğitimi müfredatı
seviyeye
Kur'an
ışığında
gözden geçirildiği taktirde ülkeye aklın ve bilimin hakim olması kaçınılmazdır. 43. Sekiz lanmasından
yıllık
kesintisiz
eğitimin
uygu-
sonra eğitimle ilgili her konuda olduğu
gibi din eğitimi konusunda da büyük bir kaosa girildiği
ve sıkıntıların doruğa çıktığı açıkca gö-
rülmektedir. Buna taraf olanlardan kimileri bunun insanları
48
Kanununun
eğilecektir.
Eğitim amaçlı taranmıştır
dinden
uzaklaştıracağı,
49
kimileri de bu sayede
\:.~.
DİN
ve
DEVLET
İLİşKİLERİ
DIN
ve
:' İLıŞKİLERİ
DEVLET
dinı hayata istedikleri şekli verebilecekleri umuduna
kapılabilirler. Ama insanların dine yönelişlerine engel
6- SiYASi PARTiLER
olmak mümkün değildir. Bu, bütün dünyada ya-
45. Anayasya göre, ",.devletin bir
kişi
veya
şanan bir süreçtir. Dine yönelen kişiler ise din konu-
zümre tarafmdan yönetilmesini veya sosyal bir
sunda sadece, o dinin önderlerinin yolunda giderler.
smlfm diğer sosyal slntflar üzerinde egemenliğini
44. Dinden değil, dinin eksik ve yanlış öğ
sağlamak
veya dil, Ifk, din ve mezhep
aymmı
ya-
renilmesinden korkmak gerekir. Eğer dini eğitim
ratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve
yaygınlaştırılmaz ve imam Hatip Liselerinin mesleki
görüşlere
ağırılıkları artırılmazsa inancını sorgulamayan, dini li-
cıyla .. ii siyasi
derleri Allah'ın yeryüzündeki temsilcileri gibi algı layan insanlar çoğalır. işte asıl felaket o zaman olur.
dayanan bir devlet düzenini kurmak amaparti kurulamaz 17 .
Anayasa böyledir ama ideolojilerini öne halkı
kimi idarecilerin
çıkaran
kendileri gibi inanmaya
zorlayan tavırları dil, ırk, din ve mezhep farklılığına dayalı lO"~"~
partilerin
Bunlara çok
karşı başka
sayıda
taban
kurulmasına
ortam
hazırlamıştır.
partiler de kurulunca birdenbire
parti ortaya
çıkmış
ve her biri kendine
bulabilmiştir.
Bu durum gereksiz sürtüşmelere, vatandaşların sınıf
ve zümrelere
ayrılması
gibi tehlikeli sonuçlara
yol açmakta, ülkenin gücü ve
imkanları
bu çark
içinde heba olup gitmektedir. idarecilerin kendi ideolojierini kabul ettirme
çabaları, karşı
ideolojileri
17- Bunlar Anayasa'nın 14. maddesinde konulan sınırlamalardır. Anayasanın 69. maddesinde siyasi parlilerin 14. maddedeki sınırlamaların dı~ına çıkamayacağı yazılıdır.
50
Eğitim amaçlı taranmıştır
51
'Ii;;.
DIN
ve
ILIşKILERI
DEVLET
devlete hakim olma mücadelesine sokmuştur. Bir çok siyasi parti, bir hizmet temsil
ettiği
yarışı
ideolojiyi hakim
ortaya koyma yerine kılma
ve
yandaşlarını
devlet imkanlarından 'yararlandırma yarışına girmiş görünmektedir. Böyle bir ortamda sonu
alınmaz
sebepler ortadan
doğuran
hukuki ve sosyal
kaldırılmazsa
sonuç
alınamaz.
Nitekim. 12 Eylül 1980'den sonra siyasi parti sayısını
azaltma gayreti
\
'
: .~ i
DEVLET
tLtŞKtLERt
A- DiNE DAYAlı PARTi 48. islamı parti olmaz ama müslümanların partisi olabilir. ikisi arasında fark vardır. islam bir dindir. Bu dinin hedefi kişilerdir. O, dünyalık elde etmenin aracı
başarısızlıkla
sonuç-
gamberlerin ortak sözü
şudur:
"Ben sizden buna bir ücret istemem, benim ücretim sadece var/ık/ann sahibi o/an AI/aha aittir. " (Şuara
26/180)
oyalan partiler
49. Dine karşı çıkanlar, din tebliği ile iktidar
Türkiye'nin en büyük partileri olarak hükümet kur-
mücadelesini birbirine karıştırmışlardır. Hz. Musa ile
maktadırlar.
devrin en büyük krallarından olan Firavun arasında
lanmıştır. Artık , ','1
ve
olarak kullanılamaz. Dini tebliğ ile görevli pey-
çatışmaların olması kaçınılmazdır.
46. Bu ortam i
DtN
%20 ler
civarında
ideolojik davranışlara son verilecek olsa partiler . kendi ideolojilerini hakim kalkınması
için hizmet
kılmaktan
vazgeçerek ülke
yarışına
girmek zorunda
kalırlar.
konusu özel bir önem
"Musa dedi ki, "Bak, Firavun! Ben alem/erin Rabbinin bir elçisiyim. Bana düşen, A/lah'a karşı gerçek,dışı bir şey
47. Türkiye'de en büyük çatışma, islam dinine karşı yaşanmaktadır.
geçen şu konuşma bu açıdan önemlidir.
Bu durumda dine dayalı parti taşır. Şimdi
o konuya girelim:
söylememektir. Size Rabbinizden bir mucize getirdim,
israiloğu/larım
benimle
beraber
gönder." (Araf 7/104-105) Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi de neyin nesi oluyor?"
52
Eğitim amaçlı taranmıştır
53
,.,,-,~----~~~~~~-~-~-----------.,.-----------~~~---
DIN
ve
DEVLET
ILIşKILERI
Dedi ki, kesin olarak inanacaksamz, o göklerin, yerin ve ikisinin arasmdaki her şeyin Rabbidir. /i (Firavun) Çevresinde bulunanlara dedi ki, /lişitmiyor musunuz?/I
Firavun dedi ki, /ISize gönderilen elçiniz gerçekten delidir. /i
i
(Firavun,) çevresinde bulunan ileri gelenlere dedi ki: "Bu gerçekten bilgin bir büyücü.
istiyor ki büyüsüyle sizi toprağmızdan çıkar.
Dediler ki, /lOnu ve
kardeşini alıkoy, şehirlere
Sana bütün bilgin büyücüleri getirsinIer. " (Şuara
Musa dedi ki: /IEğer akımızı kullanabilirseniz o,
Burada Hz. Musa: "israiloğullanm benimle be-
doğunun, batmm ve bu ikisinin arasmda olanlann
raber gönder." dediği halde Firavun, tam aksine
Rabbidir./I
onun
edin, and olsun seni zindanliktardan biri yapanm. /i "Ya sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
i
ILIŞKILERI
26/18-37)
Firavun dedi ki: /lHele benden başkasım tann
i
DEVLET
toplayıcılar gönder.
atalanmzm da Rabbidir. /i
"'ı, ..
ve
sm. Ne emredersiniz?
Musa devam etti: /LO sizin de Rabbiniz, önceki
"
DIN
iktidarı
duyguları
ele geçirmek
istismar
istediğini
etmiştir.
iddia ederek milli
Firavun'un sözünü tekrar
edelim: "O istiyor ki büyüsüyle sizi toprağlntzdan çıkarsm./I
dedi. /lHaydi getir bakalım; eğer doğru/ardan biri isen. "
i
Halbuki, Hz. Musa israiloğullarını alıp gitmek istiyor. Firavun Hz.
dedi. Hemen değneğini attı, bir de ne görsün apaçık bir ejderha! Elini çıkardı, o da bakanlar için bembeyaz
Musa'nın
dediğini
ama sanki onun gerçek niyetini
iyi
yapıyor ')fe
kendini
halkını düşündüğünü
söylemeye
çalışıyor.
doğruyu
söylemek işine gelmiyor.
Eğitim amaçlı taranmıştır
55
anlıyor
sezmiş
davranarak demagoji
oluverdi. 54
ne
gibi
değil
de
Çünkü
--
-----·~----------:--\.s:,
DİN
ve
DEVLET
İLışKİLERİ
50, Bu sebeple islamı, iktidara gelmenin bir vasıtası
olarak kullanmak
yanlıştır.
O zaman yetkili
DIN
emir ve yasakları inandığı
makam da bulunanlar islama duygusal yaklaşırlar.
gibi
ve
Osmanlının,
kaçırmamak
için dine karşı çıkarken, kimileri de
iktidara gelebilmek için dini kullanırlar. Her ikisi de dini, gereği gibi düşünmeye ve bir etki altında kalmadan o konuda karar vermeye engelolur. 51. islamın partisi olmaz ama müslümanların bir veya birden çok partisi olabilir. Bunlar programlarını ortaya koyar, gerekli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olduklarını gösterir ve iktidar mücadelesine katılırlar. iktidara gelirlerse din adına değil, kendi adlarına yönetirler. iyi yönetirlerse sevabı kendilerine,
kötü yönetirlerse vebali yine kendilerine olur. Çünkü islamda yanlış olmaz ama müslümanda olabilir. 52. Din hürriyeti önemlidir. inanç bir kalp işi olduğu
için inanç hürriyetini tanımak veya
tanımamak
fazla bir anlam
taşımaz.
Ama din
Bunun daha
açık
ifadesi,
hürriyetidir.
baskı
inançlara
tiştirmeyi
ve
meyhane
gayrimüslimlere serbest
hakareti
açmayı
müslüman
yasaklar.
ve domuz yeyasaklayıp
kesime
bırakması
bu yüzdendir.
Bu anlayış, ispanya'dan kaçan yahudilere kucak açmamıza
ve onlara tarihlerinin en mutlu dönemini
yaşatmamıza
sebep
hatırasına
Yıl Vakfı'nı kurmuşlardır.
500.
53. Ama
artık
eski
olmuştur.
Yahudiler bunun
hoşgörü ortamı
yoktur. Çünkü
etkili mevkilerde bulunan ateistler ve dine uzak kimseler,
hoşgörülü olamamaktadırlar.
sebeplerle müslüman görünme dukları
için problem
karmaşık
Bunlar,
ihtiyacı
çeşitli
da duy-
hale gelmektedir.
1946'dan beri kurulan siyasi partiler, daha çok oy alabilmek için
halkın dinı duyguları na
konusunda adeta samimi olanlar edenler de
Eğitim amaçlı taranmıştır
hitabetme
yarışm ışlardır. Bunların
olduğu
gibi
olmuştur.
hürriyeti çok önemlidir. Din deyince, o dini n bütün
56
ıLİŞKıLERİ
islam, insana inandığı gibi yaşama imkanı sağlar
Ayrıca
da harekete geçirir. Sonunda kimileri iktidarı elden
anlaşılır.
yaşama
Zira hiç kimse elindeki imkanları kaybetmek istemez. bu davranış iktidar hırsıyla yanıp tutuşanları
DEVLET
ve
57
dinı duyguları
içinde
istismar
"'~~'------------------------~------------------~~----------------~t~>------r~,
!J
(
DIN
·1
'i
ı.Li
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
Anayasanın 24. maddesine göre '
DIN
liKimse .. her
Sana
IIBaşüstüne
ll
derler, ama senin
ne suretle olursa olsun, dini veya din duygulanm
uzaklaşınca,
içlerinden bir
yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez
dEfdiklerinden
başkasını
ve kötüya kullanamaz. /i
rın
Din istismarının adı ikiyüzlülük ve münafıklıktır. ikiyüzlü ile gerçek dindarı ayırmak zordur. Hele insanlara dinleri konusunda problem çıkarılırsa
ILIşKILERI
DEVLET
ve
takımı,
yanından
geceleyin senin
ortaya koyar. Allah da onla-
gece yaptıklanm yazar.
Artık
onlardan yüz çevir.
Allah'a dayan. Koruyucu olarak Allah yeterli. (Ni sa 4/81)
54. Din evrensel ve zamanüstüdür. Yani dinin
ikiyüzlüler için bulunmaz bir fırsat doğar. Bu defa
zamana ve mekana
bağlı
gerçek dindarlar din istismarcılğı ile suçlanırlar. Bu da
kuralları vardır.
politikaları
her şeyi alt üst eder. Türkiye'de yaşanan budur. Bir
zamana, mekana ve ihtiyaçlara göre değişir. Bir
de her türlü dinı görüntüye, laiklik adına karşı çıkan,
devlet, eğer din ve vicdan hürriyetini tanırsa kanun-
dinı eğitime darbe vurup insanları dinlerinden
larını
uzaklaştırmayı çağdaşlık sayanların,
yapılacak
kendilerine
duyulan tepkileri azaltmak için zaman zaman çıkıp dine saygılı olduklarını, fakat din istLsmarına karşı olduklarını söylemeleri yok mu, işte bu tavır, daha
büyük tepki toplamakta ve dindarlara, alaya alındıkları
duygusunu vermektedir.
Kur'an'da bu konuda bir çok uyarı vardır.
A"ah Teala şöyle buyurur:
58
politikalarını
değişmez
ve kanunlar ise
ona göre düzenler. Çünkü dine
müdahaleyi hiç bir dindar kabul edemez.
Mesela, Nur Suresi'nin 31. ayeti, müslüman kadınların başlarını
günden beri
örtmelerini emreder. Bu emir, ilk
tartışmasız uygulanmıştır.
Bugün, hem
Türkiye'de hem de diğer islam ülkelerinde müslüman kadınlar başlarını
ikiyüzlüler Hz. Peygambere de sıkıntı çektirmişlerdi.
ve
Devlet
olmayan
örterler. Tutulur kimi yerlerde
kadınların başlarını müslümanların
örtmesini
tepkisi
alınır.
tepki sona ermez.
Eğitim amaçlı taranmıştır
59
yasaklanırsa
bütün
Kur'an var oldukça bu
}
DIN
DEVLET
ve
olduğu
Bu tepki
ILIŞKILERI
sürece onu istismar edenler de
DIN
bir şey
ve
kalmayınca
diğeri karşı
Bu da zor
çıkar. Buna ateistlerin ve islama uzak kimselerin, dini
donanıma
olur. Bir parti
başörtüsünü
sıkıştırma
vicdanlara
savunur,
gayretleri de eklenince laiklik
dinsizlik olarak uygulama alanı bulur. duygular öne verenler de ülke
hareket ederler. Partilerin
birlik ve beraberlik için ne yapacağı
çok ilgilendirmez. Partilerden birine oy veren
için önemli olan dininin emrini yerine getirme imkanını elde etmek, maktır.
diğeri
için önemli olan da buna mani ol-
Böylece her iki parti de tepki
oylarıyla
parlamentoya girer ve siyasal dengeleri bozarlar. Dürüst
politikacılar
dürüstlüğe
ise ya silinip gitme
pahasına
devam ederler, ya da menfaatlerini dü-
şünerek politikalarını değiştirme zorunluluğu
hisse-
55. Halbuki bizim devlet olarak devlet dine
geleneğimize
karışmasa, dinı duyguları
uygun
istismar
mümkün olmaz. Böylece kendi elimizle kendimizi atmamış
oluruz. O zaman dürüst politi-
kacıların işi kolaylaşır,
den ikiye ya da üçe
ciddi politikalar üretmek gerekir. yapıya
Bilgi birikimine, alt olmayı
sahip
Kim daha çok
ve yeterli
gerektirir. Ama istismar
bağırır
ve daha çok yalan
söylerse daha çok taraftar bulabilir.
B- iRAN BENZERi iSLAM CUMHURiYETi . 56. islam dini ruhban sınıfını kabul etmez. Allah insanların
önünde
Şiilikte vardır.
olacağı
siyasi parti
düşer.
60
sayısı kendiliğin
hepsi
eşittir.
Bunun tek
Bu mezhep devlet
hususunda
çıkan
. Peygamber tarafından tayin günahlardan sın
Hz. Ali
ihtilaftan
onlara göre devlet devlet
başkanı
edilmiş olmalı
konusunda ittifak başkanlığı
konusundaki
Hz.
ve bütün bu
şah
etmişlerdir.
Yani
siyasi bir makam
makamdır. Şimdi onların imamlık,
başkanlığı
kim
doğmuştur.
arındırılmış bulunmalıdır. Şiiler
olduğu
bir
istisnası
başkanının
Onlara göre imam, yani devlet
değil, dinı
derler.
tehlikeye
kolaydır.
iştir.
ILIŞKILERI
Bu durumda partilere oy
duygularıyla
kalkınması,
onları
çıkar.
Artık akıı değil,
DEVLET
yani
bazı görüşlerine
bakalım:
"imamılk ancak Allah/tan nass ile, yahut
o
imamdan önceki imamm onun imametini beyaniyle tahakkuk eder. insan/ann seçmesiyle, istemesiyle
Çünkü istismar edilecek
Eğitim amaçlı taranmıştır
61
,,~-------------------------,..---------,---'t~,
DtN
ve
DEVLET
tLtŞKtLERt
olmaz. insanlar dilediklerini imam olarak tayin, yahud dilediklerini azil hakkma sahip Şiilerin, imamın
;1
özellikleri ile ilgili inançları şöyledir:
rünürde, gizli/ikte, bütün kötü ve pis
i
Ii
doğumundan
vefatına
şeylerden,
dek masun
olduğuna
inamyoruz. imam, imametten önce, sonra, soy boy şerefi bakımmdan
en yüce ve temiz
kişi
olup her
türlü kötülükten, suçtan, yamlmadan,
yanlış iş
görmeden, unutmadan ve her türlü
aşağılık
masundur19,"
inançlarını şöyle
ifade ederler:
meder, o şeyi künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onu bilmek dilerse, o şey hakkmda, ancak gerçeği
gerçeklik, adalet, tedbir, hikmet ve bütün üstünlük/er
i
bakımmdan
gerekir ve buna
halkm en seçkini
olması
inanmaktayız...
hususta
ak/1 delil/ere,
imamm ilahı hükümlere, ilahı maarife, bütün olması,
yahut
bel/etenlerin
bel/etmesine ihtiyacı yoktur. Bilgisi iktiza edince daha da
derinleşir.
Daha da ziyadeleşir...
/i
imamlardan hiçbiri bir mua/lime gitmemiş, bir
mürebbiden bir
şey öğrenmemiştir
görmemiş,
... Hiç biri bir
hiç biri bir mektebe, bir
medreseye gitmemiştir. Böyle olduğu halde kendilevermedeler. Dillerine bilmiyorum sözü gelmediği gibi. cevap vermek için
düşünmeleri
yahut
cevabı
müddet sonraya tehir etmeleri de vaki deği/dir...
bir
2011
imarnlara itaat
i
bilgilere sahip
bilir, yamlmaz, şüpheye düşmez, bu
rine bir şey sorulunca ona derhal en doğru cevabı
/limamm peygamber gibi, yiğit/ik, kerem, temizlik, ve iyi huylar
İ Lİ şKİ LERİ
ettiği kudsi kuwetle, ilham yoluyla gereği gibi hük-
hocadan ders
iran'daki Şiiler, imam ın sıfatları ve bilgisi konusundaki
DEVLET
kendisinden önceki imam vasıtasıyladır. Yepyeni
/i. . .
şeylerden
ve
bir şey hakkmda da imam, Allahu Ta/a'nm ona ihsan
değillerdir. 18/1
/limamıı? da peygamber gibi içte, dışta, gö··1 '
Dt N
peygamber,
yahud
lR- Muhammed Rıza'I-Muzaffer, Akflaid'ül-ImOmiyye, Şia Inançları (Türkçeye çeviren Abdiilhnki GÖLPıNARLı) Isınnhul 197R, s. 50. 19- Şin Inançları, s. 51.
Şiilerin
imamlara itaat konusunda inançları
sövledir:
20-
Eğitim amaçlı taranmıştır
Şia Inançları, s. 52-53.
63
~~-------~--:------------'!!\!'I'ı"\~~----:-------C-
DİN
İLİŞKıLERı
DEVLET
ve
"Onlann buyruklan Allah'In buyrukland/(. Yasaklan O'nun yasakland/(. Onlara itaat A/lah'a itaatt/(o Onlara isyan, A/lah'a isyand/(. Onlan seven AI/ah'ı
sever. Onlara
düşman
olan A/lah'a da
düş
DtN
ve
görevlendirdiği
karşılığı
.\1;:.
DEVLET
İLtŞKİLERİ
insana resul denir24 . Bunun Türkçe
elçi'dir.
Allah Teala elçilerinin görevini üç şekilde belirlemiştir:
man olur. Onlann emirlerini reddetmek caiz
Elçinin birinci görevi emri
değildir. 21 ii
şöyle
57. Ehl-i sünnetin
bunları
budur. Ehl-i sünnete göre devlet makamdır.
söylediklerinin
başkanlığı
siyasi
Onun için bu konuda bir ayet ya da Yukarıda
hadis yokur.
çoğunu
onların
imamlar için
biz peygamberler için dahi
söyleyemeyiz. Kur'an'a göre "Hz. Muhammed sadece bir reelçiliği
yüklenen
kendini Allah'ın,
3/144)
kişiye
karıştırmadan
ulaştırmakla
buyurur:
"Elçilere apaçık tebliğden başka ne düşer?"
görevli
Arapça'da bir sözü ve
resul denir22 . Yani resul, birinin sözünü bir
kişidir
23
•
Dinı
kendi hükümlerini halka
işe
başkasına
terim olarak da
ulaştırmak
üzere
21- Şin Inançları. s. 54. 22- Rağlb eı-Isfahnnl, el- Müfrednı, s.353. 23- Mecelle m. 1450. (Risaleı, bir kimse ıasarrurıa dahli olmaksızın bir kimesnenin sözünü diğere ıebliğ elmektir. OL kimseye resul ve ol kimesneye mirsil ve diğerine mürselun i1eyh denir.)
64
(Nahl
16/35)
"Ey Elçi! Rabbinden sana indirifeni tebliğ et,
eğer
bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun"
(Maide 5/67)
Elçinin ikinci görevi emri
suldür. " (AI-i imran
Allah Teala
kabul etmesi mümkün
değildir. Türkiye'de yaygın olan islam anlayışı
bir
tebliğdir.
açıklamadır.
Ayette şöyle
buyurulur: "Biz ne elçi gönderdiysek sadece kendi halkının diliyle gönderdik ki, onlara
açık açık
anlatsin."
(ıbrahim 14/4)
Allahlın uyarmadır.
Elçisinin üçüncü görevi müjdeleme ve Bu konuda şöyle buyurulur:
"Biz seni bütün insanlara sadece bir müjdeci ve bir uyan cı olarak göndermişizdir."
(Sebe 34/28)
24- E§-Şerlf Ali b. Muhammed el-Curcfinl, cl-Tarimı, ıarih ve yer yok. s.110.
Eğitim amaçlı taranmıştır
\:.~.
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
Elçi baskı yapamaz. insanlara tam bir inanç hürritanıyan
yeti
Allah
şöyle
Di N
bir
ve
iş yapsın
etmesin."
buyuruyor:
"Sen öğüt ver!, Esasen sen sadece bir öğütçü sün.
88/21-22)
olağanüstü olduklarını
itibarı i
ve Rabbine ibadette kimseyi ortak
58. işte bir tarafta imamlarını kutsal bir kişiliğe şiilik, diğer
tarafta Hz. peygamberi bile
herkes gibi bir insan sayan ehl-i sünnet devlet
Allah'ın
ŞKI LERI
t Lt
(Kehf 18/110)
büründüren
Sen on/ann tepesine dikilecek değilsin. " (Gaşiye
DEVLET
başkanlığını
inancı.
dini bir makam sayarken
Biri
diğeri
elçileri mucize gösterirler. Mucize, onlara
siyasi bir makam saymaktadır. Üstelik sünniler
bir kişilik vermek için değil, Allah'ın elçisi
devletlerini, islam adıyla değil, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı
belgelemek içindir. bir
Amerika'nın
kişi,
günün birinde
kalkıp
ben
Ankara Büyükelçisi oldum dese, Türk
gibi adlarla
kurmuşlardır.
minde devlete ad bile değildir.
Dört halife döne-
konmamıştır.
Bunlar
boşuna
şiiler
ile ehl-i
Arada bu kadar fark varken aynı
saymak kabul edilemez bir hata olur.
Devleti Amerikan hükümetinin onu elçi olarak
sünneti
görevlendirdiğine dair belge ister. işte mucize de
Türkiye'de iran benzeri bir islam Cumhuriyeti
i
Allah'ın elçisinin görevlendirme belgesidir. insanların
kurulacağını
böyle bir belge düzenleme imkanı olmadığı için
bilmevenlerdir.
adına
mucize denmiştir.
7- ORDU-MiLLET KAYNAşMASı
Hz. Muhammed tıpkı bizim gibi bir insandır. Bizden şöyle
farkı, Allah'ın
Elçisi
.olmasıdır.
Kur'an'da
buyuruluyor:
59. Ordusuz millet ve milletsiz ordu lemez. Bunlar et ve kemik gibi birbirine ile kemik
"De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir insantm. Bana, sizin tanrınızın bir tek tann olduğu vahyediliyor. Artık
iddia edenler esasen bu farkı yeterince
arasına yabancı
dayanılmaz ağrılar bancı unsurların
66
Eğitim amaçlı taranmıştır
muhtaçtır.
girmesi de fı7
Et
madde girerse vücutta
olur. Ordu ile millet
kim Rabbine kavusmayı umuyorsa hemen iyi
düşünü
arasına
aynıdır. Yabancı
ya-
unsur-
DIN
ve
DEVLET
ıLışKİLERı
lardan kastedilen ikiyüzlülerdir. ne millete
faydası
Ordu
yanında
yer
almış
gözükerek bir
koparmaya çalışırlar.
mensuplarıyla
kabul eden bir
ne orduya
olur. Bunlardan kimileri ordunun,
kimileri de milletin tarafı diğerinden
Bunların
ilim
yapıya
adamları
gerçekleri kolay
sahiptirler. Çünkü her iki
meslek de yalandan, dolandan uzaktır. Ama bunlar kimseyi rini
kandırmadıkları
için
başkalarının
da kendile-
kandıramayacaklarını sanırlar. Kandırıldıklarını
anladıkları
zaman da iş
işten geçmiş
olur.
':\... I '. . -:
için ortalığı karıştırmakta üstlerine
yoktur. Halkı, bunların samimi olmadıklarına inandırmak
zordur. Bu sebeple onlara karşı mücadele
yumuşak,
dikkatli ve sürekli olmalı ve onları
cesaretlendirecek, ·1
i
verecek bir
uygulama içine girilmemelidir. Bu bakımdan devlet sorumluluğu
ile hareket etmeli ve bunların ordu millet
kaynaşmasının
\
istismarlarına fırsat
ve
önüne geçmeleri engellenmelidir.
60. ikiyüzlüler ordu mensuplarının iyi niyetini istismar için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
DEVLET
büyük sancılara sebep olabilirler. Kur'an-ı
Kerim'de ikiyüzlüler ile ilgili bir çok uyarı
vardır.
Onlardan biri
Ey
inananlar!
şöyledir:
Sizden
edinmeyin, onlar sizi Size
sıkıntı
veren
öfkesi ağızlanndan daha büyüktür.
olmayam
şaşırtmaktan
taşmaktadır,
Eğer aklınızı
açık açık
sırdaş
geri durmazlar.
şeyden hoşlantrlar.
Onlann
içlerinin gizlediği ise
kullantrsantz onlarla
ortaya koymuşuzdur.
işte siz, öylesiniz ki, tutar onlan seversiniz, ama
onlar sizi sevmezler. Siz bu
Kitabın
(Kur/an/In)
tamamma da inantrsmız. Onlar sizinle karşılaşınca "inandık" derler. Meydant boş bulunca da, size olan
öfkelerinden tırnak/armı yer/er. De ki: "Öfkenizden çat/aym". Allah o göğüs/erin ne taşıdığmı bilir. Sizde bir iyilik görü/se bu on/an tasa/andlTlr. Başlntza bir kötülük gelse ona da sevinir/er. Eğer sabırlt olur ve korunursantz onlann kurduklan düzen
size bir zarar vermez. Çünkü onlar ne yapsalar Allah, onu çepeçevre kuşatır. " (AI-i fmran 3/118-120)
Bunlar bir kısım ilim adamlarını yanlarına almakta da
68
ILIşKILERI
zorluk çekmezler. Böylece durup dururken ülkede
ilgili ipuçlannt
ikiyüzlüler, bulanık suda balık avlamaktan hoşlandıkları
DIN
Eğitim amaçlı taranmıştır
69
----~,---------------~,~~G.--------------------~--r---
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
insanlar, tarih boyunca en büyük sıkıntıyı ikiyüzlülerden çekmişlerdir. Onlara münafık denir.
DtN
mesafe sokmakta ve Ordu, bu
halkın
kaynaşmayı
ordusuyla
bırakacak bir çizgi çizebilir. Nitekim onların içinde Hz.
artarak devam etmesi
Muhammed'i bile hayran bırakanları olmuştur.
sayede, araya
şöyle
buyurulur:
kaynaşması, karşılıklı
imrendirir. Konuşurlarsa, konuşmalanna kulak verirsin. Tıpkı, dayalı kof kütükler gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar. işte düşman onlardır. Onlardan sakm. A/lah onlann canlanm alsm. Nasıl da saptm1worlar. (MünafikCın 63/4)
61. Ordu ile milleti birbirinden soğutmak ve arayı açmak isteyenlerin işlerini kolaylaştıran bir husus vardır ki, onu gözden geçirmek gerekir. Ordu mensuplarının kışlaları ayrı, lojmanları ayrı, kantinleri
ayrı, eğlenme ve dinlenme yerleri ayrıdır. Erkek
vatandaşlar, sadece ömürlerinin bir döneminde er
veya yedeksubayolarak ordu mensuplarıyla yüzyüze gelirler. Orada da konum gereği, ilişkiler askeri disiplin içinde olur. Bu tarz, askeri personeli bazı dış
acısından
aracılar
da ordusunu yakından
"Onlan gördüğün zaman dış görünüşleri seni
Belli bir olgunluğa
ve
girildiği
cok önemlidir. Bu halkını,
erişmemiş kişiler geçmişi
vardır.
ölçüleri
halk
tanıma fırsatı bulacaktır.
ordu mensubu ve
kökleşmiş
olan Türk ordusunun bu konuda
yerleşmiş
halkın
destek ve güvenin
girmeden ordu
olamazlar. Büyük bir tarihi geleneği
önlemektedir.
ordusudur. Bu sebeple
Bunların bir kısmı' dürüst davrananları hayran
Ayette
ıLışKİLERı
DEVLET
etkilerden koruyor gibi gözükse de halk ile araya
Bunlar, inanmadıkları halde inanmış gözükürler.
'0"
ve
gelişmiş
Halkla birebir
zaman, askeri personeli
bazı dış
ilişkiye
etkilerden
koruma düşüncesiyle nalktan uzak tutmanın aşırı bir hassasiyet olduğu görülecektir. Şunu
da unutmamak gerekir ki, bundan zarar
görecek olan iki yüzlüler ve millet
kaynaşmasını
gelirse
onların uzantıları.
ordu-
engellemek için ellerinden ne
yapacaklardır.
Çünkü bu,
onların oyunlarını
bozacak, araya giremeyecekler ve milleti ordusundan ayırma umutlarını kaybedeceklerdir. işte asıl o zaman ordu-millet olduğumuz bütün açıklığı ile ortaya çıkacaktır. Çağımızdaki şavaşların hattı müdafaayı değil, sathı müdafaayı gerekli kıldığı, o
70
Eğitim amaçlı taranmıştır
71
.~~------------------~~--------------~~~.
DİN
sathın
ve
kılmaktadır.
O zaman
alınmış olacaktır.
DEVLET
İ Li ŞKİ LERİ
ülkemiz
da ellerinden
konu da
iKiNCi BÖLÜM
görülmüştür.
şudur:
bazı basın organları
Kimi siyaset
adamları
derin devlet, çeteler vs.
gibi üstü kapalı ve iğneleyici sözlerle kendi başarısızlıklarını
KiTAB-I MUKADDES'E VE KUR'AN'A GÖRE
veya halk tarafından kabul gör-
meyecek tekliflerini orduya mal etme gibi bir kurnazlık
ve
Bunun ne kadar faydalı olduğu
terörle mücadelede zaten başka
düşmanların
imkanları
üzerinde planlar yapma
ve
Di N
da bütün vatan olduğu gerçeği, fiilen de bunu
zorunlu
Bir
ıLİŞKıLERı
DEVLET
)
içine girerek menfaatlerini koruma uğruna bu
ayrılığı
körükleyebilmektedirler. Ordu millet-kay-
naşması
gibilerin
TEOKRASi VE LAiKLiK
ideal boyutta devam kurnazlıkları
,
da
ettiği
kursaklarında
taktirde bu kalacak ve
kendi başarısızlıklarını örtmek için üstü kapalı da olsa orduyu
kullanamayacaklardır.
72
Eğitim amaçlı taranmıştır
73
}
DIN
ve
DEVLET
ILIşKILERI
1- KiTAB-I MUKADDES VE TEOKRASi 63. Teokrasi, theos (tanrı) ve kratein (hükmetme) sözlerinden oluşan birleşik bir kefimedir25 . Hakimiyeti Tanrıya, ya da Tanrı iradesine dayandıran yö-
netimler için kullanılır. Buna göre krala ve hükümetlere itaat Tanrı'ya itaattir. Onlara karşı gelmek Tanrı'ya karşı gelmektir. Çünkü kral, hükümetler ve
valiler Tanrı tarafından belirlenir ve onun tarafından
DİN
ve
DEVLET
İLİŞKİLERİ
Süleyman dedi ki, "Eyoğlum Rab'den ve kraldan kork. ihtilalcilere karısma26 ." inciı, iki yerde teokrasiyi açıkça emreder. Bu me-
tinler Pavlos'un ve Petrus'un mektuplarında yer alır. a- Pavlos'un Romalılar'a mektubu
66. Pavlos mektubunda şöyledir: "Herkes emri altmda bulunduğu hükümetlere boyun eğsin. Zira Allah tarafmdan verilmemiş bir
göreve getirilirler. Bunun Kitab-ı mukaddes'te dayanağı vardır. Ama Kur'an böyle bir yönetimi kabul etmez.
yetki yoktur. Mevcut hükümetler Allah tarafmdan atanmıştır.
Bunun için hükümete karşı gelen Allah'm
düzenine karşı direnmiş olur. Direnenler kendilerini sorumluluk altma
A- iLGiLi METiNLER
sokacaklardır.
Çünkü hükümdarlar
iyi işler için değil, sadece kötü işler için korkuturlar. 64. Kitab-ı mukaddes, Ahd-i atık ve Ahd-i cedıd
Hükümetden korkmamak ister misin? Öyleyse iyi
den oluşur. Tevrat'a Ahd-i atik, inci/'e de Ahd-i ce-
olant yap, o zaman onun tarafmdan övülürsün.
d'ıd
Çünkü o Allah tara fm dan, senin iyiliğin için görev-
denir.
65. incil'de teokrasiyi öngören metinler vardır.
lendirilmiştir.
Ama eğer kötü olant yaparsan kork,
Tevrat'ta ise bu anlama gelebilecek bir ifade yer
çünkü kılıcı boş yere taşımıyor. Zira o Allah'm
alır. Tevrat'ın ifadesi şöyledir:
hizmetindedir, kötülük işleyene olan öfkeden dolayı 26- .... Eyoğlum Rab'den ve melik'ten kork. Ihtilalcilerle ihtilat etme"
25- Mümtaz Soysal, Anayasaya Giri§, Ankam 196R, s, 16,
74
Eğitim amaçlı taranmıştır
Emsal-i Süleyman, XXIV/2I, Kitab-, Mukaddes, Ibrani, KeldOn! ve Yunan dillerinden tercüme, Dersııadet 1910. Ahd-i atık
75
DIN
ve
DEVLET ILIşKILERI
DiN
DEVLET i Li
ve
şKI
LERI
intikam alır. Bu sebeple yalmz korkudan değil,
yapmaym. Ancak A/lah'm kullan gibi olup iyilik
gönülden bir bağlılıkla da ona bağımı! olmak gere-
yaparak cahil kişilerin cahilliğini susturun. Herkese
ki~7".
saygı gösterin. Kardeşleri sevin. Tann'dan korkun. saygı
Krala
b- Petrus'un 1. mektubu
gösterin28. II
67. Petrus'un 1. Mektub'unda şu ifadeler geçer:
"imdi insanlar tarafmdan kurulan her düzene Rabb için bağımlı olun. Gerek başta bulunan kişi olması nedeniyle krala, gerekse valilere boyun
eğin. Çünkü onlar, O'nun tarafmdan, suçlulan ceza-
landITsmlar ve iyi iş yapan/an övsünler diye
\::
gönderilmiş/erdir. Zira Allah'm istediği şudur: Hür kişiler gibi yaşaym, ama hürriyetinizi şerre örtü
.~" li
27- Mektup sadele§tlrilmi§tir, asıt §öyledir: "Herkes emri altında bulundugu hükumetIere itııııt etsin. Zira Allnh tarafından oLmayan
bir hükümet yoktur ve mevcut hükumetler Allah tarafından tertip olunmu§tur. Bunun içün hükumete muha-
lefet
eden
Allah'ın
tertibine
mukavemet
etmi§
olur
ve
mukavemet edenler kendi aleyhlerine hüküm davet edecekler.
i 1
28-
Ifadeler sadele§tirilmi§tir,
aslı
§öyledir.
"Imdi
Rahh
içün
Zira hükümdarlar iyi ameller içün degiı, ancak kötü ameller
tanzimat-ı
içün korkuturlar. Hükümetden korkmamak ister misin. Iyi olanı
oldugundan, gerek valilere, §er i§leyenlerin müenznil ve hayır
he§eriyyenin her birine gerek padi§aha cümleye faik
i§le ve onun tarafından medholunacaksın. Çünkü Senin iyiligin
i§leyenlerin
içün Allah tarafından
hulunduklarından
memurdur. Lakin eğer kötü olanı i.~ler
isen kork, çünki kılıcı beyhude yere ta§ımıyor. Zinı Allah tarafından memur olup kötülük i§leyen üzerine gazah icnısı içün intikam altcıdır. Bu ecilden yalnız gazub sehehiyle değil, ancak zamir sehehiyle dahi tahi olmak lazımdır." (Puvlos'un Romuhlara Mektuhu,l3. bah, 1-5, Kituh-ı Mukaddes, Ahd-i cedid s. 206.)
hürler Allah'ın
medhi
gihi,
içün
irsal
olunanlar
uma hürriyelinizi §erre örtü tutmayup uncak gihi olarıık cuhil ademIerin cehuletini hayır
i§lemekle iskut seviniz. (Peıros'un
Eğitim amaçlı taranmıştır
tarafından
kullurı
edesiz. Cümleye hürmet
Allah'lnn
i.
korkunuz.
mektuhu,
11/13-17.
ecdid, s. 298.)
76
anın
ituat ediniz. Zinı Allah'ın inıdeti hudur ki,
77
Padi§aha Kitah-ı
ediniz. hürmet
Biraderleri ediniz."
Mukaddes,
Ahd-i
)
DtN
ve
DEVLET
tLtŞKtLERt
DIN
DEVLET
ve
ILIŞKILERI
Çünkü prensierin ve yöneticilerin iktidarı Tanrı'dan
B- TEOKRASi iLE iLGiLi YORUMLAR 68. Hırıstiyan ?üşünürlerden Jean Calvin ve
Pavlos der ki, "Herkes emri altmda bulunduğu
Stephanus Junıus Brutus'a göre Hırıstiyanlık
hükümetlere boyun eğsin." Şu halde her kim
teokrasiyi emretmektedir.
hükümete
a- Jean Calvin'in yorumları 69. Calvin Kitab-ı mukaddes'in yukarıdaki ifadelerini şöyle yorumlamaktadır:
karşı
gelmiş
olur.
70.
Şu
Tanrı'ya
"Oğlum Tanrı'dan ve kraldan kork." dediği zaman
karşı
düzenine
silahsız
karşı
bir yönetici ceza-
için küçümsense de Tanrı
küçümseyişin intikamını
karşı
aldatmasın,
gelmeksizin yöneticilere
Çünkü
landıramayacağı
ve bu
Tanrı'nın
gelirse
hususta kimse kendini
çıkamayız.
"Petrus, "krala saygı gösterin." ve Süleyman,
\::
gelir...
derhal
silahlıdır
alacaktır.
bizden bir şey istiyor. Çünkü birincisi, saygı terimi
itaat kavramı altında şu unsurları görüyorum:
ardında içten ve gerçek bir hürmeti kastediyor,
Fertler kamu ile ilgili konularda kendilerini yetkili gör-
ikincisi, kralı Tanrı'yla birlikte anarak kralın bir çeşit
memeli, devlet
kutsal yücelik ve değerle donatılmış olduğunu
yetkisine giren
gösteriyor.
genelolarak kamuyu ilgilendiren herhangi bir girişime
Pavlos'un önemli buyruğunu da unutmamalıyız.
işlerine karışmamalı,
yöneticilerin
işlere burunlarını sokmamalı
kalkışmamalıdırlar.
ve
Kamu düzeninde düzeltilmesi
Onun, "Bu sebeple yalmz korkudan değil, gönülden
gerekli olan bir bozukluk varsa kargaşa çıkarmamalı,
bir bağlılıkla da ona bağımit olmak gerekir. "sözüyle
ellerinin
anlatmak istediği. prensiere ve vöneticilere olan
lar. Bu alanda eli kolu
itaatin sadece korkudan değil, bunun aynı zamanda
neticidir. Demek
Tanrı'ya itaat olduğu bilinerek yapılması gereğidir.
den hiç bir
Eğitim amaçlı taranmıştır
bağlı olduğu
bir işe kendilerini bağlı
istediğim,
olmayan tek
kişi
yö-
kendilerine emir verilme-
işe kalkışmasınlar.
79
sokmamalıdır
Çünkü
eğer
yönetici
\.~-
DIN
DEVLET
ve
ILIŞKILERI
emir verecek olursa onlar da kamu otoritesi ile yetkilendirilmiş
71. Kamu
olurlar ....
yararına
Tanrı'nın
yargılanan
sanları günahkarlıklarından dolayı cezalandırmak
yasalar
Yine de onlarda yasal
lara
vardır ...
düşecek
kamu yetkisine sahipse,
Tanrı'nın
kendi buyrultusuyla adaletinin ve yargısının bakanlarına
havale
donatılm ıştır
ettiği
ve
bakımından kralların
görmeye
o görkemli, kutsal iktidarla
dolayısıyla
halkına
itaati
en iyisi kadar şerefe ve saygı
saygıyı,
Karakterleri ne olursa olsun, bu bu dindarca
bağlılığı
kadar göstermek
terli
Tanrı'nın yardımını
istemektir...
kutsadıklarını
öpmeyen,
yoksul insanlara zulüm, dul
kadın
öksüzlere eziyet eden, yeryüzünün ve
yargıçları
sonunda yerlerinden
ve ezileceklerdir29 ."
b- Stephanus
Junıus
Brutus'un
73. Brutus bu konuda Tanrı'nın
aldıkları
kendi
şöyle
yorumları
der: Kutsal Kitap,
sultasıyla, kralların
ise
tanrı'dan
sultaya dayanarak hükmettiklerini, asıl
egemenliğin Tanrı'da bulunduğunu, kralların olduklarını
onun
söyler3o .
hatta
Bunu
sık sık
tekrar
29- Jean Calvin, Hırıstiyan Dininin Ö~retisi'ııden seçme parçalar (Christianae religionis instilutio, Kilup .IV, Bölüm 20: Devlet
ediyorum ki, kişileri kendi başlarına ele almamayı sılmaz
yürek ve meyil-
bütün yöneticilerimize sonuna
zorundayız.
öğrenelim; Tanrı'nın
düşmez.
boynu bükükleri ezmek için adaletsiz
kralları
delegeleri
layıktır.
kralların
bütün
önünde onun
haksızlık,
bütün
eğer
şey,
çıkaran,
gücü Tanrı'dan aldıklarını gösteren o kutsal haşmet
kimse bile
tek
Ieri elinde olan
diktatörce hükmedenler de yine Tanrı tarafından in-
Bütün şereften yoksun, en kötü karakterli bir
i
düşen
Tanrı'nın
görevlendirilmişlerdir.
ıLİŞKıLERı
72. Kötülükleri tedavi etmek üstümüze Bize
uygun yönetenler,
DEVLET
ve
hakimiyetinin gerçek örnekleridir. Adaletsizce ve
için
i
DIN
Yönetimi
buyrultusuyla kişiliklerinde sar-
bir haşmetin yazılı ve kazınm ıŞ olmasını ye-
sayalım ...
çağ.
ALPAY,
Bat,'da Siyasal
Derleyen Mete TUNCAYAnkara
30- Stephanus Junıus Brutus, Vindiciae cantnı Tyrıınnos (Tiranlara kar.~, haklar) Çeviren Mete TUNCAY, Bııtı'da Siyasul Dü§üncclcr Turihi 2, Yeni
80
Şuhin
Üstüne) çeviren
Dü§ünceler Tarihi 2, Yeni 1969, s.48-5 ı.
Eğitim amaçlı taranmıştır
Çağ,
Seçilmi§
8
ı
Yuzılar, Ankanı
1969, s. 62.
DtN
Kral
ve
DEVLET
makamını,
Krallar
Kralı
İLtŞKtLERI
Kralların olduğunu olması
halkın
korumak
amacıyla alır ..
taç giymesinde iki türlü
okuyoruz: Biri
ve
DEVLET
İLıŞKİLERİ
efendimiz Tanrı'dan,
kendi halkına adalet dağıtmak ve onları bütün düşmanlarına karşı
DİN
74. Kilise, teokratik sistemin en temel kurumudur.
sözleşme
halkın Tanrı'nın halkı
için Tanrı'yla kral ve halk
arasında,
ikincisi,
sadakatla itaat, kralın da adaletle hükümdarlık
etmesi için kralla halk arasındadır31 ."
C- KiLiSE VE TEOKRASi
Çünkü bu sistemde kralı, hükümetleri ve valileri belirleyen ve göreve getirenin Tanrı olduğuna inanııır. Hırıstiyanlara göre Tanrı Baba, Oğul ve
Kutsal Ruh üçıüsüdür. Oğul isa'dır. "Gökte ve
yeryüzünde bütün iktidar ona verilmiştir32 ." isa adına
hareket etme ve karar verme yetkisi ise
kiliseye aittir. isa kilisede hazır bulunur. Çünkü kilise onun manevi varlığı ile bütünleşmiştir33 • Kutsal Ruh ise kiliseyi Allah'ın yani Baba'nın nimeti ve armağanlarıyle doldurur ve hatalardan korur34 .
75. Matta incil'ine göre Hz. isa çarmıha gerilip defnedildikten üç gün sonra kabrinden çıkmış, Galile'de 11 havarisine görünmüş ve şöyle demiş tir: "Gökte ve yeryüzünde bütün iktidar bana verilmiştir. Şimdi
gidin, bütün u/us/an öğrenci yapm.
32- "Ve Isa yanlarına gelOb anlara hilaben dedi ki, semada ve . zeminde bülün hükum~ı bana verildi." (Malta 1B, Kilab-, Mukaddes, Ahd-i ecdid, s. 43.) 33- Günay TÜMER, Ahdurrahman KÜÇÜK, Dinler Tarihi, Ankara 1993, s.263. 34-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 256.
31- Brutus, a.g.e. s. 63.
82
Eğitim amaçlı taranmıştır
83
\:;:,
DİN
Onları
ve
Babam, Ben ve Kutsal Ruh adma vaftiz
edin. Sizlere
buyurduğum
kurtuluş
yoktur, Roma,
diğer
kiliselerin
dışında
ruhanı
merke-
tarafından
hırıstiyanlar yanında
Hatta bir kimsenin onayı
güçlü bir hale
hırıstiyanlığa
kabulü
ile olur. Bunun için vaftiz gerekir.
Vaftiz, Yunanca suya
batırmak
demektir. Bir
sevk ve idare edilir. Kutsal Ruh Baba ve
Oğul'dan çıkar. incil'in yorumu kilise eliyle olur37 ,
77. Teokratik düzende
kralı,
hükümetleri ve
valileri belirleme ve göreve getirme yetkisi kiliseye aittir. Çünkü kilise
Tanrı adına
kullanır.
hareket eder ve ona
Hırıstiyanlık terimi olarak isa'nın manevi vücuduyla
ait olan yetkiyi
birleşmeyi
sorumluluk üstlenmez. Zaten Kutsal Ruh'un kiliseyi
ve Kutsal Ruh'la yeniden
eder. Vaftiz, kiliseden 76.
i
bir otorite, kilise ise evrenseldir. Kilise
an siz/erle beraberirrf3s.1/
de kilisenin
!
şeyi tutma/arım
ILtŞKtLERt
DEVLET
zidir ve hepsinden üstündür. Kilise, Kutsal Ruh
getirmiştir.
!
her
ve
on/ara öğretin. işte dünyanm sonuna kadar ben her
Bu, kiliseyi
i
DİN
İLİŞKİLERİ
DEVLET
)
hırıstiyan olmanın
diğerine
doğmayı
ilk
ifade
şartıdır.
Bir
geçmek de vaftizle olur36 •
Hırıstiyan dünyasında
en çok mensubu
hatalardan
Fakat kilise bu konuda bir
koruduğu 38 inancı
onlara sorumluluk
yüklemeye engeldir. 78. Buna göre teokrasiyi
şöyle
tarif etmek
bulunan mezhep Katolik Mezhebidir. Bu mezhep
gerekir: "Teokrasi, hakimiyeti kilisenin iradesine
kendini Petrus'a bağlar. Ruhanı reis Papadır. Papa,
bırakan
isa'nın vekili ve Petrus'un halefidir. Papa yanılmaz
hükümetleri ve valileri belirleyen ve göreve getiren
35- Metin sadele~tirilmi~tir. Elimizdeki nüshadaki iredeler ~öyledir. " Ve onbir §akirdler Gı~liI'e ısa'nın onlara emr etdigi dağa vard,lar. ve Onu g'örünce ona secde k,ld,l"r. Lakin baz,s, ~üphe etdiler. Ve Isa yanlarına gelüb anları, hitaben dedi ki, semada ve zeminde büt.ün hükumet
bana verildi.
yönetim biçimidir. Bu sistemde
kilisedir."
Imdi gidiniz, cümle milletleri
~akird
ediniz. Onları Peder ve Ben ve Ruh'ul-Kudüs ismine vaftiz ediniz.Ve size emreııiğim §eylerin cümlesini h,fz etmeyi anlara talim ediniz ve i~te dünyanın nihayetine degin ben her vakt
sizin ilc beraberim." ( Malla 16-20, Kitab-ı Mukaddes, Ahd-i ecdid, s. 43.) 36- TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 268.
84
37- TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 270. 38-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 256.
Eğitim amaçlı taranmıştır
85
kralı,
\;:;:.
DIN
DEVLET
ve
2- KUR'AN VE
ILIşKILERI
DIN
ıLİşKıLERı
DEVLET
ve
Yaptıklanm kendilerine bir bir anlatacağız, çünkü
TEOKRASı
uzakta değiliz.
79. Kur'an'da devlet
başkanı,
yöneticiler ve
yönetim sistemiyle ilgili özel bir hüküm yoktur. Bu konuda Hz. Muhammed'den de bir emir ve tavsiye gelmemiştir.
Bu,
verilmediğini onların sayılamadığını
yöneticilere
gösterir. Teokrasi bu
Allah'ın
onunla
paylaşılması anlamına geldiği
masını şirktir.
kutsallık
hiç bir konuda dokunulmaz
olarak
kullananların
bir
anlayışa zıt
yetkisinin bir kuruma devri veya için bu yetkiyi
sorumsuz, kutsal ve dokunulmaz ol-
gerektirir. Kur'an'a göre böyle bir
davranış
Allah Teala şöyle buyurur:
bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta ihtiyacı olmayan A/lah'a hamdolsun." O/nu büyükledikçe büyükle." (isra 17/111)
Kur'an'a göre Peygamberler bile
yaptığından
az gelirse böyleleri
karşı haksız davramşlan
de ayetlerimize
sebebiyle kendilerini kay-
betmiş olacaklardiL (Araf 7/6-9)
Teokrasi de yöneticilerin
zalimliği, onların
suçu
değil, Allah'ın insanları cezalandırması sayılır.
Halbuki Allah zalimlerden uzak şöyle
durmayı
emreder. O,
buyurur:
Siz, zalimlik yapanlara yönelmeyin, yoksa o size de dokunur. Allah/tan
yapacak
kimse
yoktur;
başka
sonra,
size velilik
yardım
da
göremezsiniz. (Hud 111113) Haksızlık
yapan kim olursa olsun,
haksızlığa
olmak gerekir. Allah Teala
şöyle
buyurur: Her kim, zulme uğradıktan sonra hakkım alacak
"Kendilerine elci gönderilenleri kesinkes sorguya çekeceğiz.
tartılan
Kimin
Kimin tartılan
böyleleri başarmış olacaklardır.
uğrayanın yanında
sorumludur. Allah Teala şöyle buyurur: çekeceğiz.
ağır gelirse, işte
ateş
"De ki: Çocuk edinmemiş olan, hakimiyette ortağı
tartı yapılacağı doğrudur.
O gün
O elçileri de kesinkes sorguya
olsa ona
karşı
durmanm bir yolu yoktur.
Asıl yol, insanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız
Eğitim amaçlı taranmıştır
yere taşkmlık edenlere karşı bulunmalıdır.
ın
)
DIN
DEVLET
ve
Onların payına düşen
ILIŞKILERI
azaptır.
elemli bir
(Şura
42/41-42) Kendi kötü davranışlarını Allah'ın onayladığını,
ve
i Li
DEVLET
ŞKI LERI
A- VÖNETiMLE iLGiLi KURALLAR 80.
Kur'an'ın
kuralları
devlet yönetimi ile ilgili
sadece Allah'a ortak 'koşanlar söyler. Allah Teala
evrenseldir. Bunlar her türlü rejimde savunulabilir.
şöyle
Onların yokluğu huzursuzluğa
buyurur:
"Eş koşanlar
onun
dışında
biz ve ne de
dediler ki:
"Eğer
Allah dileseydi
devlet sistemi haline gelir.
O'nun
koymazdık."
buyruğu
Onlardan
düşen açıktan
bildirmekten başka ne o/abilir ki?" (Nahl 16/35) eğer
gibi yöneticilere
boyun eğmeyi ister. Onlara itaat Allah'a itaat, onlara muhalefet Allah'a karşı gelmek sayılır. Kur'an bunu şirk
sayar. Çünkü
onların Allah'ın
emrine
aykırı
isteklerine boyun eğen, o konuda onları Allah'ın yerine koymuş olur. Şirk yani Allah'ın yetkisini paylaşmaya
güç du-
ruma sokar. Bu kurallara uyan her sistem, ideal bir
Teokrasi, Allah'a boyun
da
karşı çıkmak insanı
babalarımız yapardı.
öncekiler de böyle yapmıştı. E/çilere açığa
açar. Onlara doğrudan
ve kargaşaya yol
hiçbir şeye kulluk etmezdik. Bunu ne
olmadan bir yasak da
,~U ..
DI N
veya paylaştırmaya kalkama,
ba-
ğışlanmaz bir günahtır. Allah Teala şöyle buyurur:
"Allah kendine ortak koşu/masım bağışlamaz, bunun altında olam dilediği kimse için bağışlar. /i (Nisa
çını
88
bunlardan bir ka-
teokrasi ile mukayeseli olarak görelim.
a- Adalet 81. Kur'an, bir ön şart koymaksızın adil olmayı emreder. Bu sebeple yöneticiler, din, ırk, yaş, cinsiyet ve sosyal konum vs.
ayırımı yapmaksızın
herkese adil davranmakla yükümlüdür. Bu konudaki emirler kesindir.
Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yaklnlara bakmayı aşmayı
emreder;
hayasızllğı, fenalığı
yasak eder. Belki
tutarsınız
ve haddi
diye size
öğüt
verir. (Nahl 16/90) 82.
Allah
ödüllendireceğini
4/48)
Şimdi
Eğitim amaçlı taranmıştır
zorbalara boyun bildirmektedir.
89
eğmeyenleri
)
DtN
ve
DEVLET
İLtŞKİLERİ
Zorba/ardan, on/ara içtenlik/e boyun
kaçmıp Allah'a yöne/en/er varya, işte bu müjde
i
i
~ i
" i
eğmekterf3 9
.
i i
on/aradır. Kullanmı
yararına
uygun yönetenler
Tanrı'nın
hakimiyetinin gerçek örnekleri, adaletsizce ve diktatörce yönetenler de
Tanrı tarafından insanları
günahkarlıklarından dolayı cezalandırmak
j
revlendirilmiş kişiler
i
yönetimde adalet aramak boşuna olur.
ı "
1'1 '''1 j '~iI,.
olarak
algılanırlar.
için gö-
Böyle bir
İLİŞKİLERİ
DEVLET
lamında kullanllır 4o • Türkçede buna kulluk ve kölelik
denir. Allah'tan başkasına kul-köle olmayın, demektir. Bu sebeple teokratik sistem, peygamberlerin bu ortak isteklerine aykırıdır. Çünkü bu sistem insanları yöneticilere köle etmektedir. Burada inanç ve ibadet hürriyeti ile inandığı gibi yaşama
hürriyeti, özel önem
kazanmaktadır.
(1) - inanç ve ibadet hürriyeti 85. Dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten
b- Hürriyet 84. Dinin hür iradeyle seçilmesi Allah'ın yasasıdır.
ve
"Allahltan başkasına ibadet etmeyin" demek,
müjde/e. (Zümer 39/17)
. 83. Teokraside adalet olmaz. Çünkü bu sistemde kamu
DİN
değişmez
Bu sebeple bütün peygamberler
hürriyet konusu üstünde titizlikle
durmuşlardır.
kabul etmek, yani kalp ile tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o
kişi,
olduğu
Orası insanın
en hür
yerdir. Bu sebeple hiç kimse bir
inancı
bir de Allah bilir.
insanlara; "Allah/tan başkasma ibadet etmeyin"
kabule veya inkara zorlanamaz. Çünkü bu, insan
demelerinin anlamı budur. Çünkü ibadet sözlükte
fıtratına aykırıdır.
taat
anlamına
gelir. Taat boyun
eğmek
demektir,
daha çok "emre uymak ve izinden gitmek." an-
Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Dinde zor/ama yoktur; birbirinden iyice
ayn/mıştır.
artık doğru
ile
eğri
Bundan böyle kim zor-
ba/an tammaz da Allah'a inamrsa kopmak bilmeyen 39- Ayette "onları ibadet etmekten" ifadesi geçiyor. Onun yerine "içtenlikle boyun egme" ifadesi kullan,lm'§tır. Çünkü ibadet
i 1
içiyle ve dı§ıyla boyun eğmektir. Eğer bu boyun eğmc Allab'ın istegine uygunsa ona ibadet edilmi.~, aykırıysa ba§ka §eye ibadet edilmi§ olur. .
CJ()
40-
Eğitim amaçlı taranmıştır
Ibnu ManzOr, Lisan'ul-Arab, Beyrut 1410/1990. Rağıh elISfahfini, el-MüfredOt (SafvOn Adnan Davudi'nin tahkikiyle) Dıma§k ve Bcyrut 1412/1992, s.529
91
DIN sağlam
DEVLET
ve
ıLıŞKİLERİ
bir kulpa yapışmış olur. Allah işitendir, bi-
B6. insanlar ibadete de zorlanamaz. Çünkü ibadet için niyet gerekir. Niyet, bir
şeye
içten karar
vermektir. "Ameller niyetlere göredir41 ." Bir ibadetin yapıldığını,
tam olarak bir o ibadeti
yapan bir de Allah bilir. Niyetsiz ibadet lamadığından
DEVLET
ve
(2) - inandığı gibi yaşama hürriyetl
yapı
zorla ibadet olmaz. Birisine zorla
tanımanın
veya
o dini n bütün emir ve daha açık ifadesi, 89. Devletin
mış, boşuna yatmış kalkmış
inandığı
şeye
yaramaz. 87. Müslüman olmak için bir tören e gerek yoktur.
değil,
devlet
açmayı
yetiştirmeyi
ve domuz
Çünkü
sağlamamıza
lediğini
açmamıza
Sahih-i Buhnd'nin en
92
'başında
yer
serbest
göre bunlar
hatırasına
ve onlara huzurlu bir hayat
sebep olmuştur. Onlar bunun
Türkiye'de 500.
(Kasas 28/56)
şerif,
mey-
müslüman
hırıstıyanlara
onların inançlarına
yola getirir. Yola gelecekleri en iyi o bilir."
41- Bu hadis-i
Osmanlı,
Bu anlayış, ispanya'dan kaçan yahudilere
Muhammed'e bile vermemiştir. O,
"Sen, sevdiğini yola getiremezsin, ama Allah, di-
insanların
değildir.
kucak
buyurur:
dini veya
geleneğinde,
hane
günah
Bunun
adalet boyutunda olur.
Mesela
sokar. insanları dine kabul yetkisini Allah Hz. şöyle
ilişkisi
fırsatı verilmemiştir.
bırakmıştır.
manevi baskısı altında
ile
karet
uymayı
hırıstiyanı, papazların
yoktur.
gibi yaşamaları sağlanmış ve inançlara ha-
kesime yasaklarken
dine kabul, vaftizle olur. Bu tören
anlamı
gibi yaşama hürriyetidir.
vatandaşı
inanılması gereken şeylere içten inanan ve Kur'an'a
kabul eden herkes müslüman olur. Ama
bir
yasakları anlaşılır.
inandığı
ideolojik boyutta Müslümanların
olur. Bu da bir
tanımamanın
Ancak din hürriyetinden bahsedilebilir. Din deyince,
namaz kıldınlabilir ama niyet etmezse namaz kıIma
hırıstiyanlıkta
İLtŞKİLERt
88. inanç bir kalp işi olduğu için inanç hürriyetini
lendir. " (Bakara 2/256)
ne maksatla
DİN
alır.
Eğitim amaçlı taranmıştır
93
Yıl Vakfı'nı kurmuşlardır.
)
DIN
ILIşKILERI
DEVLET
ve
c- Aklı kullanmak
92.
90. Akıı insanı hayvandan ayırır. arzularını
DIN
dizginleyebilirse güzel
şeyler
insan
olur. Arzular
öne çıkarsa düşünceler, bakışlar ve anlayışlar değişir.
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
Teokratik sistem, vatandaşın
kullanmamasını
ve bir
şeye karışmamasını
aklını
ister.
Jean Calvin'in şu ifadeleri bunu açık bir şekilde göstermektedir: "Fertler kamu ile ilgili konularda kendilerini yetkili
çağırır.
görmemeli, devlet işlerine karışmamalı, yöneticilerin
Kur'an'da akıı (J,WI) kelimesi geçmez onun yerine
yetkisine giren işlere burunlarını sokmamalı ve
16 yerde lübb'ün (.,.JJ~ çoğulu olan elbab (yLıJ'J i)
genelolarak kamuyu ilgilendiren herhangi bir girişime
aklı
91. Kur'an daima
geçer. Lübb, lekesiz saf şartlanmış,
Çünkü esiri
olmuş kişiler
gereği
kullanmaya
akı1
42
anlam ına gelir.
menfaatlerinin ve beklentilerinin de
akıllıdır
ama onlar
gibi kullanamazlar. Kullansalar bile
nuca güven duyup
kullanma
çıkan
lar. Bu alanda eli kolu bağlı olmayan tek kişi yöne-
so-
bağlanamazlar. Onların akııları
Bunlardan biri
42-
Buna karşılık Kur'an, insanın etrafında olup bitenlerle ilgilenmesini, yanlış davranışlara karşı çık masını ister. Kur'an'da, israiloğullarından inkar
kelimeler 48 yerde geçer.
edenlerin, Hz. Davud'un ve Meryem oğlu isa'nın
türetilmiş
olup
şöyledir:
diliyle lanetlendikleri ve bunun sebeplerinden birinin
"AI/ah piSliği akıl/annt kullanmayanlarrn üstüne bırakır.
ticidir43.
aklı
kökünden
anlamındaki
rekli olan bir bozukluk varsa kargaşa çıkarmamalı, ellerinin bağlı olduğu bir işe kendilerini sokmamalıdır
maktan kurtarmak gerekir. akıı
Kamu düzeninde düzeltilmesi ge-
akıllarını
lekeli ve bulanıktır. Öncelikle aklı, arzuların esiri ol-
Kur'an'da
kalkışmamalıdırlar.
şu olduğu açıklanır:
" (Yunus 10/100)
.,...:I,....:.JI..,.. ..,..ı\.;l.1 JWI: .,..uı. er-Rağıb el-lsfah3ni. Bcyruı 1412/1992, .S. 733.
eımz'iI-Kur'an,
94
Müfred31ü 43- Jean Calvin. Baıı'da Siyasal Düşünceler Tarihi 2, Yeni çağ. s.49.
Eğitim amaçlı taranmıştır
95
\.;". DIN
ve
DEVLET
ILISKILERI
"Onlar birbirlerinin işledikleri fenalıklara engel 01mazlardı. Yapmış olduklan şey ne kötü idi!" (Maide 5/79)
e- Yanlışa
DEVLET
ILIŞKILERI
karşı çıkmak
94, Allah Teala şöyle buyurur:
"içinizde iyiliğe çağ/(an bir öncüler grubu bulunsun. Doğruyu emretsinler ve uygunsuzluğa engel
kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü
olsunlar. işte böyle toplumlar düz/üğe çıkar." (AI-i
yetmezse diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmezse
imran
3/104)
Halkını
93. Allah Teala şöyle buyurur: "insanlardan
eğerlerdi.
değiştirmeyin." (Maide 5/44)
(Tevbe 9/13)
güçlü bir
krallık kurmuştu.
köle yerine. koyar, onlar da ona Allah bunu kınamış ve
şöyle
baş
bu-
yurmuştur:
"Musa'yı
"Eğer inanlyorsanlz bilin ki asıl korkmanız
gereken A/lah't/(."
Mısır'da
Firavun
d- Yalnız Allah'tan korkmak
korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle
belgelerimizle ve açık bir yetki ile
göndermiştik,
Firavun'a ve adamlanna ... Ama onlar Firavun'un
Teokrasi, yöneticiden korkulmasını ister. Jean Calvin'in sözleri şöyledir: "Ülkenin babası, halkının çobanı, barışın koruyucusu, adaletin başkanı, suç-
suzların savunucusu olan yöneticinin gücünü kabul
i
ve
Hz. Muhammed de şöyle der: "Sizden kim bir
içten içe karşı çıksın. Bu imanın en zayıf olanıdır44 ."
i
DİN
)
etmeyen kişi haklı olarak deli sayllmalıdır45 ." Demek ki bu sistemde yöneticiden korkmayan ve onun gücünü kabul etmeyen deli damgası yer.
44- Müslirn, Iman 78 (49).
buyruğuna
uydular; oysa Firavun'un buyruğu doğ
ruyu göstermiyordu."
Bir
kişi,
(Hud 11/96-97)
Hz. Muhammed'e sordu:
"- Hangi cihad daha değerlidir? Dedi ki, "Zalim sultanın yanında söylenen doğru SÖZ 46 ."
46- Ncsai, Bey'a, 37, Bahü men tekelierne h'il-hakki 'inde imarnin
45- Jean Calvin, Batı'da Siyasal Dü§ünceler ·Tarihi 2, Yeni çağ. s.49.
96
Eğitim amaçlı taranmıştır
cnir.
97
\.ı;;·
DIN
DEVLET
ve
Teokrasi, yetkililerin Iandırması
sayarak
söylenecek her
doğru
sözü
yaptığı
her şey doğru, onlara karşı çıkmak yanlıştır. şöyle
bağlılığı
kadar göstermek yöneticilere
saygıyı,
hatta
bütün yöneticilerimize sonuna
zorundayız ...
gösterileceği
Bundan itaatin adil
sonucunu
çıkarıyorsanız
i
J\
i
i
i~
~'1
'~
yanlış düşünüyorsunuz. fından
lükse
işkence
zalimce düşkün
şekilde
görürsek,
tarafından
vahşi
eğer
tara-
haris ve
doymak bilmez bir eğer
ihmal edilecek olursak,
doğruluğumuz
bir tembel
eğer kısacası
yüzünden dine ve kutsal şeylere tarafından
olan bir prens
olursak ilk önce çünkü
... Eğer bir
soyulacak olursak,
tarafından
saygısız
biri
eza görecek
işlediğimiz günahları hatırlayalım,
Tanrı, şüphesizdir
ki
karşımıza çıkan
bu kötü-
lüklerle bizi cezalandırmaktadır. Böylelikle boyun eğiş
Di N
DEVLET
ve
İ Lİ şKI LERI
kralların yürek ve yönsemeleri elinde olan Tanrı'nın yardımını
istemektir47 ."
95. Kur'an'a göre bir kimsenin etkili ve yetkili bir makamda olması onun doğru davrancağı anlamına gelmez.
Yanlış
davranışı
diyor:
Karakterleri ne olursa olsun, bu
bu dindarca !
Böyle bir sistem
sayar. Çünkü bu sistemde yetkililerin
ii ..
'
kutsamaktadır.
ceza-
yanlış
Jean Calvin'in
i
zalimliğini Allah'ın halkı
sultanın yanında
zalim
ILIşKILERI
)
davranan kim olursa olsun, onun bu
onaylanamaz. karşı halkına
Güçlü kral Firavun Hz. Musa'ya şöyle demişti:
" Ey kavmim!
Mısır'm
değil mi?
hakimiyeti bende
Bu nehirler benim topraklanmm içinde
akmıyor mu?
Görmez misiniz?" "Yoksa ben bile
şundan,
açıklayamayan şu
istediğini
daha ne demek alçaktan iyi
değil
miyim?"
(Zuhruf 43/51-52)
Firavun dedi: da Rabbini
"Bırakm
beni Musa'yı öldüreyim; o
çağırsm bakalım.
sizin dininizi
değiştirir
Çünkü
korkarım
veya bu toprakta
o,
karışıklık
çıkanr."
Musa şöyle dedi: "işte ben, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a
sığmmm.
Hesap gü-
bizi sabırsızlığımızdan kurtaracaktır. Ve düşü
nelim ki bu kötülükleri tedavi etmek bizim üstümüze düşmez. Bizim üstümüze düşen tek şey, bütün
98
47- Jean
Eğitim amaçlı taranmıştır
Cıılvin, Bıılı'dıı Siyıısıı! Düşünceler Tarilıi
99
2, Yeni
Çıığ.
sS!.
'-'~,
DİN
ve
DEVLET
İLıŞKıLERİ
Di N
ve
) İ
DEVLET
Lt
şKI
LERt
nüne inanmayan her kibirlinin şerrinden. 1/ (Mümin 40/26-27)
B- MEZHEP VE TARiKATLAR
Çünkü Hz. Musa, gereken her uyarıyı yapm ıŞ, ama Firavun .bu uyarıiara zulmünü artırarak cevap vermişti.
görüşüdür.
Bütün bunlar, siyasi çalışmalara katılıp yanlış
!
Buraya kadar Ama
anlatılanlar şiilik
ilerinin konu ile ilgili
zorunlu kılar. Ama teokratik sistem bunu kabul etmez.
rüşlerine bakalım.
!
ile tarikatlar öyle
değildir.
iran'da şianın imamiye kolu yaygındır. Şimdi iran şi
davranışlara engelolmak için elden geleni yapmayı
.1
sünni mezheplerin
görüşleri
ile tarikatların
bazı
gö-
a- iran benzeri islam Cumhuriyeti
96. iran'a hakim olan mezhep şiiliktir. Bu mezhep devlet
başkanının
kim
olacağı
ihtilaftan
doğmuştur.
başkanı
Hz. Peygamber
hususunda
çıkan
Onlara göre imam, yani devlet tarafından
tayin
edilmiş
olmalı ve bütün günahlardan arındırılmış bulunmalıdır. ilk şiiler bu şahsın Hz. Ali olduğu ko-
nusunda ittifak başkanlığı imamlık,
siyasi
etmişlerdir. değil dinı
yani devlet
Onlara göre devlet
bir
başkanlığı
makamdır. Onların
konusundaki
bazı
görüşleri şöyledir:
"imamlık ancak Allah'tan nass (açık bir emir) ile,
yahut o imamdan önceki
imamın
onun imametini be-
yaniyle tahakkuk eder. insanların seçmesiyle, iste100
Eğitim amaçlı taranmıştır
101
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
mesiyle olmaz. insanlar dilediklerini imam olarak
ILIŞKILERI
DEVLET
ve
imarnın ilahı hükümlere, ilahı maarife, bütün
tayin, yahud dilediklerini azil hakkına sahip değil
bilgilere sahip
lerdir. 48"
den önceki imam vasıtayladır. Yepyeni bir şey
olması,
peygamber, yahut kendisin-
Şia'nın konu ile ilgili inançları şöyledir:
hakkında da imam, Allahu Ta"~'nın ona ihsan ettiği
"imarnın da peygamber gibi içte, dışta, gö-
kudsi kuwetle, ilham yoluyla şeyi
gereği
gibi hükmeder,
künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onu
rünürde, gizlilikte, bütün kötü ve pis şeylerden,
o
doğumundan vefatına dek masun (korunmuş)
bilmek dilerse, o şey
olduğuna inanıyoruz. imam, imametten önce, sonra,
yanılmaz, şüpheye düşmez,
soy boy şerefi bakımından en yüce ve temiz kişi
lere, yahut belletenlerin belletmesine
olup her türlü kötülükten, suçtan, yanılmadan,
Bilgisi iktiza edince daha da
yanlış iş
yadeleşir ... "
görmeden, unutmadan ve her türlü aşağılık
şeylerden
ilgili
mürebbiden bir hocadan ders
inançları şöyledir:
"imarnın peygamber gibi, yiğitlik, kerem, temizlik, gerçeklik, adalet, tedbir, hikmet ve bütün üstünlükler ve iyi huylar bakımından halkın en seçkini olması gerekir ve buna
hakkında,
49-
inanmaktayız ...
medreseye
görmemiş,
gitmemiştir.
kendilerine bir
şey
102
ihtiyacı
derinleşir.
bilir, delil-
yoktur.
Daha da zi-
Hiç biri bir
hiç biri bir mektebe, bir Böyle
olduğu
halde doğru
cevabı
vermedeler. Dillerine bilmiyorum sözü gel-
mediği
gibi cevap vermek için
cevabı
bir müddet sonraya tehir etmeleri de vaki
50- Şia Imınçları, s. 52-53.
s. 5 ı.
akıl
sorulunca ona derhal en
Muhnmmcd R,zn'I-Muzaffcr. Aknnid'üı-Imnmiyyc, Ş i ii lnıınçlıırı (Türkçeye çeviren Ahdülhaki GÖLPıNARLı) Istanhul 1978, s. 50. Şia Inançları,
gerçeği
bu hususta
şey öğrenmemiştir ...
değildir ... 50" 48-
ancak
" .. , imamlardan hiçbiri bir muallime gitmemiş, bir
masundur49 ."
97. iran'daki şiilerin, imarnın sıfatları ve bilgisi ile ) i
l
DIN
103
Eğitim amaçlı taranmıştır
düşünmeleri
yahut
ve
DIN
Şiilerin
98. ,
::
i;'
ILIşKILERI
DEVLET
imamlara itaat konusunda
inançları
şöyledir:
Yasakları
buyrukları
O'nun
Allah'ın
yasaklarıdır.
itaattır.
Onlara isyan, Allah'a
Allah'ı
sever. Onlara
düşman
olur.
Onların
buyruklarıdır.
Onlara itaat Allah'a
düşman
kurmuşlardır.
adlarla
olan Allah'a da
sıradan
Selçuklu ve Osmanlı gibi
Dört halife döneminde devlete
konmamıştır.
teokrasi ile
bağdaşır.
Ehl-i sünnetin
değildir. Şia'nın
kabul etmesi mümkün çoğunu
ehl-i sünnet pey-
gamberler için dahi söylemez. Çünkü Kur'an'a göre Hz. Muhammed farkı, Allah'ın
tıpkı
Elçisi
bizim gibi bir olmasıdır.
insandır.
Bizden
Allah Teala
şöyle
bir insan sayar, ona
vermezler. O da herkes gibi
olağanüstü kişilik
yanılabilir
ve
yanlış
Bir gün Halife Ömer minberden şöyle seslenmişti:
"Ey insanlar, ona salat ve selam olsun
Muhammed'in gerçeği
görüşü doğru
gösteriyordu. Bizim
zan ve sorumluluk
altına
idi. Çünkü Allah ona
görüşüm üz
/IDe ki, ben de
tıpkı
sizin gibi bir insantm. Bana,
Halife Ebubekir bir konuda
sizin tannntzln bir tek tann
olduğu
Artık
umuyorsa hemen iyi
kim Rabbine
iş yapsın
kavuşmayı
vahyediliyor.
ve Rabbine ibadette kimseyi ortak
(Kehf 18/110)
kendi
görüşüne
"Bu benim yanlışsa
Allah'ın kitabında şey
göre ictihad eder ve
görüşümdür.
bendendir.
ise sadece
girmekten ibarettir."
Hz. Muhammed'in sünnetinde bir
buyurur:
/i
başkanını
Sünniler, devlet
kararlara varabilir.
görüşler
etmesin.
adıyla değil, Abbası,
ad bile
emirlerini reddetmek caiz
imamlar için söylediklerinin
bir
99. Sünniler devlet başkanlığını siyasi bir
seven
isyandır. Onları
değildir51 . "
bunları
İLİŞKıLERı
DEVLET
makam sayarlar. Bu sebeple devletlerini, islam
"Onların
Bu
ve
DIN
Allah'ın
bulamazsa şöyle
Doğruysa
beni
ve
derdi:
Allah'tan,
bağışlamasını
di-
lerim." Halife Ömer bir kişiyle karşılaşmış ve ne var ne yok, diye sormuştu. O da Ali ve Zeyd şöyle bir hüküm verdiler demişti. Bunun üzerine Ömer; "Eğer
51- Şia Inançları, s. 54.
104
Eğitim amaçlı taranmıştır
105
DIN
ben
DEVLET
ve
olsaydım şu şekilde
İLIŞKILERI
hükmederdim." dedi. Adam
dedi ki;
DİN
gerçekleşir.
teslim
ILIŞKILERI
DEVLET
ve
Böylece
şeyh
müridi Allah yolunda
almış sayılır. Kurtuluş
için bir tarikata girmek
"Senin hükmetmene ne engel var, yetki senin elindedir." Ömer şöyle cevap verdi: "Senin meseleni Elçisinin hükmüne
dayandırsaydım
hakkı ortaktır.
Zeyd'in
Allah'ın
ya da
bunu
yapardım.
görüşe dayandırıyorum, görüş
Ama meseleni lirtme
Allah'ın Kitabına
Benim
görüşünü değersiz
görüşüm
be-
Ali'nin ve
hale getirmez s2 ."
Ikinci busamak salikin şeyhini, Aııah'ın isim ve sıfallurının ortaya çıkıp
gözüktiiğü
yasaklarıyla yanında
o
kişi
olmak
bimesidir.
Allah'ın
emir
ve
yükümlü olun kimse nasıl saygı duyursa şeyhinin
şekilde suygılı olmalıdır.
Bu orla
basamaktır.
Üçüncü basamakta sali k şeyhini hiç görmemelidir, o manevidir. Onun yerine Aııah'ın sıfaılarını görmelidir. Şeyhi arada fani bilmeli,
Allah'ı
hfikl bilmelidir.
Doğrusu
da hudur. Bu hal üç
basamağın en üsıüdür. ( KOTKU, Tasavvul'i Ahınk, Isı. 19R2, c. LI s. 185)
b- Tarikatlar
100. Tarikatlar
teşkilatlıdır. Onların
tekkeleri ve
zaviyeleri vardır. Her birinin bir ruhEmi reisi yani şeyhi
bulunur. Onlara göre
arasında dır 53 . 52-
bir
şeyh,
kul ile Allah
vasıta, Allah'ın kaplarından
bir
kapı
Tarikata giriş el alma (bey'at) denen bir işlemle Ibnu'I-Kayyım
el-
Cevziyye;
1'lnmu'I-Muvakkıln,
1407/1987 c. I, s. 54. 53- Abdulgani en-Nablusl'nin bu konuda §öyle
dediği
Beyruı
nakledilir:
"Bir kimse Allah yolunda kendini ıeslim ulun hir şeyhe teslim olursa onun,
gerekir.
A1Iah l ın
Şeyhi
dü§üğüdür. Şunu
Aııah'lan Alluh'ın
bilmeli. ona
kapılarından
hir
kapı
olduğunu
inanması
bu merlebede görmek mcrlcbelcrin en du inanmalıd,r ki, şeyhden kenide ne gelirse şeyhten
hidayeıi,
salikin yani larikala
şer
girmiş
bilmemelidir. gelirse O'nun bir kimsenin
Eğer
hay,r gelirse
imıihanıdır. Şu
hulde
şeyhini Alluh'ın kapısı
bilmesi ilk basanıakllr.
106
Eğitim amaçlı taranmıştır
107
) DİN
ve
şarttır 54 • Şeyh
yanılmaz
peygamberin vekili 55 ve
kaynağı olmuşsa
dışında oluşan
vardır.
ışığında eğitilmesiyle
Kilise,
Kur'an'ın
bizde de
tarikatlar teokratik
hazırlamışlardır.
DEVLET
Kur'~n'a açıkca aykırı şeylerdir.
Nasıl gerçek incil'in dışında oluşan
teokrasinin
ve
edilecek bir çok konu Kurlan
babasıdır s7 •
bir otoritedirs6 • O müridin manevi 101. Bunlar
DiN
İLİŞKİLERİ
DEVLET
düşünceye
Tarikatlar tarafından
zemin
asırlarca işle
nen fikirler bugün tarikat mensubu olmayan
kişileri
de sarmıştır. ( (
,
teşkilatlanmış değildir.
Hiç bir tarikat kilise gibi
t
ı
ı
f
Bugüne kadar bir tarikatın emrine olduğu
girmiş
devlet de
olmamıştır.
Kur'an var
çekleşmesi
beklenemez. Tarikatlarla ilgili
sürece bunun ger-
54- Mehmet Zahid KOTKU'nun konu ilc ilgili ifadeleri huzur-ı
dülııılden
ilahiye
halas edecek bir §eyhi, diye icma ve Fcna
sıfatlardan
iııifak
men
mür§İI
eden
.~öyledir:
sıfat-ı
Kalbi
mezmumeden
illihaz elmek insan için vacibdir
vakidir.
kurtulmıığa
etmeyen kimseler, Allah
vcsiyle olan hir §cyhi mür§id ittihaz Tenınya
ve R.:s(ll- 7.i
şfinına
olurlar. Zirn hak bir tarika sali k olmayan kimse sıfatlardan
şikayet
iöyan
etmiş
mür§İlsi7.
bu
kurtulamaz. (KOTKU, Tasavvufi AhInk, c. LI s.IR3)
55- Hasan Kamil YILMAZ, Islam Tasavvufu,
Tasavvlina Ilgili Sorular-
Cevaplar, Isı. 1996, s. 494. 56-
Haklı
dahi görünse müridin
Taönvvufi
Ahınk,
§eylıine
itirazı haramdır.
(KOTKU,
c. LI s. 5)
. 57- - KOTKU, Tasnvvufi AhWk, c. ii s. 247: ıog
Eğitim amaçlı taranmıştır
ıoy
ıLıŞKİLERı
Bunlar,
müslümanların
ortadan kalkar.
D i N
ve
DEVLET
ILISKILERI
DIN
ve
DEVL-ET
ILI'KfLERI 'oi
dinı kuruluşun onayı aranmaz. Vaftize benzer bir
C- CAMi VE TEOKRASi
törenin yapılması da sözkonusu değildir. Çünkü
102. islam da ruhb~n sınıfı yoktur. Camiler kilise teşkilatı gibi örgütlenmemiştir. Eskiden camide gö-
revli imam ve müezzin bile bulunmazdı. Cemaatten biri eza n okur, ehliyetli biri de namaz kıldırırdı. Camiierin düzenli olarak açılması,
ezanın
zamanında okunması, cami bakımıarının yapılıp eşyasının korunması gibi ihtiyaçlar cami görev-
lerinin ihdasına sebep olmuştur. Cuma namazı için de durum aynıdır. Ancak Cuma günü büyük bir cemaate namaz kıldırmak ve onlara hitabetmek bir
islamda ne din adam ı, ne de bir başka kişi Allah adına hereket edebilir. Zaten Allah müslüman olmayı öyle bir kaideye bağlamıştır ki, buna kimse
karışamaz. Çünkü dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten kabul etmek, yani kalp ile tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o kişi, bir de Allah bilir. Orası insanın en hür olduğu yerdir. Bu sebeple hiç kimse
bir inancı kabule veya inkara zorlanamaz. Allah Teala
şöyle
buyurur:
"Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri
çok kimsenin ilgisini çekeceği için bu konuda
birbirinden iyice ayn/mıştır. Bundan böyle kim zor-
çekişme ve tartışma çıkabilir. Bunu göz önünde bu-
ba/an tammaz da A/lah'a inamrsa kopmak bilmeyen
lunduran Haneff mezhebi, Cuma namazını ya o
sağ/am bir ku/pa yapışmış o/ur. Allah işitendir, bi-
yerleşim yerinin en yetkili kişisinin ya da onun tayin
/endir." (Bakara 2/256)
edeceği bir kişinin kıldırmasını şart koşmuştur.
Kiliseye benzer bir teşkilatı olmayan, din
Yoksa ibadet için toplaşan insanlar birbirine girebilirler 58.
adamlarını birer ruhanı lider değil, sadece din
103. Bir kimsenin müslüman olması tamamen
olmaya çalışan kişiler olarak gören bir dinin
kendi kararına bağlıdır. Bunun için caminin veya bir
konusunda toplumu aydınlatan ve onlara örnek teokrasiyi kabul etmesi sözkonusu olamaz.
58 Şcmsüddin cs-scrahsi, cl-Melısaı, Mısır 1324, 1l,24.
110
Eğitim amaçlı taranmıştır
III
\:.;;.
DtN
DEVLET
ve
tLtŞKtLERİ
ve
. Kilisesidir,
3- LAiKLiK 104.
DIN
DEVLET
dolayısıyle
tLtŞKtLERt
bu kilisenin hakimiyetinde
olmayan her kurum laiktir.
Laiklik,
devletin dinı bir kurumun
105. Laiklik mücadelesi dine karşı değil, kiliseye
hakimiyetinde olmaması demektir. Bu sebeple laiklik
karşı verilmiştir.
ile teokrasi birbirine zıttır.
üyeleri tarafından hazırlanan ve Ağustos 1789'da
Kilisenin
Tanrı
inanıldığından
adına
kralı,
hareket
ettiğine
hükümetleri ve valileri
belirlemede ve göreve getirmede kilise kendini hep yetkili görmüştürS9 . Bugün kilise, seçilmiş kişilere yemin ettirmekle bu yetkisini az da olsa sürdürmektedir. Bu sebeple teokrasiye karşı mücadele kiliseyi devletten uzaklaştırmakla başarılabiimiştir. Fransız
Nitekim Fransa'da kurucu meclis
kabul edilen insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 10. maddesi düşünce özgürlüğünü, 11. maddesi de ifade
özgürlüğünü
düzenliyordu. Bu bildirge 1791
tarihli Fransız Ayasası'nın başlangıç bölümü 0ldu s2. Böylece bu anayasa, Katolik Kilisesinin imtiyazlarına
son vermeyi ve protestan, yahudi veya dinsiz
olanların haklarını,
özellikle vicdan hürriyeti
adına
tarihi bu konuda verilmiş mücadelelerle doludur. Bu
her çeşit dinı tezahürü eşit görmeyi hedefliyordu s3 .
ülkede Kilisesinin devlet üzerindeki egemenliğini
Çünkü teokratik sistemde bir başka din mensubuna
kırma çabaları XiV. yüzyıla kadar giderSO. Laiklik,
hayat
gösterilen bu çabalar sonucu ortaya çıkmıştır.
saydı, başarıldıktan
Fransızca'da dinı kuruluşların hakimiyetinden
hakkı tanınamazdl.
Bu hareket dine
sonra din
özgürlüğü
aksine bu özgürlük tümüyle ortadan
karşı
ol-
verilmez,
kaldırılırdl.
bağımsız bir kuruma Laik (laic veya laique) denir sı .
106. 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul
Fransa'da dinı kuruluş deyince akla gelen Katolik
edilen insan Hakları Evrensel Beyannamesi de düşünce
vicdan ve din hürriyeti konusunu karara
62- Büyük Larousse Ansiklopedisi, insan maddesi 59-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 250. 60- Büyük Larousse Ansiklopedisi, Laiklik maddesi, 61- Büyük Larousse Ansiklopedisi, Laik mııdde~i
=
Islam 63- GRIC (Groupe de Rcehereches Islamo- Chretien Din ve Devlet, Islamaehristana, 12, Rom" 1986, s. 49-72' den. Tercüme M. Sait HATlpOGLU, Isınm' Araştırmıılur Dergisi, C. LLL, sayı 3, Ankaru 19R9, s. 102. Hırıstiyan Ara~tırmaları Topluluğu),
1 12
Eğitim amaçlı taranmıştır
1 13
·---------------:----------....,..,~
DİN
ve
DEVLET
İLİşKİLERİ
DIN
bağlayarak teokrasinin önünü iyice kesmeye çalıştı.
DEVLET
ve
ILIŞKILERI
"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli
Bu madde de dine değil, kilisenin hakimiyetine karşı
dayanışma
dır.
haklanna saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı,
Bu hareket, dinin sosyal alandan ve kamu
alanından soyutlanmasına
yönelik de değildir. Bu
zaten düşünülemez. Dindar bir kişi, dininin emrini bırakarak başka kişilerin emrini yerine getiremez. Eğer
yerine getirmek zorunda kalırsa ya gizlice ya
da açıktan buna karşı koyar. Bu da toplumda huzursuzluk doğurur. Beyannamenin ilgili 18. maddesi şöyledir:
"Herkes
düşünce,
vicdan ve din
özgürlüğüne
kamu önünde gerekse özelolarak öğretimle, uygulamalarla, tapmmayla ya da dinsel yükümlülükleri yerine getirerek dinini ya da inancmı ortaya koymak de içeri~4.
107. Bütün bu durumlara göre laiklik, devletin dinı kurumların hakimiyetinden bağımsız hale gelmesi
belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, !aik ve sosyal bir hukuk Devletidir. " başka özelliği
de
haklarına saygılı olmasıdır. Anayasaının
24.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir insan
maddesi her
vatandaşa
naat hürriyeti
tanımıştır.
ceyi
sahiptir; bu herkes için yalmz ya da topluca, gerek
özgürlüğünü
başlangıçta
ve adalet anlayışı içinde, insan
açıklama
bağlandığı
dinı
inanç ve ka-
26. maddeyle de
ve yayma hürriyeti açısından
Konu Kur'an Kur'an'da din
vicdan,
düşün
verilmiştir.
değerlendirilince,
özgürlüğünün değişmez
esaslara
görülür.
Dinin özü imandır. imanın temeli de kalp ile tasdiktir. Kalp insanın iç dünyasındadır. insan burada
alabildiğine
hürdür. Bu sebeple hiçbir inanç
insana zorla kabul ettirilemez. Din hürriyetinin teminatı Kur'an'dır.
Allah Teala şöyle buyurur:
demektir. Yani laiklik devletin bir vasfıdır. Nitekim 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasaının 2.
"Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanlann
maddesi de bunu böyle belirlemiştir. Madde aynen
hepsi inamrdı. Öyle iken insanlan inanmaya sen mi
şöyledir:
zorlayacaksm?" (Yunus 10/99)
64- Büyük Lroussc Ans. Insan maddesi. Isı. 19RIi.
114
Eğitim amaçlı taranmıştır
1 15
-_._)-
"+'>" i i
DtN
tLlşKILERİ
DEVLET
ve
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
"ihtilalcilere karışma" ifadesi de "bozgunculara 4- OEGERLENOiRME
karşıma" şeklinde yorumlanırsa
teok~asinin
108. Tevrat'ta
delili diye gösterilen
söz Hz. Süleyman'a aittir. Elimizdeki Tevrat'a göre Hz. Süleyman Kur'an Hz.
Allah'ın
elçisi
değil,
Süleyman'ı Allah'ın
bir
ihtilalci/ere
"Eyoğlum
kanşma 66 •
karşı
zulmüne
haksızlığa
Ama
olduğu
bildirilen
Rab'den ve melik'ten kork.
/i
Kral'dan korkmak, onun
korunmak için olabilir. Çünkü bu,
bir çeşit
Kerim'de kafir ve
karşı koymadır.
münafıklara karşı
benzer bir ifade
vardır.
Nitekim
Kur'an-ı
korunma ile ilgili
Allah Teala
ifade edilen bu söz, teokrasinin delili olmak-
tan çıkar.
109. incil'deki metinlere gelince; Pavlos'un ve Petrus'un mektuplarının incil diye gösterilmesini
elçisi sayar.
Tevrat'ta Hz. Süleyman'a ait
ifade şöyledir:
kraldırGs.
olduğu
Hz. Süleyman'a ait
şöyle
bu-
yuruyor:
Kur'an kabul edemez. Çünkü Kur'an'a göre incil Allah'ın kitabı, Hz. isa da elçisidirG7 . Petrus ile Pavlos ise birer hırıstiyandır. Petrus Hz. isa'nın havarilerindendirG8 . Pavlos ise Kur'an'ın tanımladığı anlamda bir havari değildir ama hırıstiyanlar onu ha'varilerden sayarlarr G9 . Hz. isa'nın havarileri, Kur'an'a göre Hz. Muhammed'in sahabileri gibidir70 . 67- ... Meryem oğlu ısa'ya, yol gösıerici, aydınlaı,c, olan ve önünde
"Eğer sabırlt
bulunan Tevral"
olur ve korunursamz onlann hileleri
gösıerici
doğrulayan
Incil'i sak,nanhın, öğüı ve yol
olarak verdik. (Maide 5146)
size bir zarar vermez." (AI-i imran 3/120) Korunma
68- Bak. Büyük Lnroussse Ansiklopedisi, Pelrus ve Paulus maddeleri.
ihtiyacı
Isı. 19R6. 69- Pavlos Hz. Isay" görmemi§lir. Elimizdeki Incil'de Pavlos'un as,l
korkudan
doğar.
Bu sebeple ayette, "ko-
runma" diye tercüme
ettiğimiz
korku diye de tercüme
edilmiştir.
adının
ittika (.\04';1) kelimesi
Sııul
dü§manı
66-
Eıpsal-i Süleyman,
lll,
Kitab-ı Mukaddes, Ahd-i atik
Emsal-i Süleyman, XXIV/2l,
Kiıah-,
(A'mnl-i rusul 13/9) azılı hir hırısıiyan
çevresini sardığı, Hz. ısa'nın ona seslendiği(A'mnl-i rusul 9/3-6), sonra onun Hz. ısa'ya inandığı ve vaftiz edildiği «A'mnı-i rusul 9/1R vd.) ifade edilmekıedir. Buna göre Pı,vlos, Kur'an',n ıanımladığı
65- Bkz.
olduğu,
iken, Şam yolunda ansızın gökten parlayan hir nurun
5.751.
Mukaddes, Ahd-i
70-
aıik
havarilerden
değildir.
"Ey inananlar! Allah'ın dininin yardımcılan olun. Nitekim, Meryem oğlu Isa. Havarilere: "Allah'n giden yolda yardımcılanm kimlerdir?" deyince, Havariler: "Allah'ın dininin yardımcılan
s.775.
116
Eğitim amaçlı taranmıştır
117
.
r·------------------------------~--------------------~~~----------------~~--~.~--------------------------~----
DIN
ve
DEVLET
110. Tevrat, incil ve Kur'an, Allah'ın sözlerini içeren
kitaplardır.
DIN
ıLİşKıLERı
Bunlarda insan sözü olmaz. Ama
ndır.
Kur'an'da
Allah'ın
sözleri
dışında
şındadır
ve hadis
adını alır.
Havariler ise Hz. Ali ve
Hz. Ebubekr gibidir. Ali ve Ebubekr'in sözlerine sahabi sözü denir. Hz. Peygamber'in sözleri Kur'an seviyesinde kabul edilemez. Sahabinin sözü de peygamber sözü seviyesinda olamaz.
Dolayısiyle
Petrus ve Pavlos'un mektupları incil'in bir parçası sayılamaz.
Bunlar birer insan sözüdür.
incil'de Hz. isa çarmıha gerilip defnedildikten üç gün sonra kabrinden görünerek
çıktığı,
ILIŞKILERI
an siz/er/e beraberim 7ı . "
Bu sözler kilisenin, güçlü olduğu zaman devletler üzerinde hakimiyet kurmasına yol
tek bir söz
Kur'an'ın dı
yoktur. Hz. Muhammed'in sözleri
DEVLET
lara öğretin. işte dünyanm sonuna kadar ben her
elimizdeki Tevrat ve incil'e insan sözü karışmıştır. Bunun en açık .delili Pavlos ve Petrus'un mektupla-
ve
açmıştır.
Aynı incil'in bir başka ifadesine göre Hz. isa
dünyaya hakimiyet kurmak için hayatını
ve
vermek için
değil,
gelmiştir 72 .
hizmet etmek Bu, bir önceki
ifadeyle çelişmektedir. Kur'an Hz. isa'nın vefatından sonra dünya ile ilişkisinin kesildiği ni olmadığını
ve olup bitenlerden haberdar
bildirir.
"Allah, (ahirette şöy/e) diyecektir. "Ey Meryem oğlu isa! Sen mi insan/ara beni ve annemi Allah/tan başka
iki tann olarak benimseyin dedin?" O da
Galile'de 11 havarisi ne
şöyle dediği yazılıdır:
71-
Metin
sadeleştirilml§tir.
Elimizdeki nüshadaki iredeler
şöyledir.
"
Ve onbir şakirdlcr GnUlle ISH1nın onlara cmf cldigi dağa vardılar.
"Gökte ve yeryüzünde bütün iktidar bana verilmiştir. Şimdi
gidin, bütün u/us/an
öğrenci yapm.
On/an Babam, Ben ve Kutsa/ Ruh
adına
vaftiz
edin. Siz/ere buyurduğum her şeyi tutma/anm onhiziz" demişlerdi. Isrnilollullarının hir takımı höylece inanmış, bir takımı ,da inkar cınıi~ti; anııı hiz, innnanları dü.)manlarına karşı desıekledik de üsttin geldiler." (SaiT 61/14)
llR
ve Onu görünce ona seede Ve
İsa
yanlarınıı
gcHih
kıldılar.
,ınıari!
Lakin
hazısı
hililhcn dedi
~ürhe
ki,
etdiler.
semiıda
ve
zcminde bütün hükumet hana verildi. Imdi gidiniz, cümle milletleri şakird ediniz. Onları Pedcr ve Ben ve Ruh'ul-Kudüs ismine vaftiz ediniz. Ve si~.c emrettiğim ~eylerin cümlesini hırz etmeyi anlarn talim ediniz ve işte dünyanın nihayetine degin hen her vakı sizin ilc heraberim." ( Malta ırı-20, Kiıan-ı Mukaddes, Ahd-i eedid. s. 43.) 72- "Nitekim Ihn'iil-insan (yani Isa). kendine hizmet olunmak içün değil. ancak hizmet etmek ve canını çok kimseler bedeline fidye vcrmek içün geldi, dedi." (Matta 20/28)
Eğitim amaçlı taranmıştır
1 19
·--------------------------~------------------~·~.~ffl,r~~·~···-·-·----~------~,~~,~.--------------- i
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
şöyle cevap verecektir: "Haşa, hak olmayan sözü
i
DtN
ve
DEVLET
Şiiler imamlarının
tLIŞKtLERI
ve müctehidlerinin sözlerine
söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem,
Allah'ın sözü demezler. Ama bir çoğu onları Allah'ın
şüphesiz
sözü gibi bağlayıcı sayar. Onların şu ifadelerine
sen onu bilirsin; sen, benim içimde olam
bilirsin; ben senin içinde olam bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak sensin"
bakalım:
"ictihad şartlarını kendisinde toplamış müctehit,
"Ben onlara sadece Rabbim ve Rabbiniz olan
gaybet (imamın gözlerden uzak bulunması) zama-
Allah'a kulluk edin diye bana emrettiğini söyledim.
nında imam aleyhisselam'ın naibidir, mutlak olarak
içlerinde bulunduğum sürece onlan gözetiyordum.
hakim ve reisdir'; hüküm vermekte, halka hükmetekte
Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetteyici
imamın salahiyetine sahiptir. Onun hükmünü kabul
yalnız
etmemek imam'ın hükmünü kabul etmemektir;
sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin."
(Maide 5/116-117) Nasıl
imam'ın hükmünü kabil etmemek ise Allah'ın hük-
ki Hz. Muhammed'in sözleri Kur'an ayeti
münü kabul etmemektir ki, bu, sadık-i al-i
değilse Hz. isa'nın sözleri de incil ayeti değildir.
Muhammed'den rivayet edilen hadise göre Allah'a
Hele Hz. isa/nın vefatından sonra söylediği iddia
şirk koşmakla
edilen sözler onun sözü bile olamaz. Teokrasi bu
Sadık-i
birdir73 ."
al-i Muhammed, Hz. Muhammed'in
sözler üzerine kurulduğuna göre gerçek incil'in
soyundan, gelen
Kur/an gibi teokrasiyi kabul etmediği ortaya çıkar.
Hasan veya Hz. Hüseyin dahi olsa
111.
Hırıstiyanlar nasıl
Petrus ve Pavlos'un
mektuplarına
dayanarak bir teokratik sistem
kurmuşlarsa
şiilerin
doğru kişi
rine verilen
değere
onların
çok benzemektedir.
imamiye kolu da kendi
savunucuları olmuşlardır. 73· Şin Inançları, s, 24.
120
kişi
Hz.
sözleri
bize delilolamaz. Bu, Petrus ve Pavlos'un sözle-
büyüklerine ait sözlere dayanarak teokratik sisteme benzer bir sistemin
demektir. Bu
Eğitim amaçlı taranmıştır
121
)
DIN
ve
DEVLET
ILIŞKILERI
DIN
ve
ıLıŞKıLERİ
DEVLET
Ehl-i sünnet, müctehid imamlardan hiç birine kutsallık tanımaz ve hiç birinin sözünü bağlayıcı
saymaz.
SONUÇ
112. Kur'an teokratik sistemi asla kabul etmez.
Ma'n binisa el-Kazzaz demiştir ki, imam
Teokrasi,
Allah'ın
yetkisinin kiliseye devri veya
Malik'ten şunu işittim; "Ben sadece bir insanım, hata
kilise ile
yaptığım
göre böyle bir davranış
da olur doğruyu bulduğum da. Görüşüm
üzerinde düşünün, Kitap ve Sünnet'e uygun olanını alın, Kitap ve Sünnet'e uygun olmayanını da bırakın 74 ."
Diğer
paylaşılması anlamına geldiği
için Kur'an'a
şirktir.
taraftan teokraside Allah'a boyun eğilmesi
yöneticilere boyun
eğer
istenmektedir. Onlara
itaat Allah'a itaat, onlara muhalefet Allah'a
imam Malik sık sık şöyle derdi: "Bizimkisi zandan ibarettir. Kesin bir kanaate varamayız,75"
gelme
sayılmaktadır.
113. Bunun
şöyle dediğini nakletmişlerdir. "Bizim şu ilmimiz bir görüştür. 0, gücümüze göre vardığımız en güzel
görüştür. Kim bundan daha güzelini getirirse kabul
ederiz7G ."
zamanüstü
dışında Kur'an'ın
olması
Bunların
Onlar öyle
tavsiye
islamın
takım
ettiği
bir
evrensel ve
da bunu gerekli
Kur'an devletlerden, bir bulunur.
karşı
Kur'an, bunu da şirk sayar.
devlet düzeni yoktur. Ebu Yusuf ve Hasan bin Ziyad, Ebu Hanife'nin
gibi
kılmaktadır.
evrensel isteklerde
bir
kısm i yukarıda belirtilmiştir.
şeylerdir
ki, hiçbir toplum bunlardan
vazgeçemez. Hiç bir idare de bu konuda mücadele eden
insanları doğrudan karşısına
alamaz Bu da
islamın her zaman ve her yerde yaşanabilmesine
imkan verir. 74- Iblıu'I-Kayyını el-Ccvziyyc. EhO Abdiilah Muhnııımcd b. Ebihckr (lil. 70! h.) 1'lfim'uI-llluvakkıil1, c. I, Beyruı, !<JH7/1407, S. 75.
75- lbl1u'I-Kayyım, a.g.e. c. ı. s. 7(,.
76- Ihml'I-Kııyyım, ıı.g.e. c. I, s. 7rı.
122
114. islam bilginleri'nin siyasi otoriteden bekledikleri görevler otorite
Eğitim amaçlı taranmıştır
kanunları
şöyle
uygular, 123
özetlenebilir: "Siyasi cezaları
infaz eder,
\:.~,
DIN
toplumun toplar,
DEVLET
ve
ihtiyaçlarını
ıLışKıLERİ
giderir, askeri
zorbaları, soyguncuları
ve
donatır,
vergi
eşkiyayı
dize
getirir. insanlara, inandıkları gibi yaşama hürriyetini sağlar. Adliye,teşkilatının aksamadan ve serbestçe çalışmasını
dengeli
temin eder. Gelir ve servet
olması
için tedbirler
çocukların ihtiyaçlarının
alır.
dağılımının
Korunmaya muhtaç
tabii ortam içinde
karşı
lanabimesi için gerekeni yapar. Yoksullara destekte bulunur." Sonuç olarak
şunu
söylemek gerekir: Teokrasi
Kur'an'ın kabul etmediği bir devlet sistemidir. incil'in
teokratik düzeni emreden ifadeleri, Kur'an ölçülerine göre gerçek incil'e ait olamaz. Bu konu yukarıda açıklanmıştır.
teokrasiyi kabul
Bundan gerçek etmeyeceği
hırıstiyanlığın
sonucu
çıkar.
da
Laiklik de
teokrasiye karşı verilen mücadelenin adı olmuştur.
124
Eğitim amaçlı taranmıştır
)